Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

KULİHVANİ'mİZin SÖZ mü? KÖZ mü? leri!
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim ''Üç Mesned Noktası vardır; BEDEN->NEFS->AKILdır.''
Resim


Resim

ResimHer şey gönlünce güzel olması dileğiyle Merhaba!

Konumuzun başlığı olarak SÖZü aldık, KÖZü anlamaya çalışıyoruz seninle birlikte.
BEDEN->NEFS->AKIL dedik.
BEDEN herkesce mâlum, İlâhî KABtır.

Resim ---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “..(Unutma ki) senin üzerinde cesedinin/bedeninin de hakkı vardır.” buyurmuştur.
(Buharî, Savm 55; Müslim, Sıyam 182)

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim ---Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.(Necm 53/39)

HADDimizi ve HUDUDumuzu bilerek =>"OLmazsa ->OLmaz!." diye tâbir etmeye çalışırsak, gözle görülen ve görülemeyen KAB ve içindekiler diyebiliriz.
Beden->Nefs->Kalb=>RÛH dörtlü sistemiyle de birlikte anlıyabiliriz kanaatindeyim.
Haydi NÂSİB oltalarımızı atalım MuhaMMedî denİZimiz de KISMET balığını tutup bir güzel yiyelim!.

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِن قَالَ بَلَى وَلَكِن لِّيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِّنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Resim ---’’Ve iz kale ibrahimu rabbi erini keyfe tuhyil mevta kale e ve lem tu'min kale bela ve lakin li yatmainne kalbi kale fe huz erbeaten minet tayri fe surhunne ileyke summec'al ala kulli cebelin minhunne cuz'en summed'uhunne ye'tineke sa'ya, va'lem ennallahe azizun hakim.: Hani bir zamanlar İbrahim: "Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster." demişti. Allah: "İnanmıyor musun?" deyince; İbrahim: "Hayır, inanıyorum; ancak kalbimin yatışmasını istiyorum." dedi. Allah: "Kuşlardan dört tane tut, onları iyice tanı, sonra her dağın başına onlardan bir parça koy, sonra onları kendine çağır, koşarak sana gelecekler." dedi. Allah, Mutlak Üstün Olan ve En Doğru Hüküm Veren'dir." (Bakara sûresi 2/260)

Buradaki yeme fiili mecâzî anlamda.
"Ekmek arası yapalım da balığı yiyelim!" demiyorum tabiî ki.
''Nur-İYyE'' yi sık kıllanırım bilirsin.
--Bilirim, bilirim!.
İYyE; Eril İsme dişil bir takıdır.
Herkesin kadın-erkek hayat hikâyesi ''İYyE'' lik ekinde gizlidir.
-Bak şimdi senin cinsiyetin neydi sâhi!
-Cinsiyette girmesek de, Sessiz kalma hakkımı kullansam olur mu?
-Olur.
Samimîyetle söylerim ki çok önemli şeyler detaylarda gizlidir.
Belirgin bir ismim olduğundan dolayı burada ifâde kolaylığı için olduğunu da biliyorsun.
Tasavvufa ilk girdiğim yıllarda günlük virdlerimin içinde 28 harfte olmuştu.
O Geçen yıllarda Mânevî Dedem'le tanışmıştım, 1998 de, 98 yaşında HAKk’a göçtü.
Takvimden sayfasını koparıp saklamıştım.
Arka yüzünde ebced hesabıyla 28 harf varMıŞş.
KulihvÂNi Hocam der ya =>BAKmak değil ->GÖRmek önemli.” diye!.
Benim senelerimi almış GÖRmem!.
Hayatta hiç bir şey tesâdüf değildir.

Beden ile ilgili de bazı kelime zevklerim vardır kısaca geçeyim.
-Ne dersin?
-İyi olur tekrar yaparız.
Burada kendimce Türkçe kelime analizi yapıyorum.
Yapı gereği çok zor öğrenirim.
Bir konuyu defalarca okumam ve not almam gerekmekte.
Bu yüzden de ancak analiz yaparak sentezliyebiliyorum öğrenmem gerekenleri.
Arapça Harflerini kavrayabildiğim kadarı ile yorumuma katıyorum.

''B'' harfi tasavvufta çok önemlidir.
Zâhir ve Bâtın BİLElik “be”sidir.
ALTında ki noktadan bahsedilir, bu konu ile pek çok eser okumuşsundur..

''B'' harfini çıkardığımızda BEDEN kelimesinden, EDEN kelimesi kalır.
Eden kelime anlamını biraz araştırdım;
1. anlamı (i). Aden, cennet, cennet.
2. anlamı (incil`de) Âdem ile Havva'nın yaşadığı cennet b...
3. anlamı (i). yapan kimse, iş yapan kimse.
4. (incil'de) Âdem ile Havva'nın yasadığı Cennet Bahçesi. (incil'de) Âdem ile Havva'nın yasadığı Cennet Bahçesi.

Zevk, sevinç, keyif verende de denmekte

Eden İsminin Analizini yapmışlar.:
E.: Sıkıntılardan kurtulmak için mücâdele eden,
D.: Üstün güçlere sâhib,
E.: Sıkıntılardan kurtulmak için mücâdele eden,
N.: Sağduyulu..

Açıklamalar doyurucu olmuştur sanıyorum.
EDEN kelime anlamı buraya kadar anlaşıldı düşünüyorum.
EDEN ve EDİLENi ikili sistem olarak da düşünebiliriz..

EDİLEN; anlamamız için ön kelimeye muhtaçtır, altta olduğu gibi zevk edilebilir.
iddia EDİLEN, kabul EDİLEN, kontrol EDİLEN, inşâe EDİLEN.
Muazzam, Muhteşem, Mukaddes, Mubârek İlahî bir BEDEN KABımız var..

ثُمَّ جَعَلْنَاكُمْ خَلَٓائِفَ فِي الْاَرْضِ مِنْ بَعْدِهِمْ لِنَنْظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ
Resim ---'' Śümme ce’alnâkum ḣalâ-ife fî-l-ardi min ba’dihim linenzura keyfe ta’melûn(e).:Sonra, nasıl amel edeceğinizi görmek için, onların ardından sizleri yeryüzünün halifesi yaptık.'' (10/Yûnus 14)

ثُمَّ سَوّٰيهُ وَنَفَخَ ف۪يهِ مِنْ رُوحِه۪ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْـِٔدَةَۜ قَل۪يلًا مَا تَشْكُرُونَ
Resim ---Śumme sevvâhu venefeḣa fîhi min rûhih(i)(s) vece’ale lekumu-ssem’a vel-ebsâra vel-ef-ide(te)(c) kalîlen mâ teşkurûn(e).:Allah insâna / Âdem’e kendi ruhundan üfledi." (Secde, 32/9).

NEFSin deteylarını ve Nefis Metebeleri 8 tane biliyorsun.
Kulihvâni Divanı’nda her konu ayrıntılı geçer, OKUyaBİLirsin.

NEFS-i Emmâre (BeDeN, kan) kırmızı,
NEFS-i Levvâme (NEFS) turuncu,
NEFS-i MüLhime (KALB) sarı,
NEFS-i MUTMAÎNNe (RÛH) yeşiL,
NEFS-i Râziyye (sırr) mavi,
NEFS-i Merzîyye (hafî) Lâcivert,
NEFS-i Sâfiyye (ahfâ) mor,
NEFS-i KâmiLe (Akdeste Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e ait MuKaDDes NEFS) SimSiyahtır..

Resim ---Resûlullah sallALLAH u aleyhi vesellem.: “Men arefe nefsehu =>fekad arefe RABBehu.: Nefsini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)

Burada NEFS’e de girmeyeceğim.
KulihvÂni Hocam zâten detaylı çok güzel teorik bilgiler vermekte..

Resim NoT.:
ANALİZ.: AYRIŞtırarak ÇÖZümleme ve tahLiL.. Analiz çözümleme ve tahlil anlamı ile bir nesneyi, maddeyi, düşünsel bir konuyu veya sanat üretimini temel parçalarına ayırıp, bu parçaları ve parçalar arasındaki ilişkileri tanımlayarak sonuca gitme işidir. Bu nedenle bir bütünü parçalarına ayırarak inceleme işi olarak da târif edilebilir..
MuhaMMedî TASSAVvufta RABBini BİLmek için =>KENdini ve VAKtini BİLmek..

Burada irdelemeye çalışarak, anlamaya çalıştığım AKIL!.
"Aaa bilmiyormusun!." diyebilirsin, haklısın..

Resim ---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Kişiyi ayakta tutan AKLıdır. AKLı olmayanın DÎNi de yoktur.” buyurmuştur. (Câmiü’s-Sağir, 4: 528 (H. No:6159.)

وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ
Resim ---Ve tilke’l- emsâlu nadribuhâ li’n- nâs (nâsi) ve mâ ya’kıluhâ ille’l- âlimûn (âlimûne).: Ve işte bu örnekleri insânlar için veriyoruz. Ve onu, âlimlerden başkası akıl (idrak) edemez. (Ankebût 29/43)

Kendimi bildim bileli benimle olan bir yol arkadaşım var.
-Biliyormusun O'nu!.
Hiç görmedim halde, ama çok iyi bildiğim bir arkadaş.
"ÂİLem!" demem daha doğru olur.
-Gücenme sakın.
-Yokk canım belki de benim!.
Burada kıymetini ne kadar biliyorum kendimi sorgulamam gerektiği kanaatindeyim..

AKIL, Elle tutulan bir şey olmadığından, gözle de görülemiyor.
-Beş duyunu çalıştırsan!.

Mâ-AİLe’sine ve kendisine gerekli önemi ve özeni vermediğim kanaatini taşıyorum..
Çünkî yaptığı sürekli uyarılarına kulak kapattığım da oluyor.
-Haa şunu bileydin!.

Her YERde ->Her zamÂN ->Her HÂLde =>HerNEFESte YAŞAnmakta olan, ''HAYy''ın ''ÖL->DİRİL! '' CAN HAYykırışlarını, DUYmam ve UYmam gerekmekte..

Resim ---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Mutü kable en temutu.: ÖLmeden ÖNce ÖLünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

“Niye AKIL?” diye sorabilirsin.
Geçen gün oğlumla sohbet ediyorduk.
Kendince AKLıma iltifâtlarda bulundu.
Sorularım oldu tabiî ki ne demek istediğini daha iyi kavrayabilmek istedim.
Her konuda birbirimize muhabbetle, AYNA olmak güzel.
Özlerimize yüklenenleri seyretme keyfini yaşıyor ve yaşatıyor olmak da diyebiliriz buna!.

- "AKLa yaptığın iltifâtı o zaman nasıl simgelersin." diye sordum.
- "AKIL = π" dedi.
- "Sen bu şekilde simgelersen benim işim çok zor!" dedim kendisine.
Newton ve Einstein gibi dehâlara ayıp olmaz mı?
- Sanki oralardan göz kırptı ikisi de sana!
- Hadi ordan güldürme beni!
- Canım çekerse gider alırım yanaklarından makası?
-Ev Hanımıyım ama ben! Hovarda değil!.
Yemek yapar kirli bulaşık-çamaşır yıkarım.
Hocamın sözü aklıma geldi bak! =>"ZOR İŞş ->Nur İŞş!" diyordu.

ResimVAR İŞ, YOK İŞmiş,
NÂR İŞ, NÛR İŞmişş!
HÛlâsa-yı keLÂM; ZOR İŞşMİŞş, NÛR-İŞş!.

Ev Hanımıyım derken küçümsüyor zannetme..
Çok iyi biliyorsun ki Yaşadığım her alanımda her ne olursa olsun Laboratuvar çalışmalarının içinde gibi titizlikle analiz ve sentezler yapmak hoşuma gider.
Bana has bir özellik değil, üste Nİ’MET denİZinden bahsettik ya..

Âyet-i Kerim’yi tekrar hatırlayalım;

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim ---Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.(Necm 53/39)

ResimNoT.:
SENTEZ.: BİLinen PARçaları BİRLeştirme.. Elementleri, veya başka maddeleri bir araya getirerek yapay olarak bileşik cisimler oluşturma, bireşim.. fel. Yalından karmaşık olana, küllîden cüziye, zorunludan olasıya, ilkeden onun uygulanmasına, genel yasadan bireysel duruma, nedenden etkiye, öncülden varılan sonuca giden düşünme biçimi, birleşimi.
MuhaMMedî TASSAVvufta =>KENdini ve VAKtini BİLerek =>RABBini BİLmek..

O yüzden yoğun bir şekilde düşünüyor ve sorgulamalar yapıyorum.
--Yeterli mi?
Tabiî ki yeterli görülemez.
FİKİR yoğunluğu alâkasız gibi gördüğüm pek çok konuda düşünmeme zemin hazırlıyor.
Daha sonrasın da bakıyorum düşündüğüm şeyler önüme çıkıyor.
-Çıkar tabi Ne Kadar Ekmek O Kadar Köfte!.

Tabiî ki buda veli ni’metimiz, AKIL ile oluyor değil mi?
ALLAHu Zü’l-ceLâL Kur’ÂN-ı Kerim’imizde defalarca ''AKLETMİYORSUNUZ!'' der.
Konu konuyu açıyor ama Ankebût Sûresi benim için çok önemlidir, biliyorsun.
Ankebût’un bir sûre adı olduğunu bilmediğim yıllarda bir rüyâ görmüştüm, hani.
--Bir ses “Ankebût” diye sesleniyordu. değil mi?
--O ses senin miydi? yoksa!

Sonra ki yıllarda Kur’ÂN-ı Kerim’imizi Rehber edindim.
Resim ---Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem : “Sizden kim ki RABBı ile konuşmak istiyorsa Kur'ÂN okusun!.
(Deylemî ve Hatiib)

Resim ---"İşte bu temsilleri insânlar için getiriyoruz. Fakat onları ancak ve ancak bilenler (ilim sâhibleri) akledebilir (düşünüp anlayabilir). (Ankebût 29/43)

ResimKuLLukta Sorumluluk olan ''MuhaMMedî TÂLiM/ÖĞREtim ve MuhaMMedî TERBiYe/EĞİtimLe'' =>MUHİTinde OLmaya çalışıyoruz, çok şükür.

Resim

ÂLim=>KÂMiL->ÂŞıKk->ÂriF..

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... =alim+ârif +kamil+a%C5%9F%C4%B1k#p102635

Şeriatın Şekil-Beden Terbiyesinde =>Âlim
Tarikatın Akıl-Nefis Tezkiyesinde =>Âlim-Kâmil
Mârifetin Vekil-Kalb Tasfiyesinde =>Âlim-Kâmil-Ârif
Hakikatın Nakil-RUH Tecliyesinde =>Âlim-Kâmil-Ârif-Âşık İNSÂN-ları..

HiMMetleri VARımız olsun her dâim إِن شَاء اللَّهُ

Çok şükür ki bu Güzel İnsânlardan hizmet alıp, hem-hâl olmak çok büyük ni’mettir.
O yüzden önceliği AKILa verdim.
-Birbirimizi daha iyi ANLAyaBİLmek için değil mi?
-Evet şekerim.


Devam edecek

MuhaMMedî MuhaBBetLerimİZLe!.


NUR-iYyE!Resim
HCRmd SssZ...
16.01.2023

NOT;Resim bu gif KulihvÂNi Hocamız’ın yazılarından alıntıyı ifâde eder.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç mesnet noktası vardır;BEDEN->NEFS->AKILdır. Kulihvani

Mesaj gönderen nur-ye »

ResimO yüzden önceliği AKILa verelim dedik ya!.
-- Hadi hadi! Dört gözümü açtım bak!
Dört göz oldum sâyende!
-Bir şeyler sunayım sana ne dersin tatlı mı tuzlu mu?
kedi batmaz mı, dilber dudağı tatlısı mı?
-Bu sohbete dilber dudağı yakışır ama sütlü NURİYE olsun.

NOT: Pi Sayısı, bir dairenin çevresinin çapına bölümü ile elde edilen irrasyonel matematik sabitidir.
Pi sayısı (π\piπ), 3.14159... diye başladıktan sonra, durmaksızın devam eden bir sayı ve matematiksel bir sabittir.

π sayısı-> ->3.14… diye kabul edilir popüler câmiada.
-Sanki bilmiyorsun değil mi?.
-Pekiî de ne ALÂKA, aranda ki!
-İkrâmlık olarak hemen bir dörtlü daha sunayım BİZe, ağzımız tatlansın.
''Zikir -> Fikir -> Şükür => SABIR!''

-Bendende sana gelsin, ''Dervişin FİKRi ne ise ZİKRi de odur.''

Ne yapayım ya Hu AKLı anlamak için fikir sörfü yaparak, ZEVK ediyoruz.

π sayısı-> 3.14-> açık sayı toplamı 3+1+4= 8 eder.
π sayısının tam sayı değeri yani nerede sona erdiği henüz bilinmemekte.
Sayının muhtemelen bir sonu olmasa da, sonsuza kadar devam ediyor dememizde yanıltıcı olabilir.
π sayısı, çok geniş bir alanda karşımıza çıktığı için, hem bilim câmiasında hem de popüler kültürde en yaygın bilinen matematiksel sabitlerden biridir.
-Tabi ki bu konuya girmeden olmazdı değil mi? meraklı Hanımcık!.

AKIL= π dedik az önce,
π’nin sınırlarının belirsiz olduğunda hem fikir miyiz?
O halde AKILın da sınırlarının belirsiz olduğunu ifâde edebiliriz.

Celaleddin-i Rumî bak ne güzel demiş;
''Dünyada olabilecek her bir olay için misâl âleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır.''

BİLdiğim kadarı ile matematikte ∞ işareti bir sayı değil kavramdır.
- Sen çok seversin bu ∞ işaretini, başı ''SENİ SEVİYORUM! '' değil miydi?
- Evet senin gözünden de hiç bir şey kaçmıyor.
-Kaçmaz, sen iste yeter ki!.

π gibi, ∞ işaretinin de Sınırlarının belirsiz olduğunu ifâde eder düşüncesindeyim..

- Bak KÛN kervÂNının KıtMÎRi KulihÂNi ne demiş, ceryÂN, ne ele geçer ne de kaybolur sadece yaptığı İŞ İLe belli olur.. Ne idiği belirsizdir ve ancak ettiği İŞ ile bellidir..

-Ne demek istedin şimdi ceryÂN, AKIL mı?
-Bil->Bul->Ol->YAŞA!.

يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
وَادْخُلِي جَنَّتِي
Resim ---"Ya eyyetuhennefsu’l-mutmeinnetu. İrci'î ilâ RABBiki râdiyeten merdiyyeten. Fedhulî fî 'ibâdî. Vedhulî cennetî. : Ey huzûra kavuşmuş insan! Sen O'ndan RAZı, O da senden RAZı olarak RABBin’e dön. (RAZı OLduğum Seçkin) kullarım arasına katıl ve CeNNetime gir!." (Fecr 89/27-30)

Büyüklerimize uyalım ve.: “Âkibetimiz hayr olsun!.” Diyelim.

Resim --- Ömer b. el-Hattâb radıyallahu anh’tan merfû olarak rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Eğer ALLAH’a hakkıyla TeVEKküL etseydiniz, O sabah aç çıkıp akşam tok dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı.” buyurdu.
(Sahih Hadis-İbn Mâce; Tirmizî; İ. Ahmed rivâyet etmiştir.)

وَكَاَيِّنْ مِنْ دَٓابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَاۗ اَللّٰهُ يَرْزُقُهَا وَاِيَّاكُمْۘ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
Resim --- ''Vekeeyyin min dâbbetin lâ tahmilu rizkaha(A)llâhu yerzukuhâ ve-iyyâkum(c) vehuve-ssemî’u-l’alîm(u).;Nice canlılar var ki, hayatları için gerekli olan rızkı yanlarında taşıyamaz. Onların da sizin de rızkınızı veren Allah’tır. O, her şeyi hakkiyle işiten, her şeyi hakkiyle bilendir.'' [Ankebût sûresi 29/60]

∞ işareti bana YANI üstüne yatmış RaBBısından razı olmuş, Razı olunmuş bir insÂN gibi gelir.
Altından akan ırmakları seyreder gibi sanki!.

Resim-> “teCRi men..TeCELLî nEHhri!.”:

جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ
Resim ---Cezâuhum inde rabbihim cennâtu adnin tecrî min tahtihe’l- enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ (ebeden), radıyallâhu anhum ve radû anh (anhu), zâlike li men haşiye rabbeh (rabbehu).: Rableri katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan kimse' içindir.” (BeYyine 98/8)

Sinesinde yanardağ var
"Tecrimen tahtihe'l..." kaynar
Tevhid ile çalar-oynar
ZİL'i... MuhaMMEdî OLan...


Bu yaşam sahnesinde ustasını arayan insanın netice olarak bulacağı RaBBü'l-âlemin'dir.
Bunu bilen ve anlayan insanoğlu RABB'ısına kulak verince.:

الٓمٓ۠ ﴿١﴾
اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ ﴿٢
Resim ---"Elif. Lâm. Mim.: Ehasibe'n-nâsu en yutrakû en yekûlû âmennâ vehum lâ yuftenûn(e).: İnsanlar: "İnandık!" demeleriyle bırakılıp da imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar?" (Ankebût 29/1-2)

Ne muhteşem bir DUYuru ve UYarı!

Çok şükür ki muhaBBet KAPlarımız var.
Her YERde->Her zamÂN->Her HÂLde =>Her NEFESte; her can KAPı kadar, kararınca, kadarınca ve kâderince İMKÂN ile İMTİHAN olmakta..

Zikr’i-Dâim-> Fikr’i-Dâim->Şükr’ü-Dâim->SABR’ı-Dâim ile sonu SELÂMete ulaşım إِن شَاء اللَّهُ

Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:“ALLAH’u TeÂLÂ’nın yeryüzünde yaşayanlar içinde (feyiz ve nûr) “KAP”ları vardır. RABBinizin KAPLarı=>Sâlih Kullarının KaLBLeridir. Bu kalblerin O’na en SEVgili olanları, en yumuşak ve en ince olanlarıdır.” buyurmuştur.
(İ. Ahmed, Kitâbu’z- Zühd,No:827; Ebu Nuaym,Hilye,VI,97; Abdullah b. Ahmed,Zevaidü’-Zühd,153; Süyutî,es-Sağir,No: 2375.)



Devam edecek!
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç mesnet noktası vardır;BEDEN->NEFS->AKILdır. Kulihvani

Mesaj gönderen nur-ye »

ZEVK 3236

İlâhe İllâ ALLAH, dört köşesi "BİR" Bohçasın
Tek Koku, Dört Gönül Gülü, Nur-u MuhaMMed Bahçasın
BİZ’de BİRi BİLmek için, İKİliği SİLmek için
GELmek BULmak OLmak için, İlim Kapısın ŞAHçasın! (kv)


14.06.08 13:31
H a s a n D a ğ ı


Resim
Resim


BİZim için bütün MuhaMMedî dÖRTlÜ SisTemler çok önem arzeder.
TEK kOKU, dÖRT GÖNÜL GÜLÜ ''-> İlâhe->İllâ=>ALLAH!'' MuhaMMedî MuhaBBet bahçasında OKUyaBİLmek için buradayız.
Aslında her birinin başına okurken ''MuhaMMedî'' kelimesini getirmemiz gerekir.
Bizim MuhaMMedî İŞşimiz-> MuhaMMedî ŞEHRin de ki ''î'' olmayı baraBİLmektir.

Kim kime sahip değil? Ki şu ÂLEMde ve de ÂDEMde!.
ŞEYTANlığına mı sahib çıkıyorsun, yoksa ŞEY-T-ÂNını MÜSLÜMAN etmeye mi? ÇALIŞıyorsun.

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim---Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.(Necm 53/39)

nOt:İYElik: en yalın haliyle “ben” liktir. Temel Türkçede “İS” Is-sın-aklın anlayabildiği mâlikiyyet sınırında “ben”.. onun için İSsız: ıssız sahibsiz-metruk demektir.

ResimSahabe: Karşılıklı sahib çıkış MuhaMMedî BİZ BİR-İZliğimizdir..

مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَى
Resim---"Mâ dalle sâhıbukum ve mâ gavâ.: Sahibiniz (Muhammed) dalâlete düşmedi-sapmadı ve bâtıla inanmadı-azmadı.” (Necm 53/2)

ResimİnkÂRdan ->İKRÂRa

Sahabelik aynı asır ve günlerde birlikte yaşamak görüşmektir. Ancak ALLAHu Zü’L- CeLÂL’e İmân ediş, tâbi oluş ve itâat edişte BİZ BİR-İZ TEK-BİRliği mutlak şartıdır..
Bundandır ki, Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'in amcası Ebu Talib, Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem''i büyüttüğü halde risâletini kabul etmediğinden sahabesi olamamış, bunun yanında Vahşi radiyallahu anhu, Hamza radiyallahu anhu şehid ettiği hâlde tevbe edip İslam ve sahabe olmuştur..

Resim İnsanın TEVHİD TEKEMMÜLÜ OKULLarında, 28 Öğretmen Peygamber aleyhumusselâm İle geçerek gidilir..
ÂDEmî.. İdrisî.. Yûsufî. ..İsevî.. MuhaMMedî.. gibi..

ZEVK 8477

KUL İhvÂNim ->İŞin ZORu ->ELini MuhaMMedî EYyLe!
NESL-i NECîB ASLın KORu ->BELini MuhaMMedî EYyLe!
ÂLEMde RABBıma>İBÂDet
>RASÛLüme HASBî HİZMet
ÖZde CevÂB ->SÖZde SORu ->DİLini MuhaMMedî EYyLe!.

celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..

16.10.17 09:16
26 muharrem 1439
kozyatğısümersitealperiLyzLdıistANbuL

Şöyle ki;
''MuhaMMedî Şeriât-> MuhaMMedî Tarikat->MuhaMMedî Marifet=> MuhaMMedî Hakikat!''
Bize MuhaMMedî olmayan hiç bir şey lâzım değildir.
MuhaMMedî Tasavvufun dÖRTlÜ FormüLLeri ile DUYmaya-anlamaya ve UYmaya-uygulamaya çalıştığımız TEVHİD-i Şerif’dir.

Resim *** " MuhaMMedî MeLâMette “ ilâhe illâ ALLAH Bahtı, MuhaMMedü’r- Rasûlullah Tahtı” üzerine kurulur!.."

Her CÂN, HAYy Tezgahında İLMek İLMek ÖMRünü dokur.
-Önce ÖMÜR düğümünü çözmelisin.
Çok haklısın onun için çalışıyorum güzELLik!

YAŞAyaBİLmesi ve YAŞATaBİLmesi için zincire takılan halkalar misali gibidir.
AKLın, π gibi sınırlarının belirsizliğini düşünerek anlamaya çalışmak.
Samimîyetimle söylerim ki çok zor bir konu.
Şöyle bir gelip hatırlayalım, görünür görünmez 18 bin ÂLEM’in SULTÂNına BAHŞedilen ikrâmlar-nimetler.
Bu ni'metlerin sınırlarının belirlenmesi mümkün değildir. Belirsizdir.
O yüzden ALLAHu zü’L-CELÂLihu, ''AKLetmiyorsunuz!'' diye buyuruyor.


وَتِلْكَ الْاَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِۚ وَمَا يَعْقِلُهَٓا اِلَّا الْعَالِمُونَ
Resim --- " Vetilke-l-emśâlu nadribuhâ linnâsi vemâ ya’kiluhâ illâ-l’âlimûn(e).:İşte bu temsilleri insanlar için getiriyoruz. Fakat onları ancak ve ancak bilenler (ilim sahibleri) akledebilir (düşünüp anlayabilir).'' (Ankebut 29/43)

ResimHz. Ali keramullah veche PÎRim.: "Sen kendini küçük bir cisim sanırsın, ama en büyük âlem sende gizlidir."

ALLAHu zü’L-CeLÂLihu yaratmış olduğu ÂLEM’inde ne varsa TÜMM NİMETlerinin uçlarını İNSÂNa BAHŞettiği AKIL ile BAĞlamış.
Ya İNKÂR eder, -> " İlahe"’de kalırsın,
Ya da İKRÂR edersin->"İllâ=ALLAH"’ dersin.

İşte bütün bunlara akletmemem, AKıL Ni’metine nanKÖRlüğümdür!.

Resim ---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “ALLAHümme erine’l- eşyâe kemâhiye.: ALLAH’ım, bana eşyânın hakikatini göster!” buyurmuştur.
(Fareddin Razî, Tefsirü’l- Kebir, TâHâ Sûresi)

-Ne büyük bir nimettir, AKIL!
- Bak demedi deme ;İkazlar da en fazla üç kez yapılır; bir hatır, iki hatır, üçüncüsünde vur yatır!
Unutma bunuda!
-Evet canım sağolasın var olasın, unutmam. SENİ SEVİYORUM!
İyi oldu hatırlattın, bak AKLıma ne geldi.
Çiçero der ki; Sen seni BİL sen seni, sen seni BİLmezsen patlatırlar EN-SENi!

nOt; EN; Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı, genişlik, Hayvanlara veya eşyâya vurulan damga, işâret, Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime.

Denize atılan taş misâli gibi!
''Devr-ÂN-> Seyr-ÂN-> Cevl-ÂN=>HAYR-ÂN!''
Her biri bir diğerinin içinden geçer, kendine her birini katarak SEYRini TAMMamlar.
DIŞ-DÜZEN->İÇ DENGE şartı vardır.
Ne ayrılık nede gayrılık vardır, BİZ BİR-İZ OLmuşlardır.
damLa AKIL ile SELLiğinin TESLİMİYET olduğunu BİLmiş ve BULmuştur.
GÖNÜL UMManında Resûlullah SALLallahu aleyi ve SELLem’in NAKİLi ile İSTİKÂMET SALLında OLmayı ve YAŞAmayı dilemektedir..

TüMM SiSteM =>İmam-ı Mutlak Mürşid-i Mutlak Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in SUBHÂNî-RESÛLî SEVİyesinde SEV-İYyEleneBİLmek içindir. إِن شَاء اللَّهُ

Nefsî hevâ ve heveslerimizin kontrolu doğrultusunda nasıl amel edeceğimiz Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in SESinden DUYduğumuz KELAMULLAH’tan, UYgulamalarını SÜNNETULLAH’ında bizlere göstermektedir.
ŞEHVETten =>ŞEHÂDETe geçiş serüvenini anlamaya çalışmamız da gerekmekte!

Resim '' Şehâdet Şifâsı İlâhe İİlâ ALLAH,=> Şefâat Şifâsı MuhaMMede’r Resûllullah '' (19.09.2022 Pazartesi SOHBETinden)

KurÂN-ı Kerim SOHBETinden inancımız gereği sadece '' İlâhe İİlâ ALLAH'' dememiz yeterli değildir.
Çünki TÜMMün TAMMlanması lâzım olduğundan ''MuhaMMede’r Resûllullah'' deme şartının Lâyıklığı vardır.

KurÂN-ı Kerim’imimizde pek çok Ayet-i Kerim’e de bu konu ile ilgili açıklamalar vardır.
ALLAH ve ReSûLüne Teslim olun!
ALLAH ve ReSûLüne İMÂN EDin!
ALLAH ve ReSûLüne Tâbi olun!
ALLAH ve ReSûLüne İtâat EDin!..

AKIL=>NAKİL dedik. 2’li Sistemdir.
Çiğ ve bir o kadarda Câhil AKLın MuhaMMedî Teknik TaSAVvuf’u ''İlim->Edeb->İrfân=>ERKÂN''’ında Tâlim-Öğretim ve Terbiye-Eğitimi almalı. LÂzım ve LÂYIKtır.

Akıl-NAKÎL dedik, nâcizâne NAZımızı NİYÂZımıza sarıp sarmalayıp sunmaya çalıştık!

''İlim->İrade->İdrak=> İŞTİRAK '' TEVHÎD-i Şerif’i anlamamız için başka bir dÖRTlÜ formülü ile;

AKLımızı-> (kısmet ve nasip işi ile) NAKL-i MekÂN’a taşıma hazırlığında
NAKL-i mekÂN, taşınmak ve yer değiştirmek anlamında kullandım.

nOt: Nakil.: Aktarma, Taşıma, Yollama, Gönderme, İletme, Sunma, Verme, Söyleme, Değiştirme, Sevk, Atanma.

Fârâbî mekân tanımı yaparken, ''KUŞATAN cismin İÇ yüzeyi ile KUŞATILAN cismin DIŞ yüzeyine mekân denir.'' demiştir.
Buradan hemen 2’li Sistemlerden bazıları aklımaza geliyor..

AKIL->NAKİL
DIŞ DÜZEN-> İÇ DENGE diye her biri birbirinin içinden kendine dahil eder ve geçerek sürüp gider.

Resim BiL! BuL! OL! YAŞA! Baht-ı YÂR,
==>BİTsin ARTIk==>bu İNTİZÂR,
KALBLerde==>KEVSER KAYNAğı,
=>TECRimen TAHtihe’L-ENHÂR!.


-> “teCRi men..TeCELLî nEHhri!.”:

جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ
Resim ---Cezâuhum inde rabbihim cennâtu adnin tecrî min tahtihe’l- enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ (ebeden), radıyallâhu anhum ve radû anh (anhu), zâlike li men haşiye rabbeh (rabbehu).: Rableri katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan kimse' içindir.(BeYyine 98/8)

Resim
Yâ Hayy! Yâ Hayy Yâ!
Yâ Hayy! Zeker-iyyâ!
Yâ Hayy! Yâ YAHyâ!
Yâ Hayy! Yâ Hayy Yâ!
Aleyhumu’s- Selâm…


ŞEHÂDEt ŞARÂBı!. İçmeyi nasip ve müyesser kılsın إِن شَاء اللَّهُ


ResimIssız, Sessiz, Yalnız, bir köşede;
Dingin-> bir BEDENle,
Singin-> bir NEFSle,
Yungun-> bir KALBle ve
YANGIN-> bir RUHla
Zikredip, Fikredip, Şükredip de Ağlamak istiyorum doğrusu..
Kurân OKUmak, Namaz Kılmak, Tevbe İstiğfar, Salavat, Tevhid ve Anlayarak Ağlamak…
İnşaallah…


devam edecek
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası vardır.;BEDEN->NEFS->AKIL..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAH celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMetinLe,
Yâ RABBenâ!.
YEDi İKLİMde;
YEtim-ÖKSüz =>YERsiz-YURtsuz,
EVsiz-BARksız YALNız ve UMUtsuz,
KALan İSLÂM YAVRULarımıza YARdım EYyLe!.
DUÂmızı İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..


الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim---“El hamdu lillâhi RABBi’l- ÂLEMîn (âlemîne).: Hamd, âlemlerin RABBi olan ALLAH'adır.” (Fâtiha ½)

BİZde bu çokkkk zorr günlerde deriz ki; Âmin!.. Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


Resim

Fârâbî mekân tanımı yaparken, ''KUŞATAN cismin İÇ yüzeyi ile KUŞATILAN cismin DIŞ yüzeyine mekân denir.'' demişti.

AKLın algılaması için MERKEZ’den MUHİT’te, ''Eşya->Olay->Zaman=> ZANn!'' Neler oluyor, neler DOĞup ÖLüyor?
Her ŞEYy ASLına dönmek için HATMini TAMMamlamaya çalışıyor.

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim--- İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn (yekûnu).: O (Allah), bir şey irade ettiği (dilediği) zaman O'nun emri, sadece ona: "Ol!" demektir. O, hemen olur.(Yâsîn 36/82),

ALLAHu zü’L-CeLÂLihu SİSTEMULLAH’ı fevkaladenin fevkinde, muhteşem ötesi.
Ve'l- HaMduLiLLÂhi RABBu’l- ÂLeMîNN..
Yâ RAHMetenLi’L- ÂLeMîNN!.

Kilit tek! Anahtarlar çeşitli. Ancak doğru anahtarla kilit açılmakta.
Benim evin anahtarıyla sizin evin kilidi açılmıyor.
Herkesin anahtarı kendine ÖZel ve güzELdir.!
Elimi kullanmadan anahtarı kilide sokacağım açacağım diyemeyiz. Sihirbâz değiliz, usûlü ve erkÂNı var.
Öyle bir muhteşem sistem ki bu SİSTEM!
İlim->Edeb->İrfÂN=>ERKÂN muhteşem bir Sistem Kombinesidir.

En basit bir sistemde dahi, sistem dışına çıkılamaz.
Resim bu gifi Ayet-i Kerime'lerin başında kullanıyoruz.
Örneklersek ayet yazılı yere bir harfi değiştirdiğinizde şöyle "ayte" yazdığınızda gif açılmıyor.
https://www.muhammedinur.com/resimler/[u]ayte[/u]grafik.jpg

هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ
Resim--- Huve'l- Evvelu v'l- Âhiru ve'z- Zâhiru ve'l- bâtın (bâtınu), ve Huve bi kulli şey’in ALîm (alîmun)..: e odur her şeyden önce var olan ve her şeyden sonra kalan ve her şeye üstün olup delilleriyle bilinen ve her şeyi bilen de duygularla bilinmeyen ve o, her şeyi bilir.'' (Hadîd Suresi 57/3)

Resim
TEK NOKTAdan MERKEZden her ŞEYy ''Huve'l- Evvelu v'l- Âhiru ve'z- Zâhiru ve'l- bâtın'' a doğru dÖRTlÜ olarak sarıp sarmalanarak, akıp->durmadan dönerek ''->İlâhe-> İllâ=>ALLAH!'' diyerek,TEVHÎDin DEVRini TAMMamlar.

DEVRi, dönme-dönüş, yön olarakta Üst->Alt->Sağ->Sol diye düşünebilirsin.
Başka bir versiyonlarlada aktarılma-dolaşma olarakta Kuzey->Güney->Doğu->Batı, diyerekte vurgu yapılabilir.
Dikkat edersen dört ayaklı masa gibi sistem, HEP dörtlü olarak dengede!

Mevsimler; Sonbahar->Kış->İlkbahar->YAZ.
Taraflar; Ön->Arka->üst->Alt.
Yanlar; Sağ->Sol->Alt->Üst.
Birde haber kipleri vardır; Geçmiş Zaman->, Şimdiki Zaman->Gelecek Zaman-> GENİŞ ZAMAN
Beyin dalgası frekansları; Delta->Teta->Alfa->Beta
Böyle daha sürer gider, pek çok güncel dörtlü sistemlerle!
Bak şurda unutmadan, güncelin dışına çıkalım!.
Birde GAMA var.
nOt; Gama dalgaları (25-70 Hz) en hızlı tiptir ve yüksek düzey zihinsel süreçlerle ilişkilidir.

Kanımca bu frekans ÖZ-EL! TaYy-ı mekÂN->TaYy-ı ZamÂN ile ilgili.
Münir dermÂN BaBam, kervÂN kıtMÎRimİZin ve pek çok ALLAH DOSTunun frekansı!

Âyet-i Kerim’eden kendimce anladığım;

يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاء كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ كَمَا بَدَأْنَا أَوَّلَ خَلْقٍ نُّعِيدُهُ وَعْدًا عَلَيْنَا إِنَّا كُنَّا فَاعِلِينَ
Resim--- "Yevme natvi’s- semâe ke tayyi’s- sicilli li’l- kutub (kutubi), kemâ bede’nâ evvele halkın nuîduhu, va’den aleynâ, innâ kunnâ fâılîn (fâılîne).: O gün, kitapların yazılı sayfalarını dürer gibi semayı düreceğiz. Onu ilk defa halketmeye başladığımız gibi (eski durumuna) iade edeceğiz (geri döndüreceğiz). BİZim üzerimizde bir vaaddir. Muhakkak ki (bunu) yapacak olan, BİZiz.(Enbiyâ 21/104)

''İLİMLeRin TEKMiLi=>SEYr-ü-SÜLÛkLe=>KEMÂLÂttır..'' der
Resim

ALLAH Celle Celâlîhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMetinLe,

Resim
Olmazsa olmaz dörtlü KEMÂLÂT sisteminyle AKLın TESLİMİYyETini TAMMamlamaya AZM etmiş ER kişilerdir.
AKIL->NAKİL
TESLİMİYET->İSTİKAMET
TAMMlanan ER kişilerin Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLem efendimizin HASBî ve HABîBî HİZMEti ile TÜMMlenip İSTİKAMET NAKİLleri sağlanmış HİZMETÇİleridir!

Resim**BİZ***

SORAN vARsa ki=->BİZ KİMiz,
CüMLe CihÂN CeMMü’L-CİMiz,
KÛN feyeKÛN>SIRR-ı NAHNU,
=>NÛRULLAHız NÛR-u MİMiz!.


MuhaMMedî OLŞuûRuyLa YAŞAyış =>Her Yerde, Her ZamÂN, Her HâL ve Her Nefeste =>“BİLE”lik İster!.
Bunu için de =>Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’i çok iyi TANIyıp, İZİ üzere göz yaşıyla YÜRÜmek yürekliliği İster!.

EL VER =>EL=>ELe=>EL=>YEDULLAH’a,
===>RASÛLULLAH’a==->ULAŞACAKktır!.
===>EHL-i BEYt-i RESÛL===>ALi ŞAH’a,
===>İNSÂN-ı KÂMİL=>MİR’ÂT-ı HAKktır!.


Çok şükür ki bizde bu HİZMETÇİlerden, hizmet almaktayız.

Bremen mızıkacıları pekiî neden 4’lü; Eşek->Köpek->Kedi->Horoz.

Gözümüzün önünde ne kadar düşünmemiz gereken şeyler var değil mi?
-"Sen neyi imâ ediyorsun? Eşeğin yularını sen mi tutuyorsun?" diyorsun.

Resimİnsanlar her zaman 4 hâlde olmuşlardır:
1- Uyuyanlar.
2- Uyurgezerler.
3- Sarhoşlar.
4- Uyanıklar..

Öylesine yoğun bir uykuda uyumaktayız ki onun için:
Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar!" buyurmuştur. (Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ II/414 (2795)

Bizden istenen UYANıp DIŞ->DÜZENimizi derleyip toplayıp TAMMlamak ki; buda kolay bir İŞş değil tabiî ki!

Resimİşte böylesi saff bir Kalb İÇinde SİLM İMÂN Sahibi MuhaMMedî Mü’minlerin;
DIŞı ->Sahra-yı KESRETte ki, YOKLuk-ÇOKLuk ÇÖLünde bir Muamma..
İÇi ->Umman-ı VAHDETte ki, TEKe TEK-BİR DERyâsında Bir DAMLa..

Bakarmısınız Ayet-i Kerime'de ŞEYTÂNa, nasıl GURURlanıyor.

قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلاَّ تَسْجُدَ إِذْ أَمَرْتُكَ قَالَ أَنَاْ خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
Resim--- Kâle mâ meneake ellâ tescude iz emertuk (emertuke), kâle ene hayrun minh (minhu), halaktenî mi'n- nârin ve halaktehu min tîn (tînin).: (ALLAHu TeÂLÂ) şöyle buyurdu.: “Sana (secde etmeyi) emrettiğim zaman, seni secde etmekten men’ eden nedir?” İblis.: “Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten ve onu nemli topraktan (balçıktan) yarattın.” dedi.” '' (A’râf 7/12)

Resim--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu TeâLâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

ALLAH Celle Celâlîhu HAYYatı AKLın bu GAFLETi üzere İNŞÂ etmiştir. AKLın bu GAFLETinden dolayı da, AKLa imkÂN verip imtihÂN etmektedir.

Bunlarda İBLİS-> HASEDin Çocuğu, ŞEYTANın belirtilen ana özelliği KİBRinden-GURURundan doğmakta ve dört tanedir; Gaflet ->Cehâlet ->Dalâlet ->İhânet!

Resim--- Seleme İbni Ekva’ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir kimse kibirlene kibirlene sonunda zâlimler grubuna kaydedilir. Böylece zâlimlere verilen cezâ ona da verilir.” buyurdu.
(Tirmizî, Birr 61)

Resimİmâm Ali -kerremallâhu vecheh.: “Dünyâ ->arkasını dönmüş gidiyor. Âhiret ise ->yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evladları var. Sizler Âhiretin evladları olun. Sakın Dünyânın evladları olmayın. Zirâ bugün amel var ->hesab yok, yarın ise hesap var ->amel yok.” buyurmuştur.
İmâm Ali kerremallahu vechehu.: “İBRET ALınacak şey ne kadar çok =>İBRET ALan ise ne kadar az!.” buyurmuştur.

ResimBütün BunLar =>MuhaMMedî KâmiL Mü’MinLeri;
=>Yüce RABB’ımız ALLAH TeÂLÂ’nın Kudreti karşısında Hayret ve Dehşet içinde bırakıp;
=>Hazır, Nâzır ve Murakıb OLan RABBu’L- ÂLEMîN’e =>İbâdet için EMRULLAH ve MURADULLAH Gereği ÖNce,
=>Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e Teslim OLup, KuLLuk KemâLini Öğrenip sonra,
=>ALLAHu zü’L-CELÂL’e ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e;
=>Teslim OLup,
=>İmân Edip,
=>Tâbi’ OLup
=>İtâat Etmeye =>Muhtac, Mecbur, Me’mur ve Mâhkum Bırakmaktadır.

KuLLuk imtihÂNında ŞeytÂNî GURURumuzdan kurtulmak için =>Gaflet ->Cehâlet ->Dalâlet ->İhânet'ten sıyrılmamız gerekmektedir.
Ancak ALLAH ve RESÛLuna Teslim olduğumuzda إِن شَاء اللَّهُ

Buyrun KulihvÂNimİZin DUÂsına katılalım.

Resim==>İBÂDEt==>YÜCE ALLAH’a,
SÂHiB ÇIKaR==>ABDULLAH’a,
=>Ve->fe SEBBit->AKDEMeNâ,
HİZMEt ETt=>RASÛLULLAH’a!.:


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..
kaddesallahu sırrahu..

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
Resim--- Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tensurûllâhe yensurkum ve yusebbit akdâmekum.: Ey iman edenler, eğer siz ALLAH'a (ALLAH adına İslâma ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. (ayaklarınızı diretir, size sebat verir.)(MuhaMMed 47/7)

Yâ RABBenâ ALLAHımız celle celâlihu!.
BİZ =>FAKRiYyet-ACZiYYet-ZiLLet-İLLet İçinde,
=>MuHTaÇ-MECBÛR-ME’MuR-MAHKuM KULLarınız,
BİZe =>ZÂTuLLAH, KELÂMuLLAH, RASÛLuLLAH, EHL-i BEYtuLLAH ve ESMÂuLLAH Hörmetine,
=>İLMuLLAH’ındaki HAK ve HAYRını NÂSiB ve KISMet BUyur ve,
BİZi =>SENden başka kimselere MuHTaÇ ve MaHCûB etme ALLAHımız celle celâlihu!.
BİZi =>SENden RAZı OLan ve RAZı OLduğun KULLarından KıL!
. İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHım!.
7 LETÂİFimizin SALLini-İSÂLini-SILÂsını-ULAŞımını SAĞLa!.

Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!.
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!.
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!.
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!.

Âmin!.. Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.

devam edecek إِن شَاء اللَّهُ
En son nur-ye tarafından 03 Kas 2023, 08:39 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim TEK kOKU, dÖRT GÖNÜL GÜLÜ ''-> İlâhe->İllâ=>ALLAH!'' TEVHÎD’ine iştirak edeBİLirsek, MuhaMMedî MuhaBBet bahçasında OKUyaBİLiriz.

Yıllar önce benim YOLculuğum ''-> İlâhe->İllâ=>ALLAH!'' İlâhi TEVHÎDi, gırgır-gırgır söylerken sadece ''Lâ''da kaldığımı fark ettiğimde başladı.
-Nasıl?
Hızlı hızlı çek, ne kaldığına bak!
Diğerleri nerdeydi? Nerelerdeydi?
Yıllarım bu sorgulamalarla ilerledi.
''-> İlâhe->İllâ=>ALLAH!'' anladım ki HAYyatın içindeydi.
Her DÖRTünün FormüLü beni BENde, İLÂhî TEVHÎDi üzere YAŞAma GAYRETine götürdü.

Bunun içinde; MuhaMMedî ŞUÛRdan nasib aldığımız kadarıyla, MuhaMMedîNÛR’da hizmet edeBİLiriz;
AKLımın karanlık dolaşık labirentlerinden BİZ BİRlikte çıkaBİLirsek;
MuhaMMedî ŞUÛRu->BİL-mede,
MuhaMMedî NÛRu->BUL-mada,
MuhaMMedî SÜRÛRda-> OL-mada,
MuhaMMedî ONURu=> YAŞA-yıpta DENİZinde DAMLA olup DİRİLiriz إِن شَاء اللَّهُ

Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLem efendimizin HASBî ve HABîBî HİZMETinin HİZMETÇİsi KulihvÂNi Hocamızdan öğrendiklerimizin notları ''A->Z''’ye klasörlere alınır ve daha sonrası çıktıları alınır.

-Ciddiyetini-titizliğini bilmez miyim?

İÇ-SELLeştireBİLdiysek yazıp aktarırız BİLirsin.
Bana ait olanlar ise ÂNlıyaBİLdiğim kadarıyla yorumlarımdır.
Bunlar bizim için çok önemli öğrenme tekrarlarıdır.
BİLmemizi, BULmamızı, OLmamızı ve YAŞAmamızı sağlar.
Bir BİLgiyi İLİM ile ne kadar tekrar yaparsak o kadar daha iyi kavrayabiliriz düşüncesindeyim.
Araştır, incele sonra kabul et!
İNKÂRlarını İKRÂR et! meSELLesidir.

Sosyal medyada da görüyoruz her hangi bir konuyu bence aktarmak önemli değildir, İÇ-SELLeştirmek çok daha önemlidir. Ne kattığını BİLmek önemlidir.
Şöyle diyebilirim; açtın pc'ni şifrenle girdin MuhaMMedîNÛR forumuna, aktarılanları GÖRdün.
Bütün Bu meSELLe, GÖRmekle mi? kaldı.

BAKaBİLdiğin ölçüde “ilim şehrinin kapısıPÎRim buyurmuş;
Resimİmâm ALİ kerremallahu vechehu.:KeMâLike=>Tahte KeLâMike!.(KeMâLiniz=>KeLâMınızın ALtındadır!.)

ResimEzberime aldığım günlük virdlerimden biri, ilmin kapısı, edebin yapısı, gözümün ve gönlümün nûru olan İmam Ali keremullahi veche’min azîz salâvâtınına haydi iştirak edelim:
"Lebbeyke Allahümme Rabbiye sadeyke... Salâvâtullahi'l-Berri'r-Rahîm! Ve'l-Melâiketi'l-Mukarrebin! Ve'n Nebîyiyine Ve's- Sıddıkine Ve'ş Şuhedâi ve's- Sâlihin. Vemâ sebbeha leke min şey'in yâ Rabbe'l-Âlemin! Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ MUHAMMED'in ibni abdillahi hatemi'n Nebîyyine. Ve seyyidi'l-Mürseline ve imâmi'l-Müttakîne... Ve Resûlî Rabbi'l-Âlemin e'ş-Şâhidi'l-Beşiri'd- Dai ileyke bi iznike's-sırace'l-Münir... Ve aleyhi's- salâtü ve's- selâmü ve Rahmetullahi ve berâkâtühü!."

Resim''Üç Mesned Noktası vardır; BEDEN=>NEFS->AKILdır.'' Başlığıyla bütün dörtlü sistemleri, AKLı ÂNlıyaBİLmek için kullanmak istedik.
Çünki sorumlu tutulan AKIL!

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Kişiyi ayakta tutan AKLıdır. AKLı olmayanın dini de yoktur.” buyurmuştur. (Câmiü’s-Sağir, 4: 528 (H. No:6159.)

Her hangi bir şeyi Yap->Yapma eylemi, akıl sorumluluğundadır.
Hızbullah->Hizbuşeytan mı? Tercihlerine, bağlı ve bağımlı yaşamak zorundadır.
HAYR ->Şerr’i veya Sevap->Günah kavramları 2’li Sistem olarak sıralanabilir.
Malûmunuz Beden ilâhi bir kab ve bu ilâhi kabda zorunlu tutulduğumuz zıtlar zevkini yaşadığımız bir NEFS var!
Üste NEFSin 7 kemâlatını yazdık.
Nefs-ı Emmareyi anlıyabilmesi için önce AKLın MuhaMMedî ŞUÛRa ulaşaBİLmesi gerekir.
Burada işlediğimiz NEFSin Hevâ ve heves eğilimleriyle her şeyi sorgulamadan isteyerek şehevî eylemlerini hayata geçirmesi!
Şuûrsuzluğu sebebiylede dünyevî arzularının kölesi olması.
Ham AKIL mıknatıs gibidir.
Sorgulamadığı için hevâ ve hevesleri sürekli üzerine ÇEKer ve işLer

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.(Kaf 50/16)

ATa ET, İTe OT verir durur!
AKLETMEDİğinden dolayı işlemekten de bir beis görmez.
Akılsız olanın vicdanı ahlaklı olmaya yetmez. Bu durumda vicdansız olanın aklıda GÜZEL AHLÂKa ulaşamaz.
AKILla VicdÂNın ortak sonucu GÜZEL AHLÂKtır.
GÜZEL AHLÂK, korkunun ürünü değildir; ''Üzme->Üzülme->Sev->SEVİL!'' terkibidir.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim." Buyurdu.
(İmam Ahmed Müsnedi; c: 2, hadis no: 318. Elbânî de, 'Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha'; hadis no: 45'te hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.)

AKLın sınırlarının belirsizliği sebebi ile bir ölçü kabı dersek, içine aldığı vicdan onun kabını doldurmaya çalışarak HADDini ve HUDUDunu BİLdirir.
Mubalağa sanatı edebiyatta en sevdiğim konudur!

''Teşbihde hata olmaz!'' diye ata sözümüzde vardır.

nOt; Şiirde ifadenin, gereğinden fazla büyütülerek ya da küçültülerek söylenmesidir. Söylenecek şey, kelimenin mecaz anlam boyutuna varacak derecede, olduğundan çok daha farklı bir şekilde ifade edilir. En çok kullanılan edebi sanatlardan biri olan mübalağanın temelinde aslında teşbih (benzetme) sanatı vardır.

AKLın sınırlarının belirsizliğini anlatılması zor bir konu!?
Bu yüzdendir ki ancak ANA ŞEVKâtini hissedeBİLeceğimiz ölçüde, SEVerek yapılabilir.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Ömer radiyallahu anhu’e.: “BeN, sana herkesten daha SEVimli olmadıkça iman etmiş olamazsın” buyurmuştur.
(Buhârî, “Îmân”, 8-9; Müslim, “Îmân”, 67-70).

Çünki sistemde her şey birbirinin içinden geçer, DEVRÂNdan akarak SEYRine doğru devam eder.
Denize attığın bir taşın halkalar halinde büyüdüğünü gözlemlemişsindir.

Şayet taşı sektiriyorsan, taşın her değdiği yerde halkaların oluştuğunu müşâade edersin.
Her biri birbirin içinden geçe geçe zıplayarak gider.
daLLdığı yer denİZin içidir ''Hüzün ve Korku'' yoktur artık!

Bu taş sektirme bana Malik bin Dinar hazretlerini aklıma getirir.
Hevâ ve heveslerimizden dolayı nice ÇİLEler çekip dayaklar yemişizdir.
Kendimize geldiğimizde her birini yapmamaya gayret ettiğimizde, ne güzel nimetler sunulmuştur.

Malik bin Dinar hazretleri bir defasında bir yere gitmek için gemiye biner. Gemi kalkıp bir zaman ilerledikten sonra gemiciler kendisinden yolculuk için ücret talep eder. Bunu veremeyeceğini parası olmadığını söyler. Gemiciler beraber hazreti dövmeye başlar. Öyle döverler ki bir zaman sonra Malik bin Dinar dayaktan bayılır. Bir müddet sonra kendine gelir. Gemici bu kez de parayı vermezse gemiden atacaklarını söylerler. Sonra Malik Bin Dinar hazretlerini denize atmak üzere kaldırıp geminin kenarına getirirler. Bu esnada deniz yüzeyinde ağızlarında birer para(dinar) olan balık sürüsü görünür. Gemiciler bunu görünce hazreti bırakırlar. Malik Bin Dinar eğilir ve balıkların ağzından iki dinar alarak gemicilere verir. Gemiciler kendisinin bir evliya olduğunu anlayarak çokça özür dilerler. Fakat Malik Bin Dinar bu hadise üzerine gemiden denize inip, deniz üzerinden yürüyerek gözden kaybolur. Allahu Teâlâ himmetlerinden bizi mahrum etmesin. Amin.

Bir anektod; bir zamanlar ailece büyük keyf aldığımız deniz kenarı pikniğinden sonra 10-15 kişi sıra ile taş sektirme yarışı yapardık.
Sıra bana geldi sol yanımda küçük görümcem, sağ yanımda eltim.
Taşı atarken nasıl olduysa elimden taş, görümcemin burnuna isabet etti.
Fenalaştı neyse kendine getirdik. Özürler v.s artık ardı arkası kesilmedi bende.
-Neyse artık, olacak oldu gelin; ''Elti etin, görümce götün!'' yöremizin meşhur bir ata sözü deyiverdi.
Bilerek yaptığımı sandı ne yazık ki kazâydı. Hiç ikna edemedik senelerce!
Aynı minvalde mecburen birleşen gelinler ET oluyor demek ki!
ATAlarımızın sözlerine hayran kalmamak mümkün değil!
Her zaman taşı gediğine koyuveriyorlar.

-Onuda benden bilmişlerdi, bir daha sıraya girmemiştin.

Şöyle ki; ''DevrÂN->SeyrÂN->CevlÂN->HAYRÂN!''
Her akan DOĞar ve ÖLür!
Her ÂN yeni ŞEYylerin DOĞumuna gebedir.
AKIL kişiyi ayakta tutan bir ölçüdür. Yüklenen İlâhi verileri doğru kullanmakla sorumlu ve zorunludur.
Bu sorumluluk ve zorunluluk önemli bir kriter olan dürüstlüğü getirir.
VicdÂN ise; ''Samimiyet->Sadakat->Sabır=>SELÂMET!''i belirleyen bir ÖLÇÜTür.
İlâhi Sistemde her ŞEYy sürekli MUHÎTde, DÖN->DÖN->DÖN->dÖN=>gELdir.

Resim

Bu siren çok önemlidir. İlâhi sistemin dışına çıkılmayacağını-çıkılamayacağını gösterir.

EL =>EL’e =>EL=>YEDULLAHA

ResimEL =>EL’e =>EL=>YEDULLAHA” neden diyoruz!.
BİZ BİR-İZ.. BİZ yürekten, yürek elleriyle, gönül elleriyle BİRBİRİMİZe BAĞLıyız!. Bu TEVHiDULLAH ZİNCİRİ öylesine vıttırı zıttırıyla, yellenmeden teyyareyle kopacak bir ZİNCİR değildir!. ALLAH celle celâlihu=>RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem.. ALLAH kenetlenmiştir!. İşte bunlardır kopmayan ZİNCİRin Halakaları!.
Şeytânları =>Müslümân olan =>HİZBUŞŞEYTÂNlığı kalkıp =>HİZBULLAHlığı aldığı =>CeheNNemlerin =>CeNNete döndüğü kişiler bunlardır!.
viewtopic.php?p=102088&hilit=%E2%80%9CE ... uz#p102088

DIŞarı çıkanın akibetin rahmetsizlik olacağı zaten BİLdirilmiştir;.
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn: (Resûlüm!) BİZ =>SeNi ÂLEMLere ancak RAHMET olarak gönderdik.(Enbiyâ 21/107)

AKILa ÖLÇÜ dersek,
VİCDÂNada ÖLÇÜT diyebiliriz.
VİCDÂN; kişinin muhakeme yeteneğine göre, perfonmasını belirleyerek ilerlemesi için bu ZOR YOLda yolcuya azık aracıdır, cesur bir yiğittir.
AKIL->AMAÇ ise
VİCDÂN->ARAÇ’ta diyebiliriz.

Koranadan dolayı kullanılan güncel iki kelime, aralarında fark yok gibi aynı anlamdaymış gibi kullanılmaktaydı.
Vakâ->Hasta
Aslında vakâ; OLAYdır.
O OLAYdan dolayı HASTAlar mevcûdur.
İşte biz bizi hasta eden olaylar sebebiyle MuhaMMedîNÛR->HABİBULLAH hastanesinde BİZ BİR-İZ ilacı ile tedavi oluyoruz.

إِن شَاء اللَّهُ
devam edecek
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim Evlenene kadar pek yemek v.s ev işi yaptığım söylenemez. Başımın tâcı Anam hiç kıyamadı bize, hâlâda öyle devam eder. Bizim o'na yapmamız gerekenleri, o halâ büyük bir zevkle bize hizmet eder. Mudahele ettiğimizde ise mutsuzluğunu görürüz.
Dediğim gibi pek iş yapmadığımdan tecrübem yoktu. Fakat çok iyi bir gözlemciğim gelişiyordu. Bu özellik çocukluktan gelişerek bu günlere kadar geldi.
Sabahları dış düzenimiz için aynaya bakarız. Derleriz toplarız bir güzelce, süsleriz el-âlem için DIŞımızı-kendimizi.
El-âlemsiz, DIŞ DÜZEN imtihÂNında sınav kağıdını ŞEY-t-ÂNın mı? hevâ-hevesiyle dolduracak!.
Ya İÇimiz, İÇ DENGEmiz! Ne olacak?.
Ne zaman DUYacak ->!!!!.
Ne zamÂN UYacaksın ->!!.
derim hep BİLirSÎN!.

Resim BEDELiz ->KIYASsız ->ŞARTsız ->SEBEBsiz ->SAYIsız->SINIRsız ->SıRRsız!.

GEÇmişimiz için =>SUBHÂNeke ALLAHumme ve bi hamdike eşhedu en Lâ İLâhe İLLâ Ente vahdeke Lâ şerîke Leke estağfiruke ve etûbu iLeyk..
Şu ÂN'ımız İçin =>SUBHÂNeke ALLAHumme ve bi hamdike eşhedu en Lâ İLâhe İLLâ Ente vahdeke Lâ şerîke Leke estağfiruke ve etûbu iLeyk..
GELEceğimiz İçin =>SUBHÂNeke ALLAHumme ve bi hamdike eşhedu en Lâ İLâhe İLLâ Ente vahdeke Lâ şerîke Leke estağfiruke ve etûbu iLeyk.. deriz..
EL HamduLiLLâHi RABBi'L- ÂLEMÎn!.
Yâ RABBu’l- ÂLeMîN, Yâ Rasûllallah SALLallahu aleyhi ve SELLem

''Edeb->İlim->İrfÂN=>ERKÂN!’’ derecelerine tırmandığın zaman Rahmetullah'a ulaştırılırsın! HAYydi yÜRrÜ!

Yaz geldiğinde yaz yemekleri yapılacakken bir endişe sarardı. Eşimin âilesi biliyorsun kalabalık bir âileydi, sofraya en az 20 kişi otururduk.
Serde tecrübesizlik var o zamanlar!
Bir baktım ki bütün işler v.s. de üzerime zimmetleniverMiŞş!.
Bunlar ne kadar basit işler değil mi? Bunda da ne var diyeceksin?
O yıllarımızda teknolojik âletler yok gibiydi, çalı süpürgesi gibi çoğu manueldi!.
Öyle sebiller yoktu sıcak-soğuk!
Odunla ısıtılan termosifonlar vardı, öyle bas düğmeye, daha gelişmemişti!.
Hizmet unsuru el-ayaktı!
Ev-el robotları bir hayaldi!.
Nefis terbiyesi bunlar, daha neler neler var?
Bir güzel her biri, TAHAMMÜL'ü öğretiyor!.
Aslında bunlar sana verdiğim yularımı, senin elinden geri almak için!
BİLeSÎN!.
Her yaz taze fasulye pişirirken soğanı çiğden mi? Yoksa soğan kavrulacak mıydı? Diye heyecanlanırdım.
Ardından kış gelir kuru fasulyenin soğanı çiğden mi? Yoksa soğan kavrulacak mıydı.
Ev telefonumuz yoktu Annemi arayıp sorayım.
Cep telefonları daha hayalimize dahi girmemişti.
Sorular gelirdi lâkin cevaplar zaman alırdı!
Tâ ki az önce ifâde ettim ya, tecrübe kazanıncaya kadar!.
İşte böyle GEÇmişte YAŞAnanların anısı kaldı..
Bunca geçmişte YAŞAnanlardan ne kadar İBRET aldık!
Yoksa; GEÇip GİTtiler mi?.

Resim ''Geçmişinden bu gün İBRET alan, yarının HİKMETini bu günden bulan =>ÂŞIKtır.
Geçmişinde kendi başına gelenden bu gün ibret almayan, bu gün de yarın da =>Ahmaktır.''

Bremen mızıkacıları pekiî neden 4’lü =>Eşek ->Köpek ->Kedi ->Horoz..

Gözümüzün önünde ne kadar düşünmemiz gereken şeyler var değil mi?
-"Sen neyi imâ ediyorsun? Eşşeğin yularını sen mi tutuyorsun?" diyorsun.

Ne diyeceğim ''dervişin FİKRi ne ise, ZİKRi odur!.''

Bizim anlatmaya çalıştığımız burada oyun ve eğlenceye DALLan mızıkacı EŞŞEK!.

وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Resim---''Ve mâ hazihi'l- hayatu'd- dunya illâ lehvun ve lâib, ve inne'd- dâre'l- âhırete le hiye'l- hayevan, lev kanu ya'lemun.:Bu Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Âhiret Yurdu, gerçek hayattır. Keşke, bunun farkında olsalardı!.'' (Ankebût Suresi 29/64)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Hubbü’d dünyâ re’sü küllî hatieti ve hubbüke’ş-şey’e yu’mi ve yusimmü.: Dünyâ sevgisi bütün hataların başıdır. Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır yapar!.” buyurmuştur.
(Enes radiyallahu anhu den; Kütibi Sitte,Rezîn İlâvesi; Beyhâkî, Şû’abü’l-İmân; Hadisin ikinci yarısı Ebu Dâvud, Edeb 125-5150 de tahric edilmiştir.)

Resim DermÂN BaBam kaddesallahu sırrahu... ne güzel de, deyi vermiş;
“Bit yiğitte bulunur!.” deyip duruyorsun. O hâlde git bitlilerle otur!.
Bit pazarı, câmi, câmi’den helâya, helâdan eve, evden miskinler tekkesine...
Teker üzerinde gitmekte iş yok, bol bol eşşeklik vardır...
Bu kâbil eşşekler sürü sürü çoktur!.
Eşşek kelimesiyle hayvanı kasdedmiyoruz.
Hayvan olan eşek mubârek bir hayvandır.
Buradaki "eşşek" kelimesi budala, avanak, ahmak demektir.
Eşeği bu vasıflardan tenzih ediyoruz...


nOt; Eşek bir hayvanı tâbir eden kelimedir. Yük taşımakla tanınır.

ResimKul İhvÂNi: "Ancak eŞŞek yidiği dayağı bilir." demişti anam..
kaldı ki bendeki "Ş" ler en az dört tane yani EŞŞŞŞEK ama olsun Kader ->Kaderullah!.
Sadece bil diye artık ve İnşâe ALLAHu TeÂLÂ.. Sessiz ve ıssız olurum kimseyle ilgili değil BİZe uyan böyle, uymayana söz yok ki..

Çünki YAŞAnmayan YALANdı!.
Karı-Koca olsaydık belki önemsemezdim.
Sürekli gözler üzerimde olduğu için, her hâlde çok sevdiğim fasulyede hassasiyet kazandım.
Yine bir seferinde ilk defâ kullandığım düdüklü tencerede k. fasulye pişiricem. Düdük 1 kere, 2 kere, 3 kere… öttü.
Kapağı açtığımda fasulye tanesi yoktu! Hepsi erimiş püre olmuştu.
Dar akşam vaktiydi herkes sofraya oturmuş, yerine başka yemek yapmam da mümkün değildi!
Meğerse ilk öten düdükte kapatmam gerekliyMiŞş!.
Düdüklü tencere bile KURalına göre İşliyor.
Bana, o zamanlar UYarılarda veriyorMuŞş!.

Taptuk Emre BaBamın Yunus EmreMe verdiği ilk zikri!.(evelsi gün tekrarı yayınlanıyorken seyrettim); BEN BİLMEM!.
Bunlardan aldığım ders ne olmalıydı biliyor musun?. BEN BİLMEM!.
Ama; çok zor bir ZİKR!.
DUYup =>UYaBİLenlere, Es-SeLÂM olsun!.
Aslında daha sonra emîn olduğun her hangi bir konuda GAZa basmayı değil, FRENe basmayı öğreti HAYyat!.
Ve; hâlâda öğretmeye devam ediyor!.

Fark ettiysen CÜMlelerimde öğeleri kullanırken, ÖZNEyi hep YÜKLEMin yerinde kullanıyorum.
Bir cümle yüklem üzerine mi? Kurulur.
Yardımcı ögeler yüklemin anlamını tamamlamak için mi? Desteklerler!
Özne, Nesne, Tümleç, Yüklem; bu konuya daha sonra gireriz. Not düşelim k'afi!.

Pek çok konuda yazma denemelerim oluyor. Teorik ->Pratik güncel YAŞAnımlarla ilgili.
KIYMET BİLiyor musun diye çok sormuşumdur kendime!.
Öğrenme güçlüğü çeken benim gibi birisi için, MuhaMMedî Teknik TaSAVvuf çok büyük bir NİMET!.
Lisede Matematik dersimize Öğretmenimiz Hüseyin Bey gelMiŞti..
Tahtaya kaldırdığı hep ben olurdum. Yazdırdığı problemlerin ardından SAĞLAMASInı yaptırırdı. Arkadaşlarım arasında dalgaya sebeb olurdu bu durum.
Matematik dersinde Hocam gelir gelmez tahtaya çıkardım. Nasıl olsa beni çıkartıyordu.
Şu tahtaya kaldırma işinde.: "Niye ben?." diye sorardım. Tâbi o zamanlar serde şımarıklık var, nerden bilebilirdim.
Seneler sonra öğrendim ki Babam, mahallemizin damadı olan Hüseyin Beye.: ''Bizim Kızla ilgilen derste, hep tahtaya kaldır!.'' demiş.
Sanki matematikte çok başarılıymışım gibi lisede, 10/6 notumla Matemetik bölümüne geçMİŞtim..

O günlerde nerden BİLeBİLirdim 4’lü sistemin bir parçası olan ''Toplama ->Çıkarma ->Çarpma ->BÖLME'' nin Nuriye için önemini!.
Matematikte ÇÖZülen problemlerin DOĞruluğunu ÂNlamak için çoğunlukla ÇARPma ve BÖLMEde “sAĞLÂma” yapıldığı gibi, ''İYyE!'' lik hikayemizin sağlamasını için ''Toplâ ->Çıkâr ->Çarp ->bÖL!'' ler yapıyoruz.
Her DEREKEden her DERECEye tırmanışımız engelsiz olsun إِن شَاء اللَّهُ

Resim---Resûlullah sallALLAH u aleyhi vesellem.: “Men arefe nefsehu =>fekad arefe RABBehu.: Nefsini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)

Resim«Kendini bilmek için vaktini bilmek lâzım. Vaktini bilmeyen bir kişi kendini nasıl bilecek!.»

EBu’l- VaKT-in -> ÖZüne HUu!->ÜMMü’l- VaKT-in kÖZüne HUu!.
İBNu’l- VaKT-in >sÖZüne HUu!..->BiNTü’l- VaKT-in >gÖZüne HUu!...

İbnü’L- Vakit: RABBını BİLen VAKTini Bilen MuhaMmedî ÂRiF-ÂŞIK..

VERen ALLAH ALAN ALLAH..
->HER İŞin VAKtin YAŞAdık!.:

VAKT: Muayyen, belli bir zaman.. ZamÂNdan KuLLandığın ÂN..

->VASL-ı VUSLât VAKTin BULmak.. Her İŞin bir VAKTi vardır!.:

وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ
Resim--- "Ve kezzebu vettebeu ehvaehum ve kullu emrin mustekirr: Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. HALBUKİ HER İŞİN ULAŞACAĞI YERİ VARDIR. '' (Kamer 54/3)


Demek ki! Hiç bir şey tesadüf değilMiŞş!.
Her İşin bir VAKTi varMıŞş!.

إِن شَاء اللَّهُ
devam edecek
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim Azgın NEFSin hevâ ve hevesleri, AKLı bastırdığı (örttüğü) zaman hayvandan hatta İblisten dahi alta ESFELİN’e düşürür.
Sonra ALLAHu TeâLâ'm korusun.
ALLAHu Teâlâ'm niye korumasın ki!
Bu aralar bu AKIL sorgulamaları çok yoğun!
Her şey senin keyfine göre yolundayken ohhh ne alâ!.
İbre biraz senden kaydı mı?
Sıkışınca sızlanma zâfiyetleri başlasın, vah, of, tüh v.s gelsin şikâyetler!
Hemen şirke sarıl kurtaracaksın sanki paçayı!.

"Ya veylenâ!" demeden önce!

قَالُوا يَا وَيْلَنَٓا اِنَّا كُنَّا طَاغ۪ينَقَالُوا يَا وَيْلَنَٓا اِنَّا كُنَّا طَاغ۪ينَ
Resim --- "Kâlû yâ veylenâ innâ kunnâ tâġîn(e): Dediler ki, "Yazıklar olsun bize. Azgınmışız." (Kalem,68/31)

Nerde kaldı ŞÜKÜR!
Daha HAMDda GELmedik!.
GELmek için ÇALIŞıyoruz!

الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim ---El hamdu lillâhi RABBi’l- ÂLEMîn (âlemîne).: Hamd, âlemlerin RABBi olan ALLAH'adır. (Fâtiha ½)

Resim ---Enes radiyallahu anhu rivâyet etti: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şunu çok söylerdi şöyle duâ ederdi:: "Ey Mukallibe'l- kulub (kalbleri çeviren)! Kalbimi senin dininin ü-zerinde sabit kıl!."
Biz şöyle dedik: “Yâ Rasulallah! Biz sana ve senin getirdiğine inandık. Bizim hakkımızda mı endişe ediyorsun?” dedik.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Evet. Kalbler ALLAH'ın parmaklarının ikisi arasındadır. Yüce ALLAH onları (dilediği yere) çevirir" buyurdu.
(İmam Ahmed, Musned, İV/82; İbn Hıbban, Sahih, 2419; Dulabî, el-Kuna ve'l- Esmâ, 11/91; İbn Asakir, Tarih, X/16; Tefsiru't- Taberî, 111/125.)


ÇİLE ÇÖLÜnde kaç fırın ekmek pişirip, YEmek gerek daha!.
Ekmeğin buğdayının, EKilip BİÇilip hasıllanması da var.
En önemlisi en başa gelelim, buğdayı yetiştireBİLmek için gerekli olan;
Anâsır-ı Erbaa, Kâinatın ve varlığımızın özünü teşkîl eden dört unsur var daha!.

Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “ALLAH, Âdem’i yeryüzünün her tarafından aldığı bir miktar topraktan yarattı. Bu sebeple Âdemoğulları (renk ve tabiat yönünden) yeryüzü kadar (değişik şekillerde vücuda) geldiler. Onlardan kimi kızıl, kimi beyaz, kimi siyah, kimi de bunların karışımı (melez); kimi yumuşak, kimi sert, kimi kötü, kimi de iyi (huylu olarak dünyâya) geldi.” buyurmuştur.
(Ebû Musa el-Eş’arî radiyallahu anhu’den; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16)

Bu yüzden ki Sistem dört evrede ve devrede ilerliyor MuhaMMedî ŞUÛR edeBİLdiğimiz YAŞAmımız; Çocuk-> Genç->Olgun=>PİR-î FÂNİ!
Ve; Tohum->Koza->Tırtıl=>KELEBEK! Gibi

Biz henüz "Kâlû =>Belâ" da iken, AKLımıza yüklenmiş bütün verilerimiz.
Ayet-i Kerim’e ne kadar açık vede İBRETlik!

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim ---Ve iz ehaze rabbüke mim beni âdeme min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm alâ enfüsihim elestü bi RABBiküm kâlû belâ şehidnâ en tekulu yevme’l- kiyameti innâ künnâ an hazâ ğafilin.:Kıyâmet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye RABBin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhid tuttu ve dedi ki: BEN sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhid olduk, dediler.(A’râf 7/172)

Çünkî orada daha fizikî olarak yeme içme mefhumu yok!.
Maddî BEDENin foksiyonu olmadığı gibi NEFSinde maddî foksiyonu yok henüz!.

ALLAHu Zü'l-CeLâLihu Yaratığı İNS-ÂN'ı HÂLİFE tâyin etmiş!.

ثُمَّ جَعَلْنَاكُمْ خَلَٓائِفَ فِي الْاَرْضِ مِنْ بَعْدِهِمْ لِنَنْظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ
Resim ---''Śümme ce’alnâkum ḣalâ-ife fî-l-ardi min ba’dihim linenzura keyfe ta’melûn(e).:Sonra da, nasıl davranacağınızı görmemiz için onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık (Onların yerine sizi getirdik).'' (10/Yûnus 14)

Mükemmel, Muazam, Muhteşem ve Mubârek bir giysi OL-ÂN rengarek AKIL KÂF-t-ÂNı bahşetMiŞş!.

ResimMuhiddin Arabî PÎRim ''İnsÂN'' kelimesinin anlamını GÖZBEBEĞİ diye ifâde eder.

Ne güzel ve ÖZEL bir kelimedir GÖZBEBEĞİ!.
Gözümün bebeği ancak ve ancak kişi çok SEVdiği kişiyi SEVdiğini ifâde etmek için kullanır.
Laf olsun diye her şeye veya herkese söylenmez ÖZEL bir kelimedir..

Resim Resim ResimResim
ResimSEVeN<->SEViLeN=>SEVgiLi!

->AŞK-ı ÂLİ ŞÂH ->YOLUmuz
AŞK ->RASûLULLAH YOLUmuz
BİL-ye giBİ ->BAŞ<-> AYAKsız
AŞK >BİZim A L L A H YOLUmuz!.


kerremâllahu vechehu
sallallahu aleyhi vesellem
celle celle celle celle celâlihu

SEVgiyi ->ANLAt İhvÂNim
SEVgi KıRK KANAt İhvÂNim
SEVgi ->YEDi Kat GÖK-Lerde
KıRK KANAt KıRK Kat İhvÂNim!.


Resim ---Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu:"
"Kim benim velî kuluma düşmanlık ederse, ben de ona harb ilân ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifâye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda SEVgime erer. Onu bir SEVdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüde düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun SEVmediği şeyi SEVmem." (Buhârî, Rikak 38.)

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim ---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn: (Resûlüm!) BİZ =>SeNi ÂLEMLere ancak RAHMET olarak gönderdik.(Enbiyâ 21/107)

18 bin alemin SULTÂNına BAHŞ edilen, ne muhteşem bir TAHT!
HÂLİFEsine rengarek AKIL KÂF-t-ÂNı ile ÖRTmüŞş!
BEDEN mubarek bir kab, LÂkin işi bittiğinde yeni doğanlara gübre olacak!
En sevdiğiniz göçtüğünde hemen defin işlemleri başlar değil mi?!.
BEDENin işlevi tamamlanmış, beden şarteli kapatılmıştır.
Bize geriye kalan ise onunla, geçirdiğimiz sadece ÂNlardır!
Ona kalan ise, sadece Sâlih Amelleridir.

--TEMİZlende GÖZünün önünden çekil, ÖZünü gÖR Nuriye!.
KulihvÂNî'mİZin bu SÖZünü yazarım BİLirsin her yere, "ÖMRüMüN ÖZeti ÖZüMdür!."
--Anladım!
Evet bu sÖZün KÖZünü bende daha iyi ÂNladım, NÛR-u NÛN=>NÛR-u MÎM! ve ABDULLAHlığımız!(bu bölümü yazarken KulihvÂNi'mizle telden görüşürken üsteki üçlü dörtlü olması gerekir demişti ve bir sonraki mesajda açıklaması devam edecektir.)

Resim Nur-u NÛN=>Nur-u MÎM-> Nur-u MuhaMMed ->Nur-u ABDullah

YUNUSum EMREm der ya, ne güzel der mâlumunuz; ''Ete kemiğe bÜRündük, YÛNUS diye gÖRündük!.''
Haddimizi aşalım şöyle bir EGO'muzu tavan yaptıralım! ''Ete kemiğe büründüm, Nuriye diye GÖRündüm!.
BİZ BİR-İZ!''i kabımız ve kadarınca ÂNLÂmak-ÂNLÂTmak ve YAŞAmak-YAŞATmak için zaman gerekli!.
O yüzden işte ''ZOR YOL!.'' denmekte!
Üste belirttim senle-benim ne kadar çok MOLLA KÂSIMlık EGOlarımız var!
Kaç fırın ekmek yememizi siz deyi verin gari!.

Resim BİZ BİR-İZ==->ÇİLLe BOHÇAsı,
RESÛLuLLAH=>GÜLL BAHÇAsı,
==>İHVÂNim==->ALİ ŞAH-ÇAsı,
=>“İKRâ!. OKuu!.” ALLAHÇAsı!.


Resim PÎRim İmâm ALİ kerremallahu vechehu.: "İlim =>Bir nokta idi."

ASLında sen-ben yoktu, İLİM AYN noktasında "BİZ-BİR!" DİK!?. te, ne oldu pekiî!.
Bize ne olduda GURBETe DÜŞtük!.

AKIL= π dedik az önce,
π’nin sınırlarının belirsiz olduğunda hem fikir miyiz?
O halde AKILın da sınırlarının belirsiz olduğunu ifâde edebiliriz. Demiştik!.

Şunu da izâh edelim AKLın sınırlarının belirsizliği ÇEMBERin DIŞında değil, İÇinde geçerlidir.
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizin yüreğine girmeyi baraBİLdiğimiz de özgürce kanat çırpışımızı ifâde etmeye çalışıyoruz.
DAVAnın sahibi ALLAHu Zü’l-CeLâLihu'dur.
DÂVETinin Sâhibi Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizdir. DUYduk ve UYmaya ÇALIŞtığımız MuhaMMedî NÛR ÇEMBERinin içinde Seyr-i Sûlükümüzdür, orada zülmet yoktur!.

PÎR; PÎ=>R
ÇEMBER =>Bir MERKEZ etrafında eşit uzunluktaki olan NOKTAların bir araya gelmesiyle oluşan ŞEKİLdir.
ÇAP =>Çemberin tam ortasından geçip ortadan ikiye bölen doğru parçasıdır. Bir noktadan aynı uzaklıktaki noktaların birleşimi olarak tanımlanıyor. (Büyük R ile gösterilir.)
YARI ÇAP =>Çemberin MERKEZinde bulunan NOKTAnın çembere olan uzaklığına denir. (Küçük r ile gösterilir.) O uzaklık da yarıçaptır.
YARI ÇAP =>ÇAPI 2'YE BÖLerek BULunur.
ÇAP =>YARI ÇAPI 2 İLE ÇARParak BULunur.

AKLımız Rahmet ÇEMBERinde, O uzaklıkta ki Yarıçapı temsil eder.

--AkLımı başımdan ALma!. AkLını başından ALırım!.
Ben senin AKLıma bürüdüğün Ham AkLını öyle bir alırım ki!.
Artık yetti gari AHMAK!.

Düşün!. bir Annenin 2 çocuğu var biri Bâtıl ve Şerde, diğeri HAKK ve HAYRda
ÂDEM ve HAVVA aleyhumu’s-Selâm'ın iki çocuğu, Hâbil ve Kâbil gibi! Düşün!.
Anne ne kadar çabalar ne kadar üzülür değil mi? Üzülmeyen Anne olabilir mi?. Bu Ananın süt hakkıdır!
Talim-Terbiyesi için evlâdlarının ZÂHİR Esmâsında açığa çıkmasıdır.
Tüyüne gelecek bir zarar için Anneden korkulmaz mı?
Sen, o evlâdı kesip atabilir misin? Yok sayabilir misin!.
Yoksa HAKKı öğretip, HAYRı YAŞAmasını mı? öğretirsin.
Sen de benim Bâtıl ve Şer’i yaşamak için dinenen evlâdımsın.
Ben seninle İmtihÂN ediliyorum!!.

Sen Babasının BİLdirdiği sözüne, TESLİM OLmuş İsmail aleyhi’s-Selâm'ı da bir düşün!.

فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ اِنّ۪ٓي اَرٰى فِي الْمَنَامِ اَنّ۪ٓي اَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرٰىۜ قَالَ يَٓا اَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُۘ سَتَجِدُن۪ٓي اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ مِنَ الصَّابِر۪ينَ
Resim ---''Felemmâ belaġa me’ahu-ssa’ye kâle yâ buneyye innî erâ fî-lmenâmi ennî eżbehuke fenzur mâżâ terâ(c) kâle yâ ebeti-f’al mâ tu/mer(u)(s) setecidunî in şâa(A)llâhu mine-ssâbirîn(e).: İbrahîm'le beraber koşup gezecek çağa gelince İbrahîm.: "Oğulcağızım demişti, ben, rüyamda, seni kesiyorum gördüm, bir bak, düşün, sen ne dersin buna?" O da.: "Babacığım demişti, ne emredildiyse sana, onu yap, ALLAH dilerse beni sabredenlerden bulursun!.'' (Sâffât Sûresi 37/102)

فَلَمَّٓا اَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَب۪ينِۚ
Resim ---''Felemmâ eslemâ vetellehu li'l-cebîn(i).:İkisi de teslim olunca onun alnını yere koymuştu.'' (Sâffât Suresi 37/103)

Bütün mesele ALLAHu zü’L- CeLâLihu buyuruyor ki:

ALLAH ve RasûLe Teslim oL!.
ALLAH ve RasûLe İmÂN et!.
ALLAH ve RasûLe Tâbi oL!.
ALLAH ve RasûLe İtâat et!.

Aslında KÛRRE olan her şey ÂLEMde, bizim tâlim ve terbiyemiz için RaBB Esmâsına yüklenmiş, o bize doğruyu yanlışı öğreten öğretici bir öğretmendir!
ZERREde olanda her şey ÂDEMde!.

--Peki senin RABBın kim?. Ben miyim?
--Güzel bir soru! ne çok İlâh edindiğim RaBBım var!

İmtihÂN sebebi nedeniyle İblis Elbisesi ile üzerime giydirilen, nefsime zülmetimle başıma bürüdüğüm ikilikte olan bENlik ŞEYtÂNımsın!.
İkilikten sıyırıp TEK olabilmesi için ''TEK BİR!''i dedirtereceğim! إِن شَاء اللَّهُ

Resim İHVÂNİ’m=>DÜŞme TELAŞa,
ÖLüMün YAZ=->MeZÂR TAŞa,
==->GEÇiCi KİMLiğin SOYUN,
KÛN feyeKÛN->Şu ÂN>OYUN,
“ÖZ’deki->TEVHiD”in->YAŞa!.


''Ben güneş doğdu diyorum sen ise =>gece nereye gitti diyorsun.''

Resim İmam Fahreddin Razî kaddesallâhu sırrahu
Âl-i İmrân Sûresi 133 âyeti tefisirinde bildirdiği bir hadisi kısaca arz edeceğim :

وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ
Resim ---Ve sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekîn(muttekîne) : RABBinizin bağışına ve Takvâ Sâhibleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!(Âl-i İmrân 3/133)

Bu âyet-i kerîme inzâl olduğunda Bizanslı bir sefir Medine’ye İslâmiyeti incelemek üzere gelmişdi.
Bu âyeti duyunca hayret edip Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gidip soruyor.:
“Yâ MuhaMMed! Sen müslümanları öyle bir CeNNete çağırıyorsun ki o cennet yerden göklere kadar her yeri kaplıyor... Peki, CeheNNem nereye gitti?” deyince...

Bunu ne güzel buyurur Ni'met-i Uzmâ'mız;
Resim --- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Fe subhanallah! Ben güneş doğdu diyorum, sen ise gece nereye gitti diyorsun!” buyurmuştur ki, ALLAH en iyisini bilir ya, bunun mânâsı şudur.: Felekler döndüğü zaman âlemin bir tarafında gündüz, diğer tarafında ise gece meydana gelir. Tıpkı bunun gibi cennet üst tarafta, cehennem ise alt taraftadır. Enes İbn Mâlik radiyallâhu anhu, cennetin yerde mi gökte mi olduğu sorulduğunda O.: "Hangi yer ve gök cenneti içine alabilir!" diye cevap verdi. "O halde nerededir?" denildiğinde de O.: "CeNNet yedi kat göğün üstünde ve Arş'ın altındadır" dedi.
Yer aynı, güneş varsa gündüz, güneş yoksa gece..
Kişi aynı kişi NûR-u MîM varsa CeNNet, yoksa CeheNNem..

İşte bu husus, tasavvufun temelidir.
Kişinin özündeki NûR-u MuhaMMed Prizine, Tevhîd Fişi takıldığında gönül güneşi doğar ve GECEsi GÜNDÜZ olur..

İşte BİZim MuhaMMedî YOLumuzda;

Resim<<...MuhaMMedî MeLÂMette YOL neydi?. -->

Asla =>BEDEL BİÇME!.yeceksin!.
Kesinlikle =>KIYAS YAPMA!.yacaksın!.
Asla =>ŞART KOŞMA!.yacaksın!.
Kesinlikle =>SeBeB ARAma!.yacaksın!...>>

MuhaMMedî MeLÂMet Yolu’ndan kimse kovulmaz ve kimsenin israrla dâvet edilmediği için.. ALLAH celle celâlihu’ya sığınırak söylüyorum..
MuhaMMedî MeLÂMet Yolu târif edilemez!. Bu yol başkadır, Meşrebi başkadır, Mezhebi başkadır, Mesleği başkadır.
MuhaMMedî MeLÂMet Yolu, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ait ÖzeL bir YoLdur!.
MuhaMMedî MeLÂMet Yolu, Çile Yoludur ama Şikâyet Yolu değildir. Şükür ve Şehâdet Yoludur!. Çok dikkat etmek gerekir, gerekir, gerekir İnşâe ALLAH!.


إِن شَاء اللَّهُ
devam edecek!
En son nur-ye tarafından 03 Kas 2023, 08:36 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim Derbentli DeLiMin dediği gibi "Osuruktan teyyare!" çok güzel bir sözün, ÖZ KÖZüdür.

ResimKulihvÂNimiz de sıklıkla; "YAŞAnmayan YALANdır!" Der.
SÖZ tohumlarını eker gönüllerimize!.
DİRİlmesi için, SUlayıp sulamamak kişinin tercihine bağlıdır artık!
Aslında bu arz ettiklerimiz kayda geçmesi için "Beyaz Kağıda" arz-i HÂLimizdir.
GÖRüp GEÇtiklerimiz, BAKtık ki GÖÇe katılmışlığımızın beyanıyMıŞş!
Bu konu başlığına mesajları yazarken, BİRden AKLımıza geldi.
O geçen yıllarda "ALLAHım beni Rahmet çemberine al, Rahmet çemberine takılan bütün kötülükler NÛRa dönsün!" diye DUÂ ederdik.

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim ---Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.” (Necm 53/39)

Görüpte geçirdiklerimizi seyrederken “Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.” Anladık ki! hiMMeten önce, Hizmet->Hizmet-Hizmet=>HiZMeTMiŞş!
Tabiî o yıllarda RAHMET ÇEMBERimizi MuhaMMedî Teknik tasavvufla BİRleştiremiyorduk.

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim ---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn: (Resûlüm!) BİZ =>SeNi ÂLEMLere ancak RAHMET olarak gönderdik.(Enbiyâ 21/107)

MELÂNETte olduğumuzdan, MELÂMETin ne olduğundan ve içeriğindende bilgimiz yoktu, lâkin hep MELÂMİ HAK DOSTlarına muhaBBet besliyorduk.
Bugün bu aramızda ki MuhaBBetini, Ne->Neden->Niye=>NİÇİN’i ancak görebiliyoruz.
Google’da çok araştırdık, bu DUÂyı bulamadık.
Sanırım o yıllarda eksikliğimiz olan ŞERÎAT konularını öğrenmek için Gazzâlî’nin İhyâ'u Ulmûi'd-Din’i çok okutulurdu, oradan olabilir.
BEDEN yayımızı akort ederken HAM AKILımızla, öyle aşırı GERerdik ki!
NEFSimiz garibimiz öyle yalpalardı ki hamile kalmadan çocuk doğurdum sanırdı da, şaşa kalırdı şaşkınımız!
Amanın ne germekti ya HU! Kaç kere çatlattık-patlattık KALBimizi!
Ne yapsaydık yani İNSANdık, KULLuğumuzun gereği GURBETe düşmüştük, RÛHumuza ulaşmaya çalışıyorduk.

Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Ömer radiyallahu anhu’e.: “BeN, sana herkesten daha SEVimli olmadıkça iman etmiş olamazsın” buyurmuştur.(Buhârî, “Îmân”, 8-9; Müslim, “Îmân”, 67-70).

13=> ∞ Yâ RaBBü’l-Âlemin’im, Yâ Rahmetenli’l-Âlemin’im!

ALLAHu Zü’l-Celâlihu muhteşem sisteminde, kusursuz bir denge kurarak bizlere sunmuş!
Bizden de DIŞ DÜZEN->İÇ DENGE, dış düzenimizi düzenleyip, İçerdeki sesin raksınla hayat yolunda TERCİHlerimizle yürümemizi istemiş.
Her hayat bir yokoluş değil, bir varoluş öyküsüdür.
Malumunuz hiç bir yaşanmışlığın izi silinmiyor.
Her şey ile her ne yaparsak kişiliğimizin kimliği İLÂHİ kayıt altında!
Her birey "İYyE!"lik şifresi ile huzurda olur Hazırsa!
Şöyleki güncel olsun, Vâliliğe bağlı dernekler masasında derbis şifresi ile dernek ile ilgili işlem yapılabiliyor. Şifreniz yoksa işlemlerinizi yapamıyorsunuz.
Kişi kendi rızası ile çıksa bile dernekten, ismi silinmiyor.
Dünyevî işlerimizdeki TC. Numaramız gibi!
"MuhaMMedîNUR"Sitemizde de şifremizle girerek, eylem yapabiliyoruz.
Her şey bir sistem üzere kurulmuş!
Dünyevî işlerimizde sistemin dışında yaşayamıyacağımız gibi İLÂHİ SİSTEMle yaşamanın mükemmelliği sunulmaktadır.

Resim --- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Mutü kable en temutu.: ÖLmeden ÖNce ÖLünüz!” buyurmuştur. (Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

Her ne yaratılmış ise.: "ÖLmeden Önce!" ÖLmek zorunda!
İster farkında Zâhir ve Bâtın olarak yaşar, ister farkında olmadan şerri ve batılı yaşar.
Her ŞEYy TESLİMİYYET’te, teslim olduğu kadar YAŞAr!

Cehâlet'te ÖLüp =>KEMÂLÂT’ta DİRİliriz إِن شَاء اللَّهُ

Anekdot; 1998 yılında Delâil-i Hayrât Şerhi kitabını Haticem hediye etmişti. Günlük SALAVAT-ı Şerif virdleri vardı, başla buradan demişti. Çok sevdiğim Salavat-ı Şerife’lerimize muhabbetimin başlama yıllarıydı.
Bursa’ya gittiğimizde de Şerhi yapan Kara Davut Hz. Ziyâret ederdik. O yıllarda HAticem paratonerimizdi.
Hey gidi yıllar hey!. Her yere not düşerdik ezberlemek için!.
Ez- CÜMle; ARAdığımız-ARAtıldığımız dünyaya gelişimizin sebebi NÛR’umuz VARdı!. BİLiyorduk.

Ve; O’nu arıyorken yana yakıla, hayat-memât meselesiydi, âcil BULmak gerekiyordu O’nu!
Çünkî "O" bekliyordu, "BİZ BİR-İZ" olmak için!
O’nunla OLmak, YAŞAmak ve YAŞAtmak için!

Resim“Sen çıkınca aradan, kalır seni yaratan” Yunus Emre'm (k.s.)

Hayat Hikayemizde çözülmesi gereken bir sürü BULmaca vardı.
Tasavvufta önemli bir söz vardır; "Her arayan bulamaz lâkin, bulanlar arayanlardır!” Muhabbetlimiz Bâyezid-i Bistâmi k.s’ya aittir.

Matematikte ki kavramlar o yıllarda çok zor gelirdi. Daha önce bahsetmiştik Hüseyin Bey’e.: "Hocam bunlar ZOR İŞş! ne işimize yarayacak yemek yaparken kullanacak değiliz ya!” derdik!
Ülkemiz çok karışıktı 1980 yıllarında! Bu yüzden babam üniversite eğitimi almamıza karşıydı.
Bakın görün ki şimdi, o yıllarda başlayan Nuriye’nin "nur-ye"mesi için İYyElik YEmeği hazırlanıyorMUŞş!
Bir pazıll gibi düşünürsek hayatı RESSAMın RESMİ bellidir.
Her küçük parçayı bir araya getirip RESMİ BİLip->BULup->OLuşturup->YAŞAtaBİLirsek RESSAMı DevrÂNda, SeyrÂNda, CevlÂNda HayrÂNda SEYRetmeyi müşâhede edebiliriz.

Yarıçap: Merkez ile çember üzerinde alınan noktaları birleştiren doğru parçasıdır.

Resim KulihvÂNi; "PîR =>Arapçada yaşlı, pîr-i fâni kocamış" anlamlarındadır.
Nur-u MÎM düzlemdir, 3 boyutsuz yaşayamazsın.
Hatem çemberini, NÛR ile BİLEliğini çevirmeye çalışırsan KÛREdir, zeRReden küRReye
NÛR’u-MÎM Çemberinde akıl ->yarı çaptır.
AKLın tekeMMülü Eşya-> Olay->Zaman=>ZANN’a bağlıdır.
NÛR-u NÛN=>NÛR-u MÎM =>NÛR-u MuhaMMed =>NÛR-u ABDullah..

O geçen yılların başarısızlığını, dikkat eksikliği diye düşünürdük.
Tabiatımız gereği çoğunlukla negatif iyonlarla şarj etmeye çalışırdık hep kendimizi, o yüzden eksik olanı TAMamlamak gerekiyorMuŞş!
Pozitif-negatif iyon oranını SEVİYEleyip, NÖTR olmak gerekliyMiŞş!
BULmacaları hep sevmişizdir. Şimdi ise Nuriye’nin "İYyE"lik BULmacasını ÇÖZmeye çalışıyoruz.

2001 yılının GÜZünde; ''Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz ÖRÜMCEK EVİdir!'' dendiğine ''YANLIZlık İMTİHÂNı!.'' ile sınanacağımızı bilmiyorduk.

مَثَلُ الَّذٖينَ اِتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْلِيَاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اِتَّخَذَتْ بَيْتًا وَاِنَّ اَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Resim --- ''Meselullezinet tehazu min dunillahi evliyae ke meselil ankebut, ittehazet beyta, ve inne evhenel buyuti le beytul ankebut, lev kanu ya'lemûn.: Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi! '' (ANKEBUT Suresi 29/41)

2007 yılında ARKa getittirilip FARK ettirildiğinde; MuhaMMedîNÛR siTEMİZdeydik.
NÂZımıza OL-ÂN, NİYÂZ DUÂlarımızın İmkÂNî sebebleri ile, tetkikleri yapılmak için temyize gönderilmişti.
Ve KARAR; BEYAZ SAYFAmıza Türkçe bir ''B!'' Harfi İKRÂM edilMiŞşti!

Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “EHL-i BEYtim Nûh’un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur.” buyurmuştur..
(Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638)

İŞte 'O yüzden ki nur-ye ye; ''İşte önünde-> Kıble Yönünde->Son Fırsat ÖMRünde=>GÖNÜL GEMİSİ!'' DUYup UYması için GöNüL İMZÂOLdu!

İmkÂN ile İmtihÂN, sebeb sonuç (NedenSELLik) ilişkisinde;

DÜŞünülmesi İSTEnen NEydi?
Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Men arefe nefsehu =>fekad arefe RABBehu.: Nefsini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur. (Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)

Nasıl BİLecek, Nasıl BULacaktık!

ŞERr ve BÂTIL olanlar NEydi!
Ne SAVıp BİLecek!
Neden SAVıp BULacak!
Niye SAVıp OLacak!
Niçin SAVıp YAŞAnacaktı!
DÖRT İşlemi; Nasıl ÖĞRENecek
Nasıl EĞİTİLecek!
Nerden-Nereye HAYYata geçirilecek ve; YAŞAyacaktık!
Diye deMiŞ-İZ kayda geçMiŞş, geçen zamÂNda!

Her bir RESİM beni RESSAMa götürüyor.
Ne Mubarek-Muazzam- Muhteşem- Mükemmel CÂNın, CİSİM ile CEMliği!
BİZ BİR-İZ OLuşumunun İZi!

Resim Resim ResimResim
Resim
ZEVK 59

ÂŞIĞIM=>KÂLU=>BELÂ'dan=>ALLAH AŞKa satMış BENi
===>ALp ERENLerin AHına ====>AŞKı iLe atMış BENi
=>ÖĞüNmek giBi OLmasın =>MUSTAFAnın KITMİRiyim
UYKUYU TERK EYyLe!.. DEmiş =>kervÂNına katMış BENi...

sallallahu aleyhi vesellem..
31.1.1986 21:03
Antalya

Daha sonra KulihvÂNi DivÂNı’nda öğrendiğimizi ve uygulamaya çalıştık;

Resim Salâvât, bilene (ehline) farz-ı ayndır.
Salâvât, kısaca ve kesin olarak : "ALLAH'ım! Beni MuhaMMedî oluşumun Şuûruna erdir." DUÂsıdır.
MuhaMMedî Şuur-Şeriatı-İmanı,-> MuhaMMedî Nûr-Tarikatı-Ameli,
MuhaMMedî Surur-Mârifet-Ahlâkı, ->MuhaMMedî ONur-Hakikatı-HÂLLeridir İSlamın ASLı-fASLı…

Mübârek Zâtı HAKK Olan ve BİZler ÜMMeti olarak HAKKI DUYmak Ve HAYRa UYmakta İmam-ı Mutlakımız ve Mürşid-i Mutlakımız, MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme sonsuz sınırsız ve İlmullahça Es Salat ve Es Selâm OLsun!
'' ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin Abdike (MuhaMMedîyyeti) ve Nebîyyike (MahMudîyyeti), ve RasûLike (AhMedîyyeti) ve Nebîyyi'l- ÜMMîyyi (Habîbiyyeti) ve alâ ÂLihi, EhL-i Beytihi ve Sahbihi ve ÜMMetihi... '' İnşâe ALLAHu'r- RahmÂN!.

Resim --- Resûllulah SALLallahu aleyhi ve SELLem.: ''Kim ki benim üzerime Cuma günü 80 defa Salâvât getirirse ALLAH onun 80 yıllık günâhını bağışlar!''
Ashabı Güzin soruyor.: "Yâ Resûlullah! Bu nasıl bir salâvâttır? '' Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: ''Allahümme salli âlâ Muhammed’in abdike ve nebîyyike ve resûlike ve’n- nebîyyü’l-ümmiyyi'' salâvâtını (bir oturuşta 80 kere) okur.'' buyurmuştur. (Hâkim-i Tirmizî-Nevâdirü’l-Usûl)

Sözün özü; “EL =>EL’e =>EL=>YEDULLAH’A” إِن شَاء اللَّهُ


إِن شَاء اللَّهُ devam edecek!.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim ResimResim

ZEVK 3067

İNSÂN
Ben Devesi ve İğne Deliği


Meçhülden meçhüle değil, ''Yâ Sîn'' dir ''SıRR''ın siliği
''Be''nin "Nokta"sı ''Beyin''se, Kendisi İnsan İliği
AKLı Sahnesinde oyun!.. İmkÂN içinde İmtihÂN!..
Bir yanda ''Benlik Devesi''!.. Bir yanda İğne Deliği!..


03.01.2008 12:12
A n t a l y a

Resim

ResimSevgili cancağızım; Konu AKIL olunca, konu konuyu açtıkça dolana dolana SARmallarını oluşturuyor.
İçinden çıkılmaz gibi görünsede her SAR-MALL; DAMLAyı SUda boğmak için değil, DERYAda yüzdürmek için uğraşıp duruyor aslında.
''Buz->Su->Buhar=>BULUT!'' gibi aşama aşama!
Resim
İlk cep telefonumuz, 2000 yılında alınmıştı.
Görmemişin oğlu olmuş misali, tanıdıklarımıza cep telefonlarının "SAR değerini" (Açılımı “Specific Absorption Rate” yani “Özgül Emilim Oranı”) sorardık.
Tabiii söyleyende çıkmamıştı.

--Kızzz beybisi, kim çıkacaktı ki!

Haklısın aslında okumayı sevmiyoruz, her telefonun klavuzunda yazar.
İyiki iPhone 5’ imiz yok, en tehlikelisiymiş.
Ülkemizde de Avrupa standartlarına göre düzenlenerek, 2.0 W/kg olarak belirlenmiş.
Kısa bir not düşelim, yormayalım seni gardaşşş!

Resim PÎRim İmâm ALİ kerremallahu vechehu.: "İlim =>Bir nokta idi." Demiştir.
Tam bir TESLİMİYYETimiz olsaydı, Noktayı koyar ŞEHÂDETimizi YAŞArdık. Değil mi?
Lâkin serde cahilliğimizin "Gaflet ->Cehâlet ->Dalâlet =>İhânet"’i var. Aşılması gereken; daha ne dağlar, ne ovalar, ne vadiler, ne çöLLer var!

Resim=>BULduğun NOKTA’da=>BİLiş,
=>AKILdadır===>GİDİş<->GELiş,
HAKk AŞKı YAŞAmak==->ZOR-İş,
NÂZ<->NiYÂZ DENGEsi=>NUR-İş!.


Dörtlü derken kelime içinde büyük harfle vurgu yaparak dÖRTlÜ-ÖRTÜyü, MuhaMMedî Teknik TaSAVvuf DÖRTLÜ SİSTEMLERiyle açıp, AKIL ALGIsındaki sorunları çözüp, bir üst seviyeye çıkarmaya çalışıyoruz.
Kısaca günümüz gençliğinin sözü ile LEVEL atlatıyoruz..

--"Sürekli bindiğin ata ot yerine et yediyorsun!
Olmaz olamaz kızzz, at ot yer!"

Öyleyse benimle zorun ne?

---Sen akletmiyorsan, akletmek için mücadele etmiyorsan ben ne yapabilirim, akılsız!

Sürekli Algıda seçicilik yaptığımızdan dolayı zorlanıyor olabilirmiyiz.
Kısaca diyebiliriz ki; Aklımızı KANDIRMAya çalışmıyoruz, İNANDIRmaya çalışıyoruz.
Bütün çabamız sadece bu!

ResimMELÂMEt MUMUn=>UYANdıR
=>AŞK’ın ATEŞİ’ni==>YANdıR
ASLa==>KANdıRma=>İNANdıR
=>HİZMEte KOŞş KUL İHVÂNİ!.


Uslanmaz nefsim; KENDİnde Kendini, Kendin Kandırma artık!

مَا أَنتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍ
Resim --- "Mâ ente bi ni’meti RABBike bi mecnûn (mecnûnin).: RABBinin ni’meti ile sen mecnûn değilsin." (Kalem 68/2)

Kesinlikle AKILsız yaratılmadık, AKLımızdan dolayı imtihÂN salonundayız.
HAYYat sahnesinde bize verilen rolün HAKkının HAYRını diliyerek ifâ etmeye çalışıyoruz إِن شَاء اللَّهُ
ALLAHu zü’L- CeLÂLihu, AKLı ne diye yaratmış?. diyemeyiz.
Çünkî AKIL bir Bdır!
ALLAHu zü’L- CeLÂLihuLL-i ŞEY OL-ÂN KELAMULLAH-> SÛNNETULLAH'ı bu B ile birbirine bağlamıştır. YARATTIĞILL-i ŞEYy ile İNKÂR->''Lâ İlâhe'''den geç artık, İKRÂR-> ''İLLÂ ALLAH!'' de, Her YERde, her ZAMAN, her HÂLde, her NEFes’te BİZ ''BİR-İZ!'' demektedir.

ResimKulihvÂNi:"Meğer Mevlam üryan iMiŞş."
Körler ile sağırlar dilsizlerle birleşMiŞş giydirmeye can atmaktalar..
Ahmaklık ZOR-İŞş!
Her kulağın gözün ve dilin anahtarı bir DİRİ-dedir.
Bu nedenle “BİZ BİR-İZ” ve BİriBİRimizin Hizmetçisiyiz.
Kişinin kendi AKLı kapalı kapıdır.
Kendine kapalı kapı, en zâlim kapıdır nurCAN!.

İsmi, resmi, cismi geç ki DUY ve UYyy!

HİMMET YOLu ise:
HİZMET ile ->Dest-i KemÂL” edenlerin hakkı,
HİMMET ile ->Seyr-i CemÂL.. edenlerin ikrâmıdır.,
Ondandır ki! bunca hızlı ham sofular avcunu yalamakta, şişe dişlemekte vs..

İyi BAĞLAN!. Nur-ye ..Sana demiştim eskiden: “Muhammedinura HİZMET et.! ALLAHu TeÂLÂ sana SEVGİLİsinin NûRundan YEdirir.” DEmiştimm unutmadıysan..
Bu bir harf yığını idi.. onları dillendiren ve ballandıran ancak “O” olurdu.
Az çok değil iştirak ->KÂDERedir. Tecihledir ->TEVHÎD!

İyi Bilirsin ki; Hanımlar tez soyunur tez giyinir.. Ondandır ki maalesef çok kişi kadınları sohbete almamış, hatta haram saymıştır. Hanımlar tez soyunur tez giyindikleri için!
Derbentlim derdi bana: “NÂZENİN’den uzak dur!.”
Resim

Resim İbni Arabî PÎRim.: “SEVgi SEVeni SEVilene BAĞLayan bir BAĞdır. SEVgi SEVenin VAROLUŞudur” der.


ALLAHu zü’L- CeLÂLihu Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemde işaret veriyor ve buyuruyor ki;

Resim --- Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bir Hadis-i Kudsîde:“ALLAH: “Seni kendi nûrumdan, diğer şeyleri de senin nûrundan yarattım.buyurdu” buyurmuştur.
(Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfu’l-Hâfâ I-265/827)

NÛRu gözle görmedik, gönül gözü ile de şu an gördüğümüz söylenemez.
Elektrik gibi eyleme geçtiğinde anlaşılabilir benzetmesi yapabiliriz belki.
Fakat görsel tanım yapacak olursak kafa gözü ile görüpte güzel hissettiğimiz her şey de diyebiliriz.
HİS olarak bir nebzede olsa hissettik diyebiliriz.
Elle tutulan gözle direk görülen bir şey değildir.
Beş duyu meselesi var ya!
ERENler der ki; "Beş duyudan sıyrıl!"
Neydi beş duyu hatırlayalım.
"GÖRme->DUYma->KOKlama->TATma=>HİSsetme!"
DIŞ yüzeyden TEN ile HİSsederek, İÇ yüzeylere nûfus etmesi ki bu da çok önemli olan TEMAS ile gerçekleşmekte.


Gerçekten artık Pir-i FÂNİliğe doğru gidiyoruz ki YAŞAnmışlıklar hemen gönle düşüveriyor.
onlarıda kayda alalım ne dersin?

-- Çok iyi olur KulihvÂN'nimiz ''YAŞAnmayan YALAN!'' der ya!

Beş kez hamilelik YAŞAnmışlığımız var. Oğlumuz HATMini TaMMamladı dünyaya teşrif etti.
Diğer çocuklarımızda erkekti. (Bu anektoduda paylaşayım) Rahmetlinin HAKK'a göçünden sonra oğlumuzla birlikte çok zor süreçler geçirdik. Ayrılığa alışma süreçlerinde evlatlarımızı o an yok saymışım. Dedim ki; ''Ah kardeşlerin olsaydı, yanlızlık çekmezdin.!'' v.s.
Aynı gece bir rüya gördüm, yakaza hali gibiydi. Çünkî HİSsettim!
Kara kaşlı, kara kıvırcık saçlı, uzun boylu yağız bir delikanlı arkamdan sarıldı, ''Annem biz varız ya, kardeşimle senin her daim yanınızdayız.'' dedi. Aradan 23 sene geçti evladımızın o SARılmasının lezzetini hiç unutmadım. İyiki varlar, onlarla buluşacağız إِن شَاء اللَّهُ

Eşim Rahmetli bir gün; ''Oğlumuzun karnını en iyi şekilde doyurabilirsin, en güzel elbiseler, en iyi oyuncaklar v.s alabilirsin.
Fakat bunları, bir yenisini daha istediğinde unutulacaktır. O yüzden bir annenin en büyük sermayesi oğlunu yetiştirirken verdiği TEN SEVGİsini HİSsettirdiği kadardır. Sakın bu dediklerimi unutma!'' demişti. Unutmadık çok şükür.

Dördü BAŞta TAMMlanıp, BEDENi tamamen saran ten ile HİSSET’erek TÜMMlenmekte!
Her şeyde olduğu gibi aşama aşama HATMini TAMMamlamakta.
Örneklersek; İlâhi kitabımız Kur’ÂNKERİM 30 CÜZ’ü ile HATMini TAMMamlamakta.
"Bunları ben biliyorum." Dediğini duyuyorum.
Tekrarımız, daha iyi kavrayıp, ANmamız için!

O yüzdendir ki MuhaMMedî Teknik TaSAVvuftaki SİSTEMLER çok önem arz eder.
Konu başlığımız; "BEDEN->NEFS=>AKIL!"
Beden->Nefs kendi içlerinde TAMMlanıp, AKIL ile TÜMMlenmekte!
Her hangi bir şeyin TAMMlanaBİLmesi için;
Her YERde, her ZAMAN, her HÂLde, her NEFes’te BİZ BİR-İZ KÛN kervÂNının ERENler yüreğinde TÜMMleneBİLmesi ile mümkündür.
ALLAHu zü’L- CeLÂLihu AKLı, BEDEN gibi görünen yaratsaydı görevi bittiğinde çürüyüp gidecekti,
ZÂHİR Âlemde sorumlu tutulacak, BÂTIN Âlemde sorumlu tutulmayacak çürüyüp gidecekti.
İnsÂN AKLı ise; tercihini emredildiği gibi YAPıp-YAPMAmaktan sorumlu-zorunlu bir imtihÂNdadır.
AKIL, NûRuLLAHtır.
Hayvandan üstünlüğümüz ise AKILladır.
Her canlının bizimkisine benzemeyen bir akıl cevheri muhakkak vardır.
Bu cevhere iç güdü denebilir. Yaratılışta DNAlarına yüklenmiş bir hissiyat olmalı.
Onlar imtihana tabi edilmemişler, bizlerin hizmetine sunulmuşlardır.
Kendi fıtratları ne ise DNAlarına yüklenenleri yerine getirmekle yükümlüler.

Bizde ki fark ise; BEDENimizin elbisesi olan binbir renkli NEFSimizin, AKLCEVHERi ile İmtihÂN edilmesidir!
HALİFE olan AKLımızdır, ne BEDENimiz nede NEFSimizdir.
Bizden FEHM etmemiz istenmiştir.
https://www.muhammedinur.com/forum/view ... tim#p77018

Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Men arefe nefsehu =>fekad arefe RABBehu.: Nefsini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur. (Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)

AKLımızın ANLÂyaBİLmesi için ZİKİR etmemiz, iyiyi kötüden ayırma kuvveti olan FİKR ile FİKRetmemiz, ikisini kavrayaBİLdiğimiz için ŞÜKRETmemiz, SABIR ise ERENlerin azığıdır.
''Zikir -> Fikir -> Şükür => SABIR!''
Bizden ise Meryem aleyhi’s-SeLÂmRRı olan, her yaşanana TahaMMül etmemiz istenmektedir.

Sitemizde bir Hadis-i Kutsî vardır;
Resim --- 22. HADİS-İ ŞERİF: Resulullah (SAV) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
"ALLAHu zü’L- CeLÂLihu şöyle buyurdu: Ey Âdemoğlu, seni Kendim için yarattım. Eşyayı da senin için yarattım. O halde Kendim için yarattığımı, senin için yarattığımın ayarına düşürme."
SADREDDÎN-İ KONEVÎ (K.S.) 40 HADİS-İ ŞERÎF ve AÇIKLAMASI
https://www.muhammedinur.com/forum/view ... 5&start=25

Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Kişiyi ayakta tutan AKLıdır. AKLı olmayanın dini de yoktur.” buyurmuştur. (Câmiü’s-Sağir, 4: 528 (H. No:6159.)

AKLımız kendimizi ve RABB Teâlâ'yı BİLmesi için ana ARAÇtır.

Pekiî haddimizi aşarak AKIL, ZÂHİR olarak bize dönük yönüyle kim diye soru sorabilirmiyiz?
Herkes kendi sorusunun cevabını ancak kendisi verebilir.
Tabi ki HADDini ve HUDUDunu BİLerek olmalı.

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim ---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn: (Resûlüm!) BİZ =>SeNi ÂLEMLere ancak RAHMET olarak gönderdik.(Enbiyâ 21/107)

KENDİnden KENDİNe, Mutlak Muhteşem, Muazzam, Mubarek, Mukaddes bir çekim var farkında olalım veya olmayalım.
Olasılık hesabıyla hesaplasanız MuhaMMedîNÛR sitesimizi BULma olasılığı kişinin gayreti ile çokk zordur.

Resim Tasavvufta önemli bir söz vardır; "Her arayan bulamaz lâkin, bulanlar arayanlardır!” Muhabbetlimiz Bâyezid-i Bistâmi k.s’ya aittir.

Resim
Resim GÖNüL GÖZüyLe GÖRENLer,
DOSDoGRu YüRüR YOLUnda!.
>ÖMRÜnü HAKkLa ÖRENLer,
CENNEtLer TAŞıR>KOLUnda!.


EhL-i HiKMet BİLir ki; 4-lü SiStemde MuhaMMedî TeceLLîde HATMuLLAH MaTRisi.:

Resim
Resim
ALLAH ceLLe ceLâLuhu! ;BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden HâL-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet.

KEMALÂT tekeMMülü Dörtlü sisteminin İÇinde ancak ve ancak geçerlidir. Dışındakilere cevap gelmez.

KulihvÂNi Hocamızın SOHBETlerin FARKı vardır. Açık ve seçiktir. KELÂMULLAH, SÛNNETULLAH ile birlikte "BİZ BİR-İZ!" sıRRını; Her YERde, her ZAMAN, her HÂLde, her NEFes’te YAŞAr ve YAŞAtır.

ResimTOHUMun=>ÇİLLenmek VAKti,
ÇİLLenip==>DİLLenmek VAKti,
NOKTA’yı===->DEVRÂN Ettirip,
HARFLerin>GÜLLenmek VAKti!.


Tabi ki çok zor bir sınav, gerçeğe örttüğümüz sanal perdeleri açmaya çabalıyoruz. Harfleri büyük küçük yaparak kelimeleri değiştirmek v.s öyle denk geliyorda değil. Kafa gözü ile gördüğümüzde farklı oluyor, Gönül gözü ile gördüğümüzde ise bambaşka bir dizilim oluşuyor.
Bugünlerde kendimden yorulduğum günlerdeyim.
Geçen zamanlarda fikirler yanlış ta olsa sabitti. Değiştirilmesi ve üzerinde ikna çabaları zordu, Söz dinlenilmiyordu. Ehl-i-Kâmil’den SOHBET eksikliği vardı. Gözbebeğimize gelen iğne ucu kadar perde bizim bütün dünyamızı karartıyordu.
Şimdilerde ise kesin ve net yanlışsa yanlış.

"Deve iğne deliğinden geçer mi? " Diye soru sorulsaydı gerçekçi olun derdim.

Şimdi ise net bir şekilde "geçer." diyorum.
Gayet basit RaBBu’l-Âlemin’ime, ya iğnenin deliğini büyütür, yada deveyi küçültürde geçirir..
MuhaMMedî MeLÂMetteyse =>BUZ DAĞı OLan "bENLik-EGOsu" =>RAHMEtuLLAH OLAN NÛR-u MuhaMMed GüNEŞiyle terler gibi Zahmetsizce ve Rahmetle DAMLa DAMLa ERiR ve =>SIRAT-ı MUSTAKîM OLAN İĞNE DELİği-SIRAt KöPRüsünden GEÇer GİDer ve's-SELÂMm.
Bu kadar basit işte. Bu geçen seneler dolayısıyla aradığımız pek çok soru cevabını buldu ve bizi MUTMAİN etti.
"Söz->Sohbet->Zevk=> HAZz!" Her Dörtlü formül gibi kendi içinde kendi içindekilerle birlikte 4X4=16’sı gibi TAMMlanır;

SÖZün, SÖZü->SÖZün, SOHBETi->SÖZün, ZEVKi=>SÖZün, HAZ
SOHBETin, SÖZü->SOHBETin, SOHBETi->SOHBETin, ZEVKi=>SOHBETin, HAZ
ZEVKin, SÖZü->ZEVKin, SOHBETi->ZEVKin, ZEVKi=> ZEVKin, HAZ
HAZzın, SÖZü-> HAZzın, SOHBETi-> HAZzın, ZEVKi=> HAZzın, HAZ

SÖZün, SÖZü->SÖZün, SOHBETi->SÖZün, ZEVKi=>SÖZün, HAZzı; gibi

Her dÖRTlü kendi içinde beşİNCİ ile TÜMMlenir.
Muhteşem bir şey olmalı ki Ölmeden önce ÖLmeyi tadanlar BİLiyordur.

Resim=>NEFS=>MÛtû KABLe en te MÛtû’yse,
ki=>AKıL=->RIZA RÜŞDÜne ERMİŞşse;
KÖR==->KÖRe KANDiL TUTamaz!.
UYUyan=>UYUyanı UYANdıramaz!


Resim ---Rasûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellem.: "Mûtû kable en temûtû: ÖLmeden ÖNce ÖLünüz!"
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ II-291-2669)

إِنَّ هَذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَقِينِ
Resim ---"İnne hâzâ le huve HAKku'L-YAKÎN (yakîni).: Muhakkak ki bu (anlatılanlar), elbette o (verilen haberler), HAKku'L-YAKÎN'dir (yakîn olan haktır, kesin olarak gerçektir). " (Vâkıa 56/95)

Resim ---"Ve mâ erseLnâke iLLâ RAHMeten Li’L- ÂLeMîn (âlemîne).: (ResûLüm!) BiZ SENi ancak ÂLEMLere RAHMet OLarak gÖNderdik!. " (Enbiyâ 21/107)

Resim ---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Ben lânetçi olarak değil, rahmet olarak gönderildim!. " buyurdu.. (Müslim, Birr 87.)

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
Resim ---"Lekad kâne lekum fî resûlillâhi usvetun hasenetun limen kâne yercûllâhe ve’l- yevme’l- âhıre ve zekerallâhe kesîrâ (kesîren).: Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. ALLAH'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için. " (Ahzâb 33/21)

Bu ZOR YOLda İnsanın AKIL tekeMMülü için "Eşya -> Olay -> Zaman => ZANN!" seçim zİNCİRi işliyor.
DOĞRU ve YANLIŞı, GERÇEK ve YALANı ayırt edebilme, "Eşya -> Olay -> Zaman => ZANN!"’ın değerlendirmeleri ve fırsatları değerlendirerek karar verme yeteneği gelişiyor ve genişliyor.

ZEKÂ ise, pek çok parametrede olayları anlama, gerekli ilişkileri kavrama, yargılar oluşturma ve bu yargıları açıklayarak çözebilme yeteneğinin gelişmesi ve genişlemesi sonucunu doğurur.
Bu durumda şöyle de diyebiliriz; AKIL->SEBEB ise,
ZEKÂ->SONUÇtur.

AKLın işletileBİLmesi, ZeKÂ algısının genişleyerek açılmasına sebebiyet vermekte olduğundan, ZAHİR->BÂTIN olarak SAĞ ve SOLa doğru genişlemesi mümkündür diye düşünüyorum.
EVVEL->AHİR; ÜST ve ALT kişinin BEDEN ve RÛH sağlığı için uygun olmayacağı kanaaitindeyim ki bu bizim işimiz değildir.

Her CAN Özgül emilim oranına göre(SAR), İYyE’lik maSALLını nasıl YAŞAyacağını KulihvÂNimiz ne güzelde açıklamış;
ResimHeR NEFsin A’YÂN-ı SABİTEsi=>ZÂHiRde->PARMAk İZi KİMLiği,
HeR NEFsin A’YÂN-ı SABİTEsi=>BÂTINda->EZEL-EBED KİŞİLiğidir!.


Görüldüğü üzere her sistem kendi içinde TAMMlanaBİLmek için birbirine; Muhtaç =>Mecbur =>Me’mur =>MAHKUMdur ki =>TÜMMleneBİLsin!

Çünkî; BİZlerin MuhaMMedî NÛR kervÂNında Olmamız bir LÛTFtur.

Resim''İşte Önünde-> Kıble Yönünde-> Son Fırsat Ömründe=> GÖNÜL GEMİSİ!'
Resim

Pek çok hanımdan fARKlılığımız var tabiki! Biraz DELİmiyiz ne?
Bütün mesele ispatı için karşı tarafa deliliğimizi ANtaBİLmek!
Resim

إِن شَاء اللَّهُ devam edecek!.


Günlük VİRDimiz olan DUÂmızı edelim إِن شَاء اللَّهُ
ResimEs-salâtü ve's-selâmü aleyke YÂ RESÛLALLÂH!

Ey Ezelî-Ebedî hayrı ve BiRR-u-ihsânı bol ve sonsuz ve Şânı yüce olan RABB’ımız RasûLuLLah saLLaLLahu aLeyhi ve seLLem:ALLAHu EKBÂR"ALLaHuMMe’gfir ÜMMet-i MuhaMMed!*ALLaHuMMe’rham ÜMMet-i MuhaMMed!*ALLaHuMMe’nsur ÜMMet-i MuhaMMed!*ALLaHuMMe’hfaz ÜMMet-i MuhaMMed!*ALLaHuMMe’cma’ ÜMMet-i MuhaMMed!*ALLaHuMMe’esLih ÜMMet-i MuhaMMed!*ALLaHuMMe ferric ÜMMet-i MuhaMMed!.:ALLAHım ÜMMet-i MuhaMMedi ->BağışLa! *ALLAHım ÜMMet-i MuhaMMede ->RaHMet Et! *ALLAHım ÜMMet-i MuhaMMede ->YÂRdım Et! *ALLAHım ÜMMet-i MuhaMMedi ->Koru-Muhafaza Et! *ALLAHım ÜMMet-i MuhaMMedi ->CeM’-BİRLik Et! *ALLAHım ÜMMet-i MuhaMMedi ->İsLÂh Et! *ALLAHım ÜMMet-i MuhaMMede ->ÇIKış Kapısı Ver!." buyurdu.. (Ebu Nuaym, Hilye VIII, 366; İbni Asakir, Tarih-i Dimeşk XXXIX, 402)
En son nur-ye tarafından 03 Kas 2023, 08:33 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

Virdimiz olan KulihvÂNi Hocamızın güzel bir DUÂsi ile onuncu mesajımıza başlıyalım إِن شَاء اللَّهُ

Es-selâtu ve's-selâmu aleyke Ya Rasûlullah
Yâ Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem! /RABBâNî RÛHuna ve Yüce Yüreğine!
Yeni DOĞmuş BeBeKlerin GÜLücükleriyle, -> AÇan CÂN COŞkulu ÇiÇek ToMuRcuklarıyla,
İÇ-imin; SıFıR-SONsuz ve KoRKu-UMUT HİÇkırıklarıyla =>Şimdi Şu ÂN-da, El ÂN ŞE’ÂN-da,
OKU-nan ve HEP OKU-makta OL-duğun EZÂN-ından!-> DeVR-ÂN-ından! SeYR-ÂN-ından!/CeVL-ÂN-ından! HaYR-ÂN-ından!
BENce-SENce GÖNlüne GÖNLümce =>Es SaLLât ü ve’s-SELLâm OLL-SîNNN!

ESFELÎN.: AYNiyyet Ezâsı.. / İLLİYÎN.: ASLiyyet Fezâsı…
Lâ ilâhe” Diyâru’l- KeLâMından, “İllâ ALLAH” Diyâru’s- SeLâMına, şu AN Şe’ENullahta –Şehâdetullahta GEÇişin SıRRat Köprüsü MuhaMMed Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem GÜNEŞimiz, Sonsuz-Sınırsız Salât u Selâm OLsun BİZ BİR-İZ RUHumuz-a İnşâe ALLAHu RAHMAN!..

Resim''ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike (MuhaMMediyyeti) ve
Nebiyyike (MahMudiyyeti) , ve
Rasûlike (AhMediyyeti) ve
Nebiyyi'l-Ummiyyi (Habîbiyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sâhbihi ve ummetihi... ''Resim

ResimKAF DAĞInın KEHF MaSALı,
ZAmÂNa SARıLAN->MekÂN,
->YEDi KİLİTLi --->KASALı,
ZANNının MAHpusu>İNSÂN!.


Resim "SEVgiLi GünLük" tâbirini hepimiz bilir ve çok severiz. Ne çocukça ve safça bir SEVgi ile, yazmaya başlanırdı değil mi?
En temiz duygular özenle ve bir güzelce, yazılırdı sayfalarına!
"SEVgiLi GünLük" diye muhatab aldığımız, sizce kimdi?.

Her doğan CÂNa KADERULLAH kitabında, tertemiz BEYAZ bir ÖMÜR SAYFAsı HİBE olarak verilmiştir..

ResimKULLuKk DENEmesi==->İÇiN,
=>TERCİHiN->ÖZĞÜR KILındı!.
AKLına SoR=>NEdEN=->NİÇiN,
=>İNSÂN NEFsi=>HÜR KILındı!.


ALLAHu Zü'l-CeLâL'in İmtihÂN gereği CeNNet-CeheNNem TERCİHi kişinin özgür iradesine bırakılmıştır.

Resim «Küfre açık kapı bırakırsan, küfür hava gibidir. Sen görmeden girer içeriye!.»
«KÜFÜR (Kefere) ne demek? Hakkın üstünü başka bir örtüyle örtmektir

Ta ki İlâhî Emânet olan AKLımızın boynuna geçirdiğimiz, 1001 küfür ipi ile kirletiriz-küfre sokarak AHMAKlaştırırız!.

فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِّن مَّسَدٍ
Resim---"Fî cîdihâ hablun min mesed(mesedin).:Boynuna bükülmüş bir ip (bağlanmış) olarak.'' (TEBBET (MESED)111/5)

Akılsızlığının cezâsı olarak onu günaha sokar, cehennem yolculuğuna kendi ellerimizle bir güzel hazırlarız.
CeNNet’in içindeki 2 "N" harfi Zâhir ve Bâtın BİLElik NÛRudur, RUŞA ->gülen kız!

Resim«İnsÂNın Kalbindeki/Merkezindeki =>Rububîyyet<=>Rusûlîyyet .. Priz-Fişini Birleştirip.. Rububîyyet Nûru'nu =>yâni ALLAH CeryÂNı'nı =>Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Nûru'na çevirip oradan da bunun =>KÛN feyeKÛN =>sana aktarılışına ŞÂHiD OLmaktır =>ŞüKüR Etmek!.»

Akılsız aklımın cehennem azığı yol arkadaşım, senle-ben ŞüKüR edeBİLiyor muyuz?.

---KEŞKE desem benden olacak, susayım en iyisi!.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Sana (istemediğin) bir şey isâbet ederse.: "Keşke şöyle şöyle yapsaydım da bu başıma gelmeseydi!." deme. Fakat.: "ALLAH’ın Takdiri'dir. O ne dilerse, onu yapar." de. Çünkü.: "keşke ->Şeytanın ameline yol açar (yani üzülmene ve sabırsızlık göstermene sebeb olur. Bu da zarar verir, fayda vermez. Bilâkis başına gelen şeyin senden şaşmayacağını, başına gelmeyen şeyin de sana asla isâbet etmeyeceğini bilmen gerekir.)" buyurmuştur. (Müslim, Kader, 34)

ALLAHu zü’L- CeLÂLihu tarafından bize Kur'ÂNKerim’de.:
=>Hakk ve Hayr OLanı Yap!.
=>BâtıL ve Şerr OLanı Yapma!.
Tüm Emirler =>AÇık SEÇik belirtilmiştir.

وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ
Resim--- "Ve hedeynâhun necdeyn (necdeyni) : Ona iki yolu ( doğru ve eğriyi ) gösterdik." (Beled 90/10)

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Resim--- "Kul yâ ibâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâh (rahmetillâhi), innallâhe yağfiru'z-zunûbe cemîâ (cemîan), innehu huve'l-ğafûrur rahîm (rahîmu) : De ki.: "Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! ALLAH'ın Rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü ALLAH bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. " (Zümer 39/53)

Doğruyu ve eğriyi ayırt edecek, AKIL Ni'metimiz var. Bu yüzden Âyet-i Kerim’yi tekrar hatırlayalım;

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim--- Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.” (Necm 53/39)

Sonra onu en çürük ev olan örümcek evin(Ankebut)de, örümcek ağları gibi küfürle farkında olmadan ÖMRümüzü SARdırırız..

مَثَلُ الَّذٖينَ اِتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْلِيَاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اِتَّخَذَتْ بَيْتًا وَاِنَّ اَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Resim--- ''Meselullezinet tehazu min dunillahi evliyae ke meseli'l- ankebut, ittehazet beyta, ve inne evhene'l- buyuti le beytu'l- ankebut, lev kanu ya'lemûn.: ALLAH’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi! '' (ANKEBUT Suresi 29/41)

''Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak!.'' Ne güzel bir ATA sözümüzdür.

Oysa düşman her yönden hileleri ile saldırır-kandırır-daldırır Dünyâ SEVgisine!

Resim--- İbni Mes'ud radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize düz bir çizgi çizdi ve.: "Bu =>Rüşd YoLudur." dedi. Sonra bunun sağından ve solundan bir çok çizgiler daha çizdi.: "Bunlar da =>Bir takım yollardır ki her birinde bir Şeytân vardır, ona (kendisine) çağırır!." buyurdu ve En'âm 6/151-153 Âyetlerini okudu." dedi.
(Buhârî , Rikak 4;Tirmizî, Kıyâmet 22; Ibn. Mâce, Mukaddime 1; Darimî , Mukaddime 23)

وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Resim--- Ve mâ hâzihi'l-hayâtu'd-dunyâ illâ lehvun ve laib (laibun), ve inne'd-dâre'l-âhırete le hiye'l-hayevân (hayevânu), lev kânû ya’lemûn (ya’lemûne).: Ve bu Dünyâ Hayâtı, oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Muhakkak ki Âhiret Yurdu, elbette o gerçek hayattır. Keşke bilselerdi.(Ankebût 39/64)

ResimYaaa işte NUR-İŞş gerçekten çokk ZOR-İŞş!

*** ''KİBRinden, KİNinden, KENDinden GEÇmeyince =>HİZBULLAH’a ULAŞamazsın!.''

Oysa her CÂN ''Binbir küfür ipi boyna dolanmış/hablun min mesed..'' den, Sıyrılıp SıRRlanması için BİR ELe "Muhtaç->Mecbur->Me’mur ve de MAHKUM!" dur.

EL =>EL’e =>EL=>YEDULLAHA” إِن شَاء اللَّهُ


Resim ResimResim

ZEVK 3313

“HabLün min Mesed” NEdir ki=>HaBLi’L-VerÎD’i BİLinince,
=>RESÛL ELiyLe==>YEDULLAH!.. HABLULLAHı BULununca,
=>NEMRUDun NÂRı=>NÛR OLur=>İBRAHİM SIRRLarı->SIRAt,
=>HÂLİMizi=>HAYR EYLEyip=>HAKK’la==->BİLE OLununca!.


04. 09.2008 00:52
a n t a l y a


haBLi’l-VerÎD.:Tek İP.. OLuş İPİ.. ARD arda Geliş YoLu..


فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِّن مَّسَدٍ
Resim--- Fi cidiha hablüm mim mesed: Gerdanında fitillisinden bir ip olduğu halde.'' (Tebbet 111/5)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim--- Ve le kad halakne'l- insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min Habli'l- Verîd: Andolsun ki, insanı BİZ yarattık, nefsinin onu ne ile vesveselendirdiğini biliriz ve BiZ o'na Habli'l- Verîd'den (Tek İp-Şah Damarından) daha yakınız!.’’ (Kâf 50/16)
Resim

Hepimize HİBE O tertemiz ÖMÜR SAYFAmıza, YAŞArken; cehâlette ÖLüp, KEMÂLAT’ta DİRİLişimiz yazılsın.
Çünkü CÂNımızdır; ''Resim->İsim->Cisim=>ŞEKil!'' ile Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'de CEM' OL-ÂN!.

Her Sûret(Zâhir)->Sîrete(BÂTIN) bürünür, CEM' olur!
TAMMlanır->TÜMMlenir=>CEM' olur!
Urûç->Rûcû'=Mİ'RÂC gibi!.

Herkes kendi ''İYyE!''lik MaSALLını OKUr! Ve YAZar!
YAŞAr veya YAŞA-T-ır!
O’nun için aldığımız yarım nefesin HAKkı, HAYR ile tamamlanması bizim için LÛTUFtur.

ResimNE AYNI -->NE gAYRı GÜLüM,
-->İkİ YÜZe -->Yazan KaLEM,
TEK-BİR NOKta DOğum-ÖLüM,
->AKL-ın ->KENDisi>Bir ÂLEM!.


AKLımızın Ölü gibi Zom uykuda, Uyurgezer veya Zilzurna Sarhoş olması NEFSimizin KuLluk İmtihÂNıdır.
MuhaMMedî Memet’te; ''YAŞAnmayan =>YaLaN!." değil midir?


Arap Saçına dönmüş AKLımızı ve VİCDANımızı Kur'ÂNKerîm'in KEREM Tarağıyla TARAnmasına ve Hadis-i ŞERİFleri ile ÖRülmesine ihtiyacı vardır.
AKLen-nAKLen TAHKİKe geçip YAŞAyaBİLmesi, MuhaMMedî GAYRET gerektirmektedir ki OMuza yüklenmiş 2 EMÂNETe SÂHİB ÇIKılaBİLinsin. ''SAHİB ÇIKan =>SAHİBlenilecektir!.'' Buyrulmaktadır.

Resim--- Zeyd b. Erkam (r.a) anlatıyor: “Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Mekke ile Medine arasında Hummen denilen SUyun başında bir hutbe verdi. ALLAH’a hamd, senâ ve zikirden sonra şöyle buyurdu.: “Ey insanlar! Dikkat ediniz; ben bir beşerim. RABBimin Ölüm Elçisinin gelmesi ve benim ona icâbet edip aranızdan gitmem yakındır. Sizlere hukuku ağır iki kıymetli emÂnet bırakıyorum. Birincisi ALLAH’ın Kitabı’dır. Onda nur ve hidayet vardır. ALLAH’ın Kitabı'na sımsıkı sarılın. Onunla meşgul olun, onu öğrenin, öğretin; hükümlerini anlayın. İkinci Emânet EhL-i BEYtimdir. EhL-i Beytim hakkında ALLAH’tan korkmanızı hatırlatırım. EhL-i Beytim hakkında ALLAH’tan korkmanızı hatırlatırım. ELl-i Beytim hakkında ALLAH’tan korkmanızı hatırlatırım.”
(Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 36; Nesâî, Sünen-i Kübrâ, Menâkıb, 9.)

SEVen<=>SEVilen=>SEVGİLİ’de;
SÂHİB çıktığımız kadar=>SÂHİB çıkılacağız.
Çünkî bizi =>SEVGİ kurtaracaktır.
SEVGİLİ’miz için verdiğimiz özen ne kadarsa ÇİLE Çarşısının sokaklarında ki ''İLe->BiLe->BİZ=>BİR!'' Merdivenlerinden SELÂMetle ÇIKarılacaktır..
Ez-CÜMle =>RAHMETULLAH’a ulaştırılacaktır..

NEFSimizin ANA görevi =>Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi DUYup, UYmaktır.
ÂNcak AKLımızı DUYup<=>UYduğu kadar =>ÖLmeden önce ÖLdüreBİLiriz.

O yüzden AKL oda(Sinir sistemindeki Odalarımız olan Sınaps ve Nöronlar aşağıda anlatılacak)mızda; Uyuyan->Uyurgezer->Zilzurna Sarhoşlar var.
DÜŞÜnmek AKLa en zor gelen şeydir. Çünkî çaba ve gayret gerektirir.
AKLı öyle saldım çayıra ile olmuyor.
Mevlâm zâten kayırır. Biz AKLımızı kayırıyor muyuz? Bütün mesele bu!.
Tektek şu olumsuz 3 hâlden sıyrılmak istiyor muyuz?
Şimdi şöyle bir DÜŞÜnelim ve ANLAmaya çalışalım.:
Beşikten Mezara kadar dÖRt adımlık olan SEYR-u SeFeR Serüvenimizin içinde,
AKLımızı gerçek mânâsı ile, ba almak istiyormuyuz?
Hevâ-Heveslerimizle ne kadar meşgul olduğumuzu, bunun neticesinde boşa kürek çektiğimizi ANLAmış Olmamız lâzım!.

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Mutü kable en temutü.: ÖLmeden önce ÖLünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

ResimUYkuyu UYut, UYuma!

UYUyan->UYUrgezer=>UYAnmalı,
Zilzurna Sarhoş=>AYIKmalı artık!.

En kötüsü muhatabsızlıktı değil midir?
Bu HÂLe geldiysek, UYkuyu UYUTmuş olmamız Lâzım!.
Muhatab HâLine gelmek ne buyük LÛTUF!.
"SevgiLi GünLük" derken muhatabımızı unutmadık değil mi?.

ResimİHVÂNİ’m=>HAKk’a GEL EYyLER!.
->HİZMEt YOLU’nu->YEL EYyLER!.
=>YALAN OLAN=>YAŞANMAYAN,
=>İMÂNı OLAN==>AMEL EYyLER!.


Şimdi KÛN KervÂNının KıtMÎR Sohbet Sofrası, MuhaMMedîNÛR’a sERilmiş!
AKLımız, bUYur edildi oturduk, ElhamdulillahiRABBilâlemin!

ResimdÖRt ÂLEM’in dÖRt ATLısı,
KANADı=->KIRKa KATLısı,
İHVÂNim=->MELÂMEt ADı,
MUHAMMEDî>DAMAk TADı,
EKşi-ACI=>TUZLu-TATLısı!.


''π gibi, ∞ işaretinin de Sınırlarının belirsiz olduğunu ifâde eder DÜŞÜNcesindeyiz.'' demiştik.
MuhaMMedî SOFrada 4 büyük melek CÂMİ esması ile CEM' olup sunum yapıyorlar. ''CebrAİL->AzrÂİL->MikAİL=>İSRAFİL!'' EŞLiğinde ∞ MELEKE ile hazırlanmış NÛRdan YEmekler.
AKLımız hevâ ve hevesini bastırdı mı? Melek’ten de üstün olur İLLİYÎN’e yükseltilir.
Konuşan, dinleyen ve konuşulan BİZ BİR-İZ Meclisinde!

ResimKuL İHVÂNim=->ANLAt GÜLe,
GÜBREsin-GÜLün=->BÜLBÜLe,
=->ELESt MECLİSimiz KURSun,
SEHERde=>DUMAN’a=->KÜLe!.


AYIKANlar senin SÖZ-ünü mutlaka DUYacak.
Çocuksa çocukça dUYacak, ama büyüyecek.
Deliyse delice dUYacak, ama AKILlanacak.
=>Uyanık-AYIK! Olarak; O HÂLde AKIL odamızda şöyle bir Varolmanın Dayanılmaz Hafifliğini YAŞAmaya blayalım mı?.

HAKk ve HAYRı =>Ayağa kaldırıp YAŞAyıp ve YAŞA-T-ıp..
Lâzım OLanın HAKKı OLan =>Lâyıkını ve HAYRını İŞlemeliyiz seninle birlikte Çılgın ÇoÇuk!!.

ÇıLgın ÇoÇuK her daim SAKIN emi!; ''Üzme->Üzülme->Sev=>SEVİL!.''

Resim SÖZün ÖZün ANLA=->DERViŞş,
BİL=>BUL=>OL=>YAŞA!.İMÂNı!.
GEÇen<=>GELen->Şu ÂNki İŞş,
=>KENDİn TANı=>RABBın TANı!.


Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Eğer siz günah işlemeseydiniz, ALLAH sizi helâk eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden TÖVBE eden kullar yaratırdı.” buyurmuştur. (Müslim, TÖVBE, 9, 10, 11)

ResimBEDELiz ->KIYASsız ->ŞARTsız ->SEBEBsiz ->SAYIsız->SINIRsız ->SıRRsız!.

GEÇmişimiz için =>SUBHÂNeke ALLAHumme ve bi hamdike eşhedu en Lâ İLâhe İLLâ Ente vahdeke Lâ şerîke Leke estağfiruke ve etûbu iLeyk..
Şu ÂN'ımız İçin =>SUBHÂNeke ALLAHumme ve bi hamdike eşhedu en Lâ İLâhe İLLâ Ente vahdeke Lâ şerîke Leke estağfiruke ve etûbu iLeyk..
GELEceğimiz İçin =>SUBHÂNeke ALLAHumme ve bi hamdike eşhedu en Lâ İLâhe İLLâ Ente vahdeke Lâ şerîke Leke estağfiruke ve etûbu iLeyk.. deriz..
EL HamduLiLLâHi RABBi'L- ÂLEMÎn!.
Yâ RABBu’l- ÂLeMîN, Yâ Rasûllallah SALLallahu aleyhi ve SELLem!



Devam edecek إِن شَاء اللَّهُ
En son nur-ye tarafından 03 Kas 2023, 08:30 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim Merhaba SEVgili ÇoCUKk! sondan bir önceki mesajımızdayız,


BİL ki! AKLını bir MuhaMMedî kOKu sarmışsa sÖZ tohumu atılmıştır, SADAKAT toprağına!
BUZunu eritip SAMİMÎYYET ile SUlaman LÂZIMdır.
LÂYIK OL-ÂN HAKk ve HAYR TERCİHinin, SABIR fidesi yeşertilecektir.
Merak etme ki! SADAKATla SEYR-ü SEFER yÜRÜndükçe elbet, BİR ERen ELi, ELini BULacak ve tutacaktır. ÇİLElerin bir gün ATEŞin alevi ile OD’un YANacak ve kÖZe döndürülüp, SeLÂM-et ÇiÇekleride açtırılacaktır.

Resim AKLın=->ASLı==>AŞKkın BAĞı,
“BİZ” EYyLeyEN=>SOLu-SAĞı,
SEVgi>TARLa AŞKk->TOHUMu,
==>ÇİÇEKLeRi==>ÇİLLe ÇAĞı!.


İns-ÂN kendisini ÂNyanla BİRlikte ÇİLEleri ÇiÇek ar. O açan ÇiÇek’in kOKUsunu birlikte DUYarlar ve UYarlar.
İşte MuhaMMedî SEV->İYyE Mutluluğu budur.

Boşa söylemiyoruz MuhaMMedî Teknik TasaVVuf öğrencisiyiz diye ÇoÇuk!
Öğrenim ana kuşağında başlar, MuhaMMedî Hoca SÎNEsinde devam eder.
''İlkokul->Ortaokul->Lise=>Üniversite'' gibi!
Herkes KABı OL-ÂN AKLı kadar KÂDERince, KADARınca alır ve YAŞAr! إِن شَاء اللَّهُ
Şurayı açalım; niye KABı AKIL olarak gördük de, neden BEDEN olarak görmedik. Veya KABı NEFS olarak da görebilirdik.
''-> İlâhe->İllâ=>ALLAH! '' AKLın imtihÂNıdır.
Çünkî bizim ARAÇ ve AMAÇlarımız, RESÛLu SEV-YyE içindir.
AKIL->N/AKİL
''Beden ->Nefis ->Kalb =>RÛH''’ta <=>RESÛLî SEV->İYyElenmek gerekmektedir.
B->N=>A
B->N= ARAÇtır.
=>A= AMAÇtır.
Bizi hedefe götürecek ve hedefe kilitleyecek tek ŞEYy AKLımızdır!

Resim ---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’ın ilk yarattığı şey, AKıLdır" buyurmuştur.
(Ebu'l-Hasen Ali b. Sultan Muhammed el-Karî, el-Mevzuatü'l-kübrâ, thk. Ebu Hacer Muhammed es-Said b. Besyunî Zağlul, Karaçi, ts., s. 82; İsmâil b. Muhammed el-Aclunî, Keşfü'l-hafâ.)

AKIL; ''Göz->Gez->Arpacık=>HEDEF!'' SEV=>İYyEsini BULduğunda ATEŞ dediğinde de 12’den vuracaktır elbette.

NEFSin imtihÂNı gereği yarım nefes’te olan HAYyatımız, HaMM olan AKLımıza gİZlenmiştir.
B/ütün mesele bu gİZemi çÖZeBİLmek dEĞİLmidir?

Resim "ÂLEMin ANAhtarı, ÂDEMin AKLıdır.."

NEFSin =>EŞYâ->SIFat->ESMâ->EŞYâ AYNALaRındaki NEFSü’z-ZÂT AKSi=>AKıLdır..

AKıL=>MuhaMMedî İLiM OKuLu TÂLiM-TERBİyesi..TERBİYe..
AKıL=>MuhaMMedî İRFÂN OKuLu TÂLiM-TERBİyesi..TEZKİYe..
AKıL=>MuhaMMedî FITRî OKuLu TÂLiM-TERBİyesi..TASFİYe..
AKıL=>MuhaMMedî YAKÎNî OKuLu TÂLiM-TERBİyesi..TECLİYe..si=>
=>OKULLaRında OKURsa=>SÂHiBi NEFSi EBEDî BERhüDÂR EDeR!.

Resim**''Her AKIL, kendi hesabı ile bAŞbAŞAdır..''

bu TEVHÎD Kelimesini BİLeBİLmek->BULaBİLmek->OLaBİLmek=> YAŞAyaBİLmek içindi, bunca İmkÂNla İmtihÂN ÇiLLeLerimİZz..
Daha önceleride ifade edildiği gibi yola çıkış hikayemiz TEVHİD ile başlamıştı; ''->İlâhe-> İllâ=>ALLAH!''
MuhaMMedî ŞUÛRsuz DÜŞÜNmeden gırgır çekilen TEVHÎDde sadece '''' kalmıştı.
Hızlıca söyleyerek dene istersen sadece ''''’nın kaldığını sende göreceksin.
Birinci basamak olan EŞYA boyutundan kala kalıyor. Daha ''Esmâ->Sıfât=>ZAT!'' var aşamalarda!

Her DEREKEden, her DERECEye tırmanışımız KemaLâtımız için seyir terası gibidir. Ancak ANyarak tekrar geriye döndüğümüzde HAYRÂNlığımızı ispatı olur.

يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزٖيزِ الْحَكٖيمِ
Resim --- "Yusebbihu lillahi mâ fi's-semâvâtü ve mâ fi'l-ardi'l-melikû'l-Kuddûsi'l-Azîzi'l-Hakîm.: Göklerde ve yerde olanların hepsi mülkün Meliki (sahibi), (soyut-somut) noksanlıklardan münezzeh Kudsî, Azîz (güçlü) ve Hakîm (hüküm ve hikmet sahibi) ALLAH Tealâyı tesbih ederler (ediyorlar, ederler)" (Cuma 62/1)

BİLirsin ki!, bAHçemizde yabanî çıkan fidanları AŞIlama yapıyoruz. Bu AŞIlamadan dolayı pek çok kızımız vardır. Çok da güzel meyve verirler. ASLında yabanî ağaçları kendimize benzeteriz, çalışırkende de TefeKKür ederiz.
Affınıza sığınarak kıçımızdaki boka bakmadan şuursuzca nasıl bir câhil cesâreti ya hu bu!. Akılımıza geldikçe utanırız!.
Ne olursun Yâ RABBu’l- ÂLeMîNim "RaBBların RaBBı'na YAKÎNlik MURAD edenlerin YOLuna ULAŞtır!."
Gerçekten HAYYat SEVince güzEL! SEVmeyenin nâsibi olabilir mi?
HAYyat sahnesi, DUVAK’ı ÖRTülmüş süslü bir GELin gibi değil midir?
O açılan sahnede OYUNCUnun oynadığı OYUNda her replikte, karşısındakine bırakırken sözü, söyleyeceği SON SÖZ olduğunu BİLmek zorunda değil midir?

Şâyet gecelerden HUZUR DUYaBİLiyorsak, kimin koynuna girerek UYuyoruz?
KİMle SEVYyEleniyoruz?
KİMle SEV-İŞiyoruz?
Bunu iyi düşünmekzım değil mi?

AKIL çıktığı yere girdiği/gireBİLdiği zaman DOKUnan ÂNlam kazanıp NAKİLleşip OKUNacaktır إِن شَاء اللَّهُ
Sende kusura bakma kardeş! ÇIKtığımız yere tekrar GİRmeye çalışıyoruz. Bütün bu uğraşlar bunun için!

---Ne kusura bakacağım, sen kusura bakma hAMmmm AKIL ne olacak işte!

Senelerce HAMm AKLımızada ERENlerden HiMMeT dilemişizdir. MuhaMMedî AŞI HAMm AKLa zımdır.
Bu güzel başlığımızla YAŞAnan ve YAŞAnmakta olan pek çok ÇİLE gibi gözükenlerin aslında TÂLiM-TERBiyemiz için elzem olduğunu müşâhade ediyoruz.

Resim ==>İSLÂM DÎNi==>İLİM İLe,
BİZ BİR-İZ-LE==>BİLİM İLe,
==>HABiBî TÂLiM-TERBiye,
HAKk’a=>HAYR EĞİLİM İLe!.


YAŞAnanları paylaştıkça geçen seneler içinde YAŞAnanların üstünün ÖRTüsünü açıyor ve MuhaMMedî ŞUÛR ile tekrar yaşıyoruz.
Kaymamanın tek şartı Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'in İZİne; tefritsiz, ifratsız, i'tidâl (adelet) üzere basarak, MuhaMMedî Şuûr ve Nûr ile yürümek ve YAŞAmak olduğunu daha iyi İDRAK ediyoruz.
Kematımız için LÂZIM ve LÂYIK olan MuhaMMedî ŞUÛR-> MuhaMMedî NûR-> MuhaMMedî SURÛR=> MuhaMMedî ONUR için;
SALLâvât, kısaca ve kesin olarak : "ALLAH'ım! Beni MuhaMMedî oluşumun Şuûruna erdir." DUÂsıdır. Bizat YAŞAmışızdır ve yAŞIyoruz.

''ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike (MuhaMMediyyeti) ve
Nebiyyike (MahMudiyyeti) , ve
Rasûlike (AhMediyyeti) ve
Nebiyyi'l-Ummiyyi (Habîbiyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sâhbihi ve ummetihi... ''

Hep tekrarladık ve tekrarlıyoruz MuhaMMedî YOLda;
Sadakat =>Samimîyyet =>Sabır =>Selâmet her yaratılan ŞEYy için geçerlidir.
Örnekliyelim; Melâmiler "lambayı kapat!" demezlermiş, "lambayı dinlendir!" derlermiş. Ağızdan çıkan her SÖZe de dikkat etmek gerekmekte.
Kişinin Sadakatı =>Samimîyyet’i ölçüsünde ilerleme kaydedileBİLir.
Hayat her zaman güllik gülistanlık değildir, uyanık olma şartı vardır.
"EKşi - ACI => TUZLu - TATLı!" devam ederek gider, kendi yörengesinde!

TEK NOKTAdan MERKEZden her ŞEYy ''Huve'l- Evvelu v'l- Âhiru ve'z- Zâhiru ve'l- Bâtın'' a doğru dÖRTlÜ olarak sarıp sarmalanarak, akıp->durmadan dönerek ''->İlâhe-> İllâ=>ALLAH!'' diyerek,TEVHÎDin DEVRini TAMMamlar.

الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim ---El hamdu lillâhi RABBi’l- ÂLEMîn (âlemîne).: Hamd, âlemlerin RABBi olan ALLAH'adır." (Fâtiha ½)

Çok şükür Ve'l- HaMduLiLLÂhi RABBu’l- ÂLeMîNN..
Yâ RAHMetenLi’L- ÂLeMîNN!.

Basit gibi gözüken, GİRişte hiçbir ŞART koşmayan, GİRerken kendisi ŞART olandır TEVHÎD!
ÇIKarken de mutlaka kendisi ŞARTtır, kişinin İNKÂRının belgesidir.
Görüldüğü üzere herşey dörtlü sistem üzerine kurulmuş, Muhteşem bir TEVHİD açılımıdır.

Resim HAKk ÂŞıksÂNn..->
AŞK BOYNuna KemENd tAKıLı KALır!
HaM ARMut ->BOĞazda çAKıLı KALır!
“KIRAT’ımın NALın SÖKerim!.” DEme!.
“ELEK”te -> KITMÎR’in ->AKILı KALır!.


İNKÂR.: İsLâm DiNinde.. “LÂ İLÂHe..: Hiçbir İLÂH YOKtur!.” demek.. İsLâm DiNine GİRmemek.. Bilmeme, tanımama. Yaptığını ve söylediğini gizleme. Yapmadım deme ve ayak direme. Reddetme..
İKRÂR.: İsLâm DiNinde.. “İLLÂ ALLAH.: ALLAH’tan başka.” demek.. Açıktan söylemek. Kabul ve tasdik etmek. Hakkı itiraf etmek. Karar vermek. Mukarrer kılmak..
TEVHiD.: İsLâm DiNinde.. “LÂ İLÂHe=>İLLÂ ALLAH.: ALLAH’tan başka =>Hiçbir İLÂH YOKtur!.” DEmek.. DUYmak.. ve UYmak..

Bu kelimeyi kabul eden,TERCİH eden İKRÂR eder ve GİRer. GİRdiği ÂNda İŞlem BAŞlar.
KurÂN-ı Kerim’imizde muhatabı olan bizlere bir sürü ''YAP!-YAPMA!'' ayetleri hepimizce malumdur.

Resim ---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kumu düzleyip asası ile ortaya bir dikey çizgi çizdi ve: “Bu ALLah’ın yoludur” buyurdu. Sonra o çizginin sağına ve soluna başka çizgiler çizdi ve “Bunlar da yollardır ve her yolun başında oraya çağrıda bulunan bir ŞEYTÂN vardır!” buyurdu. Sonra da şu âyeti okudu: “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Bana uyun. (Başka) yollara uymayın. Zîrâ o yollar sizi ALLah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için ALLAH size bunları emretti.(En’âm 6/153) “buyurmuştur. (İbni Kesir 2/190)

SEBEBler tamam, ya SONUÇ ne olacak pekii!

Sabit diyebileceğimiz bir 4’lü sistemimiz olan maddi-manevi her şeyi kapsayan ''Samimiyet->Sadakat->Sabır=>SELÂM-et!'' sılasında, Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin ÖZ-ELliği ve güzELliği ile OLur..
''MuhaMMede’r-Resûlullah'' mührü şarttır.

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim ---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn: (Resûlüm!) BİZ =>SeNi ÂLEMLere ancak RAHMET olarak gönderdik.(Enbiyâ 21/107)

Her birine Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin ÖZ-ELliği ve güzELliğini katarak ''İlim->İrade->İdrâk=>İŞTİRAK'' edip; TEKBİR’i söyleyip ''->İlâhe-> İllâ=>ALLAH!'' diyebiliyormuyuz?

Resim ---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kıyamet gününde şefaatimle insanların en mutlusu, hûlus-i kalb üzere ''->İlâhe-> İllâ=>ALLAH!'' diyen kimsedir" buyurdu. (Mirkât-ul-Mefâtih c.9 s.525 h.n. 5574; Câmiu-l-Usûl c.9 s. 369 h.n. 7011)


1308’lerden geldiğini söyleyen YONUSumuz gibi!
(Gariban Canımızın yazısından alıntı) https://www.muhammedinur.com/forum/view ... nus#p91859

Resim YONUSumuzun resmi..

Herkes soruyor ''seni nasıl buluruz biz bir daha gelirsek buraya''
Yonus cevap veriyor ''ALLAHu Ekber!'' derseniz gelirim . Ama önce ''->İlâhe-> İllâ=>ALLAH!'' sonra ALLAHu Ekber diyeceksiniz haaa!.'' diyor.
Yâni bize bir yerde öyle yağma yok diyor, Tevhîdi adamakıllı söyleyip sonra ''ALLAHu Ekber!.''derseniz gelirim demek istiyor.

Yonus'sumuzun İrtibat numarası;''ALLAHu Ekber!'' =>''->İlâhe-> İllâ=>ALLAH!.''

Uzatmamak için yazmadık ne demek istediğimiz artık anlaşılıyordur, değil mi?.
Bu yüzden 4’lü sistemlerin her birini bir masanın 4 ayağı olarak düşünmekteyiz ki girdiğimiz TEVHÎD ŞEHRinde ''DevrÂN->SeyrÂN->CevlÂN=>HAYR-ÂN!''da masanın üzerine konulan maddî manevî yiyeceklerin sunumu ile birlikte DÜŞÜNce denİZinde olmamızı sağlıyacaktır.
TEVHÎD ŞEHRinde;''Bil->-Bul->OL=>YAŞA!''manın gerekliliğini sağlayacaktır.
Aslında ->ileri doğru kullandığımız bu oklar DÜŞÜNce denİZinde ''<-'' bu şekilde olmalıdır.
Çünki örneklersek; YAŞAnmadan BİLinmez, YAŞAnmadan BULunmaz, YAŞAnmadan OLunmaz, YAŞAnmadan YAŞAnmaz.

Bir anektodumuzu anlatalım yeri gelmişken.
Şımarık ÇoCUK! "Niye sürekli 4’lü sistemleri tekrarlıyarak anlatım yapıyorsun?!." diyorsun, sesin duyuluyor!.
Cevaplayalım Niye mi?

Manevi PÎRimiz Muhyiddin İbnü'l-Arabî k.s. eserlerinde ''Ehli anlar!'' deyip sıkça noktayı koyduğu ''KIRMIZI AHMER''imizi arıyorduk. Evimizin karşısında MaHALLemize elektrik taksimatını sağlayan bir trofa vardır..

MADDEde ki elektrik yüklerini İLETKENler ve elektrik yüklerini iletemeyen YALITKANlar vardır. 2 ŞEYlilik nasıl muhteşem bir şekilde SEYRedilir değil mi?
Bu trafolar, çevrelerinde elektromanyetik alanlar oluştur. Bundan çıkarak evlere, yer altı kablolarıyla, dağıtılan değişken elektrik akımının ürettiği elektromanyetik alanlar, çevrelerindeki her türlü iletkende (metallerde) olduğu gibi insan vücudunda zâten bulunan ''elektrik yüklerini'' harekete geçirerek elektrik akımları oluştururlar.
İşte zâten bu yüzden bİZde TRAFO ile HasBiHÂL ediyorduk!.

Resim ---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’ın ilk yarattığı şey, AKıLdır" buyurmuştur.
(Ebu'l-Hasen Ali b. Sultan Muhammed el-Karî, el-Mevzuatü'l-kübrâ, thk. Ebu Hacer Muhammed es-Said b. Besyunî Zağlul, Karaçi, ts., s. 82; İsmâil b. Muhammed el-Aclunî, Keşfü'l-hafâ.)

İmkanlar kısıtlı sürekli taksitli bir yaşantımız vardı. Kitap almak bizim için o zamanlar çok lükstü. Ulaşmamız ise zaman alacağını yaşadığımz taksitli hayatımızdan zâten belliydi. Karşımıza ne çıkarsa takvim yaprağı, evde olan ansiklopediler, gazeteler. Eşte dosta olan kitaplar v.s okunur ve not alınırdı. Ansiklopedi okunan yıllar unutulmazdı.
O yıllarda ne etrafımızda MELÂMİliği veya MELÂMETi anlatacak kişilerde yoktu.
Çıkılan bu YOLun bir TİCARET olduğunu şartlar her ne olursa olsun, asla kaybetmek için değil, kazanmak için olduğunun öğretisidir.
İyiki böyle olmuşta OKUmanın ne kadar değerli olduğu anlaşılmış, en iyi bir şekilde kıymeti kazanılmış değil mi?
Elinde her türlü imkanı olupta hayıflananlar, derslerinide almalıdırlar.
İmkÂNlar ne kadar kısıtlı olursa olsun, her insÂN için bir KISMET balığı mutlaka vardır. Yeter ki NÂSİBiniz olan o KISMETi arayınız. İster NÂR Yersiniz istersenizde NÛR Yersiniz.
ALLAHu Zü’l-CeLâLihu TERCİHi bize bırakmış ve özgür kılmıştır. Hocamızın bu 4'lüğünü tekrar yineyelim!.

ResimKULLuKk DENEmesi==->İÇiN,
=>TERCİHiN->ÖZĞÜR KILındı!.
AKLına SoR=>NEdEN=->NİÇiN,
=>İNSÂN NEFsi=>HÜR KILındı!.


2005 ve 2006 yılları arasıydı, Abdülbaki Gölpınarlı çevirisi bir kitapta ''BİL, BUL, OL!.'' 3’lü sistemi sürekli tekrarlıyordu. Günlerce bunun üzerinde düşünürken bulurduk kendimizi.
Bu neydi?.
BİLinmesini istediği bir ŞEYde bir RABT edilme oluyordu. Bir konuya veya bir kelimeye takılı kalıyordu. O yüzden renkli rabtiyeleri çok severiz.
Niye? Gözümüzün içine sokuluyordu. Gözümüzün önünden çekilmek gerekiyordu ki, gÖRme sağlansın değil mi?
Evet ŞİFRe bu 3’lü olmalıydı!
En çürük ev olan ANkebut’ta yaşıyorduk. O evden çıkmak içinde çokk çaba sarfediyorduk.

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Resim ---"Utlu mâ ûhıye ileyke mine'l- kitâbi ve ekımı's- salâte, inne's- salâte tenhâ ani'l- fahşâi ve'l- munkeri, ve le ZİKRULLÂHİ EKBERU, vallâhu ya’lemu mâ tasneûne.: Ey MuhaMMed! Sana vahiy yolu ile indirilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Hiç kuşkusuz namaz, insanı iğrenç işlerden, kötülüklerden alıkor, ALLAH'ı anmak en büyük ibadettir. ALLAH ne yaptığınızı bilir. (Ankebût 29/45)

(Ankebût 29/45)-> SÛRE ve ÂYET numaralarının kendi ÖMR kitabının SAYFasında şifremizi çözmede yardımcı olmuştu.
1998 yılında 29 yaşındayken, daha önceki yıllarda da bir farklılık hisediliyordu. Bir gelişim ve değişim yaşanıyordu.
45 yaşına gelindiğinde ise sene 2009’du. Ankebût denilerek, ne için söylendiği daha iyi İDRAK ediliyordu. SÖZden sonra SOHBETe de dahil edilince gelişim İZleneBİLiyordu..

nOt; Muhammed Nur'ül Arabi, Son dönem melamiliğin piri. 1813-1887 arasında yaşamış Sufî. Çeşitli sufî üstadlarından ders almış olan ve hayatının büyük kısmını Anadolu ve Rumeli topraklarında geçiren Seyyid Muhammed Nur, Abdülbaki Gölpınarlı tarafından Üçüncü Devir Melâmîliği şeklindeki tanımlanan dönemin de öncüsü kabul edilmektedir..

Niye? BİL-BUL-OL!.
Ne demek istiyordu? Daha önce bu şekilde bir şifre hiç görmemiştik!
Analitik İnsan olmak hem zor bir o kadar da zevklidir. Anlıyacağınız ZOR->İŞştir, NÛR->İŞş!

---Hemen hemen kendisiyle birlikte, özel insanlarında yaşanmış önemli bilgilerinin notlarını alır huyudur..

Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’ım beni SEVginle rızıklandır.” buyurmuştur.. (Tirmizî, Deavât, 73.)

Evet şekerim ancak SEVersek RIZIKlanaBİLiriz. Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin ÖZ-ELliği ve güzELliğinin yansıması ile gerçekleşebilecek bir OLgudur.

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim ---Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.” (Necm 53/39)

Örnekleyelim yine, KulihvÂNiHocamız ın “YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!. ” Sözü vardır yazılarında sıklıkla da kullanır, BİLirsin!.
İlk kullandığı tarihi sitemizde yönetici iken altına not düşmüştük. Okurken ara sıra dek gelir de, GÖK dERenin SESi gELir İÇimize!
Denk gelirse, bu başlığın altına isterseniz tarihi not düşebilirsiniz..

2000 yılında oğlumuz için 500 tl'ye pc alınmıştı. Aynı değerde bir bilezikte bizim nâsibimizmiş.
ASLında o ÇEMBER İlâhî AŞKın bir semboluyMüŞş!
Üste ''RAHMET ÇEMBERİ!'' olarak bahsedilmişti!
Çünkî yanlızlıkla İmtihÂN edilecektik!
Başarımız ise göstereceğimiz GAYRETe BAĞlıydı!.

Resim ---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’ım beni SEVginle rızıklandır.” buyurmuştur.. (Tirmizî, Deavât, 73.)

İÇ->ER de=>YÂR,
DIŞ->AR da=>YâR!
Her DiYÂR <=>YÂRle YAŞAnır... ves’SELÂM!

3'çümüz içinde 1 yaşında bir palio marka araç alınmıştı 5000 bin tl'ye. ne kadar komik rakamlar değil mi?
Dünle bugünün arasında paha açısından hiç bir farkı yok gibi sanki! o zamanda zordu bu zamanda zor şartlar.
Merak edince google çavuşumuzdan fiyat araştırısı yapınca 40 binden başlıyormuş masa üstü pc.
Ne yazık ki o yıllarda etrafımızdaki hanımların sohbet odası neyse, oraya girip yazışmalarına şâhid olurduk. Bir sürü nahoş aile sorunlarını dinlerdik.
O yüzden kitablar defterler ve renkli kalemler yeter diyerek pc'yi boykot ettik kendimizce!.

O kadar çok eksiklerimiz vardı ki ARAÇlarımızı her zaman AMAÇlarımız doğrultusunda kullanmanın önemini bilmek gerekiyordu.
İlerleyen yaşımız neticesinde yaşam tarzımız Şehvet’ten =>ŞEHÂDETe geçiş olmalıydı.

Bilgisayarla ilk tanıştığımız yıldır 2007!
KulihvÂNi Hocamızın güzel bir tevâfuk olan KurÂNKerim ile ilgili ŞİİRİni ilk Okumuştuk.

https://www.muhammedinur.com/forum/viewtopic.php?t=7941

Tabiki ŞİİRi OKUyunca ''Söz->Sohbet->Zevk=>HAZz’ların başlama sinyali devreye girip, tohum çatlamaya hazırlanıyordu! MuhaMMedî AKIMa BAĞlandırılıyorduk.
KulihvÂNi DivÂNı’nı OKUmaya başlayınca,
''Evet ŞİFRe bu 3’lü olmalıydı! '' demiştik az önce!
Evettt ŞiFRe; ''BİL->BUL->OL!''’du. VERİler yerine oturuyordu artık.

Manevi PÎRim Muhyiddin İbnü'l-Arabî k.s.; ''Kırmız-ı AHMER!'' sorumun cevabına ''Ehli anlar!'' deyip noktayı koyuyordu.
Muhammed Nur'ül Arabi k.s; ''Bil, Bul, Ol!.'' diyordu.

KulihvÂNi’miz ise DivÂNında 3’lü sistemi 4’e TAMmamlayıp; ''Bil->Bul->OL=>YAŞA!.'' diyordu.

Resim DÖRtLü SiStem=>DÖRDün DÖRdü,
==>ZÂHiR-BATıN<=>AYNA ve SEN!.
=>ÂRiF==>EVVELi==>ÂHİR GÖRdü,
KÂMiL BİLdi=>CEMMü’L-CEM’dEN!.
NÛRsuz GÖRdüm Dİyen==>KÖRdü,
SÖZ EDemez=>DEM->Bu CEM’dEN!.


Resim

MuhaMMedîNÛR sitemizle tanışmadan kısa bir süre önce idi. HaLLac-ı Mansur’umla; Savaş alanına dönmüş her şeyin tarumâr olduğu kapkaranlık bir yerde ve koşuyorduk. İkimizden başkası gözükmüyordu. Korku ve dehşet halinde arkasından kan-ter içinde kalmış bedenimle ''HaLLac-ı Mansurrr!.'' diye avaz avaz bağırarak kendisine yetişmeye çalışıyordum. HaLLac-ı Mansur’um ise bir sürü tabutlar dizi dizi sıralanmış, içinden çıkmaya çalışanları çıkmasına izin vermiyordu. Tabutları tekrar kapatıp koşuyordu. Bana yol açıyordu. Bunca harabeliğin içinden büyük ve aydınlık bir evin bahçe kapısına geldik. Kalbim korku ve dehşetten çatlıyacak haldeydi.
Bir ses geldi ''Eûzü Besmele çek!'', ''Gir içeri!.'' dendi. ''Eûzü Besmele çektim'' hiç bir korku ve endişe kalmamıştı, açtım gözümü. Bu yakâza HÂLin üzerinden 17 sene geçmiş!.
Muhteşem bir tevâfuk mesajımızı yazarken Hatm-i Şerif için sevgili kardeşim KurÂNKerim’i OKuyorum. Ve NAHL Sûresi’ndeyim!

Nahl sûresindeki:
فَاِذَا قَرَاْتَ الْقُرْاٰنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ
Kur’an okuyacağın zaman kovulmuş şeytandan hemen Allah’a sığın!” (Nahl 16/98) emri gereğince Kur’ân-ı Kerîm okumaya başlarken:
اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ

https://www.muhammedinur.com/forum/viewtopic.php?t=7042 Hallac-ı Mansur ile ilgili bilgi okumak isteyenler için linkimiz.


YâR YoK-uşun DİZ-lemeyeN
BEN-in SEN-in BİZ-lemeyeN
PaMuK dEĞİL HaVa AT-ar
HALL-AÇ İZ-in İZ-lemeyeN!..


SaNN-ma SaNa
SöZ-üm BaNA…
ABD-RaBB, HaKK-tır
GÜL-i ZÂR ANA…


Resim

ZEVK 4160

HALL-AC’ın HâLLin UNuT-ma!. “DaVa”nı DâRR-e ÇEK-ERR-ler!
DERR-i-n YÜZ-ERR-ler, ASS-arlar!..İP-ini HâRR-e ÇEK-ERR-ler!
HAKK’ta HAKK’tan HAKK’a HAKK’la! HalK İÇ-inde NûR, NâR AKL-a!
GÜLZÂR-i AT-EŞ-e VER-ip!.. BüL-BüL-ü ZâRR-e ÇEK-ERR-ler!..


07.09.10 14:22
istanbl.. üsküdâr


DE-mem O ki:

HâLL.:Durum, vaziyet. Görünüş. Tavır. Suret. Keyfiyet. Cezbe. Dert, keder, elem. Mecâl. Kuvvet..
DâRR.:Yâr İLE yurt, diyar… Ağyâr ile İdam sehpası, arağacı..
DER-i.:Ten, cilt, DOST-a Kurb-ÂN postu..
DERR-in.:Dediklerin, sözlern, âşikâra vurdukların, sırların..
DERR.:İyiiş. İyilik. Mahz-ıhayır. Zât, kimse. Hod. Nefs. Bir kimsenin zâtı. Yüzün tazeliğinin, teravetinin hastalıktan dolayı gitmesinden sonra, iyiolup düzelmesi.
HâRR.:f.Diken. Gül goynunda bekçisi, gül gözünün kirpiği, bakışının hançeri..
ZâRR.:Külli ŞEY-in ÖZ-ündeki “RABB” BİLE-İLE-liğinin ZEVK-ine ER-İŞ-te “SEBBAHA!”dır..

DeVRi- SeYRi-CeVLi-HaYRı, DUY-UY-uştur..
ZeRRE-KüRRe DÖN-güsü, AN-gısı, YAN-gısı, DiN-gisi, SîN-gisi, YUN-gusu..ÜRuC-RüCu’ MiRAC MeşKi.. AHMED aleyhisselâmda YAŞA-n-AN AHAD cellecelâlihu AŞKı!..


BeN-miyim Kendime PERDE?..
AN-LA-mayacak N-e VAR-mış?..
TOPRAK GÖK-te, HAVA YER-de
AT-EŞ DON-ar, SU YAN-AR-mış!!!…


Resim


Resim***'' MuhaMMedî TasaVvuf; ham aklın tasavvuru değil, SELİM-AKLın tasaVVufudur!..'' diyordu.
Pekiî KulihvÂNi KİMdi?
Yoksa ARADIĞIM mıydı?
Nasıl irtibata geçebilirdik..
MuhaMMedîNÛR sitemize oğlum, nur-ye olarak Kayıt: 08 Eyl 2007 02:00 yaptı.
Bursa'da 7/24 Hosting hizmeti verilen bir şirkette teknik personeldi, gece vardiyacısı olarak çalışıyordu. Şirketten kaydımızı yapmıştı, o gece pc den sitemize girememiştik de sabah vardiye dönüşünü beklemiştik.
Nickname’mi sorunca sistem aradı, on gün öncede ''nur-ye!'' ile ilgili dilsiz dudaksız bir konuşma olmuştu. Nickname de belliydi zâten.
Yeter ki bize verilen VERİleri iyi OKUyalım!.

MuhaMMedîMelâmet parmak izimiz ve alın yazımız gibi, bire bir MuhaMMedî MAYAlanma YOLudur..Nasip ve Kısmet İşidir.

İnancımıza göre HAYyat OKUlunda NEFSimizin TÂLİM-TERBİYEsi için uğradığı 28 ŞEHİR vardır.
BEDEN NEFSinden dolayı girdiği ŞEHİRlerde bir sürü ÇİLElere maruz kalır.
Mesela iki örnek verelim; YUSUF alehi’s-selâm şehrine girer YUSUFî olur. Şehvet gömleği kimbilir kaç kez arkasından yırtılır.
YAKUB alehi’s-selâm şehrine girer YAKUBÎ olur. Bir sürü hasretler yaşar evlat hasreti ile yanar tutuşur vede tüter.
İnsÂN kendisine BAHŞ edilen AKIL ile girdiği ŞEHİRlerde, ÇİLElerini ÇiÇek açtırmakla yükümlüdür.
Her ÇİLEnin bir mükafat olduğunun bilinçine varmalıdır.

Resim Yûsuf-un KûN Kuyusuyuz,
Ya’kub Hasret DUYUsuyuz,
KerbeLâda SuSuz SU-yuz,
MuhaMMedîyİZ Hamdolsun!.


ResimHAMd-ü-SENâ YÜCe RABBım!.
GUFRÂNeke Yâ RABBenâ,
veRHaMnâ ente MeVLânâ,
vA’Fu annâ, vaGFİR Lenâ,
ve==>fe SEBBit AKDEMenâ..:


وَمَا كَانَ قَوْلَهُمْ إِلاَّ أَن قَالُواْ ربَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Resim---Ve mâ kâne kavlehum illâ en kâlû rabbenagfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ ale’l- kavmi’l- kâfirîn (kâfirîne).: Onların söyledikleri: "Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler topluluğuna karşı yardım et" demelerinden başka bir şey değildi.(Âl-i İmrân 3/147)


ResimEs-salâtü ve's-selâmü aleyke YÂ RESÛLALLÂH!

''ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike (MuhaMMediyyeti) ve
Nebiyyike (MahMudiyyeti) , ve
Rasûlike (AhMediyyeti) ve
Nebiyyi'l-Ummiyyi (Habîbiyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sâhbihi ve ummetihi... ''

ÂMeNNÂ ve SaddakNÂ ve de ŞâhidNÂ!. V'es-saLÂtu ve's-seLÂMu aleyke Ya RaSûLuLLaH!... sallallahu aleyhi ve sellem... Ve'l-hamdu li'llâhi RABBi'l-âlemîn.

Âminn!. Yâ AHMEDü’L- VEFÂ!.
Âminn!. Yâ HAMDu’L- HâMiD!.
Âminn!. Yâ MAHMUDu’L- SEFÂ
Âminn!. Yâ MuhaMMMedu’L- ÂMiD!.


Devam edecek إِن شَاء اللَّهُ
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim MuhaMMedî MuhaBBet bAHçesinde ki GÖNÜL GÜLümüz GÖNLümüzde rengarek İLİM çiçeklerini açtırsın.
GELişimiz HAKK ve HAYR üzere idi, GİDişimizde HAKK ve HAYR üzere OLsun إِن شَاء اللَّهُ
[


nOt:12.ci mesajımızın,1.nci bölümü

Resim
MuhaMMedî DUÂ ELLerimİZi açtık;

Resim HAMd-ü-SENâ YÜCe RABBım!.
GUFRÂNeke Yâ RABBenâ,
veRHaMnâ ente MeVLânâ,
vA’Fu annâ, vaGFİR Lenâ,
ve==>fe SEBBit AKDEMenâ!.


Şeytanın sıvışmasını gösteren ne güzel bir Ayet-i Kerime’dir

وَإِذْ زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ وَقَالَ لاَ غَالِبَ لَكُمُ الْيَوْمَ مِنَ النَّاسِ وَإِنِّي جَارٌ لَّكُمْ فَلَمَّا تَرَاءتِ الْفِئَتَانِ نَكَصَ عَلَى عَقِبَيْهِ وَقَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكُمْ إِنِّي أَرَى مَا لاَ تَرَوْنَ إِنِّيَ أَخَافُ اللّهَ وَاللّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Resim ---Ve iz zeyyene lehumu’ş- şeytânu a'mâlehum ve kâle lâ gâlibe lekumu’l- yevme minen nâsi ve innî cârun lekum, fe lemmâ terâeti’l- fietâni nekesa alâ akibeyhi ve kâle innî berîun minkum innî erâ mâ lâ terevne innî ehâfullâh (ehâfullâhe), vallâhu şedîdu’l- ıkâb (ıkâbi).: Ve şeytân, onlara amellerini süslemişti. Ve şöyle dedi: “Bugün insanlardan size gâlib olacak yoktur. Ve muhakkak ki ben, size müttefikim (yardımcıyım).” Fakat iki toplum, (birbirini) görünce iki topuğu üzerinde arkasına dönüp kaçtı ve “Ben, sizden uzağım. Gerçekten ben, sizin görmediğiniz şeyleri görüyorum. Muhakkak ki ben, ALLAH'tan korkarım.” dedi. Ve ALLAH, ikâbı (azâbı) şiddetli olandır.(Enfâl 8/48)

ALLAHu Zû’l-CeLâLihu bütün Sistem; "Eşyâ->Olay->Zaman=>ZANn!"dan ibaret kılmıştır.
İnsÂN için bir "Şey" vardır. Fakat konuşaBİLmesi için "iki şey" gerekir.
Rahmeti bol olsun amcamın karısı Hatice yengem kişilerin adını hep unuturdu.
Ve; Şey’ciğim diye başlardı konuşmaya.

Bir anektodumuzun sırası geldi yengem deyince!
Hatice yengemle Amcamın çocukları olmadı. O yüzden annemde köyden GELin gelmiş çokkk güzel bir kadındır. Hem Zâhiri güzeldir, hemde Batını. Niye BÂTINı güzel dedim.
Oraları kıçımızdaki boku daha temizleyemedik de ondan BİLemiyoruz..
KulihvÂNi Hocam hep "CeNNeti görmek istersen annenin gözlerine bak!" der.
İki amcamın yaşadığımız beldede ben çocukken çok ünlü bir restoranı vardı, deniz kenarında onu işletirlerdi.
Tabii o yıllarda körfezde çok çeşitli balıklar vardı. Elbirliğinle seneler içinde onları yok ettik.
Büyük amcamın karısı Güldane yengem harika bir insandı. Annemin eltisi değil de annesi gibiydi. Bizide çok severdi, bizde onu çok severdik. ALLAH Tealâ'm rahmet eylesin hepsine. Hatice yengem hep evin salonundaymış gibiydi, Güldane yengem ise hep mutfakta!
Annem benden 10 ay sonra kardeşime hamile kalmış. O yüzden ben ananemlerde ve yengemde kalırmışım.
Daha sonra anneme teyzemler abla dediği için abla demeye başlayınca anneciğimin gücüne gitmiş kendisini unutacak kadar bırakmamış beni.Belki de KORku Hatice yengemde kaldığım sürelerde bilinç altıma işlendi. Aslında bir şey yok gibi ama, 50 yıldan fazla geçmiş üzerinden hala hatırlarım. Amcam sabahları restorana gelen en büyük istakozu getirdi benim için.
Kocaman canlı bıyıklı bir şey. Yengemin onu nasır pişirdiğini yazmıyayım vahşi bir pişirme.
Neyse evleri üç katlı rum eviydi. Altta mutfak ve sofa, ortada oturma ve yatak odası, üste ise misafir odası vardı.
Beni misafir odasında yatırırlardı, buz gibi rengarek nakışlı patiska çarşaf takımlarında.
Çok özen gösterirlerdi amcamla yengem bana.Girit’ten gelmiş Türk kadınlarının ev ve elişlerinde maharetleri pek çoktur.
(Karaman’dan Girit’te gönderilen atalarımın çektiği açıları kaleme alıyorum. Geçen sene 100.ncü yılıydı.
Babaannem Nuriye Hanım’ın bedeninde yaşıyormuş gibi anlatılacak çektiği acılar. Kitapçığı(bu yazdıklarım o kitapçık içinde yer alacak) bekliyor dernek başkanımız Demosu hazırlandı. Zaman bulabilirsek bitireceğiz 101.nci yılına.) (B->N=>A başlığı 10 aylık bir çalışmanın ürünü, fazlasıda var kayıtlardan bakarak en azı için öyle, Üzerinde çalıştığımız 2 önemli ''İlim bir nokta idi.'' ve ''Adem ve Havva'' başlığı var.)
İkinci kata oturma odasında bir tosbağa soba diye tabir edilen antika odun sobası vardı. Soba tablasında ise tüylü bir kuyruk dururdu. O kuyruk tavşan kuyruğuymuş. Bize "Yaramazlık yapan çocuklar için duruyor!" Derlerdi de gıkımız çıkmazdı/çıkamazdı, yaramaz da değildik oysa. USLuyduk!
Yengemin kardeşleri avcılığı çok severlerdi.
Onlarda gelenek gibi bir şey, soba tahtasındaki külleri onunla temizlerlermiş.
Ne sandık onları bilmiyoruz, çalışmamız lâzım üzerinde dedik.
ÇALIŞmaya başladık.
Küçüçük olan ben büyüdük hep o ikisini hiç aklımızdan çıkaramadık. Hep BİLinç altımızın ALTında RABTiyeliyerek tutturuldu.
RABTiye’yi o yüzden pek severiz, şimdilerde hepsi rengarekler!

Aslında onlar için ne kadar normaldi.
Yengemin kardeşlerinin çocukları olunca bizim pabuç dama atılmıştı. Çokta gücümüze gitmemiş değildi!
Plasebo ve nosebo etkilerini yazarken yüzleştiriliyoruz aslında!
Bunda da ne var? ANı işte! diyebilirsin.
ÂNıda ;YAŞAnmayan YALANdı ya!

Küçükken Anneannemler İPEK böceği yetiştiriciliği yapardı. İpek böceğinin her aşamasını gözlemlemişizdir.

KAFA kulağımıza gelenleri KALB kulağızdan D/UYaBİLirsem, alt mesajda bahsedeceyiz, niye İSTAKOZ?

Her KAFAya atılan BİLgi taşını, inan anlamak lâzım.

TAVŞAN kuyruğunu anlatmaya çalışacağım.
SEBEBi TAV-Ş-ÂN kUYruğu gibi KüLLerimizden tekrar DOĞmamız isteniyordu.
VAR olan bir SOBA ve TABLasında TAV-Ş ÂN kUYruğu!

İLK prototip İNSÂNı ÂNmak İÇinMiŞş.

ResimABDULLAHLarın en Mükerremi, Mükemmeli, Muhteşemi, Mübareği, Muhabbetlisi ve bizzâtîhi Zâtî itibâriyle âlemlere rahmet olan/prototip, tek örnek ve en güzel örnektir..
İşte bu Muazzam MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’de FENÂ BULuşun; İmân, İbâdet Ve İtâatte Gark OLuşun sonUÇ Semeresi
.:

وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَالرَّسُولَ فَأُوْلَئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاء وَالصَّالِحِينَ وَحَسُنَ أُولَئِكَ رَفِيقًا
Resim --- "Ve men yutiıllâhe ve’r- resûle fe ulâike meallezîne en’amellâhu aleyhim mine’n- nebiyyîne ve’s- sıddîkîne ve’ş- şuhedâi ve’-s sâlihîn (sâlihîne), ve hasune ulâike rafîkâ (rafîkan).: Ve kim, ALLAH'a ve Resûl'e itaat ederse, o taktirde işte onlar, ALLAH'ın kendilerine ni'met verdiği nebîlerle (peygamberlerle) ve sıddîklerle ve şehitlerle ve salihlerle beraberdirler. Ve işte onlar ne güzel arkadaştır.(Nisâ 4/69)

TDK:TAB; Bası, Mizaç, huy, tabiat, karakter
TAV:kolay işlenebilmeleri için DEMİRe verilmesi gereken yüksek ısı, toprakta, kumaşta, kâğıtta bulunması gereken yeterli ısı ve nem.
(hayvanlarda) iyi beslenmiş olma durumu, besililik, semizlik.
Soba: Ev HAMAMı

---Ne diyorsun Hamama giren terler mi?
Evet MuhaMMedî HaMaMa GİRen T/ERler.

Resim 7 Kemâlat makamını YAŞAyacağı AKIL;''Bil->-Bul->OL=>YAŞA!'' DÖRTSıRRında gİZLenmiş.

İSMiminde ki Nuriye'nin SOYADında ki Demiriz Uslu'uyla;
''İYyE!''lik MaSALLı YAŞAtılıyorMuŞş.

EL HADÎD/Demir-Hududu çizen sûremizde:

سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Resim --- "Sebbeha lillâhi mâ fîs’- semâvâti vel’- ard (ardı), ve huvel’- azîzul’- hakîm (hakîmu).: Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tesbihetmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.(Hadîd 57/1)

Azîzû'l-Hakîm OL-ÂN ALLAHu zü’L- CeLÂLi Ve'l-İKRÂM'ından إِن شَاء اللَّهُ

الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim ---El hamdu lillâhi RABBi’l- ÂLEMîn (âlemîne).: Hamd, âlemlerin RABBi olan ALLAH'adır." (Fâtiha ½)

Ve'l- HaMduLiLLÂhi RABBu’l- ÂLeMîNN..
Yâ RAHMetenLi’L- ÂLeMîNN!.

ASLında açık olarak bütün olan olaylar AYNa da RESMi kimlik olarak verilmiş AD ve SOYADda gİZLenmiş.
ADının Kimlik ->Niceliğini ''Bil->-Bul->OL=>YAŞA!''
SOYAD; Kişilik->Niteliğini ''Bil->-Bul->OL=>YAŞA!''

Kemiyet : Nicelik. (Kemmiyet) Miktar, sayı, nice oluş. Az veya çok oluş.
Keyfiyet : Nitelik . Bir şeyin esâsı ve iç yüzü. Nasıl olduğu ciheti. * Kalite. Madde. (Kemmiyetin zıddıdır.)

ADın ile İLK prototip İNSÂNı ÂNmak İÇin TERCİH sana bırakılmış. TERCİHin NÛR-ye'mek için KuLLanMıŞsın.
SOYunu; ''Bil->-Bul->OL=>YAŞA!''
ve; SOYADını ''Bil->-Bul->OL=>YAŞA!'' ki SOYunu YÂD ederek YAŞAT demekMiŞş!

Onu da “sen atmadın ben attım” buyuruyor.. ''Ve izelbiharu fucciret.''

وَإِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْ
Resim ---Ve ize’l- bihâru fucciret.: Denizler, fışkırtılıp taşırıldığı zaman,” (İnfitâr 82/3)

KULLuk ÂLEMinde;

ResimHer CÂN ->TAVŞAN. ->Her NEFS ->AVCI
Her CÂN ->“AV”dır.. ->Her NEFS -->TAZI
Her CÂN ->“SANIk” ->Her NEFS ->SAVCI
N E F i S =>KÂTİB.. ->K A L E M.. ->YAZI!.

CÂNım ÇOkça ->İT TAŞLamak İSTEmekte.. bENLik ESMÂsı
->İT de YOk ->TAŞ da YOk!.
TAŞı BULdum ->İT de VAR..
ANcak ->KıTMÎRin BOYNunda ->RABBımın KULLuk TASMAsı!.

21.11.17 17:52
brsbrsmm..tktktrstkkmdbnveakşamezÂNımzz..

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... B1m#p85524

bir damladan yaratılan damlanın biharı nedir?.
harra bileliği nedir?
harra succeden nedir?
hep söylüyor Münir Hocam bazen işte “burada Kur'ân-ı Kerimde bir âyet vardır secde farz-ı ayındır okunursa derhal secdeye kapanmandır” diyor.. “bir atım atamazsın” diyor. yâni olduğun yerde secde yapmak zorundasın “harra succeden”dir çünkü..
harra bileliği ne dir?
haramda burdan gelir.. MuhaMMedî harra demektir Muharremde buradan gelir.. harra ne ki insÂNın şah damarından yakın olan RaBBısıyla RuBuBiyet işlemlerine iştirak hakikatına, MuhaMMedî Hakikatına Sahiblik Bileliğidir


Çocukluğumuzda ki Tavşan kuyruğu boşu boşuna KAFAda kalmamış. KALB kazanında kaynayınca TAVşÂN kuyruğu; ATEŞ üstünde TAVlanması olayı olan ''HARRa Succeden''e götürdü.
Bizim bir damla HaRRımız HaRRamızı yapan varlığmızın tümü, ''RuBuBiyet Hakikatı'' bir damla SUdan yaratılanMıŞş.

Resim ---cennâtin uyun” olmuş ne güzel bu DÖRT aşama..

كَمْ تَرَكُوا مِن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Resim --- Kem terekû min cennâtin ve uyûn(uyûnin).: Onlar neler bırakmışlardı, ne bahçeler, ne pınarlar!(Duhân 44/25)

Bu İmtihÂN Âleminde;
(EşyA)ŞEYyLerin Münâsetlerinden=>OLAYLar Doğar.
OLAYLarın Münâsetlerinden=>ZAMÂNLar Doğar.
ZAMÂNLar Münâsetlerinden=>İnsÂN AKLında ZANNLar Doğar..

ALLAHu Zü’l-CeLâLihu ANÂSIR-ı ERBAÂ, yani “Toprak->Ateş->Su=>HAVA!” DÖRT unsuru üzere MÂhİYyEti ile yarattığı ÂLEMİni mâişeti ile birlikte RaBB esmâsı ile kuVVeye geçirmiştir.
Toprak->Ateş->Su=>HAVA!” unsurları ile DUYaBİLeceği;
MikÂİL->AzrÂİL->CebrÂİL=>İSRÂfİL!.” MELEKeleri ile UYaBİLeceği "Ahsen-i Takvîm" ile kıvamı hazırlanan İnsÂN ALLAH celle ceLâL’in Şehâdet Şerefine, Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in Şefaât Şifâsına da MuhaMMedî GAYRETi ile EReBİLecektir.

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
Resim ---Lekad halakne’l- insâne fî ahseni takvim (takvîmin).: Andolsun ki BİZ, insanı (nefsini), AHSENİ TAKVİM içinde (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaparak en güzele ulaşabilecek özellikte, imkân ve kabiliyet KIVAMında) yarattık.” (Tîn 95/4)

ALLAHu Zü’l-CeLâL bizden "Beden->Nefs->Kalb=>RÛH!"muzun merhalelerini aşama aşama
"TERBiye->TEZKiye->TASFiye=>TECLiye!" ederek, MâhİYyEti ile birlikte Mâişetini diliyerek SEVYyElenmemizi ve RÜŞTe ERmemizi istiyor.
Nerede Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in Resûl’ü-SEV-İYyEsinde!
ALLAHu Zü’l-CeLâL tüm MâhİYyEtini tesvİYyE(seviyye)liyerek “MikÂİL->AzrÂİL-> CebrÂİL=> İsrÂfİL!” Aleyhi’s-SeLÂM’ları RABBü’l-Âlemîn’imize BİZe hizmet etmesi için görevlendirmiştir.
RaBB Esmâsı bizim için çok önemlidir. “İki B”yi daha sonra İşleriz. TERBİYEmiz için bize MâhİYyEtinin Mâişetiyle HİZMET etmektedir.
ALLAHu Zü’l-CeLâL Muhteşem, Mubârek, Mükemmel, Mukâddes Sisteminde görülüyor ki ECR(Ücret)imizi BİZe peşin ödemiştir..

DÖRT büyük MELEKimizin KuVVeleri, İNS-ÂNın ZÂHİR ve BÂTINında, üzerime saçılan MELEKe’lerimizdir. İŞşLeneBİLmesi/İŞşVeleneBİLmesi için DÖRT İşlem BİLgileri gereklidir.
Her CÂN;
Teslim OLmaya =>MUHTAÇ,
İmân ETmeye =>MECBUR,
Tâbi OLmaya =>ME’MUR,
İtaat ETmeye =>MÂHKUMum zâten!
İŞşin ASLı ASTarı bu değil mi?.

DÖRT işlem BİLgilerini MuhaMMedî ELEKte eleyip MuhaMMedî İPe sermek gerekmektedir. Bu da ancak MuhaMMedî mâye ile mümkündür.

SÜTün mayalanıp YOĞURT olabilmesi, MÂYEye MUHTAÇlığıdır.
UNun mayalanıp, EKMEK olabilmesi, MÂYEye MUHTAÇlığıdır..

Bu yüzden SÜT ve UN İŞLeneBİLmesi için Teslim OLmaya MECBURdur..

TESLİM OLan AKILELM!”’ime; ÂDEMin ELMa’sının İŞLenmesi=>HAVVAnın ELMas’ında ki İSTİKÂMETinin İŞVeleneBİLmesini ile mümkün olduğunu BİLir.
ELMAS kesilip parçalara BÖLünmek için ELMASa TESLİM OLur.
Elmas elmas ile kesilir başka bir âleti asla kabul etmez (yazılacak olan başlıktan alıntı olsun)

Toprak ->Ateş ->Su=>HAVA!.”<=>“ESİR!” AKIL ancak Cenâbetlikten çıkıp ->CENÂBlaşmaya başladığı N/AKİLe ulaştığında E/SIRR ANyaBİLecektir.

Beden ->Hidrojen(Yanıcı)+Nefs ->Oksijen(Yakıcı)=AKIL-> H2O =>SU(Söndürücü)
SU; Evrensel çözücü (solvent) özelliği olan SU temas ettiği MADDEleri de bünyesine katabilme ÖZELliğine sahiptir.
Ayrıca, SU moleküllerinin yapısı, hidrojen ve oksijen moleküllerinin bir araya gelmesini önler. Bu nedenle SU yanmaz, SU söndürücüdür.
SU bu yüzden sadece kendi döngüsü İÇinde ''Buz->SU->Buhâr=>BULUT!'' bünyesine katığına güzELLik ve ÖZELliğini YAŞAtır!

HeR ŞEYy’in ASLı=>SU=>H2O ..
SÜRgün=>Her Yerde SÜRgündür! Kemâlatının gelişimi için bir yerden başka bir yere, SÜRülmek zorundadır ESİR olan İnsÂN!.

Beden->Nefs->Kalb=>RÛH..
Terbiye->Tezkiye->Tasfiye=>TecLiye..
Buz->Su->Buhâr=>BULUT.. her DÖRTlü Kemâlatımızda, YOL alabilmek için YOLluktur.

İnsÂNda ki “ESİR!”in 7 Kemâlat Mertebesi olduğu gibi SUyun da üç mertebesi olan; Katı->Sıvı=>GAZ! HÂLLeri vardır.
Kar kristallerini düşünelim hiç biri birbirine benzemez. AKLın sınırlarının belirsizliği demek isterken bunu anlatmaya çalıştık.
İnsÂN “tercihi”nde hür bırakılmış.
Lâkin İnsÂNın tercihi ne olursa olsun, her nefes alış ->sında, veriş->HEsine; “İLLÂ HU!” içinde ESİRr değil midir.
İhlâs Sûresi bunun için açık ve seçik delilidir.

nOt:İhlâs Sûresi, Mekke döneminde inmiştir. Tamamı DÖRT ayettir. İhlâs, "samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak" demektir. Allah'a bu sûrede anlatıldığı şekilde inanan, tevhit inancını tam anlamıyla benimsemiş ihlâslı bir mümin olacağı için sûre bu adla anılmaktadır. Sûrede Allah'ın mahiyeti; kısa, öz ve net bir şekilde belirtilmektedir.

MikÂİL ->AzrÂİL ->CebrÂİL =>İSRÂfİL!” Mertebelerinde “İlim -> İrâde ->İdrâk =>İŞTİRÂK!.” İle BİLgi; NÂRsa yakar, NÛRsa aydınlatır.

Burada akıl karışmasın NÂR ve NÛR istemek bizim TERCİHlerimizdir. “MikÂİL ->AzrÂİL ->CebrÂİL=>İSRÂfİL!” Mertebelerinde kişiye.: “İlim -> İrâde ->İdrâk =>İŞTİRÂK!.” İle BİLgileri sunmakla görevlilerdir. Kişi dilerse bu BİLgilere ulaşabilir, dilemezse ulaşamaz
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in Resûl’ü-SEVYyE sıLÂsına; “Sadakat ->Samimîyet ->Sabır =>SELÂMet!.” ücreti ile girilir.

Şunu iyice anlamalısın ki, İnsÂNoğlunda =>Tüm CÂNLıLarın İsti’dâd, Kabiliyet, Âlet ve Edâvâtları CÂMİ Esmâsında CEM’ OLmuştur. CEM’ OLmak nedir? o zaman;
Nedir CeLâL?. =>MuhaMMedî Lûtfu CeM’ edemedi, CeMâL bulamadı, bulamadan geldi..
Nedir CeMâL?. =>MuhaMMedî Lûtfu CeM’ eddi, CeMâL buldu, bularak geldi..

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim ---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn.: (Resûlüm!) BİZ =>SeNi ÂLEMLere ancak RAHMET olarak gönderdik.(Enbiyâ 21/107)

Resim==>İSLÂM DÎNi==>İLİM İLe,
BİZ BİR-İZ-LE==>BİLİM İLe,
==>HABiBî TÂLiM-TERBiye,
HAKk’a=>HAYR EĞİLİM İLe!.


ALLAHu Zü’l-CeLâLihu İLÂHİ Sistemini İLMini “B” SıRRı içinde SıRRlamıştır. B/İLİM!? (İlim bir nokta idi. B/İLİM!? İşleyeceğiz.)

DAMLa S/AKızıdan çıkan fALım; 13-ağustos-2010
"Herkesin ERmez AKLı
”B” SıRRında BİR SıRR sAKLı
Sende GELin OLacaksın
Yakînde teLLi duvakLı!"
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

nOt:12.ci mesajımızın,2.nci bölümü

3 Mesnet NOKTAsı; Beden->Nefs=>AKIL! başlığını yazarken aklımıza gelen;
3 Hayvan; TAV-Ş-ÂN KUYruğu->ISTAKOZ=>İPEK BÖCEĞİ! Üzerinde ÇALIŞmamız gerektiği kanaatine vardırdı. Detaylı çalıştık başka başlıkta devamını aktarırız إِن شَاء اللَّهُ

Resim--- tARF->sARF->hARF->zARF->HaYF->TaYF-SaYF->TaVF


tARF: tarfını BİLmek..
sARF: Hareketini BULmak.
hARF: Harekesinde OLmak.
zARF: zARFta ZÂTı YAŞAmak
HaYF: KULluk KoRKusu
TaYF: NeFs Renk Skalası
SaYF: MuhaBBetin yaz Mevsimi..
TaVF: AKLın, NaKLen KâBeTavafı

ASLında bu SAYfada üstü örtülü gibi gÖRünen; ''HİKMET=>Hasbî->Habîbî->Hizmet!'', AYNasında ıkça kendini KENDİnde SEYRet ve 8 CeNNeti ÂN ve AYdınlan nuriye!

Resim
İşte budurrr MuhaMMed Aleyhi’s-salâtı ve selâm’ın GÜNEŞi olmak. “Hasbî Habîbî Hizmetçiler” dediklerimiz şahsımda dahil sende dahil bende dahil kim gönlü istiyorsa göbeyinden atıyorsa onlar Resûllullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizin gökyüzündeki yıldızları gibidir. Bana uyanlar gökteki yıldızlar gibidir. Uymayanlarda şeytanın taşlanan halleri gibidir ALLAH korusun..

YANmayANa SORma=>ATEŞi,
YANANLar AŞKk<->ÂŞIKk EŞi,
YANAN İNKÂR!.>ALEVi İKRÂR,
=>NÛR-u MuHaMMeD GÜNEŞi!.


وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim ---Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.” (Necm 53/39)

إِن شَاء اللَّهُ bir gün ÂNKEBUT Sûresi’ni ZEVK ederiz. Biz taleb ettik kayda aldırdık, TÂLİBimiz bize dönecektir.

Namazı dosdoğru kıl, çünkü namaz, insanı kötülüklerden ve çirkin işlerden âlikoyar.

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Resim ---Utlu mâ ûhıye ileyke mine’l- kitâbi ve ekımı’s- salât (salâte), inne’s- salâte tenhâ ani’l- fahşâi ve’l- munker (munkeri), ve le zikrullâhi ekber (ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn (tasneûne).: Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve ALLAH'ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve ALLAH, yaptığınız şeyleri bilir.(Ankebût 29/45)

ASıL=>''NÂKİL–>Vekil–>Akıl–>Şekil!'' vardır ve bu, DÖRTlü sistemimizdeki;
AYNen=>''ZÂT->Sıfat–>Esmâ–>Eşyâ!'' Tezâhürüdür.
Ve; bizler şu anda Eşyâ (şeyler, KüLLi ŞEYy) Âlemi'nde YAŞAmaktayız.

Acaba biz NAMAZı ÂNyamadık da ŞEKİLde mi? Kaldık.

يَا بُنَيَّ أَقِمِ الصَّلَاةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنكَرِ وَاصْبِرْ عَلَى مَا أَصَابَكَ إِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ
Resim ---Yâ buneyye ekımı’s- salâte ve’mur bi’l- ma’rûfi venhe ani’l- munkeri vasbir alâ mâ esâbek (esâbeke), inne zâlike min azmi’l- umûr (umûri).: Ey yavrum, namazı ikame et (namaz kıl)! Ma'ruf ile (irfanla, iyilikle) emret ve münkerden (kötülükten) nehyet (münkeri yasakla, mâni’ ol). Ve sana isâbet eden şeylere (musîbetlere) sabret. Muhakkak ki bu, azmedilen (mutlaka yapılması gereken) işlerdendir.” (Lokmân 31/17)

ÂİL kelimesi; AİLesini geçindiren, kalabalık AİLeyi idâre eden
AİLede hasta olanlar olacaktır. İlliyyinde ki TUBÂ AĞacının ALTında ne güzel gölgeleniyorduk. İlliyyin(MÂNA Âlemi)'den->Esfeline/(MADDE Âlemi) getirildiğimizden dolayı hepimiz hastalandık.
BİLemedik biz burda;ATımıza ->ET, İTimize ->OT yedirdik!
Tedâvi içinde MuhaMMedî Hastane’de tedâvi olaBİLmemiz için MuhaMMedî ŞUÛR gerekmekteydi.
Renklendirme yaparken ÂİL kelimesi AKLınıza düştü yine. DÖRT büyük MELEKin CAMî Esmâsında CEM’ oluşu!

Resim *** ”Çiğ süt emmiş NEFS; ancak ve ancak çile ateşiyle “NûR-u MîM!” ocağında ERENler Yüreğinde pişer!..” diyordu!

NûR-u MîM!” ocağı için bir SÖZ daha, SOHBET sayfamızdan AKLımıza Düştü;

Resim AğYÂRına Mân’i,
>EfRâDına Câmi,
BiR DaMLa gÖZ YAŞıdır =>ŞEMS!.

Bu söz ne eksik ne fazla, eksiği artığı olmayan için kullanılır.

CAMÎ; “CebrÂİL->AzrÂİL-> MikÂİL=> İsrÂfİL!”
Bizim DUÂ ELimizin ELLeri ANÂSIR-ı ERBAÂ Unsurunun Etki->Tepkimesi üzerine aktifleşiyor.
KurÂNKERİM’de geçen DÖRT Irmaktan ve DÖRT Kuştan bahsedilir.
ALLAHu Zü’l-CeLâL Âdemoğlunu KERİM olanı anlaması için “KEREM!” sâhibi şerefli kılmıştır.

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً
Resim ---Ve lekad kerremnâ benî âdeme ve hamelnâhum fîl berri vel bahri ve razaknâhum minet tayyibâti ve faddalnâhum alâ kesîrin mimmen halaknâ tafdîlâ: Ve andolsun ki; Âdemoğlunu kerem sâhibi-mükerrem (şerefli) kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Ve onları helâl şeylerden rızıklandırdık. Ve onları yarattıklarımızın çoğundan fazilet (açısından) üstün kıldık.” (İsrâ 17/70)

Resim ***“Nurcan; Kaleminin ucunu temizle =>boku/HAKKı gör. TERCİHini yap! HAKkı yaz!. “DOSTDOĞRU OL!”

SU->BAL->SÜT=>ŞARAB!” CeNNet Irmaklarından aksında kana kana İÇ/YE demek istiyordu. (İlim bir nokta idi başlığında işleyeceğiz)

ResimHz. Ali keramullah veche PÎRimİZ.: "Sen kendini küçük bir cisim sanırsın, ama en büyük âlem sende gizlidir."

Öyle bir hoş sedâ ki YAŞAnmışsa,
Ekşi->Acı->Tuzlu=>TATLı!” ne varsa hayatta, YAŞAnmayan zâten YALANdı!.

Sen de BİL artık bunu NEFSimin şımarık ÇoCuğu, MuhaMMedî YOLda YOLcuyuz..
İSİM-RESİM-imİZi verelim mi?; MuhaMMedî ŞEHRde,
ALİ Keramullahi veche CADDesi’nin,
HAKk DOSTLarı Ma-HaLLesi’nde,
HAYY MÎM aleyhi’s-SeLÂM aPARTı’nın
ABDuLLaH DÂİREsinde GÜVENle ikâmet etmekte OL-ÂN, Nur-iYyE!.

Resim SEVen<=>SEViLen==->SEVgiLi,
DÜŞEN=>YANAR=>BENim Gibi,
=>MuHABBEt MUHİti==>SEVgi,
AŞKktır MERKEZ MİLi İHVÂNİ’m!.


DIŞından İÇine gelenler İŞşte!
"Beden->Nefs=>AKIL!" Başlığı ile 12 BÖLüm MuhaMMedî “İYyE”lik MaSaLLı da HATMini TaMMamlamak için GECEden->GÜNDÜZe BEYAZ SAYFAsına saçıldı!?

Resim
Resim*** "Bu Âlem'e 2'li sistemden ->12'li sistem'e kadar ANlatMAYA GELdiMMM...!" der ya KulihvÂNi’miZ.
https://www.muhammedinur.com/forum/view ... hp?t=10419

Resim HİKMEt Okun=>At İHVÂNİm,
AKILLar->KIRk KAt İHVÂNİm,
AKL-ı SİLM OLANLar->DUYar,
BiR MaSALL ANLAt İHVÂNİm!.


Resim
Bir varmış bir yokmuş diye başlayan, MaSaLL ifâdesini sakın HAYaL sanma!

Resim”UNUTma ki =>HAYaL =>HAKÎKAtın ELBiSEsidir!”

Beden elbisen olan hAMm aklın üzerinde bir varmışsın nuriye!
Beden elbisesini soyunduğun menzilinde, VARında bir bakmışsın, YOKmuşsun Nur-İYyE!
Bir Damla menzili olan denİZe vardığında, ne vardır, ne de yoktur.
Ne ayrı ne de gayrıdır; "BİZ BİR-İZ!"dir artık!.

Resim AYRı-gAYRı==>YOKk İHVÂNİ’m,
VaR DİYENLeR ÇOKk İHVÂNİ’m,
RABBi=>BÂKi.. KENDi->FÂNİ’m,
EMEL’e=>ECEL->OKk İHVÂNİ’m!.


=>MeVtin ->“ZÂİKa ZeVKi”nde:

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Resim---Küllü nefsin zâikatu'l- mevt (mevti), ve neblûkum biş şerri ve'l- hayri fitneh (fitneten), ve ileynâ turceûn (turceûne).: Her CÂNlı, ÖLÜMü TADar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak "BİZ"e döndürüleceksiniz.(Enbiyâ 21/35)

Bir varmış; bir yokmuş!
Evvel zaman içinde, Kalbur saman içinde
Develer tellal iken, Pireler berber iken
Ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken.
İp koptu beşik devrildi.
Dar attım kendimi dışarı …
Vardım bir pazara bir at aldım dorudur diye
Bineyim dedim, at bir tekme salladı bana geri dur diye…
Padişahın topları ateşe başladı.
Topladım gülleleri cebime koydum darıdır diye.
Tozu dumana kattım.
Yakaladılar beni tımarhâneye attılar delidir diye.
Babamdan haber geldi onun eski huyudur diye.
Bereket inandılar beni saldılar..


Neyse fazla uzatmayalım maSALLımıza hemen blayalım.

--Sanki uzatmayacağız güldürme beni!.

Yoksa daha DELİrmedik mi? ne dersin?.
Daha çok çalışmak gerekir değil mi?; dELi->ZıR dELi->ZıRZıR dELi->HıNZıR dELi->nESLinden dELi->fASLından dELi->ASLından dELi!..

Gerçekten KuLLuk çok zordur ve zıtlar zevki ZAHMETlidir.. Fakattt o zıtlar ZEVKinde ZAHMETin içinde bir z-ÂHMET vardır, ilk HAMD edenimizdir.
RESÛLULLAH saLLahu aleyhi ve seLLem..

ResimMUHAMMEDuLLAH MERCEKksÎN,
MAKÂM-ı MAHMUD GERÇEKksÎN,
ALLAH’ın==-=HAMîD LÜTFUsUN,
AHMEDu’L- AHAD’sın=>TEKksÎN!.


O yüzden NÛR İŞş->ZORr İŞş!
TAKLİD-i İmanı çok sevdiği için, bu yüzden AKLın DÜŞünmeye ZORlanması en ZOR-İŞştir.
Ne güzel bir sözdür.: "Önce tedbir sonra takdir." Hadis-i Şerif’imizle de perçinleyelim.

Resim---Enes b. Mâlik’in rivâyet ettiğine göre.: “Bir adam Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimize.: “Ey Allah’ın Resûlü! Devemi bağlayarak mı yoksa salıvererek mi Allah’a tevekkül edeyim?” diye sordu. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.: “Deveni bağla, sonra Allah’a güven ve dayan!.” diye cevâbladı. (Tirmizi Zühd, 2517)

Tahkik-i İmâna geçtip sâlih ameller işlenince NÛR İŞş! Oluverecek, إِن شَاء اللَّهُ
Ve’l-HaMduliLLÂhiraBBu’l-ÂleMîNN
Yâ RAHMetenLi’L- ÂLemîn!.

Resim KuL İHVÂNim SIRR SERİLmez!
=>ÇİLEsiz =>SIRRa ERİLmez!
ÖLüLer=>ÖLmüŞş->DİRİLmez!
=>SAĞLar=>HüSeYin HüSeYin!.
aleyhumusselâm..


Kelime-i Şehâdet; "Eşhedü En İlâhe İllâ ALLAH ve Eşhedü Enne Muhammeden Abduhu ve Resûluhu."

Önce ''En Lâ!''->sonra ''Enne!'' AKLımızı kurcaladı?

Günlük DUÂ Virdimiz; Resim........ DUÂsı kesilenler, DUÂ bekleyenler, “Lâ İlahe İllâ ALLAH Muhammede’r Resûllullah”, Eşhedü En lâ İlahe İlla ALLAH ve Eşhedü Enne Muhammeden Abduhu ve Resûluhu.” diyenler bunların ruhuna Resûllullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in Şefâat Şifâsı ile Şehâdet Şerefiyle BİZ de Resûllullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizin Adına ve Hesabına arz ediyoruz..

وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Resim---"Veltekun minkum ummetun yed’ûne ile’l- hayri ve ye’murûne bi’l- ma’rûfi ve yenhevne ani’l- munker (munkeri), ve ulâike humu’l muflihûn (muflihûne).: Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.(Âl-i İmrÂN 3/104)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem birgün: “Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?” diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle):
“Yâ Resûlullah, yani böyle bir hal mi gelecek?” dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Evet, hatta daha beteri!” buyurdu ve devam etti:
“Emr-i bi’l-ma’rufta bulunmadığınız, nehy-i ani’l-münker yapmadığınız vakit haliniz ne olur?” diye sordu. (Yanındakiler hayretle:)
“Yâni bu olacak mı?” dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:“Evet, hatta daha beteri!” buyurdu ve sormaya devam etti: “Münkeri emredip, ma’rufu yasakladığınız zaman haliniz ne olur?” (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek):
“Yâ Resûlullah! Bu mutlaka olacak mı?” dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:“Evet, hatta daha beteri!” buyurdu ve devam etti:
“-Ma’rufu münker, münkeri de ma’ruf addettiğiniz zaman haliniz ne olur?”
(yanindeki Ashab:) “Yâ Resûlullah! Bu mutlaka olacak mı?” diye sordular.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:“Evet, olacak!” buyurmuştur.
(Heysemî, Mecma’u’z-Zevaid, VII, 281)

Ma’ruf.: Şeriatın makbul kıldığı veya emrettiği.
Münker: râzı olmadığı şey. * İnkâr edilmiş olan. * Şeriatın kabâhat ve haram diye bildirdiği şey
EMR-i Bİ'L- MA'RUF.: İyiliği Emretme..
NEHY-i ANİ'L- MÜNKER.: Kötülükten Alıkoyma.

Sözlükte münker ve nekîr; “bilmemek; şiddetli ve korkulu olmak” anlamındaki neker (nekâre) kökünden türeyen münker ve nekîr “tanınmayan, şiddetli ve korkulu olan” demektir. Terim olarak berzah âleminde insanları sorguya çekeceği belirtilen iki meleği ifade eder.

Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Acele eden hata eder." buyurmuştur.
(Beyhekî.)

Resim --- "İnnel'insane hulika helu'an =Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır "
(Meâric Suresi 70/19)

TahaMMüL bilinçine ulaşmak için bir birey, AMAÇ ve ARAÇlarını gözden geçirebiliyorsa zâten ARKtadır. ARKın içinde zâten, FARKına varması istenir.
''ARK ->fARK ->çARK =>gARK..''
''Buz->Su->Buhar=>BULUT!'' sisteminde de aşama-aşama yaşadığımız pek çok önemli olaylar vardır.
MuhaMMedîNUR sitemizi takip eden kardeşlerimiz artık ARK’ın BUZ olduğunu BİLir ki!
Hiç bir dEĞirmenin dişlisi BUZ ile dönmez, döneBİLmesinin ŞARTı ERİmesidir.

''AMAÇ ve ARAÇ!'' ikili sistemi gibi, ANLA->ANLA-TaBİLmek için bütün sistemler çok önem arzeder. Konu başlığımızıda bu yüzden şeçtik.
Sürekli tekrarlıyor gibi gözüksekte her bir dÖRTlÜ kendi içinde DENİZe atılan taş miSaLLi HALKa halka, iç->içe geçer.
Resim
HAKk'tan->HALKa
HALKtan->HAKk'a; kendi kemâLLatım içinde LÂzım ve LÂyık!

ASıL=>''NÂKİL–>Vekil–>Akıl–>Şekil!'' vardır ve bu, DÖRTlü sistemimizdeki;
AYNen=>''ZÂT->Sıfat–>Esmâ–>Eşyâ!'' Tezâhürüdür.
Ve; bizler şu anda Eşyâ (şeyler, KüLLi ŞEYy) Âlemi'nde YAŞAmaktayız.

Allah, Allah yer altında vatan eyledi,
Münker-Nekir "Men rabbük?" deyip soru sordu;
Arslan Baba'm İslâm'ından beyân eyledi,
O sebepten altmış üçte girdim yere..


---Resim---

Akıllı isen, erenlere hizmet eyle,
Emr-i ma’ruf kılanları azîz eyle,
Nehy-i münker kılanları hürmetli eyle,
O sebepten altmış üçte girdim yere..


Resim---Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Ölü veya sizden biriniz mezara konulduğu zaman, ona siyah ve mavi iki melek gelir. Birine Münker, diğerine ise Nekir denir.
İki melek ona:

Bu adam (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-) hakkında ne dersin? diye sorarlar.
Bunun üzerine o, (dünyada) söylediğini söyler ve şöyle der
: O, Allah'ın kulu ve elçisidir. Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilâhın olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şâhitlik ederim, der.
Bunun üzerine iki melek:

Senin (ölmeden önce) böyle söylediğini (Allah'ın birliğini ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğunu ikrar ettiğini) zaten biliyorduk, derler.
Sonra onun kabri, eni ve boyu yetmiş arşın genişletilir, sonra kabri ona aydınlatılır ve kendisine: Uyu, denilir.
O (gördüğü büyük sevinçten dolayı): Dönüp âileme haber vereyim mi? (yani sevinmeleri için hâlimin güzel olduğunu ve benim için üzüntü ve keder olmadığını onlara haber vereyim mi?) der.
Bunun üzerine iki melek:
Ona:
Âilesinden en çok seven kişiden başka kimsenin uyandırmadığı gelin-güvey gibi uyu, derler. (Onun kabrindeki hayatı yeni bir gelinin hayatı gibi olur. Rahat uykusundan kendisini sadece âile fertleri uyandırır. Yatağından kalkınca da uykusuna doyamamış gibi mahmur olur.)
O, Allah onu yatağından mahşere kaldırıncaya kadar (bu şekilde uyur).
Şayet münâfık ise:
İnsanların, "Muhammed Allah'ın elçisidir” dediklerini işittim ve ben de onlar gibi söyledim. Ama gerçekten onun peygamber olup olmadığını bilmiyorum?
der.
Bunun üzerine iki melek:

Senin (ölmeden önce) böyle söylediğini (Allah'ın birliğini ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğunu ikrar etmediğini) zaten biliyorduk, derler.
(Sonra toprağa): Onu sıkıştır, denilir. Bunun üzerine toprak onu öyle bir sıkıştırır ki, kaburga kemikleri birbirine geçer. Allah, kıyâmette onu yattığı yerden diriltinceye kadar ona böyle azap edilir."
(Tırmizî, hadis no: 1071, Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Hadis, Hasen Garib'tir. Elbânî de "Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha", hadis no: 1391'de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)

ResimESMÂ TÜMMü->AKL-ı SELîM,
AKLın TAMMı->KALB-i SELîM,
=>İLİM=>İRADEyLe=>İDRAKk,
İŞTİRAKk=>HAKkı YAŞAMAKk!.


Arapça OKUyabiliyor fakat OKUduğumuzu TaMM anlayamıyoruz. Bu yüzden yanlışımız mutlaka olur, araştırma yaparak AKLımızı karıştıran soruyu öğrenme yoluna gidiyoruz.

Arapçada enne edatı (أَنَّ) nasıl kullanılır?
Enne edatı, önüne geldiği cümleciğe masdar manasını "..ki, ..dığını, ...eceğini, ...olduğu" anlamını ekleyerek bağlaç olarak kullanılır.
Enne edatı, önüne geldiği cümleciğe masdar manasını "..ki, ..dığını, ...eceğini, ...olduğu" anlamını ekleyerek bağlaç olarak kullanılır. Bu edat, inne ve benzerleri grubundandır.
cümlenin başına gelirken, enne edatı cümlenin içinde yan cümleciğin başında kullanılır.
أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّداً رَسُولُ اللَّهِ
MuhaMMed'in ALLAH'ın Rasûlü olduğuna şâhidlik ederim.
Şâhidlik ederim ki MuhaMMed ALLAH'ın Rasûlüdür.


Kelime-i Şehâdet;''Eşhedü en lâ ilahe illâ Allah ve eşhedü enne MuhaMMeden abduhu ve resûluh!''
anlamı;“Ben şahitlik ederim ki Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine şâhidlik ederim ki Hz. MuhaMMed (s.a.v) O’nun Kulu ve Rasûlüdür'' anlamına gelir.

ŞEHÂDETe İŞTİRAK için=> İdrâk->İrade->İlim ile KELİMEyi anlamak gerekiyor.

ResimMuhaMMedî MeLÂMet İ’tidal YOLumuzda; İnsan AKLı ki =>El Âlim ve El Alîm celle celâlihu Esma Yüklemesi OL-up, İlâhi-MuhaMMedî Masdar-Mazhar-Menba’ ve Son UÇ-ta Melce’ Merkezidir..

İlk Eşhedü En LÂ'sını, Zâhirde/AKIL ile anlamaya başlıyor. Ben "ben" diyerek nasılda benliğinin İNKÂRını ifâde ediyor.

İkinci Eşhedü Enne ile Bâtında/NAKİL ile Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin NÛRunun ->MAZHARı-MASDARı-MENBA’ı-MECRA’ı olduğunun müşâhedesine varıp İKRÂR ederek Kelime'ye ŞEHÂDET ediyor.

BeBe->BaBa->DeDE->TORUN
->DÖRt ÂLEMde->ÇİLLe ÇAGı!.
HeR SoNUÇa=>SeBeB-SORUN,
=>ŞEYy TORBAsı=>AKıL BAGı!.


Kelime-i TEVHİD; ''-> İlâhe->İllâ=>ALLAH!'' AKLın imtihÂNıdır.

''Allah'tan başka ilâh yoktur.'' anlamına gelir.
Kelime-i TEVHİDin görünen AKLımızın anladığı Zâhir yüzüdür ve ilk bÖLÜMüdür.
İkinci B/ÖLümü ise Bâtın yüzüdür. N/AKİL, MuhaMMedî OKULda OKUmak için gereklidir, ''MuhaMMede’r Resûlullah.'' MÜHRü, MuhaMMedî GÖNÜLe nAKŞedilmiş Islak İMZAsıdır.

Resim
MuhaMMedî İnsÂN kendi DEVRi içinde DÖNgüsünde YÜZer!
İNSÂN =>BAKmak=>GÖRmek=>TEFEKKüR=>ANLAmak=>İNANmak=>AMEL Etmek..
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

nOt:12.ci mesajımızın, 3.nci bölümü

1997 yılıydı Rahmeti bol olsun Hatice’m İLİM öğrenme hevesimizden dolayı KurÂNKerim’den bazı Âyet-i Kerim’eleri gün içinde VİRD olarak ÇEKmenin sağa-sola kaymadan ARADIĞIMıza ulaşım vesilesi olacağını söylemişti.
ÇEKen ÇEKTİREN ile “BİZ BİR-İZ!.” olmanın SıRRı için tedâvi şarttır, ŞİFÂ ise MuhaMMedî Hastaneye GİRiş yapmakla mümkündür.
GİRdikten sonra bize ne korku nede hüzün vardır, El TÂBİBin ELİ elimizin üzerindedir.

SEYR-i SÜLÜK’ümüz için VİRD edindiğimiz Âyet-i Kerim’e ve Hadis-i Şerif ile DUÂmızı perçinleyelim إِن شَاء اللَّهُ

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem DUÂsında.: “ALLAH’ım! Bana bâtılı bâtıl olarak gösterip, ondan kaçınmayı, hakkı hak olarak gösterip, ona tabi’ olmayı nâsib et. ALLAH’ım! Bana eşyânın hakikatini göster!.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
Resim---Alleme’l- insâne mâ lem ya’lem.: İnsâna BİLmediği şeyleri öğretti.” : Ki O, KALEM ile öğretti.(Alak 96/5)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’ın ilk yarattığı şey, AKıLdır" buyurmuştur.
(Ebu'l-Hasen Ali b. Sultan Muhammed el-Karî, el-Mevzuatü'l-kübrâ, thk. Ebu Hacer Muhammed es-Said b. Besyunî Zağlul, Karaçi, ts., s. 82; İsmâil b. Muhammed el-Aclunî, Keşfü'l-hafâ.)

ResimİÇim ->hEMdEM
DIŞım -> hASta!.
zEHir<->ZeMZeM
->“AYN”ı TAS’ta!..


Hepimizin sosyal çevremizle birlikte, yaşama zorunluluğumuz vardır.
Yok diyemeyiz çünkî minimuma indirseniz de, yine de zorunluluk kaçınılmazdır.
Önemli ve önemsiz gibi gördüğümüz pek çok olayın YAŞAnması, aslında bizim sınavımızdır.
Önemsiz gibi gördüklerimizde ise pek çok SıRR saklıdır.
Bu İmkÂNlar doğrultusunda İmtihÂN edilmekteyiz.
Her biri bir ZUHURAT ZEVKİdir.
SÖZ ve SOHBETler, YAŞAm kalitemizin skalasını arttıracaktır..
MeryemRRını, idrak etmemizi sağlayacaktır.
YAŞAnan olaylara ne kadar tahaMMül edip edemememiz bize bağlıdır.
Bir kimse bir başkası için imtihÂN olamaz.
Bir kimse bir başkası için uyuyamaz, yemek yiyemez, su içemez, tuvâlete v.s gidemez.
KuLLuğun gereği her birey, kendinden sorumlu ve zorunludur.
İmtihÂN sorularının cevâblarını kendisi; “Bil->BUL->OL=>YAŞA!.”’mak zorundadır vede sorumludur.
Bunun için tek sermâyesi vardır oda SADAKATıdır. O sermâyeyi çok iyi kullanması gerekmektedir.
Bütün bu açılımların NÛR olarak saçılaBİLmesi SADAKATına bağlıdır.
ALLAHu Zûl-CeLâL’in izni ve inâyetiyle RaBBü’l-Âlemîn'e SÂDIK kalarak, ReSûlullah saLLallahu aleyhi ve seLLem’e SADAKATıdır.

ResimBU ki NE İŞş
GİdiŞş GELiŞş
Hâdi >KONuŞş
NÛRye >NÛRiŞş!.


Her İnsÂNın AKL algılamasında SANALdan->GERÇEKliğe geçişin, mutlaka HAKİKAT noktası vardır.
Beğendiğimiz bir söz vardır; "Bir ileri, iki geri!"
Bir arpa boyu yol alınamayan durumları etsede, bizce öyle değildir.
Her ileri atılan bir adımın ardından, sonra geriye dönüşler, daha iyi ÂNmamızı SAĞLayacaktır.
Her hangi bir konuda SAĞLama işlemini yapmamızın önemini öğretecektir.
Yeni öğrendiğimiz bir bilim dalıymış.
Hatice’miz aklımıza geldi güldük. "Olur olmaz her şeye maydonoz olma!." derdi de!
Yeni bir bilim dalı türemiş, Herbokoloji pek çok bilim dalında diplomasız olupta konuşanlara-yazanlara Herbokologlar deniyormuş.
İbrahim Abimizin dediği gibi; "Urfa’da Oxford vardı da biz mi gitmedik." Diyemeyiz. Oxford bahânesinin arkasına sığınamayız Yeter ki OKUmayı TÂLEB edelim, mutlaka TÂLİB çıkılacaktır.
Diş dr. Bahar'cığımızın kızı dr. tezi hazırlıyormuş Meşe ağacı ana konusuymuş, yardım taleb ettiler.
Tabikii neden olmasın dedik. Bir Herbokolog olarak her konuda hizmete hazırız.
Araştırma hazırlıklar hemen yapıldı gönderildi. Sahada çalışmamız kaldı.
Kızına Herbokologmuş dersin, işimiz GÜBRE canım dedim
Herbokolog'u hiç duymamış bir kahkaha attı ki!

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İlim Çin'de de olsa ona tâlib olun. Çünkü ilim her Müslümana farzdır.” (Beyhakî, Şuabu'l-İman-Beyrut, 1410, 2/253)

MuhaMMedî isek, MuhaMMedî Metodu, her konuda her alanda kullanmak gerekiyor.. MuhaMMedî Mehamet, apartmanımızdaki yetimden, mahallemizdeki hastadan v.s her şeyden haberi olmayı gerektirir..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Komşusu aç iken, tok yatan mü’min değildir.” buyurdu.
(Buhârî, Edebü’l-Müfred, sh.52).

Bütün mesele; GÜBRELiği GÜL BAĞI ETmek!

Resim GÜBRELiği===->GÜL BAĞI Ettim,
===>HEP GÜL<=>ÇİÇEKk SEVdim!.
==>ÖMRüM==>ÇİLLe ÇAĞI Ettim,
HAKk’ta HAYRı GERÇEKk SEVdim!.


10.09.2023.. 12:37
brsbrsm... gmlkkasayişcevlânımızzz..

Çözülecek bir sorunun doğru çözülüp çözülmediğini anlamak için, Matematik terimi olan SAĞLama İşlemini yapmak zorundayız.
Öğrenim hayatımızda pek çok kere SAĞLama İşlemi yapmışızdır.
"Toplama->Çıkarma->Çarpma=>BÖLME!"den Oluşan, matematiğin DÖRT temel işlemini HAYatımızın DÖRT’e taksim edilmiş, her aşamasında zım ve L-ÂYIKtır.

Resim---Câbir radiyallahu anhu.: “Yâ Resûlullah!. Anam-babam sana fedâ olsun, ALLAH’ın her şeyden önce ilk yarattığı şeyi bana söyler misiniz?” diye sordum. Şöyle buyurdu.: ”Ey Câbir! Her şeyden önce ALLAH’ın ilk yarattığı şey senin Peygamberinin Nûrudur. O nûr, ALLAH’ın Kudretiyle onun dilediği yerlerde dolaşıp duruyordu. O vakit daha hiçbir şey yoktu. Ne Levh, ne Kalem, ne Cennet, ne ateş/Cehennem vardı. Ne Melek, ne Gök, ne Yer, ne Güneş, ne Ay, ne Cin ve ne de İnsan vardı.
ALLAH mahlukları yaratmak istediği vakit, bu nuru
DÖRT parçaya ayırdı. Birinci parçasından Kalemi, ikinci parçasından Levh’i (Levh-i Mahfuz), üçüncü parçasından Arş’ı yarattı. DÖRTüncü parçayı ayrıca DÖRT parçaya böldü: Birinci parçadan Hamele-i Arşı (Arşın Taşıyıcılarını), ikinci parçadan Kürsî’yi, üçüncü parçadan diğer Melekleri yarattı. DÖRTüncü kısmı tekrar DÖRT parçaya böldü: Birinci parçadan Gökleri, ikinci parçadan Yerleri, üçüncü parçadan Cennet ve Cehennemi yarattı. Sonra DÖRTüncü parçayı yine DÖRTe böldü.: Birinci parçadan Mü’minlerin basîret nurunu/iman şuurunu, ikinci parçadan -marifetullahtan ibaret olan- Kalblerinin nûrunu, üçüncü parçadan Tevhidden ibâret olan Ünsiyet Nûrunu ( İLâhe iİLLâ ALLAH MuhaMMedu’r- ResûLuLLAH Nûrunu) yarattı.” buyurdu.
(İmâm Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibbân, El İhsân XIV-312/6404; Kastalanî, Mevâhibü'l-Ledünniye: 1/6; Krş. Aclunî, I/262-6)

Bu Hadis-i Şerif bizim için çok önemlidir. DÖRTlü sistemleri anlamamız için çok önemli bir kaynaktır.

---Neden sürekli DÖRTlü sistemler üzerinde duruyoruz?

Neden mi? daha iyi anlamak için tabi’ ki!
Pilot eğitimi almadan Uçak kullanamazsın, oturduğun yerden "DevrÂN-ı->SeyrÂN-ı->CevlÂN-ı=>HAYR-ÂN-ı!" seyredemezsin.
UÇağın kokpitinde OTURur DURursun.
MuhaMMedî GÖNüL Gemisinin yakıtı TEVHÎD’ir. TEVHÎDsiz-yakıtsız gemi hiç bir zaman yol alamaz!
Gemini hiç bir zaman yüzdüremez, deryalara SaLLamazsın. Uzaklara daLLar dalar durursun ÇoCuk!
TEVHÎD.: İsLâm DiNinde.. "LÂ İLÂHe=>İLLÂ ALLAH.: ALLLAH’tan başka =>Hiç bir İLÂH YOKtur!." DEmek.. DUYmak.. ve UYmaktır..

MuhaMMedî Teknik TasaVVufta sistemlerin öneminden sürekli bahsediyoruz.
KULLukLa SORumLu =>DÖRT Letâifimiz var; "Beden->Nefs->Kalb=>RÛH!"
Ve; DÖRT İŞLemimİZ OL-ÂN-> "-> İlâhe->İllâ=>ALLAH!"
Beden tıpkı portakal kabuğu gibi tümünü kapsar ve cem' eder.
TEVHÎD; her DÖRTlü sistemin, formüLünün açılım İŞLemidir!
Resim
AKL bu sistem içinde imtihÂN edilir.
Onun için diyoruz AKLımızı Yüce Kitabımız olan KurÂN’nın KEREM tarağıyla taramamız gerekir.
AKLımız kördüğüm olmadan, düğümlerini çözmemiz gerekmektedir.
Resim
Kemâlâtın ileri safhalarında YAŞAnılan "SıRR ->Hafî ->Ahfâ ->AKDES!" ise Letâif Makamlarıdırlar.

Resim---Resûlullah sallALLAH u aleyhi vesellem.: “Men arefe NEFSehu =>fekad arefe RABBehu.: NEFSini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)

SAĞLama işlemleri neden bu kadar önemli dersen?
Dünya debdebesine DALLarak üstünü örttüğümüz pek çok ÂY-ET’i, yani yüklenen verileri tekrar değerlendirerek SAĞLamasını yapıyoruz. ALLAHu Zü’l-CeLâL’in yarattığı KüLLî ŞEYy’in de, AMAÇının mevcudiyetini göstererek "İZz OL-ÂN!" ÂY-ET-i KERİM’e, kelime olarakta açık ve seçik olarak bize AYmamızı ve ÂYIK olmamız ve KERİM olana BAĞLanmamız gerektiğini-gerekliliğini söylüyor.

ResimBu ÂLEM==>KESREt DENİZ-i,
VAHDEtte=>DAMLALar BİZ-i!.
NAHNU SIRRInda==>YAŞArız,
SEV-SEViLde==>BİZ BİR-İZ-i!.


3 mesnet NOKTAsı; Beden->Nefs=>AKIL!
3+1=4 hayvan; TAV-Ş-ÂN KUYruğu->ISTAKOZ->İpek böceği=>ANKEBUT evi! Üzerinde ÇALIŞmamız gerektiği kanaatine vardırdı.

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim---Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.” (Necm 53/39)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sizin için beni en çok korkutan şey, hevâya (şehvetlere) uymanız ve UZUN EMELdir. Hevâya uymak HAKk’a ulaşmanızı engeller. UZUN EMEL ise Dünyâ sevgisinden kaynaklanır!.
Dikkat edin!. ALLAHu TeALÂ Dünyâyı sevdiklerine de sevmediklerine de verir. Fakat bir kulunu sevdiği zaman ona İMÂNı bahşeder.
Dikkat edin!. Bazı insanlar DİNin, bazıları ise Dünyânın derdine düşerler. Sizler DİNin derdine düşün, Dünyânın kulu kölesi olmayın.
Dikkat edin!. Dünyâ arkasını dönüp gidiyor. Âhiret ise yönelmiş, size doğru geliyor.
İyi bilin ki =>Sizler amelin olduğu fakat hesabın olmadığı bir Dünyâdasınız; amelin olmadığı Hesab Gününe doğru yaklaşmaktasınız!.”
buyurmuştur.
(İhya, V, 115; Kenzü’l-Ummâl, nr. 44167)

Resim---İbnu Mes’ud radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, birgün yere çubukla, kare biçiminde bir şekil çizdi. Sonra, bunun ortasına bir hat çekti, onun dışında da bir hat çizdi. Sonra bu hattın ortasından itibâren bu ortadaki hatta istinad eden bir kısım küçük çizgiler attı. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bu çizdiklerini şöyle açıkladı.: "Şu çizgi İnsÂNdır. Şu onu saran kare çizgisi de ECELidir. Şu dışarı uzanan çizgi de onun EMELidir. (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük çizgiler de MUSİBETLerdir. Bu musibet oku yolunu şaşırarak İnsÂNa değmese bile, diğer biri değer. Bu da değmezse ECEL Oku değer!.” buyurdu.
(Buharî, Rikak 3; Tirmizî, Kıyamet 23, (2456); İbnu Mâce, Zühd 27, (4231) Hadis No : 0144.)

Resim
Hendekte bir tavşan uyuyordu, uyuyordu.
Tavşan bana baksana yakışmıyor bu sana.
TAVşÂN kaç, TAZI tut, TAVşÂN kaç, TAZI tut.

Kaçımız bu çocuk oyununu oynamadık ki!
Tavşana kaç tazıya tut DEYİMİ; Birbirine karşı olan tarafları çatışma için kışkırtma, davranışlarında yüreklendirme olarak tanımlanıyor.
Biz ise bir şeyin İÇ yüzünü anlamak için uygulamalı eğitim alıyoruz.
Ne olacak hemen hemen hepimizin oynadığı bir çocuk oyunu işte denebilir.
Bizde zaten DÜNYA sAHnesinde, çalınan OYUNu OYNAmıyormuyuz.

وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Resim---Ve mâ hâzihi'l-hayâtu'd-dunyâ illâ lehvun ve laib (laibun), ve inne'd-dâre'l-âhırete le hiye'l-hayevân (hayevânu), lev kânû ya’lemûn (ya’lemûne).: Ve bu Dünyâ Hayâtı, oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Muhakkak ki Âhiret Yurdu, elbette o gerçek hayattır. Keşke bilselerdi.(Ankebût 39/64)

Hayatta her şey bir şeye Blı olarak yaşamak zorunda değilmidir?
Onun için ZORr İŞş! Denmekte! Kolay değildir.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

nOt:12.ci mesajımızın, 4.ncü bölümü

ALLAHu Zü’l-CeLâL’in RIZÂ'sına RÜCU’ için İlliyyîn’den Esfelin’e getittirildik.
"MutLak SEVGİLİ!"miz için; bu çÖLde hepimiz birer mecnûn olduk, LeyLâ’sını yana-yalkıla arayan!
Üçlü sistem olan; SEVen<->SEVilen=>SEVGİLİ! misali

Resim«HeRKes;
ESFELîN'den< == >İLLYyîN'e ==>CENÂBetLikten< == >CENÂBLığa ÇIKar.. ki =>BUdur MuhaMMedî MiR'ÂC!.»


Dün genetik bir arıza olan taşikardiyi misâfir ettik, uzun zamandır gelmiyordu, biraz hasbihal ettik!
Herhangi bir sebebe bağlı olarak kalb hızın dakikada 100 atımdan fazla olmasıdır deniyor, bizimkisi aralıksız iyi vuruyor 200’e yaklaşıyor.
Bir saati geçince biraz SARsıyor tabi’ki.
ALLAHu Zü’l-CeLâL’in izni ve inâyetiyle, Resûllullah SALLahu aleyhi ve SELLem Efendimizin hörmetine SALLavatımızı da çekerek SEVgiLi kardeşim, ARKadAŞIM KurÂNKERİMden şifa âyetlerinin esintisini üzerimize niyaz ettik..

Tak! taşıkardi SARsıntısı geçti, normale döndü KALB ritmi!
Normale döndü de KALBin her şiddetli vuruşundaki YÂ HAKK, YÂ HÂYY celle celâlihu’da sessizliğe büründü.
Bu durum artık bizim için olağan, bu araz ile birlikte HAZzıda YAŞAtılıyoruz.
Niye bunları yazdık. Kiminle ARKadlık ediyoruzu iyi ANLAtaBİLmek için.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, kiminle arkadaşlık ettiğinize bakın!." buyurmuştur.
(Hâkim.)

Kardeş ->çeğizim ve'l-Hasılı durum bu!
Bu mesajlarımız çalakalem yazılmıyor, üste belirtildiği gibi her konunun, her kelimenin ön hazırlık çalışmasını yapmak zorundasınız.
Çünki çok sistematik kavramlar var, yazdığınız konu ile ilgili konu içinde yazarak yansıması var.
Pc başında en az günde 4-5 saat bifiil, konunun içeriğine göre kaç gün sürer belirsizdir.
Acelemiz yok HAZM ederek إِن شَاء اللَّهُ
O çalışma saatleri içinde yoğunlaşmak için, izole bir yaşam sürmek gerekir.
Artık DIŞarda ki hayat etkisizleşmeye başlamıştır, etkileşim azalmıştır.
Etki ->Tepki! Dersek!
Her hangi bir konunun "İlim->İrâde" =>ETKİsinin engellerini kaldırarak "İdrâk->İŞTİRÂK"=>TEPKİmesinin yansıması olan YAZmaya, yani eyleme dönüşmesini SAĞLamamız gerekmektedir.
Daha sonrasında da yaşamsal faktörlerin içinde fikir sörfü zâten devâm eder. Bu seni İSTEK gönderdiğin sürece hiç bırakmaz.
Tekrarlıyalım yine konu her ne ise; “MuhaMMedî ÖZELLik ve güzELLik V/ERi MELEKELeri”, DÜŞünce denİZine sokar.
Pek çok kişi.: “Bizde bu özellikler yok! verilmemiş ki!.” derler. Hayır öyle değildir.
Güncel hayatımızda o kadar açıktır ki; ARZ->TÂLEB meselesi gibi terimlerde olduğu gibi TasaVVuf hayatın her alanında, her zaman İÇindedir, İÇ <= > İÇedir.
->KAPA sisteminde olduğu gibi ya TÂLEB eder arsınız, yada KAPAtır TÂLEB etmezsiniz.
ALLAHu Zü’l-CeLâL her zaman kişileri TERCİHlerinde HÛR bırakmıştır.
ARZ ve TÂLEP; ne olduğu BİLindiğinde DIŞ DÜZENi sağlar, her biri YAŞAmadan anlaşılmaz.
ARZ ve TÂLEB; BULuştuğunda ise İÇ DENGE dediğimiz NOKTAya ulaşılır إِن شَاء اللَّهُ

Bütün Esmâların KuVVesi yani MELEKeleri şartsız herkese yüklenmiştir.
RAHMANiyyet->RAHİMiyyet
ŞARTsız->ŞARTlı gibi düşünebiliriz.
ŞARTsız olan TOHUMdur, ŞARTlıya bağlanan ise TARLAdır. Elinizdeki var olan TOHUMu TARLAya ekip ekmeme İŞşi kişinin TERCİHine bırakılmıştır.

Resim KulihvÂNi; BİZim YOLumuzda TOHUMlama ve MÂYEleme diye bir mefhum vardır.
Bazı kelimeler, Söz- Sohbet-Zevk ve HaZZ gibi DÖRT'lüler söylenir bekler.
Gün gelir hepsi yeşerir.
Kendi içinde mayalanır.
Kendi güzelliklerini açmaya başlar.
Varsa uymayan yerleri budanır, traşlanır hİZmet edilir.
Hepimiz Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’e benzemenin YOLlarını birlikte ararız, zâten bu MuhaMMedî MeLÂMet’in sistemidir inşae ALLAH.
09.02.2013/tl.skypyzşm

ALLAHu Zü’l-CeLâL VECH-YÜZ Esmâ'nın 99’unu kendimizi yani NEFSimizi tanımamız ve BİLmemiz için yüklemiştir.

Kelime anlamı;vech / وجه Yüz, Sebeb, ilgi, münasebet, vasıta, yüzey.; Kerremallahu veche “Allah yüzünü ak etsin” anlamında bir duâ ve saygı sözü.

Resim KıtMÎRimİZ, ''Ondandır ki ALi kerremallahu veche SıRRına eren İLİM Şehrine SALLeder-ULAşır!.'' demektedir.

Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.: “Ben İlmin Şehriyim =>Ali Kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan girmelidir!.” buyurdu.
( İbn-i Abbas radiyallahu anhu’dan; Hâkim-i Nişaburî Müstedrek C. 3 S. 126)

Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.: “Ben Hikmet Eviyim =>Ali Kapısıdır.” buyurdu. (Tirmizî Sahih C.2 S. 399.)

Bütün şuursuzca kendi koyduğumuz ''Bedel->Kıyas->Şart=>SEBEB!'' ölçülerdir. Bu kendimizin kendimize koyduğu nankörlük kalıplarından AKLımızı çıkarmamız gerekmektedir.

Resim ''BEDELiz ->KIYASsız ->ŞARTsız ->SEBEBsiz ->SAYIsız->SINIRsız ->SıRRsız!.''

MuhaMMedî İNSÂNın 7 Kemâlat makamını YAŞAyacağı Nİ’METi AKILdır;''Bil->-Bul->OL=>YAŞA!'' sistemi DÖRTSıRRında gİZLenmiştir.

ResimMîM-in MihENgi
>AŞKın AhENgi
YÂR YEDi rENgi
YOL Ehl-i Beyt’in!..


İşte burada MuhaMMedî ŞÛUR devreye girmelidir. MuhaMMedîsiz şûur, ŞEYTANın İşidir, ŞEYTANlaşmış insanların işidir.
Nemrutluktur, firavunluktur, ebu Cehiliktir.
MuhaMMedî OLaBİLmek için; MuhaMMedî ŞÛUR-> MuhaMMedî NÛR-> MuhaMMedî SÛRUR=> MuhaMMedî O-NÛR! gibi her biri birbirinden değil, hepsi birbiri ile çok kıymetlidir. Birini bir diğerinden üstün tutma söz konusu değildir, sistem işlemez.

MuhaMMedî DÖRTlü sistemini çok iyi anlamak gerekir.
sANAl sitemiz MuhaMMedîNÛR’uru, çok iyi düşünmek, çok iyi ANmak ve UYgulamak gerekir.
UYgulamadığımız her şey HAYALdir.
DeRBeNTLiMin dediği gibi ->''Osuruktan teyyare!''ye binmektir.
Bindiğini sanmaktır, yediğini sanmaktır, gördüğünü sanmaktır v.s v.s işte böyle gider hüsrana doğru!

Resim ''Önce İstidad->Sonra ÜSTÂD!''

İstidad; yetenektir.
VAR olan MuhaMMedî ÖZELlik ve güzELlik V/ERİlerini açığa çıkarmak bizin TERCİHimizdir.

MuhaMMedî İnsÂN kendi DEVRi-SEYRi->CEVLi=>HAYRı için, HAKk olan zaman DÖNgüsünde BİR ÂN YÜZer!
BİR ÂN YÜZer ve başka bir şansı yoktur, onuda çok iyi değerlendirmek zorundadır.
MuhaMMedî İNSÂN =>BAKmak=>GÖRmek=>TEFEKKüR=>ANLAmak=>İNANmak=>AMEL Etmekle sorumlu ve de zorunludur.

100-99 ile kendimizi=1 Esmâ ilede RaBB’ımızı TANır/BİLirİZ!
(VECHi, İlim bir nokta idi. başlığımızda işleyeceğiz.) VECHi iyi düşünmek gerekir.

Resim---Resûlullah sallALLAH u aleyhi vesellem.: “Men arefe NEFSehu =>fekad arefe RABBehu.: NEFSini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur. (Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)

Resim
Fırka-yı NÂCiYye gemisi.. SeLâM OLsun MuHaRReMe!..

ALLAH celle celâluhu
MuhaMMed aleyhi's-selâm
Ali kerremullahi veche
Fatıma aleyha's-selâm
Hasan aleyhi's-selâm
Huseyn aleyhi's-selâm.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ehl-i Beytim Nuh’un Gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur.” buyurmuştur.
(Hâkim, Müstedrek, III, 151; İ. Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638.)

İnsÂNın yaratılışında verilen bir işi yapabilme yeteneğine (kuvve, meleke) sâhib olarak DOĞar.
İşte bu yüzdende İnsÂN TERCİHinde hür bırakılır ki bu da İmtihÂN gereğidir.
Bu verilen yeteneği MELEKEyi KULLANdı mı? KULLANMAdı mı?
YAP dediğimizi yaptı mı?, YAPMA dediğimizi yapmadı mı?

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz.:“Mü’min mü'minin aynasıdır.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 49; Tirmizî, “Birr”, 18)

Hayır herkeste var olan MELEKElerin harekete geçirilmesi gerekmektedir, çünki üstü ÖRTülüdür.
MuhaMMedî ÖZELLik ve güzELLik V/ERi MELEKELeri”, Nâsib->KISMET İŞşini anlatırken de açıklamaya çalışıyoruz. Tekrar anlatmamıza gerek yok sanırım.
Etki->Tepki, Taleb->TALİB bu kelimeleri bu yüzden açıklamaya çalıştık.
Konu başlığının açılımı olan her şeyin(Âyet-i Kerim’e ve Hadis-i şerifler, harfleri içeriğine göre büyük, noktalamalar, renklendirmeler, resim ve gifler v.b) S->=>LÂMası yapılır.
Yine seneler önceydi ÇİLEnin tavan yaptığı 2006 yılları!.
365 gün Armodillolar her yönden saldırıyordu. Gerçekten AKLın temiz kalabilmesi çok zordu.
Ve’l-hasıl ZORr İŞşti!.

Emire, çocukluk ve ilk okul arkadaşımızdı. Sonrasında İmam Hatipte okudu. KurÂN elif-basını ilk öğretendir. ALLAHu TeaLâ kendinden ganî ganî razı olsun üzerimizde onunda hakkı vardır.

O yıllarda henüz ADını koyamadığımız İLİŞKİmizin hamilelik yıllarıyMıŞş!
DOĞması için, “MuhaMMedî B/!” için alt yapı kuruluyorMuŞş.

MuhaMMedî ÖZELLik ve güzELLik V/ERi MELEKELeri”, İle yeni yeni KENDİsinin ÖRTüsünü açıyor ve tanışma B/İLEliği başlatıyorMuŞş. Aramızda ki anlayış ve tarz farklılıkları göze batıyordu tabi’ ki, ona göre bu durum garip, olması uçuk v.s idi.
---İyi güzel söylüyorsun harfleri büyütüyor veyâ içinden çekiyor veyâ tersten okuyorsun v.s v.s Türkçede tamam da ya Alman olarak doğsaydın o zaman ne yapacaktın. Kocası İmam olduğu için görevli olarak Almanya’ya gönderilmişti, o sıralar.
ALLAH celle celâlihu sonsuz ilim ve kudreti ile yarattığı kâinatta kusursuz SÛNNETULLAH Sistemi kurmuş arkadaşım.
Hiç şüphemiz yok ki Alman da doğsaydık bile bu ilmini, Almanca öğretecek bir sistemi mutlaka olacaktı.

Yıllarca paniklerimiz çok atak yaptı gerçekten çok korktuk ve çok ağladık.
Yanlışlık yapmaktan, özensizlikten, ciddiyetsizlikten hep korktuk, ALLAHu Zü’l-CeLâLe hep sığındık.
Yâ ÂZİZ ALLAH CeLLe CeLâL'i, ya D/UYmazsak!

Resim ===>EUZû İLe TAŞLamak,
=>BESMELE İLe BAŞLamak,
=>HİZBuLLAH=>İLe BİLeLik,
NAHNU BİZ BİR-İZ YAŞAmak!.

---Bu kadar niye uzun açıklamalı yazıyorsun?

Uzun açıklamalı yazmasaydık anlıyamazdık, 12.nci BÖLümün sonunda MuhaMMedî DÖRTZEVKi ancak ÂNyaBİLdik.

ResimDün-Bu Gün-Yarın ÂN
OL-muş OL-acaktır OL-ÂN
NEFSini BİL-irse İNS-ÂN
cÂN-a CERR-y-ÂN GEL-ir BiR ÂN!..


05.08.10 12:02/G e m l i k-bck nur-ye!...
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

nOt:12.ci mesajımızın, 5.nci bölümü

B/AKıp G/ÖRmeye çALIŞtığımız “GÖNÜL AYN”amızda, KALB Kulağımıza DÖRT SıRR üfürüldü D/UYduk إِن شَاء اللَّهُ

Nuriye->NurİYyE=>NûR-Ye!
Seyr-i SÛLUK veyâ Seyr-i SEFERi bu kadar çabuk ÇÖZemezdik!

Yâ RABBenâ!.
Yâ HAYyu’L-HAKk!.
Yâ HAKku’L-HUUu!.
Yâ ALLAH celle celâlihu!.

Ez-CÜMLe;===>EUZû İLe TAŞLamak,
=>BESMELE İLe BAŞLamak,
=>HİZBuLLAH=>İLe BİLeLik,
NAHNU BİZ BİR-İZ YAŞAmak!.

Eşhedu en lâ İlâhe İllâ ALLAH eşhedu enne MuhaMMeden abduhu ve rasûluhuBİZ BİR-İZ BİLEliğidir..

Anladığımız kadarıyla NÛRULLAHın tüm verileri; “NÛR-u NÛN=>NÛR-u MÎM =>NÛR-u MuhaMMed =>NÛR-u ABDullah!” olan İnsÂN İLİK’ine kotlanmış.
DeM bu DEM içinden gelen tüm veriler “İlim->İrade->İdrâk=>İŞTİRÂK!” ederek kan akışı ile birlikte bütün HÜCRElere aktarımını SAĞLamakta
Her şey görüldüğü gibi, vâzifesi ne ise, İşini en iyi şekilde yapıp HİZMET etmekte.

Resim KulihvÂNi; "PîR =>Arapçada yaşlı, pîr-i fâni kocamış" anlamlarındadır.
NuR-u MÎM düzlemdir, 3 boyutsuz yaşayamazsın.
Hatem Çemberini, NÛR ile BİLEliğini çevirmeye çalışırsan KÛREdir, zeRReden küRReye
NÛR’u-MÎM Çemberinde akıl ->yarı çaptır.
AKLın tekeMMülü “Eşya-> Olay->Zaman=>ZANN!”’a bağlıdır.
NÛR-u NÛN=>NÛR-u MÎM =>NÛR-u MuhaMMed =>NÛR-u ABDullah..

KİME HİZMET?” Sorusu geliyor!
Tabi’ki halifesi olan İnsÂN’a!

Resim«Kişinin AkıL FiŞinin Prizi =>Kendi KaLbindeki Nûr-u MuhaMMed Fişidir ==>>HabLi'L- Verîd FiŞidir ve onun İÇindeki CÂN CeryÂNı NURÛLLAHtır!.»

“Üç Mesned Noktası vardır; BEDEN->NEFS->AKILdır.”
Üç mesned noktasını ÂNyaBİLmek ve ÂNtaBİLmek için OKUrken;

Habli’l- Verîdi’miz, TEK BAĞLantı İPimiz OL-ÂN AKLımızın ne büyük bir ni’met olduğuna ŞAHİD olduruluyoruz.

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---Ve le kad halakne’l- insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min habli’l- verid.:Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve BİZ o’na şah damarından daha yakınız.(Kaf 50/16)

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---Ve iz ehaze rabbüke mim beni âdeme min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm alâ enfüsihim elestü bi RABBiküm kâlû belâ şehidnâ en tekulu yevme’l- kiyameti innâ künnâ an hazâ ğafilin.:Kıyâmet Gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye RABBin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhid tuttu ve dedi ki: BEN sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhid olduk, dediler.(A’râf 7/172)

Pc.mizin ANA KARTı vardır hepimizce malum o olmazsa pc çalışmaz.
Bizim ANA KARTımızda AKLımızdır.
NÛRULLAH=> NURu-MÎM’e gelen tüm verileri kan akışı ile bütün HÜCRElere aktarımını sağlıyor.
(geçen yıllarda Mitokondri ile ilgili bir yazımız olmuştu.)
Mitokondri, hücre içindeki ''enerji santrallerimiz'', hücrelerimizin temel enerji biriminin üretildiği yerlerdir. Asla depolanamaz, her saniye üretilmelidir ki bunu da mitokondrilerimiz üretir, Mitokondriler bu enerjiyi hücre içi solunum ile sağlar.
Mitokondri babadan geçmez, anneden geçer, DİRİden DİRİye ve göbek BAĞı ile HAVVA aleyhi's-selam anamızdan bize kadar gelmiştir ve kıyamete kadar da DİRİlik ZİNCİRİ aktarıla aktarıla hiç bir değişime uğramadan MuhaMMedî ÖZELlik ve güzELlik V/ERİlerini gelecek nesillerede aktarımını sağlayacaktır.
ALLAHu zü'l-CeLâl'in ne muhteşem SÜNNETULLAH

KÛN feyeKÛN.: OL!. hemen OLur..:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---İnnemâ emRûHû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn (yekûnu).: O (Allah), bir şey irade ettiği (dilediği) zaman O'nun emri, sadece ona: "Ol!" demektir. O, hemen olur.(Yâsîn 36/82)

DeM bu DEM.: Dün-Yarın arakesiti tek gerçek OL-ÂN bu ÂN

Bakın yine AKLın sınırlarının belirsizliği nasıl da karşımıza çıkıyor.
Mitelojide zamanı anlatan kuyruğunu ağzında tutan çember şeklinde yılan figürü vardır.
Hiç bir şey boş yere ifâde edilmiyor ÇoCuk!.
(İlim bir nokta idi! SÖZünü incelerken işleriz إِن شَاء اللَّهُ)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İlim Çin'de de olsa ona tâlib olun. Çünkü ilim her Müslümana farzdır.(Beyhakî, Şuabu'l-İman-Beyrut, 1410, 2/253)

Anlıyabilmek için şöyle örnekleyebiliriz.
ZeRRe-Atom ve KüRRe-Kâinât =>DurmadAN Dönüp dönmede, kelime anlamlarıyla kısaca biliyoruz bunda da hem fikiriz değil mi?
Burada Esmâü’l-Hüsnâ'lara girmeyeceğiz.
Çok uzun bir konu, KulihvÂNi Hocamızın açıklaması yine yeterli olacaktır..

Resim***ASLı-fASLı bir dAMLa SU OLaN İnsanlar ->ALLAHu Zü'l- CeLÂL'in "KÛN!" EMRiyle ->99 "feyeKÛN!" şeLÂLeSÎNden AKmak zorundadırlar.
Çünkü ->ŞAHDamarlarından da AKRABa RABB-Larına KULLuğa ->MuHTaç->MeCBuR->Me’Mur ve de ->MaHKumdurlar!.. ve's-SeLÂMmm..


Esmâü'l-Hüsnâ tıpkı bir eczâne gibidir.
Her derdin devâsı ordadır.
Her birisi tek, emsâlsiz ve kıymetlidir.
Nasıl ki öksürüğün, ateşin, gribin, iltihabın, kabızlığın, ishalin v.s. bir ilacı var ise mânevî âlemde de RABB'ımızın Güzel İsimleri böyledir.
Yeter ki bilinçli ve şuûrlû kullanılsın.


فَاطِرُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجًا يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
Resim---Fâtıru’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), ceale lekum min enfusikum ezvâcen ve mine’l- en’âmi ezvâcâ (ezvâcen), yezreukum fîh (fîhi), leyse ke mislihî şey’un, ve huves semîu’l- basîr (basîru).:O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır. Bu sûretle çoğalmanızı sağlamıştır. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.” (Şûrâ 42/11 )

BEDEN ŞEHRinin YÜZünde 99 Esmânın her birinin işlenebilmesi->NÖRON ve işvenebilmesi->SİNAPS için kavramların önemini ve açılımını anlamaya çalışıyoruz. Çünki ZİKİR çok önemli! ÂNmak, ÂNmak ve ÂNtaBİLmek!
Her YERde ->Her zamÂN ->Her HÂLde =>Her NEFESte; Zikr’i-Dâim-> Fikr’i-Dâim->Şükr’ü-Dâim->SABR’ı-Dâim إِن شَاء اللَّهُ

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Resim---Utlu mâ ûhıye ileyke mine’l- kitâbi ve ekımı’s- salât (salâte), inne’s- salâte tenhâ anil fahşâi ve’l- munker (munkeri), ve le ZİKRULLÂHİ EKBER (ekberu), vALLAHu ya’lemu mâ tasneûn (tasneûne).: Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve ALLAH'ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve ALLAH, yaptığınız şeyleri bilir.// Sana vahyedilen kitaptan bölüm bölüm oku, ilgili âyetlerini uygula. Namazı adâbına riâyet ederek aksatmadan âşikâre kıl. Namaz, meşru olmayan şehevî fiilerden, gayri meşru ilişkilerden, zinâdan, haddi aşmaktan, cimrilikten, ahlâksızlıktan ve şeriatın suç saydığı, haram kıldığı, kamu vicdanının tasvib etmediği, mü’minlerin icrâsında hayır görmediği şeylerden, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yapmaktan insanı alıkoyar. ALLAH’ı zikir, namaz, ALLAH’ın övünç kaynağı kelâmını okumak, ALLAH’ın Dinini tebliğ elbette en büyük ibâdettir. ALLAH’ın Kullarına lütfuyla ilgisi ise en büyük mazhariyettir. ALLAH hile ile kurduğunuz düzenleri, tuzakları ve ilişkileri biliyor.(Ankebût 29/45)

AKLın odaları demiştik.
Bu AKLın odalarında neler olmakta? Biraz gezelim mi?
Nöronlar, sinapslar aracılığı ile birbirleriyle iletişim kurarken bir bOşluk OLuşurMuŞş.
AKIL; BUZsa BUZluk bilgisi!
AKIL; BUZluğunu erittiyse, SU bilgisi!
AKIL; SUyunu Buhârlaştırdıysa, BUHÂR bilgisi!
AKIL;BUHÂRını BULUTlaştırsa BULUT bilgisi!
Yoksa bu bOşlukta bizim tercihlerimiz mi? Saklı
İnsan tercihlerinde hür bırakıldığı yer mi? Orası
Dimın içindeki o bOşlukta “Buz->Su->Buhâr=>BULUT!” Bilgileri gibi KELÂMULLAH ve SÛNNETULLAH burada mı? muhafaza ALTında tutuluyor. “Tecri Min Tahtihâl- ENHÂRru” (Âyet-i Kerime'yi düşün) (Hâlid Rahmetli Babamın adıdır.)

Resim ***"MuhaMMedî MeLâMette; “Lâ ilâhe illâ ALLAH Bahtı, MuhaMMedü’r- Rasûlullah Tahtı” üzerine kurulur!.." vesselâm!

تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Resim---"Tilke hudûdullâh (hudûdullâhi). Ve men yutııllâhe ve resûlehu yudhılhu cennâtin tecrî min TAHTİHÂ'L- ENHÂRu hâlidîne fîhâ. Ve zâlike'l- fevzu'l- azîm (azîmu).: Bunlar, ALLAH'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim ALLAH'a ve PEYGAMBERİne itaat ederse ALLAH onu, zemininden ırmaklar akan CeNNetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.” (Nisâ 4/13)

Yoksa burası Levh-i mahfûzdan gelen hazinelerin odası mı? SıRR odası mı?

AMÂda mâsivâ-çokluk yoktur. TEKlik vardır.

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Resim--- "Yevme hum bârizûn (bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li menil mulku’l- yevm (yevme), lillâhi’l- vâhidi’l- kahhâr: O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhâr olan Allah'ındır." (Mü’min 40/16)

MÜLK, Vâhidi’l- Kahhâr ALLAHu Zü'l-CeLâL’indir.

HAKk’ınZÂT'ının MuTLak BİLiNMeZliğini ifâde eden bir Tasavvuf Terimi..
Kenz-i Mahfî.: Gizli hazine.. saklı define..

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH celle celâlihu.: “Küntü kenzen mahfîyyen fe-ahbebtu en urafe fe halaktü’l- halka li urafe.: BEN gizli bir hazine idim, bilinmekliliğini SEVdim, bilineyim diye mahlukâtı halk ettim/BEN Bilinmeyen gizli bir hazine idim, bilinmek istedim, bilineyim diye halkı (kâinâtı) yarattım!” buyurdu.” buyurmuştur.
(İsmail b. Muhammed el-Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, ve Müzîlu’l-ilbâs Amme’ş-tehera min’el-Ehâdîsi ala el-Sineti’n-Nâs, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut-1988, II, 132. Ayrıca bkz. Muhammed Nasiruddin El-Elbani, Silsile El-Zayıf, 1/166, Suyuti, Durural Muntasar, no. 330, Sehavi, el-Makasıdu’l-hasene, no. 838)

Resim Da'imâ icmâlden tafsile, gelmek üzredir
Dâima tafsilden icmâle gitmek üzeredir..


ZÂT =>SıFaT =>ESMÂ =>EŞyâ =>OLAy =>ZamÂN =>AKIL ALGı ZANNnı<= ZamÂN<= OLAy <= EŞyâ<= ESMÂ<= SıFaT<= ZÂT

LLî ŞEYy’i CEM’i/ASLı ZÂTuLLAHtadır ki, OLAN FASıLLar=>ASLın ZUHURat TECELLîLeridir ve Şe’ÂNULLAHta Her ÂN YENİden Yaratılıp gelmektedir sanki hep AYnısı akan su gibi çeşmeden..
Ancak bu KULLUK BÂZÂRIna gelen KÜLLî ŞeYy yine geldiği gibi AKIp gitmekte geldiği yere.. İnsan ve her şeyy..

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... lah#p97065

gÖRülüyor ki bize iki ŞEYylilik üzere BAHŞ edilen ÖMRümüzde, mâsivânın içinde HATMimizi taMMamlamamızı istiyor..

ResimUYUyAN==>KÂBUS’un GÖRüR!
==>UYANıKk=>UMUD’a YÜRüR!.
HAKk’ı BULur=>HAKk’La OLur,
CeNNet’in->BUrdan GÖTüRüR!.
EMÂNEtin==>HAKk’a=->SÜRüR!.


Resim ***"MuhaMMedî MeLâMette; “Lâ ilâhe illâ ALLAH Bahtı, MuhaMMedü’r- Rasûlullah Tahtı” üzerine kurulur!.." vesselâm!

DİMda ki boşluk o zaman çokluğa geçişte İsrâfil aleyhi’s-selâm’ın SÛRunu üfürerek CeLâL ÖRTüsünü ALTındaki BİLgi melekeleri, ön hazırlık bilgilerinin hazırlatılıp aktifleştirilmek için bekletildiği yer mi?
CeMâL ÖRTüsü ALTında ki Cebrâil aleyhi’s-selâm tarafından BİLgi melekeleri KALBe gelip FUÂD’ta, karanlıktan->aydınlığa mı? çıkıp aktifleşiyor.

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---ALLÂHU NÛRU’S- SEMÂVÂTİ VE’L- ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh (mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh (zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr (nârun), nûrun alâ nûr (nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhu’l- emsâle li’n- nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm (alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NÛRUDUR. O'nun NÛRUnun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) NÛR üstüne NÛRdur. ALLAH, kimi dilerse onu kendi NÛRuna yöneltip iletir. ALLAH insanlar için örnekler verir. ALLAH, her şeyi bilendir.(Nûr 24/35)

Resim
zÂHir-Bâtın HUu!
ARA-KESitte cÂNn..

İNS-ÂNnın CeLâL ve CeMâL arakesiti olan Arâfta kalması yOKsa bu mu?.

اُمَّهَاتِكُمْ خَلْقًا مِنْ بَعْدِ خَلْقٍ ف۪ي ظُلُمَاتٍ ثَلٰثٍۜ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ فَاَنّٰى تُصْرَفُونَ
Resim---"Ḣalekakum min nefsin vâhidetin śümme ce’ale minhâ zevcehâ ve enzele lekum mine-l-en’âmi śemâniyete ezvâc(in)(c) yaḣlukukum fî butûni ummehâtikum ḣalkan min ba’di ḣalkin fî zulumâtin śelâś(in)(c) żâlikumu(A)llâhu rabbukum lehu-lmulk(u)(s) lâ ilâhe illâ hu(ve)(s) feennâ tusrafûn(e).:O, sizi bir tek nefisten yarattı, ondan da eşini var etti. Sizin faydalanmanız için hayvanlardan sekiz çift meydana getirdi. O sizi analarınızın karnında üç karanlık içinde, bir yaratıştan diğerine geçirerek yaratıyor. RABBiniz olan ALLAH işte budur. Bütün kâinatın mutlak mülkiyet ve hâkimiyeti O’na aittir. O’ndan başka İLÂH yoktur. Böyle iken, nasıl oluyor da O’na kulluktan yüz çeviriyor, yanlış yollara sürükleniyorsunuz?" (Zümer Sûresi 39/6)

Anne Karnındaki Üç Karanlık Evre içinde bir yaratıştan diğerine geçirerek; DevrÂN-ı->SeyrÂN-ı->CevlÂN-ı=> HAYRÂN!"ına hazırlık aşaması için mi?.

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا
Resim---Yâ eyyuhâ’n- nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisââ (nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî ve’l- erhâm (erhâme). İnnallâhe kâne aleykum RAKÎBÂ (rakîben).: Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan RABBinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz ALLAH'tan ve akrabalık haklarına riâyetsizlikten de sakının. Şüphesiz ALLAH sizin üzerinizde GÖZETLEYİCİdir.(Nisâ 4/1)

ResimMuhaMMedî KÂMiL; =>YoZ CÂHİLi =>UYKUSUndaki HAYyAL RÜYÂSInın KÂBUSUndan=>
=>UYANDIRan ve GERÇEğe KANDIRan MuhaMMedî HASBî-HABîBî HİZMETçi'dir..


لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
Resim--- "Lekad halaknâ’l- insâne fî ahseni takvim (takvîmin).: Andolsun ki Biz, insanı (nefsini), ahseni takvim içinde-biçimde (en güzele ulaşabilecek özellikte, kıvamda) yarattık.(Tîn 95/4)

Ham AKLımız nasılda param parçaydıda, DÖRT KUŞumuzun DERDine DÜŞürülmüştük!

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِن قَالَ بَلَى وَلَكِن لِّيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِّنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Resim--- ’’Ve iz kale ibrahimu rabbi erini keyfe tuhyil mevta kale e ve lem tu'min kale bela ve lakin li yatmainne kalbi kale fe huz erbeaten minet tayri fe surhunne ileyke summec'al ala kulli cebelin minhunne cuz'en summed'uhunne ye'tineke sa'ya, va'lem ennallahe azizun hakim.: Hani bir zamanlar İbrahim: "Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster." demişti. Allah: "İnanmıyor musun?" deyince; İbrahim: "Hayır, inanıyorum; ancak kalbimin yatışmasını istiyorum." dedi. Allah: "Kuşlardan dört tane tut, onları iyice tanı, sonra her dağın başına onlardan bir parça koy, sonra onları kendine çağır, koşarak sana gelecekler." dedi. Allah, Mutlak Üstün Olan ve En Doğru Hüküm Veren'dir." (Bakara sûresi 2/260)

AŞKk Ateşinin YAŞAnması gereken ÇİLEleri için, KaLB kazanımız->KAFA tasımızda Gece gündüz tesbih gibi, ÇEKiliyorduk KENDİ İMÂMEsine!
Her YERde, her ZAMAN, her HÂLde, her NEFes’te bu başlığımız MuhaMMedî Teknik TasaVVufta aldığımız/almakta olduğumuz talim/terbiye içinde, bir nebzede olsa SEBEB ve SON-> ilişkisini akademik çalışmalar gibi hazırlanılan MuhaMMedî tezimİZ olsun إِن شَاء اللَّهُ
"İlkokul->Ortaokul->Lise=>ÜNİVERSİTE!" gibi.

Resim"GELişi ve GİTişi bir ÂNdır. İnsÂN sonsuz düşünce içinde YAŞAr.!”
2.01.2023/St: 11:30
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

nOt:12.nci mesajımızın, 6.ncı bölümü

ALLAHu Zü’l-CeLâL ZÂTının ULULuğunu ÂNTmak için CeLâL SAHNEsinde, Saltanatının büyüklüğünü CemâL perdesinde ÂLEMİN’ini seyrettiriyor, Halifesi İnsÂNa!.

Bizi derinden etkileyen günlük vird DUÂmızıda ekliyelim;
Allahumme salli alâ seyyidîna MuhaMMedin ve alâ Al'î seyyidîna MuhaMMed!.

"Ey Rabbim ! Zâtın’ın Celâline ve Saltanatının büyüklüğüne yakışır şekilde Sana hamdolsun!"
Resim--- Cebrâil AS, Efendimiz'e SAV, Ebu Zer RA'ın ettiği bu DUÂ hakkında dedi ki.: "Melekler bile onun bu DUÂsına şaşırmışlardır. Senin Ümmetinden kim bu DUÂyı yaparsa, günahları denizin köpüklerinden ve yeryüzünün topraklarının sayısından fazla da olsa, mutlaka bütün günahları afvedilir. Senin Ümmetinden her kim bu DUÂ kalbinde bulunarak sana kavuşursa mutlaka Cennetler ona âşık olur. Sağındaki ve solundaki Melekler o an.: "Ey ALLAH'ın Velîsi (dostu)! İstediğin kapıdan gir!.” diye nidâ ederler" (Hadis'i Şerif, Hâkimi, Tirmizî, Hz Ali kerremallahu vechehu'den rivâyet)

ResimYÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.

==->HÂL-i HAZıR HÂLi=->KUR'ÂN,
==->KULLUğun KEMÂLİ=>KUR'ÂN,
==->Zü’L-CELÂL-i ve’L-İKRÂM’ın,
CEMMü’L-CEM’ CEMÂLİ->KUR'ÂN!.

=>sEN KUR'ÂN’ı=>KUR'ÂN sENi,
==>OKuYORsAN<=>OKuYORsA!.
=>“BİZ” BİLip==>O-sENi-bENi,
ÖMRÜN>RABB’ın dOKuYORsA!.


Bizde deriz ki her şey; ==->Zü’L-CELÂL-i ve’L-İKRÂMından إِن شَاء اللَّهُ

Akıl Buzumuz’u eritmek için MuhaMMedîNÛR sANAl SitemizdeyİZ değil mi?

Nöronlar işlevsel birimdir, BİLgi transferiyle görevlidir!
ZÂHİRî olarak KALBe Kan akışını SAĞLarken, BÂTINî olarak bilgi akışı SAĞLayan FUÂD’a, SIRR-ı SÜVEYDâ SıRRını mı? fısıldıyor.
SIRR-ı SÜVEYDâ SıRRı, bu boşluk içinde mi? SıRRlı!

ElektrikSELL akım odası olarak düşüneBİLirmiyiz.
Her zaman çok dikkat etmek zorunluluğumuz vardır. Kaçak akıma, karşı topraklama hattının bile fayda etmeyeceğini bilmemiz gerekir.
Fırını dondursun, buzdolabı yandırsın diye kullanamayız. Her şeyin bir kullanma kılavuzu vardır.
Bakın yine AKLımızın sınırlarının belirsizliği karşımıza her yerde nasıl çıkıyor değil mi?.

Resim İmâm ALİ kerremallahu vechehu.: KeMâLike=>Tahte KeLâMike!.(KeMâLiniz=>KeLâMınızın ALtındadır!.)

وَلَوْ أَنَّمَا فِي الْأَرْضِ مِن شَجَرَةٍ أَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِن بَعْدِهِ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ مَّا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Resim---Ve lev enne mâ fî’l- ardı min şeceretin aklâmun ve’l- bahru yemudduhu min ba’dihî seb’atu ebhurin mâ nefidet kelimâtullâh (kelimâtullâhi), innellâhe azîzun hakîm: Şâyet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine ALLAH'ın Sözleri (yazmakla) tükenmez. Şüphe yok ki ALLAH mutlak galib ve hikmet sâhibidir.(Lokmân 31/27)

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... 5c59390465

Kur'ÂNKerim'imizde geçen “Tecri Min Tahtihâl- ENHÂRru” Âyet-i Kerime'lerimİZ!

BİZe; Ne? ANlatmak,
Neyi? ANmamızı istiyor! 2015 de Forumda bir başlık açmıştık. KulihvÂNi HocamızTecri Min Tahtihâ’l- ENHÂRru” bir zevk ediver demişti de, edememiştik.
Senelerce sürekli İÇerde bir kaynama ve nokta atışları yapılıyor, fakat adını bir türlü koyamuyorsunuz.

ResimYâ RABBenâ KuR'ÂN HOŞtur,
KuL İhvÂNin>GÖNLü BOŞtur,
MuhaMMedî Mest SERHOştur,
CÂNda ->CÂNÂN CENNetimİZ,
TAHT-ından DAMLamız COŞtur!..


Hayatımız boyunca aralıksız durmadan hücre doğumu denilen yeni BAĞLantılar yapılıyor.
Bir nöron ÖLüyor ve tekrar yeni nöronlar DOĞuyor. Her DOĞan yeni nöron birbiriyle iletişime geçebilmesi için sinapsların sağladığı elektrik yüklemesi ile bağlanmaya ihtiyaçları oluyormuş. Saniyede 500 defa tekrarlanıyormuş.
Hiç bunlardan haberimiz dahi olmuyor değil mi?. Şu ÂN yazarken kaç bin nöron ve sinaps bize hizmet etmekte!
Ne muhteşem bir SÛNNETULLAH bunu yapmak için de nöronlar çok gelişmiş bir bağ ağına sâhibler.

İnsan sinir sisteminde yaklaşık olarak 100 milyar nöron bulunduğu tahmin edilmekteyMiŞş.
Sinirimi zıpzıp zıplat ÇoCuk? Diyesim var!.

Resim

ResimGöNLümün GÖZü AğLamak
GÖZümün SÖZü AğLamak
>SıRR SîNemin Acı SUyu
SÖZümün ÖZü AğLamak..


Resim ZEVK 7987

GÖZ YAŞı DİNmez Âşığın.. ->ÂLeMde ->NEdEN İhvÂNim
DUY UY KeLÂMuLLAH HüKMün>KaLkma SECDEden İhvÂNim
NAKLin BULsa İnsÂN AKLı
SuBBuH SıRR İnsÂNda sAKLı
->RuBuBiYyet ->RûSuLiYyet.. ->“HaRRe SüCCeDen” İhvÂNim..

15.02.17 11:56
brsbrsm tktktkkmdtkLk..

HARRe.: Şe’ÂNuLLAHta her ÂN OLmakta OLÂN KÛN feyeKÛN HıLkıYyetinde;
=>RuBuBiYyet =>RûSuLiYyet =>UbuDiYyet
NÛRuLLAH =>NÛR-u ReSûLuLLaH =>KULLuk KÂiNâtı.. HAKiKatı

->KıZL SAC ÜST-ünde ->HARRe SüCCedEN!.:

HaRRa: Yarp çıkmak. Hararetli. Kızgın. Çok sıcak. Yakıcı. ALLAHu Zü’L- CeLÂL’in; bâtınen RaBBî, zâhiren ReSûLî HaKku’l- HaKk OLan Hakikatına-YEDuLLaha ULaşım Hakkımız ve görevimİZz İçin Burnumuz Üstüne yapmamaız EMRedilen İKİLikten kurtuluş, zâhir-bâtın HaRRe SECDELerimiz..
ALLAHu Zü’l- Celâle hamd olsun!.
Her ŞEY’ini sermiş ortaya, her şeyini yüklemiş AKLa sonsuz şükürler olsun!.
Bir insan AKLının, sonsuz gibi gittiği kadar gidebileceği Hü
RRiyet tanımıştır “haRRe” kökü budur.
Ha
RRe succeden budur çenelerinin üzerine kapanırlar!. Çenelerinin üzerine kapanır..


أُوْلَئِكَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ مِن ذُرِّيَّةِ آدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْرَائِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُ الرَّحْمَن خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا
Resim---''Ülaikelleziyne en'amAllahu aleyhim minen Nebîyyiyne min zürriyyeti Âdeme ve mimmen hamelna mea Nuh ve min zürriyyeti İbrahiyme ve İsraiyle ve mimmen hedeyna vectebeyna izâ tütla aleyhim ayatu’r-Rahmani harru sücceden ve bükiyya: İşte bunlar, Allah'ın kendilerine in'amda bulunduğu Nebilerden, Âdem'in soyundan, Nuh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in (Yakup) zürriyetinden hakikate erdirdiğimiz ve (ezelden) seçtiğimiz kimselerdir. Onlara Rahman'ın varlığının delilleri okunduğu zaman (yakînî müşahede ile) secde ederler ve ağlarlar.'' (Meryem 19 / 58) (SECDE Ayetidir.)

Resim

->KıZL SAC ÜST-ünde ->HARRe SüCCedEN!.:

Tabiki seneler oldu hepimiz evlerimizi kaloriferli ısıtma sitemine geçirdik. Ne güzel olurdu sobaların üstünde kaynayan çaydanlıktan taşan SUlar zıpzıp zıplardı da BUHÂRlaşır tekrar yağmak için BULUTlaşırdı.
Köyde ki evimizde hala YAŞArız bu güzellikleri!
Hele sobanın üstüne asılan çamaşırlardan damlayan SU damlaları gecenin sessizliğinde bir bir düşerde kızıllaşmış sAÇın ÜSTüne!

ResimErimek->Akmak->Yükselmek=>Rahmet olup AŞKk bağlarına YAĞMAK!...”

DermÂN BaBaMda der ki; ''HARRe SüCCedEN!'' Ayet-i KERİMeyi okuduğunuz gibi hemen secdeye kapanınız. SECDE Sûresindede geçer, Tilavet Secdesi vacibdir.
Biliyorsunuz ki KurÂNKERİM’de geçen secde ayetleri toplamda 14 tanedir. Ayın 14’ünün güzelliği gibi ışık saçar bizlere. Farz, Vacib ve Sünnet olanları vardır. Tilavet Secdesi gerekir.
Bunlar şu şekildedir;
A'râf suresinin 206. ayeti
Ra'd suresinin 15. ayeti
Nahl suresinin 49. ayeti
İsra suresinin 107. ayeti
Meryem suresinin 58. ayeti
Hac suresinin 18. ayeti
Sâd suresinin 24. ayeti
Furkan suresinin 60. ayeti
Neml suresinin 25. ayeti
Secde suresinin 15. ayeti
Fussılet suresinin 37. ayeti
Necm suresinin 62. ayeti
İnşikâk suresinin 21. ayeti
Alak suresinin 19. Ayeti

Tilavet secdesinin yedisi farz, üçü vacip, dördü sünnettir.

SECDE AYETLERİ
Geldi ondört yerde bil ki, secde-i Kur’an tamam,
Yedisi farz, üçü vacib, dördü sünnet ey hümam;
Farz-ı ARAF, NAHL’ü, İSRA, RAAD, MERYEM, HACC’ü SAD,
Vacib-i FÜRKAN, ELIF-LAM-MİM, HA-MİM vesselam.
Sünnet oldu NEML-ü, NECM’ü İKRA hem İNŞİKAK
Samı ve kârı olana emreder Rabbü’l Enam. (kayıtlarımızdan aktaralım.)


Resim

SEVgili DermÂN kaddesallahu sırrahuu HoCAMız bu gün 2 aralık(12) 2023 sene-i DEVRiyeniz, BİZim her daim GÖNLümüzdesiniz. HiMMeTinİZ her DAÎM VARımız olsun إِن شَاء اللَّهُ

Resim

26.5.1989 Cuma=>2.12.1989 HAKKa Göç yılı (çok kısa süre önce yazdığı SıRRı!)
ANA-ANNE ( Dr.Münir Derman'ın Hakk'a yürümeden evvel yazdığı son yazı...)

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... dEN#p81656

إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
Resim---''İnna aradne'l- emânete ale's- semâvâti ve'l- ardı vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve hameleha'l- insan, innehu kane zalumen cehula.:Biz, emâneti göklere, yere ve dağlara sunduk. Onu yüklenmeye yanaşmadılar. Ondan korktular. Onu insan yüklendi. O, çok zâlim ve çok câhildir.'' (Ahzab suresi 33/72)

''İle ->B/ile ->Biz =>BİR!'' OLaBİLmek için, ''ARK ->fARK ->çARK =>gARK!'' gelerek, ''Beden->Nefs->Kalb=>RÛH!'' 4 MESNEDimİZLe;
''Buz->Su->Buhar=>BULUT!''’u ÂNmak->ÂNaBİLmek->ÂNLÂyaBİLmek-> ÂNLÂ-T-aBİLmek için SEYR-i SEFERe çıktığımız ÇİLE çÖLüne SEYR-i SÛLUKumuzun muvakkat-namesi(İZin B/ELgesi) OL < - > ÂN, Şifre SıRRınızı BİLdik, BULduk.

TDK; Muvakkat kelimesi; "belli bir zaman aralığına mensup olan, gelip geçici" anlamına gelir.

''Samimiyet->Sadakat->Sabır=>SELÂMET!'' sermayemizle Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem SıRR-SILÂsına GİRiş;
''MuhaMMedî Şeriât-> MuhaMMedî Tarikat->MuhaMMedî Marifet=> MuhaMMedî Hakikat!'' OLup YAŞAmak için,

Resim AKıL=>MuhaMMedî İLiM OKuLu TÂLiM-TERBİyesi..TERBİYe..
AKıL=>MuhaMMedî İRFÂN OKuLu TÂLiM-TERBİyesi..TEZKİYe..
AKıL=>MuhaMMedî FITRî OKuLu TÂLiM-TERBİyesi..TASFİYe..
AKıL=>MuhaMMedî YAKÎNî OKuLu TÂLiM-TERBİyesi..TECLİYe..si=>
=>OKULLaRında OKURsa=>SÂHiBi NEFSi EBEDî BERhüDÂR EDeR!.

Talep etmiştik.

Resim DÖRtLü SiStem=->DÖRDün DÖRdü,
ZÂHiR<=>BÂTıN=>AYNA ve-=>SEN!.
=>ÂRiF==>EVVELi==>ÂHİR GÖRdü,
KÂMiL BİLdi=->CEMMü’L-CEM’dEN!.


Resim EBu’l- VaKT-in -> ÖZüne HUu!->ÜMMü’l- VaKT-in kÖZüne HUu!.
İBNu’l- VaKT-in >sÖZüne HUu!..->BiNTü’l- VaKT-in >gÖZüne HUu!...

İbnü’L- Vakit: RABBını BİLen VAKTini Bilen MuhaMMedî ÂRiF-ÂŞIK..

Resim---Resûlullah sallALLAH u aleyhi vesellem.: “Men arefe NEFSehu =>fekad arefe RABBehu.: NEFSini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur. (Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)

Resim Ezberimize aldığımız günlük virdlerimizden biri, ilmin kapısı, edebin yapısı, gözümüzün ve gönlümüzün nûru olan İmam Ali keremullahi veche’nin azîz salâvâtınına haydi iştirak edelim:
"Lebbeyke Allahümme Rabbiye sadeyke... Salâvâtullahi'l-Berri'r-Rahîm! Ve'l-Melâiketi'l-Mukarrebin! Ve'n Nebîyiyine Ve's- Sıddıkine Ve'ş Şuhedâi ve's- Sâlihin. Vemâ sebbeha leke min şey'in yâ Rabbe'l-Âlemin! Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ MUHAMMED'in ibni abdillahi hatemi'n Nebîyyine. Ve seyyidi'l-Mürseline ve imâmi'l-Müttakîne... Ve Resûlî Rabbi'l-Âlemin e'ş-Şâhidi'l-Beşiri'd- Dai ileyke bi iznike's-sırace'l-Münir... Ve aleyhi's- salâtü ve's- selâmü ve Rahmetullahi ve berâkâtühü!."

إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ
Resim---" İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim.: Muhakkak ki sana biat edenler ancak ALLAH'a biat etmektedirler. ALLAH'ın eli onların ellerinin üzerindedir.''
(Fetih 48/10)

EL =>EL’e =>EL=>YEDULLAH’A” İçin İZin B/ELgemİZ!

ResimİMaM Ali kerremullahi veçhe.:
“Her İLiM =>“Besmele” ye,
Besmele dahi =>“ﺐ - Be” harfine,
“ﺐ - Be” harfi dahi =>Be harfinin altındaki =>“.” NOKta da mündemic*tir, derc edilmiştir, toplanıp içinde CEM’ edilmiştir..”
BUYUrduğunun da MÂNÂsı, RUHu, SıRRı bu İLK NOKtadır..


*Mündemic.: İndimac eden, dürülüp sarılan, içine sokulmuş olan. İçine alınmış olan, kapsanan..

ResimVelâyet ŞAHımız İmam ALi kerremullahi veche ne güzel Buyurmakta ki.:
Resim“Tüm Kur'ÂN-ı Kerim =>Fâtihaya,
Fâtiha =>Besmeleye,
Besmele =>“Be- ب ” Harfine DERC edilse-yoğunlaştırılıp içine sokulsa;
BEN =>o “Be” Harfinin NOKTAsı OLurum!.”
buyurmaktadır.

ResimOndandır ki ALi kerremullahi veche SıRRına eren İLİM Şehrine SALLeder-ULAşır..

Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.: “Ben İlmin Şehriyim =>Ali Kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan girmelidir!.” buyurdu.
( İbn-i Abbas radiyallahu anhu’dan; Hâkim-i Nişaburî Müstedrek C. 3 S. 126)

Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.: “Ben Hikmet Eviyim =>Ali Kapısıdır” buyurdu. (Tirmizî Sahih C.2 S. 399.)

O’nun için; MuhaMMedî ŞUURu BİLerek İLİMle MuhaMMedî MeZHeBte,
MuhaMMedî NûRu BULarak EDEBle MuhaMMedî MeSLeKte,
MuhaMMedî SüRûRda OLarak İRFANla MuhaMMedî MeŞReBte,
MuhaMMedî O-NûRu YAŞAyarak ERKANla MuhaMMedî MeRCİ’de Şehâdet Eri İMTİHÂNındayız…
Bunca İMKÂNıyla إِن شَاء اللَّهُ

Resim HAMd-ü-SENâ YÜCe RABBım!.
GUFRÂNeke Yâ RABBenâ,
veRHaMnâ ente MeVLânâ,
vA’Fu annâ, vaGFİR Lenâ,

ve==>fe SEBBit AKDEMenâ!.

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... B1m#p85524

bir damladan yaratılan damlanın biharı nedir?.
harra bileliği nedir?
harra succeden nedir?
hep söylüyor Münir Hocam bazen işte “burada Kur'ân-ı Kerimde bir âyet vardır secde farz-ı ayındır okunursa derhal secdeye kapanmandır” diyor.. “bir atım atamazsın” diyor. yâni olduğun yerde secde yapmak zorundasın “harra succeden”dir çünkü..
harra bileliği ne dir?
haramda burdan gelir.. MuhaMMedî harra demektir Muharremde buradan gelir.. harra ne ki insÂNın şah damarından yakın olan RaBBısıyla RuBuBiyet işlemlerine iştirak hakikatına, MuhaMMedî Hakikatına Sahiblik Bileliğidir.


KÛN feyeKÛN KervÂN KıtMÎRinin SoHBeTlerinde ÂNLÂtığı;

Ne muhteşem “KÛN feyeKÛN!” sıRRı!

SuBBuH SıRR İnsÂNda sAKLı;

Resim--- Hz. Aişe'den gelen bir rivayette, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem rüku ve secdesinde şöyle derdi: "Subbuhun, kuddusün, Rabbul melâiketihî ve'r-rûh." (Ebu Davud, II, 28-35).

Anlamı: "Münezzehsin, Mukaddessin, meleklerin ve Ruh'un Rabbisin."

Resim--- Yüseyre (ra)’dan rivâyet edilmiştir. Yüseyre hicret eden kadınlardan idi dedi ki: “Resûlullah (sav) bize şöyle buyurdu: “Ey Kadınlar! Tesbih (sübhanellah), tehlil (la ilahe illellah), (subhane’l-meliki’l- kuddüs) veya sübbuhun kuddusün Rabbu’l-melaiketi ve’r-ruh demeyi elden bırakmayınız ve parmaklarınızla tesbihinizi çekiniz. Çünkü onlar da (parmaklarınız) sorguya çekilecekler ve konuşturulacaklardır. Gaflete düşmeyin sonra rahmeti unutursunuz.” Ebû Dâvûd, Salât: 27; Tirmizi, Daavât: 121, (3583.)

NAZa ->nöron dersek, NİYÂZ da ->Sinaps olmalı.
Çünki ikiside birlikte çalışır, ayrılmaz ayrılamazlar.
Bir birlerine BAĞlılardır.
Ne mutlu değil mi? BAĞsız blılara!
Bütün çaba BİLYE gibi başsız ayaksız olmak için değil mi?

ResimİLiM ->İrfÂNın ->EDEBi
TeKMiL RABbım tERbiyesi..
GüZeL AHLâkın ->SeBeBi
EL ->ELe -->EREN NEFesi..


Öyle bir fırtınaya tutturuluyorsunuz ki!
AKILı düşünce denizinin dehlizlerine sokuyor ve siz yüzme bilmiyorsunuz.
“OLsun! OLmasın!.” derdiyle günlerimizi geçirdiğimiz yıllarda Cehâletten ->KEMALÂTa geçmek için MuhaMMedî OKUla N/AKLimizin yapılması gerekiyordu. Torpil arıyorduk, KurÂNKERİM Kardeşim’den bir Âyet-i Kerime seçmiştik.

قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim---Kul inne salâtî ve nusukî ve mahyâye ve memâtî lillâhi RABB i’l- âlemin (âlemîne).: “Muhakkak ki; benim namazım, kurbanım, ibâdetlerim hayatım ve ölümüm âlemlerin RABB i ALLAH içindir.” de.(En’âm 6/162)

İnan ki daha o kadar çok anlatılacak ŞEYy var ki!
Bütün bu yazdıklarımız KulihvÂNi DivÂNı’ndan D/UYduğumuz, öğrenmeye ve Uygulamaya çalıştığımız ders nOtlarımızdan kesitlerdir.
Tabi ki D/UYduklarımız genişlemeye/geliştirilmeye; ''Muhtaç-> Mecbur->Me’mur=> MÂKUM!''’dur.

MuhaMMedî Teknik TasaVVuf talim ve terbiyemizde; ÂNdıklarımızı ÂNTaBİLdik mi?
Ne makam ne de mevki hiç biri için değil, hepsi teferruattır.
Artık “OLsun! OLmasın!.” derdinde değiliz çok şükür, OL-ÂN HAKktır ve’s-SeLÂM!
Başlığın uzun tutulması ASLında, GÖNÜL AYNamızdan yÂNsıyan ıKlardır..

ResimİKRâ=>OKu!.=>KÜLLî ŞEYyi,
==->SIRR-ı SIRÂTI’s- SEVİYyi,
KuL İHVÂNim->GÖNLüne Gir,
HAYydır->Hâteme’n- NeBîyyi!.
aleyhisselâm..


"İşte ÖNünde->Kıble yÖNünde->Son fırsat ÖMRünde=> GÖNÜL GEMİSİ!."

AKIL->N-AKLimizi istediğimiz MuhaMMedî GÖNÜL GEMİSİnde YOLcu olduğunuzu, bu YOLculuk esnasında hiç unutmuyor ve ona göre davranma GAYRETi gösteriyorsun.
Ne kadar ciddîye alıyorsan, o kadar ciddîye alınırsın.

Resim"HIZIR aleyhi’s-selâm her ÂN Huzurda Hazır..
Sen Hazırsan!."


Çünki;
Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kişi sevdiği ile =>beraberdir." buyurmuştur. (Buhârî, Müslim.)

Sadece;” Sadakat -> Samimîyyet ->Sabır =>SELÂM-ET!” SıRR Sılâsının İÇİNDE, HeMdeM OLaBİLmek İçin

Çok seneler önceydi yan komşumuzun 6 yaşında bir kızı vardı şimdi üniversiteyi bitirdi. Annesi bir şey isteyecekmiş kapıyı çaldılar, aradan çıktı;
---”Yuriye teyze sen niye hep evdesin niye dışarı çıkmıyorsun canın sıkılmıyor mu?” demişti.
İçeri girip.: “Yâ RaBBim bu çocuk SADAKATımızın şahîdi olsun!”
O gün bugün değişen bir şey olmadı HÜCReMizdeyİZ إِن شَاء اللَّهُ

ResimZAHMEt <=ve=> RAHMEt!.

AZîZu’l-AHAD’ı=>DUYMak,
EZELin==->EBED RAHMEti!.
HABîBi AHMED’e=>UYMak!
KALdırır BİZ’den ZAHMEti!.

TERCiH-TEDBiR İMÂN-AMEL,
İHVÂNim=->LafLa AVUNma!.
===->RESÛLî SEViYEye GEL,
Ne TAARUz=->Ne SAVUNma!.


وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim---Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.(Necm 53/39)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

nOt:12.nci mesajımızın, 7.nci bölümü

Resim--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.: “Bir saatlik tefekkür (hikmetli düşünüş ) 60 yıllık nâfile ibâdetten daha hayırlıdır. ” buyurdu. (Türkiye Diyanet İşleri Yayn. Riyâzu’s-Sâlihin-Seçme Hadisler)

Kanıt dediğimiz bir takım olaylar dizisinin usule uygun olarak istenen SAĞLamayı bize vermesi MuhaMMedî TESLİMİYYETimiz için çok önemlidir.
İnkâr->İKRÂR her şeyde ne kadar da açıkmış!
Sitemizin Forum RENK skalası Kırmızı->Turuncu ALTta, Yeşil->MAVİ ÜSTte!
ALLAHu Zû’l-Celâl’e DUÂlarımız SÂDIK vede SAMİMî olarak,"Gaflet ->Cehâlet ->Dalâlet =>İhânet"in sonu olan HÜSRÂNdan çıkmak için olmalıydı.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Mutü kable en temutu.: ÖLmeden ÖNce ÖLünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

ResimToprağa BELEnmek İÇin
BELEnip ->ELENmek İÇin
“ÖLMEden ÖNce ÖL!”üp de!.
ŞE’N-de NEŞ’eLENmek İÇin!..


Resim--- Ebu Hüreyre radiyallahu anhden rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH'a DUÂnızın kabul edileceğine kesinlikle inânmış olarak DUÂ edin. Şunu da bilin ki ALLAH kendisinden gâfil ve başka işlerle meşgul bir kalbin DUÂsını kabul etmez." buyurmuştur. (Tirmizî)

Beğendiniz bir filmi tekrar tekrar seyrederiz değil mi?
Ya da beğendiğimiz bir şarkıyı tekrar tekrar dinleriz.
İŞşte olumlu veyâ olumsuz YAŞAnanların tekrar gözden geçirilmesi, bize verilen vERİlerin değerlendirilmesi Kemâlatımız için çok önemlidir.

ResimHÂL İÇİnde HÂLda >HÂLım
KÛN feyeKÛN ÇIK-AN fALım
GÜL>ÇiÇeK>KUŞLar ve RüzGÂR
İŞte -> "TEKe TEK -> maSALı"m!.



DAMLa S/AKızından çıkan fALım; 13-ağustos-2010
"Herkesin ERmez AKLı
”B” SıRRında BİR SıRR sAKLı
Sende GELin OLacaksın
Yakînde teLLi duvaklı!."

Olasılık hesabına vursak bir sakızın içinden çıkacak sözler, HAYatımızı ne kadar etkiler.
Olmasını istediğiniz bir ŞEYyi, GÖRmeyi istemeyi BİLirsek ne kadar OLası değil mi?
Analitik İnsan olmak hem zor bir o kadar da zevklidir.
Anlıyacağınız.: "ZOR->İŞştir, NÛR->İŞş!." demiştik!
Olasılıkla açıklanan olayların gizemini çözmek için analiz "istatistik" çalışmalarının ihtiyaç doğrultusunda, hasıl olduğunu nasılda göz önüne sermekte.
5N?->1K!
7N?->1K!
MuhaMMedî Sistem içinde ne çok çalışmıştık bu konulara ÇALIŞırken de.: “İnandık!” demekle de olmuyormuş Pekiî Ne demek isteniyordu?

اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ
Resim--- "Ehasibe’n- nâsu en yutrakû en yekûlû âmennâ vehum lâ yuftenûn(e).:İnsanlar, hiç imtihâna tâbi tutulmadan, sadece “İnandık!” demekle bırakılıvereceklerini mi sandılar?(Ankebût Sûresi 29/2)

DUYup UYmamız için bakınız, hiç tahmin edemiyeceğimiz yerlerden neler neler çıkıyor karşımıza.
Kişi ne için, kimin için TERCİHini kullanmakta daha önce de bahsettik.
"RABBin KİM?" Sorusu aklımıza geliyor.
Herkesce malum tabi’ ki, "RaBBu’l-Âlemîn"dir cevâbımız.
Pekiî SAMİMÎmiyiz ve de SÂDIKmıyız? Bu cevâbımıza!.

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem.: “Sizden kim ki, RABB'ı ile konuşmak istiyorsa Kur'ÂN okusun!.” buyurdu. (Deylemî ve Hatîb)

ALLAHu zü’L- CeLÂL pek çok musibetlerimizi giderdikten sonra unuttuk.
Pekiî kimi kimleri RABB edindik?.

وَإِذَا مَسَّ الإِنسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنبِهِ أَوْ قَاعِدًا أَوْ قَآئِمًا فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ مَرَّ كَأَن لَّمْ يَدْعُنَا إِلَى ضُرٍّ مَّسَّهُ كَذَلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Resim---Ve izâ messe’l- insâne’d- durru deânâ li cenbihî ev kâiden ev kâimâ (kâimen), fe lemmâ keşefnâ anhu durrehu merre ke’en lem yed’unâ ilâ durrin messeh (messehu), kezâlike zuyyine li’l- musrifîne mâ kânû ya’melûn (ya’melûne).: Ve insâna bir darlık (musîbet, sıkıntı) isâbet ettiği (dokunduğu) zaman, yatarken, otururken veyâ ayaktayken Bize DUÂ etti (eder). Fakat onun sıkıntısını ondan giderdiğimiz zaman ona isâbet eden darlıkta (sıkıntıda) Bize DUÂ etmemiş gibi döndü (döner). İşte böylece müsriflere, yapmış oldukları şeyler süslendi.(Yûnus 10/12)

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... hp?t=11462

AKIL; HAKkı->DUYmadıysa, HAYRa->UYmadıysa ve bunları anlayamadıysa her şey onun için bâtıldır..
AKIL kendi karanlığında kaldıysa ne yazık ki hiçtir ve görüntüden ibârettir.
Şımarık ÇoÇuktan bahsediyoruz. HAKk ve HAYR üzerine yaptığımız TERCİHimizde onu kandırmaya çalışmıyor, İnandırmaya çalışıyoruz. DUYmadıysa UYmadıysa sonunun nasıl hüsrân olacağını anlatıyoruz.

Resim--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu. (İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

Dünyayı ve bizi SEVGİnin tohumu olan İYİLİK kurtaracaktır.

Geçen zamanda kaydı alınmış bak ne detittirilmişiz


Resim
CEZBE

C-an canbâzıyız, TEVHÎD İPinde tANe OLmak İÇin!
E-Renler meclisinde, Âl-i aBâsına SAF OLduk.
Z-abt etti bizleri, zahmet çekerken rAHMETiyle!
B-ağ-ı RıdvÂNımız oldu, MuhaMMEdîNUR.
E-DEBi öğreniyoruz, cAN-cANA kAN-kANA إِن شَاء اللَّهُ


20:10/3.1.2010

ResimMerkeç KAÇ kuvveti->CEZB
Merkez ÇEK Kuvveti->CERR

CeZB.: merkez-ÇEK kuVVeti.. Uluhiyyetin eVVEl-ÂHiR ceM’ tecellîsi.. ÖZdeki RuBuBiyyet-RüsûLLiyyet BİZ BİR-İZ CEM’-Liği
CeRR.: merkez-KAÇ kuVVeti.. Rububiyyetin zÂHiR-BÂtın ceM’ tecellîsi..


CEZB-> ÇEKme
CERR->ÇEKİLme

KENDİnden kendine, İkiside AKTARma sistemidir.
Güçü BEDENde üretilen AKIL, yeterlilik ve yetersizlik süreçlerinde ilerleme GAYRETi gösteren NEFSi, TEVHİD terazisinde tartar.
Yeterlilik sürecinin ilk basamağı olan MuhaMMedî TESLİMİYYET, özerk bölge aktarım sistemi olan İSTİKAMET ile bahşedilen teceLLi, ECRÂN=>ücretidir. RESÛL’u-SEV->İYyE ile mümkündür.

وَإِنَّ لَكَ لَأَجْرًا غَيْرَ مَمْنُونٍ
Resim--- "Ve inne leke le ecran gayra memnun (memnûnin).: Ve muhakkak ki senin için, elbette kesintisi olmayan mükâfat vardır.(Kalem 68/3)

Buradaki ücret ne muhteşem "CeRR"dir. Ne muazzam ÇEKmektir kendisine değil mi?
CEZBeder =>ÇEKer!
CEZBedilirsin =>ÇEKilirsin!

Bir kadın evlenirken MEHİR olarak biçilen bir bedel vardır.
Şahîdlerin huzurunda SÖZ verilir.
İki kişinin AHİDleştiği yerde ÜÇüncüyü, işlemimiz gerçekleştikten sonra hemen unuturuz.

وَإِذَا مَسَّكُمُ الْضُّرُّ فِي الْبَحْرِ ضَلَّ مَن تَدْعُونَ إِلاَّ إِيَّاهُ فَلَمَّا نَجَّاكُمْ إِلَى الْبَرِّ أَعْرَضْتُمْ وَكَانَ الإِنْسَانُ كَفُورًا
Resim--- "Ve izâ messekumu'd- DURRU fî’l- bahri DALLe men ted’ûne illâ iyyâh (iyyâhu), fe lemmâ neccâkum ile'l- berri a’radtum, ve kânel insânu kefûrâ (kefûren).: Denizde size bir tazyık elverdiği vakıt ondan başka yalvardıklarınız gaib olur, derken o sizi kurtarıp karaya çıkarınca da yüzü çeviriverirsiniz. İnsan da çok nankör bulunuyor." (İsrâ 17/67)

Ahd-i Vefâ için verdiğimiz SÖZü tutaBİLiyor muyuz?,
Ahd-i Vefâ için vaâdini yerine getireBİLmek için gayret göstereBİLiyor muyuz?
Bırakın o iki şâhidi şimdi, duyarız tanımadıkları iki kişi bulur getiriler. Bir daha onları görürler mi? Bilinmez.
Hiç tanımadığınız kişi size nasıl şâhidlik yapacak. Tanıyanlar bile sorun yaşandığında şâhid yapamıyorlar.
Her şeyi ne kadar basite indirdikte, anlamsızlaştırdık değil mi?

ALLAHu zü’L- CeLÂL (Yûnus 10/12) Âyet-i Kerime’sinde genişlik ve darlıkta neler yaptığımızı açıkça belirtmiştir. Üste aktarmıştık.
MuhaMMedî Şuûr için ZAHÎR ve BÂTINımız da YAŞAmaya SÖZle başlarız.
İDRÂK edilmiş SÖZ çok önmelidir.
ŞEVHET ve ŞEHÂDET için, İÇerde DIŞarda her ne olursa olsun;”Söz ->Sohbet ->Zevk =>HAZz!.” Basamaklarıyla tırmanırız zirveye doğru!.
Ah şu Câhil AKLımızı, MuhaMMedîİlim->Edeb->İrfân=>ERKÂN!” okullarında OKUtup başarı belgesini bir aldırabilsek إِن شَاء اللَّهُ
Mehirden bahsediyorduk, Biçilen bedelin ödeme sorumluluğu erkeğe, ödenmemisi kadının RIZÂsına BAĞlıdır.
Her iki tarafta birbiri ile mâhrem olan PARÇAyı paylaşırlar.
PARÇA=>PAYDA->PAY!
Beden->Nefs=>AKIL!

Acaba bunları göz ardı ettik de ondan mıdır? Kişiler EVLİ duramıyor.
MâhremİYyEtin PARÇAsını, paçavraya mı? Çevirdik!.
Unutulmamalıdır ki; KADIN<=>ERKEK birbirine MADDÎ ve MANEVÎ her konuda “İLe->BiLe->BiZ=>BİR!”’dirler.
YAŞAmsal olan her konuda algılamalarımızın düzeyine göre DÖRTlü Sistemlerin evreleri şarttır.

Bize BAHŞ edilen “İYyE!”’lik MaSALLımızı, OKUmaya ve ÂNmaya çalışıyoruz.

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz.:“Lüzumsuz şeyleri terk etmesi, kişinin iyi bir müslüman oluşundandır.” buyurmuştur..
(Tirmizî, Zühd, 11; İbn-i Mâce, Fiten, 12)

Resim MuhaMMedî MeLÂMetin müstesNÂlığı o ki;

Bu Şehâdet Şe'eN-inde KUL a Gereken;
ALLAH celle celâlihu ve RASÛLULLAH SALLahu aleyhi ve SELLeme;
TESLİM OLup =>İNANÇında SADAKAT,
İMÂN EDip =>AMELinde SAMİMİYYET,
TÂBİ OLup =>AHLÂKında SABIRla,
İTÂAT ETip =>HÂLLerinde SELÂMETi YAŞAmaktır..

Müslüman->Mü’min->Evliyâullah=>EHLULLAH
BİLmek-BULmak-OLmak ve =>YAŞAmaktır,
Hakikat-ı MuhaMMedÎYyEsini MELÂMETte ve SELÂMETte!..


https://www.muhammedinur.com/forum/view ... 961#p85081

Bir Hadis-i kudsî'de.:
Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAHu zü’L- CeLÂL.: "Benim cinlerle ve insanlarla önemli bir hadisem var! Ben yaratıyorum, benden başkasınâ ibâdet ediliyor. Ben rızıklandırıyorum, benden başkasına şükrediliyor." buyurdu.” buyurur. (Taberânî)

Bütün çabamız MeLânet dolu ortamlarımızdan çıkıp MELÂMETte, SELÂMETti YAŞAyaBİLmek!

إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
Resim---İnnâ aradnâ’l- emânete alâ’s- semâvâti ve’l- ardı ve’l- cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hameleha’l- insân (insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ (cehûlen).: Gerçek şu ki, BİZ emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zâlim, çok câhildir.(Ahzâb 33/72)

MERKEZden =>MUHÎTedir hep serüvenler!
Kişinin olmazsa olmaz KEMÂLÂT formülü ile;
Kişi ->PÎR ->RESÛLULLAH =>ALLAHu TEÂLÂ!.

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---Ve mâ erselnâke illâ Rahmeten li'l- âlemîn (âlemîne): (Rasûlum!) BİZ seni ancak ÂLEMLERE RAHMET olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)

Her daim DEVRini TaMMamlayıp, TüMMlenen SİStemlerle, z/AHMETten =>R/AHMETe geçiştir SEYRü-SULÛK!.

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “İlim Çin'de de olsa ona tâlib olun. Çünkü ilim her Müslümana farzdır.” buyurmuştur.
(Beyhakî, Şuâbu’l-İman-Beyrut,1410, 2/253)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

nOt:12.nci mesajımızın, 8.nci bölümü

Resim GÖNLÜnü=->GÜLLeRe SALdı,
GÜL DAĞIn AŞAR=>İHVÂNİm!.
=>AKLInı==>ÇÖLLeRe SALdı,
=>AKILsız YAŞAR=>İHVÂNİm!.


Resim--- Rasûlullah sallâllahu aleyhi ve sellem.: “Size, sımsıkı sarıldığınız müddetçe benden sonra sapıtmayacağınız iki mühim emânet bırakıyorum. Biri diğerinden daha büyüktür. O da ALLAH’ın Kitâbı’dır! Kur’ÂN, semâdan yeryüzüne uzatılmış sağlam bir İP gibidir. Diğer emânet de âilem, EHL-i BEYt’im/İtretimdir. Kur’ÂN ve Ehl-i Beyt’im CeNNette Havuz’un başında benimle buluşuncaya kadar birbirlerinden ayrılmazlar. Benden sonra o ikisine karşı nasıl muâmelede bulunduğunuza iyi bakın, dikkat edin!.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Menâkıb, 31/3788; Müsned, III, 14, 17, 26, 59)

وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Resim--- "Ve mâ hâzihil hayâtud dunyâ illâ lehvun ve laib(laibun), ve inned dârel âhırete le hiyel hayevân(hayevânu), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Âhiret Yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!" (29 / ANKEBÛT – 64)

FantazmagorİYyE ile tekdüze tüketmeye eğimli hâle getirilmiş İnsan’ın allı pullu, çok renkli şahâne gibi hayat yanılsaması Lâzım da, bu YANsımaya L-ÂYIK olaBİLdik mi?
Bizim için MUTFAK ne kadar Lâzımsa, TUVÂLETte o kadar Lâzımdır!
Elbette ki BEDENin hayatta kalaBİLmesi, için GİRiş ve ÇIKış şarttır.
Peki bize o zaman ne L-ÂYIK?
AKLetmek için; Beden->Nefs->Kalb 3’lüsü, SEBEB < = > SONUÇ ilişkisine muhtaçtır.

Bir Veli'miz der ki; Dünyayı tanımak için, sabah yeyip akşam çıkarttıklarına bak!

يُعَذِّبُُ مَن يَشَاء وَيَرْحَمُ مَن يَشَاء وَإِلَيْهِ تُقْلَبُونَ
Resim---“Yuazzibu men yeşâu ve yerhamu men yeşâ’(yeşâu), ve ileyhi tuklebûn(tuklebûne). (ALLAH inkârcı ve isyancı kullarından) Dilediğini azâblandırır, (iman ve istikamet ehlinden) dilediğine de merhamet buyuracaktır. (Hepiniz sonunda) O’na çevrilip-götürüleceksiniz. (Öyle ise sığınılacak başka makam aramak akılsızca bir çabadır.)" (Ankebût 29/21)

Fantazmagorya, hayali ve kurmaca dünyaları konu alan bir edebi tür olarak adlandırılır. Bu edebi türde yer alan eserler, gerçeklikten uzaklaşarak kendine özgü fantastik dünyaların yaratılması üzerine yoğunlaşır vede çok başarılık tekniklerle kendi içinde sürekli hayalî yaratılışlara sebeb olur.
SANALdır GERÇEKle hiç bir alakası yoktur. Bu sanal eğlence dünyası, kişiyi içinde çektiğinde kurtulma şansı pek azdır.
Bu sanal dünyalar uyutur, asla UYANDIRmazlar.
Road Fighter araba yarışı oyunun da Fantazmagorya gibi sanki son model spor arabanız varmışcasına ehliyetin hiç önemli bir unsur olmadığı bir oyundur.
O yüzden insanların bu GERÇEKsiz sebeblerden dolayı, kandırılmaya çok müsait olmaktadırlar.
Road Fighter’ı SANAL mücadele yolu olarak tanımlayabiliriz.
Adrenalin veya epinefrin, böbrek üstü bezlerinin iç kısımları tarafından öz bölgede salgılanan bu hormonu üst seviyeye çıkartabilirdiniz.
90lı yılların eğlencesi idi, bilinçaltına makas atmayı aşılayan bir oyundu kendileri!.
Sanal alemde iyi araç kullanmamız o günlerde korkularımızı yendiğimiz bu tetris oyunuyla gelişmişti.

AKLı zorlamak yerine, oturduğu koltuktan ve bulunduğu odasında yaşadığı illüzyonu fark edememenin adıdır fantazmagorya!
"eğlence sanayisi" kendisine kobaylar bulmakta pek zorlanmamaktadır. İşinden evine gelen insan gün içerisinde yeterince reel yaşama maruz kaldığı için, ister istemez kendisini bu illüzyona kaptıracaktır.
Ne yazık ki Maddi ve Manevî gerçekler bu illüzyonla örtülmektedir.

Resim---Ebu’d-Derdâ radıyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir saat TEFEKKüR; kırk gece nâfile ibadetten üstündür.” buyurmuştur.
(Deylemî, II, 70-71, no: 2397, 2400)

Popüler kültürün ideolojik işlevlerinden bir tanesi de, reel yaşamın tekdüzeliğini ortadan kaldırmak ve metayı gitgide taçlandırarak, insanların akıllarını başlarından alan bir fantazmagorya ortamı oluşturmaktır. Bunuda çok iyi başardılar.

وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Resim---Ve mâ hâzihi'l-hayâtu'd-dunyâ illâ lehvun ve laib (laibun), ve inne'd-dâre'l-âhırete le hiye'l-hayevân (hayevânu), lev kânû ya’lemûn (ya’lemûne).: Ve bu Dünyâ Hayâtı, oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Muhakkak ki Âhiret Yurdu, elbette o gerçek hayattır. Keşke bilselerdi.” (Ankebût 39/64)

Sanal medyada yemek programlarını seyreden kaç kişi yarışma adı altında yapılan o yemekleri yaptı.
AKLı boş şeylerle oyalamanın adı değil midir? Bu programlar!
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in Cihat SÖZüne binaen hiç düşünmeden nefsini ezip dünyevî şeyleri terk ederek ŞEHÂDETe yürümek!
Sa’d bin Eslem radıyallāhu anh olabilmek bu devirde pek zordur.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İşlerin asıl değeri sonUÇlarına göre ölçülür.” buyurmuştur.
(Buhârî, Kader 5; Rikâk 33; Tirmizî, Kader 4.)

Fantazmagorya sözcük kökeni olarak "fantazi" ve "magorya" kelimelerinin birleşmesinden oluşan terimdir.

Fantazi; frapan, aşırı süslü ve gösterişli olan kimse ya da nesneler.
Magorya; büyü, sanal, düşsel ve hayali görüntüler.

Yüzyıllar önce kadınlar kat kat aşırı süslü kıyafetler giyer, kralın huzuruna çıkmak için beklerlermiş. Fantazi kıyafetlerini çıkartıp tuvalet ihtiyaçlarını karşılayamazlarmış. Bu yüzden özel taşarlanmış pantalonluk lazımlıklar üretilmiş. Frapan giysiler giyinen kadınlar ihtiyaçlarını bulundukları topluluk içinde bu şekilde giderirlermiş. Bu günümüze baktığımızda nişan nikah v.b ritüellerimizde tuvalet denilen frapan kıyafetler giyilir.
Bizde giydik bir zamanlar!
Geçmişten gelen alışkanlıkla fantazi kıyafetlere tuvalet denilmekteymiş.
2000’li yıllardan sonra bu tür elbiselere, tuvalet yerine abiye denmekte.
Ne alaka değil mi? Diyeceksiniz.
Kullandığımız pek çok kelimeyi veya terimi anlamını bilmeden kullandığımız çok olmaktadır.
Mesela örnek verelim daha öncede yazmıştık, kadın için bir terim kullanırız, "Eksik etek!"
Ne yazık ki "Eksik etek!" terimini kadını aşağılama olarak kullanılmaktadır, gerçek anlamı bambaşkadır.
Bursa kapalı pazarı çocukluğumda ve gençliğimde çok popülerdi!
Taşralının ve şehirlinin olmazsa olmazıydı.
Yeni gelinim güney doğunun bir şehrinde oturan görümceme gitmiştik.Görümcem gelin gezdiriyor, devletin güvenlik tedbirleri üst seviyede alınmış bir lojmanda oturan, memleketlimiz olan bir ablamızı ziyaret götürüldüm.
Bizden başka iki hanım daha vardı.
Biri halimi hatırımı soruyor; "Nerelisiniz?" dedi Gemlik’liyim dedim.
"Aa taşradan mı? Geldiniz. " Dedi. Çok alınmıştım o zamanlar taşralı sözüne!
Yeri gelmişken FANTAZİ ayakkabılarımızdan da bahsedelim.
Pek çok fantazimiz kendimizi bulunmaz hint kumaşı sanmamıza sebeb olurdu.
Marka takıntımız vardı. Söz, nişan ve nikah seromonisi için ünlü markalar vardı. Ayhan kundura ve çanta bunlardan en popileritesi yüksek bir mağazaydı.
Yılan derisi ve krokodil derisinden ayakkabı ve çanta çok kaliteli hemde modelleri ile çok farklıydı.
Normal bir dükkandan alacağınız bir ayakkabıya 5-10 katı para öderdiniz.
Kor-ana ile birlikte frapan güncel yaşantımızda zorlada olsa pek çok değişimler oldu.
Çünkî uyutulan AKILarımızla ANAmızı KORa bağlamıştık!
AKLı düşünceye zorlamak en ZOR-İŞş!
Düşünmeyen AKL KORlarda kalmaya mahkumdur.
Fantazmagorya’nın illüzyonu fark edemedik.

Fantazmagorik pek çok aldatıcı öğeler kişilerin, toplumların içinde bulundukları acının yansımasıdır..
Gerçekten çok acıdır.
Çünkî pek çoğu istismara açıktır.
İLİM ve B/İLİMi anlayamamış ve de YAŞAyamamış Cübbeli olduğunu sanan zavallıyı örnek verebiliriz.
Ata sözümüz vardır ->“Ağzı olan konuşuyor!”
O fantazmagorİYyE, yâni aldatıcı görüntü öyle bir hale getirir ki MÂLın KENDİsiyim dedittirir.
Kişinin KULLanım değerini, PERDEler.
Kendine kendisi değer biçer Şeytanlaşır.
Nemrudlaşır, Fravunlaşır, Ebu Cehilleşir.


ResimGEÇmiş için ->MuhaMMedî Tevbe Birliğine,
GELecek için ->MuhaMMedî DUÂ Birliğine,
Şu ÂN için ->MuhaMMedî Rıza Birliğine,
Her ÂN ve Lâzaman-Lâmekan için =>MuhaMMedî Şehadet Birliğine katıl!.
Katıl ki;
Nemrud’lar =>İbrahîm'leşsin!
Firavun’lar =>Musâ'laşsın!
Ebu Cehil’ler =>MuhaMMedî'leşsin!
Şeytanlar =>Müslümanlaşsın!
İnkârlar =>İkrârlaşsın!.
"Lâ İLâhe!" ler =>"İLLâ ALLAH!" iLe BULuşsun!."


Kendince; "Bedel->Kıyas->Şart=>SEBEB!" arar durursa;
Bu âlemde "Bedelsiz-> Kıyassız-> Şartsız-> Sebebsiz-> Sayısız-> Sınırsız=> SıRRsız!" rAKS edemez, MuhaMMedî Tekerinin DÖNmesi için MİLe ihtiyaçı vardır..

Resim ZEVK 4671

Her yerde ARAdım YâRim!. Bendeki “SEN”i GÖRmüşüM!
Bunca YILLarın Ardından!.Ben de Kendime KÖRmüşüM!
YAŞAnmayan Yalandır!”ya!. “BİLen Demez! Diyen BİLmez!”
BENde–BeNden-BeNle-BaNa.. "Ben"den DÖRT Duvar ÖRmüşüM!..

18.11.11. 23:48
brsbrs.. gkçdrs…

Bugün bazılarımızın anlam veremediği ama oldukça hazz aldıkları pek çok şeyler vardır.
Neden HAZz aldıklarımızı ANLAyaBİLmemiz ise, AKIL ile mümkündür.

iNSAN=>NEFS->AKIL olarak; URÛC ettirilmişti zâten, İlliyîn'den Esfelîn'e getittirilmişti..

Resim=>HeR ŞEYyi==>YARATaN=>ALLAH,
KüFüRdür=>BiR ŞEYy’dir!. DEmek!.
====>ESFELÎN’e==>ATaN=>ALLAH,
==>ÇIKk!.mak İÇİn==>ÇABA-EMek!.


HAKk’tan gelenlere, geri dönüşler.
İnsan aklı alçaklık-yükseklik üzere yaratılmıştır.
HAKkta-> HAKktan->HAKka=>HAKLa

KeLâMuLLAh’ı DUYup =>RASûLuLLAH’a UYması İçin; “Beden->NEFis->Kalb=>RÛH” Sâhibi Mükerrem KILınmış ve =>HaLifesi SEÇilmiştir...

AKIL algılamasını burada tekrar yenileyelim.

ResimDa'imâ icmâliden tafsile, gelmek üzredir
Dâima 'tafsilden icmâle gitmek üzeredir..


ZÂT =>Sıfat =>ESMÂ =>EŞyâ =>OLAy =>ZamÂN =>AKIL ALGı ZANNnı<= ZamÂN<= OLAy<= EŞyâ<= ESMÂ<= Sıfat<= ZÂT

KüLlî ŞEYy’i CEM’i/ASLı ZÂTuLLAHtadır ki, OLAN FASıLLar =>ASLın ZUHURat TECELLîLeridir ve Şe’ÂNULLAHta Her ÂN YENİden Yaratılıp gelmektedir sanki hep aynısı akan SU gibi çeşmeden..
Ancak bu KULLUK BÂZÂRIna gelen KÜLLî ŞeYy yine geldiği gibi AKIp gitmekte geldiği yere.. İnsan ve her şeyy..


https://www.muhammedinur.com/forum/view ... lah#p97065

“EVLİ-YÂ!” bu kelime herkes tarafından çok SEVilir değil mi?

---Neden SEVilir?

Neden mi? SEVilir!

“EVLİ-YÂ!” kelimesi kendini anlatıyor zâten!
“YÂ!” kelimesi muhatabına SESlenme SÖZüdür!
“YÂ!” kelimesi nerde ve ne için kullanılır
Günlük hayatımızda.: “yâ Ayşe yâ Türkan!” diye mi konuşuruz, hayır konuşmuyoruz.
Çünkî “YÂ!” kelimesi Muhatabına SESlenme SÖZünüzdür, bizim için ÖZ-ELdir.
Yâ RaBBu’l-ÂLemîn!.
Yâ RAHMetenLi’L- ÂLemîn!.
Yâ HAYy celle celâlihu vb. gibi, ESMÂu’l- HÜSNÂ’larda kullanırız.
Bedensel EVLİlikten bahsetmiyoruz aklımıza bu gelmemeli değil mi?
Gelmediğini umuyoruz.
Ne yazık ki günümüzde ''AŞK!'' kelimesinin içini boşalmak için uğraşılıyor.
Moda bir söz olan Ota boka AŞKIM diyerek farkında olmadan 'AŞK!'' kelimesini kirletiyorlar.
ŞEHVETlerini AŞKIM sözüne sarmak değilde nedir?
Ne yazık ki başkalarının yanlış söylemleri onları bağlar,
DÜŞÜNmeden bir sözü söylemek ve eyleme geçirmek yanlıştır.
Sürü psikolojisi, kendi inançlarını göz ardı ederek, sadece başkaları yapıyor diye yapmasına neden olan psikolojik bir sorundur.
Toplumun hâlide malumdur. İnsanların bir şeyi yapıyor olması doğruluğuna kanaat getirilmeden körü körüne kabul edilemez.
Başkalarını Taklit edecek biçimde hareket edilemez.
Sanal alemde görüyor ve çok üzülüyoruz, bütün yaş gurubu ve yaşını başını almış nice nineler dedeler ise çok vahim durumda!
MuhaMMedî ŞÛURsuzluk açık ve seçiktir.
O yüzdendir ki Talim/Terbiyemiz için, MuhaMMedî TasaVVuf çok önemlidir, tasavvur etmekle karıştırmayalım.

Tasavvuf: herşeyi GÖRen GÖZbebekleriyin Sahibi Sultânı ALLAH celle celâluhu’nun GÖZDEsi OLaBİLme sanatı ve mesleğidir.
Tasavvur:Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma, Bir şeyi zihinde şekillendirmek. Tasarlamak.

Fantazmagorya, tasavvurdur.
Tasavvuf, Şeriât ve Tarikat gibi kelimeleri cahillikler gafillikerine sarıp analiz etmeden körü körüne yanlış söyleyip yanlış yazıyorlar.
Bizim gibi kadınların diplomaları yoktur. Lâkin yaşanmış olan tecrübelerimiz vardır.
KulihvÂNi’mizin dediği gibi; Resim"YAŞAnmayan YALANdır!"

Toplumumuzun mubarek insan takıntısından dolayı AKLı ile sorgulamadan Fantazmagorya’nın içine DALLıyor, ne acıdır ki dalalete düşüyor.

KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta, Şeriât->Tarikat->Marifet=>HAKİKAT ile ilgili bütün SORUlar açık ve seçik CEVAPlanıyor.
Senelerdir söyleriz. Bir cemaata giriş yaptıysanız, ilk dikkat edeceğiniz şey sizden her ne sebebten para ve kıymetli bir şey isteniyorsa orayı terk edin. Diğer apsürt şeyleri artık yazmıyoruz, hiç biri kabul edilemez. Lütfen AKL süzgeçimizi kullanalım.
"Mubarek İnsan"’ın HİZMETi sebildir. Hiç bir şekilde HİZMETinin bir maddi ederi yoktur
Günümüzün dolandırıcılığı gibi polis ve asker hiç bir zaman bir kişiden para ve kıymetli bir metanızı isteyemez.

ALLAHu zü’L- CeLÂL'e, İBADET edilir.
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e HİZMET edilir.

İNSÂN DÜŞÜNen bir VARlıktır.

Resim==>ESMÂ CEM’i İNSÂN iSEN,
MERHAMEt Et AKLın DÜŞÜN!.
NE SEN KALıRsın NE de BEN,
GÖZ YAŞLarın’da>GÜLÜŞÜN!.


Taklit imân’dan->TÂHKİK İMÂNadır İmtihÂN.
Öyleyse her işine geleni düşünmede cenvager olan, bunuda bir düşünmelidir.

Resim=>KAFAsı =>At SEPETi’yse,
ÇÖP SEPEti ===>Pis MİDEsi!.
HİZBU’ş-ŞEYtÂN MiLLetiyse,
HAKk'ı ve HAYR’ı==>NİDEsi!.

Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

nOt:12.nci mesajımızın, 9.ncu bölümü

DIŞ Düzen<->İÇ Denge problemlerimizin çözüm arayışları, işte böyle derinlere akar içimizde ki sorular, cevap bekler.?
BENde ki bende!

Ne-Neden-Nerden-Niye-Niçin, Neyle, Nereye, Nasıl, Nerede, Nesiyle, Ne zaman, Nedir?

NedenSELLik (Sebeb- Sonuç) ilkesi ile; içimizde çoşan EŞyâ-OLay-ZamÂN-ZANn ZEMHERisinde =>“N” NEdir?. İlişkilerimizin sorgulamaları dökülüverirdi.

Bu süreçlerin en zoruda toplumsal yaşam statünüzün konforunu SAĞLıyabilmektir.
Karşı tarafı olumlu hal ve hareketlerinizle çokta memnun edemeyeceğinizi geçen zaman sürecinde anlıyorsunuz. Bu konforu SAĞLayış sömürülmeye açık bir unsurdur.
En zorlarından biriside ilişkilerimizde ki zaafiyetlerimizdir.
Her şey o an için geçerli olabilmektedir, geçen geçti mi? Maalesef sonrasında YOKtur!

Hayal kırıklarınız sizi derinden etkilesede, tekrar başa dönüp başka versiyonları yaşarken daha dikkatli ve savunmanızı arttırarak ilerlemenize sebeb olur. Sonra bir bakarsınız ki, içinize daha çok kaçmaya başlamışsınız.

Siz aslında bunu karşı tarafın yaşam konforunu arttırmak için üstlenirsiniz. Buna "iyilik!" deniyor.
Bu günlerde ki akıl halimize göre buna menfaat yani alış-veriş demek geliyor içimizden.
Geriye kalan bakiye ise sizin yaptıklarınız sonucunda kendinizin ne kadar memnun olup olmadığınızla iniltilidir.
Gerisi ''Osuruktan teyyare!'' binenlerin sorunudur.
Sahi Samimiyyet neydi? Sadakat neydi?

Soğuk soğuk öyle sessiz bir rüzgar eser ki!
Siz sadece duyduğunuzda çok üşürsünüz!
Kendinizce yapmış olduğunuz olumlamalar pardon iyilikler
"KARDEŞçe- DOSTça- HAYRca- HAKKça!"
Görülüyor ki sosyal yaşantımızda "KARDEŞçe!" de malumunuz sınıfta kalmışız!

Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Her doğan, İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” Buyurur. (Buhârî, Cenâiz 92; Ebû Dâvut, Sünne 17; Tirmizî, Kader 5.)

Ez-CÜMLe; İslâm fıtratı üzerine DOĞuşumuzu, son nefesimize kadar korumanın çabası içinde OLmak ve İDRAK etmektir.
Bu üretim sürecindeki ÇIKtı ile GİRdi arasındaki farkı iyi hesaplamak gerekir ki çok önemlidir!
Size katılan değeri, siz belirleyebilirsiniz.

Şu anki düşüncemiz neticesinde görebiliyoruz ki sanal bir ortamda yaşıyoruz, buradan çıkmamak içinde çok çaba sarfediyoruz.
Dinimizde Dünyamızda bu sanal ortamın getirdiği herkes için farklı bir yaşam tarzı oluşabiliyor.
Şu cemaatın dini, bu tarıkatın dini, o partinin dini bu böyle uzar gider....

Resim ---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; ''Şeytân insanın kurdudur. O, tıpkı sürüden ayrılıp uzaklaşan koyunu kapan kurt gibidir. Onun için cemâatten (birlikten), ülfetten (birbirinizi sevmekten), toplu yaşamaktan (umumî birlik) ve mescidlerden ayrılmayın. Sakın parçalara (şubelere) bölünmeyin!'' Buyurmuştur.
(Muaz (radiyallahu anhu)’dan; İmâm Ahmed, müsnedinde; Tabâranî, kebirinde).

Meğerse bu çoğunluğun menfaatlerine gelen İSLÂM adı altında ne çok sahte dinleri varmış.
Bir zamanlar din alimi denilen popiler kişiler vardı!
İSLÂM dinini zedelemeye çalıştıkları pek çok kesin Ayet-i Kerime’ye muhaliflerdi. Asılsız pek çok sözlerini kulağımızla duymuştuk.

BİZe bırakılan EMANete sahip çıkmamız LÂzım ve LÂyıktır.
Sahi SAHABE neydi? SAHİP çıkan mıydı?

Resim ---Rasûlullah sallâllahu aleyhi ve sellem.: “Size, sımsıkı sarıldığınız müddetçe benden sonra sapıtmayacağınız iki mühim emânet bırakıyorum. Biri diğerinden daha büyüktür. O da ALLAH’ın Kitâbı’dır! Kur’ÂN, semâdan yeryüzüne uzatılmış sağlam bir İP gibidir. Diğer emânet de âilem, EHL-i BEYt’im/İtretimdir. Kur’ÂN ve Ehl-i Beyt’im CeNNette Havuz’un başında benimle buluşuncaya kadar birbirlerinden ayrılmazlar. Benden sonra o ikisine karşı nasıl muâmelede bulunduğunuza iyi bakın, dikkat edin!.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Menâkıb, 31/3788; Müsned, III, 14, 17, 26, 59)

Daha önceden bahsetmiştik KurÂN kursu maceramızı.
Çok yoğun çaba sarf ettik, arapça öğrenmek için. Arapça KurÂNca öğrenmenin ilk basamağıdır diye düşünüyoruz.
Lâkin tüm çabalarımız diyanetin sistemine takılmıştı.
Bu istemin gayesi kurs içinde kursiyelere elif-ba’yı öğretip, KurÂNKerim’i yüzünden okutmaktı.
Yıl sonunda kaç kişiye KurÂNKerim’i yüzünden okumayı öğretildiğinin istatistiki bilgisi sistem için yeterliymiş.
KurÂNKerim’in içeriğinin daha fazlasını örenme ve öğretme olanağını sistem kabul etmiyordu.
Bu taleplerimizin cevabı sadece ilahiyat okumak deniyor kestiriliyor atılıyordu.
İşte bu yüzdendir ki insanlar arayış içinde oldukları için yanlış topluluklara giriyorlar/gidiyorlar.
Tabii göz önünde olanlardan bahsediyoruz gerçek cemaatlar bu tür rezilliklere müsade etmez.
Tasavvuf siteleri var isede reklam dahi asla almazlar. Yazdıkları kitaplar meta için asla basılmaz SEBİLdir, satılamaz.
Hiç bir ücret kabul edilemez.
Şimdi ne diyelim senelerdir söylüyoruz her ne olursa olsun para toplanıyorsa, para yerine bir şey talep ediliyorsa, hatta sizin cinselliğinize göz dikildiyse, tur şirketleride var ise, sizleri seminer adı altında 5 yıldızlı otellerde topluyorlarsa, kitaplarını satmak için sizleri duygusal olarak sıkıştırıyorlarsa, sadakanıza, fitrenize, zekatınıza hatta kurbanınızda gözleri varsa v.b. amanınnn kaçınnnn!
Ne kadar traji komik o mubarek zatın adını kullanıp birbirlerine yani kadın erkek o mubarek zatın adı ile seslenmek!.
Ya ne mubarek topluluk! Kendi isimlerini bile eritmişler peh pehhh peh!
Derneklermiş cemaatlarmış uluslararasıylarmış v.s v.s bunları anlatanlar canları yanan arayışta olan güvenilir insanlardır.
Daha neler neler var anlattıkları, hepside eğitimli kariyer sahibi kişilerdir.
Bu yüzdendir ki karşımıza çıkan her kim olursa olsun her zaman her aşamada teakkuzda olmamız şarttır.
İnsanız beşeriz, şaşırabiliriz!.

Her YERde ->Her zamÂN ->Her HÂLde =>Her NEFESte YAŞAnmakta olan, ''HAYy''ın ''ÖL->DİRİL! '' CAN HAYykırışlarını, D/UYmak gerekmekte..

NÂSİB oltalarımızı attığımız MuhaMMedî denİZimiz de KISMET balığını tutup bir güzel yemek gerekir. Aç kalmak isteyene sözümüz yok!

Resim --- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “EHL-i BEYtim Nuh’un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur.” buyurmuştur..
(Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638)

Resim
TEK IŞIKımız "NÛR-u MÎM!" ile YOL almak için; "İşte önünde->Kıble yönünde->Son fırsat ömründe=>GÖNÜL GEMİSİ!"
Bu gif geçen yıllarımızda ilk imzamızdı aNKa canım hazırlamıştı. Sonrasında aynı sözü içeren şuan ki gifimizi bir kardeşimiz daha hazırlamıştı, sonrasında sistem ilkini kabul etmedi. Yeri gelmişken yöneticilerimize yetkimizin olmadığı için yine bu gifi imzamız olarak eklemelerini rica edebiliriz.

"Beden->Nefs=>AKIL!" başlığı içinde, pek çok D/ÖRTlüyü sistem içinde işlemeye çalıştık.
Geçen seneler içinde neyi öğrendik neyi öğrenemedik, bir analiz çalışmasını amaçladık.
Bilâ-hire işlediğimiz tüm D/ÖRTlü sistemi paylaşımızın sonunda toplu olarak aktaracağız.

Münir Hocam kaddesallahu sırrahu, “Tüm yazdıklarımı bir TEK bir kişi için YAZdım!.”
HoCAMızın bu sözünü şöyle anlıyoruz; KENDİni-> KENDİ içinde, kendine alaBİLenler ve YAŞAyaBİLenler İÇindir.
Ez-CÜMLe;KENDİsinden < = >KENDİsinedir.

MuhaMMedî YOL, TEKdir!
ALLAHu zü’L- CeLâL’in ilâhi sistemi içinde, MuhaMMedî YOL-Zincir kıyamete kadar gidecektir إِن شَاء اللَّهُ

"Gayret->Himmet-> Şefaât => HİDAYET!"

MuhaMMedî GERÇEKliliği fark ettiğimizde!
Yıllar önce ALLAHu zü’L- CeLâL’in sistemini düşünürdük!

Resim

Kişi önce HADDini BİLecek, sonra HUDUDunu BİLecek!
HADDini BİLirken YARATICIsına, SAYgısını öğrenecek ve uygulayacak!
HUDUDunu BİLirkende O HUDUD içinde SEVgiyi tadacak.
Bu TATma işi neydi?
''Beş DUYdan sıyrıl!'' ne demekti?
->En çok bilinen duyu organları, en basit haliyle, "5 duyu" olarak da adlandırılan; görme, koklama, işitme, tat alma ve dokunma işlevlerini yerine getiren göz, burun, kulak, dil ve deridir.

Göz->Burun->Kulak->Dil => DERİ!
DERİdeki yani TENde ki HİSsiyat neydi?
göz, burun, kulak, dilin toplamı tendeki hissiyattır.
ALLAHu zü’L- CeLâL’e SAYDUYmak, Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem’e bahşedilen SEVgiye UYmak çok güzEL vede ÖZ-EL HİSsiyattır.

Resim ---Mü'minlerin emiri Ebu Hafsa Ömer İbni Hattab (r.a.), Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim dedi;
"Yapılan işler niyetlere göre değerlendirilir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah'a ve Rasülü'ne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah'a ve Rasûlü'ne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir."

(Buhârî, Bed'ül-vahy 1, İmân 41, Nikâh 5, Menâkıbu'l-ensâr 45, İtk 6, Eymân 23, Hiyel 1; Müslim, İmâret 155. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd 11; Tirmizî, Fezâilü'l-cihâd 16; Nesâû, Tahâret 60, Talâk 24,Eymân 19; İbni Mâce, Zühd 26.)

NİYET: Arapça bir kelime olup Türkçe'de de aynı anlamda kullanılır. Amellerin dayandığı temel. Bulunduğu yer, kalptir. Bu yüzden niyete, kalbin kalbi de, denir. Niyetin yeri kalp olmasaydı, kalbin kıymeti bilinmezdi. Zira, müminin niyeti, amelinden daha hayırlıdır. (Hadis-i Şerif). Niyet kalbin dizgini, amelin ruhu ve kumandanı, kasdın başlangıcı, konuşma, susma, hareket ve sekenât gibi, dışa ait fiillerin içidir. Niyet, Rabbü'l-âlemin'in nazar ettiği yerdir. Ebu Talib-i Mekkî Kutu'l-Kulûb'da, ehl-i beytten bu hususta hikmetli bir söz nakleder: "Allah, amel olmadan kuru lafı, niyet olmadan da, ameli kabul etmez".

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... 4&start=50

Tabiî bu söz de derinden etkileyip perçinlemişti.
Bu YOLa çıkarıldığımız da pek çok şeyi bilmiyorduk. Ameller ve itikatlar v.b üzerinde çalışılması gerekiyordu
ALLAHu zü’L- CeLâL’i SAYmak çok önemliydi. Fakat SAYmak içinde neyi saklıyordu.
Toplumsal yaşantımızda hep kullanırız kimse kimesiyi SEVmek zorunda değildir, fakat SAYmak zorundadır.
Pekiî SAYmak neydi?

Sa'y; sözlükte “çalışmak; yürümek, koşmak” gibi anlamlara gelen, fıkıh terimi olarak hac ve umre tavaflarından sonra Safâ tepesinden başlayarak dördü gidiş, üçü dönüş olmak üzere Safâ ile Merve tepeleri arasında toplam yedi defa gidip gelmeyi ifade eder.

Safa merve arasında ki SAY nedir? niye yapılır?
Sen çok zor öğrendiğimi biliyorsun.
KİŞİnin GAYRETi, en önemli ilk unsurdur.
bu YOLda iki ata binilmez. Burada iki yol ayrımı olur ya HAKK ve HAYR yada ŞERr ve BATIL!
Teslimiyet burada şarttır. Lâkin kişi onun osu, bunun busu, şunun şusu diye oyalayıp durur.
Hep ''ben'', ''ben'' nidaları yükselir, EGOcukların şuhha kalkması pek çok mücalemizin hüsranı ile sonuçlanır.

Şuhh: hırsla yapılan (ısrarlı) cimrilik. İçteki cimriliğe sebeb olan öz hastalığı.
Felâh: dünya ve âhiret mutluluğudur.

فَاتَّقُوا اللَّهَ مَا اسْتَطَعْتُمْ وَاسْمَعُوا وَأَطِيعُوا وَأَنفِقُوا خَيْرًا لِّأَنفُسِكُمْ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Resim---"Fettekûllâhe mesteta’tum vesmeû ve etîû ve enfikû hayren li enfusikum, ve men yûka şuhha nefsihî fe ulâike humul muflihûn: O hâlde gücünüz yettiğinizce ALLAH'tan korkun (isyân etmeyin), dinleyin, itâat edin ve infâk edin (harcayın), (kendiniz) nefsiniz için hayr yapın. Her kimde nefsinin hırsından (şuhha) korunursa işte onlar iflâh olurlar." (Tegâbûn 64/16)

Âbid->Âlim->Ârif=>ÂŞIK dörtlüsü için açıklama müthiş güzelliktedir.

Resim*ÂbiD-in ÂBdESTi Bedeninden-KıÇından BOZulur.
*ÂliM-in ÂBdESTi Ağzından - SÖZünden BOZulur.
*ÂriF-in ÂBdESTi Kafasından - AKLından BOZulur.
*ÂŞIK-ın ÂBdESTi Kalbinden-Niyetinden-Naklinden BOZulur…

Yıllar önce bu açıklamayı Word'e kaydetmiştik. Güncel yaşantımızda uygulaması için gayret göstermekteyiz.
Bu açıklama doğrultusunda;
İlk tamamlanan HATMimiz olan 30.ncu yaşımızı baz alırsak geriye dönüp baktığımızda
Niye 30 yaş dersen BİLinçlenmeye başlamanın yılı diyebiliriz..
Yoğun sorgulamaların getirdiği içine sokulduğumuz düşünce sörfünü yaparken hep kayalıklara çarpıyor yara bere içinde kalıyorduk.
BENlik DAĞında ki kalemiz dimdik ayaktaydı, yoğun mücadelemizle kayalıkları bile aşamıyorduk.
Hep başa hep başa!
DIŞ DÜZENimizdeki gedikleri tespit etmenin önem arz ettiğini
Bu yıllarda MuhaMMedî BİLmeyi, BULmayı ve OLmayı ve YAŞAmanın temellerinin atıldığının farkına varıyoruz.

ResimBENlik DAĞından BİZlik DENİZine;
''BEN FÂNî ->NEFSim KÂNÎ->KALBim KUR'ÂNî=>RABBİM BÂKÎ!''

ALLAHu zü’L- CeLâL sistemini D/ÖRTlü sistem üzere inşâ etmiştir. Bir yemek masası düşünelim 4 ayaklıdır. Bizler sünnetullah gereği SAĞLam dört ayaklı masanın üzerine konan maddi manevi yemekleri yeriz.

Resim---RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem.:“Ya mukallibe’l- kulûb, sebbit kalbî ala dînike..: Ey kalbleri çekip çeviren RABBim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl!.” buyurdu. (Tirmizî, Deavât, 85.)

"Gaflet ->Cehâlet ->Dalâlet =>İhânet"ine sahip çıkmaya devam edilirse;
Hayır ben bir ayaklı, iki ayaklı masa veya üç ayaklı masa tercih ediyorum dediğimizde masanın üstüne konan yemeklerimiz dökülür ve etrafa saçılır o sofradan yiyemeyiz. Bütün yiyeceklerimiz heder olur.

Bize soruyorlar "Siz necisiniz?"
"BİZ MuhaMMedîyiz."
Şaşırıyorlar "Öyle bir cemaat mı? Var." diyorlar, dilimiz döndüğünce öğrendiklerimizi anlatıyoruz.

وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ
Resim---Ve inneke le alâ hulukın azîm (azîmin).: Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin.'' (Kalem 68/4)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Dinimizin yüce Peygamberi, “MuhaMMed aleyhisselâm, yaratılmışların en üstünü ve en değerlisidir.”
(Tirmizî, Menâkıb b 1. V,588)

ResimHAKkı-HAYRı=>BİLmek GEREk,
=>İMÂN’a==->EĞİLMek GEREk,
AMEL’siz İMÂN===->ZINDIKLık,
BÂTıL-ŞERRi==>SİLmek GEREk!.

KAPAt!.ıp==>bENLik GAGAnı,
==->KUR'ÂN-ı KERÎM’i DİNLe!.
=->ÇIKAR=>KABUğun-BAGAnı,
NAHNU=>BİZ BİR-İZ>SENinLe!.


BAGA.: ÖLmüş “kaplumbağa”nın güneşin altında kurutulması ile elde edilen “kabuk”..

وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُواْ لَهُ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Resim---Ve izâ kurie’l KUR’ÂNu festemiû lehu ve ensıtû leallekum turhamûn (turhamûne).: KUR'ÂN okunduğu zaman artık onu DİNLEyin! Ve SUSUN ki; böylece RAHMete KAVUŞTurulursunuz.(A’râf 7/204)

Biz ŞEHVETten ŞEHÂDETe geçmek için çıkarıldık, bu MuhaMMedî YOLa!

YOLda ise => YOLcu ->YOLdaş ->YOLLuk!. “ Gerekir.

إِنَّ اللّهَ لاَ يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ وَإِن تَكُ حَسَنَةً يُضَاعِفْهَا وَيُؤْتِ مِن لَّدُنْهُ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---İnnellahe la yazlimü miskale zerrah ve in tekü hasenetey yüdaifha ve yü'ti mil ledünhü ecran aziyma.: Şüphe yok ki ALLAH zerre kadar haksızlık etmez. (Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezâsını adâletle verir.) İyilik olursa onu katlar (kat kat arttırır), kendinden de büyük mükâfat verir." (Nisâ Sûresi 4/40)

يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zu’l- fadlil azîm (azîmi).: Ey imân edenler! ALLAH'a karşı takvâ sahibi olursanız sizi furkân (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sâhibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevâba çevirir). Ve ALLAH, büyük fazl sâhibidir.” (Enfâl 8/29)

Resim

Resim

Azîz CÂNLar;
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in DEVR-i SÂDEti’nden beridir İSLÂM DÎNİ’ni yerlebir etmek için ellerinden geleni geri bırakmayan HizbuşşeytÂN UşakLarı =>Âhir Vakit Günümüzde de var güçleriyle =>İSLÂM DÎNİ’nin İMÂN ve AMEL EKMek FIRINı’nı =>Ne acıdır ki MüslümÂN Çocuklarına yıktırmaktadırlar..

İSLÂM MİLLEti’nin neredeyse tümü, sınır tanımyan =>Hased, Hırs, Tamah, Kin, Kibir, İsraf.. vs.. tuzaklarında =>GEÇmişiyle KAN Bağlarını kesmiş, Geleceğe CÂN UMUDunu kesmiş ve MiLletçe dehşet ve hayretle seyrettiğimiz binlerce GENÇLerimiz CÂN ÇEKişmekteLer..

Yüce RABBimiz ALLAH celle celâlihu =>Cümlemizi, sevdiklerimizi, açmazlardan, çıkmazlardan, krizlerden, Maddî Manevî İSRAF Felâketlerinden =>Emîn ve Muhafaza EYyLesin!.
BİZLeri ve NesiLLerimizi =>Yüce DiNine MuhaMMedî HASBî HABiBî HİZMEtLerLe Şahâdet ŞerefiyLe Müşerref EYyLesin!.

ResimRESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’den;
MüBÂRek, MUHteşem, MUAZzam ve MUStafa Bir İSTİÂZe DUÂSı.:

HASBuNALLAH ve Nİ’MEL- VEKÎL
HASBuNALLAH ve Nİ’MEL- KEFÎL
HASBuNALLAH ve Nİ’MEL- NASÎR
HASBuNALLAH ve Nİ’MEL- MEVLÂ!.
GUFRÂNeke RABBeNÂ!.
Ve İLEykE’L- MASîR!.
Ve HUVe ALâ KÜLLî ŞEYy’in KADÎR!.
SadakALLAHu'L-AZîM!.
El HamduLİLLAHi RABBu’L- ÂLEMînn!.


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

Resim
ResimResim
Yâ RABBenâ celle celâlihu!.
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>ŞEFÂat ŞİFâsıyLa,
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>İLME’L- YAKÎN EDEB-İLMiyLe,
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>AYNE’L- YAKÎN İDRAk-İRFÂNıyLa,
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>HAKKU’L- YAKÎN İHSÂN-ERKÂNıyLa,
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>BİZ BİR-İZ=>NAHNU ŞEHÂDet ŞEREFiyLe=>BİZ’ide ŞEREFLendir!.

MuhaMMedî ŞEFÂAt ŞİFÂsıyLa ÜMMet-i MuhaMMed’i İSRAF ÇILGINLığından KORu!.
İNŞÂe ALLAHu BERRü’r-RAHÎMmm!.

bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.

M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... bet#p99682 duanın linki

Manevî PÎRim İbnü’l-Arabî der ki.:
İLME’L-YAKÎNi =>Delilin Verdiği Bilgi,
AYNE’L-YAKÎNi =>Müşahede ve Mükâşefe sonucunda elde edilen bilgi,
HAKKA’L-YAKÎNi de =>İlimden hâsıl olan ve hakkı görme iradesini teşkil eden BİLgi diye açıklamıştır. (İbnü’l-Arabî, Istılâhât, s. 61).

İbnü’l-Arabî bunların dışında =>“Bütün varlıkta hakkı müşâhede etme” anlamında “HAKÎKATÜ’L-YAKÎN” adıyla bir mertebeden daha bahseder (İbnü’l-Arabî, el-Fütûhât, II, 495).
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

nOt:12.nci mesajımızın, 10.ncu bölümü

Resim=>ŞEHÂDEt=>DÜNYÂda İKeN,
=>AHMAKktır=>AHREte ATaN!.
BURda>GÜBRe-GÜLLe-DİKeN,
=>BİLemez->GAFLEte BATaN!.
=>ÇEKTİReNLe=>BİLe ÇEKeN,
KuL İHVÂNİ’m>ZİNCİR-ŞİKeN!.
HİZMEte==>YOL OLuP YATaN!.


HAZIRlıklarımız Mutlu SON İçin;
RAZİYyetEN =>MERZİYyetEN RÜCÛ’.:

Bismillâhirrahmânirrahîm;

يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
وَادْخُلِي جَنَّتِي
Resim--- "Ya eyyetuhennefsu’l-mutmeinnetu. İrci'î ilâ RABBiki râdiyeten merdiyyeten. Fedhulî fî 'ibâdî. Vedhulî cennetî. : Ey huzûra kavuşmuş insan! Sen O'ndan RAZı, O da senden RAZı olarak RABBin’e dön. (RAZı OLduğum Seçkin) kullarım arasına katıl ve CeNNetime gir!." (Fecr 89/27-30)

ALLAHu zü’L- CeLâL’in tek DA’VÂsı =>"->İlâhe->İllâ=>ALLAH!"dan ibârettir.
ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tek DÂVETçisi de, Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'dir..

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: "Kıyamet Gününde şefaatimle insanların en mutlusu, hûlus-i kalb üzere "Lâ ilâhe İllallah" diyen kimsedir" buyurdu. (Mirkât-ul-Mefâtih c.9 s.525 h.n. 5574; Câmiu-l-Usûl c.9 s. 369 h.n. 7011)

Çetin Çile çÖLünde bizden istenen; "Dingin ->Singin ->Yungun =>YANgın!" Bir Beden ile, "Terbiye->Tezkiye->Tasfiye=>TECLİYE!"i ederek NEFSi, "İlim-> Edeb-> İrfÂN=> ERKÂN!" derecelerine AKLı ile tırmandırıp temizlemeye başlarken önce HaMM AKLımız derkelerden sıyırmak gerekmekte.

BEDENi =>TERBiye -> EDEBlendireBİLmek..
NEFSi =>TEZKiye -> TEMİZLEyeBİLmek..
KALBi=>TASFiye-> ARINDIRaBİLmek..
RÛHu=>TECLiye-> CİLÂLAlayaBİLmek..

قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا
Resim--- "Kad efleha men zekkâhâ.: Kim onu (nefsini) tezkiye etmişse-temizlemiçse felâha (kurtuluşa) ermiştir.(Şems 91/9)

İçimizde hepimizin, kendi emredeni var. O emreden iyiyi mi? Kötüyü mü? Emrediyor onu çözmek Lâzım!
İmtihÂN sorusu da bu zâten! Onun için uğraşıyoruz.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Âdemoğluna, Şeytan da Melek de yaklaşır. Şeytanın yaklaşması, kötülüğe yönlendirmek ve hakkı yalanlatmak şeklindedir. Meleğin yaklaşması ise iyiliğe yönlendirmek ve hakkı doğrulatmak şeklindedir. Kim böyle (meleğin telkinini) hissederse bunun ALLAH"tan olduğunu bilsin ve ALLAH’a hamdetsin. Kim de diğerini (Şeytanın vesvesesini) hissederse, taşlanmış ve kovulmuş Şeytandan ALLAH’a sığınsın!.” buyurmuştur.
(Abdullah b. Mes’ûd radiyallahu anhu’dan; Tirmizî, Kur’ÂN ve Hadisler Işığında İnsÂNiyet Mefhumu 91 “Tefsîru’l-Kur’ÂN” 2)

وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
Resim---Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâti’ş- şeyâtîn: Ve de ki: "RABBim, şeytanın kışkırtmalarından sana sığınırım!." (Mü’minûn 23/97)

Kim HİZBUŞEYTÂN , kim HİZBULLAH.. AKLımız, düşünür->BİLir, taşınır->BULur, kararını verir->OLur, tercihini yapar=>YAŞAr!
Veyâ tersi olur, BİLmez->BULmaz->Olmaz=>YAŞAmaz!

ResimKULLuKk DENEmesi==->İÇiN,
=>TERCİHiN->ÖZĞÜR KILındı!.
AKLına SoR=>NEdEN=->NİÇiN,
=>İNSÂN NEFsi=>HÜR KILındı!.


Seneler önce KurÂNKERİM mealleri okuyorduk. Anlayamadığımızdan ve feyzlenemediğimizden dolayı hep yarım kalır TaMMamlanmazdı.
Tabi’î bunun sebeblerini araştırmadan olurmuydu? Olmazdı/Olamazdı!
Bu geçen seneler içinde 2015 yılında anlıyamadığımız/anlamlandıramadığımız bir tecrîtimiz oldu.
Sekiz sene sonra sebebini öğrendik! Yanlış anlaşılmadan ibaretMİŞş!
Diyânetin 8 aylık kız KurÂN Kurslarına 4 sene devam edildi. 3 sene olmazdı değil mi?
Tecrîd değerlendirilmeliydi! Zâten yalnızlıkla İmtihÂN ediliyorduk! Bunun bilincindeydik!
Aldığımız ihtara da “EYVALLAH!” dedik.
Kendi irademizle AKLa bunca Cenâbetliği sokup da, sonrada silmek çokta kolay değildi!
AKLı temizlemek gerekiyordu.
Ez-CûMLe; ''Her şeye maydanoz olma!'' Sözünü daha iyi anlamış oluyoruz.

Resim ***” AKIL, cenâbetliğinden çıkamayanlar, NAKİL CENÂBlığına ERemezler!.”
29.08.2020 tel saat:12:10

Annemin Babasını, Büyükbabamı son günlerinde bizim yanımıza almıştık.
Rahmeti bol olsun Büyükbabamın. Biraz daha iyi günleriydi dolaşmaya gitmiştim. Karnım tok desem de Anneannem kendisine etli pilav yapmış sofrayı kurdu Büyükbabam. Üzüm hoşafı doldurdu kâseye, bir tabakta bal! Sonra Ayran doldurdu bir bardağa.: "Ye bunları!" dedi. Çıkarken geri döndü ocağın üstünde bir raf vardı sigaraları orda olurdu. Hiç açılmamış bir paket malbora sigara koydu sofra bezine.
Hiç bir şey demeden avluya çıktı. Tüttürgeçsiz keyif mi Olurmuş!
Büyükbabamın Lafza-ı ZâtULLAH’ı ->Cenâb-ı ALLAH derken dolu dolu söylerdi. 15 sene oldu HAKka göçeli kulaklarımdan sesi hala içime akar. 4-5 gün ağır bir koma halindeydi sırayla bekliyorduk. Kardeşimle sıra bize gelince gözünü açtı. Başladı anlatmaya;
--- Cenâb-ı ALLAH ile görüştüm, bana dediki; "Şu kişiyi af et!."
---Ben de bana yaptıklarını anlattım.: “gönlüm af etme taraftarı değil, rızam yoktur!.” dedim.
--- Cenâb-ı ALLAH.: "Sen onu af et, bende seni af edeyim." dedi.
---“Ben de onu af ettim.” dedi.

Bu OL-AYda ki muaazzamlığı izleyebildiniz mi? Rızâ Makamı ve Râzılık Makamını!
ALLAHu Zü’l-CeLâL halifesi tâyin ettiği İNS-ÂNa muhataplığının muhteşemliği her dâim göstermekte.

Resim İNSÂN=>AL<=>VER->NEFESidir,
=>NEFSin=>HEVÂ<=>HEVESidir,
==>KALBi=>RÛHu=>EMR ÂLEMi,
==>ELde====>KANLı KAFESidir!.


Bir gün cenâbetlikten temizlenip, DÖRT Âlemimizle birlikte L-ÂYIK bir şekilde "CenâbALLAH!." deriz إِن شَاء اللَّهُ
KulihvÂNi’mizin çıktısını aldığımız DUÂsına her gün İŞTİRAK ediyoruz.

Resim Ya RaBBi Bizi HAKkta ve HAYRda ve RIZÂnda kullan!
Geçen zamanlarımızdaki hatalarımızı noksanlarımızı bağışla!
Bütün günahlarımızı HAKka ve HAYRa tebdil et!
Bilemediğimiz, anlayamadığımız beceremediğimiz isteyerek ve istemeyerek yaptığımız her türlü HAKka ve HAYRa yakışmayan İmâna, Sâlih amele, hakikata ve sabredemediğimiz şeylerin tümünü, kusurlarımızla birlikte affet, bağışla!
Bizleri sınırsız rahmetine gark et.
Üzerimizde KUL HAKları olanlarla karşılaştırıp, çözüme götür. Diğerlerini bağışla tümünü kaldır! İnşâe ALLAH!..

Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizin kadir ve kıymetini bilenlerden eyle. Şehâdet Şerefi ve Şefâat Şifâsı Sâhibi, ÂLEMLerin RAHMet Meşhuru olan Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem hörmetine İnşâe ALLAH!.

Çünki HAMm AKIL sürekli gereksiz şeylerle meşguldü.
Bir iş yapılırken İÇ ve DIŞ uyaranlardan etkilenmeden konsantrasyon sağlamak gerekmekte.
Bizdeki eksiklik bütün dikkati bir noktaya toplayamamak. Zihinsel açıdan belli bir süre dikkatin o işe verilmesi başarı getirmiş olacaktı.
Bütün öğrenme mekanizmalarını aynı noktaya yönlendirebilseydik, bütün alıcıların öğrenmeye hazır hâle getirmiş olacaktık.
Maalesef ki bu yüzden algının en yüksek performansına ulaşılmasında zaafiyet göstermiş oluyoruz.
Kim HİZBUŞEYTÂN, kim HİZBULLAH.. AKLımız, düşünür ->BİLir, taşınır ->BULur, kararını verir ->OLur, tercihini yapar =>YAŞAr!

TESLİMİYyET ŞÜKRü getirme SEBEBi, HAMD ise İSTİKAMET’in SON-UÇ’udur.

Resim HAMd-ü-SENâ YÜCe RABBım!.
GUFRÂNeke Yâ RABBenâ,
veRHaMnâ ente MeVLânâ,
vA’Fu annâ, vaGFİR Lenâ,
ve==>fe SEBBit AKDEMenâ!.


Veyâ tersi olur, BİLmez ->BULmaz ->OLmaz =>YAŞAmaz!.

قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا
Resim--- "Kad efleha men zekkâhâ.: Kim onu (nefsini) tezkiye etmişse-temizlemiçse felâha (kurtuluşa) ermiştir.(Şems 91/9)

O yüzdendir ki Talim/Terbiyemiz için, MuhaMMedî TasaVVuf çok önemlidir, tasavvur etmekle karıştırmayalım.

Tasavvuf: herşeyi GÖRen GÖZbebekleriyin Sahibi Sultânı ALLAH celle celâluhu’nun GÖZDEsi OLaBİLme sanatı ve mesleğidir.
Tasavvur:Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma, Bir şeyi zihinde şekillendirmek. Tasarlamak.

Resim---Resûlullah sallALLAH u aleyhi vesellem.: “Men arefe NEFSehu =>fekad arefe RABBehu.: NEFSini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)

Aslında BEDEN->NEFS =>AKIL! Başlığını seçtirilişimiz ''Men arefe NEFSehu'' çok iyi anlamamızın gerekliliğidir.
Otobiyografi ya da ÖZ YAŞAm denilen, öykümüzü ifade edişimiz;
Seyr-ü Seferimizde 4N?->1K! .....12N?->1K! 'ya doğru YAŞAnmışlıklarımızdır.

Resim İmâm ALİ kerremallahu vechehu.:KeMâLike=>Tahte KeLâMike!.(KeMâLiniz=>KeLâMınızın ALtındadır!.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu "Din, güzel AHLÂKtır."
[Deylemi]

Çünki YAŞAnmayan yalandır, sözüne binaen deriz ki; tasavvur etmek felsefedir. Bir diğeri gelir sizin sözünüzü çürütür, kendi fikri ile kandırır.
TasaVVuf ise; "EŞyâ -> Esmâ-> Sıfat => ZÂT!" kombinesinin tezahürüdür, YAŞAnan HAKİKAT’tır.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “ALLAHümme erine’l- eşyâe kemâhiye.: ALLAH’ım, bana eşyânın hakikatini göster!” buyurmuştur.
(Fareddin Razî, Tefsirü’l- Kebir, TâHâ Sûresi)

ÖZ YAŞAm öykümüzü yazmamızın nedeni ise TASAVVUR ederek bir yere varılamayacağını anlamamız yıllarımızı aldı. HAYAL ve HAKİKAT 2’li sistemdir.
Hayellerimize bir sihirli değnek beklemiştik. O sihirli değnek TASAVVUFtu ve HAKİKATti.
TASAVVUF her daim her YERde-> her ZAMAN->her HÂLde=> her NEFESte hayatın içinde HAYY OLuşa İŞTİRÂKtir..

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.(Cuma 62/1)

Ya HÂDİ celle celâlihu, hidâyet sadece ALLAHu Teâlâ’ya aittir.

هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Resim---Huvallâhu’l- hâliku’l- BÂRİÛ’l- musavviru lehu’l- esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fî’s- semâvâti ve’l- ard (ardı) ve huve’l- azîzu’l- hakîm (hakîmu).: O ALLAH ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, “şekil ve suret” verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Azîz, Hakîmdir.” (Haşr 59/24)

HAYy-AT bir puzzle gibi! Yeter ki biz küçüçük parçalardan oluturulan RESSAMın RESİMini tamamlıyaBİLelim!

09.Ocak.2009->9.Ocak.2024=>15 yıl

ResimSEVdiçeyİZİM!

Sen gittin bir tarafım hep yarım!
Seni bende, beni sende arıyorum.
Yarımlarımızı bütün sayıyorum.
Düşüncelerimde de ölü değilsin.

O zaman biraz azalıyor hüzünlerim.
Tüttürgeçten bir dumÂN alıyorum.
DumÂNımızı havaya SALLıyorum
13’ümüzü, gönderiyorum ∞‘luğuna.


Sana hayır hasenat olsun diye açılan muhammedikul’u kapattık.
Çok sevdiğin kendi oğlunun yerine koyduğun İbrahim’in bilişim uzmanı, mesleğinde de ilerliyor. Ne kadar çok düşünürdün onu!
İsteseydik sanal ortamda pek çok site kurardı, veya blok!
Bizim o işlerde bezimiz olmadı, olmazda!
Bir tek sitemiz var oda, ''MuhaMMedîNÛR!''
https://www.muhammedinur.com/forum/index.php

ResimOKU-DÜŞÜN=NUR-YE! Resim

İŞTE DÜŞTÜN GARİP BİR YOL'A,
KİMSE BİLMEZ HÂLİN NE OLA,

HAYDİ DEVÂM ET SEN BU YOL'A...

BU YOLDA CEFÂ ÇOKTUR, SEFÂYI ARAMA
EĞER HAKK'A AŞK'IN VAR İSE
HEP O'NU BAS HER YARANA

HAYDİ DEVÂM ET SEN BU YOL'A...

CEFÂ İLE DERT İLE YOĞRULMALISIN
YERDEN YERE VURULMALISIN
HAKK BENİ UNUTUR DİYE KAYIRMAMALISIN

HAYDİ DEVAM ET SEN BU YOL'A...

İŞTE OLDUN EŞEK, VURULDU SEMERİN
RABBİM BÖYLE İSTEMİŞSE BİZLER NE EDELİM
NE KADAR AĞIR GİTSEN YOLA ÇIKAN YOL ALIR
GÂFİL OLMA GÂFİLLER HEP GERİ KALIR

HAYDİ DEVAM ET SEN BU YOLA...

BU YOL'UN TEMELİ AŞK'TIR.
SAKIN BIRAKMA O'NU, HAYALLERE KAPILMA
BU - BİR - OLANA GERÇEK YOL'DUR
CİSMİNİ BU YOL İÇİNDE ERİTMELİSİN
HEP BU YOL'A FEDAKÂRLIK ETMELİSİN

HAYDİ DEVAM ET SEN BU YOL'A...

ANA-BABA-KARDEŞ-KOCA EVLAT, BAŞA TAÇ ET
GÖNLÜNÜ RÛHUNU, RABB'A HARCA GİT

HAYDİ DEVAM ET SEN BU YOL'A...

KİMİ AĞLATIR, KİMİ GÜLDÜRÜR
KİMİ ÖLDÜRÜR, KİMİ DİRİLTİR
KİMİ ŞAŞIRTIR, KİMİ AŞIRTIR

KİMİ YANARSIN, KİMİ COŞARSIN, KİMİ ESERSİN

HAYDİ DEVAM ET SEN BU YOL'A...

BU YOL PAHALIDIR
DERDİ ÇOKTUR ÇEKTİRİR DE ÇEKTİRİR
SABRETMESİNİ BİLMEYENLER PİŞMAN OLUR
SAKIN GAFİL OLMA SEN BU YOL'DA

HAYDİ DEVAM ET SEN BU YOL'A...

HAMUR GİBİ YOĞRULACAKSIN
SOĞAN GİBİ SOYULACAKSIN
ATEŞLER GİBİ YANACAKSIN
SELLER GİBİ TAŞACAKSIN
YELLER GİBİ ESECEKSİN

HAYDİ DEVAM ET SEN BU YOL'A...

İŞTE RABB'IM SANA İNER BÖYLE PERDE, PERDE
BU PERDELER DERMÂN OLUR HER DERDİNE
RABB'INI BULURSUN ARADIĞIN HER YERDE

HAYDİ SABIRLA DEVAM ET SEN BU YOL'A...

HATİCE YILDIZ (1998)
HAKK ÂŞIK'ından (NUR-YE'YE YAZILMIŞTIR)

Resim

"KARDEŞçe- DOSTça- HAYRca- HAKKça!"

CANcağızım Hatice’m çok özledim seni, gerçekten!
"KARDEŞçe- DOSTça- HAYRca- HAKKça!"
MuhaMMedî Teknik Tasavvuf; İÇ DENGEmiz için ne kadar L-ÂYIKsa, DIŞ DÜZENimiz içinde bir o kadar zımdır.

Bu yüzdendir ki seneler geçsede KARDEŞlikler ve DOSTluklar unutulmaz.
Unutulmadığı gibi yerine bir başkası dahi konmaz. Çünki o kişi GÖNÜLde KARDEŞlik ve DOSTluk payesini aldıysa hep özeldir, her daim özel kalır.
O özel kişileri Seyr-ü Seferimizde, bir bir arttırmamız gerekir, lâkin çok zordur, bir elin parmaklarına zor ulaşır.
Bizim KARDEŞliğimiz vede DOSTluğumuz Islak mendil gibi ''kullan at!'' değildir!
Başkalarıda geldi vede gelecektir; SAMİMİYYET ve SADAKAT eleklerimizde işlem gördü!
Kimler geldi ki soluklanmadan uğurladık.
Kiminin soluklanmasına izin verdik!
Kimine ise ultra hizmet sunduk, kendine sandı ahmak!
Yazdıklarının pek çoğunu YAŞAdık.
''YAŞAnmayan YALAN!'' Güzelimm!
Çok çetindi YAŞArken çetin olmasaydı kıymeti olmazdı çekilenlerin!
ÇEKEN->ÇEKTİREN ile BİLEdir!
Bâzen kırıldık, bâzen küstük kendimize kendimizce, çokça alındık, çokça da ağladık zaaflarımıza yenilerek.
Neler yaşadık, neler gördük ki sen bunu seneler önce yazmıştın.
Daha da neler göreceğiz!
"Çok dikkatli ol!" demiştin.
"Bu yol hatayı kabul etmez!" Demiştin.
Hiç bir şey bizi "AŞK YOL!"umuzdan vazgeçiremedi. Çok şükür.
ResimSEVen<=>SEViLen==->SEVgiLi için;
HAYDİ SABIRLA DEVAM ET SEN BU YOL'A...
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi..

Mesaj gönderen nur-ye »

nOt:12.nci mesajımızın, 11.nci bölümü

DAMLa Sakızıdan çıkan fALım; 13-ağustos-2010
"Herkesin ERmez AKLı
”B” SıRRında BİR SıRR sAKLı
Sende GELin OLacaksın
Yakînde teLLi duvaklı!"


Resim
Resim*** "Bu Âlem'e 2'li sistemden 12'li sistem'e kadar ANlatMAYA GELdiMMM...!"
Resim

2’li.........12’li Sistem hörmetine; "“BSıRRında DÖRTRR sAKLı!"ydı teceLLi SESini D/UYurdu!

Resim"Sekine-i MuhaMMedîyeyi BİLmeden, BULmadan, OLmadan YAŞAyan; ocakta fokur-fokur boşuboşuna kaynayan çaydanlığa benzer.
Kuru gürültüden başka bir şey değildir!
MuhaMMedî MeLâmetin bir SeLÂMet özelliği vardır. İstemeden verilir, sormadan söylenir eğer sen gerçek MuhaMMedî MeLâmîysen!.
Onun için MuhaMMedi MeLâmette alçaklık yükseklik yoktur RASÛLî SEVîYE vardır.
"

19.10.2023/16:05/tl'dn

Resim--- "Ve hedeynâhun necdeyn (necdeyni) : Ona iki yolu ( doğru ve eğriyi ) gösterdik." (Beled 90/10)

وَهُوَ اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ لَهُ الْحَمْدُ فِي الْأُولَى وَالْآخِرَةِ وَلَهُ الْحُكْمُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Resim--- «Ve hüvellahü la ilâhe illâ hu lehü’l- hamdü fil ula ve’l- âhirati ve lehü’l- hukmü ve ileyhi türceun.: İşte O, ALLAH'tır. O'ndan başka ilâh yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz(KASAS sûresi 28/70)

قُلْ إِنَّمَا أَنَا مُنذِرٌ وَمَا مِنْ إِلَهٍ إِلَّا اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ
Resim--- "Kul innemâ ene munzirun ve mâ min ilâhin illellâhu’l-vâhidu’l-kahhar.: (Rasûlum!) De ki: Ben sâdece bir uyarıcıyım. Tek ve KAHHÂR olan ALLAH'tan başka bir ilâh yoktur.” (Sâd 38/65)

Bak ÇoCuk! KÛN feYeKÛN kervÂNının KıtMÎRi KulihÂNi ne demiş;
Resim=>Her yerde =>her zaman =>her HÂLde ve =>her NEFESte;
=>HAZIR ve NAZIR OLan HAKK celle celâluhu iLe
=>HALkının İÇİnde HAKk ve HaYR ÜZere KaDERini YAŞA!.r ve =>DEFTERini DOLDUR!.ur.
=>SoN SATIRIna ise ŞEHADETNÂme ŞARTını SoN NEFESi ile YAZ!.ar İnşâe ALLAHu TeÂLA.:


Resim

İLe ÖMRünü MÜHÜRLer ve’s- SeLÂM!..

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... eti#p81864

Paylaştığımız sanal tekke linkini okursanız; evet kimler geldi kimler geçti en önemlisi; Kimler kaldı SÂDIK!

ResimALLAH İÇin===>İBÂDEte,
=->KULLarı İÇin HİZMEte,
ALLAH-RASÛLuLLAH İÇin,
->HABiBî HİZMEt ÜMMEte!.


Diye bizlere gece gündüz yazarak, SOHBET ederek neyi ne için YAPmamız veyâ YAPMAmamız gerektiğini anlatıyor, uygulamalı gösteriyor büyük bir sabırla KulihÂNi’mİZ!
Bizde kendisine 2 Âlemde de DUÂcısıyız ve ŞAHİDiyiz.

فَوَجَدَا عَبْدًا مِّنْ عِبَادِنَا آتَيْنَاهُ رَحْمَةً مِنْ عِندِنَا وَعَلَّمْنَاهُ مِن لَّدُنَّا عِلْمًا
Resim---"Fe vecedâ abden min ibâdinâ âteynâhu rahmeten min indinâ ve allemnâhu min ledunnâ ilmâ(ilmen).: Böylece katımızdan, kendisine rahmet verdiğimiz ve ledun (gizli) ilmimizden öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul buldular.(Kehf 18/65)

RABBenâ celle celâlihu Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLem’in hörmetine, benlik mağramızda zom uykudan UY/ÂNdır bizi!
7 kemalât basamağını hamm AKLımızı temizleyerek, çıkmamız için bize güç ver إِن شَاء اللَّهُ

Aslında Üç Mesned Noktası=>BEDEN->NEFS->AKIL..KuLihvÂNi.. Başlığını seçtirilişimiz ''Men arefe NEFSehu'' çok iyi anlamamızın gerekliliğidir.
ANmamız için her alanda performans seviye düzeyimizi bir bir yükselterek, başarı elde edilmesi ile iniltilidir.

''Ne kaa (kadar) ekmek, o kaa (kadar) köfte!'' Atasözümüzdür.
Her hangi bir işe yatırım yaptığınız kadar karşılık alırız.
Bu atasözümüz bizlere, dengeli ve adil bir dağılımın önemini belirtir.
Sıkça duyduğumuz; ''Eee benim kalbim temiz!'' bu işler bu kadar kolay değil.

الٓمٓ۠ ﴿١﴾
اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ ﴿٢
Resim---"Elif. Lâm. Mim.: Ehasibe'n-nâsu en yutrakû en yekûlû âmennâ vehum lâ yuftenûn(e).: İnsanlar: "İnandık!" demeleriyle bırakılıp da imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar?" (Ankebût 29/1-2)

Performansın belirli faktörlerinden en belirgin olanı yetenektir.
Herkesin belirli bir faaliyeti veya görevi yerine getirme yeteneği farklı olabilmektedir. Ancak, beceri, disiplin, eğitim teknik bilgi gibi faktörler performansı artırıp geliştirilebilir.

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim---Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.(Necm 53/39)

Otobiyografi ya da ÖZ YAŞAm denilen, öykümüzü ifade edişimiz;
Seyr-ü Seferimizde 4N?->1K! .....12N?->1K! 'ya doğru YAŞAnmışlıklarımızdır.
Resim
1989 yılından sonraki zaman dilimi bizim için çok önemliydi!
HAYy OLÂN bir aktarım söz konusuydu.

ResimHÂL-i HaZıR HAriTASı
NÛR-u MuhaMMed NirENgi
KaLB KAzANı ->KaFa TASı
YEDi rENgin >AŞK MihENgi!.

SENden bANA Miras-ı cÂN
SıRR-ı SIFIR SEVd SANCı!.
NÛR-u Dev MüNiR DERMÂN
KÛN feyeKÛN KUL SATRANCı!.


HAYy OLÂN zinciri arıyorduk? Bütün özverili çalışmalırımız işte bı HAYy OLÂN zincirine BAĞlanmak içindi!

https://www.muhammedinur.com/forum/view ... du.#p56492
Bu link ise; Beden->Nefs=>AKIL!'' ın çözülümü olan ''İlim->İrade->İdrak=>İŞTİRAK!'' ı daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.

KÛN KervÂNının Sâhibi Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLem’in KervÂN KıtMÎRini sanal âleme hemde beldemize HİZMETe göndermiştir.
Çok şanslıyız ki 5.nci makam olan BURSA’mızda oluşu ayrı bir KEYFİYyEtin lezzetidir.

ResimEHL-i BEYt ELi =>ÂLİ ŞÂH,
KELÂMULLAH-RESÛLULLAH,
YARDIMCImız YÜCE ALLAH,
HiZMeTe KoŞ KuL İHVÂNim!.


Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLem; “Kızım Nuriye, KervÂN KıtMÎRim MuhaMMedî YOLumuzda ki tozları diliyle süpürüyor sen bu YOLa niye sâhib çıkmadın, niye hizmet etmedin, SAHİB çıkılacağını BİLmiyor muydun!” derse diye çok hassas titiz ve ciddî bir şekilde hazırlanılıp HUZURundaymış gibi davranılmaktadır.
2007den bu güne kadar hiç bir ÂN aklımızdan çıkarılmadı çok şükür.
Niye mi?

ResimBu ÂLEM==>KESREt DENİZ-i,
VAHDEtte=>DAMLALar BİZ-i!.
NAHNU SIRRInda==>YAŞArız,
SEV-SEViLde==>BİZ BİR-İZ-i!.

KuL İHVÂNiM=>İHVÂN OLmak,
SIRR-ı CÂNÂN’a=>CÂN OLmak,
KELÂMuLLAH<=>RESÛLuLLAH.
HAKk’ın KuLu>SULTÂN OLmak!.


İHVÂN.: RÛH KARDEŞi..
İHVÂNi.: RÛH KARDEŞi OLan..

Resim Salâvât, bilene (ehline) farz-ı AYNdır.
Salâvât, kısaca ve kesin olarak.: "ALLAH'ım! Beni MuhaMMedî OLuşumun Şuûruna erdir!." DUÂsıdır. Asla ve asla yanılma payı yoktur!.

Mübârek Zâtı HAKK Olan ve BİZler ÜMMeti olarak HAKkı DUYmak Ve HAYRa UYmakta =>İmam-ı Mutlakımız ve Mürşid-i Mutlakımız =>MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sonsuz sınırsız ve İLMuLLAHça Es Salât ve Es Selâm OLsun!.

ResimResim” Allahumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin Abdike (MuhaMMedîyyeti) ve Nebîyyike (MahMudîyyeti) , ve Rasûlike (AhMedîyyeti) ve Nebîyyi'l- ÜMMîyyi (Habîbiyyeti) ve alâ Âlihi, Ehl-i Beytihi ve Sahbihi ve ÜMMetihi... “Resim

Resim

RABBenâ!.
7 LETÂİFimizin SALLini=>İSÂLini=>SILÂsını=>ULAŞımını SAĞLa!.

Resim BİL! BUL! OL!. YAŞA! SüNNeti,
CÂNÂN’ın ==>CÂNda CeNNeti,
HANNÂNu’L- MENNÂN>MiNNeti,
RESÛLuLLAH!. =>KELÂMuLLAH!.

RahmÂN-Rahîm-HâLde HaNNâN,
BiLâ MiNNet MUHSİN-MeNNâN,
AZîZü’L-HaKîM’ken=>DEYYÂN,
KULLarına=====>KUldun NiYe?..


Âmin!.
Yâ Muin celle celâluhu!.
Yâ Lâtif celle celâluhu!.
Yâ kerîm celle celâluhu!.
Yâ Rahîm celle celâluhu!.
Yâ Rahmân celle celâluhu!.
Yâ Hannân celle celâluhu!.
Yâ Mennân celle celâluhu!.
Yâ Deyyân celle celâluhu!.
Yâ Furkân celle celâluhu!.
Yâ Sultân celle celâluhu!.

Yâ ALLAH celle celâluhu!.
Evvelen, Âhiren, Zâhiren, Bâtınen âmennâ, saddaknâ ve şâhidnâ=>
=>Eşhedü enLâ İLâhe İLLâ ALLAH ve Eşhedü enne MuhaMMeden Abdûhû ve ResûLühû!. İnşâe ALLAHu'r- RahmÂN!.

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!..
Yâ Muîn Celle Celâluhu!.

مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
Resim---Mâ kâne MuhaMMedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin RESÛLALLÂHi ve HÂTEME’N- NEBÎyyîn (nebiyyine), ve kânALLÂHu bi kulli şey’in ALÎMâ (alîmen).: MuhaMMed (aleyhisselâm), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır (değildir). Fakat ALLAH'ın RESÛL'ü ve Nebîler'in (Peygamberler'in) HATEMİ'dir (Sonuncusu). ALLAH, herşeyi en iyi bilendir.// MuhaMMed (aleyhisselâm)gerçekte sizin yetişkin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat ALLAH’ın, İlâhî Hükümleri icrâya, ülkeyi imâra, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya me’mur tek yetkili RASÛLü, ve bütün Peygamberleri tasdik eden, belgeleyen, Peygamberlerin Sonuncusudur. Her şey, ALLAH’ın İlmi, Planı, İradesi dâhilinde gerçekleşmektedir.” (Ahzâb 33/40)

الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim---El hamdu lillâhi RABBi’l- ÂLEMîn (âlemîne).: Hamd, âlemlerin RABBi olan ALLAH'adır.(Fâtiha ½)

Âminn!. Yâ AHMEDü’L- VEFÂ!.
Âminn!. Yâ HAMDu’L- HâMiD!.
Âminn!. Yâ MAHMUDu’L- SEFÂ
Âminn!. Yâ MuhaMMMedu’L- ÂMiD!.

EL HaMDu LiLLâHi RaBBi’L ÂLeMînn.
Ve’s- SeLÂMu ALâ RaSÛLiNÂ MuhaMMedin
Ve ALâ ÂLihi EHL-İ BEYtihi ÜMMetihi EcmÂinn.

BİZlerin ÂKİBETlerini HAKkın HAYRı üzerine eyle.
Kıyamete kadar gelecek neslimizi necib, ârî, temiz, göz sürûru, Ehl-i Beytî, MuhaMMedî, Kur'ÂNî ve RaBBanî kıl!... Âmin Yâ Muîn! celle celâluhu

Yâ RABBenâ!.
BİZ =>ZÂTın’a karşı olan;
FAKRîyyetimizi BİLip =>HasbunALLAHi ve Ni’me’l- VeKîL celle celâlihu!.
ACZîyyetimizi BİLip ==>HasbunALLAHi ve Ni’me’l- KeFîL celle celâlihu!.
ZİLLetimizi BİLip ====>HasbünALLAHü ve Ni’me-l NaSîR celle celâlihu!.
İLLetimizi BİLip ======>HasbünALLAHü ve Ni’me-l KÂFi celle celâlihu!.
KULLuğumuzu BİLip =>HasbünALLAHü ve Ni’me-l MeVLâ celle celâlihu!.
Diyoruz ve DUÂ Ediyoruz!. DUÂLarımızı Kabul buyur إِن شَاء اللَّهُ Yâ RABBenâ celle celâlihu!.

Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!.

İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe celâlihuu!..

ResimSORan VARsa=>NİÇİN KUR'ÂN?.
HEPin KUR'ÂN!.->HİÇin KUR'ÂN!.
=>MuHaMMeDî İMÂN==>AMELi,
DUYup=>UYmak=>İÇin KUR'ÂN!.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..

Acziyet, Fakriyet, Zillet ve İlletle EMÂNET olan ABDULLAHlığı yüklenen insanın hikâyesi baştan aşağı Kur'ân-ı Kerîm'dedir.
Kader, Kaderullah...
Bir yanda Âdem aleyhi's-selâm, bir yanda Şeytân;
Bir yanda İbrâhim aleyhi's-selâm, bir yanda Nemrud;
Bir yanda Mûsâ aleyhi's-selâm, bir yanda Firavun ve
Bir yanda Habîbullah sallallâhu aleyhi ve sellem bir yanda Ebu Cehil...
(Bakara 2/30-31; Nisâ 4/1;A'râf 7/11; Hicr 15/26; Ahzâb 33/72, Sad 38/71-73 vd.bkz)


https://www.muhammedinur.com/forum/view ... 57#p103957
ZEVK 10.814

***Yâ HAYyu’L-KAYYûm HUuu!.
*******ALLAH ceLLe ceLâLihu!.
Resim
Cevapla

“►SÖZ mü? KÖZ mü? lerinden!◄” sayfasına dön