CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Dinimizde mübarek gün ve geceler hakkında bilgiler.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ResimMîM DUÂmız..
ResimCeM' CUMâmız...

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem ve Kur'ân-ı Kerimimizden uzaklaştıkça batağa batan tüm İslâm Âlemi için,
Yer yüzünün pek çok yerinde kan ağlayan mazlumlar-mâsumlar-yaşlılar-bebeler için,
Bütün müslümanlar için, BİZ BİR-İZ yoldaşlarım için ve de DUÂya en çok muhtaç zavallı nefsim için,
şu AZİZ Günde Eşref SAAT umuduyla cANlarımızın MuhaMMedî MÎM CEM'i vakıt CUMâsında Azametullah ve Kudretullaha sığınarak KULLuk DUÂma bütün KÂİNÂT iştirak etsin İnşae ALLAH!..

ALLAH'ım!
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in diliyle:
"Birahmetike yâ Erhamerrahîmin! Birahmetike yâ Erhamerrahîmin! Birahmetike yâ Erhamerrahîmin! İrhamnâ!: Ey merhametlilerin en merhametlisi! Ey merhametlilerin en merhametlisi! Ey merhametlilerin en merhametlisi ! Bize merhamet et..." diyorum. Geçenlerimize, kalanlarımıza ve gelenlerimize rahmetler diliyorum.

ALLAH'ım!
Senin havlin (potansiyel gücün) ve kuvvetin (elân varolan) olmadan biz hiçbir hasenâtı (iyiliği,güzelliği, doğruyu, hakkı ve hayrı) işleyemeyiz. Onun için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in diliyle: "Velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyülAzîm!" diye dua edip İznullahı ve Avnillahı diliyoruz...

ALLAH'ım!
Senin havlin (potansiyel gücün) ve kuvvetin (elân varolan) olmadan biz hiçbir seyyiâttan (kötülük, çirkinlik, eğrilik, bâtıl ve şerden) korunamayız. Onun için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in diliyle: "Velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyülAzîm!" diye yalvarıp İsmetullaha sığınıyoruz...

"Allahümme innî eselüke'l-affe ve'l-afiye fi'd- dinî ve'd- dünyayî ve'l-âhiretî Allahümmesturnâ bi setrike'l-Cemîl...: ALLAH'ım! Şüphesiz ben senden dinimde, dünyamda ve âhiretimde af ve afiyet dilerim! ALLAH'ım! Bizi EL CEMİL celle celâluhu isminle setret (ört, gizle, kapat) !"

"Allahümme islâh Ümmet-i Muhammed Allahümme ferice an Ümmet-i Muhammed Allahümme erham Ümmet-i Muhammed ammeh: Allah'ım! Ümmet-i Muhammedi islâh et. Allah'ım! Ümmet-i Mumhammed'e çıkış yolu ver. Allah'ım Ümmet-i Muhammed'in hepsine merhamet et...

ALLAH'ım!
Zât-i Alî'yin, Kur'ân-ı Kerîm'in ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kadrini (değerini, kıymetini) bilemediğimizden dolayı sonsuz özür ve affımızı diliyoruz!

ALLAH'ım!
Razı olacağın kulluğu ve Senden razı olmayı kalblerimize ilhâm et! İcrâ' sına izin ve inâyet eyle! Ve bizden razı ol!

ALLAH'ım!
Bizi İlmullahta, Havfullahta, Haşyetullahta ve Muhabbetullahta sıdk ve adl ehli kıl!

ALLAH'ım!
Kulluk kemâlâtımızda MuhaMMedî, mü'min, muhlis ve muhsîn kıl! HAKK celle celâluhu ile halk ile olan muamelelerimizde sıddık ve âdil eyle!

ALLAH'ım!
Yüce kitabımız Kur'ân-Kerîm'imizle bağlarımızı pekiştir!
Saygıda sıdk ve adl ehli kıl! Mânâsına, ruhuna ve sırrına ermemizi nâsib ve müyesser eyle! Dinimizde, dünyamızda, kabrimizde,âhiretimizde, mîzânımızda ve cennetimizde Kelâmulahını nurumuz, ışığımız, yoldaşımız ve şefâatçımız kıl...

ALLAH'ım!
Azîz Efendimiz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sılamızı sağla! Subhanî salâvât ehli et!
Kadr-ü-kıymetini bu âlemde anlayıp arzu buyurduğu gibi ümmeti olma şerefine ulaştır!
Zât-i Alî'sine muhabbette, hürmette, hasrette ve hasbî hizmette sıdk ve adl ehli eyle!
Şehâdet şifâsına şimdi ulaştır İnşae ALLAH!..
Bizden, Bize bileliğimizin arzını kabul buyur...

ALLAH'ım!
Bize bahşettiğin emânet ve nimetlerin için Sana sonsuz hamd-ü-senâlar olsun...
İlmin kadar çok yâ RABB'ımız...

ALLAH'ım!
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e tüm letaiflerimizin gönülleri, dilleri ve hâlleriyle; Îlahî, Kur'ânî, Melekî ve Habibî salât-ü-selâmlarımızı arzımızı kabul buyur...
Âilesine; Azîz Annelerimize, Erdemli Evlâdlarına, Eşsiz Ehl-i Beyt'ine, Ahde-vefâkâr Ashabına (sahib çıkanlara, sahib çıktıklarına) ve canı gibi sevdiği ümmetine de canı gönülden salât-ü-selâmlarımızı hamdimizle birlikte kabul buyurmanı dileriz...

ALLAH Tealâ yardımcımız ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yârimiz (sevgilimiz) ve yârânımız (dostumuz) olsun...
İnandığımız cennetlerde buluşuruz İnşae ALLAH!..

Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim


Âmin! Yâ Muîn! YâRabbenâ!..
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen simurg »

Allahümme salli ve sellim ve barik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike ve nebîyike ve Resûlike ve Nebîyyi'l- ümmiyyi ve alâ alihi ve's- sahbihi ve ehli beytihi!

Rabbim Cuma'mızı mubarek kılsın inşaallah.
Sultanım, benim gözümün bebeği Kulİhvani Hocam,
Ne de güzel ve içli bir dua hediye etmişsiniz Biz'e Elhamdülillah.

Ekmekten, Su'dan daha güzel geldi,
ve Kalb'imize İlahi nimet ve İkramlar ulaştı Elhamdülillah.

Dualarınıza Can-ı Gönlüm ile Amin, diyorum.
Rabbim daima Hakk ve Hayr üzere yaşatsın Biz'leri ve
Rızasında Daim ve Kaim CEM kılsın inşaallah. Amin.

Allahümme salli ve sellim ve barik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike ve nebîyike ve Resûlike ve Nebîyyi'l- ümmiyyi ve alâ alihi ve's- sahbihi ve ehli beytihi!
(İki Salavat-ı Şerife arasındaki dualar kabul e şayandır ve makbuldür inşaallah)
Bu sebeple daima ümidimiz Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizde ve On'dandır Elhamdülillahirabbilalemin
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen simurg »

Yine Cuma'dayız. Cuma ileyiz elhamdülillah.
Biz Cuma'sız yapamayız.
Bu sebeple Cuma ile haftada bir kucaklaşmaktayız.

Cuma'mız hayr olsun. Vesiletü'l Necatımız olsun inşaallah.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ALLAH! ALLAH! celle celâlihu.
Yâ RASÛLALLAH sallallahu alyhi vesellem
iLiM-eDeB-irfÂN-erkÂN (HAKK’a Giden YOL!..)
cÂN CeRRy-ÂNım-ız ALİ ŞâH!.. kerremallahuveche..


Resim


ALLAHu zülcelâl,
cÂNlarımızı Rasûlullah sav de BİZ,
ve Cumâ Cem'imizde BİR kılsın!
cümlemize hakk ve hayr versin!..


Âmin Yâ Latîf Celle Celâlihu
Âmin Yâ Kerîm Celle Celâlihu
Âmin Yâ Rahîm Celle Celâlihu
Âmin Yâ Vedûd Celle Celâlihu
Âmin Yâ Fettâh Celle Celâlihu
Âmin Yâ ALLAH Celle Celâlihu


Resim

ZEVK 4081

CÂHİL-in Gafleti Gerek, DÜN-ya İÇ-in UY-uması
KÂMİLler Kur’ÂN Kevseri, Hâl-i Hazır HaYY Humâsı
ÂRiFlerin AN-ladığı AN-lattığı RASÛLULLAH (sav)
ÂŞIK-ların Es-Selâsı, SaLL-âtı SILA CUM’A-sı…


26.03.10 10:16
a k s a r a y cÂN cmmz..
Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen Ahmed »

Resim
kulihvani yazdı: ResimZEVK 3157

Şefâat Şifâmız Sende, “EM” imiz Yâ Resûlullah!
Kâr ü Belâ Rıza Rengi, “DEM” imiz Yâ Resûlullah!
Hıra Gârı’n Gönlümüzdür, Sana Salât Selâm olsun!
Her Cuma Azîz CANINda, “CEM” imiz Yâ Resûlullah!..

25.04.08 10:47
A n k a r a
GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ

RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
CUMAMIZDA CEM' OLSUN!
İNŞÂALLAH!..
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

DEdi ki-> DEdim ki-> CUMamız CEMMul-CeMMM' OLsun inşae ALLAH!..

Resim

Ahmet ÇAKIR:
Es seLÂM can Hocam, Allah afv, âfiyet ve yakîn nasib etsin, Cumamız Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yüreğinde Cemimiz olsun, ellerinizden öptüm!.

Kul İhvani:
es seLÂM canoğul!.
DEdiğin -> HÂL-i HaZırımız -> HuZurumuz -> HıZırımız Olsun inşae ALLAH!
CUMAmız tekCANda CEM' olsun!
o CAN ki -> cihÂNa rAHmeT Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cÂNı..
sen -> hep AHMET kal inşae ALLAH!
zAHMETleri -> rAHmet eden OLasın inşae ALLAH!
ADın -> ADAŞına EŞ ola!. VE "sen" YOK olasın inşae ALLAH!
O'nda -> O'ndan -> O'na-> O'nunla -> TEK-BİR cÂN inşae ALLAH!
cANımsın ki -> “BİZ BİR-iZ gerisi ağızdan YELLenme!” derdi DERbentli DELi HasAN BaBamız cANımız.. o haSS adamdı.. adam-> ÂDEMdi yaa ..

Ahmet ÇAKIR:
can hocam... Allah Razı olsun
BİZ-BİR-İZ hocam... ne güzel DUÂ-lar ettiniz...
Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen güzel söyler... Allah Güzeli sever... sözünü hatırlattınız...
Aynı şekilde bu sözü ben de
"MuhaMMedî gören, MuhaMMedî düşünür, MuhaMMedî düşünen de MuhaMMedî Konuşur!.." diye çevirmekteyim AKLıma siz gelerek her dâim..

Kul İhvani:
HEPsi ReSÛLLullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in GüZeLLiK-leri ÖZELLiK-leri cAN!..
-> bAŞKa SÖZ -> SoHBet -> ZEvK -> HaZZ -> HaraMdır BİZe!..
HURMet -> HaBîBullah aleyhisseLÂM’adır eDeBen - eBeDen cAN!..

Ahmet ÇAKIR:
Hocam... ÖZdeki O değil mi ZâTen, ASLıMız DEdiğimiz..

Kul İhvani:
AYNen -> ZÂTen O celle ceLÂlihuuu..
İŞin
-> HayR.. Aşın -> HelâL.. EŞin -> Sâliha.. BAŞın -> MuhaMMedî OLsun CANımız!.

Ahmet ÇAKIR:
sizler de OL-un can hocam...

Resim

ÜMMet-i MuhaMmed cÜMMlem-İZin CUMAmız MuBÂrek Olsun inşae ALLAH!..
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen gullale »

Resim
Kıyam vesîlemiz olan bir Cuma daha ikram buyurdu RABBimiz, hamd u senâlar...
Dirilişimize, kıyâmımıza hayır sağlık huzur sürur ile vesîle ola in şâe ALLAH!

Ebu Hureyre Radiyallâhu Anhu şöyle dedi; Rasûlullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem:

İçerisinde güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür! Âdem o günde yaratıldı, o günde cennete girdirildi, o günde oradan çıkartıldı ve o günde kıyâmet kopacaktır! O günde öyle bir saat var ki, Müslüman bir kul o saate denk getirerek ALLAH’tan hayırlı bir şey isterse, ALLAH onun isteğini verir buyurdu.

İbnu’l-Munzir el-Evsad 1714, Müslim 854/1717, Ebu Davud 1046, Tirmizi 491, İbni Hibban 2772, Malik 1/108, 109, Begavi 1050, Abdurrezzak 5583, Ahmed 10307, Albânî İrva 3/227

Abdullah ibni Abbas Radiyallâhu Anhu şöyle dedi; Rasûlullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem:

Şüphesiz ki bugün bayramdır! ALLAH bu günü Müslümanlar için bayram yapmıştır! Cuma’ya gelen kimseler yıkansın! Eğer güzel kokusu varsa ondan sürünsün! Misvak'a ise, iltizam gösteriniz! buyurdu.

İbni Mace 1098, Tabarani Mucemu’s-Sağir 1/1291/269
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AHhmaklar NE DEr ihvÂNim?
ÂŞIK -> A Ş K EDer ihvÂNim?
SıRR-ı SIFIR ->SALLa GİTsin!
YAŞAnan ->KaDER ->ihvÂNim!..


ZEVK 5874

NAZ-NiYAZ ->YÂRim SOLUduK!. -> NEFESini MELteM Ettik!
DEM bu DEM de DEMm EYyledik!. DEM bu DEMini DEM Ettik!
M o L L a ARAP CÂMİ’sinde -> “GÖZÜbENli” m SÎNE-SÎNde!
“sEN bENde.. bEN sENde”-sîNde.. cÂN Cu’mızı CEM’ Ettik!..


14.02.14 13:03
brsbrs..mollaarapcmisndsnbndbnsnd…


Resim


MOLLA ARAB CAMİİ

Molla Arap mahallesi Balabancık Caddesi’nde bulunmaktadır. 16. yüzyılın ilk çeyreğinde “Molla Arap” ünvanlı Mevlana Mehmet b. Ömer b. Hamza tarafından yaptırılmıştır.

Cami dikdörtgen bir plan üzerine oturtulmuş olup, asıl ibadet alanı üzerinde ardı ardına iki kubbe yer almaktaydı. Belgelere göre, cami ilk yapıldığında dokuz kubbeliymiş. Ulu Cami tipindedir. Dört büyük fil ayağı üzerine oturtulmuştur. Caminin duvarları üç sıra tuğla ve moloz taşı ile örülmüştür.

19. yüzyılda meydana gelen bir deprem sonucu cami kısmen yıkılmış, aksına rastlayan iki kubbe ve kubbeyi taşıyan ayakları sağlam kalmıştır. Ampir üslubunda bir tamir ile cami kullanılır hale gelmiş ve üst kısmı dokuz kubbe ile örtülmüştür. Kuzeybatı köşesindeki minare tuğla gövdeli olup sekizgen kaideden üçgenler aracılığı ile silindirik gövdeye geçilmektedir. Minarenin külahı, Bursa’daki hiçbir minarede benzeri olmayan şekilde boğuntulu ve sivridir. Caminin önünde büyükçe bir avlu vardır.



***

MOLLA ARAB

İslâm âlimlerinin büyüklerinden. İsmi, Vâ’iz Muhammed bin Ömer bin Hamza Antâkî olup, lakabı Muhyiddîn’dir. Haleb’den Bursa’ya gelmiş olduğundan dolayı Molla Arab dendi. Bu isimle şöhret buldu. Antakya’da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 938 (m. 1552) senesi Muharrem ayında Bursa’da vefât etti. Kabri, Bursa’nın kıble tarafında, dağa yaslanmış ve kendi adıyla anılan mahallededir. Kabrin bulunduğu yerden bir sokak sonra Molla Arab Câmii bulunur. Bu câmi, 1955 senesinde Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından bugünkü şekline getirilmiştir. Şimdi iki kubbeli ve tek minareli olan bu câmi, eskiden dokuz kubbeli ve üstü kurşun kaplı idi. Zelzelede kubbeler çökünce, iki tanesinin duvarları ve bir kısım kemerleri ile, dışarıda bir minaresi kalmıştır.

Molla Arab’ın dedesi, büyük âlim Teftâzânî’nin talebelerinden olup, Mâverâünnehr’den Antakya’ya geldi. Babası da âlim, sâlih bir zât idi. Molla Arab, küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi, Kenz ve Şâtıbî ve ba’zı eserleri ezberledi. Fıkıh ilmini fazilet sahibi babasından, usûl-i fıkh, kırâat ve Arabî ilimleri, amcaları Şeyh Hasen ve Şeyh Ahmed gibi âlimlerden öğrendi. Hocalarının feyz ve bereketleri ile, ilimde üstün bir dereceye yükseldi. Daha sonra Tebrîz diyarına gitti. Birkaç yıl kalıp, Tebrîzli Mevlânâ Mürîd’den ilim öğrendi. Sonra Antakya’ya döndü. Haleb ve Kudüs’deki âlimlerle görüştü. Çok şey öğrendi. Şöhreti her yere yayıldı. Hacca gitti. Bir müddet mücavir olarak kaldı. Sonra Mısır’a gelip, İmâm-ı Süyûtî ve Şa’bî’nin derslerinde bulundu. Hadîs ilminde icâzet (diploma) aldı. Va’z, ders ve fetvâ verdi. Mısır’daki Çerkez sultanlarından Kayıtbay, onun sohbetlerine katıldı ve va’zlarını dinledi. Ona çok hürmet etti ve sevgisi sebebiyle Mısır’dan ayrılmasına müsâade etmedi. Onu vâ’iz ve müftî ta’yin etti. Molla Arab, fıkıh ilmine dâir Müstesfâ ve Dürer Gurer kitablarındaki mes’eleleri içinde toplayan “Nihâyet-ül-Fürû’” adlı eseri yazıp, Sultan’a hediye etti. Herkesten hürmet ve saygı gördü.

901 (m. 1495) senesinde Sultan Kayıtbay vefât edince, Molla Arab Bursa’ya gitti. Orada halk ve ileri gelenlerden çok hürmet gördü. Va’z edip, devamlı Allahü tealanın emir ve yasaklarını bildirdi. Halka, haram ve günahların öldürücü zehir olduğunu anlattı. Sonra İstanbul’a gitti. Burada da va’z ve irşâd ile meşgul oldu. Sultan ikinci Bâyezîd Han Molla Arab’ın şöhretini işitip dersine geldi. Va’zını dinleyip te’sirli konuşmalarına hayran oldu. Çok defa ziyaretine gelip devletin bekâ ve devamı için duâlarını taleb etti. Molla Arab, “Tehzîb-üş-Şemâil”, “Hidâyet-ül-İbâd ilâ sebîl-ir-reşâd” adlı eserlerini yazıp, Sultan Bâyezîd Hân’a hediye etti. Ayrıca Sultan’ın gazâ sevâbına kavuşmasını istedi. Kur’ân-ı kerîmde, Nisa sûresi doksan beşinci âyet-i kerîmesinde meâlen;
“Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın cihaddan geri kalanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlar bir olmazlar. Allah, mallarıyla ve canlarıyla savaşanları, derece bakımından oturanlardan çok üstün kıldı. Bununla beraber Allah, ikisine de Cenneti va’detmiştir. Fakat Allah, savaşanlara, oturanların üstünde pek büyük bir mükâfat vermiştir” buyurulduğu üzere, Sultan’ı gazâya teşvik etti. Ordu, Yundu seferine çıktı.

Molla Arab, Metan şehrinin fethine sebeb oldu. Kaleye ilk giren mücâhidler arasında idi. Gazâdan dönüşünde, İstanbul’da va’zlarına devam etti. Sonra ehl ve ıyâliyle (çoluk-çocuğuyla) Haleb’e gitti. Orada Çerkes beylerinden Hayr Bey’den çok hürmet gördü. Hayr Bey onun bütün ihtiyâcını karşılamak istedi. Fakat o, takvâsından, onun zerre miktarı bir şeyini kabûl etmedi. Haleb’de üç yıl kadar va’z, hadîs ve tefsîr ile meşgûl oldu. Bid’at ehli ve bozuk fırkaların zararlarını anlattı. Daha sonra İstanbul’a döndü.

Yavuz Sultan Selim Hân’ı, şiirlerle cihada teşvik ve tahrik eyledi. Bu maksadla “Es-Sedâd fî fedâil-il-Cihâd” kitabını yazdı. Çaldıran seferine katılıp, askere va’z ederek cesâret verdi. Muharebede duâ eder, Pâdişâh âmin derdi. Sarayköy ve Üsküp’te de on sene va’z ve nasihat ederek, çok kâfirin hidâyetine sebep oldu. Sultan Süleymân Hân ile de Engürüs seferine katılıp, zafer için yaptığı duâları makbûl-i ilâhî oldu. Sonra Bursa’ya gelip, çeşitli kitaplar yazdı. Kimya bilgisi de çoktu. İki mescid, iki de câmi yaptırdı. Nafakasını ticâret yaparak kazanırdı. Kimseden birşey kabûl etmedi. Hâfızası çok kuvvetli idi. Meşhûr altı hadîs kitabından hadîs-i şerîfleri bilirdi. Âlim, faziletli, mücâhid bir zât idi. Sîret-i Nebevî’yi bildiren “Tehzîb-üş-Şemâi” ve “El-mekâsıd fî fedâil-il-mesâcid” adlı kitapları meşhûrdur.


1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-11, sh. 81
2) El-A’lâm cild-6, sh. 316
3) El-Kevâkib-üs-sâire cild-2, sh. 56
4) Mir’ât-ı kâinat cild-3, sh. 119
5) Şakâyık-ı Nu’mâniyye cild-1, sh. 462
6) Şezerât-üz-zeheb cild-8, sh. 311
7) Sicilli Osmânî cild-4, sh. 111
8 ) Keşf-üz-zünûn cild-2, sh. 1031, 1060
9) Güldeste-i riyâz-ı irfan sh. 193
10) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 411
11) Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye sh. 456
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gENeLLikLe cumâgÂHımız..

KâBE kOKUsuna -> UYdum!
RaVZânın Reyhasın DUYdum!
cihÂN-ın cEVRine ->DOYdum!
TENimi CÂNdan SOYdum DoSt!.

ZEVK 6090

GÜL BAĞI-nın kOKUsu vaR!.->EMİR SuLtÂN SeMâ’-sında!
KÛN feyeKÛN KemÂLinde.. ->HAKk ÂŞıĞın ->KeMâ-sında!
>E H L -i B E Y T -in ER-DEMm ELi ->SıRR-ı SıFıRın SEVeLi
cÂN-cÂNÂN CEM’in YAŞAdıKk! CiM-i CUMHUR CuMâ’-sında!..

aleyhumu's-selâm..

16.05.14 13:21
brsbrsbzr.. emirsltÂNcâmisi..2.eznn..



EMİR SULTÂN kaddesallahu sırrahu

Bursalı meşhur sûfî, Yıldırım Bayezid'in damadı. Buhara'da doğdu. Asıl adı Şemseddin Muhammed'dir. Emîr Sultan'ın 770 (1368-69)yılı civarında doğduğu tahmin edilmektedir. Çocukluk yılları hakkında bilgi bulunmamakla birlikte iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Bizzât kendi ifadesine dayanılarak yazıldığı söylenen menâkıbnâmelerin birçoğuna ve onlara dayanan tarih ve biyografi kitaplarına göre, soyu yedinci kuşakta On İkinci İmam Muhammed el-Mehdî el-Muntazar'a ulaşır.

On yedi on sekiz yaşlarında iken babası vefat eden Şemseddin Muhammed, muhtemelen bir süre çömlekçilik yaptıktan sonra Seyyid Usûl, Seyyid Nasır, Seyyid Ni'metullah, Ali Dede, Baba Zâkir gibi mutasavvıflarla hacca gitmek üzere Buhara'dan ayrıldı. Birkaç yıl Medine'de kaldıktan sonra Bağdat'a uğrayarak tezkire müellifi Âşık Çelebi'nin ceddi Seyyid Muhammed en-Nattâ'nın misafiri oldu. Ardından onunla birlikte Anadolu'ya geçti. Karaman, Niğde, Hamîd-ili, Kütahya ve İnegöl yoluyla Bursa'ya gitti. Kafileye yol boyunca kandil şeklindeki bir nurun rehberlik ettiği, bu nurun söndüğü yere defnedileceğinin kendisine bildirildiği rivâyet edilir.

Bursa'ya Yıldırım Bayezid zamanında geldiği biliniyorsa da tarihi kesin olarak belli değildir. Menâkıbnâme müellifi Hüsâmeddin ile tarihçi Âlî, Niğbolu Muharebesi sırasında
(798/1396) Bursa'da bulunduğu kesin olan Şemseddin Muhammed'in evlenmesinden bahsederken Yıldırım Bayezid'in bu sırada Eflak seferinde olduğunu söylerler ki bu takdirde 1394'ten önce Bursa'ya gelmiş olmalıdır. Bursa'da ilk olarak Pınarbaşı'na veya Gökdere civarındaki bir mağaraya ya da bir savma(ibadet yeri, hücre) aya yerleştiğine dair farklı rivâyetler vardır. İlk ikamet yerinin türbesinin bulunduğu mahal olduğu da söylenir.

Bursa'da şöhreti kısa zamanda yayılan Şemseddin Muhammed giderek şehrin en çok saygı gören şahsiyetlerinden biri haline gelir; Emîr Sultan veya Emîr Seyyid adlarıyla anılmaya, ulemâ ve meşâyih arasında da itibar görmeye başlar. Zâhir ilimleri sahasında kendisini imtihana çekmek isteyen Molla Fenârî, Molla Yegân, Alî-i Rûmî gibi âlimlerin onun manevî gücü karşısında bir süre ağız açamadıkları ve onlarla giriştiği tartışmadan başarıyla çıktığı şeklindeki rivâyetlerden, onun bu âlimlerle yakın münasebeti olduğu anlaşılmaktadır. Emîr Sultan bu yıllarda Molla Fenâri'den Sadreddin Konevî'nin Miftâhu'l-ğayb'ını okuyup istinsah etmiş ve bu nüshaya Molla Fenârî bir icazetname yazmıştır.
(Taşköprîzâde, s. 55)

Emîr Sultan'ın Yıldırım Bayezid'in kızı Hundi Hatun ile evlenmesi kaynaklarda farklı şekillerde anlatılmaktadır. Menâkıp kitaplarına göre Hundi Hatun rüyasında gördüğü manevî işaretler üzerine, Rumeli taraflarında seferde bulunan babasının rızâsını almadan Emîr Sultan ile evlenmiş, dönüşte durumu öğrenen padişah gazaba gelerek kızıyla damadını öldürmek üzere Süleyman Paşa mâiyetinde kırk kişilik bir kuvvet göndermiş, ancak Emîr Sultan'ın kerametiyle bunlar birer "kadîd" kesilmiştir (kurumuş et gibi hareketsiz kalmışlar). Bursa'nın Yıldırım semtindeki Kaditler Mezarlığı'nın adının bu olaydan kaynaklandığı rivâyet edilmektedir.
Bunun üzerine Molla Fenârî Yıldırım'a, öldürülmesini emrettiği zâtın peygamber soyundan bir kişi olduğunu, Anadolu'ya şimdiye kadar böyle değerli bir zâtın ayak basmadığını, onun kayınpederi olmasının kendisi için büyük bir şeref vesilesi olduğunu, kendisini öldürmek için gönderdiği adamların bir anda kadîde dönüştüğünü belirten, kendisine bir daha tecavüz edilirse bütün şehrin helâk olacağını bildiren bir mektup göndermiştir.
(Metni için bk. Baldtrzâde, Ravza-i Evliya, vr. 9b- 10d; Mehmed Şemseddin, s. 6) Molla Fenâriyi Emîr Sultan'ın kerametine şâhid göstermek isteyen bu mektubun tarihî bir vesika olma ihtimali zayıf bulunmakla birlikte, onunla münasebetlerinin iyi olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Öte yandan Mecdî ve Belîğ, padişahın çok sevip saydığı Emîr Sultan'la kızını kendi rızasıyla evlendirdiğini söylerler de vardır ki doğrusu da bu olmalıdır.
Molla Fenârî gibi bazı büyüklerin de yardımıyla Emîr Sultan, Yıldırım Bayezid'in Timur tarafından gönderilen elçileri öldürtmesine engel oldu. Ankara Savaşı'nın ardından Bursa'nın Timur ordusu tarafından işgali sırasında Molla Fenârî ve İbnü'l-Cezerî ile birlikte Emîr Sultan da Kütahya'da bulunan Timur'un huzuruna götürüldü. Bir süre sonra serbest bırakılarak yine Molla Fenârî ile birlikte Bursa'ya döndü. II. Murad'ın, amcası Mustafa Çelebi'ye karşı sürdürdüğü mücadelede hükümdarın yanında yer aldı. Mustafa Çelebi büyük bir kuvvetle Bursa'ya yaklaşırken padişahın Emîr Sultan'a başvurup amcasına karşı yürüttüğü mücadelede onun sözlerinden cesaret aldığı, olaydan sonra kendisine daha çok bağlandığı, huzurunda diz çöküp oturduğu rivâyet edilir.

II. Murad tarafından 1422de yapılan İstanbul kuşatmasına Emîr Sultan da katıldı. Bu kuşatmanın tarihini yazan Bizans tarihçisi loannec Kananoc, Emîr Sultan'ın 500 kadar dervişiyle birlikte büyük bir debdebeyle padişahın ordugâhına geldiğini, hücum vakti olarak tayin ettiği 24 Ağustos Pazartesi günü öğleden bir saat sonra dervişlerinin başında at üstünde kılıç ve kalkanıyla surlara yaklaşıp kılıcını çekerek üç kere salladıktan sonra hücuma geçtiğini, bu işaret üzerine Türk ordusunun taarruza kalktığını anlatır.

Emîr Sultan'ın vefat tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda 831, 832. 833 ve 837 yılları verilmekteyse de en kuvvetli ihtimal 833
(1429) tarihidir. Bursalı Ahmed Paşa'ya ait olduğu söylenen:
"İntikâl-i Emîr Sultân'a /
Oldu târih İntikâl-i Emîr"

beytindeki "İntikâl-i Emîr" terkibi 833 (1429) yılını vermektedir. Ancak bu beyit Ahmed Paşa'ya ait ise Emîr Sultan'ın vefatından oldukça sonra yazılmış olacağından 833 yılının kesin olarak Emîr Sultan'ın vefat tarihini gösterdiği söylenemez. Emîr Sultan'ın vefat tarihi hakkında bilgi vermeyen eski kaynaklar, onun Bursa'da çıkan bir vebâ salgınında öldüğünü kaydetmekle yetinirler. Cenâze namazı o sırada Bursa'da bulunan Hacı Bayrâm-ı Velî tarafından kıldırılan Emîr Sultan bugün türbesinin bulunduğu yere defnedildi.

Bütün kaynaklar Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad'ın Emîr Sultan'a saygı gösterdiklerini, sefere giderken onun eliyle kılıç kuşanıp duasını aldıklarını belirtir. Padişahlara kılıç kuşatma geleneği, Emîr Sultan'ın Hammer'e göre Yıldırım Bayezid'e, Atâ Bey'e göre ise II. Murad'a kılıç kuşatmasıyla başlamıştır. Osmanlı padişahları Emîr Sultan'ın vefatından sonra da ona hürmet göstermeyi sürdürmüşler, Bursa'ya geldiklerinde türbesini mutlaka ziyaret etmişlerdir. II. Bayezid ile Yavuz Sultan Selim'in Emîr Sultan'ın sandukasının örtüsü altına girip uzun süre dua ettikleri bilinmektedir. Menâkıbnâme müellifi Ni'me-tullah'ın "eimme-i ma'sümîn"den "ismet-i kesbiyye" sahibi olarak tanıttığı ve muhtemelen İmâmiyye mezhebine mensup olan Emîr Sultan'ın Sünnî Osmanlı muhitinde bu kadar büyük itibar kazanması üzerinde durulması gereken bir husustur.

Emîr Sultan'ın mensub olduğu tarikat konusunda kaynaklarda verilen bilgiler oldukça çelişkilidir. Bazı kaynaklarda Halvetiyye'nin
(Mehmed Şemseddin, s. 4) , bazılarında da Nakşibendiyye'nin Nurbahşiyye (Mecdî, s. 77) koluna mensup olarak gösterilirse de, Nakşibendiyye'nin Nurbahşiyye adlı bir kolu bulunmadığından son bilgi yanlıştır. Halvetiyye'nin ise silsilesi Kübreviyye'ye ulaşan Nurbahşiyye adlı bir şubesi vardır. Ancak bu şubenin kendisine nisbet edildiği Seyyid Muhammed Nurbahş'ın Emîr Sultan'ın vefatından yaklaşık otuz beş yıl sonra (869/ 1465) öldüğü bilindiğine göre (Harîrîzâde, III, vr. 205b) ona mensup olması da çok uzak bir ihtimaldir. Atâî'nin Zeyl-i Şekâik'te kaydettiği silsileyi dikkate alarak Emîr Sultan'ın babası Seyyid Ali'den, onun da Hâce İshak-ı Huttalâniden (ö. 826/1423) tarikat aldığını ve tarikatın Ali el-Hemedânî (ö. 786/1384), Muhammed Mazdekânî, Alâüddevle-i Simnânî (ö. 736/1336) , Nûreddin İsferâyînî, Ahmed Zâkir-i Curfânî, Ali Lâlâ şeklinde yürüyerek Necmeddîn-i Kübrâ'ya (ö. 618/ 1221) ulaştığını ve dolayısıyla Emîr Sultan'ın Kübreviyye tarikatına mensup olduğunu söylemek mümkündür. Öte yandan halifelerinden Hasan Efendi Mûzî-lü'ş-şükûk, Lutfullah Efendi de Cenâhu's-sâlikîn adlı eserlerinde, bizzât kendisinden işitmiş olduklarını söyleyerek şeyhin tarikat silsilesini babadan oğula intikal ettirip On İki İmam kanalıyla Hz. Ali (kerremullahi veche)'ye ulaştırırlar.

Kaynaklarda uzun boylu, güzel yüzlü, seyrek sakallı olarak tanıtlan Emîr Sultan'ın on iki terkü taç üstüne yeşil imame sardığı, ömrünü derin bir zühd ve takva içinde ibadet ve irşadla geçirdiği rivâyet edilir. Şöhreti Bursa'dan sonra Osmanlı hâkimiyeti altındaki topraklarda giderek yayılmış ve hakkında birçok menkıbe teşekkül etmiştir. Bunların en meşhuru, Bursa'da Yıldırım Bayezid tarafından Emîr Sultan'ın tavsiyesiyle yaptırılan Ulucami ile ilgili olanıdır.

Vefatından sonra Emîr Sultan'ın yerine halifelerinden Hasan Hoca şeyh olmuş ve XIII. Halife İbrahim Efendi'ye kadar
(ö. 1178/1764-65) dergâhta Emîr Sultan'ın silsilesi devam etmiştir. İbrahim Efendi'den sonra Emîr Sultan Dergâhı'nın şeyhliği Celvetî meşâyihinden Selâmı Ali Efendi'ye intikal etmiştir. Dergâh 1225 (1810) yılına kadar Celvetî olarak faaliyet göstermiş, bu tarihte Hacı Ahmed Efendi'nin şeyh olmasıyla Nakşibendî dergâhına dönüşmüştür. Emîr Sultan'ın takip ettiği irşad usulü bilinmemektedir. Kaynaklarda dergâhta "Usûl-i Emîr" üzere âyin yapıldığı söylenmekteyse de bu âyinin uygulama tarzı hakkında bilgi verilmemiştir.

Emîr Sultan'ın halifeleri daha şeyhin sağlığında Bursa, Balıkesir, Edremit ve Mihaüç'e, Karaman sınırlarına, Aydın ve Saruhan sancaklarına kadar yayılmışlardı. Kendisine mensup şeyh ve dervişler Rumeli yakasına geçip mürşidlerinin âdet ve menkıbelerini Gelibolu'dan başlayarak sınır boylarına kadar götürmüşlerdir. Osmanlı ordusunun bazı seferlerine bizzât katıldığı gibi mürldlerini de gazaya teşvik eden Emîr Sultan'ın öldükten sonra da asırlarca Osmanlı ordusundan himmetini esirgemediğine inanılmıştır. Hakkında yazılan menâkıbnâmelerin çoğunda, sağlığında gösterdiği kerametler yanında vefatından sonra da özellikle darda kalmış askerlere himmeti hakkında anlatılanlar geniş yer tutmaktadır. Bütün bunlar Emîr Sultan'ın Türk halkı üzerindeki tesirini göstermesi bakımından önemlidir.
Türk edebiyatında Emîr Sultan hakkında yazılmış birçok manzume bulunmaktadır. Bunlardan, şiirleri Yûnus Emre'nin şiirleriyle karıştırılan Yûnus adlı bir şairin manzumeleri Emîr Sultan hakkındaki menâkıbnâmelerde yer almaktadır. Emîr Sultan'a dair yazılan şiirlerin en meşhuru Bursalı Ahmed Paşa'nın:


"Ey âlem-i velyete sultân olan Emîr/
Veyâ mülk-i Rûm'a rahmet-i rahman olan Emîr"


mükerrer beytini ihtiva eden terciibendidir.

Emîr Sultan'ın sağlığında Bursa'dan uzak yerlerde oturan dervişler yılda bir defa kafile halinde yola çıkarak mürşidlerini görüp duasını almaya gelirlerdi. Bu ziyaretler ölümünden sonra bir gelenek halini alarak asırlarca devam etmiştir. Bursalılar'ca bir bereket vesilesi sayılan bu gelenek XX. yüzyılın başlarında terkedilmişse de Ramazan ve Kurban bayramlarının ikinci günlerinde Eşrefî şeyh ve dervişlerinin zikrederek Emîr Sultan türbesine yaptıkları ziyaret ve Eşrefiyye usulüne göre icra’ ettikleri âyin şeklindeki geleneği bir süre daha devam etmiştir. Emîr Sultan'la birlikte Anadolu'ya gelen sûfîlerin bir kısmı Bursa'nın çeşitli yerlerinde zaviyeler açmışlardır. Bunlardan Seyyid Nasır Bursa Pınarbaşı'nda, Ali Dede İncirli Hamamı civarında, Seyyid Usûl Kuruçeşme mahallesinde, Seyyid Nattâ da Ebû İshak Kâzerünî zaviyesinde tarikat faaliyeti göstermişlerdir.

Yakın zamanlarda yayımlanan bir makalede, Emîr Sultan'ın Alaşehir'de faaliyet gösteren halifesi Şeyh Sinan ile meşhur Osmanlı şairi Şeyhînin aynı kişi olduğu öne sürülmüştür.
(Bilgin, s. 123-139). Ancak sağlam delillere dayanmayan bu iddianın doğru olma ihtimali oldukça zayıftır.

Emîr Sultan hakkında çeşitli menâkıbnâmeler kaleme alınmıştır. Bunların ikisi, kendisinden sonra dergâhına şeyh olan Hasan Efendi'nin Müzîlü'ş-şükûk'ü ile
(Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Ktp., Ulucami, nr. 168) üçüncü şeyh Lut-fullah Efendi'nin Cenâhu's-sâlikîn adlı eserleridir. Diğer menâkıbnâmelerin önemlileri şunlardır: İbrahim b. Zeynüddin. Vesîletü'l-metâlib fî cevâhiri'l-menâkıb (Emîr Sultan'ın on yedi menkıbesini ihtiva eden Arapça eserin [Keşfü'z-zunûn, II, 1841] Türkçe tercümesi Millet Kütüphanesi'ndedir [Ali Emîrî, nr. 1060]); Yahya b. Bahşî, Menâkıb-ı Cevâhir (Hacı Selim Ağa Ktp., Kemankeş, nr. 410/1): Ni'metullah. Menâkib-ı Emîr Sultan (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud, nr. 4564); Müdâmî, Dîvân-ı Müdâmî der Vasf-ı Emîr Sultan(İÜ Ktp., TY, nr. 5520); Hüsâmeddin, Târih-i Emîr Sultan (Millet Ktp., Pertev Paşa, nr. 457); Senâî, Menakıb-ı Emîr Sultan (İstanbul 1290).
Emîr Sultan hakkında bazı müstakil kitaplar da yayımlanmıştır. (Gazalî Saltık. Bursa'da Emîr Sultan ve Kerametleri, Bursa 1959; Şinasi Çoruh, Emîr Sultan, İstanbul, ts. ; Hüseyin Algül, Bursa'da Medfun Osmanlı Sultanları ve Emîr Sultan, İstanbul 1981)

(Diyanet İslam Ansiklopedisi, Emir Sultan Md.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ZEVK 6098

YÛNUS-un KOZunu YÂD ETtik! ->KOZAĞAÇ CEVİZİn YEdik
->MeHMet çAVUŞ CÂMİsinde -> CUMÂmızı CEMEYyLEdik
SU giBi AK
-AN -> zamANda -> cÂNımızdAN da -> cÂNÂNda
ŞİMdi
>şu ÂN-da ->ŞeÂNda ->TeCELLîsÎNe ŞüKür!” DEdik!..


30.05.14 13:46
..istnbl..kozyatağı..mhmtçvşcâmisi..

koz: ceviz..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AKIL iLe VARdık CUMÂ’mİZ
nAKİL iLE SARdık CUMÂ’mİZ
>HUŞÛ’ – HUDÛ iLe RABB-ım
->BERÂeT YÂRdık CUMÂ’mİZ!..


ZEVK 6105

“OL-ÂNı >HüKM-ü HAKk BİLmek!” >DERdi DELi DUYGU-Larım!
“OLsun! OLmasın! >ÂLeMi...” ->KÛN feyeKÛN ->KAYGI-Larım!
MaKSeM CÂMİ-mİZde ->CUM ->"YAĞMuR YÜREKLi DU”-Lar!
“SuBHÂNALLAH SİSTEMİ”-inde… -> SıRR-ı SıFıR SAYGI-Larımm!.


06.06 14>13:43
brsbrs..maksemcâmimİZ..



ResimMaksem câmimİZ..

MAKSEM ki;

KuL İHVÂNi SefFîLin TEKe TEK tERas TeKkesi, ÜçkoLLu Çınarı ve daLLarı arasında MaKSeM Câmisi ve meşhur YOKuşuyLa RABB’ımın bir Ni’metidir Maksem..

Eski Bursa'nın konum itibarıyla en yüksek yerinde bulunan bu mahalle Ulu Câmiye 7 Dakikadır yürüyüşle..
Adını yine burada bulunan "Su taksim edilen"- "Su Maksemi"nden almaktadır. Civarındaki yerleşme ve câmi de aynı adla anılmaktadır. Hemen yakınındaki Temenye (Temenyeri-Hıdırillez duaları-temennileri edilen mesire yeri) her mevsim cıvıl cıvıl kuş sesi ve yürüyüş ve piknik yapan insanlarla doludur.. ULUdağ'dan gelen kaynak suları, ilk önce burada bulunan maksemde toplanır ve ardından da, şehrin muhtelif semtlerine taksim edilir dağıtımı yapılırmış.


Resim

Bu Yeşillik DiyÂRımızın İÇinden 7 mevsim akan GÖK-GÖKçe DEREm, BURSAmızın Maksem-(Arkların TAKsim-AYRım yeri) Mahllaesinde 7 mevsim İnleyip duran 7 dilli şeLLÂleriyle cAN YoLdaşım bir dereciktir.. TEKe TEK tERas TeKkemİZde 3 yÖNden apaçık pencerelerimden nice seherler pırıl pırıl Temenyeri, kördümanlı Kesiş Dağı-ULU Dağ ve Gökçe Derem sesinde nice ZEVKLer nefesler KAYDa geçmiştir/mektedir elhamdulillahirabbilâlemîn..

Pınarbaşı Caddesi’nde bulunan cÂmiye, Maskem-SÛDUR HAN-Düstürhan Câmisi de denmekte.
Bu câmi1479 yılında “Düstürhan” lakaplı Yahya Hüseyin oğlu Yahya tarafından yaptırılmıştır.
7,10x8,00 m iç ölçülerinde olan câminin girişinde dört metre derinliğinde bir son cemaat yeri vardır. Asıl ibâdet yeri kubbe, son cemaat yeri ise tonozla örtülüdür. Beden duvarları tuğla ve moloz taşıyla örülmüştür. Birçok kez tamirat görmüş olan cami, en son 1955 yılında onarılmış. Sol tarafta bulunan minâre tuğla gövdeli olup, tek şerefelidir. Bahçesinde bulunan altı ayağa oturan beton kubbeli şadırvan 1980 yılında yapılmıştır. Haziresinde Düstürhan’ın oğlu Hoca Ali Paşa’nın mezarı bulunur..
Câminin, kitabesinden Düsturhan ismiyle bilinen Yahya Hüseyin oğlu Yahya tarafından 1479 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir..


SÛDURHAN CÂMimİZ..
Eskiden Şehirlerde “Han”lar vardı.. Civâr şehir ve köylerden at, eşek ve develerle gelen KervÂNlar konaklarlardı.. Şimdi bizim burada oturduğumuz yerde Bursada “Maksem Câmisi” yazıyor amma, bu ne câmisiymiş diye iyice baktın mı levhasında diyor ki “Suudur Han Câmiisi”.
Suudur Arapçasını okumam lâzım ne anlamı diye.. meğer burada bir hanmış.. meğer bu câminin etrafında han varmış zamanla yok edip yıkmışlar el koyup şimdi apartman yapmışlar.. Sadece câmi kendini kurtarabilmiş. Bu câmi yapıldığı zaman burada bir han varmış. Dağ köylerinin belki konakladığı bir handı. İşte öyle hanlarda kalınırdı köye dönüşe kadar ki hayvanlara torbalar takılır ve şehirde alış-veriş edilirdi..
Ben de hatırlarım çocukluğumdan ki, Aksaray’da da vardı; Küçük beyin Hanı, Veyisin Hanı vs.. Eşeklerin kafalarına torba geçirilir, bağlanır, hayvanın kafası içerde, sahibi gelinceye kadar ordan yemini yerdi. Ama susarsa, su yoktu o handa. Ama yola çıkınca ilerde bir hayır sahibi şehrin dışında yaşayan insanlar, bir tulumba koymuştur evin önüne yakınına bir yere gelen geçen o tulumbadan hayvanını sular. Benim o zaman geçen senelerde Aksaray’a gittiğim zamanda buralardan özellikle bulup terasta yetiştirmeğe çalıştığım adam boyu delikanlı gibi açan böyle çiçekler vardı yedi renk. Ondan hayretler ederdim yani hep isterdim ki, köyde yetiştireyim onu. Bir de bu suyun kenarındaki yoncalar buhur, buhur derler buhur.. Kendine mahsus harika bir kokusu vardır onun. Her yonca değil buhur yoncaları ondan bir sürü koparır köye vardık mı da çocuklara dağıtırdık “buhur getirdim!.” diye. Esans gibi insanların kokması için güzel kokusu dağ yerinde olmaz o.. buhur getirdim.. buhur yoncaları.. insanlarda böyledir ya kimisi mis gibi kokar kimisi pis gibi..

Ve işte çoğukez VAKT namazlarımızı; candan, samimi, sessiz cemâtıyla ve müstesnâ insanlar imam ve müzziniyle kılmaktayız.. İŞte, terastan el uzatsam minâresine ÜÇ KOLLu ÇINARımızın DALLarı arasından elim değen cÂN CÂMimİZin maSALLı.
.


ResimMîM DUÂmız..
ResimCeM' CUMÂmız...

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem ve Kur'ÂN-ı Kerimimizden,
UZAKLaştıkça BAtağa BAtan ve DURmadan BirBirine çamur ATan Tüm İsLâm ÂLeMi için,
Yer yüzünün pek çok yerinde kan ağlayan nice nice mazlumlar-mâsumlar-yaşlılar-bebeler için,
Bütün müslümanlar için, BİZ BİR-İZ yoldaşlarım için ve de DUÂya en çok muhtaç zavallı nefsim için,
şu AZİZ Günde Eşref SAAT UMuduyla cANLarımızın MuhaMMedî MÎM CEM'i vakıt CUMâsında AZAMEtuLLAH ve KUDREtuLLAH’a SIĞINarak GÖNüLden DİLe DÖKtüğüm KULLuk DUÂma bütün KÂİNÂT İştirak etsin İnşâe ALLAH!..

ALLAH'ım!.
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem'in DİLİyLe.:

“Bî Rahmetike Yâ Erhamerrahîmin!.
Bî Rahmetike Yâ Erhamerrahîmin!.
Bî Rahmetike Yâ Erhamerrahîmin!. İrhamnâ!.:

Ey MerhametLiLerin En MerhametLisi!
Ey MerhametLiLerin En MerhametLisi!
Ey MerhametLiLerin En MerhametLisi!. Bize Merhamet Et!. "
diYORum.
GEÇenLerimize, KALanLarımıza ve GELenLerimize RAHMetLer DİLiYORum!.

ALLAH'ım!.
SENin HavLin/potansiyel gücün ve Kuvvetin/el ÂN var OLan Kuvvetin OLmadan biz hiçbir HASENÂTı/İyiLiği, GüzeLLiği, Doğruyu, Hakkı ve Hayrı İŞLeyemeyiz!. Onun için, RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem'in DİLiyLe.: "VeLâ havLe veLâ kuvvete iLLâ bİLLAHi’L- ALiyyü’L- AZîM!." diye DUÂEDip İZNULLAHı ve AVNiLLAHı DİLiYORuz!.

ALLAH'ım!.
SENin HavLin/potansiyel gücün ve Kuvvetin/eL ÂN var OLan Kuvvetin olmadan biz hiçbir SEYYİÂTtan/kötülük, çirkinlik, eğrilik, bâtıl ve şerden korunamayız. Onun için, RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem'in DİLiyLe: "VeLâ havLe veLâ kuvvete iLLâ bİLLAHi’l- ALiyyü’l-AZîM!." diye YALVARıp İSMETULLAHa SIĞINıyoruz!.

"Allahümme innî eselüke'l-affe ve'l-afiye, fi'd- dinî ve'd- dünyayî ve'l-âhiretî ALLAHümmesturnâ bî Setrike'L- CeMîL.: ALLAH'ım! Şüphesiz ben SENden; Dinimde, Dünyamda ve Âhiretimde Af ve Âfiyet DİLerim!. ALLAH'ım!. Bizi, EL CEMİL celle celâluhu isminle setr et/ört, gizLe, kapat!."

"ALLAHümme İsLâh ÜMMet-i MuhaMMed,
ALLAHümme ferice an ÜMMet-i MuhaMMed,
ALLAHümme erham ÜMMet-i MuhaMMed AMMeh
.:

ALLAH'ım!. ÜMMet-i MuhaMMed’i İSLÂH Et!.
ALLAH'ım!. ÜMMet-i MuhaMMed 'e ÇIKış YOLu Ver!.
ALLAH'ım ÜMMet-i MuhaMMed'in UMuMuna/Hepsine MERHAMet Et!.


ALLAH'ım!.
ZÂT-ı ALÎ'yin, KUR'ÂN-I KERÎM'in ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem'in Kadrini/değerini, kıymetini BİLemediğimizden doLayı sONsuz ÖZür ve AFfımızı DİLiYORuz!.

ALLAH'ım!.
Razı olacağın KULLuğu ve SENden razı OLmayı, kaLbLerimize İLhâm Et!. İcrâ' sına/Yerine getirmemize İZin ve İnâyet EyLe!. Ve BİZden RAzı OL!.

ALLAH'ım!.
Bizi İLMULLAHta,
HAVFULLAHta,
HAŞYETULLAHta ve,
MUHABBETULLAHta SIDK ve ADL EHLi KIL!.

ALLAH'ım!.
KuLLuk KeMâLâtımızda; MuhaMMedî, Mü'min, MuhLis ve Muhsîn KIL!.
HAKK celle celâluhu ve KuLLarı HaLk iLe OLan MuaMeLeLerimizde SIDDIk ve ÂDİL EYLe!.

ALLAH'ım!.
Yüce Kitabımız KUR'ÂN-KERÎM'imizLe BAĞLarımızı PEKİŞtir;
SAYgıda SIDK ve ADL EHLi KIL!.
Mânâsına, RÛHuna ve SıRRına ERmemizi Nâsib Ve MüYeSser EYLe!
DİNimizde, Dünyamızda, Kabrimizde, Âhiretimizde, Mîzânımızda Ve Cennetimizde;
KELÂMULAH’ını =>NÛRumuz, IŞIğımız, YOLDAŞımız ve ŞEFÂATçımız KIL!.

ALLAH'ım!.
Azîz Efendimiz RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem'e;
SILAmızı SAĞLa!. SUBHANî SALÂVÂt EHLi Et!.
KADR-ü-KIYMetini bu ÂLEMde ANLAyıp ARZU BUYURduğu gibi ÜMMeti OLma ŞEREFİne ULAŞtır!.
ZÂT-i ALÎ'sine MuHABBEtte, HÜRMEtte, HASREtte ve HASBÎ VE HABİBÎ HİZMEtte SIDK ve ADL EHLi EYLe!.
ŞEHÂDet ŞEREFİne ve ŞEFÂAT ŞİFÂsına Şimdi ULAŞtır!.
BİZden =>BİZe =>NAHNU-BİLELiğimizin ARZInı KABUL BUYUR!.
İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.

ALLAH'ım!
Bize bahşettiğin Emânet ve Ni'metlerin için Sana sonsuz HAMd-ü-SENÂLar OLsun!.
İLMULLAHça /İLMin kadar çok Yâ RABBenâ!. Yâ RABB'ımız!i

ALLAH'ım!.
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem'e;
Tüm LETÂİFLerimizin;
GöNüLLeri, DİLLeri ve HÂLLeriyle;
İLAHî, KUR'ÂNî, MELEKî ve HABİBî SALÂt-ü-SELÂMLarımızı ARZımızı KABUL BUYUR!.
ÂİLEsine; Azîz ANNELerimize, ERdemLi EVLÂDLarına, EŞsiz EHL-i BEYt'ine, AHDe-VEFÂkâr ASHABIna/sahib çıkanlarına, sahib çıktıklarına ve CÂNı gibi SEVdiği ÜMMetine de CÂNı GÖNÜLden SALÂt-ü-SELÂMLarımızı HAMDimizLe BİRLikte KabuL BUYURmanı DİLERİZ!.

ALLAHu TeÂLÂ YARDIMcımız ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem YÂRimiz (SEVgilimiz) ve YÂRÂNımız (DOStumuz) OLsun!.
İNANdığımız CENNetLerde BULuşuruz!.
İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.

Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ÂMiN!. Yâ MUÎN!. Yâ RABBenâ!.
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem ve Kur'ân-ı Kerimimizden uzaklaştıkça batağa batan tüm İslâm Âlemi için,
Yer yüzünün pek çok yerinde kan ağlayan mazlumlar-mâsumlar-yaşlılar-bebeler için,
Bütün müslümanlar için, BİZ BİR-İZ yoldaşlarım için ve de DUÂya en çok muhtaç zavallı nefsim için,
şu AZİZ Günde Eşref SAAT umuduyla cANlarımızın MuhaMMedî MÎM CEM'i vakıt CUMâsında Azametullah ve Kudretullaha sığınarak KULLuk DUÂma bütün KÂİNÂT iştirak etsin İnşae ALLAH!..

ALLAH'ım!
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in diliyle:
"Birahmetike yâ Erhamerrahîmin! Birahmetike yâ Erhamerrahîmin! Birahmetike yâ Erhamerrahîmin! İrhamnâ!: Ey merhametlilerin en merhametlisi! Ey merhametlilerin en merhametlisi! Ey merhametlilerin en merhametlisi ! Bize merhamet et..." diyorum. Geçenlerimize, kalanlarımıza ve gelenlerimize rahmetler diliyorum.

ALLAH'ım!
Senin havlin (potansiyel gücün) ve kuvvetin (elân varolan) olmadan biz hiçbir hasenâtı (iyiliği,güzelliği, doğruyu, hakkı ve hayrı) işleyemeyiz. Onun için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in diliyle: "Velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyülAzîm!" diye dua edip İznullahı ve Avnillahı diliyoruz...

ALLAH'ım!
Senin havlin (potansiyel gücün) ve kuvvetin (elân varolan) olmadan biz hiçbir seyyiâttan (kötülük, çirkinlik, eğrilik, bâtıl ve şerden) korunamayız. Onun için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in diliyle: "Velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyülAzîm!" diye yalvarıp İsmetullaha sığınıyoruz...

"Allahümme innî eselüke'l-affe ve'l-afiye fi'd- dinî ve'd- dünyayî ve'l-âhiretî Allahümmesturnâ bi setrike'l-Cemîl...: ALLAH'ım! Şüphesiz ben senden dinimde, dünyamda ve âhiretimde af ve afiyet dilerim! ALLAH'ım! Bizi EL CEMİL celle celâluhu isminle setret (ört, gizle, kapat) !"

"Allahümme islâh Ümmet-i Muhammed Allahümme ferice an Ümmet-i Muhammed Allahümme erham Ümmet-i Muhammed ammeh: Allah'ım! Ümmet-i Muhammedi islâh et. Allah'ım! Ümmet-i Mumhammed'e çıkış yolu ver. Allah'ım Ümmet-i Muhammed'in hepsine merhamet et...

ALLAH'ım!
Zât-i Alî'yin, Kur'ân-ı Kerîm'in ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kadrini (değerini, kıymetini) bilemediğimizden dolayı sonsuz özür ve affımızı diliyoruz!

ALLAH'ım!
Razı olacağın kulluğu ve Senden razı olmayı kalblerimize ilhâm et! İcrâ' sına izin ve inâyet eyle! Ve bizden razı ol!

ALLAH'ım!
Bizi İlmullahta, Havfullahta, Haşyetullahta ve Muhabbetullahta sıdk ve adl ehli kıl!

ALLAH'ım!
Kulluk kemâlâtımızda MuhaMMedî, mü'min, muhlis ve muhsîn kıl! HAKK celle celâluhu ile halk ile olan muamelelerimizde sıddık ve âdil eyle!

ALLAH'ım!
Yüce kitabımız Kur'ân-Kerîm'imizle bağlarımızı pekiştir!
Saygıda sıdk ve adl ehli kıl! Mânâsına, ruhuna ve sırrına ermemizi nâsib ve müyesser eyle! Dinimizde, dünyamızda, kabrimizde,âhiretimizde, mîzânımızda ve cennetimizde Kelâmulahını nurumuz, ışığımız, yoldaşımız ve şefâatçımız kıl...

ALLAH'ım!
Azîz Efendimiz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sılamızı sağla! Subhanî salâvât ehli et!
Kadr-ü-kıymetini bu âlemde anlayıp arzu buyurduğu gibi ümmeti olma şerefine ulaştır!
Zât-i Alî'sine muhabbette, hürmette, hasrette ve hasbî hizmette sıdk ve adl ehli eyle!
Şehâdet şifâsına şimdi ulaştır İnşae ALLAH!..
Bizden, Bize bileliğimizin arzını kabul buyur...

ALLAH'ım!
Bize bahşettiğin emânet ve nimetlerin için Sana sonsuz hamd-ü-senâlar olsun...
İlmin kadar çok yâ RABB'ımız...

ALLAH'ım!
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e tüm letaiflerimizin gönülleri, dilleri ve hâlleriyle; Îlahî, Kur'ânî, Melekî ve Habibî salât-ü-selâmlarımızı arzımızı kabul buyur...
Âilesine; Azîz Annelerimize, Erdemli Evlâdlarına, Eşsiz Ehl-i Beyt'ine, Ahde-vefâkâr Ashabına (sahib çıkanlara, sahib çıktıklarına) ve canı gibi sevdiği ümmetine de canı gönülden salât-ü-selâmlarımızı hamdimizle birlikte kabul buyurmanı dileriz...

ALLAH Tealâ yardımcımız ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yârimiz (sevgilimiz) ve yârânımız (dostumuz) olsun...
İnandığımız cennetlerde buluşuruz İnşae ALLAH!..

Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim


Âmin! Yâ Muîn! YâRabbenâ!..
[/quote]
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BAKmak >GÖRmek!.GÖZün BİLmek!
DUYmak >UYmak!. >SÖZün BİLmek!
“L â H u V e >İ L L â H U u!.” ->HÂLi
->AFÂK!. ->ENFÜS!. ->ÖZün BİLmek!.


GİDer de GİDer!.

HÂL-i HaZıR HuZuR.. HAKK’ın HüVesi
->İNsÂNoğLu NEFSin ->HeVÂ-HeVesi
DeVR-i DeVR-ÂN.. >DivÂNeLer DEVEsi
>“DELİ-Ler DERgÂHın >IK!.”ıLır GİDer!.


*

AŞK ->cÂNı ceheNNem EDer ÇILdırır
->cENâZEn-i ->TEK-e TEK-te KILdırır
>CeVR-i CihÂN çARK-ı ÇİLE ->YILdırır
“cihÂNda cÂNINdAN >bIK!.”ıLır GİDer!.
“ZAMÂNe ZANNından >bIK!.”ıLır GİDer!.


*

SıRR-ı SIFIRıdır -> S E V g i DiYeti
->ÖDEye GELmiştir Â Ş I K MiLLeti
->İÇerdEN ÇÖKertir ->A Ş K İhÂNeti
“cÂN Olsan >CÂNEVden çIK!.”ıLır GİDer!.
>“cÂN-CÂNÂN EVİ-nden çIK!.”ıLır GİDer!.


*

HAYyat BÂZÂRInda YoKk ->AŞKa DEğER
MecNÛN-a LeYyLÂ-sı MEVLÂ-ymış MEğER
->“GABİRÛN ELİ”-ne >DÜŞ-ER-se ->EğER
“Y İ Ğ İ D -in Y Ü R E Ğ i ->yIK!.”ıLır GİDer!.
->“DİREK-sİZ YEDi GÖKk->yIK!.”ıLır GİDer!.

*

BAŞIna BeLÂsÎN ->BÜRÜr ihvÂNi
>SıRR-ı SIFIR-ını -> SÜRÜr ihvÂNi
ÖZ-ündEN >gÖZ-üne YÜRÜr ihvÂNi
“SÎNeSÎNin SUyu -> sIK!.”ıLır GİDer!.
“BiRr dAMmLacık SUyu->sIK!.”ıLır GİDer!.
-> ahh ANAmGİDer!. -> vahh ANAmGİDer!..


13.06 14>01:16
ıstnbl-kozytğı..brâatkndl..


bismillâhirrahmÂNirrahÎmm!

bÖYLEsÎne bir CUMA’ GECEsi-GÜNDÜZünde..
cÂNdaki şAHdamardAN YakÎn cÂNÂN CEM’imİZ müBÂrek OLsun!
ŞEY-t-ÂNlarımız –ki NEFSLerimİZ- ->MüsLİm-ÂN OLsun ki OLsun!
BİLiyorum YAŞLı ve YORgun DÜN-yâmİZ 1600 km/saat HIZLa DÖNüp-DURacak!.
ÇİLE ÇAĞrım-İZi ->şu cÂN-cİSİM cihÂNında birKAÇ cÂN HÂRİÇ HiÇç KİM-se-Ler DUYmyacak!.
Ve DE.. İnsÂNcık-Lar -> Ufacık ADIMLarıyla DÜŞÜN DÜN-yâ-Larının PEŞİnden KOŞturacak! KOŞturacak!..

haYy MuhaMmed RaSûLuLLah sallallahu aleyhi ve sellem EFENdimİZe ve DE DUYup-UY-ÂN-Larına es SeLÂM OLsun!.


ResimEs-Salâtü ve’s-selâmü aleyke Yâ Resûlallâh.Resim

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim


Resim Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Tevekkeltü alallah : Ben ALLAH Teâlâyı vekil edindim" buyurdu.
(Ebu Dâvud, Edeb 103; Tirmizî, Dua 34; İbni Mâce, Dua)


Resim

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

Ben şeytÂNımı MüslümÂN ettim, RaBBım’ın yardımıyla o bana iyiliği emreder!.
ŞeytÂN mı EMRediyor İYİLiği?!. KiM?. KiMe?. Hangi ŞeYy-t-ÂN?.
MüslümÂN OLmuş şeytÂNLar ve DE ŞEY-tÂN-laş-MA-mış cÂNLar!.
MüslümÂN OLmuş Hizbu'ş- şeytÂNlık ki o HÂL ->HizbuLLahLıktır.
MüslümÂN OLmuş Firavun'un adı, yeri, Musa aleyhi’s-selâm gibidir.
MüslümÂN OLmuş Nemrud’un DUYu-UYuşu, İbrahîm aleyhi’s-selâm gibidir.
TeSLiM OLmak.. MüSLiM OLmak bu kadar önemlidir, Aziz cÂNlarım!.
Silm-KaLB-i SELîMm!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

cÂN-ın ->“KÂBını DELiŞi
BÂZÂR-a >GİDiŞ -> GELiŞi
Mi
râc-Uruc >RaBBa Rücu
Nefyü-İSBAT >SÖZün >İŞi..

ZEVK 6123

“eLESTu bi RaBbikum?.” >HaYy!. ->BeLÂ BAĞIn GÜLü TEVHİD!.
“Evet!. Hayır!.” Sız “BeLÂ!”-mız!. >BİZ BİR-İZ BÜLBÜLü TEVHİD!.
“GEÇmiş-GELecek -> şu ÂN”-da!. >Şe’ÂN-da >cÂNÂN-ım >cÂN-da
->M u h a M M e d î c  N >A M E L i.. ->İMÂN-ın FORMÜLü TEVHİD!..


13.06 14>13:33
ıstnbl-kozytğı..mhmtçvşcâmisi..


URuC - RüCU’ - Mi’RÂC.. -> beLÂ BuRaĞı
“Be-LÂ!” sına >BÂZaR -> DÜN-ya DuRaĞı:


AğYÂRına mani’ -> Efradına Câmi’.. söz.. İLLiyyinden Esfeline URuCmuz.. OL-ANımız.. “Be-LÂ!” mıza >BÂZaR şu yalAN DÜN-ya DuRaĞı ceheNNeM sıcağında -> sAHra SAVMımız.. OLsun!-OLmasın ORUCumuz.. “gERi DÖN!”üş DERdimİZ.. MuhaMMedî Mi’RÂCımız.. BİZ BİR-İZ BAĞımız.. beL BuRaĞımız..

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---"Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, E LESTU birabbikum, kâlû BELÂ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne).: Hem Rabbin Ademoğullarının bellerinden zürriyetlerini alıp onları nefislerine karşı şahit tutarak: «Rabbiniz değil miyim?» diye şahit gösterdiği zaman «Evet Rabbimizsin, şahidiz !» dediler. Kıyamet günü «Bizim bundan haberimiz yoktu!» demeyesiniz,’’

(A'RÂF 7/172)


nOt:
Modern Câmi de denilen Mehmet Çavuş câmisi avlusu da dolmuş.. başımızı secdeye koyacak yer bulduk.. Vâiz Efendi güzel şeyler anlatı va’zında.. 2 rekat Cuma’ farzı bitince olanlar oldu.. nerdeyse câmi boşaldı gitti.. geride birkaç saf kaldı..
İÇim öylesine derinden yandı ki!.. NEreye gitti Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin SÜNNeti diye ve gözlerimden elimde olmadan yaşlar döküldü..


Ve Dedi ki GÖZ YAŞlarım SeSsizce:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem devrinde OLduğu gibi,
CÂMİ-lerimİZde;
En ARKA SAFta GÜLüşen çocuklarımız yoksa,
En ÖN SAFtaki BİZler GELeceğimİZe AĞLAyaBİLirİZz!.”


Resim

İstanbul Kozyatağında Modern Câmi de denilen Mehmet Çavuş Câmisi:

Câmi ismini; arsasını vakfeden hayır sahibi Mehmet Çavuş'dan almaktadır.
Câminin yapımı için 1981 yılında yola çıkılmış, gerekli müsaadenin alınması, plan proje de dahil olmak üzere geçen 11 yıl sonrasında, Câminin fiilen yapımına 3 Ekim 1992 de başlanmış, 1997 senesinde tamamlanmıştır.
Câminin mimarı; Prof. Dr. Şevket Sunar’dır. İstanbul Teknik Üniversitesin’de hoca olan Şevket Sunar, Câmi ile ilgili çalışmasını avam proje haline getirmiş, tatbikat projesini yapamadan Hakk’ın Rahmetine kavuşmuştur.
Rahmetli Sunar Hocayla birlikte çalışmış, Yüksek Mimar Süha Günenç'in ismini de yad etmek yerinde olacaktır. Proje daha sonra Mimar Mete Fırıncıoğlu tarafından devam ettirilerek, temelden çatıya kadar kontrolü de yapılmıştır.

Câminin mimari yapısında, Câmi kültürümüzde bulunan kubbe anlayışı, ana kubbe de ifadesini bulmakla birlikte, ana kubbenin dört tarafı, üçerli yatay beşik örtü sistemiyle örtülmüş, son cemaat mahallinde de beşik örtü mimari tarzı kullanılmıştır. Câmide son dönem Osmanlı Câmi mimarisinde görülen aydınlık alanı ve ferahlığını fazlasıyla bulmak mümkündür.

Câmide bulunan son döneminin nadide hat eserleri; Güzel Sanatlar Akademisi hocalarından Prof. Dr. Erol Eti ile Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi hocalarından, Prof. Dr. Hüsrev Subaşı’nın eserleridir..
Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re:

Mesaj gönderen Ahmed »

kulihvani yazdı:Resim


GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ

RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
CUMAMIZDA CEM' OLSUN!
İNŞÂALLAH!..



Cisim-CaN CeM’imiz Cumamız İçin Kur’ân-ı Kerimimizin bUYruğu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِي لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانتَشِرُوا فِي الْأَرْضِ وَابْتَغُوا مِن فَضْلِ اللَّهِ وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيراً لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

"Ya eyyuhelleziyne amenu iza nudiye lissalati min yevmilcumu'ati fes'av ila zikrillahi ve zerulbey'a zalikum hayrun lekum in kuntum ta'lemune. Feiza kudiyetissalatu fenteşiru fiyl'ardi vebteğu min fadlillahi vezkurullahe kesiyren le'allekum tuflihune.: Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.”

(Cuma 62/9-10)



RESÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem CUMA İÇİN ŞÖYLE BUYURDU:

1- Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı.”


(Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den; Müslim, Cum`a 17, 18. Ayrıca bk. Tirmizî, Cum`a 1, 2; Nesâî, Cum`a 4, 45)



2- Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur.”


(Müslim, Cum`a 27. Ayrıca bk. Müslim, Cum`a 26; Ebû Dâvûd, Salât 203; Tirmizî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 62, 81.)



3- Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur.”


(Müslim, Tahâret 16. Ayrıca bk. Müslim, Tahâret 14, 15.)



4- Ebû Hüreyre ile İbni Ömer radıyallahu anhüm’den rivayet edildiğine göre bu iki sahâbî Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in minber üzerinde şöyle buyurduğunu duymuşlardır:
“Bazı kimseler cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Allah Teâlâ onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar.”


(Müslim, Cum`a 40. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 2; İbni Mâce, Mesâcid 17.)



5- İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Biriniz cuma namazına gideceği zaman boy abdesti alsın.”


(Buhârî, Cum`a 2, 5, 12; Müslim, Cum`a 1, 2, 4; Tirmizî, Cum`a 3; Nesâî, Cum`a, 7, 25; İbni Mâce, İkâmet, 80.)



6- Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Her bâliğ olan kimseye cuma günü boy abdesti almak gereklidir.”


(Buhârî, Ezan 161, Cum`a 2, 3, 12; Müslim, Cum`a 5, 7; Ebû Dâvûd, Tahâret 127; Nesâî, Cum`a 2, 6, 8, 11; İbni Mâce, İkâmet 80.)



7- Semüre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Her kim cuma günü abdest alırsa ne iyi eder; hele boy abdesti alırsa, o daha iyidir.”


(Ebû Dâvûd, Tahâret 128; Tirmizî, Cum`a 5. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 9.)



8- Selmân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse cuma günü boy abdesti alarak elinden geldiğince temizlenir, saçını sakalını yağlayıp tarar veya evindeki güzel kokudan süründükten sonra câmiye gider, fakat orada yan yana oturan iki kimsenin arasını açmaz, sonra Allah Teâlâ’nın kendisine takdir ettiği kadar namaz kılar, daha sonra sesini çıkarmadan imamı dinlerse, o cumadan öteki cumaya kadar olan günahları bağışlanır.”


(Buhârî, Cum`a 6, 19.)



9- Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse cuma günü cünüplükten temizleniyormuş gibi boy abdesti aldıktan sonra erkenden cuma namazına giderse bir deve kurban etmiş gibi sevap kazanır. İkinci saatte giderse bir inek, üçüncü saatte giderse boynuzlu bir koç kurban etmiş gibi sevap kazanır. Dördüncü saatte giderse bir tavuk, beşinci saatte giderse bir yumurta sadaka vermiş gibi sevap elde eder. İmam minbere çıkınca melekler hutbeyi dinlemek üzere topluluğun arasına katılır.”


(Buhârî, Cum`a 4; Müslim, Cum`a 10. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tahâret 127; Tirmizî, Cum`a 6; Nesâî, Cum`a 14.)



10- Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cuma gününden söz ederek şöyle buyurdu:
“Cuma gününde bir zaman vardır ki, şayet bir müslüman namaz kılarken o vakte rastlar da Allah’tan bir şey isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir.”
Resûl–i Ekrem o zamanın pek kısa olduğunu eliyle gösterdi.


(Buhârî, Cum`a 37, Talâk 24, Daavât 61; Müslim, Müsâfirîn 166, 167, Cum`a 13–15. Ayrıca bk. Tirmizî, Cum`a 2; Nesâî, Cum`a 45; İbni Mâce, İkâmet 99.)



11- Ebû Bürde İbni Ebû Mûsâ el–Eş`arî radıyallahu anh şöyle dedi:
Birgün Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ bana:
– Cuma günü duaların kabul edildiği zaman hakkında babanın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir hadis rivayet ettiğini duydun mu? diye sordu. Ben de:
– Evet, duydum. Babam, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söyledi:
“O vakit, imamın minbere oturduğu andan namazın kılındığı zamana kadar olan süre içindedir.”


(Müslim, Cum`a 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 202; Nesâî, Cum`a 45.)



12- Evs İbni Evs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokca salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur.”


(Ebû Dâvûd, Salât 201, Vitir 26. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 79, Cenâiz 65.)
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen Gul »

Bu cuma vakti gönlüme Hacı Osman Baba düştü de Ciddedeki havalanı gözümün önünde canlandı. Onun hatırasına Hacı Osman babayı düşünürken telefonuma gelen cuma mesajını sizinle paylaşmak istiyorum...
"Gül alıp, Gül satanlara, Terazisini Gülde kuranlara, Resulullahı (s.a.v) özledikçe Gül koklayanlara Gönülden selam olsun...Cumamız hayr, akıbetimiz cennet olsun..."


Resim

Bu mesajda Hacı Osman Babanın resmini kopyala-yapıştır yaparken geldi; bu mesajıda paylaşayım.
"Ne ev sahbiyim bu alemde, Ne de kiracı...Sadece bir ömür misafirim! Geldiğim saat belli, gideceğim saat belirsiz... Yüreğim kıymet bilene emanet...Gerisi RABBİME teslimiyet...!Gerçek sevgi ve sevenlerimizle birlikte olmak dileğiyle...HAYRLI CUMALAR
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İşte hep böyle derdi hacı Osman efendi, üç gün yatağı bozulmamıştı hiiiç.
İşaret kondu yine bozulmuyor. sonra ona dedim ki: “Baba sen hiç uyumuyorsun?”
“Uyuyorum uyuyorum!”
“Nerede uyuyorsun, bu yatak ve bu yastık böyle konuyor, yatan adam olsa bu yastığı düzeltir. Yorganın kapağını kaldırır!”
“Haaaa bak evlâd, biliyorsun ben 40 yıl çobanlık yaptım. mubârek hayvan fazla uyutmaz, yataken dah hemen kalkar sürüme..”
“Bırak bırak dedim şu koyunu kuzuyuda gerçeği de!” deyince o zaman birden nasıl kalktı da: “Bizim büyüklerimiz deve dizi gibi dizlerini bağlarlardı yatarken ki, uyku bastırır da şöyle hafif gerneşmek istedi mi, bağlıya dizi, hemen kalker yeniden diz çöker “ ilâhe illâ ALLAH”a devâm ederlerdi. Evlâd gücümüz yettikçe izlemeye çalışıyoruz. uyku ne ki, atlar gibi ayakta uyuruz!”Bu onun sözüydü. Güzellik olarak bir. iki. “Evlâd”en son sözü bekli de bilmiyorum ya da bir iki gün öncesiydi.
Son ayrıldığımız zaman ki sözünü söylüyorum.
“Sen dünyadaki bütün tarikatlara gir. Hepsinin dersini mersini çek. Bizim dersi derd etme toprağın altından senin yerine biz çekeriz. Ancak bizi meyvesiz bırakma orada. Her gün bir sepet her meyveden, bir avuç, bir avuç olsun rahmet gönder!” dedi.

Neydi bunlar? Çektiğimiz derslerimiz işte.
''Sübhaneke Allâhumme, subhanALLAH el azîm ve etubu ileyh.” Kim adına?
Elimiz kolumuz kimdeyse onların adına.
Çünkü ayrı gayrı olmaz ki ayırayım nereyi ayırayım.
Sen buradan Kebana giden bir elektrik direğine sarılmışsın diyorsun ki, “senin elektriğin hangisi ki?
O da diyor ki “benim elektriğim olmaz. Ben bir hizmetçiyim. Ben bir aktarıcıyım taşıyıcıyım. Hepimizindir. Bizimdir bu. BİZ BİR-İZ!”
İşte bu nedenle ben istiğfar ederim, o istiğfar eder.

Resim'' Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammediyyeti) ve
Nebiyyike (Mahmudiyyeti) , ve
Rasûlike (Ahmediyyeti) ve
Nebiyyi’l-Ummiyyi (Habîbiyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sahbihi ve ummetihi... ''Resim

Buyur Çoban Osman Babam sana bir sepet kiraz. Ne kirazı?
Salâvât kirazı hocam. Afiyet olsun
!..


La ilâhe illâLLAHu vahdehu lâ şerike leke lehu’l- mülkü velehu’l- hamdu ve hüve alâ küllî şeyin kadîr.
En sevdiğin meyveyi söyle ne diyorsan ondan. Başım gözüm üstüne!.

ALLAH! ALLAH!. ALLAH!. ALLAH!..

İstediğin yeri söyle bütün kâinât senin olsun. İşte budur.
Oğul sen git bu dünyanın tarikatçılarının bütün derslerini çek. Bizimkini merak etme sen çekmesen de biz toprağın altından senin yerine çekeriz. Amma sen de bizi toprağın altında turfanda-taze meyvesiz bırakma!”

Bu dünyadan o dünyadakilere ne lâzımmış?
Meyve lâzım. Hadislerde var.
Onlar derler ki, tabaklara konmuş yeni kirazlar gibi, buyurun buyurun etrafındaki mezar komşularına, çocuklar gönderdi turfÂNda taze meyve olarak geçiyordu kelime. Yeni çıkmış can eriği gibi yâni. Çocuklar gönderdi diye mezar komşularına dağıtacaklar diye hadis okumuştum kaynağını bulmak gerek.

Resim---İmam Ali kerremullahi vechenin tahric ettiği haberde Ali kerremullahi veche şöyle buyurmuştur: "İki mü'min ve iki kâfir dost vardı. Bunlardan mü'min olanların biri öldü. Cennetle müjdelenince arkadaşını hatırlar ve: "Allahım, benim falan arkadaşım bana her zaman sana ve Rasulûne itaati emreder, hayırla tavsiye eder, kötülükten nehyederdi..." diyerek onun kendisinden sonra sapıtmaması ve kendisine verilen nimetlerin ona da verilmesi için dua eder. Sonra öbür arkadaşı da ölünce ruhları bir araya gelir ve birbirlerine: "Ne güzel kardeş, ne güzel arkadaş ve ne güzel dost" derler.
Kâfir olan iki arkadaştan birisi ölüp de azapla müjdelenince diğer arkadaşını hatırlayıp şöyle der: "Allahım, arkadaşım bana hep sana ve senin Rasulûne isyanı emrediyor, kötülüğü yapıp iyiliği yapmamamı söylüyordu. Allahım, onu benden sonra hidâyete erdirme ki, benim gördüğüm azabı o da görsün ve bana kızdığın gibi ona da kızasın". Sonra diğeri de ölür, ruhları bir araya gelince birbirlerine: "Ne kötü kardeş ve ne kötü arkadaş."
derler."
(Beyhakî, Şu'abu'l-İman)


http://www.muhammedinur.com/forum/viewt ... aba#p77885

Gul yazdı:Bu cuma vakti gönlüme Hacı Osman Baba düştü de Ciddedeki havalanı gözümün önünde canlandı. Onun hatırasına Hacı Osman babayı düşünürken telefonuma gelen cuma mesajını sizinle paylaşmak istiyorum...
"Gül alıp, Gül satanlara, Terazisini Gülde kuranlara, Resulullahı (s.a.v) özledikçe Gül koklayanlara Gönülden selam olsun...Cumamız hayr, akıbetimiz cennet olsun..."


Resim

Bu mesajda Hacı Osman Babanın resmini kopyala-yapıştır yaparken geldi; bu mesajıda paylaşayım.
"Ne ev sahbiyim bu alemde, Ne de kiracı...Sadece bir ömür misafirim! Geldiğim saat belli, gideceğim saat belirsiz... Yüreğim kıymet bilene emanet...Gerisi RABBİME teslimiyet...!Gerçek sevgi ve sevenlerimizle birlikte olmak dileğiyle...HAYRLI CUMALAR


عَنْ عُباَدَةَ ابْنِ الصَّامِتِ ، قَالَ رَسُولُ اللَّه صلى الله عليه و سلم مَنِ اسْتَغْفَرَ لِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ كُتِبَ لَهُ بِكُلِّ مُؤْمِنٍ وَ مُؤْمِنَةٍ حَسَنَةٌ
Ubade İbni’s Sâmit (r.a.) rivayet etmiştir. Allah’ın Resulü (s.a.v.) şöyle dedi: “Her kim, mümin erkek ve kadınlar için mağfiret dilerse, her mümin ve mümineye karşı ona bir hasene (sevap) yazılır.” (Buhari, et- Tarihu’l Kebir No: 2564)

GÜL CANım sağ olasın, var olasın İÇten DUÂna Âmin İNŞÂALLAH!

bizi toprağın altında turfanda-taze meyvesiz bırakma!
elden gönülden geldiğince Kul İhvÂNi hocamdan duyduğumuzdan beri her gün bizde Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLem efendimiz başta olmak üzere tüm MÜHRlülerine turfanda-taze meyvesiz bırakmamaya gayret gösteriyoruz.

Yâ RaBBu'l-Âlemin, SEVdiklerimiz için yaptığımız duaları onlara ulaştır!
Onları bizden hoşnut ve razı eyle!
Arkamızdan, bizlere de dua edecek hayırlı bir nesil bırakmayı bizlere nasip eyle!
Ölümümüz ile bizleri unutmayacak hakiki dostları, bu dünyada bizlere ihsan eyle! Âmin, Âmin, Âmine ya MUÎN Celle Celâlihu!
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re:

Mesaj gönderen Hakan »

nur-ye yazdı:
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ

RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
CUMAMIZDA CEM' OLSUN!
İNŞÂALLAH!..

AMİN YA MUİN
(cc)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen Hakan »

(1) Cuma Gününün Fazileti

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘İçerisinde güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür! Adem o günde yaratıldı, o günde cennete girdirildi, o günde oradan çıkartıldı ve o günde kıyamet kopacaktır! O günde öyle bir saat var ki, Müslüman bir kul o saate denk getirerek Allah’tan hayırlı bir şey isterse, Allah onun isteğini verir’ buyurdu.”

İbnu’l-Munzir el-Evsad 1714, Müslim 854/1717, Ebu Davud 1046, Tirmizi 491, İbni Hibban 2772, Malik 1/108, 109, Begavi 1050, Abdurrezzak 5583, Ahmed 10307, Albânî İrva 3/227

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Cuma gününü anlattı ve:

‘Onda öyle bir saat var ki Müslüman bir kul o saate denk getirerek namaz kılıp Allah-u Teâlâ’dan bir şey isterse, Allah ona isteğini mutlaka verir’ buyurdu.”

İbnu’l-Munzir el-Evsad 1716, Malik 1/108, Buhari 895, Müslim 852/13

(2) Cuma Günü Müslümanlar İçin Özel Bir Gündür!

Ebu Hureyre, Ribiyyibni Hıraş ve Huzeyfe (Radiyallahu Anhum) şöyle dediler:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Allah-u Teâlâ bizden önceki kimselere Cuma gününü kaybettirdi. Dolayısıyla Yahudilerin özel günü Cumartesi, Hristiyanların özel günü Pazar oldu. Derken bizi dünyaya getirdi ve Cuma gününü Allah bize hidayet etti, gösterdi. Böylece Cuma, Cumartesi ve Pazar günlerini ibadet günü kılmış oldu. İşte bunun gibi kıyamet gününde de onlar bize ittiba edecektir. Biz dünya ehlinin sonuncularıyız, kıyamet gününde ise herkesten önce lehine hüküm verilenlerin ilkleri biz olacağız’ buyurdu.”

Müslim 856/22, Nesei 1367, İbni Mace 1083, Albânî Cami 1017

(3) Cuma Günü Haftalık Bayram Günüdür!

Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Şüphesiz ki bugün bayramdır! Allah bu günü Müslümanlar için bayram yapmıştır! Cuma’ya gelen kimseler yıkansın! Eğer güzel kokusu varsa ondan sürünsün! Misvaka ise, iltizam gösteriniz!’ buyurdu.”

İbni Mace 1098, Tabarani Mucemu’s-Sağir 1/1291/269

(4) Cuma Günahların Bağışlanmasına Vesiledir

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Büyük günahları işlemedikçe beş vakit namaz ve Cuma, öbür Cuma’ya kadar aralarında işlenen günahlara kefarettir’ buyurdu.”

Müslim 233/14, Ebu Avane 2/20, Tirmizi 214, İbni Mace 1086, İbni Huzeyme 314, İbni Hibban 1733, Tayalisi 2470, Beyhaki 2/467, Begavi 345, Ahmed 2/484

(5) Cuma Namazını Terketmenin Cezası!

Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Cuma namazına gelmeyen kimseler için:

‘Yemin olsun ki; birisine emredeyim insanlara namaz kıldırsın, sonra Cuma namazına gelmeyen kimselerin evlerini kendileri orada iken yakıvereyim istedim’ buyurdu.”

Müslim 652/254, Ahmed 3743, 3816, 4007, 4295, 4398, Albânî Cami 5142

Abdullah ibni Ömer ve Ebu Hureyre (Radiyallahu Anhum) şöyle dediler:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i şöyle derken işittik:

‘Bir takım insanlar Cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Allah onların kalplerini muhakkak mühürleyecek de kendileri gafillerden olacaklardır!’ buyuruyordu.”

Müslim 865/40, Nesei 3/88, İbni Hibban 2785, Begavi 1054, Ahmed 2132

Ebi’l-Cağd ed-Damuri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Kim, küçümseyerek üç Cumayı peş peşe terkederse, Allah onun kalbini mühürler!’ buyurdu.”

Ebu Davud 1052, Nesei 1368, Tirmizi 500, İbni Mace 1125

(6) Cuma Namazının Vakti

Sehl bin Sa’d (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zamanında biz Cuma namazını kılmadan ne kaylule yapardık ne de yemek yerdik.”

Müslim 859/30, Buhari 899

Seleme bin El-Ekva’ (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte zeval vaktinde Cuma namazını kılardık. Sonra dönüp giderken gölge yerlerini araştırır duvar diplerinde gölgelenecek bir gölge bulamazdık.”

Zeval Vakti: “Güneş semanın tam ortasından batıya doğru hafifce mey ettiği vakitin ismidir.”

Müslim 860/31, Buhari 4168

(7) Cuma Namazının Vacip Olmadığı Kimseler

Tarık bin Şihab (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Cuma namazı haktır ve her Müslümana cemaatle onu eda etmesi farzdır! Dört kişi müstesnadır:

1) Köle veya

2) Kadın veya

3) Çocuk veya

4) Hastadır’ buyurmuştur.”

Ebu Davud 1067, Darekutni 2/3, Hâkim 1/288, Beyhaki 3/183, Albânî İrva 592

Temim Ed-Dari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Cuma namazı:

1) Kadın,

2) Çocuk,

3) Hasta,

4) Köle ve

5) Yolcu dışında her kese vaciptir!’ buyurdu.”

Tabarani Mucemu’l-Kebir 1257, Beyhaki 3/183, 184, Ukayli Ed-Duafa 1257, Albânî İrva 3/55

(8) Cuma Günü İçin Gusül Abdestinin Vucubiyeti!

Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Cuma günü gusletmek, buluğ çağına gelen herkese vacibtir!’ buyurmuştur.”

Buhari 895, Müslim 846/5, Ebu Davud 341, Nesei 3/93, Darimi 1/361, İbni Mace 1089, Malik 1/122/4, İbni Huzeyme 1742, Begavi 331, Beyhaki 1/294, Ahmed 3/60, Albânî İrva 143

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Herhangi biriniz Cumaya gideceği vakit gusül etsin!’ buyurdu.”

Buhari 851, Müslim 844/1, Nesei 1375, Malik 1/102/5, Begavi 332, Albânî Cami 458

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Her yedi günde bir gün gusül edip başını ve bütün vücudunu yıkamak, Cuma’ya giden her Müslüman üzerine Allah’ın bir hakkıdır!’ buyurdu.”

Müslim 849/9, Buhari 865, Abdurrezzak 5298, İbni Huzeyme 1761, Begavi 337

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“İnsanlar köylerden ve Medine civarında ki evlerden Cumaya iştirak ediyordu. Sırtlarındaki abalara toz toprak isabet etmiş halde gelirlerdi. Bu halde onlardan ter kokusu çıkardı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim yanımdayken onlardan biri Ona geldi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Keşke bu Cuma gününüz için yıkansınız!’ buyurdu.”

Buhari 868, Müslim 847/6, Ebu Davud 1055, Nesei 3/9394, İbni Huzeyme 1745, İbni Hibban 1237

Semure bin Cundeb (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Bir kimse Cuma günü abdest alırsa o, makbuldür, iyidir. Kim de gusül abdesti alırsa gusül abdesti daha faziletlidir’ buyurdu.”

Ebu Davud 354, Nesei 1379, Tirmizi 497, Darimi 1/362, İbni Huzeyme 1757, İbnu’l-Carud 285, Begavi 2/164, Beyhaki 1/295, Ahmed 5/8811

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Bir Cuma günü, Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) hutbe okurken mescide Osman (Radiyallahu Anh) çıka geldi.

Ömer (Radiyallahu Anh) ona tariz ederek:

−Bazı insanlara ne oluyor ki ezandan sonra gecikiyorlar! dedi.

Osman (Radiyallahu Anh):

−Ya emirel mü’minin! Ezanı işitince sadece abdest alıp buraya geldim, dedi.

Ömer (Radiyallahu Anh):

−Sadece abdest aldın öyle mi? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:

−‘Herhangi biriniz Cuma namazına geldiğinde yıkansın!’ dediğini işitmediniz mi? dedi.”

Başka bir rivayette Ömer (Radiyallahu Anh):

“...Bir de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yıkanmayı emrettiğini bilip dururken sadece abdest aldın yıkanmadın öyle mi? dedi.”

Buhari 852, Müslim 845/43

(9) Cumaya Erken Gitmek

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Cuma günü mescidin kapılarından her kapının önünde melekler ilk gelenleri yazarlar. İmam minbere çıkıp oturunca, yazdıkları sayfaları dürer ve hutbeyi dinlerler. İlk gelen deve kurban eden kimse gibidir. Bundan sonra gelen, sığır kurban eden gibidir’ buyurdu.

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), tavuk ve yumurtaya varana kadar zikretti.”

Buhari 890, Müslim 850/25, Nesei 363, 384, İbni Mace 1092, Darimi 1/362, Malik 1/101, Tayalisi 2384, İbnu’l-Carud 286, İbni Huzeyme 3/133, Ahmed 2/239

(10) Cuma Günü Tahiyyatı Mescid Namazı Kılmak!

Selman el Farisi (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Bir kimse Cuma günü yıkanıp elinden geldiğince temizlenir ve yağından yağlanır veya evindeki kokusundan sürünür sonra Cuma’ya çıkar, yan yana oturan iki kişinin arasını açmaz sonra kendisi için takdir olunan miktarda namaz kılar ve daha sonra imam hutbede konuştuğunda susar dinlerse muhakkak o Cuma ile diğer Cuma arasındaki günahları mağfiret edilir’ buyurdu.”

Buhari 855, Darimi 1/362, İbni Mace 1097, İbni Huzeyme 1763, İbni Hibban 2776, Ahmed 5/181

Safiye şöyle dedi:

“Safiye binti Huyey (Radiyallahu Anha)’yı bu hanım efendi Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in eşlerinden biridir ve Muaviye’nin velayeti döneminde vefat etmiştir. İmam minbere çıkmadan önce dört rekât namaz kılarken gördüm. Safiye (Radiyallahu Anha) Cuma namazını imamla iki rekât kıldı.”

Albânî el-Ecvibe 35, İbni Sa’d 8/360

İbni Munzir (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma)’dan rivayet ettiğimize göre o, Cuma’dan önce on iki rekât namaz kılıyordu dedi.”

Albânî el-Ecvibe 35, İbni Kayyım Zadü’l-Mead 1/421

Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) Cuma’dan önce ve Cuma’dan sonra dört rekât namaz kılardı. Abdullah ibni Mübarek ve Sufyan es-Sevri’de böyle yaparlardı.

Albânî el-Ecvibe 35, İbni Ebi Şeybe 2/40/1, İbnu’l-Munzir el-Evsad 4/97, İbni Kayyım Zadü’l-Mead 1/421

Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) Kendisi Cuma’dan önce sekiz rekât namaz kılardı.

Albânî el-Ecvibe 35, İbni Ebi Şeybe 2/40, İbnu’l-Munzir el-Evsad 4/97, İbni Kayyım Zadü’l-Mead 1/424

Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Bir adam Cuma günü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hutbe okurken mescide girdi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:

−‘Namaz kıldın mı?’ dedi.

Adam:

−Hayır dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Kalk iki rekât namaz kıl!’ buyurdu.”

İbnu’l-Carud 293, Buhari 1166, Müslim 875/55, Ebu Davud 1115, Nesei 1394, Tirmizi 510, Darimi 1/364, İbni Mace 1112, İbni Huzeyme 1833, İbni Hibban 2504, İbni Ebi Şeybe 2/20, Tayalisi 1695, Ebu Yağla 1830, Beyhaki 3/193, Begavi4/263

(11) Cuma Gününün Adabı

Abdullah bin Busr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Cuma günü minberin yanında oturuyor idim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanlara hutbe okuyordu. o esnada bir adam insanların omzunu eze eze geldi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:

‘Otur! Gerçekten eziyet ettin ve geç kaldın!’ buyurdu.”

İbni Hibban 2790, Ebu Davud 1118, Nesei 1398, İbni Mace 1115, İbni Carut 294, İbni Huzeyme 1811, Ahmed 4/188

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Cuma günü imam hutbe okurken arkadaşına sus desen yine lağv etmiş olursun!’ buyurmuştur.”

Buhari 894, Müslim 851/11, Ebu Davud 1112, Nesei 1400, Tirmizi 512, Darimi 1/364, İbni Mace 1110, İbni Ebi Şeybe 2/33/4, İbni Huzeyme 1805, İbni Hibban 2793, Malik 1/103, Abdurrezzak 5414, Tayalisi 2365, Ebu Yağla 5846, Humeydi 966, Tabarani Mucemu’l-Evsad 9163, Beyhaki 3/218, Ahmed 2/244, 285, Albânî İrva 619

Muaz bin Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Cuma günü imam hutbe okurken Hibve oturuşunu yasakladı.”

Ahmed 15630, Ebu Davud 1110, Tirmizi 514, Hâkim 1069, Albânî Cami 6876

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘...Kim çakıl taşlarıyla oynarsa lağv etmiş olur!’ buyurdu.”

İbni Mace 1025, Müslim 857/27, Tirmizi 498, Begavi 336

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i işittim:

‘Biriniz Cuma günü mescidde uyukladığı vakit oturduğu yeri başka bir yerle değiştirsin!’ buyuruyordu.”

Ebu Davud 1119, Tirmizi 526, İbni Ebi Şeybe 2/29, İbni Huzeyme 1819, İbni Hibban el-Mevarid 571, Hâkim 1/291, Beyhaki 3/237, Ahmed 2/22, Albânî Sahiha 468

Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Sizden biri Cuma günü sakın kardeşini yerinden kaldırıp sonra onun yerine geçerek oturmasın fakat yer açın genişleyin desin’ buyurdu.”

Müslim 2178/30, Ahmed 342, Albânî Sahiha 1302

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Cuma günü insanlara hutbe okudu. Müteakiben onların üzerinde Nimar denen elbiseleri gördü:

‘Biriniz maddi bir genişlik bulduğunda iş elbisesinden hariç Cuma’sı için iki elbise edinse ne olur’ buyurdu.”

İbni Mace 1096, 1897, Ebu Davud 1078, İbni Hibban el-Mevarid 568, Albânî el-Meram 77

(12) Cuma Günü Ezan

Es-Saib bin Yezid (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Cuma günü ezan önceleri Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Bekir ve Ömer’in zamanlarında imam minbere oturduğu zaman okunurdu. Osman (Radiyallahu Anh)’ın zamanında insanlar çoğaldı. O da Zevrada okunan üçüncü ezanı ziyadeleştirdi.”

Buhari 876, Ebu Davud 1087, Nesei 1391, Tirmizi 516, İbni Mace 1135, İbnu’l-Carud 290, İbni Huzeyme 1773, Beyhaki 3/192, Begavi el-Mesabih 984, Ahmed 3/450

(13) Cuma Günü Hutbe

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Cuma günü minberine yaklaştığı vakit onun yanındaki kimselere selam verir sonra minberin üzerine çıkardı. İnsanlara yüzünü döndüğü vakit onlara selam verir ve otururdu.”

İbnu’l-Münzir el-Evsad 1799, Beyhaki 3/205

Süleyman bin Neşit (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“İbni Zübeyr Cuma günü minbere çıkar, onun üzerinde kaim olunca insanlara selam verir, sonra da otururdu.”

İbnu’l-Münzir el-Evsad 1800, Beyhaki 3/205

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Cuma günü iki hutbe irad eder, aralarında otururdu.”

Buhari 890, Müslim 861/33, Ebu Davud 1092, Nesei 1415, Tirmizi 506, İbni Mace 1103, Darimi 1/366, İbni Huzeyme 3/142, Begavi 4/246, Tayalisi 1858, İbni Ebi Şeybe 2/23, İbnu’l-Carud 295, Beyhaki 3/197, Ahmed 2/35, Albânî İrva 604

Cabir bin Semure (Radiyallahu Anhuma şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayakta hutbe okurdu. Sonra biraz oturur sonra tekrar kalkardı. Ayetler okur Allah’ı sena ederdi. Hutbesi ve namazı vasad ne uzun ne kısa idi.”

Müslim 866/41, Ebu Davud 1093, Nesei 1417, Tirmizi 507, İbni Mace 1105, 1106, Darimi 1/366, Tayalisi 757, Begavi 4/251, İbnu’l-Carud 296, İbni Ebi Şeybe 2/21, Beyhaki 3/207, Ahmed 5/8788, Albânî İrva 3/71

Ammar bin Yasir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i işittim:

‘Namazın uzunluğu, hutbenin kısa ve özlü oluşu kişinin fıkhındandır. Dolayısıyla namazı uzun, hutbeyi kısa tutun! Şüphesiz ki beyan güzel konuşma da sihirdendir’ buyuruyordu.”

Müslim 869/47, Darimi 1/365, Hâkim 3/393, İbnu’l-Münzir el-Evsad 1797, İbni Ebi Şeybe 2/24/4, Albânî İrva 618, Beyhaki 3/208, Ahmed 4/262

Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanlara hutbe irad eder, Allah’a layık olduğu hamd ve sena yapardı.

Sonra:

‘İnne’l-Hamde Lillah Nahmeduhu Ve Nesteînuhu. Men Yehdihillahu Fela Mudille Leh. Ve Men Yudlil Fela Hadiye Leh. Eşhedu Ella İlahe İllallahu Vahdehu La Şerike Leh. Ve Eşhedu Enne Muhammeden Abduhu Ve Rasuluh. Emma bağd...’ buyururdu.”

Müslim 867/44, Ebu Davud 2118, Nesei 1403, Ebu Yağla 5233, Tayalisi 338, Tabarani Mucemu’l-Kebir 10079

Binti Harise bin en-Nu’man (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Ben, Kâf Suresini sadece Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ağzından ezberledim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) her Cuma bu sureyi hutbede okurdu.”

Müslim 873/51, Ebu Davud 1100, Nesei 1410, Ebu Yağla 7/50, İbni Huzeyme 3/144/1786, Beyhaki 3/211, Ahmed 6/463

(14) Cuma Günü Hutbede Dua

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Bir kimse Cuma günü minberin karşısındaki kapıdan içeriye girdi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayakta hutbe okuyordu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in karşısında dikilip:

−Ya Rasulallah! Davarlar helak oldu ve yollar kesildi. Allah’a dua et de imdadımıza yetişsin dedi.

Enes (Radiyallahu Anh) dedi ki:

−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) elini kaldırdı ve:

‘Allahumme Eskına, Allahumme Eskına, Allahumme Eskına’ dedi.

Enes (Radiyallahu Anh) devamla şöyle dedi:

−Allah’a yemin ederim ki, o sırada biz, gökyüzünde ne kalın ne de ince buluttan bir şey görmüyorduk. Bizimle Seli Dağı arasında o zaman hiçbir ev hiçbir konak da yoktu.

Enes (Radiyallahu Anh) dedi ki:

−Derken Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in arkasından kalkan şeklinde bir bulut belirdi. Semanın ortasına ulaşınca yayıldı. Sonra yağmur yağmaya başladı.

Enes (Radiyallahu Anh) dedi ki:

−Allah’a yeminle söylüyorum, biz altı gün güneşin yüzünü göremedik. Sonra öbür Cuma günü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yine ayakta hutbe okurken, aynı kapıdan bir kimse girdi, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in karşısında dikilip:

−Ya Rasulallah! Mallar helak oldu, yollar da kesildi. Allah’a dua et de bu yağmuru durdursun dedi.

Enes (Radiyallahu Anh) dedi ki:

−Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ellerini kaldırdı ve:

‘Ey Allah’ım! Etrafımıza, üzerimize değil. Ey Allah’ım! Tepelere, dağlara, kelelere, bayırlara, derelere ve ağaçlıklara yağdır’ buyurdu.

Enes (Radiyallahu Anh) dedi ki:

−Bunun üzerine yağmur kesildi. Namazdan çıktığımızda güneş altında yürüyorduk...”

Buhari 967, Müslim 897/8, Malik 1/191, Ebu Davud 1174, Nesei 1514, İbnu’l-Carud 256, İbni Hibban 992, Beyhaki 3/353, 355, Ahmed 3/104, 187, Albânî İrva 416

(15) Cumanın Farzı

Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Akşam hariç yolculuk namazı iki rekâttir; Cuma namazı iki rekâttır. Ramazan ve Kurban Bayramı namazları iki rekâttır; Nebiniz Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in diliyle noksansız tamamdır.”

Nesei 1419, İbni Mace 1064, İbni Ebi Şeybe 2/93/1, İbni Huzeyme 1425, Ahmed 1/37, Albânî İrva 638

(16) Cuma Namazının Kıraati

Numan bin Beşir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) her iki bayram namazında ve Cuma namazında;

‘Sebbihisme Rabbike’l-A’lâ ile Hel Etake Hadisu’l-Gaşiye’ ayetleriyle başlayan sureleri okurdu.”

Müslim 878/62, Ebu Davud 1122, Tirmizi 533, Darimi 1/368, İbni Mace 1281, İbni Huzeyme 921, İbni Ebi Şeybe 2/50/1, İbnu’l-Carud 265, Humeydi 921, Tayalisi 795, Beyhaki 3/294, Begavi 4/272, Ahmed 4/271, 272

İbni Ebi Rafi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Mervan, Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ı Medine’de yerine halef yaptı ve Mekke’ye gitti. Bu sebeple Cuma namazını bize Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) kıldırdı. Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) birinci rekâtte Cuma Suresini okudu, ikinci rekâtta Münafikun Suresini okudu. Namazdan ayrılırken Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’a yetiştim ve:

−Sen bugün Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh)’ın Kufe’de okuduğu sureleri okudun, dedim.

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh):

−Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den Cuma günü bunları okurken işittim dedi...”

Müslim 877/61, Ebu Davud 1124, Tirmizi 519, İbni Mace 1118, İbnu’l-Carud 301, İbni Huzeyme 3/170, 171, Ahmed 2/430

(17) Cuma’nın Farzını Kılan Kimse Konuşmadan Yahut Yerinden Ayrılmadan Cuma’nın Sünnetini Kılamaz!

Muaviye şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize bir namazı diğer bir namaza aralarında konuşmadan yahut bulunduğumuz yerden çıkmadan eklemememizi emretti!”

Müslim 883/73,

(18) Cuma Namazının Sünneti

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Biriniz Cuma’yı kıldığı vakit, ondan sonra dört rekât da sünnet kılsın!’ buyurdu.”

Müslim 881/67, Ebu Davud 1131, Nesei 2425, Darimi 1/370, İbni Mace 1132, İbni Hibban 2477, Tayalisi 2406, Beyhaki 3/239, Ebu Nuaym el-Hilye 7/334, Ahmed 2/499, Albânî İrva 625

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnet namazlarını vasfederek şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Cuma günü farz namazını kıldıktan sonra evine dönene kadar namaz kılmazdı. Müteakiben evinde iki rekât namaz kılardı.”

Müslim 882/71, Ebu Davud 1132, Nesei 1426, 1427, Tirmizi 521, Darimi 1/369, İbni Mace 1131, Malik 1/166, Ahmed 2/103

Nafi’ (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) Cuma’nın farzını kıldığı zaman gider evinde iki rekât namaz kılardı. Sonra Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de işte böyle yapardı.”

Müslim 882/70




GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ

RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
CUMAMIZDA CEM' OLSUN!
İNŞÂALLAH!..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ

RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
CUMAMIZDA CEM' OLSUN!
İNŞÂALLAH!..


CUMA CEM'imizi BİZLİK İÇERİSİNDE DUALARLA SÜSLEYELİM İNŞALLAH...
Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen Ahmed »

Resim


Suretlere aldanma bu nefse alâmettir
Benliğine dayanma bil sonu nedamettir
Herbir yola inanma sanma ki selâmettir
Sen seni âşık sanma bir beyhude âh ile
Var etti özün anlar ol nûr-ı ilâh ile
Salih Baba



GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ

RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
CUMAMIZDA CEM' OLSUN!
İNŞÂALLAH!..[/b]


CUMA CEM'imizi BİZLİK İÇERİSİNDE DUALARLA SÜSLEYELİM İNŞALLAH...
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ

RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
CUMAMIZDA CEM' OLSUN!
İNŞÂALLAH!..


CUMA CEM'imizi BİZLİK İÇERİSİNDE DUALARLA SÜSLEYELİM İNŞALLAH...
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ

RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
CUMAMIZDA CEM' OLSUN!
İNŞÂALLAH!..


CUMA CEM'imizi BİZLİK İÇERİSİNDE DUALARLA SÜSLEYELİM İNŞALLAH...
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen Hakan »

Resim
HAZRET-İ FATİMATÜ'Z- ZEHRA (as)ANAMIZIN DUASI;

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Nur olan Allah'ın adıyla.
Nurun nuru olan Allah'ın adıyla.
Nur üstüne nur olan Allah'ın adıyla.
İşleri evirip çeviren Allah'ın adıyla.
Nuru nurdan yaratan Allah'ın adıyla.
Nuru nurdan yaratan, nuru Tur dağına, satır satır yazılmış bir kitap hâlinde, yayılmış ince deri üzerine, ölçülmüş bir miktarda, bezenmiş elçiye indiren Allah'a hamdolsun.
İzetiyle anılan, övüncüyle ünlenen, darlıkta ve bollukta şükredilen Allah'a hamdolsun.
Allah'ın salât ve selâmı efendimiz Muhammed'e ve onun tertemiz Ehl-i Beyti'ne olsun.


ÂMİN!..



ZEVK 3157

Şefâat şifâmız Sende, “em” imiz Yâ Resûlullah!
Kâr ü Belâ rıza rengi, “dem” imiz Yâ Resûlullah!
Hıra Gârı’n gönlümüzdür, Sana Salât Selâm olsun!
Her Cuma azîz CANINda, “cem” imiz Yâ Resûlullah!..


25.04.08 10:47
A n k a r a



Resim

GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ

RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
CUMAMIZDA CEM' OLSUN!
İNŞÂALLAH!..


CUMA CEM'imizi BİZLİK İÇERİSİNDE DUALARLA SÜSLEYELİM İNŞALLAH...
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CUMA'MIZ MUBÂREK OLSUN

Mesaj gönderen Hakan »

Resim
HAZRET-İ FATİMATÜ'Z- ZEHRA (as)ANAMIZIN DUASI;

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Nur olan Allah'ın adıyla.
Nurun nuru olan Allah'ın adıyla.
Nur üstüne nur olan Allah'ın adıyla.
İşleri evirip çeviren Allah'ın adıyla.
Nuru nurdan yaratan Allah'ın adıyla.
Nuru nurdan yaratan, nuru Tur dağına, satır satır yazılmış bir kitap hâlinde, yayılmış ince deri üzerine, ölçülmüş bir miktarda, bezenmiş elçiye indiren Allah'a hamdolsun.
İzetiyle anılan, övüncüyle ünlenen, darlıkta ve bollukta şükredilen Allah'a hamdolsun.
Allah'ın salât ve selâmı efendimiz Muhammed'e ve onun tertemiz Ehl-i Beyti'ne olsun.


ÂMİN!..



ZEVK 3157

Şefâat şifâmız Sende, “em” imiz Yâ Resûlullah!
Kâr ü Belâ rıza rengi, “dem” imiz Yâ Resûlullah!
Hıra Gârı’n gönlümüzdür, Sana Salât Selâm olsun!
Her Cuma azîz CANINda, “cem” imiz Yâ Resûlullah!..


25.04.08 10:47
A n k a r a



Resim

GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ

RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
CUMAMIZDA CEM' OLSUN!
İNŞÂALLAH!..


CUMA CEM'imizi BİZLİK İÇERİSİNDE DUALARLA SÜSLEYELİM İNŞALLAH...
Resim
Cevapla

“Mübarek Gün ve Geceler” sayfasına dön