RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

YÜRÜYÜŞÜ:

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, yürürken ayaklarını sürümez, bütün vücudu ile yürürdü.
(Tirmizî, Menâkıb 26)


ELLERİNİ KULLANIŞI:

Âişe radiyallâhu anha şöyle demiştir: Peygamber Efendimizin sağ eli temizlik ve yemek yemek, sol eli de, tuvalet ve temizlik içindi. Resûlullah bir şey aldığında onu sağ eliyle alırdı. Bir şey verdiğinde de, sağ eliyle verirdi. Efendimiz sağ tarafı kullanmayı severdi. Bir iş yapacağı zaman sağ elini kullanır, ayakkabısını önce sağ ayağına giyer, mescide önce sağ ayağını atar, topluluğa bir şey dağıtırken sağ taraftan başlardı. Bu şekilde herhangi bir işe başlamak istediğinde önce "Bismillah" diyerek besmele çekerdi.
(Ebu Dâvud, Kitâbu'l-libâs, 41: Ibnü'l-Cevzi, age, 382 Buharî, el-Edebü'l-Müfred. 219)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
SaLLALLahu aLÂ MuhaMMed!..

ben-de BİZim
d
-İZ-im dİZim
>ReSÛLuLLaH
ON SEKİziMm
!..

SeN EFeNDiMm!..
>SîN EFeNDiMm!..

ReSÛL-> ALLAH!..
sallallahu aleyhi ve sellem >celle celâluhu

Resim

HaYy DoST!.. Yâ SEYYiDiNÂ!..

KûN feyeKûN BaZaR >YAZan YAZIRı
NAZ
-NiYAZ NEFhasın >SEVd NAZIRı
ZâHiR
-in -> BâTıN-ın ->HÂL-i HAZIRı
>EZELin >EBEDin-> E si EFeNDiMm!..

*

çARK-ı ÇİLE >cEVR-i ceFÂ-nın >CİM-i
SEVen
-SEVileni -> KİMde ->KİM-KİMi
e
-LESTU mAHşeri -> MîM-inde >MîM-i
BeLÂ BAZARInın -> Be si EFeNDiMm!..

*

TEK TENde TEK CANda >AYR-ına DÜŞştüm!
GÖZden IRAK ->gÖNül gAYR-ına DÜŞştüm!
cevlÂN-ında hayrÂN -> hAYR-ına DÜŞştüm!
CEMü-l CEM' cihÂN-ın -> Ce si EFeNDiMm!..

*

NAsıl GEÇti YILlar -> GEÇ Değil -> ERken!
-> SAÇlarım AĞARdı ->S E N i ->SEVerken!
ÇEKen -> ÇEKtirende -> BİLe -> ÇEKerken!
ÇEKtiğim Ç İ L L e nin -> Çe si EFeNDiMm!..

*

HAKKta ->HAKKtan >HAKKa >HAKKı ARAdım!
T E K V Î N ini -> T E V H İ D inle ->tARAdım!
BİL ki -> BULuşuruz bir GÜN -> M U R A D ım!
D Â İ M î D E v r  N -ın -> De si EFeNDiMm!..

*

S E V g i l i s E Y r i-nin -> SEvd SüRÛR-u
S E V i p S E V i l e n in
->GÖNÜL GURÛRu
DIŞ
-ımın -> İÇ-imin -> GÖZ-ümün N Û R u
>ÂFÂK-ın -> ENFÛS-Ün -> Fe si EFeNDiMm!..

*

BiSMinin ->B-İLE-si.. -> ALLAH-ın SESi
BiRr KeRre ÜFfrülen -> cÂN->NÛN NEFesi
HaBÎB
-in ->HaYr HÂLin -> TEVHİD TEPEsi
>MuhaBBet GÂR-ının -> Ge si EFeNDiMm!..

*

İ N S Â N -ı -> Fİ İ L -ini -> DÜŞÜNCEsini
SÖZ
-e -> BİN-EK EDen -> Â Ş I K SESİ-ni
>ARD ARDa EKkleyeNn -> TEKk NEFfesini
KeVN-inde ->KeMÂLÂt ->Ke si EFeNDiMm!..

*

VâciBul- VüCÛD-un -> VüCÛD-una -> HUu!
cÂNÂN >cÂN CÖMERDin>cÂN-CÛD-una >HUu!
SAMeDî CÛD” -uNûN -> MevCÛD-una -> HUu!
-> El LATîF LUTFu -nun -> Le si EFeNDiMm!..

*

A H M E D AYNa-sında -> A H A D -ın AŞK-ı
NÛR
-u MîM mAHhŞERi.. MuhaMMed MEŞK-i
>GÜN--in gÖLgesi GÖNLÜMün -> KÖŞK-ü
>MERKEZ-in MUHİT-in -> Me si EFeNDiMm!..

*

SıRR-ı SıFıR -> SEVdim -> “SER-de KAL!” dım >beN!
DERDleriNn ZEVK ETTiMm->“DER-de KAL!” dım beN!
NE zamANn -> NE HÂL-de->“NER-de KAL!” dım beN!
--> N A Z ında -> N i Y A Z -ın --> Ne si EFeNDiMm!..

*

-> UFfaCIK YÜREĞİMm -> T E V H İ D -in TAS ı
-> URUC-un-> RÜCU’-un -> HASsların -> HASı
-> RAZİYyeteN -> MERZiYyeten --> R I Z A
-> RaBB-ımın -> RESÛL-ün ->Re si EFeNDiMm!..

*

Şu "LeYL-ü-NeHÂR" ın ->“YEVMid- DÎN”-esi
“-> İyyâ K E NÂBuDu.. -> N e S T a Î N e"si
LEN TerÂNî!.. -> SÛRun.. -> TÛR-i SîNE-si
SÎNE-mde ->Yâ-SîN in -> Se si EFeNDiMm!..

*

-> El PENÇE divÂN-da ->K ü L L î K ü R R esi
H Â L
-i HAZIR-ında ->B i N B i R K e R R esi
SeBBeHA!” SeYRi-nde -> ZEVK-in Ze R R esi
-> ŞeÂN-ın -> şu ÂN-da -> Şe si EFeNDiMm!..

*

ZÂTtan ->SIFAT ->ESMÂ ->EŞYÂ-ya DÜŞştüMm!
SıRRım sıFIRrla-dım -> SEVdÂ-ya -> DÜŞştüMm!
MecNÛN-a ->cÂN OL-ÂN -> LEyLÂ-ya DÜŞştüMm!
>T E V H İ D in >TEKEMMÜL -> Te si EFeNDiMm!..

*

BeDEL-siz ÂŞIĞım -> SEVdim -> SEV-ER-iMm!
KIYASsız ->ŞARTsızım ->SEBEBsiz!” DEriMm!
->“KÂF iLe NûN ARA-sında -> DİLBER-iMm!
->SILA -ya vUSLat -ın --> Ve si EFeNDiMm!..

*

HÂL-i HAZIR -> HaYydır -> HASların ->HAS-ı
->MuhaBBet mEYydÂNın -> MeŞK MÂŞUKÂ-
YER
-in GÖĞ-ün -> NÛRU-n -> ASLın >AYNa-
YARADAN Y E Z D Â N -ın -> Ye si EFeNDiMm!..

*

AKLım >NAKLim ARAr ->“NASIL?!. NİÇİN?!” De!
->HAKİKAT-e HASsReT! ->H A Y y a l İ Ç İnde!
-> Kul ihvÂNi SeFÎL -> “HEP”-in -> “HİÇ-i” –nde!
-> Zül- CeLÂL A L L A H -ın -> Ze si EFeNDiMm!..

HAYy DoST ALLAH celle celâluhu !
HAYy DoST Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem !..


12.09.13 12:01
brsbrs..tktktrstkkmz bzbrzz

Resim


SÖZüm O ki;

garibÂN: Öylesine SILAsından AYRı kalmış yÂD Ellere düşmüş ki, BULUnduğu şehre geldiğinden gittiğinden kimselerin haberi bile olmaz GURBet Kuşu Garibler..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: " ............... عن أبي هريرة ؛ قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
بدأ الإسلام غريبا وسيعود كما بدأ غريبا. فطوبى للغرباء "

İslam garib olarak başladı ve yine başladığı gibi garibliğe dönecektir. Fe tûBâ li’l- GureBâ: Ne mutlu o gariblere!” buyurdu.

(Ebu Hureyre radiyallahu anhu’dan; Müslim : 1. Cilt 145. No ; İbni Mâce : 10.3987.No)

*

karibÂN: Onlar ki KULLuk ÇÖLünde İmkÂNla İmtihÂN in Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ELİnden İçmişler.. HaKK’ı DUYmuşlar HaYRa UYmuşlar.. devrÂNda BİLmişler.. seyrÂNda bULmuşlar.. cevlÂNda Şâhidi OLmuşlar.. Şimdi şu ÂNda Şe’ÂNda BîZZÂThayrÂNda HaYRette YAŞAmakta OL-AN HaBLi’l- VERÎD-ŞAH Damardanda YAKÎN ALLAH celle celâluhu ve de RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem DoSTlarıdırlar..

*

KûN feyeKûN:

YâSîn Sûresinin sonunda:


إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn: Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir.”
(Yâsîn 36/82)

Ne yapar?.
“KûN-OL!” NûRun kevne geçişi yani “feyeKûN-OLUŞUM” a geçiş!


Zât -> Sıfat ->Esmâ ->Eşyâ-> Olay-< ZamAN -> ZANn..

Dönüşüverir İnsanoğlu AKLında!..
Geri dönersen de doğrudur.. bu teknikteki integral türev gibidir..
Yok oluşu bu bu zamana mekana bağlı değildir ve ALLAH celle celâluhu Kudret Tecellîsidir!
Bizim içindir olan üç boyutumuz dört boyutumuz yedi boyutumuzla ilgisi yoktur!
OLUŞun bu HAM AKLa anlatım SüNNeti-tavrı-tarzı stilidir..
Onun için zâten Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'ân'ın kalbi de Yâsin'dir. Kim Yâsin'i okursa, Allah onun okumasına, Kur'ân'ı on kere okumuş gibi sevap yazar." Buyurur.
(Tirmizî, Fedâilu'l-Kur'n, 7; Dârimî, Fedâilu'l-Kur'ân, 21)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Yâsin, Kur'ân'ın kalbidir. Allah'ı ve ahiret gününü arzu ederek Yâsin okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. Onu ölülerinize okuyunuz." Buyurur.
(Ebû Davud Cenâiz 20; İbn Mace, Cenâiz 4; İbn Hanbel, Müsned V, 26, 27)

*

NAZ-NiYAZ NEFhasın SEVd NAZIRı:

Göklerin ve yerin NÛRu olan ALLAH celle celâluhu., ZÂTuLLAH NÛRundan İnsÂNoğluna NÛR vermiş ve RUHundan NEFha etmiş/RUH ÜFflemiştir.

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Resim--- “Allâhu nûrus semâvâti vel ard(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun).: Allah, göklerin ve yerin nuru'dur. O'nun nuru, içinde misbah (lâmba) bulunan kandil (ışık saçan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırça (cam) içindedir. Sırça (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doğuda ve batıda bulunmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. Nur üzerine nurdur. Allah dilediğini nuruna hidayet eder (ulaştırır). Ve Allah, insanlara örnekler verir. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.”
(Nûr 24/35)

فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ
Resim---“Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fekaû lehu sâcidîn(sâcidîne).: Artık onu dizayn edip, içine ruhumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek yere kapanın!”
(Hicr 15/29)

*

“BiSM”inin ->B-İLE-si.. -> ALLAH-ın SESi:
Şu LeYL-ü-NeHÂR-ın ->“YEVMi’d- DÎN”-esi
“-> İyyâ K E NÂ’BuDu.. -> N e S T a Î N e-si:


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Resim---“Bismillâhir rahmânir rahîm.: Rahmân ve rahîm olan Allah'ın ismi ile.”
(Fâtiha 1/1)

الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Resim---“El hamdu lillâhi rabbil âlemîn (âlemîne).: Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'adır.”
(Fâtiha 1/2)

الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
Resim---“Er rahmânir rahîm(rahîmi).: Rahmân'dır, Rahîm'dir.”
(Fâtiha 1/3)

مَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ
Resim---“Mâliki yevmid dîn(dîne).: Dîn gününün mâlikidir.”
(Fâtiha 1/4)

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
Resim---“İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu).: (Allah'ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz.”
(Fâtiha 1/5)

*

ENFÛS: En İÇ, ÖZ, Şahdamar ZeRResi..
ÂFÂK: En DIŞ, YÜZ, Kînât KüRResi..

MuhaMMedî Mi’RACın İÇe-Merkeze-ÖZe RÜCU’unda -> YÂR GÂRI- HaYY HIRÂsında- HaBLi’l- VERÎDinde:

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.”
(Kaf 50/16)

MuhaMMedî Mi’RACın DIŞa-Muhite-YÜZe URUC’unda-el HaYy DiYÂRında- küllî ŞEY Şe’ÂNında ve de şu ÂNında:

وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---“Ve lillahi ma fis semâvati ve ma fil ard ve kanellahü bi küllî şey'im mühiyta: Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır ve Allah her şeyi kuşatmıştır. (Hiçbir şey O'nun ilim ve kudretinin dışında kalamaz).”
(Nisâ 98/126)

*

bİN ALTı yüZ KİlometRE
HIZzla ÖLÜMe KOŞaNlar!:


Ne garib hususturki AKLI Olanlar İçin, İÇinde yaşadığımız şu Yalan DÜN-ya’nın Kendi EKSenindeki DÖNüş Hızı 1600 km/saattir.. Oysa hiç dönmüyormuş gibi çaktırmadan DÖNmekte ve "Küllî ŞEY"i ECELlerine sürüklemektedir!..

*

LâYEMuT: Ölümü YARATAN ÖLümsüz ALLAH celle celâluhu:

وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ وَكَفَى بِهِ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا
Resim---“Ve tevekkel alel hayyillezî lâ yemûtu ve sebbih bi hamdih(hamdihî), ve kefâ bihî bi zunûbi ibâdihî habîrâ(habîren).: Ve ölümsüz olup, daima hayy (hayatta) olana (Allah'a) tevekkül et (güven ve O'nu vekil tayin et). Ve O'nu, hamd ile tesbih et. Ve kullarının günahlarından haberdar olması, O'na kâfidir.”
(Furkân 25/58)

*

EZEL: İbtidası ve başlangıcı olmayan, her zaman var olan.
EBED: Ebedîlik. Zevalsizlik. Sonu olmamak. HEP DÂiMilik..

*

e-LESTU mAHşeri -> MîM-inde >MîM-i
BeLÂ BAZARInın -> “Be” si EFeNDiMm!..:


وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim ---"Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, E LESTU birabbikum, kâlû BELÂ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne).: Hem Rabbin Ademoğullarının bellerinden zürriyetlerini alıp onları nefislerine karşı şahit tutarak: «Rabbiniz değil miyim?» diye şahit gösterdiği zaman «Evet Rabbimizsin, şahidiz !» dediler. Kıyamet günü «Bizim bundan haberimiz yoktu!» demeyesiniz,’’
(A'RÂF 7/172)


“SeBBeHA!” SeYRi:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
“YUSEBBİHU lillâhi mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l-ardı'l-meliki'l-kuddûsi'l-azîzi'l-hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksanı mûcib herşeyden pâk ve münezzeh, gâlib-i mutlak, yegâne hüküm ve hikmet sâhibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yâni ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılır ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbihu Zikr-i Dâimindeyiz in şâe ALLAH..

*

-> Şe’ÂN-ın -> şu ÂN-da -> “Şe” si EFeNDiMm!..:

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
---“Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin.: Göklerde ve yerde olanlar, O'ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe'n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir.” (Rahmân 55/29)

Çünkü onun Ana-el İlâhlık vasfı budur!
Her an “ahd” eden el AHAD ALLAH celle celâluhudur.

El Ahadu :

Resim

*

“LEN TerÂNî!..” -> SÛRun.. -> TÛR-i SîNE-si:

وَلَمَّا جَاء مُوسَى لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنظُرْ إِلَيْكَ قَالَ لَن تَرَانِي وَلَـكِنِ انظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي فَلَمَّا تَجَلَّى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ موسَى صَعِقًا فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ
---“Ve lemma cae musa li mikatina ve kelemehu rabbühu kale rabbi erini enzir ileyk kale len terani ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarra mekanehu fe sevfe terani felemma tecella rabbühu lil cebeli cealehu dekkev ve harra musa SAİKÂ felemma efaka kale sübhaneke tübtü ileyke ve ene evvelül mü'minin: Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca «Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!» dedi. (Rabbi): «Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!» buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.” (A’râf 7/143)

BAŞlangıçtaki -> SON-UÇ ise;

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
---“Küllü nefsin ZÂİKAtül mevti sümme ileyna türceun: Her nefis, ölümü tadacak, sonra döndürülüp bize getirileceksiniz” (Ankebût 29/57)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

devrÂN DİLim ->Rasûlullah
seyrÂN SİL!” im Rasûlullah
->cevlÂN ZİLim ->Rasûlullah
hayrÂN HÂLim
->Rasûlullah!.
sallallahu aleyhi ve sellem…

ZEVK 5594

KûN feye KûN KaDER-imle ->OK giBi YAYdan FıRrladıMm!
ÇİLE ÇÖLÜn Kıtmîr-i ETTi!..-> SıRR-ı SıFıRın >SıRrladıMm!
Bir ALLAH!. bir RaSûLuLLAH!. KUR'ÂN-ımla ->GÖZ YAŞlarıMm!
TEKe TEK tERas TEKkeMmde.. -> “her ŞEY imi >SıFıRlladıMm!..


30.09.13 08:49
brsbrsbzrı..aklmnnklmzÂRı..


MuHaBBEtin HaBBEsi HaYy!
NûR-u MîMin DaBBEsi HaYy!
MeRKeZ >NûNun.. MuHiT >MîM-in
HaBLi
l- VERîD -> RABBe-si HaYy!..

SENi SEVmek yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

SENi SEVmek ZORdur.. DUYduMm!
AŞK BeLÂ- >KORdur.. DUYduMm!
bAŞKa GİDecek -> YOLum -> YoKk!..
GÖZ YAŞLarıMm>HORdur.. DUYduMm!

Resim---Abdullah b. Muğaffel radıyallahu anh: “Bir adam, Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme: “Yâ Rasûlullah! Ben seni gerçekten seviyorum!” dedi. Resûlullah: “O söylediğin söze dikkat et” buyurdu. Adam tekrar: “Ben seni gerçekten seviyorum!” deyince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Söylediğin söze iyi dikkat et, ciddi misin?” buyurdu. Adam da: “Vallahi seni gerçekten seviyorum!” diyerek üçüncü sefer aynı sözü tekrar etti. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Eğer beni seviyorsan fakirliğe karşı bir kalkan hazırla!. Çünkü fakirliğin beni seven kimseye gelmesi, selin durak yerine akması gibi hızlıdır.” buyurdu..

(Tirmizî, Zühd, 36)

NE ki DOĞuMm ->NE ki ÖLüMm!
YAŞanmakta bÖLÜMm bÖLÜMm!
->YÜREĞİNndeki -> YÜREĞiMm!
..ceVR-i cihÂN -> ÇİLE çÖLÜMm!..

Es SALÂT u ves- SELÂMu Şefâat yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!.


Ebu'l-Hasen-eş-Şâzeli kaddasallahu sırrehu'ya âit Salâtu'n- Nuri'z- Zâtî..
İç sıkıntıları ve zorlukların aşılmasında şifadır...


Resim

TÜRKÇESİ: Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ
ve Mevlânâ Muhammedin Nûri'z
-Zâti
Ve's-sirri's-sâriî fî cemi'i'l-âsâri
Ve'l-esmâi ve's-sıfâti Ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim
Adede kemâl'illâhi ve kemâ yelîku bikemâlihi
.


MÂNÂSI: "ALLAH'ım! Zâtın nûru,
Esmâ ve sıfatların bütün eserlerine
(mevcûdat) sârî (süren, süregen, sürücü, yayılan) sırrı olan
Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed
(salallahu aleyhi ve sellem)'e,
ailesine ve ashabına salât-ü-selâm ve bereketini ihsân eyle!
ALLAH'ın kemâli adedince ve O'nun kemâlinin lâzım ve lâyıkınca!"


MMM MuhaBBetlerimle..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

DUYmak, UYmak, SEVmek ve SEVilmek

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ben, birinize babasından, evlâdından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça îmân etmiş sayılmaz." buyurdu.

(Enes b. Mâlik radiyallahu anhu’dan; Buhârî, hadis no: 15, Müslim, hadis no: 44 )

Resim---Abdullah b. Hişâm radiyallahu: "Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Ömer b. Hattab'ın elinden tuttuğu bir sırada biz de onunla birlikteydik. Ömer ona dedi ki: “Ey Allahın elçisi! Yemîn ederim ki sen bana, - nefsim dışında- her şeyden daha sevimlisin!” Bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: “Hayır! Nefsim elinde olan Allah'a yemîn ederim ki, ben sana nefsinden de daha sevimli olmadıkça tam îmân etmiş olmazsın!” Bunun üzerine Ömer ona: “Allah'a yemîn ederim ki şimdi sen bana her şeyden daha sevimlisin” deyince, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- : “İşte şimdi oldu, ey Ömer!” buyurdu."
(Buhârî, hadis no: 6257 )

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Benim misâlim ile sizin misâliniz, büyük bir ateş yakan kimsenin misâli gibidir. (Ateş etrafı aydınlatınca,) çekirgeler ve kelebekler, ateşe düşmeye başlayınca o kimse, bu hayvanların ateşe düşmelerine engel olmaya çalışıyor, ben sizin kuşağınızdan tutmuş ateşe düşmenize engel olmaya çalışıyorum. Siz ise, elimden kurtulup kendinizi ateşin içine atıyorsunuz.”
(Câbir b. Abdullah radiyallahu anhu’dan; Müslim, hadis no: 2285 )

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Benim misalim, büyük bir ateş yakan kimsenin misali gibidir. Ateş etrafı aydınlatınca, kelebek ve ateşe düşen şu hayvanlar, ateşe düşmeye başlayınca o kimse, hayvanların ateşe düşmelerine engel olmaya çalışırken, hayvanlar ona üstün gelip şiddetle ateşe düşerler. İşte bu, benimle sizin misaliniz gibidir. Ben sizin kuşağınızdan tutmuş ateşe düşmenize engel olmaya çalışıyor ve: “Ateşten uzaklaşın! Ateşten uzaklaşın!” diyorum, siz ise, bana üstün gelerek kendinizi ateşin içine atıyorsunuz.” buyurdu.
(Müslim, hadis no: 4235 )

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Emir ve yasaklarımı kabul etmeyip onlardan yüz çevirenlerden başka, ümmetimin hepsi cennete girecektir.” Sahâbe: “Yâ Rasûlullah! Emir ve yasaklarını kabul etmeyen kim olabilir?”dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: “Bana itaat eden cennete girer, emir ve yasaklarımı kabul etmeyip bana isyan eden de benden yüz çevirmiş demektir!” buyurdu."
(Ebu Hureyre' radiyallahu anhu’dan; Buhârî, hadis no: 7280 )
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen Gul »

ResimEs sâlatu ve's-selâmu aleyke Ya Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem....

Sabaha uyandığımda Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in TEBLİĞini YAŞAyarak yaptığını söylüyordum...Bu söylediğim gördüğüm bir rüyanın sonu idi daha doğrusu bir rüyadayken bunu söylemiyordum.... Rüyamda Kul İhvÂNi Hocamızın bizlere anlattığı TEBLİĞ, TENZİR, TEBŞİR, TEŞHİD dörtlüsünü anlatıyordum... Anlatımımın sonunda ise uyanmış olarak Rasullullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin TEBLİĞini YAŞAyarak yaptığını söylüyordum ..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimMUhaMMed aleyhi's- seLÂM..

AHMEDî KuDDUSî kaddesallahu sırrıhu DİLinden-Yüreğinden..


Resim

فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ

Resim---Fa’lem ennehu ilâhe illâllâhu vestagfir li zenbike ve lil mu’minîne vel mu’minât(mû’minâti), vallâ hu ya’lemu mutekallebekum ve mesvâkum : Bil ki Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendinin, hem de inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de, içinde kalacağınız yeri de bilir. (Muhammed 47/19)


Resim

Resim---Bu kelimeyi Hz. Rasulullah aleyhissalattü vesselâm Muaz, bin Cebele söyler: “Yâ Muaz, ben seni severim. Biliyorum ki yevmiyede belki binlerce kelime-i tevhid getiriyorsun ama, ben sana muhtasarca bir şey talim edeyim ki bunu söylersen on binlerce ve daha üstünde bir bedeli vardır.” diyerek buyurmuştur.
[Muhammed Sıddık Hekim Efendi (k.s), 40 Hadis ]


Lâ ilâhe illâllahu adede kelimatihi: Onun-ALLAH celle celâluhunun Kelimeleri adedince Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Lâ ilâhe illâllahu adede halkıhi: Onun-ALLAH celle celâluhunun Halkettikleri adedince Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Lâ ilâhe illâllahu zinete arşihi: Onun-ALLAH celle celâluhunun Arşının süsü-ölçüsünce Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Lâ ilâhe illâllahu mil'e semavatihi: Onun-ALLAH celle celâluhunun semâlarının-Göklerinin dolusunca Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Lâ ilâhe illâllahu misle zalike meahu: Ve onunla beraber bunun mislince-AYNısınca Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Vel- hamdulillahi misle zalike meahu: Ve onunla beraber bunun mislince-AYNısınca ALLAHa hmdolsun!

Lâ yuhsihi melekün vela ğayruhu: Öyleki Meleklerin veya başklarının sayamayacağı kadar Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Eşhedü ella ilâhe illâllah ve Eşhedü enne Muhammed'en abduhu verasülühü: Ben ALLAHtan başka El İlâh olmadığına ve Ben MuhaMMed aleyhi's-selâmın Onun KULu ve Resûlü Olduğuna şâhidlik ederim-Şâhidim!.."


Resim

Resim 31

HaYy MuhaMMed aleyhi's-selâm!..Resim

Gürûh-ı enbiyâ içre
MuhaMMed ulu sultândır
Semâ vü kâ'inât üzre
MuhaMMed şems-i tabandır…


Gürûh-ı enbiyâ/ Peygamberler Cemaatı-toplumu içinde MuhaMMed aleyhi's-selâm yüce SultÂNdır.. SALTası-saltanatı/ Etkisi YETkisi olan TEKtir..
Bu 7 kat semâlar-gökler ve kâ'inât üzerinde batmayan MuhaMMed RasûLuLLAH sallallahu aleyhi ve sellem GÜNeşidir..


Resim---"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Âdem toprakla su arasındayken ben peygamberdim” buyurmuştur.
(Sehavî, mekasidu’l- Hasene I-770)

Resim---"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ALLAH celle celâluhu buyurdu ki: “Levlâke levlâke lema halaktü’l eflâk: Eğer Sen olmasaydın felekleri-varlığı yaratmazdım.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l- Hâfâ, I-46, II/232)

فَكَيْفَ إِذَا جِئْنَا مِن كُلِّ أمَّةٍ بِشَهِيدٍ وَجِئْنَا بِكَ عَلَى هَؤُلاء شَهِيدًا
Resim---Fe keyfe izâ ci’nâ min kulli ummetin bi şehîdin ve ci’nâ bike alâ hâulâi ŞEHÎDÂ(şehîden). : Artık her ümmetten bir şahid (resûl) getirdiğimiz zaman ve seni de onların üzerine şahid olarak getirdiğimiz zaman (halleri) nasıl olacak?..” (Nisa 4/41 )


Küllî ŞEYin ASLı-fASLı Nur-u MuhaMMed aleyhi's-selâm..

O MuhaMMed Mustafâ aleyhi's-selâm ki ilk yarattığın HaBBedir, En NÛR Esmana Mazhardır Nur-u MÛhaMMed ki Nûr-u MîM..

Muhabbetiyin İLK-TEK HaBBesidir ki yartılanların her derdine her şeyine rAHMET kapısıdır MuhaMMed aleyhi's-selâm ..

El Ahadu :
Resim

Habîbullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in Evvelden, Zâhire zuhûru ise “Rahmeten li’l-âlemin: Âlemlere rahmet olarak” gönderilen Rasûlullah MuhaMMed Aleyhi’s-Selâmdır.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Evvele mâ halakallâhu nûrî: ALLAH’ın en evvel halkettiği (yarattığı) Benim nûrumdur.” Buyurdu.”
(Aclûnî, Keşfü’l- Hafa, c:1, shf:311)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evvelu mâ halakallâhu nûra nebiyyike yâ Câbir: ALLAH Teâlâ herşeyden evvel senin Peygamberinin nûrunu yarattı ey Câbir!”
(Câbir bin Abdillah tarikiyle Abdürrezzak’tan; el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:205, 2:129.)

Resim---Câbir bin Abdullah radiyallâhu anhu'’dan: “ Yâ Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)! Anam babam sana fedâ olsun, ALLAHın en evvel yarattığı şeyi bana söyler misin?” dedim. Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Yâ Câbir! eşyâdan önce, kendi nûrundan (Nûrullah) senin Peygamberinin Nûrunu (Nûr-u MİM) yarattı.” Ve şöyle buyurdu: “ O nur ALLAHın kudretiyle dilediği yerlerde devredip gezerdi. O zaman ne levh, ne kalem, ne cennet, cehennem, ne melek, ne gök, ne güneş, ne ay, ne cin ne de ins var idi.” Ondan sonra buyurdu ki: “ALLAH Teâlâ mahlûkatı yaratmak istediği zaman, o nûru taksim edip 4 parça yaptı: İlk parçadan kâlemi yarattı. İkinci parçadan Levhi yarattı. Üçüncü parçadan Arşı yarattı. Dördüncü parçayı taksim edip dört parça yaptı: İlkinden gökleri yarattı. İkincisinden yeri yarattı. Üçüncüsünden cennet ve cehennemi yarattı. Dördüncü parçayı yine taksim edip dört parçaya ayırdı: Birincisinden mü’minlerin gözlerinin nûrunu yarattı. İkincisinden kalblerinin nûrunu yarattı ki o, ALLAHı bilmedir. Üçüncüsünden dillerinin nûrunu yarattı ki o da Kelimeyi Tevhiddir....””
(İmâm Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404)


Rasûlu'r-Rahme sallallâhu aleyhi ve sellem..
Rasûlu'r-Rahme: RaHMet Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem.
RaHM: Acıma, koruma, esirgeme, şefkat etmek. Hısımlık, karabet, akrabalık.
RaHMet: Merhâmet, acımak, şefkat etmek, ihsan etmek, esirgemek. Mc: Yağmur.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, er Rahmân ve Er Rahîm Celle Celâluhu esmâlarının RaHM Mazharı Hakîkat-ı muhaMMediyye Menba’ıdır.
Esmâullah'ın Kur'ân-ı Kerîm ve Hadis-i Şerif mesnedli şerhimizde gönülden geldiğince açıklamaya çalıştığım Rahmet Rasûlu Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Kâinât ÂLeMinin zâhir-bâtın “OLuş-feyeKûN” HiMMet Rasûludur hamdolsun:
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin İRSALL seBeBi tek-gerçek olup maddî-mânevî Tümm mevcûdata-ÂLEMe RAHMet Kaynağı OLUŞ-udur:


وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn(âlemîne): (Rasûlum!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
(Enbiyâ 21/107)

Resim

MuhaMMed seyyidü's-sâdât
MuhaMMed Nûr-ı Hak bizzât
MuhaMMed Sâhibü'l- âyât
MuhaMMed ehl-i burhandır…


MuhaMMed aleyhi's-selâm, tüm peygamberler zincirinin BAŞ/SONudur.. ezel-ebed CeRR eden/ceRRyÂN Kablosu SÂDÂTın HaYy Zinciri Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâmın İLK NOKtasıdır..

sâdât : (Seyyid. C.) Seyyidler. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın soyundan gelenler ve onun izinden gidenler. Hususen Hazret-i Hasan neslinden gelenlere seyyid; Hazret-i Hüseyin neslinden gelenlere de Şerif denmektedir.

MuhaMMed aleyhi's-selâm, Hakk Teâlânın Hazır-Nazır KûN’un feyeKûN NÛRudur.. SON-UÇların İLK-TEK SeBeBidir..
SÖZ RABBBu’l- ÂLEMîn’in SES ise her ÂN/el ÂN Rahmetenli’l- ÂLEMîn’in NûR-u MuhaMMED Yansımasıdır tüMM Kâinâta.. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Kur'ÂN-ı Kerim’in her yürekte YAŞAyanıdır.. Kur'ÂN-ı Kerim, her gönlün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem NEFesidir..
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e SAHİB ÇIKan ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin SAHİB çıktığı her ÇAĞın SAHAbeleri.. her ÂN taptaze Kur'ân-ı Kerim’i Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem den BİLenler-BULanlar-OLanlar ve yAŞAyanlara es seLÂM OLsuNn!..

MuhaMMed aleyhi's-selâm, ham insan AKLının -> NAKLuLLahı/Kur'ân-ı Kerimi
BİLip-BULup- O’nda OLup da yAŞAmasında tek MUTLAK İrSALL NOKtası ve TEK BÜRhÂN/delil, hüccet, isbat vasıtası, Lutfullaha SELL ve SALL EHLi ve Ehliyet SAHİBidir.. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem…


El Hakku :
Resim


Resim

MuhaMMeddür nebîyullah
MuhaMMeddür safîyullah
MuhaMMeddür necîyullah
MuhaMMed 'abdü'r-Rahmândır…


MuhaMMed aleyhi's-selâm; insan AKLı için, ALLAH celle celâluhu'nun, VARılamazlık-BİLinemezlik Karanlığı AHADiYYetinden haber getiren AHMED Nebîyullah aleyhi's-selâmdır..
MuhaMMed aleyhi's-selâm, Safîlik KemÂLine ULAşım SeBeBi/sonUÇ-udur..

Safiyullâh: Allah'ın saf ve temiz yarattığı halde olan.
Saf: Katışıksız, berrâk, temiz.
SAFî: Katışıksız. Temiz, süzülmüş ve temiz. Bozuk olmayan. Hâlis.
SAFîYY: Temiz, pak. Hâlis, saf, katıksız.
SAFîYE: Temiz, katışıksız, bozuk olmayan. İçinde yapmacık ve uydurma bir sey, fazladan kelime ve kafiye bulunmayan sözdür-Özdür...


ReSûLL -> ALLAH… SALLın, SALÂTın SıRRı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..

Necîyullah: SubhÂN ALLAH celle celâluhu SıRRdaşı, SıR saklayan. Her ÂN, Cenab-ı Hakk'a karşı teveccühle meşgul ve münacatla, İlâhî feyizlerle inşirah bulan/bulmamıza vesile olan
Fırka-yı NÂCiyyenin SEKÎNET GEMisi Resül-i Ekrem aleyhi's-selâm…

AbduLLAHın ve Abdü'r-Rahmân’ın Menşe’i, Menba’ı.. Ebû RahîM/İbrahîm aleyhi's-selâm oğlu, ALLAH ve RahmÂNın İlk/Tek/son “KUL” hitabına mazhar BİZe Raûfun Rahîm olanMuhaMMed aleyhi's-selâm..

لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ أَنْفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنِينَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ
Lekad câekum rasûlun min enfusikum ‘azîzun ‘aleyhi mâ ‘anittum harîsun ‘aleykum bilmuminîne raûfun rahîm(un): Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.”
(Tevbe 9/128)

er Rahmân:
Resim

er RahîM:
Resim

Resim

MuhaMMed bâ'is-i eflâk
MuhaMMed mürşid-i süllâk
MuhaMMed 'ârif-i zerrâk
MuhaMMed kân-ı 'irfândır…


O MuhaMMed aleyhi's-selâm ki;
Tüm FELEKler O’nun Yüzü SUyu hürmetine halkedilmiş ve tüm ÂLEMlerin VAR OLuş ve YAŞAyış Rahmet Kaynağıdır..


Hadis-i Kudsî:
Resim --- ALLAH celle celâluhu: “Levlâke levlâke lema halaktü’l eflâk – Eğer Sen olmasaydın varlığı yaratmazdım.”
(Aclunî, Keşfu’l–Hafâ: 2/232)

Âyet-i Celîle:

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn(âlemîne): (Rasûlum!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
(Enbiyâ 21/107)


MuhaMMed Mürşid-i Süllâk:
Allah ve Resûlüne TeSLiM olmuş, indirildiği Esfelinden RücÛ’su-geri DÖNüşü EMRedilen İLLİYYİNe YOL Alan Müslim/Mü’minlerin Mürşid-i Mutlakı, RÜŞde Erdiricisi ve de Sırat-ı Mutakîmin tek REHBeri Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.. süluk, yol alış.. sâlik, yol alan.. süllâk, sâlikler..

MuhaMMed 'ârif-i zerrâk..:
Zâhir-Bâtın CEM’i, Zerrâkın iki yüzün gİZlisini BİLen ve BULduran, Olduran ve de yAŞAtan İlahî Ârif MuhaMMed aleyhi's-selâm...
MaDDEye dönük “ben”i bana BİLdiren, şahdamarımdan da YAKÎN Olanı BULduran ve ömür boyu Yüreğinde NÛR Ocağında, Şe’ÂNullahtaYaşam ŞEFÂat ASLım-fASLım MuhaMMed aleyhi's-selâm..


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsinin Bilen RABBini BİLir ” buyurmuştur. (Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)


MuhaMMed kân-ı 'irfândır…:

MuhaMMed aleyhi's-selâm ilahî İrfÂNın kânı/ menba’ı, kaynağı, ocağıdır.

Bunu ANLAyış öyle önemli bir şeydir ki;
Tıpkı İnsanoğlunun bir ana-babadan doğup Merhamet-Muhabbet yardımlarıyla Bedenen-Madden yetişmeleri gibi, Nefsen-Mânen de Livechillah-Allah için, Allah nâmına, Allah aşkına sırf, saff sufî MuhaMMedî bir Kâmil, Âlim, Ârif, Âşığın Ehl-i Beytî ERENler İlim, Edeb, İrfÂN ve ERkÂNında MuhaMMedî Tâlim-Terbiyeyi AKLen-NAKlen GÖRmesi şarttır..

Bu öyle bir Sırat-ı MutakîmYOLudur ki;
Şeriat-ı MuhaMMedîyye,
Târikat-ı MuhaMMedîyye,
Mârifet-i MuhaMMedîyye,
Hakikat-ı MuhaMMedîyyeyi YAŞAyarak, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin;
Geçmiş için Tevbe-İstiğfar BİZ BİR-iZini BİLme İLMini,
Şu ÂNda Şe’ÂNullahda RIZA BİZ BİR-iZini BULma İRADEsini,
Gelecek ÖMRümüz için DUÂ BİZ BİR-iZinde OLma İDRAKini,
Ve de SON Nefeste ŞeHÂdet BİZ BİR-iZini YAŞA İŞTİRAK Şefaat Şerefini İmek İlmek HÂLI gibi OKUmak-DOKUmak YOLudur…

MuhaMMedî Hasbî-Habibî HİZMet YOLu, YOLcusu, YOLluğu, YOLdaşı olan VELîYYULLAH-EVLÎYAULLLAHı iyi tanımalı ve seçme TERCİHimizi iyi KULLanmalıyız ALLAH celle celâluhu YÂRdımcımız, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem YÂRimiz Olsun inşae ALLAHu Teâlâ..


Resim

MuhaMMed fâtih ü miftâh
MuhaMMed müncî vü mısbâh
MuhaMMeddür ebü'l-ervâh
MuhaMMed canlara candır…



MuhaMMed fâtih ü miftâh:
Yâ MuhaMMed aleyhi's-selâm, bu MâsiVÂ ÂLEMinde küllî ŞEY’i Açan âlet, Anahtar SENsin! Kapıların Kilidini selâmet üzere açan/ fetheden de SENsin^.. çünkü SEN Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemSÎN!.

MuhaMMed aleyhi's-selâm -> “KÛN!-Ol!” EMRinin feye KÛN/ derHÂL-ÂNında OLUş AYNasıdır.. Kâinât KEVNiyyetinin A’yÂN-ı Sabite AYNAsıdır.. NaSRuLLAHın FETHuLLAH GÖRünümü HaYyat ANAhtarıdır..


ALLAHu zu’l-CELÂL buyuruyor ki:

إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا
Resim---İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ(mubînen): şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik.(Fetih 48/1)

لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا
Resim---Li yagfire lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhare ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ(mustekîmen): Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir.
(Fetih 48/2)

İnna fetahnâ” sana bir El- fettah olarak, El-Fâtih olarak sana bir fetih, fetehe vereceğiz. senliğin hakîkatini bulacaksın içinde.
Gölge “Abd” lığıyla bir noktada buluşacak.
İnna fetahnâ leke Fethan mubînâ
Bu öyle bir fetih olacak ki, mubînâ binâ edilmiş-beyân edilmiş olacak. Bunun üzerine senlik binâ edilecek…

İnna fetahnâ leke fethan mubînâ”,
Sana beyân edilmiş bildirilmiş, binâ edilmiş bir fetih vereceğiz. Öyle bir fetih vereceğiz ki. “İnna” biz varya biz, “fetahnâ” .
İnna”da iki tane biz vardır. Şeddelidir çünkü, onu diyorum.
Muhakkak muhakkak Biz sana, fetahnâ Biz verdik.
Verdik derken, verdik veriyoruz vereceğiz veririz anlamındandır.
Leke” bütün bunlar senin içindir.
Fethan” öyle bir fetih ki, fetaha ki, açış ki bu, Miftah-Anahtar demektir.
Fethan mubînâ”, bu apaçık mubînâ binâ edilmiş, beyân edilmiş, iki anlamındadır.
Zâhirde binâ yapmaktır bâtında beyân etmektir.
Bir anlamda bir binânın projesi beyândır. Projeyi tatbik ederek yapılış da binâdır.
Çünkü hep söylüyorum içinizde bir karar verir dışınızda uygularsınız.
İçinizdeki biraz sonra harekete geçirir sizi. Niçin bunlar?
Li” şunun için ki, “li yağfirelekALLAHu” seni bağışlasın diye El-Gaffar olan, gafur olan ALLAH. Gafretsin diye.
Ma tekaddeme min zenbike” ma tekaddeme, takdim ettiğin yaptın yâni, mukaddem geçmişte sen bunları, Üzerine bastın, ayak demek kadem aslında.
Kıdem demek. Daha kıdemli türkçesi. MuhaMMediyyet dâimiyyetini kahhar olarak kullanmaktır.
O iş bitmiştir artık. Yâni mâsivâyı kullandı.
Ceryan vurdu geçti yâni. Tsunami geldi, deprem Japonya’yı çökertti.
Takdim budur. Takdim etti. Bir “projeyi takdim ediyorum” dersiniz.
Siz onu anlatırsınız. Bitmiştir o. Onu anlar insanlar artık.
min zenbike” senin zenblerinden, zunublerinden, bilelik nuruna ALLAH adına sahib çıkışlarındır ama nasıl anlatılacak. Kime anlatılacak?.

Bu âlemde gördüğün tümm eşya-ŞEYler, ALLAHu ZU’L-CELÂLin Ez-Zâhir esmâsınun zuhurudur.
ALLAH nuru’s- semavati ve’l- ard” bu demektir.
Buna bir hürmet buna bir saygı, buna bir hakk vardır.
Rızanın ötesinde bir hakk’kı vardır.
Hakk’ul hakk. El-Hakk olan ALLAH’ın hakk’kıdır.
Onun için Mevlevîlerde felan kelimelere çok dikkat ederler.
İşte, eşyaya dikkat ederler. Herşeylere karşı, ALLAHu ZU’L-CELÂLe karşı bir saygıyı sevgiyi eserlerinde de göstermek isterler ve çok doğrudur da.
“Yak!” demezler “CANlandır!”, “Söndür!” demezler “Dinlendir!” derler..


MuhaMMed müncî vü mısbâh:
Müncî:
İncâ eden. Kurtaran, necât veren. Resul-i Ekremin aleyhi's-selâm, insanların EMRullahı Hakkı-DUYupHayra-UYmasında, KULLUK azabından kurtulmasına ve dünyâ ve âhiret saadetlerine SALLu SELL ULAŞım sebebi olmasından dolayı mübârek isimlerinden birisi de Müncî aleyhi's-selâm olmuştur.

Mısbâh: Esfelinin lânet Karanlığından İlliyinin LüTuF NÛRuna Çıkarıp/GÖTÜRen NÛR/Işık Kaynağımız aleyhi's-selâm..

İyi ANLAmak için ise;

Kısaca göz atarsak; Yaratan, Yaratılan ve yaratılışımıza:

Zât.. Sıfat.. Esmâ.. Eşyâ..
Muradullah.. Emrullah.. Sünnetullah.. Şeenullah.. Sistemulahh-Mülkullah..

KûN feyeKûN TeceLLîsi:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu) : Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.” (Yâsîn 36/82)

ZÂT..Sıfat..Esma..Eşya..
Zâtullah Nurundan, Eşya Nurunun zuhuru kademelerini-aşamalarını iyi anlamalıyız..

En dış ZÂHİR Şehadet Âlemindeki EŞYâ - ŞEYler Bazarındakileri kendi başlarına buyruk nesneler sanmamalıyız:
ALLAH celle celâluhu Ez Zâhir ALLAH celle celâluhu..

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“ALLÂHU NûrUS SEMÂVÂTİ VEL ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.”(Nûr 24/35)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisi kudsîde: "ALLAH: "Seni kendi nurumdan, diğer şeyleri de senin nurundan yarattım."buyurdu" buyurmuştur.
(Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I-265/827)


Her şey ve Hepimiz Nur-u MîMiz, O’nun Nuruyuz..

Kûn !:
Kûn'daki NuN; Nurullah Nurudur. TENZİHte, "O"dur.
KeF ise kâinât KeFdir ve TEŞBİHte; ben, sen, bu, şu şeklinde NuN örtüsü olmaktadır ancak Nurullahtır..
Tevhidde ise "o" ve "O" nu ANLAmak, MuhaMMedî Ârif-i Billah İrfÂNıdır.



MuhaMMeddür ebü'l-ervâh:
MuhaMMed aleyhi's-selâm, Ruhların BaBasıdır.. Üreme Kaynağı -> İLKi ve TEKidir Yaratıkların TüMMü İçin..
ResÛLü’r- RABB.. AKIL AYN-ının İKİ YÜZünün ARAKEsitdir ki, ResÛLü’n BİLen-BULan -> Şahdamarından da AKREB-Akraba-YAKIN RABB’nda OLur ve HaKK’ın Kabı, ceRRyÂNın Kablosu, USTAnın ESERi Olaraka YAŞAR ve ŞÂHİdi Olur..

RuH, süreklidir.. Beden Âletinde ceRRyÂN gibidir-SÜReklidir ve EMR Âlemindendir, BİLiriz kiHamdolsun bu CERRyÂNın Vekili-Şekili-ŞEY’i ise NÛR-u MîM MuhaMMEDdir:


وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً
Resim---Ve yes’elûneke anir rûh(rûhı), kulir rûhu min emri rabbî ve mâ ûtîtum minel ilmi illâ kalîlâ(kalîlen).: Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: “Ruh, Rabbimin emrindendir.” Ve size, (ruha ait) ilimden sadece az bir şey verildi.” (İsrâ 17/85)


Her Silm AKLı olan görüp durmaktadır ki;
Zât.. ->Sıfat.. ->Esmâ.. ->Eşyâ..
Muradullah.. ->Emrullah.. ->Sünnetullah.. ->Şe’enullah.. ->Sistemulahh-Mülkullah..

“KûN/ Muradullah- Emrullah -> feyeKûN/ Sünnetullah- Şe’enullah” TeceLLîsi/ Sistemulahh-Mülkullah ki ZÂTen NÛRuLLahtır…



MuhaMMed canlara candır…
cAN: YAŞAyış, DİRlik Zinciri.. Diride olan YAŞAm kudreti, kuvveti. Hayat cevheri. Madde KÂBındaki İlahî CeRRyÂN.. HaYata her AN VERilmekte olan İlahi BİLElik BAĞı.. ZANn -> zamAN -> OLay -> Eşyânın ÖZü.. Maddî Azametullahtaki Manevî Kudretullah Etkeni..

ve CÂN, Sevgili, dosttur. BİZ BİR-İZi BİLmek-BULmak-OLmak ve de yAŞamak Şefâat Şerefidir Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemde…

İlk NOKTa olan NûR-u MuhaMMEDin -> Harkesi-MâNânın ->Hakereketi MaDDe’ye CERRidir-CEZBidir ve’s – SeLÂMm!..


El Fettâhu :

Resim

MuhaMMedle bilinür Hak
MuhaMMedle bulunur Hak
MuhaMMedle görinür Hak
MuhaMMed yâr-ı Yezdândır…


Mutlak İRSÂLL Edici Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem…
fASLımız -> ASLımıza İrSALLedicimİZ-İrSALLiyecimİZ Rabânî Rotamız Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..

ALLAHu zü’l- CELÂL’in;
el HUu/Hüve Hüviyyetine SALLımızı SELL SeLÂMetiyle SAĞlayan,
HaYyatımızda ŞeHÂDetuLLahımız YAŞAtan el HAYy ile-bİLE Kılan,

Hayrı YAŞAtarak el HAKK’a DÖNdüren vede SON-UÇta er RABB ALLAH celle celâluhuYa Raziyeten-Merziyyeten Kavuşturan..

Kısacası, bu kargaşa âleminde Muhtaç-Mecbur-Me’mur-Mahkum bir HİÇç olan “ben”a el HAKKı BİLdiren, BULduran, Olduran ve Hayr üzere Hakkı YAŞAtan, elHaKK ALLAH celle celâluhunun Mutlak YÂRi Rahmetenli’l- ÂLEMîn MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemdir..


Resim

MuhaMMed 'âşık u ma'şûk
MuhaMMedle bu halk merzûk
MuhaMMed bâ'is-i mahlûk
MuhaMMed kutb-ı eyvandır..


MuhaMMed 'âşık u ma'şûk:


MuhaMMed aleyhi's-selâm, HÛBbun/ iyi-doğru-güze-hak-hayr-güzelliğin HABBesi-Tohumu HabîBuLLAH aleyhi's-selâmdır..
RaSûL -> ALLAHtır..
Âşık-MuhiBb/Seven. Muhabbet eden. Dost. Hayrı isteyen O’dur sallallahu aleyhi ve sellem..
Mâşuk-MâHbuBb/ SEVilen deMuhabbet edilen de O’dur sallallahu aleyhi ve sellem..



MuhaMMedle bu halk merzûk:

Tüm Kâinâta sürekli verilip durmakta olan Ni’metin-Rahmetin kaynağı ezel-Ebed Mâsivâ durdukça Rahmetenli’l- Âlemîn MuhaMmed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemdir.. DİRİLİK ZİNCİRi HaYyatın süreklilik SeBeBi RIZKında kaynağı/GELiş sebebi ve YERi yine NÛR-u MîM yani Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dir..
Hatta el ÂN hayatta olan gerçek ALLAH DOSTları için;


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ümmetimde Ebdâllar 30 tanedir. ARZ onlar sebebiyle ayaktadır. Onlar sebebiyle yağmura mazharsınız/yağar. onlar sebebiyle yardıma mazharsınız” buyurdu.
(Ubade İbnu’s- Samid radiyallahu anhu’dan İ: Ahmed İbni Hanbel)

Resim---Ahmed İbnü Hanbel, el-Müsned’inde İbnü ‘Ubeyd’den rivâyet ediyor: “Irâk’dayken Ali radıyellâhu anhu’nun yanında Şamlılardan söz edildi ve “onlara lâ’net et ey Mü’minlerin Emîri” dediler. Bunun üzerine O, şöyle dedi: “Hayır dedi. Çünki ben kesinlikle Resûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle demekte olduğunu işittim: “(Büdelâ) Başka bir lafızda da, (Ebdâl Şam’da olacaklar. Onlar kırk adamdır. Her ne zaman bir adam ölürse Allah celle celâlühû onun yerine bir adam getirir. Onlarla yağmur yağdırılır. Onlarla düşmanlara karşı yardım edilir. Onlarla Şam halkından azâb defedilir.”
Bu hadîs’in râvîleri -Şüreyh hâric- Sahîh’in râvîleridir. O da sikadır/sağlamdır. Bunu, onu aşan yoldan Taberânî ve Hâkim de rivâyet etmişlerdir..


MuhaMMed bâ'is-i mahlûk:


El Hallâk ALLAH celle celâluhu’nun her ÂN OLup durmakta olan yenide YARATış Hılkıyyetinde; halkedilen Mahlûkların ba’sinde/varediş-ihyâ-yeniden dirilişinde MEBDE/ Kaynak, kök, temel, esas, ANA, ÜMM MuhaMMeD Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemdir..

El Bâisü :
Resim

El Hallâku :
Resim


MuhaMMed kutb-ı eyvandır..:


Bu uçsuz bucaksız Yaşam-HaYat Sahramızın/KâiNâtın-Küllî ŞEY’in- Divanhânenin... AKLen Zâhir-Muhitten, nAKLen Bâtın-Merkeze ÜMMî-ANA MİLi MuhaMMeD Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem NÛRudur..

Er Rezzâku :
Resim


Resim

MuhaMMed ümmete rehber
MuhaMMed sâhib-i kevser
MuhaMMed şâfı'-i mahşer
MuhaMMed kâmil insandır…



MuhaMMed ümmete rehber:


A’mâ: Kör. Gözü görmeyen. Manevi körlük, cahillik, bilgisizlik..
A’mâ: Mânâda insan AKLının ASLa varmayacağı, ulaşıp bilemeyeceği AHADiYYet DEHlizi..
ÜMMî: A’mâ’dan haber getiren küllîşin ÜMMü-ANAsı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..
ÜMMET: Madden-Mânânen NEBiyyü’l- ÜMMîyi DUYup UYan BİZ BİR-İZleri..


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem -> İrci’miz/DÖNüşümüz EMRedilen Rabbu’l- Âlemîne tek ve mutlak ROTAmız Raziyetn-Merziyyeten Rehberimiz…

أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
Resim---"Yâ eyyetuhe'n-nefsu'-mutmainneh(mutmainnetu): Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis(Fecr 89/27)

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim--- "İrciî ilâ RaBBiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten): Râzı olmuş ve kendisinden râzı olunmuş bir halde RABBine dön.(Fecr 89/28)

فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
Resim---"Fedhulî fî ibâdî: Artık kullarımın arasına gir.” (Fecr 89/29)

وَادْخُلِي جَنَّتِي
Resim---"Vedhulî cennetî: Cennetime gir.” (Fecr 89/30)


MuhaMMed Sâhib-i Kevser:


Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e kevser verilmiştir:

إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ
فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ
إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ
Resim---"Muhakkak Biz, sana kevseri verdik. Sen de RABB'in için namaz kıl ve kurban kes. Doğrusu sana kin besleyendir soyu kesik olan" (Kevser 108/1-3)

Namaz kılarak bedenen, kurban keserek malen, RABB'in için ruhen celâl nuruna gark!
İtâ : vermektir, verme işi görev gereğidir, temlik (mülk olarak verme) ifâde etmez. Kur'ân-ı Kerîm, ilim, cennet gibi.
İ'tâ : temlik (mülk edinme) ifâde eder. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e ait kevser havuzu gibi...


KEVSER :
1- Alabildiğine çokluk (maddî-mânevî); kalabalık nesil
2- En bol, faydalı ve hayırlı olan
3- Her tarafı saran toz
4- Cennet ırmağı-cennet havuzu
5- Resûlullah (sav)'in soyu Ehl-i Beyt aleyhi’s-selâm'i.
6- Nûbüvvet,
7- Kur'ân-ı Kerîm,
8- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in meziyyetleri
9- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şanı
10- Makam-ı Mahmud
11- İlim
12- Ümmetin ûlemâsı
13- Muhammedî âşıklar
14- Kevser sûresi denilmiştir
15- Bizce "Nur-u Muhammed"dir...

Kütüb-i Sitte dışındaki Hadis İmamları Müsnedlerinde:

16- “Bana arzın anahtarları verildi اُعْطِيتُ مَفَاتِيحَ اَرْضِ "
17- “Ahmed diye isimlendirildim" وَسُمّيتُ اَحْمَدَ "
18- “Ümmetimin en hayırlı ümmet kılındı" وَجُعِلَتْ اُمَّتِى خَيْرَ اُمَمِ "
19- “Benim geçmiş ve gelecek günahlarım affedildi" غُفِرَ لِي مَا تَقَدّمَ مِنْ ذَنْبِى وَمَا تَأخّر "
20- “Bana kevser verildi س وَاُعْطِيتُ الْكَوْثَرَ "
21- “Arkadaşınız Kıyamet günü Livâu'l- hamd'in sahibidir" اِنَّ صَاحِبَكُمْ لَصَاحِبُ لِوَاءِ الْحَمْدِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ "
22- “Şeytanım kâfirdi, Allah ona karşı bana yardımcı oldu da müslüman oldu" كَانَ شَيْطَانِي كَافِراً فَأعَانَنِى اللَّهُ فَاسْلَمَ "
(İbnu Hacer, Ahmed İbnu Hanbel ve Bezzâr'ın Müsned'leri)


Ve ASLa unutmamalıyız ki, bu Kur'ân-ı Kerim Irmağı, Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ARKIndan yüreklerimize ile’l- EBED Akıp DURacaktır.. ve de Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâmı Farslıların vs. dünyalık oyunları asla sanmamalıyız ki onlar gökteki bULutlar esen Yeller gibi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin vede ALLAH celle celâluhunundur SistemULLAH İÇİnde..

Resim---“Zeyd ibn-u-Erkâm radiyallâhu anhu’dan Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Ben size temessük edip (tutunup) sıkı sarıldığınız takdirde dalâlete (sapıklığa) düşmekten korunacağınız iki şey (emânet) bırakıyorum: Bunlardan biri diğerinden daha büyüktür: Kitâbullah. Bu, semâdan arza uzanan ALLAH’ın ipidir. Diğeri Ehl-i Beytim olan yakınlarımdır. Bu iki şey, Kevser Havzının başında buluncaya kadar birbirlerinden ayrılmayacaktır. Bu iki şey hakkında benden sonra nasıl davranacağınıza iyi bakın.” (Kütüb-i Sitte, Muhtasar C.12/499)


MuhaMMed Şâfı'-i Mahşer:


Tüm ESMâULLahın Tecellî Mazharı olan MuhaMMeD Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem, ALLAHu zu’l-CELÂL’in eş Şâfi olan İsminin Şefâat yansımasıdır da.. Ezelden Ebede, Elestten mahşere kadar Küllîşeyin ve AKLı olupda nankörlük yapmayan Hakkı DUYup, Hayra UYan Mü’minlerin Şefaat menba’ıdır..

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin bereket KEVSER kaynağı İSİMlerini ÜMMet-i MuhaMMede ARZetmek ARZumun temelinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin HAKKınca BİLinmesi, BULunması, YOLUnda Olunması ve Şariat-ı Garrâsının Yaşanması ŞeHÂDEtine İştirak Şefaatı Şerefi olmuştur.


Resim---Enes (radiyallahu anhu)'dan: Bir adam şöyle dua etmişti: "Allahümme inni es'elüke bi enne leke'l-hamde, lâ İlâhe illâ ente'l-Mennanü, bediû's- semâvâti ve'l-arzi zü'l-celâlî ve'l-ikrâmi. Yâ Hayyu Yâ Kayyum: ALLAH'ım! Hamd sanadır, Nİ’METleri veren Senden başka ilâh yoktur. Sen göklerin ve yerin celâl ve ikrâm sahibi yaratıcısısın. Hayy ve Kayyumsun (kâinâtı ayakta tutan hayat kaynağısın) bu isimleri şefâatçi yaparak senden istiyorum!"bu kimsenin duasını işiten Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ashab-ı Güzin'e sordu: "Bu adam neyi vesile kılarak dua ediyor biliyor musunuz?" "ALLAH ve Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) bilir" denildi. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Nefsimi Kudret elinde tutan Zât'a yemin ederim ki o, ALLAH'a İsm-i Azam'ı ile dua etti. O İsmi Azam ki onunla dua edilirse ALLAH (cc) icâbet eder, onunla istenirse verir." buyurmuştur.
(Tirmizî, davat 109-3538; Ebu Dâvud, Salât 358-1495; Nesâî, Sehv 57-3,52)

ـ4349 ـ3ـ وَعَنْ جابرٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْه قَال: ]قَالَ رَسُولُ اللَّهِ #: أُعْطِيتُ خمْساً لَمْ يُعْطَهُنَّ أحَدٌ مِنَ
ا‘نْبِيَاءِ قَبْلِى: كَانَ كُلُّ نَبِىٍّ يُبْعَثُ إلى قَوْمِهِ خَاصَّةً وَبُعِثْتُ الى ا‘حْمَرِ وَا‘سْوَدِ؛ وَأُحِلَّتْ لِىَ الْغَنَائِمُ وَلَمْ تَحُلَّ ‘حَدٍ قَبْلِى، وَجُعِلَتْ لِىَ ا‘رْضُ طَيِّبَةً وَطَهُوراً وَمَسْجِداً، فَأُيُّمَا رَجُلٍ أدْرَكَتْهُ الصََّةُ صَلّى حَيْثُ كَانَ، وَنُصِرْتُ بِالرُّعْبِ عَلى الْعَدُوِّ بَيْنَ يَدَىْ مَسِيرَةِ شَهْرٍ، وَأُعْطِيتُ الشَّفَاعَةَ[. أخرجه الشيخان والنسائي.وزاد في رواية: ]بُعِثْتُ بِجَوَامِعَ الْكَلمِ[
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Bana 5 şey verilmiştir ki, bunlar benden önceki peygamberlerden hiçbirine verilmemiştir:1- Her peygamber sadece kendi kavmine gönderilmiştir. Ben ise kırmızılara (Acemlere) ve siyahlara (Araplara) da gönderildim.
2- Bana ganimetler helal kılındı. Halbuki benden öncekilerden kimseye helal değildi.
3- Yer bana tahur, pâk ve mescid kılındı. Her kim namaz vaktine girerse, nerede olursa olsun namazını kılar.
4- Ben, bir aylık mesafede olan düşmanımın içine düşen bir korku ile yardıma mazhar oldum.
5- Bana ŞEFAAT (etme yetkisi) verildi."
(Câbir radıyallahu anh’dan; Buhârî, Teyemmüm 3, Salât 56,l Humus 8; Müslim, Mesâcid 3, (521; Nesâî, Gusl 26, (1, 210-211)


Azîz kardeşlerim,
MuhaMMedî Şuûr'un, Nûrun, Sürûrun ve Onurun bilinmesi, anlaşılması ve yaşanması, ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'in hidâyeti, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şefâatı, Erenlerin hayır dua himmeti ve kulun kendi tercih ve gayretinin ne kadar önemli olduğu aşikârdır.
MuhaMMedî Neş'e bir bütündür, külldür. Tümüyle tektir.
Onun için iyi DUYmamız ve UYmamızla ulaşabiliriz.
Cenabı ALLAH celle celâluhu'nun bize Nİ’MET-i uzması (en büyük Nİ’MET) olan MuhaMMed aleyhi’s-selâm; dinimizin, dünyamızın ve âhiretimizin Şâfiî'si (şefâatçisi) kulluk derdimizin şifâsıdır.
Ahmed aleyhi’s-selâm'ın AHAD Tealâ'ya hamd ve halkına şefâat makamı olan Makam-ı Mahmud'undaki Livâü'l-Hamd'i (hamd sancağı) altında; merhâmet, muhabbet, ismet ve iffet içinde hesabsız cennet ehli olan, MuhaMMedî oluş şuûrunu kelime-i şehâdetle yaşayanlardan olmak için iyi niyet, ciddîyet ve samimîyyetle teslimiyyet ve istikâmette azmimiz ve ALLAH Tealâ'yı vekîl edişimiz, erdemimizdir...
ALLAH muînimiz olsun. Âmin!.



MuhaMMed Kâmil İNSANdır…:

Kemâl: Kâmillik, olgunluk. Olgunlaşma. Erginlik. Bütün güzel sıfatlarla muttasıf olmak. Fazilet. Değer, baha. Fazlalık. Sıdk ile yapılan güzel iş.
Kâmil: Bütün, tam, olgun, eksiksiz, kemalde olan, kusursuz. Kemal ve fazîlet sâhibi. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin de ana vasıflarındandır. Yaşını başını almış, terbiyeli ve görgülü kimse. İlmiyle âmil Âlim, bilgin kişi..
KâMiL sallallâhu aleyhi ve sellem: Kemâlde; taMM, kusursuz,eşsiz ve ERgin RüŞD Kaynağı sallallâhu aleyhi ve sellem..


MükeMMel sallallâhu aleyhi ve sellem: Kemâlullah SÂHİBi.. İnsan AKLının Kemâlâtında, Dış Düzen-TAMMlanma ve İç Denge-TÜMMlenme Kaynağı ve Kemâl YOLu, KâMiL-i Mutlak Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem..

MükeMMil sallallâhu aleyhi ve sellem: SAHİBi Olduğu Kemâlle Aklı, Nakle-Kemâle ULAştıran-İkmâl eden-TAMMlayan-TÜMMleyen tek.. İnsan AKLı için tek ve eşsiz Mükemmeliğe sâhib olmakla berâber, Tümm insanlığı ezel-ebed Kemâle-Rüşde ERdiricilikte de tek ve eşsiz olan Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem..

Müemmil sallallâhu aleyhi ve sellem: İnsan AKLını-Nefsini, yaratılış sebebi olan ezel-ebed EMELine-TEVHİDuLLAH kemÂLine Ulaştıran-kavuşturan-İrSALL edici.. Dârü’s- SELÂM CeNNetlerine ve Es- SELÂM yüce EMELlerine KeVSeR olan Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem..

Es Selâmü :
Resim


Resim

MuhaMMedle toğar envâr
MuhaMMedle turur bâzâr
MuhaMMedle sevilür yâr
MuhaMMed 'ayne'l-a'yândır…


MuhaMMedle toğar envâr; MuhaMMedle Doğar NÛRlar..:

Bu NÂR Yurdu Dünyada ve KâiNâtta küllî ŞEY NÛrullahın NÛRu MuhaMMed yansımasıdır..


Resim---Câbir bin Abdullah radiyallâhu anhu'dan: “ Yâ Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)! Anam babam sana fedâ olsun, ALLAHın en evvel yarattığı şeyi bana söyler misin?” dedim. Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Yâ Câbir! eşyâdan önce, kendi nûrundan (Nûrullah) senin Peygamberinin Nûrunu (Nûr-u MİM) yarattı.” Ve şöyle buyurdu: “ O nur ALLAHın kudretiyle dilediği yerlerde devredip gezerdi. O zaman ne levh, ne kalem, ne cennet, cehennem, ne melek, ne gök, ne güneş, ne ay, ne cin ne de ins var idi.” Ondan sonra buyurdu ki: “ALLAH Teâlâ mahlûkatı yaratmak istediği zaman, o nûru taksim edip 4 parça yaptı: İlk parçadan kâlemi yarattı. İkinci parçadan Levhi yarattı. Üçüncü parçadan Arşı yarattı. Dördüncü parçayı taksim edip dört parça yaptı: İlkinden gökleri yarattı. İkincisinden yeri yarattı. Üçüncüsünden cennet ve cehennemi yarattı. Dördüncü parçayı yine taksim edip dört parçaya ayırdı: Birincisinden mü’minlerin gözlerinin nûrunu yarattı. İkincisinden kalblerinin nûrunu yarattı ki o, ALLAHı bilmedir. Üçüncüsünden dillerinin nûrunu yarattı ki o da Kelimeyi Tevhiddir....””
(İmâm Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404)


MuhaMMedle turur bâzâr:
Bu ÂLEmler Bâzârının RAHMET Kaynağı MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemdir.. ve bu ÂLEMler Nûr-u MîM olarak ayaktadır ve Olacaktır..

MuhaMMedle sevilür yâr:

İslam DÎNinde;
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemsiz ALLAH celle celâluhu ve ALLAH celle celâluhusuz da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yoktur..


قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---Kul in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).: De ki: “Eğer siz Allah'ı SEViyorsanız, o taktirde bana tâbi olunuz ki Allah da sizi SEVsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve Allah "Gafur"dur, "Rahîm"dir.” (Âl-i İmrân 3/31)

MuhaMMed 'ayne'l-a'yândır…:


A'yân-ı Sabite: İlm-i İlâhide Küllî ŞEY’in-Eşyanın ezelden beri sâbit olan sûret ve hakikatlarıdır ki cÜMMlesi de NûR-u MîMden/dir..
A'yân-ı Sabitelerin tÜMMünün Kimlik-Kişilik Kaynağı-AYNı ise NûR-u MuhaMMeddir..


En Nûr :
Resim


Resim

MuhaMMed mürşid-i ekber
MuhaMMed ulu peygamber
MuhaMMed cümleye server
MuhaMMed şâh-i sahandır...

MuhaMMed mürşid-i ekber
:


Bu ÂLEMde AKLı olan,Tebliği DUYan, bedenen Erginliğe Eren her insanın, ALLAH celle celâluhu Dâimiyyet Rızasına Rüşdüne ERdircisi, Mürşid-i Ekberi ki Mürşid-i Mutlak MuhaMMed aleyhi's-selâmdır..

MuhaMMed ulu peygamber:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İle’l-ebed ALLAHu zü’l- CELÂL’in ReSÛLü ve Hateme’n- Nebiyyü’l ÜMMîsidir… ULUluğu ALLAHu zü’l- CELÂL’dendir..

MuhaMMed cümleye server:

cÜMMle dediğimiz Küllî şEY’in iğreti-izafî Varlık/gölge GÖRüntüsünün ilk-tek sebebi-serveri-BAŞıdır..

MuhaMMed şâh-i sahandır:

MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bu İmkÂNla İmtihÂN Sahrasında-Sahnesinde-Sahanında ŞÂHtır.. Hakikatullah’ın Mutlak ŞÂHİDidir.. ŞeÂNullah ŞÂHIdır aleyhi's-selâm..

El Kebîrü :
Resim

El Mütekebbiru:
Resim


Resim

MuhaMMedle yağar yağmur
MuhaMMedle cihan ma'mûr
MuhaMMed nasır u mansûr
MuhaMMed ehl-i Kur'ândır…

MuhaMMedle yağar yağmur
:


Gökten yağmur-RAHMET, elbette Rahmetenli’l –ÂLEMîn Kaynağından fASLen dökülen ASLen Nûrullahtır..

MuhaMMedle cihan ma'mûr :

cihÂN dediğimz ÂNlarımız YAŞAdığımız mekÂN Âlemi de Nûr-u MîM Kaynaşmasıdır.. ve bu Düzen-Dengenin temeli de Nûr-u MuhaMMed İmârıdır.. Varlığı NûRuLLAHın -> Nûr-u MuhaMMed’in varlığıyla kâim-dâimdir bu KâiNâtın..

MuhaMMed Nasır u Mansûr:

MuhamMMed aleyhi's-selâm, kâinâtta küllî ŞEY’e en NÂsir Esmasının mazharı Nasrullahtır. Nusret eden, zafer veren, YÂR ve Yardımcıdır... Nasrullahı en-pek-tek YAŞAyan YAŞAtan- Müslim/Mü’minlere Mansûr- Nusret eden, zafer VERiş KAPısıdır.. en NASîr ALLAH celle celâluhu mazharı…

إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ
Resim---İzâ câe nasrullâhi vel feth (fethu).: Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman(Nasr 110/1)


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemi-Nasrullahı BİLip BULduğun zaman..

وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا
Resim---Ve reeyten nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ(efvâcen).: Ve insanların grup grup Allah'ın dînine girdiğini gördüğün (zaman).” (Nasr 110/1)


Küllî ŞEY’in AKLında dalga dalga ALLAHın DÎNinde OLduğunu GÖReceksin sen de OLacaksın!..

فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
Resim---Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirh(vestagfirhu), innehu kâne tevvâbâ(tevvâben): O zaman Rabbini hamd ile tespih et. Ve O'ndan mağfiret dile. Muhakkak ki O, tövbeleri kabul edendir.” (Nasr 110/3)


O zaman Zâhiren-Bâtınen şah damarından yakın-AKRABA Olan RaBBının SEBBEHAsına ki, ZERRE-ATOMların ile’l- EBED DÖNÜŞüne İştirak et ALLAH’a FıRRla..mak İSTe!..

MuhaMMed Ehl-i Kur'ândır…:

Kur'ân-ı Kerim, Rabbu’l- ÂLEMîn’in SÖZü, Rahmetenli’l- ÂLEMîn SESi olarak, Şe’ÂNullahta her ÂN YENİden AKıp durmakta..
Muhteşem, Münevver, Mübârek, Muazzam AKışın Kaynağı, Mansabı el HAKK’ın en YAKÎNi-Ehli- LutfuLLAH Hüviyyetinin tek AKIŞ Çeşmesi MuhaMMed aleyhi's-selâmdır..


En Nasîru :
Resim


Resim

MuhaMMedle toğar ay gün
MuhaMMedle akar Seyhûn
MuhaMMedle kamu memnun
MuhaMMed fahr-ı ekvândır…

MuhaMMedle toğar ay gün
:


MuhaMMed aleyhi's-selâmın NÛRundan Yaratılan ay, güneş O’nunla Doğarlar..

MuhaMMedle akar Seyhûn :

Bütün Nehirler, Seyhûnlar, Ceyhûnlar O’nunla akar ki O’nun ÜMM CANı el ÂN Cennettir;

قُلْ أَؤُنَبِّئُكُم بِخَيْرٍ مِّن ذَلِكُمْ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَأَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ
Resim---Kul e unebbiukum bi hayrın min zâlikum, lillezînettekav inde rabbihim cennâtun tecrî min tahtıhel enhâru hâlidîne fîhâ ve ezvâcun mutahharatun ve rıdvânun minallâh(minallâhi), vallâhu basîrun bil ıbâd(ıbâdi).: De ki: "Size bundan daha hayırlısını haber vereyim mi? Takva sahibi olanlar için, Rabb'lerinin katında, içinde devamlı kalacakları, altından nehirler akan cennetler, temiz eşler ve Allah'ın rızası vardır." Allah kullarını en iyi görendir.(Âl-i İmrân 3/15)

MuhaMMedle kamu memnun :


İnsan AKLının/Düzenin Dengesi/nAKLi ancak ve ancak MuhaMMed aleyhi's-selâmı BİLip-BULup-Yüreğinde OLup- Fiilen Yaşamakla MeM-NÛN olbilri küllî ŞEY..
İnsan AKLının Menunluğu; hoşnuluğu, razılığı, tüm ni’mete-iyiliğe-doğruluğa-hakka-hayra nâil kılınmışlığı, muteberliği, beğenilirliği ve de sürekliliğ MuhaMmedî İmÂN Bağıyladır.. ve’s- SeLÂMm.. çünkü…


MuhaMMed fahr-ı ekvândır…:

MuhaMMed aleyhi's-selâm;
Kâinâtın, Ekvânın-âlemlerin, mahlukların, varlıkların ve de “OL!”uşların FAHR-ÖVünç Kaynağı, Fazilet tİMSÂLi, Büyük Bereketi ve ŞeÂNuLLaH Şerefidir. Ki; bunların tümü ALLAH celle celâluhunun NÛRudur.. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem veSİLedir.. ki;


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“El fakr-i fahr : Fakrımla fahrederim!.” Buyurdu.
(Aclunî, Keşfü’l- Hafâ 2-87)


Resim

MuhaMMedle nizâm-ı mülk
MuhaMMedle kıyâm-ı mülk
MuhaMMedle devâm-ı mülk
MuhaMMed mülke hakandır…


ALLAH celle celâluhu Yarattığı resimlerden, eserlerden Münezzeh Vahidu’l Kahhar OL-AN ReSSam-Ustadır..
Küllî Şey, İLK NOKTadan DOĞmaktadır her ÂN ŞeÂnuLLahta SünnetuLLAH Üzere her ÂN el ÂN..
Bu Âlem, 18.000 Âlem küllî Şey Nûr-u MuhaMMeddir ki;
MaDDE Mülkünün MâNâ Nizamı,
MaDDE Mülkünün Kıyamı-sürekliliği-ayaktalığı, izafî mevCÛDluğu,
MaDDE Mülkünün Kıyamete kadar devamı,
MaDDE Mülkünün kendisi OL-AN Nûr-u MuhaMMeddir ki,
İnsan AKLına ANLtılmak için MuhaMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem MaDDE Mülkünün Hakanı-SultÂNıdır…


El Melikü :
Resim

El Mâlikü'l-mülki :
Resim


Resim

MuhaMMedle okur diller
MuhaMMedle coşar siller
MuhaMMedle eser yiller
MuhaMMed böyle bir hândır…


Bu yalancı vefâsız DÜN-ya-da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemi YAŞAyan/YAŞAtan Yüreklerde-İnsanlarda-Mü’minlerde lisÂN-DİL MuhaMMedîleşir ve O’nunla Okur eZkârın eFfkârın..
DaMMlaların BULuşmasından doğan SELLer O’nunla Coşarlar..
Ve Esen YELler O’nunla Eserler Muhammedî Yüreklerde seherlerde hey HaYy CÂNn!..

MuhaMMed aleyhi's-selâm, işte böylesine KâiNât Kalbidir ve Mutlak HalifetuLLAHtır…



Resim

MuhaMMed mahzen-i esrar
MuhaMMed matla'ü'l-envâr
MuhaMMed şâfi'-i bîmâr
MuhaMMed derde devâdır…


MuhaMMed aleyhi's-selâm;
SıRRların gizli saklandığı açıkta MekÂN,
TüMM NÛRların DOĞduğu ÇIKış NOKtası,
TüMM bîmâr-derdine dermÂN ARAyan hastaların ŞefÂAT Şifâsına tek SAHİB,
Hülâsâ her derdin devâsıdır Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..


En Nûr :
Resim


Resim

MuhaMMed Rahmet-i Rahmân
MuhaMMed sâkî-yi atşân
MuhaMMed mahrem-i 'irfân
MuhaMMed Dost-ı Cânândır…


MuhaMMed aleyhi's-selâm;
Er Rahmân ALLAH celle celâluhunun Rahmet Kaynağı, Rahmetullah Çeşmesi,
Yanan-SU-SU-z Yüreklerin SU Kaynağı-Nûrullah Sâkîsi- Nûr-u MuhaMMed Sürahisi..
AKLen-NAKLen tüm irfÂNın-TüMM Esmâların Mahremi- kendine mahsus Resûlî sahibliğine mazhar,
ALLAH celle celâluhunun HabibuLLahı.. Mutlak cÂNÂNın İLK-TEK-SON CÂNı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem…


Resim

MuhaMMed sâhib-i mi'râc
MuhaMMedle toyar her ac
Bu Kuddûsî ana muhtâc
MuhaMMed ehl-i ihsandır…

Esfeline AKLen URUC eden, İLLiYYine nAKLen RUCU’ ya RESÛL kılınan M’iRAC-ı Mutlak Sahibi MuhaMMed aleyhi's-selâm..

Biz ALLAH celle celâluhu ın KULLarı olarak URUC- RUCU’muzun MîM MERci’i, gönül Açlığımızın Ekmek Kapısı MuhaMMed aleyhi's-selâm..

ÜMMetinden bu ÂŞIK Kuddûsî kaddesallahu sırrahu da SANA muhtâctır yâ MuhaMMed aleyhi's-selâm..
Çünki SENsin İhsÂNuLLaH MuhaMMed aleyhi's-selâm OL-AN menba’ı Mnasabı..

ihsÂN fiilen BİZ BİR-İzlik ŞehÂDEtidir ki;

Hüsn: (Hüsün) Güzellik. İyilik. Eksiksizlik. Cemal ile kemal.
İhsan: İyilik, lütuf, bağışlamak. Sahilik etmek, cömertlik yapmak. Allah'ı görür gibi ibadet etmek. Güzel bilmek. Güzel eylemek.
Hasen: Güzel. Hüsünlü. Güzellik. Güzel olmak.
Ahsen: En güzel. Çok güzel, iyi, doğru..

Cibril Aleyhi’s-Selâm sorular sorduğu hadisinde:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: “İhsân nedir?” sorusuna Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cevâbında: “ALLAH’ı görüyormuş gibi O’na ibâdet etmendir; gerçekte sen O’nu görmüyorsan da O seni görmektedir.” buyurmuştur.
(Buhârî, Îmân 37; Müslim, Îmân 1,5,7)

El Muhsî :
Resim

SANA SONsuz-Sınırsız Saff SALÂT ü SeLÂM Olsun Yâ MuhaMMed aleyhi's-selâm! Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!..


37. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : Gavsu'l-Azam Abdülkadîr Geylânî (kaddasallahu sırrehu)'nun salâvâtı (2)

Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ behcetil kemâli Resim Ve tâcil celâli ve behâil cemâli Resim Ve Şemsil visâli Resim Ve ubukil vucûdi Resim Ve hayâti küllü mevcûdin Resim İzzi celâli saltanâtike Resim Ve celâli izzi memleketike Resim Ve meliki sun'i kudretike Resim Ve tirâzi safvetissafveti min ehli safvetike Resim Ve hulâsatil hâssâti min ehli kurbike sirrullahil a'zami Resim Ve Habibullahil ekremi Resim Ve Halilullahil mükerremi Resim Seyyidunâ ve Mevlânâ Muhammedun sallallahu Tealâ aleyhi ve sellem.

MÂNÂSI: Güzel ALLAH'ım! Kemâl behçeti (kemâlâtın yüz akı, cem' in hak oluş sevinci, hayrın şe'en şirinliği), celâl tacı (celâl tecellîsinin câmi' tacı), cemâl behâsı (cemâl tecellîsinin övünç ve bilelik kaynağı), visâl şemsi (ulaşımın kavuşum güneşi), el vücûdun ubuki (VAR (celle celâlehu)'nun, mevcûdu var kıldığı müştak merkez, gerçek vücûdun varlık kokusunu neşredip duran Muhammedî mevcûd) ve küllü mevcûdların hayat kaynağı (iyelik iksiri), Subhanî saltanatıyın celâl izzeti (değeri, kıymeti, şerefi, hürmeti), Mâsivâ (ALLAH'tan başkası) Memleketiyin celâl izzeti (celâl tecellîyin tek tecellî odağı), sonsuz kudretini sergileyip icrâ' eyleyişine ilk sahib olan (Muhammedî Melik), Senin saffet (en halis, en hayırlı, en saf ve en iyi) ehlinden saflarıyın saflık (mâsivâdan arınmış, duru, saf, sırf, hak ve hayr üzere oluş) tırazı (arınmışlıkda en akdesi, aşk nakışı); EL AZÎM ALLAH (celle celâlehu) sırrında Sana yakın ehliyin (olanlardan) seçkinleriyin hülâsâsı (özünün özü, zuhûrat zübdesi), ALLAH (celle celâlehu)'nun Kerîm Habibi (Sır Sevgilisi, Habbe Habibi), ALLAH (celle celâlehu)'nun Mükerrem Halili (ikrâma, hürmete, ta'zime ermiş ve saygı değer dosdu) Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e salât-ü-selâm eyle! (teslimiyet ve istikamet ulaşım arzumuza izin, inâyet ve hidâyet eyle! Şefâatını şifâmız et!)



Resim
"Euzu billâhi’s-semî'il-alîmi mine’ş-şeytani’r-racîmi min hemzihi ve nefhihi ve nefsih:Kovulmuş şeytanın dürtmesinden, üflemesinden ve kötü nefesinden her şeyi en iyi işiten ve bilen Allah'a sığınırım."


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا

Resim---İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen) : Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin. (Ahzâb 33/56)

Sadakallâhu'l-azîm

Resim

İmâm-ı Alî (kerremullahi veche) Efendimiz'in Salâvâtı ile BİZ BİRlikte.. :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmânirrahîm


Resim

TÜRKÇESİ: Lebbeyke Allahümme Rabbiye ve sâ’deyke Resim Salâvâtu’llahi’l-Berri’r-Rahîm Ve’l-melâiketi’l-mukarrebîn Resim Ve’n- nebîyyine ve’s-sıddıkîne ve’ş-şühedâi ve’s-sâlihîn Resim Vemâ sebbiha leke min şey’in yâ Rabbe’l-âlemîne Resim Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ibni Abdillahi hâtemi’n- nebîyyîne Resim Ve Seyyidi’l-mürselîne ve imâmi’l-mûttâkîne Resim Ve Resûli Rabbü’l-âlemîne’ş-şâhidi’l-beşiri’d- dâi ileyke bi iznike es sirâce’l-münir Resim Ve aleyhi’s- salâtü ve’s- selâmû ve rahmetullahi ve berâkâtuhu.

MÂNÂSI:
“Emret (buyur) ALLAH’ım! Ve başim-gözüm üstüne (emret, saâdetle Senden mutluluk istiyorum), RABB’im, ALLAH’ım! İyilik ve merhamet dolu Salâvâtullahı, gözde (yakîn) meleklerin salâvâtı, peygamberlerin, sıddıkların, şehîdlerin, sâlihlerin; Ey âlemlerin RABBi Seni tesbih (ve tenzih) eden herşeyin salâvâtı, Efendimiz Abdullah oğlu Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, Hatemü’l-Enbiyâya (peygamberlerin sonuncusuna), peygamberlerin Efendisine, müttakîlerin (günâhlardan korunup ALLAH'a sığınanların) imâmına; âlemlerin RABBinin, şâhid ve müjdeci Resûlüne, Senin izninde Sana dâvet eden ve aydınlatan kandile (sayısız- sonsuz) selâm (sıla, salâvât, rahmet, istiğfâr, dua, ulaşım) olsun!”



Allahümme inni es'eluke!
Resim
İlmel- Hâifîn! İnâbetil- Muhbitîn! İhlasel- Mukînîn!
Tevbetes- Sıddıkîn! Zikrül- Zâkirîn! Fikrül- Fâkirîn!
Şükres- Sâbirîn- Hamdel- Hamidîn! Edebel- Müeddibîn!!
İslahel- Muslihîn! İflahel- Muflihîn!-İrfanel- Ârifîn!
Aşkul- Uşşakîn! İrşadel- Mürşidîn! Bedelul-Ebdâlîn!
Birrul- Ebrârîn!. Hayrul- Ehyârîn!. Hurrul- Ehrârîn!..
Ve SÖZün ÖZ, Nurul- Muhammedîn! sallallahu aleyhi ve sellem
İnşae ALLAHur- Rahmân!.. Vel- hamdülillahirabbil- âlemîn.

Âmin!
Âmin Yâ Muîn celle celâluhu!

Yâ Latîf ALLAH celle celâluhu!
Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Yâ Rahîm ALLAH celle celâluhu!
Yâ Rahmân ALLAH celle celâluhu!
Yâ Hannân ALLAH celle celâluhu!
Yâ Mennân ALLAH celle celâluhu!
Yâ Deyyân ALLAH celle celâluhu!
Yâ Furkân ALLAH celle celâluhu!
Yâ Sultân ALLAH celle celâluhu!
Yâ ALLAH! ALLAH celle celâluhu!

Lâ ilâhe illâ Allah Muhammeder- Resûlullah..
Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdûhu ve resûluhu!..


Resim

Allahumme innî eselüke: Allah’ım SEN-den isterim!.
Yâ Huve! Yâ Men!
Lâ Huve illâ Huve!
Yâ Men! Lâ ilâhe illâ Huve!
Olan ALLAH celle celâluhu SEN’den isterim!
Resim
İlmel- Hâifîn:
Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ve EREN edebiyle İLİM edip de ilmiyle amelin güçlüğünü yaşayış korkusunda olan Hakk Dostlarının İLMinden İsterim!

İnâbetil- Muhbitîn:
Mürşid-i Mutlak MuhaMMed aleyhi's-selâmı DUYup-UYmuş, Tenezzül ve Tevazu’ Sahibi, Alçak gönüllü MuhaMMedî Hasbî Hizmetçilerin İnâbe-Mâsivâyı terk edip HAKK’a DÖNÜŞlerinden İsterim!

İhlasel- Mukînîn:
MuhaMMedî Samimiyyet içinde senlik ve benliğin kalktığı sınırda ikân bulmuş, mutmainden de ötede kâni olmuş, Şüphesiz ve Tereddüdsüz olarak İmanî, Kur'anî hakikatların Hakikat-ı MuhaMMedîyyesini YAŞAyarak ULAŞmış Yakîn EHLinin İHLASından isterim

Tevbetes- Sıddıkîn:
MuhaMMedî Sadakatta Samimiyyetle ALLAH celle celâluhu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem çokça SADIKlıkta Sabırlı Hakk SIDDIKların TEVBElerinden İsterim!

Zikrül- Zâkirîn:
Rububiyyet Kevniyyeti Sahbiliğini ÖZden SÖZe ANan ANdıran Kâinat-Kendi-Kalb ve Elindeki Kur'ân-ı Kerimin “İKRÂ!” Zevkindeki, ZİKRini Unutmayan Unutursa ANında Hatırlayan Hakk Zâkirlerin ZİKRinden İsterim!

Fikrül- Fâkirîn:
Şah Damarından KARÎB Rububiyyetin Zâhir ve Bâtın Kevniyet OLuşumunu MuhaMMedî Şuurla ANlayan ve gereğini YAŞAyan
Başka düşüncelerden yoksul, “FAKRıyla FAHReden!”e ÜMMet Hakk Fâkirlerin FİKRinden İsterim!


Şükres- Sâbirîn:
HaKK Teâlâ’yı Hakça DUYup MuhaMMedî ESRâRda HaYRa UYUşta Selâmet SABRında Olan Sâbirînlerin Her yerde her zaman, her Haldeki ŞÜKRünden İsterim!

Edebel- Müeddibîn:
Allahu zul celâl’in Hulkullahını, Kur’an-ı Kerim’in Hulku’l- Kur'ân-ı Kerimi ve Hulku’r- Resulü;
Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâmdan alan Hulku’l Velâ EHLi ERENler EDEBiyle edeblenmiş HaKK Müeddiblerin EDEBinden İsterim!


İslahel- Muslihîn:
Küllî ŞEYle, OL-Anlarla UYUŞUM-Barış İçinde Yaşamayı İrade etmiş SULH EHLi-İyiliğe Yönlendirci-Terbiye edici -Hataları DÜZENleyici-Resulî SEViyeci Muslihînlerin İSLAHından İsterim!

İflahel- Muflihîn:
ÖZ-lerinde, Küllî ŞEY-in “Lehu:O’nundur” HAKKlığını İdrak etmiş
İçlerinde “felahu” yu bulmuş- ÖZ-Merkezlerindeki ÖZ Sahibleri RABBlarını BİLmiş- Döndürenle BİZ-BİRlikte, Muhitte DÖNenleri SELÂMEte Çekici –Felaha kavuşturcu Muflihînlerin İFLAHlarından İsterim!


Hamdel- Hamidîn:
MuhaMMed aleyhi’s-selâm Hakikatını BİLmiş, MahMud aleyhi’s-selâm-HaMid aleyhi’s-selâmı Makamını BULmuş ve Ahmed aleyhi’s-selâm AHLÂKında Olmuş,
MeDDe Hakikatının İLK HAMD edeni AHMED aleyhi's-selâm’ın HAMDinde BİZ-BİR-İZ Ahvâlini Yaşayan HaKK Hamidîlerin HAMDinden İsterim!


İrfânel- Ârifîn:
ERen Kâmili Kalbinden GEÇerek, Edeb Resulî İrfân Kevserinde olmuş Hakk Ariflerin İRFÂNından İsterim!.

Aşkul- Uşşakîn:
Ahmedî AŞK Ocağında YANarak Zâhir ve Bâtın Şektten kurtulmuş Gerçek Hakk ÂŞıKların AŞKından İsterim!

İrşadel- Mürşidîn:
Mürşid-i Mutlak MuhaMMedî Menbağın Mecrası, Raziyeten-Merziyyeten RüŞDe ERmiş ve de ERdiren Hakk Mürşidlerin İRŞÂDından İsterim!

Bedelul-Ebdâlîn:
4 ÂLEMde 7 Nefs Letâif Kemâlat Menzilleri, 4x7=28 Peygambere BEDEL tebdil olanlar, Büdelâlar, AŞK u CEZBe Ehli Hakk Ebdâlların BEDELinden İsrterim!

Birrul- Ebrârîn:
MuahaMMMedî Hamiyyette En Birr Olanlar, Özü-Sözü dosdoğrular, En İYİler, Birr u TaKVâ, ZüHD ü TaKVâ Ehli Ebrârların Birrinden İsterim!

Hayrul- Ehyârîn:
MuahaMMMedî Mekanda En Hayırlılar, En Zor Yolun Rahat Rehberleri, SıDK u HuŞû Ehli Ehyârların Hay-larından İsterim!

Hürrul- Ehrârîn:
HaKk’a karşı Haşyette-Hayrette-Dehşette, , Halka Karşı Fütursuz, Korkusuz-Hüzünsüzlerin, HÂLde En HüRRlerin , Hakk Havf u Recâ Nazz Ehli Ehrârların Hürr-ündendirler..

Nurul- Muhammedîn:
Ve kısacası SÖZün ÖZü,
SıRR-ı Sıfır, SıRR-ı Süveydâ, SıRR-ı SaHiBB, SıRR-ı SuBHÂN SEÇKinleri..
Âlim, Âşık, Kâmil, Ârifler Arafatları..
Abdâl, Ahyâr, Ebrâr, Ahrârlar Sır-at-ları,
Ledünn İlmi SultANları Cemu’l-CEM’ cANları KEVSERin Küllî Kerem Kâynakları Hakk MuhaMMedîlerin NÛRundan İsterim!..


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Fırka-yı Nâciye

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların içinden bir fırkası ehl-i necat olacaktır." buyurmuş. Ashab sormuşlar: "Yâ Resûlâllah, o kurtulan fırka hangi fırka olacaktır?" Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Benim sünnetimden şaşmayanlar kurtulanlardan olacaktır! Yâni Ehl-i sünnet ve cemaat mensublarıdır." buyurmuştur.
(Tirmizî, İman,18; İbnu Mâce, Fiten, 17)

Fırka: başkalarından farklı olan grup. Parti. İnsan grubu. Kısım olmak ve ayrılmak. Bölük. Tümen.

Fırka-ı Nâciye, kurtuluşa eren, âhiretteki her türlü azabtan beraet ederek, necatını, kurtuluşunu eline alan topluluk, zümre demektir ki, bunun bir adı da "Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat"tir.
Kur'ân-ı Kerim'e ve Sünnet-i Seniyeye sıkı sıkıya bağlı olup Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolundan ayrılmayan müslümanlar. Bunlar kıyamete kadar lütf-u İlahî ile devam eder.
Fırka-ı Naciye, RaBBu’l- Âlemin SÖZÜ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SESi olan Kur'ân-ı Kerîm'in hükümlerini DUYan-UYan, kabul ve tasdik etmekle beraber uygulayan, Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâmı vefitneye karışmamaış ashab-ı güzini izleyen Müslim ve Mü’minlerdir..

Rasûlullah sallallâhuu aleyhi ve sellem: “Yahudiler 71 fırkaya ayrıldı, birinden başka hepsi cehennemdedir. Hristiyanlar 72 fırkaya ayrıldı, birinden başka hepsi cehennemdedir. Ümmetim de 73 fırkaya ayrılacaktır, birinden başka hepsi cehennemdedir.” O bir tâne kurtulan fırka kimlerdir yâ Resûlullah? sorusuna: “Onlar benim ve ashabımın üzerinde gittiğimiz yola gidenlerdir.” buyurmuştur.
(Ebû Hureyre'den ; Ebu Davud, Sünnet, Hadis no: 4597, IV/198; İbni Mace, Fiten, 17, Hadis no: 3991, 3992, 3994, 3995, II/1321-1323; Darimí, Siyer, 75, 2521, II/158; Tirmizí, İman ,18, Hadis no: 2640, V/25.)

İmam Gazali, Fırka-yı Naciye'nin bu doğru yolunun, kurtuluşa götüren yolunun esaslarını itikadı noktadan toplu bir şekilde şu üç hükümde toplamaktadır:
1) Allah'a İman,
2) Nübüvvete İman -ki meleklere ve kitaplara imanı da içine alır-
3) Ahirete İman
(İmam-ı Gazâlî, Faysalu't-Tefrika, Mısır 1325, s.15)

Kur'an-ı Kerîm'imizin pek çok ayetinde de bu doğru yola ve bu yolun Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yolu olduğuna işaret edilmiştir:

قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
---Kul in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm: (Rasûlüm), De ki: "Eğer siz Allah'ı SEViyorsanız bana uyunuz-tâbi olunuz; Allah da sizi SEVsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir." (Âl-i İmrân 3/31)

فَإِن لَّمْ يَسْتَجِيبُوا لَكَ فَاعْلَمْ أَنَّمَا يَتَّبِعُونَ أَهْوَاءهُمْ وَمَنْ أَضَلُّ مِمَّنِ اتَّبَعَ هَوَاهُ بِغَيْرِ هُدًى مِّنَ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
“Fe in lem yestecîbû leke fa’lem ennemâ yettebiûne ehvâehum, ve men edallu mimmenittebea hevâhu bi gayri huden minallâh(minallâhi), innallâhe lâ yehdil kavmez zâlimîn: Buna rağmen sana icabet etmeyecek olurlarsa, artık bil ki, onlar, gerçekten kendi heva (istek ve tutku)larına uymaktadırlar. Oysa Allah'tan bir kılavuz (doğru yol gösterici) olmaksızın, kendi istek ve tutkularına (hevasına) uyandan daha sapık kimdir? Şüphesiz Allah, zulmeden bir kavme hidayet vermez.” (Kasas 28/50)

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
“Lekad kâne lekum fî resûlillâhi usvetun hasenetun limen kâne yercûllâhe vel yevmel âhıre ve zekerallâhe kesîrâ: Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb 33/21)

مَّا أَفَاء اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَى فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاء مِنكُمْ وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
“Mâ efâ allâhu alâ resûlihî min ehlil kurâ fe lillâhi ve lir resûli ve lizîl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîli key lâ yekûne dûleten beynel agniyâi minkum, ve mâ âtâkumur resûlu fe huzûhu ve mâ nehâkum anhu fentehû, vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe şedîdul ikâb: Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü'ne verdiği fey, Allah'a, Resûl'e, (ve Resûl'e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır.” (Haşr 59/7)

Fırka-ı Naciye veya Ehl-i Sünnet, mezhebler tarihi âlimlerinin büyüklerinden olan Abdülkâhir el-Bağdadî'ye (Ö: 429/1037) göre, Fırka-ı Naciye veya Ehl-i Sünnet âlimleri, şu sekiz sınıf, topluluktan meydana gelmiştir:

1. Ehl-i Bid'atın hatalarına düşmeyen, Râfızîler, Hâricîler, Cehmiyye, Neccâriyye ve diğer sapık fırkalar gibi düşünmeyen Sıfatiyyenin yolunu takib eden Kelâm âlimleri,
2. Hem re'y, hem de hadis grubuna mensup fıkıh imamlarından ve usulu'd-Dıne, Sıfatıyyenin Allah'a ve O'nun ezel; sıfatlarına inanışı gibi inananlardan meydana gelen Fıkıh âlimleri,
3. Hz. Peygamber'den gelen sağlam haberler ve sünnetlerin yollarıyla ilgili bilgilere sahib olanlar ve bunlardan sahih ile zayıfını ayırdedebilen muhaddisler,
4. Edebiyat, dilbilgisi ve söz dizimi ile ilgili pek çok şeyin bilgisine sahip olan âlimler,
5. Kur'an okuma şekilleri ve Kur'ân ayetlerini açıklama yolları ve bunların sapık fırka mensublarının tevilleri dışında Ehl-i sünnet mezhebine uygun tevilleri hakkında geniş bilgiye sahib müfessirler ve Kıraat İmamları,
6. Sûfi zâhidler
7. Müslümanların sınırlarında kâfirlere karşı nöbet tutan, Müslümanların düşmanlarıyla savaşan Müslüman, kahraman mücâhidler,
8. Ehl-i Sünnet akıdesinin yayıldığı, onların davranışlarının hâkim durumda bulunduğu beldelerin ve memleketlerin ahalisinden, halk kitlelerinden müteşekkil topluluklar.
(Abdulkâhir Bağdâdî, El-Fark Beyn'il-Fırak, s.289-292)

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaatin Üzerinde Birleştiği Esaslar:

Sünnet ve Cemaat Ehlinin büyük çoğunluğu, dinin rükünlerinden belli esaslarda ittifak etmişlerdir. Dinin bu rükünlerinden her birinin hakikatını bilmek büluğ çağına ulaşmış her akıllı kimseye vâcibtir.
El-Bağdadî'ye göre her rüknün şubeleri vardır ve onların şubelerinde, Ehl-i Sünnetin tek görüş halinde üzerinde birleştikleri meseleler vardır:

1. Kâinat vehim ve hayalden ibaret olmayıp, onun bir öz varlığı ve hakikatı mevcuttur. İnsan bu kâinatı tanımaya, ayrıca bilgi edinmeye muktedirdir.
2. Kâinat bütün ayrıntılarıyla yaratılmış bir şeydir. Onun mutlaka bir tek olan yaratıcısı vardır.
3. Allah Teâlâ'nın zatından ayrılmayan ezelî sıfatları vardır.
4. O'nun isimleri, vasıfları, adaleti ve hikmeti zatının gereğidir, bunları da bilmek gereklidir.
5. Yüce Allah'ın resuleri ve nebîleri vardır, onların mucizelerini bilmek de zorunludur.
6. Yüce Allah'ın emir ve yasaklara dair hükümleri ile teklifin (mükellef olmanın) bilgisini elde etmektir. Yani İslâm'ın üzerine bina kılındığı beş rüknü kabul ve tasdik etmektir ki, bunlar: Allah'tan başka bir ilâhın bulunmadığına ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Allah'ın Peygamberi olduğuna şahidlik etmek, Namaz kılmak, Zekât vermek, Ramazan orucu tutmak ve Kâbe'ye hacca gitmektir.
7. İnsanların fâni olduğuna, öldükten sonra dirilecekleri ahiret âleminin varlığına ve bu âlemin müştemilatı denilen, haşr, sual, hesab, mizân, cennet, cehennem gibi hususlara inanmak,
8. âhirette Allah'ın müminler tarafından görüleceğini bilmek,
9. Kaderin hak olduğunu, fakat kulların işlerinde mecbur olmadıklarını bilmek,
10. Kelâmullahın kadim olduğunu, fakat ses ve harflerden meydana gelmediğini bilmek.

Bu itibarla Fırka-Naciye Allah'ın emirlerini bilip onları yerine getirdiği, yasaklarını anlayıp onlardan uzak durduğu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in gösterdiği hak yolda ilerlemeye devam ettiği için bu adı almış, yani kurtuluşa eren büyük topluluk olmuştur.
Fırka-ı Naciye'yi ilk devirdeki topluluklara göre Ehl-i Sünnet-i Hasse denen Selefiyye, Ehl-i Sünnet-i Amme denilen Mâtûridîler ile Eş'ârîler meydana getirmiştir.

(Geniş bilgi için bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/332; Ebû Dâvud, Sünen, II/259; İbn Mâce, Sünen, II/479; Gazâli, İhyâ', I/179; Şâtibî, Muvâfakat, IV / 48-52; Teftâzânî, Şerhu'l-Makâsıd, II/199; Abdulkâhir Bağdâdî, el-Fark Beyne'l-Fırak, Mezhebler Arasındaki Farklar, Tercüme: Doç. Dr. E. Ruhi Fığlalı s.289-335; Eş'ârî, Makalât, s.277-284)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

HATİCEtül- KüBRÂ ANAmız aleyha's-selâm..

Resim

BİZ BİR-İZin ANA bAĞı
>cEVR-i cihÂN -> çİLE çAĞı
NûR
-u MuhaMMed>NÛR dAĞı
AŞK GÂRı n ->ANkeBUt AĞı
HATİCEtü
l- KüBRÂ ANAmız aleyha's-selâm..

ZEVK 5832

ZORun-ZÂRın CAN YOLdaşı ->YÂR-ı MuHaMMeD HATİCE aleyha's-selâm
MüDDeSSîRü >MüNNeZZiLü ->GÂR-ı MuHaMMeD HATİCE aleyha's-selâm
-> TeVHiDULLAH TEMEL TAŞI --> EHL-i BEYTin ANA BAŞı aleyha's-selâm
KÛN feyeKÛN KÂRü-beLÂ sın ->KÂR-ı MuHaMMeD HATİCE aleyha's-selâm


23.01.14. 09.30
brsbrs..tktktrstkmİZdhyrânn..



Sat –ü- SeLÂM ANAmız
SAHİBE-yi KeLÂM ANAmız
Venın -> vASLVeDÛDu
MaHhŞer-i MeLÂM ANAmız
aleyha's-selâm..

*

soN NefesiN >sesiN diNle!
soN ses soN NefesiN diNle!
RaHMi>MuhaMMed MakaMı
Her ŞEYde >herKESiN diNle!..


*

YOL-YOLcu-YOLdaş vEDÂ
Ç Ö L -de ->ÇİLEnin EDÂ
Sat –ü- SeLÂMın SALLA!
ihvÂNi ->KıtMÎR ->gEDÂsı!..



Resim

Hat ve Tasarım: Ali Hüsrevoğlu
Tezhib: Hatice Algün
Yazı Türü: Nesih, Kûfi

(tablonun üst kısımdaki bordo tezhib içerisindeki metin)->
Hadis İmamı Ebû Nuaym Delâilü'-n nübüvve adlı eserinde Zührî tarîkından ve Esma bintu Rehm'den, O da annesinden rivayet ederek diyor ki: “Ben Hazret-i Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in annesi Âmine'yi vefat ederken gördüm. Muhammed yeni boy atmış beş yaşlarında bir çocuktu ve ölürken annesinin başucunda idi.
Âmine oğlunun yüzüne bakarak şunları söyledi:

(tablonun alt kısmında yer alan hz. Âmine ANNEmizin sözleri)->
"Ey mübarek çocuk! Ey dünyaya bulaşmadan bir konup, sonra uçup giden güvercin (Abdullah)'ın oğlu! Baban her şeyin sahibi ve her şeyi bilen Allah'ın yardımıyla oklarla kura çekildiği günün sabahı yüz güzel deve karşılığında kurban edilmekten kurtulmuştu. Eğer rüyamda gördüklerim çıkarsa sen bütün insanlığa gönderilecek ve helâlı-haramı öğreteceksin. İnsanları hakikate ve İslam'a ulaştıracaksın. Baban İbrahim'in dininde olacaksın. Allah seni bütün putlardan korusun. Senin davan insanlık durdukça devam edecektir. (Bu sözlerden sonra dedi ki ) Her diri ölecek, her yeni eskiyecek, her yaşlı dünyadan ayrılıp gidecektir. İşte ben de ölüyorum. Fakat adım ebediyyen kalacak. Çünkü arkamda bir hayırlı ve tertemiz bir evlâd bırakıyorum!."

ESERİN KONSEPTİ:

Hazret-i Âmine, Hazret-i Abdullah'ın cariyesi Bereke ile beraber küçük oğlu Muhammed'i beş yaşlarındayken yanına alıp babasının kabrini ziyaret ettirmek için Yesrib'e götürür. Yolculuk esnasında aynı zamanda dayılarını da ziyaret ettirmiş, dönüşte Ebvâ köyüne vardıklarında eceli gelmiş ve orada vefat etmiştir. Hazret-i Âmine'nin son sözlerini çerçeveleyen kûfi yazılarda bu sebeple sağda "Âmine", sol tarafta da "Bereke", Âmine kelimesinin Elif'inin içinde de "Muhammed" isimleri yazılmıştır. Âmine isminin üzerinde ince kûfî hat ile "Vehb'in kızı Âmine" anlamına "Bintü Vehb" yazılı. Bereke'nin künyesi Ümm-i Eymen olup bu fedakâr kadın Hz. Âmine'nin vefatından sonra beş yaşındaki Muhammed'i Mekke'ye kadar selâmetle götürmüş ve dedesine teslim etmeyi o çetin şartlar içinde başarmıştır. Bu sebeple Peygamberimiz Bereke Ümm-i Eymen'e daima sevgi ve hürmet gösterir ve "O benim annemden sonra annemdir" buyururdu. Bereke Ümm-i Eymen'in adı bu sebeple Âmine Annemiz'in adıyla beraber yazılmış...




Resim

Fatimatü’z- Zehrâ Annemizin Salâvâtı


الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ رُحُهُ مِحْرَبُ الْاَرْوَاحِ وَ الْمَلاَئِكَةِ وَ ألْكَوْنِ
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ هُوَ إمَامُ الْأَنْبِيَاءِ وَ الْ مُرْسَلِين
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ هُو إمَامُ أهلِ الْجَنَّةِ وَ إبَادِاللّهِ الْمُؤْمِنِين


TÜRKÇESİ :

Allhümme salli alâ men ruhuhu mihrabü'l- ervâhi ve'l- melâiketi ve'l- kevni
Allahümme salli alâ men hüve imâmü
'l- enbiyâi ve'l- mürselin,
Allahümme salli alâ men hüve imâmü ehli'l- cenneti ve ibâdillahi'l- 'minin...


MÂNÂSI :

Allahım!
Ruhu, kâinâtın, meleklerin ve ruhların Mihrabı olan O yüce Zâta sallallahu aleyhi ve sellem salât ü selâm et!
Allahım!
Katından gönderilenlerin ve peygamberlerin İmamı olan O yüce Zâta sallallahu aleyhi ve sellem salât ü selâm et!
Allahım!
Cennet ehlinin ve Allahın mümin kullarının İmamı olan O yüce Zâta sallallahu aleyhi ve sellem salât ü selâm et!

(7 letâifimizin sallini-isalini-sılasını-ulaşımını sağla!)
Âmin!...


Resim

Fâtımatuz-Zehra (aleyhasselâm) ANNemiz'in NÛR DuÂsı

Bismillâhin Nûr!
Bismillâhi NûRi'n- NûR!
Bismillâhi NûRun alâ NûR!
Bismillâhillezî huve mudebbiru'l- umûr!
Bismillâhillezî halakan NûRa minen- NûR!
Elhamdu lillâhillezî halakan NûRa minen- NûR!
Ve enzelen NûRa alet- tûr, fî kitâbin mestûr, fi rikkin menşûr,
Bi kaderin makdûr, alâ nebiyyin mahbûr!
Elhamdu lillâhillezî huve bil-izzi mezkûr
Ve bi
l- fahri meşhûr ve ales- serrâî vez- zarrâi meşkûr!
Ve sallallâhu alâ MuhaMMedin ve âlihit- tâhirîn!

Resim

MÂNÂSI:

NûR olan ALLAHın adıyla,
NûRun NûRu olan ALLAHın adıyla,
NûR üstüne NûR (her NûRdan daha üstün) olan ALLAHın adıyla,
Bütün işleri-emirleri-ömürleri tedbirle yapan ALLAHın adıyla,
NûRu NûRdan yaratan ALLAHın adıyla;
NûRdan NûR yaratan ve NûRu Tur Dağındaki yazılmış kitaba, yayılmış kâğıda, belli oranda, faziletlerle dolu Peygamberine ( Hz Musaya) nazil eden ALLAHa hamd olsun!
Hamd, izzetle anılan, övgüyle tanınan, darlıkta ve genişlikte şükürle yâd edilen ALLAHa mahsustur!
ALLAHın salâtı MuhaMMede ve Onun pâk Ehl-i Beytine olsun!

Âmin
!...

Resim

''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi.''

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

LeBBeyKE Yâ RaBBu'l-ÂLEMîn!. Yâ ALLAH celle celâlihu!.
LeBBeyKE Yâ Rahmetenli'l- ÂLEMîN!. Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!..

ÖN-üm ->ÖZ-üne >YÖNüyoR!
SıRR-ı SeBBaH ->SEVd yiNE!.
MerKeZ-MuHiT >Fırr DÖNüyoR!
mEST-i MecNÛN -> LEYLÂ yiNE!..

ZEVK 5866

Es SeLÂM SeVR!-UHUD!-HIRÂ!. CEMul-CEM MeSCîD-i KuBÂ!
->Es SeLÂM yâ RaSûLULLAH!... >BAŞım -> AYAĞINa TuRÂBÂ!
HicÂZ ÇÖLÜ giBi -> GönLüM!.. -> MEKKE-MEDİNE -de GÜLüM!
ReSûLULLAH SESİn DUYduMm!.. ->TuBÂ GureBÂ HaYy TuBÂ!.”


07.02.14 12:28
brsbrs..ulucâmi..

Resim
SaLLALLahu aLÂ MuhaMMed!..

44. SALÂVÂT-I ŞERÎFE: SALÂVÂT-I FETHİYYE

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’ in kâinâtı şereflendirdiği
güneş gibi doğduğu gecemizde

41 kerre ikram olsun!


Resim

ResimEs-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu.

Eûzubillâhi's-semî'u'l-alîmu mine'ş-şeytânirracîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Es-selâtu ve's-selâmu aleyke Ya Rasûlullah


Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ RESÛLALLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HABÎBALLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HALÎLALLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SAFÎYYALLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ NECİYYALLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HAYRE HALKİLLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN İHTÂREHULLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN ZEYYENEHULLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN ERSELEHULLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN ŞERREFEHULLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN AZZEMEHULLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MEN KERREMEHULLÂH
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SEYYİDİ’L-MÜRSELÎN
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ İMÂMi’L-MÜTTEKÎN
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HATEME’N-NEBİYYÎN
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ ŞEFÎİ’L-MÜZNİBÎN
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ RESÛLE RABBİ’L- ÂLEMÎN
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SEYYİDİ’L-EVVELÎN
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SEYYİDİ’L- AHİRÎN
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ KÂİDİ’L-MÜRSELÎN
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ ŞEFÎİ’L-ÜMMETİ
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ AZÎMİ’L- HİMMETİ
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HÂMİLE LİVÂİ’L-HAMD
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SÂHİBE MAKÂMİ’L-MAHMÛD
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SÂKİYİ’L-HAVZİ’L-MEVRÛD
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ EKSERİ’N-NÂSİ TEBEAN YEVMİ’L-KIYÂMETİ
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SEYYİDİ VELEDİ ÂDEM
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ EKREMEL EVVELÎNE VE’L-AHİRÎN
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ BEŞÎR
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ NEZÎR
Essalâtü vesselâmü (aleyke) YÂ DÂİYELLÂHİ BİİZNİHÎ VE’S-SİRÂCİ’L-MÜNÎR
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ NEBİYYİ’R-RAHMETİ
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ NEBBİYYİ’T-TEVBETİ
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MUKAFFİ’S-SALÂTİ
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ ÂKIB
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ HÂŞİR
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MUHTÂR
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MÂHÎ
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ AHMED
Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ SEYYİDİ MUHAMMED

Salavâtullâhi ve melâiketihî ve rüsülihî ve hameleti arşihî ve cemîi halkıhî aleyke
Ve alâ âlike ve eshâbike ve rahmetullâhi ve berekâtühû.


MÂNÂSI :

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın Elçisi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın Sevgilisi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın Dostu!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın en tertemizi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın her an kendisine teveccüh edeni!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın yaratıklarının Hayr Kapısı!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın seçtiği!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın süslediği-ziynetlendirdiği!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın gönderdiği Resûlü!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın şereflendirdiği şeref kaynağımız!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın güç ve kuvvet verdiği Efendimiz!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın keremli kıldığı Resûl-ü Ekrem!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Peygamberlerin seyyidi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey takvâ ehlinin İmamı!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Peygamberlerin sonuncusu!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey suçlu-günahkârların şefâatçısı!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey âlemlerin Rabbı’nın elçisi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey evvelin seyyidi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey âhirin seyyidi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Peygamberlerin baş çekeni!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey ümmetin şefâatçısı!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey büyük himmet sahibi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Livâi’l-Hamd Sancağını taşıyan!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Makâmi’l- Mahmûd Sahibi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Havzi’l-Mevrûd Sâkisi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey kıyamet gününde insanların pek çoğunun tâbi olacağı Efendimiz!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Âdemoğlunun seyyidi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey geçmişin ve geleceğin en keremlisi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey bize müjdeli haberler getiren!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey insanları hakka ve hayra uyarıcı!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ın izniyle kullarını dâvet edici ve Nûrullahı saçıcı Nur-u Mim kaynağı!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Rahmet Peygamberi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Tevbe Peygamberi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Allah’ı görerek namaz kılan!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey her bir şeyin başı olduğu gibi âkibeti de olan Efendimiz!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey iki âlemde insanları izinde toplayan Efendimiz!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Hakkın ve hayrın seçilmiş hürü!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey bâtılın ve şerrin mahvedicisi-yok edicisi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Ahad (cc) nun ilk hamd eden Ahmedi!

ALLAH Teâlâ’ nın salâtı ve selâmı sana olsun!
Ey Şeriâtın, Tarikatın, Mârifetin Hakikat Hayatı ve Nur-u Mim’i Muhammed!

ALLAH Teâlâ’ nın, meleklerinin, peygamberlerinin, arşını taşıyanların ve bütün yarattıklarının selâmları sana, azîz ailene, ehl-i beytine, annelerimize ve sahabelerine olsun!

ALLAH Teâlâ’ nın rahmeti ve bereketi de üzerinize olsun!

Âmin Yâ Muîn Celle Celâlihu!..



HÂL-i HASsReTt!..

NE-Dİr ki >BUu!..
BU da GEÇer GEÇer yâ HUu!.
HaKka ve/de HaYra DUYygu!..
Lâ İLÂhe İLLâ HUu!. HUuu!.

Resim

ASLı >ALLAH ->ÂŞIk giBi
KaLB KAZANın
>Kaşık giBi
YERsiz YURTsuz
>IŞIk giBi
KAYalım gÖNlüm KAYalım!.
KAYalım GÜLüm >KAYalım!.

*

DUYup -> UYup ÜN-lerini
GEÇip
>ÖMRün DÜNlerini
>vASL-ı vUSLat GÜNlerini
SAYalım gÖNlüm SAYalım!.
SAYalım GÜLüm >SAYalım!.

*

BOŞ-ALTıp >KaFa TASInı
MecNÛNunu
-> LeyLÂsını
->ReSûLULLAH SEVdÂsını
YAYalım gÖNlüm YAYalım!.
YAYalım GÜLüm >YAYalım!.

*

HAKkın ->RaSûLULLAHını
GÖRelim
-> SıRR SeLÂHını
TEKmiL TEVHİD TeZgÂHını

->IYalım gÖNlüm ->IYalım!.
->IYalım GÜLüm -> IYalım!.

*

ŞÂHımız DUYsun AH!”ımız
ReSûLULLAH
->DERgÂHımız
-> AYy IŞşIĞI ->NİKÂHhımız
->KIYalım gÖNlüm >KIYalım!.
->KIYalım GÜLüm -> KIYalım!.

*

SEVen - SEVilENLer -> SEVer
-İzniLLAH >KevN-i KeVSeR
KÂBEsÎNde
>“ALLAHuEKBER!”
->DİYelim gÖNlüm >DİYelim!.
->DİYelim GÜLüm ->DİYelim!.

*

->“RaSûLULLAH SeLÂMI
>“KÛN feyeKÛN KeLÂMI
>“İLLâ ALLAH!” ->İHRÂMInı
>GİYelim gÖNlüm >GİYelim!.
>GİYelim GÜLüm ->GİYelim!.

*

SıRR-ı SıFıR >ORTAsı ndan
İÇeliMm
->KEVSER TASIndan
NeBîYyuLLAH HURMASI
-ndan
>YİYelim gÖNlüm ->YİYelim!.
->YİYelim GÜLüm ->YİYelim!.

*

RABBımızın -> SÖZ ÖZü-
RaSûL
-dan DUYup SÖZü-
TAŞlaşmış
>GÖNÜL GÖZÜnü
->OYalım gÖNlüm ->OYalım!.
->OYalım GÜLüm -> OYalım!.

*

kOYUN KuZUKURDumuza
OL-ÂNHAKkta YURDumuza
OLur! OLmaz!.” -> ARDımıza
>KOYalım gÖNlüm >KOYalım!.
->OYalım GÜLüm -> KOYalım!.

*

-> SıRRa SERip -> SERimİZi
BULup AŞK PEYGAMBERİmİZi

CÂN-ın ->LEŞi -> DERimİZi
>SOYalım gÖNlüm >SOYalım!.
->SOYalım GÜLüm ->SOYalım!.

*

KÂDiR MeVLÂ -> MiNNetine
CÂNda
->cÂNÂN CeNNetine
>ReSûLULLAH ->SüNNetine
->UYalım gÖNlüm ->UYalım!.
->UYalım GÜLüm -> UYalım!.

*

GİDeliM -> “AŞK ÜLKESİne
>ReSûLULLAH -> NEFESİ-ne
>KULaK VERelim -> SESİ-ne
>DUYalım gÖNlüm >DUYalım!.
->DUYalım GÜLüm ->DUYalım!.

*

->Kul ihvÂNi ->KuNÛT giBi
->“AYy IŞIĞI UMUT” -> giBi
BuZ-SU-BuHAR-BULUT >giBi
>TÜYelim gÖNlüm >TÜYelim!.
>TÜYelim GÜLüm ->TÜYelim!.


07.02.14 12:24
brsbrs..ulucâmi..



DEmem O ki;

>IYalım gÖNlüm ->IYalım!.:


Iymak: Yörüklerde tezgÂha kilim düzENi kurmaktır.

->“İLLâ ALLAH!” ->İHRÂMInı:
İhrÂM:
MeKke-yi MüKeRreme’ye GİReBİLmek İÇin SOYunup/GiYyilen sENlik-ENlik BeZii..

TuBâ GuRaBâ!..: Ne Mutlu GARİB-(ÂN) lere-lara..

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “El-İslâmu bedâ gariben ve seyuudu gariben fe TûBÂ li’l-gurebâ: İslâm garib olarak başladı ve başladığı gibi (günün birinde) garib hâline dönüşecektir. Fe tubâ li’l-gurâbâ: Ne mutlu-Müjdeler Olsun gariblere! (Sıddık Ve Âdil Muhammedî Âşıklara!)” buyurmuştur.
(Ebu Hureyre radiyallâhu anhu dan; İbni Mâce, Sünen, Fiten- 3986 ve Müslim Enes bin Mâlik radiyallâhu anhu dan; İbni Mâce, Sünen, Fiten-3987 Zevâid Abdullah İbni Mes’ud radiyallâhu anhu dan; İbni Mâce, Sünen, Fiten 3988 ve Tirmizî)


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin Yüce RuHunda,
BİZ BİR-İZ e es SeLÂm OLsun inşae ALLAHu Teâlâ!..


Resim

ResimEs-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu.

Eûzubillâhi's-semî'u'l-alîmu mine'ş-şeytânirracîm.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Es-selâtu ve's-selâmu aleyke Ya Rasûlullah
''Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ummetihi...''

Dâimen ebeden İn şâe ALLAH.
Subhâneke Allâhumme ve bihamdike eşhedu en Lâ ilâhe illâ ente vahdeke la şerîke leke estağfiruke ve etûbu ileyke.
Ve'l-hamdu li'llâhi RABBi'l-âlemîn.


MuhaMMedi MuHABBEtlerimİZle!....

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimMuhaMMed aleyhi's- seLÂM..

ÜMMî SîNÂN kaddesallahu sırrıhu DİLinden-Yüreğinden..


Resim

فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ

Resim---Fa’lem ennehu ilâhe illâllâhu vestagfir li zenbike ve lil mu’minîne vel mu’minât(mû’minâti), vallâ hu ya’lemu mutekallebekum ve mesvâkum : Bil ki Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendinin, hem de inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de, içinde kalacağınız yeri de bilir. (Muhammed 47/19)


Resim

Resim---Bu kelimeyi Hz. Rasulullah aleyhissalattü vesselâm Muaz, bin Cebele söyler: “Yâ Muaz, ben seni severim. Biliyorum ki yevmiyede belki binlerce kelime-i tevhid getiriyorsun ama, ben sana muhtasarca bir şey talim edeyim ki bunu söylersen on binlerce ve daha üstünde bir bedeli vardır.” diyerek buyurmuştur.
[Muhammed Sıddık Hekim Efendi (k.s), 40 Hadis ]


Lâ ilâhe illâllahu adede kelimatihi: Onun-ALLAH celle celâluhunun Kelimeleri adedince Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Lâ ilâhe illâllahu adede halkıhi: Onun-ALLAH celle celâluhunun Halkettikleri adedince Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Lâ ilâhe illâllahu zinete arşihi: Onun-ALLAH celle celâluhunun Arşının süsü-ölçüsünce Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Lâ ilâhe illâllahu mil'e semavatihi: Onun-ALLAH celle celâluhunun semâlarının-Göklerinin dolusunca Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Lâ ilâhe illâllahu misle zalike meahu: Ve onunla beraber bunun mislince-AYNısınca Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Vel- hamdulillahi misle zalike meahu: Ve onunla beraber bunun mislince-AYNısınca ALLAHa hmdolsun!

Lâ yuhsihi melekün vela ğayruhu: Öyleki Meleklerin veya başklarının sayamayacağı kadar Lâ ilâhe illâllahu - ALLAHtan başka El İlâh yoktur!

Eşhedü ella ilâhe illâllah ve Eşhedü enne Muhammed'en abduhu verasülühü: Ben ALLAHtan başka El İlâh olmadığına ve Ben MuhaMMed aleyhi's-selâmın Onun KULu ve Resûlü Olduğuna şâhidlik ederim-Şâhidim!.."


Resim

Resim HaYy Mustafâ aleyhi's-selâm!..


Resim12.nci ŞİİR

Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün

Gel şefâ‘at kıl dîzârıñı görem yâ Mustafâ!..
Boynum egüben nazarıñda turam yâ Mustafâ!..


Gel şefâ‘at kıl, affım için vesilem ol, gülyüzünü görem yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.
Boynum eğerek, huzurunda rızana hazır durayım yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Mustafâ: (Safvet. den) Güzide. Istıfâ edilmiş. Has ve seçilmiş. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in mübârek bir ismi.
Safvet: Sâfilik, temizlik, pâklık. Hâlislik.

Resim

Sen [ki] Yûsuf Mısra sultân ben Zelîhâyam bugün
Yâ ne vaktin nûr-ı vaslıña irem yâ Mustafâ!..


Sen ki Mısır’ın Sultân Yûsuf aleyhi's-selâm gibi zirvedesin, ben ise sorunlarıma gark olmuş ancak seni uzaktan ve sonsuz seven Züleyhâ-Zelîhâyım bu gün/bu hâlde,
vASLıyın/Sana kavuşmamın vakti ne zaman ki, sana kavuşaBİLeyim yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

Bülbülem ‘aşkıñ elinden eylerem âh u figân
Vahdetiñ bâgında gülleriñ direm yâ Mustafâ!..


İmkÂNla İmtihÂN Âlemi olan bu Esfelinden, İlliyyine çıkış kapısı, uçuş kanadı tek imkÂNı SEN olan bir divÂNe ÂŞIK Bülbülüm ve vUSLat AŞKı elinden gece-gündüz ah edip ağlar sızlarım!
Sen ki ALLAHu zü’l- CeLÂL’in VÂHDET GÜL BAĞının GÜLLer SultÂNImızsın, GÜLLerinden ben de toplamak ve BİZ BİR-İZ olmak dilerim yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

Hûb cemâliñ şem‘ine pervâneyem ey lutfı çok
Görsem envârıñı zârım arturam yâ Mustafâ!..


Ey rahmetenli’l- ÂLeMîn Lutfünün Sahibi olan HaBîBullah sallallahu aleyhi ve sellem, MuHaBBetin Merkezi, hûb/hüsnün en güzeli cemâlin/Gülyüzün Şem‘ine/Nûruna dönen ve canını ateşine atan pervâneyem/ divÂNe ÂŞIK Bülbülünüm yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!

Resim

‘Aşk derdiñ câna pür-tâb eyledi bir zerrece
Gelmişem meydân-ı ‘aşka Mansûram yâ Mustafâ!..


MevCÛDatın ÜMMü/ANAsı olan NûR-u MÎM AŞKın, bir zeRRecik cÂNımı tek nEFEslik “feyKÛN”la pür-tâb eyledi/yerlebir etti-âşığı kıldı,
Ben de “Ene’l- HaKk-ben HaKk’ım!” diyen Hallacı Mansûr kaddesallahu sırrahu gibi AŞK meydÂNına başım koltukta geldim yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

Keşf kılsañ sırr-ıla câna ledünnî ‘ilmini
Niçedür ‘âşıklarıña gösterem yâ Mustafâ!..


Sırr-ı SultÂNın olan ledün-i İlminden kaderimce-kadarımca Keşf kılsan/ilham edip gönlüme açsan,
Ben de bana AÇılanlarını, candan gönülden MuhaMMedî Hasbî Hizmetçin olarak Senin cÂNdan MuhaMMedî ÂŞIKlarına göstersem dilerim yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Ledünnî İlm: (İlm-i ledünn) Garib bir ilim ismidir. Ona vakıf olan, mesturat ve hafâyayı, gizlilikleri münkeşif bir halde göreceği gibi, esrar-ı İlâhiyyeye de ıttıla' kesbeder. Bu ilm-i şerifin hocası ve sultanı Fahr-i Kâinat Aleyhi Ekmelüttahiyyât vessalâvât Efendimiz Hz. leridir. Bu ilmin ehli ise, Enbiyâ-ı izâm (aleyhi's-selâm .) ve Ehlullâh-i Kiram Efendilerimiz Hazretleridir.

Resim

Cân u dil dir ‘aşkıñ-ile ‘âleme rüsvây olam
Nâmûs u ‘ârım şişesin ben sıram yâ Mustafâ!..


Cândan gönülden dileğimdir ki, sana öylesine ÂŞIKın olayım ki, ‘âleme rüsvây olam, halk nazarında değersiz-kıymetsiz olup mecNÛN sanılayım!
Halkın kendince değer verdiği izafî Nâmûs/ iffet, edeb, hayâ ve ‘ârımdan/utanma, mahcubiyet ve ayıp duygularımın SıRRı-ısırrak dişlerimle sileyim ki cÂN CÂN AYNAm CeMM’ CAMına dönsün yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem: “Bir kimseye mecNÛN/dELi DEnmedikçe onun îmanı TaMMam OLmaz!” buyurdu… (İmam Rabbanî, 65 Altmışbeşinci Mektûb)

Resim

Göñlümi yagmaladı derdiñ beni kıldı fenâ
Her kimi görse gözüm seni soram yâ Mustafâ!..


Ben de düştüm MuhaMMedî Teblüğ-Tenzir-Tebşir-Teşhid DERdine.. Öyle ki Gel-geç KULLUğumdan-“bENliğimden” elimde bir şey’im kalmadı sıRR-ı Sıfır feNÂsında/HİÇliğinde-YOKluğunda kıldı AŞKın!,
Tıpkı LeyLÂsın peşinde MecNÛN gibi benim de gözlerim her kimi görse hemen seni sormakta yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

Halk-ı ‘âlem hâliniñ her biriniñ var bir işi
Rûz u leylî her dem işim ben direm yâ Mustafâ!..


Bu MâSİVÂ Âleminin HÂL-i Hazır HÂL içinde her birinin kadarınca KADERince asla bitmeyen sanki ebedî İŞLeri ve her ÂN yapacak bir işleri dâimâ vardır!
Oysa ben, Dost Deliyim gece gündüz; her DEMde/her yerde, her zaman, her hâlde ve her nefeste benim ise tek DERdim vardır ki,
O’nu ANlatmaktayım ki SENsin yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

Yüz karalıgından âhar armaganum yok saña
Cân u dil her dem saña ider kerem yâ Mustafâ!..


Ne çârem var ki, bu yalan dünyada sana ARZ Edecek yüzümün karalığından bAŞKa Sana sunacak bir armaganım yok elimde!
Cândan gönülden Özüm, her DEM/DURmadan SENden kerem diler İkramını bekler yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

Leylî yüzüñ hasretinden kalmadı sabr u karâr
Mecnûn oluban yoluñda ben turam yâ Mustafâ!..


O kara SEVdÂsıyla Leyl/Gece gibi her ŞEY’i yutan LeyLÂ YÜZÜn hasretinden sabrım da kalmadı istikrarım da kalmadı, iç Dengemi ve de dış DÜZenimi kaybettim!
Bana da artık MuhamMMedî kara SEVdÂ/ LeyLÂ YOLUnda MecNÛN olup zERRe/küRRElerle çÖLLerde SeBBeha/ DURmadan DÖNmek kaldı yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

Cân fedâ olsun cihân şâh begi berri yoluña
Kal‘a-i gevher-nigînden umaram yâ Mustafâ!..


Şu cihÂN MâSİVâsının ASLı-fASLI, Şâhı/beyi, âlemlere RAHMet ve BiRR ü Takvâ olan YOLUna, yine SENin NÛRndan yaratılan cüz’i Cânım fedâ olsun! Bu Cihânın şâhlığı beyliği de!.
Gaibin gevherniği/akıl ve edeb kucağıa Asıl ve neseb ocağı ve CÂN-cİSİM cevher, mücevher Kalesi ve de İnci İliği Azîz RÛHunla BİZ BİR-İZ Olmayı UMMaktayım yâ NebîYyu’l- ÜMMüm!. yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
Resim---“Len tenâlûl birre hattâ tunfikû mimmâ tuhibbûn(tuhibbûne), ve mâ tunfikû min şey’in fe innallâhe bihî alîm(alîmun).: Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.”
(Âl-i İmrÂn 3/92)

El Berru:
Resim

biRR: Temizlik. Günahtan çekinmek. Takvâ. İn'âm ve ihsan etme. Amel-i sâlih, iyi amel.

Resim

Derdiñ urdı yüregime şerha şerha yaralar
Sen şefâ‘at merheminden vir saram yâ Mustafâ!..


MuhaMMedi MuHABBet DERdin yüreğime dilim dilim YÂReler AÇtı gONCAlarım GÜLLendi..
Sen ki Ni’met-i Uzmâmızsın, Rahmet AHMEDimizsin Şefâ‘at Merheminden meded kıl, EL Ver de YÂrelerim SARam ELLerinle yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

Çâr-ı yâriñ zevkını keşf ideliden cânıma
Sırlarına çok senâlar iderem yâ Mustafâ!..


Dört CÂN YÂRiyin, Has Halifeleriyin Yaratılış Sırrlarını/Söz-Sohbet-Zevk edeli Cânıma,
Öylesine KULLUK HAZzı duydum ki Sani Sonsuz senâlarla medhederim ve Rabbıma hamd ederim yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

‘İzzet-i lutfuñdan irdi cân senüñ esrârıña
Kimse bilmez kim bu dil ne söylerem yâ Mustafâ!..


Şu âlemde zavallı Nefsim/cÂNım, ancak ve ancak, SENin o ÂLEMlere Rahmet olan yüce İzzetinden/ zelil iken kavi ve kudret sahibi kılan kerem kaynağı lutfün ile “MuhaMMedî Hakikatım” sıRRına EReBİldi hamdolsun!
Onun için dir ki KİMselere ANLAtılacak bir şey değildir ve Ancak YAŞAyanalar BİleBİLirler.. zâten Yaşanmayan yalandır..
Ve bu HÂLi Yaşamadan rüyâda konuşanlar diyecekler ki: “bu kİmse ne demekte?.
Benim söylediğim ancak sen BİLirsin yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

Himmet ile dü cihânıñ bâgına bend olmayam
Menzilüm saña irinceydek sürem yâ Mustafâ!..


Benden gayret, Pîrden HiMmet, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemden Şefâat ve ALLAH celle celâluhudan Hidâyet-seLÂMet!..
Ben HiMmette kalarak dünya âhiret iki cihÂNıma bend/bağ olmayayım, kendimi buraya bağlamayayım!
TesLiMiyyet ve İstikÂMet MenziLim/son durağım SENi BİLip-BULup-OLup-YAŞAyaıncaya kadar kıaratımı-kırmirimi-nefsimi SANa dosdoğru SÜRem yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.

Resim

Dir Sinân Ümmî kaçan kim vâsıl ola cân saña
Dü cihân zevkı baña olsun harâm yâ Mustafâ!..


Âşık Kulun Ümmî Sinân Babam kaddesallahu sırrahu der ki,
Ne zaman ki imkânla-tercihle kulluk imtihanı sahası olan bu HaYyatta CÂNIm sana biZzât kavuşursa vASLen-fASLen-ASLen!.
İşte o zamanki HabîBuLLah HEPliğindedindeki Hazzının Muhteşemliği yanında dünya âhiret iki cihÂNın ZeVKleri bana haram olsun yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!. yâ Mustafâ aleyhi's-selâm!.


Resim

20. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : Ahmed bin İdris Hazretlerine ait bir salâvâttır.
Büyüklerden olan Veliyyullah, Hızır Aleyhisselâmdan ögrenmiştir.


TÜRKÇESİ: Allâhümme inni eselüke binuri vechillahil azîmillezi melee erkâne arşillahil azim Resim Ve kâmet bihi avâlimullahil azim En tusalliye alâ Mevlânâ Muhammedin zil kadril azim Resim Ve alâ âl-i nebbiyillahil azim Resim Bi kaderi azameti zâtillahil azim Resim Fi külli lemhatin ve nefesin adede mâ fi ilmillahil azim Salâten kâmileten dâimeten bi devâmillahil azim Resim Tazimen lihakkike ya Mevlânâ yâ Muhammedu yâ Zel hulukil azim Resim Ve sellim aleyhi ve alâ âlihi ve sahbihi misle zâlike Allâhümmecma beyni ve beynehu Resim Kemâ cemate beynerruhi vennefesi zâhiren ve batinen yakazaten ve menâmen Resim Vecalhu ya rabbi ruhan lizâti min cemil vecuhi fiddünya kablel ahreti yâ azimu yâ ALLAH.

MÂNÂSI : Rabbimiz! Senden arşın direklerini dolduran; âlemlere varlık veren, Yüce Allah'ın nûrunun, Efendimiz, yüce mertebelerin sahibi Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, Yüce Allah'ın nebisinin ailesine, Yüce Allah'ın zatının azameti miktarınca, Yüce Allah'ın ilminde bulunan, gözlerin tüm bakışları ve nefesler adedince, Yüce Allah'ın ebediyetiyle sürecek kâmil bir salâtla salât etmesini, Efendimiz ey Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem), yüce ahlâk sahibi, seni hakkıyla yüceltmesini diliyorum. Ona onun ailesine ve ashabına bunun gibi selâm olsun!. Ey Rabbim ruhla nefesi yakınlaştırdığın gibi, zâhirde, bâtında, uyanıklıkta, uykuda beni ona yakınlaştır!. Ey Rabbim, ey yüce olan, ey Allah'ım, onu, âhiret gelmezden evvel dünyada her cihetle zâtımın ruhu kılıver!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!..

Es SALÂTü ves- SeLÂMu aleyKE!
Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!

gONCa tÖMÜR GÜLLe
-> divÂNen >BÜLBÜLLe
MüDDesir
-MüZeMMiLLe
-> TEVHiDiM-İZ ->TÜLLe!
Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!.

AŞK GÜLünü AÇsın gÖNLüm-üz!
AŞK kOKUsun sAÇsın gÖNLüm-üz!
-> Ş e F Â a t Yâa RASÛLULLAHh!.
>UMUT UFKun UÇsun gÖNLüm-üz!..
Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!.

ResimZEVK 6046

ULU DAĞ-ın ZİRvesÎnde.. ->SeHeRde RüzGÂR SeSÎnde!
sÖZledim Yâ RASÛLULLAH!. >ÖZledim Yâ RASÛLULLAH!.
GuRBeTte SON NEfeSÎnde -> HIRÂ-da İKRÂ! SeSÎnde!
RaBB-ü-RaHMÂN NEfeSÎnde şu ÂN ->ŞeÂN NEŞeS Înde!
kÖZledim Yâ RASÛLULLAH!. >sÖZledim Yâ RASÛLULLAH!.
BeZM-i ELeST BeSTeSÎnde.. >TEKmiL TeVHiD TEPESÎnde..
->KALdım kANLı KÂFeS Înde -> EZEL-ü-EBED NE-SÎnde
->ÖZledim Yâ RASÛLULLAH!. ->gÖZledim Yâ RASÛLULLAH!..
Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!.
Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!..


09.04.14 04:04
brsbrsbzr..tktktrsttkmdsszısszsnszshrlrr..



RaHMÂNur- RaHÎM RAHMETi
MuHABBet MenBÂĞı
->SENsÎn!.
AHADüs- SAMED ->“AHMET i
SeLÂMet S A N Ç A Ğ ı
->SENsÎn!.
Yâ RASÛLULLAH!.. sallallahu aleyhi ve sellem!..

Resim

SeLLim.. SeLÂMet ve TeSLimiyyet Noktamız Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..
SaLLim.. İstikÂMet ve SILamıza ULaŞım YOLumuz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..

ALLAHu Zü’l CeLÂL, tÜMm Esmâlarını Mükerrem yarattığı İnsÂNoğlu'nun AKIL ANA KARTına yükleyerek HalifetULLAH EYylemiş ve Hakikat-ı MuhaMMediYYesinde;

MuhaMMedî Edeb,
MuhaMMedî İlim,
MuhaMMedîİrfÂN,
MuhaMMedî ErkÂN YOLUnda;
MuhaMMedî İlim,
MuhaMMedî İrade,
MuhaMMedî İdrakle,
MuhaMMedî İştirakte Hakkı ve Hayrı tercihle bâtıl ve Şerden kaçış Basarı/Basîreti bAHşetmiştir-BAĞışlamıştır..

Tevhid TekeMMüLünde SELL ü SALL ZincirimİZin İLK/SON HALKası.. SEN/SÎN aleyhi's-selâm..
Muradullah.. Emrullah.. Sünnetullah..İÇİnde Şe’ÂNuLLaHta ŞâhiDuLLAHsÎN Yâ RASÛLULLAH!.
MevCÛDatın İLK/SoN Noktası, NÛRUllah Masdarı/Mazharı MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemsÎN Yâ RASÛLULLAH!.
NeBiYYu’l-UMMî.. HaTMM-i HalkıYyet.. TAMMlayanı.. TüMMLeyeni.. Tebliğ-i TeslimiYyetsÎn ve de İstikÂmetsÎn Yâ RASÛLULLAH!. sallallahu aleyhi ve sellem!.


إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَإِن مِّنْ أُمَّةٍ إِلَّا خلَا فِيهَا نَذِيرٌ
Resim---“İnnâ erselnâke bil hakkı beşîren ve nezîrâ(nezîren), ve in min ummetin illâ halâ fîhâ nezîr: Biz seni hak üzere müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki içinde bir uyarıcı geçmiş olmasın.”
(Fâtır 35/24)

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ Resim

“Ve erselnâke illâ rahmeten li’l- âlemîn (âlemîne) : (Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)

Resim Kur'ân-ı Kerimimizde;
Resûl: Peygamber. Yeni bir kitap ve yeni bir şeriat ile bir ümmete veya bütün beşeriyete Allah tarafından Peygamber olarak gönderilmiş olan zât. Mürsel de denir. Yeni bir kitap ve şeriatla gelmeyip kendinden evvelki Resülün getirdiği kitap ve şeriatı devam ettirirse, ona Nebî denir. Haberci.
Nebî: Haber getiren. Peygamber. Yeni bir kitap ve şeriatla gelmeyip kendinden evvelki Resülün getirdiği kitap ve şeriatı devam ettiren Peygamber.
Peygamber: farsça Peyamber.. Allah'tan haber getiren. Allah'ı, âhireti, zararlı ve faydalı şeyleri tanıtan. Nebî.

ASLın fASLı, MevCÛDat MaSDarı/MaZHarı.. ÜMMetin ÜMMî.. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hem Nebî hemde Resûldür:


الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِندَهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَالإِنْجِيلِ يَأْمُرُهُم بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَاهُمْ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَآئِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ إِصْرَهُمْ وَالأَغْلاَلَ الَّتِي كَانَتْ عَلَيْهِمْ فَالَّذِينَ آمَنُواْ بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُواْ النُّورَ الَّذِيَ أُنزِلَ مَعَهُ أُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Resim---“Ellezîne yettebiûner resûlen nebiyyel ummiyyellezî yecidûnehu mektûben indehum fît tevrâti vel incîli ye’muruhum bil ma’rûfi ve yenhâhum anil munkeri ve yuhıllu lehumut tayyibâti ve yuharrimu aleyhimul habâise ve yedau anhum ısrahum vel aglâlelletî kânet aleyhim, fellezîne âmenû bihî ve azzerûhu ve nasarûhu vettebeûn nûrellezî unzile meahu ulâike humul muflihûn(muflihûne).: Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.”
(A’râf 7/157)

HÂL-i HAZIR iğreti-izâfi-gelgeç-ğÖLge ÖMRümüzün ÖZü-ÖZeti..
SistemULLAHın BAŞ/SON-UÇu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:


مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
Resim---Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyin(nebiyyine), ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ: Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.”
(Ahzâb 33/40)

SENden SANa SALL-ü-SELLim
ÂL-ü-ÂBÂ -> ve EHL-i BeYTe
Ve.. ->AShÂB-ı güzÎn -> ELLim
HAKKtan ->HaKka HaKk Rameyte..
aleyhumu's-selâm ..

KÛN KeReMi -> DELi gÖNLüm!
ASLım ALLAH!. fASLım SENsÎn!
"feyeKÛN OYUNu" -> ÖMRüm!
VARım.. YOĞumm.. hASLı SENsÎn!.

ALLAHu Zü'l-Celâl: “Kâinâtı ben yarattım! Bedenini ben yarattım! Fiillerini ben yaratmaktayım! Düşüncelerinizi de ben yaratırım..” buyurmaktadır.


Sizi..


وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Resim---“Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûni.: Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım.”
(Zariyat, 51/56 )

Fiillerinizi..


فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim---“Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm: Onları siz öldürmediniz (Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz), ama onları Allah öldürdü; (Ey Rasûlüm, bir avuç toprak) attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.”
(Enfâl 8/17)

DÜŞÜNcelerinizi..

وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Resim---“Ve mâ teşâûne illâ en YEŞÂALLÂHu RaBBul âlemîn(âlemîne): Ve âlemlerin RaBBi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.”
(Tekvîr 81/29)

BAŞ/SON-UÇç..

“RABB-e RucÛ” SıRRın SAÇ-mak:

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim---“İRCİÎ ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh (mardıyyeten) : dön Rabbine, sen O'ndan O senden hoşnut olarak!”
(Fecr 89/28)

“Fe Firru!” ALLAH-a KAÇ-mak:

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Fe FİRRû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun) : (Ey Rasûlüm, de ki: ) O halde hemen ALLAH’a kaçın, (küfrü bırakıb hemen imana gelin). Gerçekten ben, size, ALLAH tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim.”
(Zâriyât 51/50)



Resim

6. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
Ebu Bekir (radiyallahu anhu)’nun rivâyet ettiği
Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)’in buyurduğu salâvât:


TÜRKÇESİ:
Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l- evvelin
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ MuhaMMedin fi'l-âhirîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'n- nebiyyîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l-mürselîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l-meleil alâ ilâ yevmiddîn
Vefi küllü vaktin ve hîn.

MÂNÂSI:
ALLAH'ım! Geçmiş nesiller içinde Efendimiz MuhaMMed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Sonraki nesiller içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Peygamberler içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Resûller içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Hesab ve karar gününe kadar yüce toplanma yerinde
(mele'i-a'lâ içinde),
her vakit ve her zamanda
Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât-ü-selâm eyle!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

İÇim birHOŞş
İÇim bomBOŞ
>DIŞım AYıKk
İÇim SER-HOŞş!..


DERDiYOK’un NEFESînde
DARmaDUMan’ın SESîNde
hER cÂNın >HaYyat ÇİLEsi
hERkES BiR KAN KÂFeSînde!.

“İKİ UÇ”-Lu -> İnsÂN AKLı
>BİRi HAKsız -> BİRi HAK-Lı
HiZBu’ş- ŞEYtÂNla HiZBuLLAH
SıRR-ı TEVHİD ->“SîN”de sAKLı!.

DİL-in ->DİLim DİLim DİLmek!
S ı R R -ı S ı F ı R -ını ->SİLmek!
->H A K i K A T -ı MuhaMMeD-dE
->NEFS-Îni -> RABB-ini BİLmek!.

Y E D i ReNGin ->İLKi ->AL-ı
biR DAMLa KANda ->CÂN HALı
biR VARmıŞş biR YOKmuŞş DEnEN
->İŞ-te -> “İ N S Â N -lık” MaSALı!.



MeDED!.
Yâ MuhaMMed MuSTafâ!.
sallallahu aleyhi ve sellem


TEVHİDim TÛRda Efendim!
SıFıRım -> SÛRda Efendim!
GARİBim >BURda Efendim!
YÜREĞİM >NÛRda Efendim!.

dAMmLayım DERd DEnİZindeyim!
“bEN”-im >BiTti ->“BİZ”indeyim!
->ihvÂN-in -> KeRVÂN >KıtMÎR-in
->AD-ım... ->AD-ım.. ->İZ-indeyim!.


Yâ Rasûlullah!.
sallallahu aleyhi ve sellem..


MiZÂN-ı MuhaMMed ->NiYAZın-NAZın
->YEDi SESi SENsÎn ->TELLerde SAZın
“ÜMMetî!. ÜMMetî!.” ->mAHşer AVAZın
ÜMMetine -> Nİ’MET!. ->ÇEKtiğin CeFÂ!.


*

gERçeKk ÂŞIKLarın -> ÇİLEsi ÇAĞın
HAVAsın>ATEŞin>SUyun->TOPRĞın
NÛR DAĞI BAŞında AÇ-AN GÜL BAĞIn
>GÂR-ı GÂRRa GÜLü -> SıRRında SeFÂ!.

*

->ŞeRiât-ı Şe’ÂN -> ŞâHİD ŞÛUR-un
KüLLî ŞEYy’in>ASLın>fASLıdır NÛR-un
SÛRETin ->SÎRETi ->SıRR-ı SÜRÛR-un
AHAD’in ->AHMED’i ->“AHD”ine VeFÂ!.


*

TeSsLimiYyet SıRRın ->SENden BİL-irİZ
->İ M Â N EDer ->TabiÎYyet ->BUL-urUZ
->İ T Â A T EDeR-İZ -> Ş Â H İ D OL-urUZ
RAHMETindEN -> ÂLEM.. ->KEREMin KiFÂ!.


*

RABB SÖZü SESinde >MaReCe’l- BaHReYn
>EHL-i BeYT ÂLİŞÂN… -> İ M â M HuSeYn
->BİZe >ŞeFÂAT KıL!.. ->SıRR-ı SaKaLeYn
Şu ÂN -> Şe’ÂNuLLAH.. ŞeHÂDET -> ŞiFÂ!.


*

->Ş e R i â T -ı Şe’ÂN ->ŞÂHİD ŞÛURun
KüLLî ŞEY’in ->ASLı >fASLıdır ->NÛRun
->SûReTin -> SîReTi -> SıRR-ı SüRÛRun
AHAD-in ->AHMED-i.. ->AHD-ine ->VeFÂ!.


*

NÛR-u MÎM mAHşeri.. ->YERim KALB-indir
AŞK u CeZBem >SıDK u HUŞÛm >CeLB-indir
->kuL i h v  N i KıtMÎR ->KervÂN KeLB-indir
->MeDeD EYyLe ->Yâ MuhaMMedu’l- MuSTaFâ!.
sallallahu aleyhi ve sellem..


05.06 14>10:11
brsbrs..tktktrstkkmİZz..


SÖZ o ki;

TÛR: Dağ. Had, sınır hudud ve mikdar. Musâ Peygamberin (aleyhi's-selâm) Allah (cc) kelâmına nâil olduğu, Süveyş ile Akabe Körfezi arasındaki bir yer ve bir dağ ismi. Cebel-i Musa veya Tur-u Sinâ da denir.. KuLLUkta İmtihÂN ÂLeMi..
SÛR: (çoğulu Sûret. ) Kıyamet günü İsrafil Aleyhisselâm'ın çalacağı boru. Buna Sur-u İsrafil de denir. Boynuzdan yapılan düdük. YÂRım NEFesle Yaşayan SÛRETin her ÂN yENi HÂLi..
NÛR: Aydınlık. Parıltı. Parlaklık. Her çeşit zulmetin zıddı. Işık. Kur'ân-ı Kerim. İman. İslâmiyet. Peygamber Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem. Zulmeti def eden, şule, ışık.. VARlık BULuş SİLSİLesin ASLen fASLı.. Vâcibu’l- VüCÛD’un MevCÛDat GÖZüken izafî-sanaL serÂBı..
MiZÂN: Terazi, ölçü, tartı. Akıl, idrak, muhakeme. Mikyas. Fık: Mahşerde herkesin amellerini tartmağa mahsus bir adâlet ölçüsü olup, hakiki mâhiyeti ancak âhirette bilinecektir. Mat: Yapılan hesabın doğruluğunu anlamak için yapılan diğer bir hesap. Sağlama. MuhaMMedî MiZÂNa VicdÂN da diyeBİLiriz..
Nİ’MET: (Nimet) İyilik, lütuf, ihsan. Saadet. Hidayet. Giyecek şeyler. Yiyecek faydalı şey, rızık.. ALLAH celle celâluhu dan her ÂN KüLLî Şey’ine soyut somut GELmekte olan LutfuLLAH..
GÂR: Mağara. İn. Kehf. Defne ağacı. Gayret-i MuhaMMed Yuvası..
GÂRRa: Parlak. Beyaz. Güzel. Şa'şaalı. Kur'an'ın kudsi nurlarının parladığı Medine-i Münevvere'nin bir ismidir..
GÂR-ı GÂRRa: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin Yüce YÜREĞi..
SeFÂ-SaFÂ: Gönül şenliği, eğlence. Duru olmak, itmi'nan ve meserret üzere olmak. Temiz, sâfi olmak. Hava açık ve ayaz olmak. Mekke-i MükeRReme'de SA’Y ki ->Hac veya Umre'de Safâ ile Merve arasında usulüne göre 7 defa gelip gitmenin başlangıç NOKTASı yerin ismi.
VeFÂ: Ahdinde, sözünde durma. Sevgi ve dostlukta sebat ve devam. Ödeme. Yetişme. Dince ve akılca lâzım gelen şeyi yerine getirip uhdesinden çıkma.
Şe’N: İş, yeni olan hÂL. Şan. Tavır. Hâdise. Vâkıa. Kasdetmek. Emr ü HÂL.
Şe’N-Şe’ÂNuLLAH: SünnetULLAH üzere her ÂN YENiden YARATış SeBBehası..
ŞÛUR: Anlayış, idrak. Vicdan. Hiss-i zâhirle duymak. Nefsin mânâya ilk ulaşım-vüsul mertebeleridir.
CeFÂ: Eziyet. Sıkıntı. Zulüm. Bir şey yerinde durmayıp bir tarafa ayrılmak.
SÛRET: (C.: Sur - Suver) Biçim, görünüş. Kılık. Tarz. Yol. Gidiş. Hal. * Tasvir. Dıştan görünen şekil.
SÎRET: Bir kimsenin içi, hâli, hareketi, ahlâkı. İnsanın tutmuş olduğu mânevi yol.
SÜRÛR: Sevinç. Neş'eli olmak. EsRÂR.. SIRRLar..
AHD: Vâdetme. Söz verme. Vefâ. Yemin. And. Misak. Peymân. Asır. Devir. Tevhid. Mukavele. Vasiyet. KULLUk HUDUDu sınırı..
KiFÂ: Eşitlik, beraberlik, müsâvât.
KiFÂyet: Lüzumlu kadar olmak. Yetişmek. Bir işe yetecek kadar olmak. İktidar. Liyâkat. Yararlık.
KEREM: Nefaset, izzet, şeref. Al-i-cenâbâne ihsan, inâyet. Kıymetli şeyleri kemal-i rıza-i nefisle verme. Mecd ve şeref. Cenab-ı Hakk'a atfolunursa eltaf ve ihsan-ı İlâhî kasdedilmiş olur. İnsan hakkında vasıf sureti ile zikrolunursa; mehasin-i ahlâk ve ef'âl kasdolunur.

RABB SÖZü SESinde >MaReCe’l- BaHReYn:

مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
Resim---“Merece'l-bahreyni yeltekıyân (yeltekıyâni): Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi.”
(Rahmân 55/19)


TeSsLimiYyet SıRRın ->SENden BİL-irİZ
->İ M Â N EDer ->TabiÎYyet ->BUL-urUZ
->İ T Â A T EDeR-İZ -> Ş Â H İ D OL-urUZ:


Kur'ân-ı Kerim de KULLUK ÂYETLERİ:
1-ALLAH'A ve RESÛLÜNE TESLİM OLUN!:
Ahzâb 33/56; Âl-i İmrân 3/20.
2- ALLAH'A ve RESÛLÜNE İMAN EDİN!: A'raf 7/158; Nur 24/47, 62; Fetih 48/9, 13; Hucurât 49/15); Hadid 57/7, 19, 21); Mücâdile 58/4; Saff 61/11.
3- ALLAH'A VE RESÛLÜNE TÂBİ OLUN- istecibü!: Âl-İ İmrân 3/172; Enfâl 8/24.
4- ALLAH'A VE RESÛLÜNE İTÂAT EDİN!: Âl-İ İmrân 3/32, 132; Nisâ 4/13, 59, 69, 80; Mâide 5/92; Enfâl 8/1, 20, 46; Tevbe 9/71; Nûr 24/47, 52, 54; Ahzâb 33/31, 33, 66, 71; Muhammed 47/33; Feth 48/17; Hucûrat 49/14; Mücâdile 58/13; Tegâbûn 64/12.

->BİZe >ŞeFÂAT KıL!.. ->SıRR-ı SaKaLeYn:

Gadir-i Humm HaDiSeSi ve SaKaLeYN HaDiSi, iki göz BİR BAKışla Özde-Mesnedde nedir diye arz diledim..:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hicret'in onuncu yılında yaptığı Haccet'ül- Vedâ-Vedâ Haccından Medine’ye dönüşünde, Vedâ Haccına katılan gruplar ayrılmadan, Mekke ile Medine arasında Cuhfe’ye 2-3 km. mesafedekiGadir-i Hummdenilen ÇÖLde konakladı, arkadan gelenleri bekledi ve öğle namazı kıldırdı. Yemen vâlisi olan Ali kerremullahi veche de vedâ haccına katılmış ve birlikte Medine’ye dönmekteydi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İlk İslam Hacıları olan ÜMMetlerine hitaben: ALLAH celle celâluhu bana Mâide 5/67 âyetini indirdi:


يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ
Resim---“Yâ eyyuherresûlu bellıg mâ unzile ileyke min rabbik(rabbike) ve in lem tef’al femâ bellagte risâleteh(risâletehu) vallâhu ya’sımuke minen nâs(nâsi) innallâhe lâ yehdîl kavmel kâfirîn(kâfirîne): Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.” (Mâide 5/67)


Âyetini okudu ve senedlerini vereceğimiz hadis-i şerifleri buyurdu..
Bizlere Kur'ân-ı Kerimimiz de AYNen getiren Hadis İmmalarımızı iyi dinleyelim
inşae ALLAH!.
Sahih sahibi İmam Müslim de, Gadir-i Humm HaDiSeSini ve Sakeleyn Hadisini kabul- ikrâr edenlerdendir.
Sahih-i Müslimin'de:

Resim---“Zeyd b. Erkam (öl.68/687-88)'dan hadis rivayet etmesi istenir. O da yaşlandığını, hazı şeyleri unuttuğunu belirttikten sonra anlatmaya başlar: "Mekke ile Medine arasında Hum denilen bir su başında bulunurken bir gün Resıllullah hutbe irad etmek üzere ayağa kalktı. Allah'a hamd ü senâ etti, va'z ve hatırlatmalarda bulundu sonra:
“Haberiniz olsun ki ey insanlar, ben ancak bir insanım, Rabbımın elçisinin gelmesi ve benim ona icâbet etmem yaklaşıyor. Ben size iki ağır emânet bırakıyorum. Bunların birincisi Allah'ın Kitabı'dır, onda mutlak hidâyet ve nur vardır. Binaenaleyh sizler Allah'ın kitabına tutununuz ve ona sımsıkı sarılınız!” buyurdu.
Böylece Allah'ın kitabına teşvik edip gönülleri ona rağbet ettirdi. Sonra da şöyle dedi:
Diğeri de Ehl-i Beytimdir, ben Ehl-i Beytim hakkında sizlere Allah'ı hatırlatıyorum!
Husayn, Zeyde: "Yâ Zeyd, Peygamberin Ehl-i Beyti kimlerdir, Onun kadınları da Ehl-i Beytinden değiller midir?dedi.
Zeyd:
Peygamber'in kadınları da Ehl-i Beytindendir, fakat onun asıl Ehl-i Beyti kendisinden sonra sadaka almaları haram olanlardırdedi.
Husayn:
Peki onlar kimlerdir?diye sorunca,
Zeyd:
Onlar, Ali hanedânı, Akil hanedânı, Cafer ve Abbas hanedânıdır
dedi.
Husayn tekrar:
Bunların hepsine sadaka almak haram kılınmış mıdır?dedi.
Zeyd de:
Evetdedi"
(Müsli, Sahih-Fazailu's-Sahabe, 36)


في الصحيح : أن رسول الله – صلى الله عليه وسلم – قال في خطبته بغدير خم : إني تارك فيكم الثقلين : كتاب الله وعترتي ، وإنهما لم يفترقا حتى يردا علي الحوض

Resim---Şu husus sahihtir ki, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Gadiri Hum’da buyurmuştur ki: Size iki emanet bırakıyorum: Allahın kitabı ve İtretim Ehli Beytim. Ve onlar Havz başında bana kavuşuncaya kadar ayrılmayacaklardır
(İbni Kesir, “Tefsir el-Kur'âni’l- Azîm”, 7/201)


Tarih ve Hadis Âlimi, Kur'ân-ı Kerim Hafızı Tefsir sahibi İbn Kesir, Gadir-i Hum’a en geniş yeri ayırmış, hadisin değişik rivâyetlerini vermiş râvilerinin güvenilir ve zayıf olanlarına işaret etmiştir.
(İbn Kesir, Sîretü'n- Nebeviyye 4/414.)


Resim

AŞK u CeZBem >SıDK u HUŞÛm >CeLB-indir:

Aşk ü Cezbe -> Zühd ü Takva ->Sıdk ü Huşû ->Havf ü Recâ...

Resim---Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Kıyamet gününde, insanlar birbirlerine girecekler. Hz. Âdem aleyhisselam'a gelip: "Evladlarına şefaat et!" diye talepte bulunacaklar. O ise: "Benim şefaat yetkim yok. Siz İbrahim aleyhisselam'a gidin! Çünkü o Halilullah'tır" diyecek. İnsanlar Hz. İbrahim'e gidecekler. Ancak o da: "Ben yetkili değilim! Ancak Hz. İsa'ya gidin. Çünkü o Ruhullah'tır ve O'nun kelâmıdır!" diyecek. Bunun üzerine O'na gidecekler. O da: "Ben buna yetkili değilim. Lâkin Muhammed aleyhissalatü vesselam'a gidin!" diyecek. Böylece bana gelecekler. Ben onlara: "Ben şefaate yetkiliyim!" diyeceğim. Gidip Rabbimin huzuruna çıkmak için izin talep edeceğim. Bana izin verilecek. Onunde durup, Allah'ın ilham edeceği ve şu anda muktedir olamayacağım hamdlerle Allah'a medh u senada bulunacak, sonra da Rabbime secdeye kapanacağım. Rabb Teala: "Ey Muhammed! Başını kaldır! Dilediğini soyle, soylediğine kulak verilecek. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine getirilecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!" buyuracak. Ben de: "Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum!" diyeceğim.Rabb Teala: "(Çabuk onların yanına) git! Kimlerin kalbinde buğday veya arpa danesi kadar iman varsa onlari ateşten çıkar!" diyecek. Ben de gidip bunu yapacağım! Sonra Rabbime dönüp, önceki hamd ü senalarla hamd ve senalarda bulunacağım, secdeye kapanacağım. Bana, öncekinin aynısı söylenecek. Ben de: "Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!" diyeceğim. Bana yine: "Var, kimlerin kalbinde hardal danesi kadar iman varsa onları da ateşten çıkar!" denilecek. Ben derhal gidip bunu da yapacak ve Rabbimin yanına döneceğim. Önceki yaptığım gibi yapacağım. Bana, evvelki gibi: "Başını kaldır!" denilecek. Ben de kaldırıp:
"Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!" diyeceğim. Bana yine: "Var, kalbinde hardal danesinden daha az miktarda imanı olanları da ateşten çıkar!" denilecek. Ben gidip bunu da yapacağım. Sonra dördüncü sefer Rabbime dönecek, o hamdlerle hamd ü senada bulunacağım, sonra secdeye kapanacağım. Bana: "Ey Muhammed! Başını kaldır ve (dilediğini) söyle, sana kulak verilecektir! Dile, talebin verilecektir! Şefaat et, şefaatin kabul edilecektir!" denilecek. Ben de: "Ey Rabbim! bana Lailahe illallah diyenlere Şefaat etmem için izin ver!" diyeceğim. Rabb Teala: "Bu hususta yetkin yok! -veya: "Bu hususta sana izin yok!- Lâkin izzetim, celalim, kibriyam ve AZAMETim hakkı için lailahe illallah diyenleri de ateşten çıkaracağım!" buyuracak."

(Buhari, Tevhid 36, 19, 37, Tefsir, Bakara 1, Rikak 51; Muslim, İman 322, (193)




ResimZEVK 6104

Yâ RABBeNâ!.

VÂHİDul- KÂHHAR ALLAHım!. ->SEN BÂKİsin >bEN FâNiyim!
EZEL- EBED.. ELEST MAHŞER! ->SıRR-ı SIFIR >i h v  Niyim!
->G Â R -ı HİRÂ-nda ALNımİZ!.. ->A Y N -ı SECDE-de BİZ BİR-İZ
ASLım fASLım nESLim SENsÎn
!.. KüLLî K E R E M -sÎN ->KâNiyim!..


05.06 14>11:41
brsbrs..tktktrstkkmİZz..

Yâ RABBeNâ!. celle celâluhu..
Yâ Rahmetenli’l- âlemîn!. sallallahu aleyhi ve sellem..


BUYur!. DUYur!.

ÇİLE ÇoRBa -> kAŞIK SENsÎn
ÂLiM ->ALLAH -> ÂŞIK SENsÎn
CeMmü’l- CEMm’in >ÜMMü>MîMde
cÂN-da -> cÂNÂN -> MÂŞUK SENsÎn!.

BuHaRa ->BUZ KUŞ-AN-AN ->AŞK!
BULuTLardAN >BOŞ-AN-AN ->AŞK!
>“TEK DAMLa SU” -> S E R ü v E N i
İLM-ek İLM-ek ->YAŞA-N-AN >AŞK!.

NELer GELdi >NELer GEÇti
DEM bu DEM-de kul ihvÂNi
hERkes >SEVgiLisÎN SEÇti
->bU ÂLEM-de >kul ihvÂNi!.

“HÂL-i HaZıR HÂLL”in GEÇmek
GAFLet CeHLin DALLin GEÇmek
Şu ÂN -> Şe’ÂN-da -> ŞeHÂDet
>“SıRR-ı SILA SALLi”n GEÇmek!.

NÛRuLLAH ->el ÂN ->NÛR-u MîM
hER ÂN >Şe’ÂN ->HAKK’ın HüKüM
cÂN-da -> cÂNÂN.. cihÂN ->cİSİM
->“KULLuk” >bENim OMUZ YÜKÜm!.

“AK IŞIK”-ın -> YEDi ReNGi
ÂLEM-i A Ş K -ın -> ÂHeNGi
“ABDuhu” ->ARZ-ın SEMÂ’sı
NÛR-u MuhaMMed MiHENGi!.

Kul ihvÂNi ->SıRR SIRaTı
Bir KıtMÎR BİR de KIRATı
->KÛN feyeKÛN >KâiNâTı
-> SıRR-ı SIFIR SALÂVÂTı!..


06.06 14>01:06
brsbrs..tktktrstkkmİZz..

Es SALÂTu ves- SELÂMu aleyke yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!.
GÜL BAĞIndan GÜLce.. AL GÜLce kOKUnca.. BÜLBÜLce OKU-nca!..


Resim

39. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
Gavsu'l-Azam Abdülkadîr Geylânî (kaddasallahu sırrehu)'nun salâvâtı (4)


TÜRKÇESİ: Allahümme innâ nes'eluke bicâhi nebîyyike Muhammedin sallallahu Teâla aleyhi ve sellem el mağfirete verrizâ Resim Vel kabule kabulen tâmmen Resim La tekilnâ fihi ilâ enfüsinâ tarfete aynîn yâ ni'mel Mevlâ veya ni'mel Mûcîb Resim Yâ Azîzu yâ Gaffâr Resim Fe inne gufrâne zünûbil halki bi ecmâ'ihim Resim Evvelihim ve âhirihim Resim Ve birrihim ve fâcirihim kekatretin fi bahri cûdikel vasi'illezi la sâhile lehu Resim Fekad kulte ve kavlukel hakkul Mûbin Resim Vemâ erselnâke illâ rahmaten lil âlemîn Resim Ve sallallahu ve selleme alâ seyyidinâ ve Mevlânâ ResimMuhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve Ehl-i Beytihi ettayyibînettâhirîn Resim Ve alâ sâdâtinâ ve aleynâ mâahum vel mü'minîne vel mü'minâti ecmâine. Âmîn.

MÂNÂSI: ALLAH'ım! Senin Peygamberin Muhammed Sallallahu Tealâ Aleyhi Vessellem hürmetine (katındaki i'tibarını vesile edinip) Senden mağfiret (bağışlanma) ve rıza istiyoruz. (diliyoruz)! Ve tam bir kabülünü; O nun hakkında (bu hususunda) nefislerimize göz açıp kapayıncaya kadar çabalama yorgunluğu verme! Ey güzel Sahibimiz ve ey dualarımıza güzel icâbed edenimiz (icâbını yerine getiren RABB'ımız)! EY AZÎZ (gücü yeten, değeri olan) EY GAFFÂR (çokça affeden) Celle Celâluhu! Muhakkak ki cümle halkıyın, evvelkilerin, sonrakilerin, iyilerin, kötülerin günâhını gufran (bağışlama, yarlıgama), Senin sahilsiz genişlikteki (yaygınlıktaki) cömertlik denizinde bir damla değildir! Açık seçik hakk olan sözünle buyurmuştun :
"(Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiyâ 21/107)
Ve ALLAH; Efendimiz, Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, ailesine, ehl-i beytine ve ashabına tertemiz ve en güzelinden (ayıblardan arınmış) salât-ü-selâm eylesin (salâtımızı O'na ve onlara sılaya vesile kılsın)! Sadatlarımıza (seyitlerimize) ve onlarla beraber bizlere ve mü'min erkeklere ve mü'min kadınların cümlesine de salât-ü-selâm eylesin!. Âmin!


Resim

Ve.. SESsİZ GeCeLer!
->NEFESsİZ GeCeLer!
->ISSızlığımın ISsLığı
>İÇimde ÇİLE HeCeLer!.

AVı -> AVCı TAZI
hER GÖZün KAŞındaki
AŞK-ın ->ALIN YAZI
GÖZ-ümün YAŞI-ndaki!.

İle’L- EBED ->“İLE”-liğim
BİZ BİR-İZ-de “bİLE”liğim
İBNu’l- VAKT Demir LeBLeBi
ÇAĞ-ımda -> ÇİLE ÇELİĞİ-m!..

Bir TÜRKü TUTTurdu ->İÇim
SEHER SıRRı ->HEPim-HİÇim
“bEN SANA YANdım YÂRimm!”
BİZ BİR-İZ YÂRr!. bİÇim bİÇim!..


06.06 14->02:14
brsbrs..tktktrstkkmİZz..


DUYduk.. UYduk.. AŞKa BİZ
B
iR bAŞKa AŞKta bAŞKa BİZ..

HaYy DE BiRre DoStt!..




Resim

SEN ki ->Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!

Resim

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
“Ve erselnâke illâ rahmeten li’l- âlemîn (âlemîne) : (Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)

Resim Kur'ân-ı Kerimimizde


لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Resim---“Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz(azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm: Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe 9/128)

فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Resim---“Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm: (Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O yüce Arş'ın sahibidir.” (Tevbe 9/129)

فَلَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ عَلَى آثَارِهِمْ إِن لَّمْ يُؤْمِنُوا بِهَذَا الْحَدِيثِ أَسَفًا
Resim---“Fe lealleke bâhiun nefseke alâ âsârihim in lem yu'minû bi hâzel hadîsi esefâ(esefen): Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi)?” (Kehf 18/6)

لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Resim---“Lealleke bâhıun nefseke ellâ yekûnû mu’minîn: Onlar mü'min olmayacaklar diye neredeyse kendini kahredeceksin (öyle mi?)” (Şuarâ 26/3)

النَّبِيُّ أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ وَأُوْلُو الْأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَى بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ إِلَّا أَن تَفْعَلُوا إِلَى أَوْلِيَائِكُم مَّعْرُوفًا كَانَ ذَلِكَ فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا
Resim---“En nebiyyu evlâ bil mu’minîne min enfusihim ve ezvâcuhu ummehâtuhum, ve ûlûl erhâmi ba’duhum evlâ bi ba’dın fî kitâbillâhi minel mu’minîne vel muhâcirîne illâ en tef’alû ilâ evliyâikum ma’rûfâ(ma’rûfen), kâne zâlike fîl kitâbi mestûra: Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evladır ve onun zevceleri de onların anneleridir. Rahim sahipleri (akrabalar) de, Allah'ın Kitabında birbirlerine öteki mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındır. Ancak dostlarınıza maruf üzere yapacaklarınız başka; bunlar Kitapta yazılmış bulunmaktadır.” (Ahzab 33/6)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Hiç şüphesiz ben size bir babanın evladlarına olan durumu gibiyim." buyurmuştur.
(Ebu Davud,Teharet)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Allah'ım kavmime hidayet et, çünkü onlar (beni) bilmiyorlar" buyurmuştur.
(Buhari, Enbiya, 54; Müslim, Cihad, 105; Kadı İyaz, Şifâ, 1/105)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Rabbimin nezdinden bir melek geldi ve ümmetimin yarısını Cenab-ı Allah cennete koymak ile şefaat arasında bir tercih yapmamı istedi. Ben şefaati tercih ettim. Zira şefaat daha umumi ve kifayetlidir. Siz bu şefaatin ümmetimin müttakilerine mi olduğunu sanıyorsunuz. Hayır! O ümmetimin hata ve günah işlemiş, günahlarla kirlenmiş olanları içindir."
(İbn-i Mace, Zühd, 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/75.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir gece sabaha kadar, Hazreti İbrahim aleyhi's-selâm’ın Rabbanî Duası olan şu âyeti:
رَبِّ إِنَّهُنَّ أَضْلَلْنَ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ فَمَن تَبِعَنِي فَإِنَّهُ مِنِّي وَمَنْ عَصَانِي فَإِنَّكَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---Rabbi innehunne adlelne kesîren minen nâs(nâsi), fe men tebianî fe innehu minnî, ve men asânî fe inneke gafûrun rahîm: "Rabbim, gerçekten onlar insanlardan birçoğunu şaşırtıp saptırdı. Bundan böyle kim bana uyarsa, artık o bendendir, kim bana isyan ederse elbette Sen, bağışlayansın, esirgeyensin." (İbrahim 14/36)
İsâ aleyhi's-selâm’ın Rabbanî Duası olan şu âyeti:
إِن تُعَذِّبْهُمْ فَإِنَّهُمْ عِبَادُكَ وَإِن تَغْفِرْ لَهُمْ فَإِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Resim---“İn tuazzibhum fe innehum ibâduk(ibâduke), ve in tagfir lehum fe inneke entel azîzul hakîm: “Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen." (Mâide 5/118)
Ellerini kaldırarak bu âyetleri tekrar tekrar okumuş ve:"Allah'ım! Ümmetimi (mağfiret et), ümmetimi (mağfiret et!)" diye yalvarmış ve ağlamıştı.
Bunun üzerine ALLAHu zü’l- CeLÂL: "Ey Cebrail! Muhammed'e git ve O'na de ki: "Biz seni ümmetin hususunda razı edeceğiz ve asla kederlendirmeyeceğiz." buyurmuştur.

(Müslim, iman, 346)

Bir rivâyetteyse:
“Ya Muhammed! İrfa’ ra’seke, işfa’ tüşeffa’: Ya Muhammed! Başını kaldır. Şefaat et! Şefaatin makbuldür bugün!” buyurulmuştur.

(Buhari, Tevhid, 36; Tefsirü'l-Kur’ân, 5; Müslim, İman, 326,327; Tirmizi, Kıyamet, 10)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Rabbimin nezdinden bir melek geldi ve ümmetimin (ümmeti icabet) yarısını Cenab-ı Allah cennete koymak ile şefaat arasında bir tercih yapmamı istedi. Ben şefaati tercih ettim. Zira şefaat daha umumi ve kifayetlidir. Siz bu şefaatin ümmetimin müttakilerine mi olduğunu sanıyorsunuz. Hayır! O ümmetimin hata ve günah işlemiş, günahlarla kirlenmiş olanları içindir.” buyurmuştur.
(İbn-i Mace, Zühd, 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/75)

Ki, Kur'ân-ı KerimimİZde ise bu husus BUYurulmuş-DUyrulmuştur:

وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى
Resim---“Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ: Elbette Rabbin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın.” (Duha, 93/3)

Selef-i salihinden bazıları: “Kur'ân'da en ümit verici ayet budur, zira kendisine ümmet olma şuur ve şerefini taşıyan kimseler kurtulmadıkça Efendimiz (asm)'in razı olması düşünülemez.” demişlerdir.
(Kurtubî, el-Câmi li Ahkami’l-Kur’an, Duha suresi 5. ayetin tefsiri)

Rahmetin, Şefâatın ve Şifânin Menbağı MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Cennet'te insanların ilk önce şefâatte bulunanı benim." buyurmuştur
(Müslim, İman, 85).

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Benim şefaatim dili kalbini tasdik ederek yürekten kelime-i tevhidi getirenleredir.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Daavat, 126; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/307)

Şefaat-ı Uzmâ: en azîm-en büyük şefât:

Bu hususta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den;

Resim---Enes radiyallahu anh şöyle dedi: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah kıyamet gününde mü’minleri toplar.
Onlar: “İçinde bulunduğumuz bu durumumuzdan bizi kurtarması için Rabbimizden şefaat istesek” derler. Müteakiben Âdem’e gelirler ve: “Ey Âdem! İnsanların sıkıntı da olduğunu görmüyor musun? Allah seni kendi eliyle yarattı, meleklerini sana secde ettirdi ve her şeyin ismini sana öğretti. Bulunduğumuz bu durumdan bizi kurtarması için Rabb’in katında bizim için şefaatçi ol!” derler.
Âdem: “Ben buna ehil değilim!” der ve onlara işlemiş olduğu o ağaçtan yeme hatasını zikreder. Sonra: “Fakat sizler Nuh’a gidin! Çünkü o, Allah’ın yeryüzü ahalisine gönderdiği ilk Rasûldür’ der. İnsanlar Nuh’a gelir ve ondan şefaat isterler.
Nuh: “Ben buna ehil değilim!” der ve işlediği bir hatayı zikreder. Sonra: “Rahmân’ın Halili olan İbrahim’e gidin!’ der. İnsanlar İbrahim’e gelip ondan şefaat isterler.
İbrahim de: “Ben buna ehil değilim!” der ve onlara işlediği hataları zikreder. Sonra: “Fakat siz Allah’ın kendisine Tevrat’ı verdiği ve kendisiyle konuştuğu kulu Musa’ya gidin!” der. Onlar da Musa’ya giderler.
Musa da: “Ben buna ehil değilim!” der ve bir hatasını zikreder. Sonra: “Fakat sizler Allah’ın Kulu, Rasûlü, kelimesi ve ruhu olan İsa’ya gidin!” der. Onlar İsa’ya gelirler.
İsa da: “Ben buna ehil değilim! Fakat siz geçmiş ve geri kalmış günahları bağışlanmış bir kul olan Muhammed’e gidin!” der. Bunun üzerine insanlar bana gelir. Ben de gider Rabbimin huzuruna izin isterim. Bana huzura girmem için izin verilir. Ben Rabbimi görünce hemen O’nun için secdeye kapanırım. Allah beni bu hal üzere bırakmak istediği kadar bırakır. Sonra Allah tarafından bana: “Yâ MuhaMMed! Başını kaldır. Söyle, sözün dinlenir; iste, sana verilir; şefaat et, şefaatin kabul edilir” denir. Ben, bana öğrettiği birçok hamdlerle Rabb’ime hamd ederim. Sonra şefaat ederim!” buyurdu.”

(Buharî, 7281; Müslim, 193/322)

MakaM-ı MahMud:

وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَّكَ عَسَى أَن يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَّحْمُودًا
Resim---“Ve minel leyli fe tehecced bihî nâfileten lek(leke), asâ en yeb’aseke rabbuke makâmen mahmûdâ: Gecenin bir kısmında kalk, sana aid nafile olarak onunla (Kur'an'la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a-şefaat makamına, övülmüş bir makama ulaştırır.” (İsrâ 17/79)

Resim---Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi: “Kıyamet günü insanlar küme küme olup her ümmet kendi Nebîsinin arkasına düşerler ve: “Ey falan bize şefaat et! Ey falan bize şefaat et!” derler. En sonunda şefaat dileği Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e erişip nihayet bulur. Bu şefaat vakıası Allah’ın, Nebîsi Muhammed’i Makamı MahMud’a erdirdiği gün gerçekleşir.”
(Buhari 4521, 4522)

Resim
Kullanıcı avatarı
YA HAY
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 70
Kayıt: 18 Eyl 2011, 08:15

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen YA HAY »

Her dilde yazan sen, konuşan sen
Her yüzde gören sen görünen sen ey sevgili
Her yolda yürüyen sen, varılan sen
Her yer sana boyanmış, heryerde renk sen ey sevgili

Tecelli aleminde varlığına muhtaç varlığımız
Acziyetimiz seninleyken seni aramakta
Fiil sıfat zatına sahip çıkılır bilmeden
Benliğin hükmünde,BİR de sen aranılır ey sevgili

Vazgeçilesi bir saltanat bu varlık
Süleyman olmak için; önce süleyman olmaktı bu sınav
Cemalini seyreden aşık seninle seni sever
Her zerrede doğan sen ölen sen ey sevgili....

Her dil seni söyler kendi benliğinde
Benliklerin varlığında dil seni söylese ne yazar ey sevgili
Bak bensiz geldik kapına,kapına gelen de sen
Senden sana bu nazar, her zerrede aşikar olan sen ey sevgili...

Sana varınca susuyor sözler,bitiyor kelam
Seyreden sen seyredilen sen kapanıyor kapılar
Vahdet AŞK ın anlatılması için bir hitap
AŞK sarıp sarmalayınca, senden gayrısı kalıyor bitap ey sevgili...

Bu cihan seni sana anlatmaya devrolmadımı
Senden sana her uyarı, senden sana her ayet
Bendeki seni anlatmaya anlamaya kavramaya idi her söz
Senden sana yol alınca; dilin hükmü kalmıyor ey sevgili...

Herşeyin susup ölümün bittiği yerdeyiz
Varlığın yoklukta, yokluğun varlıkta BİR olduğu yerdeyiz
Sen sen sen diye dilenirken, sende seninle seni seyreden
AŞK girdabında boğulup; AŞK beşiğinde; AŞıKın AŞK olduğu yerdeyiz ey sevgili...


YA HAY
Ey gönül! Ne tuhaf değil mi? Bir ömür, şah damarından daha yakın bir Sevgiliyi aramakla geçiyor.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
SaLLALLahu aLÂ MuhaMMed!..

ben-de BİZim
d
-İZ-im dİZim
>ReSÛLuLLaH
ON SEKİziMm
!..

SeN EFeNDiMm!..
>SîN EFeNDiMm!..

Yâ SEYYiDiNÂ!..
ReSÛL-> ALLAH!..
sallallahu aleyhi ve sellem >celle celâluhu


Resim

Yâ MuhaMMed!.
aleyhi's-selâm..

SIRR-ı SIFIR.. >SIRR-ı SEVgi..
SEVen.. SEViLen.. ->SEVgiLi..
SEVenin çoKk!. ->bENim giBi

SAHİB-İM-sÎN Yâ MuhaMMed!. aleyhi's-selâm..

*

>“BiSM”i SENsÎn ->biDÂyetin
->Y E D i S Û R E ->niHÂyetin
->dÖRT yüz ON İkİ ->ÂYET-in

Hakk Hâ-MîMsÎN Yâ MuhaMMed!. aleyhi's-selâm..

*

TEVHİD-in TAPIsı ->SEN-sÎN!
->“KÂiNÂt KAPIsı” ->SEN-Sîn!
>“feyeKÛN YAPIsı” ->SEN-Sîn!

->NÛR-u MîM-sÎN Yâ MuhaMMed!. aleyhi's-selâm..

*

“HAYYele’s- SeLÂH!” ->SeLÂHi
>“HAYYele’l- FeLÂH!” ->FeLÂHi
->“BİZ BİR-İZ”-i-Sîn -> BiLLâHi

-> cÜMMle CîM-sÎN Yâ MuhaMMed!. aleyhi's-selâm..

*

İlk NEFeSs SEN!. Son NEFeSs SEN
->cÂN KUŞU.. >kÂNLı KÂFeSs SEN
>KüLLî ŞEY’-DEki >“hERKeSs” SEN

-> KüLLî KîM?-sÎN Yâ MuhaMMed!. aleyhi's-selâm..

*

kuL ihvÂNi-n >DER ->diVÂNÂ
>“KÛN KÂBemİZ” OLdun cÂNÂ
->SÂHİB ÇIKtın -> ÇIKtık SANA

->SEN ->BİZ-iM-sÎN Yâ MuhaMMed!. aleyhi's-selâm..


17.06.14->13:49
brsbrs..tktktrstkkm
İZz..



بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Resim---“Bismillâhir rahmânir rahîm.: Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.”
(Fâtiha 1/1)

KâiNÂTı/BİZi ->Yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden, âlemlerin, bütün varlıkların mürebbisi, sahibi ALLAHu zü’l- CELÂL’e hamdolsun!.

الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim---“El hamdu lillâhi rabbil âlemîn: Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.”
(Fâtiha 1/2)

Sınırsız Rahmeti ve Engin Merhameti ile KâiNÂTa/BİZe ->hayat veren, yaşatan, koruyan, rahmetine, merhametine, lütfuna, ihsanına, hayırlara mazhar eden, Rahmân ve Rahîm olan ALLAHu zü’l- CELÂL’e hamdolsun!.


Resim

19. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :Güzel bir salâvât-ı şerîfe

TÜRKÇESİ:
Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ ve
Mevlânâ Muhammedin tıbbil kulubi ve devâihâ
Ve âfiyetil ebdâni ve şifâihâ
Ve nuril ebsâri ve diyâiha
Ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim
Yâ selâmü sellim.

MÂNÂSI :
Allahım! Ey Rabbim! Kalblerin hekimi(doktoru)ve devâsı (çâresi) ,
bedenlerin âfiyeti (sağlığı, selâmeti, sıhhati) ve şifâsı,
gözlerin nûru ve ziyâsı (ışığı) olan
Seyidimiz Efendimiz Muhammed
(sallallahu aleyhi ve sellem) 'e
Sen salât ediver
, selâm ediver, mübârek kıl onu!
Ona onun ailesine ve sahabelerine de!
Ey mutlak teslim olunan, selâmın kendisi olan Allahım!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


BeLÂ BAĞI-n GÜLÜ SENsÎn
ŞAKıyAN BÜLBüLü
>SENsÎn
TeVHiDuLLAH
->MüKeMMiLi
->TeCELLîsi -> TÜLÜ SENsÎn!.

Yâ RaSûLuLLaH!.
sallallahu aleyhi ve sellem..

SıRR ki -> SeBBehâ İZi-nde
>NeBîYyü’l- ÜMMî BİZ-inde
Şu ÂN -> Şe’ÂN DENİZİ-nde
>AŞK AĞI-mız RaSûLuLLaH!.

…sallallahu aleyhi ve sellem…

*

“ÖZü ->SÖZü”nde DİRİne
->HAYyDÂR-ı ALİ > PÎRine
-> ŞeFâat KIL ->KıtMÎRine
BİZ BAĞI-mız RaSûLuLLaH!.

..sallallahu aleyhi ve sellem…

*

SıRR-ı BisMiLLÂH SANcağı
SALÂT ->SeLÂM SALıncağı
>ÂLEMin RAHMET MENbağı
AŞK BAĞI-mız RaSûLuLLaH!.

…sallallahu aleyhi ve sellem…

*

>BeZM-i BeLÂmıza ->BeSte
cÂNda cÂNÂN >TEN KÂFeste
hER ÂN hER yER hER NEFeste
->cÂN ÇAĞI-mız RaSûLuLLaH!.

….sallallahu aleyhi ve sellem…

*

DeHRin devrÂNdaki >dEVRi
>seFÂ >veFÂ >ceFÂ >cEVRi
UMUT-UHUD->SıRRın>sEVRi
>AŞK DAĞI-mız RaSûLuLLaH!.

….sallallahu aleyhi ve sellem…

*

AHAD’in > AHMED GÜNeŞi
AŞK GÜNeŞin ->gÖLge EŞi
KUL KÜLhÂN-ın AŞK AT-EŞi
>ÇerÂĞ-ımız >RaSûLuLLaH!.

….celle celâluhu
….sallallahu aleyhi ve sellem…

*

Kul ihvÂNin -> ÂŞIĞımız
NÛR-u MîM-in > IŞIĞımız
ANA RAHMi -> BEŞİĞimİZ
SALL SAĞI-mız RaSûLuLLaH!.

…sallallahu aleyhi ve sellem…


06.07.14 ->02:11
brsbrs..tktktrstkkmİZsszveısszshrlr..




MuhaMMed aleyhi's-selâm Kâmil İNSANdır…:

Kemâl: Kâmillik, olgunluk. Olgunlaşma. Erginlik. Bütün güzel sıfatlarla muttasıf olmak. Fazilet. Değer, baha. Fazlalık. Sıdk ile yapılan güzel iş.
Kâmil: Bütün, tam, olgun, eksiksiz, kemalde olan, kusursuz. Kemal ve fazîlet sâhibi. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin de ana vasıflarındandır. Yaşını başını almış, terbiyeli ve görgülü kimse. İlmiyle âmil Âlim, bilgin kişi..
KâMiL sallallâhu aleyhi ve sellem: Kemâlde; taMM, kusursuz,eşsiz ve ERgin RüŞD Kaynağı sallallâhu aleyhi ve sellem..


MükeMMel sallallâhu aleyhi ve sellem: Kemâlullah SÂHİBi.. İnsan AKLının Kemâlâtında, Dış Düzen-TAMMlanma ve İç Denge-TÜMMlenme Kaynağı ve Kemâl YOLu, KâMiL-i Mutlak Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem..

MükeMMil sallallâhu aleyhi ve sellem: SAHİBi Olduğu Kemâlle Aklı, Nakle-Kemâle ULAştıran-İkmâl eden-TAMMlayan-TÜMMleyen tek.. İnsan AKLı için tek ve eşsiz Mükemmeliğe sâhib olmakla berâber, Tümm insanlığı ezel-ebed Kemâle-Rüşde ERdiricilikte de tek ve eşsiz olan Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem..

Müemmil sallallâhu aleyhi ve sellem: İnsan AKLını-Nefsini, yaratılış sebebi olan ezel-ebed EMELine-TEVHİDuLLAH kemÂLine Ulaştıran-kavuşturan-İrSALL edici.. Dârü’s- SELÂM CeNNetlerine ve Es- SELÂM yüce EMELlerine KeVSeR olan Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimAHMED aleyhi's-selâm..

YARADANın YÂDı AHMeD
“Zâikâ”nın ADı ->AHMeD
MuhaBbet MuRADı AHMeD
El KeRÎM KeVSeR TASında!.
aleyhi's-selâm..

*

AHADî OLmaktır -> AHMeD
HaMD-i HaZıR HAKtır AHMeD
>MüRŞiD-i MutLaktır AHMeD
hER ÂN -> HaSLarın HASInda!.
aleyhi's-selâm..

*

ASLın fASLı HaYyâ AHMeD
İbrahîM’e -> Rüyâ AHMeD
>ÂMİNE’ye ->DUÂ AHMeD
NAZ’ın NiYÂZ’ın >NÂS’ında!.
aleyhumu's-selâm..

*

“AŞKı -> SOLmasın!” sız AHMeD
“DeRDLe DOLmasın!” sız AHMeD
“OLsun! OLmasın!.” sız >AHMeD
->“Ol-ÂN” Hakktır ->ORTASInda!.
aleyhi's-selâm..

*

ihvÂNim SıRR SıFıRRı >AHMeD
“ALLAH’a fAZL FıRRı” >AHMeD
SeBBeHâ SeYR SıRRı ->AHMeD
-> “A Ş K AYNası ARKASı”-nda!..
aleyhi's-selâm..


08.08.14 >23:49
brsbrs..tktktrstsszısszvdylnzz..


ŞİİR ŞEhRimde sÖZ o ki;
El KeRÎM KeVSeR TASında!.:


El Kerîmü :
Resim

El Ekremü :
Resim

KeVSeR TASı: Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm..

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Veda Haccı’ndan Medine’ye dönerken “Gadir-i Humm” denen su başında Hz.Ali’yi yanına alarak şunları buyurdu:
Hicret’in Onuncu yılında Hz.Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) artık Risaleti’nin adetâ bir özeti ve tamamlayıcı olgusu olarak tarihlerde Veda Hacc’ı diye bilinen haccı yerine getirdi. Komşu kabilelerdeki Müslümanların da kendisine katılmalarını emretti ve Mekke’de 100 binin üzerinde insan toplandı; bir kişiyle başlayan İslâm davası 23 yıl gibi kısa bir zaman içerisinde 100 binden fazla kişiyi Hacc’da toplayabilecek hale gelmişti.
Veda Hacc’ında “Vedâ Hutbesi” diye bilinen ve genel bir “tebliğ” niteliğindeki hutbesini okuyup Hacc’ını da tamamladıktan sonra Medine’ye doğru yola koyuldu.
Yolda Gadir-i Humm denilen bir su başına geldiğinde kafile durdu ve Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öğle vakti bir ağacın altına kurulan kürsüye çıkarak Hz.Ali’yi de yanına alıp şunları buyurdu:

“Ey Müslümanlar! Ben ancak bir insanım! Rabbimin elçisi gelip de ona icabet etmem yakındır. Ben size iki kıymetli ve ağır şey bırakıyorum. Onlar birbirinden ayrılamaz. Eğer bunlara uyarsanız yolunuzu sapıtmazsınız. Bu iki kıymetli şeyden biri içinde Nur ve doğru yol bulunan Allah’ın Kitabı’dır ki O’nun gökten yere sarkıtılmış ipidir. Ona tutulan doğru yolu bulur Ondan ayrılan sapar. Diğeri de Ehl-i Beyt’i Itret’imdir. Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım; Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım; Ehl-i Beyt’im hakkında sizi uyarırım!"
(Sahih-i Müslim 2: 325; Tirmizi H. No: 4036 4038; İ.Hanbel Müsned 5: 182 189 3: 26.)

“Ey Müslümanlar! Ben bütün Mü’minlere öz canlarından daha evlâ değil miyim? Öyleyse ben kimin Mevlâsıysam Ali de onun mevlâsıdır. Ya Rabb! Onu Velî edinenlerin Velisi ol düşmanlarına da düşman ol!”
(İ. Hanbel Müsned 4: 281 Buhari Tarih 1: 375 İ. Mace Sünen H. No:116)

“Zâikâ”nın ADı ->AHMeD:
Herkes ölümün zâikasnı tadacaktır:


كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
---''Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn: Her nefis ölümü tadıcıdır; sonra bize döndürüleceksiniz.” (Ankebût 29/57)

ALLAH ve RAsûlundan kaçanlar, nereye kaçıyorlar?.
AKILlarının karanlık zan karanlıklarına kaçıyorlar, yanlışlıklarının kendi kötülüklerinin, eksikliklerinin noksanlıklarının içine kaçıyorlar kaçacak yerleri yok!.
Balık nereye kaçıyor, denizin içinde.. AKLın cehâleti, zâlimliğinden ibârettir.. İşte bu “kullü nefsin zâikatun mevt” burdaki zâika, zevk etmek.. “Herkes ölümün zâikasnıı tadacaktır” Zâika, tatmak hassası demektir. Tatmakta, daima hoşluk, güzellik gizlidir. Acı, ızdırap, fenalık yoktur.

İbrahîM’e -> Rüyâ AHMeD
>ÂMİNE’ye ->DUÂ AHMeD:


Ashab-ı Kiram radiyallahu anhum, bir gün sohbet esnasında sorarlar: "Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem! Bize biraz kendinizden bahsetseniz."
Peygamber Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunun üzerine şöyle buyurur: "Ben babam İbrahim'in duâsıyım. O Kâbe'nin duvarlarını yükseltirken, "Ey Rabbimiz! Onlara zürriyetimden bir peygamber gönder." Diye duâ etmişti. Ben İsâ'nın müjdesiyim. Ve ben annem Âmine'nin rüyâsıyım."
(İ.Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/127, 5/262, D. Pusmaz, En Güzel Rehber Hz. Peygamber'den nak S.15)

Meâllerini almakla yetindiğimiz iki ayet, bu durumu teyid eder bir nitelikte olup, ibretle ve tefekkürle okunmalıdır:

وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ
“Ve iz kâle îsebnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiren bi resûlin ye’tî min bagdîsmuhû ahmed(ahmedu), fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubîn: Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler.” (Saff 61/6)

İbrahim aleyhi's-selâm da oğluyla birlikte Kâbe'yi inşa ederken, duâsının bir kısmında şöyle diyordu:

رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيزُ الحَكِيمُ
“Rabbenâ veb’as fîhim resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtike ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete ve yuzekkîhim inneke entel azîzul hakîm: "Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin." (Bakara 2/129)

“ALLAH’a fAZL FıRRı” >AHMeD aleyhi's-selâm:

RaBbu’l- ÂLEMine YOL BULuş/ RABB-e RucÛ ise Kur'ân-ı Kerimde:

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
--- “İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh (mardıyyeten) : dön Rabbine, sen O'ndan O senden hoşnut olarak!”
(Fecr 89/28)

fıRR feLÂH NEYdi >ihvÂNim?!.:
“Fe Firru!” ALLAH-a KAÇ-mak:


فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
---“Fe FİRRû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun) : (Ey Rasûlüm, de ki: ) O halde hemen ALLAH’a kaçın, (küfrü bırakıb hemen imana gelin). Gerçekten ben, size, ALLAH tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim.” (Zâriyât 51/50)

YARADANın YÂDı AHMeD aleyhi's-selâm:

Kur'ân-ı Kerimde:

وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ
“Ve iz kâle îsebnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiren bi resûlin ye’tî min bagdîsmuhû ahmed(ahmedu), fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubîn: Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler.” (Saff 61/6)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in diğer kitab ve sayfalardaki isimleri:

İncil'deki İsimleri: Ahmed, Baraklit, (veya Faraklit), Hanbatâ, Rûhu'l-Hâk, Rûhu'l-Kuds, Sâhîbü'l-Kâdîb, Sâhîbü'n-Naleyn.

Kapkara SEVdâ: SıRR-ı Süveydâ: İnsan Nefsinin kalbdeki Hacerü’l- esved gibi kara delikten FUADa GEÇip Ahmediyyet Ahadiyyet A’mâ…

Bir gece rüyâmda İmam Ali kerremullahi veche: “İSTİKÂMET, Kerâmetten üstün ve emîndir! İstikâmet EMRolunmuştur oysa kerâmette riyâ derdi vardır..”buyurdu…

Ahadiyyet: ALLAHÜ ZÜ’L-CELÂL’in gerçek şahsiyetinin, kişiliğinin, zâtlığının, insanın akıl kapasitesiyle kavranamayacak, anlaşılamayacak ve kaldırılamayacak oluşunun “EL AHAD” (celle celâluhu) olarak buyurduğu zifiri karanlık ve bilinemezlik perdesinin arkasında bulunup bize perdeli olmasında “Tek” oluşudur. Bu bakımdan “Bir” tane, eşsiz ve benzersiz oluşudur.

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Kânellahu ve lem yekûn mâahu şey’un: ALLAH vardı ve O’nunla birlikte hiçbirşey yoktu!
(Buhârî, Bedü’l-Halk1; El Hindî, Kenzu’l-Ummâl X-29850)

--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e soruluyor: “RABB’ımız, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?” Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Üstünde ve altında hava bulunmayan bir “a’mâ” daydı” buyuruyor.”
(İbni Mâce, Mukaddime 13)

İmâm-ı Alî (keremullahi veche) ise: “ El ÂN dahi öyledir” buyuruyor.

HuDûDuLLAH: Allah'ın çizdiği sınırlar; Allah'ın belirlediği kurallar; Allah'ın sınırları; Allah'ın yasaları, İlahî HüKüMleri.. AHADiYYet Muradullahın AHMEDiyyet YAŞAyış SüNNeti… Sünnetullah ve Sünnet-i Resûlullah Hududu..
HaD: İkİ ŞEY’in ARAKESiti..Ayrı Nitelik-Nicelik sınırı.. Soyut-Somut ALLAHu zü’l-CELÂLin; SüNNetuLLAH üzere Şe’ENuLLAH TeCCeLLîsindeki BUYurduğu Ahkâm/DUyurduğu Hüküm CüMmlesi..

AHadiyyet ÂmÂlığının AHmediyyet AYNında “ÜMM” AnAlığı ResÛLiyyet RAHMinde VAHDETTe VAHDET hayrÂN haYRıdır..

أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَن لَّا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
---''E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).: Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.” (YâSîn 36/60)

E lem ehhad ileykum ya beni âdeme..
e lem.. medim mi.. ahad ahdetmedim mi, bir ahdimiz yok mu Ahadiyetten Ahmediyete Ahmediyetten size gelen bir “ahd” duymadınız mı?
Duymadınız mı akıllarınız Kur'ân-ı Kerimi okumadı mı? Kendi Kalb Kur'ân-ı Kerimini de okumadı mı? Kur’ân-ı Kerim okumuyor mu?
elem ahad ileykum.. sizin üzerinde bu nimetler yok mu ana kartınız olan aklınıza Allahuzülcelâl esmâ-ı hüsnâyı madde ve mânâ olarak yüklememiş mi? Siz bu nimetleri maddî manevî kullanmakta değil misiniz

KaLB BUHAR-lığının, rAHMETin-AHMEDî-ReSûLî SEViye sıRRında OLması,

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
“Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn: “BİZ, Seni sadece bütün kainata rahmet olarak göndermişizdir.”
(Enbiyâ 21/107)

RUH BULutluğun, el AHAD AHMEDinde-şimdi Şe’ÂNda YAŞAması,
Zâtullah Nurundan Eşya Nurunun zuhuru kademelerini-aşamalarını iyi anlamalamak,
“SUyun TESTİsi BUZdan” İNANmak,
En dış ZÂHİR Şehadet Âlemindeki EŞYâ-ŞEYler Bazarındakileri kendi başlarına buyruk nesneler sanmamak,
ALLAH celle celâluhu Ez Zâhir ALLAH celle celâluh yu ANmak;

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.”
(Nûr 24/35)

Ve ASLa unutmamak ki;
Nurulllahın Tecellî Teknesi Mazharı NûR-u MuhaMMed aleyhi's-selâm dır. NûR-u MîMMdir mekÂNda,

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bir hadisi kudsîde: "ALLAH celle celâluhu: "Seni kendi nûrumdan, diğer şeyleri de senin nûrundan yarattım."buyurdu" buyurmuştur.
(Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I-265/827)

KULLUK DUÂmızda HİDÂYET REHBERİmiz AHMED RaSûLuLLaH sallallahu aleyhi ve sellem:

Munzirun- Uyarıcı ve Hâd-AHMED: (Ra’d 13/7)

وَيَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْلآ أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِّن رَّبِّهِ إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرٌ وَلِكُلِّ قَوْمٍ هَادٍ
Resim--- "Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihî), innemâ ente munzirun ve li kulli kavmin hâd(hâdin) :
Kâfirler diyorlar ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya! (Halbuki) sen ancak bir uyarıcısın ve her toplumun bir rehberi vardır.” (Ra’d 13/7)

Beşiren-Neziren-Dâiyen-DUYurucu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Resim---"Ve mâ erselnâke illâ kâffeten lin nâsi beşîren ve nezîren ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn:
Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.” (Sebe’ 34/28)

ALLAHu zü’l- CeLÂLimiz cÜMMle ÜMMet-i MuhaMMed’e Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi DUYmak ve de UYmak NASÎB ü MüyeSser EYylesin inşae ALLAHU TeâLÂ!..


46. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : SALÂVÂT-I SEYYİDİNÂ
Kerkük Türkmenlerinden Arapça Hocam kâmil insan Fatih Bayraktar’ın verdiği ve her namaz sonunda 1 defa çekilmesinde faydalar olan Salâvât..

Resim

ResimEs-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu.

Eûzubillâhi's-semî'u'l-alîmu mine'ş-şeytânirracîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Es-selâtu ve's-selâmu aleyke Ya Rasûlullah


الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!



الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى قَاءِدِنَا سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
Allahümme salli alâ Kâidinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Biz Müslümanları çekip götüren Başkomutanımız, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!



الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى رَاءِدِنَا سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
Allahümme salli alâ Râidinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Dünyada, dinde ve âhirette doğru duraklarımızı göstermek için önceden gönderdiğin Önderimiz, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!



الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى بَدْرُ الدُّجَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍٍ
Allahümme salli alâ Bedrü'd- Dücâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Bizi kandırıcı ve yutucu zulmet ve karanlıkların Dolunay’ı Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!



الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى شَمْسُ الضُّحَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
Allahümme salli alâ Şemsü'd-Duha Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Maddî-mânevî en parlak zamanın ve beyânın tek ve eşsiz Güneşi Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!



الّلهُمَّ صَلِّ عَلَىنُورُ الحُدَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
Allahümme salli alâ Nûru'l- Huda Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!

Nurundan Nûrunu yarattığın Huda Nûru Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!



الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى عَبْدِكَ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
Allahümme salli alâ Abdike Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Sana dönük hâlliyle Resûlullah, bize dönük yüzüyle Abdullah Kulun Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!


الّلهُمَّ صَلِّ عَلى نَبِيِّنَا سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
Allahümme salli alâ Nebiyyinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Bize Hakkın ve hayrın haberlerini getiren Peygamberimiz Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!


الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى رَسُولِنَا وَ أَكْرَمِنَا سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
Allahümme salli alâ Resûlinâ ve Ekreminâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Risâlet Tâcı giydirdiğin ve tek kerem ve ikram kaynağımız Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!


الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى شَافِعِنَا وَ شَافِعِ الذُّنُبِنَا سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
Allahümme salli alâ Şefî'inâ ve Şefîi'z- zünübinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Günahlarımızın affı için tek yardımcımız ve her hususta şefâatçımız Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!


بِعَدَدَ مَا فِي عِلْمُ الّلهِ صَلَاةً دَاءِمَةَ بِدَوَامِ مُلْكُ الّلهِ وَ عَلَى آلِه ِوَ اَصْحَبِهِ وَ أُمَّةِهِ أجْمَاءِينَ
Bi adade mâ fî İlmillahi salâten daimeten bi devami Mülkillahi ve alâ âlihi ve ashabihi ve ümmetihi ecmâîn..
Allah’ım!
Sonsuz İlminde var olanlar adedince ve muhteşem Mülküyün devamınca Efendimiz Muhammed’e,
Azîz âilesine,
Kendisine sahib çıkan ve sahib çıktığı sahabelerine,
Çilekeş ümmetinin cümlesine-hepsine salât ve selâm et!


الصَّلَاةُ وَ السَّلَامُ عَلَى سَيِّدِنَا الْأوَّلِينَ وَ الْآخِيرٍ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلَاوَاتُ الرَّحْمَانَ
Es Salâtü ve's-Selamü alâ seyyide'l- Evvelin Ve'l- Âhirin Seyyidinâ Muhammedin Salâvâtü'r-Rahmân...
Allahu zü’l- Celâl’in Salât ve Selâmı,
Er Rahmân’ın salâvâtları Evvel ve âhirin seçilmiş Efendisi
ve Efendimiz olan Muhammed’e olsun!


الْحَمْدُ لِلًّلهِ رَبِّ الْعَلَمِينْ
Elhamdülillahi rabbi'l-âlemin..
Hamd âlemlerin Rabb’ı Allah’a mahsustur!
Âlemlerin Rabbına hamdolsun!




Resim

Dâhilek Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!
Sana sığındım bENi de de nurlu halkana al Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!.

''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi.''

İnşallahurahman

Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

YÂR YÜreği YEdi REngin
>YEdi SEsteki -> AHengin
NÛR-u MuhaMMed AYNAsı
LEyLÂ vü MEcNÛN Mİhengin

ZEVK 6227

es SaLÂTu ves- SeLÂM OLsun -> ÂLEMLer RAHMET BAĞIna
küLLî ->RAHMET->YAZıLmıştır ->SıRR-ı SIFIR SANCAĞına
..EZEL -> EBED.. ->SonUÇ >İLKi.. NÛR-u MuhaMMeddir BİL ki
->GÜLLerin ->GÖNüL kOKUsu.. ->RAHMET SAÇar GÜL BAĞIna!.


16.08.14 >22:44
brsbrs..tktktrstkkdsszısszz

Şefâat yâ RaHMeTenli’l- ÂLEMîn Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!


Resim 6. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :

Ebu Bekir (radiyallahu anhu)’nun rivâyet ettiği
Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)’in buyurduğu salâvât:


Resim

TÜRKÇESİ:
Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l- evvelin
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ MuhaMMedin fi'l-âhirîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'n- nebiyyîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l-mürselîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l-meleil alâ ilâ yevmiddîn
Vefi küllü vaktin ve hîn.

MÂNÂSI:
ALLAH'ım! Geçmiş nesiller içinde Efendimiz MuhaMMed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Sonraki nesiller içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Peygamberler içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Resûller içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Hesab ve karar gününe kadar yüce toplanma yerinde
(mele'i-a'lâ içinde),
her vakit ve her zamanda
Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât-ü-selâm eyle!



ALLAHu zü’l- CeLÂL ki RaHMâNu’r- RaHîMdir:

ALLAH:
Resim
er Rahmân:
Resim
er RahîM:

Resim


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ki MevCÛDât ->KâiNâtın RAHMet ASLı/fASLIdır:

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---“Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn(âlemîne): (Rasûlum!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”

(Enbiyâ 21/107)

وَمِنْهُمُ الَّذِينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيِقُولُونَ هُوَ أُذُنٌ قُلْ أُذُنُ خَيْرٍ لَّكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِينَ وَرَحْمَةٌ لِّلَّذِينَ آمَنُواْ مِنكُمْ وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللّهِ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Resim---Ve minhumullezîne yu’zûnen nebiyye ve yekûlûne huve uzun(uzunun), kul uzunu hayrin lekum yu’minu billâhi ve yu’minu lil mu’minîne ve rahmetun lillezîne âmenû minkum, vellezîne yu’zûne resûlallâhi lehum azâbun elîm: İçlerinden Peygamberi incitenler ve: "O (her sözü dinleyen) bir kulaktır" diyenler vardır. De ki: "O sizin için bir hayır kulağıdır. Allah'a iman eder, mü'minlere inanıp güvenir ve sizden iman edenler için bir rahmettir. Allah'ın elçisine eziyet edenler... Onlar için acı bir azab vardır."
(Tevbe 9/61)

Biz İnsÂNlar ki;

وَلَئِنْ أَذَقْنَا الإِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً ثُمَّ نَزَعْنَاهَا مِنْهُ إِنَّهُ لَيَئُوسٌ كَفُورٌ
Resim---Ve le in ezaknâl insâne minnâ rahmeten summe neza'nâhâ minhu, innehu le yeûsun kefûr: Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör olur.”
(Hûd 11/9)

وَإِذَا أَذَقْنَا النَّاسَ رَحْمَةً مِّن بَعْدِ ضَرَّاء مَسَّتْهُمْ إِذَا لَهُم مَّكْرٌ فِي آيَاتِنَا قُلِ اللّهُ أَسْرَعُ مَكْرًا إِنَّ رُسُلَنَا يَكْتُبُونَ مَا تَمْكُرُونَ
Resim---Ve izâ ezaknân nâse rahmeten min ba'di darrâe messethum izâ lehum mekrun fî âyâtinâ, kulillâhu esrau mekrâ(mekren), inne rusulenâ yektubûne mâ temkurûn: Kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) bir sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet (esenlik) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların bir tuzağı vardır. De ki: Allah'ın tuzağı daha süratlidir. Şüphesiz elçilerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar.”
(Yûnus 10/21)

مَّا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْكُم مِّنْ خَيْرٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَاللّهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Resim---Mâ yeveddullezîne keferû min ehlil kitâbi ve lel muşrikîne en yunezzele aleykum min hayrin min rabbikum vallâhu yahtassu bi rahmetihî men yeşâu, vallâhu zul fadlil azîm: Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir.”
(Bakara 2/105)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah mahlûkâtı yarattığı vakit, kendi nezdinde arşın üstünde bulunan kitabına kendisi için ‘Muhakkak benim rahmetim gazabıma galib gelmiştir.’ yazmıştır.” buyurmaktadır.
(Buhârî, Tevhid 15, 55.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:) “Allah mahlûkâtı yaratmadan evvel rahmetinin gazabına sebkat ettiği, onun önünde olduğu yazılıydı.”buyurmuştur.

(Buhârî, Tevhid 55; Müslim, Tevbe 15)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah rahmeti yüz parça yaratmış, doksan dokuzunu kendi nezdinde tutmuş, yeryüzüne bir parçasını indirmiştir. İşte mahlûkât bu bir parçadan dolayı birbirlerine merhamet ederler. Hatta at (bazı rivayetlerde “hayvan” geçmektedir), yavrusuna basmamak için tırnağını (ayağını) kaldırır” buyurmuştur.
(Nevevî, el-Ezkâr, 676 h.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah merhametli olanlara rahmetle muamelede bulunur. Öyleyse sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size merhamet etsinler…”buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr 16)

الَّذِينَ يَحْمِلُونَ الْعَرْشَ وَمَنْ حَوْلَهُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَيُؤْمِنُونَ بِهِ وَيَسْتَغْفِرُونَ لِلَّذِينَ آمَنُوا رَبَّنَا وَسِعْتَ كُلَّ شَيْءٍ رَّحْمَةً وَعِلْمًا فَاغْفِرْ لِلَّذِينَ تَابُوا وَاتَّبَعُوا سَبِيلَكَ وَقِهِمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ
Resim---Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke ve kıhim azâbel cahîm: Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler).”
(Mü’min 40/7)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmetiyle muamele etmez.” buyurmuştur.
(Buhârî, Edeb 27)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Merhamet, ancak şakînin (ebedî hüsrana uğramış) kalbinden çıkarılır.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Edeb 66)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i torunlarından birini öperken gören Akra’ ibn Hâris “Benim on tane çocuğum var, hiçbirini de öpmemişimdir.” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Akra’ ibn Hâris’e: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” buyurmuştur.
(Buhârî, Edeb 18; Müslim, Fedâil 65.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Merhametli olmadıkça iman etmiş sayılmazsınız.” Ashab: “Bizler merhametli insanlarız.” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu (dediğiniz) merhamet, birinizin kendi arkadaşına gösterdiği merhamet değildir. Şüphesiz (benim kastettiğim) merhamet, bütün insanlara ve her şeye karşı merhametli olmaktır.” buyurmuştur.
(İbn Mes’ud’dan; Heysemî, VIII, 187)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah rahmeti yüz parça yaratmış, doksan dokuzunu kendi nezdinde tutmuş, yeryüzüne bir parçasını indirmiştir. İşte mahlûkât bu bir parçadan dolayı birbirlerine merhamet ederler. Hatta at (bazı rivayetlerde “hayvan” geçmektedir), yavrusuna basmamak için tırnağını (ayağını) kaldırır” buyurmuştur.

(Buhârî, Edeb 19)

Benzer hadislerde Allah’ın, yüz rahmetinin doksan dokuzunu kıyamet günü için ayırdığı, yeryüzüne indirdiği bir rahmetle insanlar, cinler, hayvanlar ve böceklerin birbirlerine merhamet ettiği, bu rahmetle annelerin yavrularına şefkat ettiği, vahşî hayvanların ve kuşların birbirlerine acıdıkları anlatılmaktadır
(Müslim, Tevbe 19-21)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah mahlûkâtı yarattıktan sonra rahim ayağa kalkıp (Allah’a yönelerek) şöyle demiştir: “Bu makam, sıla-i rahimi kesenlerden Sana sığınanın makamıdır.” Allah Teâlâ: “Evet, istemez misin sıla-i rahimi yapanlara ihsan edeyim, sıla-i rahimi kesenlere de ihsanımı keseyim.” Rahim: “Evet yâ Rabbî öyle yap!” dedi. Allah Teâlâ: “Senin bu dileğin yerine getirilecek” buyurdu.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bundan sonra (Ashaba yönelerek): İsterseniz şu âyeti okuyunuz:


فَهَلْ عَسَيْتُمْ إِن تَوَلَّيْتُمْ أَن تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ وَتُقَطِّعُوا أَرْحَامَكُمْ
Resim---Fe hel aseytum in tevelleytum en tufsidû fîl ardı ve tukattıû erhâmekum.: Geri dönerseniz, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya ve akrabalık bağlarını kesmeye dönmüş olmaz mısınız?”
(Muhammed, 47/22)” buyurdu.
(Buhârî, Edeb 13; Müslim, Birr 16)

Resim---Diğer bazı hadislerde de rahimin ARŞa tutunduğu ve: “Beni gözetene (sıla-i rahimi yapana) Allah ihsanda bulunsun, beni gözetmeyip sıla-ı rahimi kesene Allah ihsanlarını kessin.” dediği rivayet edilmektedir.

(Müslim, Birr 17)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimYâ Rasûlullah!.
sallallahu aleyhi ve sellem..

Es SaLÂt ü- ves- SeLÂMsın
RABB SÖZün SıRRı KeLÂMsın

->kuL ihvÂNi>mest MeLÂMîn
>MîM-i MuhaMMed MeLÂMsın!..
Yâ MuhaMMEd aleyhi's-selâm!.

ZEVK 6267

DUDU EBEm!. SıRRımı sOYmuş.. ->Genç ikEN gÖRdüm GÜL YÜZün
"LaTîF EKREM" İSMini kOYmuş... ->İNiş -> ÇIKışta ->dOST DÜZün
VARa-YOKa ->gönLüm dOYmuş.. -> İStemem GeCe-GÜNdüzün
MeDED KıL yâ ReSÛL-ü EKREM!. -> ihvÂNin -> yETimm ->ÖksÜZün!..


02.09.14. >15:22
brsbrs..tktktynylnz
BZBRZde..


SEVdÂmız sÖZLedim cÂNÂ!
ÖZümüz >kÖZLedim cÂNÂ!
SIKıLdım->gURBet ELLerde
ÖZLedim
->gÖZLedim cÂNÂ!.



İmam Ali kerremullahi veche ’nin cÂNda Cömert dilinden ->Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’in “Şemâil-i Şerife”si:
İmam Ali kerremullahi veche: “Ne gözü rahatsız edecek kadar uzun, ne dikkat çekecek kadar kısaydı. Orta boyluydu. Saçları ne tam kıvırcık, ne tam dümdüzdü: Uzun ve dalgalıydı. Vücudu iri, kaba değildi. Yüzü tostoparlak, küçücük değildi. Beyaza yakın pembeydi. Gözleri simsiyahtı. Kirpikleri upuzundu. Mafsal ve omuz kemikleri inceydi. Göğsünden göbeğine kadar hafif kıllıydı. Vücudunun diğer yerlerinde kıl yoktu. Elleri ve ayakları inceydi. Yürüdüğü zaman âdeta ayak uçlarına basarak, süratli, koşar gibi yürürdü. O yürüdüğünde toprak önünden çekilir gibiydi. Bir yere bakacağı zaman bütün vücuduyla dönerek bakardı; başını çevirerek bir yere baktığı görülmemiştir. İki omuzu arasında Nübüvvet Mührü vardı.
İnsanların en cömerdi, en iyi kalplisi, en doğru sözlüsüydü. Emânete O’nun kadar sadakat gösteren görülmemiştir. En yumuşak huylu insan O’ydu. En güzel geçinilecek insan O’ydu. O’nu ilk gören heybelinden titrerdi, fakat onunla bir süre beraber olunca O’na âşık olur, O’nun insanı kuşatan çekicilik ve bağlayıcılığını söyler dururdu. Kısaca ben, bütün güzellikleri kendinde toplayan bir insan olarak yalnız O’nu gördüm!.”
buyurdu.


İbn Sad’de yer alan bir başka şemailden, burada yer almayan bazı bilgiler ekleyelim:
“Yürüdüğü zaman âdeta bir yamaçtan aşağı iner gibiydi. Öyle yürürdü ki ardından koşan bile zor yetişirdi. Yürürken sağa-sola asla bakmazdı. Bazen elbisesi bir ağaca filan takılırdı, yine geri dönmezdi. Bunu bilen müşrikler O’na gülecekleri zaman arkasından gülerlerdi. Bilirlerdi ki geri dönüp bakmaz…
O’nun yüzüne bakanda şu kanaat doğardı: “Güneş bu insanın yüzüne akmaktadır…”
Saçları, en kısa zamanda kulak yumuşaklarını örtecek kadar uzundu. Bu saçlar siyahın, en güzeliydi. Öldüğü sırada bu siyah saçlara yirmi civarında beyaz tel karışmış bulunuyordu. Sakallarında ise daha fazla beyaz vardı. ”Sakalınıza beyaz düştü, Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!” diyenlere şöyle cevap verirdi: “Evet. Hud Sûresi ve kız kardeşleri beni ihtiyarlattı.” Bu sözüyle O, Hud süresindeki beyanlardan kaynaklanan görevlerin ağırlığına dikkat çekiyordu.


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, üç tip saç bırakmıştır:
1. En kısa şekil: Bu, saçların kulaklarını örtecek kadar uzadığı zamanlardaki şeklidir.
2. Orta boy şekil: Bu da, saçlarının ensesine kadar indiği zamanki şeklidir.
3. En uzun şekil: Bu şekil, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in saçlarının omuzlarını örtecek kadar uzadığı zaman ortaya çıkan şeklidir. Bu son şekil için kaynaklar sahibi tabirleri olarak şöyle diyorlar: “Yebluğu menkibeyhi, yadribu menkibeyhi: Saçları iki omuzuna dökülürdü!.”


*

nOt: BİLenler BİLir ki ben de, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sünnetince apak saçlarımı geçen sene epeyce uzattım.. bir Cuma günüydü.. arkadan iki belik yaptım, uçlarına fiyonk attım.. gülle kokuladım ve yağladım.. ve ULU CÂMiye CUM’Â Namazımıza gittim.. gelen geçen şöööyle bir süzüyor.. kimselere bakmadan Ulu Câmiye girdim vakit vardı.. ilerde bir boşluğa çöktüm.. farz namaza duracakken sol yanımdan ter kokan bir deli geldi ki darmaduman saç-baş ve “BİZ BİR-İZ ki Resûl-i Ekreme salâvât!” dedi.. müezzin İkİnci ezÂNı çatlatmaya çabalarken BİZde tutturuverdik saLâvatımızı.. mışş. mişş..mâSALLmışş..


*

NErdEN NEre NİÇin NEdEN
ÇATlattım ->ÇİLE ÇöMLeğin
SaÇ-SaKaLın KaR giBi EDen
>GİYdim ATEŞten GÖMLeğin!.


ÇİLE çÖLünde bir ATEŞten GÖMLek ki;

MuhaMMeDî ŞuÛru BİL
MuhaMMeDî ru BUL
MuhaMMeDî SüRûRda OL
MuhaMMeDî O-NÛRu YAŞAyış İLE-BİLE idi inşae ALLAHu TeâLâ!

İŞte bu >ATEŞten gÖMMlek olan saff-sırff Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İZinde BİZ-BİR-İZ OLaBİLmek SıRR-ı SıFıRRımİZ!..

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Resim---“Festekim kemâ umirte ve men tâbe meake ve lâ tatgav, innehu bi mâ ta’melûne basîr: Seninle birlikte tâbi olanlarla-tevbe edenlerle birlikte EMROLunduğun gibi DoSDOĞru OL!. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.”
(Hûd 11/112)

BAKar mısınİZ şu ÂYet-i CeLÎLeye!.
Fe.. hemen, müteâbien, derhal..İstiKÂMEt et! İstiKÂMEt üzere Olmaya sürekli kıyamda OL!..
Kemâ.. ne gibi.. öyleki..şuşey gibi ki..
Umirte.. Sana EMR olunduğu gibi..
ve men tâbe meake.. ve Senle beraber tövbe ederek, sana tâbî olanlarla birlikte..İLe/BİLE.. BİZ-iZ..

ve lâ tatgav: ve sakın tagi-tuğyan-tagutluk-azgınlık-âsilikle isyan etmeyin!
innehu bi mâ ta’melûne basîr: şüphesiz ki O, şahdamarınızdan da YaKÎN ve Hava gibi sizi İhata EDen amellerinizi-ettiklerinizi Görüp durmakta ve her ÂN şeÂNda yeniden yaratmakta olan ALLAH celle celâluhudur..

ne DERİZ/sinİZ ki,
ÜMMet-i MuhaMMed Olarak tAMM TESLİmiyyet OLmadan TÜMM İSTikâmete
--> SADAKATsız --> SaMîMiyyetsiz!..- -> SABIR sız--> SeLÂMetle nasıl ULAşır da YAŞArken el HaYY ALLAH celle celâluhunun MuhaMMedî ŞâHiDi OLaBİLiriz?!..

Bu ÂYet-i CeLÎLe, RaBB sÖZünden reSÛLL SeSine DÖKülünce, Azîz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin YÜZündeki simsiyah SAKalları AK ALEVle AteşleniVERmiş bir ÂNda.. ve sabah olduğunda HaYYrette kalan ÜMMetine: “HûD ile KızKARdeşleri Ağarttı!..” buyuracaktır..

Resim---Abdullah İbni Abbas radiyallahu anhu: “Bütün Kur’ân içinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme bu âyetten daha agır ve daha çetin bir âyet inmemiştir!” demiştir.

Resim---Sevgili Peygamberimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: “Hûd Sûresi ve kız kardeşleri beni ihtiyarlattı!” buyurmuştur.

(Tirmizî, Tefsiru’l- Kur’Ân, 57, V, 402)

Sûrenin nesinin kendisini ihtiyarlattıgı soruldugunda: Sana emredildigi gibi dosdogru ol! âyetinin kendisini ihtiyarlattığını söylemistir.
(Fahreddin er Râzî, Mefatihu’l-Gayb, XVIII, 71)

Bu âyette Resulullaha “beni ihtiyarlattı” dedirtecek kadar zor gelen nokta, dosdogru olma emrinin asıl kendisiyle ilgili olan kısmından ziyâde, ümmetiyle ilgili olan kısmıdır. Zira âyette “seninle beraber tövbe edenler de” (seninle beraber dosdogru olsun) denilmek sûretiyle müminlerin de aynı emre muhatab oldukları belirtilmektedir. Nitekim istikamet kadar yüksek bir makam olmadığı gibi, onun kadar da zor hiçbir emir yoktur.
(Hamdi Yazır, Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, V,18)

*

GÜL SuLtÂNım GÜLLe GELsÎN
BİZ BİR-iZ BÜLBÜLLe GELsÎN
->AYy IŞIgım >GÖZ YAŞImLa
->TEVHİDimİZ GÜLLe GELsÎN!.


MîMMM MuHABBetlerimle..

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike
(Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''

Es-Salâtü ves-selâmü aleyke Yâ Resûlallâh.


Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Çalışın ve herkes yaratıldığı işi kolaylıkla başaracaktır!" buyurmuştur.
(Buhârî, Kader 4; Müslim, Kader 6-8; Ebu Dâvud,Sünen 16/4694; Tirmizî, Kader 3/3136)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
SaLLALLahu aLÂ MuhaMMed!..

ben-de BİZim
d
-İZ-im dİZim
>ReSÛLuLLaH
ON SEKİziMm
!..

SeN EFeNDiMm!..
>SîN EFeNDiMm!..

ReSÛL-> ALLAH!..
sallallahu aleyhi ve sellem >celle celâluhu

Resim

HaYy DoST!.. Yâ SEYYiDiNÂ!..

ŞeFâat Yâ RaSûLuLLaH!.
sallallahu aleyhi ve sellem..

ARZ-ı HÂLim! cÂN SEVgiLim
bEN KİMdeyim kİM DEğiLim
->GÖKLere ->AÇıLdı ->ELim
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..

*

TEKe TEKte YaLnız KALdım
SeYRimi SuBhÂN-a SALdım
>ZITLarın ZeVKine DALdım
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..


*
TEKe TEKte>TEKLiYORum
ÇİLEme >AŞK EKLiYORum
MeDED EYyLe BEKLiYORum
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..

*

VeFÂsız GüzELe DÜŞştüm!
SIRAT SıRTı TELe DÜŞştüm!
>yiNE GuRBet ELe DÜŞştüm!
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..

*

SUSstu yiNE SÎNE SAZım
RABB’ımıza NAZ-NiYAZım
->ARŞına ÇIKtı ->AVaZım
>ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
..sallallahu aleyhi ve sellem..

*
*

->kİMi ALdı -> KiMi SATtı
DOĞru BİLdiğim yAN YATtı
UMUdum ->UMMaNda BATtı
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..

*

KıtMÎRiN ÇULun SOYduLar
>KıRAT-ın gÖZün OYduLar
>ihvÂN-in GARİB KOYduLar
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..

*

YILLar YILı ->DİŞirdiğim
YÜREĞİmde -> PİŞirdiğim
ELde kAYybettim >Dirdiğim
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..

*

AKIL KÂBımı ->TAŞırdım
KARLı DAĞLarı ->AŞırdım
YOLum YiTirdim ŞAŞırdım
>ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
..sallallahu aleyhi ve sellem..

*

Şey-t-ÂNımı YENdim diYe
>NeFSime GÜVeNdim diYe
HaSsretim ->SANA SEVgiye
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..

*

YEDi ReNgin ->kARAsında
ELEST-MAHhşer >ARAsında
UMUDum ->YÂR YÂRAsında
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..

*

GiTti >GİDen >GELecek-ti
AŞK TARLama >ÇİLEm Ekti
->YÂD ELLer -> ELİni ÇEKti
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..

*

DÜŞmedim hERKES VURsa da
->YAKsa ->KÜLüm sAVursa da
->BURASı ->BİZim >BURSA da
->Şe f â a t ->Y â RaSûLuLLaH!.
…...sallallahu aleyhi ve sellem…

*

KEŞiŞ DAĞIn ->kERte-SÎNde
EZEL -> EBED -> ERte-SÎNde
>HAKk ÂŞIKLar ->NEFESÎNde
->ŞeFâat ->Yâ RaSûLuLLaH!.
...sallallahu aleyhi ve sellem..

*

kuL ihvÂNi ->ZıRr DELi-NE?!.
SıRR-ı SIFIR SıRR YELİ- NE?!.
“EL-İN”i -> UZAt ->“EL-i”NE
->ŞeFâat ->Y â RaSûLuLLaH!.
…..sallallahu aleyhi ve sellem..

17.09.14. >16:22
rsbrstktktrstkkmdsszlkk..byldgçrzmÂNn...


Zavallı Nefsimin;
ASLen-ZÂTen ALLAH celle celâluhuya ait “BENlik-Tevhid DAVAsı” ndan,
EMRen-fASLen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle ait “BİZlik-Tevhid DÂVETi”nden vaz geçip,
AYNen-Fiilen KUL olarak Muhtaç, Mecbur, Me’mur ve Mahkum olduğum MuhaMMedî DUÂ DURağında KALarak,
Ham AKLımın İKİlik ŞEY-t-ÂNlığının, Hizbu’ş-Şeytanlığından ve Evliyâu’ş- Şeytanlığından ALLAHu zü’l- ceLÂLe sığınırım inşae ALLAHu Teâlâ..

Es SALLât ü ve’s- SELLâm Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle, ve O’na Teslim OLup, İman EDip, Tâbi Olup, İtâat EDen Müslim, Mü’min, Velîyullah ve Ehlullaha olsun dâimen Ebeden inşae ALLAHu Teâlâ..


Resim
Resim

ResimEs-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu.

Eûzubillâhi's-semî'u'l-alîmu mine'ş-şeytânirracîm.
Bismillâhirrahmânirrahîm.

Es-selâtu ve's-selâmu aleyke Ya Rasûlullah

اللّٰهمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ وَ بَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ نُورُ الذَّاتْ سِرِّ سَارِيِّ الصِّفَاتُ فِي الْجَمِيعِ الأْسْمَأِ وَ لأَشْيَاءِ نُورُالْأَرْصِ وَ السَّمَوَاتِ

"ALLAHUmme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin Nûruz-ZÂT, SıRRı Sâriyus-SIFAT, fil-Cemil- ESMÂu ve EŞYÂu Nûrul Arz ves Semâvât!"

MÂNÂSI:
ALLAH'ım!
ZÂTullah Nûrundan İLK VAR OL-AN NûR-u MiM ki;
SIFATullah, cümle ESMÂullah ve Yer ve Gökler gözüken ALLAHın Nûrunun Eşyâullah Mazharı, Masdarı, Menba’ı, Mecrâ’ı, Mansabı ve de Merci’i OL-AN,
Efendimiz MUHAMMED sallallâhu aleyhi ve sellem'e ve Efendimiz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem'in Aziz Âilesine Salât u Selâmımızı Ulaştır!
Teslîmiyyet SELLimizi ve İstikâmet SALLımızı BİZe Nasib ve bereketli kıl!


BaRRa: iyilik ve İhsan kaynağı.. Zâhir Bâtında El RaBB, El Berru , El Birru, El Bâriu celle celâluhu zuhurâtı..

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

DâhiLek yâ RasûLALLAH!.
sallallahu aleyhi ve sellem

COŞtu Hayat Kargaşası
>Kudurdu Beyi – Paşası
Herkes ŞeytÂNın Maşası

DâhiLek >yâ RasûLALLAH!.

sallallahu aleyhi ve sellem

*

İnsÂNLar PUTun YAPıyor
->YAPtığı PUTa >TAPıyor
HAKk’ın Yolundan SAPıyor

DâhiLek >yâ RasûLALLAH!.

sallallahu aleyhi ve sellem

*

KİMi SAĞda >KİMi SOLda
->Herbiri Kendince KOLda
HAK’tan Ayrı Haksız YOLda

DâhiLek >yâ RasûLALLAH!.

sallallahu aleyhi ve sellem

*

BOYAĞı Bir >BOYAsı Bir
İmÂN NEdir Küfür NEdir
BELirsiz Müslimle – Kâfir

DâhiLek >yâ RasûLALLAH!.

sallallahu aleyhi ve sellem

*

YOL YAĞLı Herkes KAYıyor
->NEFSin HEVESin SAYıyor
Her NEFES >FİTNE YAYıyor

DâhiLek >yâ RasûLALLAH!.

sallallahu aleyhi ve sellem

*

KAYBoLdu >KAPandı İZin
BismiLLahi ->BİZ BİR-İZin
DermÂNı >Sen >ÇâresİZin

DâhiLek >yâ RasûLALLAH!.

sallallahu aleyhi ve sellem

*

kuL ihvÂNi'n ->KervÂN İti
HAKK’a HaYyLıyor MiLLeti
->İZZete ÇEVİR ->ZiLLeti

DâhiLek >yâ RasûLALLAH!.

sallallahu aleyhi ve sellem


19.10.14. >11:11
brsbrs..tktktrstkkmd..sszsszvkmssz..


Dâhilek: Yalvarırım, Sana sığınırım, Sana güvenirim!.



Resim

Dâhilek Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!
Sana sığındım bENi de de nurlu halkana al Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!.


Es-Salâtu ve’s- Selâmu aleyke yâ Seyidî! Yâ RasûLaLlah!
Huz biyedî, kallet hîlletî, edriknî-edriknî-edriknî bi-lûtfike!
Ve Keremike yâ Sâhibe’l- Lûtfi ve’l- İhsâni Şey’en LiLLâh!.


Ey SeYyidim/Efendim!. Yâ Rasûlallah!. Salât ve Selâm Senin üzerine OLsun!.
Elimden tut (yardımını esirgeme); gücüm-kuvvetim eksildi, çâresiz kaldım (sıkıntıdayım)!.
Yetiş! Yetiş! Yetiş!. Ey sırf ALLAH celle celâluhu için Lûtuf ve İhsân Sahibi OLan (Sahibim), Lûtfunla-Kereminle (Yetiş!. Cömertliğinle ikram ve ihsân eyle!.)…


İnşâe ALLAHu'r- RahmÂN!.

Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim

BiiSMihu SubhÂNehu..
GÜLe GÜLe >GÜLce GELLsÎn
GÜL BAĞın BÜLBÜLce GELLsÎn
Es SALÂT -ü- >ves SELÂMLa
TEKMiL TEVHid >GÜLce GELLsÎn.. HUu Dost!.


Resim

TÜRKÇESİ:
Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l- evvelin
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ MuhaMMedin fi'l-âhirîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'n- nebiyyîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l-mürselîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l-meleil alâ ilâ yevmiddîn
Vefi küllü vaktin ve hîn.

MÂNÂSI:
ALLAH'ım! Geçmiş nesiller içinde Efendimiz MuhaMMed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Sonraki nesiller içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Peygamberler içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Resûller içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Hesab ve karar gününe kadar yüce toplanma yerinde
(mele'i-a'lâ içinde),
her vakit ve her zamanda
Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât-ü-selâm eyle!

Ebu Bekir (radiyallahu anhu)’nun rivâyet ettiği, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in buyurduğu salâvât


Resim ŞefÂat Yâ ReSûLULLAH!.
sallallahu aleyhi ve sellem


Resim

Resim

Resim


SâBİ’yken SESini DUYdum
Büyüdüm >NEFSime UYdum
ASLın>fASLı dAMLa SUYdum
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

“ÂN”ım KurbÂN et “VARın”a
->“SEVdikLerin >HATIRI”na
BıRakma >“DÜN”e “YARın”a
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

“kUL KÂBım”ı >TAŞırdı AŞK
KARLı DAĞLar ->AŞırdı AŞK
GuRBet ELde -> ŞAŞırdı AŞK
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

PEŞimden GELen >ECEL-in
DÜŞtüm PEŞine -> EMEL-in
EL->AYAKsız!. ->UZat EL-in
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

->EMEL YAYım ->ECELim OKk
PÂRe PÂReyim >PÂRem çOKk
KİMsesiz KALdım ÇÂREm yOKk
MeDeD EYyLe >yâ MuhaMMed!
->Yâ ReSûLULLAH > el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

DERT ->NEFsin ->İKİ-ÜÇünde
DERmÂN>DEVEm HörgÜÇünde
HERKES -> İŞİnde ->GÜCünde
MeDeD EYyLe ->yâ MuhaMMed!
->Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

HaSBî HiZMet >VeFÂm EYyLe!
hER NEFesin-> SeFÂm EYyLe!
->ŞeFÂAT-ın -> ŞiFÂm EYyLe!
MeDeD EYyLe >yâ MuhaMMed!
->Yâ ReSûLULLAH > el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

bU ÂLEMe ->ÇiĞ GELmiştim
KENDİ ATEŞim-de ->PİŞtim
->GuRBet ELLerine DÜŞtüm
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

İKİ ELim TUT -> BıRAKma
HaSSret ÂTEŞİne ->YAKma
AFfeyLe >KUSURum BAKma
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

KARıştı >YOL-YOLak-İZ-im
DaMLaya HaSsret >DEnİZim
ÖKsüz KALdı “BİZ BİR-İZ”im
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

MUHİT-MERKEZim KARıştı
“BİR”im-BİNkeZim KARıştı
TEVHİDim -> TEZim KARıştı
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

DÜŞtüm ->YÂD EL TuzAĞına
->AŞKın ->MEŞKin >uzAĞına
->AÇ KUCAĞın ->BUZ DAĞına
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

GÜL YÜZün GÖRen GÖZLerim
->NASIL HASsrette >ÖZLerim
->ÖZümü ->KÖZe ->KÖZLerim
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

KİN -ü- NEFret KiZb EYyledim
->HAKsızLığı ->HiZb EYyledim
“FEREC”in CeRr-CeZb EYyledim
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

ZeHiR-ZEMZemim TAStayım
İÇmişim >HÂLsiz-HaSTayım
SENi ->Yitirdim ->YaSTayım
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

BUZ İÇİnde -> PİŞiYORum
KIZıL KORda ->ÜŞüYORum
BAŞ AŞaĞı -> DÜŞüYORum
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

KİRLettim biR DAMLA SUyum
HAKLı ->HAKsız OLdu HUYum
->ŞeFâat eYyLe >bEN BUyum
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

AŞK OKum YAYım KURmadı
->AVım >AVCIsın VURmadı
NEFSim >SÖZünde DURmadı
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

AŞK ->NEFsimi ->BîZÂR Etti
->Her NEFESim ->HîZÂR Etti
->bEN-i ->bANa >MeZÂR Etti
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

BIKtım NEFSimden NiHÂyet
USANdım!. ŞüKRüm ŞiKÂyet
->SûRe ->SûRe -> Âyet Âyet
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

DERd DERyÂsın DALıkLarLa
SıRRın -> SıRFa SALıkLarLa
->DERyÂdaki ->BALıkLarLa
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

KARNı >BURNu GEBELerLe
“BİZ BİR-İZ”Lik BEBELerLe
->DERD-i DELi ->DEDELerLe
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
>Yâ ReSûLULLAH > el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

gİZLi gİZLi ->AĞLıYORum
ÇİLe ÇİLe -> ÇAĞLıYORum
SANa GÖNLÜM BAĞLıYORum
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

vASL-ı VeDÛD -> VüCÛDunLa
->SıRR-ı sAKLı -> SüCÛDunLa
->AHADî AHMED ->UHÛDunLa
MeDeD EYyLe >yâ MuhaMMed!
->Yâ ReSûLULLAH > el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

“cÂN KUŞU”m çAĞRısı ÇıĞLık
->kÂNLı KÂFes >ÇÖKük-KıRık
->ELimde ->“HİÇ”Lik HİÇkırık
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim


MîM-i MecNÛN >MeVLÂ ELFin
SıRR-ı SELÂM LEYyLÂ ZüLFün
DERMÂNIm ÜLFETin ->ÛLFün
MeDeD EYyLe >yâ MuhaMMed!
->Yâ ReSûLULLAH > el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

->EHL-i BeYT-i ÂLi ->PÎRim
SENin NÛRun ÖLüm-DİRİm
BUra >BURSA >MuHaCİRim
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

“TEKe TEK”te TEKLeMEKte
“vAh!”ıma “Ah!” EKLeMEKte
GÖNLüm ->SENi BEKLeMEKte
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

İZzet –>İKÂN->İZÂN SENsÎn
Şu “OKU!”nan> EZÂN SENsÎn
ELest-mAHşer-MiZÂN SENsÎn
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

çARK-ı ÇİLE CeVRe GELdim
DERD-i DELi DeVRe GELdim
SıRR-ı SeyrÂN SeVRe GELdim
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

KALBim “HaYYın HIRA”sı KıL!
“ÇARK-ı ÇİLE ÇIRA-sı” ->KıL!.
->“SıRR-ı SIFIR SIR”ası >KıL!.
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

“ÜMM”etine ->KIRAT EYyLe
ceheNNeme -> SIRAT EYyLe
->İBRAHİMî FIRAT -> EYyLe
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

“CÂMi-yi KEBİR”de ->şu ÂN
ELde KuR'ÂN!. DİLde Kur'ÂN
ÖLüm-DOĞum-OLAN -> ŞeÂN
MeDeD EYyLe >yâ MuhaMMed!
->Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

ÜMMetin -> ELLerin AÇtı
GÖKLere -> DUÂmız SAÇtı
ÖMRüm Bitti >FırSAT KAÇtı
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...


Resim

->BUrası >BURSA BÂZÂRım
KİMseSİZ MecNÛN MeZÂRım
ARZ EYyLedim ->AH-ü-ZÂRım
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

RABBim BÂKi >bEN FÂNiyem
KüLLî KEREM-sÎn ->KÂNiyem
KervÂN KıtMÎRi ->İhvÂNiyem
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

İhvÂNin ->“ELİN KİRİ”ndir
KAPInda ->kuL KıtMÎRindir
SEVenLERinden >BİRİ”ndir
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...

Resim

SANA SONsuz SeLÂM OLsun
GÖNLümüze RÛHun DOLsun
NEFSimin HEVÂsı -> SOLsun
MeDeD EYyLe yâ MuhaMMed!
Yâ ReSûLULLAH -> el MeDed!.

..sallallahu aleyhi ve sellem...


16.11.14. 12:12-13:13

Resim23.mHRRm.1436…
brsbrsmm..câmi-yi KEBÎRr..





ResimEs SALÂT u ves- SELÂMu Şefâat yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem...

Ebu'l-Hasen-eş-Şâzeli kaddasallahu sırrehu'ya âit Salâtu'n- Nuri'z- Zâtî..
İç sıkıntıları ve zorlukların aşılmasında şifadır...


Resim

TÜRKÇESİ: Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ
ve Mevlânâ Muhammedin Nûri'z
-Zâti
Ve's-sirri's-sâriî fî cemi'i'l-âsâri
Ve'l-esmâi ve's-sıfâti Ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim
Adede kemâl'illâhi ve kemâ yelîku bikemâlihi
.


MÂNÂSI: "ALLAH'ım! Zâtın nûru,
Esmâ ve sıfatların bütün eserlerine
(mevcûdat) sârî (süren, süregen, sürücü, yayılan) sırrı olan
Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed
(salallahu aleyhi ve sellem)'e,
ailesine ve ashabına salât-ü-selâm ve bereketini ihsân eyle!
ALLAH'ın kemâli adedince ve O'nun kemâlinin lâzım ve lâyıkınca!"
[/b]
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »


Resim

RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem RAHMETLE KONUŞURDU: Resim

Hz. Hasan aleyhi's-selâm bir gün dayısı Hind radiyallahu anhu’ya: “Dedem Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem nasıl konuşurdu?” diye sordu. Hind radiyallahu anhu şöyle anlattı: “O daima düşünceliydi. Çoğu zaman sessizdi. Hiçbir zaman gereksiz yere konuşmazdı. Her cümleyi ayrı ve net olarak söylerdi. Eliyle işaret ederken bütün elini kaldırır, bir şeye hayret ettiğinde avucunun içini çevirir, konuşma sırasında bazen elini elinin üstüne vurur, bazen keyiflenir, sevindiğinde ise gözlerini yere çevirirdi. Çok az güler, güleceği zaman tebessüm ederdi.”
(Tirmizî, Menâkıb/10)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem tüm konuşmalarına, sohbet ve hutbelerine başlamadan önce Allah'a hamd ve senâ ederdi.
(Buharî, Müslim-Kütüb-i Sitte 2/348)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; "Cevâmiü'l- Kelîm" idi. Yani, az sözle çok derin ve hikmetli anlamlar içeren cümleler kurar, konuşmalar yapardı.
(Buharî, Müslim, Tirmizî, Nesâî-8357)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, konuşurken tane tane konuşurdu. Acele konuşmaz, anlaşılmaz kelimeler kullanmazdı. Öyle ki dinleyen, kelimelerini sayılabileceğini zannederdi.
(Buharî, Müslim, Tirmizî-8396, Kütüb-i Sitte-5545)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, konuşmalarının başında, sonunda veya uygun bir yerinde dikkati çekmek, anlamasını sağlamak veya uyarıda bulunmak ya da bir meselenin önemini belirtmek amacıyla bazı sözleri üç defa tekrar ederdi.
(Müslim, Tirmizî-Kütüb-i Sitte 2/304, Buharî, Müslim, Tirmizî-9045, 8399, Kütüb-i Sitte-5546)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin sözleri, gâyet açık ve anlaşılır idi. Hangi anlayışta olursa olsun, onu dinleyen herkes anlardı.
(Ebu Davud-8400)

Ancak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bâzen insanların dikkatini çekecek ve pek bilinmeyen kavramlar da kullanırdı.
Bir defasında;
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Allah, sarhoş edici şeyler içenlere tînetu'l- hibâl içirecektir." buyurur. Ashab, merak ederek bunun ne olduğunu sorunca da şu cevabı verir: "Cehennemliklerin vücûdlarından çıkan pis terdir."
(Müslim, Nesâî, Kütüb-i Sitte-2270)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, lüzumsuz ve gereksiz konuşmazdı. İnsanlar bıkmasın, usanmasın diye çok konuşmazdı. Sessizliği uzun olurdu. Söze başlarken de bitirirken de dudakları ile konuşurdu. Sözlerinde ne bir fazlalık ne de bir eksiklik olurdu. Sözleriyle kimseyi incitmez, küçümsemezdi.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kişinin malayâni (boş) şeyleri terk etmesi, onun müslümanlığının güzelliğindendir." buyurdu.
(Muvatta, Tirmizî, İbn-i Mâce, Kütüb-i Sitte-4553)

Lüzumsuz soru sormaz ve sorulmasından da memnun olmazdı. Önceki ümmetlerin helak oluş sebeplerinden birinin de çok soru sormaları olduğunu beyan etmiştir.
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Size bir şeyi yasakladım mı, ‘niçin, neden?' diye sormayın. Bir şey emrettiğim zaman da onu elinizden geldiğince yapmaya çalışın." Buyurdu.
(Buharî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, Kütüb-i Sitte-2231)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sorulan sorular yeni dini emir ve yasaklar getireceğinden, ümmetine olan şefkatinden dolayı böyle bir olayın yaşanmasını istemezdi. Sorduğu soru sonucu bir yasağın gelmesine vesile olan müslümanın bir cürüm işlemiş olacağını,
(Buharî, Müslim, Ebu Davud, Kütüb-i Sitte-2232)

Allah'ı kimin yarattığını soracak ölçüde ileri gidileceğini,
(Buharî, Müslim, Ebu Davud, Kütüb-i Sitte-2233)

İnsanların şerlisinin, âlimleri sınamak, yanıltmak amacıyla zararlı konulardan soru soranlar olduğunu, -bildirmiş ve yasaklamıştır.-
(Rezin, Kütüb-i Sitte-2235)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanları birbirine sevdirecek, birbiriyle kaynaştıracak şeyler konuşurdu. Onları ürkütmez, kaçırmazdı.
(Taberânî-8425)

İleri gelen kimselerle de sade vatandaşlarla da eşit konuşurdu. Onlardan hiçbir şeyi saklamazdı. Onlara seviyelerine göre konuşur, muamele eder, dindeki faziletine göre önem verirdi.
Ashab-ı Kiram, O'nu büyük bir dikkat ve huşu içinde dinlerdi. O konuştuğu zaman, yanındakiler, sanki başında bir kuş varmış gibi başlarını eğerlerdi. Ancak O, sustuğu zaman konuşurlardı. Yanında söz düellosu yapmazlardı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in susması bile bir dersti. O'nun sükûtu, hilim, haya, takdir ve tefekkür idi.
(Taberânî-8425)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, konuşurken, sanki vahiy bekler gibi, zaman zaman gözlerini semâya dikerdi.
(Ebu Davud-8401, Kütüb-i Sitte-5547)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem konuşurken mimiklerini kullanırdı. Ebu Hureyre radiyallahu anh, bir hutbe esnasında bir âyet okuduktan sonra, baş parmağını kulağına, şehâdet parmağını da gözünün üzerine koyduğunu belirmiştir.
(Ebu Davud, Kütüb-i Sitte-3485)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, hazır cevap idi. Hz. Aişe ile Safiye arasında bir münakaşa olmuş, Aişe radiyallahu anha: "Ey Yahudi kızı!" diye çıkışmıştı. Buna çok üzülen Hz. Safiye gelip durumu Peygamber Efendimiz'e şikâyet edince, ona şöyle dedi: "Sen de Aişe'ye: “Siz benden nasıl hayırlı olabilirsiniz ki? Benim kocam peygamber, Babam Harun Peygamber, amcam da Musa Peygamberdir.” Deseydin ya?!.." Bu cevap üzerine Safiye radiyallahu anha, sevindi.
(Tirmizî-8987)

Resim---Uhud savaşı sonrası Ebu Süfyan ile yapılan söz düellosunda, Ebu Süfyan'ın: "Güne gün. Bedire karşılık Uhud. Eşit olduk." demesi üzerine şöyle denmesini buyurmuştu: "Hayır eşitlik yok! Sizin ölüleriniz cehennemde bizim ölülerimiz ise cennettedir."
(Buharî, Ebu Davud, 4247)

İnsanların konuşma esnasında saygı ifadelerine dikkat etmesini, Allah ve Resulünden bahsederken ifadelerini anlaşılır biçimde seçmesini isterdi.
(Kütüb-i Sitte- c.9 s.204)

Kurtuluşa ermenin bir yolunun da dili tutmak olduğunu ifâde etmiştir.
(Tirmizî-9690)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir meseleyi anlattıktan sonra bazen dinleyenleri şâhid tutarak sorardı: "Duydunuz mu, tebliğ ettim mi?"
(Buharî, Müslim, Ebu Davud- Kütüb-i Sitte 2/311)

Bir konuşma yapacağı zaman, karşısındaki toplulukla yüz yüze gelmek ve konuşmanın tesirini oluşturmak için, yüksekçe bir yere çıkardı.
(Kütüb-i Sitte 2/315)

Devesinin üzerinde de hitap ederdi.
(Müslim, Ebu Davud, Nesâî-3401, Ebu Davud, Nesâî-3460)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, hacda konuşurken, şehâdet ve orta parmağını kulağına koymuştu.
(Nesâî-3624)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, sesini uzaktakilere duyurmak için, bazı sahabeler, sözlerini tekrar ediyordu.
(Ebu Davud-3628)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, meclisinde hatalı cümle kuran kimseleri uyarır, doğrusunu belirtirdi.
(Müslim, Ebu Davud, Nesâî-4101, Kütüb-i Sitte-5930)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kavramları yerli yerinde kullanır, şirk, günah ve cahiliye dönemini çağrıştıran kavram yerine daha uygun kelimeleri seçmemizi isterdi. Üzüm için, şarabı hatırlatan bir kelime olan "Kerm" yerine, "İneb" denmesini emrederdi.
(Buharî, Müslim, Ebu Davud, Muvatta, Kütüb-i Sitte-5938)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, konuşmalarında, toplumun, insanların bozulduğunu, helak olduğunu söyleyenleri hoş karşılamazdı.
(Müslim, Muvatta, Ebu Davud, Kütüb-i Sitte-5932)

İnsanların tevhide aykırı, yanlış anlaşılabilecek sözlerle seslenmesini, konuşmasını uygun görmezdi. Efendi anlamına da gelen Rab kelimesinin, kişiler için kullanmayı uygun görmezdi.
(Müslim, Kütüb-i Sitte-4161)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir mecliste veya bir meselenin sunumunda, öncelikle büyüklere söz hakkı verir, sonra küçükleri dinlerdi.
(Buharî, Müslim, Ebu Davud, Nesâî, Tirmizî-5260)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, karşılaştığı, tanıştığı insanlara, misafirlerine isimlerini sorar, tanışırdı.
(Ebu Davud-8157)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir şey anlattığı veya dinlediği zaman, şaşkınlık veren bir durum olunca "Sübhanallah!" derdi.
(Buharî, Müslim-7460)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, üç kişi iken, iki kişinin kendi arasında gizli konuşmasını yasaklamıştı.
(Buharî, Müslim, Muvatta-7780)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanların çirkin sözler söylemesini, ne dediğini bilmez tarzda konuşmasını asla hoş görmezdi.
(Tirmizî-7855)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanların gerektikçe ve edep üzere konuşmasını, açık saçık ve lüzumsuz konuşmayı terk etmesini isterdi.
(Tirmizî-7861)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ne söylemişse yerine getirir, yapmadığı bir şeyi insanlardan istemez, yapın demezdi. Etkili konuşup insanlara nasihat eden ama kendileri bu kurallara uymayanların, cehennemde, dudaklarının ateşten makaslarla kesileceğini bildirmiştir.
(Buharî, Müslim-7907)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanlar gülsün diye yalan yanlış konuşanları, komiklik yaparak yalan söyleyenleri ciddi olarak uyarırdı.
(Ebu Davud, Tirmizî-7936, Kütüb-i Sitte-5204)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bazı sözlerin çok büyüleyici olduğunu
(Ebu Davud-9720, ve Tirmizî, Kütüb-i Sitte-2304)
belirterek bu tür etkili ama haksız olan sözlere karşı dikkatli olunması, adlanılmamasını hatırlatırdı. Yanına gelen ve etkili konuşan bir bedeviyi dinledikten sonra şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz bazı konuşmalarda büyüleyici güç vardır."
(Ebu Davud-8179, Buharî, Muvatta, Tirmizî, Kütüb-i Sitte-5920)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanlara bilmedikleri, bilmeleri gerekmeyen şeyleri, kavrayamayacak durumda olanlara anlatmanın yanlış olduğunu belirtirdi. "İnsanlara bilmediklerini anlatmayın. Hikmeti ehli olmayana anlatmayın. Bu durumda haksızlık yapmış olursunuz. Ehil olandan esirgemeyin bu defa onlara haksızlık etmiş olursunuz." (Ebu Davud-9720)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir kişinin, her duyduğunu söylemesini hoş görmezdi.
(Müslim, Nesâî-7938)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanlara dille tecavüzde bulunan, rahatsızlık veren kişiye, ahirette muhakkak cezâsının verileceğini hatırlatırdı.
(Tirmizî, Ebu Davud-8266)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanların ya hayır konuşmasını ya da susmasını emretmiştir: "Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayır konuşsun ya da sussun."
(Buharî, Müslim, Ebu Davud, Nesâî, Tirmizî, İbn-i Mâce-8308, Kütüb-i Sitte-5910)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, biriyle konuşacağı zaman bütün vücûduyla dönerdi.
(Tirmizî-8375)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, güzel ve doğru söz söylemeyi bir sadaka olarak belirtmiştir.
(Buharî, Müslim-8252)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Yarım hurma ile bile olsa kendinizi cehennemden koruyun. Yarım hurma bulamayan bari hoş ve güzel söz söylesin." buyurdu.
(Buharî-8451, Kütüb-i Sitte-192)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kişinin söylediği sözlerin kendisini cennete veya cehennem götüreceğini, bu yüzden çok dikkatli olmamızı isterdi.
(Buharî, Müslim, Tirmizî, Muvatta-9711)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kişinin, korkusundan dolayı bildiğini söylemekten kaçınmamasını emretmişti.
(Tirmizî-7992)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabıyla şakalaşırdı. Ancak o şaka ile bile olsa asla yanlış bir şey söylemez, hep doğruyu konuşurdu.
(Tirmizî-8113)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, konuşma veya müzakereyi tartışmaya çevirmezdi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Bir topluluk, içinde bulunduğu hidâyetten ancak tartışma sebebiyle sapıtır." buyurdu.
(Tirmizî-8121)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, haklı bile olsa, kişinin insanlarla münakaşa yapmayı ter etmeyi isterdi.
(Ebu Davud, Kütüb-i Sitte-5921)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, sözü ve özü bir olan peygamberdi. Büyük konuşmazdı. Konuşması ayrıştırıcı değil birleştiriciydi.
Mi’rac gecesi bu konuda kendisine ilginç manzaralar sunulmuştu.
Dudakları demir makaslarla doğranan tekrar eski haline gelince yine doğranan insanlar gösterildi. Bunların fitne çıkaran hatipler olduğu belirtildi.
Küçük bir delikten çıkan ama tekrar aynı deliğe girmek isteyip de başaramayan bir öküz gösterildi. Bunun da büyük söz söyleyip de sözünü geri al(a)mayanlar olduğu ifâde edildi. (Bezzar-8446)
Sözleriyle insanların dedikodusunu yapanların da, bakırdan tırnaklarla, yüzlerini ve göğüslerini parçalayarak cezâlandırılacağını haber vermişti.
(Ebu Davud, Kütüb-i Sitte-4323)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanları kalbini çelmek için konuşma sanatını öğrenen kimsenin ibadetlerinin tehlikede olacağını hatırlatırdı.
(Ebu Davud-9712, Kütüb-i Sitte-5918)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanları etkilemek için edebiyat parçalayarak konuşanın ilahi buğza nail olacağını uyarırdı.
(Tirmizî, Kütüb-i Sitte-5917)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, herhangi bir konuda konuşan kişi delilli konuşulmasını isterdi.
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kişinin delilsiz konuşması ne kadar kötüdür."
buyurdu.
(Ebu Davud-9717)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “bir arkadaşını bir konuda kınayan kişi, aynı duruma düşmeden ruhunu teslim etmez.” buyurdu.
(Tirmizî-9718)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, haklı da olsa haksız da olsa bir kişinin konuşmayı kesmesini, tartışmamasını istemiş, böyle yapanların cennette büyük makamlara ulaşacağını müjdelemiştir.
(Tirmizî, Ebu Davud, İbn-i Mâce, Kütüb-i Sitte-1157)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kardeşinle münakaşa etme! Zira münakaşanın hikmeti anlaşılmaz, sıkıntısı eksik olmaz. Tutmayacağın bir vaatte de bulunma!" buyurdu.
(Rezin, Kütüb-i Sitte-1162)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ashabını özellikle dini konularda, kader gibi kavranması zor meselerde tartışmayı yasaklamıştır.
(Tirmizî, İbn-i Mâce, 1160)

Resim---Ashabının çok soru sormasını istemezdi. Özellikle kendilerine sorumluluk getirecek muhtevada sorulara, konuşmalara kızardı. Haccın farz olduğunu ashabına aktardığı zaman sahabeden biri ısrarla, peş peşe, tam üç kere sormuştu: "Her sene mi ya Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem?" Üçüncüden sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kızmıştı: "Ben sizi bıraktıkça siz de beni bırakın. Şâyet sorunuza evet deseydim, her yıl size hac vacip olacaktı ve siz de buna güç yetiremezdiniz. Şunu bilin ki sizden öncekileri helak eden şey, çok soru sormaları ve peygamberleri hakkında ihtilaf etmeleridir. Ben size bir şey emrettiğim zaman yerine getirin, bir şey yasakladığım zaman da ondan kaçının."
(Buharî, Müslim, Nesâî, Kütüb-i Sitte-1174)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanlar arasında söz taşıyan kimseleri tehdit etmiş, onların cennete girmeyeceğini bildirmiştir.
(Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Kütüb-i Sitte-4328)

Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kimsenin ya hayır konuşacağını veya susması gerektiğini ifâde ederdi.
(Buharî, Müslim, Ebu Davud, Kütüb-i Sitte-3418)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde mevki yönden bana en çok yakın olanınız, ahlakça en güzel olanınızdır. En nefret ettiklerim ve kıyamet gününde benden en uzak olanlarınız ise gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır." buyurdu.
(Tirmizî-7856)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Âdemoğlu sabaha erişince, organların hepsi dili susturup şöyle derler: “Hakkımızda Allah'tan kork! Çünkü biz seninle beraberiz. Doğru olursan biz de doğru oluruz, eğri olursan biz de eğri oluruz." buyurdu.
(Tirmizî-9708, Kütüb-i Sitte-5908)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ben ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz şudur: ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîkeleh. Lehul mülkü vehuve a'la kulli şey'in kadîr: Allah'tan başka ilah yoktur. O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O her şeye kadirdir." buyurdu.
(Muvatta, Tirmizî, Kütüb-i Sitte-1863)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kim âlim geçinmek, sefihlerle münazara yapmak ve halkın dikkatlerini kendine çekmek için ilim öğrenirse, Allah o kimseyi cehenneme atar."
(Tirmizî, Kütüb-i Sitte-2003)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kelâmda ileri gidenler helak oldular. Kelâmda ileri gidenler helak oldular. Kelâmda ileri gidenler helak oldular."
(Müslim, Ebu Davud, Kütüb-i Sitte-5919)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimYâ RaSûLULLAH Resim
sallallahu aleyhi ve sellem.. Resim

SeLLü <-> SaLLu ->es SeLÂMı
ALLAHumme ENTe’s- es SeLÂMı
Ve minKE’s- es SeLÂM >SENsÎn
->SENsÎn ->“feyeKÛNKeLÂMı!.


Resim

ResimŞeFÂat y Yâ RaSûLULLAH
..sallallahu aleyhi ve sellem…Resim

RüCÛ’ SENLe.. SENLe FiRRu
SıRR-ı SIFIR SeBBâH SiRRu
“VâCibu’L- VüCÛD”un NÛRu
“MevCÛD”u SEN RaSûLULLAH!.

..Yâ sallallahu aleyhi ve sellem…

Resim

HÂNNÂN-ü-MeNNÂN’dan MiNNet
cÂNda ->cÂNÂN ->SENde CeNNet
DOĞum<->ÖLüm >OL-ÂN SüNNet
->“ŞüHÛD”u ->SEN RaSûLULLAH!.

..Yâ sallallahu aleyhi ve sellem…

Resim

SENsÎn ->“VAR”Lığın tÂHiRi
->EVVeLi ->SENsÎn <- ÂHiRi
“NÛR”un ->BÂTINın ->zÂHiRi
“SüCÛD”u ->SEN RaSûLULLAH

..Yâ sallallahu aleyhi ve sellem…

Resim

“SıRR”a ->“es SeLÂ!.” Dİyen SENsÎn
“ELESt” ->“BeLÂ!.” Dİyen -> SENsÎn
“gAYR”a ->“ve LÂ!.” Dİyen ->SENsÎn
->“U H Û D”u ->S E N ->RaSûLULLAH!.

..Yâ sallallahu aleyhi ve sellem…

Resim

VÂLİD<-> VÂLİDesi ->SENsÎn
->“VeLâdet NEFesi” -> SENsÎn
“İLK’in ->İKRâ!.” SEsi >SENsÎn
“MevLÛD”u ->SEN RaSûLULLAH!.

..Yâ sallallahu aleyhi ve sellem…

Resim

ihvÂNi’n -> “SEVen BİRi”ndir!
->“HaSBî HiZMet KıtMÎRi”ndir!
->“hER NEFes ÖL!.en DİRi”ndir!
“TevLÛD”u ->SEN RaSûLULLAH

..Yâ sallallahu aleyhi ve sellem…


02.01.15 18:48
brsbrs..tktktrsınmksemcâmimİZzz..
Resim


وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ Resim


Resim---“Ve erselnâke illâ rahmeten li’l- âlemîn (âlemîne) : (Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)

NAKLen TeŞRiFinle Resim AKLımıza HoŞ GELdin!..
Resim Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem


VeLûD: Nebiyyul- ÜMMî aleyhi's-selâm.. Kâinâtın İlk-Tek-Son İlahî Nurullah BİLElik Bağı
UhûD-AHDen,
SüCûD-NAKlen,
ŞüHûD-AKLen,
VüCûD-ŞEKLen
MîM-i Münteşir MüMKiNât: -SİVâ KEVNiyyetinin NEŞR Menbağı, Zâhir-Bâtın MuhaMMedî Hakikat Kemâli-Cemâli aleyhi's-selâm..


ESFELİN: AYNiyyet Ezâsı..
İLLİYÎN: ASLiyyet Fezâsı
“Lâ ilâhe” Diyârul- KeLâMından, “İllâ ALLAH” Diyârus- SeLâMına,
şu AN Şeenullahta Şehâdetullahta GEÇişin SıRRat Köprüsü MuhaMMed Rasûlullah GÜNEŞimiz,
Sonsuz-Sınırsız Salât u Selâm OLsun BİZ BİR-İZ RUHumuz-a inşae ALLAH!..



Resim

"Allahumme bârik alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedin Resim abdike ve nebiyyike ve Rasûlike ve'n nebîyyi’l-ummiyyi Resim ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve ezvâcihi ummihâti’l-mu’minîne ve zurriyetihi ve Ehl-i Beytihi ve sahbihi Resim Kemâ bârekte alâ seyyidinâ İbrâhîm’e ve alâ seyyidinâ İbrâhîm’e fi’l-âlemînResim İnneke Hamîdun Mecîd."

MÂNÂSI:
ALLAH’ım!
Kulun, Nebîn, Rasûlun ve Nebiyyi’l-Ummî’n olan Efendimiz ve Sâhibimiz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’e ve Efendimiz ve Sâhibimiz Muhammed salallâhu aleyhi ve sellem’in âilesine ve mü’minlerin anneleri eşlerine ve zürriyetine ve ehl-i beytine ve sahâbelerine;
Efendimiz İbrâhim aleyhi’s-selâm’a ve Efendimiz İbrâhim aleyhi’s-selâm’ın âilesine âlemler içinde bereket ihsân eylediğin gibi bereket ihsân eyle!
Şüphesiz ki Sen Hamîdsin-Mecîdsin

(bereketli kıl: meymenetli, uğurlu, hayırlı, faydalı, saadetli, mutlu, kutlu, birr ehli, iyilikçi kıl!..)

CeMM'üL- CeMMinde MîMM-de DOĞuşumuz Murek OLsun İNŞae ALLAH!..

Âmin Yâ BÂRİÜ celle celâluhu
Âmin Yâ BÂRRU celle celâluhu
Âmin Yâ BERRU celle celâluhu!..


YeŞiL KuBBeNi ÖZ-lediM
HâLde HaBBeNi ÖZ-lediM
SıRR-ı SILAm Rasûlullah!..
İRCİRaBBE!ni ÖZ-lediM…

MuhaMMedî MuHABBEtle..


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: RASULULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem

Mesaj gönderen Tahiri »

GÖNÜLden TeVâZu:

Resim---TeMeL ÖLÇümüz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem,
Kendisine üzüntü ve keder veren her hangi bir durum isabet ettiğinde
namaza iltica eden Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Bilal-i Habeşi’ye hitaben: “Ey Bilâl!. Namaza ikâmet et ve bizi namazla rahatlat/erihnâ bihâ!.” buyurmuştur.
(Ahmed İbnu Hanbel, V, 388; Ebu Davud, Edeb, 78.)

Resim---Bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına bir adam gelir ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle konuşmaya başlar, ancak konuşma esnasında adamın korkudan omuzlarının arası titremeye başlar. Durumu anlayan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sâkin ol, korkma! Ben bir kral değilim. Ben, tuzlanıp güneşte kurutulan etyiyen bir kadının çocuğuyum.” buyurur.
(İbni Mâce, Et’ıme, 30.)

Resim---Muâz b. Cebelradiyallahu anhu, Şam'dan dönüşünde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e secde etmişti. Bunu gören Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu nedir yâ Muâz?” diye sorunca:
Muâz b. Cebelradiyallahu anhu “Yâ Rasûlullah! Şam'da hıristiyan halkın, rahiblerine secde ettiklerini gördüm; bunu peygamberlerinden naklediyorlardı. Bunun üzerine, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu, peygamberlere iftiradır. Şâyet, bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, üzerindeki hakkından dolayı kadının kocasına secde etmesini emrederdim. Ey Muâz! Allah'tan başka kimseye secde edilmez” buyurdu.
(Ebû Dûvud, Nikâh 40; Tirmizî, Radâ 10; İbn Mâce, Nikâh 4; İbn Hanbel lV/381, VI/76)

Resim---Sahabenin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi gördüklerinde ayağa kalkma âdetleri yoktu. Hattâ Enes b. Mâlik der ki: “İnsanların, Hz. Peygamber'den daha çok sevdikleri bir kimse yoktu; buna rağmen O'nu gördüklerinde ayağa kalkmazlardı. Çünkü, Hz. Peygamber'in bunu hoş görmediğini bilirlerdi. Fakat, uzaktan gelen birine, o kimseyi karşılamak üzere ayağa kalkarlardı. Nitekim, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İkrim’e için ayağa kalkmış ve Sa'd b. Muâz gelirken, Ensâr'a: “Büyüğünüze kalkınız” buyurmuştu..
(Buhârî, Edeb 144, İsti'zan 26; Ebû Dâvud, Edeb 144: İbn Hanbel VI/142)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim, insanların, kendisi için ayakta divan durmalarından sevinç duyarsa, cehennemdeki yerini hazırlasın” buyurmuştur.
(Tirmizi, Edeb 13)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Âcemlerin, birbirlerini büyülttükleri gibi, siz de beni büyültmeyin” buyurmuştur.
(Ebû Dâvud, Edeb 152; İbn Hanbel V/253, 256)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İsimlerin ALLAH'a en sevimlisi Abdullah ve Abdurrahman, en sadıkı Haris ile Hemmâm ve en çirkini de Harb ve Mürre'dir”
(Müslim)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Benden sonra hilafet otuz yıldır.” buyurmuştur.
(Ebu Davud, Sünnet, 8; Tirmizî, Fiten, 48; Ahmed b. Hanbel, 4/272; 5/220, 221)

Resim---Huzeyfe radiyallahu anhu anlatıyor: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Nübüvvet içinizde Allah’ın dilediği kadar devam eder; sonra dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilâfet olacaktır. Bu da Allah’ın dilediği kadar devam eder; ardından Allah onu da –dilediği zaman- ortadan kaldırır. Sonra ısırıcı bir saltanat olur. O da Allah’ın dilediği kadar devam eder; sonra Allah dilediğinde onu ortadan kaldırır. Daha sonra ceberrut bir saltanat olur; o da Allah’ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilâfet olur.”
(Ahmed b. Hanbel, 4/273). Hafız el-Heysemi-î; “Hadisi, Ahmed b. Hanbel, Bezzar-daha tam-, Taberanî -bir kısmını- rivâyet etmiştir; Râvileri sikâ’dır” diyerek hadisin sıhhatine hükmetmiştir.(bk. Mecmau’z-Zevaid, 5/226).). Beyhakî de aynı hadise yer vermiş ve herhangi olumsuz bir beyânda bulunmamıştır.(bk. Beyhakî, Delailu’n-nübüvve, 7/413).

İmam Ali Ali kerremullahi veche: “Şu gönülleri zaman zaman dinlendirerek kuvvetlendiriniz. Zira bedenin yorulduğu gibi, gönüller de yorulur.”
(Münavî, Muhammed Abdurrauf, Feyzu’l-Kadir Şerhu’l-Camiı’s-Sağîr, Beyrut, ts.,IV, 41.)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön