TEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

Kendi yazdığınız Hikaye, Makale ve Yazıları paylaşalım.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: TEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimTEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

- Akıl <r> yarıçapına dair...

"yaratılış" tek seferde olmuş olsaydı (sürekli yaratılış olmamış olsaydı) akıl, istediği gibi hareket edip, te’vil edebilirdi; "ipin ucu" nu kesintisiz olarak takip edebilirdi hatta etmeliydi. lâkin, "sürekli yaratılış" , aklın sürekliliğini de boşa çıkartır. Bu aklın becerisinin azlığından değil, "HaKK" kın yeni bir koşulu ve çevreyi kestirilemez şekilde sisteme sunması karşısındaki belirsizlik içinde kalması sonucudur. Bu durumda "akıl", her sürekli ve yeniden yaratmanın, izin verebildiği o küçük aralıkta hareket edebilendir. "vakti" kaçıran kulun aklı, yeni duruma giremezse hemen, yönü "yanlış" ta kalır (yani bir önceki vakitte KALaKALır)…
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: TEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimTEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

- Acı ve Hastalığa dair

"acı" havada bir yerde veya boşlukta oluşmamıştır.. oluştuğu yer bir canlıdır ve acı oluşur oluşmaz "şükre"yönelir (oluş şansı ve varlığa çıkış şansı az olduğu için şükrü ve cafcafı da fazlacadır).. insan veya hayvandaki sızlanma ve yüzün buruşması da bu “saf acı” nın şükrüdür. İnsan, her olan biteni tanımlayıp, aklından geçirerek şükretmeli olanı olduğu şekliyle. bu durumda da“acıyı”tanımlayıp, bunun varlığının şerefine ve amacına (ki acının da amacı tekrar Allah'ın rahmetine kavuşmanın olacak olmasıdır) bağlı kalarak şükretmelidir. bu şükür sonrası “var olmuş acı” deyim yerindeyse “amacına ulaşmış” olur…
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: TEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimTEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..
- Zillette dair..

cisim, sûretine yayılmış İlâhî Nur ile “ancak” var olabilmiştir (ya da öyle var olduğu zannına kapılmıştır); ancak bu hiç bir şeydir. diğer şeylerle irtibata geçip, geçici/var olmayan “ilişkiler” peydah etmelidirler. cisimler, bu peydahlanan ilişkilerin geçersizliğini, güçsüzlüğünü ve kötülüğünü anlayarak (ve sâhiplenmeyerek) "kendilerini" algılayabilirler ilk defa. bu algı da, zillette oldukları algısıdır (bu algı da HAKK tarafından hediyedir). HAKK tarafından tedâvi edilmiş, bağışlanmış bu “boşa çıkmış” algıyla sâdece tek niyet kalır: geriye çekilme... hızla ASLa dönmeye meyletme... bu geriye çekiliş çok azimle olsa da, sınırsız ALLAH "TüM" lüğünde şaşkıncadır. bize âit sâdece geriye dönme isteği vardır.. yoksa eylemsel geriye çekilişi de kendi başımıza sağlayamayız. nihâyette, bize bir himmet ve adres olarak, görüp algılayabileceğimiz (ve güyâ sahiplenebileceğimiz) bir yatak örtüsü gösterilir = cennet... cehenneme doğru geri çekilişte de, içimize kaçmış İlâhî Nefs direksiyondadır, farketmesek de…
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: TEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimTEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..
- Sicim Daireleme Üçlemesi‏

Gayb'ten Şehadete, Rabbimizle yüklenerek gelivermişizdir. Bu Şehadetten geri dönüş ise, ancak nefsimizdeki Rabbanî izleri O'na addederek olabiliyor. Küçük farkedişlerle başlayan bu geri dönüş, herkes (her nefis) birbirinden farklı olsa da, aynı tek yoldan (Allah'ın tam ve tüm olduğu, Efendimizin bile önce kul, sonra yol olduğu) yürüyor. Bu farkedişler silsilesi teşbih/tenzih döngüsüyle, perde dediğimiz Rabbanî Nefs'in olduğu yere kadar sürebiliyor en nihayetinde. Şeytanın müslüman olduğu bu yerde artık Rabbimiz görünür olur ama ulaşılır olmaz. Ulaşılsa, akıl, biz, siz kalmazdı geriye zirâ. Perdenin hakkı da, abd/kul olmanın bilgisi olsa gerek…
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: TEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

Mesaj gönderen alpervahit »

ResimTEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

- Sicim Kuramı…

alpervahit

• String Teorisi (Sicim Kuramı) en basit anlatımıyla, sicim denilen şeyin, belli bir "frekans"ta titreştiğinde proton, başka bir frekansta titreştiğinde ise elektronu oluşturması diyelim. Bu hikayede de diyelim ki, bizlerin, tek bir sicimin farklı titremesi (sebbaha) sonucu olması ve "kendimiz" dediğimizin bu frekans sonucu "gözükmesi". Frekansı, nefsimiz olarak algılayabiliriz. Bu frekans (titreme, sebbaha) yaratılışımızı farkedip (ki bu farkediş akıl ile değil, hediye (hedy) ile vuku bulur), perdemize yani sicimimize (habli’l- verîd) olabildiğince "yanaşmaya-akreba" çalışmalıyız. İşte akıl, bu “yanaşmaya çalışmadır” ve farkediş sonrası devreye girer (Aklı olmayanın da dini vardır ama sorumluluğu yoktur, insan ve cin dışındakiler gibi, onun için farkediş, aklı olana "hediye" sonucu, aklı olmayana "zekat" sonucudur).Gördüğü izleri hayra yora yora, kulluğunu tamamlar/tümler. Frekansımızı gözlemek, bize gayb ortaklığını işâretler...

Bu eksersizlerim sadece zihnen HaKKa ve HAYRa ULAŞım çabalarımdır..
ALLAH celle celâluhu BİZe hidâyet etsin, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ulaştırsın ve her hâl u kârda bizi affetsin!.. Âmin!..

BaBam kul ihvÂNi'den nOtlar:

Resim

her AN yinelenen-yenilenen frekans:

يَسْأَلُهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِۚ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---Yes-eluhu men fî-ssemâvâti vel-ard(i)(c) kulle yevmin huve fî ŞE'N(in): Göklerde ve yerde bulunan herkes O'ndan ister. O, her AN yaratma halindedir..” (Rahmân 55/29).

*

“YuseBBuH”u:

ZeRRe – KüRRe “SeBBaha!” da..:

“SeBBaha”:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı, hep sürecek her AN yeniden Yaratılanlarla ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..


“SeBBaha”, Kur'ân-ı Kerimde 39 yerde çeşitli çekim ve isimlerle geçmektedir:

Bakara 2/30; A'raf 206; Ra'd 13/13; Hicr 15/ 98; İsrâ 17/44; Meryem 19/11; Tâhâ 20/33, 130; Enbiyâ 21/20, 79; Nûr 24/36, 41; Furkân25/ 58; Secde 32/15; Ahzâb 33/42; Sâffât 37/143, 166; Sâd 38/18; Zümer 39/75; Mü'min 40/7, 55; Fussilet 41/38; Şûrâ 42/5; Kaf 50/39, 40; Tûr 52/48, 49; Vâkıa 56/96; Hadîd 57/1; Haşr 59/1, 24; Saff 61/1; Cumua 62/1; Teğâbün 62/1; Kalem 68/28; Hâkka 69/52; İnsân 76/26; A'lâ 87/1; Nasr 110/3.

*

hediye (hedy):

yâ Hâdî ALLAH celle celâluhu!

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
Resim---İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn (nestaînu).: (Allah'ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE-karşılıksız yadımını isteriz.(Fâtiha 1/5)

اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ
Resim---İHDina’s- sırâte’l- mustakîm (mustakîme).: (Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır).(Fâtiha 1/6)

Hidâyet: Hakkı hak, bâtılı da bâtıl olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmaktır.

El Hâdî:
Resim

*

HaBLi'l- VERîD: KûN feyeKÛN OLUŞumu-TEK İP-Bağ.. KİMlik-kİŞiliğin tek ÖZü ve nAKLin AKRABası >AKIL İPi.. HaBL, ip demektir arapçada.. VERîD: Vâridatın-OLUŞların tümünü Toplayan TEKtir.. kırmızı GÜLe de denir.. toplar damar da denmesi bundandır..


“HaBLi’l- VERîD”:

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---''Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min HABLi’l- VERÎDi: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf 50/16)

*

farkediş: fASL (sanal) olan AKıL, ASL "OL-AN"a SALL edince (gERçeğe ulaşınca-ERişince) NÛRlanır N-AKL olur ki denizde TaMMlanan-TüMMlenen DaMMladır.. vardır/yoktur..

*

Farka VARış, aklı olmayana zekat sonucudur:

Zekât o ki;
Bu ÂLEMde küllî ŞEY-her ZeRRe bir amaca hizmet için yaratılıp durmaktadır. Sonsuz SistemuLLAH içinde kendisine takdir edilen sonUÇa akıp gitmektedir.. İnsanoğlunun İmkÂNlarıyla KULLUK İmtihÂNında, kendisine emÂNeten-iğreti verilen ve kendisinin ZANNettiği MALından HaKK’ın muhtaç HaLKına ALLAH celle celâlihu rızası için infakı-sadakası-KuRbÂNıdır.. AKLındaki sanal SAHİBliği YIKayış YAŞAyışı isabtıdır..
ZÂTen, insanoğlunun elindekilerinin dışındaki her ŞEY, Muradullah-EMRuLLAH gereği Sünnetullah üzere Şe’ENuLLahta kendi Kaderlerine Akıp GİTmekler (CeRR) her ÂNn!..

وَآيَةٌ لَّهُمْ اللَّيْلُ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَإِذَا هُم مُّظْلِمُونَ
Resim---Ve âyetun lehumul leyl(leylu), neslehu minhun nehâre fe izâ hum muzlimûn(muzlimûne).: Ve gece onlar için bir âyettir (ibrettir). Ondan gündüzü sıyırırız (çekip alırız). O zaman onlar karanlıkta kalanlardır.(YâSîN 36/37)

وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَّهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
Resim---Veş şemsu tecrî li mustekarrin lehâ, zâlike takdîrul azîzil alîm(alîmi).: Ve Güneş, onun için istikrarlı kılınan (yörüngesinde) akar gider. İşte bu azîz ve alîm olan (en iyi bilen) Allah'ın takdiridir.” (YâSîN 36/38)

Tecrî: CeRR eder.. her ÂN CeRRyÂNdadır..
Mustekarrin: Takdir edilmiş, karar kılınmış, kararlaştırılmış..
Zekât: Nisab miktarı-aslî ihtiyaçlar dışında mala, paraya sahib olan Müslümanın kırkta birini (1/40) fakirlere sadaka vermesi ve bu verilen sadaka. Ziyadeleşme, artma. Temizlik. Taharet.
Zeki: Hâlis. Temiz. Hali temiz olan.
Zekâ: Çabuk anlama ve bilme kabiliyyeti. Fehim ve idrakte çabuk olma. Ateşin alevlenmesi. Güzel koku alma. Saflık, duruluk. Hâl düzgünlüğü.


*

gAYB: kayıp-yitik olmayan ve OLduğu halde ham AKLın göremediği ASLen VAR olupdurandır.. Silm AKLın-nAKlen BİLdiği-BULduğu-OLduğu ve YAŞAdığı HaKKtır..

الم
Resim---Elif, lâm, mim.: Elif, Lâm, Mim.” (Bakara 2/1)

ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ
Resim---Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn(muttekîne).: İşte bu Kitap ki, O'nda hiçbir şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.” (Bakara 2/2)

الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Resim---Ellezîne yu’minûne bil GAYBi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).: Onlar (takva sahipleridir) ki, gaybe (gaybte Allah'a) îmân ederler, namazlarını kılarlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler (başkalarına verirler).(Bakara 2/3)
Resim
Kullanıcı avatarı
alpervahit
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 436
Kayıt: 17 Şub 2007, 02:00

Re: TEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

Mesaj gönderen alpervahit »

Resim

...TEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..


Karadelikte, kütleler (varlıklar), içerideki sonsuz kütlenin çekimine girmekten kaçınamazlar ve önce bu sonsuz kütleye katılmadan önce onun yörüngesine girerler, vakitleri gelince. Bu yörüngede ana kütleye gidişlerinde, önce dışarıda "görüntüleri" oluşur. Görüntü ana kütleye (perdeye) yakınken oluşuyorsa, ve Ana Vakit tekse ve zâten olmuş olacak birleşmişse, "varlığın zâhiri sûreti" yani bizler de (etli butlu hâlimizle) var değiliz, bilâkis bir çeşit şu an tekniğini bilemediğimiz bir görüntüyüz. Bak işte, oldu mu şimdi hep Şehâdet Âleminde olduğunu zannettiğimiz "varlığımız", şimdi (el-an) Gayb'te... Şehâdet, sûretlerimizle gaybımızı ve Rabbimiz tanıyabileceğimiz bir ayna görüntüsü..Bu durumda, zannımızın aksine Gayb daha “gerçek”, biz ise hayal görüntü. Hata, bu görüntülerin, gölgelerin, sahte şehâdette, gerçekten bizim yüzümüzden oluştuğu zannıdır belki de…

**

فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ الْجَوَارِ الْكُنَّسِ
Resim---Felâ uksimu bi'l-hunnesi. El-cevâri'l-kunnesi.: Hayır! Akıp giden, bir kaybolup bir etrafı aydınlatan yıldızlara andolsun,
(Tekvîr81/15-16)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: TEKe TEK DÜŞÜNceleriMm..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim bİZi İZle!..

AYak İZin -> SİLinmemiş
“alpER Vâhid nERde?” DEdi
NE SıRRLar var BİLinmemiş,
VARlık-YOKluk > pERde!.” DEdi..


ZEVK 6073

YEDi DİLLi NiYÂZ tAVaf ->ARZdan ARŞa NÂZ NÂZÂRı
“KÛN”u -> feye KÛN CEM’inde ->YAZıLAN iLe YAZARı
sehER VaKTi ->KÂBE-mİZde >EBÂBİLLer “sEN”i SORdu
MeRYeM MeydÂNı tENhaydı!.. HaCERrdeydi cÂN BÂZÂRı!..


28.04.14 20:28
..kâbe…
Resim
Cevapla

“►Kendi Yazdıklarınız◄” sayfasına dön