Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mübarek Günlerimizde birbirimizi hatırlayalım.
Kullanıcı avatarı
aksiseda
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1147
Kayıt: 11 Haz 2012, 10:01

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen aksiseda »

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Ahmed »

Resim


Bu mübarek gecede iki cihan güneşi Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin gönlünde, yüreğinde BİZ-BİR-İZ i YAŞAMak umuduyla Regaib Kandilimiz Hayırlara vesile olsun inşaAllah!

''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''

***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim Yüce RABBımıız TeÂLÂ’nın,

->Ni’metinde NÂİMîyİZ
-->Kudretinde KÂİMîyİZ
Habli’L-Verîd AKRABAmız
-->RAĞBETinde DÂİMîyİZ!.


ZEVK 8069

N’ÛRuLLAHtan NÛR-u MîM ->HAk.. ->KeLÂMuLLAH HAKk KitABı
->RÛHu ->EMR ÂLeMden İnsÂNın.. ->TENi ->KANLı KAFes KABı

NEFSin-RABBın BİL İhvÂNim!
Kıyam DUR!. >EĞİL İhvÂNim!.

->İmkÂNLa -->İmtihÂN -->KULLuk.. ->“İzâ Feragte ->FENSAB”ı..


30.03.17.. 04:16
brbrsm.tktkttrstkkmdshrrr..



Resim

Habli’L- Verîd AKRABAmız.:

ŞÂHDAMARımdan da AKRABa ->RABBım (MeRKEZde):

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halakne'l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min HABLİ'L- VERÎDi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)


ve ALLAHu zü’L- CeLÂL’im ->“EnALLAH!. (MUHİTte)”:

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---“İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımi’s- salâte li zikrî: Muhakkak ki BEN, YALNIZCA BEN ALLAH'ım. BENden başka EL İLÂH yoktur. BANA kulluk et; BENi anmak için namaz kıl!.” (TâHâ 20/14)


Resim

RÛHu ->EMR ÂLeM İnsÂNın.:

وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً
Resim---"Ve yes’elûneke ani’r- rûhı, kuli’r- rûhu min emri rabbî ve mâ ûtîtum mine’l- ilmi illâ kalîlâ (kalîlen).: Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: “RUH, RABBimin EMRindendir.” Ve size, (ruha ait) ilimden sadece az bir şey verildi.” (İsrâ 17/85)


Resim

NEFSin-RABBın BİL İhvÂNim.:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe RABBehu: Kim ki NEFSini Tanıdı-BİLdi, kesinlikle RABBını da Tanıdı-BİLdi”” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)


Resim

->“İzâ Feragte ->FENSAB”ı.:

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

Resim---“Fe izâ ferağte fensab.:O halde boşaldın mı yine kalk yorul!.”” (İnşirah 94/7)

Fâriğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.
Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Mürâcaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.
Fâriğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.
Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Mürâcaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.


"Fe izâ ferağa''fâri de. Fâri’ boşalmaktır. Vaz geçmektir. Boşalmaktır. Havaya üfürülen nefes gibidir.
“Fe izâ ferağte fensab.” Fe izâ Eğer öyle boşalıverirsen ferağte fensab hemen nasb et bir yere mansablan.. mansab-neseb gibi. Bir yere bağlan. Bir baba bul kendine, bir ana bul gibi yâni bağlan kendine neseb. Nasb et, bi yorul diye.
.

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

Resim---"Ve ilâ rabbike ferğab.: Ve ancak RABBına rağbet et, hep ona doğrul.”” (İnşirah 94/8)

Ve RABBine RAĞBEt et!.
Rabbike ferğab; burdaki reğabe köküne bakın.
O "reğabe"nin yukarda da "ferağ"taki aynı "rağe" gâlibiyet onların görülebiliyor onu demek istiyorum.


NÂİM: Bolluk ve bahtiyarlık içinde yaşayış. Nizam-ü hal ve mal. * Cennet'in sekiz kısmından dördüncü tabakası.
KÂİM: Ayakta duran. Mevcut. Baki. * Vaktini ibadetle geçiren.
DÂİM: Devam eden. (Daimî, daima, daimen şeklinde de söylenir.)
Regâib: (Ragibe. C.) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek. Receb ayının ilk perşembe gününün akşamı (Cuma gecesi).
Rağbet: (Ragbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.
Reğîb: Kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir.


Resim

Regâib, "reğabe" kökünden türer; herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. Reğîbenin çoğuludur.
Receb’in ilk cuma gecesine Regaib Gecesi denir. Bu geceye Regaib Gecesi ismini melekler vermişlerdir. Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Ramazan ayından sonra en çok oruç tuttuğu ay Receb ayıdır.

Recebü’l- Esabb; ALLAHu Zü’L- CeLÂL’in RAHMetinin cûşa gelip coştuğu, ikram ve ihsanlarının şarıl şarıl, güldür güldür gönüllere dolduğu kudsal ay demektir.


Sabb: Dökmek, akıtmak, boşaltmak. Dökülmek. * Aşık, tutkun.

Sevgili Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Regaib Gecesi'nin içinde bulunduğu Recep Ayında çok dua eder, namaz kılar, oruç tutar, iyiliklerin her çeşidini yapar, sadaka vermeye özen gösterirdi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Receb'in ilk perşembe gününü oruçla geçirdiği ve cuma gecesinde, bu kandil gecesine mahsus olmak üzere 12 rekât namaz kıldığı rivâyet edilir. Regâib gecelerinde dua etmek, tövbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi kudsal kabul etmek sûretiyle çeşitli ibâdetlerle, zikirlerle vetesbihlerle geçirmek en güzelidir..

EstağfiruLLaH!
SübhânALLAH!
ElhamdüLİLLAH!
ALLAHu Ekber!
Lâ iLâHe iLLALLAH!
Lâ havLe ve Lâ kuvvete iLLâ biLLâhi’L- ALiyyi’L- Azîm!
ALLAHümme salli alâ seyyidinâ MuhMMedin ve alâ âli seyyidinâ MuhaMMed!.


Resim

Regâib kelime olarak Kur'ÂN-ı Kerîm'de geçmemektedir. Ancak "reğabe"den türemiş olan çeşitli kelimeler, Kur'ÂN-ı Kerîm'de 8 âyette geçmektedir.:

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

Resim---“Ve ilâ rabbike ferğab.: Ve ancak RABBına rağbet et, hep ona doğrul.”” (İnşirah 94/8)

Millet-i İbrâhîme rağbet etmeyip yüz çevirenler;

وَمَن يَرْغَبُ عَن مِّلَّةِ إِبْرَاهِيمَ إِلاَّ مَن سَفِهَ نَفْسَهُ وَلَقَدِ اصْطَفَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّهُ فِي الآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ

Resim---"Ve men yergabu an milleti ibrâhîme illâ men sefihe nefseh (nefsehu), ve lekadistafeynâhufî’d- dunyâ, ve innehu fî’l- âhireti le mine’s- sâlihîn (sâlihîne).: Ve, nefsini sefih kılan kişi hariç kim, İbrâhîm’in dîninden yüz çevirir? Andolsun ki Biz, onu dünyada seçtik. Muhakkak ki o, ahirette de salihlerdendir.” (Bakara 2/130)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in nefsinden çok kendi nefsine rağbet edenler;

مَا كَانَ لِأَهْلِ الْمَدِينَةِ وَمَنْ حَوْلَهُم مِّنَ الأَعْرَابِ أَن يَتَخَلَّفُواْ عَن رَّسُولِ اللّهِ وَلاَ يَرْغَبُواْ بِأَنفُسِهِمْ عَن نَّفْسِهِ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ لاَ يُصِيبُهُمْ ظَمَأٌ وَلاَ نَصَبٌ وَلاَ مَخْمَصَةٌ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ يَطَؤُونَ مَوْطِئًا يَغِيظُ الْكُفَّارَ وَلاَ يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّ نَّيْلاً إِلاَّ كُتِبَ لَهُم بِهِ عَمَلٌ صَالِحٌ إِنَّ اللّهَ لاَ يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ

Resim---"Mâ kâne li ehli’l- medîneti ve men havlehum mine’l- a’râbi en yetehallefû an resûlillâhi ve lâ yergabû bi enfusihim an nefsihî, zâlike bi ennehum lâ yusîbuhum zameun ve lâ nasabun ve lâ mahmesatun fî sebîlillâhi ve lâ yetaûne mevtıan yagîzu’l- kuffâra ve lâ yenâlûne min aduvvin neylen illâ kutibe lehum bihî amelun sâlih (sâlihun), innallâhe lâ yudîu ecre’l- muhsinîn (muhsinîne).: Medine (şehir) halkı ve bedevî Araplar’dan onun çevresinde olanlar için ALLAH’ın Resûl’ünden geri kalmaları ve kendi nefslerini, onun nefsinden üstün tutmaları (rağbet etmeleri) olmaz. Çünkü böylece onlara, ALLAH yolunda (aşırı) bir susuzluk, bir yorgunluk (bitkinlik) ve şiddetli açlık isabet etmesi, küffarı (kâfirleri) öfkelendirecek bir yere ayak basarak (işgal ederek), düşmana karşı bir zafere nail olmaları yoktur ki; onunla, onlara salih amel yazılmış olmasın. Muhakkak ki ALLAH, muhsinlerin ecrini zayi etmez.” (Tevbe 9/120)


فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيَى وَأَصْلَحْنَا لَهُ زَوْجَهُ إِنَّهُمْ كَانُوا يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَيَدْعُونَنَا رَغَبًا وَرَهَبًا وَكَانُوا لَنَا خَاشِعِينَ

Resim---Festecebnâ lehu, ve vehebnâ lehu yahyâ ve aslahnâ lehu zevcehu, innehum kânû yusâriûne fîl hayrâti ve yed’ûnenâ ragaben ve reheben, ve kânû lenâ hâşiîn(hâşiîne) :Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Ve ona, Yahya (A.S)’ı hibe (armağan) ettik. Ve onun için, zevcesini de ıslâh ettik (çocuğu olabilecek duruma getirdik). Muhakkak ki onlar, hayırlarda yarışırlardı. Ve Bize, rağbet ederek ve korkarak dua ederlerdi. Ve onlar, Bize huşû duyanlardı. (Enbiya 21/90)

وَيَسْتَفْتُونَكَ فِي النِّسَاء قُلِ اللّهُ يُفْتِيكُمْ فِيهِنَّ وَمَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ فِي يَتَامَى النِّسَاء الَّلاتِي لاَ تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ أَن تَنكِحُوهُنَّ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ وَأَن تَقُومُواْ لِلْيَتَامَى بِالْقِسْطِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِهِ عَلِيمًا

Resim---Ve yesteftûneke fîn nisâi. Kulillâhu yuftîkum fîhinne, ve mâ yutlâ aleykum fîl kitâbi fî yetâmen nisâillâtî lâ tu’tûnehunne mâ kutibe lehunne ve tergabûne en tenkihûhunne vel mustad’afîne minel vildâni, ve en tekûmû lil yetâmâ bil kıst(kıstı). Ve mâ tef’alû min hayrin fe innallâhe kâne bihî alîmâ(alîmen): Ve senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: «Onların hakkında size fetvayı Allah Teâlâ veriyor ve kendileri için yazılmış olanı kendilerine vermediğiniz ve kendilerini nikahlamaya rağbet eylediğiniz yetim kadınlar hakkındaki ve zayıf bir durumda bulunan çocuklar hakkındaki ve yetimlere karşı adâletle hareket etmeniz hakkındaki size tilâvet olunan âyetlerde (bu hususlarda size fetva vermektedir). Ve siz hayırdan her ne yaparsanız şüphe yok ki Allah Teâlâ onu bihakkın bilicidir. (Nisa 4/127)

عَسَى رَبُّنَا أَن يُبْدِلَنَا خَيْرًا مِّنْهَا إِنَّا إِلَى رَبِّنَا رَاغِبُونَ

Resim---Asâ rabbunâ en yubdilenâ hayran minhâ innâ ilâ rabbinâ râgıbûn(râgıbûne) :Rabbimizin bize, onun yerine, ondan daha hayırlısını bedel olarak vermesi umulur. Muhakkak ki biz, Rabbimize rağbet eden kimseleriz. (Kalem 68/32)

وَلَوْ أَنَّهُمْ رَضُوْاْ مَا آتَاهُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَقَالُواْ حَسْبُنَا اللّهُ سَيُؤْتِينَا اللّهُ مِن فَضْلِهِ وَرَسُولُهُ إِنَّا إِلَى اللّهِ رَاغِبُونَ
Ve lev ennehum radû mâ âtâhumullâhu ve resûluhu ve kâlû hasbunâllâhu se yu’tinâllâhu min fadlihî ve resûluhû innâ ilâllâhi râgıbûn(râgıbûne) : Ve eğer onlar, gerçekten Allah’ın ve O’nun Resûl'ünün onlara verdiği şeye (ganimet payına) razı olsalardı: “Allah bize kâfidir, Allah ve O’nun Resûl'ü bize yakında fazlından verecek. Muhakkak ki; biz Allah’a rağbet edenleriz.” derlerdi. (Tevbe 9/59)

قَالَ أَرَاغِبٌ أَنتَ عَنْ آلِهَتِي يَا إِبْراهِيمُ لَئِن لَّمْ تَنتَهِ لَأَرْجُمَنَّكَ وَاهْجُرْنِي مَلِيًّا
Resim---Kâle e râgıbun ente an âlihetî yâ ibrâhîm(ibrâhîmu), lein lem tentehi le ercumenneke vehcurnî meliyyâ(meliyyen) : (İbrâhîm (A.S)’ın babası şöyle) dedi: “Ey İbrâhîm! Sen, benim ilâhlarıma rağbet etmiyor musun (kıymet vermiyor musun)? Eğer sen, (bundan) vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım ve uzun müddet benden uzaklaş.” (Meryem 19/46)



Resim
Hadis-i Şeriflerde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Receb Ayı ve Regaib Gecemiz ile ilgili buyrukları çoktur;


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regaib Gecesi, Şabanın 15. gecesi, Cuma, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.” buyurdu.
(İbn-i Asâkir)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Receb-i Şerîf’in birinci gününde oruç tutmak üç senelik, ikinci günü oruçlu olmak iki senelik ve yine üçüncü günü oruçlu bulunmak bir senelik küçük günahlara kefaret olur. Bunlardan sonra her günü bir aylık küçük günahların af ve mağfiretine vesile olur.” buyurdu.
(Celaluddin es-Suyutî, Camiu’s- sağir)

Resim---İbn-i Abbas -radiyallahu anh- Hazretleri: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Receb ayında bâzen o kadar çok oruç tutardı ki, biz O’nu hiç iftar etmeyecek zannederdik. Bâzen de o kadar çok iftar ederdi ki, biz O’nu hiç oruç tutmayacak zannederdik.” buyurmuştur.
(Müslim)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Muhakkak zaman, ALLAH’ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Ve üçü ard arda gelmektedir. Zilkade, Zilhicce, Muharrem bir de Cemaziye’l-âhirle Şaban ayları arasında gelen Mudar kabilesinin ayı Receb Ayıdır." buyurdu.
(Buhârî, Tefsir, Sure, 8,9)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Receb Ayı ALLAH’ın Ayı, Şaban benim Ayım, Ramazan da Ümmetimin Ayıdır." buyurdu.
(Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, 1/423)

Resim---Enes b. Malik radiyallahu anhu'dan: “Receb ayı girdiğinde Hz. Peygamber aleyhisselâm: "ALLAH'ım! Receb ve Şaban'ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır." buyururdu.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Receb büyük bir aydır. ALLAH bu ayda hasenatı kat kat eder. Receb Ayında bir gün oruç tutana, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün oruç tutana Cennetin 8 kapısı açılır. 10 gün oruç tutana, ALLAH istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münadi: “Geçmiş günahların affoldu!” der. Receb Ayında ALLAH Teâlâ Nûh aleyhisselamı gemiye bindirdi ve o da Receb Ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti.” buyurdu.
(Taberânî)



İSTErim ki>cÜMMLe ÂLeM
MuhaMMedî MuTLu OLsun!
HaKkı-HAYRı YAZsın KaLeM
RAĞBETimiz >KuTLu OLsun!.


Resim MuhaMMedi MuHABBEtlerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Rağbetimiz, Reğaibimiz Mübarek OLsun.
Gecemiz Hakk ve Hayr,
Ömrümüz Nuru MiMM dOLsun İnşâe ALLAH!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BÂZeN GECELer BOYunca
SONsuz GÖKLere BAKarım
TÜMM UYKULar>UYUYunca
BAKarım!.RABB’ıma Akarım..


ZEVK 8778

GÖNLümüz =>KERBELÂ ÇÖLü =>GURBetimİZ RABBımıza
MecNÛN’un "Ah!."-ında LEYyLâ =>HASsRetimİZ RABBımıza
EŞy =>ESMÂdan =>SIFattan
HABLi’L- VERîD.. VÂRiD ZÂT’tan
=>RAZİYyetEN =>MERZİYyetEN =>RAĞBETimİZ RABBımıza!.


21.03.18 23:42
brsbrsm..tktktkkmddtkLkkk..


NÂZ-NİYÂZa YÂRr NÂZÂRın
DEVR eDeR eDeR AĞLArım!.
“BİZ BİR-İZ BELÂ BÂZÂRI”n
SEYR eDeR eDeR AĞLArım!.



REGÂİB KANDİLİMİZ

Mubârek Receb Ayının Regâib Gecesinde Tüm İslâm Âlemine,
Muhammedî Nur, Şuûr Ve UYaNışlar getirsin İnşae ALLAH!.

Rabbu'l-âlemin, Rahmetin Kaynağından kalblerimize ihsanlar yağdırsın!
Maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize İnşâe ALLAH!.

Muhammedî BİRlik ve BİZliğimizde Giyâbî Dost DUAları edelim İnşâe ALLAH!.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Şa'banın 15. gecesi, Cum'a, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.
(İbn-i Asâkir)

BİZ BİR-İZ-de;

Muhammedî Şuuru BİL-mede
Muhammedî Nûru BUL-mada
Muhammedî Sürurda OL-mada
Muhammedî Onuru YAŞA-mada;

Geçmişimiz İçin Muhammedî TEVBE BİZ-BİR-liğinde
Geleceğimiz İçin Muhammedî DUÂ BİZ-BİR-liğinde
Şu AN-ımız İçin Muhammedî RIZÂ BİZ-BİR-liğinde
Son Nefesimiz İçin Muhammedî ŞEHÂDET BİZ-BİR-liğinde,

Rağbetimiz OL-AN İlâhî Teveccühümüzün Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de,
ÇoK TeN-de TEK cAN CEM’liğimiz İÇ-in BİZ BİR-İZ SEVgi SELi DuÂlarımızı edelim İnşâe ALLAH!.

Resim------Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Azîz ve Celîl olan ALLAH kıyâmet gününde şöyle buyuracak:”Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler? Benimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!” buyurdu.
(Ebû Hureyre ra’dan; Müslim, Birr, 37)

Regâib : (Rağibe çoğulu) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.

Rağbet : (Rağbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.

Regâib ise ilginçtir ki;…
Re-Gâib…
İçeride“”gâib” ki,
Gâib, şu ANda da olduğu hâlde gözükmeyen demektir.
Yitik, kayıp olmuş da aranan değildir..

Kendi kimlik ve kişilik “BEN”imizden tutun da, her şeye muhit iken şahdamarımızdan yakîn Olan ve olduğu hâlde gözükmeyen RABB’imize kadar nice gayblarımıza Rızâlarımızı ulaştırıcı, Rızâ buldurucu vesîlemiz Regâib Gecemiz..

Vahyî Rahmeten lil âlemin AYNamızdan yansıyan, Diri NAKLi hazır olduğu hâlde;
BİLemeyen, BULamayan, OLamayan ve YAŞAyamayan AKLımızın, çok RAĞBET ettiği İlâhî Hediyeyi, Rasûlî Regâibi ve neticede Rızaullaha nâil oluşu yaşayalım bu gecemizde BİZ BİR-likte DUÂ-larımızla İn şâe ALLAH! …

Nefsimizin Ana Yuvası “Sadr” larımızın Karanlık Labirentleri,
Bu gece şerh-şarh olur da biz de Muhammedî İZ-i izleyerek RABBımıza derhal RAĞBET edenlerden oluruz BU GECE-mizde İn şâe ALLAH!. …

Şerh açıklamalardır.
Îzahlardır risâleler de böyledir, şerhlerdir bunlar hep.
Sohbetler de sözlerin şerhleridir.
Zevkler sohbetlerin şerhleridir.
Hazlar da zevklerin öyledir Tasavvufta.
Aslında geri de dönersiniz.
Hazz, HAKK’tan gelir kimse bilemez.
Bunu Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şerh eder, zevk eder.
Onu Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâm ve ALLAH Dosdları şerh eder, sohbete dökerler.
Onlarda işte bize söz olarak aktarırlar.
Bizde anladığımızı anlarız gibi geri de döNebiliriz.
Ama aynı şeyler.
Zâten her şey AYNı ŞEYdir.
İki şey yoktur ki. İşte bu şerh.
Açmadık mı genişletmedik mi?
Şerh etmedik mi?

أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
Resim--- “E lem neşrah leke sadrek(sadreke).: Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?”
(İnşirah 94/1)

Elem, E, mi soru işâreti. Lem değil mi? Olmadı mı? Yapmadık mı?
Neşrah, Ne Biz demektir.
Türkçedeki zamir gibidir yâni zamirdir.
Şeraha'dır fiilin aslı.
Elem Neşrah Biz şerh etmedik mi leke, senin için.
Sadrake, senin sadrını.
Nedir sadr?
Beden, nedir beden?
Beden bir tüm ki içerisinde Sadr (Nefs), Kalbi ve Rûhu tutar, KAB-dır..
Ve bu dördüyle imtihan olur insan Beden-Nefs-Kalb-Ruh..
İlâhe İllâ ALLAH!” demek zorundadırlar.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin SADR Şerhi, biliyorsunuz ki, şerh oluşu mi’rac sırasındadır.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz: “ Yeşil elbiseli iki kimse gördüm. Birinin elinde gümüşten bir ibrik diğerinde zümrütten bir leğen vardı. Beni alıp bir dağ başına götürdüler. Biri sırtım üzerine yatırdı. Göğsümü göbeğime kadar yardı. Hiç acı ve elem duymadım. Elini sokup ne varsa çıkardılar. O beyaz şey ile yıkayıp yerine koydular. Biri diğerine; " Kalk ben de hizmetimi yerine getireyim " dedi ve elini sokup yüreğimi çıkardı. İki parça etti ve içinden bir şey çıkarıp attı ve; " Senin vücûdunda şeytanın nasîbi bu idi. Çıkarıp attık. Ey Allahu teâlânın sevgilisi! Seni vesveseden ve şeytanın hîlesinden emîn ettik " dedi. Sonra yüreğimi kendi yanlarında olan latîf (hoş) ve yumuşak bir şey ile doldurdular. Nûrdan bir mühür ile mühürlediler.””
(Hadîs-i şerîf-Meâric-ün-Nübüvve)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:Ben Kâbe'nin yanında uyur uyanık bir hâlde iken, iki kişi; içinde zemzem suyu bulunan bir tasla bana geldiler. Sadrım şerh edildi. Zemzem suyu ile yıkandı. Sonra yerine kondu. İlim, hikmet ve mârifet ile dolduruldu. Sonra burak getirildi. Onun üzerine binerek, Cebrâille berâber (mi'râca) gittim.””
(Hadîs-i şerîf-Buhârî)


أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

Resim ---“E lem neşrah leke sadrek(sadreke): Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi?””
(İnşirâh 94 /1)

Elem neşrah leke sadrek” teyiz.
Elem neşrah sadrak” hârika bir şeydir.
İslah olmamış bir Sadr nasıl İflah olmuş bir kalb olacak.
Nasıl DUYulacak ki Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem, ALLAH’a UYulacak.

وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ

Resim---“Ve veda'nâ anke vizrak(vizrake).: Senden yükünü indirmedik mi?”
(İnşirah 94/2)

Ve veda'nâ” Zâyi etmedik mi?
Yâni ayniyetini zâyi etmedik mi?.
Yâni senin ayniyetini sana yük getiren o var ya “AYN”.
“BEN” deyip duruyordun ya onu.
SALL etsen nereye taşıyacaksın ALLAHu Zu'l-Celâl'e ben kendim içim söylüyorum semer mi götüreceğim.
Hayır hayır!.
O YÜK-ten yâni onu indirmedik mi anlamında “dayk”.
Burdaki dayk, aşağılatmak, indirmek, kıymetini değerini gözde büyüklüğünü indirmek anlamında demek istiyorum.
Ve veda'nâ”, biz indirmedik mi.
Anke””bakın yine senin üzerinden “vızrak”, vızrını.
Neydi vızr?
Vızr, Rubûbiyet Sırlarının kendine sâhib çıkışıdır, insan yapar bunu.
Var ya “ben sana şunu yaparım”.
Var ya “ben bunu yaparım!..”
“Hadi yarım nefes al!” desen de alamayıverse gitti!.
Bu bu ciddi bir yüktür bu.
Bu bu insanların hepisi bundan mecburuz ayrıca.
Bizi böyle yapmasaydı imtihan edemezdi zâten.
Onun için böyle güzel yapmıştır ALLAHu Zu'l-Celâl.
Bu vızr, günah mıdır, vebal mıdır, ayıp mıdır, yasak mıdır bunların hepsi vızrdir.

الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ

Resim---Ellezî enkada zahrek(zahreke).: O senin sırtını ezen yükü.”
(İnşirah 94/3)

“”Ellezî”, o ki, o yük ki, “enkada” seni enkaz hâline getiriyordu.
“”Zahrek”, sırtını, zahrını. Bu zahrı tanıyoruz değil mi biz?
Tanımaz mıyız “enkaz” hâline getiriyorduk bedenini bedenini.”
Şeytana uşaklık yapıyorduk.
Hizbu’ş- şeytanlık yapıyordun, senin dünyâ da âhirette ve dîninde!.
Enkada zahrak” işte bu ıslah olmamış akıldır ki iflah olabile nakli bula!. “
Ellezî enkada zahrak”, düpe düz zâhir oradaki kelimeye dikkat edin.
Senin zahrini-zâhirini böyle duman eden, bâtınınla buluşturmayan pası, pas gibi olan şeyi, ölüyü diriltmedik mi?.
Ölü dirilince sen bağlantıyı kurdun ya aradaki ölü parça dirildi ya gibi!. “
Ellezî enkada zahrak”, zahrak sırt demektir, arka demektir doğrudur bir şey dediğimiz yok.
Sırtında yükü taşıdığı için insan sırf sırt denmiştir.
Yoksa sırt o değildir şimdi.
Sırtta densin arka densin olsun bakalım.
Yâni sırtımla yükü taşıdığım için, indirmedik mi senin yükünü.
Çünkü her AKILa anlatılmıştır bu.
Hani bir hamalın sırtında yük var ya onun gibi anlatılıyor.
Olur, haklısın ama bu taraftan da diyorsun ki: “Halim Can bu var ya aynen bizim zâhir âlemimizi bizim üzerindeki onu ezen tonlarca ağırlığındaki AKIL gibidir.
Bu aklı adam ediverdiğimiz anda akıl hava gibi bizi yutar da bizim işimize yarar artık.
Dağ gibi bizi ezmez anlamında gözüküyor gibi.
Ellezî enkada zahrak.”

Bunları biz nerde görüyoruz Duhâ da tam net olarak.
Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ””
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى

Resim---“Ve le'l-âhıretu hayrun leke mine'l-ûlâ. :Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.””
(Duhâ 93/4)

Evet bakınız ALLAHu Zu'l-Celâl ne kadar açık buyuruyor: “Gerçekten âhiret senin için başlangıçtan hayırlıdır.” Neden?
Çünkü “E lem neşrah leke sadrak””
Evvelde olur ve Âhiri hazlırlamak içindir.
Doğrudur .
Hakîkaten bunun çok çeşitli sebeplerinden bir tânesi de budur.

وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى

Resim---“Ve le sevfe yu’'tîke rabbuke fe terdâ. :Elbette RABBin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın.””
(Duhâ 93/5)

Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ”''
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

Resim---Yâ eyyetuhen nefsu'l-mutmainneh. İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh. Fedhulî fî ibâdî Vedhulî cennetî:Ey o RABBına muti' olan nefs-i mutmeinne! Sen dön o RABBına hem râdıye olarak hem merdıyye de. Gir kullarım içine. Gir Cennetime”” (Fecr 89/27-30)

Ve bütün bunlar tüm sıkıntılardan kurtuluşla olur…

وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ

Resim---“Ve refa'’nâ leke zikrak(zikrake): Senin şânını yüceltmedik mi?””
(İnşirah 94/4)

''Ve refa’nâ'' yüceltmedik mi. Leke bakın hep leke-lere dikkat edin!
Tümünde “yalnız Senin için, sana, senden, seni” böyle doğrudan doğruya.
Zikrake senin zikrini yüceltmedik mi?.
Zikrullah ve Zikru Rasûlullah.

ALLAH ve Rasûlaha Teslim olunuz.
ALLAH ve Rasûlune Îman ediniz.
ALLAH ve Rasûlune Tâbi olunuz ve
ALLAH ve Rasûlune İtaat ediniz.

Ve refa’nâ leke zikrak”,
Bizim nereden çıkacağımızı görüyor musunuz merdiveni.

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

Resim---“Fe inne maa'l-usri yusra(yusren): Demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var””
(İnşirah 94/5)

Gerçekten demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var. Bir usr var.

إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

Resim---“İnne maa'l-usri yusrâ(yusren): Evet o zorlukla berâber bir kolaylık var””
(İnşirah 94/6)

''Yusran'', ''usri yusra'' evet.
Burda çok güzel bir incelik vardır Arapça'dan dolayı gelen.
Zorlukla berâber kolaylık kesin vardır.
Gerçekten güçlükle berâber bir kolaylık muhakkak vardır güzel.
O zaman iki tâne kolaylık iki tâne zorluk mu vardır diye insanın aklına geliyor. Ama öyle değildir.
Bu Arapça'nın yazım tarzından, oluşumdan dolayıdır.
Bir zorlukla iki kolaylık vardır.
Zâhir ve Bâtın arasında bir zorluk iki kolaylık getirir.
Geçmişe ve geleceğe kolaylık getirir. Sizin bir andaki TEVHİDiniz. Geçmişini bağışlar gelecekte ücret öder.
Bu Arapça'nın muazzam bir dil oluşundan böyledir.
Usr, bu âyetlerdeki usr kelimesi her iki kelime de Elif Lâm’lı olarak geçiyor. El-Usr olarak geçmiştir.
Halbuki burada belirtilen şey yusr kelimesi tek. Harf-i tarif tenvinli olduğu için kolaylık iki tâne zorluk bir tânedir.

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

Resim---“Fe izâ ferağte fensab.:O halde boşaldın mı yine kalk yorul””
(İnşirah 94/7)

Fâriğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.

Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Mürâcaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.

''Fe izâ ferağa'', fâri de.
Fâri’ boşalmaktır. Vaz geçmektir. Boşalmaktır.
Havaya üfürülen nefes gibidir.
Fe izâ ferağte fensab.”
Fe izâ Eğer öyle boşalıverirsen ferağte fensab hemen nasbet bir yere mansab-neseb gibi.
Bir yere bağlan. Bir baba bul kendine, bir ana bul gibi yâni bağlan kendine neseb. Nasb et, bi yorul diye.
Ensab çünkü yorulmak demek ama yeniden çalış anlamını almıştır olunabilir .
Ama sen şu içindekini çıkar şişeni boşalt.
Güzel bir çalkala da ondan sonra da bunun içerine bir su, bal, süt, şarab bir şey doldur anlamında olduğu gözükmektedir.

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

Resim---“Ve ilâ rabbike ferğab.:
Ve ancak RABBına rağbet et, hep ona doğrul””
(İnşirah 94/8)

Ve RABBine RAĞBEt et!.
Rabbike ferğab; burdaki reğabe köküne bakın.
O reğabenin yukarda da ferağtaki aynı rağe gâlibiyet onların görülebiliyor onu demek istiyorum.
Ferğabta ta yine başında fe vardır.
Ferağe ile bir be gelmiştir onu demek istiyorum.
Ordaki boşluk be'sini bulduğu anda rağbete döner o.
Ve ilâ rabbike ferğab, İşte o nefis boşluğunu aldığın anda araya be'yi attığında “men arefe nefsehu fakat arefe Rabbehu” oluverir demek istiyorum.
Ferağa ile ferğabın arasında sondan gelen -be- gelmiştir.
Ben bunu yapmam gerekir gibi rağbetini, gerçek bağını, yönelişini, arzunu, isteğini bütün daha doğrusu nefis, kalb ve ruh.

Beden nefis kalb ve ruh seviyelemeni, Göz,Gez, Arpacık, Hedef seviyesini buldu RABB’ine karşı.
“Ateş!” dediğinde RABB-ini BİLeceksin, BULacaksın, OLacaksın ve YAŞAyacaksın gibi.

Rağben kökü, râğib rağbetmek.
Dünyan, dînin ve ahîretinde, muzaffer olabilmek için başırılı olabilmek için RABB’ına karşı BİZ BİR BİLEliği kurmaktır "be".
"Be" aslında sırâtı mustakîmdir.
Aslında eliftir yatmış bir elif.
Bunun be de güzeldir.
Yâni bunun yuvarlanışı Nûr-u Mim gibi noktası da güzeldir onun için buyuruyor Ali Keremullâhi veche Efendimiz:

İlim bir nokta idi câhiller çoğalttı.”
“Aslında biz bir noktaydı ilim”
buyuruyor.

Bütün Kur’ân-ı Kerim Fâtiha'ya, Fâtiha besmele'ye, besmele -be- ye gelse.
-Be- aslında eliftir kalksa ortadan nokta kalsa o da benim.
Edeb bakımından söylüyor bunları. Çok hârikadır.

İdrak etmemizi nasib buyacağı REGÂİB RÜŞDümüde;

Selat u Selâm Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimize olsun. Onu duyup ve uyanlara olsun.
Bütün geçmişlerimize olsun, büyüklerimize olsun.
ALLAHu Zu'l-Celâl bizi hakta ve hayırda kullansın.
Sıhhatlerimizi, ömürlerimizi, hayatlarımızı İnşâe ALLAH.

Şeriat-ı Garrâyı BİLmek, BULmak, OLmak ve YAŞAmakta Hasbî Hizmetçiler kılsın!.

Bizi dâima Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin huzûrunda hazırında HaBîBî Hizmetçi olarak bulundursun!.

Bizi yanlışlardan, kötülüklerden, eğrilik çirkinliklerden şeytan ve şeytanlaşmışların şerlerinden, kötülüklerinden korusun!.
Ve lâ havle ve lâ kuvvete illa billâhi'l-aliyyi'l-azîm
SıRRına Erdirsin!.

ALLAHu Zu'l-celâl bütün güzellikleri özellikleriyle berâber yaşamak nasîb etsin hepimize İn şâe ALLAH!.
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhteşem Muhammedî Gayretini BİLmeyi hepimize nasîb edip versin.
Ve bunu Şeriat-ı Garrâ'yı bilmekte kullanalım İn şâe ALLAH!..


ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Merhâmetini BULmamızı, Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâmın edebiyle bulmamızı nasîb etsin ki bunu Târikatı Muhammedî Aleyhi's-selâmda kullanabilelim İn şâe ALLAH!..

ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Muhabbetinde OL-mayı nasib etsin İn şâe ALLAH!.
Ki bunu Mârifeti Rasûlullah Aleyhi's-selâmda yaşayabilelim yâni olabilelim bütün bunları Hakîkatı Muhammediye Aleyhi's-selâmı yaşamayı bize nasîb etsin İn şâe ALLAH!..


Hakîkatı Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Geliş Biliş Buluş, Oluş, Yaşayış HAKÎKAT-ı neyse biz bunu YAŞA-yalım ki Hakîkatı Muhammedî Aleyhi's-selâtı ve's-selâmın mazharı olalım ve Şehâdetine iştirak edelim İn şâe ALLAH!..

Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem;
Bu âlemde Abdullah Aleyhi's-selâm olarak Rahmetenli'l-Âlemin iken,
Abdullah Aleyhi's-selâm olarak yaşarken son nefesinde hangi şehâdeti buyurduysa biz de o şehâdetiyle birlikte her AN olalım İn şâe ALLAH!..

Arzumuz, duâmız Her Zaman Her Yer ve Her Halde dâima bu olsun İn şâe ALLAH!.
ALLAHın izni ve inâyetiyle biz dâima,
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin özellik ve güzelilklerinde BİZ-BİR-İZ OL-alım İn şâe ALLAH!.

Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Bu gece BİZe; Halis, Muhlis, Sâdık ve âdil Muhammedî EDEB-e girmeyi nasîb etsin İn şâe ALLAH!.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin BİZe sâhib çıkmasını ve BİZim de “O”na sâhib çıkıp bu çağımızda Sahâbeleri olmamızı nâsib buyursun İn şâe ALLAH!.

Maddî-manevî göğüslerimizi şarh etsin!
Şehâdetullaha uygun hâle getirsin!
Genişletsin ve Habibî Huzûra erdirsin!
Ki HAKK’ı Hazır bulalım ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in şânıyla şereflenelim pâk yüreğinde İn şâe ALLAH!.

Zor yolda, taşkınlık ve şaşkınlık içinde bocalayan Akıllarımıza, İlâhî ve Muhammedî Nakil kolaylığı Nûr-u MiM’i yetiştirsin İn şâe ALLAH!.

Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Şu An içlerimizdeki karışıklığı boşaltıp (farig) Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemle,
Ve dolayısıyla Kendi Zât-i Âlisine MANSABlanmayı nasib ve müyesser eylesin İn şâe ALLAH!.

Ve tıpkı BİZe, Öz Örnek Aziz Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’inki gibi sâdece ve sâdece RABBİMİZE RAĞBET etmeyi bu hususlarda kendisinden Râzı Olmayı ve BİZDEN DE RÂZI OLMASINI ihsan etsin İn şâe ALLAH!.
Dost GÂİBÎ DUÂ-larımız BİZ-de BİR olsun İn şâe ALLAH!.

MuhaMMedî MuhaBBetlerimLe Es SelâM!.


Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd!
Yâ Fettâh
Yâ Gaffâr
Yâ Settâr

ALLAH celle celâluhu!
Âmin! Âmin! Âmin! Âmin!


MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BÂZeN GECELer BOYunca
SONsuz GÖKLere BAKarım
TÜMM UYKULar>UYUYunca
BAKarım!.RABB’ıma Akarım!.


ZEVK 8778

GÖNLümüz =>KERBELÂ ÇÖLü =>GURBetimİZ RABBımıza
MecNÛN’un "Ah!."-ında LEYyLâ =>HASsRetimİZ RABBımıza
EŞy =>ESMÂdan =>SIFattan
HABLi’L- VERîD.. VÂRiD ZÂT’tan
=>RAZİYyetEN =>MEZİYyetEN =>RAĞBETimİZ RABBımıza!.


21.03.18 23:42
brsbrsm..tktktkkmddtkLkkk..


NÂZ-NİYÂZa YÂRr NÂZÂRın
DEVR eDeR eDeR AĞLArım!.
“BİZ BİR-İZ BELÂ BÂZÂRI”n
SEYR eDeR eDeR AĞLArım!.



REGÂİB KANDİLİMİZ

Mubârek Receb Ayının Regâib Gecesinde Tüm İslâm Âlemine,
Muhammedî Nur, Şuûr ve UYaNışlar getirsin İnşâe ALLAH!.

Rabbu'l-âlemin, Rahmetin Kaynağından kalblerimize ihsanlar yağdırsın!
Maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize İnşâe ALLAH!.

Muhammedî BİRlik ve BİZliğimizde Giyâbî Dost DUAları edelim İnşâe ALLAH!.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Şa'banın 15. gecesi, Cum'a, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.
(İbn-i Asâkir)

BİZ BİR-İZ-de;

Muhammedî Şuuru BİL-mede
Muhammedî Nûru BUL-mada
Muhammedî Sürurda OL-mada
Muhammedî Onuru YAŞA-mada;

Geçmişimiz İçin Muhammedî TEVBE BİZ-BİR-liğinde
Geleceğimiz İçin Muhammedî DUÂ BİZ-BİR-liğinde
Şu AN-ımız İçin Muhammedî RIZÂ BİZ-BİR-liğinde
Son Nefesimiz İçin Muhammedî ŞEHÂDET BİZ-BİR-liğinde,

Rağbetimiz OL-AN İlâhî Teveccühümüzün Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de,
ÇoK TeN-de TEK cAN CEM’liğimiz İÇ-in BİZ BİR-İZ SEVgi SELi DuÂlarımızı edelim İnşâe ALLAH!.

Resim------Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Azîz ve Celîl olan ALLAH kıyâmet gününde şöyle buyuracak: ”Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler? Benimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!.” buyurdu.
(Ebû Hureyre ra’dan; Müslim, Birr, 37)

Regâib: (Rağibe çoğulu) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.

Rağbet: (Rağbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.

Regâib ise ilginçtir ki;…
Re-Gâib…
İçeride“”gâib” ki,
Gâib, şu ANda da olduğu hâlde gözükmeyen demektir.
Yitik, kayıp olmuş da aranan değildir..

Kendi kimlik ve kişilik “BEN”imizden tutun da, her şeye muhit iken şahdamarımızdan yakîn Olan ve olduğu hâlde gözükmeyen RABB’imize kadar nice gayblarımıza Rızâlarımızı ulaştırıcı, Rızâ buldurucu vesîlemiz Regâib Gecemiz..

Vahyî Rahmeten li'l- âlemin AYNamızdan yansıyan, Diri NAKLi hazır olduğu hâlde;
BİLemeyen, BULamayan, OLamayan ve YAŞAyamayan AKLımızın, çok RAĞBET ettiği İlâhî Hediyeyi, Rasûlî Regâibi ve neticede Rızaullaha nâil oluşu yaşayalım bu gecemizde BİZ BİR-likte DUÂ-larımızla İnşâe ALLAH! …

Nefsimizin Ana Yuvası “Sadr” larımızın Karanlık Labirentleri,
Bu gece şerh-şarh olur da biz de Muhammedî İZ-i izleyerek RABBımıza derhal RAĞBET edenlerden oluruz BU GECE-mizde İnşâe ALLAH!. …

Şerh açıklamalardır.
Îzahlardır risâleler de böyledir, şerhlerdir bunlar hep.
Sohbetler de sözlerin şerhleridir.
Zevkler sohbetlerin şerhleridir.
Hazlar da zevklerin öyledir Tasavvufta.
Aslında geri de dönersiniz.
Hazz, HAKK’tan gelir kimse bilemez.
Bunu Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şerh eder, zevk eder.
Onu Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ve ALLAH Dostları şerh eder, sohbete dökerler.
Onlarda işte bize söz olarak aktarırlar.
Bizde anladığımızı anlarız gibi geri de döNebiliriz.
Ama aynı şeyler.
Zâten her şey AYNı ŞEYdir.
İki şey yoktur ki. İşte bu şerh.
Açmadık mı genişletmedik mi?
Şerh etmedik mi?

أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
Resim--- “E lem neşrah leke sadrek(sadreke).: Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?” (İnşirah 94/1)

Elem, E, mi soru işâreti. Lem değil mi? Olmadı mı? Yapmadık mı?
Neşrah, Ne Biz demektir.
Türkçedeki zamir gibidir yâni zamirdir.
Şeraha'dır fiilin aslı.
Elem Neşrah Biz şerh etmedik mi leke, senin için.
Sadrake, senin sadrını.
Nedir sadr?
Beden, nedir beden?
Beden bir tüm ki içerisinde Sadr (Nefs), Kalbi ve Rûhu tutar, KAB-dır..
Ve bu dördüyle imtihan olur insan Beden-Nefs-Kalb-Ruh..
İlâhe İllâ ALLAH!” demek zorundadırlar.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin SADR Şerhi, biliyorsunuz ki, şerh oluşu mi’rac sırasındadır.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz: “ Yeşil elbiseli iki kimse gördüm. Birinin elinde gümüşten bir ibrik diğerinde zümrütten bir leğen vardı. Beni alıp bir dağ başına götürdüler. Biri sırtım üzerine yatırdı. Göğsümü göbeğime kadar yardı. Hiç acı ve elem duymadım. Elini sokup ne varsa çıkardılar. O beyaz şey ile yıkayıp yerine koydular. Biri diğerine; " Kalk ben de hizmetimi yerine getireyim " dedi ve elini sokup yüreğimi çıkardı. İki parça etti ve içinden bir şey çıkarıp attı ve; " Senin vücûdunda şeytanın nasîbi bu idi. Çıkarıp attık. Ey Allahu TeâLânın sevgilisi! Seni vesveseden ve şeytanın hîlesinden emîn ettik " dedi. Sonra yüreğimi kendi yanlarında olan latîf (hoş) ve yumuşak bir şey ile doldurdular. Nûrdan bir mühür ile mühürlediler.””
(Hadîs-i şerîf-Meâric-ün-Nübüvve)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:Ben Kâbe'nin yanında uyur uyanık bir hâlde iken, iki kişi; içinde zemzem suyu bulunan bir tasla bana geldiler. Sadrım şerh edildi. Zemzem suyu ile yıkandı. Sonra yerine kondu. İlim, hikmet ve mârifet ile dolduruldu. Sonra burak getirildi. Onun üzerine binerek, Cebrâille berâber (mi'râca) gittim.””
(Hadîs-i şerîf-Buhârî)


أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

Resim ---“E lem neşrah leke sadrek(sadreke): Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi?”” (İnşirâh 94 /1)

Elem neşrah leke sadrek” teyiz.
Elem neşrah sadrak” hârika bir şeydir.
İslah olmamış bir Sadr nasıl İflah olmuş bir kalb olacak.
Nasıl DUYulacak ki Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem, ALLAH’a UYulacak.

وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ

Resim---“Ve veda'nâ anke vizrak(vizrake).: Senden yükünü indirmedik mi?” (İnşirah 94/2)

Ve veda'nâ” Zâyi etmedik mi?
Yâni ayniyetini zâyi etmedik mi?.
Yâni senin ayniyetini sana yük getiren o var ya “AYN”.
“BEN” deyip duruyordun ya onu.
SALL etsen nereye taşıyacaksın ALLAHu Zu'l-Celâl'e ben kendim içim söylüyorum semer mi götüreceğim.
Hayır hayır!.
O YÜK-ten yâni onu indirmedik mi anlamında “dayk”.
Burdaki dayk, aşağılatmak, indirmek, kıymetini değerini gözde büyüklüğünü indirmek anlamında demek istiyorum.
Ve veda'nâ”, biz indirmedik mi.
Anke””bakın yine senin üzerinden “vızrak”, vızrını.
Neydi vızr?
Vızr, Rubûbiyet Sırlarının kendine sâhib çıkışıdır, insan yapar bunu.
Var ya “ben sana şunu yaparım”.
Var ya “ben bunu yaparım!..”
“Hadi yarım nefes al!” desen de alamayıverse gitti!.
Bu bu ciddi bir yüktür bu.
Bu bu insanların hepsi bundan mecburuz ayrıca.
Bizi böyle yapmasaydı imtihan edemezdi zâten.
Onun için böyle güzel yapmıştır ALLAHu Zu'l-Celâl.
Bu vızr, günah mıdır, vebal mıdır, ayıp mıdır, yasak mıdır bunların hepsi vizrdir.

الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ

Resim---Ellezî enkada zahrek(zahreke).: O senin sırtını ezen yükü.” (İnşirah 94/3)

“”Ellezî”, o ki, o yük ki, “enkada” seni enkaz hâline getiriyordu.
“”Zahrek”, sırtını, zahrını. Bu zahrı tanıyoruz değil mi biz?
Tanımaz mıyız “enkaz” hâline getiriyorduk bedenini bedenini.”
Şeytana uşaklık yapıyorduk.
Hizbu’ş- şeytanlık yapıyordun, senin dünyâ da âhirette ve dîninde!.
Enkada zahrak” işte bu ıslah olmamış akıldır ki iflah olabile nakli bula!. “
Ellezî enkada zahrak”, düpe düz zâhir oradaki kelimeye dikkat edin.
Senin zahrini-zâhirini böyle duman eden, bâtınınla buluşturmayan pası, pas gibi olan şeyi, ölüyü diriltmedik mi?.
Ölü dirilince sen bağlantıyı kurdun ya aradaki ölü parça dirildi ya gibi!. “
Ellezî enkada zahrak”, zahrak sırt demektir, arka demektir doğrudur bir şey dediğimiz yok.
Sırtında yükü taşıdığı için insan sırf sırt denmiştir.
Yoksa sırt o değildir şimdi.
Sırtta densin arka densin olsun bakalım.
Yâni sırtımla yükü taşıdığım için, indirmedik mi senin yükünü.
Çünkü her AKILa anlatılmıştır bu.
Hani bir hamalın sırtında yük var ya onun gibi anlatılıyor.
Olur, haklısın ama bu taraftan da diyorsun ki: “Halim Can bu var ya aynen bizim zâhir âlemimizi bizim üzerindeki onu ezen tonlarca ağırlığındaki AKIL gibidir.
Bu aklı adam ediverdiğimiz anda akıl hava gibi bizi yutar da bizim işimize yarar artık.
Dağ gibi bizi ezmez anlamında gözüküyor gibi.
Ellezî enkada zahrak.”

Bunları biz nerde görüyoruz Duhâ da tam net olarak.
Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ””
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى

Resim---“Ve le'l-âhıretu hayrun leke mine'l-ûlâ. :Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.”” (Duhâ 93/4)

Evet bakınız ALLAHu Zu'l-Celâl ne kadar açık buyuruyor: “Gerçekten âhiret senin için başlangıçtan hayırlıdır.” Neden?
Çünkü “E lem neşrah leke sadrak””
Evvelde olur ve Âhiri hazlırlamak içindir.
Doğrudur .
Hakîkaten bunun çok çeşitli sebeplerinden bir tânesi de budur.

وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى

Resim---“Ve le sevfe yu’'tîke rabbuke fe terdâ. :Elbette RABBin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın.”” (Duhâ 93/5)

Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ”''
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

Resim---Yâ eyyetuhen nefsu'l-mutmainneh. İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh. Fedhulî fî ibâdî Vedhulî cennetî:Ey o RABBına muti' olan nefs-i mutmeinne! Sen dön o RABBına hem râdıye olarak hem merdıyye de. Gir kullarım içine. Gir Cennetime””(Fecr 89/27-30)

Ve bütün bunlar tüm sıkıntılardan kurtuluşla olur…

وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ

Resim---“Ve refa'’nâ leke zikrak(zikrake): Senin şânını yüceltmedik mi?”” (İnşirah 94/4)

''Ve refa’nâ'' yüceltmedik mi. Leke bakın hep leke-lere dikkat edin!
Tümünde “yalnız Senin için, sana, senden, seni” böyle doğrudan doğruya.
Zikrake senin zikrini yüceltmedik mi?.
Zikrullah ve Zikru Rasûlullah.

ALLAH ve Rasûlaha Teslim olunuz.
ALLAH ve Rasûlune Îman ediniz.
ALLAH ve Rasûlune Tâbi olunuz ve
ALLAH ve Rasûlune İtaat ediniz.

Ve refa’nâ leke zikrak”,
Bizim nereden çıkacağımızı görüyor musunuz merdiveni.

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

Resim---“Fe inne maa'l-usri yusra(yusren): Demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var”” (İnşirah 94/5)

Gerçekten demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var. Bir usr var.

إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

Resim---“İnne maa'l-usri yusrâ(yusren): Evet o zorlukla berâber bir kolaylık var”” (İnşirah 94/6)

''Yusran'', ''usri yusra'' evet.
Burda çok güzel bir incelik vardır Arapça'dan dolayı gelen.
Zorlukla berâber kolaylık kesin vardır.
Gerçekten güçlükle berâber bir kolaylık muhakkak vardır güzel.
O zaman iki tâne kolaylık iki tâne zorluk mu vardır diye insanın aklına geliyor. Ama öyle değildir.
Bu Arapça'nın yazım tarzından, oluşumdan dolayıdır.
Bir zorlukla iki kolaylık vardır.
Zâhir ve Bâtın arasında bir zorluk iki kolaylık getirir.
Geçmişe ve geleceğe kolaylık getirir. Sizin bir andaki TEVHİDiniz. Geçmişini bağışlar gelecekte ücret öder.
Bu Arapça'nın muazzam bir dil oluşundan böyledir.
Usr, bu âyetlerdeki usr kelimesi her iki kelime de Elif Lâm’lı olarak geçiyor. El-Usr olarak geçmiştir.
Halbuki burada belirtilen şey yusr kelimesi tek. Harf-i tarif tenvinli olduğu için kolaylık iki tâne zorluk bir tânedir.

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

Resim---“Fe izâ ferağte fensab.:O halde boşaldın mı yine kalk yorul”” (İnşirah 94/7)

Fâriğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.

Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Mürâcaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.

''Fe izâ ferağa'', fâri de.
Fâri’ boşalmaktır. Vaz geçmektir. Boşalmaktır.
Havaya üfürülen nefes gibidir.
Fe izâ ferağte fensab.”
Fe izâ Eğer öyle boşalıverirsen ferağte fensab hemen nasbet bir yere mansab-neseb gibi.
Bir yere bağlan. Bir baba bul kendine, bir ana bul gibi yâni bağlan kendine neseb. Nasb et, bi yorul diye.
Ensab çünkü yorulmak demek ama yeniden çalış anlamını almıştır olunabilir .
Ama sen şu içindekini çıkar şişeni boşalt.
Güzel bir çalkala da ondan sonra da bunun içerine bir su, bal, süt, şarab bir şey doldur anlamında olduğu gözükmektedir.

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

Resim---“Ve ilâ rabbike ferğab.:
Ve ancak RABBına rağbet et, hep ona doğrul”” (İnşirah 94/8)

Ve RABBine RAĞBEt et!.
Rabbike ferğab; burdaki reğabe köküne bakın.
O reğabenin yukarda da ferağtaki aynı rağe gâlibiyet onların görülebiliyor onu demek istiyorum.
Ferğabta ta yine başında fe vardır.
Ferağe ile bir be gelmiştir onu demek istiyorum.
Oradaki boşluk be'sini bulduğu anda rağbete döner o.
Ve ilâ rabbike ferğab, İşte o nefis boşluğunu aldığın anda araya be'yi attığında “men arefe nefsehu fakat arefe Rabbehu” oluverir demek istiyorum.
Ferağa ile ferğabın arasında sondan gelen -be- gelmiştir.
Ben bunu yapmam gerekir gibi rağbetini, gerçek bağını, yönelişini, arzunu, isteğini bütün daha doğrusu nefis, kalb ve ruh.

Beden nefis kalb ve ruh seviyelemeni, Göz,Gez, Arpacık, Hedef seviyesini buldu RABB’ine karşı.
“Ateş!” dediğinde RABB-ini BİLeceksin, BULacaksın, OLacaksın ve YAŞAyacaksın gibi.

Rağben kökü, râğib rağbetmek.
Dünyan, dînin ve ahîretinde, muzaffer olabilmek için başırılı olabilmek için RABB’ına karşı BİZ BİR BİLEliği kurmaktır "be".
"Be" aslında sırâtı mustakîmdir.
Aslında eliftir yatmış bir elif.
Bunun be de güzeldir.
Yâni bunun yuvarlanışı Nûr-u Mim gibi noktası da güzeldir onun için buyuruyor Ali Keremullâhi veche Efendimiz:

İlim bir nokta idi câhiller çoğalttı.”
“Aslında biz bir noktaydı ilim”
buyuruyor.

Bütün Kur’ân-ı Kerim Fâtiha'ya, Fâtiha besmele'ye, besmele -be- ye gelse.
-Be- aslında eliftir kalksa ortadan nokta kalsa o da benim.
Edeb bakımından söylüyor bunları. Çok hârikadır.

İdrak etmemizi nasib buyacağı REGÂİB RÜŞDümüde;

Selat u Selâm Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimize olsun. Onu duyup ve uyanlara olsun.
Bütün geçmişlerimize olsun, büyüklerimize olsun.
ALLAHu Zu'l-Celâl bizi hakta ve hayırda kullansın.
Sıhhatlerimizi, ömürlerimizi, hayatlarımızı İnşâe ALLAH.

Şeriat-ı Garrâyı BİLmek, BULmak, OLmak ve YAŞAmakta Hasbî Hizmetçiler kılsın!.

Bizi dâima Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin huzûrunda hazırında HaBîBî Hizmetçi olarak bulundursun!.

Bizi yanlışlardan, kötülüklerden, eğrilik çirkinliklerden şeytan ve şeytanlaşmışların şerlerinden, kötülüklerinden korusun!.
Ve lâ havle ve lâ kuvvete illa billâhi'l-aliyyi'l-azîm
SıRRına Erdirsin!.

ALLAHu Zu'l-celâl bütün güzellikleri özellikleriyle berâber yaşamak nasîb etsin hepimize İn şâe ALLAH!.
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhteşem Muhammedî Gayretini BİLmeyi hepimize nasîb edip versin.
Ve bunu Şeriat-ı Garrâ'yı bilmekte kullanalım İn şâe ALLAH!..


ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Merhâmetini BULmamızı, Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâmın edebiyle bulmamızı nasîb etsin ki bunu Târikatı Muhammedî Aleyhi's-selâmda kullanabilelim İn şâe ALLAH!..

ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Muhabbetinde OL-mayı nasib etsin İn şâe ALLAH!.
Ki bunu Mârifeti Rasûlullah Aleyhi's-selâmda yaşayabilelim yâni olabilelim bütün bunları Hakîkatı Muhammediye Aleyhi's-selâmı yaşamayı bize nasîb etsin İn şâe ALLAH!..


Hakîkatı Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Geliş Biliş Buluş, Oluş, Yaşayış HAKÎKAT-ı neyse biz bunu YAŞA-yalım ki Hakîkatı Muhammedî Aleyhi's-selâtı ve's-selâmın mazharı olalım ve Şehâdetine iştirak edelim İn şâe ALLAH!..

Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem;
Bu âlemde Abdullah Aleyhi's-selâm olarak Rahmetenli'l-Âlemin iken,
Abdullah Aleyhi's-selâm olarak yaşarken son nefesinde hangi şehâdeti buyurduysa biz de o şehâdetiyle birlikte her AN olalım İn şâe ALLAH!..

Arzumuz, duâmız Her Zaman Her Yer ve Her Halde dâima bu olsun İn şâe ALLAH!.
ALLAHın izni ve inâyetiyle biz dâima,
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin özellik ve güzelilklerinde BİZ-BİR-İZ OL-alım İn şâe ALLAH!.

Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Bu gece BİZe; Halis, Muhlis, Sâdık ve âdil Muhammedî EDEB-e girmeyi nasîb etsin İn şâe ALLAH!.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin BİZe sâhib çıkmasını ve BİZim de “O”na sâhib çıkıp bu çağımızda Sahâbeleri olmamızı nâsib buyursun İn şâe ALLAH!.

Maddî-manevî göğüslerimizi şarh etsin!
Şehâdetullaha uygun hâle getirsin!
Genişletsin ve Habibî Huzûra erdirsin!
Ki HAKK’ı Hazır bulalım ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in şânıyla şereflenelim pâk yüreğinde İn şâe ALLAH!.

Zor yolda, taşkınlık ve şaşkınlık içinde bocalayan Akıllarımıza, İlâhî ve Muhammedî Nakil kolaylığı Nûr-u MiM’i yetiştirsin İnşâe ALLAH!.

Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Şu An içlerimizdeki karışıklığı boşaltıp (farig) Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemle,
Ve dolayısıyla Kendi Zât-i Âlisine MANSABlanmayı nasib ve müyesser eylesin İnşâe ALLAH!.

Ve tıpkı BİZe, Öz Örnek Aziz Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’inki gibi sâdece ve sâdece RABBİMİZE RAĞBET etmeyi bu hususlarda kendisinden Râzı Olmayı ve BİZDEN DE RÂZI OLMASINI ihsan etsin İnşâe ALLAH!.
Dost GÂİBÎ DUÂ-larımız BİZ-de BİR olsun İnşâe ALLAH!.

MuhaMMediYyet =>MahmudîYyet =>HAMidiYyet =>AHMEDîYyet =>AHADiYYet!.

Rasûlullah SALLallahu aleyhi vessellem'in;
MuHaMMedîyyetine,
MaHMuDîyyetine,
AHMeDîyyetine,
HaBiBîyyetine Es SeLâM OLsun!..

Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..
Âmin!. Âmin!. Âmin!. Âmin!.


MuhaMMedî MuhaBBetlerimİZle!..
Kul İhvâni
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Re:

Mesaj gönderen aNKa »

aNKa yazdı:
kulihvani yazdı:Mübârek Receb Ayının Regâib Gecesi tüm İslâm Âlemine Muhammedî Nur, Şuûr Ve uyanışlar getirsin!
Rabbü'l-âlemin, rahmetin kaynağından kalblerimize ihsanlar yağdırsın!
Maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize...


Muhammedî Birlik ve Bizliğimizde Giyabi Dost duaları edelim İnşaallah..

Ebû Hureyre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den nakleder:
“Azîz ve Celîl olan Allah kıyâmet gününde şöyle buyuracak:
“Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler?
Benimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!”
( Müslim, Birr, 37)

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!
Gecemiz hayırlara vesile olsun..
Rabbü'l-âlemin Rasulullah Sallahu Aleyhi Vessellem hürmetine bizlere ferec versin..
Rasulullah Sallahu Aleyhi Vesselleme gönül verenlere ALLAH Celle Celalihu gönüllerdeki güzelliklere erdirsin, dış düzeni ve iç dengeyi de inşaallah Rasulullah Sallahu Aleyhi Vessellem’de seviyelesin..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

BÂZeN GECELer BOYunca
SONsuz GÖKLere BAKarım
TÜMM UYKULar>UYUYunca
BAKarım!.RABB’ıma Akarım!.


ZEVK 8778

GÖNLümüz =>KERBELÂ ÇÖLü =>GURBetimİZ RABBımıza
MecNÛN’un "Ah!."-ında LEYyLâ =>HASsRetimİZ RABBımıza
EŞy =>ESMÂdan =>SIFattan
HABLi’L- VERîD.. VÂRiD ZÂT’tan
=>RAZİYyetEN =>MEZİYyetEN =>RAĞBETimİZ RABBımıza!.


21.03.18 23:42
brsbrsm..tktktkkmddtkLkkk..


NÂZ-NİYÂZa YÂRr NÂZÂRın
DEVR eDeR eDeR AĞLArım!.
“BİZ BİR-İZ BELÂ BÂZÂRI”n
SEYR eDeR eDeR AĞLArım!.



REGÂİB KANDİLİMİZ

Mubârek Receb Ayının Regâib Gecesinde Tüm İslâm Âlemine,
Muhammedî Nur, Şuûr ve UYaNışlar getirsin İnşâe ALLAH!.

Rabbu'l-âlemin, Rahmetin Kaynağından kalblerimize ihsanlar yağdırsın!
Maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize İnşâe ALLAH!.

Muhammedî BİRlik ve BİZliğimizde Giyâbî Dost DUAları edelim İnşâe ALLAH!.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Şa'banın 15. gecesi, Cum'a, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.
(İbn-i Asâkir)

BİZ BİR-İZ-de;

Muhammedî Şuuru BİL-mede
Muhammedî Nûru BUL-mada
Muhammedî Sürurda OL-mada
Muhammedî Onuru YAŞA-mada;

Geçmişimiz İçin Muhammedî TEVBE BİZ-BİR-liğinde
Geleceğimiz İçin Muhammedî DUÂ BİZ-BİR-liğinde
Şu AN-ımız İçin Muhammedî RIZÂ BİZ-BİR-liğinde
Son Nefesimiz İçin Muhammedî ŞEHÂDET BİZ-BİR-liğinde,

Rağbetimiz OL-AN İlâhî Teveccühümüzün Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de,
ÇoK TeN-de TEK cAN CEM’liğimiz İÇ-in BİZ BİR-İZ SEVgi SELi DuÂlarımızı edelim İnşâe ALLAH!.

Resim------Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Azîz ve Celîl olan ALLAH kıyâmet gününde şöyle buyuracak: ”Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler? Benimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!.” buyurdu.
(Ebû Hureyre ra’dan; Müslim, Birr, 37)

Regâib: (Rağibe çoğulu) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.

Rağbet: (Rağbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.

Regâib ise ilginçtir ki;…
Re-Gâib…
İçeride“”gâib” ki,
Gâib, şu ANda da olduğu hâlde gözükmeyen demektir.
Yitik, kayıp olmuş da aranan değildir..

Kendi kimlik ve kişilik “BEN”imizden tutun da, her şeye muhit iken şahdamarımızdan yakîn Olan ve olduğu hâlde gözükmeyen RABB’imize kadar nice gayblarımıza Rızâlarımızı ulaştırıcı, Rızâ buldurucu vesîlemiz Regâib Gecemiz..

Vahyî Rahmeten li'l- âlemin AYNamızdan yansıyan, Diri NAKLi hazır olduğu hâlde;
BİLemeyen, BULamayan, OLamayan ve YAŞAyamayan AKLımızın, çok RAĞBET ettiği İlâhî Hediyeyi, Rasûlî Regâibi ve neticede Rızaullaha nâil oluşu yaşayalım bu gecemizde BİZ BİR-likte DUÂ-larımızla İnşâe ALLAH! …

Nefsimizin Ana Yuvası “Sadr” larımızın Karanlık Labirentleri,
Bu gece şerh-şarh olur da biz de Muhammedî İZ-i izleyerek RABBımıza derhal RAĞBET edenlerden oluruz BU GECE-mizde İnşâe ALLAH!. …

Şerh açıklamalardır.
Îzahlardır risâleler de böyledir, şerhlerdir bunlar hep.
Sohbetler de sözlerin şerhleridir.
Zevkler sohbetlerin şerhleridir.
Hazlar da zevklerin öyledir Tasavvufta.
Aslında geri de dönersiniz.
Hazz, HAKK’tan gelir kimse bilemez.
Bunu Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şerh eder, zevk eder.
Onu Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ve ALLAH Dostları şerh eder, sohbete dökerler.
Onlarda işte bize söz olarak aktarırlar.
Bizde anladığımızı anlarız gibi geri de döNebiliriz.
Ama aynı şeyler.
Zâten her şey AYNı ŞEYdir.
İki şey yoktur ki. İşte bu şerh.
Açmadık mı genişletmedik mi?
Şerh etmedik mi?

أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
Resim--- “E lem neşrah leke sadrek(sadreke).: Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?” (İnşirah 94/1)

Elem, E, mi soru işâreti. Lem değil mi? Olmadı mı? Yapmadık mı?
Neşrah, Ne Biz demektir.
Türkçedeki zamir gibidir yâni zamirdir.
Şeraha'dır fiilin aslı.
Elem Neşrah Biz şerh etmedik mi leke, senin için.
Sadrake, senin sadrını.
Nedir sadr?
Beden, nedir beden?
Beden bir tüm ki içerisinde Sadr (Nefs), Kalbi ve Rûhu tutar, KAB-dır..
Ve bu dördüyle imtihan olur insan Beden-Nefs-Kalb-Ruh..
İlâhe İllâ ALLAH!” demek zorundadırlar.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin SADR Şerhi, biliyorsunuz ki, şerh oluşu mi’rac sırasındadır.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz: “ Yeşil elbiseli iki kimse gördüm. Birinin elinde gümüşten bir ibrik diğerinde zümrütten bir leğen vardı. Beni alıp bir dağ başına götürdüler. Biri sırtım üzerine yatırdı. Göğsümü göbeğime kadar yardı. Hiç acı ve elem duymadım. Elini sokup ne varsa çıkardılar. O beyaz şey ile yıkayıp yerine koydular. Biri diğerine; " Kalk ben de hizmetimi yerine getireyim " dedi ve elini sokup yüreğimi çıkardı. İki parça etti ve içinden bir şey çıkarıp attı ve; " Senin vücûdunda şeytanın nasîbi bu idi. Çıkarıp attık. Ey Allahu TeâLânın sevgilisi! Seni vesveseden ve şeytanın hîlesinden emîn ettik " dedi. Sonra yüreğimi kendi yanlarında olan latîf (hoş) ve yumuşak bir şey ile doldurdular. Nûrdan bir mühür ile mühürlediler.””
(Hadîs-i şerîf-Meâric-ün-Nübüvve)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:Ben Kâbe'nin yanında uyur uyanık bir hâlde iken, iki kişi; içinde zemzem suyu bulunan bir tasla bana geldiler. Sadrım şerh edildi. Zemzem suyu ile yıkandı. Sonra yerine kondu. İlim, hikmet ve mârifet ile dolduruldu. Sonra burak getirildi. Onun üzerine binerek, Cebrâille berâber (mi'râca) gittim.””
(Hadîs-i şerîf-Buhârî)


أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

Resim ---“E lem neşrah leke sadrek(sadreke): Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi?”” (İnşirâh 94 /1)

Elem neşrah leke sadrek” teyiz.
Elem neşrah sadrak” hârika bir şeydir.
İslah olmamış bir Sadr nasıl İflah olmuş bir kalb olacak.
Nasıl DUYulacak ki Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem, ALLAH’a UYulacak.

وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ

Resim---“Ve veda'nâ anke vizrak(vizrake).: Senden yükünü indirmedik mi?” (İnşirah 94/2)

Ve veda'nâ” Zâyi etmedik mi?
Yâni ayniyetini zâyi etmedik mi?.
Yâni senin ayniyetini sana yük getiren o var ya “AYN”.
“BEN” deyip duruyordun ya onu.
SALL etsen nereye taşıyacaksın ALLAHu Zu'l-Celâl'e ben kendim içim söylüyorum semer mi götüreceğim.
Hayır hayır!.
O YÜK-ten yâni onu indirmedik mi anlamında “dayk”.
Burdaki dayk, aşağılatmak, indirmek, kıymetini değerini gözde büyüklüğünü indirmek anlamında demek istiyorum.
Ve veda'nâ”, biz indirmedik mi.
Anke””bakın yine senin üzerinden “vızrak”, vızrını.
Neydi vızr?
Vızr, Rubûbiyet Sırlarının kendine sâhib çıkışıdır, insan yapar bunu.
Var ya “ben sana şunu yaparım”.
Var ya “ben bunu yaparım!..”
“Hadi yarım nefes al!” desen de alamayıverse gitti!.
Bu bu ciddi bir yüktür bu.
Bu bu insanların hepsi bundan mecburuz ayrıca.
Bizi böyle yapmasaydı imtihan edemezdi zâten.
Onun için böyle güzel yapmıştır ALLAHu Zu'l-Celâl.
Bu vızr, günah mıdır, vebal mıdır, ayıp mıdır, yasak mıdır bunların hepsi vizrdir.

الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ

Resim---Ellezî enkada zahrek(zahreke).: O senin sırtını ezen yükü.” (İnşirah 94/3)

“”Ellezî”, o ki, o yük ki, “enkada” seni enkaz hâline getiriyordu.
“”Zahrek”, sırtını, zahrını. Bu zahrı tanıyoruz değil mi biz?
Tanımaz mıyız “enkaz” hâline getiriyorduk bedenini bedenini.”
Şeytana uşaklık yapıyorduk.
Hizbu’ş- şeytanlık yapıyordun, senin dünyâ da âhirette ve dîninde!.
Enkada zahrak” işte bu ıslah olmamış akıldır ki iflah olabile nakli bula!. “
Ellezî enkada zahrak”, düpe düz zâhir oradaki kelimeye dikkat edin.
Senin zahrini-zâhirini böyle duman eden, bâtınınla buluşturmayan pası, pas gibi olan şeyi, ölüyü diriltmedik mi?.
Ölü dirilince sen bağlantıyı kurdun ya aradaki ölü parça dirildi ya gibi!. “
Ellezî enkada zahrak”, zahrak sırt demektir, arka demektir doğrudur bir şey dediğimiz yok.
Sırtında yükü taşıdığı için insan sırf sırt denmiştir.
Yoksa sırt o değildir şimdi.
Sırtta densin arka densin olsun bakalım.
Yâni sırtımla yükü taşıdığım için, indirmedik mi senin yükünü.
Çünkü her AKILa anlatılmıştır bu.
Hani bir hamalın sırtında yük var ya onun gibi anlatılıyor.
Olur, haklısın ama bu taraftan da diyorsun ki: “Halim Can bu var ya aynen bizim zâhir âlemimizi bizim üzerindeki onu ezen tonlarca ağırlığındaki AKIL gibidir.
Bu aklı adam ediverdiğimiz anda akıl hava gibi bizi yutar da bizim işimize yarar artık.
Dağ gibi bizi ezmez anlamında gözüküyor gibi.
Ellezî enkada zahrak.”

Bunları biz nerde görüyoruz Duhâ da tam net olarak.
Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ””
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى

Resim---“Ve le'l-âhıretu hayrun leke mine'l-ûlâ. :Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.”” (Duhâ 93/4)

Evet bakınız ALLAHu Zu'l-Celâl ne kadar açık buyuruyor: “Gerçekten âhiret senin için başlangıçtan hayırlıdır.” Neden?
Çünkü “E lem neşrah leke sadrak””
Evvelde olur ve Âhiri hazlırlamak içindir.
Doğrudur .
Hakîkaten bunun çok çeşitli sebeplerinden bir tânesi de budur.

وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى

Resim---“Ve le sevfe yu’'tîke rabbuke fe terdâ. :Elbette RABBin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın.”” (Duhâ 93/5)

Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ”''
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

Resim---Yâ eyyetuhen nefsu'l-mutmainneh. İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh. Fedhulî fî ibâdî Vedhulî cennetî:Ey o RABBına muti' olan nefs-i mutmeinne! Sen dön o RABBına hem râdıye olarak hem merdıyye de. Gir kullarım içine. Gir Cennetime””(Fecr 89/27-30)

Ve bütün bunlar tüm sıkıntılardan kurtuluşla olur…

وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ

Resim---“Ve refa'’nâ leke zikrak(zikrake): Senin şânını yüceltmedik mi?”” (İnşirah 94/4)

''Ve refa’nâ'' yüceltmedik mi. Leke bakın hep leke-lere dikkat edin!
Tümünde “yalnız Senin için, sana, senden, seni” böyle doğrudan doğruya.
Zikrake senin zikrini yüceltmedik mi?.
Zikrullah ve Zikru Rasûlullah.

ALLAH ve Rasûlaha Teslim olunuz.
ALLAH ve Rasûlune Îman ediniz.
ALLAH ve Rasûlune Tâbi olunuz ve
ALLAH ve Rasûlune İtaat ediniz.

Ve refa’nâ leke zikrak”,
Bizim nereden çıkacağımızı görüyor musunuz merdiveni.

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

Resim---“Fe inne maa'l-usri yusra(yusren): Demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var”” (İnşirah 94/5)

Gerçekten demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var. Bir usr var.

إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

Resim---“İnne maa'l-usri yusrâ(yusren): Evet o zorlukla berâber bir kolaylık var”” (İnşirah 94/6)

''Yusran'', ''usri yusra'' evet.
Burda çok güzel bir incelik vardır Arapça'dan dolayı gelen.
Zorlukla berâber kolaylık kesin vardır.
Gerçekten güçlükle berâber bir kolaylık muhakkak vardır güzel.
O zaman iki tâne kolaylık iki tâne zorluk mu vardır diye insanın aklına geliyor. Ama öyle değildir.
Bu Arapça'nın yazım tarzından, oluşumdan dolayıdır.
Bir zorlukla iki kolaylık vardır.
Zâhir ve Bâtın arasında bir zorluk iki kolaylık getirir.
Geçmişe ve geleceğe kolaylık getirir. Sizin bir andaki TEVHİDiniz. Geçmişini bağışlar gelecekte ücret öder.
Bu Arapça'nın muazzam bir dil oluşundan böyledir.
Usr, bu âyetlerdeki usr kelimesi her iki kelime de Elif Lâm’lı olarak geçiyor. El-Usr olarak geçmiştir.
Halbuki burada belirtilen şey yusr kelimesi tek. Harf-i tarif tenvinli olduğu için kolaylık iki tâne zorluk bir tânedir.

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

Resim---“Fe izâ ferağte fensab.:O halde boşaldın mı yine kalk yorul”” (İnşirah 94/7)

Fâriğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.

Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Mürâcaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.

''Fe izâ ferağa'', fâri de.
Fâri’ boşalmaktır. Vaz geçmektir. Boşalmaktır.
Havaya üfürülen nefes gibidir.
Fe izâ ferağte fensab.”
Fe izâ Eğer öyle boşalıverirsen ferağte fensab hemen nasbet bir yere mansab-neseb gibi.
Bir yere bağlan. Bir baba bul kendine, bir ana bul gibi yâni bağlan kendine neseb. Nasb et, bi yorul diye.
Ensab çünkü yorulmak demek ama yeniden çalış anlamını almıştır olunabilir .
Ama sen şu içindekini çıkar şişeni boşalt.
Güzel bir çalkala da ondan sonra da bunun içerine bir su, bal, süt, şarab bir şey doldur anlamında olduğu gözükmektedir.

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

Resim---“Ve ilâ rabbike ferğab.:
Ve ancak RABBına rağbet et, hep ona doğrul”” (İnşirah 94/8)

Ve RABBine RAĞBEt et!.
Rabbike ferğab; burdaki reğabe köküne bakın.
O reğabenin yukarda da ferağtaki aynı rağe gâlibiyet onların görülebiliyor onu demek istiyorum.
Ferğabta ta yine başında fe vardır.
Ferağe ile bir be gelmiştir onu demek istiyorum.
Oradaki boşluk be'sini bulduğu anda rağbete döner o.
Ve ilâ rabbike ferğab, İşte o nefis boşluğunu aldığın anda araya be'yi attığında “men arefe nefsehu fakat arefe Rabbehu” oluverir demek istiyorum.
Ferağa ile ferğabın arasında sondan gelen -be- gelmiştir.
Ben bunu yapmam gerekir gibi rağbetini, gerçek bağını, yönelişini, arzunu, isteğini bütün daha doğrusu nefis, kalb ve ruh.

Beden nefis kalb ve ruh seviyelemeni, Göz,Gez, Arpacık, Hedef seviyesini buldu RABB’ine karşı.
“Ateş!” dediğinde RABB-ini BİLeceksin, BULacaksın, OLacaksın ve YAŞAyacaksın gibi.

Rağben kökü, râğib rağbetmek.
Dünyan, dînin ve ahîretinde, muzaffer olabilmek için başırılı olabilmek için RABB’ına karşı BİZ BİR BİLEliği kurmaktır "be".
"Be" aslında sırâtı mustakîmdir.
Aslında eliftir yatmış bir elif.
Bunun be de güzeldir.
Yâni bunun yuvarlanışı Nûr-u Mim gibi noktası da güzeldir onun için buyuruyor Ali Keremullâhi veche Efendimiz:

İlim bir nokta idi câhiller çoğalttı.”
“Aslında biz bir noktaydı ilim”
buyuruyor.

Bütün Kur’ân-ı Kerim Fâtiha'ya, Fâtiha besmele'ye, besmele -be- ye gelse.
-Be- aslında eliftir kalksa ortadan nokta kalsa o da benim.
Edeb bakımından söylüyor bunları. Çok hârikadır.

İdrak etmemizi nasib buyacağı REGÂİB RÜŞDümüde;

Selat u Selâm Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimize olsun. Onu duyup ve uyanlara olsun.
Bütün geçmişlerimize olsun, büyüklerimize olsun.
ALLAHu Zu'l-Celâl bizi hakta ve hayırda kullansın.
Sıhhatlerimizi, ömürlerimizi, hayatlarımızı İnşâe ALLAH.

Şeriat-ı Garrâyı BİLmek, BULmak, OLmak ve YAŞAmakta Hasbî Hizmetçiler kılsın!.

Bizi dâima Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin huzûrunda hazırında HaBîBî Hizmetçi olarak bulundursun!.

Bizi yanlışlardan, kötülüklerden, eğrilik çirkinliklerden şeytan ve şeytanlaşmışların şerlerinden, kötülüklerinden korusun!.
Ve lâ havle ve lâ kuvvete illa billâhi'l-aliyyi'l-azîm
SıRRına Erdirsin!.

ALLAHu Zu'l-celâl bütün güzellikleri özellikleriyle berâber yaşamak nasîb etsin hepimize İn şâe ALLAH!.
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhteşem Muhammedî Gayretini BİLmeyi hepimize nasîb edip versin.
Ve bunu Şeriat-ı Garrâ'yı bilmekte kullanalım İn şâe ALLAH!..


ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Merhâmetini BULmamızı, Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâmın edebiyle bulmamızı nasîb etsin ki bunu Târikatı Muhammedî Aleyhi's-selâmda kullanabilelim İn şâe ALLAH!..

ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Muhabbetinde OL-mayı nasib etsin İn şâe ALLAH!.
Ki bunu Mârifeti Rasûlullah Aleyhi's-selâmda yaşayabilelim yâni olabilelim bütün bunları Hakîkatı Muhammediye Aleyhi's-selâmı yaşamayı bize nasîb etsin İn şâe ALLAH!..


Hakîkatı Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Geliş Biliş Buluş, Oluş, Yaşayış HAKÎKAT-ı neyse biz bunu YAŞA-yalım ki Hakîkatı Muhammedî Aleyhi's-selâtı ve's-selâmın mazharı olalım ve Şehâdetine iştirak edelim İn şâe ALLAH!..

Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem;
Bu âlemde Abdullah Aleyhi's-selâm olarak Rahmetenli'l-Âlemin iken,
Abdullah Aleyhi's-selâm olarak yaşarken son nefesinde hangi şehâdeti buyurduysa biz de o şehâdetiyle birlikte her AN olalım İn şâe ALLAH!..

Arzumuz, duâmız Her Zaman Her Yer ve Her Halde dâima bu olsun İn şâe ALLAH!.
ALLAHın izni ve inâyetiyle biz dâima,
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin özellik ve güzelilklerinde BİZ-BİR-İZ OL-alım İn şâe ALLAH!.

Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Bu gece BİZe; Halis, Muhlis, Sâdık ve âdil Muhammedî EDEB-e girmeyi nasîb etsin İn şâe ALLAH!.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin BİZe sâhib çıkmasını ve BİZim de “O”na sâhib çıkıp bu çağımızda Sahâbeleri olmamızı nâsib buyursun İn şâe ALLAH!.

Maddî-manevî göğüslerimizi şarh etsin!
Şehâdetullaha uygun hâle getirsin!
Genişletsin ve Habibî Huzûra erdirsin!
Ki HAKK’ı Hazır bulalım ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in şânıyla şereflenelim pâk yüreğinde İn şâe ALLAH!.

Zor yolda, taşkınlık ve şaşkınlık içinde bocalayan Akıllarımıza, İlâhî ve Muhammedî Nakil kolaylığı Nûr-u MiM’i yetiştirsin İnşâe ALLAH!.

Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Şu An içlerimizdeki karışıklığı boşaltıp (farig) Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemle,
Ve dolayısıyla Kendi Zât-i Âlisine MANSABlanmayı nasib ve müyesser eylesin İnşâe ALLAH!.

Ve tıpkı BİZe, Öz Örnek Aziz Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’inki gibi sâdece ve sâdece RABBİMİZE RAĞBET etmeyi bu hususlarda kendisinden Râzı Olmayı ve BİZDEN DE RÂZI OLMASINI ihsan etsin İnşâe ALLAH!.
Dost GÂİBÎ DUÂ-larımız BİZ-de BİR olsun İnşâe ALLAH!.

MuhaMMediYyet =>MahmudîYyet =>HAMidiYyet =>AHMEDîYyet =>AHADiYYet!.

Rasûlullah SALLallahu aleyhi vessellem'in;
MuHaMMedîyyetine,
MaHMuDîyyetine,
AHMeDîyyetine,
HaBiBîyyetine Es SeLâM OLsun!..

Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..
Âmin!. Âmin!. Âmin!. Âmin!.


MuhaMMedî MuhaBBetlerimİZle!..
Kul İhvâni
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Hakan »

Resim


Bu mübarek gecede iki cihan güneşi Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin gönlünde, yüreğinde BİZ-BİR-İZ i YAŞAMak umuduyla Regaib Kandilimiz Hayırlara vesile olsun inşaAllah!

''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''

Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

REGAÎB GECEmİZ.:

Sözlükte “kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış” anlamındaki “ragîbe”nin çoğulu olan “regâib” kelimesi hadis ve fıkıh literatüründe.: “bol sevap ve mükâfat, faziletli amel”, özellikle Mâlikî fıkıh kaynaklarında sünnetin mukabili olarak “müstehab, nâfile ibâdet” mânalarında kullanıldığı gibi (İbn Ebû Şeybe, II, 49; İbn Abdülber en-Nemerî, I, 127; Hattâb, II, 79) Hicrî Takvime göre yedinci ay olan Recebin ilk perşembesini cumaya bağlayan geceye isim olmuştur..
Regaîb Gecesi, Kur'ÂN-ı Kerîm’de saygı gösterilmesi istenen ve hadislerde -gün belirtilmeden- oruç tutulması tavsiye edilen haram aylardan
(el-Bakara 2/217; el-Mâide 5/2, 97; Ebû Dâvûd, “Savm”, 55; İbn Mâce, “Sıyâm”, 43) Receb Ayında bulunmakla birlikte özellikle Tasavvufî Eserlerde yer alan, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Regaîb Gecesi’nde Ana Rahmine düştüğü, Receb Ayı’nın ilk perşembe günü oruç tutup gecesinde ibâdet en güzelidir..


إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِندَ اللّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِي كِتَابِ اللّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَات وَالأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ فَلاَ تَظْلِمُواْ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمْ وَقَاتِلُواْ الْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ
Resim---“İnne iddete’ş- şuhûri indallâhisnâ aşera şehren fî kitâbillâhi yevme halaka’s- semâvâti ve’l- arda minhâ erbeatun hurum (hurumun) zâlike’d- dînu’l- kayyimu fe lâ tazlimû fîhinne enfusekum ve kâtilû’l- muşrikîne kâffeten kemâ yukâtilûnekum kâffeh (kâffeten), va'lemû ennallâhe mea’l- muttekîn (muttekîne).: Muhakkak ki; ALLAH'ın kitabında (ifâde edildiği üzere) ayların adedi, ALLAH'ın indinde semâların (göklerin) ve yerin yaratıldığı gün (zaman) 12'dir (12 olarak dizayn edilmiştir). Onlardan dördü haram (aylar)dır. Bu (dîn), kayyum olan dîndir. Artık onların içinde (o aylarda) nefslerinize zulmetmeyin. Onların hepinizle savaştığı gibi müşriklerin hepsiyle savaşın. Ve biliniz ki, muhakkak ALLAH, takvâ sâhibleri ile berâberdir.” (Tevbe 9/36)

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ
Resim---"Fe izâ feragte fensab.: Öyleyse boş kaldığın zaman hemen intisab et/ durmaksızın (duâ ve ibadetle) yorulmaya devam et..” (İnşirâh 94/7)

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ
Resim---"Ve ilâ rabbike fergab.: Ve öyleyse RABBine rağbet et (O’nu öv, hamdet, zikret, tesbih et).” (İnşirâh 94/8)

Resim===>“feFiRRû=>İLâ ALLAH!.”

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Fe firrû ilâllâh (ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn (mubînun).: Ey MuhaMMed! de ki.: “Öyleyse ALLAH'a koşun!. Gerçekten BEN size O'nun tarafından gönderilmiş apaçık bir UYARICIyım.” (Zâriyât 51/50)

وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Ve lâ tec’alû meallâhi ilâhen âhar (âhara), innî lekum minhu nezîrun mubîn (mubînun).: Ve ALLAH ile beraber başka ilâhlar kılmayın!. Muhakkak ki BEN, sizin için O'ndan (ALLAH tarafından gönderilmiş) apaçık bir NEZÎRim!.” (Zâriyât 51/51)

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Resim---“Ve mâ halaktu’l- cinne ve’l- inse illâ li ya'budûni.: Ve BEN, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) BANA kul olsunlar diye yarattım.” (Zâriyât 51/56)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Şu beş gecede yapılan duâlar geri çevrilmez. Regaîb Gecesi, Şaban’ın 15. Gecesi, Cuma Geceleri, Ramazan Bayramı Gecesi ve Kurban Bayramı Gecesi.” buyurmuştur.
(İbn-i ASÂKİR)

Resim---Amr b. Abese radiyallahu anhu.: ALLAH’a biri diğerinden daha SEVimli gelen zaman var mıdır?” diye sorduğunda,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:

نَعَمْ إِنَّ أَقْرَبَ مَا يَكُونُ الرَّبُّ عَزَّ وَجَلَّ مِنَ الْعَبْدِ جَوْفُ اللَّيْلِ الآخِرِ فَإِنِ اسْتَطَعْتَ أَنْ تَكُونَ مِمَّنْ يَذْكُرُ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ
RABB’in kuluna en yakın olduğu vakit gecenin son yarısıdır. Eğer o saatlerde ALLAH’ı zikredenlerden olmaya gücün yeterse, sen onlardan ol!.” buyurmuştur.

(Nesâî, Mevâkît 35.)

Resim---Mübârek Üç Aylardan ilki olan Receb Ayı’nın önemi ve değeri hakkında;
Enes b. Malik radiyallahu anhu.: Receb Ayı girdiğinde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle DUÂ ederdi.: "ALLAHım! Receb ve Şaban'ı bize mübârek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır."

(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259)

Resim---“Receb büyük bir aydır. ALLAH celle celâlihu, bu ayda hasenâtı kat kat eder. Receb Ayı’nda bir gün oruç tutana, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün oruç tutana Cennetin 8 kapısı açılır. On gün oruç tutana, ALLAH celle celâlihu istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münadi.: “Geçmiş günahların affoldu!” der. Receb Ayı’nda ALLAHü TeÂLÂ Nûh aleyhisselamı gemiye bindirdi ve o da, Receb Ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti.”
(Taberânî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
إذا دخل رجب قال: اللهم بارك لنا في رجب وشعبان، و بارك لنا في رمضان َ.
"ALLAHım! Receb ve Şabân'ı bize mübârek eyle ve bizi Ramazan ayını bize mübârek eyle (Ramazan'a kavuştur) " diye DUÂ etmiştir.

(Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/259 (Çağrı Yay. İst.-1992))

حدثنا إبراهيم بن موسى، ثنا عيسى، ثنا عثمان -يعني: ابن حكيم- قال: سألت سعيد بن جبير عن صيام رجب فقال: أخبرني ابن عباس:
أن رسول الله -صلى الله عليه وسلم- كان يصوم حتى نقول: لا يفطر، ويفطر حتى نقول: لا يصوم.

Resim---Said İbn Cübeyr’den (radiyallahu anhu) nakledildiğine göre.: “Receb Ayındaki oruçtan sordum. Bana şu cevabı verdi.: İbn Abbas (radiyallahu anhu)’yı dinledim şöyle demişti.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Receb Ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz.: “galiba hiç yemeyecek (ayın her gününde oruç tutacak).” derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi (ki biz galiba hiç oruç) tutmayacak.” derdik.
(Ebu Davûd, Sünen, K. Savm 56, (II, 811) Hadis No: 2430)

خمس ليال لا ترد فيهن الدعوة: أول ليلة من رجب، وليلة النصف من شعبان، وليلة الجمعة، وليلة الفطر، وليلة النحر
Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geriye çevrilmez. Recebin ilk (Cuma) gecesi, Şabanın ortasında bulunan gece, Cuma Gecesi, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı Geceleridir."

إنَّكَ ما دعوتَني ورجوتَني غفرتُ لكَ عَلَى مَا كَانَ فيكَ ولا أُبالي. يا ابنَ آدمَ لوْ بَلَغَتْ ذُنُوبُكَ عَنَانَ السَّمَاءِ ثُمَّ استغفرتَني غفرتُ لكَ ولا أُبالي. يا ابنَ آدمَ إنَّكَ لوْ أتيتني بِقُرابِ الأَرْضِ خَطَايا ثُمَّ لَقِيتَني لا تُشرِكُ بي شيئاً لأتيتُكَ بِقُرابِهَا مَغفِرةً".
Resim--- Enes b. Mâlik radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim.: ALLAH TeÂLÂ şöyle buyurdu.:

Ey Âdemoğlu! Sen BANA DUÂ ettiğin ve BENden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım!.

Ey Âdemoğlu! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da BENden affını dilesen, seni affederim!.

Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen; fakat BANA hiçbir şeyi ortak koşmamış olsan, şüphesiz BEN de seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım!.” buyurdu.”
buyurmuştur.

(Tirmizî, Sünen Daavât 98, (V, 458) Hadis No: 3540 ; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 172.)

Resim---Zirâ bu konuda Mesrûk radiyallahu anhu’n anlattığına göre.:

سَأَلْتُ عَائِشَةَ ـ رضى الله عنها ـ أَىُّ الْعَمَلِ كَانَ أَحَبَّ إِلَى النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قَالَتِ الدَّائِمُ‏.‏ قَالَ قُلْتُ فَأَىَّ حِينٍ كَانَ يَقُومُ قَالَتْ كَانَ يَقُومُ إِذَا سَمِعَ الصَّارِخَ‏
"Aişe radıyallahu anhâ'ye sordum.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e göre hangi amel efdaldi?”
Bana.: "Devamlı olan!" diye cevab verdi..

(Buharî, Rikâk 18, (VII, 181)

Resim---Âişe radiyallahu anha Vâlidemiz.: Resûlullah, oruç tutmak için pazartesi ve perşembe günlerini sabırsızlıkla beklerdi.” buyurmuştur.
(İbni Mâce; Nesaî; Tirmizî – Uhud-ül-kübrâ.)

Resim---Üsame bin Zeyd' radiyallahu anhu.: "Ben Peygamber Efendimizin, pazartesi ve perşembe günleri oruç tuttuğunu gördüm ve sebebini sorduğumda bana Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ameller, Cenab-ı Hakk'a pazartesi perşembe günleri arz olunurlar. Ben istedim ki Cenâb-ı ALLAH'a amelim arz olunurken oruçlu olayım!.” buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Sahabe Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e, “pazartesi günü tutulan oruçtan” sordular, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “O gün, BENim doğduğum, Peygamber OLduğum (veya bana vahiy geldiği) gündür..” buyurmuştur.
(Müslim, Sıyâm)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Cennet kapıları pazartesi ve perşembe günleri açılır…” buyurmuştur.
(Müslim, Birr ve’s-Sılâ, 35)

Resim---Hazret-i Ömer ve İbni Abbas radiyallahu anhum.: Resûlullah’ın pazartesi günü doğduğunu, ilk vahyin pazartesi günü geldiğini, Mekke’den pazartesi günü hicret ettiğini, Medine’ye pazartesi günü girdiğini, vefâtına işaret sayılan âyetin pazartesi günü indiğini ve pazartesi günü vefât edeceğini, kendisinden duyduklarını” bildirmişlerdir..
(Müslim, İ. Ahmed, Beyhekî)

Resim---Ebu Katâde radıyallahü anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e pazartesi günü oruç tutmanın fazileti sorulunca,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: Ben o gün doğdum, o gün İlahî Vahye mazhar oldum.” buyurdu

(Müslim)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimize, pazartesi günü oruç tutmasının sebebi sorulunca,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bugün dünyaya geldim. Şükür için oruç tutuyorum.” buyurdu..

(Müslim, Ebu Davûd, İ. Ahmed, h. s. vesikaları)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yâ Bilâl, pazartesi günü oruç tutmayı ihmal etme! Ben o gün doğdum, o gün İlâhi Vahye mazhar oldum, o gün hicret ettim, aynı gün de vefât ederim!”buyurmuştur.
(İbni Asâkir.)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Pazartesi ve Perşembe, günahlar affedildiği için oruç tutuyorum.” buyurmuştur.
(Müslim)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Cennetin Kapıları Pazartesi ve Perşembe Günleri açılır.” buyurmuştur.
(Müslim)

Resim---Kudâme b. Mazûn’un azatlısı anlatıyor.: “Üsame b. Zeyd’in azatlısı Harmele, Vâdi’l-Kura denilen yerdeki mallarına bakmak için gidiyordu. Bu yolculuk esnâsında ben de ona arkadaşlık ettim. Pazartesi ve perşembe günleri oruç tutuyordu. Ben ona.: “Yaşın ilerlemiş, bedenin de zayıflamış. Buna rağmen hâlâ oruç mu tutuyorsun?” dedim.
Şöyle cevâb verdi.:

“Evet, çünkü Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem pazartesi ve perşembe günleri oruç tutardı.: “Ya Rasûlallah, siz pazartesi ve perşembe günü oruç mu tutuyorsunuz?” demiştim,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Evet, çünkü ameller pazartesi ve perşembe günleri arzedilir.” buyurmuştu.

(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/204-205; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 4/293, Fedâilü’l-‘Amâl, s. 517)

Resim---Ebû Hüreyre radiyallahu anhu’den gelen bir rivayette Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem cuma gününden bahsetmekte ve.:
فِيهِ سَاعَةٌ .: O’nda öyle bir ÂN Vardır ki,
لاَ يُوَافِقُهَا عَبْدٌ مُسْلِمٌ وَهُوَ يُصَلِّ .: Şâyet bir Müslüman kul namaz kılarken o ÂN’a rastlar da,
يَسْأَلُ اللَّهَ شَيْئً .: ALLAH’tan bir şey isterse,
إِلاَّ أَعْطَاهُ إِيَّاهُ .: (ALLAH) ona dilediğini mutlaka verir!.”
buyurmuştur.
(Müslim, Cum’a, 13)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

BAKmak GÖRmek GÖZe DÖNmek
->ÖMRün ÖRmek ->ÖZe DÖNmek
->“MAHŞER”in ->BURda YAŞAyıp
->“ELEST”-teki ->SÖZe DÖNmek!.

ZEVK 7554

AHMEDuLLAH<->RESûLULLAH ->SıRR-ı SubhÂNın SAHiBi
MuHaMMeDu’L- MAHMUDULLAH >HAKîMu’L- HALîM HABiBi
GÂİBi RÜŞDün ReSÛLün
HABiBi RÜŞDün ReSÛLün
->“MERZiYyeten ->Mİ’RACI”-na ->RÂZiYYeten ->REGÂİBi!.

sallallahu aleyhi vesellem..

07.04. 16. 04:44
brsbrsm..tktkttrstkkmdkndllemreml..

Resim

Mubârek Receb Ayının Regâib Gecesinde Tüm İslâm Âlemine,
Muhammedî Nur, Şuûr Ve UYaNışlar getirsin İnşae ALLAH!.

Rabbu'l-âlemin, Rahmetin Kaynağından kalblerimize ihsanlar yağdırsın!
Maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize İnşâe ALLAH!.

Muhammedî BİRlik ve BİZliğimizde Giyâbî Dost DUAları edelim İnşâe ALLAH!.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Şa'banın 15. gecesi, Cum'a, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.
(İbn-i Asâkir)

BİZ BİR-İZ-de;

Muhammedî Şuuru BİL-mede
Muhammedî Nûru BUL-mada
Muhammedî Sürurda OL-mada
Muhammedî Onuru YAŞA-mada;

Geçmişimiz İçin Muhammedî TEVBE BİZ-BİR-liğinde
Geleceğimiz İçin Muhammedî DUÂ BİZ-BİR-liğinde
Şu AN-ımız İçin Muhammedî RIZÂ BİZ-BİR-liğinde
Son Nefesimiz İçin Muhammedî ŞEHÂDET BİZ-BİR-liğinde,

Rağbetimiz OL-AN İlâhî Teveccühümüzün Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de,
ÇoK TeN-de TEK cAN CEM’liğimiz İÇ-in BİZ BİR-İZ SEVgi SELi DuÂlarımızı edelim İnşâe ALLAH!.

Resim------Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Azîz ve Celîl olan ALLAH kıyâmet gününde şöyle buyuracak:”Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler? Benimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!” buyurdu.
(Ebû Hureyre ra’dan; Müslim, Birr, 37)

Regâib : (Rağibe çoğulu) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.
Rağbet : (Rağbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.

Regâib ise ilginçtir ki;…
Re-Gâib…
İçeride“”gâib” ki,
Gâib, şu ANda da olduğu hâlde gözükmeyen demektir.
Yitik, kayıp olmuş da aranan değildir..

Kendi kimlik ve kişilik “BEN”imizden tutun da, her şeye muhit iken şahdamarımızdan yakîn Olan ve olduğu hâlde gözükmeyen RABB’imize kadar nice gayblarımıza Rızâlarımızı ulaştırıcı, Rızâ buldurucu vesîlemiz Regâib Gecemiz..

"Vahyî Rahmeten li'l- âlemin AYNamız"dan yansıyan, Diri NAKLi hazır olduğu hâlde;
BİLemeyen, BULamayan, OLamayan ve YAŞAyamayan AKLımızın, çok RAĞBET ettiği İlâhî Hediyeyi, Rasûlî Regâibi ve neticede Rızaullaha nâil oluşu yaşayalım bu gecemizde BİZ BİR-likte DUÂ-larımızla İn şâe ALLAH!. …

Nefsimizin Ana Yuvası “Sadr” larımızın Karanlık Labirentleri,
Bu gece şerh-şarh olur da biz de Muhammedî İZ-i izleyerek RABBımıza derhal RAĞBET edenlerden oluruz BU GECE-mizde İn şâe ALLAH!.
…


İmâm-ı Alî kerremullahi vecheye ait salâvâtı şerîfe:


Resim

TÜRKÇESİ: Lebbeyke Allahümme Rabbiye ve sâ’deyke Resim Salâvâtu’llahi’l-Berri’r-Rahîm Ve’l-melâiketi’l-mukarrebîn Resim Ve’n- nebîyyine ve’s-sıddıkîne ve’ş-şühedâi ve’s-sâlihîn Resim Vemâ sebbiha leke min şey’in yâ Rabbe’l-âlemîne Resim Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ibni Abdillahi hâtemi’n- nebîyyîne Resim Ve Seyyidi’l-mürselîne ve imâmi’l-mûttâkîne Resim Ve Resûli Rabbü’l-âlemîne’ş-şâhidi’l-beşiri’d- dâi ileyke bi iznike es sirâce’l-münir Resim Ve aleyhi’s- salâtü ve’s- selâmû ve rahmetullahi ve berâkâtuhu.

MÂNÂSI:
“Emret (buyur) ALLAH’ım! Ve başim-gözüm üstüne (emret, saâdetle Senden mutluluk istiyorum), RABB’im, ALLAH’ım! İyilik ve merhamet dolu Salâvâtullahı, gözde (yakîn) meleklerin salâvâtı, peygamberlerin, sıddıkların, şehîdlerin, sâlihlerin; Ey âlemlerin RABBi Seni tesbih (ve tenzih) eden herşeyin salâvâtı, Efendimiz Abdullah oğlu Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, Hatemü’l-Enbiyâya (peygamberlerin sonuncusuna), peygamberlerin Efendisine, müttakîlerin (günâhlardan korunup ALLAH'a sığınanların) imâmına; âlemlerin RABBinin, şâhid ve müjdeci Resûlüne, Senin izninde Sana dâvet eden ve aydınlatan kandile (sayısız- sonsuz) selâm (sıla, salâvât, rahmet, istiğfâr, dua, ulaşım) olsun!”
Cevapla

“Bayram ve Kandil Mesajları” sayfasına dön