FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


قُلْ تَعَالَوْاْ أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلاَّ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلاَدَكُم مِّنْ إمْلاَقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلاَ تَقْرَبُواْ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Resim---"Kul teâlev etlu mâ harrame rabbukum aleykum ellâ tuşrikû bihî şey’â (şey’en), ve bi’l- vâlideyni ihsânâ (ihsânen), ve lâ taktulû evlâdekum min imlak (imlakin), nahnu nerzukukum ve iyyâhum, ve lâ takrabû’l- fevâhışe mâ zahera minhâ ve mâ batan (batane), ve lâ taktulûn nefselletî harramallâhu illâ bi’l- hakk (hakkı), zâlikum vassâkum bihî leallekum ta’kılûn (ta’kılûne).: De ki: “Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım; O’na bir şeyi ortak koşmayın. Anne, babaya ihsanla davranın. Yokluk (fakirlik) sebebiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de yalnız Biz rızıklandırırız. Kötülüğün açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Haklı olmanız hariç kimseyi öldürmeyin ki; onu Allah haram kıldı. İşte bunları size vasiyet (emir) etti. Böylece siz, akıl edersiniz.”
(En’am 6/151)

وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلاقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُم إنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْءًا كَبِيرًا
Resim---"Ve lâ taktulû evlâdekum haşyete imlâkın, nahnu nerzukuhum ve iyyâkum, inne katlehum kâne hıt’en kebîrâ (kebîren).: Yoksulluk korkusu ile evlâtlarınızı öldürmeyin! Onları ve sizleri sadece Biz rızıklandırırız. Muhakkak ki onların öldürülmesi, (kasıtla işlenen) büyük suç oldu.”
(İsrâ 17/31)

وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَى
Resim---"Ve vecedeke âilen fe agnâ.: Ve seni yokluk içinde buldu sonra zengin kıldı.”
(Duhâ 93/8)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ Dünya sevgisi tüm hataların başıdır.” buyurdu.
(Suyûtî, ed-Dürerü’l- Münteşirâ fi’l-Ehâdîsi’l-Müştehirâ, sh., 191, thk. M. Abdülkadir Atâ, Dârü’l-İ’tisâm, Kâhire 1987. Ayrıca bk. Aclûnî, Keşfü’l- Hâfâ, I.344)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünya bir leştir. Onu elde etmek isteyenler de köpeklerdir.” buyurdu.
(Aclûnî, Keşfü’l- Hâfâ, I, 409.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkirlerle birlikte oturup kalkmak tevâzudandır ve üstün bir cihaddır.” buyurdu.
(Aclûnî, Keşfü’l- Hâfâ, I, 329.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Açlık hikmettir.” buyurdu.
(Aclûnî, Keşfü’l- Hâfâ, I, 337.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hikmet on kısımdır, dokuzu uzlette, biri susmaktır.” buyurdu.

(Aclûnî, Keşfü’l- Hâfâ, I, 363. Suyûtî, hadise zayıf der. Bk. Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr, I, 442.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah zengine zengin olduğu için tevâzu gösteren fâkire lânet eder ve o kişinin dininin üçte biri gider.” buyurdu.
(Aclûnî, Keşfü’l- Hâfâ, II, 242)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Fâkirliğe Sabrı Öven Hadis-i Şerifler:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkirlik, dünyada mü’mine hediyedir.” buyurdu.
(Taberanî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkir, Allahü teâlânın dostudur.” buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cennet sultanları fâkirlerdir.” buyurdu.
(İbni Mâce)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cennettekilerin çoğu fâkirlerdir. Hor görülen fâkirler Cennetliktir.” buyurdu.

(Buharî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ya Rabbi, müslüman fâkirlerinin hürmetine zafere kavuşmayı nasip et.” buyurdu.

(Taberanî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkirlerin dua ve namazları ile bu ümmete yardım edilir.” buyurdu.
(Nesaî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkirlerinizin gönlünü alarak bana yaklaşın.” buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkirleri hor görmeyin. Onların hürmetine yardım görüyor ve rızıklanıyorsunuz.” buyurdu.

(Buharî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Ya Âişe, bana kavuşmak için, fâkir yaşa!” buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkirleri sevin, onları seveni, Allahü teâlâ sever.” buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ya Rabbi, fâkir yaşayıp, fâkir olarak ölmeyi ve fâkirlerle haşrolmayı nasip eyle!” buyurdu.
(Buharî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yoksulları doyurun! Çünkü kıyamette onların üstünlüğü olacak, "Dünyada iken, bir hatadan dolayı nasıl birbirinize özür dilediyseniz, şimdi de fâkirlerden özür dileyin!" denilecektir.” buyurdu.
(Ebu Nuaym)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

İslam Dininde Zenginlik Bir Ni’mettir :

Bu ÂLem dediğimiz DünyaŞehâdet Âlemimizdir.. Dünya ve Âhiret ise, mal ile kazanılır. Bunun için mal kıymetlidir. Süfyan-ı Sevri Hazretleri, malın insanın silahı olduğunu söyleyerek, insanın, canını, malını, sağlığını, dinini, şerefini mal ile koruyacağını bildirmiştir. Sabreden fâkir gibi şükreden zengin de kıymetlidir. Dinimiz mala hayr, hayırlı şey adını vermiştir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, malı, define (altın paralar) Rabbin rahmeti olarak bildirilmiştir..


كُتِبَ عَلَيْكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ إِن تَرَكَ خَيْرًا الْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالأقْرَبِينَ بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُتَّقِينَ
Resim---"Kutibe aleykum izâ hadara ehadekumul mevtu in tereke hayrâ(hayran), el vasiyyetu lil vâlideyni vel akrabîne bil ma’rûf(ma’rûfi), hakkan alel muttekîn(muttekîne).: Sizden birinize ölüm geldiği zaman eğer bir hayır (mal v.s) bırakırsa, anne-babaya ve yakınlarına (akrabalarına) marufla (örf ve adete uygun olarak) vasiyet etmek, siz muttekilerin (takva sahiplerinin) üzerine (yerine getirilmesi gereken) bir hakk (bir borç) olarak farz kılındı.
(Bakara 2/180)

وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدِيدٌ
Resim---"Ve innehu li hubbil hayri le şedîd(şedîdun).: Ve muhakkak ki, onun hayır (mal) sevgisi gerçekten kuvvetlidir.”
(Âdiyât 100/8)

وَأَمَّا الْجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ يَتِيمَيْنِ فِي الْمَدِينَةِ وَكَانَ تَحْتَهُ كَنزٌ لَّهُمَا وَكَانَ أَبُوهُمَا صَالِحًا فَأَرَادَ رَبُّكَ أَنْ يَبْلُغَا أَشُدَّهُمَا وَيَسْتَخْرِجَا كَنزَهُمَا رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ وَمَا فَعَلْتُهُ عَنْ أَمْرِي ذَلِكَ تَأْوِيلُ مَا لَمْ تَسْطِع عَّلَيْهِ صَبْرًا
Resim---"Ve emmâl cidâru fe kâne li gulâmeyni yetîmeyni fîl medîneti ve kâne tahtehu kenzun lehumâ ve kâne ebûhumâ sâlihan, fe erâde rabbuke en yeblugâ eşuddehumâ ve yestahricâ kenzehumâ rahmeten min rabbike ve mâ fealtuhu an emrî, zâlike te’vîlu mâ lem testı’ aleyhi sabrâ(sabran).: Ve duvar ise şehirde iki yetim (erkek) çocuğa aitti. Onun altında, onlara ait bir define vardı. Ve onların babası salih (bir kimse) idi. Bu sebeple Rabbin, o ikisinin gençlik çağına erişmesini ve Rabbinden bir rahmet olarak, defineyi çıkarmalarını istedi. Ve ben, onu kendi emrim ile (kendi isteğimle) yapmadım (Allah’ın emriyle yaptım). İşte bu, sabırlı olmaya güç yetiremediğin şeylerin (olayların) yorumudur.”
(Kehf 18/82)

İslam Dininde, maddî mal sevgisinin ve manevî olarak şöhret hırsının insana vereceği zararı Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bildirmiştir.

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:”Mal ve şöhret hırsının insana vereceği zarar, iki aç kurdun bir koyun sürüsüne saldırdığı zaman vereceği zarardan daha çoktur.” buyurdu.
(Müslim)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAHu Teâlâ’nın korudukları müstesna, insana zarar olarak din ve dünya işlerinde parmakla gösterilmesi yetişir.” buyurdu.
(Beyhekî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bir kimsenin parmakla gösterilmesi zarar olarak kendine yetişir.” Buyurunca sahabe: "Yâ Resûlallah, hayır işlerde parmakla gösterilmek de böyle midir?" diye sual ettiler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Evet hayırlı işlerde de olsa onun için şer olur. Ancak ALLAHu Teâlâ’nın merhamet ettiği, koruduğu müstesnadır. Şer işlerinde parmakla gösterilmek zaten zarardır.” buyurdu.
(Taberanî)

Zenginliği öven hadis-i şeriflerden bazıları da şöyledir:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAHu TeÂLâ birine çok mal verir, bu da malını ALLAHu Teâlâ nın razı olduğu, beğendiği yerde harcarsa, bu kimseye gıpta etmek, imrenmek yerinde olur.” buyurdu.
(Buharî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAHu TeÂLâ bir kuluna mal ve ilim verir. Bu kul da haramlardan kaçınır, akrabasını sevindirir, malından, hakkı olanları bilip verir ise, Cennetin yüksek derecesine kavuşur.” buyurdu.

(Tirmizî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Ya Rabbi, buna (Enes bin Malik’e) çok mal ve çok çocuk ver ve bunlarla kendisini bereketlendir!” buyurdu.
(T. Muhammediyye)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mal, salih kimse için ne güzeldir.” buyurdu.
(Taberanî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mal ile şeref kazanılır.” buyurdu.
(İ. Ahmed)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şerefinizi mal ile, dininizi de, dil ile koruyun!” buyurdu.
(İbn. Asakir)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kişinin, şerefini korumak için verdiği şey, kendisi için sadaka olur.” buyurdu.
(Ebu Ya’lâ)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mü’minin izzeti, halktan müstagni olmasıdır.” buyurdu.
(Taberanî)
Müstagni: ihtiyaçsız, gani..

Mal değil, malı sevmek, mal aşkı ile yanıp tutuşmak kötüdür. Bu manada mal sevgisini kötüleyen hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi maldır.” buyurdu.
(Nesaî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her şeyin bir afeti vardır. Ümmetimin en büyük afeti, dünyaya, paraya gönül vermektir. İyi yolda harcayan hariç, mal toplayanın çoğunda hayır yoktur.” buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kişi yaşlandıkça iki şeyi gençleşir: Uzun yaşama arzusu ve mal sevgisi.” buyurdu.
(Buharî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Paranın kuluna lânet olsun, paraya tapan helâk olur.” buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Herkesin bir sanatı vardır. Benim sanatım da fâkirlik ve cihaddır. Bu ikisini seven beni sevmiş, bu ikisine buğzeden bana buğzetmiş olur.” buyurdu.
(İ. Gazali)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şeytan dedi ki: "Mal sahibine sabah akşam bunlar için vesvese vermeye çalışırım: Malı helâl olmayan yerden edinmesine uğraşırım. Hak olmayan yere harcatmaya çalışırım. Mala karşı içinde sevgi ve muhabbet veririm ki, onu yerine harcayamasın.” buyurdu.
(Taberanî)

Eldeki mal ile gururlanmak doğru değildir. Mal er geç bir gün yok olacak, fakat hesabı kalacaktır.
Atalarımız demiş ki:
Boşuna gururlanma, deme var mı ben gibi!
Bir Tersten bir rüzgâr eser, savurur harman gibi.

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen Hakan »

FAKİRLİK HAKKINDA HADİSİ ŞERİFLER...

Resim

Fâkirliğe Sabrı Öven Hadis-i Şerifler:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu ümmetin en hayırlısı fakirler ve cennete önden girecek olanları düşkünlerdir.” buyurdu.
(Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs 2921))

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Benim iki mesleğim vardır, kim onları severse beni sevmiş olur, onları hor gören benden nefret etmiş demektir; Fakirlik ve cihad” buyurdu.
(İbn Hacer el-Askalânî, Lisânü'l-Mîzan 4/142)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mümine fakirlik, acem kızının yanağındaki benden daha güzel yakışır.” buyurdu.
(İbn Ebî Şeybe, Musannef 34347; Taberânî, Kebîr 7181)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İçinizden hanginiz sabahleyin uyandığında sağlığını yerinde, bineğini akşam bıraktığı gibi görür ve o günlük geçimini de yanında bulursa bütün dünya onun olmuş gibidir.” buyurdu.

(Tirmizî, 2346; İbn Hibban 671)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cennete girdim, çoğu cennetliklerin fakirler olduğunu gördüm. Arkasından cehenneme vardım, içindekilerin büyük çoğunluğunun zenginler ile kadınların meydana getirdiğini gördüm.” buyurdu.

(Müttefekun Aleyh, Buharî, 6547; Müslim, Zikir ve Dua, 2736)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fakirlik dünyada müminin hediyesidir, en son cennete girecek peygamber, muhteşem mülkünden dolayı Hz. Süleyman ve en son cennete girecek sahabî, zenginliğinden ötürü Abdurrahman İbn-i Avf'dır. Başka bir hadiste "Onu cennete emekleyerek girerken gördüm, denilmiştir.” buyurdu.
(Bezzâr, Müsned 1005; Beyhakî, Şuabü'l-İman 3335)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fakirliğin sana doğru geldiğini görünce, sâlihler geleneğine uyarak ona; "Hoş geldin!" de. Buna karşılık zenginliğin sana yöneldiğini görünce "Bu günahlarımdan birinin dünyada verilmiş cezasıdır"de.” buyurdu.
(Deylemî, Müsned 4469)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fakirleri sık sık araştırıp onlara elinizi uzatınız. Çünkü onlar imtiyazlıdırlar." Sahabîler; "Onların imtiyazı nedir?" diye sorarlar, peygamberimiz (s.a.v) onlara şöyle cevap verir, "Kıyamet günü onlara; bakın bakalım, kim size bir öğün yemek yedirdi, kim size bir bardak su verdi, kim size bir elbise giydirdi. Bunları bularak ellerinden tutun ve doğrudan doğruya cennete götürün, buyrulur.” buyurdu.

(Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, 1/37; Zehebî, Mîzanü'l-İ'tidâl 6/559)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Cennete girdim, önümde bir ayak sesi duydum, baktım ki, Bilâl'dı. Cennetin üst katlarına göz gezdirdim, ümmetimin fakirleri ile onların çoluk-çocuklarını gördüm. "Ya Rabbi, bunlar niye bu durumdalar" diye sordum. Yüce Allah (c.c) bana; "Kadınların derecesini kırmızı altın ve kırmızı ipek düşürdü. Zenginler ise uzun süren bir hesapla meşgul oldular" diye cevap buyurdu.
Sonra sözüne devamla buyurdu ki; Bu arada sahabelerimi aradım. Abdurrahman İbn-i Avf'ı göremedim. Bir müddet sonra kendisi ağlayarak yanıma geldi, ona; "neden bu kadar arkada kaldın? diye sordum. Bana; "Ya Resulullah, Allah'a yemin ederim, senin yanına gelinceye kadar öyle engellerle karşılaştım ki, seni bir daha göremeyeceğimi sandım" diye cevap verdi. "Neden?" dedim. "Malımın hesabını veriyordum" cevabını verdi.”
buyurdu.

(Ahbed b. Hanbel, 5/259 (22286); Taberânî, Kebîr, 8/286 (7923); Heysemî, Mecmeu'z Zevâid, 9/59 )

Resim---Peygamberimiz (s.a.v) bir gün sahabilere; "Beni dinleyin, size cennetin sultanları kimlerdir, söyleyeyim mi?" buyurur. Sahabîler; "Tabii, buyur ya Resulullah!" derler. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bütün düşkün, itibarsız, yüzü kirli, saçı başı karışık, yazlık ve kışlık ki soluk elbiseden başka giyeceeği olmayan ve hiç kimsenin tarafına bakmadığı ve fakat Allah adına bir konuda yemin etse, O'nun tarafından mahcup edilmeyerek haklı çıkarılan kimselerdir.” buyurdu.
(İbn Mâce, 4115; Taberânî, Kebîr 20/84)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ya Rabbi, fâkir yaşayıp, fâkir olarak ölmeyi ve fâkirlerle haşrolmayı nasip eyle!” buyurdu.
(Buharî)

Resim---Hz. Ali (k.v) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanlar fakirlerini horladıkları, dünyayı imar etmeye karşı düşkünlük gökterdikleri ve altın para biriktirmek üzere paralarına da kıyasıya yarıştıkları zaman Allah onlara dört belâ indirir; 1- Kıtlık, 2- Devlet başkanının zülmü, 3- Devlet memurlarının hıyaneti, 4- Düşmanların heybeti.” buyurdu.
(Hâkim, Müstedrek 4/361)

Resim---Bir gün halife Hz. Ömer Sait İbn-i Amir'e (r.a) bin dinar gönderir, Amir eve üzgün ve bitkin olarak döner. Karısı; "Fena bir şey mi oldu?" diye sorar. Amir; "En fenası oldu" diye cevap verir. Bir müddet sonra karısına; "Bana eski hırkanı getir" der. Kadının getirdiği hırkayı sökerek bir kaç tane kese hâline getirir; arkasından parayı fakirlere dağıtmak üzere bu keselere bölüştürür. Daha sonra namaza kalkar, sabaha kadar hem kılar, hem gözyaşı döker, bu arada karısına şöyle der; "Ben Peygamberimiz (s.a.v)'in şöyle dediğini duydum; "Ümmetimin fakirleri zenginlerden beş yüz yıl önce cennete girerler, öyle ki, o sırada zenginlerden biri fakirlerin kalabalığına karışarak onlarla birlikte cennete gtmek ister, fakat yakalanarak aralarından çıkarılır." buyurdu.
(Tirmizî, Zühd 2353; İbni Mübârek, Zühd 1477; İbn Hibban, Sahih 676, Tebarâni, Evsat, 7605))

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Hz. Aişe (r.a) tavsiyesi; "Eğer bana kavuşmak istersen fakirler gibi yaşayacaksın ve zenginler ile düşüp kalkmaktan mümkün olduğu kadar uzak duracaksın. Sırtındaki hiç bir hırkayı yamalamadan eskidi diye atma.” buyurdu.
(Taberânî, Evsat 701; Beyhakî, Şuabü'l- İman, 6181; Deylemî, Müsned, 8614)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ey fakirler! Allah'a karşı kalpten hoşnutluk besleyiniz ki, fakirliğinizin sevabına kavuşasınız. Aksi hâlde sevaba eremezsiniz.” buyurdu.
(Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs, 5/291)

Resim---Hz. Ömer'in (r.a) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her şeyin bir anahtarı vardır, cennetin anahtarı da hâllerine hoşnutluk ile katlandıklarından dolayı miskinleri ve fakirleri sevmektir. Onlar kıyamet gününde Allah'ın yakınlarıdır.” buyurdu.

(Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs, 4993)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahım! Muhammed soyuna dünyada yetecek kadar rızık ver.” buyurdu.

(Müttefekun Aleyh, Buharî, Kitabu'r-Rekâik 6460; Müslim, 1055; İbn Hibban, Sahih 6343)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »


Zenginlik kötü değildir. Çünkü Hazret-i İbrahim aleyhisselâm, Hazret-i Süleyman aleyhisselâm, Cennetle müjdelenen Abdurrahman bin Avf hazretleri ve evliyanın büyüklerinden Ubeydullah-i Ahrar hazretleri, çok zengin idi. Genel olarak zenginler malı sevdiği için mecaz olarak zenginler kötülenmiştir. Meselâ, “Ümmetimin en kötüleri zenginlerdir” demek, “Ümmetimin en kötüleri taparcasına parayı sevenlerdir” demektir. Bizzat mal ve zenginlik kötülenmemiştir. Peygamber efendimiz, (“Zenginlerin çoğu Cehenneme gider” buyurdu. Bu söz, zenginliğin ve malın aleyhine değildir. Malının zekatını vermeyen, hayır hasenât yapmayan, malını zararlı işlerde kullanan, israf eden kimseler için söylenmiştir. Müslüman kadınlar övülmüş, günahkâr kadınlar çok olduğu için de, “Cehennemin çoğu zengin ve kadınlardır” buyurulmuştur. Bu söz, zengine ve kadına hakaret değil, onları ikaz için söylenmiştir. Yine, “İnsanların çoğu kâfirdir” buyurulmuştur. Burada insan kötülenmiyor, kâfirlik kötüleniyor. Mal, kötüleri azdırırsa da, iyiler için çok kıymetlidir. Hazret-i İbrahim “Yâ Rabbi, beni ve çocuklarımı puta tapmaktan koru!” diye dua etmiştir. Puttan maksat para sevgisidir. Para aşkı, puta tapmak gibidir.


Dinimizde mal kıymetlidir.:

Mal, ALAHu TeÂLÂnın verdiği bir ni’mettir. Âhireti kazanmak, mal ile olur. Dünya ve âhiret, mal ile intizam bulur, rahat olur. Hac, cihad sevabı mal ile kazanılır. Bedenin sıhhat, kuvvet bulması, mal ile olur. Başkasına muhtaç olmaktan insanı koruyan maldır. Sadaka vermek, akrabayı görüp gözetmek, fâkirlerin imdadına yetişmek mal ile olur. Mescitler, okullar, hastaneler, yollar, çeşmeler, köprüler yaparak, asker yetiştirerek insanlara hizmet de mal ile olur.

Resim---Peygamber Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: [/color]“İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olanıdır” buyuruyor.
(Kudaî)

İnsanlara yardım etmek için çalışıp para kazanmak, nâfile ibâdet etmekten daha çok sevaptır. Cennetin yüksek derecelerine mal ile kavuşulur.

Mal kıymetli olduğu için, malı israf etmek, telef etmek haramdır. Dine uymayan israf, haramdır. Mürüvvete(insanlığa) uymayan israf, tenzihen mekruhtur. Bu konudaki hadis-i şerif meâli şöyledir:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Malı telef etmek haramdır, malı uğrunda öldürülen şehittir.” buyurdu.
(Taberanî)


Mal kıymetli olduğu için Kur’ÂN-ı Kerimde mal ve can ile cihad edenler övülmektedir.:

لاَّ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُوْلِي الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً وَكُلاًّ وَعَدَ اللّهُ الْحُسْنَى وَفَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---"Lâ yestevî’l- kâıdûne mine’l- mu’minîne gayru ulîd darari ve’l- mucâhidûne fî sebîlillâhi bi emvâlihim ve enfusihim. Faddalallâhu’l- mucâhidîne bi emvâlihim ve enfusihim alâ’l- kâidîne dereceh (dereceten). Ve kullen vaadallâhul husnâ. Ve faddalallâhul mucâhidîne alâl kâıdîne ecran azîmâ (azîmen).: Özür sahibi olmayan mü'minlerden (savaşa gitmeyip) oturanlar ile Allah’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir (eşit) değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri derece bakımından, oturanların üstünde faziletli kıldı ve Allah hepsine “Hüsna”yı vaadetti. Ve Allah mücahitleri, oturup kalanlar üzerine “büyük ecir” ile üstün kıldı.”
(Nisâ 4/95)

ALAHu TeÂLÂ, Habibine verdiği ni’metleri hatırlatırken, malsız iken Ona, kimseye muhtaç olmayacak kadar, mal verdiğini bildirmektedir.:

وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَى
Resim---"Ve vecedeke âilen fe agnâ.: Ve seni yokluk içinde buldu sonra zengin kıldı.”
(Duhâ 93/8)

Büyükler, (Mal, gurbette vatandır. Fâkirlik vatanda gurbettir. Bir kimse, fâkirse, nerede olursa olsun gariptir) buyuruyor. Mal, silah gibidir. Kullanmasını bilmeyen, onunla kendisini helâk edebilir. Bu bakımdan mal, kimisi için iyi, kimisi için kötüdür. Kimisini zenginlik, kimisini fâkirlik azdırır.


Mal ve çocuklar, ALAHu TeÂLÂyı anmaktan alıkoyarsa, hüsrana sebep olur.:


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Resim---" Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tulhikum emvâlukum ve lâ evlâdukum an zikrillâh(zikrillâhi), ve men yef'al zâlike fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).: Ey iman edenler, ne mallarınız, ne çocuklarınız sizi Allah'ı zikretmekten 'tutkuya kaptırarak alıkoymasın'; kim böyle yaparsa, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.”
(Münâfikun 63/9)

Mal sevgisi, insanı azdirâbilir. Az kimse bunun zararından kurtulduğu için kötü zenginler tenkide maruz kalmıştır.
Kur’ÂN-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:


وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا
Resim---" Ve tuhıbbûnel mâle hubben cemmen.: Ve malı aşırı bir sevgiyle seviyorsunuz.”
(Fecr 89/20)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّ كَثِيرًا مِّنَ الأَحْبَارِ وَالرُّهْبَانِ لَيَأْكُلُونَ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلاَ يُنفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللّهِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Resim---"Yâ eyyuhâllezîne âmenû inne kesîran mine’l- ahbâri ver ruhbâni le ye'kulûne emvâlen nâsi bi’l- bâtıli ve yasuddûne an sebîlillâh (sebîlillâhi), vellezîne yeknizûnez zehebe ve’l- fıddate ve lâ yunfikûnehâ fî sebîlillâhi fe beşşirhum bi azâbin elîm (elîmin).: Ey iman edenler, gerçek şu ki, (yahudi) bilginlerinden ve (hristiyan) rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele”
(Tevbe 34)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Resim---"Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tulhikum emvâlukum ve lâ evlâdukum an zikrillâh (zikrillâhi), ve men yef'al zâlike fe ulâike humu’l- hâsirûn (hâsirûne).: Ey iman edenler, ne mallarınız, ne çocuklarınız sizi Allah'ı zikretmekten 'tutkuya kaptırarak alıkoymasın'; kim böyle yaparsa, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.”
(Münâfikun 63/9)

كَلَّا إِنَّ الْإِنسَانَ لَيَطْغَى
Resim---"Kellâ inne’l- insâne le yatgâ.: Hayır, muhakkak ki insan gerçekten azgınlık yapar.”
(Alak 96/6)

أَن رَّآهُ اسْتَغْنَى
Resim---"En raâhustagnâ.: Kendini müstağni görmesi (Allah’a ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanması) sebebiyle.”
(Alak 96/7)

Zengin olan herkes azmaz. Fakat çok kimse azdığı için böyle buyurulmuştur. Mal herkesi azdırsaydı, Cenâb-ı Hak, Hazret-i İbrahim’i, Hazret-i Süleyman’ı ve daha birçok salih kimseyi zengin etmezdi..


Mal için imtihan vardır.:

لَتُبْلَوُنَّ فِي أَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُواْ أَذًى كَثِيرًا وَإِن تَصْبِرُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الأُمُورِ
Resim---"Le tublevunne fî emvâlikum ve enfusikum ve le tesmeunne minellezîne ûtû’l- kitâbe min kablikum ve minellezîne eşrakû ezen kesîrâ (kesîran), ve in tasbirû ve tettekû fe inne zâlike min azmi’l- umûr (umûri).: Mallarınız ve canlarınız hususunda siz mutlaka imtihan olunacaksınız. Sizden önce kitap verilenlerden ve şirk koşanlardan elbette birçok incitici (sözler) duyacaksınız. Eğer siz sabrederseniz ve takva sahibi olursanız, ki bu muhakkak, işlerin “âzim” olanlarındandır.”
(Âl-i İmrân 3/186)

إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
Resim---"İnnemâ emvalukum ve evlâdukum fitnetun, vallâhu indehû ecrun azîm (azîmun).: Oysa sizin mallarınız ve evlâtlarınız fitnedir (imtihandır). Ve Allah ki, ecrun azîm (en büyük mükâfat) O’nun indindedir (katındadır).”
(Tegabün 64/15)

Netice mühimdir..
Mal ve makam sahibi olmak başka, mal ve makam sevgisi başkadır. Dünya ve âhiret saadetine kavuşmak ve insanlara hizmet edebilmek için mal ve makam sahibi olmak çok iyidir. Bütün dünya bir kimsenin olsa, mala mağrur olmadan dine uygun harcasa, çok büyük sevap kazanır. Süleyman aleyhisselâm, büyük bir zenginlik ve saltanat içinde yüzdüğü halde, Cenâb-ı Hak, Kur’ÂN-ı Kerimde: “O ne iyi kuldur” diye övmektedir.


وَوَهَبْنَا لِدَاوُودَ سُلَيْمَانَ نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Resim---"Ve vehebnâ li dâvûde suleymân (suleymâne), ni’me’l- abdu, innehû evvâb (evvâbun).: Ve Dâvud (a.s)’a oğlu Süleyman’ı, armağan ettik. Ne güzel kul. Muhakkak ki o evvabtı (Allah’a ulaşmıştı).”
(Sâd 38/30)

Peygamber efendimiz aleyhisselâm dan sonra insanların en üstünü olan, İbrahim aleyhisselâmın ova ve vadileri dolduran davarları yanında, yalnız yarım milyon sığırı vardı. Mal ve makamı kötüye kullanmak zararlıdır.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Mal-makam sevgisi, suyun sebzeyi büyüttüğü gibi, kalbde nifakı büyütür.” buyurdu.
(İ. Gazalî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mal ve makam sevgisinin müslümana yaptığı zarar, iki aç kurdun koyun sürüsüne verdiği zarardan büyüktür.” buyurdu.
(Bezzâr)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Dünya sevgisi, bütün kötülüklerin başıdır.” buyurdu.
(Bayhekî)

İnsanı iyilik etmekten alıkoyan her şey dünyadır. Kur’ÂN-ı Kerimde, Cennetin, makam hırsıyla büyüklük taslamayan kimselere verileceği bildirilmektedir. Hadis-i şeriflerde

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "La ilahe illallah" diyen, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, ALAHu TeÂLÂnın gazabından ve azabından kurtulur. Dini bırakıp dünyaya(haramlara) sarılırsa, ALAHu TeÂLÂ, ona; "Yalan söylüyorsun" buyurur.” buyurdu.
(Hakim)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünya işi için üzülen Allah’a karşı öfkelenmiş olur.” buyurdu.

(Taberanî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünya âhiretin tarlasıdır.” buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünyayı âhirete tercih eden, üç şeye maruz kalır. Üzüntüsü hiç eksilmez. Zenginlikteki refahı göremez, hep fâkirlik sıkıntısı çeker. Doymayan bir hırsa tutulup öyle meşgul olur ki, hiç bir zaman boş vakti bulunmaz) hadis-i şerifini düşünerek, şu fani dünyada, kısa bir müddet sâhib olunan mal ve makama mağrur olmamalıdır. Ecel gelince hepsi elden çıkar.
(R.Nasıhin)


Dünya ve âhiret .:

Cenâb-ı Hak, âhiret için çalışmayı emrettikten sonra: “Dünyadan da nasibini unutma!.” buyuruyor.

وَابْتَغِ فِيمَا آتَاكَ اللَّهُ الدَّارَ الْآخِرَةَ وَلَا تَنسَ نَصِيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَأَحْسِن كَمَا أَحْسَنَ اللَّهُ إِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِي الْأَرْضِ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ
Resim---" Vebtegı fîmâ âtâkellâhud dârel âhırate ve lâ tense nasîbeke mined dunyâ ve ahsin kemâ ahsenallâhu ileyke ve lâ tebgıl fesâde fîl ard(ardı), innallâhe lâ yuhıbbul mufsidîn(mufsidîne).: Ve Allah’ın sana verdiği şeylerin içinde bulunan ahiret yurdunu iste. Ve dünyadan nasibini (de) unutma. Allahû Tealâ’nın sana ihsan ettiği gibi sen de ihsan et (karşılıksız ver). Ve yeryüzünde fesat isteme (çıkartma). Muhakkak ki Allah, müfsidleri (fesat çıkaranları) sevmez.”
(Kasas 28/77)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünyanızı düzeltmeye çalışın! Yarın ölecekmiş gibi de âhiret için amel edin.” buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de âhiret için çalışın!” buyurdu.
(İbni Asakir)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hayırlınız, âhiret için dünyasını, dünya için âhiretini terk etmeyen ve insanlara yük olmayandır.” buyurdu.

(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünya malından ayrılınca üzülmek, buna kavuşunca sevinmek ve azgınlık yapmak, insanı Cehenneme götürür.” buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:Dünyayı seven, âhiretine zarar verir. Âhireti seven, dünyasına zarar verir. O halde, devamlı olanı, geçici olana tercih etmelidir.” buyurdu.
(Beyhekî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İlim, Allah rızası için değil, dünya menfaati için öğrenildiği ve ibâdetler, dünya menfaatlerine alet edildiği zaman fitneler zuhur edecektir.” buyurdu.

(A.Rezzâk)

Kur’ÂN-ı Kerimde de mealen buyuruluyor ki:

وَاضْرِبْ لَهُم مَّثَلَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاء أَنزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاء فَاخْتَلَطَ بِهِ نَبَاتُ الْأَرْضِ فَأَصْبَحَ هَشِيمًا تَذْرُوهُ الرِّيَاحُ وَكَانَ اللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ مُّقْتَدِرًا
Resim---"Vadrıb lehum meselel hayâti’d- dunyâ ke mâin enzelnâhu mine’s- semâi fahteleta bihî nebâtu’l- ardı fe asbeha heşîmen tezrûhu’r- riyâhu, ve kânallâhu alâ kulli şey'in muktedirâ (muktediran).: Onlara dünya hayatını örnek ver ki; o, semadan indirdiğimiz su gibidir. Yeryüzünün nebatları (bitkileri), onunla karıştı (yeşerdi, büyüdü). Sonra da kuruyup, ufalandı ki rüzgâr, onu savurur. Ve Allah, herşeye muktedir olandır (gücü yetendir).”
(Kehf 18/46)

الْمَالُ وَالْبَنُونَ زِينَةُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ أَمَلًا
Resim---"El mâlu ve’l- benûne zînetu’l- hayâti’d- dunyâ, vel bâkıyâtu’s- sâlihâtu hayrun inde rabbike sevâben ve hayrun emelâ (emelen).: Mal ve çocuklar dünya hayatının ziynetidir (süsüdür). Bâki (kalıcı) olan salih ameller (nefsi ıslâh edici ameller), sevap olarak ve emel (ümit) olarak, Rabbinin katında daha hayırlıdır.” )
(Kehf 18/46)

Dünya binek yeridir.:

İmam-ı Maverdî hazretleri buyuruyor ki:
Resim---Dünya çalışma yeridir. Hadis-i şerifte, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünya ne güzel binektir. Ona binin ki, sizi âhirete kavuştursun!” buyurdu. buyuruluyor. Dünya mutlak mânâda kötü değildir. Âhiret azığını hazırlayanlar için servet yurdudur.

Dünya bineğine binersen seni taşır, binemezsen o sana yüklenir ve seni öldürür. Dünya bir âlet, bir vasıtadır. Bu vasıtayı iyi yolda kullanan kazanır, kötü yolda kullanan kaybeder. Meselâ size yeni, güzel bir araba veriyorlar. “Bu araba ile, şu kadar zamanda şu karşıdaki köprüyü geçerseniz, kurtuluşa ereceksiniz” deniyor. Siz de, arabaya bakıp: “Ne kadar da güzelmiş” diyerek onu sevmekle meşgul olur, verilen zaman içinde karşıya geçmezseniz, düşman gelir, sizi kıskıvrak yakalar, köprüyü geçemezsiniz. Bu vasıta, yolcuları sâhile çıkaran bir gemi de olabilir. Bu vasıtayla binip gitmeyen kurtulamaz. Dinimiz bu vasıtayı, kötülememiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah rızasını kazanmak, âhiret azığını temin etmek için, dünya ne güzel yerdir. Allah rızasını kazanmayan, âhiret azığını temin etmeyen için de, ne kötü yerdir. Kim,: "Allah dünyayı rezil etsin!" derse, dünya da ona: "Hangimiz Rabbimize asi ise, Allah onu rezil etsin!" der.” buyurdu.
(Hâkim)
Resim---
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Dünya, mü’min için ne güzel bir binektir. Hayra onunla erişilir.” buyurdu.

(Deylemî)

Bizi maksadımıza ulaştıran bineğin iyi, sağlam olması istenir. Onun için ALAHu TeÂLÂnın bize verdiği akıl, sağlık, mal gibi ni’metleri yerinde kullanmalıdır! Cenâb-ı Hak, dünya saadetini de istemeyi emrediyor: Ey Rabbimiz, bize dünyada da âhirette de güzellik ver!” diye dua etmemizi istiyor.:

وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّار"
Resim---"Ve minhum men yekûlu rabbenâ âtinâ fî’d- dunyâ haseneten ve fî’l- âhirati haseneten ve kınâ azâbe’n- nâr (nâri).: Ve onlardan (insanlardan) kim: “Rabbimiz bize dünyada hasene (güzellik ve iyilikler) ver ve ahirette de hasene (güzellik ve iyilikler) ver. Bizi ateşin azabından koru.” derse...”

(Bakara 2/201)

Hadis-i kudsîde de buyuruldu ki:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet eden de senin hizmetçin olsun.” buyurdu.
(Ebu Nuaym)

Hazret-i Âdem, Cennette yasak meyveyi yiyince, def-i hacet ihtiyacı hissetti. İhtiyacını giderecek yer bulamadı. ALAHu TeÂLÂ: (“Ya Âdem burada def-i hacet yapılmaz. Onun yeri dünyadır” buyurdu.
Bu da dünyanın pislik yeri olduğunu göstermektedir.

(İ.Gazalî)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Hâline Şükretmeli, Sabretmeli.:

Her türlü tedbire rağmen, zengin olamayan ne yapmalı?
Hâline şükretmeli, fâkirliğe sabretmelidir.
Çünkü hadis-i şerifte;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâkirlik, dünyada kusur ise de, âhirette süstür.” buyurdu.
(Deylemî)

Mal ne kadar çok olursa hesabı vardır, haramdan kazanılmışsa azabı vardır. Kur’ÂN-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِيْنَ
"Fe ve rabbike le nes’elennehum ecmaîn (ecmaîne).: Artık Rabbine andolsun ki; onların hepsine mutlaka soracağız.” (Hicr 15/92)

عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
"Ammâ kânû ya’melûn (ya’melûne).: Yapmış oldukları şeylerden.” (Hicr 15/93)

(Zerre kadar hayır yapan sevabını, zerre kadar şer yapan da cezasını görür.)

فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ
"Fe men ya’me’l- miskâle zerratin hayran yerahu.: Artık kim zerre kadar hayır işlerse onu görür.” (Zilzâl 99/7)

وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
"Ve men ya’me’l- miskâle zerratin şerran yerahu.: Ve kim zerre kadar şer işlerse onu görür.” (Zilzâl 99/8)



Saptıran zenginlik ve fakirlik.:

Fâkir bir kimsenin zengin olmak için dua etmesinde bir mahzur var mıdır?

Hayır hiç mahzuru yoktur. Ancak zenginlik bizim hakkımızda hayırlı mı olacak yoksa şerli mi olacak bilemeyiz. Onun için ne istersek: “Yâ Rabbi hayırlısı ile ver!.” demeliyiz. Çünkü, hadis-i şerifte, zenginliğin de, fâkirliğin de, insanı doğru yoldan çıkarabileceği bildirilmiştir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAHu TeÂLâbuyurdu ki: “Kimisi ancak zengin olmakla imanını kurtarabilir. Eğer o fâkir olsa idi, (fâkirliğe sabredemez) küfre girerdi. Kimi de ancak fâkir olmakla imanını kurtarabilir. Eğer o zengin olsaydı, (mal onu azdırır) küfre giderdi. Kimi de ancak sıhhatli olmakla imanını kurtarabilir. O hasta olsaydı, (hastalığa sabredemez) küfre düşerdi.(Bunun için genelde müslüman kulumun hakkında ne hayırlı ise onu veririm"“ buyurdu.
(Hatib)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

FÂKİRLİK Mİ, ZENGİNLİK Mİ?.:

Dinimizde fâkirlik mi, zenginlik mi daha iyidir?
Dinimiz, sabreden fâkirleri ve şükreden zenginleri övmüştür. Bazı âlimler, “Fukarai sabirin, ağniyayı şakirinden = Sabreden fâkir, şükreden zenginden daha üstündür” demişlerdir. Kimileri de, zenginliğe şükür, fâkirliğe sabretmekten daha kolaydır, şükreden fâkir daha üstündür demişlerdir. Fâkirin parası da yoktur, aç yatar uyur. Ama zengin nereye, nasıl harcayacağım diye para kendisini rahatsız eder. ALAHu TeÂLÂnın istediği yerlere harcayamazsa malı kendisini tehlikeye sokar.

İslamiyet’in başlangıcında fâkirlik övülürken, âhir zamanda ise, zenginlik övülmüştür. İnsan, dünyasını da, âhiretini de para ile koruyabilir. Bir de zenginlik ve fâkirlik kişilere göre değişir. Kimi için fâkirlik iyidir, kimisi için zenginlik. Çünkü fâkirlik de zenginlik de insanın sapıtmasına sebep olabilir. Hayırlısı ne ise onun için dua etmelidir. Fâkirlik ve zenginlikle ilgili birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şu yedi şey gelmeden faydalı amel etmekte acele edin:
1-) (Allah’ı) Unutturan fâkirlik,
2-) Azdirân zenginlik,
3-) Sağlığı bozan hastalık,
4-) Bunaklık veren ihtiyarlık,
5-) Ani ölüm,
6-) Deccal,
7-) Kıyamet ki, hepsinden daha dehşetlidir.” buyurdu.
(Tirmizî, Hakim)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Helâk edici üç şey:
1-) Cimrilik,
2-) Nefsine uymak ,
3-) Kendini beğenmek.

Kurtarıcı üç şey:
1-) Gizli açık ALAHu TeÂLÂdan korkmak,
2-) Fâkirlik ve zenginlikte itidalli olmak,
3-) Öfkede ve rızada adalet üzere olmak.

Günahlara kefaret olan üç şey:
1-) Mescide gitmek,
2-) Namazı kıldıktan sonra öteki namazı beklemek,
3-) Şiddetli soğukta güzelce abdest almak.

Dereceleri yükselten üç şey:
1-) Yemek yedirmek,
2-) Selâmı yaymak,
3-) Herkes uykuda iken gece namazı kılmak.” buyurdu.
(Hatib)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Câhillikten daha şiddetli fâkirlik, akıldan daha faydalı zenginlik, tefekkürden daha kıymetli ibâdet yoktur.” buyurdu.
(İ. Neccâr)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ölümü çok hatırlamak, günahları yok eder; dünyadan soğutur. Zenginken hatırlamak mal hırsını yok eder. Fâkirken hatırlamak, eldeki ile kanaat etmeye sebep olur.” buyurdu.
(İbni Ebiddünya)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Gerçek zenginlik, insanların elindekilere göz dikmemektir. Aç gözlülük peşin bir fâkirliktir.” buyurdu.
(Askerî)

ZENGİNLERLE GÖRÜŞMEK.:

Zenginlerle görüşmek, arkadaşlık etmek uygun mudur?

Kendimize göre, çok zengin olanlarla pek sık görüşmek, arkadaşlık etmek uygun olmaz. Bir ihtiyaç olursa, ihtiyaç kadar görüşülebilir. Bir de, dünya işlerinde, kendimizden aşağı olana bakarak, hâlimize şükretmeli, zengin olanlara özenmemeli. İki hadis-i şerif meali:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Zenginlerdeki mal ve ni’metleri görüp, hâlinizden şikâyet etmemek ve sâhib olduğunuz ni’metleri küçümsememek için, onların yanına seyrek gidin.” buyurdu.
(Hakim)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Din işlerinde, kendinizden üstün olanı, görüp ona uyan, dünya işlerinde ise kendinden aşağısına bakıp, ALAHu TeÂLÂya hamd eden şükretmiş olur.” buyurdu.
(T. Gafilin)

Zenginle görüşen, ister istemez, ona tevazu gösterebilir. Bu ise tehlikelidir. Dünyalık için, zenginlere, makam sâhiblerine yaltaklık etmek çok zararlıdır. İki hadis-i şerif meali:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İtibarlı birine, dünyalık için, tevazu gösteren, rahmetten uzak kalır.” buyurdu.
(Deylemî)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Zengine, zenginliği için, yaltaklananın, dininin üçte ikisi gider.” buyurdu.
(Beyhekî, Deylemî, İ. Rabbanî)

Kibirlenmek, çok kötü olduğu halde, bid'at sâhiblerine ve zenginlere karşı kibirli görünmek caizdir. Bu kibir, kendini yüksek göstermek için değildir. Onlara ders vermek, gafletten uyandırmak içindir. Salih zenginlerin, kibirlenmeyip, tevazu göstererek, fâkirlerle, garibanlarla beraber olması ise, çok iyidir.

FÂKİRİ HOR GÖRMEK.:

Mahallemizde garip, kimsesiz bir amca var. Namazında niyazında, kimseye karışmaz; fakat fâkir olduğu için horlanıyor. Bir de, ahlaksız kötü biri var; fakat zengindir. Belki işimiz düşer diye, ona da saygı gösteriliyor. Böyle davranmak uygun mudur?

Hiç kimseyi, hor ve aşağı görmek uygun değildir. Zengine zengin olduğu için ikram etmek çok kötü olduğu gibi, fâkiri fâkir olduğu için, hor görmek de caiz değildir. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “En üstün kimse, malı az olduğu için değer verilmeyen mü’mindir.” buyurdu.
(Deylemî)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: Zengine, zenginliğinden dolayı tevazu edenin, dininin üçte ikisi gider.” buyurdu.
(Beyhekî)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AZgın TOPLum ->AT-EŞ-NÂRdır
-->“ELine ->GEÇen”i -->KÂRdır
->Bir KISıR DÖNgüde -->YAN!ar
HuZur YOKtur->Her ŞEYy VARdır!.

ZEVK 8180

ZENGİNLere ->İ’tibâr Çok!. ->ReziL-ZeLiL İSe ->FÂKiR!
EL ÜStünde İSe ->ZÂLiM!. ->ÂLiM ->AYAK ALtı ->HÂKiR!
DEVLette YOKsa ADALEt
MiLLette YOKsa MeRHaMet
->KIYAMet KOPmuş İhvÂNim!. ->Nİ’Mete YOK İSe->ŞÂKiR!.


04.06.17 10:21
brsbrsmm..tktktrstkkmdzmÂNn..HaCRrirfÂN..



YÜREKLeri->Katta Yatta
ARZı Yutmak İster Hatta
RÛHunu YİtirEN TOPLum
CÂN ÇEKişir LÜKS HaYatta!.


ReziL: Alçak, adi, utanmaz, hayâsız, soysuz.
ZeLiL: Hor, hakir, alçak. Aşağı tutulan.
HÂKiR: Küçük. Ehemmiyetsiz. Kıymetsiz. İtibarsız. Kudretsiz.
ŞÂKiR: Allaha şükreden. Hâlinden memnuniyetini bildiren.
ŞüKR: (Şükür) ALLAHu Zü’L- CeLÂL’in ni’metlerine karşı memnunluk göstermek. Allah'a teşekkür..


Resim

LÜKS HAYat!.

Her insÂNoğLu; Yaratanı ALLAHu Zü’L- CeLÂL’e, YAŞAya BİLmesi için şart olan ALıp-VERdiği yarım nefes ve bir Lokma EKmek için,
Muhtaç-Mecbur-Me’mur-Mahkumdur.
Tüm ni’metlerini KULunun emrine sunan ALLAH celle celâlihu Kur'ÂN-ı Kerîminde, kesin kuralını BUYurmuş ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem DUYurmuştur ki;

يَا بَنِي آدَمَ خُذُواْ زِينَتَكُمْ عِندَ كُلِّ مَسْجِدٍ وكُلُواْ وَاشْرَبُواْ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ
"Yâ benî âdeme huzû zînetekum inde kulli mescidin ve kulû veşrebû ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhıbbu’l- musrifîn (musrifîne).: Ey Âdemoğulları! Bütün mescidlerde ziynetlerinizi alınız. Yeyiniz ve içiniz. Ve israf etmeyiniz. Muhakkak ki O, müsrifleri sevmez.” (A'râf 7/31)

وَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا
"Ve âti ze’l- kurbâ hakkahu ve’l- miskîne vebne’s- sebîli ve lâ tubezzir tebzîrâ (tebzîren).: Akrabaya, miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara) ve yolda olanlara hakkını ver! Ve savurarak, israf etme!.” (İsrâ 17/26)

إِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُواْ إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُورًا
"İnne’l- mubezzirîne kânû ihvâne’ş- şeyâtîn (şeyâtîni), ve kâne’ş- şeytânu li rabbihî kefûrâ (kefûran).: Muhakkak ki israf edenler (gereksiz yere savuranlar, haksızlık ve fesad çıkarmak için kullananlar), şeytânların kardeşleri oldular. Ve şeytân, RaBBine (karşı) çok nankör oldu.” (İsrâ 17/27)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Canının çektiği ve arzu ettiğin her şeyi yemen, şüphesiz israftır!” buyurmuştur.
(İbn-i Mâce, Et‘ime, 51)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُواْ لِلّهِ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ
"Yâ eyyuhâllezîne âmenû kulû min tayyibâti mâ razaknâkum veşkurû lillâhi in kuntum iyyâhu ta’budûn (ta’budûne).: Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O'na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah'a şükredin.” (Bakara 2/172)

İsrafta aşırılık o kadar kötüdür ki; KelâmULLAH’ın ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in BUYrukları açıktır KULağı OLanlara;

Âyet-i kerîmede ALLAHu Zü’L- CeLÂL’in kâfirlerin yeme konusundaki tavrını, bir teşbihle şöyle buyurmaktadır:

إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَالَّذِينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْأَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَّهُمْ
"İnnallâhe yudhılullezîne âmenû ve amilû’s- sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihâ’l- enhâru, vellezîne keferû yetemetteûne ve ye’kulûne kemâ te’kulu’l- en’âmu ven nâru mesven lehum.: Muhakkak ki Allah, iman edenleri ve salih amel (nefs tezkiye edici ameller) yapanları, altından nehirler akan cennetlere koyar. Ve onlar ki kâfirlerdir, (dünyada) metâ’lanırlar (faydalanırlar) ve hayvanların yediği gibi yerler. Ve ateş, onların mekânıdır.” (MuhaMMed 47/12)

ـ4ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما. في قوله تعالى: )ألَمْ تَرَ إلى الَّذِينَ بَدّلُوا نِعْمَةَ اللّهِ كُفْراً وَأحَلُّوا قَوْمَهُمْ دَارَ الْبَوارِ. قالَ: هُمْ واللّهِ كُفّارُ قُرَيْشٍ، وَمُحَمّدٌ نِعْمَةُ اللّهِ وَأَحَلُّوا قَوْمَهُمْ دَارَ الْبَوارِ. قَالَ النَّارَ يَوْمَ بَدْرٍ(. أخرجه البخارى .

İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ,
يُثَبِّتُ اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ وَيُضِلُّ اللّهُ الظَّالِمِينَ وَيَفْعَلُ اللّهُ مَا يَشَاء
"Yusebbitullâhullezîne âmenû bi’l- kavli’s- sâbiti fîl hayâti’d- dunyâ ve fî’l- âhırati, ve yudıllullâhu’z- zâlimîne ve yef’alullâhu mâ yeşâu.: Allah, iman edenleri, dünya hayatında ve âhirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar. Zâlimleri de şaşırtıp saptırır; Allah dilediğini yapar.” (İbrahîm 14/27)

أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ بَدَّلُواْ نِعْمَةَ اللّهِ كُفْرًا وَأَحَلُّواْ قَوْمَهُمْ دَارَ الْبَوَارِ
“E lem tera ilâllezîne beddelû ni’metallâhi kufren ve ehallû kavmehum dâra’l- bevâr (bevâri).: Allah'ın bu nimetini inkâra değiştirenleri ve kavimlerini “yıkım ve azab” yurduna konduranları görmedin mi?” (İbrahîm 14/28)

Âyetlerini açıklama sadedinde: "Onlar vallahi Kureyş kâfirleridir. Nankörlükle karşılanan ni’met de MuhaMMed aleyhissalâtu vesselâmdır. "Helâk yurduna... götürdüler"in mânâsı: "Bedir Günü ateşe... götürdüler" demektir.
(Buharî, Megâzî 7, Tefsir, İbrahîm 3)

ŞUUR; Allah’ın akıl sahibine verdiği maddî manevî bütün ni’metleri lâzım ve lâyıkınca kullanmak kemâlâtının, haysiyetinin, insanlık onurunun adıdır şuur.
Şuursuzluk ise, bunun Zıddıdır.

اَللّٰهُمَّ أَعِنِّي عَلٰى ذِكْرِكَ وَشُكْرِكَ وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allâhümme e’ınnî ‘alâ zikrike ve şükrike ve husni ‘ıbâdetike: Allah’ım! Seni zikretmek, ni’metlerine şükretmek ve sana en güzel biçimde ibâdet etmek konusunda bana yardım eyle.” diye dua etmelerini buyurmuştur.
(İbn Huzeyme, Dua, no:751; Hâkim, no: 1838, I, 499; İbn Ebî Şeybe, Dua, 42, no: 29391)

Katade radiyallahu anhu ise şöyle duâ ederdi: “Ey Allah’ım! Bizi tehdidinden korkanlardan kıl. Ey Bîrr ve Ey Rahim! Bizi va’dettiğin ni’metümit edenlerden kıl!.”
(Taberanî, Mu’cemu’s-Sağir. c. 2, Hadis No: 393)

El Berru:
Resim

El Kerîmu:
Resim

Zü'L-CeLâLi Ve'l- İkrâmu:
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FAKİRLİK ve ZENGİNLİK

Mesaj gönderen kulihvani »


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’ın verdiği ni’metin alâmeti, senin üzerinde görünsün; çünkü Allah, verdiği ni’metin eserini, kulunun üzerinde görmek ister.” buyurdu.
(Beyhekî, Hâkim)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Âhir zamanda insanların paraya ihtiyacı daha çok olur. Çünkü insan o zaman din ve dünyasını ancak parayla korur.” buyurdu.
(Taberanî)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsana, malı şeref kazandırır.” buyurdu.
(İ. Ahmed, Müsned)

İmam-ı A’zam Hazretleri, talebelerine, güzel giyinmelerini emrederdi. Kendisi de, her derse başka yeni elbise giyerek gelirdi. Bir cübbesi 400 altın kıymetindeydi. İmam-ı Muhammed, kıymetli kıyafetler giyerdi. Resulullah efendimiz de, bin dirhem gümüş kıymetinde Yemen kumaşından cübbe giyerdi. (Dürrü’l- Muhtar, Tahtavî)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Zekâtı verilmiş mal, kenz (biriktirilmiş, istif edilmiş mal) değildir.” buyurdu.
(Ebu Davûd)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Zekâtını vererek mallarınızı zarardan koruyunuz!” buyurdu.
(Hâkim)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir mü’minin malını, onun rızası olmadan almak helâl değildir.” buyurdu.
(Ebu Davûd)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kolaylaştırın, güçleştirmeyin, müjdeleyin, sevdirin, nefret ettirmeyin! Birbirinizle iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin!” buyurdu.
(Buharî)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön