
VARLIK
(Tasavvufî Kavramlar)
Mehmet Emin BAY..
(Hazırlayan)
Mehmet Emin BAY..
Kemâliye’li bir âilenin çocuğu olarak 1947 yılbaşı günü Malatya’da doğdu. Gaziantep Lisesini bitirene kadar babasının işi gereği Elâzığ ve Batman’da da bulundu. 1964 de üniversite tahsili için Trabzon’a gitti ve beş yıl sonra mezun olup Ankara’ya yerleşti. Kentsel altyapı planlamasında serbest proje mühendisi olarak çalıştı. 2002 de mühendisler için bir el kitabı hazırlayıp emekli oldu.
2002 den sonra tasavvuf yolunda bilgilenmeye uğraşan okuyan, dinleyen bir kişi olarak Allah’ın lütfu ile doğuş ve düşüncelerini yazdı. Tasavvufî kitapları: Dostu Bildik (Şiir-2006), Dostu Bulduk (Şiir-2013) ve Gönül Gözü (Denemeler-2013) dür. Ayrıca, İlâhiler, Düşün Biraz - I -II-III-IV-V-VI (Kitaplardan Seçkiler) isimli kitapları hazırlamıştır..

“Hamd ȃlemlerin Rabb'i olan Allah'adır. ”
Bizleri yarattığı esmâsında terbiye eden Rabbimize, yaşattığı güzellikler için ne kadar şükür etsek azdır. Çoğu insan gibi dünya telâşıyla perdelenmiş gözümüzü lütfetti açtı; Kur’ân’da Allah (c.c) kelȃmını okuduk, Peygamberin gösterdiği yolu öğrendik, ibâdet nedir bildik, Allah’ın halifesi olabildik mi bilmem ama sanırım beşer iken insan olduk, ne mutlu…
Önümde bir yol açıldı, 2002 yılından bu yana hȃla o yolda gidiyorum. Döndüm baktım, ancak bir arpa boyu yol gitmişim. Okudum, dinledim, düşündüm ve karınca kadarınca bir şeyler yazdım. Bu kitapta belki bir toparlama yapabilirim dedim.
Yol nedir derseniz, bu yol; Muhammed’in yoludur, Ali’nin yoludur yani Hakk yoludur. Bu yol, ilahî aşk yoludur, ölmeden burada ölüp, cennete burada girme yoludur, hakikate erip, ârif olabilme yoludur.
İstemek, dilemek, çalışmak bizden ama yolu veren, ne kadar gideceğini takdir eden Yüce Allahtır (c.c.), zirâ:
“Allah, dilediğini doğru yola iletir..” (28/56)
Allah Teȃlȃ (c.c) yaratılmışların en şereflisi olarak biz insanları yarattı ve bu aşağı mertebedeki dünyaya gönderdi.:
“Biz insanı en güzel şekilde yarattık. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.” (95/4-5 )
En güzel şekilde olmasından şöyle anlıyorum ki, Allah (c.c.) insanı sübutî sıfatlarıyla (Hayat, ilim, irade, kudret, sem’i, basar, kelâm ) donatarak yeryüzünde var etti. Bu sıfatlar aynı zamanda bize emânet olarak verilmiştir.:
“Biz emâneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zâlim, çok câhildir.” (33/72)
İnsana verilmiş olan bu üstün donanım dünya hayatında aynı zamanda insanın yükselmesine engel olabilmektedir. Çünkü bu sınav dünyasında, insanın dışındaki tüm yaratılmışlar, daha düşük mertebede bulunmakta ve insanı da kendi aşağı seviyelerine çekmektedirler. Hevâ ve hevesine uyan insan, böylece sıfatlarını nefs-i emmâresinin emrinde kullanmakta ve bu câhilliğiyle sıfatların kendine ait olduğunu sanmakta, câhilliği ile çevresine de zarar veren zâlim davranışlar gösterebilmektedir. Nefsini terbiye ile yükselen ve Allah’ın istediği mükemmmel kıvama gelen ve halife olan insana ise İnsan-ı Kȃmil denilir ki, o yeryüzünde Allah’ın halifesidir.:
“Rabbin meleklere "Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti; melekler, "Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni devâmlı takdis ediyoruz" dediler; Allah.: "Ben şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi.” (2/30)
Allah (c.c) yarattıklarını boşa yaratmamıştır. Her yaratılanın bir işlevi vardır ve bu bildirilmiş, emredilmiştir. Örneğin;
“Senin Rabbin bal arısına şöyle vahyetti.: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin.” (16/68)
Peki insan niçin yaratıldı? İşte;
“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım.” (51/56)
Demek ki, yaratılış gayemiz ibâdet olacak. İbâdet denilince öncelikle islamın şartlarından olan namaz, oruç, zekȃt, hac akla gelir. Bunun yanında bana göre her yaptığımız eylem de ayrıca ibâdet hükmündedir, Allah’ın rızası söz konusudur. İbâdetin temeli ise Allah’ı bilmek ve O’nu tevhid etmek (birlemek)’tir. Tevhid esastır. Varlığın kaynağı nedir? Nereden gelir? Fail, mevsuf, mevcȗd olan kimdir? Bütün bu sorulara kalbden gelerek, şeksiz şüphesiz inanarak.: “ALLAH!” demekle, her an, her nefeste bu zikir ve idrȃkde olmakla en önemli görevimizi, ibâdetimizi yapmış oluruz… Hakk nâsib etsin inşaallah…

Geçen 15 yılda çok değişik fakat genelde tasavvuf temâlı şiirler geldi ve bunları yazdım. Bu şiirler (ilahîler) hakikat yolunda mesajlar veriyor. Bu çalışmada bazı şiirleri yeri geldikçe kullanarak, tasavvufî kavramlardan bir kısmını açmak, yazmak istedim. İddialı değilim. Binlerce yaklaşımlardan biri de benimki olsun dedim. Tasavvufî kavramları tanımlarken genel olarak Prof. Ethem Cebecioğlu’nun “Tasavvuf Sözlüğü” kitabından alıntılar yaptım. Yeri geldikçe alıntı yaptığım kaynakları da belirttim.
İkinci bölümde gönül gözüne düşen birkaç sözüm yer alıyor. Son kısımda şöyle geriye bakıp aklıma gelen özgeçmişimden bahsediyorum. Sanıyorum ki bu kitap hazırladığım kitapların sonuncusu olacak. Ancak ilhamlara bağlı olarak kaydettiğim şiirleri yazmaya devâm edeceğim.
Güzel dostlar, üç bölümde sunduğum bu kitabıma “VARLIK” ismini uygun gördüm.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın izniyle, okuyanlara faydalı olmasını diliyor, saygı ve sevgiler sunuyorum..
Mehmet Emin Bay..
(Dost Emin)
14-11-2017- Ankara

Karınca kararınca hayatta olumlu bir şeyler yapabildiysem bana destek olan, özendiren, hizmet eden sevgili eşim Ayten’e kalbden sevgiler, saygılar…