KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta SU..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta SU..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KELÂMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta SU..

VÂHiDu’L- KAHHÂR ALLAH HAYy!
=>“AHADİYyet ==> A’MÂsı”-nda..

ŞE’ÂNı-nda RASÛLULLAH=>HAYy!
CÂNda CÂNÂN ==> CEM’Âsı”-nda..


ZEVK 9183

“İNSÂN AKLI”-na =>ANLAtıLan =>ASLI-nı =>ANLA!.sın Dİye
RABBım>İSTİVÂ Etti ARŞ-ını.. =>ARŞın ÜSTünde =>SU VARdı
ÜZme!. ÜZÜLme!. SEV!. SEViL!. =>NAHNU SIRRı =>SEVGİLiye
“OLÂN-Lar”ın =>fASLı =>ASLı.. =>“LÂ HUVe İLLâ HU!.” VARdı!.


27.03.19. 17:02
brsbrsam..tktktrstkkmzthremrsrrrseherlerimm..


=>İLİM =>İRADe =>İDRAKLa
ALLAH =>GAYBı BİL!.. BUYurur
=>“MuhaMMedî =>İŞTİRAK”La
=>UYGULA!.tır ve ==>DUYurur!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


Resim

وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَن۪ينٍۚ
Resim---''“Vemâ huve ‘alâ-lġaybi bidanîn(in).: O, gayb (haberlerin)e karşı (söylediklerinden dolayı) suçlanamaz (ya da cimrilikte bulunup kıskançlık yapmaz.)” (Tekvîr 81/24)


Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Bu (peygamberlik) makamımda, Cennet ve Cehennem de dâhil, daha önce bana gösterilmemiş her şeyi gördüm!.'' buyurmuştur..
(Buhârî, İlim, 25)


Resim

RABBım>İSTİVÂ Etti ARŞ-ını.. =>ARŞın ÜSTünde =>SU VARdı
“OLÂN-Lar”ın =>fASLı =>ASLı.. =>“LÂ HUVe İLLâ HU!.” VARdı!.


YuSEBBih..:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim ---Yusebbihu lillâhi mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l-ardı'l-meliki'l-kuddûsi'l-azîzi'l-hakîm(hakîmi) : Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sâhibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan ALLAH'ı tesbih eder.(Cumâ 62/1)

SeBBeHa: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. AKL-ı SiLm BİLir ki, ATOM yaratıldığı günden beri durmadan dönmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının “KÛN feye KÛN-hER ÂN ŞE’ÂNULLAHta yENiden Yaratış” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım..


Resim =>EL VÂHiDu’L- KAHHÂR =>ALLAH.:

..Vahdet-i UHuD =>Vahdet-i ŞüHÛD =>Vahdet-i SüCÛD =>Vahdet-i MevCÛD =>Vahdet-i VüCÛD<= KaHHÂRRiyyet =>Vahdet-i VüCÛD =>Vahdet-i MevCÛD =>Vahdet-i ŞüHÛD =>Vahdet-i SüCÛD =>Vahdet-i UHûD..

LÂ diyen HerŞey/Herkes<==..=>İLÂhe =>İLLâ =>ALLAH<= TEVHÎD =>ALLAH =>İLLÂ =>İLÂhe =>..==>LÂ diyen yok.. VAR OLan Vâhidu'l- Kahhâr ALLAH celle celâlihu..

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Resim---''"Yevme hum bârizûn(bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li menil mulku’l- yevm(yevme), lillâhi’l- vâhidi’l- kahhâr: O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhâr olan Allah'ındır." (Mü’min 40/16)


Resim “LÂ Huve ->İLLâ HUu! ->O’ndan bAŞKa O YOKtur”un >ASLı!.:

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Resim---“Huvallâhullezî LÂ İLÂHE İLLÂ HUVE, el meliku’l- kuddûsu’s- selâmu’l- mû’minu’l- muheyminu’l- azîzu’l- cebbâru’l- mütekebbir (mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn (yuşrikûne).: O Allah ki; O’NDAN BAŞKA İLÂH YOKtur, Melik’tir (hükümrandır), Kuddüs’tür (mukaddestir), Selâm’dır (selâmete erdirendir), Mü’mindir (emniyet verendir), Müheymin’dir (koruyup gözetendir), Azîz’dir (yücedir), Cabbar’dır (cebredendir), Mütekebbir’dir (pek büyük olandır). Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır).” (Haşr 59/23)


Resim=>ALLAHu ÂLeM A’MÂsında.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den hadis-i kudsi: “ALLAH celle celâluhu: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi istedim ve bu yüzden âlemi yarattım.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l- Hâfâ II, 132)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kânellahu ve lem yekûn mâahu şey’un: ALLAH vardı ve O’nunla birlikte hiçbir şey yoktu!” buyurmuştur.
(Buhârî, Bedü’l- Halk 1; El Hindî, Kenzu’l- Ummâl X-29850)

Bu âyet ve hadislerdeki cümleler, anlattığımız makamın plânını çizer.
Ne olursa olsun; Yüce HaKk’ın Zâtına ârif, yâni anlayış sahibi olana değişen bir şey yoktur. Evvel zamanda ne idiyse, şimdi de öyledir.
Ali kerremallahu vechehu: “Allahu TeâLâ, öyle bir halde idi ki, onunla beraber olan şey yoktu.” Hadis-i şerîfi işitince: “Şu ÂNda dahi öyledir.” dedi. Ali kerremallahu vechehu, zikri geçen hadis-i şerîfi âdeta tasdik eder gibi konuşmuş ve hadis-i şerîfin bir başka yüzünü açıklamış ve şerhini yapmıştır; ALLAH celle celâlihu ondan razı olsun!.


Kâinât ve İnsÂN...
ALLAHu zu’L- CELÂL var idi... Nokta... Söz bitti!...
AHADİYyet, BİLinemezlik perdesinde A'MÂda idi...


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e soruluyor: “RABB’ımız, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Üstünde ve altında hava bulunmayan bir “a’mâ”daydı” buyuruyor.”
(İbni Mâce, Mukaddime 13)

İmâm-ı Alî kerremullâhi veche ise:“EL ÂN dahi öyledir” buyuruyor.
A’mâ ise körlüktür.. Sonsuz ve zifirî karanlıkta asla bir şey görememek oraya ait bir husûsu bilememektir..
İşte ALLAHu zu’L- CELÂL’e âit bu BİLinemezlik karanlığının adı AHAD’dır...
ZÂT’ı bilinemez AHAD ALLAH celle celâlihu...
Koyu bir karanlığa benzetildiğinden dolayı da halk arasında câhilliğe de mecâzen “Ümmî” denilmiştir.

Azîz Efendim İmâmı Alî keremullahi veche’nin bunu şerheden sözü ise;
“Eyâ insan cirmike cirmi’s- sâgirun, ve fike intavâ âlemü’l- ekber...”buyurmuştur.
Tavâ kökü: elbiseyi, yatağı v.s. dürüp katlamaktır.
Mündemic: (dümûc’dan) indimâc eden, dürülüp sarılan, içine yerleşen, içine sokulması olup aynı anlamdadır.

“Ey insanoğlu! Cirmin (cisim, hacim) çok küçüktür, fakat âlemü’l- ekber sende intevadır, mündemictir. İçine sokulmuştur (o kadar da değerin var)!.”buyurması ne hârikadır.

Resim İmam Ali keremallahi veche:

“Her ilmin câmi’i =>Kur’ÂN, Onun câmi’i =>Fâtiha, Onun câmi’i =>BesmeLe ve Onun câmi’i =>”Be” harfi, Onun da câmi’i =>“Nokta”sıdır..”” buyurmuştur.

Câmi': Cem'edici, toplayıcı, içine alan. Cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olan.

Resim İmam Ali keremallahi veche:

"İLiM bir NOKTA idi, onu câhiller çoğalttı!."”

Ve yine: "İLim, Besmelenin ”be” harfinin altındaki NOKTAdır..””
Buyurması İLMin menşe'inin yüceliğine işârettir..


Resim

ResimKûN feye KûN:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kûn fe yekûn(yekûnu) :Allahın şanı, bir şeyin olmasını dilediği zaman, ona sadece “ol” demektir; o oluverir.''” (Yâ-Sîn 36/82)

اِنَّ رَبَّكُمُ اللّٰهُ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ يُغْشِى الَّيْلَ النَّهَارَ يَطْلُبُهُ حَثٖيثًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالنُّجُومَ مُسَخَّرَاتٍ بِاَمْرِهٖ اَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْاَمْرُ تَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَمٖينَ
Resim--- "İnne rabbekumullahullezi halekas semavati ve'l- erda fi sitteti eyyamin summesteva ale'l- arşi yuğşi'l- leyle'n- nehara yatlubuhu hasisev ve'ş- şemse ve'l- kamera ven nucume musehharatim bi emrih, ela lehu'l- halku ve'l- emr, tebarakellahu rabbu'l- âlemîn. : Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine hükümran oldu. O, geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter; güneş, ay ve yıldızlar emrine âmâdedir. İyi biliniz ki yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. " (A'RâF 7/54)

اِنَّ رَبَّكُمُ اللّٰهُ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ يُدَبِّرُ الْاَمْرَ مَا مِنْ شَفٖيعٍ اِلَّا مِنْ بَعْدِ اِذْنِهٖ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Resim--- " İnne rabbekumullahullezi haleka's- semavati ve'l- erda fi sitteti eyyamin summesteva ale'l- arşi yudebbiru'l- emr, ma min şefiin illa mim ba'di iznih, zalikumullahu rabbukum fa'buduh, efela tezekkerûn.:Rabbiniz o Allah'dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerine istiva etti (onu hükmü altına aldı), işi tedbir eyliyor. O'nun izni olmaksızın hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'na ibadet ediniz! Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız? " (YÛNUS 10/3)

وَهُوَ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاءِ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا وَلَئِنْ قُلْتَ اِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا اِنْ هٰـذَا اِلَّا سِحْرٌ مُبٖينٌ
Resim--- "Ve huvellezi haleka's- semavati ve'l- erda fi sitteti eyyamiv ve kane arşuhu alel mai li yebluvekum eyyukum ahsenu amela, ve le in kulte innekum meb'usune mim ba'di'l- mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sihrum mubîn.: O, öyle bir Allah'dır ki, hanginizin daha güzel amel işleyeceğini imtihan etmek için gökleri ve yeri altı günde yarattı. Arşı da su üstündeydi. Onlara «öldükten sonra tekrar dirileceksiniz» dersen, o kâfirler de kesinlikle sana: «Bu apaçık bir sihirden başka birşey değildir.» diyecekler. " (HÛD 11/7)

اَلَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمٰنُ فَسْپَلْ بِهٖ خَبٖيرًا
Resim--- " Ellezi haleka's- semavati ve'l- erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamin summesteva ale'l- arşi'r- rahmanu fes'el bihi habira.:Gökleri yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş'a hükmeden Rahmân'dır. Haydi ne dileyeceksen o her şeyden haberdar olan (Rahmân)dan dile. "(FURKÂN 25/59)

اَللّٰهُ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِهٖ مِنْ وَلِىٍّ وَلَا شَفٖيعٍ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
Resim--- " Allahullezi haleka's- semavati ve'l- erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamin summesteva ale'l- arş, ma lekum min dunihi miv veliyyiv ve la şefi', efela tetezekkerûn.:Allah O'dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra Arş üzerine istivâ buyurmuştur (hakim olmuştur). Sizin için O'ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi! Artık düşünmeyecek misiniz? " (SECDE 32/4)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِنْ لُغُوبٍ
Resim---"Ve le kad halakne's- semavati ve'l- erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamiv ve ma messena mil luğûb.:Andolsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı. " (KAF 50/38)

هُوَ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِى الْاَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَاءِ وَمَا يَعْرُجُ فٖيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ
Resim--- "Huvellezi haleka's- semavati ve'l- arda fi sitteti eyyamin summesteva 'ale'l- arş, ya'lemu ma yelicu fi'l- ardi ve ma yahrucu minha ve ma yenzilu mine's- semai ve ma ya'rucu fiha, ve huve me'akum eyne ma kuntum, vallahu bima ta'melune besîr.:O'dur ki gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş üzerine istivâ etti (hükümran oldu). Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, ona çıkanı bilir. Nerede olsanız O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir. " (HADÎD 57/4)

Resim

23. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
Nureddin Şevnî Hazretlerine ait çok kıymetli ve faziletli bir salâvâttır.
Büyük Muhammedî âşıklardan olup salâvât meclisleri ile meşhurdur.


TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin Resim Aynil inâyeti ve kenzil hidâyeti Resim Ve zeynil kıyâmeti Resim Ve tirâzi hulleti Resim Ve arusil memleketi Resim Ve şefi'il ümmeti Resim Ve lisânil hucceti Resim Ve imâmil hadrati Resim Ve nebiyyirrahmeti Resim Seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin Resim Eşşâfiil müşeffei sallallahu aleyhi ve sellem.

MÂNÂSI : Ey Rabbim, inâyet pınarı, hidayet hazinesi, kıyametin ziyneti, esvâbın en güzeli, memleketin damadı, ümmetin şefâatçisi, dili hüccet, varlığın imamı, rahmet nebisi, şefâat eden şefâat ettirilen, Seyyidimiz, Efendimiz Muhammed Mustafa (salallahu aleyhi ve sellem)'e salât ve selâm ediver, onu mübârek kıl!.


Resim

Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Mûtû kable en temûtu: "ÖLmeden ÖNce ÖL!."-ünüz!..'' buyurdu..
(Keşfu’l-Hâfâ II-291-2669)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta SU..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

EMeL'in =>ECeL'in
ÇİLe ÇÖLü'n =>GeÇ->GeL!..



ZEVK-4180

UFUK-Larda =>EMEL-Lerim!. =>ECEL DÂiresi =>KADER-im
BeN=>MERKEZde HİÇ İNsÂNım!. =>NEŞElerimde KEDER-im
GüN GELir=>GÖKLere SIĞmam!.
=>Gün OLur ZERREm BoŞ KALır!.
İKİ UÇ-un =>ORTAsı-nda =>
“SemiğNÂ!.. AtağNÂ!..” DER-im!..


18.09.10 16:38
..a k a s a r a y..ÂN-da..


Resim

EMELL -> ECELL -> teCELLîsi -> N ki???...

Resim---Abdullah İbni Mes'ud radiyallahu anhu: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir dörtgen şekli çizdi. Bu şeklin ortasına da bir çizgi çizdi. Bir çizgi de dörtgenin dışına çizdi. Sonra ortadaki çizgiyi başka çizgilerle (dâirelerle) çevirdi ve şöyle buyurdu: "İşte bu (dörtgenin ortasındaki çizgi) insandır. Bu da (dörtgen) insanoğlunu kuşatan ecelidir. Ortadaki şu çizgi insandır. Şu çizgiler de onun kaderidir, birinden kurtulursa diğeri ona dokunacaktır. Dışardaki çizgi ise emeldir..." buyurmuştur.
(Buhârî, Rikak 4; Tirmizî, Kıyâmet 22/2454)


Resim

آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
Resim----"Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru).: Resûl, Rabbinden kendisine indirilene îmân etti ve mü’minler de, hepsi Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına ve resûllerine îmân etti. “Biz, O’nun resûlleri arasından (hiç) birini, diğerinden ayırmayız.” Ve “ışittik ve itaat ettik! Ve Rabbimiz, Senin mağfiretini (dileriz). Ve masîr (varış) Sana’dır (Sana doğru yola çıkarız ve Sana ulaşırız).” dediler.” (Bakara 2/285)



ResimCÂN KARDEŞLerim!.

ALLAHu zü’L- CELÂL’imizin İnsÂNoğLunu =>“TEVHİD DAVAsı”yLa TÜMM ESMâ AKLıyLa HaLifesi/Abdi OLarak Yaratması,
ResûLuLLaH sallallahu aleyhi vesellem’i =>“TEBLİĞ DÂVETi”yLe Şehâdet Şerefimiz ve Şefâat Şifâmız KILması,
Ve BİZ KULLarını SonUÇta =>“KULLuk DUÂsı” ETmeye İCÂBete Çağırması ve ÖZÜndeki TEVHİD TOHUMUnu Toprağa düşürmesi/HAYatta YAŞayıp YARATANın =BEDEN, NEFS, KALB ve RÛHuyLa ŞÂHİDi Olması kısaca MURADULLAH=>EMRuLLah=>SÜNNetULLAH ve ŞE’ÂNuLLAHtır..

İnsÂNoğLu’nun Kur'ÂN-ı Kerîmde => Meşhur 4 UNSur/Anasır-ı Erbâa’dan Yaratıldığı buyurulmuştur..

İNsÂN =>TOPRAK/BedEN =>ATEŞ/NEFs => SU/KALb =>HAVA/RûHh..

İNsÂN Bu ÂLEMde MEVCÛDuYyetinin/VARLığının OLuşu ve devâmı tamamiyle bu DÖRT UNSURa BAĞLıdır. .
Tüm Beden, hücrelerinin maddesini ve bedeninde ürettiği ısı enerjisini topraktan alır..

İYİce BAKarsanız =>Netice Olarak, OT yer, ET Yer ve katalizör olarak, madenler SU vs..
ET Yiyenler Mutlaka =>OT Yiyenleri yer..
OT Yiyenler Mutlaka =>OT/BİTKi YER..
BİTKİLerde MutLaka =>GÜNEŞ IŞIğında FOTOSENTEZLe GIDA ÜREtir.. Ya da ENercinin de ÜStünde DİRLİK ÖZünü..
Netice şu ki Bitkisel Gıda =>ANA Unsurdur, TOPRAK ve ENerjiyi İNsÂNa aktarır.
Bitkisel Gıdadanın OLUŞumunda ANA Kaynak ise =>TEKtir ve GÜNEŞtir..

MuhaMMedî TASASVvuf İLMi =>Tüm ilimleri CEM’ eder ve CÂMİ’dir.


İNsÂNın yaratılış sebebi;
Âhirinde/Son Nefesinde =>AKLınca TakLidî Tevhidini => MuhaMMedî Tahkikî TevhideDÖNüştürmektir..
KERÂMEt de BUdur.
KEMÂLÂt da BUdur.
KULLUK da BUdur.
SULTÂNLIk da BUdur.
MESELe de BUdur ve’s- SELÂMmm!.

Ben KuL İhvÂNi Kıtmir’imizi,
HÂLis-MUhLis-SIDdık ve ÂDiL MuhaMMed Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Şehâdet Şerefinin ve Şefâat ŞİFÂsının LiVECHİLLAH HABîBî ve HASBî HİZmetçisi OLarak,
Bir ELimde Kur'ÂN-ı Kerîm CENNeti..
Bir ELimde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem SüNneti..
İLE-BİLe-ÇİLesinde ECELime KOŞmaktayım..
Çünkü Ben Bir MuhaMMedî MELÂMî-DÜŞÜNce DERVİŞ-iyim!. İNŞÂe ALLAHu TeÂLÂ!.


MuhaMMedî MELÂMet TASAVvufunda ASIL MESELe;
BİR ŞEYy OLmak ya da OLmamak değildir.
Kendinde “OL-ÂN”ın farkında OLmak.. BİLmek-BULmak-OLMak ve YAŞAmaktır..

TEVHİD TEKEMMÜLÜnün OL-uşumunu İZ-lemek veya GİZ-lemek de değildir ki bu;
İLk OkuL-Orta OkuL-Lise-Üniversite gibi…

İlkokul-Ortaokul-Lise-Üniversite gibi…
Şerîat-ı MuhaMMedîyye,
Tarikat-ı MuhaMMedîyye,
Mârifet-i MuhaMMedîyye,
Hakikat-i MuhaMMedîyye’yi
Karınca Kaderince alnında yazılan kadar tahsil etmek ve İlim, İrade, İdrâk ve İştirâkle YAŞA-mak...
Muhammedî Tâlim-Öğretimle
Muhammedî Terbiye-Eğitimle Kemâlât…
İşte Muhammedî UY-ÂN-ış budur...

TEVHİD TOHUMU;
İLİM TOPRAĞInd, EDEB SUyu, İRFÂN ENERJİsi Ve ERKÂN HAVASIyLa BULuştu mu,
O zaman:
“LÂ =>İLÂHE =>İLLÂ =>ALLAH” Dİye DİRİLir...

BeBeLik =>GENçLik =>OLgunLuk =>DeDeLik ;
DEVRÂN DEVRİni,
SEYRÂN SEYRİni,
CEVLÂN CEVLİni,
HAYRÂN HAYRını,
Yâni KEMÂLâtını ve KERÂMEtini FiiLen YAŞAr..
Bir TEVHiD TOHUM, Bin TOHUM VERir...


=>VÂHDetten =>KESRete..
=>KESRetten => VAHDete DEVREDer DURur, CÂNda CÂNÂN DEVRÂNında..

İNŞÂe ALLAHu TeÂLÂ!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta SU..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


BiR DAMLAcık SU>KÜLLî ŞEYy
ŞE’ÂN-daki =->ŞU KÜLLî ŞEYy
BENi->SENi->Onu =>“SU’”dan
TEMEL TAŞı>HUu>KÜLLî ŞEYy!.


ZEVK 9243

=>RÛHUmuz-un =>ŞU BEDENi=>YÛSUF’a=>KUYu İHVÂNim
BUZ DAĞI’ndan =>SU’yLa BUHAR =>ÂŞIKLar HUYu İHVÂNim
BULut BULut =>YAĞAN RAHMet =>RAHMÂN’ı DUYu İHVÂNim
BiR DAMLA SU>ÇÖLde ARıYOR =>BiR DAMLA SUyu İHVÂNim!.


aleyhisselâm..

12.05.19 19:29..
brsbrsm..tktkttrstkkmdeHAssrettt..


ELEMENtLeri =>BİRLEŞtirEN
=>SU =>ARAcı =>KATALİZÖR
==>YERLi YERin=>YERLEŞtirEN
GÖRen>GÖNÜL!. GÖRmyen KÖR!.


İNSÂN>“OT-ET YEdim!.” DEsiN
=>Et YİyEN=>OT YİYen>YESiN
GÜNEŞ<->IŞIK=>LÂzım–LÂyık
FOTOSENTEZ ==>TEMEL BESiN!.


=>GÖRecektir ==>BAKan KİŞi
GÜBREden=>GÜL=>Gonca DALı
==>ANCAk YEŞİL ATEŞ ==>İŞi
=>HeR ÂN PİŞen =>AŞ MaSALı!.


Resim

BiR DAMLAcık SU KÜLLî ŞEYy
ŞE’ÂN-daki =->ŞU KÜLLî ŞEYy.:


اَوَلَمْ يَرَ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَنَّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَاۜ وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَٓاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّۜ اَفَلَا يُؤْمِنُونَ
Resim---“Eve lem yerâ-lleżîne keferû enne-ssemâvâti vel-arda kânetâ ratkan fefetaknâhumâ vece’alnâ mine-lmâ-i kulle şey-in hayy(in) efelâ yu/minûn(e).: İnkar edenler görmediler mi ki, göklerle yer bitişikken biz onları ayırdık ve HER CANLI ŞEYi SU'dan yarattık? Hâlâ iman etmeyecekler mi?.” (Enbiyâ 21/30).



Resim
ELEMENtLeri =>BİRLEŞtirEN
=>SU =>ARAcı=>KATALİZÖR.:


ELEMENt.: kimyasal çözümleme yoluyla ayrıştırılamayan ya da bireşimle elde edilemeyen madde.

KATALİZÖR.: a. kim. Kimyasal tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini molekül yapısını değiştirmeden sağlayan, katalitik etkiye yol açan madde. Kimyasal tepkimeyi hızlandıran fakat kendisi değişmeden kalan madde. Kimyasal tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini sağlayan, katalitik etkiye yol açan madde, katalist. Kimyasal bir reaksiyonun gerçekleşmesi için gerekli olan aktivasyon enerjisini düşürerek reaksiyonun daha hızlı oluşmasını sağlayan ama kendisi bu reaksiyondan etkilenmeden çıkan ve çok kez aynı reaksiyonu katalizleyebilen organik veya inorganik moleküller..


Resim

GÜNEŞ<->IŞIK=>LÂzım–LÂyık
FOTOSENTEZ ==>TEMEL BESiN!.


Fotosentez en basit anlatımıyla bitkilerin nefes alıp vermesi, ya da bitkilerin karbondioksiti emip yerine oksijen üretmesidir. .
Fotosentez işlemi bitkilerde bulunan kloroplast adlı hücrede gerçekleşir.

Fotosentez, güneş ışığından kimyasal enerjiye enerji sağlamak için bitkiler, algler ve bazı bakterilerin kullandığı süreçtir.
Fotosentez, dünyanın en önemli biyokimyasal olayıdır. Çünkü fotosentez ile bütün canlıların tükettiği besin üretilmektedir. Üretilen besinin temel işlevi ise içinde güneş enerjisinin kimyasal enerji olarak depo edilmesidir. Bu besin solunumla yakıldığında ortaya çıkan enerji ile CÂNLıLık/DİRİLik devam eder.
Fotosentez, güneş enerjisinin besine kazandırma işlemidir. Bunu bitkiler gibi üretici canlılar yapar. Daha sonra bu enerjiyi hem kendileri, hem de onları tüketen tüketici canlılar kullanır.
Fotosentezin canlılar için önemi maddeler halinde şöyle sıralanabilir:..

Güneş enerjisi organik besin moleküllerine kazandırılır.
Atmosfere oksijen verilmektedir.
Atmosferden karbondioksit tüketilmektedir.
Bitkilerin canlı kalması sağlanır.
Hayvanlar için besin üretilir ki, ot yiyenler de et yiyenlerin DİRİLiğini devam ettirirler..
Bütün bunları düşündüğümüz zaman fotosentez olmadan hayatın olmayacağını fark ederiz..


Resim

==>ANCAk YEŞİL ATEŞ ==>İŞi
=>HeR ÂN PİŞen =>AŞ MaSALı!.


Kur'ÂN-ı Kerîmimizde Yâ SîN Sûremizde =>Bitkilerdeki Yeşil ATEŞ.:..


ResimKur'ÂN-ı Kerîm'in =>“ATEŞ-Li YeŞiL AĞAÇ?.ı.:

Maddî insÂN ya da canlı yaratmasının yaşamasının tek sebebi tek ana kaynağı bütün canlıların beslenmesinin temeli güneşten alınan bir nesneye bağlıdır.. Enerji denmesine rağmen enerji olduğunu sanmıyorum.. ISI ve IŞIKtan yararlanmasına rağmen bunun dışında bir şey ALınıyor “DİRİLİK ÖZü” DİRİLik diye bir şey alınıyor.. Bu, enerji değil ancak ve sadece güneşten alınıyor, elektrik enerjisinden ve diğer enerjilerden asla alınamıyor.. Beslenme zincirinin temeli olan bitki, bunu sadece en küçük varlık olan, canlı varlık olarak güneşten alabiliyor ve bunu almadığı sürece beslenme hayvana geçemiyor asla.. ot yiyeni yemeyen hayatta olamaz.. İllâ ot yiyecek.. Ot yiyen bir hayvan ot yiyecek ki, ot ise =>güneşten aldığı bu nesneyi kendi içinde fotosentez vs. yaparak gıdaya çevirecek.. DİRİLik enerjisine çevirecek.. yeşil enerji, YEŞİL ATEŞ olarak..

الَّذِي جَعَلَ لَكُم مِّنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنتُم مِّنْهُ تُوقِدُونَ
Resim---"Ellezî ceale lekum mine’ş- şeceri’l- ahdari nâren fe izâ entum minhu tûkıdûn (tûkıdûne).: O (ALLAH) ki, size YEŞİL AĞAÇtan bir ATEŞ yaptı da şimdi siz ondan YAKıp duruyorsunuz. (YâSîn 36/80)

Bahsedilen bu "YEŞİL ATEŞ"in formülü bulunmuş değil bu formül nedir bilmiyoruz henüz..

MC0: Madde
MC1: Kuvvet
MC2: Enerji
MC3:………..
.
.
MC7: nedir.. bilmiyoruz nedir ama, ARAnan var..
.
.
.
.
MCn: İlahî Kudrette sonsuz değer..


Teknik bunu bir gün ortaya çıkarır, henüz daha üçte dolaşıyor.. enerjinin üstüne çıkmış değil o.. Oğlum Alper Vahid’in söylediğine göre MC3 ü bulmuşlar onu ama henüz açıklayamıyorlarmış.. yâni ortaya atamıyorlar ama bulmak üzereler.. bir üstü bulacaklardır, çünkü var..
Bu güneşin muhteşemliği iki tane Hidrojenin 8000 C0 santigrat derece güneşin içinde sıcaklık.. Güneş bir H2 Hidrojen deposu muazzam bir Hidrojen deposu.. ve durmadan iki hidrojen eşleşiyor He2 Helyum meydana getiriyor ve bir artı bırakıyorlar bundan bu kadar enerji, ışık, ısı vs.. her Helyum oluşta güneş muazzam bir ısı ışık vs. yayıyor.. ultraviolesi, şunu bunu aklımızın ermediği binlercesi yayılıyor durmadan durmadan..

Hidrojen’in esas hüneri ise, GÜNEŞ-tedir..
Güneşin MERKEZindeki (İçindeki/ÖZ-ündeki) sıcaklık 20x106 C0, MUHİTindeki (Dışındaki/Sathındaki) 8000 C0 dir.

İnsÂNoğlunun İlâhî veri olan akıl ve ilimle çözdüğüne göre:
Güneş'de 1 saniyede:


Resim

1 sâniye dense de BİLen BİLirki “ÂN” dadır.
Bir ÂNda 1 Hidrojen 1 Hidrojen'le Oksijen'siz YANarak!! EŞ-Leşip BİZ-İZ dediklerinde doğan BİZ-BİR-İZ Helyum'u ve El-HAYY HAYYatın Temel Gıda Kaynağı, Isının Işığın Menbağı YEŞİL ATEŞin CÂN Bağı Olan ARTIK-a Ne Demeli!!!

الَّذِي جَعَلَ لَكُم مِّنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنتُم مِّنْهُ تُوقِدُونَ
Resim---Ellezî ceale lekum mine'ş-şeceri'l-ahdari nâren fe izâ entum minhu tûkıdûn(tûkıdûne) : O ki size YEŞİL AĞAÇtan bir ATEŞ yaptı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz(Yâ-Sîn - 36/80)]


Resim

NEdir bu ATEŞLi YEŞİL AĞAÇ?.

MCn genel formüldür.
C üssündeki n= sıfırdan sonsuza kadar değerler alır.
n=0 olduğunda C0= 1 eder ve MC0=M olup MADDE-dir..
n=1 olduğunda C1= C eder ve MC1=MC olup KUVVET-tir..
n=2 olduğunda C2= C2 eder ve MC2=MC2 olup ENERJİ-dir..
İnsanoğlu şimdilerde n=3 nedir bulmaya çalışmaktadır.. MC3=?!.

İşte bu noktada derim ki n=3 ve ötesindeki bir gücü göndermekte RABBu'l-âlemin Güneşle ki bu “HAYY” ın ANA ihtiyacıdır ve her AN ambalajlanıp SALLınmaktadır durmadan…

Bu ARTIK VERi içinde gelen Isı, Işık veyâ her ne ise, sâdece bu gelenle Bitkiler fotosentez yapabilmekte TÜM CANlıların İLk ve ANA Besinini yapmaktadırlar.
Sonra OT yiyenleri ET yiyenler yer de, İnsan ise her ikisini de yiyerek gıdâlanır.
Böylece ömür boyu hücrelerinin enerjsini YEŞİL AĞAÇ-ATEŞten alır..

Dış ısınmada da temel ısı kaynakları da bitkisel ve dolayısıyla GÜNEŞ'tir.
Odun, kömür, petrol vs.. Hepsi temelde GÜNEŞ kökenlidir ve SU ile İçİçedir..

İnsanlar oturup güneşin ne zaman biteceğini tahmin ediyorlar, düşünüyorlar ama ŞeÂNuLLAHta her ÂN, KÛN fe ye KÛN OLduğunu bilmiyorlar, bitmenin tükenmenin hesabını yapanlar.. Bırakın onu, bir atmosfer içinde sürtünerek dönen dünyanın içini mazotla doldursak kaç günde bitirir dönmek enerjisinden dolayı 1600 km/saat hızla giden bir araba gibi düşünüverse oturur kalır yerine..
Yâni demek istiyorum ki, o kadar teknik daha geride ne derse dersin buna ama bir gün teknik bunları çözecektir ama Kur’ÂNı kerimde görüyoruz söylediğim şeylerin tümü görüyoruz Kur'ÂN-ı Kerîm zâten kendi başına bir İLİMdir, geçimişi geleceğe ve şu ÂNı AÇan bir İLİMdir..

İsLâm Âleminin geri kalışı Kur’ÂN-ı Kerim'siz kalışından olmuştur, Kur’ÂN-ı Kerimi çağa çağıramayışından olmuştur. Kur’ÂN-ı Kerimi bir hikâye kitabı masal kitabı sanışından olmuştur.. Çünkü harfleri OKUmuş ama hiç ANLAmaya çalışmamıştır..
Ben de çok severim Kur’ÂN-ı Kerim'ın güzel okunmasını ve hayranımdır..
Bu gün biz cumâyı Alperle, Hamidiye kaynaklarının meşhur Hamidiye suyunun, Sultan II. Abdulhamid HAN’in İstanbul'a taşıtıp götürdüğü içme suyunun kaynağı olan yerdeki Hamidiye Câmisinde kıldık.. Orda bir imam ALi Hoca vardı, Türkiye Kur’ÂN-ı Kerim okuma birinciliği almış bir Hoca.. Zâten câmiye girerken muazzam bir YÂ-SîN Sûresi okuyordu su gibi şırıl şırıl çok rahat çok harikâ okuyuşu vardı.. Ben de çok severim Kur’ÂN-ı Kerimin öyle tertemiz okunmasını, tertille okunmasını.. fakat elbette mânâsının da anlaşılmasını..
Ordaki yeşil ağacın, yeşil ateşin bir süs değil de, yeşil ateş Yeşil Enerji değil midir şekerin içindeki bize enerji veren değil mi ki yediklerimizin içinden aldığımız enerjiyi nerden alıyoruz.. Yâni bunlar sessiz yangınlar, oksijen yangınları demirin yanması değil midir demirin oksitlenmesi..
YANmaktan kasıd nedir?.
Oksijenle birleşmesidir..
Hidrojenin YANması değil midir SU?.

İŞte bütün bunlar NÂRdan NÛRun DOĞuşu “Lâ İLâheİNKÂRından “İLLâ ALLAHİKRÂRrının DOĞuşu değil midir?.


Resim

ZEVK 1264

YEŞİL AĞAÇ =>Hidrokarbon =>AŞK GÜNEŞ’in HAY AYNası
Her Seher SAÇLarın Tarar =>EHLULLAH ın =>HASLar HASı
“Fûlki’l-Meşhun” =>AŞK GEMİSİ =>DİRİLik DÖken SAHİLe
GönüL Lambam YANmıyorsa =>ENGEL OLan =>BENLİK PASI...



وَآيَةٌ لَّهُمْ أَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ
Resim---Ve âyetun lehum ennâ hamelnâ zurriyyetehum fî'l- fulki'l- meşhûn (meşhûni) : Onlar için bir delil de bizim, onların neslini DOLU BiR GEMİde taşımamızdır.(Yâsîn 36/41)

الَّذِي جَعَلَ لَكُم مِّنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنتُم مِّنْهُ تُوقِدُونَ
Resim---Ellezî ceale lekum mine'ş-Şeceri'l- Ahdari nâren fe izâ entum minhu tûkıdûn(tûkıdûne): O ki size YEŞİL AĞAÇtan bir ATEŞ yaptı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz(Yâ-Sîn - 36/80)

YeşiL Ağaç, Hidrokarbon.. Aşk Güneşin Hayy Aynası =>Hidrokarbondur.. Evet YeşiL Ağaç Hidrokarbon =>CÂN-lılığın temel taşıdır yâni Aşk Güneşin Hayy Aynasıdır gerçekten.. Her seher saçların tarar EhLuLLaHın HasLar Hası..
İşte bunlar; güneşten fotosentez yapmazlar da, aydan fotosentez yapan gece bitkileri gibidirler.. yâni manevî gıda hep geceleri alınmıştır.. Ki bu çok doğru sözdür.. Her seher saçların tarar EhLuLLaHın HasLar Hası..

Şimdilerde azaldı artık yok gibi ya da gizlendiler..
Ama eskiden, geçen yıllarda çokça çoktular Hamd OLsun..
Ben de, yıllarca yâni ALLAH'ın izniyle yaşamışızdır ki, gecelerin seherlerinde HAKk’ın AŞK Kapıların en açık olduğu, insan nefsinin insan ruhuylu uyuştuğu, RABBiyle görüştüğü, yâni ulaştığı çok güzel ÂNlardır.. Manevî Gıdalar ki, insanları bitkilere benzetsek fotosentezi de böyledir.. AŞK Gecesin Ay’ı altında ki, yâni EhL-i Beyt aleyhumu's-selâmın MuhaMMedî Tâlim-Terbiyesi altında.. AŞK için geceler çok uygundur zâten..

Böyle olmazsa, insan gece gibi olmazsa, her tarafa ayan beyânsa, her tarafa dönükse-kıblesizse bundan bir şey çıkmaz!.
Gece gibi setr olmuş, Aya teslim olmuş, güzellik içerisinde ise AŞKa ancak yol bulur ve EhLuLLaHın HasLar Hası OLur..

Fûlki’l-Meşhun Aşk Gemisi ki bunlar, SEVd Sahiline DİRİ-Lik DÖKen VElîYyuLLAH İnsÂNlardır.. İşte bunlar İlâhi AŞK Gemileridir.. Fûlki’l-Meşhun ŞahÂNe Gönül Gemilerdir ki gittikleri her yerde sahillere DİRİ-lik DÖKenler..
Kısacası Hayat Sahilini ERGİNLik Rıhtımına-EŞine ULAŞan Beden-Nefisler EmÂNetlerini/Çocuklarını İndirirler, torunlarını indirirler ki Bu HAYy Zinciri HÂLinde Kıyamete kadar gelecek NESİL-Lerini DÖKerler GönüLLere..

İyi ANLAyamıyorsam ki, AkıL Lambam yanmıyorsa, engel olan yalıtkan benlik pasımdır =>NAKLe hasret bırakan.. evet benim gönül lambam yanmıyorsa, ışıksız kalmışsam.. işte demin dediğimiz Gözün Nûrunu yarattı ilk defa.. Bu Göz Nûru güneşe bakarken de vardır.. Şah damarından yakın olana bakarken de aynı GÖZ kullanılacaktır..
Beden Gözü, bir yumurta kabı gibi gözükür.. Basit gibi gözükür.. Oysa içerdeki RABBu’l- âlemini koruyan odur.. Setr eder O’nu.. onun için bir deneyin isterseniz bir yumurtayı ki, bir toplu iğnenin ucuyla delin.. GÖReceksiniz ki iki gün sonra içeriye giremezsiniz kokundan.. Ve siz cinâyetle onun içindeki bütün civcivleri öldürürsünüz kıyamete kadar gelecekken..
İşte bu HAYy Sistemini, DÜZEN DENGE-sini BOZmaktır..
Fûlki’l-Meşhun Menbağını yok etmektir.. Siz ŞahÂNe Gemiyi deldiniz.. Musâ aleyh's-selâm'ın Beden Gemisini mahv ettiniz.. Yâni SüNNetuLLAH Sistemi ÇÖKer..



ResimYEDi RENKLi HUUuuuuu!.

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta SU..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

İNSÂN ki>BiR DAMLa SUdur
BUZ-SU-BUHAR-BULUt HALı

YAŞAnan =>DELi DUYGUdur
BiR VARmış YOKmuş MaSALı!.


ZEVK 9298

NUTFE de-SEN=>SPERM de-SEN ==>BiR DAMLA SU =>İNSÂN ASLı
ANA RAHMi<->MEZÂR TAŞı!. ==>şU ==>HAYyat MaSALı-n =>fASLı
AKLın-VAKTin-RABBin BİLmek
AŞKk AYNA-sın SIRRın SİLMek
“BİZ BİR-İZ=NAHNU” YAŞA!.mak!.=>HÂL-i HAZIR=>HÂL-in=>hASLı!.


04.07.19. 21:58
brsbrsam..tktktrstkkmdbirzamÂNnn..


İNSÂNLar =>SEBEB PEŞİ-nde
Son-UÇ-un SORAN GÖRmedim
=>BiR LOKma BEDEN LEŞİ-nde
DÜŞünü==>YORAN GÖRmedim!.



ResimNUTfe.: SU İLe-BİLe azarazar sızmak, akmak.. Duru ve Sâfi su. Meni. Rahimde iki yarım ve ayrı cinsten hücrelerin birleşmişi. TaŞmış, DöKüLmüş SU..
Bir NUTFEden, DOĞan BEBeğin Temelde Yaratılış ASLı da, BEŞiği de, Bir DAMLa SUdur..
Nutfe, Kur'ÂN-ı Kerîmde 12 âyette geçer..:


خَلَقَ الإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُّبِينٌ
Resim---"Halaka’l- insâne min nutfetin fe izâ huve hasîmun mubin (mubînun).: İnsanı nutfeden (bir damla sudan) yarattı. Böyle iken bakarsın ki o, RABBine açık bir hasım kesilmiştir.” (Nahl 16/4)

قَالَ لَهُ صَاحِبُهُ وَهُوَ يُحَاوِرُهُ أَكَفَرْتَ بِالَّذِي خَلَقَكَ مِن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ سَوَّاكَ رَجُلًا
Resim---"Kâle lehu sâhıbuhu ve huve yuhâviruhû e keferte billezî halakake min turâbin summe min nutfetin summe sevvâke raculâ (raculen).: Onunla konuşan (sohbet eden) arkadaşı, ona dedi ki: “Seni, (önce) topraktan, sonra bir nutfeden (bir damla sudan) yaratan sonra da seni bir adam hüviyetine sevva (dizayn) edeni (ALLAH’ı), sen inkâr mı ediyorsun?” (Kehf 18/37)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي رَيْبٍ مِّنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِن مُّضْغَةٍ مُّخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِّنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاء إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّى وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِن بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاء اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنبَتَتْ مِن كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ
Resim---"Yâ eyyuhân nâsu in kuntum fî raybin minel ba’si fe innâ halaknâkum min turâbin summe min nutfetin summe min alakatin summe min mudgatin muhallekatin ve gayri muhallekatin li nubeyyine lekum, ve nukırru fî’l- erhâmi mâ neşâu ilâ ecelin musemmen summe nuhricukum tıflen summe li teblugû eşuddekum ve minkum men yuteveffâ ve minkum men yuraddu ilâ erzelil umuri li keylâ ya’leme min ba’di ilmin şey’â (şey’an), ve terâ’l- arda hâmideten fe izâ enzelnâ aleyhâl mâehtezzet ve rabet ve enbetet min kulli zevcin behîc (behîcin).: Ey insanlar! Eğer beas edilmekten (tekrar diriltilmekten) şüphe içinde iseniz... Oysa muhakkak ki Biz sizi, size beyân edelim (açıklayalım) diye (önce) topraktan (inorganik ve organik maddelerden), sonra bir nutfeden (bir damladan), sonra bir alakadan (rahim duvarına bir noktadan bağlı duran embriyodan), sonra şekillendirilmiş ve şekillendirilmemiş (bir çiğnemlik et görünümünde) mudgadan yarattık. Ve (sizi), dilediğimiz süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi, ergenlik çağına ulaşmak üzere bebek olarak çıkarırız. Ve sizden bir kısmınız vefat ettirilir. Ve sizden bir kısmınız, sonradan ilimden bir şey bilemez hale gelsin diye ömrünün ihtiyarlık çağına döndürülür. Ve arzı (yeryüzünü) kurumuş görürsün. Fakat ona su indirdiğimiz zaman hareketlenir ve kabarır ve bütün güzel çiftlerden bitkiler yetiştirir.” (Hac 22/5)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن سُلَالَةٍ مِّن طِينٍ
Resim---"Ve lekad halaknâ’l- insâne min sulâletin min tîn (tînin).: Ve andolsun ki Biz, insanı balçığın (nemli organik ve inorganik toprağın) özünden yarattık.” (Mü'minûn 23/12)

ثُمَّ جَعَلْنَاهُ نُطْفَةً فِي قَرَارٍ مَّكِينٍ
Resim---"Summe cealnâhu nutfeten fî karârin mekîn (mekînin).: Sonra onu az bir su (meni) hâlinde sağlam bir karargâha (ana rahmine) yerleştirdik.” (Mü'minûn 23/13)

ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ
Resim---"Summe halaknân nutfete alakaten fe halaknâ’l- alakate mudgaten fe halaknâl mudgate ızâmen fe kesevnâ’l- izâme lahmen summe enşe'nâhu halkan âhar (âhara), fe tebârakallâhu ahsenu’l- hâlikîn (hâlikîne).: Sonra da nutfeden (bir noktadan rahim duvarına bağlı) bir alaka yarattık. Sonra alakadan bir çiğnem et (görünümünde) bir mudga yarattık. Bundan sonra mudgadan kemikleri yarattık. Daha sonra kemiklere et giydirdik (üzerini et ile kapladık). Daha sonra da onu, başka bir yaratışla inşa ettik (şekillendirdik). İşte böyle ALLAH, Mübârek’tir, En Güzel Yaratıcı’dır.” (Mü'minûn 23/14)

وَاللَّهُ خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ جَعَلَكُمْ أَزْوَاجًا وَمَا تَحْمِلُ مِنْ أُنثَى وَلَا تَضَعُ إِلَّا بِعِلْمِهِ وَمَا يُعَمَّرُ مِن مُّعَمَّرٍ وَلَا يُنقَصُ مِنْ عُمُرِهِ إِلَّا فِي كِتَابٍ إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
Resim---"Vallâhu halakakum min turâbin summe min nutfetin summe cealekum ezvâcâ (ezvâcen), ve mâ tahmilu min unsâ ve lâ tedau illâ bi ilmihî, ve mâ yuammeru min muammerin ve lâ yunkasu min umurihî illâ fî kitâbin, inne zâlike alâllâhi yesîr (yesîrun).: Ve ALLAH sizi topraktan yarattı. Sonra bir nutfeden. Sonra (da) sizi çiftler kıldı. O’nun ilmi olmaksızın bir kadın yüklenemez (hamile kalamaz) ve doğum yapamaz. Ömür verilen bir kimsenin ömrü kitapta olanın dışında uzatılmaz veya onun ömründen eksiltilmez. Muhakkak ki bu, ALLAH için çok kolaydır.” (Fatır 35/11)

أَوَلَمْ يَرَ الْإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِن نُّطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُّبِينٌ
Resim---"E ve lem yeral insânu ennâ halaknâhu min nutfetin fe izâ huve hasîmun mubîn (mubînun).: İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (nutfeden-meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.” (Yâsîn 36/77)

هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ يُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ ثُمَّ لِتَكُونُوا شُيُوخًا وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّى مِن قَبْلُ وَلِتَبْلُغُوا أَجَلًا مُّسَمًّى وَلَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Resim---“Huvellezî halakakum min turâbin summe min nutfetin summe min alakatin summe yuhricukum tıflen summe li teblugû eşuddekum summe li tekûnû şuyûhâ (şuyûhan), ve minkum men yuteveffâ min kablu ve li teblugû ecelen musemmen ve leallekum ta’kılûn (ta’kılûne).: O ki, sizi topraktan yarattı. Sonra bir nutfeden, sonra bir alakadan (rahim duvarına asılı bir damladan). Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarır ki sizin en kuvvetli çağınıza ulaşmanız, daha sonra da yaşlanmanız için. Ve sizden bir kısmı, ihtiyarlamadan önce vefat ettirilir (öldürülür). Ve (bir kısmınızın da) belirlenmiş bir süreye ulaşmanız için. Ve umulur ki siz böylece akıl edersiniz.” (Mü'min 40/67)

وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى
مِن نُّطْفَةٍ إِذَا تُمْنَى
Resim---"Ve ennehu halaka’z- zevceyniz zekere ve’l- unsâ. Min nutfetin izâ tumnâ.: Şüphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır.” (Necm 53/45-46)

أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى
أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِيٍّ يُمْنَى
Resim---"E yahsebu’l- insânu en yutrake sudâ (sudân). E lem yeku nutfeten min menîyin yumnâ.: İnsan başıboş (sorumsuz) bırakılacağını mı zannediyor?. O (döl yatağında) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?” (Kıyâmet 75/36-37)

إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا
Resim---"İnnâ halaknâ’l- insâne min nutfetin emşâcin nebtelîhi fe cealnâhu semîan basîrâ (basîran).: Muhakkak Biz, insanı (iki hücrenin) birleşimi olan bir nutfeden/karışım hâlindeki az bir sudan-meniden yarattık. Onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işiten, gören (bir varlık) kıldık.” (İnsân 76/2)

قُتِلَ الْإِنسَانُ مَا أَكْفَرَهُ
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ
مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ
Resim---"Kutile’l- insânu mâ ekferahu. Min eyyi şey’in halakahu. Min nutfetin, halakahu fe kadderahu.: Kahrolası insan, ne kadar nankördür.. (ALLAH) onu hangi şeyden yarattı?. Nutfeden (bir damladan onu yarattı), sonra da ona kader tayin etti (bir ölçüyle biçime soktu. Gelişimini (DNA’larını) programladı ve ömür tayin etti).” (Abese 80/17-19)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta SU..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim YERin GÖĞün..
MuHABBEt KELEPÇEsi


AKIL TOHUMu->OKSiJEN
AKLın TaRLası HİDROJEN
İKİSi de=>YANıcı>YAKıcı
BİRLEŞince>SU SÖNdürür
BİZ BİR-İZ=>BİLe İNANcı
BİLEkte>NABZa DÖNdürür!.

ATeŞLe-SU =>AŞKLa-SEVgi
=>İKİ-si =>TEk YÜRek gibi
YERLe-GÖĞün =>ARAsında
SEVen<->SEViLen>SEVgiLi..


BUZ DAĞIn==>KORku-UMUtu,
SU =>BUHARa==>KİTLi Kutu!.
BİR DAMLA GÖZYAŞIm SEVDÂ,
BİZ BİR-İZ==>NAHNU BULUtu!.


ALLAHu z’ü’L- CELÂL’in Bu ÂLEMde SİLM AKIL SÂHiBi İNsÂNa Dört Hidâyeti.:
Fıtrî Din, AKıL, PeYGaMBeR/Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ve Kitâb/Kur'ÂN-ı Kerîmdir..


HANiF DİNi =>Kur'ÂN-ı DUYy,
=>AKLını==>NÛR’a BULAŞtır!.
HAYy NEBîYyü’L- ÜMMî’ye UYy,
=>DAMLAnı=>DENİZe ULAŞtır!.


HAYatın somut ana maddesi ve SUda Çözülmüş veya asılı bir eriyik olan PROTOPLAZMA aşama aşama DİRLik/CANLILık GELişimi DOĞrudan SU-ya BAĞLıdır.. ve de BEDENLerimizin 3/4 ten fazlası "SU"dur..
TEKnik bir gerçektir ki, Hidrojen, Nitrojen/Azot, Oksijen ve Karbon normal şartlarda göklerin üst katlarındadır..
HAYatın ve H2O/
SU-yun ANAsı OLan H/Hidrojeni =>Kâinâtta =>NH3/Amonyak, CH4 /Metan gibi KALıcı elementler doğurur..
HAYy DİRİLiği =>
SU ile KÂİMdir/MevCÛDdur..:


Resim

BiR DAMLAcık SU KÜLLî ŞEYy
ŞE’ÂN-daki==>ŞU KÜLLî ŞEYy.:


اَوَلَمْ يَرَ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَنَّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَاۜ وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَٓاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّۜ اَفَلَا يُؤْمِنُونَ
Resim---“E ve lem yerellezîne keferû enne's- semâvâti ve'l- arda kânetâ retkan fe fetaknâhuma, ve cealnâ mine'l- MÂi kulle şey’in hayy (hayyin), e fe lâ yu’minûn (yu’minûne). .: İnkar edenler görmediler mi ki, göklerle yer bitişikken biz onları ayırdık ve HER CANLI ŞEYi SU'dan yarattık? Hâlâ iman etmeyecekler mi?.” (Enbiyâ 21/30)

وَاللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِن مَّاء فَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى بَطْنِهِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى أَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللَّهُ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Resim---“Vallâhu halaka kulle dâbbetin min mâin, fe minhum men yemşî alâ batnih (batnihi) ve minhum men yemşî alâ ricleyn (ricleyni) ve minhum men yemşî alâ erba’(erbain), yahlukullâhu mâ yeşâu, innellâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun) : ALLAH, her canlıyı SUdan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz ALLAH, her şeye güç yetirendir.” (Nûr 24/45)

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“ALLÂHu nûrus semâvâti ve’l- ard (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh (mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh (zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr (nârun), nûrun alâ nû r(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhu’l- emsâle li’n- nâs (nâsi), vallâhu bi kulli şey’in ALÎM (alîmun).: ALLAH, göklerin ve yerin NÛRu'dur. O'nun NÛRu, içinde misbah (lâmba) bulunan kandil (ışık saçan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırça (cam) içindedir. Sırça (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doğuda ve batıda bulunmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. NÛR üzerine NÛRdur. ALLAH dilediğini NÛRuna hidayet eder (ulaştırır). Ve ALLAH, insanlara örnekler verir. Ve ALLAH, herşeyi en iyi bilendir.” (Nûr 24/35)

وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ مِنَ الْمَاء بَشَرًا فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرًا
Resim---“Ve huvellezî halaka minel mâi beşeren fe cealehû neseben ve sıhrâ(sıhran), ve kâne rabbuke kadîrâ(kadîren).: Ve sudan beşeri (insanı) yaratan, O'dur. Sonra ona neseb ve sıhriyyet kıldı (verdi). Ve senin Rabbin Kaadir'dir (herşeye gücü yeten).” (Furkân 25/54)

Neseben.: neseb, akrabalık, soy bağı.
Sıhran.: Sıhriyyet, (birbirine) karışma, hısımlık..


SU-yun özellikleri ve güzellikleri fizik kitaplarında olmakla beraber +40C de özgül ağırlığı maximum olur ve 1gr/cm3 dür.. Bu ise İ’TİDÂLdir..:

BUZ HâLi =>TEFRİT/Minimum.
SU HÂLi =>İ’TİDÂL/Optimum.
BUHAR HÂLi =>İFRAT/Maximum.

Bundandır ki +40C deki SU-yun en ağır oluşu binlerce metre derinlikteki okyanusların diplerini +40C lik sabit ısılı “SER”lar hâline getirmiş ve böylece binlerce bakteriyel, bitkisel ve hayvansal hayatın varlığına ve devâmına sebebdir ve gıda deposudur..
Kutuplardaki Buz Dağlarının da altındaki
SU-lar dipte +40C dir ve bu ısıda donmak yoktur ve sürekli hayat vardır..
SUyun diğer sıvılardan farkı =>CÂN-lının CÂNı için ana şarttır..
SU içindeki katı atıklar =>Süzülebilir..
SU içindeki sıvı karışıklar =>Tasfiye edilip arıtılabilir..
SU =>Çalışılırsa saf hâle gelebilir..
SU =>Berraktır =>İÇi =>DIŞındadır..
SU =>Kabı safsa vesaydamsa..=>SUyun içini seyredebilirsiniz..
Teknik ve Teorik olarak tek sıvıdır ki
SU =>Sıkıştırılamaz ve hacmi sabittir ve bu özelliği taşıyan tek sıvıdır..
SU =>Bulunduğu kabın şeklini alır..
SU =>MuhaMMedî Teknik Tasavvufta çok çok önemli bir ÖRNek/Misâldir..

SU =>MuhaMMedî Tarikat İNsÂNı gibidir =>Çocukla çocuk, deliyle deli, velîyle velî olur..

MuhaMMedî Tarikat İNsÂNı da => YERe DöküLdüğünde her DamLası Yeri öpen
SU gibidir=>
=>Sürekli bir MuhaMMedî Tenezzül ve Tevâzu’ HÂLi İÇİndedir.
=>İÇene HAYyattır.
=>Hâlim, Selim ve Ilımlıdır.
=>Ahsen-i Takvim Kıvamlıdır
SU..

O hâLde
SUyun Teknik ÖzeLLikLerini biraz daha mercek altına ALıp İNCELeyeLim.:

Azîz kardeşlerim;


SU => “HUU!...” gibidir...
SU =>Azîzdir, Kıymetlidir ve Hârikadır.
Rahmetli Hocamız Münir Derman kaddesallâhu sırrahu’nun "SU" İsimli eserleri vardır..

SU-yun =>ÖZELLİKLeri ve GÜZELLİKLeri SAYmakLa BİTmezz..
SU =>ANA ÂLEMLer OLan 4 ÂLEMin dördüne de CÂMİ’dir..:

BUZ OLuşu =>SU OLuşu => BUHAR-Lığı ve =>BULUT-Luğu..
DevrÂNı =>SeyrÂNı =>CevLÂNı ve =>HayrÂNı HarikûLâdedir..
MuhaMMedî EHL-i HÂL İÇin AŞKın EVRELeri ve DEVRELeri
SU-dadır..

SUyun ÖZELLik ve GÜZELLikLeri.:

1-) SU =>Bir ortamda aynı ÂNda 4 HÂLde BULunur. =>BUZ>SU>BUHAR>BULUT..
2-) SU =>00C - 1000C arasındaki tek SIVIdır... (normal şartlar altında)
3-) SU =>00C den aşağıya düşerken tüm maddeler hacimsel olarak büzülüp ve yoğunluğu artarken sâdece SU-yun hacmi genişler ve yoğunluğu azalıp SUyun yoğunluğunun altına düşer ve BUZ böylece =>SUda yüzebilir...
4-) SU =>Kâinâtta ALLAHu zu’L-CELÂL’in var ettiği en çok bulunan sıvı =>SUdur ve dünyânın ¾ ünü kapsar...
5-) “H2O ile CO2” Bitki yapraklarında güneş enerjisi ve fotosentezle şekerin temel taşıdır SU..
6-) H2O ile CO2 =>SU =>Organik veya İnorganik tüm sentez ve analiz bileşiklerinde doğrudan karışmaz ve EŞsiz bir KATALİZÖR/kendisi değişmeksizin, kimyasal bir tepkimeyi sağlayan ya da tepkimenin hızının değişmesine yol açan ANA Maddedir Kâinâtta..
SU ile VaR OLan Kâinâtın ve İNsÂNın tek ASNA BESİNi olan Hidrokarbon =>YeşiL Ağacın =>YeşiL Ateşi =>HAYy YAKıtı...


الَّذِي جَعَلَ لَكُم مِّنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنتُم مِّنْهُ تُوقِدُونَ
Resim---“Ellezî ceale lekum mine'ş-şeceri'l-ahdari nâren fe izâ entum minhu tûkıdûn(tûkıdûne).: O ki size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz” (Yâsîn 36/80)

Nâre: bir şeyin parlaması, aydın olmasıdır.
NâR =>NûRun ANA-sıdır..
Ondandır ki =>AŞKın ANAsı =>ÇİLEdir, ÇİLE!...

NâR.: (c.: Niran, envar, niyere, niyâr) Ateş. Cehennem. Mc: ALLAHın gazabı. Yakıcı, azab verici her şey. Şer. Dalâlet. Sefâhet. Ateş, görüş, alâmet, cehennem..
NâR.: Güneşteki, İNsÂN bedenindeki ve ağaçtaki =>ISIn...
NûR da =>NâR Kökünden gelen isimdir.

NûR: aydınlık, karanlığın zıddı, ışık, iç aydınlığı, ve güzelliktir.. Aydınlık. Parıltı. Parlaklık. Her çeşit zulmetin zıddı. Işık. Kur'ân-ı Kerim. İman. İslâmiyet. Peygamber. Zulmeti def eden, şule, ışık. Cebelu’n- Nûr: Hira Dağı’dır ve Kalb'dir.
Envâr: Nûrlardır...

İNsÂNa boyun eğdirilen =>Nebâtat/bitkiler =>temel/ana besin deposudur.
İLÂHÎ HAYy YAKıtının en Hazır, en Tâze ve en İkrâmlısıdır..
EL HAYy cellecelâlihu'nun HAYyatıdır
SU...
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön