Kadr/Kadir Suresi ZeVKimİZ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Kadr/Kadir Suresi ZeVKimİZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Kadr/Kadir Sûresi ZeVKimİZ:

Resim
Resim

ALLAH celle celâluhu tüm kullarını iligilendiren bildirimi inzal ettiğinde genellikle İnnâ: Biz buyururken:

إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ
Resim---“İnnâ enzelnâhu fî leyletil kadr: Gerçek şu ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik.” (Kadr 97/1)

إِنَّا أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللّهُ وَلاَ تَكُن لِّلْخَآئِنِينَ خَصِيمًا
Resim---“İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı li tahkume beynen nâsi bimâ erâkallâh(erâkallâhu). Ve lâ tekun lil hâinîne hasîmâ: Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab'ı hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!” (Nisâ 4/105)

إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلاَ تُسْأَلُ عَنْ أَصْحَابِ الْجَحِيمِ
Resim---“İnnâ erselnâke bil hakkı beşîren ve nezîren, ve lâ tus’elu an ashâbil cahîm: Doğrusu biz seni Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehenmemliklerden sorumlu değilsin.” (Bakara, 2/119)

Resûlleriyle ilgili husularda-İrsalle ilgili olunca İnni: Ben buyurmaktadır:

وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامًا قَالَ وَمِن ذُرِّيَّتِي قَالَ لاَ يَنَالُ عَهْدِي الظَّالِمِينَ
Resim--- “Ve izibtelâ ibrâhîme rabbuhu bi kelimâtin fe etemmehun(etemmehunne), kâle innî câiluke lin nâsi imâmâ(imâmen), kâle ve min zurriyyetî kâle lâ yenâlu ahdiz zâlimîn: Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti. "Soyumdan da (önderler yap, yâ Rabbi!)" dedi. Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu.” (Bakara, 2/124)

وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
Resim---“Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn: Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.” (Bakara, 2/186)

إِذْ قَالَ اللّهُ يَا عِيسَى إِنِّي مُتَوَفِّيكَ وَرَافِعُكَ إِلَيَّ وَمُطَهِّرُكَ مِنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ وَجَاعِلُ الَّذِينَ اتَّبَعُوكَ فَوْقَ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأَحْكُمُ بَيْنَكُمْ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
Resim---“İz kâlellâhu yâ îsâ innî muteveffîke ve râfiuke ileyye ve mutahhiruke minellezîne keferû ve câilullezînettebeûke fevkallezîne keferû ilâ yevmil kıyâmeh(kıyâmeti), summe ileyye merciukum fe ahkumu beynekum fîmâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne): Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim”. (Âl-i İmrân 3/55)

ALLAH celle celâluhunun Kur'ân-ı Kerimi, Ramazan Ayında ve Kadr Gecesinde indirdiği birleşmektedir.

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Resim---“Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûn(teşkurûne): Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.” (Bakara, 2/185)


Nezele: yukardan aşağıya İnmek.. İş başa gelmek.. konaklamak-misâfir olmak.. sürekli akmak-seyelÂetemk.. ama su gibi akmak değil bu, elektirik CeRRyÂN gibi ÂNında ZÂTen-AYNen BİZ BİR-İZ olmak.. Lütfullaha sahib oluş NÛRudur..
Nüzul: İniş, inmek, aşağı inmek, konaklamak.
İnzal: (Nüzul. dan) İndirme. İndirilme. Nüzul ettirme.
Tenzil: parçaparça-peyderpey indirme.

لَيْلَةِ: LeyL gece..Batınî Lutfullah zahirî Lutfa geçiş Rahimiyyet Tarlası..
el-Kadru, bu Sûrede 3 kez geçmete ki “Kadrera- yekdiru” ifâdelerinin masdarıdır.
El kadr: mikdar, meblağ, şeref, hürmet, vekar.
ALLAH celle celâluhu, Muradullahı Emrullaha-yürürlüğe koymaktadır.
Kadere: Bir şeyi bir şeye kıyaslamak, mikdarını bildirmek, planlamak-hazırlamak, tedbir etmek. ALLAH celle celâluhu için, takdir ve hükmetmek. Rızk vs. dar etmek. Bir şeye güç yetmek.
Kaderde: Takdir ve hükmetmek, muktedir kılmak. Kıyaslamak.
Kader: Kaza, kader, hüküm, Hükm-ü İlahî, takat.
Kudret: Takat, kuvvet, servet.
Mikdar: Kadar, kader, hüküm, ölçü.
Kader: Rububiyyet KûN feyeKûNunun meddî-Manevî her TAKDİR ŞE’ENde tecellîye çıkarken daimiyyet Kudretidir. Her İŞ Kudretullah iledir ve varlığı buna bağlıdır:


إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
Resim---“İnnâ kulle şey’in halaknâhu bi kader: Haberiniz olsun ki biz her şey'i bir kaderle yaratmışızdır” (Kamer 54/49)

فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ
Resim---“Fihâ yufreku kullu emrin hakîm(hakîmin): Bir gece ki her hikmetli emir onda ayırd edilir” (Duhân 44/4)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Kadr/Kadir Suresi ZeVKimİZ

Mesaj gönderen kulihvani »


وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ
Resim---Ve mâ edrâke mâ leyletul kadr: Kadir gecesinin ne olduğunu ne bildirdi ki sana? (Kadr 97/2)


Kadr Gecesinin ne olduğunu sana ne irade ettirdi, diğerlerinden farkını ne bildirdi?. Ham akıl kavrayışının Kadr Gecesinin kadrini, ŞEY-in nicelik-nitelik, olayın nasıllık, zamanın fasıllık ve ZANNın hasıllığını Nakilsiz idrakinin mümkün olmayışını anlatış..
İdrak: İlmen irade edilen, iyi-kötü, güzel-çirkin hak-bâtıl, hayr-şerr farkı tesbit edilen fikrin doruğa çekilmesi anlayışı, kavrayışı ve aklın erişidir.
Kevniyet rüşdünün devamlılık kazanmasıdır..

لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ
Resim---Leyletul kadri hayrun min elfi şehr: Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. (Kadr 97/3)


elfi şehr.. insanoğlunun, şahdamarından da AKRABa RABBul’- ÂLEMînin Rububiyyet sıfatı hüviyetine ŞÂHİD oluş ülfeti, ünsiyeti, alışkanlığı münasebeti kokusu var…

تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ
Resim---Tenezzelul melâiketu ver rûhu fîhâ bi izni rabbihim min kulli emrin: İner peyderpey melâike ve ruh onda, izniyle rablarının her bir emirden” (Kadr 97/4)


İnnâ enzelnâhu fî leyletil kadr: Gerçek şu ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik.” (Kadr 97/1)

İndirdik.. AKLın, ANlayış başkangıcı Elest BeLÂsında..
İner.. Geniş zamanda Her AN ŞeÂNda iner de iner, tenezzül eder.. tenezzüldeki aç-kapa, in-çık mekik feyeKûN OLUŞumu.. akla AKIŞ olarak değil de defalarca görünüşü.. her AN ŞeÂNda yeniden yaratılan elektronların dönüyor sanılması gibi..
Aklın MeLeKe melekutü ve RUH bağlantısı.. meleke ile ulaşan kevn kokusu.. Hakikat-ı MuhamMMediyyenin Rububiyyette Resûlî Rüşdü..
RaBBu’l- ÂLEMîn SÖZünün Rahmetenli’- ÂLEMîn SESi, Kur'ân-ı Kerim RUHu olarak;


وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِّنْ أَمْرِنَا مَا كُنتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَكِن جَعَلْنَاهُ نُورًا نَّهْدِي بِهِ مَنْ نَّشَاء مِنْ عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Resim---“Ve kezâlike eVHAYnâ ileyke RÛHan min EMRinâ, mâ kunte tedrî mel kitâbu ve lel îmânu ve lâkin cealnâhu nûren nehdî bihî men neşâu min ibâdinâ, ve inneke le tehdî ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin): Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip iletiyorsun.” (Şûrâ 42/52)


Her nefsin Hakikat-ı MuahMMediyyesi RUHun ASLen-Naklen Menba’ı, her AN RUH bağlantısı EMR ÂLEMîndendir;
İlâhî emirlerin gerçek maksadını şuûr eden akıl, "O"nu tasdik eder, duyar ve uyar.
İlâhî emir, haktır ve hayrı emreder..


وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً
Resim---“Ve yes’elûneke anir rûh(rûhı), kulir rûhu min emri rabbî ve mâ ûtîtum minel ilmi illâ kalîlâ: Bir de sana ruhtan soruyorlar, de ki: ruh rabbımın emrindendir ve size ilimden ancak az bir şey verilmiştir” (İsrâ 17/85)


Fahreddin Razi Efendimizin Tefsirül- Kebirinde gördüğüm bir hadiste;
Bu âyet inzal olduğunda Emr Âlemini çok iyi bilen ashab-ı kiram radiyallahu anhum: "Yâ Resûlullah! bu âyet-i celile'den ne anlayalım?" diye sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Aklınız kadar!" cevâbını buyurmakla "herkes; kabınca, kadarınca-kaderince ve kapasitesince anlayabilir" prensibini ortaya koymuştur.
İnsan; canlı olan, iradesiyle hareket eden, hisseden ve kudsî bir ruh sahibi olan varlıktır.
Elde edilmesinde fayda olan hayrı ve zararlı olduğu için defedilmesi gereken şerri ancak akılla bilebilir ve anlar.
Hayrı ve şerri, lezzeti ve eziyyeti, fayda ve zararı bizzât bilebilmeli ki tercihinden dolayı âdil bir şekilde imtihan edilebilsin.
Aklın gerekliliği binlerce delille isbatlanabilir; zâten herkes bunu bildiğinden söz uzar...
En sorumlu durumda olan insan, nefsinin 5 duyu ile derlediği doneleri akıl sayesinde ilm eder, irade eder, idrak eder ve iştirake geçer.
İnsan nefsi, zıdlar âlemi olan mevcûdatın sûret ve sîretlerini aklın kavrama sınırları içindeki kadar anlar ki buna da mâkulât deriz.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Kadr/Kadir Suresi ZeVKimİZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Nakil ve Akıl Bağlantısı ve Bileşimi..

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Mülkiyyet Âleminde Salât kıyamından-iftitah tekbirinde:
“ALAHu Ekber! Zü’l Melekutü, ve’l- Ceberutu ve’l- Kibriyâyi ve’l- Azamet!” buyurmakta.


MeLeKut: Rahimiyyet Tecellîsinde Kevniyyet Lutfunun MîMleşmesi.. Nur-u MuhaMMed teşekkülü başlaması.. Mülkiyyetin proje aşaması gibi Allahuâlem..
Meleklerin EMRullahla drekte ve kesintisiz Yaratan-yaratılan bağlantısı, sistemin enterkollekte-ortak bağlantısı oluşumu;

وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ لَهُ مَا بَيْنَ أَيْدِينَا وَمَا خَلْفَنَا وَمَا بَيْنَ ذَلِكَ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّا
Resim---“Ve mâ netenezzelu illâ bi emri rabbik(rabbike), lehu mâ beyne eydînâ ve mâ halfenâ ve mâ beyne zâlik(zâlike), ve mâ kâne rabbuke nesiyyâ(nesiyyen): Biz (melekler) ancak Rabbinin emri ile ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan her şey O'na aittir. Senin Rabbin unutkan değildir.” (Meryem, 19/64)


رَّوْحِ اللّهِ: ALLAH celle celâluhunun RUHu, Kokusu.. el Hakkın Rububiyyet uzanımı kevnde her AN..

يَا بَنِيَّ اذْهَبُواْ فَتَحَسَّسُواْ مِن يُوسُفَ وَأَخِيهِ وَلاَ تَيْأَسُواْ مِن رَّوْحِ اللّهِ إِنَّهُ لاَ يَيْأَسُ مِن رَّوْحِ اللّهِ إِلاَّ الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ
Resim---“Yâ beniyyezhebû fe tehassesû min yûsufe ve ehîhi ve lâ te’yesû min revhillâh(revhıllâhi), innehu lâ ye’yesu min revhillâhi illel kavmul kâfirûn(kâfirûne): Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez." (Yûsuf 12/87)


مِّن كُلِّ أَمْرٍ: Her bir iş için: "Melekler ve Ruh o gece, her bir iş için inerler" demektir.
Yani İşin faili İnsana-Ruhuna, Melekut Bağlantısı..
EMR ile MER’-İnsan ilişkisi "Melekler ve Ruh o gece, her bir İNsan için inerler" demektir ki Emrullah akıl içindir bilinmesi ve gereği yapılması gereken buyruktur..


سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ
Resim---Selâmun, hiye hattâ matlaıl fecr: Bir selâmdır o tâ tan atana kadar (Kadr 97/5)


Selâm Gecesi, Kadr Gecesi, feCRRin doğuş HÂLine kadar bir SELÂMdır..
Tuluğu’l- FeCRR.. Enfusî çekiş doğuşu..
Hakikat-ı MuhaMMediyye Nûru Güneşinin doğuşu Sebbaha Sabahı…


وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَأَنتَ فِيهِمْ وَمَا كَانَ اللّهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
Resim---“Ve mâ kânallâhu li yuazzibehum ve ente fîhim, ve mâ kânallâhu muazzibehum ve hum yestagfirûn(yestagfirûne): Oysa sen (Ey Rasûlüm), içlerinde bulunduğun sürece, Allah onları azablandıracak değildir. Ve onlar, bağışlanma dilemektelerken de, Allah onları azablandıracak değildir.” (Enfâl, 8/33)


Bu âyet-i celiledeki İÇLERİNDE- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem devrindekilerin şeklinde anlayış, o devre hasr ediş, kıyamete kadar gelenleri mahrum ediş Resûliyyeti Anlayamayıştır.
RaBBımızın Şahadamrımızdan yakınlığını Anlayan akıllar içilerindeki NûR-u MîM Güneşini BİLeceklerdir.
Ve İbrahim aleyhi's-selâma İrsalen gelen Risâlet getiren melekler, Kadr Gecesinde her mü’mine İnzalen Rahmet getirmektedir.

سَلَامٌ هِيَ: o selâmdır..
İnsan Nefsi/Aklı bu MuhaMmedî Nura mazhar olduğunda, cehâlet Gecesi Kemâlât Gündüzüne dönüştüğünde Hiye-Rahimiyyeti, Hüve Rahmâniyyetini doğuran Selâm yurdudur.. ceheNNemleri DOST DiYÂRı ceNNet olmuştur..

وَاللّهُ يَدْعُو إِلَى دَارِ السَّلاَمِ وَيَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Resim---“Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin): Allah selâm evine- selâmet yurduna (cennete) çağırır ve O, kimi dilerse onu doğru yola iletir.” (Yûnus 10/25)

لَهُمْ دَارُ السَّلاَمِ عِندَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Resim---“Lehum dârus selâmi inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne): Onlara Rableri katında Dârü's-Selâm (Selâmet Yurdu) vardır; yapageldikleri (iyi amelleri)ne karşılık onların dost ve yârı (Allah)dır.” (En’âm 6/127)


İşte böylece yer gök NÛR-u Muhammed Mazharında-Masdarında NURullahla dolar da CeNNetkeser cÜMMleten!.. Ömür Gecelerimiz, Gönül CeNnetlerine DÖNüşür inşae ALLAH..
Bakınız yüce Kur'ân-ı Kerimimize ve yüce Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin buyruğuna:


وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ
Resim---“Ve sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekîn:
Rabbinizin bağışına ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!” (Âl-i İmrân 3/133)


Bu âyet-i kerîme inzâl olduğunda Bizanslı bir sefir Medine’ye İslâmiyeti incelemek üzere gelmişti.
Âyet-i kerîmeyi duyunca hayret edip Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gidip soruyor:
Yâ Muhammed! Sen müslümanları öyle bir cennete çağırıyorsun ki o cennet yerden göklere kadar her yeri kaplıyor... Peki, cehennem nereye gitti?... deyince...
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fe Subhânallah, ben güneş doğdu diyorum, sen ise gece nereye gitti diyorsun!” buyuruyor...
(Fahreddin Razi; Tefsir-i Kebir-Mefatihu'l- Gayb Âl-i İmrân 3/133 Âyet-i tefsiri)


İşte bu husus ve ANLAyış, MuhaMMedî Tasavvufun Temelidir.
Kişinin özündeki Nur-u MuhaMMed Pirizine, Tevhid Fişi takıldığında Gönül Güneşi doğar ve gaflet-cehâlet-dalalet-ihânet gecesi MuhaMMedî Kemâlat Gündüzü olur.
Karanlık kalb nura gark olur. Ezelî, Ebedî ve İlâhî Nura kavuşur...
Tüm letâifler çalışır; gözler görür, kulaklar duyar kalbler anlar ve akıllar rüşde erip aşk civânı olur!
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in buyurduğu; Tevhidi, Tebliği, Tenziri, Tebşiri Ve Bunlara Şâhid OL-uşu TECELLÎ eder... inşae ALLAHu Teâlâ!..


Es Salât u ves- Selâm Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ÜMMetine olsun!


Resim

1. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
İbni Hacer el Heytemî’nin, Salâvât-ı Şerîfe Câmi’asında, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den vârid bütün salâvâtları kendisinde toplayan, hadis-i Şerîf mesnedli ve en fâzilletli salâvât olduğunu belirttiği salâvât:

Resim

TÜRKÇESİ:Allahümme salli alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedîn Resim abdike ve nebîyyîke ve Resûlike ve'n nebîyyil-ümmiyyi Resimve alâ alî seyyidinâ Muhammedin ve ezvâcihi ümmühâtil-minîne ve zürriyetihi ve Ehl-i Beytihi ve sahbihi Resim Kemâ salleyte alâ seyyidinâ İbrâhîme ve alâ âli seyyidinâ İbrâhîme fil-âlemîn Resim İnneke Hamîdun Mecîd.

MÂNÂSI: ALLAHım! Kulun, Nebîn, Resûlün ve Nebîyyil-Ümmîn olan Efendimiz ve sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e ve Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ailesine ve müminlerin anneleri eşlerine ve zürriyetine ve ehl-i beytine ve sahabelerine salât ve selâm eyle! Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’a ve Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’ın ailesine âlemler içinde salât ve selâm ettiğin gibi salât ve selâm eyle! Çünkü Sen Hamîdsin-Mecîdsin!”

(bereketli kıl: meymenetli, uğurlu, hayırlı, faydalı, saâdetli, mutlu, kutlu, birr ehli, iyilikçi kıl...)


Resim

Resim

TÜRKÇESİ: Allahumme bârik alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedin abdike ve nebiyyike ve Rasûlike ve'n nebîyyil-ummiyyi Resim ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve ezvâcihi ummihâtil-mu’minîne ve zurriyetihi ve Ehl-i Beytihi ve sahbihi Resim Kemâ bârekte alâ seyyidinâ İbrâhîme ve alâ âli seyyidinâ İbrâhîme fil-âlemîn Resim İnneke Hamîdun Mecîd.

MÂNÂSI: ALLAHım! Kulun, Nebîn, Resûlün ve Nebîyyîl-Ümmîn olan Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e ve Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)’in ailesine ve müminlerin anneleri eşlerine ve zürriyetine ve ehl-i beytine ve sahabelerine; Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’a ve Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’ın ailesine âlemler içinde bereket ihsân eylediğin gibi bereket ihsân eyle! Şüphesiz ki Sen Hamîdsin-Mecîdsin

(bereketli kıl: meymenetli, uğurlu, hayırlı, faydalı, saâdetli, mutlu, kutlu, birr ehli, iyilikçi kıl...)
Resim
Cevapla

“Kuran-ı Kerim Sohbetleri” sayfasına dön