CuMâ CeM'im-İZ

Dinimizde mübarek gün ve geceler hakkında bilgiler.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ES SELÂM HeR ŞEy HERKEse,
KULak KEStik=>GÖKte Sese,
KAN-TER İÇİnde =>KIRATım
=>YETİŞtik=>NEFES NEFEse!.


TEk NEFEs GERÇEktir->TEVHiD,
“LÂ HUve=->İLLÂ HUuu!.”Larız!.
=>YÜREkte=->ÇİÇEktir TEVHiD,
==>GÖZ YAŞImızLa==>SULarız!.


ZEVK 9550


=>RABB’ımın=>LÜTF-ü-İHSÂNı =>ÂLEMde=>ÂŞIKLık BAHtı,
ÜZüp=>ÜZÜLen=>SEVmeyen=>SEViLmeyen=>En BEDBAHtı!.
“MOLLa ARAP”ta=>CUMÂ CEM’i,
CÜMMLe DOStLar DEM bu DEM’i,
SIRAt SIRtı-nda=>TEK NEFES=->BURSA=->AŞKın PÂYiTAHtı!.


31.01.20 13:13
brsbrsm..cumâcemimollaarabcâmimizz..


CÂN<->CÂNÂN=>İLEsi>AŞKtır,
=>BİZ BİR-İZ=>BİLEsi>AŞKtır!.
GÜL GÖNLÜnde->KIZIL KORdur,
==>SEVginin ÇİLEsi==>AŞKtır!.


BAHt.: f. Kader. Tâli. Uğur. Alın yazısı. Kısmet. İkbal..
BEDBAHt.: f. Bahtsız, talihsiz, bahtı kara..
PÂYiTAHt.: (Pâytaht) f. Merkez-i hükümet, başşehir, başkent..


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.

Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....


Resim

MOLLA ARAB CÂMİsi:

Bursa, Yıldırım, Molla Arap Mahallesi Balabancık Caddesi’nde bulunmaktadır. 16.yüzyılın ilk çeyreğinde “Molla Arap” ünvanlı Mevlânâ Mehmet bin Ömer bin Hamza tarafından yaptırılmıştır.
Cami dikdörtgen bir plan üzerine oturtulmuş olup, asıl ibadet alanı üzerinde ardı ardına Dokuz kubbeli olan cami, Bursa Ulu Câmi’den sonra gelen çok kubbeli câmilere örnek teşkil etmektedir. Dört büyük fil ayağı üzerine oturtulmuştur. Câminin duvarları üç sıra tuğla ve moloz taşı ile örülmüştür.
19.yüzyılda meydana gelen bir deprem sonucu câmi kısmen yıkılmış, aksına rastlayan iki kubbe ve kubbeyi taşıyan ayakları sağlam kalmıştır. Ampir üslubunda bir tâmir ile câmi kullanılır hale gelmiş ve üst kısmı dokuz kubbe ile örtülmüştür. Kuzeybatı köşesindeki minâre tuğla gövdeli olup sekizgen kâideden üçgenler aracılığı ile silindirik gövdeye geçilmektedir. Minârenin külahı, Bursa’daki hiçbir minârede benzeri olmayan şekilde boğuntulu ve sivridir. Câminin önünde büyükçe bir avlu vardır.
Câminin yakınında, Molla Arap’a ait olduğu bilinen türbesi mevcuddur.



Resim

MOLLA ARAB
Kaddesallahu sırrahu..


İslâm âlimlerinin büyüklerinden. İsmi, Vâ’iz Muhammed bin Ömer bin Hamza Antâkî olup, lakabı Muhyiddîn’dir. Haleb’den Bursa’ya gelmiş olduğundan dolayı Molla Arab dendi. Bu isimle şöhret buldu. Antakya’da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 938 (m. 1552) senesi Muharrem ayında Bursa’da vefât etti. Kabri, Bursa’nın kıble tarafında, dağa yaslanmış ve kendi adıyla anılan mahallededir. Kabrin bulunduğu yerden bir sokak sonra Molla Arab Câmii bulunur. Bu câmi, 1955 senesinde Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından bugünkü şekline getirilmiştir.
Şimdi iki kubbeli ve tek minareli olan bu câmi, eskiden dokuz kubbeli ve üstü kurşun kaplı idi. Zelzelede kubbeler çökünce, iki tanesinin duvarları ve bir kısım kemerleri ile, dışarıda bir minaresi kalmıştır.
Molla Arab’ın dedesi, büyük âlim Teftâzânî’nin talebelerinden olup, Mâverâünnehr’den Antakya’ya geldi. Babası da âlim, sâlih bir zât idi. Molla Arab, küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi, Kenz ve Şâtıbî ve ba’zı eserleri ezberledi. Fıkıh ilmini fazilet sahibi babasından, usûl-i fıkh, kırâat ve Arabî ilimleri, amcaları Şeyh Hasen ve Şeyh Ahmed gibi âlimlerden öğrendi. Hocalarının feyz ve bereketleri ile, ilimde üstün bir dereceye yükseldi. Daha sonra Tebrîz diyarına gitti. Birkaç yıl kalıp, Tebrîzli Mevlânâ Mürîd’den ilim öğrendi. Sonra Antakya’ya döndü. Haleb ve Kudüs’deki âlimlerle görüştü. Çok şey öğrendi. Şöhreti her yere yayıldı. Hacca gitti. Bir müddet mücavir olarak kaldı. Sonra Mısır’a gelip, İmâm-ı Süyûtî ve Şa’bî’nin derslerinde bulundu. Hadîs ilminde icâzet (diploma) aldı. Va’z, ders ve fetvâ verdi. Mısır’daki Çerkez sultanlarından Kayıtbay, onun sohbetlerine katıldı ve va’zlarını dinledi. Ona çok hürmet etti ve sevgisi sebebiyle Mısır’dan ayrılmasına müsâade etmedi. Onu vâ’iz ve müftî ta’yin etti. Molla Arab, fıkıh ilmine dâir “Müstesfâ” ve “Dürer Gurer” kitablarındaki mes’eleleri içinde toplayan “Nihâyet-ül-Fürû’” adlı eseri yazıp, Sultan’a hediye etti. Herkesten hürmet ve saygı gördü.

901 (m. 1495) senesinde Sultan Kayıtbay vefât edince, Molla Arab Bursa’ya gitti. Orada halk ve ileri gelenlerden çok hürmet gördü. Va’z edip, devamlı ALLAHu TeâLâ’nın emir ve yasaklarını bildirdi. Halka, haram ve günahların öldürücü zehir olduğunu anlattı. Sonra İstanbul’a gitti. Burada da va’z ve irşâd ile meşgul oldu. Sultan ikinci Bâyezîd Han, Molla Arab’ın şöhretini işitip dersine geldi. Va’zını dinleyip te’sirli konuşmalarına hayran oldu. Çok defa ziyâretine gelip devletin bekâ ve devamı için duâlarını taleb etti. Molla Arab, “Tehzîbü'ş-Şemâil”, “Hidâyetü'l-İbâd ilâ sebîli'r-reşâd” adlı eserlerini yazıp, Sultan Bâyezîd Hân’a hediye etti. Ayrıca Sultan’ın gazâ sevâbına kavuşmasını istedi. Kur’ÂN-ı kerîm’de, Nisâ Sûresi 95. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın cihaddan geri kalanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlar bir olmazlar. Allah, mallarıyla ve canlarıyla savaşanları, derece bakımından oturanlardan çok üstün kıldı. Bununla beraber Allah, ikisine de Cenneti va’detmiştir. Fakat Allah, savaşanlara, oturanların üstünde pek büyük bir mükâfat vermiştir” buyurulduğu üzere, Sultan’ı gazâya teşvik etti. Ve ordu, Yundu seferine çıktı.


لاَّ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُوْلِي الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً وَكُلاًّ وَعَدَ اللّهُ الْحُسْنَى وَفَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim--- "Lâ yestevî’l- kâıdûne minel mu’minîne gayru ulîd darari ve’l- mucâhidûne fî sebîlillâhi bi emvâlihim ve enfusihim. Faddalallâhu’l- mucâhidîne bi emvâlihim ve enfusihim alâ’l- kâidîne dereceh (dereceten). Ve kullen vaadallâhu’l- husnâ. Ve faddalallâhu’l- mucâhidîne alâ’l- kâıdîne ecran azîmâ (azîmen).: Özür sahibi olmayan mü'minlerden (savaşa gitmeyip) oturanlar ile ALLAH’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir (eşit) değildir. ALLAH, mallarıyla ve canlarıyla cihâd edenleri derece bakımından, oturanların üstünde faziletli kıldı ve ALLAH hepsine “Hüsnâ”yı vaadetti. Ve ALLAH mücahidleri, oturup kalanlar üzerine “büyük ecir” ile üstün kıldı.” (Nisâ 4/95)

Molla Arab, Metan Şehrinin fethine sebeb oldu. Kaleye ilk giren mücâhidler arasında idi. Gazâdan dönüşünde, İstanbul’da va’zlarına devam etti. Sonra ehl ve ıyâliyle (çoluk-çocuğuyla) Haleb’e gitti. Orada Çerkes beylerinden Hayr Bey’den çok hürmet gördü. Hayr Bey onun bütün ihtiyâcını karşılamak istedi. Fakat o, takvâsından, onun zerre miktarı bir şeyini kabûl etmedi. Haleb’de üç yıl kadar va’z, hadîs ve tefsîr ile meşgûl oldu. Bid’at ehli ve bozuk fırkaların zararlarını anlattı. Daha sonra İstanbul’a döndü..

Yavuz Sultan Selim Hân’ı, şiirlerle cihâda teşvik ve tahrik eyledi. Bu maksadla “Es Sedâd fî fedâili’l- Cihâd” kitabını yazdı. Çaldıran seferine katılıp, askere va’z ederek cesâret verdi. Muharebede duâ eder, Pâdişâh: “Âmin!.” derdi. Sarayköy ve Üsküp’te de on sene va’z ve nasihat ederek, çok kâfirin hidâyetine sebep oldu. Sultan Süleymân Hân ile de Engürüs Seferine katılıp, zafer için yaptığı duâları makbûl-i ilâhî oldu. Sonra Bursa’ya gelip, çeşitli kitaplar yazdı. Kimya bilgisi de çoktu.
İki mescid, iki de câmi yaptırdı. Nafakasını ticâret yaparak kazanırdı. Kimseden birşey kabûl etmedi. Hâfızası çok kuvvetli idi. Meşhûr altı hadîs kitabından hadîs-i şerîfleri bilirdi. Âlim, faziletli, mücâhid bir zât idi. Sîret-i Nebevî’yi bildiren “Tehzîbü’ş- Şemâil” ve “El Mekâsıd fî fedâili’l- Mesâcid” adlı kitabları meşhûrdur.

Asıl adı Muhittin Mehmet olmasına rağmen, "Mehmet Molla" ve "Arap Molla" lakabıyla meşhur olmuştur. Kendisine "Arap Va’izi" de denirdi.
Arap diyarından geldiği düşünülerek kendisine bu lakap takılmıştır. Molla Arap hazretlerinin dedesi Hamza, Ailesi ile Türkistan’dan Antakya’ya göç etmiş ve muhtemelen Molla Arap 1460 yıllarda burada dünyaya gelmiştir.
Çocukluğunda Antakya’da , babası Ömer Efendi ile amcalarından ders alan Molla Arap, daha sonra Hasankeyf , Diyarbakır ve Tebriz’de tahsilini devam ettirdi. Tebriz dönüşünde Haleb’de verdiği vaaz, ders ve fetvaları ile ünü her tarafa yayıldı. Ardında Kudüs ve Mekke’de bir müddet tahsil gördü, bu arada Hac görevini yerine getirdi. Daha sonra Kahire’ye geçerek devrin meşhur bilgini Celaleddin es- Suyutî’den ders aldı. Burada yazdığı “en Nihâye” adlı eserini okuyan , vaaz ve sohbetlerine katılan Memlük Sultanı Kağıtbay’ın takdirini kazandı. Sultan’ın ölümüne kadar Mısır’da kaldı. Molla Arap, 1497 yılında Mısır’dan döndü ve Bursa’ya yerleşti.
Etkili vaazları ile Bursalıların sevgi ve beğenisini kazandı. Ardından İstanbul’a giderek vaazlarına orada da devam etti. II. Beyâzıd’ın takdirini aldı. Beyâzıd, Mora Seferine giderken Molla Arap’ı da beraberinde götürdü. Modon Kalesi’nin fethinde kaleye ilk giren gaziler arasında Molla Arap bulunuyordu.

İstanbul’a dönüşünde bir müddet vaazlarına devam eden Molla Arap, âilesi ile birlikte tekrar Halep’e gitti ve orada hadis ve tefsir dersleri okuttu. Vaazlarını sürdürdü. Şah İsmail aleyhtarlığı, onun Osmanlı Ülkesine dönmesine sebep oldu. Yavuz Sultan selim’i Şark Seferine iknâ etti ve Yavuz Sultan Selim ile İran Seferine katıldı.
Daha sonra Rumeli’ye geçen Molla Arap Üsküp’te bir mescid, Saraybosna’da bir câmii ve medrese yaptırdı, 10 yıl boyunca burada tefsir okuttu.

1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’la birlikte Macaristan Seferine katıldı. Sefer dönüşünde Bursa’ya yerleşti 9 kubbeli olarak Molla Arap Câmii’nin inşasını başlattı fakat tamamlayamadan 18 ağustos 1531 de vefât etti. Câminin haziresine defnedildi. O hazireden günümüze yalnızca Molla Arap mezarı kaldı. Mahalle de, ” Mollaarap Mahallesi” adını aldı. Molla Arap, seyâhate meraklı biri idi. Herkese kendini sevdirir , vaktini ders ve nasihatle geçirirdi. Sevimli bir simâya, tatlı bir ifâdeye sahipti. Tefsir, hadis gibi dini ilimler yanında kimya ilminde de engin bir bilgiye sahipti. Kimya ile ilgili kitabı da vardır. Geçimini ticâretle sağlardı. Bir çok öğrenci yetiştirdi ve hayır müesseseleri kurdu.. radiyallahu anhu..


Resim

=>NÖBEtteYydi=>HİSARcıkta,
BALABAN Beyi=>SELÂM-Ladık!.


BALABANBEY.:

İnce lakabıyla da anılan Balaban Bey, I. Murad devrinde yaşamıştır. Abdullah oğlu olduğuna göre köle kökenli olmalıdır. Tokat Beylarbeyi olmuştur. Orhan Bey’in kumandanlarından ve devlet adamlarından olan Balabancık Bey’in oğlu olan Balaban Bey, 1389 yılında yapılan I. Kosova Savaşı’na katılmıştır. Kepecioğlu 1446 yılında öldüğünü yazar. Gömütünün İznik’te olduğu yazılmaktadır. Gelibolu’da medrese, İznik’te de bir Daru'l- Hafız okulu yaptırmıştır..
(Kütük I.shf. 227; Sicili Osmani II, S. 24; Aşıkpaşaoğlu, S. 66)


BALABANBEY KALESİ/BALABANCIK HİSARI.:

Gazi Osman Bey, Bilecik, İnegöl, Sakarya ve Yenişehir’den sonra Bursa’ya (Pınarbaşı- tophane arsında bulunan yer Prusa yani günümüz Bursa’sı) yönelmeyi planlamıştır. Sarp kayalıklarla çevrili Bursa kalesi kolay alınamayacağı için Osman Gazi, biri kentin doğusundaki tepede, diğeri de kentin batısındaki kaplıcaların yakınında olmak üzere, havale kulesi dediğimiz iki tane gözetleme yeri yapmış (bir nevi küçük kale de denilebilir) ve giriş-çıkışları kontrol ederek kenti ablukaya almıştır. Bu iki hisar sayesinde Bursa kuşatma altına alınmış ve Bizans’ın şehre yardım etmesi engellenmiştir.
Bunlardan doğudakine Balaban Bey (Balabancık Alp), batıdakine de Aktimur Bey (Gazi Aktimur Dizdar) kale komutanı olarak atandığı için bu havale kuleleri onların adlarıyla bilinmektedir. İşte bu iki kaleden batıdaki Aktimur Hisarı malesef günümüze ulaşmamıştır. Aktimur Hisarı’nın günümüzde Çelik Palas Oteli’nin üzerindeki tepede olduğu veyahut bugünkü Hamzabey Camii’nin yakınlarına inşa edildiği rivayet edilmektedir.
Balabanbey Hisarı (Bugünkü Mollaarap Mahallesi’nde Balabanbey İlköğretim Okulu’nun hemen yanında) ise ; Osman Gazi tarafından 1303 yılında bir yılda yapıldığı bilinmektedir. Balaban Bey’in bu kalede Osmanlı ordusunu topladığı, 24 yıl bu kalede kalarak Bizanslıları kontrol altında tuttuğu ve 6 Nisan 1326 yılında Bursa’nın Fethini bu kaleden gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. Osmanlı’nın Bursa’ya yaptırdığı ilk eserdir. Osman Gazi oğlu Orhan Gazi’ye bu kaleden Tophane surlarındaki Bizans manastırını göstererek, güneşin vurmasıyla parlayan kubbesi için ‘Beni bu gümüşlü kümbede gömün’ vasiyetinde bulunduğu anlatılmaktadır. Osmanlı yapı tarzını yansıtan Balabancık Hisarı’nın duvarları araları üç sıra tuğla konmak sureti ile moloz taştan örülmüştür. Batıdaki kule duvarında pencere izleri görülmektedir. Kulenin arka kısmı doldurulmuş olduğundan doğu ve güney duvarları belirsizdir. Kuzey ve batı duvarlarının bir kısmı mevcuttur. Yıldırım Belediyesi tarafından 2006 yılında restorasyonu ve çevre düzenlemesi gerçekleştirilmiştir..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HAYy YOLDAŞım,
HAYy HUu!. İLe!.
GÖZde YAŞım,
HAYy SU İLe!.


HÂL-i HAKkta HANNÂNLa HAYy,
VEDûD MEVLÂ MENNÂNLa HAYy,
CEMMü’L- CÂNda CÂNÂNLa HAYy,
SIRR-ı SUBHÂN>SULTÂNLa HAYy!.


ZEVK 9556

EL LATîF ALLAH LUTfetti=>MUHAMMEDî NÛRun BULduk!
ŞE’ÂNULLAH=>ŞUÛRunda=>SELÂMEt SÜRÛRUn BULduk!
==>ALÂüDDÎN CÂMİmİZde,
SIRR-ı NAHNU BİZ BİR-İZde,
HÂL-i HAZıR=>HIZıR HÂLde=>HAKİKAt HUZÛRu BULduk!.


07.02.2020 13:21
brsbrsm..AlâaddincâmimİZzz..


BİZ BİR-İZ BAHÇAsı BURSAm,
MUHABBet BOHÇAsı BURSAm,
=>RASÛLuLLAHçası BURSAm,
EHL-i BEYt ŞÂHÇAsı BURSAm!.

Resim

GECE-GÜNDüZ ZİKREderim,
BİZ BİR-İZd-in FİKREderim,
ÂŞIKLar ŞEHRi>BURSAmda,
=>EŞ ŞEHÎD’e ŞÜKREderim!.

Resim

ÇIRPINIR>CÂN KAFESİnde,
HASREt KOKar>NEFESİnde,
BÜLBÜLüm SEVDâ FISILdar,
GÜLÜne==>KISık SESİnde!.


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebiyyî'L- Ummîyyi ve alâ ÂLihi, EHL-i BEYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden HâL-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAH!..


Âmin Yâ Latîf!. Yâ Kerîm!. Yâ ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.



ALLAH celle celâlihu.:
Resim

El Hayy celle celâlihu.:
Resim

El Hannanu celle celâlihu.:
Resim

El Latîfü celle celâlihu.:
Resim

El Mennanu celle celâlihu.:
Resim

El Mevlâ celle celâlihu.: Resim

Eş Şehîdü celle celâlihu.:
Resim

Resim

ALÂADDİN BEY CÂMİSİ..:

Alâaddin Mahallesi Osmangazi/BURSA..

Alâaddin Bey, 1326 yılında şimdiki Devlet Hastanesi'nin hemen arkasında başlayan Alâaddin Caddesi'nin sonunda yer alan, Bursa Hisarı içinde evinin hemen yanında Bursada ilk İslâm Mescidini yaptırmıştır. Çatalburgaz ve Fotra köylerini mescidine vakf etmiştir.
Kitâbesi yoktur.. Câminin ibâdet mekânı tek yarımküre kubbeyle örtülü içten içe 8.13 m. ye 8. 30 m. ölçüsünde bir kare planlıdır. Kubbe, köşelere yerleştirilmiş üç büyük üçgen panonun meydana getirdiği onaltı köşeli bir kasnak üzerine oturur. Bursa’da kanatlı (zâviyeli) ters T planlı câmilerinde yeni bir gelişime öncülük etmiştir. Bu plan şemâsı aslında Selçuklu döneminin kubbeli medreselerine kadar uzanmaktadır. Osmanlı döneminin Bursa’da bu tipin ilk uygulandığı câminin Alâaddin Câmi olduğu anlaşılmaktadır.

Câminin kare planlı asıl ibâdet yeri, yelpaze biçimli trompalara ve onaltıgen bir yüksek kasnağa oturan, 8.20 metre çapında tek kubbe örtmektedir.
Ortada küçük bir kubbe, doğu-batı yanlarda birer aynalı tonoz örtülü, Kubbe, kasnak ve beden duvarları kesin olarak birbirlerinden ayırd edilmiş, duvarlardan kubbeye geçiş gayet rahat ve akıcı olmakla beraber her geometrik şeklin bütünlüğü korunmuştur. Moloz taş beden duvarları 1.05 m. kalınlığında olup taşlar, arasına yatay ve dikey birer tuğla konularak ve seyrek hatıllı örülmüştür. Kapının yanlarında, birer yan duvarlarda ikişer olmak üzere göz seviyesinde altı adet pencere mevcuttur. Bir de mihrabın üstünde bir yüksek pencere vardır. Mihrabın karşısında bulunan pencereler simetrik olmakla beraber yan pencereler karşılıklı düşmüyor. Bunlardan Batı cephesindeki pencereler orijinal olmak gerekir; çünkü biri kubbenin merkezinden geçen arzani mihver üzerinde, diğeri bu pencereyle mihrab duvarı arasında kalan mesafenin orta yerindedir. Güney duvarında yer alan mihrabı pek fazla bir özellik taşımamaktadır. Minberi ise, Mevlevihâne’den buraya getirilmiştir. Doğu cephesinde ise herhangi bir düzen yoktur. Bu cephedeki pencerelerin 1862 tâmirinde açıldığını düşünebiliriz.
Son cemaat yeri de, kısmen orijinalitesini kaybetmiş durumdadır, 1862 tamirinde inşa edilmiş ve literatüre o şekilde geçmiş frontonlu cephe son yıllarda erken Osmanlı mimârisi ne uygun kirpi saçaklı bir çatı inşaasıyla değişmiştir. Bugünkü şekliyle asıl haline yakın bir görünüş arz ettiğini söylemek hatalı olmaz. Cephede ikisi yan duvarların önünde bulunan Bizans başlıklı dört kolon görülüyor ki, yandakiler İyon tipi ortadakiler sepet biçimi başlıklardır. Bölmeler dıştan kemerlidir, fakat içeride bir duvardan öbürüne uzanan bir beşik tonoz tavan buluyoruz. Orta bölmenin merkezinde tonoz üzerine küçük bir kubbe oturtulmuştur. Bu küçük kubbe çatının üstüne taşmakta ve dışarıdan da görülmektedir.
Kuzey cephesindeki sivri kemerler tuğla örgülü üç sıra kirpi saçaklı bir kalkan duvara sahiptir. Doğu-batı yanları duvarla kapalı durumdadır. Yapının beden duvarları moloz taş, aralarına yatay ve dikey birer tuğla konularak seyrek hatıllı örülmüştür.

Yuvarlak gövdeli minare sekizgen bir kaideye oturtulmuş olup, kaide ve küp kısmı taş, gövdeye geçişler silindirik, gövde tuğla örgülüdür. Şerefe çıkması tuğladan kaba mukarnaslıdır/işlemeli, nakışlı ve rengarenktir. Taştan yapılmış silindirik bir bilezikten sonra dört sıra stalaktitli, değişik biçimli şerefe altına sahiptir.
Sol taraftaki minârenin kürsü kısmı, son cemaat yeri duvarına gömülmüştür ve duvara yapışmış vaziyettedir. Tuğla ile örülen minarenin şerefe altında mermerden kozalak motifleri vardır. Kâide ve küp kısmı taş, üst tarafı tuğladır. Petek ve külah yeni olmakla beraber gövde kısmı ile şerefe konsolları orijinal olabilir ki, o takdirde Alâaddin Bey Câmii'ne ait minâre elde kalmış ilk Osmanlı minâresidir. Câmi, 1 mart 1855 depreminde epey zarar görmüş 1861 de tâmir edilmiştir.

Avlunun batısında çok sayıda eski ve güzel taşlı mezarlar vardır.
Ayrıca, Alâaddin Bey Câmisinin batısında Bursanın ilk ve en eski Hamamı vardı. Bu hamam 1519 yılında 3900 akçe sarf edilerek tâmir edilmiş fakat, 17. Yüzyıldan itibâren terk edilmiş ve harab olmuştur..
Câmi avlusunun duvarına bitişik sivri kemerli çeşmesi, 1960 yılında restore edilmiştir.
Alâaddin Bey Câmisi, Bursada Türk Hakimiyyetinin ilk eseri ve işâret imzası olmak şerefi özel bir tarhî değere sahiptir..


Resim

ALÂADDİN BEY KİMDİR?.:

Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazinin oğludur. Annesi Şeyh Edebali’nin kızı Bâlâ Hatundur. Doğum yeri ve tarihi kesin bilinmemektedir. 1333 (H.733) tarihinden sonra vefat etti. Bursa’da babası Osman Gazinin yanında medfundur.

Alâeddin Bey, dedesi Şeyh Edebali’nin terbiyesinde büyüdü. Ve ondan ömrünce süren Sufî Dervişliği devr aldı.. Daha sonra Yenişehir’e babası Osman Gazinin yanına gidip cihad ve gaza ile meşgul oldu.

Babasının vefâtından sonra Orhan Bey, hükümdarlığı ağabeyi Alâeddin Bey’e teklif etti. Fakat Alâeddin Bey: “Gel kardaş atamızın duası ve himmeti senünledir. Anınçün kendi zamanında seni askere koşmuş idi. Hem ulemâ dahi bunu kabul ettiler.” cevabıyla hakimiyeti daha lâyık olan kardeşi Orhan Gazi’ye bıraktı.

Orhan Gazi, beyliğin idâresini eline alınca, Alâeddin Bey, onun en büyük yardımcısı oldu. Nizam ve kanunlar ortaya koyup, devletin sağlam temeller üzerine kurulmasına çalıştı. Çandarlı Kara Halil Paşa ile birlikte "yaya" ve "müsellem" birliklerinin kurulmasını temin etti. Aşıkpaşazâde'nin yazdığına göre, vezirlik teklifini kabul etmeyen Alâaddin Beye kardeşi Orhan Gazi, Bursa ile Mihalic arasında bulunan Kete Mıntıkasındaki Kotra arazisinin mülkiyetini verdi. Ömrünün sonuna kadar münzevî bir SUFî Hayatı yaşadı..
1333 (H.733) tarihinden sonra vefât etti. Bursa’da babası Osman Gazi'nin yanında medfundur.

Bursa’da bir câmi yaptıran Alâeddin Bey, Kükürtlü’de bir Tekke ve Kaplıca civarında ikinci bir mescid binâ ettirmiştir..
Bursa'da yaptırdığı Alâaddin Bey Câmii, fetihten sonra yapılan ve şehirde Türk hakimiyetinin sembolü olan ilk eserdir. Câmi, kuzey tarafında üç bölümlü son cemaat yeriyle birlikte tek kubbeli klasik biçime uyarken, Bursa’da kanatlı (zâviyeli) ters “T” planlı câmilerde yeni bir gelişmeye öncülük etmiştir. Bu plan şemâsı, Selçuklu döneminin kubbeli medreselerine kadar uzanır. Osmanlıların Bursa’da bu planda ilk binâ ettiği câmi Alâeddin Câmiidir.
Câmi 8,20x8,20 metre ölçüsünde, kare planlı asıl ibâdet alanı ile kuzey yönünde buna ekli üç kemerli, üzeri kubbelerle örtülü bir son cemaat yerinden meydana gelmektedir..


MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...

ResimKUL İHVÂNi
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HİÇ DURmadan DÖNeN DÜNYÂ,
GELip GELip==->GEÇEN VAKİt!.
CÂNLa YANAN SÖNeN DÜNYÂ,
SON NEFESin=>İÇEN VAKİt!.


CÜMLe CİHÂNLa BARIŞmış,
HAKta-HAYRda=>YARIŞmış,
=>SEYYiD ALi ŞEKER HOCAm,
->FAZL-ı RAHMÂNa KARIŞmış!.


NAHNU NÂZa NAZıR ERLer,
YOLa>YOLcu HAZıR ERLer,
YOLDAŞı VaR YOLLuğu VaR,
HÂL-i HAZıR =>HIZıR ERLer!.


BİZ=>CÂNÂN’ın>CÂNı OLMUşuz,
=>VAKT’in==>ŞU ÂN’ı OLMUşuz,
==>“RESÛLULLAH GÜLBAĞI”nda,
=>“HASBî BAĞBÂN”ı =>OLMUşuz!.


ZEVK 9562

=->“YuSEBBihu SEMÂ’sı”-nda =>YÂRLe BİLE=>TEK-ERdeyİZ,
GEÇmiş<->GELecek=>ŞU ÂN’da>ÇARk-ı ÇİLLe=>TEKERdeyİZ!.
DURmaz!. =>AKILLar DURSA da,
AŞKın BAŞ ŞEHRi ==>BURSA da,
NÂZ<->NİYÂZ NEHRi>BURSA da =>CUMÂ CEM’i=>ŞEKERdeyİZ!.


14.02.20 13:24.
brsbrsmm..şkrhocacâmisicumâcem’i..


DüN-BuGüN-Şu ÂN HAYyLa,
YaRıN HeR ÂN Şe’ÂN HAYyLa,
SEVeN<->SEViLeN=>SEVgiLi,
CÂNda NAHNU CÂNÂN HAYyLa!.


MUHiT ZİLi… MERKEZ MİLi,
ELEStü=>MAHŞER MENZİLi,
SEVeN<->SEViLeN>SEVgiLi,
MUHABBEttir==>MEVLÂ DİLi!.


HEVÂLar KAVRULur BiR GüN,
HEVESLer SAVRULur BiR GüN!.
HeR NEFES>SON NEFESin BiL,
İHVÂNim=>VURULur BiR GüN!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim

MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...


Resim

ŞEKER HOCA CÂMİİ.:

Nalbantoğlu Mahallesi Şeker Hoca Caddesi Osmangazi/Bursa..
Şeker Hoca Câmii: Ulu Câmi'nin arkasındaki Câminin yapım tarihi ve yaptıranıyla ilgili kesin bilgiler bulunmamaktadır. Ancak, 1484 tarihli Sicil kayıtlarından yola çıkarak, Şeker Hoca’nın Çelebi Mehmed ya da II. Murad döneminde yaşamış olduğu ve câmiyi de bu dönemlerde yaptırmış olduğu kabul edilebilir. Kesme taş ve tuğlanın birlikte kullanıldı bir duvar örgüsüne sahip olan câmi, kare planlı ve üzeri kurşun ile kaplı kasnaksız bir kubbe ile örtülüdür..

8,20X8,20 metre iç ölçülerinde olan câminin üzeri bir büyük kubbe ile örtülmüştür. Câminin duvarları ise, moloz taşı ile örülmüştür. Câminin girişinde Bursa kemerleri bulunup, içersi sekiz pencere ile aydınlanmaktadır. Kubbeli olan yapının girişinde ahşap çatılı bir son cemaat yeri bulunur.
Sultan Çelebi Mehmet döneminde, Şeker Hoca lâkaplı, Horasan’lı velî Mevlânâ Baba Yusuf bin Hamid (1397-1479) tarafından yaptırılmıştır. Câminin bânisi Şeker Hoca, bitişikteki türbede medfundur.
Hemen yanında ufak bir mezarlığı bulunan Şeker Hoca Câmii, halen sağlam ve ibâdate açık durumdadır..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

*****EL VEDÛD ALLAH*****
*****CeLLe CeLâLiHuu*****


BURa BURSa>GÖZüm NÛRu
>RABBımın ŞEHÂDEt ŞÛURu
RÛHum->GÖKLeri KUCAKLar
==>RASÛLULLAHın SÜRÛRu!.


=->YEDi MEVSİMi YAŞArsıN,
KAFAdan=->KALBe AŞArsıN,
CENNEt BAHÇEsi=>BENZERi,
GEL YAŞA!. SEN de ŞAŞArsıN!.


YEDi DAĞdan EZÂN DUYarsıN,
BEZM-i ELESt-tEN>DİNLErsiN!.
RASÛL-ü RABB’ına=>UYarsıN,
MAHŞER KURULur=>İNLErsiN!.


ZEVK 9566

MaSMaVi GÖKLer=>KUBBEmİZ=>ZİKİR CÂMİmİZde CUMÂ,
=>RASÛLULLAH-a UYduk BİZ==>FİKİR CÂMİmİZde CUMÂ,
CUMÂda=>CEM’dir KIYÂMEt,
Şu ÂNdır=>DEM’dir KIYÂMEt,
ZÂHİRde>ÇUKUR>BÂTINında=>ŞÜKÜR CÂMİmİZde CUMÂ!.


21.02.2020 ->13:24
brsbrs..çukurcâmicumâcemi..


MuHABBEt MENZİLi->MELÂM,
HAKk’tan HAKk’a,
>HAKk’tır KELÂM,
DUÂ->CEM’ DEM’i=>İHVÂNim,
GÜVERCİNLerime=>Es SELÂM!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.

Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim

MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...

Resim

KADEMERİ CÂMİSİ (Çukur Câmi).:

Maksem Mahallesi Uzun Sokak Osmangazi/BURSA..
Bursa Merkez Osmangazi İlçesi Pınarbaşı Semti Çukur Sokak'ta Câmi.. "Çukur Câmi" adıyla da anılır. II. Murat (salt. 1421-1451) döneminde Kadem ERi ALi sanıyla bilinen Ahi Kadem tarafından yaptırılmıştır. 7.25 X 7.15 boyutlarında kareye yakın planlı câminin kuzeyinde, 3.00 metre derinlikte, iki yan duvarları kapatılmış, ahşap bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Dışarıdan sekizgen kasnağa oturtulan kurşunla kaplı kubbesi, içeride üçgenlerden oluşan bir kuşağa bindirilmiştir. Kubbe kasnağında, dört ana yöne bakan birer pencere vardır. Mihrâb tepesi beş dilimli yarım kubbe biçiminde ve beş köşeli niş halindedir. Câminin beden duvarları ve kubbe kasnağı, tuğla hatıllarla desteklenmiş kesme taşlarla örülmüş, taşlar arasına dikine tuğlalar konulmuştur. Kubbe kasnağı iki sıra kirpi saçaklıdır. Toplam on altı pencere ile aydınlanmaktadır. Sekizgen kâideli minâresi, kubbe eteği düzeyine değin kesme taş ve aralarına birer dikey tuğla örgülüdür. Minâre gövdesi silindirik olup, altıgen çinilerle yapılmış bir bilezikten sonra altı sıra kirpi saçak dizili şerefe altına geçilmektedir. Kurşun kaplı sivri külâhlıdır. Minâreye, son cemaat yerinden açılan kapıyla çıkılmaktadır..

Kadem ERi.: Osmanlıda eskiden saraylarda ayak hizmetleri yapan derviş kimseler..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ASLım-NESLim>HAYy BABAyLa,
“BİZ BİR-İZ”i =>DEM EYyLedik!.
GARiB<->KARîB =>AKRABAyLa,
CÂN CUMÂ’mız=>CEM’ EYyLedik!.


ZEVK 9569

Şe’ÂNuLLAH DEVRÂNında==>HAKk’ın FERMÂNI-nı DUYduk,
SEYRÂNuLLAH CEVLÂNında=->DERD’in FERMÂNI-nı DUYduk,
ŞEHÂDETuLLAH ŞİFÂSI-nda,
=>Yu SEBBiHu SEMÂ’SI-nda,
KADÎR-i MUTLAK=>ALLAH-ın=>KULLuk FERMÂNI-nı DUYduk!.


28.02.2020 =>13:14
brsbrsm..veledihabibcâmisicumacemm’i..
HAy BaBa..HakanArifyıldız..BİZ BİR-İZz..


Es SELÂM YÜCe ALLAH’ın,
SELÂMEt>RASÛLuLLAH’ın,
HASBî<->HABÎBî HİZMEti,
>EHL-i BEYt-ü-ÂLİ ŞAH’ın!.


ZEVk-i ZÂHiR ZİKRimİZ HAYy,
SEVk-i BÂTıN FİKRimİZ HAYy,
HAYy HAMDimİZ LîVECHiLLAH,
ŞEVk-i Şu ÂN ŞÜKRümÜZ HAYy!.


celle celâlihu..
aleyhisselâm..

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..


Resim

MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...

Resim

VELED-İ HABİB CÂMİSİ (Eminiye Dergâhı)

Bursa merkez Osmangazi İlçesi İnebey Caddesi'nin Maksem yokuşuyla birleştiği yerde câmi. Avlu kapısı üstünde bulunan 0.55 X 0.70 metre boyutlarındaki yazıtından ve dönem kayıtlarından anlaşıldığına göre Mehmet II. Fatih (salt. 1451-1481) döneminde Habib oğlu Hacı Şüca' tarafından yaptırılmış; 1216 H. (1801/02) tarihinde Hoca Mehmet Emin Efendi bir konak ve kütüphâne eklemek suretiyle Nakşibendî Dergâhına dönüştürmüştür. Câminin batı yö-nündeki türbe de bu dönemden kalmadır. Uzun süre harap halde kalmış, 1969 yılında onarılarak ibâdete açılmıştır..
Üç bölümlü son cemaat yerinin doğu ve batı bölümleri yuvarlak, orta bölümü beşik tonozludur. Buradan 1.70 metre açıklığında bir kapı ile asıl ibâdet mekânına geçilir. 8.80 X 8.80 metre boyutlarında kare planlı asıl mekânın üstü, dıştan sekizgen kasnak ve içten üçgen motifli bir kuşağa oturmuş olan kubbe ile örtülüdür. 0.63 metre derinlikteki mihrap nişinin iki yanında bitkisel motifli sütun başları olan sütunceler yer almaktadır. Kubbe ve pencere çevreleri geç Osmanlı dönemi kalem işleri ile süslenmişse de, bunlar önemli ölçüde bozulmuş ve kaybolmuştur. Beden duvarları bir sıra kesme taş, aralarında dikine tuğla ve iki sıra tuğla ile örülmüştür..
Sekizgen kaideli minaresi kuzeydoğu köşesinde olup, asıl ibâdet mekânından açılan bir merdiven ile çıkılmaktadır. Tuğla gövdesi çokgen planlı, şerefe altı sarkmak ve stalaktitli, sivri külahı kurşun kaplamalıdır..
Uzun yıllar harap durumda olan câmi, 1969 yılında onarılarak ibâdete açılmıştır..


Resim

MEHMED EMİN KERKÜKÎ ve EMİNİYE DERGÂHI.:
VAKFÎYEsi.:


Tarih araştırmalarında arşivlerin önemi bilinmektedir. Özellikle özel arşivlerde yer alan belgelerin bulunması ve gün yüzüne çıkarılması bu bakımdan daha da önemlidir. Bu makaleyi konu alan vakfiye, 1216/1801 tarihinde Mehmed Emin Kerkükî tarafından düzenlenmiş ve Bursa’da kurmuş olduğu Eminiye Dergâhı için hazırlanmıştır. Kerkükî, doğduğu yerden göç ederek, Urfa ve İstanbul’dan sonra Bursa’ya gelmiş ve burada Veled-i Habib Câmii yanına Nakşibendiye tarikatına bağlı bir dergâh kurmuştur. Burada bağlılarına Nakşî geleneğini öğretmenin yanında Mesnevî de okutmuştur. XIX. asırda Osmanlı entelektüel hayatına önemli katkı sağlayan kimseler yetiştirmiştir. 1925 yılına kadar faaliyette olan dergâh, daha sonra hâne olarak kullanılmış ve son yıllarda restore edilerek sosyal hizmet binası olarak işlevlendirilecektir. Dergâhın arşivi Bursalı bir âilenin elindedir. Bu makalede, âilenin arşivinde bulunan vakfiye değerlendirilmiştir..

Vakfiyeye konu olan Eminiyye Dergâhı, Bursa’da Şeyh Mehmed Emin Kerkükî Efendi tarafından kurulmuş ve onun adına izâfeten “Eminiyye Dergâhı” denilmiştir. III. Selim döneminin (17891807) etkili şahıslarından olarak kabul edilen
(Butros 1982: 17) ve Bursa’da Eminiyye Dergâhı’nı kuran Mehmed Emin Efendi, 1140/1727 senesinde Kerkük’te doğmuştur. Doğduğu şehre nisbet olarak “Kerkükî” olarak bilinmesinin yanı sıra, İstanbul’da bir müddet kalarak ilim tahsil ettiği için “İstanbulî” olarak da anılmıştır. Babası tarafından soyu Hz. Peygamberin (aleyhisselâm) torunu Hz. Hüseyin (aleyhisselâm)’e, anne tarafından ise Kadiriyye Tarikatı’nın kurucusu Abdülkâdir-i Geylânî kaddesallahu sırrahu’ye ulaşmaktadır (Mehmed Şemseddin 1997: 222). İlim tahsiline doğduğu şehir olan Kerkük’te başlayan Mehmed Emin Efendi, doğduktan bir müddet sonra şehrin Safevîler tarafından işgal edilmesi sonucu ortaya çıkan karmaşa nedeniyle anne ve babası ile birlikte doğduğu diyarlarda bir müddet dolaşmıştır. Ancak karmaşa ortamının bitmemesi ve bir müddet sonra babasının da vefâtı üzerine Ruha (Urfa)’ya göç etmiş, bu şehirde görevli bulunan amcası Boynueğri Abdullah Paşa’nın kâtipliğini yapmıştır. Zirâ ömrünün bu dönemine kadar hat, inşa, imla ve divan yazışmaları konularında önemli bir mesafe kat etmiştir. (Kepecioğlu 2009: II/25) Mehmed Emin Efendi, Urfa’da bulunduğu sıralarda Hamavîzâde Medresesi’nde ders veren ve dönemin önemli Nakşî şeyhlerinden olan Şeyh Nebih (Abdünnebî) Efendi’ den (Karakuş 1996:106-107)Sarf, Nahiv, Mantık, Meânî ve Âdâb ilimlerini tahsil etmiş, hem bu ilimlerden, hem de adı geçen zâtın müktesebatından dolayı Nakşî icâzeti almıştır. Abdullah Paşa’nın Haleb’e tâyin olmasından sonra onunla beraber bu şehre giden Mehmed Emin Efendi bir sene Halep’te kalmıştır. Bir sene sonra İstanbul’a giden Mehmed Emin Efendi, burada sadrazam Mehmed Ragıp Paşa ile tanıştırılmış ve paşa tarafından konağına dâvet edilmiştir. Mehmed Emin Efendi İstanbul’da Kulekapısı Mevlevihânesi civârında sakin Mevlevî ve Nakşî Tazıcıbaşı Şeyh Mehmed Âgâh Efendi’ye intisab ederek, kendisinden Mevlevî icâzeti almış, aynı zamanda onun torunu ile de evlenmiştir. Mehmed Emin Efendi, İstanbul’da Kulekapısı Semtinde sakin olduğu evde talebelerine bir müddet ders vermiştir. 1193/1779 senesinde Bursa’ya hicret ederek, Hisar Semtinde kiralamış olduğu Sarızâde Konağı’nda ders vermeye devam etmiştir. Daha sonra Veled-i Habib Câmii yanındaki Hacı Abdullah Konağı’nı satın alarak, yanına bir kütüphane ve odalar da inşa ederek burayı dergâh haline getirmiştir. Dergâhta Nakşî usûl üzere eğitim ve öğretim faaliyetlerine devam eden Şeyh Mehmed Emin Efendi, 1219/1804 senesinde tekrar İstanbul’a giderek Fındıklı’da Ayaz Paşa Konağı’nı dergâh haline getirmiş ve buradaki irşad faaliyetleri sonucu devlet kademesinde görev yapan birçok kimse kendisine intisab etmiştir. 1222/1807 senesinde III. Selim’in tahttan indirilmesi hadisesinden sonra Şeyh Mehmed Emin Efendi de, fermanla Bursa’ya gönderilmiş, ihya ettiği Eminiyye Dergâhı meşihatını devam ettirmiştir. 6 Muharrem 1228/9 Ocak 1813 Cuma günü vefât ederek, Veled-i Habib Câmii bitişiğindeki türbeye defnedilmiştir. (Mehmed Şemseddin 1997:231; Hüseyin Vassâf 1999:II/190; Tekeli 2016:45, Öcalan 2001:147, Demirağ 2000:26).
Şeyh Mehmed Emin Efendi’nin türbesindeki sandukanın baş tarafında daha önce yazılı olup son restorasyon sırasında türbenin dış duvarına asılan ve geç dönemde yazıldığı tahmin edilen bir kitâbede şunlar yazılıdır.:


“Hüve’l-Hayyu’l-Bâkî Bânî-i în hânkâh-ı tecellîgâh-ı Nakşibendî kutbu’l- ârifîn gavsu’l-vâsilîn nahl-i siyâdet ve gülbâğ-ı şerâfet Hoca Mehmed Emin Efendi kuddise sırruhu’s-sermedî.”

Şeyh Emin Efendi’nin vefatından sonra oğlu Ubeydullah Efendi dergâhta kısa bir müddet görev yapmıştır. Daha sonra Şeyh Mehmed Emin Efendi, Şeyh Ahmed Bahaaddin Efendi ve Şeyh Mehmed Âgâh Efendi dergâhların kapanış tarihi olan 1925 şeyhlik yapmışlardır.
(Mehmed Şemseddin 1997:231, Demirağ 2000: 45). Şeyh Mehmed Emin Efendi, sağlığında herhangi bir eser yazmamıştır, ancak yetiştirmiş olduğu talebe ve müridleri, eserleriyle ve görüşleriyle bir döneme damga vurmuşlardır..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ÂLEM=>ZITLar ZELZELEsi,
VÂSL-ı VUSLÂt VELVELEsi,
AŞKı İÇENLere>es SELÂM,
GERİsi=->KAHVe TELVEsi!.


==>CUMÂ CEM’ine ÇAĞRILır,
SELÂ SALLAnır==>SEMÂ-ya!.
BİZ BİR-İZ-NAHNU>BAĞRILır,
ARZdan=>YOLLAnır>SEMÂ-ya!.


ZEVK 9573

MuHaMMeDî =>HAk ÂRİFLer =>HALKIn SEVer=> HAKk’ın Dİye!..
GEÇmİŞ<->GELeceksiz=>AHMAk=>Şu ÂN SORar>NASIL?. Nİye?!.
=>HEP ÜZÜLür!.Hep ÜZERLer!..=>HASsREt GİDERLer=>SEVgİye!..
=>BURSA=>NAHNU CENNETİ-mİZ.. =->CUMÂ CEM’i=>KONAVÎye!.


05.03.2020 ->13:13
brsbrs..kuzgunLukkonevicâmimizz..


AHMAKk İŞi=>MEÇHULLukta,
AŞKk SULTÂNLığı->KULLukta!.
=->KEŞİŞ DAĞın YAMACI-nda,
CUMÂ CEM’i==>KUZGUNLukta!.


SONsuz HAMd OLsun=>ALLAH’a,
DUYup<->UY==>RASÛLuLLAH’a,
=>SENÂ SIRRın->SELLi<->SALLı,
===->EHL-i BEYt<-ü->ÂLİ ŞÂH’a,
EL=>EL’e=>HAYy =>YEDuLLAH’a!.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..

MEÇHUL.: Bilinmeyen. Belli olmayan.
TELVE.: Fincan dibinde Kahve tortusu.
ZELZELE.: Deprem. Yer sarsıntısı. Sarsma.
VELVELE.: Gürültü, patırtı. Birbirine karışık bağrışmalar..


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..


Resim

ŞEYH KONEVİ (Kuzgunluk) CÂMİİ - Osmangazi..
İvazpaşa Mahallesi Tezveren Sokak Osmangazi/Bursa..


Pınarbaşı Mezarlığı’nın üzerinde, Kuzgunluk Semti’nde, Tezveren Sokak’tadır. Camiye, Konyalı Şeyh Hacı Sinan yaptırdığı için “Konyalı” anlamına gelen “Konevi “ismi verilmiştir. Caminin ön kısmında bulunan yeni kitabede, 1537 yılında yapıldığı yazılmaktadır.
7,00 x 7,00 metre ebatlarında kare planlı olan caminin girişinde, 3,40 metre derinliğinde son cemaat yeri bulunmaktadır. Asıl ibâdet yerini örten kubbe, ahşap tavanla sonradan kapanmıştır. Duvarları iki sıra tuğla ve iki sıra moloz taşı ile örülmüştür. Ön tarafı sıvalı olan yapıya sonradan ilâve yapılarak tarihi dokusu bozulmuştur. Doğusunda bulunan Minâre, tuğla gövdeli, tek şerefeli ve sivri külahlıdır. Minâreye asıl ibâdet mekanının doğusundaki bir kapıdan çıkılmaktadır. Taş ve tuğla malzeme ile örülen sekizgen kaideli silindirik tuğla gövdeli Minârenin şerefe altı beş sıra kirpi saçak dizilidir..
1856-1857 Yıllarında Onarımlar geçirmiştir..


Resim

KUZGUNLUK MAHALLESİ.:
Bursa'nın eski mahallelerinden biridir
Mahallenin adına en eski, 1488 yılı belgelerinde rastladık. Bu tarihteki sicillerde, Hacıhızırmescidi Mahallesi olarak anıldığına göre, burada Hacı Bayrâm-ı Velî kaddesallahu sırrahu’nun Bursa Halîfelerinden Karacabeyli Hacı Hızır Dede isimli bir kişi adına mescid bulunduğu sanılıyor. Hacı Hızır Dede kaddesallahu sırrahu ise, Üftade kaddesallahu sırrahu'ya el veren ünlü bir Mürşid olup, 1480 yılında yaşamını yitirmişti. Üftade kaddesallahu sırrahu Hızır Dede’nin terbiyesinde sekiz yıl canla başla çalışmıştır.
Hacı Hızır Dede’nin mezarı, Pınarbaşı Kuzgunluk'ta, Üçkuzular Tekkesi yanındadır yol içindedir.. Belki de bu kişinin mezarı olduğu için bu adı almıştı. Mahalleye son yıllarda Hıdırlık adı verilmiştir. Bugün ise Kuzgunluk olarak anılmaktadır. Eski belgelerde geçen İbnikonevi Mahallesi de Kuzgunluk Mahallesi’ndeydi. Hacı İvaz Paşa’nın da yanları açık türbesi Kuzgunluk Mahallesindedir..


nOt.:
Benim YOLum, ne zaman bu Mahalleye düşse YOL üzerindeki RahmeLi Hacı İvaz Paşa’ya duâ okur ve on parmağında on hüner olan ve BURSA’mıza sayısız eser bırakan bu muhteşem mimar İnSÂN’ın Garib Kaderine yanarım ve gözlerim yaşarır..


HACI İVAZ PAŞA.:
Osmanlı’nın ikinci kurucusu Sultan Çelebi Mehmet’in en büyük destekçisi olmuştur. Bursa’yı kuşatan Karamanoğlu’nun üstün kuvvetlerine karşı şehri başarıyla savunmuştur. Çelebi Mehmet’in ölümünden sonra Lâmi Çelebi’nin dedesi Ali Bin İlyas ve beraberindeki Acem ustalara Yeşil Külliye’yi yaptırmıştır. Çelebi Mehmet’in ölümünden sonra tahta geçen Sultan II. Murat, kendisine suikast yapacak diye iftira atılan Hacı İvaz Paşa’nın üstünü arattı. Üzerinden zırh ve kama çıkması üzerine II. Vezir görevinde bulunan Hacı İvaz Paşa’nın gözlerine kızgın mil çektirip kör ettirmiştir (1427). İvaz Paşa, 1429 yılında vebâ salgınında hayatını kaybetti; Pınarbaşı’nda Kuzgunluk Mevkiine defnedildi. Türbesinde oğlu Ahi Çelebi ile birlikte yatmaktadır..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ESiYOR=>KaDER RüzGÂRı,
ER-Geç>YERe İNDİRiYOR!.
MeZÂR TAŞı=>BERGüZÂRı,
TAHta AT’a=>BİNDİRiYOR!.


ZEVK 9577

HAYyat=>NÛH’un FIRTINAsı=>İNSÂSNoğLun KALBi=>GEMi,
TESLİMiYyet=>İSTİKÂMet=>DOSt’a=>DOStLa DEM Bu DEMi!.
DüN<-BuGüN->YARıNı=>OLAy,
NEFS=>RABB’ısın BİLse KOLAy,
=>SİVASîLer CÂMİmİZde==>CÜMMLe CİHÂN=>CUMÂ CEM’i!.

aleyhisselâm..

13.03.2020 13:03.
brsbrsm..sivasiLercâmisicumâcem’imizz..


HeR CÂN->EMELLe YAŞıYOR,
=>CÂN ATıYOR =>ULAŞıYOR,
BAŞı<->SONu=>AYNı NOKta,
HeR CÂN==>ECELin TAŞıYOR!.


KuL İHVÂNim==->Şu İŞe BAk,
BİTmez MEŞGALe=>YAŞAmak,
UYANaN VaR!.=>UYuYaN VAR!.
KİMdir ÂŞIKk!. KİMdir AHMAkk!.



Resim


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..


Resim

TAHTALı CÂMi..
SİVASîLer CÂMisi.:


Gökdere Cad. No: 1, İbrahimpaşa Mahallesi Osmangazi/Bursa..

BUrası BURSAm Osmanlı Devletinin Beşiği olduğu kadar Hak ERENLer yatağı da olmuştur..
Belki de dünyada 200 yılda bu kadar çok câmi yapılan şehir yoktur..
Tasavvufta Özellikle Melâmette pek çok Hak Dostu Bursada yaşamış ve bazıları da eserler yanında acı hatıralar da bırakmışlardır..

Bizim Maksem yokuşumuzun sonundaki SİVASîLer CÂMisi ya da TAHTALı CÂMi, pek çok kere tamirat görmüş ve bu gün restore edilmiş çok feyiz doludur.. Halvetî şeyhlerinden Abdülmecid Sivâsî Hazretleri zamanından beri hizmettedir..
SivâsîLer ise, son yüz yıllara damgasını vuran bir tarikat kavgasının masum tarafıdır..

Osmanlı İmparatorluğunun son yüz yıllarında başlayıp alevlenen devleti ele geçirip fayda sağlayaan Medreseli ham Sofularla, Halkın içinden çıkmayan TEKkeli Sırf SUFîLer arasında sürtüşmeler artmıştır.
Acı olan ise daima gariban Dervişler ezilmiş, sürülmüş ve başları kesilmiştir..

Ben de Bursa için çok önemli gördüğüm bu geçmiş zulmü hatırlatmak için derlemeler yaptım..
Rahmetli Niyazî Mısrî BaBam kaddesallahu sırrahu da bu tezgahtan geçmişti.. RÛHu şâd OLsun!.


Resim

Bursa Ulucâmi tarih boyunca pek çok güzelliğin yaşandığı bir mekandı. Özellikle Kadir gecesi gibi mübarek gecelerde manevî füyuzattan istifade etmek isteyenlerin akıllarına ilk gelen yer Ulucâmi’ydi.

Burada Kadir gecelerinde zekatlar dağıtılır, fakirler sevindirilirdi. Sabaha kadar süren zikirlerle cemâat feyiz dolu anlar yaşardı. Ancak 1692 yılı Kadir gecesi, Ulu Câminin unutamadığı bir gece oldu. Fitne ateşi can aldı. İmamın üstüne yürüyen cemâatin nasıl provoke edildiğine şâhid olundu. Ulu bir mâbedin içinde, galeyana gelmiş bir halk kitlesinin kudsal olanı /kudsal alanı umursamayacağı hakikati bir kez daha görülmüş oldu. Aslında olay bir kaç on yıl önce ortaya çıkan, kökü ise yüzyıllar öncesine dayanan bir Selefî akımın Osmanlıda Kadızâdeliler adıyla yeniden ortaya çıkması ve bidatlerle mücadele adına bugün hiç yabancısı olmadığımız görüşleri koyu bir şekilde savunmasıyla başlamıştı. Bu yüzden Ulu Câmideki olayı ve ayrıntılarını aktarmadan evvel o güne kadar gelen süreci iyi anlamamız gerekmektedir.

1600’lerin Osmanlısında dinî bir hareket olarak başlayıp zamanla sosyal ve siyasî yönleri de olgunlaşmaya başlayan Kadızâdeliler hareketi bugünki Selefî / Vahhabî görüşleri andıran düşünceleri benimsemiş vaizlerin oluşturduğu bir hareketti. Mutasaavvıfların görüşleriyle koyu bir şekilde mücadele eden bu hareket Sufilere hayat hakkı tanımayacak ve tekkeleri yakıp yıkacak kadar da ileri gidebilecekti. Osmanlıda Selefî- Sufi çatışmasının adı daha çok Kadızâdeli – Sivasî çatışması isimleriyle bilindi. Çünkü 4. Murat dönemi vâizlerinden Kadızâde Mehmed Efendi ile Halvetî şeyhlerinden Abdülmecid Sivâsî bu kavgaya isim babalığı yapmışlardı. Ve takipçileri arasında bu tartışmalar bir sonraki yüzyıla kadar sürmüştü. Kadızâde Mehmed Efendi ve onun takipçileri, Hz. Peygamber döneminden sonra ortaya çıkan birtakım âdet ve uygulamaları bid‘at olarak nitelemiş ve şiddetle reddetmişti. Dolayısıyla Kadızâdeliler hareketinin kendilerince amacı, İslâm’ı Kur’ân-ı Kerîm ve Resûl-i Ekrem’in sünneti dışındaki bid‘at sayılan unsurlardan arındırmak ve bu anlayışı devletin bütün kademelerine yaymak olarak nitelendirilebilir.

(Semiramis Çavuşoğlu, Kadızâdeliler maddesi, DİA)

Kadızâdeliler 1651 yılında Sadrazam Melek Ahmed Paşa’dan bir buyruldu alıp Demirkapı yakınlarındaki Halvetî Tekkesi’ni basarak devran eden dervişleri dağıtmışlardı. Daha sonra bir müddet sükûnet sağlandıysa da bu defâ Üstüvânî Mehmed Efendi’nin liderliğinde Şeyhülislâm Bahâî Mehmed Efendi’den semâ ve devranın haram olduğuna dair bir fetvâ aldılar. Üstüvânî, Abdülmecid Sivâsî’nin halifelerinden Abdülkerim Çelebi’ye gönderdiği mektupta semâ ve devranın menedilmesinin vâcib olduğunu, Abdülkerim Çelebi’nin tekkesini basıp kendisini ve takipçilerini öldüreceklerini, bu tekkenin temelini kazıp toprağını denize dökmedikçe orada namaz kılmanın câiz olmadığını bildirdi.

Kadızâde Mehmed Efendi’nin vefâtından sonra onun taraftarları olan bir kısım kürsü vâizleri de şer‘an haram olduğu kesin delillerle sabit olmayan bazı şeylerin haramlığını iddiaya devam ettiler ve bunları yapanları küfürle suçladılar; cemâatle nâfile namaz kılanlara, makamla salavat getirip na’t-ı şerif okuyanlara, tasavvuf ehlinin semâ ve devranına şiddetle karşı çıktılar. Saraydaki baltacılar, bostancılar ve kapıcılardan bazılarını da etkileri altına alıp onlar vasıtasıyla kızlar ağası ile vâlide sultana kadar ulaştılar ve siyasî güç sahibi oldular. Hareketin bu ikinci safhası, Sultan İbrâhim’in hükümdarlığının son yılları ile henüz yedi yaşında tahta çıkan IV. Mehmed’in saltanatının ilk yıllarına rastlar. Tarihçi Naîmâ’ya göre Kadızâdeliler sadece Halvetîler, Mevlevîler ve diğer tarikatlara mensup olan dervişleri değil onların tekkelerine giden halkı da küfürle suçluyorlardı.

Kadızâdeliler’in saraydaki nüfuzu, hâmilerinin çoğunun katledildiği Çınar Vak‘ası’na (1066/1656 Vak‘a-i Vakvakiyye) kadar sürdü. Naîmâ’ya göre Çınar Vak‘ası’ndan sonra sadrazamlığa getirilen Boynueğri Mehmed Paşa, tâyin işlerinde ulemâ ve vâizlere danışmaya karşı çıkıp bunları bizzat kendisi yapmaya başlamış, bundan müteessir olan Kadızâdeliler de Venedik donanmasının Çanakkale Boğazı’nı abluka altına almasını fırsat bilerek bu durumun zulmün, rüşvetin artmasından, bid‘atların çoğalmasından, vezirle müftünün tarikat ehlini himayesinden kaynaklandığı yolunda vaazlarla halkı tahrike başladılar.
(Târih, VI, 225).
Ardından Köprülü Mehmed Paşa’nın sadâretinin sekizinci günü Fâtih Câmii’nde müezzinler cuma namazı sırasında na’t-ı şerif okurken Kadızâdeliler bunlara engel olmak için harekete geçtiler, fakat bu teşebbüsleri başarısızlıkla sonuçlandı. Daha sonra Kadızâdeliler toplanarak İstanbul’da bulunan bütün tekkeleri yıkmaya, rastladıkları dervişlere “tecdîd-i îman” teklif edip kabul etmeyenleri öldürmeye, hep birlikte padişaha gidip bid‘atları kaldırmak için izin istemeye, selâtin câmilerinde tek minare kalacak şekilde diğer minareleri yıkmaya karar verdiler. Ertesi gün ellerinde taşlar ve sopalarla taraftarlarını toplayarak Fâtih Câmii’nde bir araya geldiler. Sadrazamın adam gönderip isyancılara nasihat etmesi fayda vermedi. Köprülü Mehmed Paşa devrin tanınmış âlimlerini toplayıp Kadızâdeliler hakkındaki görüşlerini sordu. Meclisin kararını padişaha sunan sadrazam padişahtan Kadızâdeliler’in katli için ferman aldı. Ancak bu ceza sürgüne çevrilerek hareketin liderleri olan Üstüvânî, Türk Ahmed ve Divane Mustafa Kıbrıs’a sürüldü, böylece hareketin ikinci safhası sona erdi.
(Çavuşoğlu, agm.)

Dün de bugün de bu hareketlerin revaç bulmasının sebebi olarak, başımıza gelen her türlü olumsuzluğun nedeni doğru olarak tesbit edilemeyince neden olarak, Allah ve Rasulünün bozulmamış-hiç değişmemesi gereken dininden/şeriatından uzaklaşmamız gösterilmiştir. O yüzden şu tesbitler bi hayli önemlidir: Tarihte bu tür hareketlerin genellikle bunalımlı sosyal ve siyasal şartlarda ortaya çıkmış olması gibi Kadızâdeliler hareketi de Osmanlı Devleti’nin XVII. yüzyılda içinde bulunduğu karışıklıklar, merkezî idaredeki zaaflar, artan ekonomik bozukluklar, Avrupa ve İran ile olan sürekli savaşlar ve toprak kaybı, yoğun nüfus hareketleri ve çıkan isyanlar gibi bir istikrarsızlık ortamı içerisinde doğup gelişme imkânı bulmuştur.
(Çavuşoğlu, agm.) Kadızâdeliler’in fikrî öncüsü tahmin edilebileceği gibi bu günkü Rabistandaki Vahhabîliğin de piri olan ünlü âlim İbn Teymiyyedir. İbn Teymiyye mektebinden etkilenen Birgivî Mehmed Efendi (ö.1573) de Kadızâdeliler arasında yaygın biçimde okunan Risâle-i Birgivî (Vasiyetnâme) adlı bir ilmihal kitabının yazarıdır. Gerçi Birgivi Mehmet Efendi bu Selefî düşünce akımının Osmanlıdaki öncüsü gibi görülse de aslında bir tarikat müntesibi olarak farklı bir portre çizmektedir. (dipnot 4- Emrullah Yüksel, BİRGİVÎ maddesi, DİA)
Birgivî’de görülen İbn Teymiyye’nin etkisi bu harekete ismini veren Kadızâde Mehmed Efendi’nin eserlerinde de dikkat çeker. Mehmed Efendi’nin, İbn Teymiyye’nin “es-Siyâsetü’ş-şer’iyye fî ı’lâ’i’r-râ’î ve’r-ra’iyye” adlı kitabının genişletilmiş Türkçe tercümesi olan “Tâcü’r-resâil ve minhâcü’l-vesâil”i hazırlamış olması bu tesiri açıkça gösterir.
Kadızâde Mehmed Efendi semâ ve devran, aklî ilimlerin tahsili, ezan, mevlid ve Kur’ân’ın makamla okunması, tasliye ve tarziye, türbe ve kabir ziyareti, cemâatle nâfile namaz kılınması, tütün ve kahve içilmesi, musâfaha ve inhinâ konusunda olumsuz bir tavır almış, bunların tamamını bid‘at ve haram saymıştır. Ayrıca Hızır’ın hayatta olmadığını, Resûl-i Ekrem’in ebeveyninin ve İbnü’l-Arabî’nin kâfir olduğunu, Firavun’un imanının geçersizliğini, devlet katında yapılan bazı işler karşılığında alınan paranın rüşvet değil ücret olduğunu, Yezîd’e lânet gerektiğini ileri sürmüştür. Abdülmecid Sivâsî ise söz konusu meselelerde genel olarak aksi yönde görüş belirtmiştir..
(Çavuşoğlu, agm.)


SULTANLARIN SİYASETİ.:

Hareketin ilk kıvılcımları tartışma seviyesinde önce câmilerde ve padişah meclislerinde meydana çıktı. Meselâ Kadızâde ile Sivâsî arasında, “Eşyanın tesbihi hâl ile mi yoksa kâl ile midir?” tartışması vaaz kürsüsünden padişah huzuruna kadar taşınmıştı. IV. Murad’ın siyasî düzeni bozmamaları kaydıyla sûfîlerin faaliyetlerine karşı çıkmadığı ve Kadızâdeliler ile Sivâsî taraftarları arasında bir denge politikası izlediği dikkati çeker. Kendisinden önceki birçok padişah gibi IV. Murad’ın da tarikatlarla yakın ilgisi vardı. Ayrıca padişahın Sivâsî’ye, kendisine bağlı dervişlere müdahale edilmeyeceğine dair teminat verdiği de bilinmektedir. Bu meselelerin çoğu ve bid‘at konusu aslında yeni bir durum olmayıp daha önce İslâm âlimleri arasında tartışılmış ve çeşitli eserlerde genişçe işlenmiştir. Kadızâdeliler, yaşadıkları dönemde tenkit ettikleri meselelere tasfiyeci bir tutumla yaklaşıp bütün bid‘atları gerekirse şiddet kullanarak ortadan kaldırmayı amaçlamışlardı. Ancak emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l- münker prensibini zorla uygulamaya çalışmaları devlet düzenine tehdit teşkil edince siyasî otorite buna izin vermemiştir.

HADİSELERİN BURSA’YA İNTİKALİ.:

1656’da Kadızâdeli terörünün yatıştırılmasının ardından vâiz Vanî Mehmed Efendi döneminde üçüncü safha başladı. (1663) İstanbul’a gelen Vanî, Sultan Selim Câmii’nde vaaz vermeye başladı. IV. Mehmed’in himayesiyle önce padişahın, ardından Şehzâde Mustafa’nın hocası oldu. Padişah ve sadrazamın üzerindeki etkisiyle saraydaki nüfuzu artan Vanî Mehmed Efendi sûfîlere karşı tavır aldı. 1077’de (1666) Mevlevîler’in yaptığı semâ ve Halvetî dervişlerinin Kadızâdeliler tarafından “tahta tepmek” olarak adlandırılan âyinleri onun etkisiyle padişah tarafından yasaklandı. 1081’de (1670) yine sultanın çıkardığı bir fermanla meyhaneler yıktırıldı. Vanî Mehmed Efendi’nin karşı çıktığı diğer bir uygulama olan kabir ziyareti de 1078 (1667) yılında padişahın emriyle yasaklandı. Hatta Osmanlı maliyesinde birçok örfî vergi bid‘at olduğu gerekçesiyle kaldırıldığı gibi diğer vergilerin kütüb-i şer‘iyyeye göre toplanması emredildi. (Çavuşoğlu, agm.)
Vanî Efendinin Bursa’ya sürgün edilmesiyle birlikte de (mezarı Kesteldedir) tartışmalar Bursa’da hararet kazandı. Mehmed Efendi’nin takipçileriyle mutasavvıf Niyâzî-i Mısrî’nin taraftarları arasında 1103’te (1692) Bursa Ulucâmii’nde Kadir gecesi cemâatle namaz kılınırken meydana gelen bir hadise, Kadızâdeliler hareketinin tesirlerinin Vanî Mehmed Efendi’nin vefâtından (1096/1685) sonra da sürdüğünü gösterir.


BURSA ULU CAMİ’de O KADİR GECESİ NE OLDU?.:

İşte Kadızâde hareketinin Osmanlı tarihindeki en etkili isimlerinden olan Hace-i Sultani (padişah hocası) Vanî Mehmet Efendi’nin torunu Sultaniye müderrisi Vanizâde, bir mevlid esnasında bidat işlendiği gerekçesiyle Ahmed Gazzi nin damadı ve Ulucâmi imamı Abdurrahman efendi üzerine halkı kışkırtmış ve câmide çok ciddi bir kargaşa çıkmıştı. Abdurrahman Efendiyi korumaya çalışan Süleyman isimli bir derviş vefât etmiş, imam ise canını kıl payı kurtarmıştı. Tartışma cemâatle nafile namaz kılmak konusunda idi. Abdurrahman Efendi Kadir Gecesi namazının cemâatle kılınmasını savunduğu için linç edilmek istenmişti ama olay bununla münhasır değildi. Zaten yıllardır benzeri tartışmalardan oldukça gergin olan ortam, Vani Mehmet Efendi taraftarlarıyla Niyazi Mısrî/Ahmet Gazzi taraftarları arasındaki husumetin neticesinde bi hayli yükselmişti. Bursada benzer bir tartışma O gece ki olaydan önce de yaşanır. Kadı Mehmet Efendi mevlid kandilinde câmide okunan mevlidin “Vilâdet bahri” okunurken ayağa kalkmamış, kendisine niçin ayağa kalkmadığı sorulduğunda “bu gibi şeylerin İslam’da yeri yoktur bidattir ve hıyanet suçu işlenmektedir” cevabını vermiştir. Bunun üzerine Câmii Kebir vaizi Şeyh Ahmet Gazzi: “Bu nasıl haldir? bu âdemlerde hiç insaf yok mudur?.. Câmilerden tutun ,yemek, içmek, giymek hususlarında şüknamıza varıncaya kadar hangisi sünneti şerifeye muvafıktır. Câmilerde âlet dersleri okutmak, teezzin etmek, halılar, hasırlar, seccadeler, duvarlara yazılar, levhalar koymak, mahfiller , kürsüler, kitaplar, medreseler vs. bunların hangisi bidat değildir?” diye hissiyatını aktarmıştır.
(Bursa Ulu Câmi İmâmlığı Ve İmâmları, M. Asım Yediyıldız T.C. Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi Cilt: 17, Sayı: 2, 2008 S. 121-145 )

*
**
***

17'nci yüzyılın ilk yarısı... İstanbul halkı bir dini tartışma yüzünden ikiye bölündü... Türk tarihinin en tutucu dini hareketi olan Kadızâdeler "Dinde yoktur" diye birden fazla minaresi olan câmilerin minarelerini yıkmaya kalkmışlardı.

16. yüzyılın sonlarından itibaren değişen dünya şartları Osmanlı İmparatorluğu'nda büyük bir buhrana sebep oldu. Buhran hem halkı hem de yöneticileri derinden etkiledi. Osmanlı aydınları kitaplar yazarak buhranın sebebini ortaya koymaya çalıştı. 17. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan ve Kadızâdeliler diye adlandırılan gruba göre problemin asıl sebebi, dini emirlerin terkedilip Hazreti Muhammed döneminde bulunmayan birçok uygulamanın dine sokulmasıydı.


DEVLET BUNALIMDAYDI.:

Türk tarihinin en tutucu düşüncelerinden biri olan Kadızâdeliler hareketinin öncüsü Kadızâde Mehmed Efendi, fikirlerini 16. yüzyılın önemli isimlerinden Birgivi Mehmed Efendi'nin eserlerine dayandırıyordu. Birgivî'nin eserlerindeki Hazreti Peygamber'den sonra ortaya çıkan her şeyin reddedilmesi fikrini benimseyen Kadızâde Mehmed, usta bir hatipti ve İstanbul câmilerinde vaazlar vermekteydi. 17. yüzyılın ilk yarısı devletin bunalımda olduğu, halkın sıkıntı çektiği bir dönemdi. Kadızâde: "zenginlerin zevk-ü sefâya daldığını, taşranın yanıp yıkıldığını, halkın dağlara çıktığını, çiftçinin perişan hale geldiğini, rüşvetin alıp yürüdüğünü, şarabın ve afyonun salgın haline geldiğini ve tek çarenin şeriatta olduğunu" söylemeye başladı. Dönemin önemli tarikatları olan, Halvetî ve Mevlevîler'i "tahta tepenler, düdük çalanlar" diye aşağılayıp, semânın haram olduğunu söyledi.
Kadızâdeliler'e göre, dertlerin sona ermesi için yapılması gereken iş, dine sonradan sokulan uygulamaların ortadan kaldırılmasıydı. Bu yapıldığında tüm dertlerin devası bulunacak ve İslamiyet'in en iyi şekilde yaşandığı Asrı Saadet, yani Peygamberimiz'in dönemi tekrar yaşanabilir hale gelecekti. Kadızâdeliler, dine sonradan sokulan uygulamaların yaygınlaşmasındaki en büyük sorumluluğun tarikatlarda olduğunu iddia ediyorlardı. Semâ ve raksın âyinlerinde önemli bir yer tuttuğu Halvetiye ile Mevlevîye tarikatları ise en başta gelen düşmanlarıydı.
Kadızâdeliler, hareketlerinin kurucusu Mehmed Efendi'nin ölümünden sonra daha da etkin oldu. İstanbul câmilerinin çoğunun kontrolünü ellerine geçirdiler. Osmanlı yöneticileri, Kadızâdeliler'in dini telkinlerini, halka sıkıntılarını unutturacak geçici bir vasıta gibi görmüştü. Özellikle Dördüncü Murad katında itibar sahibi olmuşlardı.


SİVASÎLER'LE MÜCADELE.:

Kadızâde ve taraftarları, belirli bir üstünlük sağladılarsa da, karşılarında diğer tarikatların kuvvetli bir direnişini de buldu. Sivasî Abdülmecid Efendi'nin başını çektiği bir grup onların fikirlerine karşı çıktı. Halveti Şeyhi Abdülmecid Sivasî'nin taraftarlarına “Sivasîler” deniliyordu. Artık İstanbul'un her yerinde Kadızâdeliler'le, Sivasîler arasında tartışmalar ve siyasi üstünlük kurma yarışı yaşanıyordu.
Vakanüvis, yani resmi tarihçi olan Naima'nın tarihinde Kadızâdeli vaizlerden birisi olan Türk Ahmed'e yöneltilen sorular ve bunlara verilen cevaplar Kadızâdeliler'in zihniyetini bize yansıtır: Kadızâdeliler'in önde gelenlerinden Türk Ahmed: "Hazreti Peygamber zamanında kaşık olmadığı için de yemeğin elle yenmesi gerektiğini" iddia eder.


KÖPRÜLÜ GÖREVE GELDİ.:

Bozulan devlet otoritesini yeniden tesis etmesi için Köprülü Mehmed Paşa, 1656'da sadrazamlığa tayin edildi. Köprülü, devlet otoritesini tesis etmeye çalışırken, Dördüncü Murad döneminden itibaren İstanbul'da büyük bir güç haline gelen Kadızâdeliler, onun sadrazamlığının sekizinci günü, 2 Ekim 1656'da aleyhtarlarını sindirmek ve devlet yönetiminde söz sahibi olmak için harekete geçtiler. Kadızâdeliler: "İstanbul'daki bütün tekkeleri yıkıp, buraların şeyh ve dervişlerine imanlarını tazelemelerini teklif etmek ve kabul etmeyenleri öldürmek; Padişahın huzuruna çıkarak, Peygamber'den sonra ortaya çıkmış dindeki bütün yeni uygulamaların kaldırılmasını istemek; Padişahların ve ailelerinin yaptırdığı Selatin câmilerinin minârelerinin biri dışındakileri yıkmak" istiyorlardı.

BİR GÜNDE BİTTİ.:

Kadızâdeliler, bu isteklerini yerine getirmek için silahlanıp, halkı yanlarına davet ettiler. Sadrazamın onları bu hareketten vazgeçmeleri yönündeki uyarılarına kulak asmadılar. İsteklerinin yerine gelmesinde direttiler. Bunun üzerine Köprülü Mehmed Paşa, Kadızâdeliler'in isteklerini reddetti.
Kadızâdeliler'in mallarına el koyup, hareketin liderleri olan Üstüvanî Mehmed, Türk Ahmed ve Divâne Mustafa'yı tutuklatarak Kıbrıs'a sürdü. Yıllarca İstanbul'da istediklerini yaptıran, devlet işlerine müdahale eden Kadızâdeliler bir günde bitirilmişti. Bu hadise, dışarıdan zayıf gibi görünen devletin gerektiğinde ipleri nasıl kolaylıkla eline alabildiğini de gösteriyordu.

“Selefî Düşünce”nin Osmanlı toplumunda filizlenmesi mahiyetinde görülebilecek olan Birgivî'nin fikri alt yapısını inşa ettiği bu düşünceler, kendisinin ardından talebeleri tarafından tevarüs edilecek ve Birgivî mektebinin iki kuşak sonraki öğrencilerinden Kadızâde Mehmed Efendi (ö. 1045/1635) ile daha iddialı bir şekilde gündeme gelecektir. Babasının mesleğinden ötürü Kadızâde lakabıyla anılan Mehmed Efendi, bir müddet klasik metinleri okutmakla uğraşmış, daha sonra Osmanlı' da vâizlik mesleğinin zirvesini teşkil eden Ayasofya Câmii'ne vâiz olarak atanmıştır. Etkili vaazları sayesinde ilk günlerden itibaren kendine has bir dinleyici kitlesi oluşturmuş ve kısa sürede namını bütün İstanbul' a duyurmayı başarmıştır. Ancak esas şöhretini, Birgivî ekolünün öngördüğü ihyâ hareketini geniş bir tabana yaymak slıretiyle, kendi ismiyle anılacak bir harekete öncülük ederek kazanacaktır. İşte bu hareket, Selefîliğin Osmanlı toplumuna tipik bir şekilde uyarlandığı izlenimini veren önemli ipuçlarını ihtiva etmektedir. Kadızâde Mehmed Efendi, siyasi idaredeki yönetim zafiyetinden toplumun ahlaki yapısındaki bozulmaya varıncaya kadar pek çok sahada kendisini hissettiren yozlaşmanın, dine muhalif tutumlar sergilemenin kaçınılmaz bir neticesi olduğunu ve bu muhalefet devam ettiği müddetçe meselenin çözülemeyeceğini vâizlik kariyeri boyunca sürekli anlatmıştır. Kendisine göre buradaki temel problem, toplumun birçok bid'at ve hurafeyi, onlara dini bir hüviyyet atfederek sahiplenmesidir. Tam da bu noktada onun, bid'at ve hurafelerin yayılmasından bütünüyle mutasavvıfları sorumlu tutması, tasavvuf karşıtlığıyla tebarüz etmiş Selefîliğin, Osmanlı toplumundaki bir izdüşümü olarak görülebilir. Mehmed Efendi'nin tasavvuf şeyhlerine yönelttiği itham ve suçlamalar, mutasavvıflar cenâhında muhalif bir blok oluşturmuş ve taraflar arasında gerilimli münakaşalara sebebiyet vermiştir. Kadızâde ve onun karşısında yer alan Abdülmecid Sivasî Efendi'ye (ö. 1049/1639) nisbetle “Kadızâdeli-Sivasî Çekişmesi” olarak anılan bu tartışmalar, birkaç nesil boyunca devam etmiş, devletin ve toplumun yoğun ilgisine mazhar olmuştur..

(Ahmet Yaşar Ocak, "XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Dinde Tasfiye (Pürütanizm) Teşebbüslerine Bir Bakış, "Kadızâdeliler Hareketi", Türk Kültürü Araştırmları, 1983, Ankara, XXIXXI/1-2, s. 212.)

İlk tasfiyeci hareketin İbn Teymiyye ile başladığı, daha sonra XVI. yüzyılda Osmanlı' da Birgivi ile, XVII. yüzyılda Kadızâdeliler ile, XVIII. yüzyılda ise Vehhabiler ile temsil edildiği ifade edilmiştir..

(Bk. Ocak, "Kadızâdeliler Hareketi", s. 208, 213.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ELde==>ZÂHiR AZAMETULLAH,
YOLda=>BÂTıN KUDRETULLAH,
RABB’ın=>TEVHiD TERBİYYEsi,
ŞİMdi=>Şu ÂN=>ŞE’ÂNULLAH!.


ZEVK 9581

=>İNÂNdık =>SUBHÂN ALLAH’a==>YuSEBBihu SEMÂ Ettik!
KÂF KALEsi =>KANLı KAFeS=>CÂN KUŞUmuz=>HUMÂ Ettik!
MekÂN =>ZamÂNı= Şu ÂN-ın,
CEMMü’L- CEM’inde CENÂB-ın,
“TEKe TEKk”te=>TEKkemİZde=>CÂNda>CÂNÂN CUMÂ Ettik!.


20.03.2020. 13:19
brsbrsam..tktktrstkkmzdemretahirkoronavirüscem’imizzz..


FAKRİYyEti=->ACZİYyEti,
EL AZÎZ’den->KUL ZİLLEti,
=>SonUÇ=>SEBEBi İLLEti,
UYANsın=>İSLÂM MİLLEti!.

KUL İHVÂNim=>SIRR SERiLMez,
=>ÇİLLEsİZ==>SIRR’a ERiLMez,
NEFSin=>VAKtin-RABB’in BİLmez,
ÖLÜLER=>ÖLdü!.. ==>DİRİLmez!.


Resim
AZAMET.: Büyüklük. Cenâb-ı HAKk TeÂLÂ'ın GÖZüken ve AKıL ERen Büyüklüğü, Kibriyâsı.
KUDRET.: ALLAH TeÂLÂ'ya mahsus Ezelî ve Ebedî ve bütün kâinatta POTANSiyeL TaSaRRuf Sıfatı..
TERBİYE.: ALLAH celle celâlihu'nun emirlerine itaat ederek ruhen ve cismen yükselmeye ve yükseltmeye çalışmak. Kemâle ermeğe, nizam ve emirleri dinlemeğe çalışmak. ALLAH celle celâlihu Rızası Yolunda gitmeyi öğrenmek..
HUMÂ KUŞu.: Devlet kuşu. Hüma kuşu. Çoğu kez cennet kuşu olarak da adlandırılan, görünmeyecek şekilde çok yükseklerde dinlenmeksizin sürekli uçan, asla yere değmeyen -bazı kaynaklarda ayakları olmadığı da nakledilir- efsanevî kuş..
KÂF DAGı.: Genellikle masallarda yer alan, dünyayı çevrelediğine inanılan, arkasında cinlerin, perilerin bulunduğu varsayılan, zümrütten yapılmış bir yerdir. Fars mitolojisine ait Zümrüd-ü Anka Kuşunun bu dağda yaşadığı düşünüldüğünde Kaf Kağının aynı kültüre ait bir efsane dağ olduğu anlaşılabilir..
KÂF KALEsi.: İLÂHî TeCELlLî KÖŞkümüz OLaN KALBimizz..
FAKR.: İhtiyaç, yoksulluk. Azlık, muhtaçlık. Cenâb-ı HAKk'a karşı fakrını, ihtiyacını hissetmek. Tas: Kendisindeki bütün her şeyin Allah'a âit olduğunu bilmek..
ACZ.: Beceriksizlik. İktidarsızlık. Kuvvetsizlik. Güçsüzlük. Yapamamak. Zarardan korunmak gücünün olmaması..
ZİLLEt.: Aşağılık, horluk, hakirlik, alçaklık..
İZZEt.: Bir kimse zelil iken kavi ve kudret sahibi olmak. Ziyâdelik ve üstünlük. Değer, kıymet. Kuvvet. Muhterem ve mu'teber olmak. Bulunmaz derecede az olan şey..
İLLEt.: Esas sebeb. Vesile. Hastalık, maraz, dert, sakatlık. Mûcib, maksad, gâye..
İLLEt-i TâMMe.: Herhangi bir şeyin var olması için lâzım gelen sebeblerin tamamı. Bu sebebler var olunca neticesinin vücuda gelmesi bizzarure ve bilvücub iktiza eder..
MİLLEt.: Bir dinden olanların topluluğu. Din, dil ve târih beraberliği bulunan insan cemaatı. Sınıf. Topluluk. Bir sülâleden gelenlerin hepsi. Maddî, mânevî bir unsurdan sayılıp beraber yaşayanların hepsi..



Resim


Resim

قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Resim---“Kul mâ ya’beu bikum RABBî lev lâ DUÂukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ (lizâmen).: De ki: "Sizin DUÂnız olmasaydı RABBim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır." (Furkân 25/77)


ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-EL HÂFİZ-HAFÎZ İSMi FAZLınLA
ÜMMet-i MUHAMMEDi Maddî-Manevî FELÂKEtLerden KORu ve BİZi ASLımıza DÖNdür!.
İnşâe ALLAH!..



Resim

AZÎZ KardeşLerimiz,
İÇinde Yaşamakta OLduğumuz Dünya Yer Yüzünde, Hücresi BİLe OLmayan CÂNı OLan bir KORANA VİRÜSü =>TüMM İnsanlara =>YARATANı ALLAHu Zü’L- CELÂL’in GÖZüken-AKLEdiLeBİLinen AZAMETULLAH KUVVetiyLe, =>Henüz İnsÂNOğLunun GöRüp BİLmediği POTANSiyeL HAVLi/GizLi GÜCü TaSaRRuf Sıfatı-Yetkisini FİİLen YAŞAtmaktadır..
ALLAHu Zü’L- CELÂL, tıpkı yarattığı gibi, DiL, DiN, RENk, vs. Ayırmadan Zengin, Fâkir demeden VURup GEÇmekte..
Yıllar yılı nice MAZLUMLara ZULMeden MiLLetLerin =>ELe GEÇİRemedikLeri bir VİRÜSLe CeheNNemLer YAŞAmaktaLar..

AZÎZ KardeşLerimiz, Şu ÂN Hayatta OLan MüsLümanLar SANırım İLk defâ Tümübirden Cumâ Namazımızı CEM' EDip KILamadık!.
RABBu TeÂLÂ’mıza KULLuğumuzun değeri, ZÂT’ına yapacağımız DUÂLarımızdır.
BEn de, Fakriyet-Acziyyet-ZiLLet-İLLet İÇinde KULLuk İmtihÂNı İKLimimde MuhaMMedî Bir MELÂMî Olarak;
=>KELÂMULLAH'ımız ve =>RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz'in =>SEBîLiLLAH =>LiVECHİLLAH DUÂLarıyLa ÜMMet-i MuhaMMed’e =>RABBu TeÂLÂ’mıza =>HASBî HİZMet DUÂLarımLa Maddî-Manevî ŞifâLar DiLiYORUm KORUması İçin YALVARıYORUm!. İnşÂe ALLAHu TeÂLÂ!.


bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..



ALLAH celle celâlihu =>Es SUBHÂNdır Şe’ÂNULLAHta =>KüLLî ŞEYyi her ÂN Yeniden YARATmaktadır.:

YuSEBBih..:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim--- "Yusebbihu lillâhi mâ fî's- semâvâti ve mâ fî'l- ardı'l- meliki'l-kuddûsi'l- azîzi'l- hakîm(hakîmi).: Göklerde ve yerde olanların hepsi, Mülkün Sâhibi, Eksiklikten Münezzeh, AZÎZ ve HAKÎM olan ALLAH'ı tesbih eder. (Cumâ 62/1)

SeBBeHa.: tesbih eder.. Yüzer. Döner durur. AKL-ı SiLm BİLir ki =>ATOM yaratıldığı günden beri durmadan dönmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının =>“KÛN feye KÛN-hER ÂN ŞE’ÂNULLAHta yENiden Yaratış” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım..


*
**
****


İnsÂN Zayıf Yaratılmıştır.:

Kur'ÂN-ı Kerîmde/Âyet-i CeLîLede ALLAHu zü’L- CeLÂL’in BUYruğu;
Bu hayatta tüm hayvan yavruları çok kısa sürede başlarının çâresine bakarken, İnsÂN yavrusu uzun yıllar bakıma ve muhafazaya muhtaçtır..:


اللَّهُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن ضَعْفٍ ثُمَّ جَعَلَ مِن بَعْدِ ضَعْفٍ قُوَّةً ثُمَّ جَعَلَ مِن بَعْدِ قُوَّةٍ ضَعْفًا وَشَيْبَةً يَخْلُقُ مَا يَشَاء وَهُوَ الْعَلِيمُ الْقَدِيرُ
Resim---"Allâhullezî halakakum min da’fin summe ceale min ba’di da’fin kuvveten summe ceale min ba’di kuvvetin da’fen ve şeybeten, yahluku mâ yeşâu, ve huve’l- alîmu’l- kadîr (kadîru).: O Allah ki, sizi güçsüz (zayıf) bir şeyden (nutfeden) yarattı. Sonra zayıflığın ardından (sizi) kuvvetli kıldı. Sonra (sizi), kuvvetin ardından zayıf ve ihtiyar kıldı. O (Allah), dilediğini yaratır. Ve O; Âlim’dir (en iyi bilen), Kaadir’dir (herşeye gücü yeten).” (Rûm 30/54)

İnsÂN, güçlü kuvvetli olduğu gençlik dönemine aldanarak ALLAHu zü’L- CeLÂL’e karşı isyana dalmamalıdır. Zîrâ bu kuvvetin ardından muhakkak bir zzayıflık ve tükeniş dönemi gelecektir. İhtiyarlıkta duyulan pişmanlık ise elden kaçırılan fırsatları geri getirmeyecek, rûhun hasret ve ıztırâbını dindiremeyecektir. İnsÂNın bu hazîn âkıbeti âyet-i kerîmede şöyle bildirilmektedir:

وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِ أَفَلَا يَعْقِلُونَ
Resim---"Ve men nuammirhu nunekkishu fî’l- halk (halkı), e fe lâ ya’kılûn (ya’kılûne).: Ve kimin ömrünü uzatırsak, onun yaratılışını tersine çeviririz (kuvvetini gideririz). Hâlâ akıl etmezler mi?” (Yâ-sîn 36/68)

Fizyolojik yapısı itibâriyle birçok za’fiyet taşıyan İnsÂN, aslında Psikolojik yönden daha büyük bir za’fiyet içindedir. Bu iki yöne de işâret eden âyet-i celîlede.:

وَاللّهُ يُرِيدُ أَن يَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَيُرِيدُ الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ أَن تَمِيلُواْ مَيْلاً عَظِيمًا
Resim---"Vallâhu yurîdu en yetûbe aleykum ve yurîdullezîne yettebiûneş şehevâti en temîlû meylen azîmâ(azîmen).: Ve Allah sizin tövbenizi kabul etmek ister, şehvetlerine uyanlar ise, sizin büyük bir meyille (şehvete) meyletmenizi isterler." (Nisâ 4/27)

يُرِيدُ اللّهُ أَن يُخَفِّفَ عَنكُمْ وَخُلِقَ الإِنسَانُ ضَعِيفًا
Resim---"Yurîdullâhu en yuhaffife ankum, ve hulikal insânu daîfâ(daîfen).: Allah sizden (tövbelerinizi kabul ederek yükünüzü) hafifletmeyi diler. Ve insan zayıf yaratıldı.” (Nisâ 4/28)

ALLAHu zü’L- CeLÂL, İnsÂNın irâde, hâfıza ve azim yönünden zayıflığını ki, kısaca nisyan/unutkanlık İnsÂNlığını Âdem aleyhisselâm’ın şahsında şöyle ifâde eder.:

وَلَقَدْ عَهِدْنَا إِلَى آدَمَ مِن قَبْلُ فَنَسِيَ وَلَمْ نَجِدْ لَهُ عَزْمًا
Resim---"Ve lekad ahidnâ ilâ âdeme min kablu fe nesîye ve lem necid lehu azmâ (azmen).: Ve andolsun ki Âdem (aleyhisselâm)’a ahd verdik, fakat o unuttu. Ve onu, azîmli bulmadık.” (Tâhâ 20/115)

Nitekim “İnsÂN” kelimesinin iki ayrı kökten türediği söylenir. Birincisi, unutma mânâsındaki “nisyan”dır. Âyet-i kerîmede ifâde edildiği gibi Âdem aleyhisselâm, ALLAHu zü’L- CeLÂL ile yapmış olduğu ahdi unutmuştur. İkincisi ise “ünsiyet”tir ki, İnsÂN bulunduğu yere çabucak alışır, ülfet eder ve âdeta o yerin rengine boyanır ki, dünyaya düşkünlüğü de bundandır..

MuhaMMedî Müslim- Mü’minin;
Her Yerde, Her Zaman, Her Halde, Her Nefeste;
FakriYyet, Acziyyet, ZiLLet ve İLLet İçinde Yaratılmakta olduğu gerçeğini asla unutmamalıMuhaMMedî BİZ BİR-İZ BİLeLiği İLELiği içinde, AzametuLLAH ve KudretuLLAH idrakında Yaşamalıdır;


وَلاَ تَمْشِ فِي الأَرْضِ مَرَحًا إِنَّكَ لَن تَخْرِقَ الأَرْضَ وَلَن تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولاً
Resim---"Ve lâ temşi fî’l- ardı merahan, inneke len tahrika’l- arda ve len tebluga’l- cibâle tûlâ (tûlen).: Ve yeryüzünde azametle (aşırı sevinçle, gururla) yürüme! Muhakkak ki sen, yeryüzünü asla tahrik edemezsin (hareket ettiremezsin). Ve asla dağların boyuna erişemezsin (dağ kadar yüksek olamazsın).” (İsrâ 17/37)

Beden-Nefis-Kalb-Ruh-Sır-Hâfi-Ahfâ-Akdes Sistemini taşıyan İnsÂNoğluna her türlü imkÂN verilerek imtihÂNa sokulmaktadır..

فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ
Resim---"Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn (sâcidîne).: Artık onu biçim verip-dizayn edip, içine ruhumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek yere kapanın!” (Hicr 15/29)

Rûh ise Kablodaki CERR-yÂN gibidir ve Şahdamarımızdan da AKREB RABBımızın EMR Âleminden EMRen GELmektedir.:

وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً
Resim---"Ve yes’elûneke anir rûhı, kuli’r- rûhu min emri rabbî ve mâ ûtîtum mine’l- ilmi illâ kalîlâ (kalîlen).: Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: “Ruh, Rabbimin emrindendir.” Ve size, (ruha ait) ilimden sadece az bir şey verildi.” (İsrâ 17/85)

KuLLuk İmtihÂNımızın sorumlusu Dört Unsurumuzdan;
Beden-Nefs Kesâfetinden kurtulup Kalb-Rûh Letâfetiyle BİLE-Lik..


nOt.:

1964 yılıda Adana Erkek Lisesi’nde Leyl-i Meççâne okurken Türk Ocağı gençleri olarak “İman ve Aksiyon” konferansına dâvet ettiğimiz ve “böğelek” şiirimi kendisine okuduğum da takdir eden Merhûm Necib Fâzıl Hocam ne güzel ve İÇLi aksettirir bu “Abd ve RABB” BİZliğini.. Ruhu ŞÂD OLsun İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.

Resim

Ben’de sıkLet =>Sen’de Letâfet =>ALLAH’ım, affet!.
Latîf’ten af bekler =>Kesâfet =>ALLAH’ım, affet!.
Etten ve kemikten =>Kıyâfet =>ALLAH’ım, affet!..

Necib Fâzıl Kısakürek
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

DEMM de ALLAH!
HEMM de ALLAH!
=>NAHNU SIRRı,
CEMM de ALLAH!.

TEKe TEKte KELÂMuLLAH,
TEKe TEKte RESÛLuLLAH,
BİZ-BİRr ALLAH,
TEKk-BİRr ALLAH,
CELÂLuLLAH-CEMÂLuLLAH!.


ZEVK 9586

“YuSEBBihu SEM”sı ==>HAYy!. =>Es SEMİ’u’L- BASîR ALLAH!
KALB KÂBESİn->HUMÂ’sı HAYy!. =>EL LATîF’u’L- HABîR ALLAH!
ŞiMdi=>Şu ÂN=>ŞE’ÂNULLAH!.
=>İŞİ”nin BAŞInda==>ALLAH!.
CEMMü’L-CEMM’de CUMÂ’sı HAYy!. KÜLLî ŞEYy’in KADîR ALLAH!


27.03.2020. 13:66
brsbrsam..tktktrstkkmzdemretahirkoronavirüscumacem’mzz...


HÂL-i HIZıR =>DEMM EYyLedik,
HÂL-i HAZıR =>HEMM EYyLedik,
==>HAMd OLsun!
=>BİZ BİR-İZ =>NAHNU,
CÂNda>CÂNÂN=>CEMM EYyLedik,
=>İHVÂNim=>MAHREMM EYyLedik!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


Resim


Resim

قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Resim---“Kul mâ ya’beu bikum RABBî lev lâ DUÂukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ (lizâmen).: De ki: "Sizin DUÂnız olmasaydı RABBim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır." (Furkân 25/77)


ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-EL HÂFİZ-HAFÎZ İSMi FAZLınLA
ÜMMet-i MUHAMMEDi Maddî-Manevî FELÂKEtLerden KORu ve BİZi ASLımıza DÖNdür!.
İnşâe ALLAH!..



Resim

AZÎZ KardeşLerimiz,
İÇinde Yaşamakta OLduğumuz Dünya Yer Yüzünde, Hücresi BİLe OLmayan CÂNı OLan bir KORANA VİRÜSü =>TüMM İnsanlara =>YARATANı ALLAHu Zü’L- CELÂL’in GÖZüken-AKLEdiLeBİLinen AZAMETULLAH KUVVetiyLe, =>Henüz İnsÂNOğLunun GöRüp BİLmediği POTANSiyeL HAVLi/GizLi GÜCü TaSaRRuf Sıfatı-Yetkisini FİİLen YAŞAtmaktadır..
ALLAHu Zü’L- CELÂL, tıpkı yarattığı gibi, DiL, DiN, RENk, vs. Ayırmadan Zengin, Fâkir demeden VURup GEÇmekte..
Yıllar yılı nice MAZLUMLara ZULMeden MiLLetLerin =>ELe GEÇİRemedikLeri bir VİRÜSLe CeheNNemLer YAŞAmaktaLar..

AZÎZ KardeşLerimiz, Şu ÂN Hayatta OLan MüsLümanLar SANırım İLk defâ Tümübirden Cumâ Namazımızı CEM' EDip KILamadık!.
RABBu TeÂLÂ’mıza KULLuğumuzun değeri, ZÂT’ına yapacağımız DUÂLarımızdır.
BEn de, Fakriyet-Acziyyet-ZiLLet-İLLet İÇinde KULLuk İmtihÂNı İKLimimde MuhaMMedî Bir MELÂMî Olarak;
=>KELÂMULLAH'ımız ve =>RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz'in =>SEBîLiLLAH =>LiVECHİLLAH DUÂLarıyLa ÜMMet-i MuhaMMed’e =>RABBu TeÂLÂ’mıza =>HASBî HİZMet DUÂLarımLa Maddî-Manevî ŞifâLar DiLiYORUm KORUması İçin YALVARıYORUm!. İnşÂe ALLAHu TeÂLÂ!.


bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..




Resim


ŞiMdi=>Şu ÂN=>ŞE’ÂNULLAH!.
=>İŞİ”nin BAŞInda==>ALLAH!.
CEMMü’L-CEMM’de CUMÂ’sı HAYy!.


ALLAHu Zu'l-CeLâL EL HAYydır
=>
Şu ÂNda=>ŞE’ÂN-da
=>İŞİnin BAŞInda ve her ÂN YARATıp DURmaktadır..


يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---“Yes’ eluhu men fi’s- semâvâti ve’l –ard (ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin.: Göklerde ve yerde olanlar, O'ndan isterler (dilerler). O hergün (her ÂN) bir Şe'N (ayrı bir tecellî, yeni bir OLuş) üzerindedir..” (RahmÂN 55/29)



Resim


“YuSEBBihu SEM”sı ==>HAYy!.
=>
Es SEMİ’u’L- BASîR ALLAH!


SıRR-ı SıFıR =>SeBBeHası..EL ÂN Şe'ÂNuLLAH.:
şu ÂN =>YENiden YARATış..
Şu ÂNdaki =>hER ÂNdaki Yeniden YARAtış KeVniyyeti..:


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---"Yusebbihu lillâhi mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ardı’l- meliki’l- kuddûsi’l- azîzi’l- hakîm(hakîmi).: Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik; Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah'ı tesbih eder.” (Cumâ 62/1)

Sebbaha.: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş-RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılarak ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILLarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâimindeyiz inşae ALLAH..


SeBBeHa.: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. AkL-ı SiLm BİLir ki ATOM yaratıldığı günden beri durmadan DÖNmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının =>“KÛN feyeKÛN” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım!.

Sebehâ: yüzmek, Subhânallah demek.
Sebbaha (mübalağa ile) ALLAH’u TeÂLÂyı tenzih ve takdis etmek.
Zerrenin
(atomun) ve kürrenin (kâinâtın) bir saniye durmaksızın takdir edilen yörüngede ve şartlarda kimseye dayanmadan/mesnedsiz parmak izleri gibi tek başlarına /RABB’larıyla başbaşa, sonsuz FeLeKLer içinde YÜZüp DURmaLarı...
Her hücrenin
"HAYY!" HAYy-kırışı...
Doğuştan-ölüme bir kere bile susmadan TEVHiD tıklayan KALBLer...
Her ŞEYy =>Her YERde, Her zamÂN, Her HÂLde ve Her NEFESte =>HeRKeSLe NAHNU=BİZ BİR-İZ BİLELiği İLE Beraber =>Sistemin Sahibi
AZÎZÜ’r- RAHÎMÜ’s-SUBHÂN ALLAH TeÂLÂ yı Maddî/somut ve Mânevî/soyut noksanlık, benzetme ve zıddı var sanmalardan uzak kılıyorlar..
Canlı şâhidleriyiz diyorlar...

“Zâtında, Sıfatında, Esmâsında, Fiilinde ve Hükümlerinde Münezzehtir!..” MüezzinLeri!..
Yu sebbuhu: Tesbih ederler hep yüzerler..
Yüsebbuhu!: Şimdi şu ÂN da KüLLî ŞEYy =>YARATAN'ını durmadan tesbih ederken birbirine asla mesnedlenip, dayanamadan tek başına boşlukta-fezâda yüzüp-dönüp durmaktalar. Zerre-Atom ve Kürre-Kâinât =>DurmadAN Dost Raksında..
Yesebbihu.: Noksansızı Et TAMM celle celâlihu'yu tesbih ve zikri ele yüzmekteler İLâHî RAKSta hamd OLsun!..




Resim



ALLAH celle celâlihu.:
Resim

El Basîru celle celâlihu.:
Resim

El Celâlü celle celâlihu.:
Resim

Zü'l-Celâli Ve'l- İkrâmü:
Resim

El Cemîlü:
Resim

El Habîru celle celâlihu.:
Resim

El Kâdiru celle celâlihu.:
Resim

El Kadîru celle celâlihu.:
Resim

El Latîfü celle celâlihu.:
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..

ZEVK 4748

DevrÂNda Resim SeyrÂN BUL-ÂNa.. Resim DEM bu DEMin DEM-i CuMâ!
CevlÂNda Resim HayrÂN OL-ÂNa Resim BİZ BİR-İZin Resim CEM’-i CuMâ!
KaLB KazÂN-KaFa TASInda Resim “Ve’n- NÂS”ında Resim KRÂ!” sında
Resim HaBbîBuLLaH HİRÂsında
.. Resim HaKKikat HatEM-i Resim CuMâ!..


27.01.12 10:23
brs….cmcm


“İKRÂ!”: Kur'ân-ı Kerimin İLK âyeti
“Ve’n- NÂS”: Kur'ân-ı Kerimin HATM âyeti..

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle..


Resim

Resim

Rasûlullah'a (Sallallahu aleyhi ve sellem)7 kerre ikram olsun!

Essalâmü aleyke yâ imâmi’l-haremeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey müşrik ve kâfirlere yasak iki mukaddes Harem olan Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’nin İmamı!


Essalâmü aleyke yâ imâmi’l- hâfikeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki ufkun-doğu ve batının İmamı!


Essalâmü aleyke yâ Resûli’s-sakaleyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey insanların ve cinlerin Resûlü!


Essalâmü aleyke yâ men fi’l-kevneyn ve şefîi men fi’d-dêrayn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki âlemdekilerin dünya ve âhirette şefâatçısı!


Essalâmü aleyke yâ sâhibi’l- kıbleteyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki kıblenin sahibi!


Essalâmü aleyke yâ nûri’l-meşrikayn ve ziyâi’l-mağribeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki doğunun nûru, iki batının ışığı!


Essalâmü aleyke yâ ceddi’s-sibtayni el Hasani vel Hüseyni!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki torunun Hasan ve Hüseyin’in ceddi!


Aleyke ve alâ itretike ve isretike ve evlâdike ve ahfâdike
ve ezvâcike ve efvâcike ve hulefâike ve hulesâike ve eshâbike
ve ehzâbike ve etbâike ve eşyâike
Selâmullâhi vel melâiketihi ve’n-nâsi ecmaîne ilâ yevmeddîn,

ALLAH Teâlâ’ nın, meleklerinin ve bütün insanların selâmı kıyamete kadar Sana, ehl-i beyt’ine, yolunu yürütenlere, çocuklarına, torunlarına, eşlerin annelerimize, cemâatına, halifelerine, önde giden hâlislerine, sahabelerine, fırka-yı nâciye yolunda gidenlere, onları tâkib edenlere ve seninle ilgili her şeye olsun!

Ve’l-hamdüllahi rabbi’l- âlemîn!
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’ ya mahsustur ve O’na olsun!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim DELi GÖNLüMmm..

ÖLüMden KORktu=>İNSÂNLar,
İNCİR ÇEKİRdeğine SAKLandı!.
=>VAR gibi->YOktu İNSÂNLar,
AKILLar=>YUNdu=>PAKLandı!.


ZEVK 9593

DOĞunca=>NAMAZsız=>EZÂN.. =>ÖLünce=>EZÂNsız=>NAMAZ,
=>İKİSİ-nin=>ARASI-nda.. ==>OLsun!. OLmasın!. NAZ!. NİYAZ!.
“TEKe TEK”te =>TEKk BAŞıma,
=>GÖKLERde=>MeZÂR TAŞıma,

=>CUMÂ CEM’imİZ YAZILdı!. =>ARZ’dan=>ARŞ’a=>ALLAH!. AVAZ!..


03.04.2020. 13:14
brsbrsam..tktktrstkkmzdemretahirkoronavirüssscumacem’imizz...


KuL İHVÂNim=>bU ÂLEMde,
YARıM NEFEStir=>SERMÂYe!.
=>RABB’ı=>AKRABA ÂDEMde,
NAHNU=>BİZ BİR-İZ’Lik GÂYe!.


celle celâlihu..


Resim


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimBURAsı BURSAmm..

YiNE BiR GÜNEŞ=>DOĞuYOR,
NÂR-nı=>NÛR-u=>KOĞuYOR,
=->BiR DAMLa GÖZ YAŞım İLe,
YÜREk YANGINIm=>SOĞuYOR!.


Resim

BURSAmda =>CUMÂ SAbAHı,
=>İÇİMin=>SEVİNCi<->AHı,
KELÂMuLLAH<->RESÛLuLLAH,
NAZ-NİYÂZ=NAHNU=>ALLAHı!.


Resim

AKıL EMÂNEti==->AĞIRdı,
İNSÂNLar=>İNKÂRa GELdi!.
ZÂLİMLer>ZÜLmü=>ÇAĞIRdı,
=>OZON TABAKASIn=>DELdi!.


Resim

>kAHkAHa Atıp-GÜLÜŞüp,
İnsÂN GiBi=->BELİRDİLer!.
=>KENdi TUZAĞIna DÜŞüp,
KUDURDULar=>DELİRDİLer!.


Resim

UMUTsuz =>KORKu-ya BİNdi,
İnsÂN->SÖZÜ-ndEN KOPunca!.
=>HayvÂN’dAN AŞAğı =>İNdi,
İnsÂN==>ÖZÜ-ndEN KOPunca!.
İHVÂNİ’m=->KAYBOLdu-SİNdi,
İNSÂN=>GÖZÜ-ndEN KOPunca!.


Resim

->HAYyat DENiLEN=>BiR ÂN-Lık ,
İKİ UCu=>MELEk<->ŞEYtÂN-Lık!.
>KORKU’dAN=>ELİ-ni=>ÇEK!.sÎn,
=>UMUD’a DÜŞMÂN=>İNS ÂN-Lık!.



ZEVK 9602

=>ÂLEMde KÜLLî ŞEYy=>GEL<->GEÇç!. =>İZÂFî->İĞREti->SANAL!.
KÜLLî ŞEYy=>HAKk’ın ZİKRİ-nde =>İNSÂSNoğLu=>BAĞNAz-BANAL!.
nİÇİn =>AĞLAyıp<->GÜLüYOR
HeR NEFeS>DOĞup<->ÖLüYOR
=>ÖMÜR==>ÖLÜM’e AKıYOR=>HeR NEFeS ==>HeRkESE=>KANAL!.


10.04.2020. 13:12
Brsbrsam..tktktrstkkmzdemretahirkoronavirüssscumacem’imizz...



Lî-VECHİLLAH ZİKİR Yİtti,
=>MuhaMMedî FİKİR Gİtti,
ŞEYtÂN’ı SOLLadı=>İnsÂN,
KUL İHVÂNİm ŞÜKÜR Bİtti!.


Resim

ŞEFÂat ==>Yâ RASÛLuLLAH,
->HİMMEt EYyLe Yâ ÂLİ ŞÂH,
İMÂN<->AMELe=->YÖNELsÎn,
YARDIMCImız OLsun=>ALLAH!.


Resim

KUL İHVÂNim DOSt’un DEM’i
=>CEMÂAtsız=->CUMÂ CEM’i
=>HERKESi=>KAPAttı ALLAH
==>AZIya ALINca==->GEM’i!.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..



Resim


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »

sıRR-ı sıfır sAÇana haYY!
AŞK kapısın AÇana haYY!
Resim hoŞ KALasın kanlı kafes
iLLiYYîne Resim UÇana haYY!..

Resim

ZEVK 4814

COŞkun ÇAĞlar haYYat SELi!. ZEMin ZEMinde CuMâmız!
MuhaMMedî MeŞK MiraCı!.. DEMler DEMinde CuMâmız!
beni Resim bana Resim BEN gösteren Resim AKLımın çatal ÇİLEsi!
AYNamızı ResimCAM EYYlesin!.. CİM-ler CEMinde CuMâmız!..


24.02.12 10:38
brsbrs.. cndccntcms

ZEMin: Yer yüzü, mekÂN.
ZEM: Dur!.
CiM-ler: Can-Cisim-Cihan..
CEM': Farklı şeyleri bir yere getirmek mânasına mastar.


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

DoğumÖLüm
bENveGÜLüm..


Bu ÂLEM>KESREt DENİZ-i,
VAHDEtte DAMLALar BİZ-i!.
NAHNU SIRRInda->YAŞArız,
SEV-SEViLde>BİZ BİR-İZ-i!.

SEVeN<->SEViLeN===>BİZ BİR-İZ,
===->Yâ LATîFü’L- HABîR ALLAH!.
=>İKİ DALız===>TEKk KÖKte BİZ,
=>KÜLLî ŞEYy’e==>KADîR ALLAH!.


ZEVK 9609

YEDi KATLı HAYy SEMÂ-sı.. MERHAMEtte HANNÂN ALLAH,
HÂL-i HAZIR HAYy HUMÂ-sı.. MUHABEtte MENNÂN ALLAH!.
TEKe TEKkte>EMRE’m İLe,
CEM’ EYyLedik CÂNda BİLe,

CEMÂatsız =>CÂN CUMÂ-sı.. YuSEBBiHuu!. SUBHÂN ALLAH!.


17.04.2020. 13:10
Brsbrsam..tktktrstkkmzdemretahirkoronavirüssscumacem’imizz..


KUL İHVÂNİm =>AKaR ZamÂN,
DAMLa YOKk=>DENİZi KALMaz!
=>YOLLarını ==>YAKaR ZamÂN,
=>ARDıSIRA====>İZi KALMaz!.


celle celâlihu..


Resim


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KUL İHVÂNİm =>GÖZ ORUCu,
MERYEM ANAm SÖZ ORUCu,
MUHAMMEDî ÖZ ORUCu,
İBRÂHİMî KÖZ ORUCu!.

>MUHAMMEDî ÂŞIKk İÇiN,
İLM-ü-EDEB=>MELÂMEtte!.
MUHAMMEDî MÂŞUKk İÇiN,
SIRR-ı EDEB=->SELÂMEtte!.


ZEVK 9623

HAKk ÂŞIKkLara EZEL SÖZü!. =>AĞZInda =>DEMiR LEBLEBi,
RASÛLULLAH-ça=>YAŞA!.mak=>CÜMMLe SonUÇ-Lar>SEBEBi,
EDÎBimİZ=>HABÎBuLLAH
EDEBimİZ=>HABÎBuLLAH
=>HERKEse AÇıKk ==>İLMULLAH ====>İBLiS EKSİĞi=>EDEBi!.


08.05.2020. 13:07
Brsbrsam..tktktrstkkmzdemretahirkoronavirüssscumacem’imizz..

celle celâlihu..
aleyhumusselâm..


Resim
ERGüVAN ŞEHRi->BURSAmda,
TEKe TEKkte=>GARiB BAŞım!.
NÂZ-NiYÂZ NEHRi BURSAmda,
DaMLa DaMLa AŞk GÖZ YAŞım!.


İMÂN=>CÂNdır!. AMEL=>İŞLer,
=>Bu GELİŞLer!.->Şu GİDİŞLer!.
İHVÂNİ=>AKLın==->GÖZde İSe,
ÖZde OLmayan==->SÖZde İSe,
=>CERYÂNsız ÂLEt==>NE İŞLer!.


KULak İŞİtir=>KALB DUYmazsa
GÖZ BAKar=>GÖNüL GÖRemez!.
KALB=>DUYduğuna=>UYmazsa
KUL==>HAKk’a CÂNın VERemez!.


ORUÇç ==>İMSAKk-tır AYy GÜLüm,
YÜZün =>GÖZün =>SÖZün =>ÖZün,
TUTmak<->AÇMAKk-tır AYy GÜLüm!.
AŞKKta =>DUMAN=>KÜLün=>KÖZün,
=>EL HAKku’L- HAKk-tır AYy GÜLüm!.


ÇAKktırmadan->CÂN’a AKAN,
=>VAR İken->BUNca EMELi,
HERKESi HİZÂya SOKAN,
Şu VİRÜS’e NE DEMELİ!.


Resim
M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

ZEVK 5651

BUrası BUrsa CUmâsı…-> SıRR-ı SıFıR es SeLÂsı!
BİZ BİR-İZ-liğin BAĞrına..“benlerin BİZ-lik SeLÂsı
Şu ÂN->ŞeÂN kul ihvÂNi.. her ÂN OL-AN kul ihvÂNi..
HATMin NEBîyyi NÛNu-nda.. Mahşer-ü KÂLU BeLÂsı..


25.10.13.. 11:59
brsbrssbh..cnntchnnmburd..tktktrstkks
Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim

MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
BİZe hER GüN CUMÂ..

BiR ADım ÖNü==>EMELi,
BiR ADım GERi==>ECELi,
SoN NeFeSe KOŞar İnsÂN,
ÇIRILÇIPLAk=>NE DEMELi!.

“HABLi’L- VERîD==->MESCİdi”nde,
BİZ BİR-İZ=RABB=CEMMü’L- CEM’i!.
EVVEL<->ÂHiR==->Şu ÂN=>DİN’de,
=>HÂL-i HAZIR==>DEM=>BU DEM’i!.


ZEVK 9643

ÖLü GELmedik CiHÂNa=>CÂNLaN=>CÂNLat=>CÂNLAŞaLım,
ULAŞtır=>DİRİ KUR'ÂN’a ==>ANLa ==>ANLat =>ANLAŞaLım,
=>AYNA’nın İkİ YÜZüyÜZ ===>SIRRımIZ SİL!.==>BULUŞaLım,
ÂDEM BaBa<->HAVVA AnA=>CÂNdan=>CÂNÂ>İNSÂNLAŞaLım!.


29.05.2020 13:08
Brsbrsam..tktktrstkkmdebenvecumacem’imizzz..


KELÂMuLLAH<->RESÛLuLLAH,
EHL-İ BEYtidir=->HABLuLLAH,
=>ÜMMetiNE =>HASBî HİZMEt,
=>Lî-VECHiLLAH-İNŞÂeALLAH!.


KUL İHVÂNim ==>HÂLin HASLı,
GELip<->GEÇeR =>ÖMüR FASLı,
GÜNEŞş VARsa=>GÖLge VARdır,
=>ALLAH’tır=>KÜLLî ŞEYy ASLı!.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm



Resim


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
BİZ BİR-İZzz!.

=>SEN GÜLümsün>bEN BÜLBÜLüm,
BİZ BİR-İZ YÂR==>DOĞum<->ÖLüm,
NAHNU SIRRI’n====>NÂZ<->NiYÂZı,
MERKEZ=>ATEŞş!.. MUHiT=>KÜLüm!.


CUMÂ CEM’imİZ===>İLk DEfâ,
TEKe TEKk TERASta->KILdıKk!.
=>ALLAH ARŞı===>SIRR-ı SEfâ,
ARZ KEFENİ’ndEN>SIYRILdıKk!.


=>KANARYALarLa==>BİRLİKk-te,
CEMMü’L- CEM’ EttiKk->şu ÂN-ı!.
NAHNU BİZ BİR-İZ==>DİRLİKk-te,
==>ŞÂHiD YAŞA!.dık===>ŞE’ÂN-ı!.


ZEVK 9650

İLLîYyîN’dEN=>ESFELîNe =>İNddiKk=>CÂN NÂRI’na YANdıKk!
DÜŞştüKk=>ÖLÜM UYKUSU-na ==>RASÛLuLLAH-La UYANdıKk!
SEN<->BENde.. BEN<->SENde..=>PEMBe,
===>İKİmİZ==>BiR TENde.. ====>PEMBe,
ÇIRILÇIPLaKk>SOYUNduKk YÂRR=>SIBGATuLLAH’ı BOYANdıKk!


05.06.2020 13:14
Brsbrsam..tktktrstkkmdeilkkdefacumâ CEM’imİZzz..


ZITLaRıN ZEVKİ-nde =>ZİKİR,
EL VEDÛD FAZLI-nda =>FİKİR,
SABıR =>SELÂMEt İHVÂNİmm,
RABB’ımın LÜTFUna =>ŞÜKÜR!.


KUL İHVÂNim===>ÂŞIKk GiBi,
=>AŞKın ANASI-dır===>SEVgi,
KÜLLî ŞEYy=>ALLAH’ın NÛRu,
=>NÛR-u MuhaMMed=>ŞÛURu,
SEVeN<->SEViLeN===>SEVgiLi!.


nOt.:
Aziz CÂNLarımız;
BUnca YILdır BURAsı BURSAmda TEKe TEKk TERAS TEKkemİZde ZITLarın ZEVkinde,
HÂL-i HAZıRımızı HAZz Ederim Hamd OLsun!.
Bu gün bir İlki YAŞAdım ve PAYLaşmak istedim BİZ BİR-İZ deyü..
Meşhur Virüs NEdENiyLe Kapalı olan Maksem CÂMimİZ CUMÂ Namazımız için açıldı. Bahçesinde sosyal mesefede cemâat dizildi.
BİLen CÂNLar BİLirki 7 kattaki TERAS TEKkemİZLe Câmi ARAsından bir yol geçer..
Üzgün üzgün Cemâata BAKarkEN gördüm ki, Ahmed ÇaKıR CÂNOğULun Kurduğu,
KÛN feyeKÛN KÖŞkünün YANı boş ve İmamdan arkada kalmaktayım.. SERdim SECcâdeyi UYdum İMÂMa..
BiR ÂN MESCiD-i HARAMda KÂBEtULLAH’ta BULdum KENdimi.. YÜce RABBımız TeÂLÂ’mıza DUÂ Ettim..
EN Yüce ALLAH celle celâlihu =>ÜMMet-i MuhaMMed’e SELÂhta<->FELÂhta =>BİZ BİR-İZ=>BİRLİKk<=>DİRLİKk NÂSiB ve KISmetimizi LÜTf-ü-İHsÂNınLa RAHMetimİZ EYyLe!.

İNŞâe ALLAHu BERRü’r- RAHîMmm celle celâlihu!.



Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KÜLLî ŞEYy MekÂNdır HAYYat,
MekÂNda = ZamÂNdır HAYYat,
CÂNda<->CÂNÂN>CUMâ CEM’i,
YAŞA!.nan>BiRR ÂNdır HAYYat!.

==>KANARYALarım SESİnde,
=>İMÂM SESi ==>NEFESİnde,
HUve Min İNDiLLAH=>Nİ’Met,
HeR CÂN=>KANLı KAFESİnde!.


ZEVK 9657

KAN KIRMIZı GÜLLer =>AÇAR ==>VARım!. YOKum!. TEKe TEKk’te,
AŞKk=>AKLImı =>ARŞ’a =>ATAR=>YAY’ım=>OKum!. TEKe TEKk’te,
CÂN<->CÂNÂN=>CUMâ’mız CEM’de,
=>TEKe TEKk’te==DEM>Bu DEM’de,
BİZ BİR-İZ=>NAHNU BÜLBÜL’üm=>GÜL’üm>KOKum!. TEKe TEKk’te!.


12.06.2020 13:12
Brsbrsam..tktktrstkkmdCUMÂcem’imİZzz..


BOŞ BOĞAZLa>BARIŞamam,
BeN KİMseyLe>YARIŞamam,
TEKe TEKk’te TEKk BAŞIMa,
==>KİMSELere KARIŞamam!.

KUL İHVÂNİ’m=>CÂNda CUMâ,
=>ŞE’ÂN-da =>Şu ÂNda CUMâ,
HAVVA ANAM’ın =>RAHMİ’nde,
BİZ BİR-İZ=>RAHMÂN'da CUMâ!.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..



ResimnOt.:
Aziz CÂNLarımız;

BURAsı BURSAmda TEKe TEKk TERAS TEKkemİZde ZITLarın ZEVkinde,
HÂL-i HAZıRımızı HAZz Ettik Hamd OLsun!.
Maksem CÂMimİZ CUMÂ Namazımıza TERAS TEKkemİZde CÂN EVİmİZde İŞtirak EttiKk..
SERdiKk SECcâdeyi UYduKk İMÂMa.. YÜce RABBımız TeÂLÂ’mıza DUÂ EttiKk..
EN Yüce ALLAH celle celâlihu!.
=>ÜMMet-i MuhaMMed’e,
SELÂhta<->FELÂhta =>BİZ BİR-İZ =>BİRLİKk<=>DİRLİKk=>DİRİLiKk
NÂSiB ve KISmetimizi LÜTf-ü-İHsÂNınLa MuhaMMedî RAHMetimİZ EYyLe!.

İNŞâe ALLAHu BERRü’r- RAHîMmm celle celâlihu!.



Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

DÜN’de==>YAŞA!.ndı gitti=>DÜN,
==>YARIN==>RABBimiz =>İNDİNde!.
CEMMü’L- CEMM’de>CUMâ bu GÜN,
DÜNYâ<->ÂHREt ==>ARAsı=->DİNde!.


ZEVK 9663

BİZe LüTFun İHSÂN EYyLe===>SEN=>DUÂmızı DUYANsın!
RAHMEtinLe Yâ RABBenâ =>UYUYAN KALBLer=>UYANsın!
NAHNU>ÜMMEt-i RESÛLULLAH,
=>HİDÂYEt EYyLesÎn=>ALLAH,
İBLİS ELBİSESİn=>SOYsun=>ALLAH BOYASI’nı>BOYANsın!.


19.06.2020 13:12
Brsbrsam..tktktrstkkmdccumâcemmimizz..


SADAKAtLa <=> SAMiMîYyet,
HÂL-i HAZıR=>HÂLiS NîYyet,
NAHNU>ÜMMet-i MuHaMMed,
SIRR-ı VAHDEt=>İLE’L- EBEd!.


Resim
SIBGATALLAH =>ALLAH’ın BOYASI.. =>İSLÂM ve İMÂN FITRAtı..

صِبْغَةَ اللّهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ صِبْغَةً وَنَحْنُ لَهُ عَابِدونَ
Resim---“Sıbgatallâh (sıbgatallâhi) ve men ahsenu minallâhi sıbgaten, ve NAHNU lehu âbidûn (âbidûne).: ALLAH'ın boyası; ALLAH'ın boyası ile boyanandan daha ahsen (daha güzel) olan kim vardır? Ve bİZ, O'na kul olanlarız.” (Bakara 2/138)


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem....



ResimnOt.:
Aziz CÂNLarımız;

BURAsı BURSAmda TEKe TEKk TERAS TEKkemİZde ZITLarın ZEVkinde,
HÂL-i HAZıRımızı HAZz Ettik Hamd OLsun!.
Maksem CÂMimİZ CUMÂ Namazımıza TERAS TEKkemİZde CÂN EVİmİZde İŞtirak EttiKk..
SERdiKk SECcâdeyi UYduKk İMÂMa.. YÜce RABBımız TeÂLÂ’mıza DUÂ EttiKk..
EN Yüce ALLAH celle celâlihu!.
=>ÜMMet-i MuhaMMed’e,
SELÂhta<->FELÂhta =>BİZ BİR-İZ =>BİRLİKk<=>DİRLİKk=>DİRİLiKk
NÂSiB ve KISmetimizi LÜTf-ü-İHsÂNınLa MuhaMMedî RAHMetimİZ EYyLe!.
İNŞâe ALLAHu BERRü’r- RAHîMmm celle celâlihu!.



Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

=>TEKe TEKk TEKkemİZ YiNE,
=>BOYANdı =>CUMÂ RENgiNE,
SEBeB>AKIL.. SonUÇ->TEVHiD,
SALL GÖNLün>AŞKk ÂHENgiNE!.


KıSıR DÖNgü SANma =>SAkın,
PeŞPeŞe->GÜNdüz<->GECeyi!.
=>“TEVHiDin TÂCI”nı=>TAkın,
KÛN fe-ye-KÛN=>dÖRt HECeyi!.


KALB Kur'ÂNı’n OKu!.=>İHVÂNi,
=>RESÛL SESİ’n ==>DUYacaksın!.
RABB’ım BÂKi==>HeR ŞEYy FÂNi,
==>“DUYduğun”a ==>UYacaksın!.


ZEVK 9672

RESÛLümüz =>BİLip=>BULup==>RABB’ımızLa OLup YAŞA!.maKk,
HAYR AMELim<->İMÂNım HAk=>HAKktan HAKkta HAKk İLe HAKk!.
=>ZOR İŞş=>KULLuk MEŞGÂLEsi,
ELde=>AŞKk<->MEŞşk MEŞÂLEsi,
=>SIRR-ı SIRAt-ı MUSTAKîM==>HAKk İÇin ==>DOSDOĞRu OLMAKk!.


26.06.2020 13:13
Brsbrsam..tktktrstkkmdcumâcem’imizzz..


MERKEZde<->MUHİtte=>ALLAH,
==>ARASI’nda ==>RASÛLALLAH,
NÛR-u NûN’dan==>N’UR-u MîM’i,
N’UR-u MîM’de=>CEM’ ABDULLAH!.


KUL İHVÂNim=>DÖNen DEVRÂN,
SEYRÂNda=>HAYRÂNda=>İNSÂN,
=>“ŞAHDAMARI’ndan=>YAKÎN”a,
=>KORKUsuz<->HÜZÜNsüz>İNÂN!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem....



وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---”Ve lekad halakne'l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli'l- verîdi : Andolsun, insanı BİZ yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. BİZ ona şahdamarı'ndan daha YAKINız.” (Kaf 50/16)

أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
Resim---“E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn (yahzenûne).: Muhakkak ki ALLAH'ın EvLiyâsına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?” (Yûnus 10/62)

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Resim---“Festekim kemâ umirte ve men tâbe meake ve lâ tatgav, innehu bi mâ ta’melûne basîr (basîrun).: Artık sen, sana tövbe ederek, tâbî olanlarla birlikte emrolunduğun gibi istikamet üzere ol. Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir.” (Hûd 11/112)



ResimnOt.:
Aziz CÂNLarımız;

BURAsı BURSAmda TEKe TEKk TERAS TEKkemİZde ZITLarın ZEVkinde,
HÂL-i HAZıRımızı HAZz Ettik Hamd OLsun!.
Maksem CÂMimİZ CUMÂ Namazımıza TERAS TEKkemİZde CÂN EVİmİZde İŞtirak EttiKk..
SERdiKk SECcâdeyi UYduKk İMÂMa.. YÜce RABBımız TeÂLÂ’mıza DUÂ EttiKk..
EN Yüce ALLAH celle celâlihu!.
=>ÜMMet-i MuhaMMed’e,
SELÂhta<->FELÂhta =>BİZ BİR-İZ =>BİRLİKk<=>DİRLİKk=>DİRİLiKk
NÂSiB ve KISmetimizi LÜTf-ü-İHsÂNınLa MuhaMMedî RAHMetimİZ EYyLe!.
İNŞâe ALLAHu BERRü’r- RAHîMmm celle celâlihu!.



Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ŞEHÂDEt ŞEHRi=>BURSAmda,
==>SALLı SALÂLar OKU!..nur!.
NÂZ-NiYÂZ NEHRi BURSAmda,
=>CUMÂ GÜLZÂRı KOKU!..nur!.


==>TEKe TEKk TEKEmiz İLe,
MAKSEM CÂMimiz YAN YANa!.
CUMÂ CEM’ BİZ BİR-İZ=>BİLe,
==>RABB’ımızın LÜTFu BANa!.


ZEVK 9679

SEBEBLer=>SonUÇu==>ÖMüR..==>GÜNü==>DÜNe SARdığımız,
TOPRAk->ATEş->SU->HAVAdır... ==>KÛN feyeKÛN KARdığımız,
ELESt’ten ÖNCEmiz =>HAKk’tır..
MAHŞER’den SONRAmız HAKk’tır..
CEMMü’L- CEM’ =>CÂNÂN CUMÂ’sı.. =>KOŞa KOŞa VARdığımız!.


03.07.2020 13:14
Brsbrsam..tktktrstkkmdcumâcem’imizzz..


BEDEN=>KİLOsunca=>LEŞ’tir,
=>RÛH’u==>O’nu DİRİ KILan!.
=>SÜRDÜRen=>YEŞiL ATEŞ’tir,
=->HAKk’ın KULu’n BİRİ KILan!.


Resim

Kur'ÂN-ı Kerîm’in Muazzam ANLAtımını GöNüL KULağıyLa DUYup UYmak MuhaMMedî MÂRİFet MuhteşemLiğidir.:

ALLAHu zü’L- CeLÂL =>KıpkızıL Ateşi/Enerjiyi =>EN YeşiLe SARaR da =>Yediğimiz BitkiLere YeŞiL AteŞş buyururken soluduğumuz Oksijen depomuzu göstermektedir.:


قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ
Resim---“Kul yuhyîhellezî enşeehâ evvele merreh (merretin), ve huve bi kulli halkın alîm (alîmun).: De ki: "Onu ilk defa inşa eden (Yaratan), ona hayat verecek. Ve O, bütün yaratışları En İyi Bilen'dir." (Yâsîn 36/79)

الَّذِي جَعَلَ لَكُم مِّنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنتُم مِّنْهُ تُوقِدُونَ
Resim---“Ellezî ceale lekum mine’ş- şeceri’l- ahdarinâren fe izâ entum minhu tûkıdûn (tûkıdûne).: Yeşil ağaçtan sizin için ateş (oksijen) kılan (çıkaran), O'dur. Böylece siz, ondan yakarsınız.” (Yâsîn 36/80)



ResimnOt.:
Aziz CÂNLarımız;

BURAsı BURSAmda TEKe TEKk TERAS TEKkemİZde ZITLarın ZEVkinde,
HÂL-i HAZıRımızı HAZz Ettik Hamd OLsun!.
Maksem CÂMimİZ CUMÂ Namazımıza, Fahri Müezzin Hafız Kel EMîN Kardeşimizin kendine mahsus kavruk ve içli sesiyle dâvetiyle TERAS TEKkemİZde CÂN EVİmİZde İŞtirak EttiKk..
SERdiKk SECcâdeyi UYduKk İMÂMa.. YÜce RABBımız TeÂLÂ’mıza DUÂ EttiKk..
EN Yüce ALLAH celle celâlihu!.
=>ÜMMet-i MuhaMMed’e,
SELÂhta<->FELÂhta =>BİZ BİR-İZ =>BİRLİKk<=>DİRLİKk=>DİRİLiKk
NÂSiB ve KISmetimizi LÜTf-ü-İHsÂNınLa MuhaMMedî RAHMetimİZ EYyLe!.
İNŞâe ALLAHu BERRü’r- RAHîMmm celle celâlihu!.



Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim1890

bEN->bU bURsa SEMÂ’sında,
==>KEREM kOKUsun ALırım!.
CÂNda->CÂNÂN CEMÂ’sında,
=>İKRâ!.=>OKU!.sun ALırım!.


ZEVK 9684

BİZ BİR-İZ bURsa CUMÂ’sı ===>ES SALÂt-ü-ve’s SELÂMî,
CÜMMLe CİHÂN CÂN ÇAĞRIsı=>LATîFü-L HABîR KELÂMî,
TEKe TEKk’te=>TEKBiR ALLAH,
KÜLLî ŞEYy’in KADîR =>ALLAH,
KERVÂN KITMiRi İHVÂNim==>MUHAMMEDî MESt MELÂMî!.


10.07.2020 13:16
Brsbrsam..tktktrstkkmdcumâcem’imizzz..


=>ALLAH ADI’n =>ZİKREDERim,
=>LÜTF-ü-KEREM>FİKREDERim,
RABBım NAHNu BİZ BİR-İZ HAYy
=>SABREDERim<->ŞÜKREDERim!.


NİYÂZa=>Nİ’Met İHVÂNim,
RABBANî CeNNet İHVÂNim,
=>RESÛLî SüNNet İHVÂNim,
EHL-i BEYt ZiMMet İHVÂNim,
ÜMMete=>HiMMet İHVÂNim!.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..


Resim nOt.: 1890 YILIndaki gerçek YEŞİL BURSA..KÖKü derinlerde ÇINARLar ve ERENLer DİYÂRı.. Şimdi ise o gündür bu gündür süren ve bitme bilmeyen hırs ve tamahının kulu insan kılıklı canavarlarca talan edilen kudsal YEŞİLLik.. ve MUHAMMEDî HAKk HAKK ERENLERin Manevî gÖZ YAŞLarı!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

YEDi RENkten MORun SEVdim,
ZITLar ZEVki->ZORun SEVdim,
==>İBRÂHİMî=->NÂRe DÜŞtüm,
BERdEN SELÂM KORun SEVdim!.


GÖKLerde ÇINLayAN EZÂN,
HÂL-i HAZıRın ==>HÜMÂsı!.
ELEst MAHŞERinde>Mİ’ZÂN,
BURSAmda>CeNNet CUMÂsı!.


ZEVK 9691

İMÂN=>MERKEZ->İÇte->ÖZde =>Mİ’RÂCın==HALKa URUCU,
AMEL=>MUHİT->DIŞta->SÖZde=>Mİ’RÂCın=HAKk’a RÜCU’U,
=>EŞhedü en Lâ İLâHe =>İLLâ ALLAH!
EŞhedü enne MUHAMMEde’r-RASÛLULLAH!
ZÂT->SIFAt->ESMÂ->EŞYÂsı==>BAŞLAsın=>MERYEM ORUCU!.


17.07.2020 13:17
Brsbrsam..tktktrstkkmdcumacem’imizz..


BAŞ-AYAksız==>YELLER Gibi,
VARken YOKuz->MELÂMEtte!.
YERsiz-YURtsuz>BULut SEVgi,
SIRR-ı es SELÂM=>SELÂMEtte!.


TEKE TEKk’te=>YÂR İLeyiz,
SıRR-ı NAHNU->BİZ BİLeyiz,
=>BİZ BİR-İZ=>SEFîL İHVÂNi,
CEVLÂNda=>ÇARk-ı ÇİLeyiz!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KALktık KIYAMa->HAMdOLsun,
==>ŞEHÂDEt DİRİLİŞi-mİZ VAR!.
KÂiNÂt==>HAKk NÛRu dOLsun,
EBDÂL-EBRÂR->AHYÂR-AHRÂR!.


İHVÂNim=->CUMÂ-yı KEBîR BUu,
ARZ’dan=>ARŞ’a YÜCe DUYGUu,
=>ŞE’ÂNuLLAH’ta=>FETHuLLAH,
=>EL ÂN=>Lâ İLÂHe İLLÂ HUuuu!.


ZEVK 9698

CUMÂ CEM’indeyİZ=>İzâ câe=>NASRuLLAHi>FETHuLLAH,
MUHAMMEDî MÜJDEsiyİZ==>EMRuLLAHi==>MURADuLLAH,
ZİNCİRLer KIRILdı ŞÜKÜR,
SIRLARı=>SIRILdı ŞÜKÜR,
AYASOFYA’da=>BİZ BİR-İZ ==>İNŞâeALLAH=>MÂŞaALLAH!.


24.07.2020 13:17
brsbrsam..tktktrstkkmdcumâcem’imizzz..


Resim

ZİKİR SECDEsi=>ZİKRuLLAH,
FİKİR SECDEsi =>FİKRuLLAH,
ŞÜKÜR SECDEsi>ŞÜKRuLLAH,
SABIR SECDEsi=>SABRuLLAH,
FETİH SECDEsi=> FETHuLLAH,
=>Bî-İZNiLLAH>LÎ-VECHiLLAH,
=>SÜNNEtuLLAH->SEBÎLiLLAH!.

Resim

TEK-BİR-Le=>TEKe TEKkteyİZ,,
NAHNU SIRRI’nda->BİZ BİR-İZ
NÛRuLLAH>NÛR-u MuhaMMEd,
DAMLAyız DOSt DENİZde=>BİZ,
ASLın=>fASLı=->GÜNEŞ=>IŞIğı,
HAKk’ı ==>SEVER<->SEVİLİRİZ!.

KÛN feyeKÛN==>KELÂMî HUuu!
SIRR-ı SIRFta ==>SELÂMî HUuu!
NAHNU SIRRI’nda==>BİZ BİR-İZ,
KUL İHVÂNİ’m==>MELÂMî HUuu!.



Resim

إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ
Resim---“İzâ câe nasrullâhi ve'l FETH (fethu).: ALLAH'ın yardımı ve FETİH geldiği zaman.” (Nasr 110/1)

وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا
Resim---“Ve reeyte'n- nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ (efvâcen).: Ve insanların grup grup ALLAH'ın DÎNİ'ne girdiğini gördüğün (zaman).” (Nasr 110/2)

فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
Resim---“Fe sebbih bi hamdi RABBike vestagfirh (vestagfirhu), innehu kâne tevvâbâ (tevvâben).: O zaman Rabbini hamd ile tesbih et. Ve O'ndan mağfiret dile. Muhakkak ki O, tövbeleri kabul edendir.” (Nasr 110/3)

إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا
Resim---“İnnâ fetahnâ leke FETHan Mubînâ (mubînen).: Muhakkak ki BİZ, sana apaçık bir FETiH verdik." (Fetih 48/1)

لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا
Resim---“Li yagfire lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhare ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).: ALLAH, senin geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret etsin ve sana ni'metini tamamlasın ve seni Sırat-ı Mustakîm'e ulaştırsın diye. “ (Fetih 48/2)

وَيَنصُرَكَ اللَّهُ نَصْرًا عَزِيزًا
Resim---“Ve yansurekALLAHu Nasran Azîzâ (azîzen).: Ve ALLAH, sana azîz bir zaferle yardım etsin.” (Fetih 48/3)

Resim

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي شَيْبَةَ وَسَمِعْتُهُ أَنَا مِنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي شَيْبَةَ قَالَ ثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ قَالَ حَدَّثَنِي الْوَلِيدُ بْنُ الْمُغِيرَةِ الْمَعَافِرِيُّ قَالَ حَدَّثَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بِشْرٍ الْخَثْعَمِيُّ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ
قَالَ فَدَعَانِي مَسْلَمَةُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ فَسَأَلَنِي فَحَدَّثْتُهُ فَغَزَا الْقُسْطَنْطِينِيَّةَ
Resim---MuhaMMed b. Ebî Seybe, Zeyd b. el-Hubâb’dan, o, Velid b. Muğire el-Meâfirî’den işitmiş, Velid b. Muğîre Abdullah b. Bişr el-Has’amî’den o da babasından işittigine göre Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem: “Leteftahannel kostantiniyye vele ni’mel emîru emîruha Vele ni’mel ceyşe zalikel ceyşu:Kostantiniye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emir; onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” buyurmuştur.
(Buhârî (öl. 870), et-Târih’u’l-Kebîr; Ahmed b. Hanbel (öl. 855), Musned: Taberânî (öl. 971), el-Mu’cem’u’l-Kebîr: İbn Kani (öl. 962), Mu’cem’u’s-Sahâbe;Hâkim en-Nişaburî (öl. 1014), el-Mustedrek Alâ’s-Sahihayn; Bezzâr (öl. 905), Musned.)

Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “İstanbul mutlaka feth olunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onun askerleri ne mübârek askerlerdir.” buyurmuştur.
(El-müsned Ahmed bin Hanbel c/4. sf: 335. Câmiu’s-Sağir. c/2 Sf: 104)


celle celâluhu..
sallallâhu aleyhi ve sellem..


ResimnOt.:
Aziz CÂNLarımız;

BURAsı BURSAmda TEKe TEKk TERAS TEKkemİZde ZITLarın ZEVkinde,
HÂL-i HAZıRımızda AYAsofya FETHimizi Bir dAHa HAZz Ettik Hamd OLsun!.
SERdiKk SECcâdeyi UYduKk İMÂMa.. YÜce RABBımız TeÂLÂ’mıza DUÂ EttiKk..
EN Yüce ALLAH celle celâlihu!.
=>ÜMMet-i MuhaMMed’e,
SELÂhta<->FELÂhta =>BİZ BİR-İZ =>BİRLİKk<=>DİRLİKk=>DİRİLiKk
NÂSiB ve KISmetimizi LÜTf-ü-İHsÂNınLa MuhaMMedî RAHMetimİZ EYyLe!.
İNŞâe ALLAHu BERRü’r- RAHîMmm celle celâlihu!.



Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâMet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂmıza İnşâe ALLAH!..



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..
Resim
Cevapla

“Mübarek Gün ve Geceler” sayfasına dön