Ey kADın!

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Ey kADın!

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim


Ey kADın!

NUR-ye


Kafan hep dolu,
GÖZün-gÖNlün hep DIŞarda,
İÇ/DIŞınsa hep Çıfıt çarşısı!
çıfıt çarşısı;herseyin karmakarışık dağınık durumda bulunduğu yerleri tanımlamak için kullanılan söz..
Nasılda arap saçı gibi karmakarışıksın.
ÇÖZülmesi/anlaşılması ZOR yaratıksın!.
ÂMMa en güzelde yaratılmışsın!
Unutma ki; HAYAL, HAKİKÂTın elbisesidir...


YAPtığını / TAPtığını BİL! Kendini DERle/TOPla!..
Beden- Nefis ve KALBin de kini; BİLdirecek, BULduracak, OLduracak ve YAŞAtacak,
İŞİnin EHL-i bir KÂMİL Hasbî Hizmetçi-nin hİZmetine Muhtaç - Mecbur - Me’mur ve Mahkum Olduğunu ÂNla!

Resim---Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) : "Bana, (dünyanızdan) koku ve kadın sevdirildi. Gözümün nuru ise namazda kılındı." buyurdular [Nesâî, İşretu'n-Nisâ 1, (7, 61).]

SEVdirilişinin kadir ve kıymetini BİL!..

Ahlâklarıyla, hayâlarıyla, edebleriyle, bilgileriyle, görgüleriyle, cesaretleriyle, yüreklilikleriyle, şerefleriyle, haysiyetleriyle, sadakatlarıyla, samimiyetlerinin ihlaslarıyla ve sürekli sabırlı oluşlarıyla örnek aldığımız Haticetü’l- Kübrâ ve Fatıma tü’z- Zehrâ ANAlarımızın büründekleri ÖRTü hürmetine ELleri üzerimizde olsun da, KENDİMİZİ BİLELİM SÜTlerini BİZe HELÂL etsinler! إِن شَاء اللَّهُ

Tasavvuf ANAyasasında EHLine: «kendini bilene babasının KANı HELÂL, kendini bilmeyene anasının SÜTü HARAM» hep denir ya!

Sevgili dostlar, Kul İhvÂNi Hocamızın üzerinde sıklıkla durduğu Âyet-i KERİMeler, Hadis-i ŞERîFeler ve SÖZler var!.
Gözümüze sokmaya çalıştığı, GÖRmemiz için ifâdelere vurgular yaparak, sıklıkla kullanmakta.

Maalesef ki, GÖZümün önünden çekilmeyi başaramadığım için zorluklar yaşıyorum.
KÖR gÖZüm GÖRemiyor!

Resim---SEVgili Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsini Bilen, RABBini BİLir”” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)


Resim---İlmullah Şehrinin EDEB Kapısı İmam Ali Keremullahi veche Efendimizin '' GÖRmediğim RaBBa tapmam'' sözü üzerinde çokkk düşünülmesi gereken bir mevzudur.

PÎRimİZ BAKmak(Basar) ve GÖRmek(Basîret) arasındaki farkıda ifâde buyurmaktadır..
BASAR kafa gözü ile sadece BAKarız, zâten hep bakmakta değil miyiz?.
Kafa gözü ile baktığımız da bakar geçeriz sürekli SeBBaha rakslarına!

Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş-RAKSı hep sürecek, her AN yeniden Yaratılarak ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse "Yusebbuhu" Zikr-i Dâimindeyiz inşae ALLAH..


Zikr-i Dâim'ini AKILlarımız ANlamadığı için, bütün OLup bitenler tekrar olanlar, hep vardır ve olağandır. Güneş doğar çekilir gece olur. Yağmur yağar, rüzgar eser, Ne Niçin , Nasıl, Neden, Niye Nerden Nereye AKLımıza bile gelmez bakıp geçtiğimiz için.


Zikr-i dâim, Fikr-i dâim, Şükr-ü dâim ve Sabr-ı dâim köşelerini TUTamadığımızdan; ''KİM!'' diye sormak HaDDimize mi?

TAKLİDi çok sevdiği için, AKLın DÜŞünmeye zorlanması en ZOR-İŞtir.

Öyleyse bizde YAPtığını / TAPtığını BİLerek AKILlı Olmak zorundayız ki, ne kadar boş ve avare işlerle meşguluz ANLAyaBİLelim!..

Hani Nilufer söyler, hatırlarsınız;
SEVmek için YARATILMIŞım,
KALBler hep bomboş NİYE?
SEVmek ACI, gerçek ACI!..


DİNlerken; ''GÖZlerindeki YAŞlar niye?'' diyor İÇim!

Kabul günleri, Çarşı-Pazar sadece oyalanma,
AKLı BAŞa alma zamanı
''İPsizlere KANıp da İPin UCUnu koyVERmeyesin!'' diyor SEVgili kul İhvÂNi Hocam!

AKILOL-> ''KUŞlardan dÖRdünü TUT! onları kendine çevirmeye çalış, iyice tanıdıktan sonra(KESip), her dAĞın BAŞına birer parça dağıt! Sonrada onları çAĞIr koşa koşa sana gelecekler! ALLAH gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. '' buyruluyor.

Ey KADın Kimlik/Kişiliğinin, Nicelik ve Niteliğini ÂNlamak istiyorsan;
Bohçanın dÖRt UCunu toplayıp bir araya getirmeye çalış!.
Birini kaçırırsan İÇindeki maksat dökülür, UNutma!..

4 ÂLEMin KuŞu, İBRAHİMî ŞEHRe girilince TUTulur.
Sende İBRAHİMÎ OL -> TUT ki NUR-yi-ye-SÎN!..


Resim---'' Ve iz kâle ibrâhîmu rabbî erinî keyfe tuhyil mevtâ kâle e ve lem tu’min kâle belâ ve lâkin li yatmainne kalbî kâle fe huz erbeaten minet tayri fe surhunne ileyke summec’al alâ kulli cebelin minhunne cuz’en summed’uhunne ye’tîneke sa’yâ(sa’yen), va’lem ennallâhe azîzun hakîm(hakîmun).: Bir zamanlar İbrahim de: «Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!» demişti. Allah: «İnanmadın mı ki?» buyurdu. İbrahim: «İnandım, fakat kalbim iyice yatışsın diye istiyorum.» dedi. Allah buyurdu ki: «Öyle ise kuşlardan dördünü tut da onları kendine çevir, iyice tanıdıktan sonra (kesip) her dağın başına onlardan birer parça dağıt, sonra da onları çağır, koşa koşa sana gelecekler ve bil ki, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.»
(Bakara 2/260)

4 X7 = 28 peygamber aleyhi’s-Selâm’ların şehirlerine girince kendi kaderince aşama aşama YAŞAyınca göreceksin ki kemâlâtın ASLı astarı bu değil midir?
MuhaMMedî MeLÂmet’te; ''YAŞAnmayan yalan!" Değil midir?

Kur’ÂN-ı Kerim’de okuduğun 28 peygamber aleyhi’s-Selâm’ın kıssaları yoksa bir masal gibi gelecek. Uyuyup kalacaksın. Uyuyup kalan DUYamayacaktır değil mi?!


Arap saçına dönmüş AKILlarımızın, Kur'ÂN-ı Kerîm'in KEREM Tarağıyla TARAnmasına ve Hadis-i ŞERİFleri ile ÖRülmesine ihtiyacı vardır.
AKLen-nAKLen TAHKİKe geçip YAŞAyabilmesi, MuhaMMedi GAYRET gerektirmektedir ki OMuza yüklenmiş 2 EMANETe SAHİB ÇIKılaBİLinsin. ''SAHİB çıkan, SAHİBlenilecektir.'' buyrulmaktadır ki, ASHAB-ı MuhaMMed aleyhisselâm da bunlardır!..

Resim---Zeyd b. Erkam (r.a) anlatıyor: “Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Mekke ile Medine arasında Hummen denilen suyun başında bir hutbe verdi. Allah’a hamd, sena ve zikirden sonra şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Dikkat ediniz; ben bir beşerim. Rabbimin ölüm elçisinin gelmesi ve benim ona icabet edip aranızdan gitmem yakındır. Sizlere hukuku ağır iki kıymetli emanet bırakıyorum. Birincisi Allah’ın Kitabı’dır. Onda nur ve hidayet vardır. Allah’ın Kitabına sımsıkı sarılın. Onunla meşgul olun, onu öğrenin, öğretin; hükümlerini anlayın. İkinci emanet Ehl-i beytimdir. Ehl-i Beytim hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım. Ehl-i Beytim hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım. Ehl-i Beytim hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım.”
(Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 36; Nesâî, Sünen-i Kübrâ, Menâkıb, 9.)


İNSANın KEREM kolonları olan -> BEDEN-NEFiS- KALB ve RÛH 4lüsünün AKLının algılarının imkanlarıyla belirlenen suret ve sıretiyle İmtihana tabi tutulmakta
ALLAH’ü Zül Celâl Lutf-u KEREMinden, İzzet-i Şerefinden Bizi Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizle BİZ BİR- İZ içerisinde dâima Bile olduğumuzun ŞUURuyla;
Bismi Ya FÂÂL Celle Celâlihu’nun tasarrufuyla harekeleri hareketlere dönüştüren MELEKeler Cebrâil aleyhi’s-Selâm -Azrâil aleyhi’s-Selâm- Mikâil aleyhi’s-Selâm-İsrâfil aleyhi’s-Selâm kardeşlerimiz vuCUDumuzda Fiillerini işlemeye Vazifelendirilmiştir diye DÜŞünmekteyim!

AKLımı DÜŞünmeye ZORluyorum;
İNSANın KEREM kolonları olan BEDEN-NEFiS- KALB ve RÛH 4lüsünün vuCUDta tasarruf mahalleri takıldı AKLıma!
DÜŞlemeye çalıştım!

BEDEN ülkeSÎNde-> Mikâil aleyhi’s-Selâm kardeşimiz -> Bismi Yâ FÂÂL Celle Celâlihu’nun fiiliyatlarını faaliyete çıkardığı mahallinde midir?
(BEDEN ->BUZ olduğundan erimesi gerekmektedir. O yüzden Mikâil aleyhi’s-Selâm kardeşimizin mahal yeri olarak BEDEN diye DÜŞündüm.)

NEFS ülkeSÎNde-> Azrâil aleyhi’s-Selâm kardeşimiz -> Bismi Yâ FÂÂL Celle Celâlihu’nun fiiliyatlarını faaliyete çıkardığı mahallinde midir?
(NEFİS-> eriyen SU olduğundan, hesaba çekilen NEFİS olduğuna göre KÂBına göre şekil almak zorundadır.Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimiz ''ÖLmeden önce ÖLünüz!'' buyurduğu için Yoğunlaşması gerekmektedir. Bu yüzden Azrâil aleyhi’s-Selâm kardeşimizin mahal yeri olarak NEFİS diye DÜŞündüm.)

KALB ülkeSÎNde-> Cebrâil aleyhi’s-Selâm kardeşimiz -> Bismi Yâ FÂÂL Celle Celâlihu’nun fiiliyatlarını faaliyete çıkardığı mahallinde midir?
( KALB-> eriyen SU, BUHARlaşacağından VAHİY meleği Cebrâil aleyhi’s-Selâm kardeşimiz olduğundan KALBin içerisindeki katmanlar olan FUADa nüfuz ettiğinden mahal yeri olarak KALB diye DÜŞündüm.)

RUH ülkeSÎNde-> İsrâfil aleyhi’s-Selâm kardeşimiz -> Bismi Yâ FÂÂL Celle Celâlihu’nun fiiliyatlarını faaliyete çıkardığı mahallinde midir?
(RÛH-> eriyen SU BUHAR olacağından BULUT ALLAH’ü Zül Celâl lutfu KEREMinden ''kendi nefhamdan Üfürdüm!'' buyurduğu için RaBBani İNSAN Oluşu İsrâfil aleyhi’s-Selâm kardeşimizin mahal yeri RÛH diye DÜŞündüm.)

En doğusunu ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL bilir.

AKLıma GELmişken anlatmak istediğimi açıklayayım: MaHÂL-> mahali kullanmakta sebebim hepimiz bir yerlerde ikamet etmekteyiz.
Bir Adres vermemiz gerektiğinde ŞEHİR- CADDe- MaHÂLle ve APARTman ve DAİRE adını vermek zorundayız ki nerde oturduğumuz, bulunduğumuz mekan belli olsun. Arayan bizi verdiğimiz ADres ile orada BULsun.

ÂDEM&HAVVA ÂLEMine GELişiyle GEÇ-SÎN ER-SÎN إِن شَاء اللَّهُ

ADresimizi veriyorum;
MuhaMMedî ŞEHİRde,
Alî kerremullahi VECHe CADDeSÎNde,
HAKK DOSTları MaHÂLinde,
HAYY MİMi aleyhi’s-Selâmın APARTında,
Ve kişiler olarak, ABDullah DAİRE-SÎNde iKÂMET etmekteyiz.

VelHaMduliLLÂhiraBBu’l-ÂleMîNN



El Câmiu : Zıdları cem edici, toplayıcı ve düzenleyici, her husus ve herşeye câmi' olan, âhirette mahlûkatını toplayacak olan.
Halkettiği tüm mevcûdatını (maddî-mânevî şeyleri, fiilleri, düşünceleri) vücûdî kudret varlığı içinde cem' edip İlâhî ahenk ve nizâm içinde tutan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL


Bir başka rivâyette ise İmâmı Alî (kerremullahi veche):
Eyâ insan: Ve tezeimu inneke cismi’ssâgir ve fike intiva’l-âlemil kebir: Ey insan, sen cismi sagirsin, zum’ edersin!... Hâlbuki Âlemû’l-Ekber sende müntâvidir (intiva etmiştir, katlanmıştır).”

Zum’ etmek: Bâtıl zann, sanı, şüphe.
Müntâvi, Mültevî: ihtivâ eden, bükülüp sarılıp sokulan.

Ey insanoğlu; sen kendini, küçücük bir şey, bir cisim mi sanıyorsun? Hâlbuki en büyük âlem (Evvel, Âhir, Zâhir ve Bâtın) sende dürülüp toplanmıştır...”


هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---"Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın(bâtınu), ve huve bi kulli şey’in alîm(alîmun). O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, her şeyi bilendir. ''
(Hadîd 57/3)

ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL HABİBİnin hürmetine ÂLEMi 4’lü sistemle HAKK Celle CELÂLihunun tasarrufuyla HALK edmiştir. Evvelimiz, ÂHirimiz- Zahirimiz ve BÂTINımız O!

EMRullah gereği EŞHEDÜnün Hâlden HÂLe dönüşümü gereği, dürülüp dürülüp '' ilahe illâ ALLAH'' TEVHİDinin içine Merhameten MuhaBBeti ''MuhaMMede’r RESULALLAH! '' olarak RAHMETi ZERK edilmiştirdir. Şerefli ŞİFÂ kaynağımızdır!

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---"Ve ma erselnake illa rahmetel lil âlemin.: (Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik. ''
(ENnbiyâ 21/107)

Pek çok ince ayrıntıyı da, olağan saydığımızdan kaçırmakta değimliyiz?
HAKKikat detaylarda gİZli değilmidir?
EHL-i PÎR BaBamız; ''Dİyen BİLmez, BİLen DEmez!''demekte değilmi?

AKILlarımız, DEVR-ÂNı;
Her ZAMAN, her YERde, her HÂLde ve BİR HÂLde -> MuhaMMedîce ÂNlasın diye uğraşmaktayız.

BASİRET-> KALB gözü ile BAK/GÖRü kavrayalım da, MuhaMMedî KIVAMa gelelim de, benlik dağımız MuhaMMedî SEVİYEde itidal üzere ERİsin de,
İbret sahnesinde DEVR eden SEYRlerin İLMlerini SEYR ederken, EDEBi ile üstümüzdeki kiri pas temizleyelim, İRFÂNıyla tERtemiz OLalım إِن شَاء اللَّهُ


Ey kADın MuhaMMedî OLmak istiyorsan UNUTMA ki; Herkesin BEDELi, kendisine verdiği dEĞer kadardır!..
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1111
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen nur_umim »

NUR-ye canımız, MîMli mEŞKin ne güzel olmuş..
gerçekten de Kadın OLmak -> ne kadar ZOR/ama çok kOLAY bir İŞ Demek ki;

Ebû Umâme el-Bâhilî radiyallahu anh: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanına beraberinde iki çocuğu olan bir kadın geldi ve ondan yemek için bir şey istedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin onlara verecek bir şeyi yoktu. Sadece üç hurma verdi. Kadın hurmanın birini bir çocuğuna, diğerini de diğer çocuğuna verdi. Birini de yanında tuttu. Çocuklardan birisi hurmasını yedikten sonra ağladı. Kadın bıraktığı hurmayı ikiye böldü, yarısını ağlayan çocuğuna, yarısını da diğerine verdi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kadınlar çocuklarını karınlarında taşır, dünyaya getirirler, emzirirler, onlara karşı çok da merhametlidirler. Eğer kocalarına eziyet etmeyip namazlarını da kılsalar Cennete girerler."
(İbni Mâce, Nikâh: 62. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/314-315)
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen simurg »


/
Bil'seydim muhakkak demeyecektim.
BilMEdiğimi itiraf babından diyeyim bakalım bilmediklerimi.

Demeyecektim de, bir diyesim var ki kimse sormasın.

Ya huu, Kadın taifesi hakkında neden böyle tamamı sitem ve serzeniş cümleleri kullanılıyor.

nur-ye yazdı:Kafan hep dolu,
GÖZün-gÖNlün hep DIŞarda,
İÇ/DIŞınsa hep Çıfıt çarşısı!
Nasılda arap saçı gibi karmakarışıksın.
ÇÖZülmesi/anlaşılması ZOR yaratıksın!.
ÂMMa en güzelde yaratılmışsın!
Unutma ki; HAYAL, HAKİKÂTın elbisesidir...


YAPtığını / TAPtığını BİL! Kendini DERle/TOPla!..



Nur-Ye Can'ım elbette ki dediklerinde kendi baktığın pencereden haklısındır.
Ki; Âlemde El-Hakk Esma-i İlahiyesi cümle varlığı ihata ettiği için zaten HAKK'sız kimse yoktur.
(Hakk'sızlık ta yok anladığım kadarıyla.)

Ben de kendi dar,sınırlı, belki de sorumluluksuz penceremden baktığımda görebildiğim
(yada gördüğümü sandığım) birşeyleri söyleyeceğim.

Kur'an-ı Kerim'de Nur Suresinde, kadınlara "örtünün" emrinin evvelinde
erkekler için geliyor ilk emir ve orada, ilk evvela erkeklerin kendilerini sakınmaları ve
harama gözlerini dikmemeleri emrediliyor.

Benim açımdan bu ayetlerin sıralaması çok mühim.
Çünkü kadın cinsi için yapacağımız olumlu/olumsuz nitelemelerin tamamnında
erkek cinsininde muhakkak çok büyük bir payı var.
Babamız-erkek kardeşimiz- eş/sevgili- çoluk çocuk, komşu, işveren vs.
erkek heryerde hayatın içinde çünkü kadın için.
Bu sebeple kadın için "şöyle.şöyle" demeye çalıştığımız her sahada,
önce "neden böyle?" diyebileceğimiz bir açıdan bakmak lazım.

Çünkü sakınma ve harama yaklaşma silsilesi tamamen erkekten başlayıp çalışmakta.
Harama set çekmek/çekebilmekte tamamıyla erkeğin sorumluluğuna verilmiş.
Bu sorumluluk yerine getirildiğinde, kadına yapabileceği hiçbirşey kalmaz zaten,
heryer cennet-i ala olur.


Ömer Nasuhi Bilmen : Mü'minlere de ki, gözlerini sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza etsinler. Bu onlar için çok temizliktir. Şüphe yok ki, Allah ne yapar olduklarından haberdardır. Nur Suresi-30.Ayet-i Kerime

Ömer Nasuhi Bilmen : Ve mü'min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza etsinler ve ziynetlerini açmasınlar, onlardan her zahir olanı müstesna ve başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar ve ziynetlerini açıvermesinler. Ancak kocalarına veyahut kendi babalarına veya kocalarının babalarına veya kendi oğullarına veya kocalarının oğullarına veya kendi kardeşlerine veya kendi kardeşlerinin oğullarına veya kendi kızkardeşlerinin oğullarına veyahut kendi kadınlarına veya kendi ellerinin malik olduğu cariyelerine veyahut erkeklikten kesilmiş hizmetçilerine veya kadınların avret mahellerine muttali olmayan çocuklara (karşı açıverilmesi) müstesna. Ve ziynetlerinden gizledikleri bilinsin diye ayaklarını da birbirine vurmasınlar. Ve cümleten Allah'a tevbe ediniz, ey mü'minler! Tâ ki felaha erebilesiniz. Nur Suresi-31.Ayet-i Kerime


Hatta İblis için "Masum Nur" diyerek,
onun da "Davasında Haklı çıktı" hitabına muhatab olunduğunu düşününce,
kadının bu derece tahkire layık görülmesi bana iyi gelmedi doğrusu.

Haa! "Hazımsızlığını yazmış" denecektir.
Tamam kabul öyle denilsin.

Ama Âdem Aleyhisselam, İblis'in teklifine uymayıp,
Havva Annemizin söylemesi ile şeheve ağacına el uzatması da şöyle (bana göre)

Âdem Babamızın İblis ile şehevi bir muhatablığı yoktu ki,
söz olarak kalan bir teklife ne kadar itibar edilecek,
istediği kadar "ölümsüzlük vaadi" olsun sonunda.

Havva Annemiz ise O'nun nefsi.
Hadi nefsine muhalif olsun. Olabiliyorduysa. Olmak istememiş ki.
Hem neden istesin.

Erkekler taaa o vakitten bu vakite kadar Havva annemize yada kadınlara tabii olmadılar,
onlar sadece kendi nefslerine tabii oldular.

Nefsleri hatırına kadınların sorumluluğunu almayı kabul ettiler.
ve devamında çoluk-çocuk vs bütün hengameyi göğüsleyebilmeye razı oldular.

Bütün sorumluluk erkekte.
Kadın Er-Rahim esma-i İlahiyesinin sadece sembolik masdarı bana göre.
Fiiliyat ta tüm işleyen, Er-Rahim Celle Celaluhu'nun tecellisi.

Bunun dahi sorumluluğu kadına tek başına yüklenemez.

..
Diyeceklerim bunlar işte.

Ben kadınların "içi-dışı çıfıt çarşısı" olduklarını düşünmüyorum.
Bütün kadınlar, çok yüksek, masum,hatta günahsız ve çok değerli,
onları değersiz, atılacak kadar kıymetsiz, vazgeçilecek dönüp bakılmayacak derece de vasıfsız addedenler kabahatli.
Bunun sorumluluğu da hiç bir zaman kadının olamaz.
olsa bile, ben kabul etmiyorum. "BEN" dedim. çünkü ben ben'im.

Bir kadın olarak kadınlar hakkında böyle şeyler söylenilirse yine böyle cahilane bile olsa çıkış yapacağım,
Herkes kusuruma baksın lütfen.
Zaten en çok "kadın kadının kurdu" olmakta.
ve herkes kendi hemcinsine çatmakta, buna da çok içerliyorum.
/

Ben sitede kendi yazdığı yazılara bile müdahale edebilmesine izin verilmeyecek kadar güvenilmez birisiyim.
O sebeple bu yazdıklarımdan hiç pişman değilsem,
ancak o zaman gönderiyorum.

Diyeceklerim bu kadar.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen Gariban »

Sevgili Simurg can,
Âdem babamız bir bakmış Havva'ya ve halen çözmeye uğraşıyor, bizde garibim kaldık mı arada, çıkamıyoruz işin içinden. Anladığım kadarıyla kadınlardan bahsederken Nur-ye burda kadınların hepsinin kötü, kıymetsiz veya iyi olduklarını değil de Muhammedi yola yönelmeyen, Allah ve Resülüne iman edip teslim olmamış ve Hakk er eli tutamayan kadınların içlerindeki ve dışlarındaki dengenin bir türlü kurulamayacağını ve hakiki Muhammedî kadın olmaktan uzak yaşayacaklarını söylemekte hemcinslerine.

Bu yazının başlangıcında, Ya Kadın ve Ya Erkek deseydi ne farkeder di ki.
Daha kadın ve erkek işinin içinden çıkamadık ki, sitede ne çok tartıştık bir zaman. Bak Bawa Babanın öğrencisi kadın bile kadın-erkek dedim bir gün, "o hooo gitme hiç oraya ben o işi irdeledim neyim onu bile bilmemekteyim kalakaldım" dedi. Aklımız kadın mı erkek mi desek bakakalmaktayız zâten. Cıfıt demek "karışıklık dağınıklık demek" ki için-dışın karışık çarşamba pazarına dönmüş hali zaten, Hakki Batıldan ayıramama durumu ile insanoğlunda doğal olarak mevcut bir hal ve muhakkak hizmet edilmeli ve nakillenmeli ki akıllar tevhidi bulup rüşde erişsin. Bu karışık hallerimiz Kur'ân da bir çok âyette anlatılmakta ki Kur'ân-ın bir adı da Furkan zaten, bu ayırım için gelmiş!..


Ebu Hüreyre'nin bir rivayeti şöyledir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Nefsim kudret elinde olan Zât'a yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseniz, Allah sizi toptan helak eder; günah işleyen, arkadan da istiğfar eden bir kavim yaratır ve onları mağfiret ederdi." [Müslim, Tevbe 9, (2748).]

"Ey kullarım, koruduklarım hariç, hepiniz günahkârsınız, benden mağfiret dileyeni bağışlarım. Mağfiret etmeye kadir olduğuma inananı affederim." [Tirmizi]

Demek ki kadında erkekte günahsız değiller! Ve günah işlemeleri sünnetullah icâbı, Allah'ın El-Gafûr ve Er-Rahîm esmalarının zuhuru için gerekli olduğu gibi tevbe edip tekrar aynı günahlara yönelmemeleri de gerekmektedir.

Es Selâm ve sevgiyle
garibAN
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

MuhaMMedî AKLımızın DEVR-ÂNa baktığı pencereden SEYR-ÂNı seyr ederken,
“Ey kADın!” başlığı ile ÂNlatmak istediğimiz Nuriyenin haklı veya haksız oluşu ile alâkalı değildir.
Günümüzde biz kadınlar, MuhaMMedî Vasıflara nasıl kavuşuruz ve nasıl YAŞAmayı başarabiliriz sorgulamasıdır.

Kul İhvÂNi Hocamızdan Aldığımız MuhaMMedî Tâlim-Öğretimi/ MuhaMMedî Terbiye-Eğitimi ile NEyi anladık ve YAŞAma geçireBİLdik analizleridir.
Algılarımızda yanlışlarımız, eksikliklerimiz, kusurlarımız olacaktır elbette, hayat ÖĞrencisiyİZ!.

ALLAHu Zü'l-CELÂLi ve'l İKRAMımız kusurlarımızı, yanlışlıklarımızı, affetsin!.
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimiz de eksikliklerimizi TÜMMlesin TAMMlasın إِن شَاء اللَّهُ

Daha öncede ifâde etmiştim yineleyeyim;
bir ZAMAN, bir YERde, bir HÂLde Zülf-ü YÂRine dOKUnmak istemiştik te DİLsiz/DUDAKsız BİR ÂN YAŞAmıştık;
''NUR YEmek mi istersin? Yoksa NÂR mı YEmek istersin?'' Diye bir soru sorulmuştu.
Ben de: ''NUR yemek isterim, niye NÂR yiyeyim ki!'' diye cevap vermiştim.
''O HÂLde NUR-ye!'' denmişti..

bu ÂMAÇ üzerine bütün gayretimizi göstererek, Fırka-yı NÂCiyye YOLumuzun ARAÇlarını kullanmaktayız. إِن شَاء اللَّهُ
Şu geçen süre zarfında NÂRda pişirme imkanı verilen taamları NÛR KÂBından nasıl YEniri öğrenmeye çalışmaktayız..

Siz değerli kardeşlerimizin paylaşımlarıyla fikir alış verişi yapacağız elbette ki bu çok güzeldir. Birlikte birbirimizin hizmetçisi olarak birbirimizi tAMMlayıp tÜMMleyeceğiz إِن شَاء اللَّهُ

Kadının cehâletinin günümüzde kanayan yarasına parmak basarak bir nebze tamponluk yapmaya çalıştık..
Kadın ANAdır, doğurur ve dokur.
Her erkeği de bir ANA doğurur.
Anasının koynundan, eşinin koynuna geçer.
Bu bizim için de geçerlidir.
Mutlu ve saadetli bir ortamda olunmayabilir.
O ortamı oluşturmaya çalışmak da bizim elimizde, elimizde değilse bile gayretini göstermek de yeterli olacaktır kanaatindeyim.
KADın Olmak gerçekten zor!
ZORu başarma gücü de bize fıtraten verilmiştir çok şükürler olsun!.

Kadının kendi ADının özellik ve güzelliklerini ortaya koyamayışı,
kendinin kadir ve kıymetini bilemeyişi,
Kimlik/Kişilik bunalımlarında boğulmaktan kurtulamayışı,
belki de şuan etrafımda, bunlardan kurtulmayı başarmış bir kadını göremeyişimden bunları sıralama ihtiyacı hasıl olmakta.
DIŞ/DÜZEN-İÇ/DENGEnin sağlanması kolay bir İŞ değildir. ZORdur!
BİZde bu ZOR YOLda yürümekte olduğumuz için YAZıp/ÇİZmekteyiz.
YAZarak HAYATımızın çetelesini TUTmaktayız.

Daralttığım çevremde “MuhaMMedî bir Kadın” tanıdım, oda 9 ocakta HAKKa ER olarak yürüdü gitti!..
O da Kul ihvÂNi Hocamızın ifade ettiği SÖZ/KÖZde:
''TeKe TeK YÜRÜyemeyene bu YOL haramdır!..'' sözünü İdrak ederek İŞTİRAK edip YAŞAyıp GEÇti bu ÇÖPlükten!

Kadınlarımızın Bu çâresiz kalışlarını seyreden birisi olarak, KADINca ifade etmeye çalıştık.
Başsızın başı Hizbu’ş- Şey-t-ÂN'dır.
BAŞı OL-ÂNında başı Hizbullah'tır…
İLK ve SON BAŞımız ise Hamdolsun bellidir..
İmam-ı Mutlak, Mürşid-i Mutlak, MuHaBBet-i Mutlak MuhaMMed aleyhi's-selâm dır…


Pek çok insan göçüp gitmekte ve cenâze namazlarında “kadın kişi.. erkek kişi!” diye ifade kullanılmamakta. “ER KİŞİ” niyetine denmekte.
Mezara konan her cANa İmam telkin verirken de, ancak ve ancak ANA Adıyla vermekte:“Uyan ey Fatımadan doğma Nuriye, Nuriyeden doğma İbrahim!” denmekte..
Çünkü İslam Dininde “ANA-ÜMM” esastır bellidir, kesindir, BİLinendir, şehâdet haktır…

O halde, şu an benim üzerimdeki elbise KADINlık elbisesidir.
Kadınlık elbisesini taşımaktayım, bu elbiseyi tanımak zorundayım, bu elbiseyi soyunmak zorundayım.
HABİBULLAH Hamamına elbise ile girilip yıkanılmaz çırılçıplak girilir ve de ER OLarak çıkılır..

Kul ihvÂNi Hocamız, MuhaMMedî MeLÂMet Sistemini ANLAtırken hep demekte ki;
MuhaMMedî bir Erkek için -> ANAsı-Karısı-Kızı-Gelini-Kız Kadeşleri ve 6.ıncısı kendisi olup, 6 kadın vardır bu ÂLEMde..
MuhaMMedî bir kADın için -> BaBası-Kocası-Oğlu-Damadı-Erkek kardeşleri ve 6.ıncısı kendisi olup, 6 ERkek vardır bu ÂLEMde..

Bu hak ANLAyış ise, KULLuk KÂBEsinin 6 YÜZü gibidir değişemez..

ERKEK kardeşlerimiz de yazsınlar.
BİZ kimseye yazsın yazmasın diye bir şey diyemeyiz fikri olan yazar ve yazmalılar da!.
Kadının ayrı erkeğin ayrı hesabları var.
Ve onlardan da öğreneceğimiz pek çok şey vardır.

Erkek olsun, kadın olsun herkesin AKILlı Olmak ve AKLInı Kullanmak zorunda olduğunu,
AKIL ile ilgili Âyet-i Kerim'eleri, Hadis-i Şerîfleri KulihvÂNi HocamızİNSAN” başlığı altında toplayıp aktarmakta, aktardıklarını okumaktayız.
Niçin gece-gündüz bunca Hasbî Hizmet çabası!..

Hepimiz Evlâd, eş, anne, torun, gelin, kardeş, arkadaş, akraba olduk.
SEVgi sıkıntısı çekmedik, arayışına da girmediğimizden kendimize güvenimiz gelişti.
Anam, babam, atam, oğlum, eşim ve Hocam başımızı hep okşadı ve sevdi.
Bağırlarılarının sıcaklığını hissetirdikleri için kendimize verdiğimiz değer arttı.
Kendimize verdiğimiz değer derken yanlış anlaşılmasın bu sözüm, “ben” in -> ''BEN!'' i ile alâkalıdır.
İle-Bile-Biz ve BİR oluşumuzu kavrayışımızı perçinlemek içindir.
“Herkesin BEDELi, kendisine verdiği dEĞer kadardır!..”SÖZ/KÖZü YAŞAdıklarımızdan dolayı yerini BULdu...

İpe-sapa gelmez konu, olay ve hâller için CANımızı sıkacağımıza, AKLımızı SIKmakla meşgul olalım da, YAŞAdıklarımızı Hikmete İBRET olsun diye YAZmaya çalışalım.
SIKılan AKILın SUyu çıksın, USâresi BUHAR olsun, RaHMet BULutu olsun da GÜBRe-GÜL demeden-ayırmadan, DÜŞtüğü her yürek binbir “BİZ BİR-İZ MuhaMMedî Baharı” olsun إِن شَاء اللَّهُ

BİZ, “BİZ” in MuhaMMedî Hasbî HİZMETçisi olalım إِن شَاء اللَّهُ

MuhaMMedî MuhaBBetlerimİZle…
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen der-ya »


مُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

"Vel mu’minûne vel mu’minâtu ba’duhum evlîyâu ba’din, ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil munkeri ve yukîmûnes salâte ve yu’tûnez zekâte ve yutîûnallâhe ve resûlehu, ulâike se yerhamuhumullâh (yerhamuhumullâhu), innallâhe azîzun hakîm(hakîmun): Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."

(TEVBE Sûresi 9/71; Diyânet İşleri meâli)
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Canım Kardeşim,
Bana kadın olduğumu hatırlatmasaydın keşke..
Kadınlığın ve erkekliğin ötesinde"Abdullah" olarak yaşayıp gidiyorken, "eyy!"kadın" diye birinin bana seslendiğini duyunca,
ne kadar derdim kasevetim, ne kadar ezikliğim gerçekleşmeyen hayallerim, düşlerim arzularım varsa hepsi başıma üşüştüler....
Hazır alışmışken, böyle yaşamaya, yanı "Abdullah" olarak...
bana kadın olduğumu hatırlatmasaydın keşke....
İnan cancağızım, kadın olarak yazdığın çizdiğin gibiyim ben de...karmakarışık darmadağın...
Ne iyi bir eş , ne iyibir anne, ne de iyi bir evlat olabildim...
Bu konularda kendimi hiç beğenmiyorum...
Her ne kadar bunların mevsimlerini yaşayamadan kaçırdımsa da...
Hiç olmasa hazan ve güz mevsimlerinde ömrümün geri kalanını "Abdullah "olarak yaşayabilmek ümidiyle, veya yaşayamamak korkusu ile geçireyim duasındayım...
Hani âşık der ya..
"Kalbime gömdüm seni, senin için de bir sura üfürülürmü, bilmem,
Yapayalnız çıktım yola, ümidini kes benden, ahdimi asla artık delmem
"
"Arkaya sakın dönüp bakma " Helak olursun, ey kadın dedim kaç defa kendi kendime...Unut artık kadınlığını...arada bir hatırlatsa da sana rüyaların...
Olsun.. Nasılsa mesul değilsın uykunda ....
"Leylâ" olmaktan çoktan yüz çevirdim..."Mecnun"lada işim yok uzun zamandır....
"Abdullah "olmak sevdası yakmakta şimdilerde, kalbimi...
İnan (kadınların en vefalısı), can kardeşim,
Yine de olabilmek istediğim ne ayrıcalıklı "Hanım kadınlar" var örneğimde, idealimde....
Erkek kardeşlerimize, "ER" lik dersi veren , Sümeyye Annemiz, Kübra adıyla anılan Hatice Annemiz, Zehra adıyla anılan Fatıma Annemiz,
Asiye Annemiz, Meryem Annemiz, Ayşe Annemiz ve diğerleri.....
Uhud savaşına katılan on sahabe kadından biri olan "Ümmü Umare" (peygamberimiz için bedenini siper edip mübarek kolu kopuncaya kadar, en sevgiliyi korumaya çalışmış), her zaman kalbimde çok özel bir yeri olan erlerin eri bir kadın olarak, beni ALLAH yolunda coşturmuş, heves vermiştir....
(bir kaç gündür kadın olarak nefes alıp veriyorum, ümit ediyorum ki bu yazımdan sonra yine "ABDULLAH" olacağım inşae ALLAH..),

Hz. Rabiâ Adevviye, hep hayranlığımı ve ümidimi artırmıştır...
Daha isimlerini saymakla bitiremiyeceğim, ne kadınlar şu yer yüzünden ERliğe yakışır bir şekilde, (bu erlik Allah yolundaki erenlerin erliğidir, yoksa erkeklik anlaşılmasın lütfen) GELİP GİTMİŞLERDİR...Hepsine SELÂMULLAH olsun...GEREKTİĞİNCE....
Ayrıca ER gönüllü kardeşim sana da.... Sana da......
En son HAYY-DOST tarafından 31 Oca 2013, 16:10 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen nur-ye »

vealeykum Es-Selâmu ve Rahmetullâhi ve Berekâtuhu.
Canım ablacığım, nasıl hatırlatmayayım.
Bak sana abla diye hitap ettim. Sende bana kızkardeşin olarak hitap etmektesin.
Hadi bakalım çık işin içinden!
Çıfıtladık yine!
Kim karmakarışık değil ki sen/ben demekteyiz değil mi? hâla!

Bütün çabamız sen/benden çıkıp ''BİZ BİR-İZ!'' ŞEHRini ÂNlayıp O ŞEHRde OLmayı başarıp YAŞAmak değil mi?

HABİBULLAH hamamına girip kadınlık elbisemizi soyunamadık ki YIKanalım da Pisimis-Pasımız aksın.

AKLımda fıldır-fıldır turlayıp fettan laflar ediyor bak diyorki; "PİS-MİS sana oyunlarımız, oynatıp duruyoruz işte seni!"
Bak daha ne diyor.
---"Demedi deme sakın; AKLına takıp baktığın GÖZlük, kirli de ondan öyle GÖRüyorsun!
Kirli Gözlüğü çıkar hele, NAKİL gözüyle BAKıp GÖRdüğünde ne PİS kalır, ne de MİS! OL-ÂN Hükm-ü HAKKtır.
"

''Zülf-ü YÂR!'' dOKUnunca yalnız yüreğimize; "Ey kADın! ADının HAKKını HAKKa TESLİM et!" diye BİR SeS DUYduk!

KEVSER pınarından bir yudum SU içmek için AVcumuzu TUTtuk!
SUyu zımıza götürdük "Ey kADın! " DÖKüldü/SAÇıldı! paylaştık

MuhaMMediNÛR sitemizle ve Kul ihvÂNi Hocamızla (manevi HÂL olarak 12 sene boyunca her ne olursa olsun pek çok testlerden geçirilişim esnasında asla ve asla ayrılmadan bağlantımı BAĞlı TUTarak! ) tanışmamıza az bir zaman öncesi bir rüya görmüştüm.
Çok yüksek bir dağın tepesinde beyaz entari, başında yine beyaz bir şal örtülü, bağdaş kurmuş tertemiz pürüzsüz bir yerde biri oturuyordu. Heybeti ve ihtişamı müthişti içim titredi ve ürperdi. Gözümün ucuyla utana sıkıla bakmaya çalıştığımda başındaki şalın uçları yüzünü örtüyordu. Yüzü görünmüyordu. UFKA doğru bakıyordu. bir çizgi gibi çizilmiş üst taraf parlak aydınlık alt tarafı bir sis perdesi kaplamıştı. Ne olup bittiğini anlıyamadığımdan kim acaba diye aklımdan geçerken bir kadın geldi yanıma yine o da beyazlar içerisindeydi. o da ihtişamlı heybetli birisiydi. Orada ikisinden başka kimse yoktu.
Dedi ki; "Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimiz SU istiyor, gel gidip DOLduralım! "
Elinde bir toprak testi vardı. İçimden de ne ayyyylar geçiyor. Aşağıya nasıl ineriz o sisten yolda görünmüyor.
Derken; "KOLuma gir! " dedi Fatıma tü’z- Zehrâ aleyhi’s-Selâm ANAmızmış!
Girdim KOLuna nasıl indik bilmiyorum. Göz kapayıp açma anından bile daha kısaydı. Bir çoban çeşmesinin başındaydık.
Çeşmenin oluğundan SU gürül gürül akıyordu. Fatıma tü’z- Zehrâ aleyhi’s-Selâm ANAmız çeşmeden SUyu doldurdu TESTİye!
uyandım.

zamanda ÂNı YAŞAmış ANAlarımızın RÂHMAN ve RAHÎYM MeMelerinden EMMekte olduğumuz SÜTün HELÂL olaBİLmesi için, Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimiz " Men arefe nefsehu, Nefsini Bilen" sözünün muhatabı olarak KENDİni BİLmenin MuhaMMedî gayretini göstereBİLelim إِن شَاء اللَّهُ

SEVgili Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsini Bilen, RABBini BİLir”” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

BİZce DÛA edelim, "Âmin!" deyişlerimize, ''HaYY MÎM!''in MiN!" DEyişinin muhatabı oluruz إِن شَاء اللَّهُ


MuhaMMedî MuhaBBetlerimİZle…
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

kervÂN kitMÎRimİZin ÇULuna bürününce, ''Ey kÂDın! '' DEdirttirdiler.

DEdirttiren; EREN-ler ->DER-ERler!


ÇUL: Kıtmirin giysisi, giyecek, örtü, elbise..

Resim

Her ŞEY KÂDER ->KÂDERULLAH!

Her İŞ KUDRETULLAH iledir. AKILlarımızın algılayışı ile, Bile, BİZ ve BİR VARlığımızı ÂNlıyaBİLmemİZ, buna BAĞlıdır.

Kâder: Rububiyyet ''KûN feyeKûN!''unun maddî-Manevî her TAKDİR ŞE’ENde teCELLîye çıkarken daimiyyet Kudretidir. Her İŞ Kudretullah iledir ve varlığı buna bağlıdır.

Zaman içinde AKLımın zaaflarına uyarak kat-kat lifini büküp kÂDınlığımın kadir/kıymetini bilmeden üzerine ÖRüp giydiğim küfür İPinden elbisesimin FARKına vardım.

فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِّن مَّسَدٍ
Resim---''Fî cîdihâ hablun min mesed(mesedin).: Boynunda, dikenlerden/liften örülmüş bir ip bulunduğu (kötülükleri boynuna dolanmış) halde...''
111/TEBBET(MESED)-5

Küfür liflerini bükerek hazırladığım ipin düğümlenmiş halini çözüp yeniden bir elbise hazırlama çabası içerisindeyim. Buyrulan TAKVÂ elbisesi ile ÖRTünmenin, MuhaMMedî gayreti için çalışıyorum.

ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂLihu’muz buyuruyor : Sûret ve Sîret'ten nefsin yaramaz elbiselerini soyunanlar için ÖRTÜ olarak :

يَا بَنِي آدَمَ قَدْ أَنزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارِي سَوْءَاتِكُمْ وَرِيشًا وَلِبَاسُ التَّقْوَىَ ذَلِكَ خَيْرٌ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللّهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ
Resim---''Yâ benî âdeme kad enzelnâ aleykum libâsen yuvârî sev’âtikum ve rîşâ(rîşâen) ve libâsut takvâ zâlike hayr(hayrun), zâlike min âyâtillâhi leallehum yezzekkerûn(yezzekkerûne).:Ey Âdemoğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takvâ elbisesi (örtüsü) ! İşte o daha hayırlıdır. İşte bu, ALLAH'ın âyetlerindendir. Gerekir ki düşünüp ibret alırlar." (A'râf 7/26)

Takvâ elbisesi; imân, sâlih amel, ilm-ü-edeb, güzel gidişat, hayâ, tevâzu' v.s.dir elbette.

AKLıma GELince olumsuzluklarım!
Ve bu olumsuzlukları OLuruna çevirdiğimde; Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLem efendimİZ’in MuhaMMedî kÂDının kimlik/kişilik ve nitelik/niceliği ile Bile BİZ olduğunda ->BİR-İZi kalacaktır!

Resim---Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurdu: “Benimle ÜMMetimin hali bir ateş yakan kimsenin haline benzer ki böcekler ve kelebekler o ateşe düşmeye başlar. İşte sizler ateşe atılıyorsunuz ve ben de sizi kemerlerinizden tutmuş bulunmaktayım.”
(Buhârî, Ehadis-il Enbiya: 27; Müslim, Fedail: 17)

İLK ve SON BAŞımız -> ÂDımızın İSMi; İmam-ı Mutlak, Mürşid-i Mutlak, MuHaBBet-i Mutlak MuhaMMed aleyhi's-selâm'dır!

Resim---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) :''“Akıllı kimse o kimsedir ki nefsini köleleştirir ve ölümden sonrası için (sâlih) amel işler. Âciz (zavallı) kimse de o kimsedir ki nefsini arzusuna (hevâ hevesine) uydurur. Ve sonra da ALLAH’dan (bağışlanma, mağfiret) diler!”'' buyurmuştur. (İbni Mâce, C:X - shf: 541)


kÂDIn OLmak, gerçekten ZOR İŞtir!
ZORu başarma gücü de bize(kadın/erkek) fıtraten verilmiştir çok şükürler olsun!.

Resim---Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem efendimiz : "İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir. Hiç kimsenin başkası üzerinde "Allah korkusu hariç" bir üstünlüğü yoktur." Buyurdu.
(Aclunî, Keşfu'l-Hâfâ, 2846)

MuhaMMedî kÂDın, HAKKı OL-ÂNı HAKKa teSLiM EDip, ''DEM-Be-DEM!''->i YAŞAdığında SAHİBi olan HAKKın kurb-ÂNında, AHDi HAKK kesilecektir.

Dem-be-dem (a. f.) : Vakitten vakite. Zamandan- zamana. Soluktan soluğa.

Resim---Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem efendimiz: "Kıyamet gününde mutlaka HAKlar sahiplerine verilecektir. Hatta boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun öcü bile alınacaktır." Buyurdu.
(Müslim, Birr, 15)

İÇimizdekini mi? DIŞımıza!, yoksa DIŞımızdakini mi? İÇimize! AKSettirmişiz.
Sorgulayalım/sergileyelim NEyi NE-YE teSLM Etmişiz.

Resim---"Ben Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’ın evinin kapısında iken şu Âyet nâzil oldu:“…Ey Ehl-i Beyt! ALLAH günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor”. (Ahzab- 33/33)Evde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Ali Fâtıma Hasan ve Hüseyin vardı. Onlara bir örtü bürüdü ve: “ALLAH’ım, işte bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir, bunlardan günahı gider ve bunları kirlerden tertemiz kıl!” buyurdu.
Ben atılıp:“Ey ALLAH’ın Rasûlu! Ben Ehl-i Beyt’den değil miyim?” dedim.
Bana: “Sen (yerinde dur, sen zâten) hayırdasın, sen Rasûlullah’ın zevcesisin!” diye cevap verdi.”
(Ümmü Seleme annemiz’den; Kütüb-ü Sitte Muhtasarı C. 13 S 54 Hadis No: 4494.)

Resim--- SEVgili Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsini Bilen, RABBini BİLir”” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Kendi üzerime AKLımın zaaflarından dolayı giydirmiş bulunduğum ELBİSEmi, ''Men arefe nefsehu;Nefsini Bilen!'' -> KENDİni BİLmek için önce tanımak istiyorum.

Kendime BAKıp/GÖReBİLdiklerimi YAZmaya-ÇİZmeye çalışacağım إِن شَاء اللَّهُ


K->Kaprisliliği-kıskançlılığı-kibirliliği-kıvamsızlılığı-kahırlılığı-kaidesizliliği-kalleşliliği-kanaatsızlılığı-kararsızlılığı -ketumluluğu-kuruntululuğu -> gibi olumsuzluklarımdan GELip -> Olumluya GEÇtiğimde MuhaMMedî kıvÂMa GELerek SEVİYEleneBİLecek miyim?

A->Akılsızlılığı- adabsızlılığı-ahmaklılılığı-ayarsızlılığı-alınganlılığı-avareliliği-asililiği-anlamsızlılığı-aldatması,aldanması-arazlılığı-ahenksizliliği-asayişsizliliği-azıtması-azdırtması-aşüfteliliği -> gibi olumsuzluklarımdan GELip-> Olumluya GEÇtiğimde MuhaMMedî kıvÂMa GELerek SEVİYEleneBİLecek miyim?

D->dalaletliliği-darılganlılığı-dağınıklılığı-değişkenliliği-dedikoducululuğu-dırdırcılılığı-derbederliliği -> gibi olumsuzluklarımdan GELip-> Olumluya GEÇtiğimde MuhaMMedî kıvÂMa GELerek SEVİYEleneBİLecek miyim?

I->ışıksızlılığı-ırgatsızlılığı-ıraksızlılığı-ıssızlılığı-ılıksızlılığı-ıslahsızlılığı-ıslahatsızlılığı-ısrarcılılığı-ıstıratsızlılığı-ısrafsızlılığı-ıtrîsizliliği-ızaatsızlılığı-> gibi olumsuzluklarımdan GELip-> Olumluya GEÇtiğimde MuhaMMedî kıvÂMa GELerek SEVİYEleneBİLecek miyim?

N-> Nifak sokuculuğu-nadanlılığı-nemrutluluğu-nahoşluluğu-nazsızlılığı-niyazsızlılığı-> gibi olumsuzluklarımdan GELip-> Olumluya GEÇtiğimde MuhaMMedî kıvÂMa GELerek;
NÂR tenceresinde kaynattığım tÂAMı, SEVİYElenerek NÛR tabağında yi-Ye BİLLecek miyim?

Âmm (a) : Genel, umumi olan.
Amm (a) : Halk. Halkın irfan sahibi olmayanları.


Ne, DER-SÎN-İZ!

Resim'' Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammediyyeti) ve
Nebiyyike (Mahmûdiyyeti) ve
Rasûlike (Ahmediyyeti) ve
Nebiyyi’l-Ummiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ÂMiN Yâ LaTîF ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ KeRîM ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ RaHiM ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ VeDûD ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ FeTTâH ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ GaFFâR ALLAH celle celâluhu!
ÂMiN Yâ SeTTâR ALLAH celle celâluhu!

MuhaMMedî MuhaBBetlerimİZle…
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen nur-ye »

HaYYale’s- SELAH HaYYa!
HaYYale’l- FELAH HaYYa!
İÇ ÇÖLÜMde ÇIĞlığıN HaYY
SıRR-ı SıFıRıM!.. SüMeYYâ!.
GARiB ANAM!. KARiB ANAM!.
ALeYHa’s- SELÂM!. ALeYHa’s- SELÂM!..


Resim



ResimZEVKResim 4491

“RASÛL-ü- ALLAH” ı Resim SEV-İNCE!.. “KIZgıN KUM” lara SERR-dileR!
DöRT KOL-BACAK-ta, DöRT DeVe!.. cAN-lı ÇaR-MIH-a GERR-dileR!!
BâBü’s- SüMeYYâ YüReĞiM!.. Resim SEV-eN Resim SEV-ileNe Resim AÇıK!!!
ÇIĞlığı ÇAĞlar İÇ-iM-de!.. Resim İLK cAN-ı KURB-ÂN VERR-dileR!!!!....


25.05.11 15:11
ayazağa-istanbul



ResimDördüncü Yüz Sürüşümdü Beytullah Kapısına..
Ramazandı Oruçtuk.. Çok sıcaktı..
Tavafları öğle namazı öncesi yapıp serince diye üst kata çıkardım..
Hicr-i Hacer-İsmâil karşısına gelen kısımdı..
Çıkmak için kapıya yöneldim gayr-i ihtiyâri gözüm kapıdaki solgun Arapça Yazıya çakılı kaldı.
BâBü’s- SüMeYYâ” yazmaktaydı..
Gözlerimden bir ANda İÇimdeki Volkan Lavı fışkırdı:
Es SeLâm OLsun sana Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!
BeYTuLLaHın BU Kapısına Âmine Annemizin İsmini değil de,
İLK Şehid Kanımız-Canımız SüMeYYâ ANAmızın İSMini verdin ki sen VEFÂsın-Vefâlısın!”
Ağlayarak yürüdükçe MuhaMMedî; SaDaKaT, SaMîMiYYet, SaBıR ve SeLâMeTi DÜŞÜNdüm!

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ÇİLE ÇÖLÜne DALdım!
Tam 4 yıl panayır Panayır: “Ben Rasûlullah’ım!” dedikçe yağmur gibi YAĞan taşlara her şeyiyle siper olan Haticetü’l- KüBRâ ANAmız aleyhasselâmı YAŞAdım!
Tekrar DUYmak istedim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in DOST DİLİnden KİMlerdiler:::

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hatice, ümmetinin kadınlarının hepsinden üstündür, tıpkı Meryem’in cihan kadınlarına üstün olduğu gibi”
(Ammâr İbni Yasir’den; Bezzâr)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “(Âhiretin) en hayırlı kadını Meryem Bintu İmrân’dır. (Dünyanın) en hayırlı kadını Hatice Bintu Huveylid’dir.” Râvi bunu söylerken, eliyle semâya ve arza işaret etti.
(Ali kerremullahi veche’den; Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 20, Enbiya 45; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 69, (2430); Tirmizî, Menâkıb, (3887)

Elbette Er Rahîm’in; Rahmetenli’l-Âlemin Mazhaında, Rahîmiyyet SıRRı ve Tecellîsini, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in pâk Sînesinde;
BİLip, BULup, OLup da YAŞAmalıydım ANlayaBİLmek İÇin ki neden İslâm Dininin İLK ŞÂHİDi HARAM-KADINdı?.
Ve neden İLK ŞÂHİD-ŞEHİD KANI Sümeyyâ ANAmızın Kan DAMLAsıydı????

Zavallı NEFİSimin Dar ve Kısır Hevâ Heves DÖNgüsünden kurtulaBİLseydim,
Haticetü’l- Kübrâ ANAmızın HakikatMuhaMMedîyye Sırrına Erebilirdim belki de!..
HakikatMuhaMMedîyeyi anlamadan Ben nasıl Rahîmiyyet Tecellîsi olan bu Âlemde ŞÂHİDULLAH OLaBİLecektim?.

Ey NEFSim!
“Allah ve Rasûlune Teslim olunuz, İman ediniz, Tabi olunuz , İtaat ediniz âyetleri nereye gitti?
Yok mu? Ne zaman göreceksin! OKU-yaCAKsın?!”
Şunu demek istiyorum Nefsime Sen Ne zamAN;
Allahu Zu’l Celal için,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem için,
Kur’ân-ı Kerim için,
Ehl-i Beyt aleyhumusselâm için,
Ve Kendin- Nefsim için bir şeyler yapmak İSTEyeCEKsin?!

Zavallı Nefsim Sen Ne zamAN;
Kur'ân-ı Kerim ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Buyrukları içinde kalarak ve,
Resûl-i EKREM Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Pâk Yürek KEVERİNDE BİZ BİR-İZ DAMLA-ları OLarak HaKK DOSTlarıyla BULuşup;
Teknik ve Tasavvuf olarak, Aklen ve Naklen AN-lamaya ÇALIŞaCAKsın?!.

Zavallı Nefsim Sen Ne zamAN;
MuhaMMedî Gayretkeşlikle,
MuhaMMedî Merhametle,
MuhaMMedî Muhabbetle,
MuhaMMedî Hakikatle
MuhaMMedî Hasbî-Habibî HİZMETÇİLERden OLa CAKsın?!.

Ve Bu Hizmetleri de kendi hesabına değil, de,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve Kur’ân-ı Kerim Adına, Hesabına ve Şerefine,
ALLAH celle celâluhu Rızasına YAP-a CAKsın?!.
Hemen YaPmalısın!
Yoksa Senin gibi milyarlarca insanlar gelip geçmiştir bu Çile Çöplüğünden ve Akıl Taslarına toprak dolmuştur Hüsranla!
Sen de gelir geçersin, arkanda bir kuru gürültün kalır, başka bir şeyin kalmaz!.

Ve Sen Zavallı Nefsim Unutma ki;
Elleri ve AYAKları 4 DEVEye BAĞlanmış ÇİLE ÇARMIHına GERilmiş:
MuhaMMed İÇin Son Sözün nedir?” diye soran müşriklere:
Eşhedu en lâ İlâhe İllâ ALLAH! Ve eşhedu enne MuhaMMede’r- Resûlullah!” ÇIĞlığıyla cevab veren SÜMEYYE aleyhasselâm ANAMız da GELip GEÇti bu ÇİLE ÇÖLÜNden!
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in 4 YIL İLK-TEK-KADIN ŞÂHİDi-cAN YOLdaşı-RUH ÖRTüsü-Gönül SÜSü – Ebedî SEVgilisi Haticetü’l- Kübrâ ANAmız da GELip GEÇti bu ÇİLE ÇÖLÜNden!

Ey NEFSim!
Erkek kılığında GEZ-Erken, KeReM Kıyafetli ANAlarımıza BAKıp da;
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in pâk Yüreğinde,
RABBu’l-Âleminin SÖZünü, Rahmetenli’l-ÂLeMin SESinden, Senin Enfüsünde-Özünde DUY-up:
İyyâke na’buduTESLİMİYYETinle,
Ve iyyâke nestaîn İstikâMeT-ine UY-acaksın?!.

ALLAH celle celâluhu’nun MÂLİKİYYET MÜLKünde yiyip, içip, tepinip de,
RAHÎMİYYET SıRRInda Hayy Tezgâhını, Haramı-Kadını GÖRemeyeceksin?!
RAHMÂNİYYET SıRRında HAYY ve AKIL TEVHİD TOHUMunu, Hürmeti-ERkeği BİLemeyeceksin?!.
Ve ne zaman Sen, EL FÂTİH ALLAH celle celâluhu’muzdan,
FETHULLAH DUA Edip, Fırka-yı NÂCİyye NASRULLAHı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem FETHine Mazhar OLup da;
EL FÂTİHA’mızı SÛRETen ve SÎRETen Kur'ân-ı Kerim “İKRÂ!” sını İLİKlerinden DUYUp-UYaCAKsın?!
Ne zaman Sen, BEYTuLLaH-Mescidü’l- HARAM ve Üstünde üst üste el ÂN OL-AN, 7 SEMÂdaki 7 MESCÛD-den, Beytü’l-Ma’murdan, Beytü’l- İZZE ve son Uçta Beytü’l- AKDESten,
ALLAH celle celâluhu SÖZünü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SESiyle Mefatihu’l- KALB edip ÖZÜnü AÇacaksın?!!!

ASLın, FASLın, NESLin, HASLın Nerde NEFSiMM?!
Resim
SıRR-ı ASR-ı Saadet-i ASLFASLSüMeYYâ’nın cAN ÇIĞlığını DUYdunmu ÇİLE ÇÖLÜnde?!..

MüEDDEB Resim MuhaMMed Resim MuhaBBet Resim MüeBBed!..

MüEDDEB: Te'dib edilmiş. Edeblendirilmiş. Terbiye edilen. Edebli.
MüeBBed: Ebedî. Dâimî. Sonsuz. Ömrün sonuna kadar.

BâB-ı BEYTuLLAH-a NAKŞ-ı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem VUR-DUR-AN,
ÇİLE ÇÖLÜnde; CÂNlar Cenginde, AL-KAN Renginde ÇARMIH KUR-DUR-AN,
İÇ-İçe ÇAĞ-larca; CİĞERden, AYNı YERden ÇİLE ÇIĞLIĞI DUY-URAN ASÎL ANAmız SüMeYYâ radıyallahu anhâ KiMdi???...

Hazret-i Sümeyye binti Habbat radıyallahu anhâ, İslâm’da ilk şehid olan hanım sahâbî ANNEmizdir...
Ammar İbni Yâsir radıyallahu anhu’ın annesidir.
Sümeyye binti Habbat, Mahzumoğullarından Ebû Huzeyfe İbni Muğıre’nin câriyesi idi.
Ebû Huzeyfe onu, Yemen’den Mekke’ye gelen ve Ebû Huzeyfe’ye sığınarak yanında çalışan Yâsir ile evlendirdi.
Bu evlilikten büyük sahâbî Ammar İbni Yâsir radıyallahu anhu ve kardeşi Abdullah dünyaya geldi.

İslâm’in ilk günlerinde AİLEce İslâm’la şereflendiler.
Resim---Ammar radiyallahu anhu Dârü’l-Erkam’da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna gitti.
Kur’ân-ı Kerim’in yüce hakikatlerini dinledi ve hemence İslam Dinini kabul etti.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Tekvir Suresi’nin ilk gelen 15 Ayetini okudu ve: “Yâ Ammar bunları anne ve babana mutlaka oku” emrini verdi
Annesi ve Babası da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i DUYdular-Uydular ve derhal İslama ŞEVKle girdiler.
Bu sırada yeryüzünde Müslümanların sayısı bir elin parmağı kadardı.
Rivayete göre ilk Müslüman olan yedi kişiden biri de Hz. Ammar’dır.
(Müsned, 1: 404; Tabakât, 3: 227; Üsdü’l-Gâbe, 4: 44.)

Başta Mahzumoğulları olmak üzere Kureyş müşriklerinin en ağır işkencelerine uğradılar.
Güneşin en sıcak olduğu öğle vakitlerinde, kızgın kumlar üzerinde câniler tarafından develere bağlatılarak sürüklendiler.
Kor parçası alev alev yanan kayalarla vücutlarını dağladılar.
Karı-koca birlikte şehid edildiler.
Yâsir radıyallahu anhu ile Sümeyye ana İslâm’ın ilk şehidleri olarak tarihin şeref sayfalarına geçtiler.

Resim---Osman radiyallahu anhu diyor ki: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile elele tutuşarak Betha'da (Mekke'nin kuru bir vadisidir) dolaşıyorduk. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kendilerine İşkence yapılan Ammar, Babası Yasir ve Annesi Sümeyye'nin yanına uğradı. Ammar'ın Babası Yâsir radıyallahu anhu büyük bir teslimiyet içerisinde şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasulü, dünya işte böyle!" Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona şu cevabı verdi: "Sabret" sonra şöyle buyurdu: "Allah'ım. Sen Yasir ailesini bağışla. Ya Rab Sen bu dileğimi yerine getirdin (veya getir)."
(Müsned, İmam Ahmed, c. I , sh. 62; İbn Sa'd, c. III, sh. 177; Hayatu's-Sahabe, c. I, sh. 286; el-İsabe, c. VIII. sh. 114; Kenzu'l-Ummal, c. V, sh. 246; Heysemî, "Bu hadisin ravilerinin sağlam olduğunu söylemiş, ancak senette kopukluk bulunduğunu beyan etmiştir." Bkz. Mecmau'z-Zevaid, c. VII, sh. 227)

Resim---Diğer bir rivayette Osman radiyallahu anhu diyor ki: " Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ammar'ın babası, annesi ve kendisine şöyle dediğini işittim: "Ey Yasir ailesi sabredin. Buluşacağınız yer cennettir.”
(El-Müstedrek li Hakim, c. III, sh. 383, 389; Umdetu'l-Kâri, c. XVI, sh, 179; Mecmau'z-Zevaid, c. IX, sh. 293; Heysenıi bu hadisi Taberani'nin de güvenilir kişilerden rivayet ettiğini söylemektedir.)

Bu hadisi Taberanî de, Câbir radiyallahu anhu’dan riyaet etmiştir.
(Mecmeu'z-Zevaid, c, IX, sh. 293)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ailece işkence yapılan yere giderek: “Sabredin ey Yâsir âilesi! Sabredin ey Yâsir âilesi! Sizi cennetle müjdelerim.” Buyurarak acılarını paylaştı ve müjdeledi.
( Ahmed Bin Hanbel, Müsned)

Yâsir radiyallahu anhu çok yaşlıydı.
Yapılan ezâ ve cefâlar tez çökertti, dayanamadı ve ruhunu HaKK’a teslim etti ŞEHİD OLdu.
ALLAH celle celâluhu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem TEVHİD YOLUnda, İman Mücâdelesinde İLK ERKEK ŞEHİD OLma ŞEREFine ERişti.

Ebû Cehil’in amcası Ebû Huzeyfe, Yâsir’in şehâdetinden sonra bütün hıncıyla Sümeyye ve genç oğlu Ammar’a yüklendi.
Zalimliği kudurunca Amcası Ebû Cehil’e: “Sümeyyenin işini sana bırakıyorum.” dedi.
Ebû Cehil, çeşitli işkenceye çektirdiği bu yaşlı, zayıf ve kimsesiz ANAmıza alçakça: "Sen güzelliğine âşık olduğun için, Muhammed'e îmân ettin! Hadi bakalım şimdi de mi vazgeçmeyeceksin?” dediğinde:
Sümeyye ANAmızın: ” ilâhe illâ Allah Muhammedü’r- Rasûlullah. Allah belânı versin, Hâin Alçak!”
ACI HaYY-kırış ÇIĞlığı hâlâ ÇIN-lamakta MEKKE DAĞlarında…

Mücahid diyor ki: "İslâm'ın İLK ŞEHİDİ, Ammar'ın Annesi SÜMEYYE'dir. Onu, edeb yerine mızrak sokarak Ebu Cehil şehid etmişti.
(Kenzu'l-Ummal Ebi Şeybeden naklen rivayet etmektedir. Bkz. Müsned, İmam Ahmed, kenarında Kenzu'l-Ummal c. V, sh. 278.)

Müşrikler, Ammar radiyallahu anhu’ya demir bir gömlek giydirilip güneşin dayanılmaz sıcağında kızgın kumlar üzerinde demir gömlek içinde işkence ediliyorlardı.
Hızını alamayan zalimler, Ammar radiyallahu anhu’yu bir de ateşle dağlamaktaydılar.
Halini bilen ve görmeye giden Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz mübârek elleriyle Ammar'ın terini silip- başını okşayarak ATEŞe:
"Ey ateş! İbrahim aleyhisselâm için nasıl ki soğuyup esenlik oldunsa, Ammar için de öyle soğuyup esenlik ol! Ammar! Seni azgın bir güruh öldürecektir.
(İbn Sad, c. III, sh. 177; Kenzu'l-Ummal, c. V, sh. 245; Hayatu's-Sahabe, c. I, sh. 287.)

Resim---Sonra da Ammar radiyallahu anhu'ya:"Ey Ammâr! Sen (bu işkencelerden dolayı) ölmeyecek, uzun bir müddet yaşayacaksın. Senin ölümün azgın bir topluluğun eliyle olacaktır." Buyurdu.
(İbni Sa'd, Tabakât: 3/248)

Ammar radiyallahu anhu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin duası hürmetine muammer olup uzun bir ömür yaşamıştır.
Hz. Ammar radiyallahu anhu daha sonra Hicrî 37 senesinde Sıffîn Harbi’nde şehid edilmiştir.
İmam Ali kerremullahi veche, onu Muâviye'nin taraftarlarının bâği-azgın olduklarına hüccet-delil göstermiştir.

Resim---Ammar radiyallahu anhu, sonradan İslamın kurallarından da olan;
Azamet-kesinlik yerine, Ruhsat- İzin, müsaade, kolaylık yolunu kullanarak müşriklerin dediklerini tasdik eder görünerek işkenceden kurtuldu.
Ammar radiyallahu anhu üzgünce ve doğruca Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna vardı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: "Kurtulduğun yüzünden belli" buyurunca, Ammar radiyallahu anhu: "Hayır, vallahi kurtulmadım!"
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: "Niçin?" diye sorunca,
Ammar radiyallahu anhu: "Ben, Senden vazgeçirildim. Lât ve Uzzâ'nın da senin dininden hayırlı olduğunu bana söylettirdiler!" karşılığını verdi.
Ammar radiyallahu anhu çok üzgün ve şaşkındı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Müşriklerin dediklerini söylerken, kalbini nasıl buldun?" diye sordu.
Ammar radiyallahu anhu: "Kalbimi îmân ferahlığı ve rahatlığında, dinime bağlılığımı da, demirden daha sağlam buldum." dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: "Ey Ammar! Sana vebâl yok! Eğer, onlar seni yine yakalar, bunu sana tekrarlatmak isterlerse, sen de söylediklerini tekrarlayıp kurtul!" buyurdu.
( İbni Sa'd, Tabakât: 3/249)

Bu Aziz Sahabi Ammar radiyallahu anh için;
Resim---Hani bin Hani diyor ki: "Ammar bin Yasir radiyallahu anhu , Ali kerremullahi veche'nin yanına geldi. Ali kerremullahi veche ona şöyle dedi: "Merhaba ey güzel, temiz olan ve arındırılıp güzelleştirilen. Resulullah'ın senin hakkında şöyle buyurduğunu İşittim: "Ammar, iliklerine kadar iman ile doludur.
(Nesei, Kit. İman, bab: 17; İbn Mace, Kit. Mukaddime, bab: 11, hn. 147; el-Müsted¬rek li Hakim, c. III, sh. 392.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cennet üç kişiye müştaktır-hasretini çeker; Aliyyül-Murtâza, Ammâr bin Yâser ve Selmân-ı Fârisî.” buyurmuştur.
(İbni Sa'd, Tabakât, 4/85 )

Ammar radiyallahu anhu, tüm ailesiyle birlikte müslüman olmuş,
Müşrikler tarafından çeşitli işkenceler gördükten sonra Habeşistan'a hicret etmiştir.
Bedir savaşında başarılı bir imtihan vermiş,
Yemame Gününde çarpışma neticesinde kulağı kesilmiştir.
Ammâr bin Yâser radiyallahu anhu, 90 yaşının üzerinde iken Sıffin Savaşında şehid edilmiştir…
ALLAH celle celâluhu cümlesine rahmetler yağdırsın!
Bizleri de şefaatlarına nâil eylesin!..




Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen nur-ye »

İşte bir KUM TÂNESİ nden, TAŞ ya da İNCi Mae-SALLı ya da Mae-DALLı
Resim

Elhamdülillahi Rabbil âlemin Yâ Rabbul âlemin.

Sübhâne Rabbiyel- aliyyil alel vehhâb!


37. SALÂVÂT-I ŞERÎFE

Gavsu'l-Azam Abdülkadîr Geylânî (kaddasallahu sırrehu)'nun salâvâtı:

Resim
http://www.muhammedinur.com/forum/viewt ... 158&t=3141

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ behcetil kemâli Resim Ve tâcil celâli ve behâil cemâli Resim Ve Şemsil visâli Resim Ve ubukil vucûdi Resim Ve hayâti küllü mevcûdin Resim İzzi celâli saltanâtike Resim Ve celâli izzi memleketike Resim Ve meliki sun'i kudretike Resim Ve tirâzi safvetissafveti min ehli safvetike Resim Ve hulâsatil hâssâti min ehli kurbike sirrullahil a'zami ResimVe Habibullahil ekremi Resim Ve Halilullahil mükerremi Resim Seyyidunâ ve Mevlânâ Muhammedun sallallahu Tealâ aleyhi ve sellemResim

MÂNÂSI: Güzel ALLAH'ım! Kemâl behçeti (kemâlâtın yüz akı, cem' in hak oluş sevinci, hayrın şe'en şirinliği), celâl tacı (celâl tecellîsinin câmi' tacı), cemâl behâsı (cemâl tecellîsinin övünç ve bilelik kaynağı), visâl şemsi (ulaşımın kavuşum güneşi), el vücûdun ubuki (VAR (celle celâlehu)'nun, mevcûdu var kıldığı müştak merkez, gerçek vücûdun varlık kokusunu neşredip duran Muhammedî mevcûd) ve küllü mevcûdların hayat kaynağı (iyelik iksiri), Subhanî saltanatıyın celâl izzeti (değeri, kıymeti, şerefi, hürmeti), Mâsivâ (ALLAH'tan başkası) Memleketiyin celâl izzeti (celâl tecellîyin tek tecellî odağı), sonsuz kudretini sergileyip icrâ' eyleyişine ilk sahib olan (Muhammedî Melik), Senin saffet (en halis, en hayırlı, en saf ve en iyi) ehlinden saflarıyın saflık (mâsivâdan arınmış, duru, saf, sırf, hak ve hayr üzere oluş) tırazı (arınmışlıkda en akdesi, aşk nakışı); EL AZÎM ALLAH (celle celâlehu) sırrında Sana yakın ehliyin (olanlardan) seçkinleriyin hülâsâsı (özünün özü, zuhûrat zübdesi), ALLAH (celle celâlehu)'nun Kerîm Habibi (Sır Sevgilisi, Habbe Habibi), ALLAH (celle celâlehu)'nun Mükerrem Halili (ikrâma, hürmete, ta'zime ermiş ve saygı değer dosdu) Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e salât-ü-selâm eyle! (teslimiyet ve istikamet ulaşım arzumuza izin, inâyet ve hidâyet eyle! Şefâatını şifâmız et!)


ALLAH celle celâluhu Ümmet-i MuhaMMed kadınlarımızı Kur'ân-ı Kerim Hakkına-Şerefine korusun inşe ALLAH!..

ÂMİN YÂ MUÎN CeLLe CeLâLuHu


Resim

Ayırmak; Taşı, Pirinci
Bir Bilmez İnsan Bilinci..
Kâmil KALbinde Doğ Âşık
Meryem-in İSÂ-sı İNCİ…”
Aleyhumu’s- Selâmmm…


Resim

ZEVK 4650

SıRR SeDeF-in SîNeSîNe, SıRRlanan Bir KuM Tanesi
KâMiLin SıRRın SIVAnır
, DüRR-i Yekta DüRR Dânesi
TaŞ ya da İNCi OL
-mayı.. Tercih eden İNS-ÂN NEFSi
SeDeFini DELmek!” ise Resim Gâbirînler Efsânesi!..


24.10.11 19:15
trstkk..brs..


Gabere: Gitmek ya da Kalmakta serbest olup kalmayı seçmek.
Gabire: Yaranın çok azgınlaşması.
Gabbere: Bir şeyi toza bulamak.
Gubâru: toz.
“SeDeFini DELmek!”: Doğduğu Kâmilin Kalbini delmek, Verdiği EDEB Terbiyesini çıkarıp atarak gaflet, cehâlet, dalalet ve ihanet batağına geri dönmek.. kalleşlik etmek..
Gâbirîn: Geridönen, cehalette kalan, helak olan..
Kur'ân-ı Kerimimizde Lût aleyhi's-selâmın karısından bahsederek 7 yerde geçmekte..
Hiçbir kadın bu şekilde 7 yönlü yerilmemiştir Kur'ân-ı Kerimde..


فَأَنجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلاَّ امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Resim---“Fe enceynâhu ve ehlehû illemreetehu kânet minel gâbirîn(gâbirîne) : Bunun üzerine biz, karısı dışında onu (Lût'u ) ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı.”
(A'RAF 7/83)

إِلاَّ امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ
Resim---“İllemre’etehu kaddernâ innehâ le minel gâbirîn(gâbirîne) : (Fakat Lût'un) karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik.”
(HİCR 15/60)

إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ
Resim---“İllâ acûzen fîl gâbirîn(gâbirîne) : Ancak bir kocakarı (Lût’un Karısı) müstesna. O, geride kalanlardan (oldu).”
(ŞUARA 26/171)

فَأَنجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَاهَا مِنَ الْغَابِرِينَ
Resim---“Fe enceynâhu ve ehlehû illemreetehu kaddernâhâ minel gâbirîn(gâbirîne) : Biz de, onu (Lût'u ) ve ailesini kurtardık, yalnızca karısı hariç; onu geride (azab içinde kalanlar arasında) takdir ettik.”
(NEML 27/57)

قَالَ إِنَّ فِيهَا لُوطًا قَالُوا نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَن فِيهَا لَنُنَجِّيَنَّهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Resim---“Kâle inne fîhâ lûtâ(lûten), kâlû nahnu a’lemu bi men fîhâ le nunecciyennehu ve ehlehû illemreetehu kânet minel gâbirîn(gâbirîne) : (İbrahim) dedi ki: Ama orada Lût var! Şöyle cevap verdiler: Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesna; o, (azapta) kalacaklar arasındadır.”
(ANKEBÛT 29/32)

وَلَمَّا أَن جَاءتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالُوا لَا تَخَفْ وَلَا تَحْزَنْ إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهْلَكَ إِلَّا امْرَأَتَكَ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Resim---“Ve lemmâ en câet rusulunâ lûtan sîe bihim ve dâka bihim zer’ân, ve kâlû lâ tehaf ve lâ tahzen, innâ muneccûke ve ehleke illemreeteke kânet minel gâbirîn(gâbirîne) : Elçilerimiz Lût'a gelince, Lût onlar hakkında tasalandı ve (onları korumak için) ne yapacağını bilemedi. Ona: Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de aileni de kurtaracağız. Yalnız, (azapta) kalacaklar arasında bulunan karın müstesna, dediler.”
(ANKEBÛT 29/33)

إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ
Resim---“İllâ acûzen fîl gâbirîn(gâbirîne) : Geride bırakılanlar arasında bir yaşlı kadın dışında.”
(SÂFFÂT 37/135)

Lût aleyhi's-selâmın karısı ki peygamber olan kocasını İzlemeyip "kurtuluştan uzak olarak geride kalan kimseler" ile-bile kalmayı tercih etmiş ve Azab-ı İlahîye düçar olmuştu.

"Bunun üzerine biz de, Lût ile ailesini ve kedisine bağlı olanlaRI kurtardık, yalnız karısı geride kalıp yere geçenlerden oldu. Onların üzerine bir (azab) yağmuru yağdırdık. İşte bak günahkârların sonu nice olmuştur!" (A'râf, 83-84).

Kemâlatın Kucağında iken Nefsî cehâletine sahib çıkmış;
Kavmince Lût aleyhi's-selâma gelen misafirler de dahil Lutilik ki, erkekler arasındaki cinsi sapıklığa yardımcı olmuştur.
Lût aleyhi's-selâmı Dağlara sürdüklerinde;
2 oğlundan ve bir çok kızından ayrılamadığından Lût aleyhi's-selâmla birlikte Dağa çıkan karısı,
Ne zaman bir erkek misafiri gelse Lût aleyhi's-selâmın,
Ateş yakardı ki, gündüzse dumanından geceyse ışığından anlasınlar sapıklar, erkek misafiri gelmiştir..

Darb-ı Mesel olmuştur Kadın Fitnesi olarak;
Gaflet, Cehâlet, Dalalet ve de İhanetinde Kur'ân-ı Kerimde:

Sedef Yüreğinde kaskatı inat-inkar taşlığını seçişte…


ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِّلَّذِينَ كَفَرُوا اِمْرَأَةَ نُوحٍ وَاِمْرَأَةَ لُوطٍ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ فَخَانَتَاهُمَا فَلَمْ يُغْنِيَا عَنْهُمَا مِنَ اللَّهِ شَيْئًا وَقِيلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِلِينَ
Resim---“Dareballâhu meselen lillezîne keferûmreete nûhın vemreete lût(lûtın), kânetâ tahte abdeyni min ibâdinâ sâlihayni fe HÂNETÂhumâ fe lem yugniyâ anhumâ minallâhi şey’en ve kîledhulen nâre mead dâhılîn(dâhilîne) : Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karısı ile Lût'un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları altında iken onlara HAİNlik ettiler. Kocaları Allah'tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara: Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin! denildi.”
(Tahrîm 66/10)

NiL Nehrinin sessiz Sularındaki SELEde BULduğu MuS aleyhi's-selâm ın yumruk kadar yüreğinde İNCİ-liğİ seçen ASİYe Annemizse ceheNNem içinde ceNNet KÖŞKü istemekte…

وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِّلَّذِينَ آمَنُوا اِمْرَأَةَ فِرْعَوْنَ إِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ لِي عِندَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِن فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ وَنَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Resim---“Ve dareballâhu meselen lillezîne âmenûmreete fir’avn(fir’avne), iz kâlet rabbibni lî indeke beyten fîl cenneti ve neccinî min fir’avne ve amelihî ve neccinî minel kavmiz zâlimîn(zâlimîne) : Allah, inananlara da Firavun'un karısını misal gösterdi. O: Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun (kötü) işinden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar! demişti.”
(Tahrîm 66/11)

Tüm Esmâların ki Tüm Mevcudatın ÇIKış Kapısı Rahimiyyet..
Kadın Rahmi.. Ana Karnı.. Fazilet FeRCini korumakta Sadakat ve Tahammül Sultanı ÂLEMlerin TEK-i MeRyeM aleyha's-selâm…


وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِن رُّوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ
Resim---“Ve meryemebnete ımrânelletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhi min rûhınâ ve saddekat bi kelimâti rabbihâ ve kutubihî ve kânet minel kânitîn(kânitîne) : İffetini korumuş olan, İmran kızı Meryem'i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.”
(Tahrîm 66/12)

İşte bir “KUM TÂNESİ” nden, TAŞ ya da İNCi Mae-SALLı ya da Mae-DALLı…
ALLAH celle celâluhu Ümmet-i MuhaMMed kadınlarımızı Kur'ân-ı Kerim Hakkına-Şerefine korusun inşe ALLAH!..


Resim
Resim
fatmabatı
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 90
Kayıt: 06 Kas 2012, 16:51

Re: Ey kADın!

Mesaj gönderen fatmabatı »

''Kadın; bilmeyene "NEFS", bilene "NEFES"tir.''

Tebriz’li ŞEMS k.s
Resim
Cevapla

“İslamda Kadın” sayfasına dön