BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

ResimBİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Eûzu billâhi's-semîi'l-alîmi min e'ş-şeytâni'r-racîm
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm

'' Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammediyyeti) ve
Nebiyyike (Mahmudiyyeti) , ve
Rasûlike (Ahmediyyeti) ve
Nebiyyi’l-Ummiyyi (Habîbiyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sahbihi ve ummetihi... ''

Yüce Mevlama Hamdu Senâlar olsun
Kabul buyurdu mübârek beldelere
Edeb ve Hayâdan yoksun günahkâr gönlüm
El Emîn, El Edib huzurunda düştük çöllere...

Belki uzun zaman bekledim umre yapmayı. Belki korktum huzura çıkmaya. Belki lâyık görmedim mübârek beldelere kendimi. Dünya meşgâlesi o kadar meşgul etti ki beni mânâ âlemlerini ve zevklerini unuttum. o kadar çok daldım ki dünyaya bir daha çıkamadım. 2014 yılı çok canımı acıttı. Bir çok dünyalık olayı kaldıramadım. Her şeyden herkesten uzaklaşıp gönül Kâbe'me çekildim ammaaaaa. Yine de teslimiyeti başaramadım. KulihvÂNi Cânda Cânın sözlerini bir nebze olsun tutmaya çalıştım. Hani derler ya, söz ve söyleyen erde, dinliyen adam mı ki yerine getirsin diye. Bende ne adamlık ne insanlık ne de yaşama sevinci azmi kaldı. Böyle hüzünle dolu günler yaşayarak, gerek hastânelerde gerekse gönüllerde tedâvi edilerek yıl sonuna kadar geldim hamd olsun. Sonra Ekim ayı gibi gönlüme umreye gitmem gerektiği düştü. Umre her babayiğidin harcı değil dedim kendime. Nasıl bu beldelerde olunur nasıl edebe riâyet edilir bilemiyordum ve çekiniyordum. Daha önce görev yapmış olduğum yerde emekli bir imam arkadaş vardı. Umre seyahatlerine götürüyordu. Onu aradım 25 günlük turları olduğunu Aralık 13 te gidileceğini belirterek beni götürmek istediğini belirtti. Bende Yâ Allah Yâ Bismillah Celle Celâlihu Destur Yâ Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem dedim. Destur Yâ Hünkâr, Destur yâ Hacı Bayramı Velî, Destur Yâ Şeyh Hamdi Velî ve kendisini tanımadığım ancak Münir Derman Hocamın 4 velileri arasında bulunan Destur Ya Hacı Şabanı Velî dedim ve besmeleyle gidip Konya'da seyahat şirketine yazıldım.
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen der-ya »

Mübîrek Olsun Mübarek yolculuğunuz Hakan Kardeşimiz,
BİZe de uğur getirSİN İNŞâe ALLAH...

sevgiyle
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Allah razı olsun derya kardeşim. Umre de yaşadığım ve hayranlıkla baka kaldığım olayları sizlerle paylaşmak istedim ki Biz Bir İZ anlayışıyla hep beraber yaşamış olarak kabul ederek Rabbime dualarla sunuyorum inşallah...

Canu gönülden sevgilerle inşallah....

HAYYYY Allah razı olsun BİZ BİR İZ Dua kardeşliğinden...
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen der-ya »

Hakan yazdı:Allah razı olsun derya kardeşim. Umre de yaşadığım ve hayranlıkla baka kaldığım olayları sizlerle paylaşmak istedim ki bir bir İZ anlayışıyla hep beraber yaşamış olarak kabul ederek Rabbime dualarla sunuyorum inşallah...

Canu gönülden sevgilerle inşallah....

HAYYYY Allah razı olsun BİZ BİR İZ Dua kardeşliğinden...

Bu güzel NİYETinİZ HAK katında makbuldür inşaALLAH ve elhamdülillah,
Zevk-i Sadakat, muhabbet ve teslimiyetle geçSİN ÖMRÜMÜZ inşAALLAH


İnsan Suresi/ 30.ayet

Vemâ teşâûne illâ en yeşâa(A)llâh(u)(c) inna(A)llâhe kâne ‘alîmen hakîmâ(n)
Ve Allah dilemedikçe onlar, dileyemezler; şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Resim13 Aralık Cumartesi günü Saat sabah 04:30'da Konya'dan Medine'ye gittik. Medine mübîrek belde. Medine, Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem efendimize tîbi olan, onu dâvet eden, onunla hemhâl olan, savaşı barışı, sadakatı muhabbeti beraberce yaşadıkları kudsal belde. Medine'de ev sîhibi Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem. Misâfirler olarak bizler ise edebe, salâvâta ve sadakata dikkat etmeliyiz. Salâtla hemhâl olup salâvâtla şükretmeliyiz diye düşüncelerle Medine hava alanına indik. Uçakta hep salâvâtlarla, tevhidlerle zaman geçirmeye çalıştık. Yüreğimizi bir garip duygu kapladı. Ürperti mi desem, sevgi, mâhcubiyet mi desem anlamlandıramadığım bir duyguydu.

Huzuruna geldim Yâ Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Memleketten selâm, sevgi ve duâlar getirdim,
Nefhanı çektim yüreğime, gönlümden gönlünü selâmladım,
Sevginin mânâsı ya Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); Seni Seviyoruz Biz Bir İZ...

Eşyalarımızı otele koyar koymaz Mescidi Nebevî'ye giderek, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellemi selâmladık. Muhabbet ve sâmimiyetimizi sunduk çok şükür.

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12883
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim O DAg!.

Yıllar önceydi..
insanlar cemaaat ve tarikat peşinde koşmaktaydı.. Hasan Dağ Yaylalarında çalakalem MuhaMMedî Tasavvufu yazmıştım.. amacım kitab bastırmaktı.. çok hevesliydim.. bir yakaza âlemde Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem “Medenî âleme dönünüz!” emretti.. kitaba değil internete döndüm.. bilgisayar bilmezdim..yüzlerce sayfa yazılar vardı.. ortada site yoktu.. Almanyada kızkardeşim Hacerin oğlu yiğenim Gökhan cÂNımız MuhaMMedî Tasavvuf sitesini kurdu ve çok emek verdi ALLAH Razı olsun.. artık sitemiz vardı.. Aksaray'a gittim Hakancanım Bilgisayar kursuna gitmişti.. ve başladık harıl harıl çalışmaya.. birkaç saat gece uykusuyla başladık doldurmaya, reklam ve yardım alınması yasaklanan sitemizi.. bEN, HAKAN ve bir de ANKA yiğenimle birlikte.. ANKA, o zamanlar daha kartal olmamıştı, sonradan kanatlandı başka âlemlere uçtu, uçsun!..

Saff ve yiğit yürekli Hakanım, o gündür bu gündür MuhaMMedî Hasbî Hizmetin Hakk Hizmetçisi Hamd olsun.. MuhaMMedî Memet ÇÖLünün Çetin ve ÇİLELi YoLunu adım adım İZimden İZlemekte, "BİZ BİR-İZ"likte hamd olsun!..
Dünya hayatında Hakan'a: "müdürüm!. "dediler de.. BİZim Hakan, doğruyu dedikçe dokuz köyden koğdular ve eşşek sudan gelenedek döğdüler ve de hırpaladılar, insan kılıklı hayvancıklar, pardon daha aşağılıklar ki, bir zamanlar Hakan'ın hayatının AYNısını harf harf bana da yaşatmışlardı.. gerçi ben, bir zaman sonra bana cefayla hizmet ettiklerini anlayınca, çok teşekkür etmiştim sonradan kaderime.. Neticede HakancÂNım şimdilik SARIZda küçük müdürüm.. gerçi ben, "Gayserinin Sarıkızı"diyorumm..

MuhaMMedî bir insAN aklının ve vicdanının kabul edemeyeceği, köstebek körü, yalan ve harama dayalı, ancak İBLİS elbiseli kılıflı, şucu, bucu, pis siyaset ARENAsında;
Halis, Muhlis, Sıddık ve ÂDİL MuhaMMedî KıtMÎRlerin Sahibi, Kefili ve Vekili ALLAHu zü’L- CeLÂLdir ki ALLAH vardır.. değil keder, hiç bir ŞEYy yoktur inşâ ALLAHu TeÂLÂ!..
Zâten o FütüVvet YİĞİTLerimİZ, Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in YÜRek YayLasında eL EMÎN diYÂRında, MuhaMMedî cÂN-cÂNÂN CeylÂNLarıdırlar ki, İLMuLLAHça çok şükürler olsun RABBımıza!..

İşte böylesine bir yorulmuşluk, yılmışlık, yıkılmışlık, bıkmışlık ve çökmüşlük içinde Rahmetenli’l- ÂLEMîn aleyhi's-selâmı ve KÂBeTuLLAHı ziyârete gitti Hakan'ım.. "BİZ BİR-İZ" UMRemizi Yaptı geldi elhamdulillahiRABbilÂLEMîn..

Sevgili oğulcÂN şimdi yapman gereken o ki,
Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm EDEB YOLUnda sana öğretilmiştir ki, Sırat-ı MustakîM YOLunda, YOLcuları arasında yalan ve riyâ asla olamaz.. ve yaşananları anlatış, övünme değildir, Resim TOPu içinde MuhaMMedî Hasbî HİZMETtir.. ve İnsanların AKILlarını, Hakka-Hayra-Hacca TEŞVİKtir..
Gözlerinden ve de ALNından öperim HACCını KUTLarım Kabulüne DUÂcıyım..

YIKılmadın ayaktasın!. Hadi İş başına.. baştan sona çalakalem SALLa GELsin ki MuhaMMedî HaBîBî Hizmetin olsun ki, "BİZ BİR-İZ" de Hepimiz için GİTmiştin.. BİZ de, dUYaLım inşâ ALLAHu teÂLÂ neler yaşadın/dık o kudsal MekÂN ve ÂNLarda....
SARIKIZda geçecek zamÂNın VAKTını geveleme, boşa salma ve orada olmayın sebebi sen değilsin, yaz çizz susma!. buyur cÂN, O SEVgili diYÂRında, görüp, duyup ve YAŞAdıklarını DOSt NEFEsin KARANî kaddesallahu sırrahunca..

Es SeLÂM OLsun Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Şahsında tÜMM MuhaMMedî MeLÂMîlere HaYy HakÂNcÂNımm!.


ResimMMM MuHaBBetLerimLe..Resim


Resim49. SALÂVÂT-ı ŞERÎFE :

Resim Enfes Bir Salâvât-ı Şerîfe:


Resim

Resim"Allahümme salli ve sellim ve bârik verham alâ seyyidinâ MuhaMMedin hüve seyyidü’l- Arabi ve’l- Acem. Ve İmâm-i Mekkete’l- Mükerremeti ve’l- Medîneti’l- Münevvereti ve’l- Harem. Alleme’l- insâne mâlem ya'lem.:
ALLAHım!
Efendimiz dinimizin sahibi kıldığın MuhaMMed aleyhi's-selâm’a;
Salât et ULAŞımımızı sağla! Ve selâm et teslimiyetimizi sağla! Ve berkereketli kıl! Ve rahmet et!
Ki O; Acem-Arab olmayanlar-ın ve Arabın seyyididir. Ve Haram-ı Şerîfin, ve Mekke-yi Mükerreme’nin ve de Medine-yi Münevvere’nin İmamıdır. İnsâna bilmediğini öğretmekle görevlendirdiğin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemdir..


Aslühû nurun ve neslühû Âdem. Ba'sühû müahharun ve halkuhû mukaddem!
İsmihü’ş- şerîfü mektûbün ale’l- Levh-il-mahfûzi biyâkûti’l- Kalem.:

O’nun ASLı NÛRuLLAH-SENin NÛRun ve O’nun nESLi Âdemoğludur ki O’nun NÛRundan yaratılmıştır küllî Şey’.. en son gönderilen Peygamberin iken SENin NÛRundan en evvel Yaratılandır! Şerîf-Şerefli İsmi, Levhi’l- Mahfûzün üzerine yâkût kalemle yazılmıştır!.

Ve cismühü’ş-şerîfü medfûnün fi’l- Medîneti’l- Münevvereti ve’l- Harem.
Yâ leyte ektehilü türâbellezî tahte’l- kadem.:

Şerîf-Şerefli Cismi, Medîne-yi Münevvere’de ve Harem’de defnedilmiştir. Keşke O’nun berketli bedenini toprak altına almasaydı!.

Fetûbâ sümme tûbâ limen deâ ve tebiahû ve limen esleme Sâhibe’ş- şefâati li’l- âlemîn.:
Ne mutlu, sonra yine ne mutlu o kimseye ki çağrısın DUYup, UYmuş ve ÂLEMlerin Şefâat Sahibine teslim olup müslümÂN OLaBİlmiştir!.

Kâilen yâ Rabbî! Sellim ümmetî, ümmetî vâ ümmetâ yâ ze’l- lutfi ve’l- kerem.:
Yâ Rabbî! Hesab gününde SANA: “Yâ Rabbî! Ümmetimi seLÂMete çıkar! Ümmetim! Vah ümmetim ey lütuf ve kerem sahbi olan Rabbîm!.” diyen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!.

Feyünâdi’l- münâdî min kıbeli’r- Rahmân,:
Ey Rahmân ALLAH celle celâluhu kıblesinden çağıranın çağırıcısı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!

Kabiltü şefâateke yâ Nebiyye’l- Muhterem.
Ve Üdhulü’l- Cennete, lâ havfün aleyküm velâ huznün velâ elem.:

ALLAhu zü’l- CeLÂL’in: “Ey Muhterem Nebîm Senin şefâatini kabul ettim!
Ve size bir korku, hüzün ve elem olmadan Cennete giriniz!” buyurduğu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!.


Sümme radıyallahü teâlâ an Ebî Bekrin ve Ömera ve Osmâne ve Aliyyin zi’l- kerem.:
Sonra Ebî Bekir, Ömer, Osmân ve kerem sahibi Ali kerremullahi veche’den ALLAH razı olsun!.

Ve sallallahü alâ seyyidinâ MuhaMMedin ve’l- hamdü leke yâ Rabbe’l- âlemîn.
Ve bihürmeti Seyyidi’l- Mürselîn!.:

Seyyidimiz dinimizn sahibi MuhaMMed aleyhi's-selâma salât et!
Ve el hamd SANAdır yâ Rabbe’l- âlemîn.
Ve Seyyidi’l- Mürselîn olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hörmetine yâ Rabbe’l- âlemîn!. Âmine yâ Muîn ALLAH celle celâluhu!.


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

HAYY Allah Celle Celalehu razı olsun Dosd MUHAMMEDİ Kulihvani Canda Canım...
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizi ziyârete gidiyorduk. Şeyhü'l- Hazîn Efendimizin Salâvâtını hazırladım. Kulihvani CandaCAN'ın verdiği Salâvât-ı Kübrâ fotokopisini hazırladım. Aklımda kayıtlı olan "Allahümme Salli alâ seydine Muhammedin abdike ve nebiyyike, ve rasuluke nebiyyi ümmiyyi ve alâ âlihi ve sahbihi ve ehl-i beytihi ve ümmetihi" salâvâtıyla otelden çıkarak Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimizi ziyârete gittik. Kalbim bir kuş kalbi gibi çarpmakta ve yerinden çıkacak gibi heyecanla dolmakta idi. Uzun caddenin sonunda Mescidi Nebevînin şemsiyelerini görünce daha heyacanla ve daha çoşkunca salâvâtı okumaya başladım. Hz. Ali Efendimizin mescidinin yanından geçip Mescidi Nebevînin kapısından içeri girerken: "Destur Yâ Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem!" dedim gönlümden. Salâvâtlarla Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin yeşil türbesinin önüne geldik 320 ümreciyle birlikte. Çok güzel dualar sunduk canı gönülden candan ötesinin gönlüne... Salâvâtları canı gönülden okudum. Selâmları da canı gönülden verdim ve aldım inşâe ALLAH!. Ayrı bir zevk ayrı bir edeb, El Edibin beldesinde... Hz. Ali Efendimizin kapısını aradım. Askere "Bâb-ı Ali" dedim kendimce. Ali kapısı dedim "lâ!. lâ!." dedi. Bulamadım. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin buyurduğu gibi "ben ilmin şehriyim. Ali kapısıdır." dediğini bildiğim için: "Edeb Şehrine, EdeB Kapısından gireyim!" dedim ama bulamadım. Kapılardaki isimleri kaldırmışlar herhalde ondan bulamadım. Daha sonra isminin Bâbu's -Selâm kapısı olduğunu öğrendiğim kapıdan içeri girerek Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimizi içerde gönülden selâmladım.
Resim
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 779
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen tamersah tarik »

Allah C.C. kabul ve makbul buyursun Hakan Can cümlemize de nasip kısmet olur İnşallah.
Ben de rüyamda gitmiştim bir keresinde de o zevk ve hazzın zerresini yaşamıştım hayal aleminde..
Üstüne sinen gül kokularından bizleri de mahrum etmediğin için teşekkürler...
Sevgiler...
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Allah razı olsun üstadım. Rabbim inşallah Mekke ve Medine de zevk sohbetleri yapmayı hepimize nasip eder.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen nur-ye »

42. SALÂVÂT-I ŞERÎFE

ŞEYHÜL HAZİN HAZRETLERİN'İN SALÂVATI

GAYÂTܒL-HAYRÂT

Resim
TÜRKÇESİ:

1) Allahümme salli adde mesâkîli zerreyati'l-vücûdi biddevâmi
Ve adde ma kad ehâta bihi ilmüke yâ Allâmi
Mimma kâne ve mâ kad yekûnü ebede'l-âbidine
Ala seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ve cemi'il enbiyâi aleyhimüsselâmi


Resim

2 )Ve salli RABBi adde mesâkîli mâ kad hasale bit temâmi
Min darbi zerreyâti'l-vücûdi fi nefsiha bi'd-devâmi
Ve mislihi âlâfi ulufi elfi merreten yâ Kerîmû
Alâ Resûlike'l-Mustafa Muhammedin Seyyidi'l-enâmi


Resim

3) Ve salli Rabbi adde mesâkîli ma takdiru entucîdehu mine'l-a'demi
Fi'l-kevni ve lâ mekâni' hatte mâ ba'de'l-haşri yevme'l-kıyâmi
Ve adde mâ yahsilü min darbihâ fi nefsiha dâimen yâ Alîmu
Alâ menillezî ihtertehü alâ küllü'l-halâiki ve rafa'tehü ilâ ağlel makâmi


Resim

4) Ve salli Rabbi adde'l-evâmiri vennevâhî ve'l-âyâti ve'l-ahkâmi
Ve addemâ veka'a fi'l-kulûbi minel havâtiri ve'l-vesvâsi ve'l-ilhâmi
Ve addel harekâti ve's- sekenâti ve'l-enfâsi ve elvâni'l-halâiki
Alâ menillezî faddaltehü ve karrabtehü ve nezzelte aleyhi ahsene'l-kelâmi


Resim

5) Ve salli Rabbi adde efradi cüziyyâti envâi'l-ervâhi ve'l-ecsâmi Ve adde mâ halaktehu
ve kevventehü fi haze'd- dâri ve fi dâri's- selâmi
Ve adde mevcûdâti'l-kevneyni vemâ fihâ mine'l-hakaiki ve'd- dekaik
Alâ menillezi levlâhü lemâ halakte'l-halka vele'l-eflâke'l-azâmi


Resim

6) Ve salli Rabbi adde mesâkîli zerreyâti dâirati'l-imkâni
Min tâhti's- serâ ilâ a'le'l-arşi vemâ kad yekûnü fi'l-cinâni
Ve adde mâ hasale min darbihâ finefsihâ bi adedihâ yâ Muhîtu
Alâ Habîbike'l-Muhtâr Muhammedî'n-nebiyyî âhiri'z-zamani


Resim

7) Ve salli RABBi adde mâ keşeftehü likulûbi'l-Ârifîne fi'l-kevni velâ mekani
Ve adde ma teallekat bihi's- seb'ü's-sıfâti bi'l-'icâdi ve'l-imkâni
Ve adde mâ yahsilü min darbi'l-madrûbi fi'l-madrûbi fi küllü tarfeti'l-aynî
Alâ men'illezî rafa'tehü ile bisati'l-kudreti hatta raâke bi'l-i'iyâni


Resim

8) Ve salli Rabbi adde mâ fi'l-arşi ve'l-kürsiyyi ve's-sidreti ve'l-cinâni
Mine'l-melâiketi ve'l-hûri ve'l-kusûri ve't-tuyûri ve'l-vildâni
Ve adde vezni mesakilihim bimâ fihim kezâ mâ'a's-sebi't-tıbâki
Ala menillezî karrabtehü kabe kavseyni ve kellemtehü bi ebleği'l-beyâni


Resim

9) Ve salli Rabbi adde mâ'fil ardı mine'l-insi ve'l-cinni ve'l-envâi'l-hayevâni
Ve adde mâ'fi'l-enhari ve'l-uyuni ve'l-buhuri kezâ mea mâ fi'n- nirâni
Ve adde vezni mesekilihim bimâ fihim mea adde eczâ' i cem'i'l-halâiki
Alâ menillezî isteğraka fi cemâlîke ve hatabeke bi efsahi'l-lisâni


Resim

10) Ve salli Rabbi adde mâ fi'l-levhi'l-mahfûzi kezâ mea mâ fi'l-Kur'ânî
Mine'l-âyâti ve'l-lügâti ve'l-hurûfi ve'l-elfâzi ve'l-meânî
Ve adde eczâi cüz'iyyâti'l-ekvâni vemâfihâ minne'l-iberi ve'l-esrâri
Ala nûri'l-kevneyni sirrü'l-vücûdi Muhammedin seyyidi ehli'l-cinâni


Resim

11) Ve salli Rabbi adde mesâkîli cemi'i mâ zekertü fil ebyâti bi'l-mekâli
Mea adde mâ kad hasale min darbi'l-mecmu i fi'l-mecmu'i'bi'd-devmi ve'l-kemâli
Alâ ruhi'l-vücûdi şemsi'd-duhâ Muhammedin Ve'l-enbiyâ-i cemi'an
Ve Ebi Bekri's-sıddık ve Ömere ve Osmânâ ve Alîyyi ve's-sahâbeti ve'l-âli


Resim

12) Ve salli Rabbi adde mesâkîli küllü mâ halaktehü fi hâze'l-kevni vefi'lkevni'l-bekâi
Alâ nûri'l-hudâ Muhammedini'l-meb'ûsi rahmeten li'l-âlemîne hatemi'l-enbiyâi
Ve şeffi'hi ilâhi fi'l-hakîri'l-fakîril müsemmâ bi ismihi'l-Hâzînî
Vefinâ ve fi cemi'il müznibîne kemâ şeffe'tehu fi ehli'l-ibâi


Resim

Salavâtüllahi ve cemii'l-halki bi'd-devâmi Adde mâ kad ehâta bihi ilmüke yâ Allâmi!
Alâ Seyyidinâ Muhalmedini'l-meb'ûsi rahmeten li'l-âlemîne ve âlihi ve's-sahbihi ve'l-enbiyâi aleyhimu's- selâmi


ResimMÂNÂSI:
1 -Ey ALLAH'ım!
- Mevcûd zerrelerin ağırlığı ve devâmınca
- Ey Alîm, ilmiyin kuşattığınca
- Ebediyete kadar olacaklar ve olanlarca
- Efendimiz MUHAMMED (sav)'e-âline-ashabına cemîi'l-enbiyâya salât getir...

Resim

2 -Yâ RABBİ!
- Tam olarak meydana gelen (kemâlât) lerin sayısınca
- Mevcûdâtın zerreleri ve devâmları sayısınca
- Ey Kerîm; bir milyar mislince
- Peygamberin MUHAMMED MUSTAFA (sav)ya bütün varlıkların Efendisine salât et.

Resim

3 -Yâ RABBİ!
- Takdir edip yoktan vucûda getirdiğin ve getireceğin şeyler sayısınca
- Kâinâtta ve Lâ mekânda kıyâmete kadar .... hatta haşırdan sonra bile...
- Ey Alîm; dâimâ meydana gelecek şeyler ve bir katı sayısınca
- Bütün varlıklara Peygamber olarak seçip, en yüce makama yükselttiğin Zât'a salât et.

Resim

4 -Yâ RABBİ!
- Emirler, nehiyler, âyetler, hükümler sayısınca
- Kalbde meydana gelen düşünceler, ilhâmlar, vesveseler sayısınca...
- Hareketler, sükûnetler, nefes alıp vermeler ve mahlûkatın renkleri sayısınca...
- Üstün kıldığın, kendine yaklaştırdığın ve en güzel sözü indirdiğin Zât'a salât et...

Resim

5 -Yâ RABBİ!
- Ferdler, parçalar, envâi çeşit ruhlar ve bedenler sayısınca...
- Bu âlemde ve selâmet yurdunda yarattıklarıyın ve var ettikleriyin sayısınca...
- İki âlemdeki varlıklar ve içlerindeki hakikatler ve incelikler sayısınca...
- “O, olmasaydı halkı ve büyük felekleri yaratmazdım!”buyurduğun Zât'a salât et...

Resim

6 -Yâ RABBİ!
- İmkan dâiresindeki bütün zerreler sayısınca...
- Yerlerin altından yüce ARŞ'a kadar ve Cennetinde olacaklar sayısınca...
- Ey Mûhit; onların (yukardakilerin) kendileri ve kat kat fazlası sayısınca...
- Âhir zaman Peygamberi olarak seçtiğin Sevgilin MUHAMMED (sav)'e salât et...

Resim

7 -Yâ RABBİ!
- Âriflerin kalplerine kâinâtta ve Lâ Mekân da keşfettirdikleriyin sayısınca...
- Yaratma ve icâbla alâkalı yedi sıfatın taâllûk ettiği şeyler sayısınca...
- Göz açıp kapayıncaya kadar meydana gelecek şeylerin kat ve kat adedince...
- Kudret Makamına ulaştırdığın ve Seni ayân-beyân gören Zât'a salât-ü-selâm et...

Resim

8 -Yâ RABBİ!
- ARŞ'da, Kürsî'de, Sidre'de ve Cennet'te olan,
- Melekler, Hurîler, Saraylar, Kuşlar ve Vildânların (ağırlığınca) ve içlerindekilerin sayısınca...
- Ve kezâ yedi tabakâ (yedi kat semâ) ağırlığınca...
- Kâbe Kavseyn'e yaklaştırıp en belâğâtlı sözle konuştuğun Zât'a salât et...

Resim

9 -Yâ RABBİ!
- Yeryüzünde bulunan insan, cin ve her çeşit hayvan sayısınca...
- Ve nehirlerde, kaynaklarda, denizlerde, niranda (narlar-nurlarda) olan şeyler sayısınca...
- Bunların ve içlerindekilerin ağırlıklarıyla beraber onların ve onların her zerresi ve bütün varlıkların da sayısınca...
- Senin Cemâline gark olan (dalan) ve Sana en güzel hitâbda bulunan Zât'a salât et...

Resim

10 -Yâ RABBİ!
- Levh-i Mahfuz'da bulunan ve kezâ Kur'ân'da bulunan,
- Âyetler, lugâtlar, harfler, lâfızlar ve mânâlar sayısınca...
- Kâinâtın en küçük zerresi ve onun içindeki (taşıdığı-gösterdiği) ibâre, ibret ve sırları sayısınca...
- İki âlemin nuru, varlığın sırrı ve Cennet ehlinin Efendisi olan Zât'a salât et...

Resim

11- Yâ RABBİ!
- Beyitlerde sözlü olarak zikrettiğim (söylediğim) şeyler sayısınca...
- Ve bunların kat kat fazlasıyla, devâmları ve kemâlleri sayısınca...
- Varlığın ruhu, kuşluk vaktinin (Duhâ) güneşi,
- Hazreti MUHAMMED (sav)'e ve tüm peygamberlere... Ebu Bekir'e, Ömer'e, Osman'a ve Alî'ye... Ashabına ve Ailesine de salât et...

Resim

12- Yâ RABBİ!
- Bu âlemde ve Beka âleminde yarattıklarıyın sayısınca...
- Hidâyet nuru ve âlemlere rahmet olarak gönderdiğin, Peygamberlerin sonuncusu MUHAMMED (sav)'e salât et...
- O'nu bu fakîr ve hâkir, HÂZÎN ismiyle müsemmâ olana (isimlendirilene) şefâatçi kıl.
- Bize ve bütün günâhkârlara, abâ ehline şefâatçi kıldığın gibi şefâatçi kıl YÂ RABBİ!

Resim

ALLAH'ın ve bütün mahlûkatın salât ve selâmı; devâmla ve ilminin kuşattığı şeyler sayısınca, Efendimiz Rahmetenlil âlemin olarak gönderilen MUHAMMED (salallallahu aleyhi ve sellem)'e, âline, ashabına ve bütün peygamberlere olsun! Âmin!
Resim

ResimŞEYH MUHAMMED EL-HAZÎN
.(1231-1309m.)
Şeyh Muhammed el-Hazîn Hz. (ks.), Osmanlı Devleti’nin son döneminde, Anadolu’da yetişen büyük evliyâdan biridir.
Neseb bakımından Şeriftir.
Yani Hz. Hasan (ra)’ın soyundan gelmektedir.
Bilindiği üzere;
Hz. Hasan (ra)’ın soyundan gelenlere «şerif»,
Hz. Hüseyin (ra)’in soyundan gelenlere ise «seyyid» denir.
Kısaca Şeyhü’l-Hazîn olarak anılan bu büyük velî, h. 1231/m. 1816 yılında Siirt’in Fersaf köyünde dünyaya geldi.
Onun için Şeyh Muhammed el-Fersâfî unvanıyla da bilinmektedir.
İlk tahsilini babasının talebe yetiştirdiği aile medresesinde yaptı.
Daha sekiz yaşındayken Kur’ân-ı Kerim’i hıfzetti.

Yüksek ilimleri tahsil etmek üzere babası Şeyh Musa Efendi Hazretleri Onu Siirt'e götürdü.
Devrin en büyük ilim merkezlerinden olan Hamid Ağa Medresesine Onu kaydetti.
Bu Üniversitenin baş müderrisi, Molla Halil Efendi Hazretleri idi.
Bu zat, Hz. Ömer’in otuzuncu göbek torunlarındandır.
Hayatında yüzlerce talebe yetiştirip mezun etmiş ve çok kıymetli eserler bırakmıştır.
Bursalı merhum Mehmed Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri adlı eserinde bu şöhretli âlimin hayatı ve eserleri hakkında bilgi vermektedir.

Molla Halil el-Ömerî Hazretleri, kendisine emanet edilen Muhammed’i çok sevdi ve ona daima iltifatta bulundu.
İlk başlarda Onu, maiyetindeki âlimlerden birinin ders halkasına tayin etti ise de çok geçmeden huzuruna çağırarak bizzat halkasına katılmasını emretti.
Ondan sonra Muhammed el-Fersâfî tam on dört yıl boyunca bu üstadın rahle-i tedrisinde ilim tahsil etti.
Bu müddet içerisinde hocasının derin sevgisini kazandı ve hususi sohbetlerinde de bulundu.
Molla Halil Efendi Hazretleri (rahmetullahi aleyh), bazen talebesi Muhammed el-Fersafî’yi çağırır, saçını ona tıraş ettirir, bu vesile ile de kendisine dua ederdi.

Muhammed el-Fersafî, Siirt’de Hamid Ağa Medresesinden büyük bir muvaffakiyetle mezun olduktan sonra Mardin’e giderek burada Kasım Padişah Medresesinde iki yıl daha ilim tahsil etti ve yüksek icazetle mezun oldu.
Zahir ilimlerde kazandığı bu üstün derecelerden sonra tasavvuf yoluna girmek üzere Irak’a gitti.
Bağdad’da bir müddet, Şeyh Mahmud el-Behdini, Şeyh Haydar es-Sohrani ve Şeyh Abbas El-Bağdadi’nin manevi terbiyesinde pişti.
Sonra tekrar memleketine dönerek Şeyh Salih Sibkî Hazretlerini ziyaret etti.
Onun işareti üzerine, uzaktan akrabası ve medrese arkadaşı olan Hakkarili Seyyid Tâhâ (ks.) Hazretlerine müracaat ederek onun tavsiyelerini aldı.

Seyyid Tâhâ Hazretleri, Şeyh Muhammed el-Fersafî’den yaşça büyüktü.
Onun için Şeyh Muhammed Ona derin bir saygı gösterir, nasihatlerini dinlerdi.
Gıyabında, «Amcamız, büyük üstadımız» diye kendisinden bahsederdi.
Seyyid Tâhâ Hazretleri, Muhammed el-Fersafî’ye:
«Sevgili yeğenim, senin kalbinin anahtarı Halepçe’de, Şeyh Osman Efendi Hazretlerinin elindedir», buyurdu.
Bunun üzerine Muhammed el-Fersafî, Halepçe’ye giderek Şeyh Osman Tavilî (ks) Hazretlerinin manevi terbiyesine girdi.
Şeyh Osman Hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî (ks), Hazretlerinin halifelerindendir.
Muhammed el-Fersafî burada bir müddet seyrü sülûk ile olgunlaştıktan sonra tasavvuf icazetnamesini de aldı ve üstadı tarafından irşâd vazifesiyle görevlendirildi.

Böylece zahir ve batın ilimlerde kemale eren Şeyh Muhammed el-Fersafî, 1844 yılında, Irak’tan dönerek doğduğu Fersaf köyüne gelip yerleşti.
Burada irşâd ve tedris hayatına başladı.
Kurduğu medresede yüzlerce talebe yetiştirdi.
İnsanlara daima zühd ve takva yolunu gösterdi.
Çok geçmeden bölgenin âlimleri Ona büyük bir hürmet duymaya başladılar.
Onu ziyaret ederek ilminden istifade etmeye çalıştılar.

Bunların başında vaktiyle ona ders veren Molla Halil Efendi Hazretlerinin çocukları ve yakınları gelmektedir.
Bunlardan, Molla Ömer Efendi ve Zokaydalı Molla Abdülkahhâr Efendi en meşhurlarıdır.
Ayrıca Nuvinli Şeyh İbrahim Efendi, Halid bin Velid (ra)’in soyundan gelen Siirtli Şeyh Abdullah Efendi, Siirtli Mahmud Cemaleddin Efendi, Siirtli Şeyh Hattâb Efendi, Zadolu Şeyh Muhammed Efendi, Huvitli Şeyh Abdullah Efendi, İskambolu Şeyh Derviş Efendi, Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi ve Verkânisli Şeyh Fethullâh Efendi gibi şahsiyetler, onun yanında tasavvuf terbiyesi aldılar.
Bu zatlardan Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi, Zokaydalı Şeyh Abdülkahhâr ve Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi Hazretleri, daha sonra Üstadları Şeyh Muhammed Fersafî’nin işareti üzerine Seyda-yi Tâğî Hazretlerine giderek seyrü sülûk terbiyesini Onun yanında tamamlamışlardır.

İsimleri geçen bu zatlardan Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi, Hz. Ömeri (ra)’in soyundan gelmektedir ve Hocası Fersaflı Şeyh Muhammed el-Hazîn’in kayın biraderidir.
Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi ise Onun yeğenidir.

Milâdî 1258 de Bağdad'ın Moğollar tarafından istila edilmesi üzerine Şeyh Muhammed’in ataları gelip Siirt’in Fersaf köyüne yerleşmişlerdir.
Burası, Siirt’in bugünkü Tillo (Aydınlar) ilçesinin bir mahallesi gibidir.
Aynı tarihlerde Abbasi saray erkânından bazı şahsiyetler de Moğol zulmünden kurtulup hicret ederek buraya yerleşmişlerdir.
Siirt eşrafından bu meşhur aile, bilindiği üzere Hz. Abbas’ın soyundan gelmektedir.
İsmail Fakirullah Hazretleri bu ailenin son büyüklerindendir.
Osmanlı son devrinin büyük evliyâ ve ulemâsından, (Marifetnâme’nin müellifi) Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi Hazretleri, bu zâtın yanında yetişmiştir.

Şeyh Muhammed el-Fersafî Hazretleri,
Asırlar boyu bir ilim ve irfan merkezi haline gelen bu muhitte doğup büyümüştür.
II. Sultan Mahmud Hân, Sultan Abdülmecid Hân ve II. Abdülhamid Hân dönemlerini idrak etmiştir.
Onun, on iki oğlu da birer âlim olarak yine bu muhitte yetişmişlerdir.

Şeyh Muhammed, bir gün derin bir cezbeye kapılarak söylediği kudsî kasidede «Ya Hazinî» diye muhatap olduğu ilham üzerine o günden sonra Şeyhü’l-Hazin olarak tanınmaya başlamıştır.
Muhitinde ve adının zikredildiği kitaplarda Şeyh Muhammed el-Fersâfî, ayrıca Şeyh Muhammed el-Hazin diye anılmaktadır.
İlâhi aşka dair kasidelerinden başka Onun Hz. Peygamber (sav)’e «GAYÂTܒL-HAYRÂT» adı altında manzum olarak yazıp hediye ettiği ön üç kıta salevâtı şerifeleri vardır.
Bu salevât, doğuda geniş bir muhitte namazlardan sonra okunmaktadır.

Doğduğu Fersaf köyünde, h. 1309/m. 1892 yılında vefat eden Şeyh Muhammed el-Hazîn, köyün yukarısında önceden gösterdiği yere defnedilmiştir.
Henüz hayattayken burayı işaret ederek :
«Beni buraya defin ediniz, Çünkü Halid bin Velîd Hazretleri Siirt’i fethettiği sırada çadırını buraya kurmuştur» der idi.
Nitekim, vefatından bir yıl sonra, üzerine yapılan türbenin inşaatı sırasında temel hafriyatında kıvırcık saçlı bir şehid ile ona ait yay ve oklar bulunmuştur.

Birçok kerametleri olan Şeyh Muhammed el-Hazîn’in soyundan birçok değerli âlim yetişmiştir.
Başta oğullarından Şeyh Fahreddin, Şeyh Muhiddin, Şeyh Abdullah, Şeyh Şerafeddin ve Şeyh Alâaddin Efendiler olmak üzere bütün çocukları ve günümüzde yaşayan torunları onun ilim ve irfanına layıkıyla veraset etmişlerdir.
Bunlardan bilhassa, Şeyh Zeynelabidin, Şeyh Muhammed Musa Kâzım ve Şeyh Takyeddin Efendiler, insanlara daima zühd ve takvâ yolunu göstermiş, birçok talebe yetiştirmiş ve ehl-i Sünnet velcemaat itikadı anlatmaya çalışmışlardır.

Şeyh Muhammed el-Hazîn Hazretlerinin mahdumlarından Şeyh Şerafeddin Efendi Hazretleri, birinci dünya harbi sırasında maiyetindeki üç bin kişilik milis mücahit kuvvetlerle Ruslara karşı verdiği cihadda büyük bir üstünlük göstermiştir. Bu sayede Rusların Bitlis’i geçmeleri engellenmiştir.

Risale-i Nur enstitüsü
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen nur-ye »

40. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : SALAVÂTÜ'L- KÛBRÂ
MeLâMî PîRimiz MUHAMMED NURU'L- ARABÎ kaddasALLAHu sırrahu'ya aittir..


صَلَوَاتُ الْكُبْرٰى

Resim

أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا رَسُولَ اللّٰهِ
Resim--- Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ ResûlALLAH!
Sana olsun salât ve selâm, ey ALLAH'ın Resûlü!.


اَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا حَبِيبَاللّٰه
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ HabibALLAH!
Sana olsun salât ve selâm, ey ALLAH'ın Habîbi, Sevgilisi!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا نَبِيَ اللّٰهِ
Resim--- Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ NebîyyALLAH
Sana olsun salât ve selâm, ey ALLAH'ın Nebîsi!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا هَاشِمِيِّ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Haşemîyyî!
Sana olsun salât ve selâm, ey soyu Hâşim olan!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا قُرَيْشِيِّ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Kureyşîyyî!
Sana olsun salât ve selâm, ey kendi Kureyş'li olan!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَكِّيِّ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Mekkîyyî!
Sana olsun salât ve selâm, ey Mekke'de doğan Mekke'li olan!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَدَنِيِّ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Medenîyyî!
Sana olsun salât ve selâm, ey pâk ruhu Medîne'de kabzolunan Medineli!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مُصْطَفٰى
Resim--- Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Mustafâ!
Sana olsun salât ve selâm, ey kendi güzîde adı Mustafâ olan elenip de seçilen!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مُجْتَبٰى
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Müctebâ!
Sana olsun salât ve selâm, ey seçilmiş olan, müctebâ!.


اَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مُذَكّٰى
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Müzekkâ!
Sana olsun salât ve selâm, ey ilm-u ferâset sahibi, pâk edilmiş zekî Muzekkâ!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مُعَلّٰى
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Muallâ!
Sana olsun salât ve selâm, ey makamı yüceltilmiş, yüksek ve âli makam ve rütbes sahibi kılınan Muallâ!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مُحَمَّدُ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ MUHAMMED!
Sana olsun salât ve selâm, ey bihakkın sonsuz keRRe övülmüş-övdürülmüş, MuhaMMed!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا أَحْمَدُ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ AHMED!
Sana olsun salât ve selâm, ey kendidir övgüye lâyık, Teklikte zâtına mahsus hamdediş NOKTAmız Ahmed!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا بَاقِيَ الرَّحْمَةِ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Bâkiyye'r- Rahmet!
Sana olsun salât ve selâm, ey rahmetî verdirecek, Rahmetin bekâ menbağı Rahmetenli’l- âlemîn!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا شَافِعَ الاُمَّةِ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Şâfia'l- ÜMMet!
Sana olsun salât ve selâm, ey ümmete şefâat etemkte/edecek olan TEK Şe’EN NOKtamız!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا خَاتَمَ النَّبِيِّنَ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Hateme'n- Nebîyyîn!
Sana olsun salât ve selâm, ey nebîlerin Hâtimesi, Bilelik NÛRunu TAMMlayan-TÜMMleyen!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا سَيِّدَالْأوَّلِينَ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Seyyide’l- Evvelîn
Sana olsun salât ve selâm, ey evvel olanların ve el EVVEL ALLAH celle celâluhu Seyyidi!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا سَيِّدَ الآخِرِينَ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Seyyide’l- Âhirîn!
Sana olsun salât ve selâm, ey âhir olanların ve el Âhir ALLAH celle celâluhu Seyyidi!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ التّاَجِ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Sâhibe’t- Tâc!
Sana olsun salât ve selâm, ey o tâcı/Tevhid Tâcını giyecek/giydirecek olan Sahibi olan!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ الْكَوْثَرِ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Sâhibe’l- Kevser!
Sana olsun salât ve selâm, ey Kevserin başına geçecek olan Kevser’in el ÂN Sahibi!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا صَاحِبَ النِّظَامِ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Sâhibe’n- Nizâm
Sana olsun salât ve selâm, ey Nizâm’ın Sâhibi, gerçek düzenin sahibi, HABBesi olan!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا عَرَبِيِّ الْاُمِّيِّ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Arabiyye’l- Ümmüyyî!
Sana olsun salât ve selâm, ey A’M’adan haber getiren ÜMMî, zâhirinde bir Arabî gözüken!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا خَاتَمَ الْمُرْسَلِينَ وَ النَّبِييِّنَ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Hateme’l- Mürselîn ve’n- Nebîyyîn!
Sana olsun salât ve selâm, ey Resûllerin ve Nebîlerin Hâtimesi, TaMMlayan-TüMMleyeni!. ZeRResi-KüRResi!..


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا رَحْمَتً لِلْعَالَمِينَ
Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Rahmeten li’l- âlemîn!
Sana olsun salât ve selâm, ey Âlemlere Rahmet olan!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا هَادِيَ الْمُضِلِّينَ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Hâdiye’l- Mudıllîn!
Sana olsun salât ve selâm, ey delâlete düşenlere/düşürenlere, idlâl edici, yoldan çıkaracı, eğri yola teşvik edicilerin Hüdâya çıkış Kapısı Hidâyet!.


أَلصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا شَفِيعَ الْمُذْنِبِينَ
Resim---Es Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Şefîa’l- Müznibîn!
Salât ve selâm sanadır, ey günahkârlara Şefâatçi olan!.

Resim
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mü'minîn!
RaBBim, sen salât ediver, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir mü’minlerin!.
…
…
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُرْسَلِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mürselîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir Resûllerin!.
…

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْعَالَمِينَ
ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Âlemîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir Âlemlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ عَابِدِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Âbidîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir Sana İbadet edenlerin!.

…
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ قَائِمِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Kâimîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e O, Efendisidir kıyâma duranların


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الرَّاكِعِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’r- Râkiîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir rükû’ya eğilenlerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ اللسَّاجِدِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Sâcidîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir secdeye kapananların!.
…

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الزَّاهِدِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’z- Zâhidîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir dünyadan ele çeken zâhidlerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْخَالِقِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- hâlikîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir yaratılmışların-mahlukatın!.
…

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الرَّائِفِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’r- Râifîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir merhametlilerin, ref’etlilerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الشَّافِعِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Şâfiîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir Şefâatçilerin, şifâvericilerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ القَانِعِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Kâniîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir kanâatkârların!..

…
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الحَاكِمِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Hâkîmîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir Hükümfermâların. ve de el Hâkîm ALLAH celle celâluhunun hükmünü uygulamakta Uyulan Efendisidir O!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ التَّابِعِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’t- Tâbiîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir ALLAH'a tâbi olanların!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الرَّاقِبِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Râkibîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir pusu kurup gözetleyenlerin-kontrol edenlerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْغَابِرِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Gâbirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir gelceğin, istikbalin, Kalanın!.
…

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْغَائِرِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Gâirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir MuhaMMedî Gayretkeşlerin!.
…

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْغَائِمِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Gâimîn!
RaBBim- sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir bulut gibi çökenlerin!. Yağmura/Rahmete/SUya hasretlerin!.
…

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْقَانِتِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Kânitîn
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir sürekli kunut ve duâ sahibi takvâ ehlinin!


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْغَوَّاصِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Gâvvasîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir çok gayretli ve çalışkan, mânâ denizine dalıp inciler çıkaranların!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الذَّاكِرِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyid’i-z Zâkirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir hep zikredenlerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الظَّاهِرِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’z- Zâhirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir zâhir, görünen her şeyin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الطَّاهِرِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’t- Tâhirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir tâhir, tertemiz-pâk olan her şeyin!


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ السَّالِكِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’s- Sâlikîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir doğru yolun/Sırat-ı Mutakîmin hakk yolcularının!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الصَّادِقِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’s- Sâdikîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir sözü özü dosdoğru olanların!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الصَّائِنِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’s- Sâinîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir doğruyu bulanların ve sıyanet edip koruyanların!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الصَّابِرِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’s- Sâbirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir sabrı kuşananların!.


…اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الشَّاكِرِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’ş- Şâkirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir şükrü zikr edinenlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ السَّابِحِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’s- Sâbihîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir tesbihfeşânların, tesbîhi dilden düşürmeyenlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْحَافِظِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Hâfizîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir hıfzedenlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الحَامِدِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Hâmîdîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir hamdedenlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ النَّاصِرِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Nâsirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir; nusret eden, zafer veren, yardımcıların!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْفَاضِلِينَ
Resim--- ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Fâzilîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir fazl'la dolu olan, Fazilet sâhibi, üstün seçilmişerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الشَّفِيعِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Şefiîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir şefâatçilerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْخَاشِعِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Hâşiîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir; alçak gönülle Rabb’ısaına boyun eğip huşu’ sahibi olanların!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ النَّادِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Nâdiîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir; Hakka ve Hayra nidâ eden, haykıran, çağıranların!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْوَاعِظِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Vâizîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir, va'z ve nasîhat edenlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَالْوَاهِبِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l-Vâhibîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir; hibeedip, bağışlayıp ihsânda bulunanların!. …


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْوَارِثِينَ
ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Vârisîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir vârislerin!. Hakkın mülkünü ve ilmini Hakkta ve ahyrda kullanabilen MuhaMMedî Vârislerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ أَوَّلِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Evvelîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir geçmişin-evvelik ilk NÛru!.
…
…
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْآخِرِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Âhirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir sonrakilerin-son NÛRudu Mâsivâ Âleminde!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الأوْدَعِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Evda'în!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir geride bırakılanların!. Vedâ edilenlerin sevgililerin..…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الأسْهَرِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Esherîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir geceleri uyanık olanların!. Seher Kuşlarının!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الأكْرَمِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Ekremîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir en keremlilerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الأحْيَبِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Ahyebîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir; ömrünü hebâ etmiş inleyenlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الأشْجَعِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Eşce'în!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir yiğitlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الأنْوَرِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Enverîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir nuru pâk olanların!. Akılları NÛRlanıp N-AKLe ulanların..…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُجَاهِدِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mücâhidîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir mücâhidlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُرَابِطِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Murâbitîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir murâbıtların!. Kalbini Allah'a bağlayanların.. Düşmanla karşılaşılacak yerlerde gözetip nöbet bekleyenlerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُتَّقِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Müttakîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir müttakilerin!. Nefsini/Kendini Hakktan-Hayrdan başkasından koruyan Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm-i takvâların!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُكَرَّمِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mükerremîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir kerem verilmişlerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُرْشِدِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mürşidîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir rüşd yolunu bulduranların MuhaMMedî RüŞDe ERdirmede Hasbî Hizmet eden MuhaMMedî Mürşidlerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُشْفِقِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Müşfikîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir şefkati kuşananların!. Şefkatle severek acıyan merhametlilerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُحْسِنِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Muhsinîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir ihsânla davrananların!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُوَاقِعِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Muvakiîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, vuku’ buluşların-olayların OLuş Mazharı Oyun AYNası!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُعَالِقِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- mualikîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, muallakta bekleyen Alâka Sahnesine yaklaşan soyut-somut Oluşların devrÂNda Zâhir-Bâtın iyelik Yaşayışı SENliğini NÛR-u MîMinde Sahib OLan Efendimiz Huu!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمَسَاكِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mesâkîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, ÖZündeki Sonsuz Sükunet ULAŞmış miskinleşmiş ÖREN yerleri- yurtları gibi Saff MuhaMMedîlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُتَصَدِّقِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mutesaddikîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir tasadduk edenlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُتَطَهِّرِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mütatahhirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir temizlenenlerin/temizleyicilerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمَحْمُودِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mahmûdîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir medhe lâyık, öğülmüş, medh ü senâ olunmuşların!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمَخْلُوقِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mahlûkîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir mahlukâtın-halk edilenlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمَرْزُوقِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidel Merzûkîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir rızıklandırılanların!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُنْذِرِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Munzirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir uyaranların!. Olacak bir şeyi haber vererek korkutan, akibetin kötülüğünü bildirenlerin!.

…
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُبَشِّرِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- Mübeşşirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir müjde verenlerin!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الْمُسْتَغْفِرِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’l- müstagfirîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir istiğfâr edenlerin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ سَيِّدَ الشَّافِينَ الْمُشْرِكِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Seyyidi’ş- Şâfiine’l- Müşrikîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, Efendisidir, şirk hastalarına şifâ olanların!.…

Resim
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli RaBBi’l- âlemîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O ki, Resûlüdür âlemlerin RaBBinin!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ اَكْرَمَ الْخَلْقِ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Ekremi’l- Halki!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür, halkın-yaratılmışların en keremilisi, en kerimi!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْمُرْتَضٰى
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- Mürtezâ!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür, razı olunan Nebîlerin Efendisi!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْاُمُّيِّ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- Ümmiyyî!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür, Ümmî Nebîlerden!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ التُّقٰى
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- tukâ!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür, takvayı kuşanan nebîlerden!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الزَّكَا
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’z- Zekâ!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür, pâklanan/pâklayan Nebîlerden!.…

…
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْخَوَاصِي
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- Havâsî!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür havâs bir nebî!. Mertebeleri makbul ve muteber Hâsların Seyyidi!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْمُزَكّٰى
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- müzekkâ
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür tezkiye edilmiş, temizlenmiş, pâk edilmiş bir nebî!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْمَدَنِيِّ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- Medeniyyî!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür Medine’li bir nebî!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْهَاشِمِىِّ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- Haşemiyyî!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür Haşim soyundan bir nebî!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْقُرَيْشِيِّ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- Kureyşiyyî!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür Kureyş'ten bir nebî!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْأبْطَحِيِّ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- Ebtahiyyî!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür Ebtahî/li bir nebî!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ التِّهَامِيِّ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- Tihâmmiyyî!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O ki, Resûlüdür Tihâmeli bir nebî!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْحِجَازِيِّ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- Hicâziyyî!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür Hicâzlı bir nebî!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْعَرَبِيِّ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- Arabiyyî!.
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür Arabî bir nebî!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الصَّادِقِ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- sadıkîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür, sözü özü sâdık bir nebî!.…


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ رَسُولُ سَيِّدَ النَّبِيِّ الْمُتَّقِى
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin Resûli Seyyidi’n- Nebîyyi’l- muttâkîn!
RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, o ki Resûlüdür takvâyı kuşanmış bir nebî!..

Resim
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الشَّمْسِ اِذَا أصْبَحَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma'a’ş- şemsi izâ esbâhat!.
Ey RaBBim, güneşin sabahki doğuşuyla birlikte sen MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الشَّمْسِ اِذَا طَلَعَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma’a’ş- şemsi izâ talâ'at!.
Ey RaBBim, güneşin çıkışıyla birlikte sen MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الشَّمْسِ اِذَا انْفَجَرَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma’a’ş- şemsi izenfeceret!.
Ey RaBBim, güneşin şafağıyla-fecrle-tan yerinin ağarmas. birlikte sen MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الشَّمْسِ اِذَا انْشَقَّتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma’a’ş- şemsi izenşâkkat!.
Ey RaBBim, güneşin fecriyle birlikte sen MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الشَّمْسِ اِذَا غَرَبَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma’a’ş- şemsi izâ garabet!.
Ey RaBBim, güneşin batışıyla birlikte sen MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الشَّمْسِ اِذَا سُجِّرَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma’a’ş- şemsi izâ succiret!.
Ey RaBBim, güneşin kabartıldığında sen MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الشَّمْسِ اِذَا كُوِّرَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma’a’ş- şemsi izâ küvviret!.
Ey RaBBim, güneş pırıldadığında sen MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الشَّمْسِ اِذَا اَخْرَجَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma’a’ş- şemsi izâ ahrecet!.
Ey RaBBim, güneş çıkarıldığına sen MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الشَّمْسِ اِذَا حُصِبَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma’a’ş- şemsi izâ husibet!.
Ey RaBBim, güneş geçip gittiğinde sen MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


Resim
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ كَوَاكِبُ انْتَثَرَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin kevâkibünteseret!.
Ey RaBBim, sen salât ediver MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e ki O, yıldızlar döküldüğü vakit!.

Resim
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ السَّمَائِ اِذَنْ شَقَّتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma'assemâi izen şâkkat!.
Ey RaBBim, göğün inşikâkıyla, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ السَّمَائِ اِذَا كُوِّرَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma'assemâi izâ kuvviret!.
Ey RaBBim, Gökyüzü yarıldığı zaman, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ السَّمَائِ اِذَا كُشِطَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma'assemâi izâ küşitat!.
Ey RaBBim, göğün sıyrılıp kaldırılmasıyla, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ السَّمَائِ اِذَا سُيِّرَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ma'assemâi izâ süyyiret!.
Ey RaBBim, göğün yürütülmesiyle, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الْأرْضِ اِذَا دُكَّتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâl arzı izâ dükket!.
Ey RaBBim, yeryüzü çarpılıp darmadağın edildiğinde, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الْوُحُوشُ اِذَا حُشِرَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâl vühûşi izâ huşiret!.
Ey RaBBim, vahşi hayvanlar toplandığında, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الْقُبُرُ اِذَا بُعْثِرَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâl kubûri izâ bü'sîret!.
Ey RaBBim, kabirler deşildiğinde, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الصُّدُورُ اِذَا عُطِّلَتْ
ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâs suduri izâ uttilet!.
Ey RaBBim, göğüstekiler salıverildiğinde, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الْكُتُبُ اِذَا قُرِئَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâl kûtübi izâ kuriet!.
Ey RaBBim, kitablar okunduğunda, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.



اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الْحَسَنَاتِ اِذَا اُشْهِرَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâl haseneti izâ üşhiret!.
Ey RaBBim, hasenâtlar ortaya döküldüğünde, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ السَّيِّئَاتِ اِذَا بُدِّلَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâsseyyiâti izâ buddilet!.
Ey RaBBim, seyyiâtlar tebdîl edildiğinde, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الْجَنَّتِ اِذَا اُزْلِفَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâl cenneti izâ uzlifet!.
Ey RaBBim, cennet yaklaştırıldığında, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الدَّرَجَاتُ اِذَا رُفِعَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâd derecâti izâ rufiat!.
Ey RaBBim, dereceler yükseltildiğinde, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الدَّرَجَاتُ اِذَا قُضِيَتْ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâd derecâti izâ kudiyet!.
Ey RaBBim, dereceler takdîr edildiğinde, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ اللَّيْلُ اِذَا يَغْشَاهَا
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maâlleyli izâ yağşâhâ!.
Ey RaBBim, gece bürüdüğünde, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ النَّهَارُ اِذَا جَلَّاهَا
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin maân nehâri izâ cellâhâ!.
Ey RaBBim, gün ağardığında, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ مَعَ الْكُنُوزُ وَ الْاِشَاعَهَا
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin mâal künûzi vel işâe!.
Ey RaBBim, yerin hazineleri çıkarılıp yayıldığında, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.

Resim
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ سَخٰى وَ التَّرْمَا
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi seha vettermâ!.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ قَطْرِ الْأنْهَارِ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi katril enhâri!.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ اللَّيْلَ وَ التَّرْمَا
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi leyli vettermâ

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ الشَّجَرِ اَوْرَاقَهَا
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadediş şeceri evrâkihâ!.
Ey RaBBim, ağaçlar ve yaprakları adedince, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ النَّبَاتُ وَ أَثْمَارُهَا
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi’n- Nebâti ve esmârihâ!.
Ey RaBBim, bitkiler ve meyveleri adedince, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ الشُّهُورُ وَ اَزْمَانُهَا
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadediş şühûri ve ezmânuhâ!.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ الطُّيُورُ وَ رِيشُهَا
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedit tuyuri verişihâ!.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ الْبَرُّ وَ الْبَحْرُ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi’l- berri ve’l- bahri
Ey RaBBim, karalar ve denizler adedince MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem'e salât ediver!.
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ الْجِنِّ وَ الْاِنْسِ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi’l- cinni ve’l- insî!.
Ey RaBBim, cinler ve insanlar adedince, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ مَنْ صَلّٰى علَيْهِ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi men salla aleyhi!.
Ey RaBBim, kendisine salât edenler adedince, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ الْجَنُبِ وَ الشِّمَالِ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi’l- cenûbi ve’ş- şimâli!.
Ey RaBBim, güney ve kuzey adedince, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ الْحَجَرِ وَ الْمَدَرِ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi’l- haceri ve’l- medâri!.
Ey RaBBim, taşlar ve çamurlar adedince, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ الْخَلْقِ فِى الْبَحْرِ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi’l- halki fi’l- bahri!.
Ey RaBBim, denizlerdeki mahlûkât adedince, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ الْخَلْقِ فِى الْبَرِّ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi’l- halki fi’l- berri!.
Ey RaBBim, karalardaki mahlûkât adedince, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ الْوَرَقِ فِى الْاَشْجَارِ
Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin biadedi’l- varâki fi’l- eşcâri!.
Ey RaBBim, ağaçlardaki yapraklar adedince, MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ediver!.


اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى آلِ مُحَمَّدٍ وَ بَارِكْ وَ سَلِّمْ عَلَيْهِ
وَ صَلّ عَلٰى جَمِيعَ الْاَنْبِيَائِ وَ المُرْسَلِينَ

Resim---ALLAHümme salli alâ MuhaMMedin ve alâ âli MuhaMMedin ve bârik!.
ve sellim aleyhi ve salli alâ cemîa'l-Enbiyâ'i vel mürselîn!.
Ey RaBBim, Sen MuhaMMed (salALLAHu aleyhi ve sellem)'e, onun âline salât ediver!. Ona selâmlar ediver!.
O'nu mübârek ediver!. Bütün nebîlere ve resûllere de salât ediver!.


وَالْحَمْدُلِلّٰهِ رَبِّلْعَالَمِينَ ...
Velhamdülillahi RaBBil âlemîn!.
İşte o hamd ki âlemlerin RaBBi ALLAH'a mahsustur.

Âmin yâ Muîn!. Yâ Latîf!. Yâ Kerîm!. Yâ Rahîm!. Yâ Rahmân!.
Yâ Hannân!. Yâ Mennân!. Yâ Deyyân!. Yâ Furkân!.
Yâ Sultân!. Yâ ALLAH Celle Celâlehuuuu!..

Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen nur-ye »

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---Ve ma erselnake illa rahmetel lil âlemin.:(Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.
(ENBİYÂ 21/107)

ResimResim'' Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammediyyeti) ve
Nebiyyike (Mahmudiyyeti) , ve
Rasûlike (Ahmediyyeti) ve
Nebiyyi’l-Ummiyyi (Habîbiyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sahbihi ve ummetihi... ''Resim

''(Muhammedi Tasavvuf : 1.4. İnsan Kimdir? Akıl nedir?)
Aziz kardeşim,
Raûfun Rahîm olan (Tevbe 9/128 bkz.) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Muhammed ism-i şerîfi Kur’ân-ı Kerîm’de 4 yerde geçer:
Al-i İmrân 3/144; Ahzâb 33/40; Muhammed 47/2; Feth 48/29 âyeti celilelerinde...
Hâşâ tesadüfen 4 kere geçti sanma!...

Şeriât-ı Muhammedîyye
Tarikat-ı Muhammedîyye
Mârifet-i Muhammedîyye
Hakikat-ı Muhammedîyye

Muhammedîyyet: Kapsayıcı bir zarftır. Ve tümüne câmi’dir. Diğer 3 hâl makamı birbirini kapsayıcı şekilde Muhammedîyyet içindedir.
Mahmudîyyet: Muhammedîyyetin kapsadığı ve Ahmedîyyet ve Habibîyyeti ise kapsayandır.
Ahmedîyyet: Muhammedîyyet ve Mahmudîyyetin kapsadığı ve Habibîyyeti ise kapsayandır.
Habibîyyet: Muhammedîyyet, Mahmudîyyet ve Ahmedîyyetin kapsadığı AKDES PRİZİ...''


http://www.muhammedinur.com/forum/viewt ... 99&t=10108
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizi salâvâtlarla, tevhidlerle selâmlarken, aklımda bir görevim diye çırpınmakta idi. Askerlerin yanındaki demir parmaklıkların içerisine bakabilmek için elimden geleni yapıyordum. Ancak sadece bir karanlık görebiliyordum. Etrafıma baktığımda insanlar, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin orda bulunan demir parmaklıklar ile duvarları öpüyor, mesh ediyor. Sevgilerini sunuyorlardı. Ancak Sevgi Salâvâtlar ve Tehhidlerle sunulmalı ve edeb selâmıyla da süslenmesi gerektiğini düşünüyordum. Ben öpmemeyi seçtim. Çünkü Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz zamanından kalan bir şey yoktu. Sadece Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin kendisi var idi o da, çok korunaklı bir duvar örtüsü ile altında da tunçtan dökülmüş bir zırh ile üstünde de yeşil türbe ile son derece korunaklı bir halde bulunduğunu biliyordum. Bakınız...

Selçuklu Şam-Halep Atabegi Sultan Nureddin Mahmud Zengi (11146-1174), bir gece teheccüd namazı kıldıktan sonra rüyâsında Resûlullah efendimizi (sallallahu aleyhi ve sellem) gördü.
Peygamber Efendimiz, ona iki esmer adamı gösterip: “Bunların icâbına bak” buyurdu. İki kere uyandı, abdest alıp uyudu.

Bu hal üç kere tekrar edince, rüyânın sahih olduğunu anladı. Kendi gibi salih olan vezirini çağırdı.
Sultan ve vezir, 20 yiğit atlı ve çok altın ile geceleyin Şam’dan Medine’ye gittiler.
Resûlullah’ın Mescidinde namaz kıldıktan sonra vezir, “Sultan Resûlullah’ın mübârek ravzasını ziyârete ve bütün Medine halkına sadaka vermeye geldi. Şehirde ne kadar insan varsa, yazılıp birer birer gelsin, Sultanın elinden sadaka alsın!.” dedi.

Bütün halk gelip aldı. Rüyâda gördüğü kimseleri bunların arasında bulamadı.Sadaka almamış kimse var mı, bakın” diye defalarca haber verildi. Nihayet “İki mağribli kaldı.

Onlar hep ibâdette olup arada bir sadaka verirler ve mübârek zâtların kabirlerini ziyâret için çıkarlar” denildi. Hemen onları getirtti. Onların rüyâda gördüğü kimseler olduklarını görünce sevindi. “Kimsiniz?” buyurdu.
“Mağribliyiz hacca geldik, bu yıl burada misafir olduk!” demeleri üzerine kaldıkları hücreyi tekrar tekrar araştırdı ve bir hasırın altında Resûlullah’ın mübârek kabr-i saadetlerine yakın yere kadar kazılmış bir tünel bulundu.
Bu iki herife çok sopa vurup konuşturulunca: “Biz Rum kâfirlerin deniz kralımız bize çok para verip, Mağribîler kıyafetine girip sizin peygamberinizi yeraltından bir yol kazarak alıp Rum diyârına götürmemizi emretti. Biz de kimse anlamasın diye her gece küçük bir torba dolusu toprak kazıp, sabahleyin ziyâret bahânesiyle şehrin dışına gidip tenha bir yere dökerdik.

Tünelde Peygamberin kabrine iyice yaklaştığımız gece, gök gürültüsü ve şimşekler öyle bir sarsıntı meydana getirdi ki, sanki dağlar yerinden oynadı. O gece öyle korktuk ki, tünel hattâ tüm şehir başımıza yıkılıyor sandık. Sabahleyin de sizin geldiğinizi öğrendik.” dediler. Sultan bunları idâm etti. Bu saadetli hizmet kendine nasib olduğu için çok sevindi, imanı kuvvetlendi, çok çok ağladı. Sonra Mahmud Ravza-i Mutahhara’nı etrafını duvar yapmak üzere kazınca su çıktı.
Daha derin kazdırdı. Çok bakır eritip temele su döküldü. Zülkarneyn seddi gibi madenden yekpâre bir hisar oldu. (alıntı)


Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizi selâmlarken anlatamayacağım güzellikte bir koku hissettim. O kadar hoş ve mânâ dolu ki, yer yüzünde öyle bir koku olduğunu düşünmüyorum. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin miski amberden de misk kokusunu duymak nasib oldu. Daha sonra içeriye girerek şükür namazı, kaza namazları ile birlikte Muhammed Sıddık Hocamın Salâvât kitabındaki tüm salâvâtları okudum. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin buyurduğu: “Benim evim ile benim minberimin arasında, cennet bahçelerinden bir bahçe vardır.” (Ahmet ibn Hanbel: Müsned) belirttiği yerde ilk gün çok kalabalık olması nedeniyle namaz kılamadım. Etrafa bakınıp salâvât çekerken sanki bir gül bahçesi gibi gördüm. Bir safa baktığınızda kimi “Allahuekber!” diyor elini bırakarak namaz kılıyor, kimi Her “Allahuekber!” de tekbir alıyor, kimi elini göğüs hizasında bağlıyor, kimi beyaz, kimi siyah, kimi sarı. Kimi sarıklı allı yeşilli, kimisi beyaz kefen rengi.
“Yâ Rabbî şükürler sana! Yâ Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz seni sevenler saf hâlleriyle gelmiş, yüreklerini sana sunuyorlar!” dedim gönlümden.
Çok yüce bir yer Medine. Medine bir şehir mânâsı Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin olması. ilk gün bitti. Geç saatlerde otele döndük. saat gece 02:00 gibi tekrar Mescidi Nebevî’ye geldik. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz Mescidinde cenneti târif ettiği yerde namaz kılmak için can atıyorduk...
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Medine de aynı odayı paylaştığımız 20 yaşında Bayram, 37 yaşında Halis, 42 yaşında ben ve 68 yaşında Ahmet Amcayla tam bir hâl içindeydik. Hepsi birbirinden güzel bu insanlarla tanışmak zevkti benim için. Bir günde hepsiyle arkadaş olduk. İkinci gün gece saat 14:00 de Mescidi Nebevî’ye giderken arkadaşlara: "Bir Sebilillah Havuzu oluşturalım!" dedim. Hepsi çok sevindi ve umre boyunca Sebilillah Havuzumuz oluştu şükür.
“Tüm yapılan hayrlar hasenâtlar, hizmetler, selâmlar, sohbetlerden oluşacak sevâblar havuzda toplanacak!” dedim. “Daha sonra da Cidde Hava alanında bölüşeceğiz!” dedim. Hepsi güzel insanlar hemen kabul ettiler. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin gençliğinde:

PEYGAMBERİMİZ sallallahu aleyhi ve sellem'in HILFU'L-FUDÛL CEMİYETİNDE ÜYELİĞİ:

Uzun süren Ficâr Savaşı esnâsında Mekke'de âsâyiş bozulmuş, can ve mal güvenligi kalmamıştı. Özellikle dışarıdan mal getiren yabancıların malları yağmalanıyordu. Vâil oglu Âs, Mekke'ye gelen Yemen'li bir tâcirin bütün malını gasb etmiş, haksız olarak elinden alıştı. Yemen'li, Ebû Kubeys Dağına çıkarak uğradığı haksızlığa karşı, bütün kabîleleri yardıma çağırdı. Yemenlinin bu feryâdı üzerine Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in amcası Zübeyr, Kureyşin bütün ileri gelenlerini çağırdı. Hâşim ogulları, Zühre oğulları, Esed oğulları, Temim oğulları, Abdülluzza oğulları, Zübeyrin dâvetine icâbet ederek, Beni Temîm'den Cüd'ân oğlu Abdullah'ın evinde toplandılar."Mekke'de zulmü önlemeğe yerli-yabancı hiç kimseye karşı haksızlık ettirmemeğe" karar verdiler. Haksızlığa uğrayan kimselere yardım edeceklerine yemin ettiler. Yemenlinin hakkını Âs'tan alıp geri verdiler. Mekke'de âsâyişi yoluna koydular. Vaktiyle, Cürhümîler zamanında Fadl b. Hâris,, Fudayl b. Vedâa ve Mufaddal b. Fedâle isimlerinde üç kabîle başkanı, kabîleleri ile toplanarak, Mekke'de zulme meydan vermeyeceğiz, zayıfların hakkını adâlet üzere alacağız"(38) diye yemin etmişlerdi. Onların bu yeminlerine "Hilfu'l-fudûl" (Fadılllar yemini) denilmişti. Cüd'ân oglu Abdullah'ın evinde ayni konuda yapılan yemine de bu sebeble "Hilfu'l-fudûl" denildi. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) 20 yaşında iken bu toplantıda amcaları ile beraber üye olarak bulundu. Bu cemiyetin çalışmalarından son derece memnun kaldığını Peygamberliğinden sonra: "Islâm'da da böyle bir cemiyete çağrılsam, yine icâbet ederim!" sözleriyle ifâde etmiştir.

(39) (34) Bkz. et-Tirmizi, es-Sünen, 5/590-591 (Hadis No: 3620); Ibn Hişâm, 1/91-194; Ibnü'l-Esîr,a.g.e., 2/37 (35) et-Tirmizi, 5/588, (Hadis No:3617) (36) Târih-i Din-i Islâm, 2/33 (37) Ibn Hişâm, 1/198 (38) Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/41 (39) Ibn Hisâm 141-142; Tarih-i Din-i Islâm, 2/ 36; Tecrid Tercemesi, 7/101
bu üyelik beni çok etkilemişti. Halen İslam dini ortada yokken Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin ahlakı, anlayışı, düşüncesi hep sevgi ve adalet (sıdk ve adalet) üzerine olduğunu görüyoruz. Bizimki de bir zevk olsun diye Sebilillah Havuzu kurduk. Sonra da bunu birbirimizle yarışarak güzel bir hale bürüdük.

İkinci gün Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin huzurunda cennet olarak târif ettiği yere girerek namaz kıldım. Çok farklı bir alan. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin âşıklarının çok olduğu bir yer. Bir çok insana talebde bulunarak bana dua etmesini istedim. Koreli, Afrikalı, Asyalı, Arap, sayamayacağım kadar çok. Yüzüne bakıyordum kalben sıcaklık hissettiğim anda dua istiyordum. Allah Celle Celâlehu: "Duanız olmasa neye yarardınız" âyetini biliyordum o yüzden dua istiyordum. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin huzuru ayrı bir okul. Görerek ve gösterilerek yapılan bir uygulama. Çok garip insanları görüyor ve hâllerine şâhid oluyorsunuz. Sevgi her yere işlemiş. Sevilmek ana gâye olmuş. İnsanlar birbirine hata yapınca kızmıyor, ve bağırmıyor sadece gülümsüyor ve hoş görüyor. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin hoş görüsü Medine’ye sinmiş ve hayy olarak devâm etmekte olduğunu düşünüyorum. Medine’de salâvâtlarla namazlara çok önem vermeye çalıştık. Gece namazlarını kılarak, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin nidâsını duymaya çaba gösterdik. Ama gerek Şeyh Hazin ve gerekse Şair Nabi gibi âşıkların yüreklerini taşıyamadığımız için âcizâne ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin sesini duyamadım. Buna çok üzüldüm ama ne kadar çaba sarf edersen o kadar himmet alırsın diye söylendim kendime...
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahü teâlâya günah işlemeyen dil ile dua edin” buyurdu. Böyle bir dilin nasıl bulunacağı sual edilince, "Birbirinize dua edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir" buyurdu.
(Bu Hâdis-i Şerîf Tergibü’s- Salât kitabında geçmektedir. Kitabın yazarı Muhammed Bin Ahmed Zâhid, Hindistan’da 1234 de vefat etmiştir. Hanefi fıkıh âlimlerindendir. Tergib-üs-salat kitabı meşhurdur. Nuri Osmaniyye kütüphanesinde vardır.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz müminlerin birbirlerine yaptıkları duaları onları arkadan sarar, destekler.” buyurmuştur
(Ahmed, V, 183; Dârimî, Mukaddime, 23; Tabaranî, el-Mu’cemu’l-Kebir, V, 143 (No: 4890); İbnu Abdilberr, Beyani’l-İlm, I, 42; Beyhakî, Şuabu’l-İmân, VI, 66 (No:7514); Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, I, 138)


دعوة المسلم لأخيه بظهر الغيب مستجابة عند رأسه ملك موكل، كلما دعا لأخيه بخير، قال الملك الموكل به، آمين و لك بمثل..
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir müslümanın, bir din kardeşine gıyabında yaptığı Dua kabul olunur. Başında vazifeli bir melek vardır. Kardeşine hayır Dua’da bulunduğu vakit, bu melek: “Âmin!” der. Ve: “Senin için de bir misli olsun” der.”
(Ümmü Derda (ra)’dan; Müslim-Ebu Davud Tac c 5 s 210)


Hadisin Tirmizî’deki metninde değişiklik olup:

إن أسرع الدعاء إجابةً دعوة غائب لغائب..

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabına:“En çok kabul edilen dua, din kardeşin gıyabında yapılan duadır”
(Ebu Davud-Tirmizî: Tac c 5 s 211)


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bizzât kendisi de bize örnek olarak dua istemiştir:

Ömerü’l- Hattab radiyallahu anhu umre haccı yapmak üzere kendisinden müsaade almaya geldiğinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: (لا تنسانا يا أخي من دعائك) “Kardeşim bizi duandan unutma!” diye kendisinden dua istemiştir. Hz. Ömer der ki: (كلمة ما يسرني أن لي بها الدنيا) “Bu, bir sözdür ki, bedelinde dünya verilseydi, o kadar sevinmezdim” buyurur.
(Ebu Davud-Tirmizî: Tac c 5 s 211)


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir Müslümanın din kardeşinin arkasından ettiği hayır dua kabul olur. O dua edince, bir melek, “Âmin, kardeşin için istediğinin aynısı sana da verilsin” der.
(Müslim, Tirmizî, İbni Mâce)


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah ile arasında perde bulunmayan iki dua vardır. Biri mazlumun duası, diğeri de kişinin din kardeşinin gıyabında yaptığı duadır.”
(Taberanî)


MuhaMMedî Dua BİZ-BİRliğimizin önemini iyi Anlamak için bir kişinin DUAsı kabul olunduğunda enterkollekte-parelelden öte AYNen bağlılıktan dolayı HEPimizin duası kabul olunacağına işaret buyuran Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem düâ ederken:
“Allahümme innî es-elüke bi-hakkı’s- sâilîne aleyke!”
“Allahım! Senden isteyip de verdiğin kimselerin hâtırı-hakkı için Senden istiyorum!” derdi ve böyle düâ ediniz!” buyururdu.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Umre'de mübârek beldeleri ziyâret ederken, Kulihvani Canda Canın öğrettiği Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin sevgisi, saygısı ve edebiyle hareket etmeye çalıştım. Öğretilenin ne kadarını alabildiysem uygulamaya çalıştım. Çok güzellikler yaşattı ev sahibi Allah Celle Celâlihu ve Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem...
Sebililah Havuzunu doldurmaya başladık. Yaşlılar elle sürülen arabalarla Mescid-i Nebevîye gidiyordu. Halis arkadaşım birini, Bayram arkadaşım başka birini, ben de elimden geldiğince başka birini alıyorduk. Çukurlara çakılan arabaları çıkarıyorduk. Yolunu kaybetmiş, eşini kaybetmiş, saf ve muhammedî gönüllü hacı amcalar vardı onlara yardımcı oluyorduk. Medine çok güzel bir şehir. İbâdetin zahmeti yok Medine'de. Oteller çok yakın ve şehir olarak oldukça gelişmiş bir şehir. Mânâsı yoğun, kokusu Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimize has. Gece saat 2 civârı yine Mescid-i Nebevî'ye gidiyorduk. Mescid-i Nebevînin dış kapısından içeri girip de Bâb-ı Selâm kapısına doğru ilerlerken, bir genç selâm verdi. İstanbulluymuş umreye gelmiş. Genç derken 45-50 li yaşlarda. Hal hatır sordu. "Bu seher vakti dedi size bir güzellik yapayım!" Kabe'nin örtüsünden parça çıkardı ve ipliklerinden hepimize verdi. Ben de yine dua istedim. Dua müşterek dedi. İçeriye girdik. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin cennet olarak târif ettiği yerde tam askerlerin nöbet tuttuğu yerin önünde yer buldum. Bayram biraz geride, Halis çaprazımda yer buldu. Önce teheccüd namazı kıldık. Daha sonra kaza namazı kıldık. Salâvât-ı Kübrâ ile Şeyhü’l- Hazin Efendimizin salâvâtını okuyup Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizle sohbet edercesine dönüp dönüp bakarak okuyordum. İçeriden Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin kokusu burcu burcu kokmaktaydı. Sâdece önümde asker ve demir parmaklıklar vardı. Bu kadar yakındım. Salâvâtları okurken arkamdan biri beni dürttü. El işâretiyle nedir bu dercesine bir hareket yaptı. Ben de bana kızdığını sanıyordum. Elimi açarak Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizi göstererek: “Babiy Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem!” dedim. “Babam olur, ecdâdım olur Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz!” dedim. Yaşlı amca ağlamaya başladı. Malezyalıymış sanırım. Ben salâvâta devam ettim. gece 2 den sabah namazı kılınıncaya kadar yerimde durdum. Sabah namazı ve özellikle ezânlara hayrandım. Öyle güzel ezân okunuyor ki anlatamam. Özellikle Medine ve Mekke imamlarının Fâtiha okuyuşunda sanki içimden bir şey uçup gidiyordu. Bu zevkle sabah namazını kılıp yerimden kalktığımda Malezyalı amca ellerini bağlamış ayaktaydı. Elimi öpmek için eğildiğimde sadece muhabbet tokası yaptı. Şahdamardan şah damara. Sırtımdan kavrayarak bir insanı hayata döndürme için belden yukarı doğru çekerek yapılan sıkma hareketini yaptı. Gözleri parlıyordu o kadar mutlu olmuştu ki ben de aynı sevinçle “bana duâ eder misin?” dedim. Döndü ve duaya başladı. Hamd olsun. Halis de, Bayram da görüyordu bunları. Halis çıkınca diyor ki: "Havuza değil mi bunlar" diyordu bende “canı gönülden havuza!” diyordum. Çok büyük bir zevk aldım. Şunu orda öğrendim ki: “kendi eksikliklerimi görmeliyim. insanların noksanlarına bakmamalıyım!.” dedim.
Resim
Kullanıcı avatarı
mim ile nun
Üye
Üye
Mesajlar: 48
Kayıt: 08 Kas 2012, 18:22

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen mim ile nun »

Allah gönlünüzü doyursun kabul eylesin ziyaretinizi inşaALLAH. çok güzel anlatmışsınız neşeniz bizide heycanlandırdı.
Muhabbet benliğin en mühim merhemidir ⊙
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Allah razı olsun. Neşemiz Muhammedi Neşe ile birlikte Muhammedi okul olan Muhammedinur un gözbebekleri Biz Bir İZ anlayışla hep birlikte yaşamış olarak kabul ederek, sizlerin gönül güzelliğiyle gördüklerimi acizane anlatmaya azmettim inşallah.

Sevgi ve dua ile...
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

ResimÜçüncü gün öğle vaktinden sonra arkadaşlara dedim ki: "gelin başka bir zevk yapalım!" Onlar Muhammedi gönüllü güzel kardeşlerim beni hiç kırmıyorlar hep beraberce istediğimizi yapıyorduk. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin Yeşil Türbesinin altına geldik. Salâvâtlarla Mescid-i Nebevîyi Zevk Tavafı yapalım dedim. Başladık tahminen bir bir buçuk saat kadar sürdü, çok zevk aldık. Şükrettim. Bu güzelliği gönlümüze düşüren Rabbimize, bu güzelliği yaşatan Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimize. Zevk Tavafını hiç kimseye anlatmadık. Çünkü insanlar “Mescid-i Nebevî, Kâbe mi de tavaf yaptınız?!.” diye bir başlarlar umre bitene kadar aynı muhabbetle devam ederler!” dedim. Bu yüzden yaptıklarımız aramızda kaldı. Yine seher vakti. Genç bir kardeş, yan tarafımda arapça bir şeyler söyleyerek öyle ağlıyor ki hıçkıra hıçkıra. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimize dönüyor elini açıyor söylüyor, söylüyor ağlıyor, söylüyor ağlıyor. Sonlara doğru dayanamadım sarıldım. “HAYYYY Allah razı olsun!” dedim. “Bana dua eder misin?” dedim. O güzel kardeşden de aldık duamızı. Bu günün kısmetini de koyduk “Havuz”a şükür. Mescid-i Nebevî yi salâvâtlarla dolaşırken bu kadar büyük olduğunu gördüm. Hayretler içinde kaldım. Gerçekten tam bir Yaşam Merkezi. İçerisinde dolaştım biraz. Baktım insanlar yatıyor, kalkıyor, ders çalışan öğrenciler var. Muhabbet eden insanlar var. Zemzem yanı başında. Biraz daha gerilere gittiğimde Hafız yetiştiren hocaları gördüm. Önlerinde 10 a yakın çocuklar var hepsi aynı anda Kur’ÂN-ı Kerimi okuyor hocaları da onları dinliyor ve hatalarını düzeltiyordu. Onların resimlerini çektim. Belki onlarca, çokça hoca ve talebeleri vardı çok güzeldi. Bir nevi hayat okulu, mana okulu gibiydi. Her yaştan, her milletten, her anlayıştan, gelerek Muhammedî Yaşam Okulu’nu oluşturmuşlardı.
Akşam üzeri namazdan önce Mescid-i Nebevî deyiz. Safların arasına uzunca naylan sofra seriyorlar. Üzerine hurma, tahin, ekmek, onlara has kahve ve çayla birlikte zemzemi de olan güzel bir sofra hazırlanıyordu. Bizi de dâvet ettiler. Biz oruç değildik ama oturmamızı istediler bizde oturduk. Herkesi dâvet ediyorlar, uygun olan yere oturuyorlardı. Ben Bayram ve Halis yanyana oturduk. Karşı çaprazımda iki amca vardı. Yaşlı beyaz sakallı güzel yüzlü iki amca. Ezân okunmak üzereydi bizim önümüzde yeterince yiyecek var ama biraz yan tarafta Kore ve Çin tarafından gelen insanlarla Afrikalıların olduğu yerde biraz az malzeme vardı. Ezan okununca bizimkilere birer tane verdim. Sonra tüm nevâleyi yan tarafa dağıttım. Ekmekten bir lokma aldık onu da dağıttım. Karşı çaprazımda duran amcalar gülüyordu. Önündekileri bana verdiler. Ben de tam arkamda duran saftaki insanlara tek tek dağıttım. Kalkarken teşekkür etmek için ellerine vardım. Sağ olsunlar gül yüzlü insanlar. Duâlarını sundular.
“Yâ Rabbî!. Şükürler olsun sana.
Yâ Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz!. Cennet bahçende yedirdin içirdin teşekkürler olsun sana!.” dedik. Huşû ile Akşam namazını kıldık şükür!..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Dua; ruhlarımızın lisanı. Ruhlarımızın Allah Celle Celalihuyla hem namazda, hem yaşamda, hem uykuda, hem ayık, hem işte, hem aşta, hem aile hem de Rasulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem Efendimizin gönlündeki yerimizin oluşmasında, anlaşma, konuşma lisanımız diye düşündüğüm için herkesten dua istiyordum. Halis ve Bayram da öğrendi bunu onlarda can ü gönülden dua istiyorlardı. 4. gün Sabah namazından sonra Cenneti Baki'ye gittik. Daha önce de anlatmış olduğum gibi Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin kokusu İZidir. Bu kokuyu Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin bulunduğu, yaşadığı, orada olduğu ortamda görmek insana haz veriyor. Kalben mutmainlik veriyor. Cennet-i Bâki de Hz. Fatıma Anamızı uzaktan gördüm. Halbuki yanına varıp dertleşmek, toprağına yüzümü sürmek, dua ve şefâat istemek. Hoş sohbetler etmek isterdim. Ancak askerler zincirle o kısmı kapatıp nöbet tuttuğu için yanına gidemedim. Uzaktan el sallayarak dualarımı okuyup Fatma Vâlidemize, hemen yanında yatan Hasan Efendimize ve yanlarında yatan ama ismini unuttuğun sahabe efendimize gönderdim. Gerçekten Hz. Fatima Vâlidemizin mezarındaki kokunun Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin Mescid-i Nebevideki kokusunun aynen olduğunu kalben tasdik ediyorum. Çok uzaktan duymadım ama daha sonraki anlatacaklarım buna şâhidliğini ortaya koyacaktır inşaallah...

Cenneti Baki, cennetten bir köşe her zerresi mübârek CANlarla dolu çok huzur ve sâkinlik içinde bir mezarlık. İnsan hemen oraya yatası geliyor ama kimin elinde. Allah Celle Celalihunun bir kaderi ve vermiş olduğu bir ömür ile nerede öleceğini bilememek var.
Cennet-i Bâki de Hz. Ali Efendimizin annesi Fatma Bint-i Esed annemizin başındayım. Ve yine hayranlık ve şaşkınlıkla Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin târif edilemez kokusu burcu burcu kokmakta. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin "annem" dediği o güzide Annemiz. O güzel, o merhametli o yiğit annemiz. Grup Hocası anlatmıştı. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizi Ebu Talip yanına alıp da "Muhammed'e (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ben bakacağım" diye evine götürünce. Hz. Fatma annemiz diyor ki: "Çok iyi yapmışsın. Kardeşinin yetimini getirmişsin. Çok sevindim." diyor ve Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizi yıkamak için başına su döküp de başına elini sürünce o muhteşem kokuyu bizzat kendisi de duyuyor. Evindeki bereketi bizzat görerek şükürler ediyor. Bende böyle güzel ve yiğit annemize dua sunmak, onunla sohbet etmek, ondan hayırlarla tekrar gelmem hususunda yardımcı olmasını dileyerek gönlümden geçen her şeylerle birlikte bana dua etmesini velev ki âhirette yardımcı olmasını diledim. HAYYYY Allah razı olsun Fatma Bint-i Esed Annemizden.

FATMA BİNT-İ ESED (R.A)
Hz. Ali'nin annesidir. Peygamberimiz(s.a.v.)'in amcası Ebu Talib'in hanımıdır. Kocası Ebu Talib amcasının oğludur. Annesi Hubey bint-i Herem olup Kureyş'lidir. Kendisinin soyu, Peygamberimizin (s.a.v) soyu ile Haşim'de birleşir. Ebu Talib'den Talib, Akîl, Ca'fer ve Ali adında dört oğlu ile Ümmü Hâni, Cümane, Rayta ve Esma adında dört kızı vardı.
Fatıma bint-i Esed (r.anha), Haşimoğulları kadınları içinde, Haşim erkek sulbünden ilk erkek çocuğu dünyaya getiren kadındır ve Halife anasıdır. Hz. Ali'ye Ali ismini Peygamberimiz (s.a.v.) koymuştur, annesi Fatıma ise Esed (Haydar) ismini koymuştur. Fatıma bint-i Esed (r.anha) ilk sıralarda müslüman olmuş, Medine'ye Peygamberimizin (s.a.v.) yanına Hicret etmiştir.
Peygamberimizin dedesi vefat ettikten sonra sekiz yaşından itibaren amcası Ebu Talib'in himayesinde hayatını devam ettirmeye başladı. Karısı Fatıma da ona annelik yaptı. Gerek Ebu Talib gerekse yengesi ona baba ve annelik yaptılar. Yetimlik acısını tattırmadılar. Her ikisi de son derece şefkatli, merhametli, müşfik ve âlicenap idiler. Öyle ki kendi çocuklarından önce onu doyurup gözetirlerdi. Her konuda onu çocuklarına tercih ederlerdi. Bilhassa Fatıma bint-i Esed'in iyiliklerini Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) hiç unutamadı. Hicretin dördüncü yılında vefat ettiği zaman bu mübarek ve muhterem hanım sahâbi için şunları söyledi: "Bugün annem vefat etti. O benim annemdi. Beni doğuran annemden sonra annemdi. Kendi çocukları aç dururken önce benim karnımı doyururdu. Kendi çocuklarının üstleri başları tozlu topraklı dururken, o önce benim saçımı, başımı tarar ve gül yağlarıyla yağlardı. Ebu Talib'den sonra bu kadıncağız kadar bana iyiliği dokunan bir kimse olmamıştır."
Rasûlullah (s.a.v.), peygamberlikle vazifelendirildiğinde müşriklerin akıl almaz işkencelerine maruz kalmıştı. Bu durum Hz. Fatıma bint-i Esed'i çok üzüyor, kalbini hicrâna boğuyordu. Zira onun kadr ü kıymetini en iyi bilen ve takdir eden bir kadındı. Onun üstün hallerine yakinen vakıf olmuştu. Onun bereket, saâdet, selâmet ve âfiyet kaynağı olduğunun farkına iyiden iyiye varmıştı. Bir defasında oğlu Ali'nin Mekke'nin Ciyâd mahallesinde Hz. Peygamber ile birlikte namaz kıldığını duyunca ilk anda telâşa kapıldı. Sonra sakinleşip oğlunun durumunu babası Ebu Talib'e anlattı. Ebu Talib normal karşıladı ve amcasının oğluna arka çıkmasının ve ona yardımcı olmasının herkesten çok Ali'ye düştüğünü söyledi. Gönlü mutmain oldu. Her ne kadar Ebu Talib iman etmediyse de kendisi İslâmiyete girdi.
Hz. Fatıma bint-i Esed (r.anha) her haline dikkat ettiği Peygamberimizin, sofrada kendi çocuklarının önündekilerini kapıştıklarını, onun ise elini uzatmadığını gördü. Hoşlanmadığı yemekleri yemediğini fark etti. Bu sebeple ona başka yemek hazırlamaya başladı. Bazan sofrada az yemek olmasına rağmen bereketlendiğinin farkına vardı. Ayrıca her yönüyle Hz. Muhammed (a.s.)'in yaşıtlarının üstünde bir gelişme gösterdiğini de anlamıştı.
Kureyş'in bayramlarından biri için neşeli olarak bayram yerine çıkmıştı. Onlar ilahlarının kendilerinden hoşnut kalmasını istiyorlardı. Ama Fatıma bint-i Esed, Peygamberimizi bayram yerinde değil, uzak bir yerde inzivaya çekilmiş bir halde gördü. O, bir kayanın yanına oturmuş ve gözünü semaya dikmişti. Devamlı ruhî bir gelişme içindeydi. İnsanların kendi elleriyle yaptıkları taşlara secde etmelerini bir türlü kabul edemiyordu. Fatıma bint-i Esed'in buradan onu alıp bayram yapanların arasına götürme teklifine hayır cevabını verdi.
Ebu Talib fakirdi ama cömert biriydi. Bu yüzden seçim sıkıntısı çekiyordu. Peygamberimiz Hz. Hatice (r.anha) ile evlendikten sonra amcasına yardım maksadıyla diğer zengin olan amcası Abbas'la anlaşıp çocuklarından Ali'yi kendi yanına almakla beraber Ca'fer'i de onun yanına almasına razı etti. Böylece kendisi amcasının evinde yetiştiği gibi, Ali'yi de kendi evinde yetiştirdi. Daha sonraları ise, Allah'ın emriyle, kızı Fatıma'yı Hz. Ali (r.a.) ile evlendirdi. Mübarek soyu, torunları Hasan ve Hüseyin vasıtasıyla devam etti.
Medine-i Münevvere'de Hz. Fatıma bint-i Esed (r.anha) oğlu Hz. Ali'nin evinde hayatını devam ettirdi. Peygamberimiz (s.a.v.) sık sık yengesini ziyaret ederdi. Zaman zaman orada öğle uykusuna yatardı. Zira o, üstün vasıflı bir İslâm kadını idi. Çok iyi halli ve ahlaklı idi. Onun Peygamberimiz (s.a.v.) yanında büyük bir mevkîi ve itibarı vardı.
Peygamberimizin kızı Hz. Fatıma ile gelin kaynana olarak çok iyi geçiniyorlardı. Aralarında iş bölümü yaparak birbirlerine yardımcı oluyorlardı. Bu haliyle de Rasûlullah'a vaktiyle yaptığı güzel annelik numûnesini bu sefer de Hz. Fatıma'ya karşı örnek kayınvalidelik yapmakla gösterdi.
Ecel ona Hicretin dördüncü yılında geldi. Hz. Peygamber (s.a.v.) sırtındaki gömleği çıkarıp ona kefen yaptı, cenaze namazını kıldırdı. Cenazenin üzerine yetmiş tekbir aldı. Kabrin kazılmasıyla bizzat ilgilendi. Kabrinin içine indi. Genişletilmesi için kabrin köşelerine işaret etti ve kabrin içine uzandı. Sonra kabirden çıktı. Gözleri yaşarmıştı. Göz yaşları kabre damladı. "Ona Cennet elbiselerinden giydirilsin diye gömleğimi kefen olarak giydirdim. Kabir hayatı kendisine mûlayim ve kolay gelsin diye de kabirde yanına uzandım. Cebrail bana Rabbim'den onun Cennetlik olduğununa dâir haber getirdi." buyurdu. Ayrıca Allahû Teâlâ'nın meleğin onun cenaze namazında hazır bulunmasını emrettiğini de söyledi. Sonrada şöyle diyerek onun dua etti: "Allah seni yarlığasın ve hayırla mükafatlandırsın! Allah sana rahmet etsin ey annem! Sen benim annemden sonra annem idin. Kendin aç durur, beni doyururdun. Kendin çıplak durur, beni giydirirdin. Ben Peygamberin ve benden önceki peygamberlerinin hakkı için, duamı kabul buyur, ey merhâmetlilerin en merhâmetlisi olan Allah!"alıntı.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Cennet-i Bâkideyiz. Hepsi onurlu, hepsi Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin göz bebekleri... Güller bahçesi Cennet-i Baki...
Hazreti Osman (r.a) huzurundayım. Başucunda dualarımı sundum. Hayanın timsali. Gönlü yüce Halifemiz. Duasını diliyorum... HAYYYY Allah Celle Celalehu razı olsun Hz. Osman r.a. dan...

HZ. OSMAN (R.A.)
Hazreti Osman (ra) 580 yılında Taif’de doğdu. Kureyş’in zengin Ümeyye oğulları ailesindendir. Babasının adı Affan’dır. Peygamberimiz (sav)’den 9 yaş küçüktür.

Hazreti Osman (ra)’ın feraset sahibi bir teyzesi vardı, kendisine “Sen bir peygamber kızıyla evleneceksin, ona vahiy gelmeye başladı” dediğinde boş konuşmayan teyzesinin anlattıklarını arkadaşı olan Hazreti Ebu Bekir(ra)’e anlattı. Hazreti Ebubekir (ra) “Teyzen doğru söylemiş, Yâ Osman, sen akıllı adamsın, ben kendisinin peygamber olduğuna inandım, îmân ettim. Gel seni de huzûruna götüreyim, sen de îmân et” deyip beraberce Resûlullah(sav)’ın huzûruna vardılar. Allah Resulu (sav) Hazreti Osman’a;

-Yâ Osman, Hak teâlâ seni Cennete misâfirliğe davet eder. Sen de bu daveti kabûl et! Ben bütün insanlara hidâyet rehberi olarak gönderildim.

Hazreti Muhammed(sav)’in yaptığı bu davet üzerine, büyük bir şevkle kelime-i şehâdet getirip, Müslüman olmuştur.

Başarılı bir tüccar, giyimi kuşamı seven bir gençti. İlk Müslümanlar’ın genellikle önemsiz kimseler olması yanında, Hazreti Osman(ra) gibi her yönüyle önemli bir kişinin Müslüman olması büyük yankı ve tepki uyandırdı.

Ailesinden, teyzesi ve üvey kız kardeşinden başka kimse müslüman oluşunu desteklememiştir.

Peygamber (sav) gelen vahiy üzerine kızı Rukiye’yi Hazreti Osman(ra)’a nikâhladı. Rukiyye, Bedir savaşından sonra vefât edince (Peygamberimiz (sav) kızının cenazesine yetişememiştir), Peygamberimiz(sav) diğer kızı Ümmü Gülsüm’ü de Hazreti Osman(ra)’a nikâhladı. Bu bakımdan ona, Peygamberimiz(sav)’in iki kızıyla evlenme nimetine kavuşmuş olduğu için, iki nûr sahibi manâsına “Zinnûreyn” denilmiştir.

Hazreti Osman (ra), Hazreti Rukiyye hasta olduğu için katılamadığı Bedir savaşı hariç tüm savaşlara katılmıştır.

622 yılında Habeşistan’a göç etmiş, tüm varlığını orada bırakıp Mekke’ye geri gelmiş daha sonrada Medine’ye hicret etmiştir. Medine’de Ebu Talha(ra)’nın yanında kalan Hazreti Osman(ra), Ensardan hiç yardım kabul etmemiştir, kısa sürede kendi evini alan Osman (ra) tüccarlıktaki maharetini göstermiş, daha önce çiftçilik yapan Medine’lilere tüccarlığı öğretmiş, musevilerin elinde olan ticaret müslümanların eline geçmiştir.

644 yılında halife olan Hazreti Osman (ra) 12 yıl gibi uzun bir zaman halifelik yaptı. Dört Büyük Halife’den en uzun süre halifelik yapan Hazreti Osman(ra)’dır.

Halifelik döneminde İslam devleti genişlemiş, Horasan, Hindistan, Mâverâünnehir, Kafkasya, Kıbrıs adası ve Kuzey Afrika’nın birçok yerleri onun zamanında feth edilmiştir. Donanma kurmuş, ekonomik reformlar gerçekleştirmiştir. İlk islam parasını basmış, bütün masraflarını karşılayarak Kabe ve Mescidi Nebeviyi genişletmiştir.

Hazreti Ebubekir(ra) zamanında toplatılıp kitap haline geirilen Kur-an’ı Kerim Mushaflarını çoğaltıp önemli merkezlere göndermiştir.

Peygamberimi(sav) kendisine 40 gün komşuluk yapan Hazreti Osman(ra)’ın su şıpırtısını bile duymadığını buyurmuştur.

Hazreti Muhammed sav) kendisinden halifeliği terk etmesini isteyeceklerini fakat halifeliği bırakmamasını tembihlemiş, yrıca kendisini Cennette arşın nurundan yaratılmış bir huinin beklediğini müjdelemiştir.

Hazreti Osman(ra) çok sıkılgan birisidir. Peygamberimiz(sav) evinde yatağında uzanmış vaziyette iken, sırasıyla Hazreti Ebu Bekir (ra) ve Hazreti Ömer (ra) içeri girip müşküllerini halledip çıkmışlardı. Bir müddet sonra Hazreti Osman(ra) kapıyı çalıp içeriye girmek için izin istediğinde Allah Resulu (sav) yatağından kalmış, üzerini toplamış Hazreti Aişe validemiz’e de üzerini toparlamasını emretmişlerdir. Hazreti Osman(ra) müşkülünü halledip çıkınca Hazreti Aişe validemiz Hazreti Osman(ra)’a neden böyle davrandığını sorduğunda Allah Resulu(sav) “Osman(ra) çok utangaçtır, beni öyle gördüğünde müşkilatını söylemeden gideceğinden çekindim” buyurmuşlardır.

Peygamberimiz(sav)kızı Rukiye’ye Ey benim kızım! Osman’dan gökteki melekler hayâ ederler. Ey canım kızım, Osman’a çok saygı göster. Çünkü, Eshâbım arasında, ahlâkı bana en çok benzeyen odur buyurmuştur.

Bir defasında Medîne’de kıtlık vardı. O sırada Hazreti Osman(ra)’ın Şam’dan yüz deve yükü buğday kervanı gelmişti. Eshâb-ı kirâm satın almak için yanına gittiler. Hazreti Osman(ra) dedi ki:

- Sizden daha iyi alıcım var ve sizden daha fazla veren var, ona vereceğim.

Eshâb-ı kirâm durumu Hazreti Ebû Bekir(ra)’e bildirip dediler ki:

- Kıtlık zamanında böyle yapması uygun olur mu?

Hazreti Ebû Bekir(ra) buyurdu ki:

- Hazreti Osman(ra) Resûlullah(sav)ın damadı olmakla şeref kazanmıştır ve Cennette onun arkadaşıdır. Siz onun sözünü yanlış anladınız, beraber gidelim.

Hazreti Ebû Bekir(ra), Hazreti Osman(ra)’ın yanına gidip durumu anlatarak buyurdu ki:

- Yâ Osman, Eshâb-ı kirâm senin bir sözüne üzülmüşler.

Hazreti Osman(ra) şu cevabı verdi:

- Evet ey Resûlullah(sav)ın halifesi, onlardan iyi alıcı olan, bire yediyüz veriyor. Onlar bire yedi veriyor. Biz bu buğdayı bire yediyüz verip alana verdik.

Bundan sonra yüz deve yükü buğdayı Medine’de bulunan fakirlere, Eshâb-ı kirama bedava dağıttı. Yüz deveyi de kesip fakirlere yedirdi. Hazreti Ebû Bekir(ra) bu işe çok sevinip, Hazreti Osman(ra)’ın alnından öptü.

Hazreti Osman(ra) muhtaç olanlara bol bol yemek yedirirdi. Fakat kendisi evde sirke ve zeytinyağı yerdi. Yola giderken, devesinin arkasına kölesini de alırdı.

Müslümanlar, Medîne’ye hicret ettikleri zaman, su sıkıntısı vardı. Rûme kuyusundan başka içilecek su yoktu. Bu kuyu da bir Yahûdîye âit idi.

Yahûdî, Müslümanları zor durumda bırakmak için, kuyudan her zaman su vermiyordu.

Verdiği günlerde de çok yüksek fiyatla sattığı için herkes alamıyor, fakir Müslümanlar çok sıkıntı çekiyorlardı.

Peygamber efendimiz, bu durumu gördükçe üzülüyordu. Kuyuyu satın alıp, Müslümanlara sebil edecek kimsenin, Cennette karşılığını kat kat alacağını müjdeliyor, açıkça Cenneti va’dediyorlardı. Bu müjdeyi işiten Hazreti Osman(ra), hemen Yahûdînin yanına varıp, pazarlığa başladı.

Yahûdî, Müslümanların mecbûren bu kuyuyu satın alacaklarını bildiği için, ödenmesi mümkün olmayan bir fiyat istedi. Bu duruma Hazreti Osman(ra) çok üzüldü. Fakat ne yapıp yapıp bu kuyuyu satın alarak Resûlullah(sav)ı memnun etmek istiyordu. Yahûdîye dedi ki:

- Senin dediğin fiyatla bu kuyuyu ben satın alamam. Sana bir teklîfim var. Gel seninle beraber ortaklaşa bu kuyuyu işletelim. Böylece kuyu elinden çıkmamış olur. Kuyunun yarı hissesini bana sat. Birgün sen, birgün ben kuyuyu işletelim.

Yahûdî, işin neticesinin nereye varacağını anlayamadı. Teklîf çok hoşuna gitti. On iki bin dirheme kuyunun yarı hissesini verdi. Kuyunun başında bir gün Yahûdî, diğer gün Hazreti Osman(ra) durup, su veriyorlardı. Yahûdî yine yüksek fiyatla suyu satıyor, Hazreti Osman(ra) ise bedava olarak veriyordu. Müslümanlar, sıra Hazreti Osman(ra)’a geldiği vakit, o günün ihtiyaçlarını aldıkları gibi, ertesi günün ihtiyaçlarını da doldurup gidiyorlardı.

Dolayısıyla ertesi gün Yahûdîye gelen olmuyordu. Yahûdî oyuna geldiğini anladı. Fakat iş işten geçmiş oldu. Sonra gelip, kuyunun diğer yarısını da aynı fiyatla Hazreti Osman(ra)’a satmak istedi. Fakat Hazreti Osman(ra) kabûl etmedi. Bir müddet sonra tekrar gelip, daha aşağı bir fiyat teklîf etti. Hazreti(ra) Osman yine kabûl etmedi. Biliyordu ki, Yahûdî mecbûren bu kuyuyu satacaktı. Çünkü başka çâresi yoktu. Daha sonra Yahûdinin ısrârına dayanamıyarak, ucuz bir fiyatla diğer yarısını da satın aldı. Böylece kuyunun tamamı Müslümanların ihtiyaçları için sebil edildi. Peygamber efendimiz(sav), bu habere çok sevinip Hazreti Osman(ra)’a hayır duâ ettiler.

Fethedilen yerlerdeki halk seve seve Müslüman oluyordu. Böylece Müslümanların sayısı milyonları buldu. Müslümanların bu kadar çoğalması, her milletten insanın bulunması sebebiyle, karışıklıklar da baş göstermeye başladı. Münâfıklar, Müslümanların arasına fitne tohumları ekmeye başladılar.

Yemenli bir Yahûdî olan, Abdullah bin Sebe Onüç bin kişilik bu çapulcu takımı ile Medîne’ye kadar yürüyüp Hazreti Osman(ra)’ın evini kuşattılar âsîler duvarı atlayarak içeri girdiler. Hazreti Osman(ra) Kur’ân-ı kerîm okuyordu, Muhammet bin Ebubekir, Hazreti Osman(ra)’ın sakalından tutarak: “Şimdi seni elimden hiç kimse alamaz!..” diye bağırdı.

Hazreti Osman(ra), Muhammet bin Ebubekir’in yüzüne bakarak yavaş bir sesle: “Baban bu halini görse, ne kadar utanır, ne kadar üzülürdü…” deyince, Hazreti Ebubekir(ra)’in oğlu utancından kaçtı. Diğer üç suikastçıdan biri kılıcını Hazret Osman(ra)’a sallayarak şehîd etti. Hazreti Osman(ra)’ın kanı, okumakta olduğu Kur’an’ın üzerine sıçradı. Hazreti Osman(ra) Son nefesini verirken şöyle duâ etti:

- Yâ Rabbî, Ümmet-i Muhammedi, tefrikadan, fitneden koru! Bunu üç defa tekrarladı.

İsyancılar iki gün Medine’ye egemen oldular. Korkusundan kimse sokağa çıkamıyordu. Hazreti Osman’(ra)ın cesedi iki gün olduğu yerde kaldı. iki gün sonra 12 sahebe gece karanlığında Hazreti Osman (ra)’nın yanına gidebildiler, elbisesi kan içersindeydi beyaz elbisesi beyaz saçı beyaz sakalı kana bulanmıştı o çoktan iftara gitmişti Allah Resulu (sav)in yanındaydı çok özlediği dostların yanındaydı çile bitmişti . Onu yıkamadılar şehitti çünkü elbisesini çıkarmadılar kanla gidecekti hesaba. Medine mahzundu. 83 yaşındaki rahmet bereket insanı tek başına Tebük’ü satın alan adam Allah Resulu(sav)nun Uhud dur bakalım üstünde şehit var dediği adam, garip bir şekilde toprağa verildi. Allah nasip ederde birgün Medine’ye gittiğinizde Hazreti Osman(ra)’ı ziyaret edin, dua edin duasını alın.

Allah bizleri Hazret Osman (ra)’ın şefaatine nail etsin amin… alıntı
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Cennet-i Bâkideyiz. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin süt annesi Halime Annemizin huzurundayım. Dualarımı sunuyorum. Muhteşem güzelliklere şâhid olan Halime Annemiz ve diğer annelerimiz Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin Mescidi Nebevînin başucunda, baştacı gibi duruyor. Hep beraberce ne güzel sohbetler yapıyorlardır cennette. Rabbim o sohbetlerde bulunmayı nasip etsin. Hz. Halime annemiz, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimizi, gözünden dahi sakınarak büyütmüş, ona hizmet etmekten şeref duymuştu. Hz. Halime Annemizden şefâat ve dualar istedim. Halen de istiyorum. Tüm annelerimizden, tüm sahabelerimizden, tüm Muhammedî gönül birliği içinde olan BİZ BİR İZ dua kardeşliği içinde olan Muhammedî CANlara Muhammedî CANlardan dualar istiyorum inşâallah.
Hz. Halime Annemiz, seninle birlikte olmak, o zamanı yaşamak, belki senin bir çocuğun olarak Rasûlullah Salllallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizle beraber büyümeyi, onun her anında yanında olmayı arzu ederdim. Rabbim bundan sonra nasib etsin inşaallah...

Halime (radiyallahuanha)
Mekke’nin havası yeni doğan çocuklara yaramıyordu. Sıhhatli ve gürbüz büyü­melerine mâniydi. Bu sebeple çocuklarının sıhhatli yetişmesini isteyen bazı ai­leler onları çölde yaşayan sütanneye veriyorlardı. Çünkü hem çölün havası gü­zel, suyu temiz ve tatlı idi, hem de orada yetişen çocuklar Arapça’yı daha düzgün bir şekilde konuşuyordu.

Sütanne olacak kadınlar yılda iki kez Mekke’ye gelirler, küçük çocukları alarak yurtlarına götürürlerdi. Peygamberimizin dünyaya teşrif etmesinden hemen sonra, Benî Sa’d kabilesine mensup kadınlar, beyleriyle birlikte Mekke’ye geldiler. Bunlardan biri de Hz. Halime’ydi. Halime’nin bindiği hayvan zayıf ve topal olduğu için, arkadaşlarından geriye kalmıştı. O, Mekke’ye girdiğinde kadınların hemen hepsi emzirecek bir çocuk bulmuş, sevinç içerisinde yurtlarının yolunu tutmuşlardı bile.

Abdülmüttâlib de sevgili torunu Peygamberimizi bir sütanneye vermeyi çok istiyordu. Fakat kadınlardan kime teklif ettiyse, “Yetimdir.” diyerek almaya yanaşmadılar. Hiç kimse bu çocuk hürmetine berekete kavuşacaklarını hayal bile edemiyordu. Resûlullah’ın dedesi çaresizlik içerisinde dolaşırken, emzirecek bir çocuk bulamamanın üzüntüsünü kalbinde hisseden Halime ile karşılaştı. “Sen hangi kabiledensin?” diye sordu. Hz. Halime, “Benî Sa’d kabilesinden.” cevabını verdi. Abdülmüttâlib, ona ismini sordu. Halime olduğunu öğrenince gülümsedi ve “Çok güzel! Sa’d ve hilim iki haslettir ki, dünyanın hayrı da, ahiretin izzet ve şerefi de bunlara bağlıdır. Ey Halime, benim yanımda yetim bir çocuk var. Diğer kadınlar, ‘Biz götüreceğimiz çocukların babalarından faydalanmayı umuyoruz; yetimi alıp da ne yapacağız?!’ diyerek onu almak istemediler. Bâri sen bunu al. Belki onun yüzünden mutluluğa erersin.” dedi. Halime (radiyallahuanha) biraz ilerde bulunan kocasına danışmak için müsaade isteyip kocasının yanına gitti. Kocası da, “Almanda bir mahzur yok. Belki onun yüzünden berekete kavuşuruz.” dedi. Halime, hiç olmazsa bir çocuk bulabilmiş olmanın sevinciyle Peygamberimizin dedesinin yanına geldi. Çocuğu almak istediğini söyledi. Abdülmüttâlib buna çok sevindi. Onu Hz. Âmine’nin yanına götürdü. Âmine, Halime’yi, “Hoş geldin, safa geldin!” diyerek karşıladı. Birlikte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in uyuduğu odaya gittiler.

Peygamberimiz beyaz bir kundağa sarılmıştı. Altına da yeşil bir kumaş serilmişti. Sırtüstü yatmış, mışıl mışıl uyuyor, etrafa misk gibi kokular yayıyordu.

Hz. Halime, Peygamberimizi görünce güzelliğine ve sevimliliğine hayran kaldı. Böyle bir çocuğu yanına aldığı için çok sevinçliydi. Peygamberimizi kucağına aldı. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sütannesine gülümsedi. Halime de onu öptü. Sevinçliydi. Hz. Âmine ise, üzgündü. Yavrusu ancak birkaç gün yanında kalabilmişti. Hasretine nasıl dayanacaktı? Fakat sevgili oğlunun sıhhatli büyümesi için buna mecbur olduğunu düşünerek teselli buldu.

Hz. Halime, Peygamberimiz kucağında olduğu hâlde, kocasının yanına geldi. Sonra sağ memesini Peygamberimize, sol memesini de oğluna verdi. Emdiler ve uyudular. Bundan böyle Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hep sağ memeden emecek, sol memeyi hiç almayacaktı.

Hz. Halime’nin sütü çok azdı. Daha önce kendi oğluna bile yetmiyor, çocuk açlıktan ağlayıp duruyordu. Şimdi her ikisinin de doyduğunu görünce sevindiler. Hemen sonra, daha önce çok az sütü olan devenin memelerinin de sütle dolduğunu görünce sevinçleri bir kat daha arttı. Halime’nin kocası: “Ey Halime, bilmiş ol ki sen mübarek ve uğurlu bir çocuk almışsın!” dedi. Gerçekten de bundan böyle bu aileyle birlikte Sa’doğulları kabilesi, kuraklıktan kıtlıktan kurtulup bolluk ve berekete kavuşacaktı.

Bütün hazırlıklarını tamamlayan Hz. Halime ve kocası biraz sonra yola çıktılar. Bu arada binek hayvanlarında büyük bir değişikliğin olduğunu gördüler. Gelirken çok gerilerde kalan merkep, sonradan çıktığı hâlde kafilenin bütün hayvanlarını geride bırakıyordu. Diğer kadınlar bunu görünce şaşırıp kaldılar: “Ey Halime, başına rahmet yağsın! Yoksa bu merkep gelirken bindiğin hayvan değil mi?! Dur da bizi bekle!” diyerek, şaşkınlıklarını ifade ettiler. Yorucu bir yolculuktan sonra kafile, yurtlarına vardı.

O yıl Sa’doğulları yurdunda büyük bir kuraklık hâkimdi. Hayvanların yayılıp karınlarını doyurabilecekleri hiçbir otlak yoktu. Bu yüzden, koyunlar sabahleyin ayrıldıkları gibi akşamleyin aç olarak eve dönüyorlardı. Hayvanlar iyice cılızlaşmışlardı. Fakat Hz. Halime bolluk ve berekete mazhar olmuştu. Diğerlerinden farklı olarak koyunları da akşamleyin eve karınları doymuş, memeleri sütle dolmuş bir şekilde dönüyordu. Bu durum kabile halkının dikkatini çekmişti. Çobanlarına çıkışıyorlar: “Yazıklar olsun size! Siz de bizim koyunlarımızı, Halime’nin çobanının koyunlarını otlattığı yerde otlatsanıza…” diyorlardı.

Halime ve kocası, bu bolluk ve iyiliğe, yetim diye kimsenin almaya yanaşma­dığı çocuk yüzünden kavuştuklarını biliyor, şükrediyorlardı. Günler böylece geçti.

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) gün geçtikçe gelişiyor, gürbüzleşiyordu. Onun çocukluğu da diğer çocuklara benzemiyordu. Daha sekiz aylıkken konuşuyor, konuşulanı da dinliyordu. Dokuz aylıkken çok düzgün bir şekilde konuşmaya başlamıştı. 10 aylık olunca ok atmaya başlamış, iki yaşına geldiğinde ise gösterişli bir çocuk olmuştu. Artık sütten de kesilmişti. Onun sütten kesilmesi Hz. Halime’yi de, kocasını da derinden üzdü. Onun yüzünden hayır ve berekete nail oldukları için bir müddet daha yanlarında kalmasını çok istiyorlardı. Fakat artık onu yanlarında tutamazlardı. Annesine teslim etmeleri gerekiyordu. Bir gün yanlarına aldılar ve Mekke’ye gittiler. Hz. Âmine birden ciğerparesini karşısında görünce çok heyecanlandı. Ne kadar da büyümüş, gürbüzleşmişti! Artık bundan sonra hep beraber olacaklarını düşünüyor, seviniyordu. Fakat Hz. Halime, Peygamberimizin annesine: “Oğulcuğumu büyüyünceye kadar yanımda bıraksan iyi olur. Onun Mekke vebasına tutulmasından korkarım!” dedi. Hz. Âmine, oğlunun hasta olmasını düşünmek bile istemiyordu. Artık hasretine razıydı. Yeter ki biricik oğlu hastalanmasındı. Bu düşünceyle Hz. Halime’nin tek­lifini kabul etti. Böylece Peygamberimiz bir müddet daha Benî Sa’d yurdunda kalmak üzere Mekke’den ayrıldı.

Peygamberimiz sütannesinin yanında, sütkardeşi Abdullah ile birlikte koyun otlatacak kadar büyümüştü. Bir gün yine evin arkasında yeni doğan kuzuların yanında bulundukları bir sırada, iki kişi geldi, Peygamberimizi yere yatırdı. Sonra da göğsünü açarak kalbini yardılar. Kan pıhtısına benzer bir şeyi çıkararak, “Bu, sende bulunan şeytana ait bir şeydi.” dediler.

Resûlullah’ın sütkardeşi Abdullah, bu iki yabancının sevgili kardeşine yaptıkları şeyi görünce çok korktu. Koşarak eve geldi ve anne-babasına, “Koşun, Kureyşli kardeşim öldürüldü!” diye bağırdı. Onun bu feryadı üzerine karı-koca hemen dışarı fırladılar, Resûlullah’ın bulunduğu yere doğru koştular. Peygamberimiz ayakta idi. Yüzü sararmıştı. Fakat gülümsüyordu. “Yavrum sana ne oldu?” diye sordular. Peygamberimiz, “Beyaz elbiseli iki kişi gelip beni yere yatırdı. Sonra da karnımda bilmediğim bir şeyi aradılar.” cevabını verdi. Hz. Halime ile kocası çok korkmuşlardı. Resûlullah’a bir zarar gelmesinden endişe ediyorlardı. Hâris, Halime’ye, “Halime, ben bu çocuğun başına bir felaket gelmesinden korkuyorum! Başına bir şey gelmeden önce onu götür, ailesine teslim et!” dedi. Halime de hiç vakit geçirmeden Peygamberimizi alıp Mekke’ye götürdü. Fakat Mekke’de onu bir ara kaybetti. Buna çok üzüldü. Bütün aramalara rağmen bulamadı. Hemen Abdülmuttâlib’e gitti. Üzüntü içerisinde durumu haber verdi. O da birkaç kişiyle birlikte onu aramaya çıktı. Nihayet Peygamberimiz bulundu.

Hz. Âmine, oğlunu tekrar gördüğüne sevinmiş, hemen geri getirilmesine ise bir mana verememişti. Halime’ye, “Çocuğu niçin getirdin? Onu yanında tutmak için ısrar edip durmuştun!” dedi. O da, “Artık oğulcuğumu Allah büyüttü. Ben üzerime düşeni yapmış bulunuyorum. Onun başına bir felaket gelmesinden korkuyorum! Sana getirip sağ salim teslim etmek istedim.” cevabını verdi.

Aradan yıllar geçti, Peygamberimizin annesi, dedesi vefat etti. Peygamberimiz de artık büyüyüp evlendi. Zaman zaman Hz. Halime’yi görürdü. Sütannesine karşı derin bir sevgi beslerdi. Onu gördükçe “Anneciğim, anneciğim!” der, saygı gösterirdi. Hemen üzerindeki fazla elbiseyi çıkarır, onun altına serer, bir ihtiyacı varsa derhâl yerine getirirdi. Bir gün Halime onu ziyarete gelmişti. Sa’doğulları yurdunda yine kıtlık olduğunu, hastalıktan hayvanların kırıldığını söyledi. Peygamberimizin ona verebilecek fazla bir şeyi yoktu, fakat Hz. Hatice validemiz sevgili beyinin sütannesini boş olarak göndermeye gönlü razı olmadı. 40 koyun ile 1 deve verdi. Hz. Halime bu ikram karşısında memnuniyetini bildirdi. Sevinç içerisinde evine döndü.

Sonraki yıllarda Müslüman olarak sahabiye olma şerefini kazanan Hz. Halime, Cennetü’l-Baki Kabristanı’na defnedilmiştir.

Allah ondan razı olsun! alıntı.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Cennet-i Bâkideyiz. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin oğlu İbrahim as. baş ucundayım. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin acısından gözlerinin yaşardığı küçük oğlu İbrahim as. ı defnederken ağlayışı hala gözlerimizin önünde durmaktadır. Merhamet göz yaşları her ana baba, can taşıyan sevgi yumağı tüm Muhammedilerin özünden gelen göz yaşına engel olunamamaktadır.

Hz. İbrahim seni çok seviyoruz. Yüreğimizde sevgin daim inşallah...

Hz. İbrahim'in Vefatı
(Hicret’in 10. senesi Rebiülevvel ayının 10. günü Salı)

Peygamber Efendimizin mübarek kalbi, bütün insanlara karşı bir şefkat ve merhamet kaynağını andırıyordu. Mini mini yavrulara, şipşirin çocuklara karşı ise bambaşka bir muhabbet, apayrı bir şefkat besliyordu. Hele kendi çocukla­rına karşı adeta bir şefkat ve sevgi deryasıydı.

Hz. Hatice’den dünyaya gelen iki oğlu Kàsım ve Abdullah’ı, henüz Mek­ke’de iken ve bebek yaşta ebedî âleme uğurlamıştı. Onların ebedî âleme göçüy­le mübarek kalpleri oldukça teessür duymuştu. Fakat Hz. Mâriye’den sev­gili oğlu İbrahim’in dünyaya ge­lişi onu bir derece teselli ediyordu. Bu se­beple, bu biricik oğlunu faz­lasıyla seviyordu. Mübarek elleriyle başını okşuyor, kucağına alıp göğsüne basarak bu sevgi ve şefkatini izhar ediyordu.

Evet, şefkat, “rahmet-i İlâhiyye’nin en lâtif, en güzel, en hoş, en şirin cil­ve­rindendir.” Şefkatin en şirini de evlada karşı duyulanıdır. Çocuk ise, Cenab-ı Hakk’ın, anne babaya muvakkaten teslim edilmiş bir emanetidir.

İşte, Resûl-i Kibriya Efendimiz, her emanet gibi, bu ema­nete kar­şı da gere­ken alâkayı esirgemiyordu. Çocuğunu, Cenab-ı Hakk’ın rahmetinin bir cilvesi olarak görüyor ve onun için seviyor, bağrına basıyordu.

Hz. İbrahim, 16. ayına henüz ayak basmıştı.

Bu sırada Peygamber Efendimiz, onun hastalandığı haberini aldı. Sevgili oğlunun annesi Hz. Mâriye ile birlikte oturdukları bağ içindeki evine gitti.

Peygamber Efendimiz, hasta yatan nurtopu oğlunun gözlerinde eski par­lak­lığı ve hareketli bakışları göremiyordu. Gürbüz ve hareketli İbrahim, bir anda sessiz, sâkin ve dünyadan küsmüş gibi duruyordu. Bu haliyle ebedî âleme yol­cu olduğunu adeta ifade etmek istiyordu.

Bunu fark eden Efendimiz, kucağında tuttuğu sevgili oğlunun yavaş yavaş kayan gözlerine bakarak, “Allah’ın takdirine karşı elden ne gelir, ey İbrahim?” diye buyurdu.

Az sonra İbrahim, fani dünyaya gözlerini yumdu.

Bu esnada Efendimizin mübarek gözlerinden yaşlar boşandı.

Hz. Abdurrahman b. Avf, “Yâ Re­sû­lal­lah! Siz de mi ağlı­yor­su­nuz? Böyle ağ­lamaktan halkı menetmemiş miydiniz?” deyince, Efendimiz şöyle buyur­dular:

“Ey İbni Avf! Ben size günah ve ahmaklığın ifadesi olan iki ağlayış ve bağı­rışı yasakladım: Nimete kavuşulduğu sıradaki eğlence, oyun bağırışından ve musibet ve felâket sırasındaki bağırışıyla yüz göz tırmalamak, üst baş yırt­mak­tan... Benim bu ağlamam ise, şefkatin eseridir, acı­madan ibarettir. Merha­met etmeyene, merhamet edilmez!”[1]

“Göz Ağlar, Kalp Üzülür”

Peygamber Efendimiz, yukarıdaki dersinden sonra da gözyaşlarına hâkim olamadı. Gözleri yaşla dolunca, “Göz yaş döker, kalp tees­sür duyar. Biz, Yüce Rabbimizin râzı olacağı sözden başkasını söy­lemeyiz”[2]buyurdu ve ilave etti: “Vallahi, ey İbrahim! Senin ayrılığın, bizi fazlasıyla mah­zun etti!”[3]

Bir erkek evlada doyamamanın hasretli gözyaşlarını akı­tan Efen­dimiz, daha sonra karşısındaki dağa bakarak, “Ey dağ! Eğer ben­deki üzüntü sende olsaydı, muhakkak, yıkılmış, gitmiştin! Fakat biz, Allah’ın bize emrettiğini söyleriz: ‘İnnâ lil­lah ve innâ ileyhi râciûn.’”[4]

Kabri Başında

Teçhiz ve tekfininden sonra, en mûtena ve mübarek eller üzerinde Hz. İb­ra­him Bâkî Kabristanı’na götürüldü. Efen­dimiz orada cenaze namazını kıl­dır­dı.

Kabir hazırlanmıştı. Peygamber Efendimiz, kabirde bir delik gör­dü. Kabri kazanın dikkatini çekti ve oranın kapatılmasını emretti.

Kabirci, “Yâ Re­sû­lal­lah! O delik mevtaya ne zarar verir, ne de fayda!” de­yin­ce, Kâinatın Efendisi şu dersi verdi:

“Evet, o, ölüye fayda da vermez, zarar da; ancak dirinin gözüne zarar verir, onu rahatsız eder! Allah, kul bir iş yapınca onu mükem­mel yapmasını ister.”[5]

Bundan sonra Hz. İbrahim kabre kondu. Resûl-i Kibriya Efendimiz, müba­rek elleriyle gözyaşları arasında kabrin üzerine toprak serpti, su serpti.

Pey­gam­be­ri­mizin Müslümanları İkazı

Hz. İbrahim’in vefat ettiği gün güneş tutulmuştu.

Halk bunun, onun vefatıyla ilgili olduğunu sanarak, “İb­rahim’in ölümü se­bebiyle güneş tutuldu!” dedi.

Resûl-i Kibriya Efendimiz bunu duyunca, Mescid-i Şerif’e vardı ve Allah’a hamd ve senâdan sonra ashab-ı kirama şu dersini verdi:

“Ey insanlar! Biliniz ki güneş ve ay, Allah’ın kudret alâmetlerinden ikisidir. Bir kimsenin vefatı veya birinin hayatı sebebiyle tutulmazlar. Bunları tutulmuş gördüğünüzde, hemen mescitlere sığınınız; onlar açılıncaya kadar da Allah’a dua ediniz, namaz kılınız!”[6]
[1]İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 138.
[2]İbn Sa’d, a.g.e., c. 1, s. 138; Müslim, Sahih, c. 4, s. 1808.
[3]İbn Sa’d, a.g.e., c. 1, s. 138; Müslim, a.g.e., c. 4, s. 1808.
[4]Belâzurî, Ensabü’l-Eşref, c. 1, s. 452.
[5]İbn Sa’d, a.g.e., c. 1, s. 142.
[6]İbn Sa’d, a.g.e., c. 1, s. 142; Müslim, a.g.e., c. 2, s. 630.alındı.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: BİR NEFHA Kİ ANLATILMAZ YAŞANIR - UMRE....

Mesaj gönderen Hakan »

Cennet-i Bâki, gönül cennetimiz. Sevdiklerimizi yaşattığımız gönül Bâkimiz. Binlerce sahabe burada yatmakta, ancak isimleri, namları duyulmamaktadır. O yüzden Cennet-i Bâki'nin her santimi o kadar muhteşem ve muazzam ki, yüreğimizde bu duygulu hissetmek ve yaşamak onuruna nail oluyoruz şükür. Sadece mezarların başlarında bir taş, ne isim ne cisim, ne ünvan, ne soy ne sop hiç bir şey yazmadan sadece baş taşı var. Ne kadar saf ve temiz bir mezarlık. Uhud Savaşında yaralanan ve tedavi için getirilen sahabelerden 17 veya 19 tanesine ait olan, etrafı sadece duvarla çevrili bir mezarlığın huzurunda durduk. Dualarımızı sunduk. Elhamdulillah...
Mescid-i Nebevi'nin hemen yanında bulunan Cennet-i Bâki mezarlığı bütünüyle bizi kendisine bağladı. Rabbim nasip eder mi ki Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizle komşu olmayı, sahabelerle birlikte Cennet-Bâkide yatmayı... Dua ediyorum İnşeallah nasip olur Biz Bir İZ Dua Kardeşliği içerisinde olan kardeşlerimizle birlikte.
Resim
Cevapla

“►İslami Sohbetler◄” sayfasına dön