KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta ANA BABA HAKkı

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta ANA BABA HAKkı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KELÂMuLLAHta ve RESÛLuLLAHta ANA-BABA Hakkı..

Resim ALLAHu zü’L- CeLÂL’in, Kur'ÂN-ı Kerîminde ANA-BABA Hakkı-ndaki BUYrukları;

وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ
Resim---"Ve iz ehaznâ mîsâka benî isrâîle lâ ta’budûne illâllâhe ve bi’l- vâlideyni ihsânen ve zi’l- kurbâve’l- yetâmâ ve’l- mesâkîni ve kûlû li’n- nâsi husnen ve ekîmû’s- salâte ve âtû’z- zekât (zekâte), summe tevelleytum illâ kalîlen minkum ve entum mu’ridûn (mu’ridûne)..: Biz, İsrâiloğulları’ndan: “Allah’tan başkasına kul olmayın, ana-babaya, yakınlara (akrabaya), yetimlere ve miskinlere ihsanda bulunun, insanlara güzel söz söyleyin, namazı (hakkıyla) kılın, zekâtı verin.” diye misak almıştık. Sonra da sizden pek azınız hariç, (misakınızdan geri) döndünüz. Ve siz, yüz çeviren kimselersiniz.” (Bakara 2/83)

يَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلْ مَا أَنفَقْتُم مِّنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
Resim---"Yes’elûneke mâzâ yunfikûn (yunfikûne), kul mâ enfaktum min hayrin fe li’l- vâlideyni ve’l- akrabîne ve’l- yetâmâ ve’l- mesâkîni vebni’s- sebîl (sebîli), ve mâ tef’alû min hayrin fe innallâhe bihî alîm (alîmun)..: Sana (Allah yolunda) ne infâk edeceklerini soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne infâk ederseniz (Allah yolunda verirseniz) işte o, anne-baba, akrabalar, yetimler, yoksullar ve (yolda kalmış) yolcular içindir. Ve hayır olarak ne yaparsanız, o taktirde muhakkak ki Allah, onu en iyi bilendir.” (Bakara 2/215)

وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا
Resim---"Va’budûllâhe ve lâ tuşrikû bihî şeyen ve bi’l- vâlideyni ihsânen ve bizi’l- kurbâ ve’l yetâmâ vel mesâkîni vel câri zi’l- kurbâ ve’l- câri’l- cunubi ves sâhıbi bi’l- cenbi vebni’s- sebîli, ve mâ meleket eymânukum. İnnallâhe lâ yuhıbbu men kâne muhtâlen fehûrâ (fehûran)..: Ve Allah'a kul olun. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ve ana-babaya, akrabaya, yetimlere, miskinlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa (eşlere), yolda kalmışa ve elinizin altında sahip olduklarınıza (köleye, cariyeye, işçilere) ihsanla davranın. Muhakkak ki Allah, kibirli olan ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisâ 4/36)

قُلْ تَعَالَوْاْ أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلاَّ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلاَدَكُم مِّنْ إمْلاَقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلاَ تَقْرَبُواْ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Resim---"Kul teâlev etlu mâ harrame rabbukum aleykum ellâ tuşrikû bihî şey’â (şey’en), ve bi’l- vâlideyni ihsânâ (ihsânen), ve lâ taktulû evlâdekum min imlak (imlakin), nahnu nerzukukum ve iyyâhum, ve lâ takrabû’l- fevâhışe mâ zahera minhâ ve mâ batan (batane), ve lâ taktulûn nefselletî harramallâhu illâ bi’l- hakk (hakkı), zâlikum vassâkum bihî leallekum ta’kılûn (ta’kılûne)..: De ki: “Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım; O’na bir şeyi ortak koşmayın. Anne, babaya ihsanla davranın. Yokluk (fakirlik) sebebiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de yalnız Biz rızıklandırırız. Kötülüğün açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Haklı olmanız hariç kimseyi öldürmeyin ki; onu Allah haram kıldı. İşte bunları size vasiyet (emir) etti. Böylece siz, akıl edersiniz.” (En’âm 6/151)

يَا بَنِي آدَمَ لاَ يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا أَخْرَجَ أَبَوَيْكُم مِّنَ الْجَنَّةِ يَنزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْءَاتِهِمَا إِنَّهُ يَرَاكُمْ هُوَ وَقَبِيلُهُ مِنْ حَيْثُ لاَ تَرَوْنَهُمْ إِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاء لِلَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ
Resim---"Yâ benî âdeme lâ yeftinennekumu’ş- şeytânu kemâ ahrace ebeveykum mine’l- cenneti yenziu anhumâ libâsehumâ li yuriyehumâ sev’âtihimâ innehu yerâkum huve ve kabîluhu min haysu lâ terevnehum innâ cealnâ’ş- şeyâtîne evliyâe lillezîne lâ yu’minûn (yu’minûne).: Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi (anne ve babanızı), onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak, cennetten çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Muhakkak ki; Biz şeytanları mü’min olmayanlara dost kıldık.” (A’râf 7/27)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ آبَاءكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاء إَنِ اسْتَحَبُّواْ الْكُفْرَ عَلَى الإِيمَانِ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Resim---"Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızû âbâekum ve ihvânekum evliyâe inistehabbû’l- kufre alâ’l- îmâni, ve men yetevellehum minkum fe ulâike humu’z- zâlimûn (zâlimûne)..: Ey iman edenler, eğer imana karşı inkârı sevip tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi velîler edinmeyin. Sizden kim onları velî edinirse, işte bunlar zulmeden kimselerdir.” (Tevbe 9/23)

قُلْ إِن كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَآؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُم مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُواْ حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
Resim---"Kul in kâne âbâukum ve ebnâukum ve ıhvânukum ve ezvâcukum ve aşîretukum ve emvâlunıktereftumûhâ ve ticâratun tahşevne kesâdehâ ve mesâkinu terdavnehâ ehabbe ileykum minallâhi ve resûlihî ve cihâdin fî sebîlihî fe terabbesû hattâ ye'tiyallâhu bi emrihî, vallâhu lâ yehdî’l- kavme’l- fasikîn (fasikîne)..: De ki: “Şâyet babalarınız ve oğullarınız ve kardeşleriniz ve zevceleriniz ve aşiretiniz ve kazandığınız mallarınız, kesada uğramasından (satışının durmasından) korktuğunuz ticaret ve razı olduğunuz (hoşunuza giden) evler, Allah’tan ve O’nun Resûl'ünden ve O’nun (Allah’ın) yolunda cihad etmekten size daha sevgili ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Ve Allah, fasıklar kavmini (topluluğunu) hidayete erdirmez.” (Tevbe 9/24)

فَلَمَّا دَخَلُواْ عَلَى يُوسُفَ آوَى إِلَيْهِ أَبَوَيْهِ وَقَالَ ادْخُلُواْ مِصْرَ إِن شَاء اللّهُ آمِنِينَ
Resim---"Fe lemmâ dehalû alâ yûsufe âvâ ileyhi ebeveyhi ve kâledhulû mısra in şâallâhu âminîn (âminîne)..: Böylece Yusuf’un huzuruna girdikleri zaman, anne ve babasını kendi yanına aldı. Ve şöyle dedi: “Allah’ın dilemesiyle emin (güvende) olarak Mısır’a girin.” (Yûsuf 12/99)

وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّواْ لَهُ سُجَّدًا وَقَالَ يَا أَبَتِ هَذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِن قَبْلُ قَدْ جَعَلَهَا رَبِّي حَقًّا وَقَدْ أَحْسَنَ بَي إِذْ أَخْرَجَنِي مِنَ السِّجْنِ وَجَاء بِكُم مِّنَ الْبَدْوِ مِن بَعْدِ أَن نَّزغَ الشَّيْطَانُ بَيْنِي وَبَيْنَ إِخْوَتِي إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِّمَا يَشَاء إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Resim---"Ve rafea ebeveyhi alâ’l- arşı ve harrû lehu succedâ (succeden), ve kâle yâ ebeti hâzâ te’vîlu ru’yâye min kablu kad cealehâ rabbî hakkâ (hakkan), ve kad ahsene bî iz ahracenî mines sicni ve câe bikum mine’l- bedvi min ba’di en nezega’ş- şeytânu beynî ve beyne ıhvetî, inne rabbî latîfun limâ yeşâu, innehu huve’l- alîmu’l- hakîm (hakîmu)..: Ve anne babasını tahtın üstüne çıkarttı. Ona secde ederek eğildiler. Yusuf (aleyhisselâm) şöyle dedi: “Ey babacığım! Bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Rabbim onu hakikat kıldı (gerçekleştirdi). Ve beni zindandan çıkardığı zaman bana en güzelini yaptı (Benim için en güzelini dizayn etti). Ve şeytan, benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra sizi çölden getirdi. Muhakkak ki; benim Rabbim, dilediğine lütuf sahibidir. Alîm (en iyi bilen) ve Hakîm (en iyi hüküm veren, hikmet sahibi) olan muhakkak ki; “O” dur.” (Yûsuf 12/100)

رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء
Resim---"Rabbic’alnî mukîme’s- salâti ve min zurriyyetî rabbenâ ve tekabbe’l- duâi..: Rabbim, beni ve zürriyetimi namazı ikâme edenlerden kıl. Rabbimiz, duamı kabul buyur.” (İbrahîm 14/41)

وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَآ أُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيمًا
Resim---"Ve kadâ rabbuke ellâ ta’budû illâ iyyâhu ve bi’l- vâlideyni ihsânâ (ihsânen), immâ yebluganne indeke’l- kibere ehaduhumâ ev kilâ humâ fe lâ tekul lehumâ uffin ve lâ tenher humâ ve kul lehumâ kavlen kerîmâ (kerîmen)..: Rabbin, ondan başkasına kul olmamanızı ve anne ve babaya ihsanla davranmanızı kaza etti (takdir etti, hükmetti). Eğer ikisinden birisi veya her ikisi senin yanında yaşlanırlarsa onlara (ikisine) “öf!” deme. Ve onları (ikisini) azarlama ve onlara kerim (güzel, yumuşak) söz söyle!” (İsrâ 17/23)

وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا
Resim---"Vahfıd lehumâ cenâhaz zulli mine’r- rahmeti ve kul rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ (sagîren)..: Ve onlara (ikisine), merhamet ederek ve tevazu ile kanat ger! Ve “Rabbim, onların beni yetiştirdiği gibi ikisine de merhamet et!” de.” (İsrâ 17/24)

رَّبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ إِن تَكُونُواْ صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلأَوَّابِينَ غَفُورًا
Resim---"Rabbukum a’lemu bi mâ fî nufûsikum, in tekûnû sâlihîne fe innehu kâne li’l- evvâbîne gafûrâ (gafûran)..: Rabbiniz, nefslerinizde olanı (niyetinizi) daha iyi bilir. Eğer salihler olursanız, o taktirde muhakkak ki O, evvab olanlar (O’na yönelip, tövbe ederek ulaşanlar) için mağfiret edici olur.” (İsrâ 17/25)

وَأَمَّا الْغُلَامُ فَكَانَ أَبَوَاهُ مُؤْمِنَيْنِ فَخَشِينَا أَن يُرْهِقَهُمَا طُغْيَانًا وَكُفْرًا
Resim---"Ve emmâ’l- gulâmu fe kâne ebevâhu mu’mineyni fe haşînâ en yurhikahumâ tugyânen ve kufrâ (kufren)..: Fakat çocuğa (çocuk meselesine) gelince, onun anne ve babası mü’minlerdi. Onları azgınlık ve küfre (inkâra) sürüklemesinden korktuk.” (Kehf 18/80)

وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حُسْنًا وَإِن جَاهَدَاكَ لِتُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Resim---"Ve vassaynâ’l- insâne bi vâlideyhi husnâ (husnen), ve in câhedâke li tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ, ileyye merciukum fe unebbiukum bimâ kuntum ta’melûn (ta’melûne)..: Ve Biz insana, anne ve babasına güzel davranmasını vasiyet ettik (emrettik). Ve eğer onlar, hakkında bilgin olmayan bir şey ile Bana şirk koşman için seninle mücâdele ederlerse o taktirde, o ikisine itaat etme. Dönüşünüz, Banadır. O zaman yapmış olduklarınızı size haber vereceğim.” (Ankebût 29/8)

وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ
"Ve vassaynâ’l- insâne bi vâlideyhi, hamelethu ummuhu vehnen alâ vehnin ve fisâluhu fî âmeyni enişkurlî ve li vâlideyke, ileyye’l- masîr (masîru).[/color].:
Ve Biz, insana anne ve babasına (bakmasını) vasiyet ettik (farz kıldık). Onu, annesi zorluk üzerine zorlukla taşıdı. Ve onun sütten kesilmesi iki yıldır. (Hem) Bana (hem) anne ve babana şükret! Dönüş, Bana’dır.” (Lokmân 31/14)

وَإِن جَاهَدَاكَ عَلى أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفًا وَاتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَيَّ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Resim---"Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ ma’rûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyye, summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn (ta’melûne)..: Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban) hakkında bir bilgin olmayan şeyi bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın)da onlara iyilikle (ma'ruf üzere) sahiplen (onlarla geçin) ve bana 'gönülden, katıksız olarak yönelenin' yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır, böylece ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim.” (Lokmân 31/35)

وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْرًا حَتَّى إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Resim---"Ve vassaynâ’l- insâne bi vâlideyhi ihsânen, hamelethu ummuhu kurhen ve vadaathu kurhen, ve hamluhu ve fisâluhu selâsûne şehran, hattâ izâ belega eşuddehu ve belega erbaîne seneten kâle rabbi evzı’nî en eşkure ni’metekelletî en’amte aleyye ve alâ vâlideyye ve en a’mele sâlihan terdâhu ve aslıh lî fî zurriyyetî, innî tubtu ileyke ve innî mine’l- muslimîn (muslimîne)..: İnsana, anne ve babasına ihsanla davranmasını vasiyet ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Ve onun taşınması ve sütten kesilmesi 30 aydır. Nihayet erginlik çağına ulaştığı zaman 40 yaşını tamamladı. Şöyle dedi: “Rabbim! Bana, anne ve babama verdiğin ni’metlere şükretmekte, Senin razı olduğun salih amel (nefs tezkiyesi) yapmakta beni başarılı kıl. Ve zürriyetimi ıslâh et. Muhakkak ki ben, Sana tövbe ettim ve muhakkak ki ben (Sana) teslim olanlardanım.” (Ahkâf 46/15)

وَالَّذِي قَالَ لِوَالِدَيْهِ أُفٍّ لَّكُمَا أَتَعِدَانِنِي أَنْ أُخْرَجَ وَقَدْ خَلَتْ الْقُرُونُ مِن قَبْلِي وَهُمَا يَسْتَغِيثَانِ اللَّهَ وَيْلَكَ آمِنْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَيَقُولُ مَا هَذَا إِلَّا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ
Resim---"Vellezî kâle li vâlideyhi uffın lekumâ e teidâninî en uhrace ve kad haleti’l- kurûnu min kablî ve humâ yestegîsânillâhe veyleke âmin, inne va’dallâhi hakkun, fe yekûlu mâ hâzâ illâ esâtîru’l- evvelîn (evvelîne)..: Ve o, anne ve babasına: “İkinize de off (ikinizden de bıktım), daha önce (nice) nesiller gelip geçmişken, benim topraktan diriltilerek çıkarılacağımı mı vaadediyorsunuz?” dedi. Ve onlar (anne ve babası) Allah’tan yardım isteyerek: “Kendine yazık (ediyorsun), îmân et. Muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır.” (dediler). Bunun üzerine (o) şöyle dedi: “Bu, evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir.” (Ahkâf 46/17)

رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا
Resim---"Rabbigfirlî ve li vâlideyye ve li men dehale beytiye mu’minen ve li’l- mu’minîne ve’l- mu’minât (mu’minâti) ve lâ tezidi’z- zâlimîne illâ tebârâ (tebâran)..: Rabbim, beni, annemi, babamı ve evime mü’min olarak girenleri ve mü’min kadınları ve mü’min erkekleri mağfiret et. Zâlimlere helâkından başka bir şeyi artırma.” (Nûh 71/28)

Dikkat etmeliyiz ki;
Kur'ÂN-ı Kerîmde İbrahîm aleyhisselâm, putperest babasına karşı konuşmasına "Babacığım!" diye hitap ederek başlamakta ve bu "Babacığım!" ifâdelerinin konuşmada sürekli her cümlede tekrarlamasını ALLAHu zü’L- CeLÂL, Kur'ÂN-ı Kerîminde, KULLarı EDEB Dersi ALsın diye BUyurup DUYurmaktadır:


إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْنِي عَنكَ شَيْئًا
Resim---"İz kâle li ebîhi, yâ ebeti lime ta’budu mâ lâ yesmau ve lâ yubsıru ve lâ yugnî anke şey’â (şey’en)..: İbrâhîm (aleyhisselâm), babasına dedi ki: “Ey babacığım! İşitmeyen ve görmeyen ve sana hiçbir (şekilde bir) şeyle faydası olmayanlara niçin tapıyorsun?” (Meryem 19/42)

يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي أَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا
Resim---""Yâ ebeti innî kad câenî mine’l- ilmi mâ lem ye’tike fettebi’nî ehdike sırâtan seviyyâ (seviyyen)..: Ey babacığım, muhakkak ki bana, sana gelmeyen bir ilim gelmiştir! Öyleyse bana tâbî ol. Seni, Sıratı Seviye’ye (düzgün, seviyeli, Allah’a ulaştıran yola) hidâyet edeyim (ulaştırayım).” (Meryem 19/43)

يَا أَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمَنِ عَصِيًّا
Resim---"Yâ ebeti lâ ta’budi’ş- şeytân (şeytâne), inne’ş- şeytâne kâne li’r- rahmâni asıyyâ (asıyyen)..: Ey babacığım, şeytana kul olma! Muhakkak ki şeytan, Rahmân’a a’si oldu.” (Meryem 19/44)

يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَن يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِّنَ الرَّحْمَن فَتَكُونَ لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا
Resim---"Yâ ebeti innî ehâfu en yemesseke azâbun mine’r- rahmâni fe tekûne li’ş- şeytâni velîyyâ (velîyyen)..: Ey babacığım, muhakkak ki ben, sana Rahmân’dan azab dokunmasından korkuyorum! O durumda, şeytana velî (dost) olursun.” (Meryem 19/45)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta ANA BABA HAKkı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem BUYruklarında ANA-BABA Hakkı.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Cihad, fisebilillah Yüce Allah yolunda sadece kılıç sallamak değildir. Ana-babaya veya evlada bakmak da cihaddır. Ele muhtaç olmamak için çalışmak da cihaddır." buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Anasına-babasına asi olan mel’undur." buyurdu.
(Hâkim)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ana-babası, yanında ihtiyarladığı halde, (onların rızalarını alamayıp) Cenneti kazanamıyanın burnu sürtülsün." buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ana-babasına iyilik edene müjdeler olsun! Allah Onun ömrünü uzatır." buyurdu.
(Buharî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Önce, annene, sonra babana, kızkardeşine, erkek kardeşine ve sırası ile diğer yakınlarına iyilik et!" buyurdu.
(Nesaî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAHu zü’L- CELÂL'in rızası, ana-babanın rızasında, gadabı da, ana-babanın gadabındadır." buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Abdullah ibni Mes’ud radiyallahu anhuma: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e: “Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir?” diye sordum.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Vaktinde kılınan namazdır.” buyurdu.
“Sonra hangisi gelir?” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ana babaya iyilik etmektir.” buyurdu.
“Daha sonra hangisidir?” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allah yolunda cihad etmektir”
buyurdu.
(Buharî, Müslim)

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu şöyle dedi: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Hiçbir çocuk babasının hakkını ödeyemez. Eğer onu köle olarak bulup hürriyetine kavuşturursa babalık hakkını ödemiş olur” buyurdu.
(Müslim)

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu şöyle dedi: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasını ziyareti yapsın. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya hayır konuşsun veya sussun” buyurdu.
(Buharî, Müslim)

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu şöyle dedi: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH celle celâlihu, yaratma işini bitirdiğinde akrabalık ve kardeşlik bağı Allah’ın huzurunda durarak: “Bu duruş, akrabalık ve kardeşlik alâkasını kesenden sana sığınma duruşudur!” dedi. ALLAHu TeâLâ’da: “Pekâlâ, seni koruyup gözeteni gözetmeme, seninle ilgisini kesenden münasebeti kesmeme razı olur musun?” diye sordu.
Kardeşlik ve akrabalık bağı: “Evet, razıyım” dedi. Bunun üzerine ALLAHu TeâLâ: “Sana bu hak verilmiştir” buyurdu.

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bunları anlattıktan sonra isterseniz bu gerçeği doğrulayan şu âyeti okuyunuz, buyurdu:


فَهَلْ عَسَيْتُمْ إِن تَوَلَّيْتُمْ أَن تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ وَتُقَطِّعُوا أَرْحَامَكُمْ
Resim---"Fe hel aseytum in tevelleytum en tufsidû fî’l- ardı ve tukattıû erhâmekum.: Demek, 'iş başına gelip yönetimi ele alırsanız' hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?” (Muhammed 47/22)

أُوْلَئِكَ الَّذِينَ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فَأَصَمَّهُمْ وَأَعْمَى أَبْصَارَهُمْ
Resim---"Ulâikellezîne leanehumullâhu fe esammehum ve a’mâ ebsârahum.: İşte bunlar; Allah onları lanetlemiş, böylece (kulaklarını) sağırlaştırmış ve basiret (göz)lerini de kör etmiştir.” (Muhammed 47/23)" buyurdu.
(Buharî Edeb 13; Müslim Birr 16)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta ANA BABA HAKkı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAHu TeâLâ: “Ey akrabalık bağı! Seni gözeteni gözetirim, seninle ilgiyi kesenden ben de ilgiyi keserim!” buyurdu.” buyurdu.
(Buharî Edeb 13)

Resim---"Ebu Hureyre radiyallahu anhu şöyle dedi: “Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek: “İnsanlar arasında kendisine en iyi davranmam gereken kimdir?” diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Annen’dir.” buyurdu.
Adam: “Ondan sonra kimdir?” diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem yine: “Annen’dir.” buyurdu.
Adam tekrar: “Ondan sonra kimdir?” diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem yine: “Annen’dir.” buyurdu.
Adam tekrar: “Ondan sonra kimdir?” diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Baban’dır”
buyurdu.
(Buharî Edeb 2, Müslim Birr 1)

Resim---"Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e: “Kendisine en iyi davranılması gereken kimdir?” sorusuna, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Annen, annen, annen, sonra baban, sonra da yakın akrabalarındır” buyurdu.
(Müslim Birr 2)

Resim---"Ebu Hureyre radiyallahu anhu şöyle dedi: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ana babasının veya onlardan birinin ihtiyarlık zamanlarına yetişir de, gerekli hizmette bulunmama sebebiyle cennete giremeyen kimsenin burnu yerlerde sürünsün diye üç sefer tekrarlanmıştır!” buyurdu.
(Müslim Birr 9)

Resim---"Ebu Hureyre radiyallahu anhu şöyle dedi: “Bir adam: “Yâ Resûlullah! Benim akrabalarım var, ben onları ziyâret ediyorum onlar benimle alâkayı kesiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba ve câhilce davranıyorlar” dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Eğer dediğin gibi isen, onlara kızgın kül yedirmiş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça Allah’ın yardımı seninledir”
buyurdu.
(Müslim Birr 22)

Resim---"Enes radiyallahu anhu şöyle dedi: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bir kimse rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isterse akrabasını kollayıp gözetsin!” buyurdu.
(Buharî Edeb 12; Müslim Birr 20)

Resim---"Enes radiyallahu anhu şöyle dedi: “Ebu Talha radiyallahu anhu Medine’de Ensarın hurma bahçesi yönünden en varlıklısı idi. Ebu Talha radiyallahu anhun en sevdiği malı da mescidin karşısındaki Beyruha adlı hurma bahçesiydi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bu bahçeye girer oradan tatlı su içerdi. Ebu Talha radiyallahu anhu: “Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe erişemezsiniz. Her ne infak ederseniz şüphesiz Allah onu bilir” âyeti inince Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanına gelerek: “Yâ Resûlullah! Allah sana: “Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe erişemezsiniz. Her ne infak ederseniz şüphesiz Allah onu bilir” âyetini gönderdi. Benim en sevdiğim malım ise Beyruha adlı bahçedir. O Allah için sadakadır. Allah’tan onun sevabını ve âhiret azığı olmasını isterim. Burayı Allah’ın sana gösterdiği şekilde kullan” dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Aferin sana bu ne kârlı ve ne iyi bir maldır. Dediğini işittim fakat ben bu malı akrabalarına vermeni uygun görüyorum” dedi.
Ebu Talha: “Öyle yapayım Yâ Rasûlallah!" Dedi ve bahçeyi akrabaları ve amca çocukları arasında taksim etti..

(Buharî Zekât 44, Müslim Zekât 42)

لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
Resim---""Len tenâlû’l- birre hattâ tunfikû mimmâ tuhibbûn (tuhibbûne), ve mâ tunfikû min şey’in fe innallâhe bihî alîm (alîmun).: Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe (Allah için vermedikçe), asla Birr'e nail olamazsınız. (Allah'ın size verdiklerinden, Allah için) bir şey infâk ettiğiniz zaman muhakkak ki Allah, onu en iyi bilendir.” (Âl-iİmrân 3/92)

Resim---"Abdullah ibni Amr ibni As radiyallahu anhu şöyle demiştir: “Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek: “Allah’tan sevabını umarak hicret ve cihad etmek üzere sana biât ediyorum, yani siyasi otoriteni kabul edip elini tutuyorum” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’de: “Ana ve babandan hayatta kalan var mı?” diye sordu.
Adam: “Her ikisi de sağdır” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de:”Allah’tan ecir ve sevab kazanmak mı istiyorsun?” diye sordu.
Adam: “Evet!” deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Anne ve babana dön onlara iyi bak”
buyurdu.
(Buharî Cihad 138; Müslim Birr 6)

Resim---"Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e gelip cihad için izin istedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
“Annen ve baban sağ mı?” diye sordu.
Adam: “Evet” deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Öyleyse git onlara hizmet et!”
buyurdu.
(Buharî Cihad 138; Müslim Birr 5)

Resim---"Abdullah ibni Amr ibni As radiyallahu anhu şöyle dedi: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Akrabasının yaptığı iyiliğe benzeriyle karşılık veren gereği biçimde gözetme ve ziyâret etme görevini yerine getirmiş sayılmaz. Akrabayı görüp gözeten ilgilenen kimse, kendisiyle ilgiyi kesmelerine rağmen onlara iyilik etmeye devam edendir” buyurdu.
(Buharî Edeb 15)

Resim---"Aişe radiyallahu anha şöyle dedi: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Akrabalık ve Müslümanlık bağı arşa tutunarak şöyle demiştir: “Beni koruyup gözeteni Allah koruyup gözetsin. Benimle ilgisini kesenden de Allah rahmet ve ikramını kessin!” buyurdu.
(Buharî Edeb 13; Müslim Birr 17)

Resim---"Ebu Bekir radiyallahu anhu’ın kızı Esma radiyallahu anha şöyle dedi: “İslamiyeti kabul etmemiş müşrik olan annem Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem zamanında yanıma gelmişti. Yardım edebileceğimi umarak bana ümid bağlamıştı. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e: “Ona ikramda bulunabilir miyim, görüp gözetebilir miyim?” diye sordum.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de: “Evet, annene iyi davran”
buyurdu.
(Buharî Hibe 29; Müslim Zekât 50)

Resim---"Abdullah ibni Mes’ud radiyallahu anhuma’nın karısı Zeyneb es-Sekafiyye radiyallahu anha şöyle dedi: “Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey Kadınlar cemaati ziynet eşyalarınızdan bile olsa sadaka veriniz” dedi. Bunun üzerine ben kocam Abdullah ibni Mes’ud radiyallahu anhuma’nın yanına varıp: “Sen eli dar bir adamsın, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bize sadaka vermemizi emretti. O’na git de bir sor bakalım sana ve çocuklarına sarf edeceğim meblağ sadaka yerine geçer ise size, değilse başkalarına vereyim” dedim.
Kocam Abdullah da: “Kendin git ve sor” deyince kendim gidip Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in kapısına varınca ensardan bir kadının da orada beklediğini gördüm onun maksadı da benimkinin aynı imiş. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in heybetinden içeriye girmeye çekinirdik. İçeriden Bilâl çıkıverince ona: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e git de ona iki kadın kapıda duruyor, sizden kendi kocalarına ve elleri altındaki yetimlere sarf ettikleri sadaka yerine geçer mi? diye soruyorlar de, fakat bizim kim olduğumuzu da söyleme” dedik.
Bilâl Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanına girdi ve meseleyi sordu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Onlar kimlerdir?” buyurdu.
Bilâl de: “Ensardan bir kadın ile Zeyneb’dir” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Zeyneb’lerin hangisi?” deyince “Abdullah ibni Mes’ud radiyallahu anhuma’nın karısı” cevabını verdi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Onlar böyle yapmakla iki sevap birden kazanırlar. Birisi akrabalarını himaye etme sevabı diğeri de sadaka sevabı”
buyurdu.
(Buharî Zekât 48; Müslim Zekat 45)

Resim---"Ebu Süfyan Sahr ibni Harb radiyallahu anhuma şöyle dedi:
“Herakliyüs, Ebu Süfyana: “O Nebî size ne emrediyor?” diye sordu.
Ebu Süfyan: “O bize Allah’a ibâdet etmemizi, O’na hiçbir şeyi denk tutmamamızı, atalarınızın dediği şeyleri ve gittiği yolları bırakmamızı, namazı kılmamızı, doğru ve iffetli olmamızı, akrabayı da görüp gözetmemizi emrediyor!"
dedim.
(Buharî, Müslim)

Resim---"Ebu Hureyre radiyallahu anhu şöyle demiştir: “Yakın akrabalarını uyar” Şuara 214. âyeti inince Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Kureyş kabilesini çağırdı. Onlar da toplandılar. Genel ifadelerle kabilelere özel olarak da şahıslara hitab ederek:
“Ey Abdi Şems oğulları! Ey Ka’b ibni Luey oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız.”
“Ey Mürre ibni Ka’b oğulları kendinizi cehennemden kurtarınız.”
“Ey Abdi Menaf oğulları kendinizi cehennemden kurtarınız.”
“Ey Haşim oğulları kendinizi cehennemden kurtarınız.”
“Ey Abdulmuttalib’in oğulları kendinizi cehennemden kurtarınız.”
“Ey Fatıma kendini cehennemden kurtar. Çünkü sizi Allah’ın azabından kurtarmaya benim gücüm yetmez. Ama aramızdaki akrabalık bağından dolayı sizinle ilgimi kesmeyecek ve akrabalık haklarını yerine getireceğim!"
buyurdu.
(Müslim İman 348)

Resim---"Ebu Abdullah Amr ibni Âs radiyallahu anhu şöyle demiştir: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Akrabam olan falan oğulları ailesi benim dostum değildir. Benim dostlarım Allah ve salih mü’minlerdir. Fakat ötekilerle aramızda akrabalık bağı bulunduğu için kendileriyle ilgimi kesmeyip akrabalık haklarını yerine getireceğim" buyurdu.
(Buharî Edeb 14; Müslim İman 366)

Resim---"Ebu Eyyub Halid ibni Zeyd el-Ensari radiyallahu anhu şöyle dedi: “Bir adam: “Yâ Rasulallah! Beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir davranışı haber ver” dedi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allah’a ibadet edip ona hiçbir şeyi denk tutmazsın, namazı kılar, zekâtı verir ve akrabalarını görüp gözetirsin”
buyurdu.
(Buharî Edeb 10; Müslim İman 14)

Resim---"Ebu’d-Derda radiyallahu anhu şöyle dedi: “Adamın biri gelerek: “Benim bir karım var. Annem ise onu boşamamı emrediyor ne yapmalıyım?” diye sordu.
Ebu’d-Derda radiyallahu anhu ona şu cevabı verdi: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Anne ve baba cennete orta kapıdan girmeye vesile olur veya insanı cennete ulaştıracak en iyi şey ana babaya iyilik etmektir. Artık sen o kapıyı istersen bırak istersen elinde tut”
buyurdu.
(Tirmizî Birr 3)

Resim---"Bera ibni Azib radiyallahu anhu şöyle dedi: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Teyze anne yarısıdır” buyurdu.
(Tirmizî Birr 6)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta ANA BABA HAKkı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim
ResimResim
CÂNda<->CÂNÂN=>GÖBeK BAĞı,
NAHNU SIRRın==>CEMM’ü’L-CEMi!.
==>BİZ BİR-İZ==>CENİNLik ÇAĞı,
=>DOĞum<->ÖLüm=>ÇİLLe DEMi!.

Resim
TARLa=>TOHUM-La GERÇEKtir,
=>TOHUM=>TARLa-da ÇİÇEKtir,
=>Şu ÂN ÇİLLEsi====>ÇİMLenir,
=>GEÇmiş<===İLe===>GELeceği!.

Resim
ResimResim
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ana-babasını dine uygun hizmetleriyle razı eden, ALLAHu TeÂLÂyı razı etmiş olur, onları gazâblandıran, ALLAHu TeÂLÂyı gazâblandırmış olur.” buyurmuştur..
(İbni Neccâr)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ana-babası, yanında ihtiyarladığı halde, (rızalarını alamayıp) Cenneti kazanamayanın burnu sürtsün!.” buyurmuştur..
(Tirmizî)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Önce annene, sonra babana, kız kardeşine, erkek kardeşine ve sırası ile diğer yakınlarına iyilik et!..” buyurmuştur..
(Nesaî)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yâ Resûlallah, annem müşriktir. Ona iyilik etmem caiz midir?.” diye sorana.: “Evet, annene iyilik ve ihsÂNda bulun!.” buyurmuştur..
(Ebu Davûd)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ana-babanıza ihsÂN ederseniz, çocuklarınız da size ihsÂN eder.” buyurmuştur..
(Taberanî)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELAMULLAH-ta ve RESULULLAH-ta ANA BABA HAKkı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
ResimResim
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ana-babasına iyilik edenin ömrü uzun, rızkı bereketli olur.” buyurmuştur..
(İ. Ahmed)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ana-babaya karşı gelmek büyük günahtır!.” buyurmuştur..
(Buharî)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ana-babasına âsi olan Cennete giremez!..” buyurmuştur..
(Nesaî)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “HAKk TeÂLÂ, bazı günahların cezâsını kıyamete kadar geciktirir. Ana-babaya isyan bundan müstesnadır!.” buyurmuştur..
(Hâkim)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ABüyüğünü saymayan bizden değildir.” buyurmuştur..
(Tirmizî)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön