KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KELÂMuLLAH-ta
ve RESÛLuLLAH-ta
İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..



KiTÂBuLLAH --->İLİM-HİKMet
NÂRı-NÛRu -->CÂHiM-CeNNet
KuR'ÂN-ı OKU!. ->OKUnursun!
YAŞA!. YAŞAt!. HAKk’a MiNNet!.


EVVEL ->HİKMet.. ÂHİR ->İLİM
HİKMet ->BÂTıN.. ZÂHİR ->İLİM
->NEFSin TANı!.. ->KuL İhvÂNiM
->MuhaMMedî ->MÂHİR -->İLİM!.


ZEVK 8370

NÂZ<->NiYÂZda ->AKıL<->NAKiL -->İLİM-HİKMet -->KeLÂMuLLAH
->SîRet<->SûRet ->ŞUÛR<->ŞEKiL ->İMÂN-SüNNet ->ReSÛLuLLAH
SADAKatLa ->SaMîMiYyet
->SABıR İLedir->SeLÂMet
->KeLÂMuLLAH <-> ReSÛLuLLAH.. ->SIRR-ı SuBHÂN ->SeLÂMuLLAH!.


26.08.17 01:12
brsbrsm..tktktrstkkmdsevdÂmm..



HÂL-i HAZıR HUZUR-u ALLAH
HÂL-i HIZıR ->NÛUR-u ALLAH
-->MuHaBBet-i MuhaMMed'de
İLM-ü-HİKMet ŞÛUR-u ALLAH!.


İLİM SEVmek ->HİKMet SEVgi
AŞK ŞİİRi-n -->NAZMı GÜLüm!.
->BAL TOPLa!.mak ->ARI Gibi
HİKMet ->İLMin HAZMı GÜLüm!.


HİKMet ->AŞKın KALB KAZaNı
->İLİM ->MEŞKin->KAFA TASı
HİKMet ->KALeM-in ->YAZANı
İLİM ->MüReKKeB ->HOKKASı!.


->“OLsun!. OLmasın!. İLİMi”n
HAKk’ın HÜKMü>OLAN HİKMet
“bEN KİMim?. KİM DEĞiLim?.”in
AĞYÂR BAĞI’n ->YOLAN HİKMet!.


SÖZ-SoHBet-ZEVk-HAZı->HİKMet
HAKk’ın ->KULuna ->NAZı HİKMet
--->“SIRR-ı SIFIR --->İhvÂNi”-min
….SÖZü -->İLİM.. …SAZı ->HİKMet!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


ResimİLim Resim El ÂLimu ve El ALîmu celle celâluhu esmâlarının, Mazhar-ı Mutlak Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem NÛRu olarak maddî-manevî zâhirî zuhûru ve yansıma teceLLîsidir..

El Âlimu celle celâluhu:
Resim

El Alîmu celle celâluhu:
Resim

A’lime: BİLmek. HAKikatini idrak etmek. Bir şeyi yakinen BİLip tasdik etmek.
A’lem: Daha iyi bilen. En iyi bilen. Yarık dudaklı. Alâmetli, belirtili.
A’leme: Öğretmek. BİLdirmek.
Âlim: Bilen, bilgili. Çok şey bilen. Çok okumuş, bilgiç. İlim ile uğraşan. Hoca.
Ülemâ: Zeki, anlayışı çabuk kişi. Âlimler.
Muallim: Öğretici, öğretmen, usta. Ta'lim eden, öğreten, ilim öğreten.
Âllâme: Çok âlim kişi. Çok büyük âlim. Meşhur olmuş büyük mütefekkir. Her ilimde ihtisas sahibi.
Ma’lumat: BİLgi.. Bilinen şeyler, bilinenler. Bir iş veya mevzu hakkındaki bilgiler..
Ma’lum: Bilinen, belli olan, meçhulün zıddı. Resul-i Ekrem'in (aleyhisselâm bir nâmıdır. Onun geleceği, melekler, resûller ve nebiler tarafından mâlum olduğundan ve dünyaya teşriflerinden evvel kendilerinin ta'zim edilmesi ve ona intisâb dileklerinden dolayı bu isim verilmiştir..


وَإِذْ أَخَذَ اللّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّيْنَ لَمَا آتَيْتُكُم مِّن كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءكُمْ رَسُولٌ مُّصَدِّقٌ لِّمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنصُرُنَّهُ قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَى ذَلِكُمْ إِصْرِي قَالُواْ أَقْرَرْنَا قَالَ فَاشْهَدُواْ وَأَنَاْ مَعَكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ
Resim---Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu’minunne bihî ve le tansurunnehu, kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum ısrî, kâlû akrarnâ, kâle feşhedû ve ene meakum mineş şâhidîn(şâhidîne): Ve Allah, nebilerden, “Size kitap ve hikmet verdim. Sonra size, beraberinizde olanı (Allah'ın size verdiği kitapları) tasdik eden bir Resûl geldiği zaman, O'na mutlaka îmân edeceksiniz ve O'na mutlaka yardım edeceksiniz” diye misak aldığı zaman, “İkrar ettiniz mi (kabul ettiniz mi?) ve bu ağır (ahdimi) üzerinize aldınız mı?” diye buyurdu. (Onlar da): “İkrar ettik (kabul ettik)” dediler. (Allahû Teâlâ): “Öyleyse şâhid olun ve Ben sizinle beraber şâhidlerdenim. buyurdu.”
(Âl-i İmrân 3/81)


Resim
ResimHİKMet Resim El Hakemu ve El Hakîmu celle celâluhu esmâlarının, Mazhar-ı Mutlak Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem NÛRu olarak maddî-manevî bâtınî zuhûru ve yansıma teceLLîsidir..

El Hakemu celle celâluhu:
Resim
El Hakîmu celle celâluhu:
Resim

Hükm-İhkâm: HİKMet-ANLAyış. Gaybî İLim..
Hakeme: Hakîm OLmak. HİKMetLi OLmak. Hükmetmek.
Hâkim-Hakîm: HÜKM Eyleyen ve Uygulayan.
HİKMet: Adaletin ASLı olan İLim. Peygamberlik. Kur'ÂN-ı Kerîm. İncil. Veciz SÖZ..
Muhkem: Te’vile muhtaç olmayan ve kendinden şüphe olmayan açıkça zâhir. Sağlam. Metin. Sıkı sıkıya. Kuvvetli. Tahkim edilmiş. Sağlamlaştırılmış..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Resim---Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka).: Yaratan Rabbin adıyla oku.” (Alâk 96/1)

خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ
Resim---Halakal insâne min alak(alakın).: İnsanı bir alaktan (embriyodan) yarattı.(Alâk 96/2)

هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الألْبَابِ
Resim---Huvellezî enzele aleyke’l- kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummu’l- kitâbi ve uharu muteşâbihât (muteşâbihâtun), fe emmâllezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâe’l- fitneti vebtigâe te’vîlihi, ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh (illâllâhu), ve’r- râsihûne fî’l- ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulû’l- elbâb (elbâbi) .: Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalblerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini ALLAH'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahibleri ise: “Biz O'na îmân ettik, hepsi RABBimizin katındandır” derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulû’l- elbâb (daimî zikrin ve sırların sahibleri) (tezekkür edebilir) .” (Âl-i İmrân 3/7)

Râsih: (c.: Râsihîn-Râsihûn) (Rüsuh. dan) Temeli kuvvetli, sağlam. * Bilgisi, bilhassa dinî bilgileri çok geniş olan. * İyice oturmuş, dem ve damarlarına yerleşmiş, temeli sağlam ve kuvvetli olan.
Rüsuh: İlim ve fennin derinliğine vukufiyet. Sağlamlık. Devamlılık. Yerinde, sağlam, sâbit ve devamlı olmak. * Meharet, meleke..

فَتَعَالَى اللَّهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ وَلَا تَعْجَلْ بِالْقُرْآنِ مِن قَبْلِ أَن يُقْضَى إِلَيْكَ وَحْيُهُ وَقُل رَّبِّ زِدْنِي عِلْمًا
Resim---Fe teâlâllâhul melikul hak(hakku), ve lâ ta’cel bil kur’âni min kabli en yukdâ ileyke vahyuhu ve kul rabbi zidnî ılmâ(ılmen) .: İşte Hakk ve Melik olan ALLAH, Yüce’dir. Ve Kur’ân’ın tamamlanması hususunda O’nun vahyi, sana kada edilmeden (tamamlanmadan) önce acele etme. Ve “Rabbim, benim ilmimi artır.” de.” (TâHâ 20/114)

أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاء اللَّيْلِ سَاجِدًا وَقَائِمًا يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Resim---Em men huve kânitun ânâel leyli sâciden ve kâimen yahzeru’l- âhırate ve yercû rahmete rabbihî, kul hel yestevîllezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûn (ya’lemûne), innemâ yetezekkeru ulû’l- elbâb (elbâbi) .: Gece boyunca secde ederek ve kıyamda (ayakta) durarak kanitin olan, ahiretten çekinen (korkan) ve Rabbinin rahmetini dileyen mi? De ki: "(Hiç) bilenle bilmeyen bir olur mu? Ancak ulûl’elbab (daimî zikir sahipleri) tezekkür eder.".” (Zümer 39/9)

BİLgi, İLMe ŞEREFinden dolayı tahsis edildi..

وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَابِّ وَالْأَنْعَامِ مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ كَذَلِكَ إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاء إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ غَفُورٌ
Resim---Ve mine’n- nâsi ve’d- devâbbi ve’l- en’âmi muhtelifun elvânuhu kezâlike, innemâ yahşâllâhe min ibâdihi’l- ulemâu, innallâhe azîzun gafur (gafurun) .: Ve bunun gibi insanlardan, davarlardan, yürüyen hayvanlardan da çeşitli renkte olanlar vardır. Ancak kullarından ulemâ (âlimler), ALLAH’a karşı huşû duyar. Muhakkak ki ALLAH; Azîz’dir (üstün, yüce), Gafûr’dur (mağfiret eden).”
(Fâtır 35/28)

أَيِّن مِّن آيَةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ يَمُرُّونَ عَلَيْهَا وَهُمْ عَنْهَا مُعْرِضُونَ
Resim---Ve keeyyin min âyetin fî’s- semâvâti ve’l- ardı yemurrûne aleyhâ ve hum anhâ mu’ridûn (mu’ridûne) .: Semâlarda ve yeryüzünde nice âyet (delil) vardır. Ve onlar, ondan (o delilden) yüz çevirerek yanından geçerler.” (Yûsuf 12/105)

وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْ بِاللّهِ إِلاَّ وَهُم مُّشْرِكُونَ
Resim---Ve mâ yu’minu ekseruhum billâhi illâ ve hum muşrikûn (muşrikûne) .: Ve onların çoğu, şirk koşmadan ALLAH’a inanmazlar.” (Yûsuf 12/106)

Resim

KitâbuLLAH ve HikmetuLLAH.:

وَلَوْلاَ فَضْلُ اللّهِ عَلَيْكَ وَرَحْمَتُهُ لَهَمَّت طَّآئِفَةٌ مُّنْهُمْ أَن يُضِلُّوكَ وَمَا يُضِلُّونَ إِلاُّ أَنفُسَهُمْ وَمَا يَضُرُّونَكَ مِن شَيْءٍ وَأَنزَلَ اللّهُ عَلَيْكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَعَلَّمَكَ مَا لَمْ تَكُنْ تَعْلَمُ وَكَانَ فَضْلُ اللّهِ عَلَيْكَ عَظِيمًا
Resim---Ve lev lâ fadlullâhi aleyke ve rahmetuhu le hemme’t- tâifetun minhum en yudıllûke. Ve mâ yudıllûne illâ enfusehum ve mâ yadurrûneke min şey’ (şey’in). Ve enzelallâhu aleyke’l- kitâbe ve’l- hikmete ve allemeke mâ lem tekun ta’lem (ta’lemu). Ve kâne fadlullâhi aleyke azîmâ (azîmen) .: Ve eğer ALLAH'ın fazlı ve rahmeti senin üzerine olmasaydı, onlardan bir grup mutlaka seni saptırmaya kastedecekti. Ve onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler. Ve ALLAH, sana Kitab'ı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. Ve ALLAH'ın senin üzerindeki fazlı çok büyüktür.” (Nisâ 4/113)

إِذْ قَالَ اللّهُ يَا عِيسى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَتِي عَلَيْكَ وَعَلَى وَالِدَتِكَ إِذْ أَيَّدتُّكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلاً وَإِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي فَتَنفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي وَتُبْرِئُ الأَكْمَهَ وَالأَبْرَصَ بِإِذْنِي وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوتَى بِإِذْنِي وَإِذْ كَفَفْتُ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَنكَ إِذْ جِئْتَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِنْهُمْ إِنْ هَذَا إِلاَّ سِحْرٌ مُّبِينٌ
Resim---İz kâlellâhu yâ îsâbne meryemezkur ni’metî aleyke ve alâ vâlidetike iz eyyedtuke bi rûhi’l- kudusi tukellimu’n- nâse fî’l- mehdi ve kehlâ (kehlen), ve iz allemtuke’l- kitâbe ve’l- hikmete ve’t- tevrâte ve’l- incîl(incîle), ve iz tahluku minet tîni ke hey’eti’t- tayri bi iznî fe tenfuhu fîhâ fe tekûnu tayran bi iznî ve tubriu’l- ekmehe ve’l- ebrasa bi iznî, ve iz tuhricu’l- mevtâ bi iznî, ve iz kefeftu benî isrâîle anke iz ci’tehum bi’l- beyyinâti fe kâlellezîne keferû minhum in hâzâ illâ sihrun mubîn (mubînun) .: ALLAH (cc.) şöyle buyurmuştu; “Ey Meryem oğlu İsâ! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhû’l- Kudüs ile desteklemiştim de beşikte iken de yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab'ı, Hikmet'i, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Ben’im iznimle nemli topraktan kuş şeklinde heykel (sûret) yapmıştın, sonra onun içine üflemiştin, böylece Ben'im iznimle bir kuş olmuştu. Ve, doğuştan kör olanı ve alaca tenliyi yine Ben'im iznimle iyileştiriyordun. Ben'im iznimle ölüleri (diriltip, kabirden) çıkartıyordun. Ve onlara apaçık belgeler getirdiğin zaman İsrâiloğullarının saldırısını senden savmıştım (seni kurtarmıştım). O zaman onlardan kâfir olanlar (küfürde olanlar); "Bu ancak, sadece apaçık bir sihirdir." demişlerdi.” (Mâide 5/110)

وَاذْكُرْنَ مَا يُتْلَى فِي بُيُوتِكُنَّ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ وَالْحِكْمَةِ إِنَّ اللَّهَ كَانَ لَطِيفًا خَبِيرًا
Resim---Vezkurne mâ yutlâ fî buyûtikunne min âyâtillâhi ve’l- hikmeti, innallâhe kâne latîfen habîrâ (habîran) .: Ve evlerinizde ALLAH’ın âyetlerinden okunanları ve hikmeti zikredin. Muhakkak ki ALLAH; Lâtif’tir (lütuf sahibi), Habîr’dir (herşeyden haberdâr).”
(Ahzâb 33/34)

وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالْنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالْنُّجُومُ مُسَخَّرَاتٌ بِأَمْرِهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Resim---Ve sehhara lekumu’l- leyle ve’n- nehâre ve’ş- şemse ve’l- kamere, ve’n- nucûmu musahharâtun bi emrihî, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin ya’kılûn (ya’kılûne) .: Ve gece ve gündüz, Güneş ve Ay ve yıldızları sizin emrinize verdi. Onlar, O’nun (ALLAHu Teâlâ’nın) emri ile size musahhar (emrinize amâde, hazır) kılındılar. Muhakkak ki bunda, akıl eden bir kavim için, elbette âyetler (deliller) vardır.” (Nahl 16/12)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِيَسْتَأْذِنكُمُ الَّذِينَ مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ وَالَّذِينَ لَمْ يَبْلُغُوا الْحُلُمَ مِنكُمْ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ مِن قَبْلِ صَلَاةِ الْفَجْرِ وَحِينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُم مِّنَ الظَّهِيرَةِ وَمِن بَعْدِ صَلَاةِ الْعِشَاء ثَلَاثُ عَوْرَاتٍ لَّكُمْ لَيْسَ عَلَيْكُمْ وَلَا عَلَيْهِمْ جُنَاحٌ بَعْدَهُنَّ طَوَّافُونَ عَلَيْكُم بَعْضُكُمْ عَلَى بَعْضٍ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Resim---Yâ eyyuhâllezîne âmenû li yeste’zinkumullezîne meleket eymânukum vellezîne lem yeblugû’l- hulume minkum selâse merrât (merrâtin), min kabli salâti’l- fecri, ve hîne tedaûne siyâbekum mine’z- zahîrat (zahîrati), ve min ba’di salâti’l- ışâi, selâsu avrâtin lekum, leyse aleykum ve lâ aleyhim cunâhun ba’de hunn (hunne), tavvâfûne aleykum ba’dukum alâ ba’d (ba’dın), kezâlike yubeyyinullâhu lekumu’l- âyât (âyâti), vallâhu alîmun hakîm (hakîmun) .: Ey iman edenler, sağ ellerinizin mâlik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte ALLAH, size ayetleri böyle açıklamaktadır. ALLAH bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nûr 24/58)

أَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنسَوْنَ أَنفُسَكُمْ وَأَنتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
Resim---E te’murûnen nâse bi’l- birri ve tensevne enfusekum ve entum tetlûne’l- kitâb(kitâbe) e fe lâ ta’kılûn (ta’kılûne) .: İnsanlara birr’i (tezkiye ve teslim olmayı) emrediyorsunuz da siz kendinizi unutuyor musunuz? Ve siz, Kitab’ı okuduğunuz halde hâlâ akıl etmiyor musunuz?” (Bakara 2/44)

فَقُلْنَا اضْرِبُوهُ بِبَعْضِهَا كَذَلِكَ يُحْيِي اللّهُ الْمَوْتَى وَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Resim---Fe kulnâdribûhu bi ba’dıhâ kezâlike yuhyîllâhu’l- mevtâ ve yurîkum âyâtihî leallekum ta’kılûn (ta’kılûne) .: Bunun üzerine Biz: “Onun (ineğin) bir parçasıyla ona (öldürülen adama) vurun.” dedik. (O zaman ölen kişi dirilip katilini söyledi). ALLAH, işte böyle ölüleri diriltir ve size âyetlerini (kudretini) gösterir. Umulur ki böylece siz akıl edersiniz.”
(Bakara 2/73)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لاَ يَأْلُونَكُمْ خَبَالاً وَدُّواْ مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاء مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الآيَاتِ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ
Resim---Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızû bitâneten min dûnikum lâ ye’lûnekum habâlâ (habâlen), veddû mâ anittum, kad bedeti’l- bagdâu min efvâhihim, ve mâ tuhfî sudûruhum ekber (ekberu), kad beyyennâ lekumu’l- âyâti in kuntum ta’kılûn (ta’kılûne) .: Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz.” (Âl-i İmrân 3/118)

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
Resim---Ve mâ erselnâ min kablike illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn (ta’lemûne) .: Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun.” (Nahl 16/43)

وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ
Resim---Ve tilke’l- emsâlu nadribuhâ li’n- nâs (nâsi) ve mâ ya’kıluhâ ille’l- âlimûn (âlimûne) .: Ve işte bu örnekleri insanlar için veriyoruz. Ve onu, âlimlerden başkası akıl (idrak) edemez.” (Ankebût 29/43)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قِيلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِي الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا يَفْسَحِ اللَّهُ لَكُمْ وَإِذَا قِيلَ انشُزُوا فَانشُزُوا يَرْفَعِ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
Resim---Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ kîle lekum tefessehû fî’l- mecâlisi fefsehû yefsehıllâhu lekum, ve izâ kîlenşuzû fenşuzû yerfeillâhullezîne âmenû minkum vellezîne ûtû’l- ilme deracât (deracâtin), vallâhu bi mâ ta’melûne habîr (habîrun) .: Ey iman edenler, meclislerde size: “(Oturmak için) yer açın!” denildiği zaman, o taktirde yer açın. ALLAH da size yer açar (genişlik verir). Ve: “Kalkın!” denildiği zaman hemen kalkın! ALLAH, sizden iman edenlerin ve İLİM VERİLMİŞ olanların derecelerini yükseltir. Ve ALLAH, yaptıklarınızdan haberdârdır.” (Mücâdele 58/11)

Resim

KELÂMuLLAH-ta
İLİM-İLMuLLAH ve HİKMet-HİKMEtuLLAH..

Bakara 2/255; Âl-i İmrân 3/7,18,61; Nisâ 4/162, 162,166; En'âm 6/80; A'râf 7/52; Yûnus 10/39; Hûd 11/14; Yûsuf 12/76; Ra'd 13/43; İsrâ 17/36,85; Tâhâ 20/98,114; Hac 22/54; Neml 27/66; Kasas 28/14, Ankebût 29/49; Rûm 30/56; Lokmân 31/6; Sebe' 34/6; Fussilet 41/47; Mücâdele 58/11; Talâk 65/12; Mülk 67/26; Tekâsür 102/5..

وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَيُؤْمِنُوا بِهِ فَتُخْبِتَ لَهُ قُلُوبُهُمْ وَإِنَّ اللَّهَ لَهَادِ الَّذِينَ آمَنُوا إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Resim---Ve li ya’lemellezîne ûtû’l- ilme ennehu’l- hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm (mustakîmin) .: (Bir de) Kendilerine ilim verilenlerin, bunun (Kur'ân'ın) hiç tartışmasız Rablerinden olan bir gerçek olduğunu bilmeleri için; böylelikle ona iman etsinler ve kalpleri ona tatmin bulmuş olarak bağlansın. Şüphesiz Allah, iman edenleri dosdoğru yola yöneltir.” (Hac 22/54)

Resim

KELÂMuLLAH-ta
KİTÂB ve HİKMet..

Bakara 2/129,151,231; Âl-i İmrân 3/81; Nisâ 4/54,113; Mâide 5/110..

وَإِذْ أَخَذَ اللّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّيْنَ لَمَا آتَيْتُكُم مِّن كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءكُمْ رَسُولٌ مُّصَدِّقٌ لِّمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنصُرُنَّهُ قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَى ذَلِكُمْ إِصْرِي قَالُواْ أَقْرَرْنَا قَالَ فَاشْهَدُواْ وَأَنَاْ مَعَكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ
Resim---Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu’minunne bihî ve le tansurunnehu, kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum ısrî, kâlû akrarnâ, kâle feşhedû ve ene meakum mine’ş- şâhidîn (şâhidîne) .: Ve Allah, nebilerden, “Size kitab ve hikmet verdim. Sonra size, beraberinizde olanı (Allah'ın size verdiği kitapları) tasdik eden bir Resûl geldiği zaman, O'na mutlaka îmân edeceksiniz ve O'na mutlaka yardım edeceksiniz” diye misak aldığı zaman, “İkrar ettiniz mi (kabul ettiniz mi?) ve bu ağır (ahdimi) üzerinize aldınız mı?” diye buyurdu. (Onlar da): “İkrar ettik (kabul ettik)” dediler. (Allahû Teâlâ): “Öyleyse şahit olun ve Ben sizinle beraber şahitlerdenim.” buyurdu.” (Âl-i İmrân 3/81)

Resim

KELÂMuLLAH-ta HİKMet..

Bakara 2/269; Nahl 16/125; Lokmân 31/12; SÂD 38/20; Zuhrûf 43/63; Kamer 54/5; Cumua 62/2;

يُؤتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاء وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
Resim---yu’ti’l- hikmete men yeşâu, ve men yu’te’l- hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâ kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulû’l- elbâb (elbâbi) .: (ALLAH) hikmeti dilediğine verir. kime hikmet verilmişse böylece ona çok hayır verilmiştir. ve ulûl elbabtan başkası tezekkür edemez.” (Bakara 2/269)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

RESÛLuLLAH-ta
İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..


İmam Ali kerremallahu vechehu: “İnsanı, şeref ve izzet sahibi yapan üç şey vardır. Bunlar: Akıl, din ve ilimdir.” buyurdu.
(Maverdi, Edebü’d-Din ve’d-Dünya, s. 4, 11)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kişiyi ayakta tutan aklıdır. Aklı olmayanın dini de yoktur.” buyurdu.
(Camiü’s-Sağir, 4: 528 (H. No:6159)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Akıllı, nefsini kontrol altına alıp, ölümünden sonraki ebedi hayat için hazırlanan kimsedir." buyurdu.
(İbn-i Mâce, Züht, 31)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Aklı olmayanın dini de yoktur.” buyurdu.
(Kenzu’l- Ummal.C14,s.73)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Akıllı, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için amel edendir.” buyurdu.
(Tirmizî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Aklın alâmeti, nefse galib gelmek ve öldükten sonra lâzım olanları hazırlamaktır. Ahmaklık alâmeti nefse uyup, Allah’tan af ve merhamet beklemektir.” buyurdu.
(Tirmizî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Aklı olmayanın dini de yoktur.” buyurdu.
(Tirmizî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Akıllı kimse kurtuluşa ermiştir.” buyurdu.
(Buhârî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Akıl imandandır.” buyurdu.
(Beyhekî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kişi, ilmi ve aklı sâyesinde kurtulur.” buyurdu.
(Deylemî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlim öğrenmek, kadın erkek her Müslümana farzdır.” buyurdu.
(Beyhekî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Beşikten mezara kadar ilim öğrenin!” buyurdu.
(Şir'a)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselama: “Ben ilim sahibiyim, ilim sahiblerini severim” buyurdu.
(İbni Abdilber)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Hiç kimse, cehâletle aziz, ilimle zelil olmaz.” buyurdu.
(Askerî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlim, peygamberlerin mirasıdır.” buyurdu.
(Deylemî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlim ve edebden mahrum olanı Allah rezil eder.” buyurdu.
(İbni Neccâr)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibâdetten daha sevâbdır.” buyurdu.
(Deylemî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen veya bunları seven ol! Yoksa helâk olursun.” buyurdu.
(Beyhekî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Âlim veya ilim talebesi olmayan bizden değildir.” buyurdu.
(Deylemî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlimle yapılan az iş faydalı olur, ilimsiz çok işin kıymeti olmaz.” buyurdu.
(Deylemî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Âlimin bildiğini söylememesi, câhilin de bilmediğini sormaması helâl değildir. Çünkü Allahü teâlâ, “Âlimlere sorun” buyuruyor.” buyurdu.
(Taberanî)

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
"Ve mâ erselnâ min kablike illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn (ta’lemûne).: Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun.” (Nahl 16/43)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Fen ve sanat mü’minin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!” buyurdu.
(İbni Asakir)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlim Çin’de de olsa alın!” buyurdu.
(Deylemî)

Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a biri âbid diğeri âlim iki kişiden bahsedilmişti. “Âlimin âbide üstünlüğü, benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir” buyurdu.
(Tirmizî, İlim 19, (2686).

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH Teâla Hazretleri, melekleri, semâvat ehli, deliğindeki karıncaya, denizindeki balıklara varıncaya kadar arz ehli, halka hayrı öğretene mağfiret duasında bulunur.” buyurdu.
(Hadis Tirmizî’nin aynı babındadır.)

İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Tek bir fâkih, şeytana bin âbidden daha yamandır.” buyurdu.
(Tirmizî, İlim 19, (2083).

Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a ALLAH indinde en efdal insanın kim olduğu sorulmuştu: “ALLAH indinde en kıymetlileri en muttaki olanlardır!” buyurdular. “Biz bunu sormadık!” demeleri üzerine: “Öyleyse o, Halîlullah’ın oğlu, Nebiyyullah’ın oğlu Nebiyyullah’ın oğlu Yusuf’tur” buyurmuştu. Yine itirazla: “Hayır bunu da sormadık” dediler. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: “siz bana Arap hanedânlarından mı soruyorsunuz?” dedi. “Evet (Yâ Resûlullah!) dediler. “Onların câhiliye dönemindeki hayırlıları, fıkıh öğrendikleri takdirde, İslam’da da en hayırlılarıdır!” cevâbını verdi.”
(Buharî, Enbiya 8, 14, 19, Menakıb 1, 25, Tefsir, Yusuf 1; Müslim, Fezail 168, (2378).

Ebu’d-Derda radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şöyle dediğini işittim: “Kim bir ilim öğrenmek için bir yola sülûk ederse ALLAH onu cennete giden yollardan birine dahil etmiş demektir. Melekler, ilim tâlibinden memnun olarak kanatlarını (üzerlerine) koyarlar. Semâvat ve yerde olanlar ve hatta denizdeki balıklar âlim için istiğfar ederler. Âlimin âbid üzerindeki üstünlüğü dolunaylı gecede kamerin diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler, ne dinar ne dirhem miras bırakırlar, ama ilim miras bırakırlar. Kim de ilim elde ederse, bol bir nasib elde etmiştir.”
(Ebu Davûd, İlm 1, (3641); Tirmizî, İlm 19, (2683); İbnu Mâce, Mukaddime 17, (223)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim RESÛLULLAH DİLinden İLİM
sallallahu aleyhi vesellem..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Hikmet fıkıhla ilgili bir kelime, mü’minin yitiğidir. Onu nerede bulursa almaya başkalarından daha fazla haklıdır.” buyurmuştur.
(Tuhfetü’l- Ahvezi, c.7,s.458, Mübârekfûrî’nin, Tirmizî’nin el Câmi’u’s- sahîi’ine yazdığı şerh.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim ilim öğrenmek isterse bu davranışı geçmiş günahına kefâret olur.” buyurmuştur.
(Tuhfetü’l- ahvezi,c.7, s.406, Mübârekfûrî’nin, Tirmizî’nin el Câmi’u’s- sahîi’ine yazdığı şerh.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim ilim öğrenmek uğrunda yurdundan çıkarsa O, evine dönesiye kadar ALLAH yolundadır.” buyurmuştur.
(Tuhfetü’l- Ahvezi c.7,s.406, Mübârekfûrî’nin, Tirmizî’nin el Câmi’u’s- sahîi’ine yazdığı şerh.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH’tan faydalı ilim isteyiniz. Faydası olmayacak ilimden ALLAH’a sığının.” buyurmuştur.
(Nûriddîn Alî el-Münâvî , Feyzü’l-kadir c.4,s.108, Süyûtî'ye ait Camii's-Sağir şerhi)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ya âlim, ya öğrenci yahut dinleyici veya bu kimseleri sevici olmaya bak. Beşincileri olma helak olursun.” buyurmuştur.
(Nûriddîn Alî el-Münâvî , Feyzü’l- kadir c.2,s.17, Süyûtî'ye ait Camii's-Sağir şerhi)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim RESÛLULLAH DİLinden İLİM
sallallahu aleyhi vesellem..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Sana ilim tahsil etmek lâzımdır. Zira ilim, mü’minin dostu; vakar, veziri; akıl, delili; iş, yardımcısı; rıfk, aslı ve asaleti; Yumuşak huyluluk, kardeşi; sabır ise askerinin kumandanıdır.” buyurmuştur.
(Nûriddîn Alî el-Münâvî , Feyzü’l-kadir c.4,s.331, Süyûtî'ye ait Camii's- Sağir şerhi.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlmi, yazmakla bağlayınız.” buyurmuştur.
(Nûriddîn Alî el-Münâvî , Feyzü’l- kadir, c.4, s.5308, Süyûtî'ye ait Camii's-Sağir şerhi.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlmin fazileti, ibâdetin faziletinden hayırlıdır.Dinimizin en hayırlı vazifesi ver'â ve takvâdır.” buyurmuştur.
(Munzirî, et-Tergib ve’t-Terhib c.1,s.93.)

Ver'â: Korkaklık, havf.
Takvâ: Bütün günahlardan kendini korumak. Dinin yasak ettiğinden veya haram olduğunda şüphesi olan şeylerden çekinmek.


Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kimin eceli ilim sahibi olmak isterken gelecek olursa, kendisiyle Peygamberler arasında nübüvvet rütbesinden başka bir derece bulunmadığı halde ALLAH’a kavuşur.” buyurmuştur.
(Munzirî, et-Tergib ve’t-Terhib c.1,s.96)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlim öğrenmek isteyene, talebelik halinde bulunurken, ölüm gelecek olsa şehid olarak vefât eder.” buyurmuştur.
(Munzirî, et-Tergib ve’t-Terhib c.1,s.97)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim RESÛLULLAH DİLinden İLİM
sallallahu aleyhi vesellem..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlim öğrenme isteği içinde evinden çıkan hiçbir kimse yoktur ki, yaptığından hoşlandıkları için, melekler onun ayakları altına kanatlarını koymasın.” buyurmuştur.
(İbni Mâce, c.1,s.82)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlmi, yazmakla bağlayınız.” buyurmuştur.
(Munzirî, et-Tergib ve’t- Terhib, c.1, s.104)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH kime hayır eriştirmeyi dilerse, onu dinde anlayış ve bilgili kılar.” buyurmuştur.
(İbni Mâce, c.1, s.80)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dini sahada yetişmiş bir bilgin, şeytana karşı, kendisini ibâdete vermiş bin kişiden daha çetindir.” buyurmuştur.
(Munzirî, et-Tergib ve’t-Terhib c.1,s.96)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlim iki çeşittir. Biri, kalbde yerleşen ilimdir ki; bu, sahibi için faydalı bir ilimdir. Diğeri sadece dilde dolaşan ilimdir ki, bu Âdemoğlu aleyhine ALLAH’ın bir huccetidir.” buyurmuştur.
(Munzirî, et-Tergib ve’t-Terhib, c.1, s.103)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim RESÛLULLAH DİLinden İLİM
sallallahu aleyhi vesellem..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kimin ilminden bir meselenin hali sorular da onun cevâbını gizler ise ALLAH celle celâlihu kıyamet günü onun ağzına ateşten bir gem vurur.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, c.3, s.321)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim ilim adamlarına karşı münazaa yürütmek için veya beyinsizleri şek ve tereddüt’e düşürmek ve halkın yüzlerini kendi tarafına çevirmek (taraflar toplamak) maksadıyla ilim öğrenmek isterse ALLAH da onu ateşe sokar.” buyurmuştur.
(Tuhfetü’l- Ahvezi, c.7, s.414, Mübârekfûrî’nin, Tirmizî’nin el Câmi’u’s- sahîi’ine yazdığı şerh.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim ilim öğrenmek istediği yola koyulursa, ALLAH da ona cennete götürecek yolu bulmayı kolaylaştırır.” buyurmuştur.
(Tuhfetü’l- Ahvezi,c.7,s.405; Mübârekfûrî’nin, Tirmizî’nin el Câmi’u’s- sahîi’ine yazdığı şerh.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim Azîz ve Celîl olan ALLAH’ın cemâli ve rızası istenilecek şeylerden bulunan bir ilmi, dünya malından bir metaa erişmek için öğrenirse kıyamet günü cennetin kokusunu bulamayacaktır.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, c.3, s.323)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Hakikat ALLAH, ilmi kullar arasından çekip kopararak değil, hakiki âlimlerin ruhlarını kabzetmek sûretiyle alacaktır. Nihayet hiçbir âlim bırakmayınca halk, câhilleri dinde Reis (başkan) lar makamında tutarlar. Kendilerine dini meseleler sorulur. İlimsiz olarak hemen fetvâ verirler. Hem kendileri sapıtırlar hem de soranları saptırırlar..” buyurmuştur.
(Buharî, c.1, s.34; Müslim, c.8, s.60)


Açıklama:
Hadis-i şerifin metni, Buharî’nin lafzıdır. Müslim’in rivâyetinde, “İbâd” yerine “Nas”, “Lem yübki” fi’li yerinde “lem yetruk”, “Rüesa” makamında “Rüus” lafızları zikredilmektedir.
Bu hadis-i şerif, zamanımız için söylenmişçesine ve mu’cize çapında bir hadistir.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim RESÛLULLAH DİLinden İLİM
sallallahu aleyhi vesellem..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH’tan başkası için ilim öğrenmek isteyen veya ilimle ALLAH rızasından başkasını dileyen kimse, kendine ateşten oturacak bir yer edinsin.” buyurmuştur.
(İbni Mâce, c.1, s.95)


Açıklama:
İlim, kulların hoşuna gitmek ve gözüne girmek için okunursa emekler boşuna gider. İlmi menfaat elde etmeye vesile eden de cehennemi boylar. İlim insana ALLAH rızasının en yüce gâye olduğunu anlatmak içindir. İlim; ne aş, ne iş, ne de maaş elde etmek için öğrenilmemeli ve bu gibi basit arzulara âlet edecek kimselere ilim öğretmemelidir..


Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim halka öğretmek için ilimden bir kapı açmayı öğrenirse, kendisine yetmiş sıddık sevâbı verilir.” buyurmuştur.
(Munzirî, et-Tergib ve’t- Terhib, c.1, s.98)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Feraiz ilmini ve Kur’ân okumayı öğreniniz, halka da öğretiniz. Çünkü benim ruhum bir gün kabz olunacaktır.” buyurmuştur.
(Tuhfetü’l- Ahvezi, c.7,s. 265; Mübârekfûrî’nin, Tirmizî’nin el Câmi’u’s- sahîi’ine yazdığı şerh.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Münafıkta iki haslet; güzel huyluluk ve dini meseleler de bilginlik toplanmaz” buyurmuştur.
(Tuhfetü’l-Ahvezi, c.7, s.455, Mübârekfûrî’nin, Tirmizî’nin el Câmi’u’s- sahîi’ine yazdığı şerh)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlim öğrenmek için, şark tarafından bir takım adamlar size gelecekler.Onlar size geldiğinde, kendilerine hayrı dokunacak ilmi tavsiye ediniz.” buyurmuştur.
(Tuhfetü’l- Ahvezi,c.7,s.405; Mübârekfûrî’nin, Tirmizî’nin el Câmi’u’s- sahîi’ine yazdığı şerh.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Halk size tâbi olacaklardır. Küre-i arzın değişik taraflarından bir çok adamlar dinimizdeki fıkıhla ilgili hükümleri öğrenmek üzere size geleceklerdir. Bunlar size geldikleri vakit, kendilerine hayrı tavsiye ediniz..” buyurmuştur.
(Tuhfetü’l-Ahvezi, c.7, s.409, Mübârekfûrî’nin, Tirmizî’nin el Câmi’u’s- sahîi’ine yazdığı şerh.)


Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Yakın bir gelecekte bazı topluluklar, size gelip ilim öğrenmek isteyecekler. Onları gördüğünüz vakit, kendilerine: “Merhaba, Resûlullah’ın vasiyette bulunduğu bahtiyârlar hoş geldiniz” deyiniz ve onlara ilim öğretiniz..” buyurmuştur.
(İbni Mâce, c.1, s.90)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Sadakanın faziletçe en üstünü, Müslüman bir kimsenin ilim öğrenip sonra onu bir Müslüman kardeşine öğretmesidir.” buyurmuştur.
(İbni Mâce, c.1,s.89)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim bir ilim öğretirse, kendisine onunla iş gören kimsenin ecri kadar sevâp vardır.O işi yapanın sevâbından hiçbir şey de eksilmez.” buyurmuştur.
(Tuhfetü’lİbni Mâce, c.1,s.88.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Yeryüzün de âlimlerin benzeri, yıldızlar gibidir. Kara ve denizin karanlıklarında onlara bakmakla yol bulunur. Yıldızlar sönerse hidayette olanların sapıtması çok sürmez..” buyurmuştur.
(Munzirî, et-Tergib ve’t- Terhib, c.1, s.100.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Âlimin, ibâdetle meşgul olana üstünlüğü, benim en aşağı durumda olanınıza üstünlüğüm gibidir.” buyurmuştur.
(Tuhfetü’l-Ahvezi, c.7, s.456, Mübârekfûrî’nin, Tirmizî’nin el Câmi’u’s- sahîi’ine yazdığı şerh.)


Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Hakikat göklerde ve yerde bulunanlar, denizdeki balıklara varasıya kadar her şey, ilim sahibi için ALLAH’dan mağfiret diler.” buyurmuştur.
(İbni Mâce, c.1, s.87)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlim adamı ve öğrenci, hayırda iki ortaktırlar. Diğer insanlara gelince onlarda hayra ortaklık yoktur..” buyurmuştur.
(Nûriddîn Alî el-Münâvî , Feyzü’l-kadir, c.4, s.370, Süyûtî'ye ait Camii's-Sağir şerhi.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kıyamet günü üç sınıf; Peygamberler, sonra Âlimler, sonra da Şehidler şefaat edeceklerdir.” buyurmuştur.
(Nûriddîn Alî el-Münâvî , Feyzü’l-kadir, c.6, s.462, Süyûtî'ye ait Camii's-Sağir şerhi.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlmini (ehli olandan) gizleyene her şey, hatta denizdeki balıklar ve gökteki kuşlar bile lânet eder..” buyurmuştur.
(Nûriddîn Alî el-Münâvî , Feyzü’l-kadir c.4,s.541, Süyûtî'ye ait Camii's-Sağir şerhi.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İLMuLLAH ve HİKMEtuLLAH..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Âlimler, ALLAH’ın yarattıkları üzerine gönderilmiş emînleri (doğruluğu tebliğ eden kimseler) dir.” buyurmuştur.
(Nûriddîn Alî el-Münâvî , Feyzü’l-kadir, c.4, s.382, Süyûtî'ye ait Camii's-Sağir şerhi.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kim ilimsiz olarak fetvâ verirse, onun ile amel etmenin günahı, fetva verenin üzerinedir.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, c.3, s.321.)

Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH, kıyamet günü kullarını diriltip mahşere gönderir. Sonra âlimleri diğerleri arasından ayırıp “Ey âlimler topluluğu, ben ilmimi, size azab edeyim diye içinize koymuş değilim. Haydi cennete gidiniz. Ben sizleri yarlığadım!.” buyuracaktır.” buyurmuştur.
(Munzirî, et-Tergib ve’t- Terhib, c.1, s.101.)]
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön