SALİHA Kadınlarımız..

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

SÂLİHA Kadınlarımız..
Baba-Koca-Oğul-Damat-Erkek kardeş olduklarımız..
SÂLİH Erkeklerimiz..
Ana-Eş-Kız-Gelin-Kız kardeşlerimiz..
İlk Sırat Köprüsü olduklarımız ve de İlk Sırat Köprülerimiz…

ALLAH celle celâluhu Kur'ân-ı Kerimimizde;

وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَآ أُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيمًا
Resim---“Ve kadâ rabbuke ellâ ta’budû illâ iyyâhu ve bil vâlideyni ihsânâ(ihsânen), immâ yebluganne indekel kibere ehaduhumâ ev kilâ humâ fe lâ tekul lehumâ uffin ve lâ tenher humâ ve kul lehumâ kavlen kerîmâ: Rabbin, ondan başkasına kul olmamanızı ve anne ve babaya ihsanla davranmanızı kaza etti (taktir etti, hükmetti). Eğer ikisinden birisi veya her ikisi senin yanında yaşlanırlarsa onlara (ikisine) “öf” deme. Ve onları (ikisini) azarlama ve onlara kerim (güzel, yumuşak) söz söyle!” (İsrâ 17/23)

وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا
Resim---“Vahfıd lehumâ cenâhaz zulli miner rahmeti ve kul rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ: Ve onlara (ikisine), merhamet ederek ve tevazu ile kanat ger! Ve “Rabbim, onların beni yetiştirdiği gibi ikisine de merhamet et!” de.” (İsrâ 17/24)

وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ
Resim---“Ve vassaynel insâne bi vâlideyh(vâlideyhi), hamelethu ummuhu vehnen alâ vehnin ve fisâluhu fî âmeyni enişkurlî ve li vâlideyk(vâlideyke), ileyyel masîr: Ve Biz, insana anne ve babasına (bakmasını) vasiyet ettik (farz kıldık). Onu, annesi zorluk üzerine zorlukla taşıdı. Ve onun sütten kesilmesi iki yıldır. (Hem) Bana (hem) anne ve babana şükret! Dönüş, Bana'dır.” (Lokmân 31/14)

Resim---Bir gün bir kişi gelerek Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme gelerek: “Yâ Resulullah, anne babanın evladları boynundaki hakkı nedir?” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Onlar senin cennet ve cehennemindir." buyurmuştur.
(Et-Terğib-u Ve’t-Terhib, C.3, S.316.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kim ömrünün uzamasını ve rızkının bollaşmasını istiyorsa, anne babasına iyilik etsin ve akrabalarına sıla-yı rahimde bulunsun." buyurmuştur.
(Et-Terğib-u Vet-Terhib, C.3, S.317.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Cennet (sâliha) annelerin ayağı atındadır." buyurmuştur.
(Kenz-ül Ummal, Hadis: 45439)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Eğer birisi kız çocuğunu iyi bir şekilde yetiştirip terbiye ederse, ona iyi bir talim ve terbiye verip güzel ve faydalı şeyler öğretir ve onu Allah'ın verdiği nimetlerden yararlandırırsa, o çocuk onunla cehennem arasında bir perde olur (cehenneme gitmesini önler)." buyurmuştur.
(Kenz-ül Ummal, Hadis: 45391)

Resim

Bizzât yaşayanlardan dinlemiştim.
Adam orgeneral ölmüş. Hacı Bayram Velî Câmisi avlusuna musalla taşına yatırmışlar. Etrafında askerler subaylar..
Eskiden çok vardı, şimdi de vardır ama pek biz göremiyoruz, ya da biz ilgilenmiyoruz, oranın Hak Dostu adamları vardı Hacı Bayram BaBanın. Hacı Bayram Velî Delileri vardı.
Orgeneral ölünce, orgeneralin yaveri olan yarbayı ayıktırmak görevi ile görevlendirilen bir Melâmi Ereni deli ya, müezzine diyor ki: “Baba şu Paşanın müezzinliği ben yapayım ne olur etme!. “Er kişi niyetineeee!” demekten başka bir şey değil!”
Görevli Müezzin: “Peki ben dedikçe sen kuvvetlice tekrarla da başım ağrımasın!” diyor.
“Errr kişşşşi niyyyetineee!”
Başlıyor mu bizimkisi cemaat toplanacak daha ama durdurak yok sürekli bağırıyor: “Errr kişşşşi niyyyetineee!”
Bir demez beş demez: “Errr kişşşşi niyyyetineee!”
Yaver Yarbayın tepesi atıvermiş: “Ulan sen benim paşama nasıl er dersin?” deyip saldırınca.
Bizimkisi kuzu gibi: “Sakin ol sakin ol komutan! Bu avluya bu muSALLa Taşına, erkek kılığında nice karılar yattı biliyor musun? Ama kadın kılığında da, ne orgeneraller geçti onu da biliyor musun? Bilmiyorsun değil mi? BİLirsin BİLirsin sen de buraya YATınca!” demiş. miş. miş..

Resim

Derler ki emekli olunca o da ONLARdan OLmuş muş.. muşş.. mâSALLımız..
mEĞER ER-lik, erkeklik-kocalık değilMİŞ-miş..
MuhaMMedî İman, Amel, Ahlâk ve HÂLLerde; tAMMlayan Erkek, tÜMMleyen Kadın OLaBİLmişlerse eZvâC-EŞ OLmuşlardır..
Kadını, ANA RAHMini ŞEHVET ÇUKURU sanan AHmak AKILLılar, KÖRGÖZLÜKlerini çıkarsalar ANA RAHMinin TEVHİD ÇIKış KAPISI olduğunu göreceklerdir!..

ÜMM.. ANA ki, Haticetü’l- KÜBRÂ gibi SÂLİHa..

Ne güzel BUYUrmuş-DUYurmuş ve Uymamamızı EMRetmiş AzîZ Efendimiz ER olan SÂLİHa Kadını tÂRİFte:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünyâ geçici bir faydadan ibârettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı; dindar, sâliha bir kadındır.” buyurmuştur.
(Müslim, Radâ, 64; Nesâî, Nikâh, 15; İbn-i Mâce, Nikâh, 5)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bana dünyânızdan, kadın ve güzel koku sevdirildi; namaz da gözümün nûru kılındı.” buyurmuştur.
(Nesâî, İşretü’n-Nisâ, 10; Ahmed, III, 128, 199)

Güzel koku “Reyha” RUH kökündendir ve;
Elle temas edilen, Gözle görülen, Kulakla duyulan, Dille tadılandan DUYularımızın en önemlisi bu âlemde Burunla hissedilen KOKUdur ve RUHî bir özellik-güzelliktir..
SALLat ise neticede, ASLa-Sılaya ULAŞım vuSLAttır..
Kadın ise, Tekvin-Yaratmak Esmasının Tarlası, Hayy Tezgâhı Rahimiyyeti ve Kulluk İmtihanında da ANAdır..


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen kulihvani »

Neler Buyurup Duyurmakta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;
Maddî-Manevî Sünnetullah, Sünnet-i Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile asırlardır yaşanmakta iken hâl-i hazır hâl nicedir?.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir bayram günü (Kurban veya Ramazan), hutbe sırasında musallânın kadınlar kısmına geçerek, kadınlara hususî hitapta bulundu: "Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin, zira bana cehennem ehlinin ekseriyetini kadınların teşkîl ettiği gösterildi!"
Kadınlar:"Niye yâ Rasûlullah!" diye sordular.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Siz lâneti fazla yapıyor, kocalarınıza nankörlük ediyorsunuz. Ben azim sahibi erkeğin aklını çelmede aklı ve dini noksanlardan sizin kadar ileri olanı hiç görmedim" buyurdu.
Kadınlar: " yâ Rasûlullah! Aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?" dediler.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kadının şehâdeti erkeğin şehadetinin yarısı değil mi?" dedi.
Kadınlar: "Evet!" deyince:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İşte bu onun aklının noksanlığıdır. Hayız olduğu zaman namaz ve orucu terk etmiyor mu?" buyurdu.
Kadınlar yine: "Evet!" dediler.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İşte bu da dinlerinin noksanlığıdır" buyurdular."
(Kütüb-i Sitte, 90.Bölüm, 10-94,95.Sayfa)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allaha ve ahiret gününe inanan bir kadına, bir gece ve gündüz devam edecek bir mesafeye, yanında bir mahremi olmadıkça gitmesi helâl değildir” buyurdu.
(Ebü Hüreyre radıyallâhu anh’dan;Buhârî, Taksîru’s-Salât 4; Müslim, Hacc 419, 422, (1339); Muvatta, İsti’zân 37, (2, 979); Ebü Dâvud, Menâsik 2, (1723-1725); Tirmizî, Radâ 15, (1170)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eyeği kemiğinden yaratılmıştır Eyeği kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır Öyleyse kadınlara hayarhah olun” buyurdu.
(Ebü Hüreyre radıyallâhu anh’dan;Buhari, Nikah 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Rada 65, (1468); Tirmizî, Talak 12, (1188)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir erkek, yanında mahremi bulunmayan (yabancı) bir kadınla yalnız kalmasın!” Bunun üzerine bir adam kalkarak: “Ey Allah’ın Resülü, kadınım hacc için yola çıktı, ben ise falan falan gazvelere yazıldım!” dedi Aleyhissalâtu vesselâm: “Öyleyse git hanımına yetiş, onunla hacc yap!” diye emretti” buyurdu.
(İbnu Abbas radıyallâhu anh’dan; Buhâri, Cezâu’s-Sayd 26, Cihâd 140, 181, Nikâh 111; Müslim, Hacc 424, (1341)

Resim---Enes radıyallâhu anh anlatıyor: “Resulullah (sav) Fatıma (ra)’ya, bir köle getirdi Bunu ona hibe etmişti Hz Fatma’nın üzerinde (çok uzun olmayan) bir elbise vardı, elbiseyi başına çekecek olsa öbür ucu ayaklarına ulaşmıyordu Elbisesiyle ayaklarını örtecek olsa üst ucu başına yetişmiyordu Resulullah (sav), örtünme hususunda maruz kaldığı sıkıntıyı görünce: “Bu kıyafette olmanın sana bir mahzuru yok, zira, karşındakiler baban ve kölendir” buyurdu.
(Enes radıyallâhu anh’dan; Ebu Davûd, Libas 35, (4106)

Resim---Ümmü Seleme radıyallâhu anha anlatıyor: “Ben Resulullah (sav)’ın yanında idim Yanında Meymüne Bintu’l-Haris (ra) da vardı (Bu esnada) İbnu Ümmi Mektum bize doğru geliyordu -Bu vak’a, tesettürle emredilmemizden sonra idi- ve yanımıza girdi Resulullah (sav) bize: “Ona karşı örtünün!” emretti Biz: “Ey Allah’ın resulü! O, a’mâ-kör ve bizi görmeyen (ve varlığımızı tanımayan) bir kimse değil mi?” dedik Bunun üzerine: “Siz de mi körlersiniz, siz onu görmüyor musunuz ?” buyurdu.
(Ebu Davûd, Libas 37, (4112); Tirmizî, Edeb 29, (2779)

Resim---Ebu Üseyd radıyallâhu anhu anlatıyor: “Resulullah (sav), mescidden çıkıyordu Yolda kadınlarla erkeklerin karışmış vaziyette olduklarını görünce, kadınlara: “Sizler geride kalın Yolun ortasından gitmeyin, kenarlarından gidin” diye ferman buyurdu. Bundan sonra, kadınlar nerdeyse duvara değecek şekilde kenardan yürürdü Bazan bu değmeler sebebiyle, elbisenin duvara takıldığı olurdu.”demiştir.
(Ebu Davûd, Edeb 180, (5272)

Resim---Abdullah ibnu Ömer anlatıyor: “Resulullah (sav): “(Ey kadınlar topluluğu!) Ben, akıl sahiplerine aklı ve dini nakıs olanlardan galebe çalan sizin kadarını hiç görmedim!” demişti. İçlerinden dirayetli bir kadın: “Bizim aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?” diye sordu “Aklınızın noksanlığı, şahidlikte, iki kadının şehadetinin bir erkek şehadetine denk olmasıdır Dindeki noksanlık ise, (ay hali sebebiyle) ramazanda oruç yemeniz ve bazı günler namaz kılmamanızdır” cevabını verdi.
(Bu, Sahiheyn’de geçen uzunca bir hadisten bir parçadır)
(Ebu Davûd, Sünnet 16, (4679); Müslim, İman 132, (79); Buhari, Hayz 6; İbnu Mâce, Fiten 19, (4003)


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Benden sonra (gelecek) erkeklere, kadınlardan daha zararlı bir fitne sebebi bırakmadım.” buyurdu.
(Üsâme İbni Zeyd radıyallahu anhümâ’dan; Buhârî Nikâh 17; Müslim Zikir 97-98 (2740). Ayrıca Tirmizî Edeb 31; İbni Mâce Fiten 31; Örnek olarak bak. Ahmed Davûdoğlu, Sahihi Müslim Tercüme ve Şerhi, Sönmez Neşriyat, İstanbul, 1980, XI/79 (Hadis No. 2740); Kamil Miras, Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını, Ankara, 1972, XI/267.

Bu ilk bakışta çoğu ham akıllara ters gelecektir ki, Kur'ân-ı Kerimimizdeki bazı âyetler gibi;

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَّكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ وَإِن تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---''Yâ eyhuhellezîne âmenû inne min ezvâcikum ve evlâdikum aduvven lekum fahzerûhum, ve in ta’fû ve tasfehû ve tagfirû fe innallâhe gafûrun rahîm: Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki, Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Tegâbün 64/14)



Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen kulihvani »

Kadından korunmak demek, haklarını yok etmek değildir.
İslam Dini üzere MuhaMMedî Öğretim-Eğitim vermektir. Elbette Şeriat-ı Garra Sahibi ALLAH celle celâluhu âyetlerini AYNnen buyurup Yaşamamızı isteyecektir anket yaptıracak değildir..

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünya tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allah onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyaya aldanmaktan sakının. Kadınlara kapılmaktan korunun. Çünkü İsrailoğullarında ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır.” buyurdu.
(Müslim, Zikir 99; Tirmizî, Fiten 26; İbni Mâce, Fiten 19)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanlar üzerine bir zaman gelecek ki: Onların endişeleri mideleri olacak, şerefleri de meta-ı dünya olacak ve kıbleleri de kadınları olacak ve dinleri de dirhem ve dinarları (paraları) olacak. Bunlar mahlukatın en şerlileridir ve ALLAH katında onların hiç nasibleri yoktur.” buyurmuştur.
(Keşfü’l- Hâfâ hadîs: 3270; Ramuzu’l- Ehadîs sh: 504)

Kur'ân-ı Kerimimizi DUYalım;

إِن يَدْعُونَ مِن دُونِهِ إِلاَّ إِنَاثًا وَإِن يَدْعُونَ إِلاَّ شَيْطَانًا مَّرِيدًا
Resim---İn yed’ûne min dûnihî illâ inâsâ(inâsen), ve in yed’ûne illâ şeytânen merîdâ: Onlar, Allah'ı bırakırlar da, yalnız dişilere taparlar. Böylece ancak inatçı şeytana tapmış olurlar.(Nisâ 4/117)

Elmalılı Hamdi Yazır kaddesallahu sırrahu tefsirinde, bu ayetin açıklamasında:
"En yüksek sevgilerini Allah'a tahsis etmeyip de kadınlara tahsis etmiş olanlar, şeytana aldanmaktan ve ona kul olmaktan kurtulamazlar Nitekim;
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kadınlar şeytanın ağlarıdır” buyurdu.
(Nehcü’l- Fesaha, 1/635, Keşfü’l- Hâfâ 2802; bu hadisin sıhhat konusu hadis alimlerince tartışılmaktadır)
''Şeytanlar başka yol ile aldatamadıklarını en çok kadınla aldatırlar." demektedir.
(Elmalı Tefsiri sh: 1471)

Kadınlar, şeytanın ağlarıdır” İfadesi; hem kadınları dikkatli olmağa çağırmakta, hem de şehvet esiri erkeklerin, gerçekte kimin ağına takıldıklarını haber vermekte ve onları ikaz etmektedir. Bu Hadis ile, şehvetine esir olmuş bir erkek, şeytanın ağına takılmış “serseri bir balık” olarak tasvir edilmektedir.

Bediüzzaman hz. leri Risale-i Nur’da:
“Kadınlar hilkaten zaîf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale maruz kalmamak için, fıtrî bir meyli var. Hem kadınların on adedden altı-yedisi ya ihtiyardır, ya çirkindir ki; ihtiyarlığını ve çirkinliğini herkese göstermek istemezler. Ya kıskançtır; kendinden daha güzellere nisbeten çirkin düşmemek veya tecavüzden ve ittihamdan korkar, taarruza maruz kalmamak ve kocası nazarında hıyanetle müttehem olmamak için, fıtraten tesettür isterler. Hattâ dikkat edilse, en ziyade kendini saklayan ihtiyarlardır. Ve on adedden ancak iki-üç tanesi bulunabilir ki; hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sıkılmasın. Malûmdur ki; insan sevmediği ve istiskal ettiği adamların nazarından sıkılır, müteessir olur. Elbette açık-saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığı nâmahrem erkeklerden onda iki üçü varsa, yedi sekizinden istiskal eder.

(Lem’alar – 196)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, mü’minleri, şeytanın bu tuzağına düşmemeleri için ikaz etmektedir. Kulluk denemesi kadın-erkek insanoğlu içindir..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dikkat edin! Bir erkek yabancı bir kadınla baş başa kaldığında, muhakkak üçüncüsü şeytandır” buyurmaktadır
(Tirmizî, Rada 16)

Resim---Aişe radıyallâhu anha’nın, maalesef Emevî savaş taraftarı olarak İmam Ali kerremullahi veche’ye karşı savaş meydanına götürülmesini anlatan Ebû Bekre radıyallâhu anh: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden işitmiş olduğum bir kelimenin Cemel Vak'ası sırasında Allah'ın izni ile faydasını gördüm. Şöyle ki bir ara, neredeyse Ashâb-ı Cemel'e katılarak onların yanında yer alıp savaşmaya karar vermiştim. Hemen, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin: "İranlıların başına Kisrâ'nın kızı kraliçe oldu" diye haber geldiği zaman (söylemiş olduğu sözü hatırladım ve onlara katılmaktan vazgeçtim. O zaman Efendimiz:) "İşlerini kadına teslim eden eden bir kavim felâh bulmayacaktır" demiş idi".
(Buhârî, Fiten 17, Megâzi 82; Tirmizî, Fiten 75, (2263); Nesâî, Kudât 8 (8, 227)

Sözlerimiz; ALLAH celle celâluhu kelâmullahını ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemi bir tarafa bırakarak “Kadın-Erkek Eşitliği ya da Zorbalığı” peşinde olanlara değildir..

SâLİHA Kadınlarımız.. SâLİH Erkeklerimiz..
Anamız-Karımız-Kızımız-Gelinimiz-ve geri kalan tüm kadınlar Kız kardeşlerimiz..
Babamız-Kocamız-Oğlumuz-Damadımız- ve geri kalan tüm erkekler Erkek kardeşlerimiz..
İslâM Dini İNANCI budur.. İlk Sırat Köprüsü olduklarımız ve de İlk Sırat Köprülerimiz… Sözümüz haktır.. Âdem aleyhi's-selâm BaBamızın ilk Fitne Denemesi Havva aleyha's-selâm ANAmızdır.. ARAdaki ŞeY-t-ÂNı hayalen TAŞlayanlar ya da Öldürmeye ARAyanlar ne yazık ki ASLa AKILlarındaki İKİlik ŞeY-t-ÂNlarını Müslüman EDEmeyecekler/OLAmayacaklardır..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat Allah-u Teâlâ bana yardım etti ve şeytanını müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)



Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim

İslâmî Âile Hayâtında Sâliha Kadın; evdeki huzûrun kaynağı, sevgi ve merhâmetin kucağı ve hayâtın olmazsa olmaz ocağıdır:

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Resim---Ve min âyâtihî en halaka lekum min enfusikum ezvâcen li teskunû ileyhâ ve ceale beynekum meveddeten ve rahmeh(rahmeten), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn: Ve O'nun âyetlerinden olarak sizin için nefslerinizden zevceler yaratmıştır ki, onunla sukûn bulasınız. Ve sizin aranızda sevgi ve rahmet (merhamet) kıldı (oluşturdu). Muhakkak ki bunda, tefekkür eden (düşünen) bir kavim için mutlaka âyetler (deliller) vardır.”
(Rûm 30/21)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Hadis-İ Şeriflerinde Saliha kadını ve görevlerini haber vermiştir:

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “...Erkek, âilede yöneticidir ve eşinden ve çocuklarından sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve evde bulunanlardan sorumludur.” buyurmuştur.
(Buhârî, Cum'a 11)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “En güzel dünyâ nimeti ve insanın sâhip olabileceği nimetlerin en hayırlısı; zikreden bir dil, şükreden bir kalb ve insanın îman üzere yaşamasına yardımcı olan kadındır.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr 13)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Mü’min bir erkek, mü’mine eşine buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.” buyurmuştur.
(Müslim, Radâ’ 61, hadis no: 1469)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Mü'minlerin îman bakımından en olgunu; ahlâkı güzel olan ve âilesine nâzik davranandır.” buyurmuştur.
(Nesâî, Işretu'n-Nisâ, 229)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kadın, beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, nâmusunu korur ve kocasına itaat ederse ona: “Hangi kapıdan dilersen oradan cennete gir!” denilir.” buyurmuştur.
(Ahmed bin Hanbel, I/191)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kadınlar hakkında ALLAH’tan korkunuz. Çünkü siz onları ALLAH’ın emâneti diye aldınız.” buyurmuştur.
(Müslim, Hac 147, 194.)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Sakın bir erkek, yanında mahremi olmadıkça yabancı bir kadınla yalnız kalmasın!” buyurmuştur.
(Buhârî, Nikâh 111.)

Hayâlı, İffetli ve fitnelerden uzak Müslüman-saliha bir kadın..

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ALLAH kime sâliha bir kadın lütfetmişse, dîninin yarısında ona yardım etmiştir. Diğer yarısında da ALLAH’tan korksun.” buyurmuştur.
(Müslim, Radâ 64, hadis no: 1467)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Dünyâ bir metâ’dır. Dünyâ metâı'nın en hayırlısı sâliha bir kadındır.” buyurmuştur.
(Taberânî,el-Mu’cemu’l-Kebir, 478)

Sâliha bir kadın olmak, Sâliha bir kadını olmak, Müslüman kadınlar ve erkekler için evvel-âhir MuhaMMedî bir hedeftir.:

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kadının (eş’in) en hayırlısı, baktığında seni sevindiren, emrettiğinde itaat eden, üzerine yemin etsen, yeminini bozdurmayan, ondan uzakta olduğun zaman ırz, namus ve malını koruyarak sahip çıkan kadındır.” buyurmuştur.
(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/251.)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Saliha Kadın.. AnA Rahmi.. göbek BAĞı.. SILA SALLı.. SILA-yı Rahîmiyyet…

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ALLAH celle celâluhu buyurdu ki: “Ben Allah’ım. Ben Rahmân’ım, RAHMİ ben yarattım, ona kendi ismimden bir isim verdim. Artık kim yakınlarıyla ilgi kurup akrabalığın hakkını yerine getirirse ona lütuflarda bulunurum, kim de akraba ile ilişkisini keserse (ilgisiz kalırsa), ben de ondan rahmetimi keserim.”
(Tirmizî, Kitabu’l-Birr ve’s-Sıla, 9)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bana dünyadan kadınlar ve güzel koku sevdirildi ve göz aydınlığım namazda kılındı.” buyurdu.
(Camiu’s-Sağir 1/14; İ. Ahmed 11845; Nesaî 3878; Hâkim)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Müslümanın, saliha hanımına baktığında sürur (sevinç) duyması, ona bir şey emrettiğinde itaat etmesi, kendisinin yokluğunda iffetini muhafaza etmesi, kişinin faydalandığı şeylerin en hayırlılarındandır.”
(İbni Mâce 1857; Nesaî 6/68; Ebu Davud 166; Hâkim 1/567, Beyhakî 4/83)

Resim--- Ebu Hureyre radiyallahu anhu şöyle dedi: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:”Kadınların en faziletlisi hangisidir?” diye soruldu.Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kendisine bakıldığında sevinç duyulan, bir emir verildiğinde itaat eden, kendin hakkında ve malın hakkında çirkin bulduğun şey ile sana muhalefet etmeyendir” buyurdu.
(Nesaî 6/68; Hâkim 2/17; Beyhakî 7/82; İ. Ahmed 2/251, 432)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şu üç şey Âdemoğlunun saadetindendir; saliha bir hanım, geniş ev ve rahat binek.” buyurdu.
(İ. Ahmed 1/16; Taberanî 1/19, 163; İbni Ebi Şeybe)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şu üç şey Âdemoğlunun saadetindendir; saliha bir eş, iyi bir mesken ve salih binek. Şu üç şey de Ademoğlunun şekavetindendir; kötü eş, kötü ev ve kötü binek!”
(İbni Hibbân 9/340; Hâkim 2/157; Bezzar 4/20, 26; Hatib Tarih 12/99; Albânî Sahiha 282)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah-u Teâlâ kimi zikreden bir dil, şükreden bir kalb, sabreden bir beden ve saliha bir eş ile rızıklandırmış ise, Allah-u Teâlâ ona dünyada bir iyilik ve ahiret’te bir iyilik vermiştir.” buyurdu.
(Tirmizî 3094; İbni Mâce 1856)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz dünya ancak geçici bir yararlanma yeridir ve dünyada yararlanılan şeylerin hayırlısı, saliha bir eştir.”
(Müslim 2/1090; İbni Mâce 1855; Nesaî 3218)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dikkat edin! Size kadınlarınızdan cennetlik olanlarını haber vereyim mi?”
Sahabeler: “Evet, yâ Rasulullah”! dediler.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sevecen ve doğurgan kadındır ki, hata ettiği zaman elini, senin elinin üzerine koyar ve: “Ya affet ya da neyi uygun görüyorsan öyle yap!” der.” buyurdu.
(Taberanî Mucemu’l-Evsad 2/206; Taberanî Mucemu’s-Sağir 1/89; Mecmau’z-Zevaid 4/312; Tergib ve Terhib 3/37)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah, her hangi bir kimseye saliha bir eş takdir ederek rızıklandırmış ise, şüphesiz ki dininin yarısını yaşamak üzere o kimseye yardım etmiştir! O kişi, dininin diğer yarısı hususunda Allah’tan korksun ve takvaya sarılsın!” buyurdu.
(Tabaranî Mucemu’l-Evsad 976; Hâkim 2/161; Beyhakî Şuabu’l-İman 4/382; Albanî Sahiha 625)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kadın dört şeyden dolayı nikâhlanır:
1) Malı için,
2) Soyu için,
3) Güzelliği için,
4) Dini için. Sen dindar olanı ele geçirmeye bak! teribet yedâke.”

(Buharî 5183; Müslim 1466/53; Ebu Davud 2047; Nesaî 3230; Darimî 2/133, 134; İbni Mâce 1858Ü; İbni Hibban 4036; Beyhakî 7/79; Begavî 2240; İ. Ahmed 2/428)

Teribet yedâke: Arapların mânâsını kast etmedikleri ve teşvik sadedinde kullandıkları bir ifadedir. Anlamı ise elin fakir olsun demektir. Yani hadis-i şerifte kasdedilen şudur: “Dindâr olan bir kadınla evlen, elin fakirlik görmez.”

İmam Ali kerremullahi veche Ali:
“Hayırlar şu üç şeydedir;
1) Allah’a iman,
2) Dinde anlayış, (Yani fıkıh)
3) Saliha bir eş.
Kötülükler de şu üç şeydedir;
1) Allah’a inançsızlık,
2) Dinde anlayışsızlık ve
3) Kötü bir kadın!”
buyurdu..


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Şeriat-ı Garra’da ceNNet-ceheNNem sırtsırtadır ARAKESit şu ÂNdaki KULLUK Tercihimizdir..
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin ceNNet-ceheNNem DUYurusuna kulak vermeli Kadın ve Erkek olarak yaratılanlarımız;

Resim--- Mutarrıf İbnu Abdillah’ın anlattığına göre, bu zatın iki hanımı vardı Bunlardan birinin yanından çıkmıştı Geri dönünce, hanımı: “Falan hanımın yanından geliyor olmalısın!” dedi Mutarrıf: “Hayır,” dedi “İmran İbnu Husayn’ın yanından geliyorum O bana Resulullah’ın şu sözünü nakletti: “Cennet sakinlerinin en azı kadınlardır” buyurdu.
(Müslim, Zikir 95, (2738)

Resim--- Ümmü Seleme (radiyallahu anha) anlatıyor: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer” buyurdu.
(Tirmizî, Rada 10, (1161)

Resim--- Yine Ebu Hüreyre radiyallahu anh anlatıyor: “ Birisi: “Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem! Hangi kadın daha hayırlıdır?”dedi, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kocası bakınca onu sürura garkeden, emredince itaat eden nefis ve malında, kocasının hoşuna gitmeyen şeyle ona muhalefet etmeyen kadin!” diye cevap verdi” buyurdu.
(Nesaî, Nikah 14 (6,68)

Resim--- Hakim İbnu Mu’aviye babası Mu’aviye’den anlatıyor: “Ey yâ Rasûlullah! dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?” “Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen, evin içi hariç onu terketmemen” buyurdu.
(Ebu Davûd, Nikah 42, (2142, 2143, 2144)

Resim--- İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mazur bir sebeb yokken kocasından boşanma taleb eden kadın cennetin kokusunu bile bulamaz Halbuki cennetin kokusu kırk yıllık yürüme mesafesinden duyulur” buyurdu.
(Kütüb-i Sitte, 6597)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hangi kadın kokulanır ve (bu) kokuya duysunlar diye bir topluluğa uğrarsa, o kadın zina edicidir Ona bakan her göz de zina edicidir” buyurmuştur.
(Feyzu’l-Kadir C:2 sh: 26)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kadın sırf kocasından başkasının faydalanması, zevk alması için kokulanır ise, o fiili ancak bir ateş ve bir ar (ayıp) olur” buyurdu.
(Feyzu’l-Kadir C:2 sh: 321)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hanımlarınızı üzmeyin Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir Onlara yumuşak olun, iyilik edin!” buyurmuştur.
(Müslim)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlâklı kimsedir” buyurmuştur.
(Tirmizî)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır İçinizde, hanımına en iyi davranan benim” buyurmuştur.
(Nesaî)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür." buyurmuştur.
(İbni Asakir)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kızlarınızı altın ve gümüş ile süsleyin! Elbiseleri güzel olsun! İtibar kazanmaları için en güzel hediyelerle ihsanda bulunun!” buyurmuştur.
(Hakim)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kız çocuğunu güzelce terbiye edip, Allahü teâlânın verdiği nimetlerle bolluk içinde yedirir giydirirse, o kız çocuğu onun için bir bereket olur, Cehennemden kurtulup kolayca Cennete girmesine vesile olur.” buyurmuştur.
(Taberanî)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İki kız evladına güzel muamele eden, mutlaka Cennete girer." buyurmuştur.
(İbni Mâce]

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İki kızı veya iki kız kardeşi olup da, maişetlerini güzelce sağlayanla Cennette beraber oluruz.” buyurmuştur.
(Tirmizî)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Çarşıdan aldığı şeyleri, erkek çocuklardan önce kız çocuklarına verene, Allahü teâlâ rahmetle nazar eder Allahü teâlâ rahmetle nazar ettiğine de azap etmez .” buyurmuştur.
(Harâitî)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Çarşıdan turfanda meyve alıp evine getiren, sadaka sevabı alır Getirdiğiniz meyveyi, erkek çocuklarından önce kız çocuklarına verin! Kadınları, kızları sevindiren, Allah korkusundan ağlayan gibi çok sevap kazanır Allah korkusundan ağlayana Cehennem haramdır.” buyurmuştur.
(İbni Adiyy)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Üç kızına, ihtiyaçtan kurtulana kadar iyi bakan, yedirip giydiren, elbette Cenneti kazanır.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Üç kız veya kız kardeşinin geçim veya başka sıkıntılarına katlananı, Allahü teâlâ Cennete koyar. Eshab-ı kiramdan biri: “İki tane olursa da aynı mıdır?” diye sual edince, Peygamber efendimiz: “Evet, iki tane olursa da aynıdır” buyurdu. Başka birisi: “Ya bir tane olursa?” diye sual etti Cevabında buyurdu ki: “Bir tane de olsa gene aynıdır”
(Hakim, Harâitî)

Resim--- Aişe radiyallahu anha: “Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye, Yüce Allah: “Mü’min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar” âyetini indirince, onlar eteklerinden bir parça keserek, onunla başlarını örttüler” buyurmuştur.
(Buhâri, Tefsir, Tefsir-u Süreti’n-Nûr, 13 (V, 13) Ebû Dâvûd, Libâs, 33(IV, 3577; Beyhaki, VII, 88)

Resim--- Yine Aişe radiyallahu anha bir gün Ensar kadınlarından sitayişle bahsederken, buna benzer bir ifade ile, başörtüsü emrine nasıl uyduklarını anlatır.
(Ebû Dâvûd, Libas, 32 (IV, 356)




Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

ÜMMÜ ZER' HADİSİ:

Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Onbir kadın oturup, kocalarının ahvalini haber vermede ve hiçbir şeyi gizlemiyecekleri hususunda birbirlerine kesin söz verip anlaştılar:

Birincisi (zemmederek): "Benim kocam (yalçın) bir dağın başındaki zayıf bir devenin eti gibidir. Kolay değil ki çıkılsın, semiz değil ki götürülsün '' dedi. (Yani kocasının sert mizaçlı, huysuz, gururlu oluşuna, ailenin kendisinden istifade etmediğine işaret etti.)

İkincisi (de zemmederek): "Ben kocamın haberini fâş etmek istemem, çünkü korkarım. Eğer zikretmeye başlarsam büyük-küçük herşeyini söyleyip bırakmamam gerekir, (bu ise kolay değil) '' dedi.. (Bu sözüyle kocasının çok kötü olduğuna işaret etti).

Üçüncüsü (zemmederek): "Benim kocam uzun boyludur, konuşursam, boşanırım, konuşmazsam muallakta bırakılırım '' dedi. (Bu da kocasının akılca kıt olduğunu belirtmek istedi).

Dördüncüsü (överek): "Kocam Tihâme gecesi gibidir. Ne sıcaktır, ne soğuktur. Ne korkulur, ne usanılır '' dedi.

Beşincisi: "Kocam içeri girince pars, dışarı çıkınca arslan gididir. Bana bıraktığı (ev işlerinden hesap) sormaz'' dedi.

Altıncısı: "Kocam, yedi mi (üst üste katlayıp) çokyer, içti mi sömürür, yattı mı sarınır. Benim kederimi anlamak için (elbiseme) elini sokmaz.'' (Bu da kocasının kendisiyle ilgilenmediğini, yiyip içmekten başka birşey düşünmediğini söylemek ister.)

Yedincisi: "Kocam tohumsuzdur (erlik yapmaktan acizdir). Her dert onundur (vücudunda çeşitli hastalıklar var). Başımı yarar, vücudumu yaralar, (bunları yapmak için) herşeyi toplar, (her eline geçeni kullanır, vurur) '' dedi.

Sekizincisi: "Onun (vücuduna) dokunmak tavşana dokunmak gibi (yumuşak)tır. Güzel kokulu bitki gibi hoş kokar" dedi.

Dokuzuncusu: "Kocamın direği yüksektir (evi rahattır), kılıcının kını uzundur (boylu posludur), ocağının külü çoktur, evi meclise yakın (misafırperver) bir adamdır'' dedi.

Onuncusu: "Kocam mâliktir, hem de ne mâlik! Artık akıl ve hayalinizden geçen her hayra mâliktir. Onun çok devesi vardır. Develerin çökecek yerleri çok, yaylakları azdır. Çalgı sesini duydular mı helâk olacaklarını anlarlar. (Yani develer yayılmaya salınmaz, kesilmek üzere bekletilir, çalgı ve eğlence sesi duyunca kesileceklerini anlarlar demektir.)

Onbirincisi: "Kocam Ebu Zerr'dir. Amma ne Ebu Zerr'dir! Anlatayım: Kulaklarımı zinetlerle doldurdu, bazularımı yağla tombullaştırdı. Beni hoşnut kıldı, kendimi bahtiyar ve yüce bildim. O beni Şıkk denen bir dağ kenarında bir miktar davarla geçinen bir âilenin kızı olarak buldu. Beni atları kişneyen, develeri böğüren, ekinleri sürülüp daneleri harmanlanan müreffeh ve mesud bir cemiyete getirdi. Ben onun yanında söz sahibiyim, hiç azarlanmam. (Akşam) yatar sabaha kadar uyurum. Doya doya süt içerim. Ebü Zerr'in annesi de var: Ümmü Ebü Zerr. Ama o ne annedir! Onun zahire anbarları büyük, hararları iri, evi geniştir.
Ebü Zerr 'in oğlu da var. Ama ne nezaketli gençtir o. Onun yattığı yer, kılıcı çekilmiş kın gibidir. Onu dört aylık bir kuzunun tek budu doyurur, (az yer). Ebu Zerr'in bir de kızı var. Ama o ne terbiyelidir. Babasına itaatkârdır. Anasına da itaatkârdır. Vücudu elbisesini doldurur. Endamıyla (kuma ve akranlarını) çatlatır.
Ebu Zerr'in bir de câriyesi var. O ne sadakatli, ne iyi câriyedir. Aile sırrımızı kimseye söylemez, evimizin azığını asla ifsad ve israf etmez, evimizde çer çöp bırakmaz, temiz tutar. Nâmusludur, eve kir getirmez.

Bir gün Ebu Zerr evden çıktı. Her tarafta süt tulumları yağ çıkarılmak için çalkalanmakta idi. Yolda, bir kadına rastladı. Kadının, beraberinde, pars gibi çevik iki çocuğu vardı, koltuğunun altından kadının memeleriyle oynuyorlardı. (Kocam bu kadını sevmiş olacak ki) beni bıraktı, onunla evlendi. Ondan sonra ben de şeref sâhibi bir adamla evlendim. O da güzel ata binerdi. Hattî mızrağını alır ve akşam üzeri deve ve sığır nev'inden birçok hayvan sürer, bana getirirdi. Getirdiği her çeşit hayvandan bana bir çift verirdi. (Bu kocam da bana:)
"Ey Ümmü Zerr! Ye, iç ve akrabalarına ihsanda bulun! '' derdi. Ümmü Zerr der ki: "Buna rağmen, ben bu ikinci kocamın bana verdiklerinin hepsini bir araya toplasam, Ebu Zerr'in en küçük kabını dolduramaz."

Resim--- Bu hadisi rivayet eden Hz. Aişe der ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (gönlümü almak için): "Ey Aişe, buyurdular, ben sana Ebu Zerr'in Ümmü Zerr'e nisbeti gibiyim. (Şu farkla ki Ebu Zerr Ümmü Zerr'i boşamıştır, ben seni boşamadım. Biz beraber yaşayacağız).''

(Buharî, Nikâh 82 ; Müslim, Fedâilü's-Sahâbe 92, (2448).


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim--- Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Bir mü'min erkek, bir mü'minn kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir."
(Müslim, Rada 61, (1469).

Resim--- İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "(Ey kadınlar topluluğu!) Ben, akıl sahiplerine aklı ve dini nakıs olanlardan galebe çalan sizin kadarını hiç görmedim!" demişti. İçlerinden dirayetli bir kadın: "Bizim aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?" diye sordu.
"Aklınızın noksanlığı, şahidlikte, iki kadının şehadetinin bir erkek şehadetine denk olmasıdır. Dindeki noksanlık ise, (ay hali-hayz sebebiyle) ramazanda oruç yemeniz ve bazı günler namaz kılmamanızdır" cevabını verdi."
(Ebu Davûd, Sünnet 16, (4679). Bu, Sahiheyn'de geçen uzunca bir hadisten bir parçadır. Müslim, İman 132, (79); Buharî Hayz 6; İbnu Mâce, Fiten 19, (4003).

Resim--- Üsame İbnu Zeyd (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Erkeklere kendimden sonra kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım."
(Buharî, Nikah 17; Müslim, Zikr 97, (2740); Tirmizî, Edeb 31, (2781).

Resim--- Mutarrıf İbnu Abdillah'ın anlattığına göre, bu zatın iki hanımı vardı. Bunlardan birinin yanından çıkmıştı. Geri dönünce, hanımı: "Falan hanımın yanından geliyor olmalısın!'' dedi. Mutarrıf: "Hayır, dedi İmrân İbnu Husayn'ın yanından geliyorum. O bana Resulullah'ın şu sözünü nakletti: "Cennet sakinlerinin en azı kadınlardır.''
(Müslim, Zikir 95, (2738)

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim--- Ebu Sa'id radıyallahu anhu anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şüphesiz ki Kıyamet günü, Allah'ın en çok ehemmiyet vereceği emanet, kadın-koca arasındaki emanettir. Kadınla koca bir-biriyle içli dışlı olduktan sonra, kadının esrarını erkeğin neşretmesi, o gün en büyük ihanettir."
(Müslim, Nikâh 123, (1437); Ebu Dâvud, Edeb 37, (4870)

Resim--- Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm, bana: "Ben senin bana kızdığın ve benden razı olduğun zamanları biliyorum'' buyurdu. Ben: "Bunu nereden anlıyorsunuz?" diye sordum. "Benden râzı oldun mu bana: "Hayır Muhammed'in Rabbine yemin olsun! '' diyorsun. Bana öfkeli olunca: "Hayır! İbrahim'in Rabbine yemin olsun!'' diyorsun'' dedi. Ben: "Doğru, ey Allah'ın Resulü, ben sadece senin adını terkederim?" dedim.''
(Buharî, Nikâh 108, Edeb 63; Müslim, Fedâilü's-Sahâbe, 90, (2439)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Rahmet Peygamberi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Kadınlara Muâmelesi:

Câhiliye devrinde kadınlar, hanımlık haysiyetini rencide edici bir muâmele görüyorlardı. Fâhişe olurlar endişesiyle ve açlık korkusuyla kız çocukları merhametsizce diri diri toprağa gömülüyordu. Taşlaşmış vicdanlarla, büyük bir cehâlet eseri olarak bir musîbetten korunmak için daha kötü bir cinâyet işleniyordu. Nitekim ALLAH celle celâluhu, Kur’ân-ı Kerîm’de onların hâllerini şu şekilde tasvîr eder:

وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِالْأُنْثَىٰ ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ
Resim---Ve-iżâ buşşira ehaduhum bil-unśâ zalle vechuhu musvedden vehuve kazîm(un): Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle-taşarak yüzü simsiyah kesilir.(Nahl 16/58)

O devirde câriyeler, onur kırıcı biçimde bir eğlence âleti gibi görülerek aşağılanıyordu.
ALLAH celle celâluhu şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَرِثُوا النِّسَاءَ كَرْهًا ۖ وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَا آتَيْتُمُوهُنَّ إِلَّا أَنْ يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ ۚ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ ۚ فَإِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسَىٰ أَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَيَجْعَلَ اللَّهُ فِيهِ خَيْرًا كَثِيرًا
Resim---Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ yahillu lekum en teriśû-nnisâe kerhâ(en)(s) velâ ta’dulûhunne liteżhebû biba’di mâ âteytumûhunne illâ en ye/tîne bifâhişetin mubeyyine(tin)(c) ve’âşirûhunne bilma’rûf(i)(c) fe-in kerihtumûhunne fe’asâ en tekrahû şey-en veyec’ala(A)llâhu fîhi ḣayran keśîrâ(n): Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız helal değildir. Apaçık olan 'çirkin bir hayasızlık' yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz (almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir.) ONLARLA GÜZELLİKLE (ÖRFE GÖRE VE MA'RUF ÜZERE) GEÇİNİN. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki, bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar.” (Nisâ 4/19)

ALLAH celle celâluhu’nun EMRi ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in TEBLİĞİyle İslam Dininde hanımlara âit bir hukuk tesis edildi. Kadın, toplumda iffet ve fazîlet timsâli oldu. Annelik müessesesi, şeref buldu.

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cennet (sâliha) annelerin ayakları altındadır!” buyurdu
(Nesâî, Cihâd, 6; Ahmed, III, 429; Deylemî, Müsned, 2611; Süyûtî, I, 125)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin bu hadîs-i şerîfi ile de kadın, lâyık olduğu değere iltifât-ı Peygamberî sâyesinde kavuştu.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kadınlara olan nezâketine dâir şu misâl ne güzeldir:

Resim--- Bir seyahatte Enceşe adlı bir köle, şarkı söyleyerek develeri hızlandırıyordu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de, hızlanan develer üstündeki hanımların zayıf vücutlarının incinebileceği ihtimâlini, zârif bir teşbihle ile ifâde ederek:“Yâ Enceşe! Dikkat et, camlar kırılmasın!” buyurdular.
(Buhârî, Edeb, 95; Ahmed, III, 117)

Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem diğer bir hadîs-i şerîflerinde de:

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bana dünyânızdan, kadın ve güzel koku sevdirildi; namaz da gözümün nûru kılındı.” Buyurdu.
(Nesâî, İşretü’n-Nisâ, 10; Ahmed, III, 128, 199)

Kadın ve güzel koku, dünyâ hayâtının mühim nîmetlerindendir. Kadının Allah Rasûlü’ne sevdirilmesi, gaflet nazarıyla değerlendirilmemelidir.
Bilmeli ki bu sevgi, Cenâb-ı Hakk’ın fıtrata koyduğu ve ancak aşk-ı ilâhîye vesîle olacak bir muhabbet basamağıdır. Dolayısıyla aslâ kadına karşı süflî bir düşkünlük değil, aksine onlara hak ettikleri ulvî değeri vermektir.
ANA RAHMi-Göbek BAĞI ve TEVHİDuLLAHı iyi Anlamlıyız inşaeALLAH..

İnsanlık tarihinde kadın, ancak İslâm’ın ulvî iklîminde en yüce mevkiine nâil olmuştur. İslâm’ın dışında kadına değer verdiklerini iddiâ eden bütün sistemler, ona sadece vitrin malzemesi olarak kıymet vermekte, arka plânda ise kadını ancak ekonomik ve nefsânî bir metâ olarak kullanıp ezmekte ve tüketmektedir.
Âyet-i kerîmede buyrulur:

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Resim---Vemin âyâtihi en ḣaleka lekum min enfusikum ezvâcen liteskunû ileyhâ vece’ale beynekum meveddeten verahme(ten) inne fî żâlike leâyâtin likavmin yetefekkerûn(e): Onda 'sükun bulup durulmanız' için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.(Rûm 30/21)

Yâni birbirine sevgi ve merhametle yaklaşıp huzur kaynağı olan, birbirini hayırda destekleyen eşler, mes’ûd bir âilenin teşekkülünde, böyle mes’ûd âileler de sağlam ve huzurlu bir toplumun oluşmasında en mühim vazîfeyi icrâ etmiş olurlar…


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Kadın ve erkek, ilk yaratıldığı andan itibâren birbirini tamamlayan iki engin âlemdir. Ancak bu tamamlamada kadına Hak tarafından daha tesirli bir rol verilmiştir. Öyle ki, toplumları berbat eden de, âbâd eden de kadındır. Bu itibarla İslâm nazarında toplumu âbâd eden kadını yetiştirmek, çok büyük bir ideal olmuştur.

Hadîs-i şerîfte şöyle buyrulur:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her kim üç kız çocuğunu veya kız kardeşlerini himâye edip büyütür, güzelce terbiye eder, evlendirir ve onlara lutuf ve iyiliklerini devâm ettirirse, o kimse cennetliktir.” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121/5147; Tirmizî, Birr, 13/1912; Ahmed, III, 97)

Bir başka hadîs-i şerîfte de Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyâmet günü o kimseyle ben, şöyle yanyana bulunacağız.” buyurmuş ve parmaklarını bitiştirmiştir.
(Müslim, Birr, 149; Tirmizî, Birr, 13/1914)

Sonra da sâliha kadının değerini şöyle vurgulamıştır:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünyâ geçici bir faydadan ibârettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı; dindar, sâliha bir kadındır.” buyurdu.
(Müslim, Radâ, 64; Nesâî, Nikâh, 15; İbn-i Mâce, Nikâh, 5)

Umûmiyetle büyük insanların arkasında dâimâ sâliha bir kadın vardır. Meselâ Hazret-i Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem’in ilk tebliğinde kendisine ilk ve en büyük destek, Hazret-i Hatice vâlidemiz olmuş ve Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem, onu ömür boyu unutamamıştır.
Kezâ Hazret-i Ali’nin muvaffakıyetlerinde de Hazret-i Fâtıma annemizin rolü büyüktür.

Dünyâ hayâtının huzur ve saâdet içinde geçmesinde sâliha kadının ehemmiyeti âşikârdır: Malı muhâfaza eder, evi tanzîm eder, nesli ve nâmusu korur, âileyi rûhânî neş’elerle doldurur.
Yuvaların saâdet iklîmi, annenin tebessümü ile başlar. Yavruların her türlü sıkıntıları, onların şefkatli nazarları ile zâil olur. Evlâtlara hayat ve saâdet nağmeleri aksettirecek, ana kalbinden daha ince, daha derin ve daha duygulu bir mekân var mıdır?..
Analar, Hak Teâlâ’nın ilâhî merhametinden en fazla nasîb almış varlıklardır. Hanımların saâdet saltanatı, fazîletli birer anne olmaları ile başlamaktadır.

Hâl böyleyken kadını sadece bir zevk vâsıtası görmek, onu nefsânî arzu ve heveslerin metâı olarak telâkkî etmek ve onun sadece cismânî özelliğiyle alâkadar olmak, büyük bir sefâlettir. Allâh’ın kadına verdiği yüksek husûsiyetlere karşı körlük ve kadının mânevî şahsiyetine karşı nankörlüktür.
Bugün kadının, tüketim dünyâsında deşifre edilerek bir reklâm aracı olarak istismâr edilmesi, onun haysiyeti bakımından ne kadar acı ve onur kırıcı bir durumdur.

Oysa kadın, toplumun gerçek mimarı olarak görülmelidir. O; sâlihler, Fâtihler ve cengâverler yetiştiren bir semâvî kucak olmalıdır. Bizleri bir müddet karnında, sonra kollarında, ölünceye kadar da kalplerinde taşıyan annelere sevgi ve saygı husûsunda onlara denk olacak başka bir varlık yaratılmamıştır. Kendisini âilesine hasr ve hîbe eden vefâkâr anne; engin bir sevgiye, derin bir saygıya, ömürlük bir teşekküre lâyıktır.

Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem kadınlarla ilgili bir hadîs-i şerîfte:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sizin en hayırlınız, âilelerine en güzel muâmelede bulunanınızdır!..” buyurmuştur.
(İbn-i Mâce, Nikâh, 50; Dârimî, Nikâh, 55)

Diğer bâzı hadîs-i şerîflerinde de şöyle buyurmuşlardır:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kişinin, nefsine, âilesine, çocuğuna ve hizmetçisine yapmış olduğu harcamalar, sadakadır..” buyurdu.
(İbn-i Mâce, Ticârât, 1)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir kişi Allâh’ın rızâsını umarak âilesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için birer sadaka olur.” buyurdu.
(Buhârî, Îmân 41, Megâzî 12, Nefekât 1; Müslim, Zekât 49)

O, bu hadîs-i şerîflerle, sağlıklı âilelerin, ancak muhabbet temeli üzerinde kurulabileceğini de ifâde buyurmuştur.
Yine Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm, hanımlar husûsunda sahâbelerine nasihatte bulunur ve onlara karşı muhabbeti zedeleyecek davranışlardan uzak durmalarını tembihlerdi. Nitekim muhtelif zamanlarda şöyle buyurmuşlardır:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kadınları dövmeyiniz!.. Kadınlarını döven kimseler, sizin hayırlınız değildir.” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Nikâh, 42; İbn-i Mâce, Nikâh, 51)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir kimse karısına kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmezse, bir başka huyunu beğenir.” buyurdu.
(Müslim, Radâ, 61)

Hazret-i Âişe vâlidemizin ifâdesiyle, kendisi de hayâtı boyunca hiçbir hanımına el kaldırmamış ve hiç kimseye eliyle vurmamıştır. (İbn-i Mâce, Nikâh, 51)

Resim---Bir sahâbe: “Yâ Rasûlallâh! Kadınlarımızın bizim üzerimizdeki hakkı nedir?” diye sorduğunda, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yediğiniz ölçüde yedirmek, giydiğiniz seviyede giydirmek, (yaptıkları hatâlar karşısında onların haysiyetini rencide etmemek için) yüzlerine vurmamak, yaptıkları işin ve kendilerinin (sîmâ ve edep bakımından) çirkin olduğunu söylememek…” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Radâ, 41; İbn-i Mâce, Nikâh, 3)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu ifâdelerinde ne büyük bir nezâket, zarâfet ve hassâsiyet görülmektedir. Kadınlara İslâm’ın lutfettiği hakları ve insânî değeri verebilen başka bir sistem mevcut mudur, şu kâinâtta AKIL Sahibleri için aceba?!.


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim

Saliha Kadın.. AnA Rahmi.. göbek BAĞı.. SILA SALLı.. SILA-yı Rahîmiyyet

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: ALLAH celle celâluhu buyurdu ki: “Ben ALLAH’ım. Ben Rahmân’ım, RAHMİ ben yarattım, ona kendi ismimden bir isim verdim. Artık kim yakınlarıyla ilgi kurup akrabalığın hakkını yerine getirirse ona lütuflarda bulunurum, kim de akraba ile ilişkisini keserse (ilgisiz kalırsa), ben de ondan rahmetimi keserim.”
(Tirmizî, Kitabu’l-Birr ve’s-Sıla, 9)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Bana dünyâdan kadınlar ve güzel koku sevdirildi ve göz aydınlığım namazda kılındı.” buyurdu.
(Camiu’s-Sağir 1/14; İ. Ahmed 11845; Nesaî 3878; Hâkim)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Müslümanın, saliha hanımına baktığında sürur (sevinç) duyması, ona bir şey emrettiğinde itaat etmesi, kendisinin yokluğunda iffetini muhafaza etmesi, kişinin faydalandığı şeylerin en hayırlılarındandır.”(İbni Mâce 1857; Nesaî 6/68; Ebu Davud 166; Hâkim 1/567, Beyhakî 4/83)

Resim---Ebu Hureyre radiyallâhu anhu şöyle dedi: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:”Kadınların en faziletlisi hangisidir?” diye soruldu.Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kendisine bakıldığında sevinç duyulan, bir emir verildiğinde itaat eden, kendin hakkında ve malın hakkında çirkin bulduğun şey ile sana muhalefet etmeyendir” buyurdu.
(Nesaî 6/68; Hâkim 2/17; Beyhakî 7/82; İ. Ahmed 2/251, 432)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Şu üç şey Âdemoğlunun saadetindendir; saliha bir hanım, geniş ev ve rahat binek.” buyurdu.
(İ. Ahmed 1/16; Taberanî 1/19, 163; İbni Ebi Şeybe)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Şu üç şey Âdemoğlunun saadetindendir; saliha bir eş, iyi bir mesken ve sâlih binek. Şu üç şey de Ademoğlunun şekavetindendir; kötü eş, kötü ev ve kötü binek!”
(İbni Hibbân 9/340; Hâkim 2/157; Bezzar 4/20, 26; Hatib Tarih 12/99; Albânî Sahiha 282)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ALLAHu Teâlâ kimi zikreden bir dil, şükreden bir kalb, sabreden bir beden ve sâliha bir eş ile rızıklandırmış ise, ALLAHu Teâlâ ona dünyâda bir iyilik ve âhiret’te bir iyilik vermiştir.” buyurdu.
(Tirmizî 3094; İbni Mâce 1856)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz dünyâ ancak geçici bir yararlanma yeridir ve dünyada yararlanılan şeylerin hayırlısı, sâliha bir eştir.”
(Müslim 2/1090; İbni Mâce 1855; Nesaî 3218)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Dikkat edin! Size kadınlarınızdan cennetlik olanlarını haber vereyim mi?”
Sahâbeler: “Evet, yâ Rasûlullah”! dediler.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Sevecen ve doğurgan kadındır ki, hatâ ettiği zaman elini, senin elinin üzerine koyar ve: “Ya affet ya da neyi uygun görüyorsan öyle yap!” der.” buyurdu.
(Taberanî Mucemu’l-Evsad 2/206; Taberanî Mucemu’s-Sağir 1/89; Mecmau’z-Zevaid 4/312; Tergib ve Terhib 3/37)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah-u Teâlâ kimi zikreden bir dil, şükreden bir kalb, sabreden bir beden ve saliha bir eş ile rızıklandırmış ise, Allah-u Teâlâ ona dünyada bir iyilik ve ahiret’te bir iyilik vermiştir.” buyurdu.
(Tirmizî 3094; İbni Mâce 1856)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz dünya ancak geçici bir yararlanma yeridir ve dünyada yararlanılan şeylerin hayırlısı, saliha bir eştir.”
(Müslim 2/1090; İbni Mâce 1855; Nesaî 3218)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dikkat edin! Size kadınlarınızdan cennetlik olanlarını haber vereyim mi?”
Sahabeler: “Evet, yâ Rasulullah”! dediler.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sevecen ve doğurgan kadındır ki, hata ettiği zaman elini, senin elinin üzerine koyar ve: “Ya affet ya da neyi uygun görüyorsan öyle yap!” der.” buyurdu.
(Taberanî Mucemu’l-Evsad 2/206; Taberanî Mucemu’s-Sağir 1/89; Mecmau’z-Zevaid 4/312; Tergib ve Terhib 3/37)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah, her hangi bir kimseye saliha bir eş takdir ederek rızıklandırmış ise, şüphesiz ki dininin yarısını yaşamak üzere o kimseye yardım etmiştir! O kişi, dininin diğer yarısı hususunda Allah’tan korksun ve takvaya sarılsın!” buyurdu.
(Tabaranî Mucemu’l-Evsad 976; Hâkim 2/161; Beyhakî Şuabu’l-İman 4/382; Albanî Sahiha 625)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kadın dört şeyden dolayı nikâhlanır:
1) Malı için,
2) Soyu için,
3) Güzelliği için,
4) Dini için. Sen dindar olanı ele geçirmeye bak! teribet yedâke.”

(Buharî 5183; Müslim 1466/53; Ebu Davud 2047; Nesaî 3230; Darimî 2/133, 134; İbni Mâce 1858Ü; İbni Hibban 4036; Beyhakî 7/79; Begavî 2240; İ. Ahmed 2/428)

Teribet yedâke: Arapların mânâsını kast etmedikleri ve teşvik sadedinde kullandıkları bir ifadedir. Anlamı ise elin fakir olsun demektir. Yani hadis-i şerifte kasdedilen şudur: “Dindâr olan bir kadınla evlen, elin fakirlik görmez.”

İmam Ali kerremullahi veche:
“Hayırlar şu üç şeydedir;
1) Allah’a iman,
2) Dinde anlayış, (Yani fıkıh)
3) Saliha bir eş.

Kötülükler de şu üç şeydedir;
1) Allah’a inançsızlık,
2) Dinde anlayışsızlık ve
3) Kötü bir kadın!”
buyurdu..


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimHATİCE BİNTU HUVEYLİD radıyallahu anhâ ANNEmiZ..

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin Nefesinden SESinden VahyuLLAHı il DUYan-UYan, İlk Müslüman Olmakla Şereflenen İlklerin ilki.. olan; İlk Müslim, Mü’min, İlk cemaat olup, namaz kılan.. Mü’minlerin ANNEsi;Tesellici, Tâhir, Kübrâ, ilk SEVen SEVilen SEVgi SultÂNımız/ı..

ALLAH celle celâluhu selâmına, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin övgüsüne nâil olmuş fazilet, şeref, olgunluk, tevekkül, cesaret ve fedakârlık timsâlimiz..

Hatice bint-i Huveylid aleyha's-selâm ANAmız, hicretten 68 yıl önce, Kureyşli asil bir ailede Dünya’ya geldi. O’nun ata soyu, Peygamberimizin Ata soyu ile Kusayy b. Kilab’da birleşir. Anne tarafından soyu da Peygamberimizin baba tarafından dedesi olan Ka’b b. Lüey’de birleşir. Anne ve babası en köklü ailelere mensuptular.

Hatice bint-i Huveylid aleyha's-selâm ANAmız “Cahiliye döneminde bile “tâhire-temiz” diye anılırdı.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Daha önce iki kere evlenmiş ve dul kalmış, iki erkek ve bir kız çocuğu olan Hatice bint-i Huveylid aleyha's-selâm ANAmızla çok mutlu-mes’ud bir aile hayatı geçirmiştir.
En sıkıntılı ve kavmi tarafından reddedildiği, işkence ve hakaretlere maruz kaldığı Mekke Dönemi yıllarını Hatice bint-i Huveylid aleyha's-selâm ANAmızın maddî ve manevî BİZ BİR-İZliği tesellisi İÇinde geçmiştir.
Güzel ahlâk, yüce takvâ ve fazilet feraseti sahibi, okuma-yazma bilen, eşsiz ve aydın yürekli Hatice bint-i Huveylid aleyha's-selâm ANAmız, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin; İLK SEVeni, ilk İNANanı, ilk ÜMMeti ve son SEVgilisidir..

فَيَقُولُ: إنَّهَا كَانَتْ وَكَانَتْ، وَكَانَ لى مِنْهَا وَلَدٌ
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Halk, beni, inkârla karşıladığı zaman, O; bana inandı. Halk beni yalanladığı zaman, O, beni tasdik etti, doğruladı. Halk, beni mahrum ettiği zaman, O, beni malına ortak etti. Kadınlar, beni, evladdan mahrum ettiği zaman, Allah bana O’ndan evlad da nasib etti.”(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/35-36.)

خَيْرُ نِسَائِهَا مَرْيَمُ بِنْتُ عُمْرَانَ، وَخَيْرُ نِسَائِهَا خَدِيجَةُ بِنْتُ خُوَيْلِدٍ،
Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kendi zamanındaki kadınların hayırlısı: İmran kızı Meryem idi. Bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı da Hatice’dir.”(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/37.)

وَلَمْ يَكْمُلْ مِنَ النِّسَاءِ إَّ مَرْيَمُ ابْنَةُ عِمْرَانَ، وَآسِيَةُ امْرَأةُ فِرْعَوْنَ، وَخَدِيجَةُ بِنْتُ خُوَيْلِدٍ، وَفَاطِمَةُ بِنْتُ مُحَمَّدٍ، وَفَضْلُ عَائِشَةَ عَلى النِّسَاءِ كَفَضْلِ الثَّرِيدِ عَلى سَائِرِ الطَّعَامِ
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cennet halkı kadınlarının üstünü: Hatice bint-i Huveylid, Fatıma bint-i Muhammed, Meryem bint-i İmran ve Firavunun zevcesi Asiye bint-i Müzahimdin”
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/37.)

ALLAHa ve REsSûLüne Saygı ve Sevgi SıRRıyla SARılan Dost DESteği Hatice bint-i Huveylid aleyha's-selâm ANAmızın târifi Kur'ân-ı Kerim’imizde;

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
Resim---Yâ eyyuhen nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârefû, inne ekremekum indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun habîr(habîrun). : Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi (soyunuzu, babalarınızı) tanıyasınız. Muhakkak ki Allah'ın indinde en çok kerim olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdâr olandır.” (Hucurât 49/13)

Eş ŞEHÎD ALLAH celle celâluhunun İlk Şâhidi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ilk Şâhidi, En zorda en darda TEK DUYan UYan, Hatice bint-i Huveylid aleyha's-selâm ANAmız;

إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
Resim---İnnâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrâ (nezîren).: Muhakkak ki Biz, seni şahit, müjdeleyen ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Fetih 48/8)

لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Resim---''Li tu’minû billâhi ve resûlihî ve tuazzirûhu ve tuvakkırûh(tuvakkırûhu), ve tusebbihûhu bukreten ve asîlâ (asîlen).: Allah ve O'nun Resûl'üne îmân edin, O'nu saygıyla yüceltin ve sabah akşam O'nu tesbih edin diye.” (Fetih 48/9)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ve Şahsında ALLAH celle celâluhu’ya Teslimiyette; Sadakatin, Samimiyetin, Sabrın.. İstikâmette SeLÂMetin RahîMiyyet RAVzaSı, cAN YOLdaşı Hatice bint-i Huveylid aleyha's-selâm ANAmız..

لَتُبْلَوُنَّ فِي أَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُواْ أَذًى كَثِيرًا وَإِن تَصْبِرُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الأُمُورِ
Resim---Le tublevunne fî emvâlikum ve enfusikum ve le tesmeunne minellezîne ûtûl kitâbe min kablikum ve minellezîne eşrakû ezen kesîrâ(kesîran), ve in tasbirû ve tettekû fe inne zâlike min azmil umûr(umûri).: Mallarınız ve canlarınız hususunda siz mutlaka imtihan olunacaksınız. Sizden önce kitap verilenlerden ve şirk koşanlardan elbette birçok incitici (sözler) duyacaksınız. Eğer siz sabrederseniz ve takva sahibi olursanız, ki bu muhakkak, işlerin “âzim” olanlarındandır.” (Âl-i İmrân 3/186)

Servetini Davasına Adayan Eşsiz EŞ, ELinde AŞ Tasıyla Uzletteki en SEVgili YÂRe AZIK Taşıyan HiRÂ GÂRı YÂRi, Aziz ANNem Hatice bint-i Huveylid aleyha's-selâm..
Seni es SELÂM Olan ALLAH celle celâluhu SelÂMlamakta:

ـ4481 ـ1ـ عن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: )أتَى جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السََّمُ النَّبِىُّ # فقَالَ: يَا رَسُولَ اللّهُ، هذِهِ خَدِيجَةُ قَدْ أتَتْ وَمَعَهَا إنَاءٌ فِيهِ إدَامٌ أوْ طَعَامٌ أوْ شَرَابٌ. فَاِذَا هِىَ أتَتْكَ فَاقْرَأ عَلَيْهَا السََّمَ
مِنْ رَبِّهَا وَبَشِّرْهَا بِبَيْتٍ في الْجَنَّةِ مِنْ قَصَبٍ َ صَخَبَ فِيهِ وََ نَصَبَ(. أخرجه الشيخان.»الْقَصَبُ« هاهنا اللؤلؤ المجوف.و»الصَّخَبُ« الضجة والجلبة. و»النَّصَبُ« التعب .
Resim---Ebû Hüreyre radıyallahu anhu anlatıyor: "Hz. Cebrâil aleyhisselâm Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Yâ Rasûlullah, dedi. İşte Hatice geliyor. Beraberinde bir kap var, içerisinde katık -veya yiyecek, veya içecek- mevcut. O yanınıza ulaştığı vakit, ona Rabbinden (ve benden) selâm söyleyin ve onu gürültü ve yorgunluk bulunmayan cennette, içerisi oyulmuş inciden mamul bir evle müjdeleyin!" buyurmuştur.
(Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 20, Tevhîd 35; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 71, (2432)(267)

Bir başka vecihte buna ilaveten "...Yâ Rasûlullah, sana da selâm ve Allah'ın rahmet ve bereketi olsun." buyurmuştur.

Bir başka veçhinde ise: "Şeytan hariç selâmı işitenlere de (selâm olsun)" buyurmuştur.
Hatice radıyallahu anhâ bu ilahî selâma şöyle mukabele eder: "O (şanı yüce Rab Teâla) Selâm'ın kendisidir, selâm ondandır, Cebrâil'e (de bizden) selâm olsun!."

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin en zor günlerinde tek arkadaşı, sırdaşı, yoldaşının Hakk’a yürüdüğü yıl için HÜZÜN YILI demiştir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SEVgilisi Hatice bint-i Huveylid aleyha's-selâm ANAmızın Dostlarına hep hürmet ve hizmet etmiş HIRKAsını çıkarıp altlarına SERmiştir...

Resim---Aişe aleyha's-selâm bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, vefatından sonra eşi Hz. Hatice’yi övmesine karşı çıkarak (onu kıskanmış): “O yaşlı kadını ne anıp duruyorsun? Allah onun yerine sana daha iyisini verdi” deyince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de Hz. Hatice’yi kadirşinaslığından dolayı şöyle övmüştür: “Allah bana ondan daha hayırlısını vermemiştir. Çünkü herkes beni inkâr ederken, o bana iman etti. Herkes beni yalanlarken o beni tasdik etti. İnsanlar mallarını esirgerken bana arka çıktı. Ve Allah Teala bana ondan çocuklar nasib etti.” (İbn-i Hanbel, VI, 118)

Bunun üzerine Hz. Aişe: "Bir daha Hatîce hakkında kötü söz söylemeyeceğim.” der.
(Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr, 20; Nikâh, 108; Müslim, Fedâilu's-Sahâbe, 73, 78)

Aişe aleyha's-selâm: “Ben, Hatice’yi kıskandığım kadar hiçbir kimseyi kıskanmamışımdır.” demiştir.
(Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 20; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 74-76)

Bu ise yaratılış SıRRı-Kulluk İmtihanı gereği-fıtraten haktır ki;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Allah erkeklere cihadı yarattığı (emrettiği) gibi, kadınlara da kıskançlığı yaratmıştır, (yani kıskanç olmalarına hükmederek) fıtratlarına bu duyguyu koymuştur." buyurur
(Münâvî, Feyzü'l-Kadir 2/249)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kadınlardan kim buna sabredebilirse, şehid sevabı kazanır.” müjdesini verir.
(Heysemî, 4/320)

Aişe annemiz bu İlahî AŞKı ANlatırken: “Bir gün Hatice’nin bir akrabası geldi, içeri girmek için izin istediğinde onun sesini duyan Peygamber’in rengi birden değişti gözleri ışıldadı ve şöyle dedi: “Sesin Hatice’ye o kadar çok benziyor ki!” ve bunu söylerken onu bir daha görememenin verdiği hüzünle öyle mahzunlaştı ki... Hz Hatice’ye olan sevgisini çok defa kıskandım. Ben bir ölüyü kıskandım” demiştir.

Bi'setin/Peygamberliğin 10.uncu yılı Receb ayı 29 unda Hakk’a yürüyen Hatice aleyha's-selâm de vefat etti. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kendi eliyle onu Hacun (Mekke'de bir yerin ismidir)'da/CENNET'ÜL MUALLâ'da defnettiler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin, amucası Ebu Talib de 3 gün önce ölmüştü. İkisinin vefatından sonra, öyle bir gam ve üzüntüye kapıldı ki, artık evden dışarı çok az çıkıyordu. Bu yüzden o yıla “Amm’ul- Hüzn” (Hüzün ve gam yılı) ismini verdiler.
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimHATİCE radıyallahu anhâ Annemizin;
Babası Hüveylid İbnu Esed'dir. Meşhur Kusay'da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile nesebi birleşir. Hanımları arasında nesebce Aleyhissalâtu vesselâm'a en yakın olan Hatice radıyallahu anhâdır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Kusay'ın zürriyetinden HATİCE radıyallahu anhâ dışında bir Ümm-i Habîbe ile evlenmiştir.
Cumhura göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, HATİCE radıyallahu anhâ ile 25 yaşında iken evlenmiştir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den önce Ebû Hâle İbnu'n-Nebas'ın nikâhında idi. Cahiliye devrinde kendisine "Tâhire" deniyordu. Ebû Hale'den önce de Atik İbnu Abid'in nikâhında idi.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, evlilikten önce HATİCE radıyallahu anhâ adına mudarib (emeği karşılığı ticaret) olarak Suriye cihetine ticarete gitmiş idi. Bu vesile ile HATİCE radıyallahu anhâ, Aleyhissalâtu vesselâm'ı daha yakından tanıma fırsatı bulmuş ve bu, evlenmelerine zemin hazırlamıştı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem HATİCE radıyallahu anhâ ile evlendiğinde 25 yaşında idi. 25 yıl süren beraberlikleri sırasında (aleyhissalâtu vesselâm) başka bir kadınla evlenmemiştir.

İbnu Hacer:"Bu, Hatice'nin Resulullah nezdinde ne kadar kıymetli olduğunu ve faziletçe üstünlüğünü gösterir" der ve ilave eder: "Çünkü, o Resûlullah'ı başka kadınlardan müstağni kıldı." Resûlullah'ın 38 yıl süren evlilik hayatının üçte ikisi Hz. Hatice ile geçmiştir. Bu uzun süre içinde, Hz. Hatice'nin gönlünü kıskançlık ızdırabından korumuştur. Bu fazilete öbür hanımları iştirak edemezler.

HATİCE radıyallahu anhâ, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in peygamberliğine ilk iman eden kimsedir. HATİCE radıyallahu anhâ, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatında cereyan eden hadiselerde hiçbir zaman sarsılmayarak büyük bir sebat, azim ve imanda yakîn örneği vermiştir. Sıkıntılı anlarda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sağladığı teselli, ondaki akıl ve ferasetin derecesini göstermeye yeterlidir.
İbnu İshak:"Resûlullah, kendisini üzen bir söz işitince Hz. Hatice'ye döndümü, o mutlaka teselli verir, takviye eder, kederini unuttururdu" der.

Kadınların efdali hususunda ihtilaf edilmiş ise de, râcih görüşe göre Ümmühâtu'l- mü'minîn arasında en efdali Hz. HATİCE radıyallahu anhâdır..
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Mısırlı cariyesi olan Mariye'den doğan İbrahim dışındaki bütün çocukları Hz. Hatice'dendir. Bu çocuklar: Kasım, Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Külsüm, Fatıma, Abdullah -buna Tâhir ve Tayyib de denmiştir. Bunların Abdullah'ın kardeşleri olduğu da söylenmiştir- Erkekler küçükken ölmüşlerdir.

Hz. HATİCE radıyallahu anhâ, Ebû Talib'ten üç gün sonra, Hicretten üç yıl önce Ramazan ayında vefat etmiştir. Ebû Tâlib ve Hatice'nin vefatından sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in musibetleri artmıştır. Hz. Aişe: "Hatice namaz farz kılınmazdan önce vefat etti" der. Öldüğü zaman 65 yaşında idi, Hatice Anamız radıyallahu anhâ.

Resim---Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın hanımlarından hiçbirine, Hz. Hatice (radıyallahu anhâ)'ya karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım. Halbuki onu hiç görmüşlüğüm de yok. Ancak, aleyhissalâtu vesselâm) onun yâdını çok yapardı. Ne zaman bir koyun kesip parçalara ayırsa Hatice'nin dostlarına da gönderirdi. Bazan ona: "Sanki dünyada Hatice'den başka kadın yok!" derdim de bana: "(Onun gibisi var mıydı!) o şöyleydi, o böyleydi...! (Öbür kadınlar beni çocuktan mahrum ederken) benim çocuklarım ondan oldu" diye karşılık verirdi.
(Aişe radıyallahu anhâ der ki: İçimden "Bir daha Hatice hakkında kötü söz söylemeyeceğim" dedim.).
Hz. Aişe devamla der ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Hatice'den üç yıl sonra benimle evlendi." (Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 20, Nikâh 108, Edeb 73, Tevhîd 32; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 73, 74, 77, 78, (2434, 2435, 2436, 2437); Tirmizî, Menâkıb, (3885, 3886)

Bu rivayette Hz. Aişe, Hz. Hatice (radıyallahu anhümâ)'yı kıskanış sebebini anlatıyor..
Resûlullah'ın onu çok zikretmesiyle ortaya çıkan fazla sevgisi..
Tirmizî'nin rivayetinde bir başka sebep daha kaydeder: "Hz. Hatice'nin, cennette inciden mamul-yapılmış bir evle müjdelenmiş olması."

Resim---Hz. Hatice'nin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem tarafından yâdedilmesiyle ilgili bir rivayette şu ziyade yer alır:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Haticeyi anınca artık ne onu sena etmekten, ne de ona istiğfarda bulunmaktan usanırdı." Nitekim "Onun gibi var mıydı?"diye tercüme ettiğimiz اِنَّهَا كَانَتْ وَكَانَتْ ibaresi "O şöyleydi, o böyleydi... diye faziletlerini sayardı" şeklinde anlaşılmalıdır.
Ahmed İbnu Hanbel'in bir rivayeti bu hususu tavzih eder. Ona göre Aleyhissalâtu vesselâm bir seferinde: "İnsanlar beni inkâr ederken, o inandı, herkes beni tekzib ederken o tasdik etti. Herkes bana haram ederken, o malıyla benim için harcadı. Allah onun vesilesiyle bana çocuk nasib etti, diğer kadınlardan çocuğum olmadı" buyurmuştur.

Resim---Şurası muhakkak ki Resûlullah, Hz. Hatice hakkında daha nice faziletler saymıştır: "O akıllı idi, o faziletli idi, o ferasetli idi..." gibi.
Nevevî, bu çeşit hadislerin, zevce olsun, arkadaş olsun kişinin sevdiklerine karşı ahdini, muhabbetini ve hürmetini, dostu hayatta da olsa ölmüş de olsa devam ettirmesi gereğini ifade ettiğini belirtir.
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/36-37.)

Resim---İmam Ali kerremullahi veche anlatıyor: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "(Ahiretin) en hayırlı kadını Meryem Bintu İmrân'dır. (Dünyanın) en hayırlı kadını Hatice Bintu Huveylid'dir."
Ravi bunu söylerken, eliyle semaya ve arza işaret etti.
(Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 20, Enbiya 45; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 69, (2430); Tirmizî, Menâkıb, (3887).)

Resim---Rezîn bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Erkeklerden pek çokları kemâle ermiştir. Kadınlardan ise İmrân'ın kızı Meryem, Firavun'un karısı Asiye, Huveylid'in kızı Hatice ve Muhammed'in kızı Fâtıma'dan başka kimse kemâle ermemiştir. Hz. Aişe'nin kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yiyeceklere üstünlüğü gibidir."
Bu rivayet Buhârî'de Ebû Musa hadisi olarak gelmiştir (Enbiyâ 45).
(Müslim, Fezâuilu's-Sahabe 70, (2431); Tirmizî, Et'ime 31, (1835)


Resim---Bezzâr'ın Ammâr İbnu Yasir'den kaydettiği bir rivayette: "Hatice, ümmetinin kadınlarının hepsinden üstündür, tıpkı Meryem'in cihan kadınlarına üstün olduğu gibi" buyrulmuştur.

Resim---Nesâî ve başka kaynaklarda İbnu Abbâs'tan gelen şu merfu rivayeti kaydeder: "Cennet kadınlarının en hayırlıları Hatice, Fatıma, Meryem ve Asiye'dir"
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim FATIMA aleyha's-selâm ANNEmiz..


ـ4484 ـ1ـ عن جميع بْنِ عُمَيْرَ التَّيْمِىِّ قَالَ: )دَخَلْتُ مَعَ عَمَّتِى عَلى عَائِشَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها فَسُئِلَتْ: أىُّ النِّسَاءِ كَانَ أحَبَّ الى رَسُولِ اللّهِ #؟ قَالَتْ: فَاطِمَةَ. فَقِيلَ مِنَ الرِّجَالِ؟ قَالَتْ زَوْجُهَا، إنْ كَانَ مَا عَلِمْتُ صَوّاماً وَقَوّاماً(. أخرجه الترمذي .

(4484)- Cemî' İbnu Umeyr et-Teymî anlatıyor: "Halamla birlikte Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'nın yanına gittim. Hz. Aişe'ye: "Hangi kadın Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a daha sevgili idi?" diye soruldu.
"Fâtıma!" dedi.
"Ya erkeklerden?" dendi.
"Fâtıma'nın kocası! Zîra bildiğim kadarıyla Ali (kerremullahi veche ) çok oruç tutar, çok namaz kılardı."
(Tirmizî, Menâkıb, (3873; İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/42.)

ـ4485 ـ2ـ وعن أُمِّ سَلَمَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالَتْ: )دَعَا رَسُولُ اللّهِ # فَاطِمَةَ عَامَ الْفَتْحِ فَنَاجَاهَا، فَبَكَتْ. ثُمَّ نَاجَاهَا فَضَحِكَتْ قَالَتْ: فَلَمَّا تُوُفِّى رَسُولُ اللّهِ # سَألْتُهَا عَنْ بُكَائِهَا وَضَحِكَهَا. قَالَتْ أخْبَرَنِِى رَسُولُ اللّهِ # أنَّهُ يَمُوتُ، فَبَكَيْتُ. ثُمَّ أخْبَرَنِى أنِّى سَيِّدَةُ نِسَاءِ أهْلِ الْجَنَّةِ إَّ مَرْيَمَ بِنْتَ عِمْرَانَ، فَضَحِكْتُ(. أخرجه الترمذي.

(4485)- Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Fetih senesinde Fatıma'yı çağırarak hususi konuştular. Fatıma ağladı. Sonra tekrar hususî olarak konuştular. Fatıma bu sefer güldü. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) vefat edince, Fatıma'dan o ağlama ve gülmesi hususunda sordum. Dedi ki: "Önce, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana öleceğini haber verdi, ben de ağladım. İkinci konuşmamızda benim, İmrân kızı Meryem hariç diğer kadınların cennette efendisi olacağımı müjdeledi, bunun üzerine güldüm."
(Tirmizî, Menâkıb, (3872); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/43.)

AÇIKLAMA:

Hz. Fâtıma (radıyallahu anhâ), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kızıdır. Annesi Hz. Hatice (radıyallahu anhâ)'dır. Hz. Fatıma İslam'dan sonra doğmuştur, ancak "Bi'setten önce doğdu" diyen de olmuştur. Bedir savaşından sonra Hicretin ikinci yılında Hz. Ali (radıyallahu anh) ile evlenmiştir. Evlendiği zaman 15 yaşında idi..

Hz. Fâtıma'nın gerek muasırların ve gerekse kendinden sonra gelecek kadınların hepsinden faziletce üstün olduğu kabul edilir. Bu hususa en kavi delil şu hadistir: "Fâtıma, Meryem hariç cihan kadınlarının efendisidir." Resûlullah'ın diğer kızları, Aleyhissalâtu vesselâm daha hayatta iken vefat ettikleri halde; Fatıma Resûlullah'tan sonra vefat etmiştir ve Resûlullah'ın nesli Hz. Fâtıma'nın evladları yoluyla devam etmiştir. Diğer kızlarından Rukiyye (radıyallahu anhâ)'dan doğan Abdullah küçükken ölmüş, Ümmü Külsüm'den doğum olmamış, Zeyneb (radıyallahu anhâ)'dan doğan Ali küçükken ölmüştür. Zeynep'ten doğan Ümâme'den de çocuk olmamıştır. Resûlullah'ın en ziyade sevdiği kimse Fatıma idi. Resûlullah'ın kızlarına olan sevgisi, onları kuma üzerine nikahlamaktan alıkoymuş, hatta, kızlarına kuma gelmesine de izin vermemiştir.

Hz. Ali'ye kız vermek isteyenler olmuş, izin için başvurdukları vakit onlara izin vermemiş, hatta minberde alenen şöyle ilan etmiştir: "Benî Hişâm İbnu'l-Muğîre, kızlarını Ali'ye vermek için benden izin taleb ettiler. İzin vermiyorum! İzin vermiyorum! İzin vermiyorum! Eğer Ali arzulu ise kızımı boşar, ondan sonra onların kızlarını nikahlar. Çünkü Fâtıma benden bir parçadır. Onu ikrah ettiren şey beni de ikrah ettirir, ona eza veren şey bana da eza verir."

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Fatıma'ya: "Senin gadab ettiğin şeye Allah da gadab eder, razı olduğun şeyden Allah da razı olur" demiştir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem seferden dönüşte kızı Fâtıma'yı öperdi.

Fâtıma aleyha's-selâm tesettüre son derece ehemmiyet verirdi. Vefat ettiği zaman cenazesinin yıkanmasında iki kişinin bulunmasını (Esmâ Bintu Umeys ve Hz. Ali) ve küçük bir çadır içinde yıkanmasını, cenazesinin kimse tarafından görülmemesi için geceleyin defnedilmesini vasiyet etmiş ve öyle yapılmıştır. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onun bu hassasiyetine muvafık olarak: "Kıyamet günü olunca, perde gerisinden bir münâdi şöyle seslenecek; "Ey mahşer halkı, gözlerinizi kapayın Fâtıma Bintu Muhammed geçecek."
Namazını Ali kerremullahi veche kıldırmıştır. Vefatı Hicrî 11. yılda Ramazan'ın üçündedir. Resûlullah'ın vefatından 6 ay sonradır. 8, 2, 1 ay sonra da denmiştir. Öldüğü zaman 24 yaşında idi. 25, 29, 30 ve hatta 35 yaşında olduğu da söylenmiştir.
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/43-44.)
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim HZ. AİŞE radıyallahu anhâ ANNEmiz..

ـ4486 ـ1ـ عن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: )قَالَ لِى رَسُولُ اللّهِ # يَا عَائِشَةُ هذَا جِبْرِيلُ يُقْرِئُكِ السََّمَ. فَقُلْتُ وَعَلَيْهِ السََّمُ وَرَحْمَةُ اللّهِ وبَرَكَاتُهُ. قَالَتْ: وَهُوَ يَرَى مَاَ أرَى(. أخرجه الخمسة .
1. (4486)- Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bana: "Ey Aişe! İşte Cebrail! Sana selâm ediyor" dedi. Ben de: "Ve aleyhisselâmu ve rahmetullâhi ve berakâtuhu!" dedim. Resûlullah benim görmediğimi görürdü."
(Buhârî, Fezâilu'l-Ashab 30, Bed'ül-Halk 6, Edeb 11, İsti'zân 16, 19; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 91, (2447); Ebû Dâvud, Edeb 166, (5232); Tirmizî, Menâkıb, (3876); Nesâî, İşretu'n-Nisa 3, (7, 69).)(278)

AÇIKLAMA:

Önceki hadiste de belirttiğimiz üzere, âlimler, bu rivayette de Hz. Hatice'nin Hz. Aişe'ye nisbetle efdal olduğu hususunda delil bulurlar. Zîra hadiste Hz. Aişe'ye Cebrail'in selâmı mevzubahistir. Halbuki Hz. Hatice ile ilgili rivayette, hem Cebrail'in ve hem de Hak Teâla'nın Hz. Hatice'ye selâmı mevzubahistir. 4483 numarada Rezîn'in ziyadesi olarak kaydedilen ve esasen Buharî'de dahi yer alan Ebû Musa rivayetinde geçen "Âişe'nin kadınlara karşı fazileti, tiridin diğer yemeklere karşı fazileti (üstünlüğü) gibidir" ibaresini âlimler kayıtlayarak anlarlar. Derler ki: "Bu ve benzeri hadisler "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın hanımları" diye kayıtlıdır. Öyle ki bunlara Hz. Fatıma dahi girmez." (279)


ـ4487 ـ2ـ وَعَنْ أبِى مُوسى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: )مَا أشْكَلَ عَلَيْنَا أصْحَابَ رَسُولِ اللّهِ # حَدِيثٌ قَطُّ فَسَألْنَا عَائِشَةَ عَنْهُ إَّ وَجَدْنَا عندها مِنْهُ عِلْماً(. أخرجه الترمذي وصححه .
2. (4487)- Hz. Ebû Musa radıyallahu anh anlatıyor:"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın Ashabı olan bizlere her ne zaman bir hadis müşkilat arzedecek olsa, hemen Hz. Aişe'ye sorardık, o bize bu hususta mutlaka bir bilgi sunardı."
(Tirmizî, Menâkıb, (3877).)(280)

AÇIKLAMA:

Hadisin müşkilat arzetmesinden maksad, onu anlamakta karşılaşılan zorluk veya düşülen tereddüt gibi hususlardır. Karşılaşılan mühim bir meseleye açıklık getirecek bir hadisin bulunmayışı da buradaki müşkil zımnında kabul edilmiştir. Hadiste geçen: "Nezdinde bir ilim bulurduk" ifadesini: "O hususta bize bir bilgi sunardı" diye daha açık bir ifadeye döktük. Hz. Aişe'nin nezdinde bulunan "ilim"den maksad, sorulan hadisi açıklayan "bir başka hadis" veya, tarafından yapılan "bir te'vil", yahut da "meseleyle ilgili bir hadis"dir.
Bu ifade Hz. Aişe radıyallahu anhâ'nın hadis sahasındaki gücünü ve malumatının vüs'atini gösterir.(281)


ـ4488 ـ3ـ وعن أبِى وائِلْ قَالَ: )لَمَّا بَعَثَ عَلَيٌّ عَمَّارَ بْنِ يَاسِرٍ وَالْحَسَنَ بْنَ عَلَيٍّ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما الى الْكُوفَةِ لِيَسْتَنْفِرَهُمْ، خَطَبَ عَمَّارٌ فقَالَ: إنِّى ‘عْلَمُ أنَّهَا زَوْجَةُ نَبِيِّكُمْ # في الدُّنْيَا وَاŒخِرَةِ، وَلَكِنَّ اللّهَ ابْتََكُمْ لَتَتَّبِعُوهُ أوْ إيَّاهَا(. أخرجه البخاري .

3. (4488)- Ebû Vâil anlatıyor: "Hz. Ali radıyallahu anh, asker toplamak için Ammâr İbnu Yâsir ve Hasan İbnu Ali radıyallahu anhüm'yi Kufe'ye gönderince, Ammâr halka şöyle hitab etti:"Ben de biliyorum. O (Hz. Aişe), dünyada da âhirette de Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselâm'ın zevcesidir. Velâkin Allah sizleri imtihan ediyor. Kendisine mi, yoksa, Aişe'ye mi tabi olacaksınız?"
(Buhârî, Fezâilu'l-Ashâb 30, Fiten 17.)(282)

AÇIKLAMA:

1- Bu rivayet, Cemel vak'ası arefesinde cereyan eden bir hadiseyi aksettirmektedir: Hz. Ali için asker toplamaya Kûfe'ye gelen Ammâr'ın halka hitabını görmekteyiz. Konuşmasında Ammâr, Hz. Aişe'nin Resûlullah'a dünyada da âhirette de zevce olmak gibi yüce makamını, erişilmez faziletini dile getirmekle birlikte, halife olan ve itaat edilmesi farz olan Hz. Ali'ye karşı isyan etmesini de tasvib etmemekte bunu da Allah'a karşı gelmek olarak değerlendirmektedir. Yani burada, Allah'a uymaktan murad, şeriatın "İmâma itaat etmek, isyan etmemek" hükmüne itaattir. Şârihler, bu sözle Ammâr'ın "Evlerinizde oturun" (Ahzâb 33) âyet-i kerîmesine işaret etmiş olabileceğini de söylerler. Zira ayette Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın zevcelerine müteveccih gerçek bir emir mevcuttur. Nitekim, Ümmü Seleme (radıyallahu anh) öyle anlamış ve "Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a kavuşuncaya kadar, beni devenin sırtı kımıldatamaz" (Ahzab, 33) diyerek evini terketmemiştir. Hz. Aişe, Hz. Talha ve Zübeyr âyeti te'vil etmişlerdir. Fakat yaptıkları te'vilde nefsânî hareket etmemişlerdi, İslâm'ın menfaatini güttükleri inancıyla ortaya çıkmışlardı. İbnu Hacer'in deyimiyle: "Muradları, insanlar arasına düzeltme (ıslah) getirmek, Hz. Osman'ı şehid edenleri kısasla cezalandırmaktı. Hz. Ali (radıyallahu anh)'ın görüşü ise itaat ederek birliği tesis ve Hz. Osman'ın yakınlarının, katledilmeleri kesinlik kazananlardan usulünce kısas taleb etmeleri"istikametindeydi.

2- Ammâr (radıyallahu anh)'ı, Hz. Aişe hakkında "Dünyada da ahirette de Peygamberimizin zevcesidir" demeye sevkeden husus, Aleyhissalâtu vesselâm'ın İbnu Hibbân'da gelen: اَمَا تَرْضِينَ أنْ تَكُونَ زَوْجَتِى في الدُّنْيَا وَاŒخِرَةَ
"(Ey Aişe) sen, dünyada da âhirette de zevcem olmaya razı değil misin?" sözü olabilir. "Ammâr (radıyallahu anh)'ın, bu hadisi Resûlullah' tan işitmiş olması muhtemeldir" denmiştir.

3- Hz. Aişe ile ilgili geniş bilgiyi birinci ciltte kaydettik, ona havale ederek kısa kesiyoruz. (1. cilt, sayfa 76-80) (283)
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim SAFİYYE BİNTU HUYEY İBNU AHTAB radıyallahu anhâ


ـ4489 ـ1ـ عن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: )بَلَغَ صَفِيَّةَ أنَّ حَفْصَةَ قالَتْ: إنَّهَا بِنْتُ يَهُودِىٍّ، فَبَكَتْ. فَدَخَلَ عَلَيْهَا النَّبِىُّ # وَهِىَ تَبْكِى. فقَالَ: مَا يُبْكِيكِ؟ قَالَتْ لِى حَفْصَةُ: أنْتِ ابْنَةُ يَهُودِىَّ. فقَالَ النَّبِىُّ #: اِنَّكِ َبْنَةُ نَبِىٍّ، وَإنَّ عَمِّكِ لَنَبِىٌّ، وَإنَّكِ لَتَحْتَ نَبِىٍّ، فَبِمَ تَفْخَرُ عَلَيْكِ؟ ثُمَّ قَالَ: اتَّقِى اللّهَ يَا حَفْصَةُ(. أخرجه الترمذي وصححه، والنسائي .
1. (4489)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Safiyye'ye, Hz. Hafsa (radıyallahu anhümâ)'nın "Yahudi kızı" deyip (istiskâl ettiği) ulaşıyor. Bu sözü işiten Safiyye ağlıyor. Tam o ağlarken Aleyhissalâtu vesselâm yanına giriyor ve: "Niye ağlıyorsun?" diye soruyor. Safiyye:
"Hafsa bana "Sen Yahudi kızısın!" dedi"der. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Sen bir peygamber kızısın. Senin amcan da bir peygamberdir, ayrıca bir peygamerin de nikâhı altındasın. Öyleyse o sana karşı neyi ile iftihar ediyor ki?" diyerek onu teselli etti. Sonra da öbürüne: "Ey Hafsa! Allah'tan kork!" dedi."
(Tirmizî, Menâkıb, (3891); Nesâî'de bulunamamıştır. Belki de Nesâî'nin es-Sünenü'l-Kübrâ'sında mevcuttur. Hadise Tirmizî "sahih" demiştir.(284)

AÇIKLAMA:

1- Ümmühâtu'l-Mü'min'în arasında zaman zaman kıskançlığın sevki ile, kumalar arasında her yerde görülen tatsızlıklar olmuştur. Sadedinde olduğumuz rivayet bunlardan biridir. İnsan fıtratını çok iyi bilen Aleyhissalâtu vesselâm bu çeşitten yaratılış ve kadınlık gereği haller ve hadiseleri fazla büyütmemiş ise de müdahalede bulunmuştur. Rivayette de görüldüğü üzere hem bed muameleye uğrayan mazlum tarafa gönül alıcı sözler söyleyerek onu takviye ve teselli etmiştir, hem de o muameleyi yapanı bundan zecretmiştir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın aile hayatına temas eden siyer bahislerinde bunun farklı örnekleri mevcuttur. Aleyhissalâtu vesselâm hemen her gün ikindi namazından sonra, zevcelerini teker teker ziyaret eder, bu ziyaret sırasında onların bu çeşit mesele ve şikayetlerini de dinler ve ilgilenirdi.
Bu hadise farklı şekillerde rivayet edilmiştir. Bir vechine göre, Hz. Safiyye (radıyallahu anhâ)'ya böyle söyleyeceklere şu cevapta bulunmasını tavsiye etmiştir: "Babam Hârun, Amcam Musa de!" Bir başka rivayette, Safiyye, Hz. Aişe ve Hafsa her ikisinden şikayet eder. Aleyhissalâtu vesselâm da şöyle teselli eder: "Sen onlara: "Siz nasıl benden daha hayırlı olabilirsiniz? Kocam Muhammed, babam Hârun, amcam Musâ!" demedin mi?" der. Bir sefer sırasında Zeyneb Bintu Cahş'ın da Safiyye'ye "Yahudi!" diyerek istiskaline şâhid olan Resûlullah kızar ve sefer boyu onunla konuşmaz. Hac sırasında, Mekke'den, Medine'ye dönüşte konuşmayan Resûlullah, küslüğü Muharrem ve Safer aylarında da devam ettirir.

2- Safiyye Bintu Huyey İbnu Ahtab, Hayber yahudilerinden Sellâm İbnu Mişkem'in karısı idi. Sonradan Kinâne İbnu Ebi'l-Hukayk'a zevce oldu. Hayber'in fethi sırasında Kinâne öldürüldü.
Hz. Enes, Resûlullah'ın Safiyye (radıyallahu anhâ) ile evlenmesini şöyle anlatır: "Hayber fethedilip esirler toplanınca, Dıhye İbnu Halife (radıyallahu anh), Resûlullah'a gelerek esirlerden kendisine bir cariye verilmesini taleb etti. Aleyhissalâtu vesselâm'ın "Git bir cariye seç!" demesi üzerine, o da gidip Safiyye'yi seçti. Derken Aleyhissalâtu vesselâm'a:
"Ey Allah'ın Resulü! O, Kureyza ve Nadir yahudilerinin seyyidesi (efendisi)dir! O size münasibtir!'' dediler. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm Safiyye'yi kendisi aldı, tesettüre soktu, azad etti, kendine nikâhladı ve ona da bir gece ayırdı. Hz. Safiyye, akıllı kadınlardan biriydi.
"Resûlullah'ın Safiyye'yi tesettüre sokması, onu kendine zevce seçmesinin alâmeti idi. Safiyye'nin hicab'a girip örtündüğünü gören müslümanlar onun ümmühât'a dahil edildiğini anladılar.
Safiyye, bu hadiseden bir müddet önce rüyasında, ayın kucağına düştüğünü görür ve bunu babasına anlatır. Babası: "Sen Arap melikine eş olacaksın!" diyerek yüzünü yaralayıp iz bırakan şiddetli bir tokat atar. Bu izi gören Resûlullah sebebini sorar. Safiyye vak'ayı anlatır.
Resûlullah, Safiyye'nin yahudilerle ilgili ricalarını yerine getirmiştir. Yahudi cemaatle Aleyhissalâtu vesselâm arasında râbıta rolü oynamıştır.
Hicrî 36 yılında vefat etmiştir. Vefat yılının 50 olduğu da söylenmiştir, radıyallahu anhâ.
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/47-49)
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim SEVDE BİNTU ZEME'A radıyallahu anhâ

ـ4490 ـ1ـ عن عِكْرَمَةَ قَالَ: ) قِيلَ بْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما بَعْدَ صََةِ الصُّبْحِ: مَاتَتْ سَوْدَةُ رَضِيَ اللّهُ عَنْها. فَسَجَدَ فَقيلَ لَهُ في ذلِكَ. فقَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إذَا رَأيْتُمْ آيَةً فَاسْجُدُوا، وَأىُّ آيَةٍ أعْظَمُ مِنْ ذَهَابِ أزْوَاجِ رَسُولِ اللّهِ #؟( أخرجه أبو داود والترمذي ولم يسمياها؛ وذكر رزين رواية وسماها .
1. (4490)- İkrime anlatıyor: "(Bir gün) Sabah namazından sonra, İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'ya, Hz. Sevde'nin vefat ettiği söylenmişti, hemen secdeye kapandı. Niye böyle davrandığı sorulunca şu cevabı verdi: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "(Allah'ın âyetlerinden) bir âyet gördüğünüz vakit secde edin!" buyurmuştu. İmdi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın zevcelerinin gitmesinden daha büyük bir âyet var mıdır?"
(Ebû Dâvud, Salât 269, (1197); Tirmizî, Menâkıb, (3889)

"Ebû Dâvud ve Tirmizî, hadisi kaydederler, ancak Resûlullah'ın zevcelerinden hangisinin vefat haberinin geldiğini zikretmezler. Sevde diye tesmiye, Rezin'in ilavesinde gelmiştir.
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/49)

AÇIKLAMA:

1- Hadise, Mizzî'nin Tehzibu'l-Kemâl adlı eserinde İkrime tarafından şöyle anlatılır: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın zevcelerinden biri Medine'de vefat etmişti. -İshâk İbnu Rahûye der ki: "Zannedersem onu Safiyye Bintu Huyey diye tesmiye etmişti- ben hemen gidip İbnu Abbas'a haber verdim. O, haberi duyunca secdeye kapandı. Kendisine: "Güneş daha doğmadan secde mi ediyorsun?" dedim. İbnu Abbâs: "Anasız kalasıca! Sen Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın: "Bir ayet gördüğünüz zaman hemen secdeye kapanın!" dediğini bilmiyor musun" dedi.

2- Hadisteki "ayet"ten murad, korkutan bir alâmettir. Tîbî der ki: "Âlimlere göre, bundan murad, bela ve sıkıntıların inişini haber veren inzar edici alametlerdir ki, Allah bunlarla kullarını korkutur. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın zevcelerinin vefatı da bu çeşit ayetlerden sayılmıştır. Çünkü onlar zevcelik şerefine, sahabelik şerefini de eklediler. Aleyhissalâtu vesselâm: "Ben ashabıma garantiyim, ben gittim mi, ashabıma vaadedilen (musibet ve fitneler) gelecektir; ashabım da arz ehline garantidir, onlar da gitti mi ümmetime vaadedilen gelecektir" buyurmuştur."
Resûlullah'ın zevceleri bu manaya, diğerlerine nazaran daha çok hak sahibidirler, öyleyse onların vefatları mezkur garantiyi ortadan kaldırıcıdırlar, garantinin kalkması ise korkuyu gerektiren bir durumdur.
Resûlullah'ın zevcelerinin gitmesi en büyük âyet telakki edilmiştir. Çünkü onlar bereket sahipleri idiler. Hayatlarıyla halktan azabın define sebep oluyorlardı. Şu halde onların gitmesiyle azabın gelmesinden korkulmuş ve bereketlerinin kesilmesiyle Allah'ın zikrine iltica edip secde etmek gerekmiştir. Ta ki zikir ve namaz bereketine gelecek azab defedilmiş olsun" (Aliyyü'l-Kârî)

3- "Hadisteki secde emrine gelince, "Burada secde mutlaktır. "Ayet"le ay ve güneş tutulması murad edilmişse, secdeden maksad küsuf namazıdır. "Ayet" bir başka şeyse -söz gelimi şiddetli bir fırtınanın kopması, zelzelenin olması gibi- murad bilinen secdedir, ancak, korku veren bir hadise ile karşılaşıldığı zaman namaza yönelmeyi irşad eden rivayet sebebiyle namaza hamli de caizdir" (Tîbî)

4- Sevde Bintu Zeme'a İbnu Kays: Ümmühâtu'lmü'minîndendir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onunla, Hz. Hatice'nin vefatından sonra Mekke'de evlenmiştir. Bu evlilik Hz. Aişe ile olan evliliğe tekaddüm eder. Hz. Aişe'den sonra diyen de olmuştur. Sevde, daha önce amcasının oğlu Sekrân İbnu Amr'ın nikahında idi. Sekrân (radıyallahu anh) Habeşistan muhacirlerinden olup, orada vefat etmişti. Aleyhissalâtu vesselâm onu, İslâm'a bağlılığına mükâfaaten yalnızlıktan kurtarmak gayesiyle nikahlamış idi.
Sevde yaşlı bir kadın idi. Bir ara Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kendisini boşayacağı endişesine kapılarak, müracaat edip:"Beni boşama, nikahın altında tut, ben kendi günümü Aişe'ye vereyim" talebinde bulundu. Aleyhissalâtu vesselâm da kabul etti. Bunun üzerine şu meâldeki âyet nazil oldu: "Eğer bir kadın, kocasının geçimsizliğinden veya kendisinden yüz çevirmesinden korkarsa, bazı fedakârlıklarla sulh olup aralarını düzeltmelerinde onlar için bir günah yoktur. Sulh ise daha hayırlıdır." (Nisa 128).
Hz. Sevde, nöbetindeki gününü Hz. Aişe'ye vermiş olarak ümmühâtu'lmü'minîn arasındaki yerini muhafaza etmiş, Hz. Ömer'in hilafetinin sonuna kadar yaşamıştır, (radıyallahu anhâ)
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/49-51)
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim ÜMMÜ EYMEN radıyallahu anhâ

ـ4491 ـ1ـ عن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: )قَالَ أبُو بَكْرٍ لِعُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما، بَعْدَ وَفَاةِ رَسُولِ اللّهِ #: انْطَلِقَ بِنَا الى أُمِّ أيْمَنَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها نَزُورُهَا كَمَا كَانَ رَسُولُ اللّهِ # يَزُورُهَا. فَلَمَّا أتَيَا إلَيْهَا بَكَتْ. فقَاَ لَهَا: مَا يُبْكِيكِ؟ أمَا تَعْلَمِينَ أنَّ مَا عِنْدَ اللّهِ خَيْرٌ لِرَسُولِ اللّهِ، قَالَتْ: بَلى إنِّى ‘عْلَمُ أنَّ مَا عِنْدَ اللّهِ خَيْرٌ لِرَسُولِ اللّهِ، وَلكِنْ أبْكِى أنَّ الْوَحْىَ قَدْ اِنْقَطَعَ مِنَ السَّمَاءِ، فَهَيَّجَتْهُمَا عَلى الْبُكَاءِ، فَجَعََ يَبْكِيَانِ مَعَهَا(. أخرجه مسلم .
1. (4491)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Ömer, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın vefatından sonra, Hz. Ebû Bekr (radıyallahu anh)'a: "Gel beraber Ümmü Eymen (radıyallahu anhâ)'ya gidip ziyaret edelim, tıpkı Aleyhissalâtu vesselâm'ın onu ziyaret ettiği gibi" dedi ve gittiler. Ümmü Eymen onları görünce ağladı.
"Niye ağlıyorsun? Resûlullah'ın Allah nezdinde bulacağı (mükâfaatlar)ın daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun?" dediler. Ümmü Eymen: "Evet bilmez olur muyum? Allah indinde olan, Resûlullah için elbette daha hayırlıdır. Velâkin beni ağlatan, semâdan gelen vahyin kesilmiş olmasıdır" dedi. Bu sözleri onları da hüzünlendirdi. Ümmü Eymen'le birlikte onlar da ağladılar."
[(Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 103, (2453).(289)

AÇIKLAMA:

Ümmü Eymen (radıyallahu anhâ) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın hem azatlısı hem de hadime'sidir, yani Resûlullah çocukken onun himayesinde büyümüştür. Onun bu hizmetine telmihen, Aleyhissalâtu vesselâm "Ümmü Eymen annemden sonra annemdir" diyecek, sıkça ziyaretine gidecektir. İslâm'ın başında ilk müslüman olanlar arasında yer alır. Habeşistan'a da, Medine'ye de hicret etmiştir.
Bir rivayete göre, Hz. Hatice'nin kızkardeşine ait bir köle idi. Resûlullah'a hibe etmiştir. Diğer bir rivayete göre ise, Resûlullah'ın annesine aitti. Âmine Annemiz Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dünyaya getirinceye, büyüyünceye kadar yetişmesi ile ilgilenmiştir. Bilahare Aleyhissalâtu vesselâm onu azad etmiş ve Zeyd İbnu Hârise ile evlendirmiştir. Bu mutlu evlilikten Üsâme İbnu Zeyd doğacaktır. Üsâme, Resûlullah'ın en ziyade sevdiği kimselerden ve ordu komutanlarından biri olması haysiyetiyle Ümmü Eymen, Üsâme (radıyallahu anhümâ)'nın annesi olmaktan da şereflenmiştir.
Ümmü Eymen, Aleyhissalâtu vesselâm'ın vefatından beş ay kadar sonra vefat etmiştir, (radıyallahu anhâ).
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/51-52)
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimİSLÂMda SÂLİHa KADINlarımİZz..

İSLâMda... Kur'ân-ı Kerimde ve Hadis-i ŞeriflerimİZde KADINlarımİZ.. BaBamca KADINlarımIZ...

ALLAHu zü’l- CeLÂL’in Tekvin-Yaratma Sıfatının Tek Tarlası İslâm Kadını.. HaYy Zincirinin ikinci ANA Halkası.. ZIDlar ZEVKinin ZEVCEsi.. İKİlik Çiftinin İLK EŞİ..

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
Resim---Yâ eyyuhen nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârefû, inne ekremekum indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun habîr: Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.” (Hucurât 49/13)

وَمِن كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Resim---Ve min kulli şey’in halaknâ zevceynî leallekum tezekkerûn: Ve Biz, her şeyi iki çift (erkekli- dişili) yarattık. Umulur ki, öğüt alıp düşünürsünüz.(Zâriyât 51/49)

ALLAHu zü’l- CeLÂL’in katında ZEVCine EŞİT EŞ-ZeVCe İsLÂM Kadını…

وَاللَّهُ خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ جَعَلَكُمْ أَزْوَاجًا وَمَا تَحْمِلُ مِنْ أُنثَى وَلَا تَضَعُ إِلَّا بِعِلْمِهِ وَمَا يُعَمَّرُ مِن مُّعَمَّرٍ وَلَا يُنقَصُ مِنْ عُمُرِهِ إِلَّا فِي كِتَابٍ إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
Resim---Vallâhu halakakum min turâbin summe min nutfetin summe cealekum ezvâcâ(ezvâcen), ve mâ tahmilu min unsâ ve lâ tedau illâ bi ilmih(ilmihî), ve mâ yuammeru min muammerin ve lâ yunkasu min umurihî illâ fî kitâb(kitâbin), inne zâlike alâllâhi yesîr: Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift kıldı. O'nun bilgisi olmaksızın, hiç bir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydır.(Fâtır; 35/11)

TEK NEFSin YÂRisi-YARIsı HaVva ANAmız aleyha's-selâm...
ve.. ZEVC-ÂDEM aleyhi's-selâm ile ZEVCesi HaVva aleyha's-selâmın ZüRriYyet DuÂsı..

هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلاً خَفِيفًا فَمَرَّتْ بِهِ فَلَمَّا أَثْقَلَت دَّعَوَا اللّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحاً لَّنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ
Resim---Huvellezî halakakum min nefsin vâhıdetin ve ceale minhâ zevcehâ li yeskune ileyhâ, fe lemmâ tegaşşâhâ hamelet hamlen hafîfen fe merret bihî, fe lemmâ eskalet deavâllâhe rabbehumâ lein âteytenâ sâlihan le nekûnenne mineş şâkirîn: O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız." (A’râf 7/189)

Hakikat-ı MuhaMMediyyemİZin Sekinet-i MuhaMMediYye SükÛNet Yurdu ANAlarımız, EŞlerimiz, Kızlarımız, Kız kardşlerimiz ve GELinlerimiz.. Bizim KADINlarımız.. soframızdaki yeri besbelli KADINlarımız..

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Resim---Ve min âyâtihî en halaka lekum min enfusikum ezvâcen li teskunû ileyhâ ve ceale beynekum meveddeten ve rahmeh(rahmeten), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn: Onda 'sükun bulup durulmanız' için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.(Rûm 30/21)

SistemuLLAHın Temeli ÂDEM aleyhi's-selâm.. HaVva aleyha's-selâm.. ve SeBeB SON-uç ÇİLEsi ŞEY-t-ÂNımıZ…

وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ
Resim---Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn: Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.” (Bakara 2/34)

وَقُلْنَا يَا آدَمُ اسْكُنْ أَنتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلاَ مِنْهَا رَغَداً حَيْثُ شِئْتُمَا وَلاَ تَقْرَبَا هَذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الْظَّالِمِينَ
Resim---Ve kulnâ yâ âdemuskun ente ve zevcukel cennete ve kulâ minhâ ragaden haysu şi’tumâ ve lâ takrabâ hâzihiş şecerete fe tekûnâ minez zâlimîn: Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." (Bakara 2/35)

فَأَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَأَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُواْ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَى حِينٍ
Resim---Fe ezellehumâş şeytânu anhâ fe ahrecehumâ mimmâ kânâ fîh(fîhi), ve kulnâhbitû ba’dukum li ba’din aduvv(aduvvun), ve lekum fîl ardı mustekarrun ve metâun ilâ hîn: Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik.” (Bakara 2/36)

فَأَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْآتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِن وَرَقِ الْجَنَّةِ وَعَصَى آدَمُ رَبَّهُ فَغَوَى
Resim---Fe ekelâ minhâ fe bedet lehumâ sev’âtuhumâ ve tafıkâ yahsıfâni aleyhimâ min varakıl cenneti ve asâ âdemu rabbehu fe gavâ: Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp kaldı.(Tâhâ 20/ 121)

GÜN AHhsız DOĞuşlar.. İŞLenen İŞi YÜKlenİŞler.. Sormadan SORUMluluklar.. ve ASLında Mâsum KadınlarımİZ.. MüstesNÂlığı hasır ALTı edilen ANAmız.. YÂRimiz.. ve de AYAKları TAHTındaki ceNNetlerimİZ...

Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’e bir adam gelerek: “Yâ Resûlullah! Ben ALLAH’tan sevap dilemek için sana cihad ve hicret etmek üzere biat ediyorum.” dedi. Bunun üzerine Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Ana-babana dön, onlara iyi bak, hoş tut. Zîra cennet onların ayakları altındadır.” Buyurdu.
(Müslim)

Ve de "OL-AN” ın OLuru iken -> “OLsun!. OLmasın!” ODağına Oturttuğumuz KadınlarımİZ..

GÜLün GÜBresindeki SıRR-ı SıFıR NÖTR ÇİZgimİZ.. ŞeHVeti RaHminde AÇan ŞehÂdet Çiçeklerimizn ANAsı Sırat-ı Mustakîm MecrâmİZ… TÜMM Sorumlulukları ERkeklerine yüklenen ve de bu ERkekliği bir derece Faziletli FAZLı FAZLA-lık sananların rEZÂleti.. ve de ANAmızın GÖBEK BAĞInın fEZÂlardaki FAZİLeti..

وَالْمُطَلَّقَاتُ يَتَرَبَّصْنَ بِأَنفُسِهِنَّ ثَلاَثَةَ قُرُوَءٍ وَلاَ يَحِلُّ لَهُنَّ أَن يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ اللّهُ فِي أَرْحَامِهِنَّ إِن كُنَّ يُؤْمِنَّ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَبُعُولَتُهُنَّ أَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فِي ذَلِكَ إِنْ أَرَادُواْ إِصْلاَحًا وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذِي عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلِلرِّجَالِ عَلَيْهِنَّ دَرَجَةٌ وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكُيمٌ
Resim---Vel mutallakâtu yeterabbasne bi enfusihinne selâsete kurûin, ve lâ yahıllu lehunne en yektumne mâ halakallâhu fî erhâmihinne in kunne yu’minne billâhi vel yevmil âhır(âhıri), ve buûletuhunne ehakku bi reddihinne fî zâlike in erâdû ıslâhâ(ıslâhan), ve lehunne mislullezî aleyhinne bil ma’rûf(ma’rûfi), ve lir ricâli aleyhinne dereceh(derecetun), vallâhu azîzun hakîm: Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç 'ay hali ve temizlenme süresi' beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada (başkalarından) daha çok hak sahibidirler. Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var. Allah Aziz'dir. Hakim'dir.” (Bakara 2/228)
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de bu konuda şöyle buyuruyor : “Dikkat ediniz! Sizin kadınlarınızın üzerinde, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır. Kadınlarınızın, sizin üzerinizde olan hakkı günün şartlarına göre onların yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır”
(Tirmizî, Sünen, V.111 ; İbn Mâce, Sünen, 1,594. (H.1851)

İslamiyet’te geçim yükü erkek ve kadın arasında paylaşılmıştır. Bir erkek hanımını tarlada, fabrikada veya herhangi bir iş yerinde çalışmaya zorlayamaz. Kadın kendisi isterse ve erkek de çalışmasına razı olursa, kadın kendisine uygun bir işte çalışabilir.

Müslüman kadının ev işi yapması, çoluk çocuğuna bakması bir ihsandır ve çok sevâbtır. Müslüman kadınlar bunu severek gönülden ve ibadet aşkı ile yaparlar.

Kadınlara karşı iyi davranmak, tatlı ve yumuşak dille nâzikçe konuşmak, kaba ve sert hareket etmemek Allah Resulü’nün güzel ahlakındandır.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım. Kadınlara ancak iyi insanlar güzel davranır, onlara karşı ancak kötü kişiler, ihanet eder.” buyuruyor.
(İbn Mâce, Nikah, 50; Tirmizî. Rada. 11; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 472. El-Câmiu’s-sağır, c.2 s.11. H.4012)

Müslümanlıkta kadın sultandır. Dinimiz kadına çok büyük değer vermiştir. Erkeğe de mesuliyet yüklemiştir. İslamiyet’te kadın çalışmak, para kazanmak zorunda değildir. Evli ise erkeği, bekar ise babası, babası da yoksa en yakın akrabası çalışıp onun her ihtiyacını karşılamak zorundadır. Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmayan kadına, devlet yardım sandığı bakar.

Peygamber Efendimiz evlenilecek bir kadında aranacak olan özellikleri şöyle belirlemiştir:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir kadınla dört özelliği için evlenilir. Malı için, asaleti için, güzelliği için ve dindarlığı için. Sen evlenirken dindar kadını tercih et ki evin bereketle dolsun” buyuruyor.
(Buharî, Nikah, 15; Ebu Davûd, Nikah,2; Nesaî, Nikah,13; Ahmed b. Hanbel, ll,428)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz biz erkekleri, kadınların hak ve hukukunu gözetmeye davet etmekte ve bu konuda Vedâ Haccındaki meşhur hutbesinde: “Kadınlarınız hakkında Allah’tan korkunuz. Şüphesiz, onlar sizin yanınızda yardımcılarınızdır. Onları Allah’ın emaneti olarak aldınız” buyurmaktadır.
(Ebu Davûd, Menasik, 56; İbn Mâce, Menasik, 84)

Başka bir Hadis-i Şerif’te ise;
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah sizden, kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister. Çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir…” buyurmaktadır.
(El-Câmiu’s-sağır, c.2 s.78. H.1647)

Her kadın, bir erkeğin ya gelinidir, kızıdır, ya kız kardeşidir, yahut hanımıdır veya onu doğuran annesidir. Onun için kadınlara kötü şeyler revâ görülmemeli, onlara lâyık olduğu değer verilmeli, hürmet edilmelidir.

Erkek eşi ile iyi geçinmeli, sinirli, hırçın ve ona karşı kırıcı olmamalıdır. ALLAHu zü’l Celâl bu konuda şöyle buyurmaktadır:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ يَحِلُّ لَكُمْ أَن تَرِثُواْ النِّسَاء كَرْهًا وَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُواْ بِبَعْضِ مَا آتَيْتُمُوهُنَّ إِلاَّ أَن يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُّبَيِّنَةٍ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ فَإِن كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَيَجْعَلَ اللّهُ فِيهِ خَيْرًا كَثِيرًا
Resim---Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ yahıllu lekum en terisûn nisâe kerhâ (kerhen). Ve lâ ta’dulûhunne li tezhebû bi ba’dı mâ âteytumûhunne illâ en ye’tîne bi fâhışetin mubeyyineh (mubeyyinetin), ve âşirûhunne bil ma’rûf (ma’rûfi), fe in kerihtumûhunne fe asâ en tekrahû şey’en ve yec’alallâhu fîhi hayran kesîrâ (kesîran).: Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız helal değildir. Apaçık olan 'çirkin bir hayasızlık' yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz (kendinize almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir.) Onlarla güzellikle geçinin. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki, bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar.” (Nisâ 4/19)

İslam’dan önce Araplar kadına çok kötü muamele ediyorlardı. Kocası ölen kadını, onun miras bıraktığı mal gibi telakki ediyorlar, kadın istemese bile onunla evlenme veya onu başkasıyla evlendirme hakkına sahip olduklarını düşünüyorlardı. Kadını kullanarak maddi menfaat sağlamak yoluna gidiyorlardı. Nisâ sûresi 19. ayet bütün bu haksızlıklara son vermiş, kadına lâyık olduğu hakları getirmiştir.

Aile yuvasının devâmını sağlayacak temel prensibi… Erkekler eşleri ile iyi geçinecekler, bunun için uygun ortamı hazırlayacaklardır. Eşin, mizacı, ruhî yapısı ve karakteri dikkate alınmalıdır. Erkek, her şeyden önce eşine bir insan olması açısından bakmalı, onun aile yuvasının temelini oluşturan iki temel unsurdan biri olduğunu hatırdan çıkarmamalıdır.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize bir adam soruyor: “Ey Allah’ın Resulü! Kadınların erkekler üzerindeki hakları nelerdir? Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şu cevâbı veriyor: “Yediğinden yedirmesi, giydiğinden giydirmesi (kadının kocası üzerindeki hakkıdır). Sakın (eşinin) yüzüne vurmasın. Ona kötü muamelede bulunmasın. Evin dışında onu terk etmesin.”
(İbn Mâce, Nikah, 3, l, 594)

Hz. Aişe radiyallahu anha’dan; “Resulullah (sav) Allah yolunda savaş hali dışında, ne bir kadına ne de bir hizmetçiye, kısacası hiçbir kimseye el kaldırıp vurduğunu görmedim” buyurdu.
(Müslim, Fedâil. 79)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Bana dünyadan güzel koku ve kadınlar sevdirildi. Benim en mutlu anım ise, namazda olduğum zamandır.”
(Nesaî, İşretü’n- Nisa.1)

Kadın iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir arkadaş, merhamet timsali, şefkat âbidesi ve hepsinden önemlisi Allah’ın en güzel bir şekilde yarattığı güzel, zârif, nâzik bir kul ve insandır..
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim

Rahîmiyyet Ravzamız Kadınlara ve RahmÂNiyyet Zincirimiz çocuklara her zaman ve kesinlikle şefkatin timsâli olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in vedâ haccı sırasında, kafiledeki develerinin yürüyüşünü ezgileriyle diri tutan bir hizmetkârı vardı. Adı Ençeşeydi, sesi çok güzeldi. Ençeşe bazı ezgiler okumuş develeri iyice hızlandırmıştı. Develer ezgiye göre hızlanıp yavaşlıyorlardı. Kervandaki kadınların ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem eşlerinin güc yetirmeyeceği şekilde develerin hızlı gittiğini gören Efendimiz Ençeşe’ye seslendi:
يا أنجشة رويدك سوقك بالقوارير
Yavaş ol ey Enceşe! cam eşyaları (kristalle kadınları kastediyorlardı) kıracaksın!”
(Buharî (8/44,46,55) Müslim(fazâil 70)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bakışıyla kadın bir billur, bir kristal, bir pırlantadır. Asla şiddet görecek, ezilecek, dövülecek, şeytanî şehvet malı ve âleti değildir, tam tersine Şehâdet şehrimizdir ki Anamız ve EŞİmizdir....

İslam dininde erkek kadın eşitliği değil, apayrı görev ve sorumlulukları vardır. Ve her nefis KULLUK İmtihanındadır.
Çünkü İslam Dini temelde yükseklik alçalığa değil “MuhaMMedî-ReSÛLî SEVİYE”ye dayanır.. Her nefsin KuLLuk İmtihanı Hayyatı kaybı-kazancı kendi sorumluluğundadır ve de Yaratanın rehinidir..:

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Resim---Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” (Necm 53/ 39)

كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ
Resim---Kullu nefsin bimâ kesebet rehîneh(rehînetun).: Bütün nefsler, iktisap ettikleri (kazandıkları) dereceler sebebiyle (karşılığı olarak) rehinedirler (bağlıdırlar). " (Müddesir 74/38)

وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ
Resim---Ve lâ uksimu bin nefsil levvâmeh(levvâmeti).: Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltip hesaba çekileceksiniz) " (Kıyâmet 75/2)

Şefkat ve şefâat Peygamberi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Nefesinden-SESinden ALLAH celle celâluhu keLÂMuLLAHında bakınız kadın-erkek SEViYyesine:

إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
Resim---İnne’l- muslimîne ve’l muslimâti ve’l- mu’minîne ve’l- mu’minâti ve’l- kânitîne ve’l- kânitâti ve’s- sâdikîne ve’s- sâdikâti ve’s- sâbirîne ve’s- sâbirâti ve’l- hâşiîne ve’l- hâşiâti ve’l- mutesaddikîne ve’l- mutesaddikâti ve’s- sâimîne ve’s- sâimâti ve’l- hâfızîne furûcehum ve’l- hâfızâti vez zâkirînallâhe kesîren vez zâkirâti eaddallâhu lehum magfireten ve ecren azîmâ(azîmen).: Şüphesiz, müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokca zikreden erkekler ve (Allah'ı çokca) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.” (Ahzâb 33/35)

وَلاَ تَتَمَنَّوْاْ مَا فَضَّلَ اللّهُ بِهِ بَعْضَكُمْ عَلَى بَعْضٍ لِّلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِّمَّا اكْتَسَبُواْ وَلِلنِّسَاء نَصِيبٌ مِّمَّا اكْتَسَبْنَ وَاسْأَلُواْ اللّهَ مِن فَضْلِهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
Resim---Ve lâ tetemennev mâ faddalallâhû bihî ba’dakum alâ ba’d (ba’dın). Lir ricâli nasîbun mimmâktesebû ve lin nisâi nasîbun mimmâktesebn (mimmektesebne). Ves’elûllâhe min fadlihî. İnnallâhe kâne bi kulli şey’in alîmâ (alîmen).: Allah'ın kendisiyle kiminizi kiminize göre üstün kıldığı şeyi (malı) temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Allah'tan onun fazlını (ihsanını) isteyin. Gerçekten, Allah her şeyi bilendir.” (Nisâ 4/32)

Şu anda da ne acı ki, karanlıklara gömülen kadına ancak İslam Dini Hakkça ve İnsanca ANA, Bacı, Kız, EŞ ve Gelin kıymeti ve değeri vermiştir.
Ömer radiyallahu anhu: “Doğrusu biz Cahiliye devrinde kadınlara hiç önem vermezdik. Nihayet İslam’ın gelişiyle kadınlar hakkında ayetler indirilmiş ve birçok haklar tanınmıştır”buyurmuştur. (İslam Ansiklopedisi, 24 / 91)

Şimdi hacca gittiğimizde gördüğümüz Arapların kadına muamelesi ile, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin kadınları nasıl hayatın içine soktuğu, mescid, düğün, bayram ve eğlencelere iştirak ettiririp ettiği açıkça ortadır
Aişe radiyallahu anha ANAmızın Medine’de bir bayram günü Sudanlılar tarafından yapılan gösteriyi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin omuzlarına asılarak izlediği gün gibi ortadadır. (İslam Ansiklopedisi. 4/ 91-92)

Kız Çocuklarını Câhilliyyet döneminin kızgın çöl kumlarında gömerek öldüren vahşileriyle günümüzün modern işkence cenderelerinde sıkıp suyunu çıkarıp çılgın bir çığlık halinde başıboş bırakan, şehvet için yaratılmış gören, insan değeri bile vermeyen alçalttıkça alçaltan ve sonunda;
ANAsız, Bacısız, Kızsız, EŞsiz ve Gelinsiz kalan zavallı sözüm ona erkek milleti elini vicdanına koyup Kur'ân-ı Kerimmize iyi bakmalı ve unutmamalı ki;
ÖLüm ÖLdürelemez, Kabir Kapısı kapatılamaz ve bir gün bunun hesabını küllî Şeyi var edene vercektir:

وَإِذَا الْمَوْؤُودَةُ سُئِلَتْ
Resim---''Ve ize’l- mev’udetu suilet.: Ve 'diri diri toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman:” (Tekvîr 81/8)
el mev'ûdetu: diri olarak toprağa gömülen kız çocuğu.

بِأَيِّ ذَنبٍ قُتِلَتْ
Resim---Bi eyyi zenbin kutilet.: "Hangi suçtan dolayı öldürüldü?" (Tekvîr 81/9)
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: SALİHA Kadınlarımız..

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimRABİA-İ ADEVİYYE kaddesallahu sırrahu

Ali HAYRAN

Peygamber Efendimizin, kutlu soluğuyla ektiği tohumlar, kendi döneminde tarihin altın nesli olarak Sahabe-i Kiram (radiyallahuanhüm) meyvelerini yerdiği gibi, yedi veren misali, kendinden sonraki her devir de, en güzel meyveleri, hep o mübarek tohumlardan devşirdiler.
Mübeccel bir müjdeyi Nebî dilinden alan nesillerin başında -sahabeden sonrakilerin- ismini Kur'an'ın koyduğu, altın neslin hakiki varisi tâbiîn nesli gelmektedir. Bu sayımıza, ötelerden muştulu neslin, ismi akla en evvel gelenlerden birini
-kadınlık âlemi için bir ufuk olan- misafir ediyoruz.
Aynı zamanda bu, İslâm'ın kadına bakışını sorgulamakla, güya İslâm'a susamış gönülleri bu sonsuz nurdan soğutacağını zanneden, batılı süflörler ve onların dublörü yerli ahmak dostlara cevâp teşkil edecektir.

Her türlü fazilet hislerinden mahrum hale getirilen ve günümüzde, de kendi çizgisini kaybeden ve elinde hiç bir değeri bırakılmayan kadının umumî durumu yürekler acısıdır.
Bir dönemde, insanlığın baş tâcı olarak her türlü hürmet ve saygıya lâyık görülen kadın, günümüzde ise, bir yönüyle hissin, şehvetin, diğer yönüyle de kazancın, hırsın ve her türlü süfli menfaatlerin acımasızca kurbanı olmuştur. Ne var ki, işin acı tarafı da kendisine karşı revâ görülen bütün bu insanlık dışı tavır ve hareketler, gerek fiili ve gerekse nazari olarak kendisinden yapılan istifadeler- hep onun hesabına veya onu koruma ve ona hak verme adına yapılagelmiştir. Ne yazık ki, varlığından ve değerinden mahrum olarak yetiştirilen kadın da kendisine karşı işlenilen bu cinayetleri maalesef hep "hak elde etme" olarak kabul etmiştir.
Günümüz kadını ile arasında bir mukayese imkânı elde etmek üzere, kadınlık âleminin baştâcı olan bir ANAmızı bu yazıda tanıtmaya çalışacağız..

Anlatmaya çalışacağımız bu kadın,
Rabiâ binti İsmail'dir. Rabiâtü'l-Adeviyye ismiyle meşhur olan bu veliye kadın, ilmin, irfanın, faziletin, zühdü takvânın zirvede olduğu bir devirde yaşamış ve yükselmesi gereken yere kadar yükselmiştir.
Onun hayatını yazan büyük yazarlar, Rabiâ'nın yaşadığı hayatın adeta yaşanmaz boyutlarda olduğunu dile getirmişlerdir. Hatta Tezkiretü'l-Evliya yazarı Feridüddin Attar, onu erkekler arasında yazmasının yadırganabileceği ihtimaline karşı şu mazereti kaydetmekle sözüne başlamaktadır.
"Biri çıkıp: "Onu niçin erkekler safında zikrettin?" diye sorarsa, derim ki:
Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem): "Allah sizin sûretinize bakmaz!" diye buyurmuşlardır."

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz Allah, sizin sûretinize ve mallarınıza bakmaz. Lâkin kalplerinize ve amellerinize bakar!” buyurmuştur.
(Müslim, Birr ve's-Sıla, 34)

Şimdi amel sûrete göre olmayıp iyi niyete göredir. Şâyet dininizin üçte birini Hz. Aişe-i Sıddıka'dan almak câiz ise, aynı şekilde O'nun yolunda giden bu velîye kadınlardan da dini öğrenmek ve feyiz almak câizdir.
Hele bir kadın Allah yolunda "ER" olursa ona artık "kadın" denmez.
Nitekim Abbas-ı Tusî:"Yarın Arasat meydanında "Erkekler!" diye seslenildiği zaman erkekler safına ilk önce ayağını basacak olan şahısHz. Meryem aleyhasselâm olacaktır!" demiştir.

Bir şahıs ki, mecliste olmayınca Hasan Basrî konuşmazsa onu elbette erkekler meclisinde zikretmek lâzım gelecektir..


Yaklaşık olarak hicri 95 yılında dünyaya geldiği söylenilen Rabiâ, ailenin dördüncü çocuğu mânâsına rabi'in müennes (dişil) kelimesi olan "Rabiâ" ismiyle isimlendirilmiştir. Babası geçimini zor temin eden yoksul bir insandı.
Feridüddin'in nakline göre Rabiâ'nın dünyaya geldiği gün onu sarmak üzere babasının evinde bir bez parçası bile bulunmuyordu. Rabiâ'nın dünyaya geleceği günlerden birinde anası, babasına;
"Falanca komşuya git de lambamız için yakacak yağ iste" demişti. Fakat hayatta kimseden bir şey istememeye ahdetmiş olan Rabiâ'nın babası İsmail, hanımının hatırını kırmayarak gidip komşusunun kapısını çalmıştı, ne var ki, yatmış olan komşusu uyanmayınca ihtiyacı olan yağı isteyemeden geri dönmüştü. Canı fevkâlâde sıkkın olarak yatan babası, o gece rüyasında Peygamber Efendimizi görmüş ve Efendimiz kendisine:
"Üzülme! Bu kız öyle hanım bir kız olacak ki, ümmetimden yetmişbin kişi onun şefaatini isteyecek!." buyurduktan sonra mübârek sözüne şu şekilde devâm etmiştir: "Basra emiri İsa Radan'ın yanına var ve benim adıma ona aynen şunu söyle: "Sen her gece bana yüz, cuma gecesi ise dörtyüz defa salâvât getiriyordun; geçtiğimiz cumartesi getirmen gereken salâvâtları unuttun. Onun keffâreti olarak bana dörtyüz sarı altın ver!"
Rabiâ'nın babası uyanır uyanmaz rüyâsını yazıp, sabahleyin götürüp rüyâyı Basra Emiri İsa Radan'a vermiş ve gerçekten Peygamberden gelen bu rüyâ haberinin doğruluğunu bilen Emir, Rabiâ'nın babasına 400 altın verdikten sonra bir ihtiyacı olduğu zaman mutlaka kendisine arzetmesi gerektiğini de sıkı sıkıya tenbih etmiştir.
Rabiâ, babasına hep şöyle derdi: "Babacığım sakın bize haram kazançtan bir şey getirip yedirme." Babası da ona: "Kızım bilmez misin ki, helâl rızık bulmak çok zordur, haram ise çoktur." Bunun üzerine Rabiâ babasına şu altın sözü söyler: "Babacığım dünyada açlığa sabretmek, âhirette cehennem azabına sabretmekten çok daha hayırlıdır."
Dünyanın aldatıcılığını çok iyi anlayan Rabiâ, yanında katiyen dünyadan bahsettirmez ve bahsetmek isteyenlere de katiyen fırsat vermezdi..
Resim
Cevapla

“İslamda Kadın” sayfasına dön