Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!
'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyil-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''![Resim](https://www.muhammedinur.com/photos/galleries/mesajresimleri/whitesparkle212ht8.gif)
--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)
ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ
ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ
189. Hutbe
H. 38 yılında Kufe'de irad ettiği bu hutbe iman ve hicretin farz olduğu hakkındadır.
"İman ise; bazısı kalplerde sabit ve istikrarlı, bazısı ise bilinen bir sona kadar kalpler ve göğüsler arasında emanet ve geçicidir. Bir kimseden (şer'i sebeplerle) beri iseniz ölümüne dek kendi haline bırakın, öldüğü zaman (yine eski halindeyse) artık beraatın sınırı gerçekleşmiş olur.
Hicret, ilk zamandaki gibi dipdiri ayaktadır. Allah'ın yeryüzündeki kullarının imanlarını gizlemesine veya açığa vurmasına ihtiyacı yoktur. Allah'ın yeryüzündeki hüccetini sırf tanıyana muhacir adı verilmez. Kim onu tanır ve ikrar ederse muhacir odur. Kendisine hüccet ulaşan, onu kulağıyla duyan ve kalbiyle ezberleyen kimselere "mustazaf" adı verilmez.
Bizim işimiz gerçekten çok zordur; ancak Allah'ın kalbini imanla imtihan ettiği mü’min kul onu yüklenir. Sözlerimizi ancak o emin gönüller ve metin akıllar kabul eder.
Ey insanlar! Beni yitirmeden ve sahibinden kaçan deveye benzeyen fitneler adım atmadan, yularını ayaklan altında çiğnemeden ve akıllıları şaşkınlığa düşürmeden soracağınızı sorun. Çünkü ben göğün yollarını, yerin yollarından daha iyi bilirim."
KaYNaKLaR; Hutbe189* el-İ'caz ve'l-İcaz, s.32, Sealebi; Besair'ud-Derecat, s.31, Ebu Cafer Muhammed bin Hasan Saffar (Ö.H. 290, Nehc'ül-Belağa yazılmadan 120 yıl önce); Kitab-u Huteb-i Emir'il-Müminin Ali (a.s) Mes'ade bin Sadaka; Uyun'ul-Ahbar, s.264, Şeyh Saduk; el-Hisal, c.2, s. 164, Şeyh Saduk; Gurer'ul-Hikem, s.80, Amedi; el-Hakim, Mustedrek, c.2, s.466'de; İbn-i Abdulbirr, Cami-ıı Beyan'il-jlim ve Fazlihi, c.l, s.H4'de; İbn-i Hacer, İsabe, c,2, s.509'da; el-Muhib'ut Taberi, er-Riyaz 'ıın-Nazre, s. 198'de; Siyuti, Tarih'ııl-Hulefa, s.l24'de; Seyyid Ahmed Zeyni Dehlan, Fütuhat'ul-Mekkiyye, c.2, s.337'de; el-Kunduzi, Yenabi'ııl-Mevedâe, s.224'de