MeRYeM ÇiLLesi...

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

ZEVK 3454

Meryem Hakk’ın Habercisi, Rahimde Rahmân’a adANAN
Doğduğu AN teslim olan, İlk sesinde Hakk’ı AN-AN
HABİBULLAH Hırasında, HASBİYALLAH Hicabında
Doğuda İS DoğurAN, ARŞın Nuru ARZa yANAN…


12.12.2008 10:43
L a r a tbs..
En son kulihvani tarafından 19 Mar 2009, 01:07 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ZEVK 3455

Derûnumda Dost DUYguSU, Dünyamdaki DEM bu DEM’im
Celâlî Cemîl Çiçeğim, sekİZ CENNET cANda CEM’im
SIYIRdın ÇIKtın peçeni, YÜREĞİMin YÂR Yıldızı
Kâmilin kalbinde “Kûn!”üm, DOĞur beni AŞK Meryem’im...


12.12.2008 10:48
L a r a tbs..
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

Resim

BÖLÜM II

Meryem gerçeği...

Meryem adandı diye mabede, mubarek olmadı,
Mâbed mubarekleşti Meryem ile...

Ve Meryem'e yazılmadı bu kader,
Meryem yazıldı kaderin üstüne...

İbadeti çilesiydi Meryem'in, çilesi ibadet...
İzzetli ve kudretli bedel...

Ne güzel SAHİP sahibin,
Ne güzel yazı kaderin,
Ne güzel kucakta bebeğin,
Ne güzel ceylân yüreğin...

Meryem çocuk olmadı anasının dizinin dibinde oynayan, saçlarını savuran, naz yapan ve genç kız da olmadı Meryem salınarak gezen, canlar yakan...
Kadın olmadı bir erkeğe, yalnızlığı paylaşılan, canına can katılan...

Ve çocuktu Meryem HAKKA adanan,
Genç kızdı erler makamında namaz kılan,
Kadındı Meryem, İsa doğuran...

Ve anladım, Meryem çilesi değil yazının adı,
Anladım ki çilenin adı Meryem...

Ey Meryem! İmran kızı, Zekeriya gülü,
ALLAHIN gözdesi, sevgilisi, seçtiği...
Âlemlerin kadınlarına işaret Meryem!

Fısılda kulağıma halini, dinlesin kalbim kalbini...
Duyayım ve uyayım, doğsun sırrın içimde...
En son gullale tarafından 15 Nis 2011, 01:22 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Her CANın uğrayıp geçtiği şu,
Devran-Seyran-Cevlan-Hayran Âleminde..
Âdemin hâli Havva..
Meryem’in ki İsâ..
Erkek-Kadın İkilisi..
İmtihan İkilemi..
Âlemlerin en faziletli Kadını Meryem..
Tevhid Tepesindeki Celâl-Cemâlde CEM’..

Güllale can,
Elektirik kablosondaki nakliyeci metal tellerin içindeki ceryan gibi,
Çile cünbüşü sesi oluşuna ne denir!..
İçten çekişlerle çile çözümlemelerine ne söylenir..
Mâbed’in Meryem’i..
Meryem’in Mesih’i..
Şehvetsiz Şehâdetin Şâhidi..
Daha ne diyem..
ÇİLEnin kendi Meryem..

Subhanî Sadakat sebebi
Samedî Samimiyet sonucu
Sermedî Sabrın Çilesi
Mîm’in ELİF-LÂM’ı
Es Selâm’ın Dârü’s-Selâmı
Kâbetü’r- Rahîm DEM’i
Mevlâ Meryem’i..

Yerinde yüreğine derunî Duygu Güneşi Doğsun dua ederim..
Nur-u MÎM’in Işığı ol dilerim..

Muhammedi Muhabbetle..
Resim
Kullanıcı avatarı
mim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2416
Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00

Mesaj gönderen mim »

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Fasil : TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu : Meryem(a.s) Suresi
Ravi : Mugire İbnu Şu'be

HADİS-İ ŞERİF no:702


* ------ Ben, Necran`a gelince bana sordular: Sizler şu ayeti okuyorsunuz: "Ey Harun`un kızkardeşi: Baban kötü bir kimse değildi..." (Meryem 28). Halbuki, Hz. Musa, Hz. İsa (a.s.)`dan yüzlerce yıl önce yaşamıştır. (Nasıl olur da Hz. İsa`nın annesi olan Hz. Meryem, Hz. Musa`nın erkek kardeşi olan Hz. Harun`un kızkardeşi olur?)" Ben Medine`ye Resulullah (sav)`ın yanına gelince, bu meseleyi ona sordum, şu cevapta bulundular: "Onlar, kendilerinden önce yaşamış olan peygamberlerinin ve salih kişilerin isimleriyle isimleniyorlardı."

[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

MERYEM SÛRESİ

ZEVK EDİYORUZ.

KULİHVANİ

Mekke döneminde indi. 98 ayet.

Euzubillahimineşşeytanirracim.

Bismillahirrahmanirrahim…

Aziz kardeşlerim,
Kur’ân-ı Kerimimizin meâl ve tefsirleri çokça ve elimizdedir.
Bizim âcizâne çalışmamız kendi AKLımızın anlayışına yol açmaktan ibarettir.
Bu nedenle sözlerimiz asla hüküm değildir ve ZEVKtir..
Çok çok sevdiğim, Âlemlerin kadınlarına üstün kılınan Meryem ANA’mın Sûresini ve İS’sını (as) ANmak ve ANlamak...


كهيعص

Resim---“Kef ha ya ayn sad” (Meryem 19/1)

Resûlullah sallallahu alaeyhi vesellem Allahuzülcelâl’e haitaben: “Kâfi, Hâdîsin Yâ Âlim-i Sâdık!” buyurmuştur.
(İmam Suyutî, ed Dürrü’l- Mansur, V-478)

İmam Ali keremullahi veche de: “Ey Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd, Beni bağışla!” buyurmuştur.
(Kurtubî, el Câmiü li Ahkâmü’l- Kur’ân XI-74)

Harf-i Mukattalar..
Şifre anlamlar…
Her akıl kendince anlayacak…
5 li ve en uzun Harf-i Mukatta oluşu…



ذِكْرُ رَحْمَةِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا

Resim---“Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya: (Bu,) Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin anılmasıdır.” (Meryem 19/2)

Rahmet-i Rabbike, kulu Zekeriyyâ-ya!
Zekeriyyâ (as) a yağdırılan rahmeti ilerledikçe görmekteyiz..
İhlas ve duanın yaşayan kerem sahibi Zekeriyyâ (as) ı ANmak…



إِذْ نَادَى رَبَّهُ نِدَاء خَفِيًّا

Resim---"İz nada rabbehu nidaen hafiyya: Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmişti:” (Meryem 19/3)

“O, RABB’ine gizlice DUA ettiği zaman”

Nefs-i Hafiyle, gizli-açığı duyana dua.
Pîr-i fâni olmuş artık çoluk-çocuk hayal olmuş bir yaşta açıkça istemekten bile etrafından çekinen, kendisinden sonra bu kudsal ocağın kapanması endişesiyle ümidvar olarak dua-niyaz eden Zekeriyyâ (as)..

Nidâ aslında bağırmaktır.
Bu güçlü duyuruş anlamındadır ki;
En kıymetli Kıraat Kıyamdakidir..
Zâten bu nedenle Allahu Teâlâ bu candan nidaya yine namazda:


فَنَادَتْهُ الْمَلآئِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَـى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ

Resim---"Fe nadethül melaiketü ve hüve kaimüy yüsalli fil mihrabi ennellahe yübeşşiruke bi yahya müsaddikam bi kelimetim minellahi ve seyyidev ve hasurav ve nebiyyem mines salihiyn: Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.” (Âl-i İmrân 3/39)


قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا

Resim---“Kale rabbi inni vehenel azmü minni veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekiyya: Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.” (Meryem 19/4)

Rabbim!
Zayıfım, güçsüzüm ve kuvvetsizim.
Dışımda saçlarımı ak alevler yaktı
İçimdeyse kemiklerim eridi gitti.
Rabbim her duama icabet ettin.
Ben önceki emellerime kavuşmuş olarak yine istemekteyim!.
En son kulihvani tarafından 12 Oca 2009, 12:26 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Kul İhvani yazdı: İmam Ali keremullahi veche de: “Ey Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd, Beni bağışla!” buyurmuştur.
(Kurtubî, el Câmiü li Ahkâmü’l- Kur’ân XI-74)


Rabbim!
Zayıfım, güçsüzüm ve kuvvetsizim.
Dışımda saçlarımı ak alevler yaktı
İçimdeyse kemiklerim eridi gitti.
Rabbim her duama icabet ettin.
Ben önceki emellerime kavuşmuş olarak yine istemekteyim!.


Rabbenâ yessir velâ tuassir!
Rabbenâ temmim bi'l- Hayrünâ!..
Rabbımız kolaylaştır, zorlaştırma
Rabbımız hayrımızı tamamla!..


Âmin Yâ Latîf (cc)
Âmin Yâ Kerîm (cc)
Âmin Yâ Rahîm (cc)
Âmin Yâ Vedûd (cc)
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

MERYEM ÇİLESİ=MERYEM OĞLU İSA, MESİHUBN-MERYEM

Meryem çilesi, Meryem oğlu...
Meryem'in çilesi İSÂ (a.s.)

İsa, ALLAH'ın Kelimesi, Cebrail nefesi...
İsa, acının adı, Meryem'in doğurduğu...

Meryem, anasının karnına İsa için düşen...
Erler Mâbedine girdiren oğul,

İsa Meryem'den babasız doğan...
Babaya gerek olmayan oğul.

Meryem Âlemlerin kadınlarına örnek oluşu İsa Ana'sı olmasından.

Gözyaşı... İsa Suyu...
İsa, Göz suyunun şehâdeti...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

B A K I N!

Ç i l e y o l u…

Kim düşer Dostun derdine
Oturur Belâ Yurduna
Bedeni ikram, Kurd’una
EYYUB’un Aşına bakın!…


*

İDRİS yol buldu semâya
Hâlik Hakk’tan hibe YAHYA
“Hayy” a mahzar ZEKERİYYA
Biçilen Başına bakın!…


*

Kavminin kalbi azıyor
Özünden yüze sızıyor
HARUN’a nasıl kızıyor
MUSA’nın Kaşına bakın!…


*

LÛT Peygamber kavmi battı
ŞUAYİB’in ki hile kattı
Beklenen gün geldi çattı
NÛH Nebî Yaşına bakın!…


*

İnsan fıtrın fırtınası
Sırr-ı sülbün sultanası
Hem babası hem anası
ÂDEM’in Eşine bakın!…


*

Kelim, ikram gösteriyor
Ölüyü diri deriyor
Beşikte cevap veriyor
İSA’nın İşine bakın!…


*

Yedi tavâf HACER demi
Merhametin zevk perçemi
Safâ - Merve’nin Zemzem’i
İSMÂİL Coşuna bakın!…


*

YÛSUF’un te’vili kâmil
Çilesi safâya hâmil
Döve döve Sabr-ı cemil
YAKUB’un Döşüne bakın!…


*

İBRAHİM’le Hanif Dini
Hakk, Halil kıldı kendini
İspat için Tevhidini
Dört Dağın Kuşuna bakın!…


*

Âlemlere rahmet veren
Kıtmir’ine sofra seren
“Ebedi Feth” i gösteren
Muhammed Düşüne bakın!…
(Aleyküm Es-Selâm)

25/05/2002 19:23 Bolu



Sırr-ı sülbün : Sülâle, zürriyet Sırrı.

Muhammed düşüne bakın… (Aleyke Es Selâm):



لَقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِن شَاء اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُؤُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِن دُونِ ذَلِكَ فَتْحًا قَرِيبًا

“Le kad sadekallahü rasulehür ru'ya bil hakk le tedhulünnel mescidel harame in şaellahü aminine muhallikiyne ruuseküm ve mükassiriyne la tehafun fe alime ma lem ta'lemu fe ceale min duni zalike fethan kariba : Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi.” (Feth 48/27)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

MERYEM SÛRESİ

ZEVK EDİYORUZ.

KULİHVANİ

Mekke döneminde indi. 98 ayet.

Euzubillahimineşşeytanirracim.

Bismillahirrahmanirrahim…

Aziz kardeşlerim,
Kur’ân-ı Kerimimizin meâl ve tefsirleri çokça ve elimizdedir.
Bizim âcizâne çalışmamız kendi AKLımızın anlayışına yol açmaktan ibarettir.
Bu nedenle sözlerimiz asla hüküm değildir ve ZEVKtir..
Çok çok sevdiğim, Âlemlerin kadınlarına üstün kılınan Meryem ANA’mın Sûresini ve İS’sını (as) ANmak ve ANlamak...


كهيعص

Resim---“Kef Ha Ya Ayn Sad” (Meryem 19/1)

Resim---Resûlullah sallallahu alaeyhi vesellem Allahuzülcelâl’e haitaben: “Kâfi, Hâdîsin Yâ Âlim-i Sâdık!” buyurmuştur.
(İmam Suyutî, ed Dürrü’l- Mansur, V-478)

Resim---İmam Ali keremullahi veche de: “Ey Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd, Beni bağışla!” buyurmuştur.
(Kurtubî, el Câmiü li Ahkâmü’l- Kur’ân XI-74)

Harf-i Mukattalar..
Şifre anlamlar…
Her akıl kendince anlayacak…
5 li ve en uzun Harf-i Mukatta oluşu…
[/b]

ذِكْرُ رَحْمَةِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا
Resim---“Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya: (Bu,) Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin anılmasıdır.” (Meryem 19/2)

Rahmet-i Rabbike, kulu Zekeriyyâ-ya!
Zekeriyyâ (as) a yağdırılan rahmeti ilerledikçe görmekteyiz..
İhlas ve duanın yaşayan kerem sahibi Zekeriyyâ (as) ı ANmak…
Bu âlemlerin en faziletli kadını Meryem (as), Rabb’ının kuluna rahmetidir. Kulu, Zekeriyyâ (as)dır.



إِذْ نَادَى رَبَّهُ نِدَاء خَفِيًّا

Resim---"İz nada rabbehu nidaen hafiyya: Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmişti:” (Meryem 19/3)

“O, RABB’ine gizlice DUA ettiği zaman”
Nefs-i Hafiyle, gizli-açığı duyana dua.
Pîr-i fâni olmuş artık çoluk-çocuk hayal olmuş bir yaşta açıkça istemekten bile etrafından çekinen, kendisinden sonra bu kudsal ocağın kapanması endişesiyle ümidvar olarak dua-niyaz eden Zekeriyyâ (as)..
İçindekini, içinden, içerden de yakin olana arz ediş..

Nidâ aslında bağırmaktır.
Bu güçlü duyuruş anlamındadır ki;
En kıymetli Kıraat Kıyamdakidir..
Zâten bu nedenle Allahu Teâlâ bu candan nidaya yine namazda:


قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا

Resim---“Kale rabbi inni vehenel azmü minni veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekiyya: Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.” (Meryem 19/4)
Rabbim!
Zayıfım, güçsüzüm ve kuvvetsizim.
Dışımda saçlarımı ak alevler yaktı, yangın beni sardı.
İçimdeyse kemiklerim eridi gitti.
Rabbim her duama icabet ettin.
Ben önceki emellerime kavuşmuş olarak yine istemekteyim!.



وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا

Resim---"Ve inni hiftül mevaliye miv verai ve kanetimraeti akiran feheb li mil ledünke veliyya: Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli (oğul) ver.” (Meryem 19/5)

Hiç doğuramamış-kısır umut kesilmiş bir hanım ve umut kesilmiş bir vâris yakın akrabalar..
İmkansız gibi gözüken Lutfullahın vücuda gelişi olan Velîyullahı bizzat katından hibe olarak istemekte..

İstediği Veî’yi bilmekteyiz:


هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء

Resim---"Hünalike dea zekeriyya rabbeh, kale rabbi heb li mil ledünke zürriyyeten tayyibeh, inneke semiud düa': Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti: Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin, dedi.” (Âl-i İmrân 3/38)
Yine:

وَزَكَرِيَّا إِذْ نَادَى رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْنِي فَرْدًا وَأَنتَ خَيْرُ الْوَارِثِينَ

Resim---"Ve zekeriyya iz nada rabbehu rabbi la tezerni fardev ve ente hayrul varisin: Zekeriyya'yı da (an). Hani o, Rabbine şöyle niyaz etmişti: Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen, vârislerin en hayırlısısın, (her şey sonunda senindir).” (Enbiyâ 21/89)


يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا

Resim---"Yerisüni ve yerisü min ali ya'kube vec'alhü rabbi radiyya: Ki o bana vâris olsun; Ya'kub hanedanına da vâris olsun. Rabbim, onu rızana lâyık kıl!” (Meryem 19/6)

Kendisiyle geçmişinden gününe akıp gelen Ya'kub hanedanına ve kendisinden sonra geleceğine vâris dilemekte..
Bu vârisin, reddedilmeyen Radî-kendisinden razı olunmuş kılınması duası..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Âlimler peygemberlerin vârisleridir. Peygemberler ne altın ne de gümüş miras bırakırlar.Onlar ancak ilim miras bırakırlar.” Buyurmuşlardır.
(Keşfü’l-Hafa 2/64; İbn Mâce, Mukaddime, 17(1/81); Ebu Davud, İlim, 1 (3/317)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Biz peygemberler topluluğu miras bırakmayız. Bizim geride bıraktığımız şeyler sadakadır (dağıtılır)”
(Buharî, Humus,1; Müslim, Cihad, 49-51 (3/317)

Nitekim Yahya (as) da genç yaşında başı kesilerek şehid de olmuştur…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيًّا
Resim---"Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya: (Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.” (Meryem 19/7)

Yüreğini Mereyem’e Mâbed yapan Zekeriyya as..
Zekeriyya as zevkinde duasına Mübârek Müjde..
Annesinin karnında iken gelecek olan Meryem Bâtınındaki Kudsal Kelimeyi müjdeleyen Müsemmâ Müjde..
Yâ Hayy!.. Ebedî Hayy Yahya!..
İsmini Rabbülâlem’in koyduğu şehid Yahya as..
Tertemiz Yahya as..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Yahya ibni Zekeriyya hariç, herkes günah işlemiş yahutta onu gönlünden geçirmiştir. Ama o, onu ne gönlünden ve ne de yapmıştır.” Buyurmuştur.
(Fahruddin er Razî, Tefsir-i Kebir XV; İkrime, İbn Abbas ra dan)



قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا
Resim---"Kale rabbi enna yekunü li ğulamüv ve kanetimraeti akirav ve kad belağtü minel kiberi itiyya: Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?” (Meryem 19/8)

Zekeriyya as, kendi zannınca şaşmakta bu işe ki, nasıl çocuğu olacak.
Karısı kısır ve yıllar olmuş hayzdan kesileli.
Kendisi erkeklik özelliğine muhtaç hale düşmüşken..
İmkansızlığın son sınırında şaşmakta..



قَالَ كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا
Resim---"Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinüv ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şey'a: Allah: Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydır. Daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu” (Meryem 19/9)

Bu gerçekten böyledir..
Akıl âleminde dediğin doğrudur, ancak naklin kaynağınca,
Rabbin: Bu âlemde olmayanları kün fe yekünle var edendir..
Ve sen bir “ŞEY” değilken yaratandır..



قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا
Resim---"Kale rabbic'al li ayeh kale ayetüke ella tükellimen nase selase leyalin seviyya : O: Rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana bir işaret ver. Allah: Sana işaret, sapasağlam olduğun halde (üç gün) üç gece insanlarla konuşamamandır, buyurdu.” (Meryem 19/10)

Zekeriyya as: Rabbim! Bunun zâhiri işaretini nasıl anlarım? Nasıl bilirim ki müjdelenenin tecelli etme zamanı gelmiştir.
Hiçbir hastalığın vs. olmadığı, Allah’ı zikredebildiğin ve Tevratı okuyabildiğin halde birden bire konuşamaz olduğun zaman anla ki Yahya as ın teşrif etme zamanı gelmiştir..



فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَى إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا
Resim---"Fe harace ala kavmihi minel mihrabi fe evha ileyhim en sebbihu bükratev ve aşiyya: Bunun üzerine Zekeriyya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara: «Sabah akşam tesbihte bulunun» diye işaret verdi.” (Meryem 19/11)

Zekeriyya as tek başına Rabbısına mahviyet-harabiyyet yeri olan Mihrabından, kendi kıvamındaki-kavmine karşı çıkıp konuşamadan işaretle: sabah akşam tesbih vahyini bildirdi..
Bu kavmi için de beklenen işaretti..



يَا يَحْيَى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا
Resim---"Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya: «Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle sarıl!» (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.” (Meryem 19/12)

Ya Yahya! Kitabı- Nübüvveti-Yazılanı sıkı-kuvvetle tut! Uy!

Aşağıda sayılan 9 sıfatla anılan Yahya:

1- Daha bebekken Allahu teâlâ’ca muhatab kabul edilen Yahya!

2- Daha bebekken- sabi-süt emerken-büluğu görmeden Hükmü-Hikmeti-Aklı-Nübüvveti verdiğimiz Yahya!
Daha bebekken Kâmil olan ve o Hükm ki,
Onunla başkasının lehine-aleyhine mutlak mânâda karar verilen Nübüvvet Fermanı..



وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً وَكَانَ تَقِيًّا
Resim---"Ve hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekiyya: Tarafımızdan ona kalp yumuşaklığı ve temizlik de (verdik). O, çok sakınan bir kimse idi.” (Meryem 19/13)

3- Ledünnî hanin verieln Yahya!..
Hanin, sevinç-ayrılık feryadı ki Sıla sallı..
Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem de her zaman dayanıp da hutbe okuduğu Kuru Kütük, Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem minbere geçince Hananü’n- Naka- Deve böğürtüsü gibi inlemişti..

İşte Hz. Yahya daki Ledünnî Hanane böylesi Özden bir içli-yanı yumuşaklık ve yürek yanıklığıydı..
Bu kalb yanıklığıyla şefkat göstermektir hanane..
El Hannân: Rahmetlerin en lâtif cilvesini gösteren, Rahman ve Rahîm olan ve çok merhametli olan Allah Teâlâ.
El Hannân’dan halkı-mahlukatı için hanane Yahya!..
El Hakk cc ya saygısı o denli içten ki anlatabilmek imkansız..


Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem’in Müezzini Bilal (ra)’ a kızgın ÇÖL KUMları üzerinde çarmıha gerili günlerce çile çekmişken: “ İnandığın Rabb’ına istediğin sıfatı ver ama “AHAD” deme, çünkü bizimkiler çoktur!” dediklerinde:
“Vallahi AHAD! Vallahi AHAD!” dediğini duyan Varaka İbn Nevfel: “Varlığım elinde olan Zâta yemin ederi ki, siz onu şayet öldürecek olsanız dahi, ben onu HANÂN-muazzam-saygı değer bir kimse bileceğim!” demişti..


4- Ona zekat-teretemizlik-salih amel verdiğimiz Yahya!..
Tertemiz olan ve tertemiz olma sebebi Yahya!


5- Çok Muttakî idi Yahya!.. O vasfını çocukken aldı..


وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا
Resim---"Ve berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asiyya: Ana-babasına çok iyi davranırdı; o, isyankâr bir zorba değildi.” (Meryem 19/14)

6- Ana-Babasına birren iyi davranan Yahya!
Ki onlar bu şehadet Âlemine gelme sebebleridir.
Ve Onlara hürmetve hizmet Hakk Hükmüydü:

Resim---“Ve kada rabbüke elle ta'büdu illa iyyahü ve bil valedeyni ihsana imma yeblüğanne indekel kibera ehadühüma ev kilahüma fe la tekul lehüma üffiv ve la tenher hüma ve kul lehüma kavlen kerima : Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine «of!» bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (İsrâ 17/23)

Birr (iyilik sever, sadakâtli, vefâkâr) kökünden sıfat isimler.
Berr : İtâatkâr, sadık, vefâlı, hep iyilik sever ve birr özellik ve güzelliklerini taşıyan mü'min.

Ebrâr : en iyi, en sadık, en vefâlı, en salih, en seçilmiş mü'minler.


Resim---Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Birr, ahlâk güzelliğidir." buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 14,15; Tirmizî, Zühd, 52)

El Berru : Ahdinde, iyilikte, hakta, hayırda mutlak sadık olan ve yerine getiren ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL. İkram, lütüf ve ihsân vâ'dinde sadık olan. Ni'metlerini herkese umumâ bahşeden keremkâr olan. İyilik, güzellik ve hayr dileyen ve yerine getiren. Birrin ve bereketin yaratıcısı... Mutlak birrin sahibi, iyiliği sürekli sever, ahdine sadık ve vefâkâr olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.

7- Ana-babasına isyankâr-serkeş-asî-zorba değildi.
İnsan için Cebbâr: Kendi gazabına kapılınca Rabbinin Azamet ve Celâlini unutan kiyse hak tanımayan gerçek El Cebbârı önemsemeyen demektir.

Oysa,


El Cebbâru : Mahlûkatını kaza, kader, irade ve meşiyetine mecbur edip zorlayan ve bu hususda da yüce ve gücü olan, muktedir olan, eksikleri tamamlayan. Kırıkları saran ve el ulaşamayan, güçlü olan... Kuvvetli, lâyık olana lâzım olanı zorla yaptırıcı ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL..

8- Ana-babasına âsî-zorba değildi!
Âsi: isyan eden..
Âsiyy: çok çok isyan eden..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ÇÖL ÇİÇEĞİ

Öpmüşem MeRyeM ELini
Zuhurat ZEVKin Telini
Es Selâm SIRRIn Gelini
Yalvarış-Yaşmağı AKtır!..


*

RaHmâN Nefhası HAVAsı
SU yu Hıra’nın Mayası
AT-EŞ i İffet-Hayâsı
MeRyeM ANAdır-TOPRAKtır!..


*

Nurullah ne? Kim Nur-u MiM?
Cisim-Cesd CAN-CânÂN CiM!
Meryem’in SIRRın soran KiM?
OL-AN la “İS OL!” maktır!..


*

Neden kudsanmış O DOĞum!
Denmez, gırtlak kırkbir boğum
Tek SÖZ ile Varım-Yoğum
İSÂ HAKKtır!. Meryem PÂKtır!..


*

Kul İhvanî SÖZüm sANa
Alıp-satma ona buna
İKİ kapılı bu HANa
Giren HAKKtır! Çıkan HAKKtır!..


01.04.09 18:20
A k s a r a y
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا

Resim---"Ve selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yüb'asü haya: Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!” (Meryem 19/15)

Allahuzülcelâl, Yahya aleyhisselâma, doğumunda ölümünde ve dirilişinde Es Selâmü Esması ile Tecellî buyurmaktadır.

Es Selâmü, Kökü masdar olan tek esmâdır.

Es Selâmü : Selâm, selâmet ve esenlik sahibi. Fâni, gelip geçici olmaktan, ayıp, âfet ve zevâlden beri' ve selâmette olan. Her selâmetin menbağı ve selâmete erdiren... Mutlak eman, sulh ve teslim kaynağı olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
seleme : Bir işten kurtulmak, berî olmak.
Esleme : Teslim olmak. Müslüman olmak. İtâat etmek.Selleme : Tam teslim olmak. Selâmlamak.
İslâm : İslâm dini. Müslümanlar.



وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا

Resim---"Vezkür fil kitabi meryem izintebezet min ehliha mekanen şerkiyya: (Resûlüm!) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.” (Meryem 19/16)

Rıza kevniyyetine sahip çık da “Be” nin sırrı olan kün kitabına bir bak!
Hani Meryem as yakınlarından-ehlinden ayrılarak, Kudretullah Rızasının şehâdete çıkacağı Mekana, OLUŞ Yerine çekilmişti.
İnsanlardan uzaklaşmıştı Şarka, Doğuş Yerine...
O Meryem as ki, Özündeki Nur-u MiM hakikatını, hayat rüyetine-rızasına-rüşdüne, Yeryüzüne Nur-u MiM olarak sunan tek ve en faziletli kadın ANAmız!..

"Nebz", aslında atmak manasınadır. "Bu ayette intebezet Kenara, ıssız bir yere çekildi" manasınadır.
İnsanlardan uzak bir köşeye oturdu" manasında Arapça'da, denilir.
Bunun aslı şuna dayanır: Bir kimse, bir başkasına attığı şey ona ulaşacak mesafede oturduğunda, bu tabir kullanılır. Yine "falan şeyi attım" manasında, denilir.
Hurma suyuna, kaba dökülüp doldurulduğu için, "Nebiz" denilmesi de bu köktendir.
"Meryem uzaklaştı ve doğuda bir yere süratlice tek başına gitti" demektir.



فَاتَّخَذَتْ مِن دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا

Resim---"Fettehazet min dunihim hicaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya: Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.” (Meryem 19/17)

Hecebe: engel olmak, örtmek, gizlemek, saklamaktır.
Hicab: perde, örtü, muskadır.
Sanki Meryem as onların dinlerinden, dünyalarından ve daha alçak seviyelerinden saklanan bir oluş yeri ve-doğuş zamanına çekilmişti.
Bu perdeyi çeken Meryem as kendisi idi kendisinden idi!..
Meryem as, Rüşdüne Ermiş idi. Vakit tamamdı..
Kendisinden Bedenen-Nefsen OL-AN bu perde-HiCaB ne idi?..

Hakk Erenler anlatmıştı;
İbrahim Edhem Hz.leri, her adımda 2 rekat SALLat ederek14 yılda 70 000 perde geçip de Kâbetullah’a varmış Hacc için.. Can-Cisim Hakikatına SALL istemiş..
Mekke’ye vardığında Kâbe’yi yerinde bulamamakta!
Kime sorduysa deli sanmaktalar ama Kâbe’ de yok yerinde!
Derken Kâbe’nin bir Hanımefendiye kıyam durduğunu-karşıladığını görüp o muhteşem Kadına:
“Amma da Dünyayı velveleye verdin haaa! Biz her adımda 2 rekat SALLat ederek14 yılda Kâbetullah’a geldik Hacc için!” dediği ANda Rabiayâtü’l-Adeviyye Anamız:
“Ne 2 adımı, ne 14 yılı ben göz açıp kapadım ki Mekke’deyim! Yâ RABBî! Nedir bu 70 000 perdenin İLKi?” dediği ANda HAYZ hali olunca Hacc’ı drumuş ve Kâbe’ye girişi Haram olmuştur.
İşte o zamAN Rabiayâtü’l-Adeviyye Anamız:
“Eyvah ki ne eyvah meğer Kulluk İmtihanında ilk perde “BEN” mişim! İnsanın kendisi imiş!” buyurmuştur…


HAYZ hali: Kadınlara mahsus aybaşı. Kadının âdet hâli.

Kendisinden Bedenen-Nefsen OL-AN bu perde-HiCaB ne idi?..
Sırrr-ı Be Cem’inin Hakikatı hamlara bilinemezlik perdesi mi idi?
Betül ismiyle de anılan Meryem as hayz hali yaşamış mıydı?..

Ve SALL Rızasının ulaşımında, ona “RUHUMUZ” u salıverdik buyrulmasına ne denir? Sıfatlarının Hakikat Rızası-Rüyeti çoğul gelirken..
Neden RUH’umdan buyrulamamaktadır?
Burada Uluhiyyet uzanımı engellenmektedir..
RUHUMUZ çoğul kelimesinin, insan sûretinde bir kişi olarak gelmesi, seviyelenmesi… Cebrail as ı, Lutfullahın cebrinde berketin cem’inde görmüştür..
Temessül: Benzeşmek. Cisimlenmek. Bir şeyin bir yerde suret ve mahiyetinin aksetmesi. Bir şekil ve sûrete girmektir…

Ayette bahsedilen, "Doğu tarafı", ya Beyt-i Makdis'in doğusudur, yahut da onun evinin doğuşudur.
Hz. Meryem, oraya oturunca Allah Teâlâ ona "Rûh"u gönderdi.
Çünkü Cebrail (a.s) "rûh" diye adlandırılmıştır.
Nitekim Cenâb-ı Hak:
“(Resûlüm!) Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) uyarıcılardan olasın diye, apaçık Arap diliyle, senin kalbine indirmiştir.” (Suâra 26/193-195) buyurmuştur.
Cibril, rûhânî olduğu için bu adı almıştır.
Onun "Ruh"tan yaratıldığı da söylenmiştir.
Yahut Cebrail (a.s) mukarreblerden olduğu için "revh" adını almıştır.
Mukarrebler (Allah'a yakın olanlar), kendilerine revh (rahattık) vaad edilmiş kimselerdir âyet, "Bize mukarreb olan, rahatlık sahibi olan o Cebrâil'lona gönderdik" demektir Cebrail (a.s)'e "rûh" dendiği sabit olduğuna göre bu âyetteki rûh ile de onun kastedilmiş olması gerekir..



قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَن مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا

Resim---"Kalet inni euzü bir rahmani minke in künte tekiyya: Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma).” (Meryem 19/18)

“Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Rahmân'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen!”
Rahmân Nefhası üfürmekle görevli Cebrail (a.s) dan yine Rahmân’a sığınması!..

Hz. Meryem bununla: "Eğer Allah'dan ittikâ eden bir kimse olman beklenir ise ve bu da Allah'a sığınmam ile olur ise, bilesin ki ben, senden O'na sığınıyorum" demek istemiştir.
Çünkü Hz. Meryem, kendisinden Allah'a sığınmanın ancak tâkİ (muttaki) kimseler için tesirli olacağını bilmektedir.



قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا

Resim---“Kale innema ene rasulü rabbiki li ehebe leki ğulamen zekiyya: Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi.” (Meryem 19/19)

"(Rûh) dedi ki: "Ben ancak sana pâk bir oğlan hibe etmek için, Rabbinin elçisiyim"
Zekî (temiz-pâk) denilir.
Çünkü onun sireti (yaşayışı) fakirlik ve sadelik zenginliği ise hikmeti ve kitabı idi.



قَالَتْ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا

Resim---“Kalet enna yekunü li ğulamüv ve lem yemsesni beşeruv ve lem ekü beğiyya : Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi.” (Meryem 19/20)

Bana bir insan temas etmemiş iken ve ben asla azgın değilken benim nasıl çocuğum olabilir?
Keşşaf Sahibi şöyle der: Bağiy, erkek arayan zinâkar kadın demektir.
Resim
Kullanıcı avatarı
sdemir
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 487
Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen sdemir »

Resim

Allah cümlenizden razı olsun.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

MERYEM SÛRESİ

ZEVKe Devam Ediyoruz.

Euzubillahimineşşeytanirracim.

Bismillahirrahmanirrahim…


قَالَ كَذَلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِّنَّا وَكَانَ أَمْرًا مَّقْضِيًّا

"Kale kezalik kale rabbüki hüve aleyye heyyin ve li nec'alehu âyetel linnasi ve rahmetem minna ve kane emram makdiyya: Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi.” (Meryem 19/21)


قَالَتْ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ قَالَ كَذَلِكِ اللّهُ يَخْلُقُ مَا يَشَاء إِذَا قَضَى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ

" Kalet rabbi enna yekunü li veledüv ve lem yemsesni beşer, kale kezalikillahü yahlüku ma yeşa', iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun: (Meryem), “Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?” dedi. Allah, “Öyle ama, Allah dilediğini yaratır. O, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir” dedi.” (Âl-i İmrân 3/47)

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): ''Kim, Allah'ın kaderdeki sırrını anlarsa, belâ ve musibetler ona hafif gelir" buyurmuştur.

فَحَمَلَتْهُ فَانتَبَذَتْ بِهِ مَكَانًا قَصِيًّا

"Fe hamelethü fentebezet bihi mekanen kasiyya: Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.” (Meryem 19/22)

"Zaten iş olup bitmiştir. Böylece o ona üfledi, o da gebe kaldı"

Üfledi, o da gebe kaldı…
Aksâya çekilmek..
Kimden bu uzaklara kaçış cAN ANa..
ÇÖL Çilesi ne ki…

Nedir bu Üfürüş-Nefha?..
Kur’ânımızda bir erkek bir kadınadır bu nefha!..
Nun, fî ve Halıkın Ha sı…

Zâhirin İlk İnsanı ve Sırrı Âdem aleyhisselam’a Nefha:


وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِّن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ

" Ve iz kale rabbüke lil melaiketi inni haliküm beşeram min salsalim min hameim mesnun. Fe iza sevveytühu ve nefahtü fihi mir ruhiy fekau lehu sacidin: Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti.” (Hicr 15/28-29)

Bâtının Betülü Meryem Anamız aleyhasselam’a nefha:

وَالَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهَا مِن رُّوحِنَا وَجَعَلْنَاهَا وَابْنَهَا آيَةً لِّلْعَالَمِينَ

" Velleti ahsanet ferceha fe nefahna fiha mir ruhina ve cealnaha vebneha ayetel lil alemin: Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık.” (Enbiyâ 21/91)

وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِن رُّوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ

" Ve meryemebte 'imranelletiy ahsanet ferceha fenefahna fiyhi min ruhina ve saddekat bikelimati rabbiha ve kutubihi ve kanet minelkanitiyne.: Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi.” (Tahrîm 66/12)

فَنَادَتْهُ الْمَلآئِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَـى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ

"Fe nadethül melaiketü ve hüve kaimüy yüsalli fil mihrabi ennellahe yübeşşiruke bi yahya müsaddikam bi kelimetim minellahi ve seyyidev ve hasurav ve nebiyyem mines salihiyn: Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler.” (Âl-i İmrân 3/39)

فَأَجَاءهَا الْمَخَاضُ إِلَى جِذْعِ النَّخْلَةِ قَالَتْ يَا لَيْتَنِي مِتُّ قَبْلَ هَذَا وَكُنتُ نَسْيًا مَّنسِيًّا

"Fe ecaehel mehadu ila ciz'in nahleh kaletya leyteni mittü kable haza ve küntü nesyem mensiyya: Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti. «Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!»” (Meryem 19/23)

Keşşâf'da şöyle denilir: Bu, sahrada dalları, meyveleri ve yeşilliği kalmamış kuru(muş) bir hurma kütüğü idi ve mevsim kış idi.

Kadın, ancak bir erkek sayesinde doğurur.
Hurma da ancak aşılandığında meyve verir.
Ama erkek olmadan çocuğun olabileceğini göstersin diye, aşılanmamış hurma ağacından, yaş hurmanın ikramı!..

Keşşaf Sahibi şöyle der: "Nesiy, tıpKı hayız kanı için kullanılan bez gibi, atılması ve unutulması gereken şey demektir.

Yani Hz. Meryem, kendisinin çok önemsiz, değer verilmeyen, örfen unutulması gerekti şeylerden biri olmasını temenni etmiştir…


HİÇlikten DeM vuranlar iyi OKUmalı bendeniz de dahil..

«Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!»
Diye inleyen, yapayalnız ve kuru bir hurma ağacına sarılmış
Doğum sancısında Meryem (as)..
Er Rahîm Esmâsının Mârifet Meryemi!..
Tahammülün ve Sabrın eşsiz kadın Anası!..
Çilenin ve Sıdkın seçkin ve en üstün Kadını!..
Altından SESleneni DUYan ve Uyan Uslu Ana..
Ebedî Mârifet Irmağının Ana Kaynağı..
İsâ (as) İrfanını Ceninden-Candan DUY-AN DUYgu Ârifesi..
Tekvin ve Tesettür Tecellîsinin TEKi..
Er Rahîm Ravzasının Nur-u Mîm Meyemi..
Muhammedî Sırra sarılmak isteyen kızlarımız iyi DUYsun ki bak ne buyurmakta ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL:


وَإِذْ قَالَتِ الْمَلاَئِكَةُ يَا مَرْيَمُ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَاكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفَاكِ عَلَى نِسَاء الْعَالَمِينَ

“Ve iz kaletil melaiketü ya meryemü innellahestafaki ve tahheraki vastafaki ala nisail alemin: Hani melekler, “Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.” (Âl-i İmrân 3/42)

فَنَادَاهَا مِن تَحْتِهَا أَلَّا تَحْزَنِي قَدْ جَعَلَ رَبُّكِ تَحْتَكِ سَرِيًّا

"Fe nadaha min tahtiha ella tahzeni kad ceale rabbüki tahteki seriyya: Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: «Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir.»” (Meryem 19/24)
Fahreddin Razi Efendimiz Büyük Tefsirinde:

“Çağıranın, Nida edenin kim olduğu Bu, Hz. İsâ (a.s)'dır.
Hasan el-Basri ve Sa'id b. Cübeyr’e göre..

Âyet-i Kerimedeki "mimin fethası ile" "Aşağısında olan ona seslendi" ifadesi ancak daha önce onun altında birisinin olduğu biliniyorsa kullanılır. Onun altında olduğu bilinen ise, Hz. İsâ (a.s)'dır. Binâenaleyh nida edenin Hz. İsâ a.s) olduğunu söylemek gerekir.
Hz. Hasan b. Ali'nin delilidir.
O şöyle demiştir: "Eğer Hz. İsâ (a.s) Hz. Meryem'le konuşmamış olsaydı, Hz. Meryem onun konuşabildiğini bilemezdi ve ona sözle işaret de edemezdi.
"Binâenaleyh nida edenin İsâ (a.s) olduğunu söyleyenlere göre, âyetin manası: "Allah Teâlâ Hz. İsâ (a.s)'yı, Hz. Meryem onu doğururken, kalbini rahatlatmak ve ürkekliğini gidermek için, onu konuşturmuştur.
Böylece Hz. Meryem tâ işin başında, Cebrail'in kendine müjdelediği o çocuğun çok yüce ve kıymetli olduğunu görüp anlamıştır.
Âyetteki men tahtehâ (aşağısında olan) ifadesini Hz. İsâ (a.s) manasına alırsak, sorulacak birşey yok.
Hasan el-Basrî ve Abdurrahman İbn Zeyd hariç, bütün müfessirler, âyette geçen seriyyâ kelimesinin, nehir, kanal ve çay manasına geldiğinde müttefiktirler.
Orada su aktığı için bu adı almıştır.
Ama, Hasan el-Basrî ile Abdurrahman İbn Zeyd, bu kelimeyi, Hz. İsâ (a.s) olarak anlamlandırmışlardır.
Çünkü "Seriyy" kelimesi, şerefli, ahlâklı ve yüce anlamlarına gelir.
Nitekim Arapçada, kavminin soyularındandır" anlamında (Fulânün min serevât-i kavmihi) denilir.” Demekte.


Meryem Validemiz (Aleyha’s-Selâm) bu!

Âlemlerdeki kadınlar arasında tek seçilmiş..
Altından SALL Seriyyâsı Fışkıran Fazilet Fıratı..
İsa (Aleyhi’s-Selâm)’nın annesi Meryem Validemiz (Aleyha’s-Selâm) en fazîletli olmak şerefine nâil olmuştur.
Meryem, İbranice de hizmetçi demektir.
Daha doğmadan hizmetçi olarak mâbede adanmış adı Meryem konmuş, ancak kız doğunca da adı değiştirilmemiştir.
O güne kadar ibâdethâneye hiç kadın hizmetçi alınmazken o alınmış...
Kader, Kaderullah.
Hayatı boyunca akıl ermez çileler çekmiş hâlâ da çekmekte olan bu mübârek muhteşem ve mükerrem Meryem (Aleyha’s-Selâm)’in ALLAH (celle celâluhu)’a Teslimiyyeti, (Tahrîm 66/12 bkz.),
İnzivası, (Meryem 19/16 bkz.),
Kerâmetleri, (Âl-i İmrân 3/37 ve Meryem 19/23-26 bkz.) âyetlerinde bildirilmiş ve:


“Melekler şöyle demişlerdi: “Ey Meryem, süphesiz ALLAH seni süzüp seçti, seni tertemiz yarattı ve seni âlemin kadınlarına üstün kıldı. Ey Meryem, RABB’ine divân dur, secdeye kapan ve rükû’ edenle birlikte rukû et!...” (Âl-i İmrân 3/42-43)

Urve (ra), Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’inşöyle buyurduklarını rivâyet ediyor:
“Hatice, dönemindeki kadınların en hayırlısıdır. Meryem, döne¬mindeki kadınların en hayırlısıdır. Fâtıma, dönemindeki kadınların en hayırlısıdır.”

(Taberi ve Bezzar)

Âişe'den (r.a.) rivâyetle Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Cennet kadınlarının efendileri şu dört kişidir: Meryem, Fâtıma, Hatice ve Asiye.”
(Hâkim'in Müstedrek’inden.)

Ebû Said'den (r.a.) rivâyetle Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Fatıma, îmran kızı Meryem hariç Cennet kadınlarının efendisidir.”
(Hâkim'in Müstedrek’inden.)

Elbette biz, bizim (İslâm’ın) Meryem’imiz (Aleyha’s-Selâm)’dan bahsediyoruz.
Bizim İsa’mızdan (Aleyhi’s-Selâm) bahsediyoruz.
Hâşâ Babası imiş, karısı imiş, oğlu imiş diyen keferetü’l-kezzâbla işimiz de yok, ilişkimiz de yok şükür...
Bunları şunun için arzettim ki nice çile çekilmiş, nice hizmet edilmiş ve nasıl netice alınmış...
Hakk’ın Hademesi-Hizmetçisinin (Meryem Aleyha’s-Selâm) Çilesi, hizmeti ve geçmiş ve gelecek tüm kadınlardan fazîletli kılınışı...
Küllî şey’in kadîr olan ALLAH (celle celâluhu)...

Bu vesile ile bir alıntıyla İSA ALEYHİSSELÂM hakkında bakınız:


ـ4343 ـ1ـ عَنْ أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَالَ: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ # مَا مِنْ بَنِى آدَمَ مَوْلُودٍ إَّ يَنْخُسُهُ الشَّيْطَانُ حِينَ يُولَدُ، فَيَسْتَهِلُّ صَارخاً مِنْ نَخْسَتِهِ إيَّاهُ، إَّ مَرْيَمَ وَابْنَهَا[. أخرجه الشيخان.»استهل« صياحُ المَوْلُودِ عند الودة.و»الصُّراخُ« الصّياح والبكاء .

Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ademoğlundan doğduğu vakit, şeytanın dürtüp de ağlatmadığı kimse yoktur. Bundan sadece Meryem oğlu İsa hariçtir."

[Buhârî, Enbiya 44, Bed'ü'l-Halk 11; Tefsir, Âl-i İmran 2; Müslim, Fezâil 147, (2366).]

ـ4344 ـ2ـ وَعَنْهُ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ # أنَا أوْلى النَّاسِ بِابْنِ مَرْيَمَ في الدُّنْيَا وَاخِرَةِ، لَيْسَ بَيْنِى وَبَيْنَهُ نَبِىٌّ، وَا‘نْبِيَاءُ إخْوَةٌ أبْنَاءُ عََّتٍ، أُمُّهَاتُهُمْ شَتَّى وَدِينُهُمْ وَاحِدٌ[. أخرجه الشيخان وأبو داود.إذَا كَانَ ا‘خُوَّةُ ‘بٍ وَاحدٍ وَأُمَّهاتٍ شَتّى كَانُوا »أبْنَاءُ عََّتٍ« وَضِدُّهُ أبناءُ أخْيَافٍ، وَإذَا كَانُوا ‘بٍ وَاحِدٍ وَ‘مٍّ وَاحِدَةٍ فَهُمْ أعْيَانُ.

Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ben, dünyada da ahirette de Meryem'in oğluna insanların en yakınıyım. Benimle onun arasında başka bir peygamber yok. Peyamberler anneleri ayrı, babaları bir kardeştirler, dinleri de birdir."

[Buhârî, Enbiya 44; Müslim, Fezâil 145, (2365); Ebu Dâvud, Sünnet 14, (4675).]

AÇIKLAMA:

1- Bu ikinci hadis Hz. Resulullah'ın Hz. İsa'ya insanların en yakını olduğunu belirtir. Buradaki yakınlıkla kastedilen husus, Hz. İsa'ya en yakın peygamber olmasındandır, arada bir başka peygamber mevcut değildir.
Kirmanî der ki:
"Bu hadisle şu mealdeki "İbrahim'e insanların en yakını, ona uyanlarla, bu peygamberdir" (Âl-i İmrân 68) âyeti arasındaki uzlaşma şöyledir:
Hadis, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın metbu (uyulan) âyetin ise tabi (uyan) olması haysiyetiyle varid olmuştur."
Ancak İbnu Hacer buna katılmaz.
"Âyet de, hadis de aynı şekilde varid olmuştur, böyle bir ayırım yapmayı te'yid edecek delil yok. Gerçek şu ki, arada bir zıtlık yok ki cem etmeye ihtiyaç olsun. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hz. İbrahim'e insanların en yakını olduğu gibi, Hz. İsa'ya da en yakını olmuştur. Birine yakınlık ona iktida yönüyledir; diğerine yakınlık ise zaman itibariyle yakınlık yönüyledir."

2- Peygamberler baba bir kadeştirler. )عَلَّت( denmektedir.
* Babaları bir, anneleri ayrı kardeşlere "allat" عََّت
* Anaları bir , babaları ayrı kardeşlere "ahyaf" اَخْيَاف
* Annebaba bir kardeşlere "a'yan" اَعْيَان denmektedir.

3- Peygamberlerin dinlerinin bir olması, asıl itibariyle aynı olmasını ifade eder. Bu asıl, tevhid'dir. Ayrıca ahiret inancı, ibadet emri de müşterektir. Aralarındaki ayrılık, cemiyetlerin gelişen şartlarına tabi olarak ortaya çıkan bazı füru meselelerindedir.

4- Bu hadis, Hz. İsa ile Hz. Peygamber arasında bir peygamber gelmediğine dair istidlal etmeye sevketmiştir. Ancak bazı alimler, Yâsîn suresinde Ashâbu'l-Karye'ye gönderilen üç kişiyi gösterip: "Bunlar Hz. İsa'dan sonra gelen iki nebi idi" diye cevap vermiştir. İbnu Hacer "sadedinde olduğumuz hadis sahih, diğeri ise zayıftır" diyerek, bunun haberini esas almak gerektiğine dikkat çeker. Ayrıca şu ihtimale de yer verir: "Belki de hadisten murad, ÔHz. İsa'dan sonra müstakil bir şeriat getiren peygamber olmadı, gelenler Hz. İsa'nın şeriatını tahrire alıştılar' demektir."
Bu ihtilafın anlaşılması için şu noktanın hatırlanması gerekir: İslâm âlimleri umumiyetle nebi ile resul arasında fark görürler. Resul, yeni bir şeriat ve kitap getiren peygamberdir. Nebi ise önceki bir şeriatı ihyaya çalışan, kitabı olmayan peygamberdir.

5- Hz. İsa aleyhisselâm, diğer peygamberler arasında farklı bir vaziyet arzeder. Bu sebeple onun hakkında doğduğu günden itibaren başlayan bir kısım münakaşalar günümüze kadar devam etmiştir. Hz. İsa, bakire olan Hz. Meryem'den doğmuştur. Normal olarak Cenâb-ı Hak, insanların yaratılışını erkek kadın birliğine bağlamıştır. Hz. İsa'nın, hiç erkek görmeyen bir kadından doğması, ister istemez birtakım kuşkulara sebep olmuş, bizzat Kur'ân'ın yer verdiği iftiralara, ayıplamalara maruz kalmıştır. Ancak, Hz. Meryem, bu iftiralara cevap vermeksizin, beşikteki çocuğa işaret etmiş, çocuk olan İsa: "Ben Allah'ın kuluyum. O bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Bulunduğum her yerde beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe bana namaz ve zekatı emretti. Beni anneme itaatkâr kıldı. Beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün de, öldüğüm gün de, diri olarak haşredileceğim gün de selâmet üzerimedir" (Meryem 30-33) diyerek konuşur. Burada kendisinin kul ve peygamber olduğunu söyleyerek, ilahlaştıracak olan Hıristiyanlara da, annesini itham eden Yahudilere de cevap var. Kur'anî âyet şöyle noktalanır: "İşte Meryem oğlu İsa budur. O'nun hakkında ihtilafa düştükleri sözün doğrusu da böyledir" (Meryem 34)
Hz. İsa, Kur'ân-ı Kerîm'de Meryem oğlu İsa'dır. Her nerede zikri geçerse bu şekilde tesmiye edilir.
Günümüzde bile, "Hz. İsa'nın babası olmalıdır, tenasül kanunu böyledir, erkek olmadan kadın çocuk yapamaz" gibi iddialarla Hz. İsa'ya baba aramaya kalkanlara, Bediüzzaman, her kanunun istisnaları olduğunu, tenasül kanununa bağlı canlıların başlangıçta, ilk yaratılışında anasızbabasız meydana geldiklerini, halen yüzbinlerce nebat türünün, anababa ikilisine hacet kalmadan bahar mevsiminde husûle geldiklerini hatırlatarak cevaplandırır. Ayrıca o, kanunların da bir yaratanı olduğunu, Cenâb-ı Hakk'ın, yarattığı kanunlara mahkum olmadığını, iradesinin ve meşîetinin her şeyin üzerinde olduğunu göstermek için bütün kanunlara şaz düşen istisnalar yarattığını belirtir. Kur'ân-ı Kerîm'de: "Allah katında İsa'nın hali, Âdem'in yaratılışı gibidir..." (Meryem 58) buyurulduğunu hatırlatarak Hz. İsa'nın babasız yaratıldığı hususunu te'vil etmeye imkân olmadığını, böyle inanmak gerektiğini söyler. Tahlilini şöyle noktalar: "Acaba medbeinde ve hatta her senede bu kadar şazlarıyla yırtılmış, zedelenmiş bir kanunun, bindokuzyüz senede bir ferdin şüzûzunu (kanundışı oluşunu) aklına sığdıramayan ve nusûs-u Kur'ânî'ye karşı bir te'vile yapışan bir aklın kaç derece akılsızlık ettiğini kıyas et..."
Hz. İsa'nın babasız dünyaya geldiğine inanan Hıristiyanlar aşırı giderek, "Onun babası Allah'tır, dolayısıyla o da Allah'ın oğludur, Allah' tır" gibi iftikâr iddialarda bulunarak Hak'tan ayrılmışlardı. Kur'ân-ı Kerîm böylelerine de cevaplar verir. Bunlardan biri şudur: "Allah'ın evlad edinmesi olacak şey değildir. O her türlü noksandan münezzehtir. O, bir işi dilediği zaman ona Ôol' der, o da oluverir" (Âl-i İmran 35)
Hz. İsa'ya otuz yaşında peygamberlik verilmiş, bir hidâyet ve nur olarak İncil vahyedilmiştir. Yahudiler içerisinde olması sebebiyle onları hidâyete, hak dine çağırmıştır. Ancak Yahudiler kendisinden mucize talebinde bulundular. O da ölüleri diriltmek, kör, abraş gibi o gün için tedavisi kâbil olmayan hastaları iyileştirmek nev'inden pek çok mucizeler gösterdi. Çamurdan yaptığı kuş şekline üfleyerek hayattar kılmak gibi harikalar ortaya koydu.
Her şeye rağmen Yahudiler, ona inanmamakta direndiler. Aslında Hz. İsa Tevrat'ı reddetmedi. Onun ahkâmını aynen kabul etti, önceki peygamberleri te'yid etti.
Netice itibariyle, Hz. İsa'ya inanan mü'minlerin sayısı oniki'de kalmıştır. Bunlara Havarî denir. Kur'ân-ı Kerîm'e göre, onlar, Hz. İsa'nın: "Allah'ın dinine hizmette ve O'nu muhafazada içinizden kimler bana yardım edecek?" sorusuna, hep birlikte: "Allah'ın dinine bizler yardım edeceğiz, bizler Ensârulllah'ız (Allah'ın yardımcıları)..." diye cevap verdikleri için Havârilere Ensarullah da denmiştir.
Hz. İsa, insanları hak dine davet ettikçe, Yahudiler ona karşı temerrüd ve düşmanlıkta ileri gittiler. Onun çalışmalarını engellemeye gayret ettiler. Sonunda onu da Hz. Zekeriya, Hz. Yahya ve daha nice peygamberler gibi öldürmeye karar verdiler. Bu maksadla içlerinden bir şahsı inanmış gibi aralarına soktular. Bu 13. şahıs onlara bunların faaliyetlerini, toplanma yer ve zamanlarını bildiriyordu. Öldürmeye azmettikleri zaman Cenâb-ı Hak Hz. İsa'ya şöyle vahyetti: "Ey İsa, seni ecelin geldiğinde öldürecek olan benim. Seni ben semaya yükselteceğim.
Yahudilerin suikastlerinden tertemiz kurtaracağım ve sana uyanları kıyamete kadar seni inkâr edenlere üstün kılacağım(*) Sonra dönüşünüz bana olacak ve ihtilafa düştüğünüz meselelerde hükmü ben vereceğim" (Âl-i İmran 55)

(*): İslâm âlimleri, burada geçen: "İsâ'ya uyanlar"ın müslümanlar olduğunu belirtirler. Çünkü müslümanlar, Hz. İsâ'nın gerçek kadrini bilirler, onun getirdiği tevhid'e tâbi olurlar. Hıristiyanlar ona, Allah, Allah'ın oğlu diyerek ondan uzaklaşmıştır.

Cenab-ı Hak, bu münafığı yani 13. kişiyi -ki ismi Taytanos'dur- Hz. İsa'ya benzeterek, Hz. İsa yerine yahudilerin onu öldürmesini sağladı. Hz. İsa'yı da semaya yükseltti.
Hz. İsa'nın akıbeti hususunda Yahudi ve Hıristiyanlar ihtilaf etmişlerdir. Her ne kadar Yahudiler, "Biz öldürdük" deseler de şüphe içindeydiler. Hıristiyanlar da Hz. İsa'nın çarmıha gerildiğine inanırlar. Hatta Hz. İsa'nın Yahudilerin elinden kurtulmak için kaçıp gizlendiğini, çarmıha gerileceğinde çokça ağlayıp sızladığını da söylerler.
Gerçeği Kur'ân dile getirir:
"Onlar İsa'yı inkar etmeleri, Meryem'e pek büyük bir iftirada bulunmaları ve ÔAllah'ın Resûlü Meryem oğlu Mesîh İsa'yı biz öldürdük' demeleri sebebiyle de lânete uğramışlardır. Onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat başkası ona benzetildi de onu öldürdüler. Onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Kapıldıkları şey ancak bir zan ve tahminden ibarettir. Hakikatte ise Allah O'nu kendi huzuruna yükseltti. Allah'ın kudreti herkese galiptir ve O'nun her işi hikmet iledir" (Nisa 156-157)
İslâm itikadına göre, Hz. İsa, ruh ve cesediyle birlikte semaya yükseltilmiştir ve halen sağdır. Kıyamete yakın yeryüzüne inerek, Deccal'ı öldürecek, onun fikr-i küfrîsini, Mehdi ile işbirliği ederek ortadan kaldıracakdır.

(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/363-366.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Kesrette Vahdet
Vahdette Kesret
Şu AN’a Şâhid
OL! AŞK ı ZEVK et!..


Resim

ZEVK 3740

ÂDEM’le HAVVA Kesretin El Zâhirde Zuhuru mu?
MERYEM ‘le İS Vahdetin El Bâtında MîM Nuru mu?
SEVen-SEVilen=SEVgili, İkİ gÖZüken BİZ-BİR-İZ
ZITların ZeVKin YaŞamak, Şe’enulllah Şuûru mu?..


05.07.09 20:32

إِنَّ مَثَلَ عِيسَى عِندَ اللّهِ كَمَثَلِ آدَمَ خَلَقَهُ مِن تُرَابٍ ثِمَّ قَالَ لَهُ كُن فَيَكُونُ
"İnne mesele iysa indellahi ke meseli adem, halekahu min türabin sümme kale lehu kün fe yekun: Doğrusu Allah ındinde İsa meseli Âdem meseli gibidir: Onu topraktan yarattı sonra da ona «ol!» dedi, o halde olur. Allah nezdinde İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona «Ol!» dedi ve oluverdi.” (Âl-i İmrân 3/59)

Zâhirin İlk İnsanı ve Sırrı Âdem aleyhisselam’a Nefha:

وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِّن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ

" Ve iz kale rabbüke lil melaiketi inni haliküm beşeram min salsalim min hameim mesnun. Fe iza sevveytühu ve nefahtü fihi mir ruhiy fekau lehu sacidin: Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti.” (Hicr 15/28-29)

Bâtının Betülü Meryem Anamız aleyhasselam’a nefha:

وَالَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهَا مِن رُّوحِنَا وَجَعَلْنَاهَا وَابْنَهَا آيَةً لِّلْعَالَمِينَ

" Velleti ahsanet ferceha fe nefahna fiha mir ruhina ve cealnaha vebneha ayetel lil alemin: Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık.” (Enbiyâ 21/91)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Kesrette Vahdet
Vahdette Kesret
Şu AN’a Şâhid
OL! AŞK ı ZEVK et!..


Resim


ZEVK 3761

İZZetli-İSMetli MeRyeM! Suçlu Gibi TaŞ Altında!
RuHun SUya AKSi ÜryÂN! gÖZü GiryÂN KaŞ Altında!
FerCinden FeCRi DoĞuyor!. Kuru Kütük CeNiN VERdi!
“gÖZün Aydın ANNeciğim!” Bir Damla SU-YaŞ, Altı-nda!..


16.07.09 23:41
LeyLde


فَنَادَاهَا مِن تَحْتِهَا أَلَّا تَحْزَنِي قَدْ جَعَلَ رَبُّكِ تَحْتَكِ سَرِيًّا
وَهُزِّي إِلَيْكِ بِجِذْعِ النَّخْلَةِ تُسَاقِطْ عَلَيْكِ رُطَبًا جَنِيًّا
فَكُلِي وَاشْرَبِي وَقَرِّي عَيْنًا فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ أَحَدًا فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْمَنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ الْيَوْمَ إِنسِيًّا

"Fe nadaha min tahtiha ella tahzeni kad ceale rabbüki tahteki seriyya. Ve hüzzi ileyki bi ciz'in nahleti tüsakit aleyki rutaben ceniyya. Fe küli veşrabi ve karri ayna fe imma terayinne minel beşeri ehaden fe kuli inni nezertü lir rahmani savmen fe len ükellimel yevme insiyya : Derken aşağı tarafından ona şöyle seslendi: «Sakın üzülme, Rabbin senin altında bir su arkı yarattı. «Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün.» “Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, “Şüphesiz ben Rahmân’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” de.” (MeryeM 19/24-26)
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

Resim

El-ÂN !

Meryem'in sustuğu ân!
Hacer 'in sorduğu ân!
Yâkub'un kokladığı ân!
Âdem'in dirildiği ân!

Hepsi BİR demde hepsi BİR AN 'da!
BİR ruh, BİR ses, BİR nefes!

Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

DERLEME

Mesaj gönderen Gul »

Euzubillahimineşşeytanirracim.

Bismillahirrahmanirrahim…


“Kef ha ya ayn sad” (Meryem 19/1)


Resûlullah sallallahu alaeyhi vesellem Allahuzülcelâl’e haitaben: “Kâfi, Hâdîsin Yâ Âlim-i Sâdık!” buyurmuştur.
(İmam Suyutî, ed Dürrü’l- Mansur, V-478)

İmam Ali keremullahi veche de: “Ey Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd, Beni bağışla!” buyurmuştur.
(Kurtubî, el Câmiü li Ahkâmü’l- Kur’ân XI-74)


Resim

Meryem doğdu....
Kız olarak...
ALLAHA adanan...
......
Anasının Meryemi,
Mabedin Meryemi,
Zekeriyanın Meryemi,
İsanın Meryemi,
HAKKIN Meryemi.
Bizim Meryemimiz...


“Rabbi Meryem'e hüsnü kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriyya'yı da onun bakımı ile görevlendirdi. Zekeriyya, onun yanına, mâbede her girişinde orada bir rızık bulur ve «Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?» der; o da: “Bu, Allah tarafındandır. Allah, dilediğine sayısız-hesapsız rızık verir!” derdi.” (Âl-i İmrân 3/37)

Bahçıvan Zekeriya gözetim altında tuttuğu yetişmesine yardım ettiği bitki gibi yetiştirilen Meryem (as) ’in rızkının ALLAH tarafında hiç bir aracıya sebebe bağlı olmadan direk beslendiğini gördü.
Bahçıvanın yapa bildiği büyüdüğünü görüp izlemekten başka neydi!
Meryem (as) ’de görmesi gerekeni gördü bildi ve Rabbine Ümit içinde dua etti:


“Orada Zekeriya Rabbine dua etti:”Rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan et.Doğrusu Sen işitensin!”dedi.” (Âl-i İmrân 3/37)



Neydi gördüğü Meryem (as) de ???
Meryem (as) , Zekeriya’da bir yolu açtı yolun adı: YahyA!!!
Ya HaY Ya...


" Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.” (Âl-i İmrân 3/39)

" Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!” (Meryem 19/15)


Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Âlimler peygemberlerin vârisleridir. Peygemberler ne altın ne de gümüş miras bırakırlar.Onlar ancak ilim miras bırakırlar.” Buyurmuşlardır.
(Keşfü’l-Hafa 2/64; İbn Mâce, Mukaddime, 17(1/81); Ebu Davud, İlim, 1 (3/317)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Biz peygemberler topluluğu miras bırakmayız. Bizim geride bıraktığımız şeyler sadakadır (dağıtılır)”
(Buharî, Humus,1; Müslim, Cihad, 49-51 (3/317)


Resim

ZEVK 3455

Derûnumda Dost DUYguSU, Dünyamdaki DEM bu DEM’im
Celâlî Cemîl Çiçeğim, sekİZ CENNET cANda CEM’im
SIYIRdın ÇIKtın peçeni, YÜREĞİMin YÂR Yıldızı
Kâmilin kalbinde “Kûn!”üm, DOĞur beni AŞK Meryem’im...

12.12.2008 10:48
L a r a tbs..


Meryem adandı diye mabede, mubarek olmadı,
Mâbed mubarekleşti Meryem ile...

Ve Meryem'e yazılmadı bu kader,
Meryem yazıldı kaderin üstüne...

İbadeti çilesiydi Meryem'in, çilesi ibadet...
İzzetli ve kudretli bedel...

Ne güzel SAHİP sahibin,
Ne güzel yazı kaderin,
Ne güzel kucakta bebeğin,
Ne güzel ceylân yüreğin...

Meryem çocuk olmadı anasının dizinin dibinde oynayan, saçlarını savuran, naz yapan ve genç kız da olmadı Meryem salınarak gezen, canlar yakan...
Kadın olmadı bir erkeğe, yalnızlığı paylaşılan, canına can katılan...

Ve çocuktu Meryem HAKKA adanan,
Genç kızdı erler makamında namaz kılan,
Kadındı Meryem, İsa doğuran...

Ve anladım, Meryem çilesi değil yazının adı,
Anladım ki çilenin adı Meryem...

Ey Meryem! İmran kızı, Zekeriya gülü,
ALLAHIN gözdesi, sevgilisi, seçtiği...
Âlemlerin kadınlarına işaret Meryem!

Fısılda kulağıma halini, dinlesin kalbim kalbini...
Duyayım ve uyayım, doğsun sırrın içimde...


Resim

Her CANın uğrayıp geçtiği şu,
Devran-Seyran-Cevlan-Hayran Âleminde..
Âdemin hâli Havva..
Meryem’in ki İsâ..
Erkek-Kadın İkilisi..
İmtihan İkilemi..
Âlemlerin en faziletli Kadını Meryem..
Tevhid Tepesindeki Celâl-Cemâlde CEM’..


Resim

"Vezkür fil kitabi meryem izintebezet min ehliha mekanen şerkiyya: (Resûlüm!) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.” (Meryem 19/16)

Rıza kevniyyetine sahip çık da “Be” nin sırrı olan kün kitabına bir bak!
Hani Meryem as yakınlarından-ehlinden ayrılarak, Kudretullah Rızasının şehâdete çıkacağı Mekana, OLUŞ Yerine çekilmişti.
İnsanlardan uzaklaşmıştı Şarka, Doğuş Yerine...
O Meryem as ki, Özündeki Nur-u MiM hakikatını, hayat rüyetine-rızasına-rüşdüne, Yeryüzüne Nur-u MiM olarak sunan tek ve en faziletli kadın ANAmız!..


"Fettehazet min dunihim hicaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya: Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.” (Meryem 19/17)

Sanki Meryem as onların dinlerinden, dünyalarından ve daha alçak seviyelerinden saklanan bir oluş yeri ve-doğuş zamanına çekilmişti.
Bu perdeyi çeken Meryem as kendisi idi kendisinden idi!..
Meryem as, Rüşdüne Ermiş idi. Vakit tamamdı..
Kendisinden Bedenen-Nefsen OL-AN bu perde-HiCaB ne idi?..


"Kalet inni euzü bir rahmani minke in künte tekiyya: Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma).” (Meryem 19/18)

“Kale innema ene rasulü rabbiki li ehebe leki ğulamen zekiyya: Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi.” (Meryem 19/19)

“Kalet enna yekunü li ğulamüv ve lem yemsesni beşeruv ve lem ekü beğiyya : Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi.” (Meryem 19/20)

"Kale kezalik kale rabbüki hüve aleyye heyyin ve li nec'alehu âyetel linnasi ve rahmetem minna ve kane emram makdiyya: Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi.” (Meryem 19/21)

"Fe hamelethü fentebezet bihi mekanen kasiyya: Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.” (Meryem 19/22)

"Fe ecaehel mehadu ila ciz'in nahleh kaletya leyteni mittü kable haza ve küntü nesyem mensiyya: Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti. «Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!»” (Meryem 19/23)


«Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!»
Diye inleyen, yapayalnız ve kuru bir hurma ağacına sarılmış
Doğum sancısında Meryem (as)..
Er Rahîm Esmâsının Mârifet Meryemi!..
Tahammülün ve Sabrın eşsiz kadın Anası!..
Çilenin ve Sıdkın seçkin ve en üstün Kadını!..
Altından SESleneni DUYan ve Uyan Uslu Ana..
Ebedî Mârifet Irmağının Ana Kaynağı..
İsâ (as) İrfanını Ceninden-Candan DUY-AN DUYgu Ârifesi..
Tekvin ve Tesettür Tecellîsinin TEKi..
Er Rahîm Ravzasının Nur-u Mîm Meyemi..
Muhammedî Sırra sarılmak isteyen kızlarımız iyi DUYsun ki bak ne buyurmakta ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL:


"Fe nadaha min tahtiha ella tahzeni kad ceale rabbüki tahteki seriyya: Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: «Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir.»” (Meryem 19/24)

Kitap'ta İbrahim'i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir peygamberdi.(19/41)

Kitap'ta Musa'yı da zikret. Çünkü o, ihlasa erdirilmiş ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi(19/51)

Ona Rahmetimiz'den kardeşi Harun'u da bir peygamber olarak armağan ettik(19/53)

Kitap'ta İsmail'i de zikret. Çünkü o, va'dinde doğruydu ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi.(19/54)

Kitap'ta İdris'i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi.(19/56)

İşte bunlar; kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah')ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar.(19/58)

(58.ayet secde ayetidir)

Resim

El-ÂN !
Meryem'in sustuğu ân!
Hacer 'in sorduğu ân!
Yâkub'un kokladığı ân!
Âdem'in dirildiği ân!

Hepsi BİR demde hepsi BİR AN 'da!
BİR ruh, BİR ses, BİR nefes!


Resim
Resim
Resim

ALLAH(c.c)
Resulullah(s.a.v)
Zekeriya(a.s)
Yakup(a.s)
Yahya(a.s)
Meryem(a.s)

İsa(a.s) ("Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de.(Meryem/33))
İbrahim(a.s)
Musa(a.s)
Harun(a.s)
İsmail(a.s)
İdris(a.s)
Nuh(a.s)
ADEM(a.s)


Allahu Zü’L Celâl’in selamı, Resul'un vesilesi ile üzerleriNe olsun.

Allahumme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve Adem’e ve Nuh’a ve İbrahim’e ve Musa ve İsa ve ma beynehüm aninnebiyyin velmürseli’ne salavatul ilahi ve selamuhu aleyhim ecmain

Allahu Zü’L Celâl’in selamı üzerimize olsun...
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: DERLEME

Mesaj gönderen MINA »

Gul yazdı:

Meryem adandı diye mabede, mubarek olmadı,
Mâbed mubarekleşti Meryem ile...

Ve Meryem'e yazılmadı bu kader,
Meryem yazıldı kaderin üstüne...

İbadeti çilesiydi Meryem'in, çilesi ibadet...
İzzetli ve kudretli bedel...

Ne güzel SAHİP sahibin,
Ne güzel yazı kaderin,
Ne güzel kucakta bebeğin,
Ne güzel ceylân yüreğin...



NE GÜZELL!....
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


SÖZdeki değil ÖZdeki ÖLüm…

Resim

ZEVK 3756

BİZ Bu ÇÖLde KIT-MîR’iM, NiCe FıRTı-Na GÖRdük!
NiCe NuH’uN GEMi-SîN, SıRR-aT SıRTı-Na GÖRdük!
SeBeB-SiZ SEVgi DE-NeN!. MeRyeM SıRRıyMıŞ MeğeR!
ŞaRTsıZ ŞeM-S-îN AŞ-Kını, ÖL-üM ŞaRTıNa GÖRdük!..


16.07.09 22:30
LeyLde..
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Resim


Hz Meryem bir makamdır...

Dirilmek nedir..Yani BİZ şu anda DİRİmiyiz..DİRİLmek Allah'la irtibat kurmaktır...BİR insan Allah'la irtibat kurduğunda DİRİdir...Onun haricinde beşerdir ve ölüdür...

DİRİLmek iki şeyle olur..Biri AŞK..diğeri İMAN...

Hz Meryem Kuran'a göre tek erkekten zürriyetin devam etmeyeceğini, kadından dadevam edeceğinin ilk göstergesidir...

Kalbi kabe gibidir Meryem'in...Kabe ile Meryem arasındaki ilişki budur..Her kimki kalbini putlardan temizler, nefsani arzu ve istekelrden temizler, Onun gönlü kabe olur..Ozaman o insan kabe gibi tavaf edilmeye layık olur...İşte Meryem böyle bir Meryem'dir..


NEY gibi...NEY kamil insandır...Tertemiz kalbe Allah'ın nefesi zuhur edince Ondan ortaya çıkan İsa as sesiydi..Neyin sesi ölü kalpleri, ölü ruhları diriltti..Neyin kendi sesi yoktur, kim üflüyorsa Onun sesini verir...Meryem bir NEYdi..Ondan Allah'ın nefesi zuhur etti..Çıkan seste İsa as dı..
NEYi hiç dinledinizmi dostlar.Bir kere dinlemeye görün..İçinizde öyle mahsun öyle titrek bir yerle irtibat kurarki sormayın gitsin...İşte insanı kamilin de sesi aynı şeyi yapar..


Sabır, sabır gibi olmaz insana eğer AŞK hakim gelirse..Onun içinde sabrın ilacı AŞKtır..AŞK EHLİ sevgilisinden gelen sıkıntı ve belaya katlanır, kendiyle mücadele eder, sırf beni beğensin diye o mücadeleyi yapar, ay ne kadar sabırlısın dendiğinde de çok şaşırır kalırlar, neden sabırlı olayım sevgilim için bir şey yapmadım ki derler..

hani hatırlayın ilk umreden döndüğümüze bize Allah kabul etsin demişlerdi de çok şaşırmıştık..Çünkü bir zorluk çekmedik ki bir ibadet yapmak için gitmedik ki biz AŞKI yaşamak için gittik..Çok şükür ki bu AŞKın içinde ibadette yapmışız diye döndük..Yani mesele bu..Yani sıkıntı gibi bela gibi gelmiyor insana..SEvgilinin hediyesi gibi geliyor..Sevgilinin bana değişi gibi geliyor...ALLAH c.c nasip etsin hepimize bu idraki..


Hz.MERYEM 23. ayetinde, buda çok önemli..ah ne olaydım bundan önce ölseydim de, yani şu hale düşmeden önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım diye bir söz söylüyor..Bazı tefsirciler ama bu sözü teslimiyete uymuyor diyorlar..Ama onu söyleten sebepler haklıdır..1-HZ MERYEM imanına bir fenalık dokunmasından endişe etmektedir..Emanetini korumak için mücadele etmektedir..2 ve ASIL ÖNEMLİSİ kendinde gösterilmek istenen hatanın mücadele ettiği Allah yoluna laf getirmesinden korkmaktadır..İşte gerçek teslim insan BU KONUDA ÇOK TİTİZ OLMALI..YANİ BEN YANLIŞ YAPARSAM BANA LAF GELMESİ ÖNEMLİ DEĞİL, HAK YOLUNDA MÜCADELE EDİYORUM, O YOLA DİREK ALLAHIM'A LAF GELİR..ONUN İÇİN YANLIŞLARDAN KENDİMİ KORUYUM demelidir...
Bu tecrübe HZ MERYEMin imanınının büyük sınavıydı..Allah 'da onun bu sınavdan başarı ile çıkması için nefsine hakim ollma konuşmama emri verdi, oda konuşmadı...


Ben onları uygulayabilmek çok zor diyorum..keşke yapabilsek..Ama önce anlayalım, neler yapmışlar bilelim..Belki mücadelemizde, nefsimizle mücadelemizde elimizde bir silah olur onları tanımak...O yüzden çok önemli islam kadınlarının HZ MERYEMi tanıması..


(sohbetten alıntılar)
********
Sohbeti ZEVKle dİNledik...
Allah c.c razı olsun cümlenizden inşallah...(amiin)
muhammedi sevgiyle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
yolcu
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 369
Kayıt: 14 May 2009, 02:00

Allah c.c. Rızasına eresiniz!

Mesaj gönderen yolcu »

Gönül bAĞınızdan hoş kOKular geliyor ki; bize de koklamak kalıyor. Vesile oluyorsunuz da Hz. M(ER)yem i tanımaya çalışıyoruz. Allah cellecelaluhu ve kutlu Rasulu sallallahu aleyhivesellem razı olsun. Selam ve muhabbetde DAİM kalalım inşaALLAH.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim

Resim

ZEVK 3820

ÇÖLden Çıkamaz Kıtmirler! ÇÖPlüğe cANdan Baksa da!
AŞK Ateşinde Pişse de! Nefsini Hasret Yaksa da
Cebrâil de Olsa Korur! FERCini Mâşuka OL-AN!
İSâ (as) Çile Çarmıhında! Meryem (as) in “Ah!” ı AKS’da!..



Çarmıh (char-mıh): f. (Çar: Dört; Mıh: Çivi) Salib. Suçluyu haça germek için kurulmuş, haç şeklinde darağacı. İsa (as) Gerilip çivilendiği çapraz ağaç.
FERC: Yarık, çatlak. Korkulacak yer. Ud yeri. Dişi tenasül âleti.
Mâşuka: Aşk ile sevilen, sevgili.
AKSA: En uzak. En son. Kusvâ. Nihayet. Irak. En uzak. En son. Kusvâ. Nihayet. Irak.Kudüs'te çok eskiden gelen peygamberlerin (A.S.) yaptırdıkları mâbed.


وَالَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهَا مِن رُّوحِنَا وَجَعَلْنَاهَا وَابْنَهَا آيَةً لِّلْعَالَمِينَ

" Velleti ahsanet ferceha fe nefahna fiha mir ruhina ve cealnaha vebneha ayetel lil alemin:
Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık.” (Enbiyâ 21/91)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

AŞK; NûRun Muhammedî Misafirliği, cAN Bıçakla BULuşunca MiNâ da..
ANlamak elbette ANlatmaktan zordur..
Ondandır ki hep demekteyim,
Söz-Sohbet-ZEVKlerim ANlayAN BİZimdir..


cAN Muhabbetlerimle cANımız...


AŞK a BAKar mısın BİR!..

Resim

AŞKın BaŞı-SoNu
BiR, GöLGe OYuNu
Kurt sANıyor Kedi
Gölgesi OL-AN kOYunu


Resim
Resim


ZEVK 3821

Üzme! Üzülme! sEV! SEVil! Derken cANlar cANı’n Sıktık!
“Beyni eydihim…. Halfihim Sedden” YALNIZlığın YIKtık!
ÇÖLümüzden ÇİLE İçin, GEÇtik cANlar ÇÖPlüğüne!
Ne HİKMETtir KUL Kıtmirim? gÖLge GİRdik-gÖLge ÇIKtık!..


15.08.09 20.13
ÇÖlün Ç.. SîNde



وَجَعَلْنَا مِن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدًّا وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ

"Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsirun:
Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler.”
(YâSîN 36/9)


MİNÂ: Mekke ile Arafat arasında, ikisini birbirine bağlayan yol üzerinde bir yer. Burası birinci ve ikinci Akabe bey'atlarında Hz. Peygamber (s.a.s) ile Medineliler arasındaki görüşmenin gerçekleştiği yerdir. Kuzeyinde Sabir dağı bulunmaktadır. Akabe Cemresi ile Muhassir Vadisi arasında kalan yere Mina denilir.

Mina'da bulunan Hayf mescidi Selahaddin tarafından yaptırılmış, daha sonraları 1467 yılında Memluk Sultanı Kayıtbay tarafından yeniden inşa ettirilmiştir.

Bu bölgeye Mina adının verilmesiyle ilgili iki görüş vardır.

1- Hz. Âdem (a.s), Mina'dan ayrılmak isteyince Cebrail ona "temenni et" demiştir. Adem peygamber de Cenneti temenni etmiş. Bundan dolayı buraya Mina adı verilmiştir.

2- Burada kurban kesildiği için kan akıtmak anlamına gelen "Mina" kelimesi "İmna" kökünden türemiştir. Bu nedenle buraya Mina adı verilmiştir. Bu görüş daha yaygındır.

Hz. İbrahim, kurban etmek için oğlunu Mina'ya götürür, sonra Hz. İbrahim'e Allah tarafından bir kurbanlık verilir. Bu kurbanlığın ne olduğu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bir çokları bunun koç olduğunu belirtmektedir. Kur'an-ı Kerim'de bu olay "Ve fidye olarak ona büyük bir kurbanlık verdik"(es-Saffat, 37/107) biçiminde açıklanır.

Hz. İbrahim, kendisine engel olmak isteyen şeytanı burada taşlar, burada kurban keser. Hac ibadeti yapanlar da burada kurban keserler ve şeytan taşlarlar.

Hz. İbrahim'den sonra tevhid inancından uzaklaşan insanlar burada şenlikler yapmışlar ve münasebetler kurmuşlardır.

Kurban Bayramı'nın birinci günü burada kurban kesilir. Bayramın birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü günleri de Cemrelere (Ulâ, Vusta, Akabe) taş atılır. Bu olaya şeytan taşlama denir.

Tarihi Mina ile bugünkü Mina arasında değişiklikler görülmektedir. Mina, Hac mevsimindeki izdiham göz önüne alınarak müslümanların ibadetlerini daha sağlıklı yapabilmeleri için her yıl değişikliğe uğramaktadır.
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön