Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Cevapla
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim

Resim Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mehmet EREN
Yrd. Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi


Giriş:
İslam kültür ve medeniyetinin oluşumunda, kadın-erkek bütün Müslümanların emeği vardır. Peygamberin sallallahu aleyhi ve sellem İslam'ı tebliğe başlamasından itibâren Müslüman olan hanımlar, daima erkeklerle birlikte dini yaşama ve yayma faaliyetinin içinde olmuşlardır. Habeşistan'a hicret edenler arasında ve Akabe biatIerinde kadınların da bulunması bunu gösterir. Yine birçok kadın sahâbî, dinleri uğruna Medîne'ye hicret etmişlerdir. Ayrıca, bilindiği gibi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sallallahu aleyhi ve sellem kadın Müslümanlardan özel bir biat almıştır. 1*
Bunlar, İslamiyet'in ilk yıllarından itibâren Müslüman kadınların dinlerine yaptıkları hizmetlerinin, erkeklerle birlikte bu uğurda çalışıp gayret gösterdiklerinin en açık delilleridir. İbn Sa'd (230/844), Tabakat'ında sahâbî hanımların biyografilerinin çoğunda; "Müslüman oldu, hicret etti, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'a biat etti, ... savaşına katıldı" şeklinde bilgi vermektedir? 2*
Bu yazıda, "kadınların Hadis ilmine katkıları" 3* konusunu, iki ana başlık altında işlemeye çalışacağız. İlk bölümde, "rivâyet asırları" olarak adlandırılabilecek hicrî dördüncü asra kadar olan zaman dilimindeki katkılarından; ikinci bölümde de sonraki asırlardaki hizmetlerinden bahsedeceğiz. İki bölümdeki bilgileri de, daha çok "Rical Edebiyatı" adı verilen biyografi kaynaklarından toplayarak değerlendirmeye çalışacağız.

DiPNoTlar:


1* Ayet için bkz. Mümtehine 60/12. Hadis ve İslam Tarihi kaynaklarındaki rivâyetlerden, Hz. Peygamber'in, Mekke ve M:dine'de, muhtelif zamanlarda, kadınlardan biat aldığı anlaşılmaktadır. Ona biat eden hanım sahâbîlerle ilgili rivâyetler için bkz. İbn Sa'd, Ebu Abdulah MuhaMMed b. Sa'd, K. er.Tabakati’l-Kebîr Beyrut, 138811968 VIII, 5-13, 236-237.
2* Ensâr'lı Ümmü’Umâre ile Ümmü’Atıyye. hemen-hemen bütün savaşlara katılan
hanımlardandır. Ümmü’Atıyye: "Rasûlullah ile yedi savaşa katıldım. Onların yemeklerini yapar ve eşyalarını beklerdim. Yaralıları tedavi eder, hastalara bakardım." demiştir. (İbn Sa'd, VIII, 455. Ümmü’Umâre için bkz. VIII. 412-416) Sahâbeden bir grup ve Basra'lı tabiîn âlimleri, ölü yıkama işini Ümmü’Atıyye'den öğrenmişlerdir. (İbn Hâcer el-’Askalânî. Ahmed b. Ali. Tehzîbü't-Tehzîb -Beyrut, 141711996, VI, 562)
3* Kadınların Hadis ilmine hizmetleri konusunda yapılan müstakil iki çalışmaya işâret etmek istiyoruz: Meşhûr b. Hasen Âl Selmân'ın’İnâyetü'n-Nisâ bî’l-Hadîsîn-Nebevî adlı kitâbı. 1414/1994'te Beyrut'ta neşredilmiştir. Nusrettin Bolelli’nin hazırladığı doktora tezi, Kadınların Hadis ilmindeki Yeri M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yay., İstanbul, 1998' adıyla yayımlanmıştır. Hicrî II-V asırlarda yaşamış olan hanım muhaddislerin biyografilerinin işlendiği bu tezin otuz sayfalık son bölümünde, "Hanım Muhaddislerin Hadis Öğrenme ve Öğretme Müesseseleri ve Metodları" başlığı altında, kadınların Hadis ilmine katkıları üzerinde durulduğunu söyleyebiliriz.
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

1. Rivâyet Asırlarında Kadınların Hadis ilmine Katkıları:

A. Sahâbe Dönemi:

Erkek sahâbîler, Peygamber'den sallallahu aleyhi ve sellem duyduklarını gördüklerini naklettikleri gibi, kadın sahâbîler de bu görevi ifa etmişlerdir. Hatta onlar, "erkeklere göre kendisini fazla dinleme imkanı bulamadıklarını belirterek, Peygamber'den kendileri için özel bir gün tahsis etmesini" istemişlerdir. Bir hanım, Rasûlullah'a gelerek, onun konuşmalarından hep erkeklerin istifade ettiğini hatırlatmış ve kadınlar için de bir gün tahsis edilmesini istemiştir. Bu teklifi kabul eden Peygamberimiz, belirli bir yerde ve günde toplanmalarını
isteyerek, Allah'ın kendisine öğrettiği hususları onlara da öğretmiştir.4*

Ahmed b. Hanbel (241/855), Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den rivâyeti olan 101 hanım sahâbînin isimlerini sayar.5*
İbn' Asâkir'in (571/1175), Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i için hazırladığı fihriste göre; Müsned'de kimliği belirtilen 92 ve müphem olarak 33 olmak üzere toplam 125 kadın sahâbî vardır.6*
Bakî b. Mahled'in (276/889) Müsned'ine göre ise, hadis nakleden hanım sahâbî sayısı 122'idir. Bunlardan 28'i on ve daha fazla sayıda, 22'si dört-on arasında, geri kalanlardan bir kısmı iki-üç, büyük bölümü ise tek hadis nakletmiştir.7*

Peygamberimizin eşlerinden Âişe (57/677), Hafsa (50/670), Ümmü
Habıbe (44/664), Meymûne (49/669) ve Ümmü Seleme'nin (61/681)
hadislerin yayılmasında büyük hizmetleri olmuştur. Bakî'nin Müsnedindeki
sayılara göre; Âişe'nin 2210, Ümmü Seleme'nin 378, Meymûne'nin 76,
Ümmü Habıbe'nin 65, Hafsa'nın 60 rivâyeti vardır.8*
Âişe, Hafsa ve Ümmü Seleme'ye nispet edilen Mushafların olması,9* bu üç annemizin Kur’ân ve Sünnet bilgilerinin çokluğuna ve ilimle meşgulolduklarına en güzel delildir.10*
Ensâr'lı Ümmü Varaka bint Abdillah b. el-Hâris'in de, Kur’ân'ı cem’ ettiği bildirilmiştir.11*

Bazı hanım sahâbîler, şifâhî rivâyetin yanında, hadisleri yazmak veya
yazdırmak suretiyle de bu ilme hizmet etmişlerdir. Birçok kişi, problemlerinin halli veya bir konuda bilgi edinmek için Hz. Âişe'ye mektup yazmış, o da bunlara cevap göndermiştir. 12*
Ata b. Yesâr, Meymûne'ye mesh konusunda bir hadisi sorarak, cevabını defterine kaydetmiştir.13*
Ebu Seleme, Fâtıma b. Kays’tan onun boşanması ile ilgili hadiseyi yazmıştır.14*
Sa'd b. Havle'nin hanım olan Sübey'a el-Eslemiyye'den; Abdullah b.’Utbe,’Amr b.’Utbe, Ömer b. Abdillah ve Mesrûk hadis yazmışlardır.15*
Esmâ bint’Umeys'in yanında, Rasûlullah'ın bazı hadislerini ihtiva eden bir sahıfe'nin bulunduğu bildirilmiştir. 16*

Sahâbî hanımlar, Rasfilullah'ın hadislerini rivâyet etmenin ve yazdırmanın
yanında, sorulan soruları cevaplamışlar, yanlış bilinen ve aktarılan
hususları düzeltmişlerdir. Bu konuda Hz. Âişe'nin katkıları, müstakil bir
kitab hacminde toplanmış bulunmaktadır.17*
O, bir grup sahâbînin rivâyetlerinde yaptıkları hataları göstermiştir. Onun ilminin çokluğunu bilen sahâbe, şüphelendikleri rivâyetleri kendisine sormuşlar, uzakta iseler mektup yazarak sorularını göndermişler. 18* verdiği cevapları kabul etmişlerdir.

Âişe vâlidemiz; Kur’ân, hadis, fıkıh, ferâiz, helal-haram gibi dînî
konularda ve tıp, şiir-edebiyat, Arap tarihi ve ensâbı bilgilerinde, sahâbenin en büyük âlimi olarak kabul edilir. 19*
Öyle ki, büyük sahâbîler, çözemedikleri meseleleri gelip ona sormaktadırlar. Nitekim Ebu Mûsâ el-Eşarî (r.a.)'nin şu sözü bunu teyid eder: "MuhaMMed'in ashâbı olan bizler, her ne zaman çözmekte zorlandığımız bir meseleyi Âişe'ye sormuşsak, mutlaka o mesele hakkında bir bilgisinin olduğunu görmüşüzdür.” 20*
Tabiîn imamlarından Mesrûk da şöyle demektedir:"MuhaMMed'in yaşlı/büyük ashâbını, Âişe'ye ferâiz meselelerini sorarlarken gördüm.” 21*

Böylece, başta mü’minlerin anneleri olan Peygamber eşleri olmak üzere,
sahâbî hanımlar, hadisleri başkalarına şifahî veya yazılı olarak rivâyet etmek ve hadis rivâyetinde yapılan hataları düzeltmek suretiyle, Rasûlullah'ın sünnetinin sonraki nesillere intikalinde, üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye çalışmışlardır. Onlar, Peygamber'den hadis naklinin yanında, Kur’ân tefsiri ve fıkıh konularıyla ilgili bilgilerini de, talebelerine öğretmekten geri kalmamışlardır.

DiPNoTlar:

4* Buharî, "İlim", 36; Müslim, "Birr", 152; Tirmizî, "Birr", 13; Ahmed b. Hanbel, III, 34, 72; IV, 154; VI,27,29.
5* Ahmed b. Hanbel, el- Cami’fî’l-’İlel ve Ma'rifetü'r-Rical’Beyrut, 1410/1989' s. 244.246.
6* İbn’Asâkir, Ali b. el-Hasen, Tertîbü Esmâîs-Sahâbe’Beyrut 1409/1989' s. 33.34.
7* Hanım sahâbîlerin rivâyet ettikleri hadis sayıları için, Ekrem Ziya el-'Umerî'nin hazırladığı Bakî b. Mahled el-Kurtubî ve Mukaddimetü Müsnedihî’Beyrut, 1404/1984' adlı kitabtan isimlerinin geçtiği yerlere bakılabilir. İbn Sa'd'ın, sahâbe ve tâbiînden kadın biyografılerini ihtiva eden Tabakat'ının son cildinde, Peygamber aleyhi's-selâmdan tek rivâyeti olanların bu rivâyetlerini zikretmeye özen gösterdiği anlaşılmaktadır.
8* Ondan fazla sayıda hadis rivâyet etmiş olan diğer hanım sahâbîler ve rivâyet sayıları şöyledir: Esmâ bint Yezîd 81, Esmâ bint’Umeys 60, Esmâ bint Ebî Bekr 58, Ümmü Hâni bint Ebi Tâlib 46. Ümmü’Atıyye (Nesîbe bint el-Hâris) 40, Fâtıma bint Kays 34, Ümmü'l- Fadl Lübâbe bint el-Hâris 30, Ümmü Kays bint Mihsan 24, Rubeyyî bint Muavviz 21, Hz. Fâtıma 18, Havle bint Hakîm 15, Ümmü Süleym 14, eş-Şifa bint Abdillah 12, Sübey'a el- Eslemiyye ı2, Zeyneb bint Cahş 11, Dubâ'a bint ez-Zübeyr 11 ve Büsre bint Safvân 11. bkz. Bakî b. Mahled el-Kurtubî ve Mukaddimetü Müsnedihî.
Tâbiînden sadece bir kişinin rivâyet naklettiği hanım sahâbîler şunlardır: Ümmü'l-'Ala'(bint el-Hâris) el-Ensâriyye, Evs b. es.Sâmit'in hanımı Huveyle (Have) bint Sa'ebe, Benî Leys kabilesinden Sumeyte adlı kadın, Ümeyme bint Rukayka, Hubeyb b. Abdirrahmân'ın halası Üneyse, Ümmü Cemîl bint el-Mücellel el-'Amiriyye ve Abdullah b. Ebî Hıdred'in hanımı Fükayra (Müleyke de denir) el-Hilaliyye.’Müslim, el-Münferidât ve'l-Vuhdan' Beyrut, 1408/1988. s. 88.94.
9* Abdullah b. Ebî Davûd, Kitâbü'l- Mesâhıf’Beyrut, 1405/1985' s. 94.98.
10* Tâbiîn âlimlerinden erkek-kadın birçok kişi, bilhassa Âişe ve Ümmü Seleme'den olmak üzere, ümmühâtü'l- mü'minîn'den çok rivâyet nakletmişlerdir. Mesrûk ve el-Esved b. Yezîd'in, Hz. Âişe'den yazdıkları nüshaları vardır. Es'ad Sâlim Teym, İlmu Tabakatîl-
Muhaddisîn -Riyâd, 1415/1994- s.1 13,1 15.
11* İbn Sa'd, VIII, 457. Ümmü Varaka için bkz. İbn Hâcer, Tehzîb VI, 578.
12* Bazı misaller için bkz. A'zamî. MuhaMMed Mustafa, Dirâsât fî’l-Hadîsîn-Nebevî’Beyrut, 1413/1992' I, 114.
13* Müsned, VI, 333.
14* Müslim, "Talak", 39; Müsned, VI, 413,
15* A’zamî, I, 109-110.
16* A’zamî. I, 100. Ömer b. Abdilazîz'in kızı Amine hanımın, Hz. Peygamber'in hizmetçi si Meymûne bint Sa'd'den nakkttiği hadislerin, muhaddisler tarafından bir nüsha halinde rivâyet edildiği anlaşılmaktadır. İbn’Asâkir, Tarîhî Dımaşk, Beyrut, 1415/1995, LXIX, 41-42.
17* Bedrüddîn ez-Zerkeşî'nin (794/1392) el-İcâbe adlı kitâbı, Bünyamin Erul tarafından –ilave incelemelerle- Hz. Âişe'nin Sahâbeye Yönelttiği Eleştiriler Kitâbiyat, Ankara-2000, adıyla dilimize kazandırılmıştır.
18* Buharî, el-Edebü'l-Müfred Beyrut, 1410/1990, s. 326,
19* İlgili rivâyetler için bkz. el-Hâkim en-Neysâbûrî, MuhaMMed b. Abdillah, el-Müstedrek, Beyrut ts., IV, 11.
20* Zehebî, MuhaMMed b. Ahmed, Siyeru A’lâmîn-Nübelâ’Beyrut, 1402/1982' II, 179; İbn Hâcer, Tehzîb, VI,551.
21* İbn Sa'd, VIII, 66; Zehebî, Nübelâ, II, 181. Diğer fâkih hanım sahâbîler arasında şu kişiler sayılmaktadır: Hz. Fâtıma, Hafsa bint Ömer, Ümmü Seleme, Ümmü Habıbe, Esmâ bint Ebî Bekr, Ümmü'l-Fadl bint el-Hâris ve Ümmü Hanî bint Ebî Tâlib. Ebû İshâk eş-Şîrâzî, İbrahîm b. Ali, Tabakatü'l-Fukâhâ, -Beyrut, 1401/1981- s. 52.
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

B. Tabün, Tebe-i Tabün ve Sonraki Nesiller:

Kadınların hadis eğitim-öğretimindeki katkıları, sahâbe tabakasından sonra da devam etmiştir. Tabiîn ve sonraki nesillerden, hadis rivâyeti ile meşgul olan bir çok meşhûr hanım vardır. Bu husus, sayıları erkek ravîlerin sayısı kadar çok olmasa da, her nesilde Hadis ilmine hizmet etmiş kadınların bulunduğunu göstermesi açısından önemlidir.

Müslim (261/874), Tabakat'ında tabiînden olan hanım muhaddisleri memleketlerine göre gruplara ayırarak; Medîne'li 69, Mekke'li 8, Kûfe'li 11, Basra'lı 4 ve Şam'lı 3 olmak üzere 95 kişi olarak saymıştır.22*
Tabiîn dönemindeki kadın muhaddislerin büyük çoğunluğu Medîne'de ikâmet etmiştir. Bu şehir, sahâbe ve tâbiîn dönemlerinde Hadis ilminîn merkezidir. İbn Hıbbân (354/965), Kitâbü's-Sikât'ında -4. ve 5. ciltler- her harfin sonunda, ismi o harf ile başlayan tabiînden 66 kadın hakkında kısa bilgi verir.

Tabiîn dönemi hanım muhaddislerini hicrî I. ve 2. asırda yaşamış olanlar şeklinde ikiye ayıran Nusrettin Bolelli ise, 246'sı birinci ve 39'u ikinci asırda olmak üzere, bize toplam 285 hammın biyografisini
sunmaktadır. Tabiîn ve sonraki dönemlerdeki kadın muhaddis sayıları hakkında dikkat çeken husus, ilk asırdan sonra hanım muhaddis sayısındaki büyük düşüştür. Bolelli’nin tespitine göre; 1. asırda 246, 2. asırda 39, 3.asırda 10, 4. asırda 17 hanım muhaddis vardır. Beşinci asra gelindiğinde sayı tekrar yükselerek 45'e ulaşmıştır. 23*

Kanaatimizce bunun en önemli sebebi; sahâbe ve büyük tabiîler döneminde şifâhî rivâyetin yaygın olmasından dolayı, erkek olsun kadın olsun Müslümanların bildiklerini aktarmaya önem vermiş olmalarıdır. Sonraki dönemlerde, rivâyet edilen hadisler büyük ölçüde kitablara geçirildiği için, şifâhî rivâyetin önemi azalmıştır. Beşinci asırda sayının tekrar yükselmeye başlaması, bu asırda hadis kitablarının ve cüzlerinin rivâyet edilmesinin önem kazanmış olmasından dolayıdır. Zira, dördüncü asırdan itibâren, bir çok kadın muhaddisin, rivâyet hakkını elde ettiği hadis kitablarını ve cüzlerini başkalarına rivâyet ettiği görülmektedir.

Tâbiîn döneminde, ümmühatü'l-mü’minînden ve diğer sahâbîlerden ilim öğrenen ve hadis rivâyet eden meşhûr kadın muhaddisler şunlardır: Safiyye bint Şeybe (h. 1. asır), Safiyye bint Ebî Ubeyd (h. 1. asır), Âişe bint Talha (110/728), Mu'âze bint Abdillah (83/702), Ümmü'd-Derdâ es-Suğrâ diye meşhûr olan Hüceyme bint Huyey (81/700), Hafsa bint Sirîn (101/719) ve’Amra bint Abdirrahmân (98/716).24*

Âişe, Ümmü Habıbe ve Ümmü Seleme annelerimiz ile diğer bazı sahâbîlerden hadis rivâyet eden Safiyye bint Şeybe'den, çok sayıda kişi rivâyet nakletmiştir.25*
Abdullah b. Ömer'in hanımı Safiyye bint Ebî’Ubeyd ise, Hz. Âişe, Hafsa ve Ümmü Seleme annelerimiz ile el-Kâsım b. MuhaMMed b. Ebî Bekr es-Sıddık'tan rivâyet nakletmiştir. İclî onun için "Medîne'li sika bir tabiî" demiş, İbn Hıbbân da onu Sikât’ında zikretmiştir. 26*

'Amra bint Abdirrahm.in, Hz. Âişe'nin terbiyesinde büyümüş, talebesi olarak yetişmiştir. Bu yüzden, onun rivâyetleri konusunda en güvenilir otorite kabul edilir. Âişe'nin rivâyetleri konusunda güvenilen diğer iki kişi, el-Kâsım b. MuhaMMed h. Ebî Bekr (112/730) ile’Urve b. ez-Zübeyr
(94/712)'dir. Halıfe Ömer b. Abdilazîz, Medîne Vâlisi Ebû Bekr b. MuhaMMed b. Hazm'e gönderdiği yazılı emirde,’Amra'nın rivâyet ettiği hadisleri de yazmasını istemiştir. 27*
el-Kâsım b. MuhaMMed, ilim öğrenmeye çok hırslı olan İbn Şihâb ez-Zührî'ye, Âişe'nin terbiyesinde yetiştiğini belirttiği ilim hazinesî Amra'ya gitmesini tavsiye etmiştir. İbn Şihâb, yanına vardığında,.,. ilim bakımındaıı ?nun bir derya olduğunu görmüştür. 28*

Hz. Âişe'nin kardeşi Unımü Gülsüm'ün kızı olan Âişe bint Talha, teyzesi Âişe'den rivâyet nakleden kadınlardan biridir. Kendisinden de çok sayıda kişi hadis rivâyet etmiştir. Yahyâ b. Ma'în, onun için en yüksek güvenilirlik derecesi kabul edilen "sika, huccet" ifadesini kullanmış, İclî de onu "Medîne'li sika bir tabiî" şeklinde tavsif etmiştir.29*

Henüz on iki yaşında iken Kur’ân'ı okuyan ve fâkih kimliği ile meşhur olan Hafsa bint Sîrîn; Ümmü Atıyye el-Ensâriyye, Enes b. Mâlik gibi sahâbîler ile tabiîn âlimlerinden rivâyet nakletmiş, kendisinden de birçok
kişi ilim öğrenmiştir. Yahyâ b. Ma'în, onun için "sika, huccet" değerlendirmesinde bulunmuş, İclî de "Basra'lı sika bir kişi" demiştir.30*
Âlim ve âbid kimliği ile meşhûr Mu'aze bint Abdillah; Hz. Âişe, Ali ve başkalarından hadis rivâyet etmiş, kendisinden de çok sayıda meşhûr kişi rivâyet almıştır. Yahyâ b. Ma'în, onun hakkında yine "sika, huccet"
değerlendirmesinde bulunmuştur.31*

Geniş bir ilme ve üstün bir zekâya sahip olduğu bildirilen, fâkih/âlim ve âbid kimliği ile tanınan Ümmü'd-Derdâ es-Suğrâ, özellikle kocası Ebü'd- Derdâ başta olmak üzere, birçok sahâbîden çok sayıda hadis ve bilgi nakletmiştir. Bu yüzden o, Ebu Ahmed el-' Assâl tarafından "rivâyetleri ve görüşleri toplanacak kişiler" arasında sayılır. O, daha küçük yaşlarından itibâren kurrâ'nın ders halkalarına katılarak Kur’ân'ı öğrenmiş ve onu Ebü'd- Derdâ'ya arz etmiştir.32*

Ümmü Seleme'nin kızı Zeyneb bint Ebî Seleme (73/692); annesi Ümmü Seleme ile Hz. Âişe, Zeyneb bint Cahş ve Ümmü Habîbe'den hadis rivâyet etmiştir. O, Medine'li hanımlar arasında fakîh kimliği ile dikkat
çekmektedir.33*
Peygamber'in hanımlarından altı tanesini gördüğü söylenen Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın kızı Âişe (117/735), Babasından ve Ümmü Zerr'den hadis rivâyet etmiştir. İclî, onu "Medîne'li sika bir tabiî" şeklinde
tanıtmıştır.34*
Hz. Âişe'nin hizmetçisi olan Üm mü’Alkame Mercâne hakkında İclî, "Medîne'li sika bir tabiî" demiştir. Ümmü’Alkame, Âişe ile Muaviye'den; kendisinden de oğlu’Alkame ile Bükeyr b. el-Eşecc hadis rivâyet etmiştir.35*
İmam Mâlik, oğlu' Alkame vasıtasıyla, ondan bazı hadisler nakleder.36*

Bunlar, tabiîn döneminîn meşhûr hanım muhaddisleridir. Görüldüğü gibi, onlar hadis rivâyetinde sika/güvenilir raviler kabul edilmektedirler. Sahâbe neslinden devraldıkları mirası, sonraki nesle aktarmada üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye çalışmışlardır. Hadis imamlarının onlardan
nakletmiş oldukları rivâyetler, hadis kaynaklarımızda yer almaktadır. 37*

DiPNoTlar:

22* Meşhûr b. Hasen,’lnâyetü'n-Nisa bî’l-Hadîsîn-Nebevî’Beyrut, 1414/1994' s. 52. İbn Sa'd, Tabakât'ın sonunda, "Rasûlullah'tan rivâyetleri olmayıp, hanımlarından ve diğer sahâbîlerden rivâyet eden kadınların biyografılerini sunar. (VIII, 461-498) Sahâbe kızların ve torunları olan bu bölümdeki kadınlardan bir çoğunun, Hz. Âişe'den rivâyet nakletmiş olması dikkat çekmektedir.
23* Bolelli, Kadınların Hadis linıindeki Yeri’İstanbuL, 1998' s. 46-194.
24* Zehebî, el-Mu'în fî Tabakâtî’l-Muhaddisîn’Kâhire, 1407/1987' s. 49.
25* Nevevî, Yahyâ b. Şeref, Tehzîbü'l- Esmâ ve'l-Lüğât’Beyrut, 1416/1996' 11,614; İbn Hâcer, Tehzîb VI, 548. Ayrıca bkz. Mizzî, Yûsuf b. Abdirrahmân, Tehzîbü'l-Kemâl’Beyrut, 1403-1405' XXXV,211.
26* İbn Hâcer, Tehzîb, Vi, 548. Ayrıca hkz. Mizzî, XXXV, 212.
27* İbn Sa'd, II,387; VIII, 480; Mizzî , XXXIII, 140; İbn Hâcer, Tehzîb, VI, 552-553.
28* Zehebî. Nübelâ, IV, 508; Mizzî. XXXV, 241.
29* Biyografısi için bkz. Mizzî. XXXV, 237; Zehebî, Nübe/ii, LV,369.
30* Biyografısi için bkz. Mizzî, XXXV, 151; Zehebî, Nübe/ii, LV,507.
31* Biyografısi için bkz. Mizzî, XXXV, 308; Zehebî, Nübe/ii, LV,508.
32* Biyografisi için bkz. İbn’Asâkir, Târîhu Dımaşk LXX, 146-160; Mizzî, XXXV, 352; Zehebî. Nübelâ, IV. 277; Tezkireıü'l-Huffâz’Kâhire, ts.' 1,53.’Avn b. Abdillah şöyle anlatır: "Ümmü'd-Derdâ'nın meclisinde bulunuyorduk. Ona. “seni usandırdık mı?” dedik. Bunun üzerine bize şöyle dedi: "Her işte ibâdet yapmış olmayı istemişimdir. Kendim için,
“âlimierle birlikte olmak ve onlarla müzakere etmekten daha şifalı (faydalı) bir şey göremedim." İbn’Asâkir, Târîhu Dımaşk' LXX. 156-157; Nevevî, ii. 623; Mizzî, XXXV. 355.
33* İbn Hâcer, Tehzîb, Vi, 543.
34* İbn Hâcer. Tehzîb. VI. 551. "Âişe bint Sa'd" adında Basra'lı başka bir hanım daha vardır. O, el-Hasen el-Basrî ile Hafsa bint Sîrîn'den rivâyet etmiş, kendisinden de zayıf ve metruk ravîlerden biri olan Abdurrahmân b. Amr b. Cebele el- Basrî haber nakletmiştir.’Mizzî, XXXV, 237'
35* İbn Hâcer, Tehzîb, VI, 573.
36* Muvatta', "Tahâret", 97; "Nid:i"(Salat), 67; "Cenaiz", 55; "Hacc", 48, 93; "Libas", 6.
37* Dokuz ana hadis kitâbındaki rivâyetleri için, Concordance'in son cildinde isimlerinin geçtiği yerlere bakılabilir.
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimC. Hadis İmamlarının Kadın Ravîlerden Rivâyeti:

İlk asırlardan itibâren, muhaddisler kadınlardan da rivâyet almışlardır.
Ancak bir muhaddisin çok sayıda kadından rivâyet alıp-almaması, kanaatimizce kişisel tercih ile alakalı olan bir husustur. Zira, bazı muhaddislerin rivâyet aldığı hocaları arasında birçok hanım varken, bazılarının ancak bir-iki tane kadın hocasının olduğu görülmektedir.

İbn Şihâb (124/742),’Amra bint Abdirrahmân'dan çok hadis rivâyet etmiştir. O, ayrıca başka kimsenin kendilerinden hadis nakletmediği şu üç hanımdan da rivâyet eder: Hind bint el-Hâris el-Firâsiyye, Fâtıma el-
Huzâ'ıyye ve Ümmü Abdillah ed-Devsiyye.38*
İbn Cüreyc (150/767), başka kimsenin hadis almadığ:ı Leylâ bint Saîd, Halîme bint Hakîm (veya Hukeyme bint Ümeyme bint Rukayka) ve Abdurrahmân b. Hayyân'ın hizmetçisi Bünâne'den rivâyet almıştır.39*
Mâlik (179/795) ise, Âişe bint Sa'd b. Ebî Vakkâs (l17/735)'tan başka hiçbir hanımdan rivâyet nakletmemiştir.40*

Çok sayıda hanımdari rivâyet yazan ve nakleden muhaddisler de vardır.
Örneğin, sekiz yüz hocadan hadis yazdığı bildirilen Müslim b. İbrahîm el- Ferahîdî (222/837)'nin, yetmiş kadından rivâyet ettiği/hadis yazdığı belirtilmektedir. Gıbta bint’Amr da onun hadis rivâyet ettiği hanımlardan biridir.41*
Ahmed b. Hanbel, Ümmü Amr bint Ebîl-Gusn'dan rivâyet etmiştir. Yahyâ b. Ma’în önceden bu hanımdan semâ etmiş ise de, sonra "leyset bi şey" diyerek, onun zayıf olduğunu belirtmiştir. Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah, Ümmü MuhaMMed Hatîce adlı hanımdan rivâyet etmiştir. O, bu kadının, Babası Ahmed b. Hanbel'in derslerine gelerek ondan hadis dinlediğini ve dinlediği hadisleri başkalarına rivâyet ettiğini bildirmektedir.42*

D. Kadın Ravîlerin Cerh-Ta'dîl Durumu:

Kadın ravîlerle ilgili önemli bir husus, onların hadis rivâyetinde genel olarak güvenilir olmalarıdır. Tedlîs, ihtilât ve telkîn gibi râvînin rivâyetini zayıflatan kusurlarla vasıflanan kadın sayısı azdır. Zehebî, zayıf ravîler için
yazdığı Mîzan'ın sonunda, "tek râvîsi olduğu için meçhul sayılan kadın râvîler"in biyografilerine başlarken, "kadınlardan yalancılıkla itham edilen ve hadisleri terk edilen kimse bilmiyorum” 43* demiştir. Ancak, sayıları az
olmakla birlikte, kadın ravîler arasında, "kim olduğu bilinmeyen", "hadis rivâyetinde zayıf görülen" veya "cerh-tadîl durumu ihtilaflı olan"lar vardır.
Bu konuda, misal olmak üzere şu kişileri zikredebiliriz:
İclî'nin "sika bir tabiî" şeklinde tavsif ettiği Kûfe'li Cesre bint Dicâce el-' Âmiriyye'nin, Buharî'ye göre bazı garib rivâyetleri vardır. İbn Hazm, onun rivâyetlerinin batıl olduğunu iddia etmiştir.44*
Bezzâr'a göre, ondan Kudame b. Abdillah'tan başka kimse rivâyet etmemiştir. Dârekutnî ise, kendisinden metrûk kişilerin naklettikleri hariç, onun rivâyetlerinin îtibar için kullanılabileceğini bildirmektedir. 45*
Dârekutnî, "Zeynep es-Sehmiyye" denilen Zeyneb bint MuhaMMed b. Abdillah b. Amr b. el-As'ın, bilinmeyen bir kişi (mechûle) olduğunu ve rivâyetinin delil olarak kullanılamayacağını söylemiş, İbn Abdilberr de benzer açıklamada bulunmuştur. 46*
Hz. Âişe'den bir hadıs rivâyet etmiş olan Müseyke el-Mekkiyye hakkında İbn Huzeyme: "Oğlu Yûsuf b. Mâhek'ten başka ondan rivâyet eden kimse hatırlamıyorum ve hakkında ne adalet, ne de cerh hükmü biliyorum” 47* demiştir.
İmam Mâlik, Âişe bint Sa'd b. Ebî Vakkâs ile görüşüp kendisine bazı hadisleri sormuş, ancak hadis rivâyeti konusunda zayıf bir ravî olduğu için, ondan herhangi bir rivâyet şılmaya gönlü razı olmamıştır.48*
Halbuki İclî onu "Medîne'li sika bir tabiî" şeklinde tanıtmış, İbn Hıbbân da Sikat'ında zikretmiştir .49*
Yukarıda dikkat çektiğimiz gibi, hicrî ikinci asırdan itibâren Hadis ilmiyle iştigal eden kadınların sayısında önemli bir düşüş görülmektedir.
Sahâbe ve tabiîn nesillerinden bir çok hanım, hadis rivâyetiyle meşgul olduğu halde, sonraki asırlarda -herhalde rivâyetler kitablara geçtiği için olsa gerek- kadınların hadis rivâyetine rağbeti azalmıştır. İbn Hâcer'in el- Kütübü's-Sitte'de rivâyeti geçen kişilerin biyografilerini ihtiva eden Tehzîbü't-Tehzîb adlı kitâbının sonunda -tekrarlar çıkarıldığında- ancak üç
yüz kadar kadın ravînin tanıtıldığını görmekteyiz. Bunların büyük çoğunluğu da, sahâbe ve tabiîn nesillerinden olan hanımlardır.

DiPNoTlar:


38* Müslim, Münferidiit, s. 123-124. Mizzî, XXVI, 426-427. (Sadece' Amra ile Hind zikredilir)
39* Müslim, Münjeridat, s. 224-225. Mizzî, xvııı, 344. (Bünane ile Hukeyme zikredilir)
40* Mizzî, XXVII, 106; İbn Hâcer, Tehzîb, Vi, 551. Ebu Ya’lâ el-Halîlî (446/1054), Mâlik'in, kitablarında başka hiç bir kadın hocadan rivâyet etmediğini söylemektedir. el-İrşâd fî Ma'rifeti’Ulemaîl-Bilâd’Beyrut, 1414/1993' s. 29. Medîne imamının, şehrindeki çok sayıda kadın muhaddisten doğrudan hadis rivâyet etmemesi dikkat çekicidir. Muvatta'da, "Âişe bint Sa'd b. Ebî Vakkâs" değil, "Âişe bint Talha b. Ubeydillah" ismi geçmektedir. ("Sıyâm", 16) Muvatta' ricâi'i için kitab yazan mücllifler de, "Âişe bint Sa'd b. Ebi Vakkâs" adını zikretmezler. (Mesela bkz. Süyutî, İs'âfü’l-Mübatta' -Tenvirü'l-Havâlik'in sonunda, Beyrut ts, s. 48-50) Mâlik, aslında Âişe bint Sa'd b. Ebî Vakkâs ile görüşmüş ve ona bazı rivâyetleri sormuştur. Ancak zayıf bir râvî olmasından dolayı, kendisinden herhangi bir rivâyet almamıştır. bkz. el-Canıî fî’l-Cerh ve't-Ta'dil’Derleyenler: İbrahîm MuhaMMed en-Nurî ve diğ., Beyrut 1412/1992' III,474.
41* Mizzî. XXVII, 489, 491; Hazred, Ahmed b. Abdillah, Hulasatü Tezhîbi Tehzîbîl-Kemâl, Beyrut, 14iI, s. 374.
42* el-Hatîbü'l-Bağdadl, Târîhu Bağdâd’Beyrut, ts.' XLV, 432-3, 435; İbn' Asâkir, Tarîhu Dımaşk, LXX. 157. Ahmed b. Hanbel, Yahyâ b. Ma’în, Ali b. el-Medînî, Buharî Ve Müslim gibi tasnif döneminîn önemli muhaddisleıinin, rivâyet aldıkları kadın hocalarının adları zikredilmez. (Mizzî, 1.440; XXXI, 546; XXI, 7; XXIV, 434; XXVII, 504) Tabarânî (360/97 i), dört tane hanım hocasından bazı rivâyetler nakletmektedir.’el-Mu’cemü's- Sağîr' Beyrut, 1403- 11,151-153.
43* Zehebî, Mîzanu'l-İ’tidâl li Nakdîr-Rical’Beyrut, ts.' IV, 604-616. Burada, "kimliği tam olarak bilinmeyen", "künyeleriyle tanınan" ve "isimleri belli olmayan" başlıkları altında, şahısları ve cerh-tadil durumları bilinmeyen i20 civarında hanım zikrediimiştir. Haklarında, mechûle, lâ tu'raf, la yu'rafü hâlühâ gibi tenkit ifadeleri kullanılır. Onlardan sadece bir kişi hadis rivâyet ettiği için, kim oldukları bilinememekte. bu yüzden zayıf sayılmaktadırlar. "İbn Hâcer, Tehzîb, VI, 534. Onun nebiz hakkında Hz. Âişe'den rivâyet ettiği hadis için bkz. Nesâî, "Eşribe", 48. Tirmizî ve İbn Mâce, bu hadisi farklı senet ve muhteva ile nakletmişlerdir. Tirmizî, "Eşıibe", 7; İbn Mâce, "Eşribe", 12.
45* el-Câmi’ fî’l-Cerh ve’l-Ta'dîl, III, 470.
46* İbn Hâcer, Tehzîb. VI, 543-544.
47* İbn Hâcer, Tehzîb, VI, 560.
48* el-Câmi’ fi’l-Cerh ve’l-Ta'dîl, III,474
49* İbn Hâcer, Tehzîb, VI, 551. İclî, kendisinden sadece oğlu Abdullah b. Mâlik'in rivâyet naklettiği el-' Aliye bint Sübey"in sika olduğunu söylemiştir. Zehebî, Mîzan IV, 608, 611. Nesaî, kendisinden Ahmed (b. Abdillah) b. Yûnus'un rivâyet naklettiği Ümmü'l-Esved el- Huzâiyye'nin sika olmadığma hükmetmiştir. K. ed-Du'afâ ve’l-Mtırukîn’Halep, 1396' s.
117. Bu Ahmed'den başka, Enes b. MuhaMMed el-Müeddib, Abdurrahmân İbn Amr el- Becelî ve Müslim b. İbrahîm de ondan rivâyet etmiştir. İclî, onu için "Kûfe'li sika bir kişi" demektedir. İbn Hâcer, Tehzîb. VI, 565. Adının Fâhite veya Habîbe olduğu söylenen Hz. Alînin odalığı Ümmü Mûsâ hakkında İclî "Kûfe'li sika bir tabiî" derken, Dârekutnî onun rivâyetinin düzgün (müstakîm) olduğunu, îtibar için tahriç edilebileceğini bildirmektedir. İbn Hâcer, Tehzîb. VI, 577.
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

II. Hicri Üçüncü Asırdan Sonra Hanım Muhaddislerin Çalışmaları

Hicrî üçüncü ve dördüncü asırlar, Hadis ilmi açısından yoğun bir
şekilde eser telifi çalışmalarının yapıldığı dönemlerdir. Ancak hanım
muhaddislerin telif işiyle fazla meşgulolmadıkları anlaşılmaktadır. Zira
üçüncü asırda on, dördüncü asırda on yedi hanım, hadis öğrenim-öğretimi ve rivâyeti ile meşgul olduğu halde, içlerinde eser telif eden herhangi bir kişi tespit edilememiştir.50*
Hadis ilminîn ana kaynakları olarak kabul edilen kitabların telifinden sonra, yani hicrî dördüncü asırdan itibâren, hadislerin yerine eserlerin rivâyeti söz konusu olmaya başlamıştır. Artık kadın
muhaddisler de, ağırlıklı olarak bu yönde hizmete yönelmişlerdir. Şimdi
onların bu dönemdeki faaliyetlerinden bahsetmek istiyoruz.

A. Bazı Meşhûr Muhaddislerin Hanım Hocaları:

1. el-Hatîbü'l-Bağdâdî, Ebû Bekr Ahmed b. Ali (463/1071)

Târîhu Bağdâd'ın sonunda çoğunlukla kendi hocalarının rivâyet aldığı otuz iki kadın muhaddise yer vermiştir. Misal olmak üzere bunlardan birkaçını zikretmek istiyoruz. O, "doğru sözlü" olarak tavsif ettiği Fâtıma bint Hilal'den hadis yazdığını bildirir. Sika olduğunu belirttiği Fâtıma bint MuhaMMed'den ise, doğrudan hadis dinlemek nasip olmamış, ondan Ebîi
Tâhir MuhaMMed b. Ahmed vasıtası ile rivâyet etmiştir. Hatîb ve arkadaşları, kadı Ebü'l-Kâsım et- Teûhînin evinde, Tâhire bint Ahmed (436/1044)'den hadis dinlemişlerdir.51*
Hadis yazdığı vâize Hatîce bint Mûsâ (437/1045)'yl "sika, sâliha, fâzıla" şeklinde tanıtır. Hatîb ve arkadaşları, kadı Abdülvâhid b. MuhaMMed'in kızı Süteyte (447/1055) ile vâize Hatîce bint MuhaMMed (460/1067)'den de hadis yazmışlardır.52*

Böylece Hatîb, Bağdat'ta bulunan otuz iki kadının beşinden bizzat hadis yazmış, geri kalanlardan da hocaları vasıtasıyla rivâyet etmiştir. Verdiği bilgiler, o dönemde Bağdat'ta hadis eğitim-öğretiminde, kadınların faal olduklarını göstermesi açısından önemlidir. Zikrettiği hanım muhaddisler için; sika, sâdıka, sâliha, fâdıla gibi övücü ifadeler kullandığı görülmektedir.

2. Abdülğafir b. İsmâîl el-Fârisî (529/1134)

Abdülğafir, el-Hâkim en-Neysâbûrî'nin Târîhu Neysâbûr'una es-Siyâk adında tek ciltlik büyük bir zeyil yazmıştır. Bu zeyilde, Hâkim'in kitâbını sona erdirdiği tarihten (h. 380 civarı) itibâren 51011116'ya kadar Neysâbûr'da bulunan 1699 muhaddis tanıtılmaktadır.53* İbrahîm b. MuhaMMed es- Sanrrnı, Siyâk'tan otuz civarında biyografiyi hazfederek, eL-Müntehab'ını oluşturmuştur. Bu eserde, toplam yirmi iki hanım muhaddisin kısa hal tercümesi vardır.
Âişe bint Ebî Osmân (504/1110)'ın, Babasından, amcasından ve zamanındaki hadis hocalarından birçok hadis malzemesi semâ edip, rivâyet etmiştir.54* İlimle meşhûr bir aileden gelen Hatîce bint İsmâîl (488/1095), sekiz-dokuz yaşlarında Ebû Nasr Ömer b. Abdilazîz'den semâ edip, sonra ondan rivâyet etmiştir. Babası, ona ve kız kardeşlerine bazı muhaddislerden
semâ ettirmiştir.55*
Hafız Ebü'l-Hasen'in kız kardeşi Dürdâne, dedesinden, ninesinden, Babasından ve annesinden hadis semâ etmiştir. O, çocukluk döneminde Ebil Hamid el-Ezherî'den hadis dinlemiştir.56*
Buharînin Sahîh'ini rivâyet hususunde: otorite kabul edilen, Mekke'de ikâmet edip orada ölmüş olan, Kerîme bint Ahmed el-Merveziyye (463/1071), semâı olan bütün eserlerin rivâyeti için, Abdülğafir ve arkadaşlarına icâzet vermiştir.57*

3. Ebû Sa'd Abdülkerîm b. MuhaMMed es-Sem'ânî (562/1166)

Sem’ânî, hocalarını tanıtmak için yazdığı Tahbîr’inin sonunda, 58*
kendilerinden hadis semâ ettiği veya yazdığı yahut icâzet aldığı yetmiş tane hanım hocasına yer vermiştir.
Tanıtımlarda; onların ahlak, ibâdet, ilim ve rivâyetteki yüksek derecelerini övmektedir.
Biyografilerin büyük bir kısmında göze çarpan husus onların ilim ve rivâyetle meşhûr ailelere mensup olmaları ve dönemin büyük muhaddis ve âlimleriyle irtibâtlarının bulunmasıdır. Babaları, onları muhtelif yerlere
beraberlerinde götürerek, muhaddislerden semâ etmelerini yahut icâzet almalarını sağlamaktadırlar. Sem'ânî, tanıttığı hocalarının bir kısmından bir veya birkaç cüz hadis semâ ettiğini/yazdığını bildirmektedir. Bir çoğundan da, belli sayıda veya birkaç varaklık hadis semâ etmiş/yazmıştır. Sem'am'nin döneminde, hadis kitab ve cüzlerinin rivâyeti söz konusu olduğu gibi, hadislerin tek-tek rivâyetinin de devam ettiği anlaşılmaktadır.59*
Sem’ânî'nin hanım hocaları değişik şehirlerdendir. Bu durum, Sem'ânî'nin hadis tahsili için birçok yere seyahat ettiğini gösterdiği gibi, o dönemde İslam aleminîn muhtelif yerlerinde hadis rivâyetiyle ilgilenen kadınların bulunduğunu da ortaya koymaktadır. Bu şehirler; İsbehân, Neysâbûr, Herât, Serahs, Hemezân, Bûşenc ve Dımaşk'tır. Biyografi sayısı çokluğu bakımından İsbehân ilk sırayı almaktadır, sonra Neysâbûr gelir.
Semânî, buralarda görüştüğü hocalarından hadis yazdığı/semâ ettiği yahut kendisine icâzet yazıldığı tarihleri de kaydeder.

DiPNoTlar:


50* Biyografileri için bkz. Bolellj, s. 165-176.
51* Târîhu Bağdâd, XIV, 445,
52* Târilıu Bağdâd, XIV, 446, 447.
53*’Umen, Ekrem Ziya, Mevâridü'l-Hatîbîl-Bağdâdî fi Târîhi Bağdâd’Riyâd, 1405/1985' s. 269-270.
54* Sarîfînî, İbrahîm b. MuhaMMed, el-Müntehab min Kitâbi’s-Siyâk’ Beyrut, 1414/1993' s. 187,443.
55* Sarîfînî, s. 232-233.
56* Sarîfînî, s. 235. Ebu Ali ed-Dekkâk'ın kızı Fâtıma ile Ebü'l-Kâsım el-Kuşeyrî'nin kızı Kerîme'nin biyografıleri nispeten uzundur. (s. 458-459; 468-469) Kuşeyrî, kızına birçok hadis kitâbı semâ ettirmiştir. Bunlar arasında, el-Hasen b. Süfyan'ın Müsned'i de vardır. Kerîme, bu eserin tamamını Ebu İshak el-Ürmevî'den semâ etmiş, sonra onu rivâyet
etmiştir.
57* Sarîfînî, s. 467. Diğer hanımla için bkz. s. 183,187,228,233,239,246,268-69,276,294- 95,443,459-60,469,516.
58 Sem’ânî, Ebu Sa'd AbdülKerîm b. MuhaMMed, et-Tahbîr fî’l-Mu’cemîl-Kebîr (Bağdat, 1395/1975) 11,396 vd.
59* Neysâbûr'lu Ümmü'l-Hayr 153211137), İsbehân'lı Fâtıma bint Abdillah (524/1130) ve Fâtıma bint MuhaMMed (53Ç'11144), Sem’ânî'nin uzun ömürlü hanım hocalarından olup, önemli hadis kitablarını âlî isnadla rivâyet eden meşhûr kadınlardır. (Tahbır II, 430-431; 429; 432) Scm'anî, Lüveyn lâkaplı MuhaMMed b. Süleyman'ın hadis cüzünü/nüshasını dört ayrı hanımdan semâ etmiştir. (II. 407, 412, 414, 425) Yine bir hanımdan Ebil Hafs el- Fellâs'ın, diğer birinden de: Ebü'l-Abbas es-Serrâc'ın rivâyetlerini ihtiva eden cüzü yazmış/semâ etmiştir. (II,413,427)
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

4. Ebü'l-Kâsım Ali b. el-Hasen ed-Dımaşkî (571/1175) ve Ebû Tâhir Ahmed b. MuhaMMed es-Silefî (576/1180).

Sem’ânî ile çağdaş olan bu iki muhaddis, çok sayıda kadından rivâyet eden hadisçiler arasında sayılır. İbn Asakîr, kadın hocaları için yazdığı Mu'cemü'n-Nisvân'ında kendisinden hadis aldığı seksen küsur hanımı zikretmiştir.60* Siletînin talebelerinden birisi, onun kadın hocalarının isimlerini alfabetik tertip le bir araya getirmiştir.61*

5. Ebû MuhaMMed Abdülazîm b. Abdülkavî el-Münzirî (656/1258),

Et-Tekmile li Vefeyâtîn-Nakale'sinde; Kâhire, İskenderiyye, Dımaşk, Bağdat, İsbehân, Neysâbûr, Hemezân, Harrân gibi değişik yerlerden çok sayıdaki hanım hocasının biyografisine yer verir.62* O, bunların bir kısmından hadis semâ ederek, çoğunluğundan ise icâzet almak suretiyle istifade etmiştir. Mısır'lı ve Suriye'li hocalarının bir kısmı ile görüşmüş, diğer yerlerdekilerden ise icâzet almıştır. Dolayısıyla, zikrettiği hocalarının çoğunluğunu, icâzet aldığı hocaları teşkil etmektedir.63*
Münzirî, kendi döneminde, muhtelif şehirlerdeki kadın muhaddislerden büyük bir bölümünü zikrederek, onların eğitim öğretim ve ilmı araştırmalardaki katkılarınıgöstermeye çalışmıştır.

6. Ebu Abdillah MuhaMMed b. Ahmed ez-Zehebî (748/1347)

Zehebî'nin el-Mu'cemiîl-Kebîr' indeki 1043 hocasından 105 tanesi kadındır.64*
Bunların biyografileri, ilgili harflerin sonlarında yer alır. Zehebî, bu kitâbında, yüz-yüze görüştüğü veya icâzet aldığı hocalarını tanıtmaktadır. Görüşmediği hâlde kendisine icâzet veren hocalarına yer vermesinin normal karşılanmasını ister. Zira, İbn' Asâkir'in Mu’cem'inde de, semâ ve icâzet hocaları karışık olarak verilmiştir.65*
Zehebî, İbn Abdiddaim'den rivâyet eden bir çok kadın hocasına, herhalde bunların hepsinin bulunduğu bir mecliste, ondan naklettikleri rivâyetleri okumuştur.66* Zehebî'nin, ilmî seyahatlerinde kadın muhaddislerle görüşmeye özen gösterdiğine dair misaller vardır.67*
Küçük yaşlardaki çocukların, Babaları tarafından hadis derslerine götürülerek, onlar için âlî semâ kayıtları temin etme âdetinin, muhaddisler arasında yaygın olduğu bilinmektedir. Zehebî, bu konuda gevşeklik gösteren Babalara dikkat çeker. Mesela Hatîce bint Ahmed ile' Acîbe bint MuhaMMed'in Babaları, onlara küçük yaşlarında bazı muhaddislerden semâ ettirmemişlerdir.68*

7. Ebü'l-Fadl Ahmed h. Ali b. Hâcer el-Askalânî (852/1448).

Sehavî, İbn Hâcer'in kendilerinden rivâyet aldığı ve istifade ettiği hocalarını; "hadis semâ ettikleri, icâzet verenler ve müzakere yoluyla bilgi aldıkları" şeklinde üç gruba ayırıp, liste halinde isimlerini sayar. Buna göre toplam hoca sayısı 630'dur. Bunlar arasında; semâı olan 19, icâzeti olan 36 ve 1 tane ele müzakere esnasında bilgi aldığı olmak üzere, toplam 56 tane kadın ismi zikredilir.69*
İbn Hâcer'in, Hatîce bint İbrahîm (803/1400)'e okuduğu/semâ ettiği kitab ve cüzlerin sayısı ise 23 ü bulmaktadır.70*
Uzun ömürlü olması sebebiyle "müsnidetü'd-dünyâ" lakabını alan Fâtıma bint MuhaMMed (803/1 400)' e okumak suretiyle ondan 250 civarında kitâbınleüzün rivâyet hakkını almıştır. Listenin sonunda, "kaydedilmiş olarak bunları bulduğunu, aslında bu listenin rivâyet hakkını aldığı eserlerin tamamını kapsamadığı" tahminini belirtir.?1 İbn Hâcer, Hâfız Ziyaüddîn el- Makdisî (643/1245)'nin kitablarının büyük bir kısmının rivâyet hakkını, onları bu hanıma okumak suretiyle elde etmiştir. Fâtıma bu eserlerin rivâyet hakkını et- Takî Süleyman'dan icâzet yoluyla almış; Süleyman da onları müellifinden semâ etmiştir.72*
Âişe bint MuhaMMed b. Abdilhadî (816/1413), Buharî'nin Sahîh'ine Ebü'l-Abbas el-Haccâr'dan, Müslim'in Salıîh'ine de Abdullah İbnü'l- Hasen'den semâ yoluyla sahip olmuştur. O, semâ ettiği ve icâzet aldığı kişilerden rivâyet eden son kişidir. Bu yüzden ölünce bütün bölgelerdeki muhaddisler âlî isnadtan bir derece kaybetmişkrdir. Bu hanım, İbn Hâcer'in Zeyn Hatfin ve Rabia adlı kızları ile oğlu MuhaMMed'e icâzet vermiştir. İbn Hâcer, onun ve kız kardeşi Eitıma'nın, Haccâr'dan semâ ettiği birçok hadis kitâbını/cüzünü onlara okumuştur. Bunlardan yirmi tanesini misalolarak zikreder.73*
İbn Hâcer; Mısır, Halep, Hama ve Hıms'lı âlimlerden bu Fâtıma'ya (803/1400) icâzet verenlerin isimlerini sayarak, kardeşi Âişe ile birlikte değil, sadece ona okuduğu kitab ve cüzlerin geniş bir listesini, ilgili isnadlar ve açıklamalarla bize sunar. Bunların sayısı 60 eseri bulmaktadır.74*

DiPNoTlar:


60* Zehebî, Tezkire. IV, 1328. Tarihu Dımaşk'ın son iki cildinde, bir rivâyeti veya şiiri bulunan ve ibâdetle meşhûr hanımların biyografileri vardır. İbn’Asâkir, burada, bazı kadın muhaddisleri tanıtmakta, bunlardan görüştüğü ve hadis semâ ettiği/yazdığı kişlere işâret etmektedir. O, semâının sahıh olduğunu belirttiği Emetü'l-Azîz'den bazı hadisleri yazmıştır. (LXIX, 241) Fâtıma bint Ali b. el-Huseyn'in evinde 526 senesinde ona bazı hadis cüzlerini okumuştur. (LXX, 34) SGr. ve âlim Melike bint DavGd, bütün hadislerinin rivâyeti için İbn' Asâkir'e icâzet vermiştir. (LXX, i27) Diğer hanım muhaddisler için bkz. LXIX, 45; LXIX, 167-168; LXIX, 190-191.
61* Kettânî, Abdülhayy b. Abdilkebîr, Fihrisü'l-Fehâris ve'l-Esbât’Beyrut, 1406/1986' II, 995. Silefî'nin kadın hocalarından bazılarının isimleri için bkz. Zehebî, Nübelâ, XXI, 9- i2. Silefî, Hatîce bint Ahmed (52611 i32)'in hocalarından rivâyet ettiği bütün hadisleri ona okumuştur. Meşhûr b. Hasen, s. 37. Lâmîa bint Sa'îd, Isbehân'da hadis dinlediği hanımlardan biridir. Silefî ona İbn Seleme'den icâzet yoluyla rivâyet ettiği Fevaid'i okumuştur. Silefî, el- Vecîz fi Zikrîl-Mücâz ve'l-Mücîz, Beyrut, 141 i/i 991, s. 157.
62* Münzirî'nin otuz küsur hanım hocasının isimlerini topluca görmek için bkz. Meşhûr b. Hasen, s. 39-44.
63* Münzirî, kendisine 595/1199 yılında icâzet veren Kerîme bint Abdilvehhâb (64111243) ile Dımaşk'ta ikinci defa görüşerek, ondan hadis semâ etmiştir. Bu hanımın altmış sene gibi uzun bir müddet hadis rivâyet ettiği bildirilir. Yine, uzun yıllar Dımaşk ve Kâhire'de hadis okutan Fâtıma bint Sa'd (60011203) da, Münzirî'ye icâzet veren hanımlardandır. Münzirî onu "çok ilim yaydı" cümlesiyle övmektedir. Meşhûr b. Hasen, s. 40-41.
96 AViFD Cil! XL/V (2003) Sayı]
64* M Beşşar’Avvâd Ma'ruf, ez-Zehebî ve Menhecühû Kitâbihi Tûrihî’l-islâm’Kâhire, 1976' s. 65.
65* Zehebî, Mu'cemü Şüyulhî’z-Zehebî’Beyrut, 1410/1990' s. 13.
66* Zehebî, Mu’cem, s. 176, 203, ayrıca bkz. s. 183. Zehebî, el-Huseyn b. ez-Zebîdî (631/1233)'den rivâyet nakleden birçok hanımdan da semâ etmiştir. Mucem'inde onlardan bir kısmının isimlerini topluca zikretmektedir. (s. 187)
67* Mesela kendisine icâzet veren Seyyide bint Mûsâ ile görüşmek için (Mısır'a) doğru yola çıkmış. Ancak 695 yılının Receb ayında Filistin'de iken bu hanım vefat etmişti.(s. 236) Zehebî, bir rivâyeti, üç ayrı şehirde üç ayrı hanıma okumuştur: Kudüs'te Zeynep bint Şükr'e, Mısır'da Zeynep bınt Süleyman'a ve Dımaşk'ta Hatîce bint Ganıme'ye. Bu üç hanım, o riviiyeti, İbnü'l-Leti diye meşhûr olan Ebü'l-Müneccâ Abdullah b. Ömer'den (635/1237) nakletmektedir. (s. 199)
68* Zehebî, Mu’cem, s. 181; Nübelâ, XXLIL, 233. Muhaddisler, kendisiyle görüşmek üzere Zeynep bint Ahmed b. Ömer için Beytü'l-Makdis'e (Kudüs'e) gitmişlerdir. Zamanındaki âbid kişilerden olan bu hanım, Mısır'da ve başka yerlerde hadis rivâyet etmiş ve bir müddet de Medîne'de bulunmuştur. Mu'cem s, 199. Şühde bint Ömer, Mısır, Dımaşk ve Halep'te
hadis rivâyet etmiş. nihayet doksan küsur yaşında iken 709 yılı içinde Halep'te vefat etmiştir. Mu’cem s. 240.
69* Sehâvî , MuhaMMed b. Abdirrahmân, el-Cevâhir ve'd-Dürer’Kâhire. 1406/1986' i. 135- 177.
70* İbn Hâcer. el-Mecma'u'l-Mücssis lîl-Mucemîl-Müfehris. Beyrut, 1413/1992, I, 572-587.
Kâhire'li ve Şam'lı pek çok meşhûr muhaddisin kendisine icâzet verdiği Sâre bint Ali (805/1402), Kâhire, Dımaşk ve Kudüs'te bulunmuş, 70 yaşından sonra Kâhire'de vefat etmiştir. Bu hanım, İbn Hâcer'in kızı Zeyn Hâtûn'a icâzet vermiştir. İbn Hâcer onunla görüşerek, kendisine beş kitab/cüz okumuştur. Müessis I, 610-615. İbn Hâcer, Meryem bint Ahmed'den (805/1402) kırktan fazla kitâbınleüzün rivâyet hakkını almıştır. Bunlar arasında, MuhaMMed b. Eslem'in Kitâbü'l-Erba'in'i de vardır. Ancak İbn Hâcer, ona bu kitâbın muhtevasını değil, sadece müellifıne ulaşan isnad zincirini okumuştur. (II, 559-571)
71* İbn Hâcer, Müessis. II, 389-434.
72* İbn Hâcer, Müessis. II, 431-434.
73* İbn Hâcer, Müessis, II, 350-357. İbn Hâcer, kızları başta olmak üzere hanım yakınlarının hadis tahsiline özen gösteren bir âlimdir. Ancak kızlarının çoğu erken vefat ettikleri için, hadis ilminde meşhûr olmamışlardır. Zeyn Hâtûn (833/1429), İbn Hâcer'in torunu diye meşhûr olan Yûsuf b. Şahın’in annesidir. Yûsuf, dedesinin kitablarına büyük önem verip, onların sonraki nesillere ulaşması için güzel hizmetler ifâ etmiştir. Abdülmün'ım, Şâkir Mahmûd. İbn Hâcer el-'Askalânî ve Dirâsetü Mûsânnafâtihi’Bağdat, 1978' ı. 96 vd.; Meşhûr b. Hasen, s. 126-129.
74* İbn Hâcer, Müessis. II, 368-388. Listede Hadis ilminîn bütün branşlarından kitablar mevcuttur. İbn Hâcer'in Fâtıma'ya okuduğu eserler arasında, Ali b. Hucr b. İyiis'ın rivâyetlerini ihtiva eden kitâbın ilk cüzü de vardır. Fâtıma onu, sekizi hanım olan 17 hocadan semâ etmiştir. Bu 17 kişinin tamamı, onu Ahmed b. Abdiddaim'den semâ etmiştir. (II, 375, 376)
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim8. Hicri sekizinci ve dokuzuncu asrın hanım muhaddisleri

İbn Hâcer, hicrî sekizinci asrın ricâli için yazdığı ed-Dürerü'l-Kâmine adlı eserinde, 170 tane kadın muhaddisin kısa biyografisini sunmuştur. O, bunların çoğunun derslerine katılmış veya kendilerinden icâzet temin etmiştir. Bu kadın muhaddislerin biyografıleri için, kaynak olarak daha çok mu'cem-meşyaha kitablarının kullanıldığı dikkat çekmektedir. Zira, genel tabakat/teracim kitablarında, çoğunlukla meşhûr olan kişilere yer verilirken, mu'cem-meşyaha kitablarının müellifleri, her hangi bir bilgi öğrendikleri şahısların tümünü -erkek olsun kadın olsun- zikretmeye önem vermişlerdir.75*
İbn Hâcer, 773-850/1311-1446 yılları arasında meydana gelen olaylar ve vefat eden âlimler için yazdığı Enbâü'l-Gumr bi Ebnaîl-’Umr adlı kitâbında ise, birçoğu yine kendi hocası olmak üzere, çok sayıda hanım
muhaddisi zikretmiştir.76* Bu iki kitabtaki hanım sayısı, hicrî sekizinci ve dokuzuncu asırlarda kadın muhaddis sayısının önemli ölçüde arttığını gösterir. Ayrıca, İbn Fehd (87l/1466)'in, 1100'den fazla hocasını zikrettiği Mu'cemü'ş-Şüyuh'unda, 130 tane kadın muhaddisin bulunması da buna delil sayılabilir. Sehavî (902/1496), dokuzuncu asır ricali için yazdığı kitâbın sonunda 1000'den fazla hanım ın kısa hal tercümesini vermiştir.77*
Bunların içinde, küçük yaşta iken ölen kız çocuklan ve Hiadis ilmiyle iştigali olmayanlar da vardır. Fakat bu sayı, hicrî dokuzuncu asırda hadis ile ilgilenen çok sayıda hanımın olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Sehavî, birçok kaynağı tarayarak, bu kadar çok sayıda hanımın -kısa da olsa- biyografisini
hazırlamıştır. Hicrî beşinci asırdan sonra, muhaddisler tarafından icâzetname usulü geniş bir şekilde kullanılmıştır. İlimle meşhûr bir aileye mensup kişiler, çok sayıda âlimden icâzet temin ederler.78*
Sehavî, biyografi sahibinin hocalarının isimlerini, büyük ölçüde gördüğü icâzetnamelerden nakleder çoğu yerde, bu icâzetnamelerin hangi tarihte yazıldığını da açıklar. Tabii, daha önce telif edilen kitablardan da yararlanmıştır.79*
Kitabtaki toplam sayıya göre az olmasına rağmen, kadın muhaddislerin bilhassa uzun ömürlü olanlarından, ihtilata (zihin fonksiyonlarının bozulması) maruz kalanlar görülmektedir. Sehavî, zaman zaman bunlara işâret etmektedir.80*
Süyûtî (911/1505), el-Müneccem fîl-Mu’cem adlı kitâbında, kendilerinden hadis semâ ettiği veya icâzet aldığı 150 kadar hocasını üç tabakaya ayırarak tanıtmaktadır. Bunlar arasında hanım hocaları da vardır. O, dördüncü tabakadaki küçük hocalarından hiç kimseyi bu kitâbına almamıştır. Onlar, Ebû Zür'a b. el-'Irak! (826/1422), İbnü'l-Cezerî (833/1429) ve el- Bürhan el-Halebî (841/1473)'nin talebeleri olan kişilerdir.81*
Hicri onuncu asırdan itibâren kadınların Hadis ilmine ilgileri oldukça azalmıştır. Çünkü bu asırdan itibâren yazılan biyografi kitablarında, kadın muhaddislerin sayısının bir düzineyi geçmediği görülmektedir.82*
Zamanımızda, ülkemizde ve diğer İslam ülkelerindeki ilahiyat fakültelerinde, sayıları az olsa da, Hadis alanında akademik çalışma yapan hanımlar vardır. Dolayısıyla, kadınların Hadis ilmine ilgisinin devam ettiğini söylememiz mümkündür. Ayrıca, önceki asırlarda, eser telif eden hemen-hemen hiç kadın muhaddis yokken, bugün Hadis ilmiyle iştigal eden hanımların, kendi telifleri olan akademik çalışmaları bulunmaktadır.

DiPNoTlar:


75* Emine MuhaMMed Cemâleddîn, "Terâcimü'l-Mufuıddisât fîl-’Asrı'l-Memlûki" s. 481-484. (Katar Üniversitesi, Sünnet ve Siret Araştırmaları Merkezi Der., sayı: 6, yıl: 1412/1992-3, s.469-490)
76* İbn Hâcer'in bu iki eserde geçen hanım hocalarından bir kısmının isimleri için bkz. Bolelli, s. 208-209, dn. 68.
77* Sehavi, ed-Dav'ü'l-Lâmî li Ehlîl-Karni’t-Tasî’Beyrut, ts.' XII, 2- 167.
78* Sehavi, bazı hanım muhaddisler için şu şekilde bir açıklamada bulunmaktadır: "Hadis ve rivâyetle meşhûr bir ailedendir. Dolayısıyla büyük ihtimalle önceki âlimlerden icâzet almış olmalıdır." (bkz. nr. 29,249,307)
79* Hocası İbn Hâcer'in Mu'cem'i ile Enbâsı, Takıyyüddîn el-Fâsî'nin'nin kitâbı –ki muhtemelen el-’Ikdü's-Semîn'idir- İbn Fehd'in Mu'cem ve Vefeyât'ı ile Makrîzî'nin’Ukûdu(=Dürerü’/-' Ukudi’/-Feride) -bilhassa vefat tarihleri hususunda- kullandığı başlıca kaynaklardır.
80* Mesela bkz. nr. 64, 108, 205, 702. Ribât, medrese gibi hayır kurumları inşa ettiren ve vakıfları olan hanımlar için bkz. nr. 621.639,913, Mekke'de el-Meğâni ve el-'Avâlim adlı iki dergahta şeyhlik yapan hanımlar için bkz. nr. 34, 38, 55 i.
81* Kettanî, Fihris, II, 594. Süyutî'nin hanım hocalarından bazıları için bkz. Bolelli, s. 209, dn. 70. M. Zihni Efendi, Meşâhiru'n-Nisâ’Istanbul, 1296/1879' adlı eserinde, Müneccem'de geçen hanım muhaddislere de yer vermektedir.
82* Meşhûr b. Hasen. s. 103.
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimB. Hanım Muhaddislerin Hadis ilmindeki Hizmet Alanları

1. Hadis ve Hadise Dair Eserlerin Rivâyeti:

Kadınlar, hicrî ilk üç asırda, hadislerin sonraki nesillere aktarılması hususunda, önemli bir görev yaptıkları gibi, üçüncü asırdan itibâren de hadise dair eserlerin rivâyeti işinde büyük hizmet îfâ etmişlerdir. Hadis kitablarının müelliflerine ulaşan muttasıl isnadlarla rivâyet edilmesi, hadisçilerce çok önemli görülmüştür. Özellikle de, bunun âlî isnadla olması, yani eserin müellifine en az sayıda ravî ile ulaşmak, onların arzu ettikleri bir husustur. Bu yüzden, daha çocuk yaşlarında iken hadis kitab ve cüzlerinin okunduğu derslerde hazır bulunan ve uzun ömürlü olan kişilerden, o eserlerin rivâyet hakkı elde edilmeye çalışılır. Hanım muhaddislerin bir çoğunun bu şekilde olduğu görülmektedir. Onların, biyografilerinde, müsnide (âlî isnada sahip), mu'ammere (uzun ömürlü) gibi vasıflarla zikredildikleri dikkat çeker.

İbn Nukta (629/1231), Takyîd adlı eserini, Hadis ilmi ile iştigal edenlerin müstağnı kalamayacağı meşhûr hadis kitablarını rivâyet edenlere hasretmiştir.83*
Önemli hadis kitablarının rivâyet hakkına sahip kişilerin tanıtıldığı bu kitâbın sonunda, 12 tane hanım muhaddise yer verilir.
Bunların her biri, semâ yoluyla bazı hadis kitablarının rivâyet hakkını elde etmişler; muhaddisler de, kıraat veya icâzet yoluyla bu hakkı kendilerinden devralmışlardır. İbn Nukta, onların bazıları ile görüşüp, sahip oldukları hadis malzemesinin rivâyet hakkını elde etmiştir. Mekke'de Kerîme bint Ahmed el-Merveziyye (463/1071), Buharî'nin Sahîh'ini Ebü'l-Heysem Küşmîhenîden rivâyet etmiştir. el-Hatîbü'l-Bağdâdî, Sahîhu' l-Buharî'yi ondan semâ edenler arasındadır.84*
Fâtıma bint Abdillah el-Cûzdâniyye (524/1130), İbn Rîze'den (MuhaMMed b. Abdillah) Tabarânînin büyük ve küçük Mu'cem'i ile Nu'aym b. Hammâd'ın Fiten'ini rivâyet etmiştir.85*
İsbehân'lı Afife bint Ahmed (606/1209), onları Fâtıma'dan, İbn Nukta da bunları ve başka eserleri Afife'den semâ etmiştir.86*
Neysabîir'lu Fâtıma bint Ali (532/1137), Abdülğafir b. MuhaMMed eı-Fârisîden Müslim'in Sahîlîinin tamamını, Hattabı'nin Garîbü'l-Hadîs'ini ve başka eserleri semâ etmiştir.87*
Ebü'l-' AHî el-' Attar'ın kızı' Atike (609/1212) ise, Ebîi Davfid'un Siiııen'iııi, Ebîi Bekr Hibetüllah b. el-Ferec'den dinlemiş ve onun tamamını Bağdat'ta rivâyet etmiştir.88*
Takıyyüddîn el-Fâsî (832/1428), İbn Nukta'nın kitâbına bir zeyil çalışması yapmıştır. O, İbn Nukta'nın esas aldığı kitablara bir çok yeni kitab eklemiş ve kendi zamanına kadar bu kitabların râvîleri olan kişileri ilave etmiştir.89*
Bu zeyil, vefat tarihleri h. 497-870 arasında olan toplam 1906 kişiyi kapsar. Hadis kitabları râvîsi olan 104 kadın, kitâbın sonunda tanıtılır. 90*
Rivâyet edilen eserler listesinde, hadis literatürünün değişik türlerinden kitablar mevcuttur. Fâsî, mucem türü eserlerden, İbn Nukta'nın zikretmediği bir çok kitâbın divısini toplamıştır. Muvatta'ın değişik nüshaları ile Kudâ'î'nin Müsnedü'ş Şihâb'ınl rivâyet eden kişiler onun ilaveleridir. Zikrettiği kişilerin hemen hepsi, rivâyet hakkına sahip oldukları kitabları ya semâ etmiştir veya okumuştur. Çok azı, rivâyet ettikleri kitabları semâ etmemiş olup, icâzet yoluyla almışlardır. Bazıları da, semâ ettikleri kitabların belli kisîmlarını kaçırdıkları için, o bölümleri icâzet tanki ile rivâyet etmişlerdir. Fâsî, henüz tahdıs yaşına ulaşmadan önce bazı kitabların okunduğu derslere katılan bir çok kişiyi eserine almadığını söylemektedir. Fâsîye göre, bazı kitabların ravîlerinin tamamını zikretmek imkansızdır. Özellikle Buharînin Sahîh'ini, Vezîre bint Ömer (716/1316) ve "Ebü'l-Abbâs el-Haccâr" diye bilinen Ahmed b. Ebî Tâlib (730/l329)'den dinleyenlerin sayısı oldukça çoktur. Bu iki âlim, Sahîhu'l-Buhûrî'yi, Dımaşk ve Kahire'de, talebelerine defalarca okumuştur.91*
'Acîbe bint Ebî Bekr (647/1249) muhtelif hocalardan önemli eserler rivâyet etmiştir.92*
Zeyneb bint Mekkı (688/1289), Ömer b. (MuhaMMed b.) Taberzed'den altı eser dinlemiştir.93*
94 sene yaşaması sebebiyle alı isnada sahip olduğu için "müsnidetü'd-dünyâ" ünvanı verilen Zeyneb bint el- Kemâl Ahmed (740/1339), hocalarından İcâzet yoluyla çok sayıda kitab ve âalî isnadlı cüz rivâyet etmiştir. Zamanındaki bir çok büyük muhaddis ondan semâ etmiştir.94*
Cüveyriye bint Ahmed (783/1381) değişik hocalarından pek çok kitab semâ etmiştir.95*
Fâtıma bint Ahmed (783/1381), Baba dedesi Radıyyüddîn et- Taberîden İbn Mâce hariç el-Kütübü’s-Sitte'yi, İbn Hıbbân'ın Sahîh'ini, Tirmizînin Şemâil'ini ve daha başka kitab ve cüzleri semâ etmiştir. Takıyyüddîn el-Fâsî, Medîne'de ikâmet ederken ondan Sekâfiyyât'ı dinlemiştir.96*
Böylece, Takyîd ve Zeyli, h. 9. asrın ortasına kadar, meşhûr hadis kitablarının ravîlerinden 2500'den fazla kişiyi bize tanıtmış olmaktadır. Kadınların sayısı, yüzden biraz fazladır. Erkeklerin sayısına oranla bu rakam oldukça az olmasına rağmen, hanımların hadis kitablarının rivâyeti işinde görevalmış olmalarını göstermesi açısından yeterlidir. Ayrıca onlar, hadise dair önemli eserlere âlî isnadla sahip oldukları için, büyük muhaddisler o kitabların rivâyet hakkını kışndilerinden almaya çalışmışlardır. Dolayısıyla bu hanımlar, kendilerindeli rivâyet eden çok sayıda meşhûr muhaddise hocalık yapmış olmaktadırlar.


DiPNoTlar:


83* Bu kitabların listesi için bkz. İbn Nukta, Ebu Bekr MuhaMMed b. Abdilğanî, eı-Takyîd li Ma'rifeti Ruviâtîs-Sünen ve'l-Mesânîd’Beyrut, 1408/1988' s. 26.
84* İbn Nukta, s. 499.
85* İbn Nukta. s. 497; Zehebî, Nübelâ, XIX. 504-505.
86* İbn Nukta, s. 500-501.
87* İbn Nukta, s. 498.
88* İbnNukta, s. 500. Kadınlar tarafından rivâyet edilen eserlerden bazıları şunlardır: Ebu’Avâne'nin MÜsned'i, Müsedded'in Müsned'i. Ebu Ya’lâ el-Mevsılî'nin Müsned'i. Ebu Bekr b. Lâl'ın Mekârimü'l-Ahlâk'ı ve EbU'l-Kâsım el-Kuşeyrînin Risale'si ile Mîrac'ı: (s. 497-501) Dımaşk ve Mısır'da Iıadis rivâyet eden Fâtıma bint Sa'd'den (600/1203) birçok muhaddis rivâyet almıştır. (s. 498-499; Zehebî, Nübelâ, XXi, 412-413) İsbehân'lı Âişe bint Ma'mer'den (60711210) İbn Nukta ve başkaları rivâyet etmişlerdir. İbn Nukta İsbehân'da ondan Ebu Ya’lâ el-Mevsılî'nin Müsned'ini ve bazı hadis cüzlerini semâ etmiştir. (s. 499; Zehebî. Nübelâ, XXI, 499-500) Muhaddisler. zamanının müsnidesi İsbehân'lı’Aynü'şŞems bint Ahmed es-Sekal'iyye'den (610/1213) semâı olan eserleri rivâyet etmişlerdir.
(Zehebî. Nübeta, XXII. 23 -24) Horasan' ın müsnidesi Neysâbur'lu Zeyneb bini Abdirrahmân’ın (615/1218) hocalarından semâ ve icâzet yoluyla aldığı rivyetleri. İbn Nukta, Birzalî, İbnü's-Salih gibi hadisçiler ondan nakletmişlerdir. İbn Nukta, s. 501; Zehebî. Nübelâ, XXII. 85-86.
89*Fâsî, MuhaMMed b. Ahmed, Zeylü't-Takyid fi Ruvatîs-Sünen ve'l-Mesanîd, Beyrut, 1410/1990. I, 31-32.
90* Fâsî, 11,357-397.
91* Fâsî, i,32-33.
92* Zehebî, Nübelâ, XXIII, 233; Fâsî, 11,383.
93* Tirmizî'nin Câmi’i, Ebû Davûd'un Sünen'i, İbnü'l-Mübârek'in Zühdü, Vakıdî'nin Meğazîsi, ez-Zübeyr b. Bekkâr'ın Kitâbü'n-Neseb'i ve el-Gaylâniyat. Ayrıca, Hanbel b. Adillah'tan Ahmed b. Hanbel'in Müsnedini, Ebü'l-Hasen el-Kerabîsî'den de İbnü's-Sünnî’nin’Amelü Yevm ve leyle'sini semâ etmiştir. Fâsî, II, 372.
94* İcâzet hocaları ve rivâyet ettiği eserlerden bir kısmının listesi için bkz. Fâsî, 11,366-367.
95* Fâsî, II, 361-362; krş. Veliyyüddîn el-’Irakî, Ahmed b. Abdirrahîm, ez-Zeyl’ale'l-’lber fi Haberi Men’Aber’Beyrut, 1409/1989' II, 512-514. Muhaddislerin kendisinden çok semâ ettiği Cüveyriye, diğer hocalarından daha başka eserler semâ etmiştir. veliyyüddîn, zikrettiği eserlerin tamamını ondan dinlediğini ifade etmektedir.
96* Fası, 11,384. Veliyyüddîn'c görc, biri Medîne'de, diğeri Mekkc'de, aynı yılda vefat etmiş olan "Fâtıma bint Ahmed" adlı iki ayrı hanım muhaddis vardır. Veliyyüddîn ikisinden de semâ etmiştir. (II, 526, 527) Veliyyüddîn'in zikrettiği diğer hanım muhaddisler için bkz. I, 60,65, 84,93, 115, 139, 166, 180, 199; II.318,332,399,511,512.
Aynı yılda (803/1400) vefat etmiş olan Fâtıma bint MuhaMMed et-Tenûhıyye ile Fâtıma bint MuhaMMed el- Makdisiyye çok sayıda hadis kitâbı ve cüzü rivâyet eden meşhûr hanım muhaddislerdendir. Fâsî, II. 389-390; 390-391.
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim2. Talebe ve Hoca olarak eğitim-öğretim faaliyetinde bulunma:

"Hadis ve hadise dair eserlerin rivâyeti", aslında, kişinin talebe ve hoca
olarak yerine getirdiği bir faaliyettir. Yani, bir rivâyeti alma ve aktarma
işinde, her zaman talebe-hoca münasebeti söz konusudur. Rivâyet hakkını
alan talebe, veren hoca konumundadır. Bu yüzden muhaddisler, en küçük bir bilgi öğrendikleri kişileri dahi hocaları olarak görürler. Hadis tahsili yapmak isteyen kişi, hadise dair eserleri zamanındaki güvenilir hocalardan okuyarak öğrenecek, daha sonra usulüne uygun olarak onları talebelerine aktaracaktır.
Kadın muhaddislerin eğitim-öğretim faaliyeti de bu şekildedir. Onların
çoğu, hadis ilmiyle tanınan bir aileye mensup oldukları için, Babaları ve
diğer akrabalarından bu konuda büyük yardım görmüşlerdir. Muhaddisler,
çocuklarına kendileri hadis okuttukları gibi; onları hadis derslerine götürmüşler ve dönemin âlimlerinden onlar için icâzet almışlardır. Kız çocukları, hadis kitablarının âlî isnadlı rivâyet hakkına sahip olmaları için, henüz yedisekiz, hatta üç-beş yaşlarında iken derslerde hazır bulundurulmuşlardır. Bu konuda pek çok örnek vardır. Kadın biyografılerini ihtiva eden herhangi bir ridl kitâbı karıştırılırsa, bir çoğunun küçük yaşlarda hadis derslerine götürüldüğü görülecektir .97*
Muhaddisler, hadis tahsili için yaptıkları seyahatlerde, kızlarını ve eşlerini de beraberlerinde götürmüşler; kimi hanımlar da değişik beldelere giderek hadis hocaları ile görüşmüş ve gittikleri yerlerde hadis rivâyet etmişlerdir.98*
Kadınlar da, erkekler gibi, semâ, kıraat, icâzet gibi eğitim-öğretim
usulleri ile hadis öğrenip-öğretmişlerdir. Yazma hadis kitablarının semâ
kayıtları, talebe veya hoca olarak, ilgili kitâbın okunduğu derslere katılmış
olan kadın isimlerini de ihtiva eder. İbnü'l-Buharî (690/1291)'nin Meşyaha'sında yer alan vesikalar, Şam'da bulunan Ömer camiinde ve Halep'te yapılan hadis derslerine katılan kalabalık öğrenci grubu içinde, birçok kadının mevcut olduğunu göstermektedir. Bu eserdeki bir belgeye göre, "Ümmü Abdillah" diye bilinen hanım muhaddis, Şam'da elli kişiden fazla talebeyi ihtiva eden bir sınıf ta 837/1433 yılında beş ders vermiştir.99*

Hanımlar, belli bir dönem hadis tahsili gördükten sonra, birikimlerini
talebelerine aktarmak için, evlerinde veya çeşitli müesseselerde hadis rivâyet etmişler, ders okutmuşlar ve icâzet vermişlerdir. Öyle ki, birçok meşhûr muhaddis bile, onlardan çeşitli hadis kitablarını okumuş veya
sahip oldukları eserlerin rivâyet hakkı için kendilerinden iciizet almıştır.

Kerîme bint Ahmed el-Merveziyye (463/1071), Buharî'nin Sahîh'ini okutma hususunda dönemin en salahiyetli hadis hocası olarak tanınır. el- Hatîbü'l-Bağdâdî ve el-Humeydî gibi pek çok meşhûr muhaddis bu kitâbı
ondan semâ etmiştir.100*
"Irak'ın müsnidesi" olarak bilinen, uzun ömürlü Şühde bint Ahmed (574/1178), âlî isnada sahip olmakla meşhûr olduğu için, İbn’Asâkir, Sem’ânî, İbnü'l-Cevzî gibi birçok muhaddis ondan okumuş ve icâzet almıştır. Onun Sahîhu'l-Buharî ve diğer hadis kitablarını okuttuğu
dersleri kalabalık bir talebe grubu tarafından takip edilmiştir.101*
Yine uzun ömürlü Vezîre bint Ömer (716/1316), Buharîlnin Sahîh'ini, el-Huseyn b. el- Mübârek ez-Zebîdî (631/1233)'den Dımaşk’ın Salihiyye bölgesindeki el- Câmi’îl-Muzafferî'de semâ etmiştir. Bu hanım, Sahîh başta olmak üzere çok sayıda hadis kitâbını rivâyet etmiş, kendisinden birçok muhaddis semâda bulunmuştur.102*
Bu üç hanım muhaddis -yani Kerîme, ŞÜhde ve Vezıre- bilhassa Buharî'nin Sahîh'ini rivâyet hususunda gerçekten önemli simalardır.
Dönemlerinde birçok muhaddis, onlardan bu eserin rivâyet hakkını
alabilmek için âdeta yarış etmişlerdir.103* Hanım muhaddisler, talebe veya hoca olarak; evlerde, ribâtlarda, camiierde ve daru'l-hadfslerdeki ilim meclislerinde, erkek meslektaşlarıyla birlikte, hadis eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.104*

DiPNoTlar:


97* İbnü'l-Buharî'nin torunu Sittü'l-'Arab bint MuhaMMed (767/1365), dedesinin hadis derslerinde hazır bulunmuştur. Bu sayede çok sayıda hadis ve eserin rivâyet hakkına sahip olarak, onları öğrencilerine rivâyet etmiştir. Büyük muhaddisler ve hadis talebeleri, ondan semâ ederek, bu rivâyetleri yaymışlardır. Veliyyüddîn, I. 199; Fâsî, II, 374-375.
Kadınların Hadis Jlmine Katkıları 103
98* Örneğin, Neysabilr'lu Cumu'a bint Ahmed, Bağdat'a gelip birçok âlimden hadis rivâyet etmiştir. Târîhu Bağdâd, XLV, 442-3, 444. Ebil Sa'id, kızı Ümmü'r-Rıda Razîye'yi Irak'a götürüp, oradaki âlimlerden hadis semâ ettirmiştir. Bu hanım, İsferayin, Sava ve başka şehirlerdeki muhaddislerden de hadis semâ etmiştir. Meşhûr muhaddis Ebü'l-Fadl MuhaMMed b. Tâhir el-Makdisînin kızı Dav'ü'n-Nehar, Hemezân, Rey ve başka şehirlerdeki muhaddislerden semâ etmiştir. Sem'ânî, ondan Hemezân'da birkaç varaklık hadis dinlemiştir. Sem'ânî, Tahbir, II, 407,419.
99* Sıddîkî, MuhaMMed Zübeyr, Hadis Edebiyatı Tarihi’trc. Y. Ziya Kavakçı, İstanbul 1966' s.137.
100* Zehebî, Nübelâ, XVIII, 233-234; Sıddîkî, s. 132.
101* Zehebî,Nübelâ, XX, 542-543; Sıddîkî, s. 132-133.
102* Fâsî, II, 397.
l03* Fâtıma bint MuhaMMed (5:.911 144), Zeyneb bint Abdirrahmân (61511218) ve Âişe bint MuhaMMed b. Abdilhadî (81611413) de, dönemlerinde. Buharînin Sahih'ini rivâyet etmekle meşhûrdurlar. İbn Nukta, s. 498, 501; Fâsî. II, 381.
104* Bazı örnekler için bkz. Fâsî, 11,359.371,380; Sıddîkî. s. 136.
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim3. Eser Telifi:

Hanım muhaddisler, daha çok, hadis ve kitab rivâyeti ile meşgul olmuşlar, eser telifi ile fazla ilgilenmemişlerdir. İçlerinde herhangi bir eseri olan çok az hanım vardır. Bu eserler de, onların adına talebeleri tarafından hazırlanan cüz ve meşyaha türü kitablardır. Bilindiği gibi, muhaddislerin, "hocalarının rivâyeti olan hadisleri ve onların hocalarını ihtiva eden kitablar
hazırlama" âdeti vardır. Ban hadisçiler, hanım hocaları için de, bu şekilde eserler hazırlamıştır. Sonra, onlara okumak suretiyle, bu cüzlerin ve meşyahaların rivâyeti için, kendilerinden icâzet almışlardır. Kadınlar, daha çok, hadis kitablarının âlî isnadlarını elde edip, onları talebelerine okutma ve idizet verme işine önem vermişlerdir. Bu yüzden, eser müellifi olan yüzlerce muhaddis arasında, hanım isimlerine nadiren rastladığımızı özellikle belirtmek isteriz.


ResimSonuç:

Kadınlar, sahâbe neslinden itibâren, Hz. Peygamber'in hadislerinin muhafazası ve neşri hususunda, erkeklerle birlikte önemli bir rol üstlenmişlerdir. Sahâbe ve tabiîn nesillerinden, sayıları azımsanmayacak ölçüde kadın ravî bulunmaktadır. Üstelik bunların bir kısmı, Tefsir, Hadis ve Fıkıh gibi dilli ilimIerde büyük âlimkrdir. Bu ilimlerle ilgili meselelerde, kendilerine müracaat edilmekte ve söyledikleri kabul edilmektedir. Hicrî ilk asırda, saha be ve tabiîn neslinden bir çok hanım, hadisleri rivâyet ederek, yazarak-yazdırarak, kendilerine sorulan hususlara cevap vererek, yanlış bilinen ve aktarılan hususları düzelterek, Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellem sünnetinin sonraki nesillere intikalinde, erkeklerle birlikte üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye çalışmışlardır. Onların büyük çoğunluğu, hadis rivâyetinde sika/güvenilir kişiler olarak kabul edilmektedir. Çok azı, kendilerinden sadece bir kişi rivâyet ettiği için, "kim olduğu bilinmiyor" şeklinde bir tenkide maruz kalmıştır.
Hicrî ikinci asrın ortalarından itibâren, muhtelif şehirlerdeki âlimler tarafından, telif çalışmalarının yapıldığı bilinmektedir. Bu çalışmaların neticesinde, rivâyetlerin büyük çoğunluğu kitablarda toplanmıştır. Hadislerin tasnif ve değerlendirme çalışmalarının, üçüncü asrın sonuna kadar sürdüğü kabul edilir. Bu dönemde, hadis ile iştigal eden kadın sayısı, bir hayli düşüktür ve içlerinde kitab telif eden kimse yoktur. Üçüncü asrın meşhûr muhaddislerinin, hanım hocalardan çok az rivâyet etmiş olması, kanaatimizce buna bağlanabilir. Her nedense, kadınların, telif-tasnif döneminde, hadis çalışmalarına pek fazla katılmadıkları anlaşılmaktadır.
Dördüncü hicrî asırdan itibâren, hadislerin rivâyetiyle birlikte, hadis kitablarının ve cüzlerinin rivâyet edilmeye başlaması, hanımların tekrar Hadis ilmine rağbet etmelerine sebep olmuştur. Bu rağbet, sonraki asırlarda artarak devam etmiş ve hadis ile iştigal eden hanım sayısı yükselmiştir. Bu durum, onuncu asra kadar sürmüş, daha sonra sayı tekrar düşmeye başlamıştır.
Günümüzde, hanımların Hadis ilmiyle ilgisi, bildiğimiz kadarıyla, daha çok akademik çalışma yapma şeklindedir. Sayıları da, her zaman olduğu gibi, erkeklere oranla oldukça azdır.
Bu makalemizde ulaştığımız başlıca sonuç; kadınların, özellikle hicrî beşinci-onuncu asırlar arasında, Hadis ilmine çok ilgi göstermiş olmaları hususudur. Onların bu dönemdeki hizmetlerini; "hadis ve hadise dair eserlerin rivâyeti", "talebe veya hoca olarak eğitim-öğretim faaliyetinde bulunma" ve "eser telifi" başlıkları altında incelemeye çalıştık. Bu dönemdeki hanım muhaddisler hakkında bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyoruz.
Hanım muhaddislerin büyük çoğunluğu, Hadis ilmiyle meşhûr olan ailelere mensuptur. Muhaddisler, eşlerini, kızlarını ve diğer kadın akrabalarını, bu ilme teşvik etmişlerdir. Seyahatlerinde, onları yanlarında götürerek, âlimlerin derslerini dinlemelerini ve onlardan icâzet almalarını sağlamışlardır.
Hatta, âlî isnada sahip olmalarını temin için, daha küçük çocuk iken, muhaddislerin derslerine götürerek, semâ yoluyla okunan kitâbın rivâyet hakkını aldırmışlardır. Dolayısıyla, hanım muhaddisler bu yönlerden şanslı sayılabilirler.
Muhaddisler, kitabıara âlî isnadla sahip olmayı gerçekten çok isterler. Temyiz çağından önceki semâyı dikkate almadığını söyleyenler olsa da, çocukların küçük yaşlardan itibâren âlî isnad temini için, hadis derslerinde
bulundurulması âdeti yaygındır. KüçÜk yaşlarda hadis kitablarının okunduğu derslerde hazır bulunan kız çocuklarının isimleri semâ kayıtlarına geçer. Bunlardan uzun ömürlü olanlar, daha sonra, bu kitabları âlî isnadları ile rivâyet ettikleri için, muhaddisler onlardan semâ veya icâzet yoluyla o eserlerin rivâyet hakkını almaya çalışmışlardır. Kadın muhaddislerin bir çoğunun uzun ömürlü olması dikkat çekicidir.
Belki de muhaddisler, âlî isnada büyük önem verdikleri için, uzun ömürlü olan hanım hocalardan semâ etmeye veya icâzet almaya çalıştıkları için, kaynaklarda onların adları zikredilmiştir. Yaşlı insanların zihin fonksiyonlarında genellikle zayıflama görüldüğü bilinir. Ancak uzun ömürlü hanım muhaddislerden, bu duruma düştüğü bildirilenlerin sayısı, genele nispetle oldukça azdır. Muhaddisler, uzun ömürlü hanım hocalardan, semâ veya icâzet yoluyla, hadis kitablarının rivâyet hakkını almak için, âdeta yarış etmekteler ve bununla övünmektedirler. Bu asırlarda, eğitim-öğretimde yaygın olarak icâzet yöntemi kullanılmaktadır.
Kadın talebe ve hocalar için, bu yöntemin daha çok kullanılacağı açıktır. Muhaddisler, henüz çocuk yaşta veya tahsil çağında olan kızlarına, dönemin meşhûr âlimlerinden icâzet alırlar. Aynı şekilde, meşhûr muhaddislerin de, kendilerinden icâzet aldıkları birçok hanım hocaları vardır. Derste hazır bulunup, okunan kitâbın rivâyet hakkını semâ yoluyla
almak, elbette daha üstün bir yöntemdir. Ancak bu, her zaman mümkün olmaz. O zaman, eserin rivâyet hakkına sahip olan muhaddis, talebelerine bu hakkı yazılı bir izinle devredebilir. İki tarafın da ehil olması şartıyla icâzet yöntemi, ilim alış-verişini kolaylaştırması açısından faydalıdır. Kanaatimizce muhaddisler, kitablardan "müelliflerine ulaşan bir isnadla istifade etme"nin gerekliliğine inandıkları için, icâzet yöntemine çokça baş vurmak zorunda kalmışlardır.
Bugünkü eğitim-öğretim yöntemleri açısından baktığımızda, "henüz okunanı anlayacak yaşta olmayan çocukların hadis derslerine getirilmesi, ileri derecede yaşlı insanların hadis kitablarını talebelerine rivâyet etmesi ve icâzet yönteminîn geniş bir şekilde kullanılması" gibi hususların, bir çok yönden tenkide açık olduğunu söyleyebiliriz. Ama, bunların, birkaç asır
boyunca hadisçiler tarafından kullanıldığı ve bir ölçüde ilmî canlılığı sağladığı da bir gerçektir. Öyle ki, arkadaş olan muhaddisler, memleketlerinde bulunan hadis hocalarından icâzet alarak, birbirlerine gönderme hususunda anlaşıyorlardı. Beldelerindeki muhaddislerle ilgili malumatı yazarak arkadaşlarına gönderme âdeti, hadisçiler arasında oldukça yaygındı. Böylece, özellikle biyografik malumat konusunda, muhaddisler arasında güçlü bir bilgi akışı sağlanmış oluyordu.
Kadınların, talebe veya hoca olarak, hadis eğitim-öğretimi faaliyetinde önemli bir rol üstlendiğini görmekteyiz. Bir müddet, değişik hocaların derslerini dinleyerek veya icâzet alarak, hadis tahsilini tamamladıktan sonra, sahip oldukları birikimi talebelerine aktarmışlardır. Hadis ilminîn değişik branşlarındaki birçok kitab; evlerde, dimilerde, ribâtlarda yapılan derslerde, hanım muhaddisler tarafından okunmuş ve okutulmuştur. Önemli hadis kitablarını rivâyet eden onlarca hanım muhaddis vardır. Birçok meşhûr muhaddis, derslerine devam ederek, onlardan bu eserlerin rivâyet hakkını almıştır. Hadisçilerin, talebe veya hoca olarak birbirlerinden karşılıklı istifade etmeleri, ömür boyu sürer. Zira herkes, sahip olduğu bilgiyi başkasına aktarır.
Kadınların, hadis kitablarının sonraki nesillere asıllarına uygun şekilde nakledilmesinde büyük hizmetleri olmuştur. Hocalarından semâ veya icâzet yoluyla devraldıkları sağlam nüshaları, yine aynı yollarla talebelerine aktarmışlardır. Böylece hanım muhaddisler, kültür mirasımızın naklinde önemli bir görev ifa etmiş olmaktadırlar. Ancak onlar, eser telifi işiyle fazla
ilgilenmemişlerdir. Sadece, bir çoğu talebeleri tarafından derlenmiş olan, sahip oldukları rivâyetlerin ve hocalarının söz konusu edildiği cüz ve mu’cem-meşyaha türü çal'ışmaları vardır.

Netice olarak, kadınların Hadis ilmine yaptıkları en büyük katkının; "ilk üç asırda hadisleri, sonraki asırlarda ise hadise dair eserleri rivâyet etmek, bunun için talebelerine hadis okutup icâzet vermek" şeklinde olduğunu
söylememiz, doğru bir tespit olacaktır.
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: Kadınların Hadis İlmine Katkıları

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimEk: Kadın muhaddislerin ciiz, mu’cem- meşyaha türü eserleri:

Bîbâ (Bîbî) bint Abdissamed (477/1084), İbn Ebi Şüreyh (Abdurrahmân b. Ahmed)'in rivâyetlerini ihtiva eden cüzü ondan rivâyet etmiştir. Daha sonra bu cüz, Cüz'ü Bîbâ (Bîbî) diye meşhûr olmuştur. Çünkü birçok muhaddis, onu Bîbâ'dan rivâyet etmektedir.105*
Ebu AbdiHah İbn Bakuye, Ebu Ali ed-Dekkak'ın kızı Fâtıma için bir Fevâid tahriç etmiştir. 106*
"İbnü'l- Ahdar" diye bilinen Abdülazîz b. Mahmûd, Şühde bint Ahmed (574/11 78)'in hocaları için bir Meşya hazırlamıştır.107*
Meşhûr muhaddis Silefî (576/1180)'nin, içlerinde Lamîa bint Sa'îd'in de bulunduğu bir grup hocasından naklettiği rivâyetleri ihtiva eden bir cüzü vardır. Bu cüz, bazen Cüz'ü Lâmîa ve Men Meahâ şeklinde zikredilir.108*
İsbehân'ın müsnidesi, Afîfe bint Ahmed el-Farkâniyye (606/1209)'nin Meşyaha' sı vardır.109*
Münzûrî, hocası Ebü'l-Hasen el-Makdisînin (611/1214) kız kardeşi Hatîce (618/1221) için, ona icâzet veren bir grup hocasının rivâyetlerden oluşan bir cüz hazırlamış, sonra bu cüzü kendisinden semâ etmek suretiyle rivâyet etmiştir.110*
Şam'ın müsnidesi, uzun ömürlü, talebeye rivâyetten hiç usanmayan Kerîme bint Abdivehhâb (641/1243)'ın âlî isnadlı hadislerinin toplandığı ’Avâlî'si vardır. Zekiyyüddîn el-Birzâlî'nin onun için hazırladığı sekiz cüzlük Meşyaha'sını Zehebî semâ etmiştir.111*
Âlî isnad bakımından zamanının tek kişisi olan Bağdad'lî Acîbe bint Ebî Bekr MuhaMMed (647/1249) için on cüzlük bir Meşyaha hazırlanmıştır.112*
Ebu Bekr b. Eyyûb'un kızı Mü'nise Hâtûn (693/1294)'un hocalarından icâzet yoluyla rivâyet ettiği hadislerden, senetlerinde yedi ve sekiz râvî bulunanları, Ebü'l-Abbas Ahmed b. MuhaMMed b. ez-Zahîrî tahriç etmiştir. Mü'nise Hâtûn, bu kitâbı h. 692 yılının Ramazan ayında Kâhire'de Zümrüd sarayındaki evinde rivâyet etmiştir. 113*
Takıyyüddîn İbn’Arram (MuhaMMed b. Ahmed), hanım muhaddislerden Vecîhe bint Ali el-İskenderâniyye'nin (732/1332) hocaları için bir Meşyaha hazırlamıştır. İbn’Arram'dan önce, İbn Rafî de, bu Vecîhe için bir Meşyaha yazmıştır.114*
Zeyneb bint Yahyâ (735/1334)'nın Meşyaha'sı vardır.115*
Âişe bint MuhaMMed el-Harrâniyye (736/1335)'nin Meşaha'sı vardır.116*
Alemüddîn el-Birzali (el-Kâsım b. MuhaMMed), hocası Zeyneb bint el-Kemâl (740/1339)'in rivâyetlerinden muvafakat şeklindeki isnadlarla nakledilenleri tahriç etmiştir. Bu çalışma, Muvafakatü Zeyneb bint el-Kemâl şeklinde meşhûr olup, rivâyet edilmiştir.117*
MuhaMMed b. Yahyâ ise, iki büyük cüz hacminde bu Zeyneb'in Meşyaha' sını hazırlamıştır.118*
Fâtıma bint el-'Izz İbrahim (747/1346)'in bir talebesi tarafından hazırlanan Meşaha'sı vardır.119*
Zeynep bint İsmâil'in (750/1349) de bir Meşyaha'sı vardır.120*
er- Reşid el-' Attar (Yahyâ b. Ali), Emetullah (Meryem) bint Ebîl-Kâsım Abdirrahmân (758/1357)'ın hocalarından icâzet yoluyla rivâyet ettiği hadisleri bir cüzde toplamıştır. Bu cüz, Meşyahatü Emetullah ismiyle de zikredilir .121*
Halîl b. MuhaMMed, Sittü'l-Kudat bint Abdilvehhâb (80111398)'ın hocalarından rivâyet ettiği hadislerden kırk hadis ve Sittü'l-Küll bint ez-Zeyn Ahmed (803/1400)'in hadislerinden bir cüz oluşturmuştur.122*
İbn Hâcer, hocalarından Meryem bint Ahmed (805/1402)'in hocaları ve onlardan naklettiği rivâyetler için bir Mu’cem telif etmiştir. O, el-Meşyahatü'l-Basime lîl-Kıbtlbî ve Fâtıma adlı eserinde ise, hocalarından Abdurrahmân b. Ömer el-Kıbâbi (838/1434 ) ile Fâtıma bint Halîl'in (838/1434) hocalarını ve onlardan aldıkları rivâyetleri işlemiştir.l23*
Seyyide bint Mûsâ el- Maraniyye'nin iki cüzlük bir Meşyaha'sı vardır.124*
Esmâ bint Ahmed'in bazı hocalarından naklettiği rivâyetler bir araya toplanmıştır.125*
Âişe bint MuhaMMed b. Abdilhadi (816/1413)'nin Meşyaha'sı vardır.126*
Halîl b. Ahmed, Sittü'l-Ehl (Hasene) bint et-Taberî'nin hocaları için bir Meşyaha hazırlamıştır.127*
en-Necm İbn Fehd, Zeynep bint Abdillah (861/1457)'ın hocaları için el-Fevâiidü'l-Haşimiyye adında bir Meşyaha derlemiş, Zeynep bunu ve başka kitabları rivâyet etmiştir.l28*
Esmâ bint el-Mihranî (867/1462)'nin hocaları için iki âlim Meşyaha hazırlamıştır: el-Kutb el- Haydarî ve İbnü'l-Lebîidî. Haydarî, bu Meşyaha'da onun 18 hocasından naklettiği 30 hadisi toplamıştır. İbnü'l-Lebûdî, Meşyaha'sını bitirmeden bu hanım vefat etmiştir.129*

DiPNoTlar:


105* Zehebî, Nübelâ, XVIII, 403-404; İbn Hâcer, Müessis, ı. 119, 272; Il, 152. Bu cüz, Kuveyt'te 1406'da basılmıştır
106* Sarîfînî , s. 459.
107* İbn Hâcer, Müessis, I, 144; Kettânî, Fihris, II, 655. Zehebî, bunu semâ etmiştir. Nübelâ, XX, 542.
108* İbn Hâcer, Müessis, 11,20.
109* İbn Hâcer, Müessis, I, 347.’Afife için bkz. Zehebî, Nübelâ. XXI, 481-483.
110* Meşhûr b. Hasen, s. 40.
111* Zehebî, Nübelâ, XXIII. 92-93; İbn Hâcer, Müessis, II,418.
112* Zehebî, Nübelâ, XXIII, 232-233; Kettânî, Fihris, II,653.
113* Fası, II, 395. İbn Hâcer, Sümaniyyat Mü'nise Hâtûn ve Mâ Meahâ adıyla zikreder. Müessis, II,495,553.
114* İbn Hâcer, Müessis, II,492,639; Kettanı, Fihris. II,654.
115* İbn Hâcer, Müessis, I. 493; Kettanî, Fihris. II,654.
116* İbn Hâcer, Müessis, II,347; Kettânî, Fihris, II,654.
1I7* İbn Hâcer, Müessis, I, 237, 566, 588; II, 232, 270, 322, 347. 544. Bu cüzün, Ehâdisü Muvafakat ’Avâlî Bintîl-Kemâl adıyla yazma nüshası için bkz. el-Fihrisü'ş-Şamil lît-Türasîl-Arabî ve'l-İslamî Amman, 141111991' I. 48. liK İbn Hâcer, Müessis, II, 347.
119* İbn Hâcer, Müessis, II, 503; KetTânî, Fihris, 11,654.
120* KetTânî, Fihris, II,654.
121* İbn Hâcer, Müessis, II, 71; Kettânî, Filıris, II, 653. Yirmi dört riviiyeti ihtiva eden cüz, Mecdî es-Seyyid'in tahkiki ile, Müsnedü Emetillah Meryem bint Abdirrahmân el- Hanbeliyye adıyla basılmıştır. (Kâhire, 1409)
122* İbn Hâcer, Müessis, I,616,617.
123* Abdülmün'ım, I. 494-497. Hem Kîbâbî hem de Fâtıma'nın hocası olanların sayısı 52, sadece Kîbâbî 'nin hocası olanların sayısı 84, sadece Fâtıma'nın hocası olanların sayısı ise30'dur.
124* İbn Hâcer, Müessis. II,210; Kettânî, Fihris. II,653.
125* Hâcer, Müessis, II,420.
126* Kettânî, Fihris, II,653.
127* Kettani, Fihris, ll, 655.
128* Sehâvî, ed-Davü'l-Lâmî, XII, 43, nr. 251; Kettani, Fihris, 11,653.
129* Sehâvî, ed-Davü'l-Lâmî, XII, 6; Kettânî, Fihris, II,652-653. Bu Esmâ bint el-Mihrânînin (el-Hemdânî?) Sebet'i vardır. Kutbuddin el-Haydarî (MuhaMMed b. MuhaMMed), ondan 30 hadis seçerek bir cüz oluşiurmuştur. Bu çalışmanın, Cüz' fihi selâsûne hadîsen muvâfakât ve ebdâl ve’avâli min Sebeti Esmâ bint el- Hemdânî adıyla yazma nüshasının bulunduğu bildirilmektedir. d-Fihrisü'ş-Şâmil, I,468,629.
Resim
Cevapla

“İslamda Kadın” sayfasına dön