KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta YEVMü'L- KıYâMet

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta YEVMü'L- KıYâMet

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KELÂMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta
=>YEVM ve YEVMü'L- KıYâMet..

sallallahu aleyhi vesellem..

ERimiYOR =>BUZ DAĞLarı
AŞK’ın ARKına VARmıYOR!.
Şu ÂN =>KIYAMet ÇAĞLarı
KİMse FARKına VARmıYOR!.


ZEVK 9304

YEVMü'd-Dîn =>EL YEVMü'l HAHk-tır =>YEVMü'L- MeV'ûd =>YEVMü'L- ÂHiR
=>YEVMü'L- Ma'LûM ===>VAKtü'L- Ma'Lûm ===>YEVMü'L- ÂZiFetü’L- ASîR
YEVMü'l HuRûC>YEVMü'L- FaSLı
==>YEVMün AZîMü'L- CeM'inde..
==>YEVMü't-TeGâBüNü't-TeNâd
YEVMü'L- HuRûC >FaSL DEM’inde..
YEVMü'L- Ba'S ==>mAHREM’inde
====>YEVMü'L- KıYâMetü't-TeLâk ==>YEVMü'L-HıSâB ==>YEVMü'l HASîR!.


11.07.19 01:11.
brsbrsm..tktktrstkkmizzahsnzynbelf..


ÖLÜMe DOĞRu ==>AKıYOR
HeR CÂN Bu HAYat SELinde!.
KENDi HESÂBın =>BAKıYOR
=>HeRKesin KALBi =>ELinde!.


=>KULİHVÂNim =>SÖZünü KEs
CÂN DEDiğin =>TEK-BİR NEFES

ALNı DEĞER ===>MEZÂR TAŞın
HAKk SÖZünü DUYar =>HERKES!.


Resim

KIYAM.: Ayakta durmak. Ayağa kalkmak. Ölümden sonra tekrar dirilmek.
KIYAM-I BİNEFSİHÎ.: (Kıyam-ı bizâtihî).: Fık: Varlığı, durması kendi zâtı ile olmak mânâsında bir Sıfat-ı İlâhîdir. Şöyle ki: HAKk TeâLâ'nın ezelî ve ebedî olan varlığı kendi zâtı ile kaimdir. Kendi varlığı, kendi hüviyetinin, kendi mukaddes zâtının muktezâsıdır. Aslâ başkasının değildir. Bunun için, ALLAH TeâLâ'ya "VâCiBü’L- VüCÛD" denir..
KIYÂMET.: Dünyanın yıkılıp harab olması. Her şeyin mahvolması. Dünyanın sonu ve mahşer meydanına bütün insanların dirilip toplanacağı zaman..
KIYÂMET Sûresi.: Kur'ÂN-ı Kerîm'in 75. Sûresi olup "Lâ Uksimu" Sûresi de denir. Mekkîdir..


Resim Kur'ÂN-ı Kerîmde Kıyâmet’in Diğer İsimleri.:

Kur'ÂN-ı Kerîmde Kıyâmete ait pek çok isim zikredilmiştir. Kur'ÂN-ı Kerîmde "Kıyâmet" kelimesi dışında, aynı anlama gelen çokça kelimeler kullanılmıştır. Kıyâmet anlamında kullanılan bu kelimelerin önemli bir bölümü, Kıyâmetin dehşetini anlatan ve bu zaman diliminde olacak bazı özelliklerin ifâdesidir. Yani, bunların çoğu Kıyâmetin Sıfatlarıdır. Ama İsim olarak da kabul edilir. Bu isimler Kıyâmet'in oluş biçimi ve sonuçlarına ilişkin çeşitli nitelik ve yönlerini açığa çıkarmakta, tanımlamaktadır..

Resim

وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Resim----"Ve minhum men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr(nâri).: Ve onlardan (insanlardan) kimisi de: “Rabbimiz bize dünyada hasene (güzellik ve iyilikler) ver ve âhirette de hasene (güzellik ve iyilikler) ver. Bizi ateşin azâbından koru!.” der.” (Bakara 2/201)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta YEVMü'L- KıYâMet

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim KUR'ÂN-I KERÎMDE KIYÂMET’İN DİĞER İSİMLERİ.:

Kur’ÂN'da Kıyâmete ait pek çok isim zikredilmiştir. Kur’ÂN'da "Kıyâmet" kelimesi dışında, aynı anlama gelen çokça kelimeler kullanılmıştır. Kıyâmet anlamında kullanılan bu kelimelerin önemli bir bölümü, Kıyâmetin dehşetini anlatan ve bu zaman diliminde olacak bazı özelliklerin ifâdesidir. Yani, bunların çoğu Kıyâmetin sıfatlarıdır. Ama isim olarak da kabul edilir. Bu isimler Kıyâmet'in oluş biçimi ve sonuçlarına ilişkin çeşitli nitelik ve yönlerini açığa çıkarmakta, tanımlamaktadır..

Kıyâmet Günü AnLamına GeLen ve Kur'ân-ı Kerîm'de ZikrediLen ÖnemLi İsimLer ŞunLardır.:

1-) YEVMi'd- Dîn.: Din günü, cezâ günü demektir..

مَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ
Resim----"Mâliki yevmi’d- dîn (dîne).: Hamd , Âlemlerin RABBi , Rahmân , Rahîm , hesap ve ceza gününün (âhiret gününün) mâliki ALLAH’a mahsustur.” (Fâtiha 1/4)


2-) Es Sâatü.: ALLAH celle celâlihu tarafından bilinen ve kararlaştırılmış olan zamÂN demektir..

وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُبْلِسُ الْمُجْرِمُونَ
Resim----"Ve yevme tekûmu’s- sâatu yublisu’l- mucrimûn (mucrimûne).: Ve o saatin (kıyâmetin) vuku bulduğu (koptuğu) gün, mücrimler cennetten ümitlerini keserler.” (Rûm 30/12)

وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَتَفَرَّقُونَ
Resim----"Ve yevme tekûmu’s- sâatu yevmeizin yeteferrakûn (yeteferrakûne).: Ve o saatin vuku bulduğu (kıyâmetin koptuğu) gün, izin günü onlar fırkalara ayrılırlar.” (Rûm 30/14)

وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُقْسِمُ الْمُجْرِمُونَ مَا لَبِثُوا غَيْرَ سَاعَةٍ كَذَلِكَ كَانُوا يُؤْفَكُونَ
Resim----"Ve yevme tekûmu’s- sâatu yuksimu’l- mucrimûne mâ lebisû gayra sâatin, kezâlike kânû yu’fekûn (yu’fekûne).: Ve o saatin geldiği (kıyâmetin koptuğu) gün, mücrimler bir saatten fazla (mezarda) kalmadıklarına yemin ederler. İşte böyle döndürülüyorlardı (ölümden hayata döndürülüyorlardı).” (Rûm 30/55)


3-) EL YEVMü'L- HAKk: HAk Günü, gerçek, vâcib ve lâzım olan doğruluk günü demektir..

ذَلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ فَمَن شَاء اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ مَآبًا
Resim----"Zâlike’l- yevmul hakku, fe men şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ (meâben).: İşte o gün, Hakk günüdür. Dileyen kişi, kendisine RABBine ulaştıran (yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder. (ALLAH'a ulaşan kişiye ALLAH) meâb (sığınak, melce) olur.” (Nebe' 78/39)


4-) YEVMü'L- Ma'LûM.:Geleceği kararlaştırılmış, belirli ve muayyen gün demektir..

لَمَجْمُوعُونَ إِلَى مِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ
Resim----"Le mecmûûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûm (ma’lûmin).: Malûm (bilinen) günün, belirlenmiş bir vaktinde mutlaka toplanılmış olacaklardır.” (Vâkıa 56/50)


5-) EL VAKti'L - Ma'Lûm: Geleceği belli olan ALLAH celle celâlihu katında kararlaştırılmış bulunan vakit demektir..

قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ
Resim----"Kâle fe inneke mine’l- munzarîn (munzarîne).: (ALLAHû TeaLâ): "Öyleyse muhakkak ki sen, tehir edilenlerdensin." dedi.” (Sâd 38/80)

إِلَى يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
Resim----"İlâ yevmi’l- vakti’l- ma’lûm (ma’lûmi).: Vakti malum olan (bilinen) güne kadar” (Sâd 38/81)


6-) EL YEVMü'L- MeV'ûd.: Vâdedilmiş, vâdesi muayyen ve mukadder ve evvelden takdir olunmuş, olacağına söz verilmiş gün anlamındadır..

وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ
Resim----"Ve’l- yevmi’l- mev’ûd (mev’ûdi).: Ve vaadedilen güne.” (Burûc 85/2)


6-) EL YEVMi'L- ÂHiR.: En Son Gün, dünya hayatından sonra gelecek olan hayat demektir..

لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ أُوْلَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Resim----"Lâ tecidu kavmen yu’minûne billâhi ve’l- yevmi’l- âhiri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîratehum, ulâike ketebe fî kulûbihimu’l- îmâne ve eyyedehum bi rûhin minhu, ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihâ’l- enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anhu, ulâike hizbullâh (hizbullâhi), e lâ inne hizballâhi humu’l- muflihûn (muflihûne).: ALLAH’a ve âhiret gününe îmân eden bir kavmi, ALLAH’a ve O’nun Resûl’üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşîretleri olsa bile. İşte onlar ki, (ALLAH) onların kalblerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi. Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. ALLAH, onlardan razı oldu. Ve onlar da O’ndan (ALLAH’tan) razı oldular. İşte onlar, ALLAH’ın taraftarlarıdır. Gerçekten ALLAH’ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?” (Mücâdele 58/22)


7-) YEVMüL-l ÂZiFe.: Yaklaşan, yakında gelecek olan musibetler, felâketler ve Kıyamet Günü anlamına gelir..

وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْآزِفَةِ إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ كَاظِمِينَ مَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ حَمِيمٍ وَلَا شَفِيعٍ يُطَاعُ"
Resim----"Ve enzirhum yevme’l- âzifeti izi’l- kulûbu ledâ’l- hanâciri kâzımîn (kâzımîne), mâ li’z- zâlimîne min hamîmin ve lâ şefîin yutâu..: Ve yaklaşan gün (kıyâmet günü) konusunda onları uyar. O zaman kalbler, korku ile hançerelere gelir (can boğaza gelir). Zâlimler için yakın bir dost ve şefaati kabul edilir bir şefaatçi yoktur.” (Mü'min 40/18)


8-.) YEVMü'n ASîR.: Zor, ağır, güç ve Müşkül bir Gün demektir..

مُّهْطِعِينَ إِلَى الدَّاعِ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هَذَا يَوْمٌ عَسِرٌ
Resim----"Muhtıîne ilâd dâi, yekûlu’l- kâfirûne hâzâ yevmun asir (asirun).: Davetçiye doğru koşan kâfirler: “Bu, çok zor bir gün.” diyecekler.” (Kamer 54/8)

فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ
Resim----"Fe izâ nukıra fîn nâkûri.: Artık Nâkûr’a (Sur Borusu’na) üflendiği zaman.” (Müddessir 74/8)

فَذَلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ
Resim----"Fe zâlike yevme izin yevmun asîrun.: İşte o izin günü, “zor gün” dür.” (Müddessir 74/9)


9-) YEVMi'n AZîM.: Büyük bir Gün anlamındadır..

قُلْ إِنِّيَ أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Resim----"Kul innî ehâfu in asaytu rabbî azâbe yevmin azîm (azîmin).: “Muhakkak ki ben, eğer RABBime isyan edersem, büyük günün azâbından korkarım.” (En'âm 6/15)


10-) YEVMü'L- Ba'S.: ÖLümden sonra yeniden DiriLme Günü anlamına gelir..

وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ
Resim----"Ve lâ tuhzinî yevme yûb’asûn (yûb’asûne).: Ve beas günü (yeniden dirilme günü, kıyâmet günü) beni mahzun etme.” (Şuarâ 26/87)


11-) YEVMü't- TeGâBüN.: ALdanmadan duyulan üzüntü ve esef Günü anlamına gelir..

يَوْمَ يَجْمَعُكُمْ لِيَوْمِ الْجَمْعِ ذَلِكَ يَوْمُ التَّغَابُنِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Resim----"Yevme yecmeukum li yevmi’l- cem’i zâlike yevmu’t- tegâbuni, ve men yu’min billâhi ve ya’me’l- sâlihan yukeffir anhu seyyiâtihî ve yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihâ’l- enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ (ebeden), zâlike’l- fevzu’l- azîm (azîmu).: Sizi toplanma günü için biraraya toplayacağı gün, işte o, aldanma günüdür. Ve kim ALLAH’a îmân eder ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, onun seyyiatini (günahlarını) örter. Ve orada ebediyyen kalmak üzere, altından nehirler akan cennetlere koyar. İşte bu fevz-ül azîmdir (büyük kurtuluştur).” (Teğâbün 64/9)


12-) YEVMü't- TeLâK.: BULuşma ve Kavuşma Günü demektir..

رَفِيعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ أَمْرِهِ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ لِيُنذِرَ يَوْمَ التَّلَاقِ
Resim----"Rafîu’d- deracâti zû’l- arş (arşi), yulkır rûha min emrihî alâ men yeşâu min ıbâdihî li yunzira yevme’t- telâk (telâkı).: Dereceleri yükselten Arş'ın sahibi (ALLAH), “toplanma ve buluşma” günü ile uyarıp korkutmak için, kendi emrinden olan ruhu kullarından dilediğine indirir..” (Mü'min 40/15)


13-) YEVMe't- TeNâD.: İnsÂNLarın korku ve dehşetten bağrışıp çağrışacakları Gün..

وَيَا قَوْمِ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ يَوْمَ التَّنَادِ
Resim----"Ve yâ kavmi innî ehâfu aleykum yevme’t- tenâd (tenâdi).: "Ve ey kavmim, doğrusu ben sizin için o feryat (edeceğiniz kıyamet) gününden korkuyorum." (Mü'min 40/32)


14-) YEVMü'L- CeM'.: ToPLanma Günü, yaratılmışların toplanacağı gün demektir..

وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لِّتُنذِرَ أُمَّ الْقُرَى وَمَنْ حَوْلَهَا وَتُنذِرَ يَوْمَ الْجَمْعِ لَا رَيْبَ فِيهِ فَرِيقٌ فِي الْجَنَّةِ وَفَرِيقٌ فِي السَّعِيرِ
Resim----"Ve kezâlike evhaynâ ileyke kur’ânen arabiyyen li tunzira umme’l- kurâ ve men havlehâ ve tunzira yevme’l- cem’i lâ raybe fîhi, ferîkun fî’l- cenneti ve ferîkun fî’s- saîr (saîri).: İşte böylece sana, Arapça Kur’ân’ı vahyettik, şehirlerin anasını (Mekke halkını) ve onun etrafındakileri, hakkında şüphe olmayan toplanma günü (kıyâmet günü) ile uyarman için. Onların bir kısmı cennette ve bir kısmı alevli ateştedir (cehennemde)dir.” (Şûrâ 42/7)


15-) YEVMü'L- HıSâB.: HeSâB Günü demektir..

وَقَالُوا رَبَّنَا عَجِّل لَّنَا قِطَّنَا قَبْلَ يَوْمِ الْحِسَابِ
Resim----"Ve kâlû rabbenâ accil lenâ kıttanâ kable yevmi’l- hisâb (hisâbi).: (Alaylı alaylı) Dediler ki: "RABBimiz, hesap gününden önce (azâbdan bize vadettiğin) payımızı çabuklaştırıver." (Sâd 38/16)

يَا دَاوُودُ إِنَّا جَعَلْنَاكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُم بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ الْهَوَى فَيُضِلَّكَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّ الَّذِينَ يَضِلُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا نَسُوا يَوْمَ الْحِسَابِ
Resim----"Yâ dâvûdu innâ cealnâke halîfeten fî’l- ardı fahkum beynen nâsi bi’l- hakkı ve lâ tettebii’l- hevâ fe yudılleke an sebîlillâhi, innellezîne yadıllûne an sebîlillâhi lehum azâbun şedîdun bi mâ nesû yevme’l- hisâb (hisâbi).: "Ey Dâvûd, gerçek şu ki, Biz seni yeryüzünde bir halife kıldık. Öyleyse insanlar arasında hak ile hükmet, istek ve tutkulara (hevâya) uyma; sonra seni ALLAH'ın yolundan saptırır. Şüphesiz ALLAH'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli bir azâb vardır." (Sâd 38/26)


16-) YEVMü'L- HaSR.: Hasret Günü, yapılan işlerden dolayı pişmanlık duyup özleyiş ve hasret çekme günü anlamlarına gelir..

وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Resim----"Ve enzirhum yevme’l- hasreti iz kudıye’l- emru, ve hum fî gafletin ve hum lâ yu’minûn (yu’minûne).: İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar.” (Meryem 19/39)


17-) YEVMü'L- HuRûC.: Dirilip Kabirden Çıkma Günü anlamındadır..

وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِن مَّكَانٍ قَرِيبٍ
Resim----"Vestemi’ yevme yunâdi’l- munâdi min mekânin karîb (karîbin).: Ve münadinin/çağırıcının yakın bir yerden seslendiği gün ona kulak ver.” (Kaf 50/41)

يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ذَلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ
Resim----"Yevme yesmeûne’s- sayhate bi’l- hakk (hakkı), zâlike yevmu’l- hurûci.: O gün hak olan sayhayı/çığlığı işitirler. İşte bu (ölümden sonra topraktan), çıkış günüdür.” (Kaf 50/42)


18-) YEVMü'L- FaSL.: Hak ve Bâtılın ayırt edileceği Hüküm Gün. Hak ile Bâtılın arasını fark ve temyiz ile olan hüküm ve kaza demektir..

إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ مِيقَاتُهُمْ أَجْمَعِينَ
Resim----"İnne yevme’l- faslı mîkâtuhum ecmaîn (ecmaîne).: Şüphesiz o (hakkı batıldan, haklıyı haksızdan) ayırma günü, hepsinin (hesaba çekilecekleri) vakitleridir.” (Duhân 44/40)

وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ
Resim----"Ve mâ edrâke mâ yevmu’l- fasli.: O fasıl/ayırım gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?” (Mürselât 77/14)

هَذَا يَوْمُ الْفَصْلِ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ
Resim----"Hâzâ yevmu’l- fasli, cema’nâkum ve’l- evvelîn (evvelîne).: Bu ayrılma günüdür. Sizi ve evvelkileri biraraya topladık.” (Mürselât 77/38)


19-) EL KÂRi'a: Çarpıcı ve Ansızın Gelen Belâ, âlemin tahribi zamanında varlıkların birbirlerine şiddetle çarpmalarından dolayı, insanların akıllarını alacak ve ödlerini patlatacak olan büyük hâdise demektir..

الْقَارِعَةُ
Resim----"El kâriatu.: Kâria/korkunç ve dehşet verici çarpan bir felâket” (Kâria 101/1)

مَا الْقَارِعَةُ
Resim----"Mâ’l- kâriatu.: Kâria nedir?” (Kâria 101/2)

وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْقَارِعَةُ
Resim----"Ve mâ edrâke mâ’l- kâriatu.: Kâria’nın ne olduğunu sana bildiren nedir?” (Kâria 101/3)

يَوْمَ يَكُونُ النَّاسُ كَالْفَرَاشِ الْمَبْثُوثِ
Resim----"Yevme yekûnun nâsu ke’l- ferâşi’l- mebsûs (mebsûsi).: O gün insanlar dağılmış kelebekler gibi olurlar.” (Kâria 101/4)

وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ الْمَنفُوشِ
Resim----"Ve tekûnu’l- cibâlu ke’l- ıhni’l- menfûş (menfuşi).: Ve dağlar (atılmış rengârenk yünler) gibi olur.” (Kâria 101/5)


20-) EL GâŞiYe.: Perde ve Örtü Günü, her şeyi sarıp kaplayan gün anlamındadır..

هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ
Resim----"Hel etâke hadîsu’l- gâşiyeti.: Gâşiyenin (heryeri kuşatıp kaplayacak olan korkunç felâketin) haberi sana geldi mi?” (Ğâşiye 88/1)


21-) Et TaMMetü'L- KüBRâ.: Büyük Musibet ve Felâket Günü demektir..

فَإِذَا جَاءتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَى
Resim----"Fe izâ câeti’t- tâmmetu’l- kubrâ.: Fakat o büyük (dayanılmaz) musîbet (kıyâmet vakti) geldiği zaman.” (Nâziât 79/34)

يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ مَا سَعَى
Resim----"Yevme yetezekkeru’l- insânu mâ seâ.: O gün insan ne için çalıştığını (ne yaptığını) tezekkür eder (düşünür).” (Nâziât 79/35)


22-) En NEBEü'L- AZîM.: Büyük Haber Günü demektir..

عَمَّ يَتَسَاءلُونَ
Resim----"Amme yetesâelûn (yetesâelûne).: Birbirlerine neyi soruyorlar?” (Nebe' 78/1)

عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ
Resim----"Ani’n- nebei’l- azîm (azîmi).: O büyük haberi mi?” (Nebe' 78/2)


23-) EL HâKKa.: Zarûri olarak gelip gerçekleşecek olan sâbit saat ve zaman demektir..

الْحَاقَّةُ
Resim----"El hâkkatu.: Hakikat (vuku bulması gerçek olankıyamet).: (Hâkka 69/1)

مَا الْحَاقَّةُ
Resim----"Mâ’l- hâkkatu.: Hakikat (gerçek) olan (vuku bulacağı mutlak olankıyamet) nedir?” (Hâkka 69/2)

وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ
Resim----"Ve mâ edrâke mâ’l- hâkkatu.: Ve hakikat olanın (vuku bulacak olanın) ne olduğunu sana bildiren nedir?” (Hâkka 69/3)


24-) EL VA'D.: Söz Verilen Vâde Günü demektir..

فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ
Resim----"Fe zerhum yahûdû ve yel’abû hattâ yulâkû yevme humullezî yûadûn (yûadûne).: Artık onları terket, vaadolundukları güne kavuşuncaya kadar dalsınlar ve oynasınlar.” (Meâric 70/42)

يَوْمَ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ سِرَاعًا كَأَنَّهُمْ إِلَى نُصُبٍ يُوفِضُونَ
Resim----"Yevme yahrucûne mine’l- ecdâsi sirâan ke ennehum ilâ nusubin yûfidûn (yûfidûne).: Kabirlerinden süratle çıkacakları gün, sanki onlar bir hedefe koşuyor gibidir” (Meâric 70/43)

خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ذَلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ
Resim----"Hâşi’aten ebsâruhum terhekuhum zilletun, zâlike’l- yevmullezî kânû yûadûn (yûadûne).: Onların bakışları korkulu bir haldedir, onları bir zillet kaplar. İşte bu, onların vaadolundukları gündür.” (Meâric 70/44)


25-) EL VÂKIa.: Vuku Bulacak Gün, yani olacağı muhakkak olan, meşakkat, musibet, kıyamet günü demektir..

إِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ
Resim----"İzâ vakaati’l- vâkıatu.: O vakıa (müthiş olay) vuku bulduğu/gerçekleştiği zaman.” (Vâkıa 56/2)

لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ
Resim----"Leyse li vak’atihâ kâzibetun.: Onun vuku bulmasını/gerçekleşmesini yalanlayan (kimse) yoktur.” (Vâkıa 56/3)


26-) EMRuLLAH.: ALLAH celle celâlihu'nun emri, hükmünün geçerliliği anlamına gelir..

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِّن قَبْلِكَ مِنْهُم مَّن قَصَصْنَا عَلَيْكَ وَمِنْهُم مَّن لَّمْ نَقْصُصْ عَلَيْكَ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَنْ يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ فَإِذَا جَاء أَمْرُ اللَّهِ قُضِيَ بِالْحَقِّ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْمُبْطِلُونَ
Resim----"Ve lekad erselnâ rusulen min kablike minhum men kasasnâ aleyke ve minhum men lem naksus aleyke, ve mâ kâne li resûlin en ye’tiye bi âyetin illâ bi iznillâhi, fe izâ câe emrullâhi kudıye bi’l- hakkı ve hasira hunâlike’l- mubtılûn (mubtılûne).: Ve andolsun ki senden önce (de) resûller gönderdik. Onlardan bir kısmını sana anlattık ve bir kısmını sana anlatmadık. ALLAH’ın izni olmadan bir resûlün âyet getirmesi olamaz. Artık ALLAH’ın emri geldiği zaman hak ile hükmedilmiş olur. Ve bâtılı isteyenler, orada hüsran uğramışlardır.” (Mü'min 40/78)

أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ كَانُوا أَكْثَرَ مِنْهُمْ وَأَشَدَّ قُوَّةً وَآثَارًا فِي الْأَرْضِ فَمَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Resim----"E fe lem yesîrû fî’l- ardı fe yanzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kablihim, kânû eksera minhum ve eşedde kuvveten ve âsâran fî’l- ardı femâ agnâ anhum mâ kânû yeksibûn (yeksibûne).: Onlar yeryüzünde dolaşmadılar mı ki? Onlardan öncekilerin akıbetleri nasıl oldu baksınlar. Ve onların çoğu, kuvvet ve eserler bakımından yeryüzünde kendilerinden daha üstündüler. Fakat kazanmış oldukları şeyler, onlara fayda vermedi.” (Mü'min 40/82)

يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِّنَفْسٍ شَيْئًا وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلَّهِ
Resim----"Yevme lâ temliku nefsun li nefsin şey’â (şey’en), ve’l- emru yevme izin lillâh (lillâhi).: Hiçbir nefsin bir başka nefse herhangi bir şeye güç yetiremeyeceği gündür; o gün emir yalnızca ALLAH'ındır.” (İnfitar 82/19)


27-) YEVMü'L- KIYÂMet.: Kıyâmet Günü, ölülerin dirilip kalkacağı gün demektir.. Dünyanın sonu ve mahşer meydanına bütün insanların dirilip toplanacağı zaman..

لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ
Resim----"Lâ uksimu bi yevmi’l- kıyâmeti.: Hayır, kıyâmet gününe yemin ederim.” (Kıyâme(t) 75/1)

أَلَيْسَ ذَلِكَ بِقَادِرٍ عَلَى أَن يُحْيِيَ الْمَوْتَى
Resim----"E leyse zâlike bi kâdirin alâ en yuhyiye’l- mevtâ.: İşte bunları (yapan), ölülere hayat vermeye kâdir değil midir?” (Kıyâme(t) 75/40)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta YEVMü'L- KıYâMet

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KELÂMuLLAH-ta YEVM ve YEVMü'L- KıYâMet

YEVMi’d- DîN.: Din Günü..Fâtiha ¼; Hicr 15/35; Şuarâ 26/82; Sâffât 37/20; Sâd 38/78; Zâriyât 51/12; Vâkıa 56/56; Meâric 70/26; Müddesir 74/46; İnfitâr 82/15,17,18; Mutaffifîn 83/11..

YEVMi’L- ÂHiR.: Âhiret Günü.: Bakara 2/8,62,126,177,228,232,264; Âl-i İmrân 3/9,114; Nisâ 4/38,39,59,136,162; Mâide 5/69; Tevbe 9/19,29,44,45,99; Nûr 24/2; Ankebût 29/36; Mümtehine 60/6; Talâk 65/2..

YEVMin huve fî Şe'Nin.: O, her ÂN yaratma halindedir.: Rahmân 55/29..

YEVMe’L- KIYÂMet.: Kıyamet Günü.. Bakara 2/85,113,174,212; Âl-i İmrân 3/55,77,161,180,185,194; Nisâ 4/87,109,141,159; Mâide 5/14,36,64; En’âm 6/12; A’râf 7/32,59,167,172; Yûnus 10/60,93; Hûd 11/60,98,99; Nahl 16/25,27,92,124; İsrâ 17/13,58,62,97; Kehf 18/105; Meryem 19/95; TâHâ 20/100,101,124; Enbiyâ 21/47; Hacc 22/9,17,69; Mü’minûn 23/16; Furkân 25/69; Kasas 28/41,42,61,71,72; Ankebût 29/13,25; Secde 32/25; Fâtır 35/14; Sâffât 37/21,33,144; Zümer 39/15,24,31,47,60,67; Fussilet 41/40; Şûrâ 42/45; Câsiye 45/26; Ahkâf 46/5; Mücâdele 58/7; Mümtehine 60/3); Kalem 68/39; Kıyâmet 75/1,6..

YEVMül la bey'un fîhi ve la hulletüv ve lâ şefaah.: Kendisinde artık alış-veriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün (kıyamet).: Bakara 2/254..

YEVMil lâ raybe fîh.: Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde.: Âl-i İmrân 3/9,25..
YEVMe tebyaddu vücuhüv ve tesveddü vücuh.: Nice yüzlerin ağardığı, nice yüzlerin de karardığı günü.: Âl-i İmrân 3/106..
YEVMe yecmeullahür rusüle fe yekulü ma za ücibtüm.: ALLAH'ın peygamberleri toplayıp da: "Size ne cevap verildi" dediği gün.: Mâide 5/109..
YEVMin AZîM.:Büyük Gün.: En’âm 6/15; A’râf 7/59; Yûnus 10/15; Meryem 19/37; Şuarâ 26/135,156; Zümer 39/13; Ahkâf 46/21; Mutaffifîn 83/5..

YEVM-YEVMeizin.: Gün-O gün.: Bakara 2/48; En’âm 6/16; A’râf 7/8; Enfâl 8/16; Hûd 11/77; İbrâhîm 14/49; Nahl 16/87,111; Kehf 18/52;99,100; Meryem 19/39; TâHâ 20/102,108,109; Enbiyâ 21/104; Hacc 22/2,47,56; Mü’minûn 23/65,101,111; Nûr 24/24,25; Furkân 25/22,25,26,27; Şuarâ 26/88; NEML 89; Kasas 28/66; Ankebût 29/55; Rûm 30/4,12,14,43,55,55,57; Lokmân 31/33; Secde 32/14; Sebe’ 34/30,42; YâSîn 36/54,55,59,64,65; Mü’min 40/9,16,17,33,46,49,51,52; Fussilet 41/9,12,19; Şûrâ 42/47; Zuhrûf 43/39,67,68,83; Duhân 44/10, 16, 41; Câsiye 45/28,34,35; Ahkâf 46/20,34,35; Kaf 50/22,30,41,44; Zâriyât 51/13,60; Tûr 52/9,11; Tûr 52/13,45,46; Kamer 54/6,48; Rahmân 55/39; Vâkıa 56/25; Hadîd 57/12,13,15; Mücâdele 58/6,18; Tahrîm 66/7,8; Kalem 68/42; Hâkka 69/15,16,17,18,35; Meâric 70/4,8,11,43,44; Müzemmil 73/14,17; Kıyâmet 75/10,12,13,22,24,30; İnsân 76/7,10,11; Mürselât 77/12,15,19,24,28,34,35,37,40,45,47,49; Nebe 78/18,38,40; Nâziât 79/6,8,35,46; Abese 80/34,37,38,40; İnfitâr 82/19; Mutaffifîn 83/6,10,15,34; Târık 86/9; Gâşiye 88/2,8; Fecr 89/23,25; Beled 90/14; Zilzâl 99/4; Zilzâl 99/6; Âdiyât 100/11; Kâria 101/4; Tekâsür 102/8..

YEVMe nahşüruhüm cemiân.:Onları hep birden toplayacağız.: En’âm 6/22; Sebe’ 34/40..
YEVMe yünfehu fi’s- Sûr.: Sûr'a üflendiği gün.: En’âm 6/73; Neml 27/87..
YEVMe yahşurühüm CeM’ia.: onların hepsini bir araya topladığı gün.: En’âm 6/128; Yûnus 10/28,45; Meryem 19/85; Neml 27/83..
YEVMe’l- Fürkâni.: Hak ile Bâtılın ayrıldığı gün.: Enfâl 8/41..
YEVMe’l- Hacci’l- Ekberi.: Hacc-ı Ekber (en büyük hac) gününde.: Tevbe 9/3..
YEVMe yuhma aleyha fî nari cehenneme.: (Bu paralar) Cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün.: Tevbe 9/35..
YEVMe haleka’s- semavati ve’l- erda.: Gökleri ve yeri yarattığı günde.: Tevbe 9/36..
YEVMi yelkavnehu.: Kendisiyle karşılaşacakları güne.: Tevbe 9/77..
YEVMin Kebir.: Büyük bir günün.: Hûd 11/3..
YEVMin eLim.: Acı bir gün.: Hûd 11/26; Nahl 16/63; Zuhrûf 43/65..

YEVMün Asîb.: Çetin bir gündür.: Hûd 11/77..
YEVMim mühiyt.: Kuşatıcı bir günün.: Hûd 11/84..
YEVMin Asif.: Fırtınalı bir günde.: İbrâhîm 14/18..
YEVMül lâ bey'un fihi ve lâ hilâl.: Kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün.: İbrâhîm 14/31..
YEVMe yekumü’l- hisab.:(Amellerin) Hesap olunacağı gün.: İbrâhîm 14/41; Sâd 38/16,26,53..
YEVMin teşhasu fihi’l- ebsar.: Korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne.: İbrâhîm 14/42..
YEVMe ye'tihimü’l- azâbü.: Kendilerine azâbın geleceği gün.: İbrâhîm 14/44..
YEVMe tübeddelü’l- ardu ğayra’l- ardi ve semâvâtü.: Yer başka bir yer, gökler de başka gökler) haline getirildiği.: İbrâhîm 14/48..
YEVMi yüb'asun.: Tekrar dirileceği güne.: Hicr 15/36; Nahl 16/84; Mü’minûn 23/100; Şuarâ 26/87; Rûm 30/57; Sâffât 37/ 144; Sâd 38/79..
YEVMi’l- VAKti’l- ma'lum.: ALLAH katında bilinen VAKtin günü.: Hicr 15/38; Şuarâ 26/155; Sâd 38/81; Vâkıa 56/50..
YEVMe neb'azü fî küllî ümmetin şehiden.: Her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğimiz gün.: Nahl 16/89..
YEVMe aleyke hasiba.: Bugün sana hesap sorucu.: İsrâ 17/14; Mü’min 40/27..
YEVMe yed'uküm.: ALLAH sizi çağıracağı gün.: İsrâ 17/52,71..
YEVMe nüseyyiru’l- cibale ve tera’l- arda.: O günü ki, dağları yerinden götürürüz.: Kehf 18/47..
YEVMe’l- Hasrati .: Pişmanlık ve üzüntü günü.: Meryem 19/39..

YEVMe Tünsa.: Unutulma günü.: TâHâ 20/126..
YEVMükümüllezi küntüm tuadun.: Size vâdedilmiş olan (mutlu) gününüzdür..: Enbiyâ 21/103..
YEVMin Akîm.: Kısır bir günün.: Hacc 22/55..
YEVMen tetekallebü fihi’l- kulubü ve’l- ebsar.: Kalblerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir gün.: Nûr 24/37..
YEVMe yürceune ileyhi.: O'nun huzuruna döndürüldükleri gün.: Nûr 24/64..
Lâ ted'ul YEVMe sübura’v- vahidev.: Bugün (yalnız) bir defa yok olmayı istemeyin.: Furkân 25/14..
YEVMe yünâdihim.: Onları çağırma günü.: Kasas 28/62,65,74..
YEVMe’l- Fethi.: Fetih (ve hüküm) gününde.: Secde 32/29..
YEVMe yelkavnehu.: Kendisine kavuştukları gün.: Ahzâb 21, 44..
YEVMe tükallebü vücuhühüm.: Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün.: Sebe’ 34/30..
YEVMe’t- TeLâK.: Kavuşma günüyle.: Mü’min 40/15,16..
YEVMe’l- ÂZiFe.: Yaklaşan gün..: Mü’min 40/18..
YEVMi’l- Ahzâb.: önceki toplulukların günü.: Mü’min 40/30..
YEVMe’t- Tenâd.: Bağrışıp çağrışma gününden.: Mü’min 40/32..
İlmü’s- Saat.: Kıyamet gününün bilgisi .: Fussilet 41/47; Câsiye 45/27..
YEVMe’l- CeM'.: Toplanma günüyle.: Şûrâ 42/7..
YEVMe’l- FaSLi.: (Hakkı Bâtıldan ayıran) Hüküm günü.: Duhân 44/40; Mürselât 77/13,14,38; Nebe 78/17..
YEVMu’L- Vaîdi.: Vaîd (ikaz) günü.: Kaf 50/20) Bürûc 85/2..
YEVMu’l- HuLud.: Ebedî yaşamanın başladığı gündür.: Kaf 50/34..
YEVMu’l- HuRuç.: Çıkış günü.: Kaf 50/42..
YEVMun ASîR.: Çok çetin bir gündür.: Kamer 54/8; Müddesir 74/9..
YEVMi nahsim mustemir.: Uğursuzluğu devamlı bir gün.: Kamer 54/19..
YEVMi’l- CUMâ.: Cumâ günü.: Cumâ 22/9..
YEVMu’t- TeGâBüN i.: zarar günüdür.: Tegabûn 64/9..
YEVMen SeKîLâ.: Zor, çetin günü.: İnsân 76/27..
YEVMu’l- HAKKu.: Kesin olarak gelecek gündür.: Nebe 78/39..
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön