KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İSTİAZE-SIĞINMA...

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İSTİAZE-SIĞINMA...

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KELÂMULLAH’ta ve RESÛLULLAH’ta
ALLAHu zü’L- CELÂL’e =>SIĞINMAK=>İSTİÂZE.:


KÛN>MURAD EMR>feyeKÛNu,
=>TEKE TEKk KULLuk OYUNu,
NÂZa=>NİYÂZ=>NAHNU SIRRı,
AYNı NOKTA==>BAŞı<->SONu!.


==>İKİLik ÜZERe =====>ÂLeM,
==>İMTiHÂNda==>BEN-i ÂDeM,
==>HAKk’ı=>DUYmak,
==>HAYR’a==>UYmak,
BİLdik>BULduk>OLduk MÂDeM!.


ZEVK 9688

EL EMîN’e=>TESLİM OLup=>SIĞINMAnın YOLUn BİL>BUL!
EL MÜ’MİN’e>İSTİKÂMEt Etmeye=>MAHKUMdur Her KUL!
EÛZu’yLa=>KELÂMULLAH
BİSMİLLAHi=> RESÛLULLAH
ŞEYTÂNını==>MÜSLÜMÂN Et!. İBLİS SEMERİ’nden KURTUL!.


14.07.2020 14:14
Brsbrsam..tktktrstkkmdkur’ÂNnn..


==>“İKLİk”te==>KALAN AkıL,
>TEKLik VAHDEti’n EREmez!.
ŞERR BATağı’n=>DALAN AkıL,
EL AL!.amaz!. EL VER!.emez!.


=>KUL İHVÂNİ’m==>BİZ BİR-İZ-Le,
Her KUL DAMLA=->HAYy DENİZ-Le,
==>HeR YeR=>HeR ÂN,
HeR HâL=>HeR NEFESte,
=>“URVeTi’l- VuSkâ YOLU”n İZ-Le!.


Resim
URVeTi’l- VuSkâ/SağLam KuLp.:

ALLAHu TeÂLÂ’ya İhLâsLa TesLim olan MuhaMmedî Mü'Min'in gönLünde RABB’ına karşı duyduğu Güven ve Emniyet Bağının ifâdesidir.. ALLAH celle celâlihu'dan gelen her şeyi sevinçle karşılamanın, İlâhî takdirini, memnuniyet veren emniyetin, hadiseler karşısında insanı bağlayan bağın, bollukların üstüne çıkıp şımarmanın, darlıklar karşısında küçülmemenin, âni karşılaşılan olaylar karşısında bocalamamanın ve HAKk OLan imÂN YOLUnda ne kadar engellerle karşılaşılırsa karşılaşılsın çekinmeden HAYRa MuhaMmedî GayretLe YÜRÜmenin İfâdesidir..


لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim---“Lâ ikrâhe fî’d- dîni kad tebeyyener ruşdu mine’l- gayy (gayyi), fe men yekfur bi’t- tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bi’l- URVETİ’L- VUSKÂ, lenfisâme lehâ, vALLÂHu SEMÎun ALÎM (alîmun).: Dînde zorlama yoktur. İrşad Yolu (hidâyet yolu, ALLAH'a ulaştıran yol), Gayy Yolundan (dalâlet yolundan, şeytâna, cehenneme ulaştıran yoldan) açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır. Artık kim tagutu (şeytânı ve şeytâna ulaştıran yolu) inkâr edip de ALLAH'a ÎMÂN ederse (mü'min olur, ALLAH'a ulaştıran yolu tercih ederse), böylece o, (ALLAH'tan) kopması mümkün olmayan URVETÜ’L- VUSKÂ’ya (SAĞLAM BİR KULBa) tutunmuştur. ALLAH SEM'Î'dir, ALÎM'dir.” (Bakara 2/256)

وَمَن يُسْلِمْ وَجْهَهُ إِلَى اللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى وَإِلَى اللَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ
Resim---“Ve men yuslim vechehu ilâllâhi ve huve muhsinun fe kadistemseke bi’l- URVETİ’L- VUSKÂ, ve ilâllâhi âkibetu’l- umûr (umûri).: Ve kim muhsin olarak vechini ALLAH'a teslim ederse, o taktirde SAĞLAM BİR KULBa tutunmuş olur. Ve işlerin sonucu ALLAH'a (ulaşır).” (Lokmân 31/22)

Resim---Abdullah b. Selâm radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem döneminde bir rüyâ gördüm. Onu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e anlattım. Rüyâ şuydu.: “Yemyeşil bir bahçe içindeymişim. (İbn Amr şöyle dedi: Bu bahçenin yeşilliğini ve genişliğini de zikretti) Onun ortasında demirden bir direk vardı. Bunun alt tarafı yerde, üst tarafı da semâdaydı. En üst tarafından da bir kulp bulunmakta idi. Bana.: "Bu direğe çık!" dediler. Ben.: "Gücüm yetmez!" dedim. Derken bir hizmetçi geldi. Arkamdan elbiselerimi kaldırıp.: "Tırman!" dedi. Ben de kulpu yakalayıncaya kadar tırmandım. Bana.: "Kulpa yapış!." dedi. Derken bu kulp elimde olduğu halde uyandım. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in yanına gittim. Bana.: "Gördüğün bahçe İslâm Gahçesidir. Direk de, İslâmın Direğidir. O kulp ise, sapasağlam olan KULPtur. Sen ölene kadar İslâm üzere kalacaksın!." buyurdu.
Bu bakımdan Sahabe-i Kiram Abdullah b. Selâm radiyallahu anhu hakkında.: "Cennet Ehlinden bir kişi görmek isteyen, buna,(Abdullah b. Selâm)'a baksın!.”
derlermiş.

(Müslim, Fedailu's-Sahabe,150; İbn Mâce, Rüyâ, 10; Buharî, Tabir, 23.)

Resim
İSTİÂZE/SIĞINMAK.:

Sözlükte “sığınınak, korunmak” anlamındaki avz (ıyâz, meâz) ile bu kökten türeyen istiâze aynı mânâya getir. Terim olarak her türlü kötülükten korunabilmek için sözle ALLAHu zü’L- CELÂL’in yardım ve himayesini istemeyi ifâde eder ve bunun için.:
Eûzü, MaazALLAH.: ALLAH’a sığınırım.”
NeûzüBİLLÂH.: ALLAH’a sığınırız” ibâreleri kullanılır.
Aynı kökten türeyen “taavvüz” de “istiâze” anlamındadır.

İSTİÂZE.: "Euzü Besmele" OKUyarak ALLAH celle celâühu'ya SIĞImnak..
İstiâze.: Kovulmuş şeytânın şerrinden, her türlü kötülüklerden
ALLAH'a sığınarak, ALLAH’ın yardımın tâleb etmektir.
Eûzü billahi mine'ş-Şeytâni'r-racîm.: Kovulmuş (iyilikten uzaklaştırılarak, lânetlenmiş) olan Şeytân’ın şerrinden ALLAH'a sığınırım!.

İstiâze.: Bir fenâlıktan korunmak için ALLAH'a iltica etmek, himâyesini
istemektir..
Taavvüz.: ALLAH celle celâühu’ya SIĞINırak "EüzüBİLLAH" demek, yâni ALLAH celle celâühu’ya sığındığını ifâde etmek..
NeûzüBİLLÂH.: ALLAH'a sığınırız, ALLAH korusun!.
MaazALLAH.: ALLAH'a sığındık, ALLAH korusun!.

Avz.: (iyâz, meaz, meâze) Sığınmak. Sığınak. Melce’. Sığınacak yer.
Avez.: Fakirlik, yoksulluk. Sıkıntı.
Iyâz.: Sığınma. İltica.
Meâz.: Sığınacak yer. Penah. Dayandığı nokta..

Resim

KELÂMULLAH’ta ALLAHu zü’L- CELÂL’e SIĞINMAK/İSTİÂZE.:

Kur’ÂN-ı Kerîm’de istiâze;
ALLAH celle celâühu lafzı ile 7,
er RABB celle celâühu İsmi ile 8,
er RAHMÂN celle celâühu İsmi ile 1,
Cin kelimesiyle 1 defâ olmak üzere 17 âyette geçmektedir..

Kur’ÂN-ı Kerîm’de istiâze;
“Eûzu.: Ben sığınırım!.” 7 âyette,
“Üztu.: Ben sığındım!.” şeklinde 2 âyette,
Bunlardan 5 âyet =>Nûh, Musâ ve Meryem aleyhumusselâm’ın (as) istiâzelerinden haber vermektedir.
4 âyet İstiâze Emri olarak Kur’ÂN-ı Kerîm’de yer almaktadır..

Bu âyetlerde belirtildiği üzere.:

a-) Mûsâ aleyhisselâm, kavmine karşı alaycı tavır takınmaktan İstiâzesi..: Bakara 2/67..


وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُواْ بَقَرَةً قَالُواْ أَتَتَّخِذُنَا هُزُواً قَالَ أَعُوذُ بِاللّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Resim---“Ve iz kâle mûsâ ü kavmihî nınallâhe ye’ınurukum en tezbehû bakarah (bakaraten), kâlû e tettehızunâ hüzüvâ (hüzüven), kâle EÛZU BİLLÂHİ en ekûne mine’l- câhilîn (câhilîne).: Ve Musâ (aleyhisselâm) kavmine: “Muhakkak ki ALLAH sizin bir inek kesmenizi emrediyor.” demişti. (Onlar): “Bizimle alay mı ediyorsun?” dediler. (Musâ aleyhisselâm) onlara: “Câhillerden olmaktan ALLAH'a SIĞINIRIM!.” dedi.” (Bakara 2/67)

b-) Nûh aleyhisselâm’ın bilmediği şeyi istemekten İstiâzesi..: Hûd 11/47..

وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُواْ بَقَرَةً قَالُواْ أَتَتَّخِذُنَا هُزُواً قَالَ أَعُوذُ بِاللّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Resim---“Kâle RABBi nınî EÛZU BİKE en es'eleke mâ leyse lî bihî ilm (ilmun), ve illâ tagfirlî ve terhanınî ekun mine’l- hâsirîn (hâsirîne).: (Nûh aleyhisselâm): “RABBim, muhakkak ki ben, onun hakkında benim bir ilmim (bilgim) olmayan şeyi SEN’den istemekten SANA SIĞINIRIM. Ve SENİN, beni mağfiret etmen ve SENİN, bana rahmet etmen olmazsa ben, hüsrâna uğrayanlardan olurum.” dedi.” (Hûd 11/47)

c-) Yûsuf aleyhisselâm, kendisine şehvetle yaklaşan kadından ve kardeşleriyle arasında cereyan eden olaylarda hata yapmaktan İstiâzesi..: Yûsuf 12/23,79..

وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَن نَّفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ قَالَ مَعَاذَ اللّهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
Resim---“Ve râvedethulletî huve fî beyühâ an nefsihî ve ğallekaü’l- ebvâbe ve kâlet heyte lek (leke), kâle MA ÂZALLÂHİ innehu RABBî ahsene mesvây (mesvâye), innehu lâ yufühu’z- zâlimûn (zâlimûne).: (Yûsuf'un) evinde kaldığı kadın, ondan murad almak istedi. Kapıları sımsıkı kapatıp: “Hadi gel, senin için...” dedi. O (Yûsuf da) şöyle dedi.: “ALLAH'a SIĞINIRIM. O benim RABBimdir. Benim yerleşme yerimi en güzel şekilde yaptı. Muhakkak ki; zâlimler felâha (kurtuluşa) ermezler.” (Yûsuf 12/23)

قَالَ مَعَاذَ اللّهِ أَن نَّأْخُذَ إِلاَّ مَن وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِندَهُ إِنَّآ إِذًا لَّظَالِمُونَ
Resim---“Kâle MAÂZÂLLÂHi en ne’huze illâ men vecednâ metâanâ indehû innâ izen le zâlimûn (zâlimûne).: Eşyâmızı yanında bulduğumuz kişiden başkasını almaktan (tutmaktan) ALLAH'a SIĞINIRIM. Eğer biz (bunu) yaparsak, o zaman elbette zâlimlerden oluruz.” (Yûsuf 12/79)

d-) İmrân’ın Zevcesi Meryem aleyhasselâm’ın Annesinin İstiâzesi.: Âl-i İmrân 3/36..

فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّي وَضَعْتُهَا أُنثَى وَاللّهُ أَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْ وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالأُنثَى وَإِنِّي سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وِإِنِّي أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Resim---“Fe lemmâ vadaathâ kâlet RABBi innî vada’tuhâ unsâ vallâhu a’lemu bi mâ vadaat ve leyse’z- zekeru ke’l- unsâ, ve innî semmeytuhâ meryeme ve innî uîzuhâ bike ve zurriyyetehâ mine’ş- şeytâni’r- racîm(racîmi).: Fakat onu doğurunca: "RABBim, gerçekten ben onu kız olarak doğurdum" dedi. Ve ALLAH, onun ne doğurduğunu çok iyi biliyordu. "Erkek, kız (çocuğu) gibi değildir. Ben onu, "Meryem" diye isimlendirdim ve muhakkak ki ben, onu ve onun zurriyetini, taşlanmış şeytândan Sana sığındırırım" dedi.” (Âl-i İmrân 3/36)

e-) Meryem aleyhisselâm’ın er RAHMÂN’a İstiâzesi.: Meryem 19/18..

قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَن مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا
Resim---“Kâlet innî EÛZU BİR RAHMÂNİ minke in kunte tekıyyâ (tekıyyen).: (Meryem aleyhasselâm şöyle) dedi: “Muhakkak ki ben, eğer sen takvâ sâhibi isen (bana bir zararın dokunmaz). Senden RAHMÂN'A SIĞINIRIM!.” (Meryem 19/18)

ALLAHu zü’L- CELÂL’e SIğIN!. EMRi.:
=>Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e ve ÜMMEtine =>başta şeytânların vesveseleriyle kalbleri kin dolu olanların ve hiçbir delile dayanmadan ALLAH’ın âyetleri hakkında tartışanların kötü niyet ve davranışları olmak üzere çeşitli şerlerden istiâzede bulunmasını emretmiştir.: A‘râf 7/200; Nahl 16/98; Mü’minûn 23/97-98; Mü’min 40/56; Fussılet 41/36; Felâk 113/1-5; Nâs 114/1-6..


وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ إِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim---“Ve immâ yenzeganneke mine’ş- şeytâni nezgün festeiz billâh (billâhi), innehu SEMÎun ALÎM (alîmun).: Ve fakat şeytândan sana bir dürtü getirse, hemen ALLAH'a sığın. Muhakkak ki O; işitendir, bilendir.” (A‘râf 7/200)

ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ السَّيِّئَةَ نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَصِفُونَ
Resim---“İdfa’ billetî hiye ahsenus seyyieh(seyyiete), nahnu a’lemu bi mâ yasıfûn(yasıfûne).: Seyyiati (kötülüğü), en güzel olanla yok et. Biz, (onların) vasıflandırdıklarını en iyi biliriz.” (Mü’minûn 23/96)

وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
Resim---“Ve kul RABBi EÛZU BİKE min hemezâü’ş- şeyâtîn (şeyâtîni).: Ve de ki: "RABBim, şeytânın kışkırtınalarından/(İç Vesveselerinden) SANA SIĞINIRIM!." (Mü’minûn 23/97)

وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
Resim---“Ve EÛZU BİKE RABBİ en yahdurûn (yahdurûni).: Ve RABBim, onların (şeytânların) benim yanımda bulunmalarından SANA SIĞINIRIM!.” (Mü’minûn 23/98)

وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Resim---“Ve immâ yenzeganneke mine’ş- şeytâni nezgün festeız billâh (billâhi), innehu huve’s- SEMÎu’l- ALÎM(alîmu).: Ama şeytândan sana mutlaka vesvese gelecektir. O zaman ALLAH'a SIĞIN. Muhakkak ki O, en iyi işiten, en iyi bilendir.” (Fussılet 41/36)

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
Resim---“Kul eûzu bi RABBi’l- felâk.: De ki: Sabahın RABBine sığınırım.”(Felâk 113/1)

مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
Resim---“Min şerri mâ halak.: Yarattığı şeylerin şerrinden,”(Felâk 113/2)

وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
Resim---“Ve min şerri gâsikın izâ vekab.: Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,”(Felâk 113/3)

وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
Resim---“Ve min şerri’n- neffâsâü fî’l- ukad.: Düğümlere üfüren kadınıarın şerrinden,”(Felâk 113/4)

وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
Resim---“Ve min şerri hâsidin izâ hased.: Ve hased ettiği zaman, hasedçinin şerrinden.”(Felâk 113/5)

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
Resim---“Kul eûzu bi RABBi’n- nâs.: De ki: İnsanların RABBine sığınırım.” (Nâs 114/1)

مَلِكِ النَّاسِ
Resim---“Meüki’n- nâs.:İnsanların Mâlikine,”(Nâs 114/2)

إِلَهِ النَّاسِ
Resim---“İlâhi’n- nâs.: İnsanların (gerçek) İlâhına;" (Nâs 114/3)

مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ
Resim---"Min şerri’-l vesvâsi’l- hannâs.: Sinsice, kalblere vesvese ve şüphe düşürüp duran vesvesecinin şerrinden.”(Nâs 114/4)

الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ
Resim---“Ellezî yuvesvisu fî sudûri’n- nâs.: Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar);”(Nâs 114/5)

مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ
Resim---“Mine’l- cinneti ve’n- nâs.: Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olan her hannas'tan ALLAH'a sığınırım).” (Nâs 114/6)

Âhirete inanmayan kibirlilerle, onların düşmanlıklarından ALLAHu zü’L- CELÂL’e İstiâze.: Mü’min 40/27, Duhân 44/20..

وَقَالَ مُوسَى إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُم مِّن كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَّا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ
Resim---“Ve kâle mûsâ nınî uztu bi RABBî ve RABBikum min kulü mutekebbirin lâ yû’ıninu bi yevmi’l- hisâb (hisâbi).: Ve Hz. Musâ dedi ki: "Muhakkak ki ben, hesâb gününe inanmayan, kibirlenenlerin hepsinden, senin de RABBin olan RABBime sığınırım." (Mü’min 40/27)

وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَن تَرْجُمُونِ
Resim---“Ve innî uztu bi RABBî ve RABBikumen tercümûni.: Ve muhakkak ki ben, beni taşlamanızdan, sizin de RABBiniz olan RABBime sığındım!.” (Duhân 44/20)

Cin Sûresinin 6. âyetinde ise insanlardan bâzılarının bir kısım cinlere sığındıkları bildirilmiş ve bunun doğru olmadığı belirtilmiştir.: Cin 72/6

وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِّنَ الْإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِّنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
Resim---“Ve ennehu kâne ricâlun mine’l- insi yeûzûne bi ricâün mine’l- cnıni fe zâdûhum rehekâ (rehekan).: Ve insanlardan bâzı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınıyorlardı. Böylece onların (cinlerin) azğınlıklarını artırdılar.” (Cin 72/6)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İSTİAZE-SIĞINMA...

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’de ALLAHu zü’L- CELÂL’e SIĞINMAK.: İSTİÂZE..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in İstiâze Duâsını okuduğuna dâir pek çok hadis nakledilmiştir.
Eûzü billahi mine'ş-Şeytâni'r-racîm.: Kovulmuş şeytândan ALLAH'a sığırınım” duâsı, bazı rivâyetlerde;
Eûzü billahi’s-semi’ı’l-aümi mineş-şeytânırracim.: Kovulmuş şeytândan her şeyi işiten ve bilen ALLAH'a sığırınım" ilâvesiyle nakledilmiştir.
(Buhârî, Bed'ü'l-Halk, Edeb/76. Müslim, Birr/109, 110. Ebû Dâvud, Salât/18, 119, 120, 122; Tirmizî, Mevâkît/65, Sevâbu'l-Kur’ÂN/22. ed-Dârimî, Salât/33, Fadâilü'l-Kur’ÂN/22; Ahmed b. Hanbel, ÜI, 50, V, 26, 253).

Hadislerde bir kaç İstiâze Sözü olmakla beraber en çok bilinen ve en yayğın olan budur.

İstiâze konusuna hadislerde de genişçe yer verilmiştir. Nesâî es-Sünen’inde istiâzeyle ilgili olarak Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’den mükerrerleriyle birlikte 111 hadis nakletmiş (Nesâî Sünen, İstiâze, 1-65), hadisler, senedleri ve mükerrer olanları hazfedilip diğer hadis kaynaklarından 27 hadis ilâve edilmek sûretiyle Hasan Abdülhamîd tarafından Tehzîbü Kitâbi’l-İstiâze (Kâhire 1989) ve Ukkâşe Abdülmennân et-Tîbî tarafından el-İstiâze keyfe ve ü-mâzâ ve mimme isteʿâze’r-Resûl (Kâhire 1413) adıyla yayımlarınııştır (diğer hadisler için bk. Wensinck, el-Muʿcem, “ʿavz” md.).
Bu hadislerde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bütün kötü sıfatlardan, fayda vermeyen işlerden, şeytânın vesvesesinden, dünyâ ve âhirette insana eziyet veren şeylerden ALLAHu zü’L- CELÂL’e sığınmış, bu maksadla daha çok İhlâs, Felâk ve Nâs Sûrelerini okumuş, bunu ashâbına da tavsiye etmiştir..

Kıraat imamlarının ve fakihlerin çoğuna göre İstiâze Cümlesi.:
“Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm”dir.. (Müsned, VI, 394; Buhârî, “Bedʾü’l-halk”, 11, “Edeb”, 76; Müslim, “Birr”, 109-110; Kurtubî, I, 86-87).
Ancak.: “Eûzü billâhi’s-semîi’l-alîmi mine’ş-şeytâni’r-racîm” cümlesiyle de kıraate başlamak câiz görülmüş, özellikle sabah namazının ardından yapılan tilâvetlerde bu kıraat bazı İslâm Ülkelerinde gelenek halini almıştır. Bu geleneğin oluşmasında, sabah vakitlerinde Haşr Sûresinin son üç âyetini sözü edilen istiâze ile başlayarak okumanın fazileti hakkında rivâyet edilen hadisin etkili olduğu söylenebilir.. (Müsned, ÜI, 50; V, 26; Ebû Dâvûd, “Salât”, 123; Tirmizî, “Mevâkît”, 65, “Fezâʾilü’l-Kurʾân”, 22).

“Kur’ÂN okuyacağın zaman kovulmuş şeytândan ALLAH’a sığın!”.:

فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Resim---“Fe izâ kare’te’l- Kur’ÂNe festeız billâhi mine’ş- şeytâni’r- racîm (racîmi).: Öyleyse Kur’ÂN-ı Kerim'i okuduğun zaman recmedilmiş (taşlanmış) şeytândan hemen ALLAH'a sığın.” (Nahl 16/98)

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ وَلَا نَبِيٍّ إِلَّا إِذَا تَمَنَّى أَلْقَى الشَّيْطَانُ فِي أُمْنِيَّتِهِ فَيَنسَخُ اللَّهُ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ ثُمَّ يُحْكِمُ اللَّهُ آيَاتِهِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Resim---“Ve mâ erselnâ min kablike min resûlin ve lâ nebiyyin illâ izâ temennâ elkaş şeytânu fî umniyyetih(umniyyetihî), fe yensehullâhu mâ yulkış şeytânu summe yuhkimullâhu âyâtih(âyâtihî), vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).: (Ey Muhammed!) Senden önce gönderdiğimiz (hiç)bir resûl ve nebî yoktur ki; (bir şey) temenni ettiği (dilediği) zaman şeytân, onun temenni ettiği şeye, (yalan) ilka etmemiş (ulaştırmamış) olsun. Fakat Allah, şeytânın ilka ettiği şeyi nesheder (kaldırır, yok eder). Sonra Allah, âyetlerini muhkem kılar (sağlamlaştırır). Ve Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir (ilim ve hikmet sahibidir). (Hacc 22/52)

Nahl 16/98 âyette geçen emirden vücûb hükmünü çıkaranlar varsa da, âlimlerin çoğunluğu bunun müstehâb olduğu ve Kur’ÂN okumaya başlamadan önce istiâze yapılmasının daha isâbetli olacağı görüşündedir. Okuma esnâsında meydana gelebilecek hatalardan ALLAHu zü’L- CELÂL’e sığınma arzusu da bunu gerektirmektedir. Namaz dışında Kur’ÂN okunurken dinleyici varsa istiâzenin âşikâre yapılması gerekir, zirâ bu husus kıraatin sesli olacağının ilân edilmesi anlamına gelir.
Namazda istiâze Hânefî ve Hanbelî Mezheblerine göre birinci rek‘atta, Şâfiîler’e göre her rek‘atta sünnettir. Mâlikîler ise bunu farz namazlarda mekruh görmekle birlikte nâfile namazlarda gizli okunmak kaydıyla sünnet kabul ederler. Cemâatle kılınan namazlarda imama uyan kişinin istiâzede bulunması gerekmez. çünkü istiâze namaz için değil Kur’ÂN okumak içindir. Şâfiî’nin, âşikâre okunan namazlarda istiâzenin sesli ve sessiz olarak iki şekilde yapılabileceğini söylemesine karşılık Ebû Hanîfe ve Ahmed b. Hanbel sessiz okunmasını tercih etmişlerdir..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in İstiâze Duâsını OKUduğuna dâir pek çok hadis nakledilmiştir.:
"Koğulmuş, taşlanmış şeytândan ALLAH'a sığırınım" Duâsı,
Bâzı rivâyetlerde.: "... her şeyi İşiten ve Bilen ALLAH'a sığırınım" ilâvesiyle nakledilmiştir (bk. Buhârî, Bed'ü'l-Halk, Ü, Edeb, 76; Müslim, Birr, 109, 110; Ebû Dâvud, Salât, 18, 119, 120, 122; Tirmizî, Mevâkît, 65, Sevâbu'l-Kur’ÂN, 22; ed-Dârimî, Salât, 33, Fadâilü'l-Kur’ÂN, 22; Ahmed b. Hanbel, ÜI, 50, V, 26, 253)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in duâlarında, insana sıkıntı ve üzüntü verecek, onu zarara sokacak, dünyâ ve âhirette zillete düşürecek birçok konularda ALLAH'a sığındığını görmekteyiz.
O'nun cehennemden, cehennem ateşinden, kabir fitnesinden, her şeyin ve her canlının şerrinden, nefsinin şerrinden, yoksulluk ve borcun galebe çalmasından, tembellikten, küfürden, kötü ahlâk iş ve heveslerden; kederen ve çok yaşlılıktan; yanğın ve sel felâketinden ALLAH'a sığınması bunlar arasında sayılabilir..
(Geniş bilgi için bk. Buhârî, Deavât, 35-46, Et'ime, 28, Eşribe, 30; Bedü'l-Halk, II, Edeb, 76, Tefsiru Sûre, 6/2, Ezân, 149, Cihâd, 25, Fiten, 15, Rikâk, 52; Müslim, Fiten 4, 7, 10, Zikr, 47-52, 61, 62, 66, 73, 76, 96, Birr, 109, 110, Fadâilu's-Sahâbe, 140, Eymân, 36; Ebû Dâvud, Edeb, 98, 104, Salât, 18, 119, 120, 122, Tıbb, 19; Tirmizî, Tahâre, 4, Deavât, 15, 19, 67, 74, 76, 110; Nesâ;, istiâze, 7, 12, 17, 18, 25, 26, 33, 38, 60; Ahmed b. Hanbel, I, 247, Ü, 202, ÜI, 50, 427, V, 356, VI, 31, 10o, 139, 190; İbn Kesîr, Tefsiru'l-Kur'ÂNi'l-Azîm, Kâhire, ty., I, 27-29).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH'ım! Âczden, tembellikten, korkaklıktan, düşkünlük derecesine varan ihtiyarlıktan, cimrilikten sana sığınırım. Kezâ, kabir azâbından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım." buyurdu.
(Enes radiyallahu anhu’dan; Buharî, Da’avât 38, 40, 42, Cihad 25; Müslim, Zikr 52, (2706); Tirmizî, Da’avât 71, (3480, 3481)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH'ım! Cüzzamdan, barastan (alalıktan), delilikten ve hastalıkların kötüsünden sana sığınırım." buyurdu.
(Enes radiyallahu anhu’dan; Ebu Davûd, Salât 367, (1554); Nesaî, İstiâze 36, (8, 271)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH'ım, huşu’ duymaz bir kalbten sana sığınırım, dinlenmeyen bir duâdan sana sığınırım, doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden, bu dört şeyden sana sığınırım!." buyurdu.
(Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radiyallahu anhu’dan; Tirmizî, Da’avât 69, (3478); Nesaî, İstiâze 2, (8, 255))

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Belânın ezmesinden, helâkin gelmesinden, kötü kazadan, düşmanların şamatasından ALLAH'a istiâze edin!." buyurdu.
(Ebu Hüreyre radiyallahu anhu’dan; Buharî, Kader 13, Da’avât 28; Müslim, Zikr 53, (2707); Nesaî, İstiâze 34, (8, 269, 270))

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH’ım!, şikâk ve nifâktan ve kötü ahlâktan sana sığınırım." buyurdu.
(Ebu Hüreyre radiyallahu anhu’dan; Ebu Davûd, Salât 367)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH’ım! Açlıktan sana sığınırım, çünkü o pek fenâ yatak arkadaşıdır. Hıyânetten de sana sığınırım, çünkü o ne kötü huydur." buyurdu.
(Ebu Hüreyre radiyallahu anhu’dan; Ebu Davûd, Salât 367, (1546); Nesaî, İstiâze 21, (8, 264))

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Mi’rac gecesi cinlerden bir ifrit gördüm. Elinde ateşten bir şûle olduğu halde beni tâkip ediyordu. Nazarımı her atışımda onu görüyordum. Cibril (aleyhisselâm) bana.: "İstersen sana bir duâ öğreteyim, onu okursan, şûlesi söner ve ağzının üstüne düşer!." dedi." "Pekalâ!" dedim. Cibril (aleyhisselâm) de.: "Şunu oku!" buyurdu: "ALLAH'ın kerim olan rızası için, eksiksiz, mükemmel kelimatullah hakkı için -ki hiç kimse muttâki olsun, fâcir olsun onu aşıp daha güzelini söyleyemez- (belâ olarak) semâdan inen, semâYâ yükselen, (ve cezâ gerektiren) şerlerden, yeryüzünde yarattığı şerden, yer(in altın)dan çıkan şerden, gece ve gündüz fitnelerinden, gece ve gündüz gelen musibetlerden ALLAH'a sığınırım. Ey RahmÂN, hayır getiren hadiseler hariç." buyurdu.
(Ebu Hüreyre radiyallahu anhu’dan; Muvatta, Şi'r 10, (2, 950, 951)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Fâkirlik fitnesinin şerrinden ALLAH'a sığınırım.” buyurdu.
(Nesâî, İstiâze, 17)

Resim---Enes radıyALLAHu anh anlatıyor.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: şöyle istiâze ederdi.: "ALLAH'ım! Aczden, tembellikten, korkaklıktan, düşkünlük derecesine varan ihtiyarlıktan, cimrilikten sana sığınırım. Kezâ, kabir azâbından sana sığınırım. Hayâ ve ölüm fitınesinden sana sığınırım." buyurdu.
(Buharî, Daavat 38, 40, 42, Cihad 25; Müslim, Zikr 52, (2706); Tirmizî, Daavat 71, (3480, 3481); Ebu Davûd, Salât 367, (1540, 1541); Hurüf 1, (3972); Nesaî, İstiâze 6, (8, 257, 258)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Ey göklerle yerin ve büyük Arşı’n RABBi! Ey bizim ve herşeyin RABBi! Ey tâneyi, çekirdegi yaran, Tevrat'ı, İncil'i ve FurkÂN'ı indiren ALLAH'ım! Alnından tuttuğun her şeyin şerrinden sana sığınırım. Evvel Sensin, Senden evvel hiçbir şey yoktur. Âhir de Sensin, Senden sonra hiçbir şey yoktur. Zâhir şensin, Senin üstünde hiçbir şey yoktur. Bâtın da Sensin, Senden gayrı hiçbir şey yoktur. Bana borcumu ödeme imkanı ver ve beni ihtiyaçtan müstagni kıl!." buyurdu.
(Müslim, Zikir, 61, 62, 63; Müsned, 2/381, 404, 536; İbn Mâce, 15; Ebu Davûd, Edeb 96; Tirmizî, 19, Da’avât, 68)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İSTİAZE-SIĞINMA...

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

İSTİÂZE İLe DUÂ İLİŞKİSİnde RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem.:

Resim---Şekl İbn Humeyd radiyallahu anhu.: "Dedim ki.: “Yâ Resûlullah! Bana istiâze duâsı ögret ki onunla sığınayım. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, omuzumdan tuttu ve.: De ki; ALLAH’ım! Kulagımın, gözümün, dilimin, kalbimin ve şehvetimin şerrinden sana sığınırım." buyurdu.
(Tirmizî, Deavât, 7, İbn Hanbel, Ebu Davûd. Nesaî)

Duâ eden, ALLAHu zü’l- CELÂL'e inandığı için DUÂ etmektedir. ALLAHu zü’l- CELÂL'den başka mâsivâdan/her şeyden yüz çeyirip yalnız O’na güvenmektedir. Mutlak kudretin O’na ait olduğunu bilmektedir. Bu inanç ise TEVHİDdir. Dolayısıyla DUÂ ve İSTİÂZE =>TEVHİDin ÖZÜdür..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Ey ALLAH’ım! Ancak sana teslim oldum, sana imân ettim, sana tevekkül ettim, sana yöneldim ve ancak seninle düşmana karşı mücâdele ettim. Sapıtmaktan senin izzetine sığınırım. Senden başka ilâh yoktur. Senin için Ölüm yoktur. Cin ve insanlar ise ölücüdür." buyurmuştur.
(Buharî, Müslim, İbn Hanbel)

اَعُوذُ بِعِزَّتِكَ الَّذِى لٰا اِلٰهَ اِلَّا اَنْتَ الَّذِى لَا يَمُوتُ وَالْجِنُّ وَالْاِنْسُ يَمُوتُونَ
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yâ RABB! Senin îzzet ve kudretine sığınırım ki, senden başka hiç bir ilâh yoktur. Ve sen ölmezsin. Cin ve insanlar ise ölürler.” buyurmuştur.
(Buhârî, Eymân/13. Tevhîd/7. Müslim, Zikr/68)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, yataga girdiğınde şu duâyı okumuştur.: "ALLAH’ım nefsimi Sana teslim ettim, yüzümü Sana dondüm, sırtımı sana dayadım. işimi umarak, korkarak Sana havâle ettim. Kurtulacak ve sığınılacak yer ancak sensin. indirdiğin kitaba imân ettim, gönderdiğin Rasulüne de (aleyhisselâm) inandım.” buyurmuştur.
(Buharî, Vudu’, 75, Deavât 6, Tevhid, 34; Müsned, IV, 285, 29o; Müslim, 56, 57; İbn Mâce, Duâ 15, Ebû Davûd, Edeb, 98, Tirmizî, Duâ, 16.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem hasta olan bir kişi için DUÂsında.: "Ey ALLAH’ım! şifâ verici sensin, ancak sen şifâ verebilirsin... " diye duâ etmiştir.
(Tirmizî, İbn Hanbel, Müslim, İbn Mâce, Ebu Davûd)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH’ım! senin gazâbından senin rızana, azâbından affına sığınırım!. Hem senden sana sığınırım!." buyurmuştur.
(Müslim, İbn Hanbel, Buharî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, kavgaya tutuşan ve birbirine söven iki adama rastlamış ve.: "Ben öyle bir cümle biliyorum ki, her kim onu söylerse kızğınlık ve hiddet hâli ondan gider." buyurmuş ve bu cümlenin “istiâze” olduğunu açıklamıştır.
(Buharî, İbn Hanbel, Müslim, Ebu Davûd, Tirmizî)

Resim---Ebu Said el-Hudri radiyallahu anhu.: "Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem mescide girdi. Bir de ne görsün Ensar'dan Ebû Umâme adında bir adam orada oturmaktadır. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ona.: “Ey Ebu Umâme! Namaz vakti olmadığı halde seni burada görmemin sebebi nedir? Niçin buradasın?” buyurdu. Ebu Umâme'de.: "Üzüntüler, kederler ve ödemem gereken borçlar!." dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sana okuduğun zaman kederini giderecek ve borcunu ödeyecek bir DUÂ ögreteynı mi?” buyurdu.
Ebu Umame: “Evet Yâ Resûlullah! Öğret!.” dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sabah, akşam.: “ALLAH'ım! Üzüntü ve tasadan sana sığınırım!. Âcizlik ve tembellikten sana sığınırım!. Borcun beni yenmesinden ve devlet ricalinin kahrından sana sığınırım!.” de buyurdu. Ebu Umâme.: “Ben bunları yaptım, ALLAH tasamı giderdi ve borcumu ödeme imkanı verdi."
demiştir.

(İbn Hanbel, Ebu Davûd)

Resim---Birisi Resûlü Ekrem aleyhisselâm'a gelip.: "Yâ Rasûlullah!. Dün rastladığım bir akrep beni soktu!." deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Eger akşam olduğunda yaratıkların şerrinden ALLAH'a eksiksiz kelimeleriyle sığınırım!.” deseydin sana hiçbir yaratık zarar vermezdi." buyurdu.
(Müslim, İbn Hanbel, İbn Mâce, Ebu Davûd, Tirmizî)

Resim---Sahabelerden Osman bin Ebu'l-As radiyallahu anhu, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek.: "Yâ RasulALLAH! Muhakkak şeytân benimle namazım ve kıraatımın arasına girdi. Beni namazda şaşırttı!.” dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de.: “Bu "Hınzeb" denilen bir şeytândır. Onu hissettiğin vakit "ALLAH'a sığın ve sol tarafına üç defâ tükür!." buyurdu.
Osman bin Ebu'l-Aleyhisselâm: “Ben bunu yaptım, ALLAH celle celâlihu onu benden giderdi!.”
demiştir.

(Müslim, İbn Hanbel)

Resim---Abdullah bin Amr radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem mescide girdiği zaman şu duâyı okurdu.: "Kovulmuş şeytândan Ulu ALLAH' a Kerim olan Zâtına ve Kadîm olan Kudretine sığınırım." Buyurdu ve, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Daha da açıklayayım mı?” buyurdu. Ben de.: “Evet!.” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Bunu söylediğin zaman şeytân.: “Diğer günlerde de benden korundu!.” der"
buyurdu.

(Buharî, Ebu Davûd)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kim sabahleyin üç defâ kovulmuş şeytânın şerrinden Semi’, Alîm olan ALLAH' a sığınarak Haşr Sûresinin son üç âyetini okursa ALLAHu TeÂLÂ o kişi için yetmiş bin melek görevlendirir de, akşama kadar onun için istiğfâr dilerler. Eger o kimse o gün ölecek olursa şehîd olarak ölür. Akşama çıktığı zaman okursa yine böyledir!." buyurdu.
(Müslim, İbn Hanbel)

MuhaMMedî bir kuL samimîyyetle ALLAH'a sığındığında ALLAHu TeÂLÂ’nın onu koruyacağına dâir vaadi olduğunu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şu hadisleriyle MÜJDELEmiştir.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Bir kimse bir yerde konaklar; ALLAH’ın tam olan kelimeleriyle yaratıkların şerrinden sığınırım, derse, o yerden ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar vermez!." buyurmuştur.
(Müslim, İbn Hanbel, İbn Mâce, Ebu Davûd. Tirmizî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Cumâ Günü içinde öyle bir zaman vardır ki, mü’min bir kul ALLAH'tan hayır istediğınde ALLAH mutlaka onu verir, şerden de ALLAH'a sığındığında ALLAH onu mutlaka korur!.” buyurmuştur.
(Nesaî, İbn Hanbel, Tirmizî)

Netice olarak İSTİÂZE, kalbin ALLAH'a istigrakına mâni olan herşeyden
onu temizler; ona kurtuluş ve aydınlık sağlar!.


Resim---Ebu Umame radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem pek çok duâlar etmişti de onlardan hiçbirini ezberleyememiştik. Biz dedik ki.: “Yâ Rasulullah! öyle çok duâ ettin ki, biz hiç birini ezberleyemedik!.” Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
“Size bir şey bildireceğim ki söylediğim bütün duâları toplayacaktır.: “Ey ALLAH’ım! Senin Peygamberin MuhaMMed (aleyhisselâm), senden neyi istedi ise, biz de onu senden isteriz ve senin Peygamberin MuhaMMed (aleyhisselâm) hangi şeyden sana sığındı ise, biz de ondan. sana sığınırız. Sen yardım istenilensin ve istenilenleri karşılayacak olan Sensin!. Kuvvet ve Kudret ancak ALLAH'a aittir!."
buyurdu.

(Tirmizî, Buharî, Ebu Davûd Nesaî, İbn Hanbel)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in şu DUÂsı NeLerden ALLAH celle celâlihu’a SIĞINILacağını ÖZLü OLarak İfâde Eder.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Ey ALLAH’ım! Bildiğim ve bilmedığım er geç bütün hayırları senden isterim, bildığım ve bilmedığım er geç bütün şerlerden sana sığınırım. Ey ALLAH’ım! Senin kulun ve nebin senden ne istedi ise ben de onu isterim ve senin kulun ve nebin neden sana sığındı ise bende ondan sana sığınırım. Ey ALLAH’ım! Senden cenneti ve cennete götürecek söz ve amelleri isterim; cehennem ve cehenneme yaklaştıracak söz ve fiillerden sana sığınırım. Takdir ettiğin her işi benim için hayırlı kılmanı dilerim." buyurmuştur.
(İbn Mâce, İbn Hanbel)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’ım! şeytândan ve onun kalbe getireceği kötülük, vesvese ve kibirden sana sığınırım" buyurmuştur.
(İbn Hanbel, İbn Mâce, Ebu Davûd)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’ım! gazâbından, kulların şerrinden, şeytânın dürtülerinden eksiksiz olan tam kelimeleriyle sana sığınırım.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd. İbn Hanbel, Tirmizî)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İSTİAZE-SIĞINMA...

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in ALLAHu zü’L- CELÂL’e
SIĞINMAK HADiSLERİNDE İSTİÂZE/SIĞINMA KONULARI.:


Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Hadis-i ŞerîfLerinde bir çok İstiâze Sözü olmakla beraber en çok BİLinenLer.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, namaz kılarken Sübhâneke’den sonra.: “Euzü billahi mineş-şeytânı min nef’ıhi ve nefsihi ve hemzihi.: Kovulmuş şeytândan onun nefhı’nden (onun üflemesinden), nefsinden (onun nefesinden) ve hemzinden (kibir veyâ şaşkınıığından) ALLAH’a sığınırım” buyurmuştur. (Ebu Dâvûd, İbni Mâce, Dârekutnî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bâzen buna.: “Euzü billahi’s-semi’ı’l-alîmi mineş-şeytânirracim.: Kovulmuş şeytândan her şeyi işiten-bilen ALLAH’a sığınırım” ilâve ederdi.
(Ebu Dâvûd, Tirmizî) ve sonra Besmeleyi okurdu. (Buhârî, Müslim, nak. S. Salaü’n-Nebiyyi, s: 96)

Resim---Cübeyr b Mut’im radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’i bir vakit namazını kılarken gördüm, (Amr.: “onun hangi namaz olduğunu bilemiyorum!” dedi.) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem üç defâ.: “ALLAHu ekber kebirâ!.” dedi. Sonra üç defâ.: “el-Hamdülillahi kesirâ!.” sonra üç defâ.: “Subhânellahi bükreten ve asilâ!.” dedi. Sonra yine üç defâ.: “Eûzü billahi mineş-şeytânı min nef’ıhi ve nefsihi ve hemzihi/Kovulmuş şeytândan onun nefhınden (onun üflemesinden), nefsinden (onun nefesinden) ve hemzinden (kibir veyâ şaşkınıığından) ALLAH’a sığınırım” buyurdu.” dedi.
(Ebu Dâvûd, Salât/118-119. İbni Mâce, Salât/2)

Resim---Ebu Said el-Hudri radiyallahu anhu.: “Rasûlüllah gece kalktığında tekbir getirir ve şöyle derdi: “Subhânekellahu ve bi-hamdike, ve tebârake’s-müke, ve teâla ceddüke, velâ ilâhe ğayruke.” Sonra üç defâ.: "Lâ İLâhe İLLâ ALLAH!.” Üç defâ.: “ALLAHu ekber tekbirâ!.”, üç defâ.: “Eûzü billahi’s-Semî’i’l-alîmi mineş-şeytânı min nef’ıhi ve nefsihi ve hemzihi” derdi. “ALLAH’ım!. SENi hamdin ile tesbih ederim. SENin ismin ne mübarektir, şanın ne yücedir. Senden başka ilâh yoktur!.” Daha sonra üç defâ “ALLAH’tan başka İLâh yoktur!.”, “ALLAH mutlak olarak en büyüktür!.”, “Kovulmuş şeytândan onun hemzinden (delilik), nefsinden (onun üflemesinden) ve hemzinden (kibir veyâ şaşkınıığından) ALLAH’a sığınırım!.” der ve sonra da OKUmaya başlardı.” demiştir.
(Ebu Dâvûd Salât/119-120. Tirmizî, Salât/65.)


Resim

1-) ŞEYTÂN.:

ŞeytÂNın ŞeRRi Ne DEmektir.:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ ادْخُلُواْ فِي السِّلْمِ كَآفَّةً وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenûdhulû fî’s- silmi kâffeh (kâffeten), ve lâ tettebiû hutuvâti’ş- şeytân (şeytâni), innehu lekum aduvvun mubîn (mubînun).: Ey iman edenler! Hepiniz silm'e dahil olun (ALLAH'a teslim olun)! Ve şeytânın adımlarına tâbî olmayın. Muhakkak ki o, size apaçık düşmandır.” (Bakara 2/208)

فَدَلاَّهُمَا بِغُرُورٍ فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْءَاتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِن وَرَقِ الْجَنَّةِ وَنَادَاهُمَا رَبُّهُمَا أَلَمْ أَنْهَكُمَا عَن تِلْكُمَا الشَّجَرَةِ وَأَقُل لَّكُمَا إِنَّ الشَّيْطَآنَ لَكُمَا عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Resim---“Fedellâhumâ bi gurur (gurûrin), fe lemmâ zâkâ’ş- şecerete bedet lehumâ sev'âtuhumâ ve tafikâ yahsıfâni aleyhimâ min varakı’l- cenneh (cenneti), ve nâdâhumâ RABBuhumâ e lem enhekumâ an tilkume’ş- şecereti ve ekul lekumâ inne’ş- şeytâne lekumâ aduvvun mubîn (mubînun).: Böylece o ikisini aldatarak öncülük (önderlik) etti. Ağaçtan tadınca (meyvesini yeyince) ayıp yerleri kendilerine göründü (açığa çıktı) ve üzerlerine cennet yaprakları yapıştırmaya başladılar ve RABB'leri (ikisinin RABBi), ikisine şöyle seslendi: “Sizin ikinizi bu ağaçtan nehyetmedim mi (yasaklamadım mı)? Ve sizin ikinize, muhakkak ki şeytân apaçık düşmandır.” demedim mi?” (A’raf 7/22)

وَقُل لِّعِبَادِي يَقُولُواْ الَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِنَّ الشَّيْطَانَ يَنزَغُ بَيْنَهُمْ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلإِنْسَانِ عَدُوًّا مُّبِينًا
Resim---“Ve kul li ibâdî yekûlûlletî hiye ahsen (ahsenu), inne’ş- şeytâne yenzegu beynehum, inne’ş- şeytâne kâne li’l- insâni aduvven mubînâ (mubînen).: Ve kullarıma de ki: “En güzeli (sözü) söylesinler!” Muhakkak ki şeytân, onların aralarını bozar (fesat çıkarır). Muhakkak ki o, insana apaçık düşmandır.” (İsrâ 17/53)

أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَن لَّا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Resim---“E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budû’ş- şeytân (şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn (mubinun).: Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytâna kul olmayacağınıza/ona tapmayacağınıza dâir ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytân), size apaçık bir düşmandır.” (Yâsîn 36/60)

Ayrıca şu âyetler.: Bakara 2/168; En’âm 6/142; Yûsuf 12/5; Zuhrûf 45/62..

وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلَائِكَةِ اسْجُدُوا لِآدَمَ فَسَجَدُوا إِلَّا إِبْلِيسَ كَانَ مِنَ الْجِنِّ فَفَسَقَ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِ أَفَتَتَّخِذُونَهُ وَذُرِّيَّتَهُ أَوْلِيَاء مِن دُونِي وَهُمْ لَكُمْ عَدُوٌّ بِئْسَ لِلظَّالِمِينَ بَدَلًا
Resim---“Ve iz kulnâ lil’- melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblis (iblîse), kâne minel’- cinni fe feseka an emri RABBih (RABBihî), e fe tettehızûnehu ve zurriyyetehû evliyâe min dûnî ve hum lekum aduvv (aduvvun), bi'se li’z- zâlimîne bedelâ (bedelen).: Ve meleklere, “Âdem'e secde edin.” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece RABBinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zâlimler için ne kötü bir bedel (cehennem).” (Kehf 18/50)

إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ
Resim---“İnne’ş- şeytâne lekum aduvvun fettehızûhu aduvvâ (aduvven), innemâ yed’û hızbehu li yekûnû min ashâbi’s- seîr (seîri).: Muhakkak ki şeytân, sizin düşmanınızdır. Öyleyse onu düşman edinin. O, kendi hizbini (taraftarlarını) sadece alevli ateş (cehennem) ehlinden olmaları için çağırır.” (Fâtır 35/6)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ كُلُواْ مِمَّا فِي الأَرْضِ حَلاَلاً طَيِّباً وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Resim---“Yâ eyyuhen nâsu kulû mimmâ fîl’- ardı halâlen tayyiben, ve lâ tettebiû hutuvâti’ş- şeytân (şeytâni), innehu lekum aduvvun mubîn (mubînun).: Ey insanlar! Yeryüzündeki helâl ve temiz şeylerden yiyin. Ve şeytânın adımlarına tâbî olmayın (izinden gitmeyin). Muhakkak ki o, sizin için apaçık bir düşmandır.” (Bakara 2/168)

إِنَّمَا يَأْمُرُكُمْ بِالسُّوءِ وَالْفَحْشَاء وَأَن تَقُولُواْ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Resim---“İnnemâ ye’murukum bis sûi vel’- fahşâi ve en tekûlû alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).: O size sadece kötülüşü, fuhşu (hayasızlığı) ve ALLAH'a karşı (ALLAH hakkında) bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.” (Bakara 2/169)

خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ
Resim---“Huzi’l- afve ve’mur bi’l- urfi ve a’rıd ani’l- câhilîn (câhilîne).: (Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve câhillerden yüz çevir.” (A’râf 7/199)

وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ إِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim---“Ve immâ yenzeganneke mine’ş- şeytâni nezgun festeiz billâh (billâhi), innehu semîun alîm (alîmun).: Ve fakat şeytândan sana bir dürtü gelirse, hemen ALLAH'a sığın. Muhakkak ki O; işitendir, bilendir.” (A’râf 7/200)

إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَواْ إِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِّنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُواْ فَإِذَا هُم مُّبْصِرُونَ
Resim---“İnnellezînettekav izâ messehum tâifun mine’ş- şeytâni tezekkerû fe izâhum mubsırûn (mubsırûne).: Muhakkak ki; takvâ sâhibi kimseler şeytândan onlara gözü bürüyen bir vesvese dokunduğu zaman (ALLAH'ı) tezekkür ederler (ALLAH'la tezekkür ederler). İşte o zaman onlar, basar edenlerdir (kalb gözlerinin basar hassası ile görürler.” (A’râf 7/201)

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
Resim---“Ve lâ testevî’l- hasenetu ve le’s- seyyieh (seyyietu), idfa’ billetî hiye ahsenu fe izellezî beyneke ve beynehu adâvetun ke ennehu veliyyun hamîm (hamîmun).: Hasene (iyilik) ve seyyie (kötülük), müsâvi (eşit) değildir. (Kötülüğü) en güzel şekilde karşıla. O zaman seninle arasında düşmanlık olan kişi, samimî bir dost gibi olur.” (Fussilet 41/34)

وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٍ
Resim---“Ve mâ yulakkâhâ illâllezîne saberû, ve mâ yulakkâhâ illâ zû hazzın azîm (azîmin).: Ona (kötülüğü iyilikle karşılama hasletine), sabredenlerden ve hazzu’l- azîm (en büyük haz) sahiblerinden başkası ulaştırılmaz.” (Fussilet 41/35)

وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Resim---“Ve immâ yenzeganneke mine’ş- şeytâni nezgun festeız billâh (billâhi), innehu huve’s- semîul alîm (alîmu).: Ama şeytândan sana mutlaka vesvese gelecektir. O zaman ALLAH'a sığın. Muhakkak ki O, en iyi işiten, en iyi bilendir.” (Fussilet 41/36)

İslâm ahlâk güzellikleriyle ve hilim ile daha iyi tebliğ edilir veyâ öğretilir. Şeytân, insanın içinde gazâb ve öfke duygularını kabartabilir, günah ve isyân eğilimlerini güçlendirebilir. Bu da kişiyi Kur’ÂN’ın öğütlediği üstün ahlâktan uzaklaştırır.
Ankebût 29/69 âyeti bu büyük ve tehlikeli engeli aşmanın çâresini göstermektedir =>İSTiâZe..
Bu ALLAH’a sığınma emri aynı zamanda şeytâna boyun eğmeme iradesini ve çabasını da ihtiva eder.
ALLAHu zü’L- CELÂL kendi yolunda aşırı çaba gösteren KULLarına elbette yardım eder.:


وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَإِنَّ اللَّهَ لَمَعَ الْمُحْسِنِينَ
Resim---“Vellezîne câhedû fînâ le nehdiyennehum subulenâ ve innallâhe le mea’l- muhsinîn (muhsinîne).: Hayatlarını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesabsız servet harcayarak, uğrumuzda cihâd edenleri, gayret gösterenleri, bizim ortaya koyduğumuz hayatı yaşarlarken elbette önlerini aydınlatacağız, başarıya ulaştıracağız. Emin olun ki, ALLAH, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimîyyetle ibâdet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderlerle, askerî erkânla, idarecilerle, müslümanlarla beraberdir.” (Ankebût 29/69)

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem =>TüM KÖTÜLükLerden ALLAHu zü’L- CELÂL’e SIĞINmıştır.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH'ım şeytândan ve onun kalbe getireceği kötülük, vesvese ve kibirden sana sığınırım" buyurmuştur.
(İbn Hanbel, İbn Mâce, Ebu Davûd)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’ım! gazâbından, kulların şerrinden, şeytânın dürtülerinden eksiksiz olan tam kelimeleriyle sana sığınırım.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd. İbn Hanbel, Tirmizî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Sizden herhangi birinize şeytân gelir de.: “Şunu kim yarattı, bunu kim yarattı?” der. En sonunda.: “RABBini kim yarattı?” der. İş bu dereceye varınca o kimse hemen ALLAH'a sığınsın ve düşüncesinden yazgeçsin!" buyurmuştur.
(Buharî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem her halükârda ALLAH'a sığınma ihtiyacı duymuş; meselâ, tuvalete girdiğınde, eşek anırdığında ve köpek havladığında dahi ALLAH'a sığınmıştır.”
(Tirmizî.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İSTİAZE-SIĞINMA...

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

2-) CEHENNEM AZÂBINDAN İSTİÂZE.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sanki cehennemi görüyormuş gibi ondan korunmuş ve onun dehşetini ifâde etmeye çalışmıştır. (Ebu Davûd. Nesaî.)

ALLAHu zü’L- CELÂL, Kur’ÂN-ı Kerimde Cehennem Azâbının ne kadar agır ve korkunç olduğunu belirtmiştir.: Nisâ 4/56, Hac 22/19-22, FurkÂN 25/13, Mü’min 40171-72, Tahrim 66/6..

نَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِآيَاتِنَا سَوْفَ نُصْلِيهِمْ نَارًا كُلَّمَا نَضِجَتْ جُلُودُهُمْ بَدَّلْنَاهُمْ جُلُودًا غَيْرَهَا لِيَذُوقُواْ الْعَذَابَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَزِيزًا حَكِيمًا
Resim---“İnnellezîne keferû bi âyâtinâ sevfe nuslîhim nâra (nâran). Kullemâ nadicet culûduhum beddelnâhum culûden gayrahâ li yezûkûl’- azâb (azâbe). İnnallâhe kâne azîzen hakîmâ (hakîmen).: Muhakkak ki âyetlerimizi inkâr eden kimseleri yakında ateşe atacağız. Onların derilerinin her yanışında, azabı tatmaları için onları(derilerini) başka deriler ile değiştireceğiz. Muhakkak ki ALLAH AZÎZ'dir, HAKÎM'dir.” (Nisâ 4/56)

هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِّن نَّارٍ يُصَبُّ مِن فَوْقِ رُؤُوسِهِمُ الْحَمِيمُ
Resim---“Hâzâni hasmânihtesamû fî RABBihim fellezîne keferû kuttıat lehum siyâbun mi’n- nâr (nârin), yusabbu min fevkı ruûsihumu’l- hamîm (hamîmu).: Bu ikisi (mü'minler ve kâfirler), RABB'leri hakkında mücâdele eden iki hasımdır. O inkâr edenler ki onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir. Onların başlarının üzerinden kaynar su dökülecek.” (Hac 22/19)

يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ
Resim---“Yusheru bihî mâ fî butûnihim ve’l- culûd (culûdu).: Onunla, onların karınlarındakiler (iç organları) ve ciltleri (derileri) eritilecek.” (Hac 22/20)

وَلَهُم مَّقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ
Resim---“Ve lehum makâmıu min hadîd (hadîdin).: Ve onlar için demirden kamçılar vardır.” (Hac 22/21)

كُلَّمَا أَرَادُوا أَن يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ
Resim---“Kullemâ erâdû en yahrucû minhâ min gammin uîdû fîhâ ve zûkû azâbe’l- harîk (harîkı).: Izdıraptan dolayı oradan her çıkmak istediklerinde, oraya (geri) iâde edilirler. Ve (kendilerine): “Yakıcı azâbı tadın!” (denir).” (Hac 22/22)

وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا
Resim---“Ve izâ ulkû minhâ mekânen dayyıkan mukarrenîne deav hunâlike subûrâ (subûran).: Ve birbirine bağlanmış olarak oradan, dar sıkışık bir yere atıldıkları zaman orada helâk (yok) olmayı istediler.” (FurkÂN 25/13)

إِذِ الْأَغْلَالُ فِي أَعْنَاقِهِمْ وَالسَّلَاسِلُ يُسْحَبُونَ
Resim---“İzi’l- aglâlu fî a’nâkıhim ve’s- selâsil (selâsilu), yushabûn (yushabûne).: Onlar, boyunlarında halkalar ve zincirler olduğu halde sürüklenecekler.” (Mü’min 40/71)

فِي الْحَمِيمِ ثُمَّ فِي النَّارِ يُسْجَرُونَ
Resim---“Fî’l- hamîmi summe fî’n- nâri yuscerûn (yuscerûne).: Onlar kaynar suya sokulacaklar, sonra da ateşte tutuşturulacaklar (yakılacaklar).” (Mü’min 40/72)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû kû enfusekum ve ehlîkum nâren vakûduhâ’n- nâsu ve’l- hicâretu aleyhâ melâiketun gılâzun şidâdun lâ ya’sûnallâhe mâ emerehum ve yef’alûne mâ yu’merûne.: Ey iman edenler! Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten kendinizi ve ailenizi koruyun. Onun üzerinde çok güçlü ve çok sert (acımasız) melekler vardır. ALLAH'ın onlara emrettiği şeyde, ALLAH'a âsi olmazlar ve emrolundukları şeyi yaparlar.” (Tahrîm 66/6)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem istiâze hadislerinde, cehennemden, cehennem azâbından, cehennem ateşinden ve fitnesinden, cehennem ehlinin halinden, cehennemin hararetinden, cehennem çukurundan ve cehenneme götürecek söz ve fiillerden ALLAH' a sığınmıştır..


3-) KABiR AZÂBıNDAN İSTİÂZE.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH’ım!. Tembellikten, ihtiyarlıktan, borç yükünden günahtan, Mesih Deccâl’ın fitnesinden, kabir ve cehennem azâbından sana sığınırım," buyurmuştur.
(İbn Hanbel, Nesaî.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kabir, Yâ cennet bahçelerinden bir bahçe veyâ cehennem çukurlarından bir çukurdur.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Kıyamet, 26; el-Akidetu’t-Tahaviye,1/169; Ahmed b. Hanbel, el-Akide, s.64-76; el-lalekâî, İtikadu ehli’s-sünne, 1/156, 158, 166-Şamile)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, kabir azâbından, kabir azâbının fitnesinden ALLAH'a sığınmış ve bu konuda ümmetine de örnek olmuştur.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAHümme innî eûzu bike min azâbi cehennem ve eûzu bike min azâbi’l-kabri ve eûzu bike min fitneti’d-deccâl ve eûzu bike min fitneti’l-mahyâ ve’l-memât.: ALLAHım!. Ben cehennem azabından Sana sığınırım. Kabir azabından Sana sığınırım. Deccal fitnesinden Sana sığınırım, hayat fitnesinden ve ölüm fitnesinden Sana sığınırım.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvud, Salât, 184, (984))

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Allah’ım! Aczden, tembellikten, korkaklıktan, düşkünlük derecesine varan ihtiyarlıktan, cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım.” buyurmuştur.
(Buhâri, Da’avât 38, 40, 42, Cihâd 25; Müslim, Zikr 52, (2706); Tirmizî, Da’avât 71, (3480, 3481); Ebû Dâvud, Salât 367, (1540, 1541); Hurûf 1, (3972); Nesâî, İstiâze 6, (8, 257, 258)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH’ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan ihtiyarlıktan, kabir azâbından, ölüm ve hayat fitnesinden sana sığınırım!.” buyurarak istiâzede bulunmuştur.
(Buharî, İbn Hanbel, Müslim, İbn Mâce, Nesaî, Tirmizî)


4-) ŞERRdEN İSTİÂZE.:

وَيَدْعُ الإِنسَانُ بِالشَّرِّ دُعَاءهُ بِالْخَيْرِ وَكَانَ الإِنسَانُ عَجُولاً
Resim---“Ve yed’u’l- insânu biş şerri duâehu bi’l- hayr (hayrı), ve kâne’l- insânu acûlâ (acûlen).: İnsan, (sanki) onun duası hayırmış (gibi) şerre duâ eder. İnsan, çok aceleci olmuştur.” (İsrâ 17/11)

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Resim---“Kullu nefsin zâikatu’l- mevt (mevti), ve neblûkum bi’ş- şerri ve’l- hayrı fitneh (fitneten), ve ileynâ turceûn (turceûne).: Bütün nefsler, ölümü tadıcıdır. Sizi, hayır ve şerr fitneleri ile imtihan ederiz. Ve BİZe döndürüleceksiniz.” (Enbiyâ 21/35)

Şerr.: Kötü iş, kötülük. Fenâlık. * Kavga. * ALLAH’a isyan, emirlerine uymama, muhalif hareket etmek. * Fenâ adam, fenâlık yapan adam, kötü adam. * Daha kötü, en kötü..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in ALLAHu zü’L- CELÂL’e sığındığı ŞERRLer genellikle şunlardır.:
Yaratıkların şerri, bilinen ve bilinmeyen şerr, şeytânın şerri, kulağın
gözün, dilin, kalbin, ve şehvetin şerri, insanların şerri, kalbe gelen kötü
düşüncelerin şerri, rüzgarın şerri, rüzgarın getirdiğinin şerri, düşmanın
şerri, deccâlın şerri, bulut ve yagmurun şerri, yeni elbisenin şerri,
zenğınliğın ve fakirliğın şerri ve benzerleridir..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem yolculuğa çıkıp, gece olduğunda.: "Ey Arz!, RABBim ve RABBin ALLAH'tır. Senin ve sende bulunanların, yaratıkların, üzerinde sürünenlerin, şerrinden ALLAH'a sığınırım. Arslandan, yılandan, akrepten, çevre sâkinlerinin şerrinden, iblis ve şeytân’dan ALLAH' a sığınırım" buyurmuştur.
(Ebu Davûd. İbn Hanbel)


5-) FİTNEdEN İSTİÂZE.:

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ وَلاَ تُقَاتِلُوهُمْ عِندَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ حَتَّى يُقَاتِلُوكُمْ فِيهِ فَإِن قَاتَلُوكُمْ فَاقْتُلُوهُمْ كَذَلِكَ جَزَاء الْكَافِرِينَ
Resim---“Vaktulûhum haysu sekıftumûhum ve ahricûhum min haysu ahracûkum ve’l- fitnetu eşeddu mine’l- katli, ve lâ tukâtilûhum inde’l- mescidi’l- harâmi hattâ yukâtilûkum fîh (fîhî), fe in kâtelûkum faktulûhum kezâlike cezâu’l- kâfirîn (kâfirîne).: Onları (size savaş açanları), bulduğunuz (yakaladığınız) yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke'den) siz de onları çıkarın. Fitne (çıkarmak), (adam) öldürmekten daha şiddetlidir (kötüdür). Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla orada savaşmayın. Fakat eğer (orada) sizinle savaşırlarsa (sizi öldürmeye kalkarlarsa), o taktirde (siz de) onlarla savaşın (onları öldürün). Kâfirlerin cezâsı işte böyledir.” (Bakara 2/191)

Fitne.: İnsanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya, hak ve hakikatten saptıracak şey. * Muhârebe. * Azdırma. * Karışıklık. Ara bozmak. Dedikodu. * Küfr. Fikir ihtilâfı. * Şikak. Kavga. * Delilik. * Mihnet ve beliye. * Mal ve evlâd. * Potada altın ve gümüşü eritmek. * İmtihan ve tecrübe etmek..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir istiâzesinde şu kelimelerle duâ etmiştir:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH’ım! Cehenem fitnesinden, cehennem azâbından, zenginlik ve fakirlik fitnesinden sana sığınırım." buyurmuştur.
(Nesaî, Ebu Davûd. İbn Hanbel)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İSTİAZE-SIĞINMA...

Mesaj gönderen kulihvani »

6-) BAZI YER ve ZAMANLARDA İSTİÂZE.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sabah ve akşam olduğunda, yolculuğa çıktığında bir yere vardığında, evden çıktığında,tuvalete gittiğınde ve yataga yattığında istiâzede bulunmuştur..

Resim---Ebu Bekir radiyallahu anhu.: “Yâ Resûlullah! Bana sabahladığımda ve
akşamladığımda söleyeceğim bir şey emret dediğinde,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Görünen ve görünmeyeni bilen, yer ve göğü yaratan her şeyin RABBi ve Sâhibi ALLAH'ım! Senden başka ilâh olmadığına şahidlik ederim, nefsimin şerrinden, şeytânın şerrinden sana sığınırım." de. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ilâve ederek.: “Sabahladığında, akşamladığında ve yataga yattığında böyle söyle!.”
buyurdu.

(Tirmizî, İbn Hanbel, Darimî, Ebu Davûd.)


7-) SIKINTI ve KÖTÜ DURUMLARDA İSTİÂZE.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem üzüntüden, hastalıktan, belâ ve musibetten, borç yükünden, âcizlikten, korkaklıktan, zilletten, cimrilikten, zulme uğramaktan, yolculuk meşakkatinden, kötü durumlara maruz kalmaktan, düşman galebesinden ve bunamaktan ALLAH' a sığınmış ve boylelikle ümmetine kurtuluş yolunu göstermiştir..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH’ım! Gamdan, kederden, üzüntüden, âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, borç yükünden, düşmanın galebesinden sana sığınırım, bütün hâlimi düzelt, senden başka ilâh yoktur." buyurmuştur.
(Tirmizî, İbn Hanbel, Ebu Davûd. Nesaî, Buharî.)

Resim---Ukbe b. Amir radiyallahu anhu.: "Ben Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile beraber Cuhfe ile Ebvâ arasında gidiyordum, birden şiddetli bir rüzgar ve karanlık bizi kuşatıverdi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem hemen "Felâk ve Nâs" Sûrelerini okumaya başladı. Bana da.: "Ey Ukbe: Bu iki sûreyi okuyarak ALLAH'a sığın, ALLAH'a sığınılanlardan hiç biri o ikisi gibi başka bir şeyle O'na sığınmamıştır." buyurdu.
Daha sonra Ukbe radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in bu iki sûreyi okuyarak namaz kıldırdığını işittim."
diyerek sözlerini bitirir.

(Ebu Davûd. İbn Hanbel.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, sıkıntı ve zor durumlarda Alah'a sığındığı gibi şu durumlarda ölmekten de ALLAH'a sığınmıştır.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH'lm!. Yüksekten düşüp ölmekten, bir şey altında kalıp ölmekten, boğularak, yanarak ölmekten, ölürken şeytânın üzerime kapaklanmasından, düşmanla mücâdeleden kaçarken ölmekten, haşaraların sokması neticesinde ölmekten sana sığınırım."
buyurmuştur.

(Nesaî, İbn Hanbel, Ebu Davûd.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sosyal bünyede görülen ayrılık, anarşi ve ahlâki çöküntüden de ALLAH'a sığınmıştır.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH’ım! Ayrılıktan, nifâktan ve kötü ahlâktan sana sığınırım." buyurmuştur.
(Ebu Davûd; Nesaî.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH’ım! Kötü ahlâktan, kötü amelden ve kötü hevâdan sana sığınırım."buyurmuştur..
(Tirmizî.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem kötü sonuç getirecek her şeyden ALLAH'a sığınmıştır.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH'ım! Yoksulluk sefâletinden, iyiliğın azlığından, zilletten, zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım."buyurmuştur..
(İbn Mâce.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH’ım!. Dört şeyden sana sığınırım. Ürpermeyen kalbden, doymayan nefisten, fayda vermeyen bilgiden ve kabul olmayacak duâdan sana sığınırım." buyurdu.
(Ebu Davûd. İbn Hanbel, İbn Mâce, Tirmizî, Nesaî.)


8-.) KİBİRden-BÜYÜKLük TASLamaktan İSTİÂZE.:

وَقَالَ مُوسَى إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُم مِّن كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَّا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ
Resim---“Ve kâle mûsâ innî uztu bi RABBî ve RABBikum min kulli mutekebbirin lâ yû’minu bi yevmi’l- hisâb (hisâbi).: Ve Musâ (aleyhisselâm) dedi ki: "Muhakkak ki ben, hesab gününe inanmayan, kibirlenenlerin hepsinden, senin de RABBin olan RABBime sığınırım." (Mü’min 40/27)

نَّ الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ إِن فِي صُدُورِهِمْ إِلَّا كِبْرٌ مَّا هُم بِبَالِغِيهِ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
Resim---“İnnellezîne yucâdilûne fî âyâtillâhi bi gayrı sultânin etâhum in fî sudûrihim illâ kibrun mâ hum bi bâligîh (bâligîhi), festeiz billâh (billâhi), innehu huve’s- semîul basîr (basîru).: Muhakkak ki, kendilerine gelmiş bir sultân (delil) olmaksızın, ALLAH'ın âyetleri hakkında mücâdele edenlerin sinelerinde sadece (ALLAH'a) ulaşamayacakları bir kibir vardır. Artık ALLAH'a sığın, muhakkak ki O, en iyi işiten ve en iyi görendir.” (Mü’min 40/56)


9-) DIĞER KONULARDA İSTİÂZE.:

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
Resim---“Lekad kâne lekum fî resûlillâhi usvetun hasenetun limen kâne yercûllâhe vel’- yevme’l- âhıre ve zekerallâhe kesîrâ (kesîren).: Şânım hakkı için and olsun, muhakkak ki, size RESÛLLULAH'da pek güzel bir ÖRNEK vardır. ALLAH'a ve son güne ümit besler olup da ALLAH'ı çok zikreden kimseler için.” (Ahzâb 33/21)


Resim

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in İstiâze HadisLerinde ALLAHu zü’L- CeLÂL'e SIĞINdığı Diğer KONULar.:

Küfür, nifâk, âcizlik, tembellik, korkaklık, cimrilik, bilgisizlik, ayrılık, kötü amel, kötü hevâ, şirk, sapıtmak, irtidat, gazâb, zulüm, mazlumun bedduâsı, Aşağılanmaktan, haddi aşmak, fuhuş, hiyânet, sihir, kibir, Duyu organlarımın şerrinden, doymayan nefis, tamah, kalbin fitnesi, ihtiyarlık, işin dağınıklığı, afiyetin degişmesi, ni’metlin zevâli, iyi halden kötü hale düşmek, açlık, kötü ömür, âilede kötü hale düşmek, belânın dayanılmaz oluşundan, helâkın ansızın gelmesinden,
ALLAH'ın gazâbı, azâbın ansızın gelmesi, azâb âyetleri geldiğınde, azâb fitnesi, küfrân-ı nimet, kötü komşu, kötü rüyâ, nazar, kötü idareciler, dünyâ darlığı, âhiret gününün darlığı, yolculuk meşakkati, hastalık, agrı, toplu ölüm, göz açıp kapayıncaya kadar nefse bırakılmak, zehirli ve yırtıcı hayvan, yere batırılmaktan, hırsın şerrinden, kibirlendirecek zenğinliğin şerrinden, dine hizmetten geri kalmaktan, yaptıklarmın şerrinden, son nefeste şeytâna aldanmaktan,


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhi’l- vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn (tuflihûne).: Ey imân edenler, ALLAH’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azâbtan korunun. O’na yakın olmaya vesile olacak her yola başvurun, her türlü iyiliği ve ibâdeti yapın, ihtiyaçlarınızı ona arzedin. O’nun yolunda, İslâm uğrunda hayatlarınızı ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesabsız servet harcayarak cihâd edin ki, kurtuluşa, ebedî ni’metlerle mutluluğa eresiniz.” (Mâide 5/35)

Kulu ALLAHu zü’L- CELÂL’e yaklaştıracak/ulaştıracak vesilelerden/sebeblerden en önemli biri de Besmele ve İstiâze’dir.
İstiâze, kulunu ALLAHu zü’L- CELÂL’e yaklaştıracak/ulaştıracak yerine göre farz, yerine göre nâfile olan bir ibâdettir..
İstiâze, ALLAHu zü’L- CELÂL’in himâyeye girmeyi istemek, onun sâyesinde hoşlanılmayan şeylerden kendisini korumasını istemek üzere TaMM TeSLiMîyyetin BAŞLangıcıdır..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAHu zü’L- CELÂL.: “Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse ben de ona karşı harb ilan ederim. Kulum kendisine farz kaldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibâdetlerle durmadan yaklaşır, nihâyet ben onu SEVerim. Kulumu SEVince de (âdeta) BEN onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. BENden her ne isterse onu mutlaka veririm, bana sığınırsa onu KORURUM!.” buyurdu.” buyurdu.
(Ebu Hureyre radiyallahu anhu’dan; Buharî, Rikâk/38.)

Aziz Kardeşlerim MuhaMMedî Mü’minlere düşen görev ise;
KELÂMuLLAH’ı DUYup, RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin SÜNNetine UYmaktır.. İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.



Elhamdülillahi rabbi’l-âlemîn..
Hamd âlemlerin RABB’ı ALLAH’a mahsustur!
ÂLemLerin RABBına HamdoLsun!.


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.



Resim
ON MUHARREM BAHçamızı
YEDi RENkLi GÜLLe GÜLüm
HAKktır ->OLÂN BOHçamızı
HAZIR EYyLe TÜLLe GÜLüm!.


Yâ RABBenâ ALLAHımız celle celâlihu!.
Biz, FAKRiYyet-ACZiYYet-ZiLLet-İLLet İçinde, MuHTaÇ-MECBÛr-ME’MuR-MAHKuM KULLarınız,
BİZe, ZÂTuLLAH, KELÂMuLLAH, RASÛLuLLAH, EHL-i BEYtuLLAH ve ESMÂuLLAH Hörmetine,
İLMuLLAH’ındaki HAK ve HAYRını NÂSiB ve KISMet BUyur, ŞERRden ve ŞEYTÂNLıkLardan KORu!.
BİZi, SENden başka kimslere MuHTaÇ ve MaHCûB etme ALLAHımız celle celâlihu!.
BİZi, SENden RAZı OLan ve RAZı OLduğun KULLarından KıL!.
İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.

Âmin!. Yâ KEFîLu ALLAH celle celâlihu!
Âmin!. Yâ VEKîLu ALLAH celle celâlihu!
Âmin!. Yâ VELîYyu ALLAH celle celâlihu!
Âmin!. Yâ VEDûDu ALLAH celle celâlihu!
Âmin!. Yâ LATîFu ALLAH celle celâlihu!
Âmin!. Yâ HABîRu ALLAH celle celâlihu!
Âmin!. Yâ MUHEYMiNu ALLAH celle celâlihu!
Âmin!. Yâ ALLAH!. ALLAH!. ALLAH celle celâlihu!.

Âmin!.. Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...

ResimKÂR-ü-BeLÂ KıtMÎRi kul İhvÂNi
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön