Kul İhvÂNi mEST MeLâMî MuhaMMedî KûNKeLâMî Dârü’s- SeLâM-ın SeLâMî
sÖZün ÖZ-ü ve’s-SeLâMı!.
MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe!..
MuhaMMedî MeLÂMetin müstesNÂlığı o ki;
MuhaMMedî MeLÂmette ZİKİR;
MuhaMMedî Evrensel EDEB İÇinde, HAKkı BİLme HAYRı BULma İLMidir.
MuhaMMedî Evrensel İLİM İÇinde, HAKkı BULma HAYRda OLma İRADEsidir.
MuhaMMedî Evrensel İRFÂN İÇinde, HAKkta OLma HAYRı YAŞAma İDRAKıdır.
MuhaMMedî Evrensel ERKÂN İÇinde; HAKk’tan, HAKk’ta, HAYR’a İŞTİRAKı ve, HAKk’La, HAKk'a İSTİGRAKı/GARK OLuş "BİZ BİR-İZ"-Liğidir... ELHamdulillahi RABBu'L- ÂLEMîn..
ve’s- SELÂMmm!. Yâ HAYyu’L- HUuu!. celle celâlihu..
İşte böylesi saff bir Kalb İÇinde SİLM İMÂN Sahibi MuhaMMedî Mü’minlerin;
DIŞı ->Sahra-yı KESRETte ki, YOKLuk-ÇOKLuk ÇÖLünde bir Muamma..
İÇi ->Umman-ı VAHDETte ki, TEKe TEK-BİR DERyâsında Bir DAMLa..
Kul İhvÂNi mEST MeLâMî MuhaMMedî KûNKeLâMî Dârü’s- SeLâM-ın SeLâMî
sÖZün ÖZ-ü ve’s-SeLâMı!.
MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe!..
MuhaMMedî MeLÂMetin müstesNÂlığı o ki;
MeLÂMîlik, MeLÂMet.. Levm OLunmak.. Tüm İYiLiklerini ÖZ’ünde GİZLeyip de, tüm Kötülüklerini;
Her Yerde, Her Zamân, Her Hâlde, Her Nefste ve Herkese Âşikâr Etmeyi farz edinmektir.. Babayiğit işi.. Ayrı bir konu MeLÂMet..
Şu var ki, her ağacın EN UÇtaki sürgün sürdüğü, ürediği ve gelişişip büyüdüğü yerdir MeLÂMîLik..
Öylesine bir Dakâik ve Hakâik İŞi..
MeLÂMet =>HaKiKat ve İNCELik İNCİsi ÖZELLik ve GÜZELLik GERÇEğidir..
---Abdullah b. Hişâm, Ömer radiyallahu anhu bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e şöyle dediğini rivâyet etmiştir.: “Yâ Resûlullah!. sen bana, nefsim hâriç her şeyden daha fazla SEVimlisin.” Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ise O'na.:“Hayır Ey Ömer, nefsim elinde olan ALLAH'a yemin olsun ki; sen beni nefsinden de daha fazla SEVmedikçe gerçek imân etmiş olamazsın!”buyurmuştur.. Ömer radiyallahu anhu da O'na.: “Vallahi şimdi sen bana nefsimden de daha fazla SEVimlisin!.” dediğinde,Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “şimdi imânının kemâle ermiştir ey Ömer!.” buyurmuştur.. (Buhârî, Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terc, I, 31.)
UHUVVet.: Kardeşlik. Din kardeşliği. Samimî dostluk.. FÜTÜVVEt.: Dostlara afv ve safh ile muamele. * Yiğitlik. Cömertlik. Lütuf ve ihsankârlık. * Kerem ve sehâ. * Soy temizliği.. Safh.: Suç bağışlama, dostluk etme. Günah ve cürmü afveyleme. * Bir şeyin bir tarafı. * Bir şey içirme. * Yüz çevirme..
Yüce Kur'ÂN-ı Kerîmimizde ALLAH celle celâlihu BuyrukLarı:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحِلُّواْ شَعَآئِرَ اللّهِ وَلاَ الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلاَ الْهَدْيَ وَلاَ الْقَلآئِدَ وَلا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِّن رَّبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواْ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَن صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَن تَعْتَدُواْ وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ ---“Ey iman edenler! ALLAH'ın (koyduğu) şeriat hükümlerine, Haram ay'a, (hediye olarak Kâbe'ye gönderilen) kurbanlıklara, gerdanlıklı (boyunları bağlı) kurbanlık develere, RABB'lerinden bir fazl ve (O'nun) rızasını isteyerek, Beyt-el Haram'a gelenlerin güvenliğine saygısızlık etmeyin. Ve ihramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescidi’l- Haram'dan alıkoymalarından (çevirmelerinden) dolayı bir kavme beslediğiniz kin, sakın sizi haddi aşmaya sevk etmesin. Birr ve takvâ üzerine yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. ALLAH'a karşı takvâ sahibi olun. Muhakkak ki ALLAH ikâbı (azâbı) şiddetli olandır.” (v)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ آبَاءكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاء إَنِ اسْتَحَبُّواْ الْكُفْرَ عَلَى الإِيمَانِ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ ---“Ey iman edenler! Îmâna karşı (îmânın üstüne), îmândan üstün tutarak şâyet küfrü severlerse babalarınızı ve kardeşlerinizi dostlar edinmeyin. Ve sizden kim onlara dönerse işte onlar, onlar zâlimlerdir.” (Tevbe 9/23)
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ ---“Hasene (iyilik) ve seyyie (kötülük), müsavi (eşit) değildir. (Kötülüğü) en güzel şekilde karşıla. O zaman seninle arasında düşmanlık olan kişi, samimi bir dost gibi olur.” (Fussılet 41/34)
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ ---“İnnemel mû’minûne İHVETun fe aslihû beyne ehaveykum vettekûllâhe leallekum turhamûn(turhamûne).:
Mü'minler ancak KARDEŞtir. Öyleyse KARDEŞLERinizin arasını düzeltin. Ve ALLAH'a karşı takvâ sahibi olun. Umulur ki, böylece siz rahmet olunursunuz.” (Hucurât 49/10)
İsLâm Dinimizde SEVgi ve KARDEŞLik için temel ölçü Tahkik ÎMANdır.:
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Mü'minler birbirlerini SEVmek; birbirlerine Şefkat göstermek ve iyilik yapmakta bir vüCÛD gibidir. O vüCÛDun bir uzvu/organı hastalanırsa, diğer uzuvlar/organlar da hastalığın acısını duyar, uykusuzluk ve ateşine iştırak eder."buyurmuştur. (Buhâri, Edeb:37)
Bir kimse Müslüman kardeşini SEVdiğini ona bildirmelidir ki, MuhaBbet iki uçtan yeşerip gelişsin.
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Sizden birisi kardeşini ALLAH yolunda SEVdiği zaman kendisine bildirsin. Zirâ bu, ülfette daha kalıcı, muhabbette sebat vericidir." buyurmuştur. (Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî. Ramûz, c. 1/25/9)
Birbirlerini, maddî menfaat veya herhangi bir çıkar için değil, sadece ve sadece ALLAH rızâsı için SEVenleri, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem methetmiş ve onların âhirette pek çok lutfa ve ihsâna mazhar olacaklarını müjdelemiştir.:
---Abdullah b. Mes'ud radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "İmânı kâmil olan; SEVdiği kimseyi, ondan menfâat gördüğü için değil, sırf ALLAH Rızâsı için SEVer. Gerçek imân da budur." buyurdu. (Münzirî, Tergib ve Terhib, c. 6/25-6)
---Abdullah b. Amr radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Bir adam, birini ALLAH için SEVer de ona.: “Seni ALLAH için SEViyorum” derse, ikisi de Cennete girerler. SEVenin derecesi daha yücedir." buyurdu. (Münzirî, Tergib ve Terhib, c.6/27-10)
---Samit oğlu Ubade radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH TeÂLÂ.: “Benim için birbirlerini SEVenlere, birbirleri ile ilgilenenlere, ziyâretleşenlere ve yardımlaşanlara muhabbetim, rahmet ve mağfiretim vâcib oldu, (Onları mutlaka bağışlayıp Cennetime koyacağım) buyurdu." buyurdu.” dedi. (Münzirî, Tergib ve Terhib, c.6/30-15)
Onun içindir ki Toplum hayatımızda İslâm Dininin işâreyini/rozetini taşıyan MuhaMmedîVeLî HAKk Dostlarıyla ünsiyet kurup, kardeşlik ve arkadaşlık etmeliyiz..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in =>Mekke-MuhacirleriyLe Medine-Ensarları gibi =>CÂN-DîN kardeşleri OLup ELden ve GönüLden gelen Yardımlarda BULunmalıyız ki ALLAHu zü’L- CELÂL’in müjdelediği önder örneklerden OLaBİLelim İnşâe ALLAH!.
وَالَّذِينَ تَبَوَّؤُوا الدَّارَ وَالْإِيمَانَ مِن قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ إِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فِي صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِّمَّا أُوتُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ---“Ve onlardan önce (Medine'yi) yurt edinmiş olup kalplerinde îmân yerleşmiş olanlar, kendilerine hicret eden kimseleri severler. Ve onlara verilenlerden (dağıtılan ganimetlerden) dolayı, kendileri onlara muhtaç olsa bile, gönüllerinde bir hacet (kaygı, hased) bulunmaz. Ve onları kendi nefslerine tercih ederler (üstün tutarlar). Ve kim nefsini cimrilikten korursa, o taktirde işte onlar, onlar felâha (kurtuluşa) erenlerdir." (Haşr 59/9)
Her Yerde, Her ZamÂN, Her HâL ve Her Nefeste BİZ BİR-İZ KardeşLiği..
---Enes radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Herhangi bir kul, kardeşini ALLAH rızâsı için ziyâret etmeye gelirse, ona semâda bir melek.: “İyi yaptın, Cennet sana helâl oldu.” diye seslenir. ALLAH celle celâlihu da Yüce Arşı’nda.: “Kulum benim rızâm için ziyârette bulundu, ona ikrâm ve ihsân BANA aittir.” buyurur, ve onun için Cennetten başka hiçbir SEVâba razı olmaz!." buyurdu. (Münzirî, Tergib ve Terhib, c.5/199-3)
---Büreyde radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Cennette öyle köşkler vardır ki, içinden dışı, dışından içi görülür. ALLAH bunları kendi rızâsı için birbirini, SEVen, birbirini ziyâret eden ve mallarını ALLAH yolunda harcayan kimseler için hazırlamıştır." buyurdu. (Münzirî, Tergib ve Terhib, c.5/200-7)
Her Yerde, Her ZamÂN, Her HâL ve Her Nefeste BİZ BİR-İZ KardeşLiğinde ÖZ CÂNı gibi her Tehlikeden Saldırıdan KORUr.:
Kardeşliğin mühim bir vasfı da kardeşini, ona yönelik saldırılardan, zararlardan korumaktır. Bu hususla ilgili hadis-i şeriflere bakalım.:
---Sehl bin Muâz bin Esed el-Cühenî radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kim bir mü'mini, bir münâfığın şerrinden korursa, Kıyamet gününde ALLAH ona vüCÛD’unu Cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim bir müslümanı kötülemek maksadıyla ona laf atarsa, söylediği sözü isbat edinceye kadar ALLAH onu Cehennem köprüsü üzerinde tutar." buyurdu. (Ebû Dâvud, Edeb:39)
---Ebû Derdâ radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kim bir mü'min kardeşinin aleyhinde konuşulduğunda onun şeref ve namusunu savunursa, ALLAH da Kıyamet günü onu Cehennem ateşinden korur." /color] buyurdu. (Tirmizî, Birr:20)
---Ebû Hüreyre radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Mü'min, mü'minin aynasıdır. Mü'min, mü'minin kardeşidir. Onun malını, mülkünü korur. Bulunmadığında da ona ait herşeyi korur." buyurdu. (Ebû Dâvud, Edeb:49)
---İbni Ömer radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona haksızlık yapmaz. Tehlikeli bir durumda kalsa yalnız bırakmaz. Kim, bir Müslüman kardeşinin ihtiyacını karşılarsa, ALLAH'da onun ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümanın üzüntüsünü giderirse, ALLAH da Kıyamet günü onun ayıbını örter." buyurdu. (Ebû Dâvud, Edeb:38)
---Câbir radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Zâlim de olsa mazlum da olsa, kişi kardeşine yardım etsin. Eğer din kardeşi zâlim ise, zulmüne mâni olsun. Çünkü, mâni olmak ona yardımdır. Şâyet mazlum ise onu koruyarak yardım etsin." buyurdu. (Buhârî, Mezâlim: 4)
---İbni Mes'ud radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Bir kimse benden sonra, bir Müslümanı SEVindirirse, beni kabrimde SEVindirmiş olur. Beni kabrimde SEVindireni de ALLAH TeÂLÂ Kıyamette SEVindirir." buyurdu. (Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Ramûz, c.2/423-9)
MuhaMmedîMeLÂMî =>Güzel ahlâk sâhibi ve güzel geçimi prensip edinmiş bir kişi OLarak, Mü’min Kardeşlerine ve diğer insanlara karşı, her zaman iyi muamelede bulunmak, kırıcı olmamak ve onlarla hoş geçinmek ve konuşmakta değişmeyen bir MeLÂMet Yumuşkalığına sahibdirki bu EMR-i İLÂHîdir.:
فَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَّيِّنًا لَّعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ أَوْ يَخْشَى ---“O zaman ona (Firavun’a), yumuşak söz söyleyin. Böylece o, tezekkür eder (anlar) veya huşû duyar.” (TâHâ /44)
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ ---“Hani İsrailoğullarından, "ALLAH'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hâlâ) yüz çeviriyorsunuz.” (Bakara 2/83)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Âişe radiyallahu anha Annemize.: "Kötü sözlü olma!. Kötülük bir adam şeklinde olsaydı; en kötü biçimli olurdu." buyurmuştur. (Ebu'l Leys Semerkandî, Tenbîhü'l- Gafilin, c.2/812)
MuhaMmedîMeLÂMî =>DiN Kardeşliğini zedeleyen çirkin davranışlardan uzak durup sürekli BARIŞtırıp-BİRLeştiricidir..
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Müslümanla alâkayı kesmek onun kanını dökmek gibidir." buyurmuştur. (Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Ramûz, c. 2/454-2)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Birbirinize karşı buğz etmeyin, münâsebedlerinizi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, çekememezlik yapmayın. Ey ALLAH’n kulları ALLAH"n emrettiği gibi kardeş olun. Bir Müslümanın, kardeşini üç günden fazla terk etmesi helâl olmaz." buyurmuştur. (Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Ramûz, c.2/466-5)
Faziletli ve güzel ahlâklı bir kimse, bir kötülükle karşılaştığında ona iyilikle karşılık verir. Müslüman kardeşinden ne kadar hoş olmayan davranışlar da görse, onunla dargın olamaz.:
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ ---“Hasene (iyilik) ve seyyie (kötülük), müsavî (eşit) değildir. (Kötülüğü) en güzel şekilde karşıla. O zaman seninle arasında düşmanlık olan kişi, samimi bir dost gibi olur.” (Fussilet 41/34)
Olur Olmaz kusurları, hataları, bağışlamamak, özrü kabul etmemek, münâkaşadan sakınmamak kötü huylardandır..
---İbni Abbas radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kardeşinle münâkaşa etme, aşırı bir şekilde şakalaşma, yerine getiremeyeceğin vaadde bulunma!." buyurmuştur. (Tirmizî, Birr: 58)
Dargınları barıştırmak, küslüğü ortadan kaldırmak için arabuluculuk yapmak çok güzel ve faziletli bir davranıştır. Bu davranışı teşvik eden Hadis-i Şeriflerden bazılarına bakalım:
---Ebû Derda radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Size oruçtan, namazdan, sadakadan, daha üstününü öğreteyim mi?" deyince, Ashab.: "Evet, öğret yâ Resûlullah!" dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "İki kişinin arasını düzeltmektir. Şüphesiz iki kişinin arasını açmak ise tıraştır. (dini kökünden kazımaktır.)” buyurdu.
Tirmizî hadis sahihtir dedi ve şöyle nakletti.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in şöyle buyurduğu nakledildi: "...O, tıraştır. Ama saçı tıraş etmektir.” demiyorum, “dini tıraş etmektir.” diyorum." buyurmuştur. (Munzurî, Tergib ve Terhib, c.5/379-2)
---Ukbe İbn Ebi Muayt kızı Ümmü Gülsüm radiyallahu anha'den.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "İki kişinin arasını düzeltmek için yalan da söylese, yalanı sayılmaz."
Bir rivâyet de şöyledir.: "İnsanların arasını düzelten, iyi niyetle yalan da söylese günaha girmez. Yalanı sayılmaz." buyurmuştur. (Munzurî, Tergib ve Terhib, c.5/379-3)
Elbette, iki kardeş arasındaki, karı-koca arasındaki dargınlığa son vermek için söylenen yalana cevâz verilmiştir..
Müslümanların ayıbını araştırmak şiddetle kaçınılması gereken bir günahtır.: ALLAHu zü’L- CeLÂLKur'ÂN-ı Kerîmde;
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَّحِيمٌ ---“Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Muhakkak ki bazı zanlar günahtır. Ve tecessüs etmeyin (merak edip insanların hatalarını araştırmayın). Sizin bir kısmınız diğerlerinin dedikodusunu yapmasın. Hiç sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Elbette ondan tiksinirsiniz. Ve ALLAH'a karşı takvâ sahibi olunuz. Muhakkak ki ALLAH, tövbeleri kabul eden ve Rahîm olandır.” (Hucurât 49/12)
Müslümaların ayıbı kusuru görmezlikten gelinmeli, münâsib bir lisanla örtmenin fazileti ve ayıpları yaymanın ağır mesuliyeti OLuğu BİLdirilmiştir.:
---Ebû Hüreyre radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kim bir Müslümanın, dünya sıkıntılarından birini giderirse, ALLAH da onun kıyamet sıkıntılarından birini giderir. Kim Müslümanın ayıbını örterse, ALLAH da dünya ve âhirette onun ayıbını örter. İnsan (mü'min) kardeşine yardımcı olduğu müddetçe ALLAH da onun yardımcısı olur." buyurmuştur. (Munzurî, Tergib ve Terhib c.4/529-1)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Din kardeşini bir suçundan dolayı ayıplayan kimse, ayıpladığı şeyi yapmadan ölmez!.” buyurmuştur. (Tirmizî, Kıyâme, 53)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslümanların ayıplarını ve gizli hallerini araştırmaya kalkışırsan, onların ahlakını bozarsın ya da onları birbirine düşürmeye yaklaştırmış olursun!.” buyurmuştur. (Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Riyazü-s Salihin, III, 154.)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslümanları üzmeyin, onları ayıplamayın ve onların kusurlarını araştırmayın. Sizden biriniz bir Müslüman kardeşinin ayıbını araştırır ve ortaya çıkarırsa, ALLAH da onun ayıbını ortaya çıkarır. Eğer ALLAH bir insanın ayıbını ortaya çıkarırsa, o insan evinde bile olsa rezil olur!.” buyurmuştur. (Tirmizî, Sünen, B. 84, 2101)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslüman kardeşinin ayıbını ve kusurunu örten kişi, ölü birini diriltmiş gibidir.” buyurmuştur. (Buharî, Mezâlim, 3.)
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir ayıbı görünce örten kişi, sanki diri diri gömülmüş bir yavruyu kabirden çıkararak ona hayat vermiş gibi olur.” buyurmuştur. (Ebu Davûd, Edeb, 38.)
MuhaMmedîMeLÂMette ALLAH celle celâlihu Rızası için Hasbî Hediyeşleşmekler de Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in vaz geçilemez Sünnetlerindendir.:
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Âişe radiyallahu anha Annemiz'e.: "Yâ Âişe kim sana sen istemeksizin bir hediye verirse onu kabul et. Zirâ o ALLAH'ın sana sunduğu bir rızıktır." buyurdu. (Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Ramuz, c. 2/500-9)
---Âişe radiyallahu anha Annemiz.: "Peygamber (aleyhisselâm) hediye kabul eder, karşılığında da bir şey verirdi." buyurdu. (Buhâri, Hibe, 11)
---Ebû Hüreyre radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Hediyeleşiniz. Çünkü hediye kalbdeki kini giderir. Hiçbir kadın, komşu kadına vermiş olduğu hediyeyi, koyun paçası bile olsa, küçük görmesin." buyurdu. (Tirmizî, velâ, 6)
---İbni Abbas radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Birisinin bir hediye verip veya bir ikrâmda bulunup, tekrar bundan dönmesi helâl değildir. Ancak, baba çocuğuna yaptığı bağıştan dönebilir. Verdiği hediyeyi geri isteyen kimsenin durumu köpeğe benzer. Köpek yemek yer; karnı doyduktan sonra kusar, sonrada dönüp kendi kustuğunu yer." buyurdu. (Ebû Dâvud, Büyu:81)
HüLâsa-yıKeLÂM.:
وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى ---“Ve en leyse li’l- insâni illâ mâ seâ.: Ve insÂN için =>ÇALIŞmasından başka bir ŞEYy yoktur!.” (Necm 53/39)
Kul İhvÂNi mEST MeLâMî MuhaMMedî KûNKeLâMî Dârü’s- SeLâM-ın SeLâMî
sÖZün ÖZ-ü ve’s-SeLâMı!.
MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe!..
MuhaMMedî MeLÂMetin müstesNÂlığı o ki;
AZîZ CÂNLar; MuhaMMedî MELÂMet TASAVvufunda ASIL MESELe;
BİR ŞEYy OLmak ya da OLmamak değildir.
Kendinde “OL-ÂN”ın farkında OLmak.. BİLmek =>BULmak=>OLMak ve =>YAŞAmaktır..
TEVHİD TEKEMMÜLÜnün OL-uşumunu =>İZ-lemek veya GİZ-lemek de değildir ki bu; İLk OkuL-Orta OkuL-Lise-Üniversite gibi…
İlkokul-Ortaokul-Lise-Üniversite gibi… Şerîat-ı MuhaMMedîyye, Tarikat-ı MuhaMMedîyye, Mârifet-i MuhaMMedîyye, Hakikat-i MuhaMMedîyye’yi
Karınca Kaderince alnında yazılan kadar tahsil etmek ve İlim, İrade, İdrâk ve İştirâkle YAŞA-mak... MuhaMMedî Tâlim-Öğretimle MuhaMMedî Terbiye-Eğitimle Kemâlât…
İşte MuhaMMedî UY-ÂN-ış budur...
Kul İhvÂNi mEST MeLâMî MuhaMMedî KûNKeLâMî Dârü’s- SeLâM-ın SeLâMî
sÖZün ÖZ-ü ve’s-SeLâMı!.
MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe!..
MuhaMMedî MeLÂMetin müstesNÂlığı o ki;
AZîZ CÂNLar; MuhaMMedî MELÂMet TEKNiK TASAVvufda TeMeL İLke;
AMPÜLdeki CeryÂN gibi GÖZükkmediği HÂLde FİİLen VAR OLan RABBımız TeÂLÂ’mızı Hava ALıp-VERdiğimiz gibi BİZBİR-İZ=>NAHNU HÂLinde YAŞA!mak ve LiVECHİLLAH YAŞAt!.maya MuhaMMedî HABî HABîBî HİZMet Şerefidir..
EREN Zincirinde>hER ER
sÖZün ÖZün ÖZünde dER
RaBBın sÖZü ReSÛLL SeSi
ve le ZİKRULLÂHİ EKBER!!!..
HaYYY Dost HUuu!..
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ ---"Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munkeri, ve leZİKRULLÂHİ EKBERU,vallâhu ya’lemu mâ tasneûne..:Ey Muhammed! Sana vahiy yolu ile indirilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Hiç kuşkusuz namaz, insanı iğrenç işlerden, kötülüklerden alıkor, Allah'ı anmak en büyük ibadettir. Allah ne yaptığınızı bilir.” (Ankebût 29/45)
zekere.. kıtmircede YÂRi yÂDetmek.. hiç unutmamak.. unutursan hep hatırlamak…
إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ وَاذْكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلْ عَسَى أَن يَهْدِيَنِ رَبِّي لِأَقْرَبَ مِنْ هَذَا رَشَدًا ---"İllâ en yeşâallâhu vezkur rabbeke izâ nesîte ve kul asâ en yehdiyeni rabbî li akrabe min hâzâ reşedâ(reşeden) : Ancak İnşâe ALLAH-ALLAH dilerse (yapacağım de). Unuttuğun zaman ALLAH'ı AN ve "Umarım Rabbim beni, doğruya daha yakın olana-RÜŞDe ERİŞtirir."de.”(Kehf 18/24)
SÖZdeMuhaMMedîSadakatı DUYmak SOHBETteMuhaMMedîSamimiyyeteUYmak ZEVKteMuhaMMedîSABIRdaOLmak HAZZda MuhaMMedîSeLÂmeti her ÂN her YER ve her HÂLdeYAŞAmak İLEliği-BİLEliği-ÇİLEliğidir…
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ ---“Kullu men aleyhâ fânn:(Yer) Üzerindeki her şey yok olucudur;”(RahmÂN 55/26)
HüKMünü FUADıyla DUYuşun,
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً ---“İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten):Razı olmuş ve kendisinden razı olunmuş bir halde Rabbine dön.”(Fecr 89/28)
HüKMünü RUHuyla UYuşun, ancak ve ancak NüBüVVet-i MuhaMMedi İMaM-ı MUTLAKlığı İDRAKı SÜRURuyla, VAHDETTe KESRETT cevlÂN ceVLidir..
Muhtaç-Mecbur-Me’murve de Mahkumolarak, ZIDlık ZEVKi tüm ESMÂuLLAHı EMM-ÂNeten YÜKlenen “benlik AKLı”nın BUZ DAĞı Oluşunun fARKına VARışı;
Rahmetenli’l- ÂLEMîn Güneşinde ER-iyerek, ARKına VARışı;
DOĞum-ÖLüm DENEmesinde ÇİLLe çARKına VARışı;
الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ ---“Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ, ve huvel azî zul gafûr:O ki, ölümü ve dirimi yarattı, sizi imtihana çekip hanginizin davranış bakımından daha güzel olduğunu bildirmek için. O öyle güçlü, bağışlayandır.” (Mülk 67/2)
Dönen FELEKLer Değirmeninde her AKLın teke TEK, İKİLik taşlarında “UN” EdiLişi.. ÖLüşü.. ve yENidEN nice cİSİMLere cÂN DOĞuşu gARKına VARışı;