31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ, 31 EKİM 2010

Resim

"ALLAH'ım! Geçmiş nesiller içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et! Rahmetini ihsân eyle! Sonraki nesiller içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et! Rahmetini ihsân eyle! Peygamberler içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et! Rahmetini ihsân eyle! Resûller içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et! Rahmetini ihsân eyle! Hesab ve karar gününe kadar yüce toplanma yerinde (mele'i-a'lâ içinde), her vakit ve her zamanda Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât-ü-selâm eyle!"
Resim
Bismillâhirrahmânirrahîm

Fâtiha insanlığa giriş Sûresidir.
Fâtiha kâinâta giriş sûresidir.
Âleme ve Âdem’e giriş sûresidir.

Fâtiha âlemin ve Âdemin Rabb’ına dönüş sûresidir.
Üruc Sûresidir. Rücu’ Sûresidir.

Fâtiha Muhammedî Mir’ac Sûresidir.


Rücu’: A’yan-ı sâbite cem’inin rüşde erişidir.

Sendeki Barbaros’luk, Ayşe’lik v.s lik AYNıyetinin cem’inin, cem’inin ama tümünün rüşde erişidir.
Rücu’ yapmak, ASLa geri dönüş budur.


يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
Resim---“Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu) : Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,” (Fecr 89/27)

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim---“İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh (mardıyyeten) : dön Rabbine, sen O'ndan O senden hoşnut olarak!” (Fecr 89/28)

Rüşde ermişsen ben sana şunu söyleyebilir miyim?Güneş, (x1, y1, z1, yarın (x2, y2, z2) koordinatlarına mı gidecek?
Kaç senelik yolu kaldı?
Nerden nereye gidiyor?
Hangi uzaklıktan hangi uzaklığa gidiyormuş?
Cevap yok fizikte. Yok böyle bir şey çünkü.
İnsan nerden nereye gidiyormuş?
İşi gücü bitirmiş nereye gidiyor?

İşte gittiği yeri gördük!
Giden akıl, gitmeyen akıl..

Uruc nedir? Uruc?
Rücu’ da , uruc da İlahîdir. Uçtur.
Allahu Zu’l- Celâl’e ait özellliklerdir.
Resûlî değildir. Beşerî de değildir.
İlahî dönüşler, İlahî geliş ve gidişlerdir.
Uruc da öyledir.
Uruc can cisim rüşdünün a’yan-ı sâbite deki ÖZ haline kavuşumudur yükselerek.
A’yan-ı sâbite, İlm-i İlâhide eşyanın ezelden beri sâbit olan sûret ve hakikatları olup Mevcudat-ı ilmiyedir.


إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Resim---“İnnel muttekîne fî cennâtin ve uyûn(uyûnin) : Elbette takva sahipleri, cennetlerde ve pınarlar-gözler içinde olacaklardır.” (Hicr 15/45)

Uyun, ayn-ın çoğuludur ve gözler, gözekler, doğuş noktalarıdır.
“Uyun” “ayn”. Bildiğimiz ayn, bildiğimiz ayn.
Senlik benlik sınırlarının kalkmasından bahsediliyor.
Bir çuval dolu toplamıştım. Balkona koydum.
Sabahleyin baktım ki bir poşet su.
Dolular 77 renkti, tek tek ayırabiliyordum.
Üzerlerinde isim yazıyordu.
Eridiklerinde bulanıktı SU ozaman.


مُتَّكِئِينَ عَلَى سُرُرٍ مَّصْفُوفَةٍ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ
Resim---“Muttekiîne alâ sururin masfûfeh(masfûfetin), ve zevvecnâhum bi hûrin înin: sıra sıra dizilmiş çok güzel koltuklara yaslanarak; kendilerine güzel, iri gözlü hurileri de eş etmişizdir.” (Tûr 52/20)

hûrin înin budur.
Ceylan gözlü kadınlar, o ancak şehadeti şehvette kalmışlıktır.
Bizim işimiz değildir.
Cennette her şey vardır ama üreme yoktur..
Bunu bilemezler, çünkü bilmek istemezler.

Allahu Zu’l- Celâl Nisâ demeyi de bilir elbette.
Öyle tefsirler okudum ki gulâmlar, 70.000 huriler vs. gibi kelimelerle bu dünyaya çekerek İslamı cennette şehvete hâşâ çekmişlerdir.
Allah’tan korkar insan. Allah’tan korkar!

Demek istiyorum ki öyle saçmalıklar var ki ne dersin?
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

Fâtiha iki türlü demiştik.
Dışardan içeri, içerden dışarı OKUnabilir..

Resim

Kafa Gözüyle-basarla baktığın zaman göreceğin, Arapça yazıdır.
Kalb Gözüyle-Basîretle baktığın zaman göreceğin yer AKDEStir.
Adam gibi okuyabiliyorsam, Akdes’de okunanı ben de duyabilirim.

Ne zaman olur bu?
Nefsin 7 Letâif Aşama deliklerini Resûli SEViyede tesbih gibi dizersem Kafa Objektifinden bakınca Kalb Okulerinden DOST görülür.

Resim

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem nerden inzal oldu da okudu sanıyorsun?
Merkür’den, Venüsten mi geldi sanıyorsun?
Eğer Muhammedî Oluş Şuuru, sebze halinde satılsaydı açık gözler hali kapatırlardı.
İki tane açıkgöz çıkardı mafya gibi basardı.

Derdi ki: “Havayı parayla satacağız. Ölen ölsün kalan bizimdir” derdi değil mi?
Bunları şunun için söylüyorum Barbaros, bunlar ne uydur-kaydırdır ne ordan-buradan alma, toplama, derlemedir.
Bunlar temeli olan, Allah’ın izniyle, bir sistemdir.
Varsa başka bir söz söyleyen çıksın söylesin cevap verelim.
Rengiyle verelim, âhengiyle verelim, sesiyle verelim, raksıyla verelim, Cenneti, Cehennemiyle verelim. Anlatalım ona AKDES’in Cennet, dıştakinin de cehennem olduğunu.

Nerden kaçıp nereye koşuyorlar?
Anlatalım onlara Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in:

Bismillâhirrahmânirrahîm

Diyerek şeytanını Müslüman ettiğini…
Anlatalım ALLAH celle celâluhu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e
TESLİM OL-AN KULun Şeytanında Teslim olup MÜSLÜMAN olacağını ve artık yalnız İYİliği EMRedeceğini..

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyıliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

Er Rahmân, Er Rahîmdeki. Şe’eN Şeytanımızı Müslüman etti.
Anlatalım Rahîmiyyet neresiymiş.
Münir Derman Hocam öyle diyor.

Hak nerede diyor? birisi.
O da diyor ki
içte Rahîmde. ANA Rahminde diyor.
Ama anlamıyor Ahmak Adam, çünkü hayvandan da aşağı ham aklı sadece Şehvete ermekte henüz!
Rahim bilmiyor, Göbek Bağı, SILA-yı Rahim bilmiyor!
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

İslam Dininin Temelinde Kadın vardır, Rahim vardır Rahimiyyet vardır ve rAHMET vardır..
KÂBE çizecektik. Çizdik mi bilmiyorum.
Ayşe çizecekti. 8 köşesi 6 yüzü 12 ayrıtı olan, tek kapılı penceresiz kapalı KÜP!..

Hacerü’l- Esved’in olduğu yere
Havva aleyhi’s- selâm, sağa doğru devâm ettiğimizde köşeye Hacer Anamız, sonra Asiye Ana, sonra Meryem Ana.
4 köşede 4 kadın ANAmız.

ÂDEM aleyhisselâm ı TAMlayan Havva aleyhi’s- selâm.
İbrahim-İsmâil.


Resim

ZEVK 4288

HaVVa-HAcErr-ASiYe-MeRYeM, Dört Köşesi ALT BAŞında
ÂMiNe AYŞe FâTıMa - HaTiCe Hayy ÜST KAŞında
SuCCetu
l- HARRa SıRRında cİSİMde cAN HAKKîkatı
Kadın HaRRaM-KâBe HaRRaM, HaCCeRRul-ESVeD TAŞında..


Resim

Konumuza girmeden önce İslâm Dininde KADIN kıymeti-değeri nedir bakalım ki ŞEHVET-ŞEHÂDET ZIDDını ZEVKedebilelim.

Her şeyden önce unutmayalım ki HARAM, HÜRMete lâyık olduğu için saygı gösterilmesidir.

Mescidül-Haram, yasak Mescid değil saygı ve hürmet mecburi olan mesciddir.
İslam Dininde kadın da HARAMdır.

El TEKVİN yaratmak Esmasının mazharı ve HaYY Tezgâhıdır.
Rahimiyyet Ravzası ve Zâhire çıkış kapısıdır.

ANA Rahimlerimiz zır câhillerin sandığı gibi ŞEHVET Çukurları değil, ŞEHÂDET Şehrine ÇIKIŞ Kapılarımızdır.

ALLAH celle celâluhu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e
Teslim olmuş, İman etmiş, Tâbi olmuş, İtaat etmiş her Mü’min ERKEK için 5 KADIN vardır:
ANAsı, Eşi, Kızı, Gelini ve Kız Kardeşleridir.

ALLAH celle celâluhu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e Teslim olmuş, İman etmiş, Tâbi olmuş, İtaat etmiş her Mü’min KADIN için 5 ERKEK vardır:
Babası, Kocası, Oğlu, Damadı ve Erkek Kardeşleri..


Buradaki incelik şudur ki, Erkek için 4 kadın dışındaki tüm kadınlar, kız kardeş ve kadın için 4 erkek dışındaki tüm erkekler Erkek Kardeştir.
Çünkü onlarla asla zina edemezler:

Bakınız sadece birkaç Hadis-i Şerifte;


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kişi zinâ edince iman ondan çıkar ve başının üstünde bir bulut gibi muallak durur. Zinâdan çıkınca iman adama geri döner."
(Ebû Dâvud, Sünnet 16, h. no: 4690; Tirmizî, İman 11, h. no: 2627)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem: "Sizin hakkınızda en ziyâde korktuğum şey, zenginlik hırsı ile karınlarınızın ve ferçlerinizin (avret yerlerinizin) şehvetleri bir de fitnelerin şaşırtmalarıdır."
(Ahmed bin Hanbel, 4/420, 423)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Kim bana çeneleri ile bacakları arasındaki şeyler hususunda garanti verirse, ben de ona cennet husûsunda garanti veririm.”
(Buhârî, Rikak 23, Hudûd 19; Tirmizî, Zühd 61, h. no: 2410)

Resim---Kim (din) kardeşinin ırz ve nâmusunu onu gıybet edene karşı savunursa, Allah da kıyâmet günü o kimseyi cehennemden korur.(Tirmizî, Birr 20)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Her müslümanın öteki müslümana kanı, ırzı (nâmusu) ve malı haramdır.” (Müslim, Birr 32; Tirmizî, Birr 18)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

İçinde bulunduğumuz ne idiği belirsiz erkek-kadın görüntüsünü yerle bir edilen İslam Erkek-Kadını sanmak büyük gaflet olur.

Her hususta karmakarışık hayata sürülen Kadınlarımız akıl almaz iç-dış sıkıntılara sokulmuştur.

Kadın İffet ve nezihliği soyulmuştur ve çırılçıplak kalmıştır.
Kim erkek kim kadın belirsizdir.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kadınlara benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lânet etti." Buyurmuştur.
(Buhârî, Libâs 62; Ebû Dâvud, Libâs 28; Tirmizî, Edeb 24; İbn Mâce, Nikâh 22)

Dinleyen olmaya bilir ancak tarih şahiddir ki nice kavimler bunun faturasını çok ağır ödedi günü gelince.

İnsanoğlu kadın-erkek bu âleme TEVHİDullaha Şehâdet İmtihanına gelmiştir.
Bu imtihanın sorusu
HAYYat boyu sürmektedir.
En yakın ve zor olan sorularımız elbette en yakınlarımızdır birbirimiz için.
Bunun için ben bir KUL-İnsan için kadın erkek fark etmez, Sırat Köprüsü 4 tür derim:

1- Eşi
2- Çocukları
3- Malı
4- Nefsi…

وَالْمُطَلَّقَاتُ يَتَرَبَّصْنَ بِأَنفُسِهِنَّ ثَلاَثَةَ قُرُوَءٍ وَلاَ يَحِلُّ لَهُنَّ أَن يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ اللّهُ فِي أَرْحَامِهِنَّ إِن كُنَّ يُؤْمِنَّ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَبُعُولَتُهُنَّ أَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فِي ذَلِكَ إِنْ أَرَادُواْ إِصْلاَحًا وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذِي عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلِلرِّجَالِ عَلَيْهِنَّ دَرَجَةٌ وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكُيمٌ
Resim---“Vel mutallakâtu yeterabbasne bi enfusihinne selâsete kurûin, ve lâ yahıllu lehunne en yektumne mâ halakallâhu fî erhâmihinne in kunne yu’minne billâhi vel yevmil âhır(âhıri), ve buûletuhunne ehakku bi reddihinne fî zâlike in erâdû ıslâhâ(ıslâhan), ve lehunne mislullezî aleyhinne bil ma’rûf(ma’rûfi), ve lir ricâli aleyhinne dereceh(derecetun), vallâhu azîzun hakîm(hakîmun) : Geri dönülebilir talak ile boşanmış kadınlar, evlenmeyerek, üç hayız ve temizlenme süresi doluncaya kadar beklerler. Eğer bu süre içinde onlar Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe gerçekten inanıyorlarsa, Allah’ın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri kendilerine helâl ve meşrû değildir. Eğer kocaları barışmak, münasebetlerini düzeltmek, geliştirmek isterlerse, bu süre içinde yalnızca onlar boşadıkları kadınları geri almakta hak sahibidirler.
Kadınların kocalarının üzerindeki hakları, sorumluluklarına, kocalarının kendilerinin üzerindeki Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine, meşrû, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun, âdil, korunması gereken haklara benzer, eşit haklardır.
Ancak erkekler, aile reisleri, kadınların üzerinde sorumlu, sınırlı bir otoriteye sahiptirler. Allah kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır.”
(Bakara 2/228)

Bu âyeti Basarlarıyla okuyup da erkeler kadınlardan bir derece üstün sanarak yüksek alçak KIYASı yapanlar;
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in İSLAM SEVİyesinden habersizlerdir.

Hayatın en zor işlerinde rol alan İslam Kadının her türlü korunması ve bakımı erkeğe emanettir.

Zorbalıkta değil de HİZMETte bir derece daha sorumludur.

İmkanla İmtihanda ALLAH celle celâluhu’suna KULLUK Şehadeti Cehenneminde elbette en kesin, en yakın ve Zâhir-Bâtın İçİçe olduğumuz ve Deneme Tahtamız Eşlerimizdir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَّكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ وَإِن تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---“Yâ eyhuhellezîne âmenû inne min ezvâcikum ve evlâdikum aduvven lekum fahzerûhum, ve in ta’fû ve tasfehû ve tagfirû fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun) :Ey iman edenler, gerçek şu ki, sizin eşlerinizden ve çocuklarınızdan bir kısmı sizler için (birer) düşmandırlar. Şu halde onlardan sakının. Yine de affeder, hoş görür (kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Tegabûn 64/14)

إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
Resim---“İnnemâ emvalukum ve evlâdukum fitneh(fitnetun), vallâhu indehû ecrun azîm(azîmun) : Her halde mallarınız ve çocuklarınız (sizin için) bir belâ ve imtihandır; (çünkü sizi birtakım günahlara sokabilirler). Allah ise, büyük sevab O’nun katındadır.” (Tegabûn 64/15)

Fitne kelimesi, Türkçe’de: “Azdırma, baştan çıkarma, karışıklık, fesat, arabozan, karıştırıcı…” anlamında kullanılmaktadır (Şemsettin Sami, Kamus-i Türkî.)
Arapça’da kelimenin esası kökü FeTeNe olup, anlamı: “Deneme, imtihan (hayır veya şerle) sınamadır.” (Asım Efendi, Kamûs Tecümesi; Lisânü’l’Arab.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Erkeklere kendimden sonra kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım."
(Buhârî, Nikâh 17; Müslim, Zikr 97, h. no: 2740; Tirmizî, Edeb 31, h. no: 2781)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kadın şeytanın tuzağıdır (kemendidir, ağıdır)"
(Nehc-ül Fesaha, c.1, s.635.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Hamr (sarhoş edici içki), günahın her çeşidinin kaynağıdır. Kadın, şeytanın oltasıdır, dünya sevgisi her çeşit hatanın başıdır."
(Hâdis-i Şerif'in Kaynağı, Hz. Huzeyfe radıyALLAHu anh’dan Rezin'den tahric edildi)

Resim---Abdullah b. Mesud anlatıyor:Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “Kadın bir avrettir (kendisine karşı hayâ beslenen bir varlıktır). Dışarı çıktığında şeytan onu erkeklere süslü göstermeye çalışır.”
(Tirmizi, Rada', 18-Tirmizi)

إِن يَدْعُونَ مِن دُونِهِ إِلاَّ إِنَاثًا وَإِن يَدْعُونَ إِلاَّ شَيْطَانًا مَّرِيدًا
Resim---“İn yed’ûne min dûnihî illâ inâsâ(inâsen), ve in yed’ûne illâ şeytânen merîdâ(merîden) : Allah'ı bırakır da yalnız dişilere taparlar ve onlar böylece inatçı azgın şeytandan başkasına tapmazlar.” (Nisâ 4/117)

Rahmetli Elmalılı Hamdi Yazır Hocamız tefsirinde, Nisa Süresinin 117. âyetin açıklamasında şunları söyler:

"En yüksek sevgilerini Allah'a tahsis etmeyip de kadınlara tahsis etmiş olanlar, şeytana aldanmaktan ve ona kul olmaktan kurtulamazlar. Nitekim; “Kadınlar şeytanın ağlarıdır.” denilmiştir. Şeytanlar başka yol ile aldatamadıklarını en çok kadınla aldatırlar. Bu şekilde müşriklerin putlara tapışları da şeytanın emridir. Aynı şekilde, bütün hareket ve kuvvetin kaynağı olan Allah'ı bırakıp da O'nun dışındakilere kadın gibi yalvaranlar, kendilerini inatçı bir şeytana teslim etmiş olmaktan başka bir şey yapmış olmazlar.”

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dikkat edin! Bir erkek yabancı bir kadınla baş başa kaldığında, muhakkak üçüncüsü şeytandır.”
(Tirmizi, Rada’; 16.)

Resim---Ashab-ı Kiramdan Ebû Said el-Hudrî anlatıyor: “Bir Ramazan veya Kurban Bayramıydı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bayram namazlarını kıldığımız namazgaha geldi. Bir tarafta kadınlar da bulunuyordu. Onların yanından geçti ve şu hitapta bulundu:
"Ey kadınlar, sadaka veriniz istiğfarı çok yapınız. Çünkü bana cehennemlikler gösterildi, çoğu sizler idiniz.”
Bunun üzerine o kadınlar: "Yâ Resul bizler ne yaptık da cehennemliklerin çoğu bizden olmuş" diye sordular
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selle şöyle cevap verdi:
"Çünkü sizler ötekine berikine çokça lânet eder, kocalarınıza karşı nankörlükte bulunursunuz Ne gariptir ki, kendine hâkim akıllı ve dinine bağlı bir kimsenin aklını, sizin kadar eksik dinli hiçbir kimsenin çelebildiğinî görmedim ” buyurdu
(Buharî, Hayz, 6; Müslim, İman: 132)

Kadınlar tekrar sordular; "Aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir, Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem?"
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kadının şahitliği erkeğin şahitliğinin yarısı değil midir?" diye sordu
Kadınlar "Evet" cevabını verdiler
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem izah etti ve tekrar sordu:
"İşte bu aklın eksikliğinden hayız gördüğü zaman günlerce bekler, namaz kılmaz, Ramazan'da bir müddet oruç tutmaz değil mi?"
Kadınlar: "Evet" dediler

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurduğu bu HADİS-i ŞERİFlerin temelinde yatan ANA Fikir; Kadının eksik, kusurlu, kötü olduğu değil ve tam tersine;
HAK-HAYR ve BÂTIL-ŞeRR ile KULluk İmtihanı için İlliyyinden Esfeline indirilen İnsanoğlunun en yakın Deneme Tahtası, Sırat Köprüsü ve TAMMlama EŞİ Kadındır Erkekler için.
Elbette Kadınlar için de Erkekler; Deneme Tahtası, Sırat Köprüsü ve TAMMlama EŞİdir.

El Mâlikü’l-MÜLK Âleminde VAR edilen Âdemoğlu Doğum-Ölüm arasında bu HaYYatı yaşmaya Muhtaçtır.
Kadın- Erkek, Rahîmiyyet-Rahmâniyyet TAMMlamasına GELişe Mecburdur.
MutmâiN NEFİSler Olarak RaBBBu’l- Âlemine DÖNÜŞe Me’murdur.
Sonu-UÇ OLarak ALLAH celle celâluhu’ya MuhaMMedî FiRAR ŞeHâDeTine Mahkumdur..

AKIL ve HAYY Zinciri ERKEK ile Tevhid Tarlası ve Tezgâhı KADINın bu ÂLEMde ve MuhaMMedî KÂMİL İNSANda, RASÛLî SEVİYEde TAMM-TÜMM BİZ BİR-İZ ŞEHÂDETini YAŞAması için, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ADIna Hesabına ve Şerefine Hasbî Hizmet etmek MuhaMMedî Melâmet TaSaVVuFudur..

KADIN- ERKEK AYRı-gAYRı sananlar;
FİŞ-Pirizi
BİLmeyen, CAN Ceryanı-Nur-u MuhaMMEdi BULmayan,
KALBi Çalışıp MuhaMMedî Tahkik İmanıda
OLamayan ve,
Son Nefeste MuhaMMedî Şehâdeti
YAŞAyamayan zavallı Ahmaklar olarak bu âlemden geçip giderler.
ALLAH celle celâluhu korusun ÜMMet-i MuhaMMedi!..

Bizler gönlümüzce, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve Kur'ân-ı Kerim’imizi temel-Esas-Baz alarak İslâm Kadınının gerçek Yerini ve Değerini ortaya koymak azmindeyiz
inşae ALLAH..

Her CAN taşıyan İnsan (Kadın-Erkek) için, KULluğunu bu Âlemde ispat etmek için GELeceği adres açıkça EMRedilmiştir:

إِن كُلُّ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِلَّا آتِي الرَّحْمَنِ عَبْدًا
Resim---İn kullu men fîs semâvâti vel ardı illâ âtir rahmâni abdâ(abden) : Göklerde ve yerde olan (herkesin ve her şeyin) tümü Rahman (olan Allah)a, yalnızca kul olarak GELecektir.” (Meryem 19/93)

Her CAN taşıyan İnsan (Kadın-Erkek) için, KULluğunu bu Âlemde ispat edip DÖNeceği adres açıkça EMRedilmiştir:

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim--- İrci'iy ilâ RABBiki râdiyeten merdiyyeten: RABBine dönüver, sen râzı, O da senden razı olarak. (Fecr 89/28)

Her CAN taşıyan İnsan (Kadın-Erkek) için MuhamMMedî KULLUK Kemâlâtı SON-UCu, Târifi imkansız ASLa-SILAya Gark Oluş ve AHADiyyette AHMEDiyyet CEM’i için sonsuz FIRRlayış adresi açıkça EMRedilmiştir:

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun) : O halde hemen Allaha kaçın, haberiniz olsun ki ben size ondan bir açık nezîrim-açık bir uyarıcıyım.” (Zâriyât 51/50)

Asla unutmamalıyız ki yaratıklar için, tek kanatla uçarım-uçtum ZANNeden AKILlar Nakilsiz Hayal kuşlarıdır…
Akıl-Nakil, Kadın-erkek, Gübre-Gül, İnkar-İkrar,
Lâ İlâhe-İllâ ALLAH….
Şe’enullahta, şu AN-da, Sünnetullah “SeBBaha!” da!.
El HaYY RABB ALLAH celle celâluhu SÖZünü-EMRini Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in HaYY SESinden DUY ve UY zavallı NEFSim!..


ÂMİNE ANAmız Aleyhasselâm'ın: “Âmin!” Nefesinde el EmîN MuhaMMed aleyhisselâmla "ÂMİN!!!!" Sesin Olsun!

SELL et!. TESLİM OL!
SALL et!. İSTİKÂMETine İştirak et!


Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

Ne Demiştik;

İslam Dininin Temelinde Kadın vardır, Rahim vardır Rahimiyyet vardır ve rAHMET vardır..
KÂBE 8 köşesi 6 yüzü 12 ayrıtı olan, tek kapılı penceresiz kapalı KÜP!..

İSLÂM DİNİmizin Kemâlât Aşamalarında KÂBEtullahın ZÂHİR ÂLEMde Kuruluşunda Peygamber aleyhisselâm Efendilerimizin Tevhidi Tebliğ için Seçilmiş Hizmetlerinde tıpkı KÖŞE TAŞLarı gibi ANAlarımız vardır.
Onlar RESÛLlere Kab ve Örtü olmuş Hizmetçilik etmişlerdir.
Biz de onların bu EŞsiz EŞ Hizmetlerini daha açık Anlatmak azmindeyiz
inşae ALLAH…

Zâhirde olduğu HÂLde Bâtında gözüken ANNElerimizin KÂBE KÖŞE TAŞI Hizmetlerini ve İslam Dininin Temelinde her Peygamber aleyhisselâm Efendilerimizin yanında-canında bir ANA-Kadın Olduğunu kadir kıymetlerinin takdirini DİLe getirmek istedik.

Temelimizde 4 köşede 4 kadın ANAmız:
Hacerü’l- Esved’in olduğu yere Havva aleyha’s- selâm, sağa doğru devâm ettiğimizde köşeye Hacer Anamız, sonra Asiye Ana, sonra Meryem Anamız


Resim

ÂDEM aleyhi’s-selâm’ı TAMlayan HAVVA aleyha’s- selâm.
İBRAHİM-İSMÂİL aleyhume’s-selâm’ı TAMlayan HACER aleyha’s- selâm.
MUSÂ aleyhi’s-selâm’ı TAMlayan ASİYE aleyha’s- selâm.
İSÂ aleyhi’s-selâm ’ı TAMlayan MERYEMaleyha’s- selâm.

Tavanımızda 4 köşede 4 kadın ANAmız:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Evvelinde ÂMİNE aleyha’s- selâm.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ZÂhirinde AYŞE aleyha’s- selâm.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in BÂtınında FATIMA aleyha’s- selâm.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Âhirinde HATİCE aleyha’s- selâm.
Bunlar sadece İslam Kadınının HARAMlığını-SAYgınlığını HARAMda MuhaMMedî ZEVKtir ve HAZZdır Hamdolsun RABBımıza.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

Temelde 4 KÖŞE:

1.si BEŞERİYET NOKTASI:

Hacerü’l- Esved’in olduğu yer BEŞERiyettir.
Âdemiyyet değil, Havvaniyet değil, Beşeriyettir.

Nedir nefisteki HEVÂ?
Havva’dır. Havva aleyha’s- selâm Anamızdır.
“Kadın şeytandır” hadisinin sıhhati şüphelidir ki bahsedilen Fitne-Sınav sorusu oluştur.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in annesi şeytan mı hâşâ?
Hatice Validemiz şeytan mı hâşâ?
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şeytanını Müslüman etmiş, evet, iyiliği mi emrediyormuş.
Şeytan Müslüman olmuş iyiliği emrediyormuş öyle mi anlayacağız?
Bu şeytan, kendi başına buyruk mu yaratılmış?
Aklı neymiş ya, bir gram morfin ya da yarım gram morfin derde devâdır.
Ameliyatlar onla yapılıyor.
2 gram olursa ne olur cehennem zumerası olur.
Hangi dozaj şeytandır.
Bütün mesele doğru bakmak doğru görmektir.
Vücûdda ; İfratta 40 derece sıcaklık CÂHİM-Yandırıcı Cehennem, Tefritte 30 derece ZEMHARİRA-Dondurucu Cehennemken, İ’tidalde 37 derecedeki sıcaklık-ılıklık CAN CENNETİ Olmaktadır.

RESÛLÎ SEVİYEden TEK GÖRüş Budur MuhamMMedî ŞUURda..

Ayşe çizdi sağ olsun, namazda Kur’ân okunurken FÂTİHAda 7 Letâif Semâsı dediğimiz ki, biz daima arz olarak görüyoruz.
Bahsedilen semâları kendi bedenîmiz içindeki İÇ ÂLEMlerimiz olarak düşünürsek insan aklının merkezine doğru SEYR u SÜLUK başlar.


Resim

ÂFAKtan-KÂİNÂTtan ENFÜSe-AKDESe, DIŞımızdan İÇimize RÜCU Miracımız SALLda..

ENFÜSten-AKDESten ÂFAKa-KÂİNÂTa, İÇimizden-DIŞımıza ÜRUC Miracımız SALLda..


Bakıp dikkat edelim ki DÖNüş, aklımızın merkezindeki, varamadığı, kendi yutan noktasındaki , dönmeyen yerdeki, akdesteki, şah damarından yakın AKRABAsı-YAKÎNi olan, akrebi olan Rabbul Âlemin’de yok oluş, kara delik olan noktaya giden kademelerdir.
Aşamalardır.

“Yok, yok Buz Dağına haydi “pişt!” diyelim bulut olsun, erisin, donmasın, yanmasın, biz Sünnetulah tanımayız! vs.”
Bu görüş ve sonuçta varış Hizbuşeytanlıktır.
Dışarıdan-Muhitten baktığımızda,
“abd” olarak baktığımızda, kimi göreceğiz akdetse “RABB”ımızı GÖReceğiz.
BEDEN nedir?
Bunu çok iyi anlamamız lâzım.
NEFİS denilen ana sorumlu, tek sorumlu, “SîN”, SENlik-İlahî Muhatablık Nuru, İyelik Nuru, Kimlik, Kişilik Nuru, sana verilen her ne ise ARZa-Bedene verilen, kediye verilen, atoma verilen, her nereye verilmişse “SîN” lik Nuru.
NEFS..
Ne-Fe-Sin…
“Fe” senin İÇindeki “SîN” lik , bu senin kullanımına verilen bir nur ise NEFİStir.
Beş yüz Lira veriyor Adam sana diyor ki: “Buyur bu senin” işte NEFS budur.
Yazıyor oraya: “Bununla şunları şunları alırsın, şunları da alamazsın!”
Bu kadar. Böyle bir nurdur ve temeldir-Anadır hayatımızda Nefis.
“NEFsi Öldürmek!” gibi sözler câhillere aittir.
CeNNete girecek olan
Mutmainne NEFİStir.
Öldürülmesi gereken NEFSin-AKLın negatif-Olumsuz Hevâ-Heves CEHÂLetidir.
Ve Diriltilmesi istenen ise NEFSin-AKLın pozitif-Olumlu Rıza-Takvâ KEMÂLÂTıdır.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Mûtü kable en temûtü!: ölmeden önce ölünüz! (Keşfü’l-Ha’fâ II, 291, hadis 2669)

Buyruğu budur hamdolsun.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

NEFSin yeri-karagâhı bedene en yakın olan yerdir Sîne-Sadrdır.
Yani kalbden önceki bir yerdir.
Bu Nefis beden ülkesine yöneldiği anda Nefs-i Emmâre Emredici Nefis olur.


“Bismillâhirrahmânirrahîm” der hizbullahı emreder doğrudan.
Ya da
“Rabb kim oluyormuş, bende rabbimder Firavun ya da daha aşağı olur. Ya da “kem küm” eder.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in buyurduğu gibi şeytanını müslüman eder de:

Bismillâhirrahmânirrahîm der.

ALLAH celle celâluhu tarafından EMRedilen ve KULca Tercih edilen Dosdoğru da budur üstelik.

İnkarı olmayanın ikrarı yoktur.
Nârdan Geçmeden NUR, Gübresiz GÜL yoktur.
Her CAN bu Cehennemden geçer mecburen geçer Sünnetullahta EMRullah budur:


وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا
Resim---“Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ(makdıyyen) : İçinizden hiç biri istisna edilmemek üzere mutlaka Cehennem’e varacaktır. Bu, Rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür. (Ancak Cennetlikler yanmadan geçecekler, Cehennemlikler ise ateşe düşeceklerdir.)” (Meryem 19/71)

Vâridu-hâ: ona varanlar,ona uğrayanlar.

Bunu anladık mı?
Bismillâhirrahmânirrahîm diyen bedendir.
Rüyada namaz kılınmaz.
Allah namazı bedene emretmiştir.
Rüyada namaz kılıyorsun, uyanıyosun yine namaz kılmaya gidiyorsun Bedenen.
Rüyadaki namaz, Allahu Zu’l- Celâl’in buyurduğu namaz değil ki!.
Allahu Zu’l- Celâl’in farz kıldığı namaz vakitli ve Bedenen kılınan namazdır.


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقْرَبُواْ الصَّلاَةَ وَأَنتُمْ سُكَارَى حَتَّىَ تَعْلَمُواْ مَا تَقُولُونَ وَلاَ جُنُبًا إِلاَّ عَابِرِي سَبِيلٍ حَتَّىَ تَغْتَسِلُواْ وَإِن كُنتُم مَّرْضَى أَوْ عَلَى سَفَرٍ أَوْ جَاء أَحَدٌ مِّنكُم مِّن الْغَآئِطِ أَوْ لاَمَسْتُمُ النِّسَاء فَلَمْ تَجِدُواْ مَاء فَتَيَمَّمُواْ صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُواْ بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَفُوًّا غَفُورًا
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ takrabûs salâte ve entum sukârâ hattâ ta’lemû mâ tekûlûne ve lâ cunuben illâ âbirî sebîlin hattâ tagtesilû. Ve in kuntum mardâ ev alâ seferin ev câe ehadun minkum minel gâiti ev lâmestumun nisâe fe lem tecidû mâen fe teyemmemû saîden tayyiben femsehû bi vucûhikum ve eydîkum. İnnallâhe kâne afuvven gafûrâ(gafûran) : Ey iman edenler! Siz sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de cünub iken-yolcu olmanız müstesna- gusül yapmadıkça namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya bir yolculukta bulunursanız, yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahutta kadınlara dokunup da bir su bulamazsanız o vakit pâk bir toprağa teyemmüm edin; yüzlerinize ve ellerinize (dirseklerinize kadar) sürün. Şüphesiz ki Allah çok afvedici, çok bağışlayıcıdır.” (Nisâ 4/43)

Sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayınız!.
Sarhoşluğu neden doğrudan doğruya bir şişe şaraba bağlıyorsun da o kelimeye-SEKRe bakmıyorsun
?
Sekeretü’l- Mevt: Ölüm halindeki kimsenin kendinden geçmesi, can çekişmesi hali bu kimse şarab mı içti?

O kelime sadece şarap için mi?
Sadece hevasını yaşayan Dünyaperestler hep SEKR içide değil mi?
Bizim Siirtli Hocamızla câmiye girerdik beraber de, avludaki boşboğazlara selâm vermezdi.
Câminin önünde oturanlara.


Ya hocam ne diye adamlara selâm ver miyorsun? dedim.

“Vermem arkadaş” dedi.

Sokaktaki ayyaşa, yerde yatan berduşa, ayyaşa selâm veririm bunlara vermem.
Bunlar Allah Mescidinin kapısında dedikodu yapıyorlar.
İçeri girip 2 rekat
Tahiyyetü’l- Mescid kılıp zikr ü fikr etmezler.
Defalarca uyardık biz bunları ve 50 yıldır tanırız!
dedi.
Ezân okununcaya kadar beklerler burada siyaset yapar, şunu yapar, bunu yapar.
O pis ağzıyla da girer içerir Fâtiha okur.
Ağzını çalkalar suyla temzilenirler güyâ!.
Dedi.

İşte bu
Nefs-i Emmâre, Emreden Nefistir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ALLAH celle celâluhu’ya DÖNdürsen Hakkı ve Hayrı EMReder.
Şeytan ve İblise DÖNdürürsen Bâtılı ve Şerri EMReder!

Ne çâredir ki bütün İslam ÂLeminin çoğunda, Nefs-i Emmâre dedin mi taşa tutulursun.
Şeytan geldi! Kardeşim Nefs-i Emmâre, sadece şeytanın emrini tutup tutturmaz!
ALLAH celle celâluhu’nun YOLUnu da emreder ve oda BİZim Nefs-i Emmâremizdir.
Çocuk gibidir, câhildir vs ama Hizmet edilip, MuhaMMedî Tâlim-Terbiye ile Öğretim Eğitimi yapılması şarttır.

Kelime mânâlarının tek yönlü kabul edilişi de ANlamamıza zorluk vermektedir.
Mesela tutturmuştur
“Cezâ” dedi mi illâ cehenneme sokacak.
Cennete gitmenin de karşılığı-cezâdır.
Biliyorsunuz ki cezâ, işin karşılığıdır.
“Haram” dedin mi hemen “yasak” der.
Kâbe’nin adı Mescidü’l-Haram o da mı yasak.
“Haram” mutlaka saygı gösterip hürmet edilmesi şart olandır.


Demekki bedenen: “Bismillâhirrahmânirrahîm diyoruz. Ne olarak diyoruz?
Nefs-i Emmâre olarak diyoruz.
Ben de yukarda demişim “Sohbet-i Sahh” ta.
Gül de bunu çok iyi görmüş tabi.

Bismillâhirrahmânirrahîm diyor Nefs-i Emmâre.
Beden olarak evet Nefs-i Emmâre orada:
Bi-İle ALLAH, Rahmân, Rahîm Rahmâni, İSMleriyle söylüyor.


“Bismillâhirrahmânirrahîm”
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

“Bismillâhirrahmânirrahîm”

Nefs-i Levvâme gerçek nefs olarak, kendi yeri orada çünkü, levm eder durur kendisini.
Öyle yapmasaydım böyle yapmasaydım, öyle yapmasaydım, şöyle yapmasaydım.
Öyle yapmasaydın böyle yapmasaydın.
Allah seni yok ederdi yeni bir millet yaratırdı. Onlar öyle böyle yaparlardı.
Onları affederdi ki
Et Tevvab olduğu ortaya çıkardı. Yapacaksın onu. Öyle böyle yapacaksın.

Elhamdülillâhirabbilâlemin.

Kim Uluhiyyet ve Rububiyyeti anladım diyen kim? Âlemlerde anladım diyen kim?
Nefs-i Levvâme .
Nerde?
Nefs-i Levvâme Sadrdaydı.

Er Rahmân, Er Rahîm diyen Kim?
Nefs-i Mülhime.
Nerde? Neredeydi Nefs-i Mülhime, Vahy kokusu İlhamı alan nefis.
Nerden almış o ilhamı.

Er Rahmân Er Rahîm. Kimdir er Rahmân er Rahîm?
Kimde birleşmiştir er Rahmân er Rahîm?
Hz.Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’de birleşmiştir.
Rasûliyet ve Nübüvvet. Nebiyyü’l- Ümmî.
İlahî Nurullah Bilelik bağının tümünün ANAsı.
Ama Zâhirde Abdullah olarak ANAsı Âmine Annemizin rahminden doğmuştur.
Fatma anamızda onun Rahmet Rahminden doğmuştur.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

Nefs-i Mülhime nerde?
Kalbde. Er Rahmâni er Rahîm.
Kalb Rahmâniyyet ve Rahîmiyyetin ARAkesiti-Berzahıdır.
Bâtının Rahmâniyyet Hayyı-Nefhası-Sözü, Zâhirin Diriliği-Nefesi-SESi olarak Rahîmiyyet

Er Rahmânir-Rahîm, mülhime.

Mâliki yevmiddîn.

Din neyse din, o yevmin sahibi O’dur.
Din yevminin sahibi O’dur.

Bana göre yevm: Muhammedî vücuda gelişin yaşayışa çıkmasıdır.
Muhammedî NURda tecellinin tezâhürüdür. Ortaya çıkacak.
Din dediğimiz nurun daimiyyetini anlayıştır.
İnsanlar yok deseler de Allah her An yeniden var etmektedir.
Atomlar dönmektedir.
Yaratıldığı günden yok edildiği güne kadar döneceklerdir. Güneş yok deseler de güneş güneştir.
Adına ne derlerse desinler o odur.
Din daimiyeti din yani Nurullah daimiyetinin delilidir din. Bu
Nefs-i Mutmainedir.
“Maliki yevmiddin” nefsi mutmaine.
Burada da ruh olduğunu açıkça görüyoruz zaten.

Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn

Nefs-i Radiye.
BEDEN-NEFS-KALB-RUH mesela bu şekilde Sıra tekabul ediyor.
Tabiî ki Sırrı silinen insanlar Rabb’inden razıdır.
Sırrı silinmeyen insan nasıl razıymış.
Bir aynayı yüz bin parçaya bölsen bir ayna parçası der ki :
Ben yine aynayım, istediğin kadar kır!
Ne olacak, 1m. çapındaysam, şimdi oldum avuç kadar. Yine seni gösteririm. Daha küçük gösteririm. Parmak başı kadar kalsa daha da küçük gösteririm. Toplu iğnenin başı kadar kalsam da seni küçük gösteririm!
Ama aynadır.
Sırrını silersen işte o zaman

İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn i anlarsın.

Kim kime kulluk yapıyor, kim kimden ne istiyor?

“İyyâke na’budu” istikametini ve “iyyâke nestaîn” Rasûliyet ve Resûl Allah’ı görürsün sen radiyeyi gördüğün zaman.
Rasûl Allah’ı görürsün.
Yani Rasûlullah’ı görürsün.
Sana
“İyyâke na’budu “ yaptıran kimdir?
Neden “ALLAH celle celâluhu ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e iman edin” denmekte?
İtaat edin denmekte.
Bunu Nefs-i Radiyeye vardığın zaman görürsün.
Ama Nefs-i Radiyeyi nasıl anlıyorsun?
Şimdi balkona çıktın, kanat takıp bir Basildon’un üzerinde tur atsan, Nefs-i Radiyeye vardın mı diyeceksin? Kargalar yapmakta o işi.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

İhdina's-sırâte'l-mustakîm Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayri'l-mağdûbi aleyhim diyor.

Bu içeriye doğru okuyuştur.

Nefs-i Mardiye böyle diyor.

Hafi olan “İhdina's-sırâte'l-mustakîm Sırâtallezîne en’amte aleyhim”
Kimlere verdiysen o nimetlerden bize de o yolu ver.
Nefs-i Mardiyye, Razı olunmuş bir nefis.
Razı olmuş değil, kendisinden razı olunmuş bir nefis.
Öyle bir hidâyet istiyor. Ve mustakim istiyor.
İstikamet. Mustakim.
Teslimiyet ve İstikamet dediğimiz şey Nefs-i Mardiyede artık ikan bulmuştur.


Gayri'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn
Diyor Nefs-i Sâfiye.
Gazaba uğryanlardan değil, dallinlerden de değil.
Kim gazaba uğrayanlar, kim vardı orda?


“Fedhulî fî ibâdî, Vedhulî cennetî” vardı ya.

Fedhulî fî ibâdî olmayanlar, bu kulların içine girmeyenler, mağdubinlerdir.
Daha bundan büyük azap var mı?
Bir Nefs ki Darüsselâm’a girememişse , Es Selâm’dan habersizse ..
SALL edip Es Selâm’ı bulmayan cennetten sonrasını bahsediyorum.
Cennet ve uyun diyor. Uyun nedir?
Bitmeyen kaynaktır.

Dâru’s- Selâm nedir?
Suyun çıktığı yer değil, bahçenin adıdır.
Cennet bahçesi demek, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yüreğidir. Kevseridir.
Nefs-i Sâfiye ya da Nefs-i Kâmile işte budur.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

Âmin diyen kim?
Akdes Noktası. Rabbul âlemin.
Neticede aşağıdakinde yazılmış “Âmin” diyen zâten.

Resim

Euzu’yu çeken aslında Kâinât.
Bunun bir de dışında kâinât var.
Âlem var ya âlem Mâsivâ. Euzu’yu çeken odur yani.
Tüm sistem çeker zaten.
Sistemde şeytanlık yoktur Barbaros.
Kedi şeytanlık bilmez.
Elma ağacı da bilmez.
Şeytanlık AKILdadır.
Aklın sınırı bedendir, dışarıda.
İçerdekinin adı AKDEStir.
Akıl burada 7 delikli hikayedir yani.
Şimdi evet yani şu âlem, Mâsivâ,


Ve kânallâhu bi kulli şey'in muhîtâ âyeti.

وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---“Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in muhîtâ(muhîtan) : Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatandır.” (Nisâ 4/126)

“Euzubillahimineşşeytanirracim” demiştir ve de hakiketen euzudur yalnız.
Dediğim gibi, İnsanın aklından başka bir yere şeytanlık yükleyemezsiniz.
Onu da yazabiliriz yani bu âlemi bedenin üstüne alıp oraya da
Euzubillahimineşşeytanirracim diyebiliriz.
Şunu bir geri kafalı bir adam okusun der ki: Rabbulâlemin’e:
Gayri'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn diyor.”
Neden diyor?
Akıl daha bitmedi onun için diyor. Akıl bitmedi daha.

Birde bunu içeriden yürürüz.

Bismillâhirrahmânirrahîm
Aynı şekilde kim bunu söyleyen?
Ahfa.

“Elhamdülillâhirabbilâlemin”.
Hafi.

“ErRahmânirRahîm”
Sır

“Maliki yevmiddin”
Yine Ruh. O değişmez çünkü.
Ruh değişmez çünkü, 7’nin ortasıdır.
Ordan gelsen de ordan gelsen de Ruh “maliki yevmiddin” der durur.
“Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh” sabittir. Evet.
Birde böyle yapalım.
Bu 7 âyeti ters olarak içerden dışarıya geldiğinizde,


“Gayri'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn”diyen bu sefer kim olacak BEDEN olacak.
Âmin diyen kim olacak KÂİNÂT olacak.
Dış, muhit olacak “Âmiiiin!” diyen.


Bu da Kalb Gözüyle Kâinâta bakıştır.
Öbürü de Kâinât Gözüyle, Kafa Gözüyle, Merkeze bakıştır. Muhitten Merkeze bakıştır.
Böyle de namaz kılınır.
Böyle de namaz kılınır.
Ekmek pişirir gibi. Yufka ekmeğini sacda çevirir o yüzü pişir, çevirir bu yüzü pişir.
Kafa Gözüyle “abd”ın RABB’e bakışı buraya şimdiki resme.
Efendim Kalb Gözüyle RABB’dan “abd” e bakışta Fâtiha diyebilirsin.

Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

İslam dini Allah’ın İslam Dini, Akılla Âdem aleyh'i-s selâm'la sahneye çıktığı için beşeriyet olacak.
Orda başlar Beşeriyet.
Şer ise zâhir bâtın Rububiyyet Sırlarının şühuda çıkmasıdır. Seçime çıkmasıdır.
Rabbul âlemin! mi diyecekdin?
Âlemin Rabbi ben miyim! diyeceksin bir bakalım demektir yani.
Firavunluk Musâ’lık oyunudur. İmtahanıdır.
İşte bu Beşeriyetin başlangıcı Âdem aleyh'i-s selâm'ladır. Âdem aleyh'i-s selâm, Havva Ana’yı doğurmuştur.
Havva ana ondan yaratılmıştır.

Hadi doğurdu diyelim ne olur?
Hadi Babası olsun Anası olmasın.

Barbaros: Anası Muhammed aleyh'i-s selâm'ın nuru değil mi ?

Hayır hayır ben bir Normal İnsan için söylüyorum.

AKILlarımızın NAKL içinde Anlayışına HİZMet için, MâNâda bir KADINı-HARAMı ANLAyış KÂBEsi gibi KUdsal KÜB düşündüm!
Ve 8 KÖŞEsine 8 KADINı-HARAM ANAlarımız 8 CeNNET GÜLÜ Olarak BUYUR ettim!
Hani sormuşlardı İmam Ali kerremullahi veche Efendimize:
Cennet-Cehennem nedir?
Dünyada mı Âhirette mi?
Dünyada; Saliha bir Kadındır Cennet, Geçimsiz bir Kadın da Cehennemdir!
buyuruyor.
Ali keremullahiveche hakk söyler.
Cehennem de geçici bir kadındır, imtihan sorusudur buyuruyor.

Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

Biliyorsunuz ki, Beşeriyyeti BAŞlatan Âdem aleyh'i-s selâm'dır.
Âdem aleyh'i-s selâm'ı topraktan yarattık
Anası topraktır.
Ve üflenen Rahmân Ruhu...
Rahmâniyyeti
Üff! dedi Rahîmiyyete .
Rahmiyyet le çıktı karşımıza Âdem aleyh'i-s selâm.
Ve Tek NEFSten Rahîmiyyet Doğdu İKİLik Başladı
BEŞERİYYETte!
İÇ İçe GEÇen ve ÇIKan ŞECERRe ZİNciri İle’lebed sürmekte Hamdolsun!
Şimdi
harsun lekum sizin tarlalarınız olan; analarınız, bacılarınız, eşleriniz, kadınlarınıza harsun lekum buyuruyor ALLAH celle celâluhu.

نِسَآؤُكُمْ حَرْثٌ لَّكُمْ فَأْتُواْ حَرْثَكُمْ أَنَّى شِئْتُمْ وَقَدِّمُواْ لأَنفُسِكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّكُم مُّلاَقُوهُ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---Nisâukum harsun lekum, fe’tû harsekum ennâ şi’tum ve kaddimû li enfusikum vettekûllâhe va’lemû ennekum mulâkûh(mulâkûhu), ve beşşiril mu’minîn(mu’minîne) : Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve herhalde onun huzuruna varacağınızı bilin! Sen müminleri müjdele!” (Bakara Sûresi, 2/223)

“Harsun lekum” tarlaya serildi.
Havva Anamız çıkıverdi ortaya.
Ben diyorum ki Tapmak için değil hâşâ AKLen-Naklen Anlamak için HARAM-HÜRMET-KÂBE’mizin İlk köşesine HAVVA ANA-mızı mı koyalım
?
Yoksa, O olmadan ve Ondan doğacak hiç bir peygamber aleyhumus- selâm gelemeyecek kâinata.
Dağı taşı tüm bir terazinin öbür kefesini koyalım.
Bu nedir?
Beşeriyettir-Âdemiyyettir ve Akliyettir.
Yani BEŞER Sûretinde ve AKLı olan biridir bu.
Biz Âdem’den bahsediyoruz.
Âdem’den. Beşeriyetinden bahsediyoruz.
Daha bununla ilgili hiçbir şey yok.
Yani herhangi bir şey yok.
Değil mi?
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

İkinci köşeye, Şeriatın başlangıç noktası HANİF DİNİN, Tevhid Dinin temeli olan ki burada KÂBETULLAH gerçekten vardır.
İbrahîm aleyhi’s-selâm’a gelen Kitab ve Hitab vardır.
Daha vardır vardır vardır.
İsmâil aleyhi's-selâm vardır.
Burda Kudus’ten Mescid-i Aksa’dan Mescid-i Haram’a anasının kucağında HİCRet eden bir Peygamber İsmâil aleyhi's-selâm vardır.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Dedesi, Dedesini götürmüştür.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i götürmüştür. İsmâil aleyhi’s-selâm ‘ı götürürken, çünkü onun torunudur.
Bu teknik olarak da böyledir, tasavvuf olarak da böyledir, din olarakta böyledir, kitab olarakta böyledir, hitab olarakta böyledir..
Açıktır yani. Evet buraya da Hacer aleyhi’s-selâm’ı yazarız.
Burada Hacer aleyhi’s-selâm’ın aslı Köledir denilir ve Seçilmiştir. Çirkin olarak seçilmiştir ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ANA olarak seçilmiştir.

Çirkinmiş O’nu kıskanmam! diye seçmiştir Sârâ Vâlidemiz.
Dünyanın en güzel kadınlarından birisidir kendisi.

Ben bu kara-kuru şeyi kıskanmam, İbrahîm aleyhi's-selâm mutlu olur, bu kadar sene benim kahrımı çekti, evlenmedi, bir oğlu olsun vakit de geldi. Olursa çocuğu olsun, Peygamber nesli kesilmesin! diye merhamet etmiştir.
Çocuk doğuncaya kadar sabretti ama doğduğun da dedi ki:

Bunu al götür. Şu azık-su bitinceye kadar gideceksiniz.
İki deve. Yolunuz bittiği zaman geri döneceksin!
dedi.
İbrahîm aleyhi’s-selâm’de
Baş üstüne! dedi.
Halilu’r-rahmân, Halilullah olan İbrahîm aleyhi's-selâm bahsettiğimiz.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem, “RAHMetenli’l-âlemin olan.
Ebu Rahîm, Rahîm’in babası İbRAHÎM aleyhi's-selâm.
Merhametin şahı.
Bana göre sekiz aylık, İsmâil aleyhi’s-selâm .
Bir kırba içinde bir litre kadar su kalmış bir deri parçası kırba.
Bir diğerinde de işte buna benzer bir zeytinyağında kavrulmuş UN.

Burada bırakıyorum sizi. Başınızın çaresine bakın!
Hacer Anamız: Yâ İbrahîm! Bizi kime bırakıyorsun? dediğinde.
Sizi ALLAH celle celâluhuya bırakıyorum, emânet ediyorum!

وَلَوْ أَنَّهُمْ رَضُوْاْ مَا آتَاهُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَقَالُواْ حَسْبُنَا اللّهُ سَيُؤْتِينَا اللّهُ مِن فَضْلِهِ وَرَسُولُهُ إِنَّا إِلَى اللّهِ رَاغِبُونَ
Resim---“Ve lev ennehum radû mâ âtâhumullâhu ve resûluhu ve kâlû hasbunâllâhu se yu’tinâllâhu min fadlihî ve resûluhû innâ ilâllâhi râgıbûn(râgıbûne) : Keşke onlar, Allah ve Rasulünün kendilerine verdikleri pay ve imkânlara razı olsalar:
'Allah bize yeter. Allah ve Rasûlü bize lütuf ve ihsanından verir. Biz, Allah’ın rızasını, sadece Allah’ın rızasını arzuluyoruz.' deselerdi.”
(Tevbe 9/59)

Hasbünellahü ve ni'mel vekil dercesine;

İyi o zaman git!
Böyle bir Hacer Anne ve böyle bırakan bir İbrahîm aleyhi's-selâm.
Aklını çalıştıranlar çok şey söyleyebilir!
“Nasıl bırakır, şudur, budur”
Her şey söyleyebilirler.
NAKİLden habersiz AKIL KONUŞur DURur.


İkinci Köşeye Hacer aleyhi’s-selâm yakışır.
İsmâil
aleyhi’s-selâm’ı doğuran odur.
İbrahîm aleyhi’s-selâm’ı Kâbe’nin yerine ilk getiren odur. Geri gönderen odur, çileyi göğüsleyen Kâbeyi YURD EDinen O’dur..
Hacer ANAmız iyi bir yerdedir.
KâbetULLAH yoktu o zaman henüz ama yeri vardı Âdem aleyhisselâm dan kalma İLK EVin.

İLK BEYT, İsmâil aleyhi’s-selâm’ın topuk vurduğu yerdedir.
Çünkü çünkü burası, İbrahîm aleyhi’s-selâm’in ve İsmâil aleyhi’s-selâm’in, Hacer aleyhi’s-selâm’in yeridir.
Ondandır ki bu köşeye yakışan
ŞERİATın TEMELi İbRAHÎM aleyhi’s-selâm ve İSMâil aleyhi’s-selâm’dır.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Beşeriyyeti bilâhire gelecektir zâten.
BUrası
BEDENdir. Hacer ANAmızın ve İSMâil aleyhi’s-selâm’ın Mezârları da koyun koyuna Hicr-i İsmâil içindedir şu ÂNda buradadır.
İnşaallah Hacc’a gittiğinde göreceksin Barbaros, Hicr-i İsmâil’in içinde namaz kılacaksın.
Ayağının altında Hacer Annemizle İsmâil aleyhi’s-selâm’ın mezârı üzerinde kılacaksın namazı.
Ama tavaf yapamazsın.
Kâbe’nin içi olduğu için tavaf dışardan yapılır.
Ama KÂBE İçinde Namaz kılınabilir.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

Ondan sonraki 3.üncü köşede Musâ aleyhi’s-selâm var NEFİS Makamında oturur.
Ama orada da bir anne vardır, ilginç bir ANNE vardır. Cehennem içinden CENNETe geçen, Müslüman olan bir aNNe var.
Firavunun karısı ASİYE aleyha’s-selâm.


وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِّلَّذِينَ آمَنُوا اِمْرَأَةَ فِرْعَوْنَ إِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ لِي عِندَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِن فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ وَنَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Resim---“Ve dareballâhu meselen lillezîne âmenûmreete fir’avn(fir’avne), iz kâlet rabbibni lî indeke beyten fîl cenneti ve neccinî min fir’avne ve amelihî ve neccinî minel kavmiz zâlimîn(zâlimîne) : Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: "Rabbim bana kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar." (Tahrîm 66/11)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “(Âhiretin) en hayırlı kadını Meryem Bintu İmrân’dır. (Dünyanın) en hayırlı kadını Hatice Bintu Huveylid’dir.” Râvi bunu söylerken, eliyle semâya ve arza işaret etti.
(Ali kerremullahi veche’den; Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 20, Enbiya 45; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 69, (2430); Tirmizî, Menâkıb, (3887)

Resim---Rezîn bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: “Erkeklerden pek çokları kemâle ermiştir. Kadınlardan ise İmrân’ın kızı Meryem, Firavun’un karısı Asiye, Huveylid’in kızı Hatice ve Muhammed’in kızı Fâtıma’dan başka kimse kemâle ermemiştir. Hz. Aişe’nin kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yiyeceklere üstünlüğü gibidir.” Bu rivayet Buhârî’de Ebû Musâ hadisi olarak gelmiştir (Enbiya 45).
(Müslim, Fezâuilu's-Sahabe 70, (2431); Tirmizî, Et'ime 31, (1835).] (İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/37)


Bu KÖŞE tam tamına bir NEFİS yeridir. Tamm.
Cehennemin zümerasıdır.
Musâ’nın annesine vahyettik.


وَأَوْحَيْنَا إِلَى أُمِّ مُوسَى أَنْ أَرْضِعِيهِ فَإِذَا خِفْتِ عَلَيْهِ فَأَلْقِيهِ فِي الْيَمِّ وَلَا تَخَافِي وَلَا تَحْزَنِي إِنَّا رَادُّوهُ إِلَيْكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَلِينَ
Resim---Ve evhaynâ ilâ ummi mûsâ en erdıîh(erdıîhi), fe izâ hıfti aleyhi fe elkîhi fîl yemmi ve lâ tehâfî ve lâ tahzenî, innâ râddûhu ileyki ve câılûhu minel murselîn(murselîne) : O esnada Musânın anasına şu vahyi verdik: onu emzir, derken aleyhinde bir korku hissettin mi o vakıt onu deryaya bırakıver, hem korkma ve mahzun olma, biz muhakkak onu sana iade edeceğiz ve kendisini mürselînden yapacağız (Kasa Sûresi, 28/7)

Doğurduğun çocuğu emziremeden, ölümden kaçırarak, göbek bağını yolda keserek, bende yanlış söylüyorum kesmekte nerden çıktı.
Bir seleye koy, sepete koy!.

Mu Su demektir, Sa Sele demektir
“Sudaki Sepet” demektir.
Sudaki sepet. Sele demektir.
Bırakıveriyor. Neden bırakıyor
?
Çünkü kapı dövülüyor: Buralarda bir gebe kadın görülmüş! diye.
Ne zaman doğuracak? diye kontrol etmek istiyorlar.
Çünkü “erkek doğurursa öldüreceğiz!”
Musâ aleyhi's-selâm Nil’de gidiyor.
Kardeşi izlesin! diye vahyettik.
Musâ’yı seleye koy, kız kardeşi izlesin!

وَقَالَتْ لِأُخْتِهِ قُصِّيهِ فَبَصُرَتْ بِهِ عَن جُنُبٍ وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Resim---Ve kâlet li uhtihî kussîhi fe besurat bihî an cunubin ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne) : Annesi, Mûsânın kız kardeşine, Onu takip et dedi. O da Mûsâ, onlar farkına varmadan uzaktan gözledi. (Kasas 28/11)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

Ne şanslı Musâ aleyhisselâm değil mi?
Kader Gemisinde, Bebek Başına Asiye’ye giderken Firavun’da Nil kıyısındaki köşk bahçesinde karısı Asiye ile kaderini beklemekteydi.
Asiye’nin önünden Selede Bebe Nebî geçerken:
Bir çocuk bulduk, müjde! diyor.
“Kim diyor?”
Asiye diyor.
Firavun’a diyor ki: “Ben bir çocuk buldum! Göbeğinin bağı bağlanmamış daha.
Göbeğine düğüm atan olmamış yani?...
Hani diyordun ya "Çocuğum yok Firavunluk Tahtım boş kaldı!"
İşte sana bir sâbi bebek!
İşte bu aradığımız ve bir gören de yok!.
Büyütürüz. Sen nasıl istiyorsan öyle büyütürüz.
Senden sonra Firavun olur.
Hiç kimseye göndermeyelim, etkilenmezsin, biz Firavunca büyütürüz onu!.
Söz veriyorum sana Hiç kimseler dokunmayacak!”
“Doğrusun diyor. Bu bizim çocuğumuz olur! Alıp büyütelim! Sende Çocuk SEVgisi tadarsın böylece!.”


Gariban:
“Hocam orda Firavun’un ve Asiyenin çocuğu olmuyor mu? Ondan ötürü mü?
Çünkü filmlerde izlediğimiz zaman sanki bir tane daha Ramses var.
Bir tane çocukları var da bunu da yanına evlatlık edinmişler gibi görünüyor.
Yahduilerin yapmış olduğu filmlerde.
Yoksa öyle bir kişi yok ta sadece bir tek O mu büyütülüyor o aile içerisinde.
İkinci bir çocuk daha var mı, yok mu?”


Yok diye biliyorum.

Ve Asiye, Firavun’un kendisini taparcasına sevdiği bir kadın.
Öyle seviyormuş ki onu.
Asiye için yapmayacağı hiçbir şey yok. Onun için zâten.
O kadar akıllı bir anne ki Asiye anne.
Burada daha başka bir şey var.
Asiye bu çileleri çekiyor, anne olmak istiyor, içinde bir güneş var ama doğmuyor.
Ha doğdu doğacak ama doğmuyor kardeşim.
Yani 9 ay 20 gün oldu.
99 günde geçti hala doğmuyor yani.
Doğuramayan bir hayvan gibi, kıvranıp duruyor Asiye Anne. İçindeki o NUR DOĞ-muyor.


Ne zaman doğuyor?

Ne zaman Musâ aleyhi’s-selâm’ın annesi, MUSÂ aleyhisselâm çocuğunu seleyle atıveriyor NİL’e.
Nereye fırlatıyor
?
Nil Irmağına ve alıp gidiyor Anneden Anneye Musâ aleyhisselâm’ı.
Gidiş o gidiş!
Ve Yaklaştıkça yakıyor, yaklaştıkça yakıyor, yaklaştıkça yakıyor.
Ve kontrollu füze gibi geliyor Musâ aleyhi's-selâm! Nereye
?
Firavun ve Asiye’nin oturdukları sahile!
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

فَالْتَقَطَهُ آلُ فِرْعَوْنَ لِيَكُونَ لَهُمْ عَدُوًّا وَحَزَنًا إِنَّ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا كَانُوا خَاطِئِينَ
Resim---Feltekatahû âlu fir’avne li yekûne lehum aduvven ve hazenâ(hazenen), inne fir’avne ve hâmâne ve cunûdehumâ kânû hâtıîn(hâtıîne) : Nihayet, Firavun ailesi onu buluntu bir çocuk olarak aldı. Sonradan, Mûsâ, onlar için bir düşman, bir üzüntü konusu olacaktı. Belli ki Firavun, Hâmân ve kurmayları yanılıyorladı. (Kasas 28/8)

وَقَالَتِ امْرَأَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ لِّي وَلَكَ لَا تَقْتُلُوهُ عَسَى أَن يَنفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Resim---Ve kâletimraetu fir’avne kurretu aynin lî ve lek(leke), lâ taktulûhu asâ en yenfeanâ ev nettehızehu veleden ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne) : Firavun'un karısı (sepetin içinden erkek çocuk çıkınca kocasına:) Benim ve senin için göz aydınlığıdır! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz, dedi. Halbuki onlar (işin sonunu) sezemiyorlardı. (Kasas 28/9)

İstediklerini söylesinler.
Ama biz diyoruz ki kontrollu füze gibi gidiyor.
Bu çocuğun göbeği bağlanmamış.
Bağlayalım bizim olsun!
Bana bir tane bir Firavun’un Musâ aleyhi's-selâm’a verdiği bir ismi bulsunlar.
İster Yahudi, ister Hrıstiyan, ister İslam Âlemininde olsun hep Musâ aleyhisselâm dır.

Musâ aleyhisselâm Masalı değil bu!
Musâ aleyhisselâm
-SALL-ı..

Ne zaman ki Asiye Ana Musâ aleyhisselâm BeBeği kucağına alıp gÖZ gÖZ gelince Nübüvvet Özünden KalbiNe Nurullah akıverdi ve zulmet NURa dönüşüverdi:

وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِّلَّذِينَ آمَنُوا اِمْرَأَةَ فِرْعَوْنَ إِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ لِي عِندَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِن فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ وَنَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Resim---Ve dareballâhu meselen lillezîne âmenûmreete fir’avn(fir’avne), iz kâlet rabbibni lî indeke beyten fîl cenneti ve neccinî min fir’avne ve amelihî ve neccinî minel kavmiz zâlimîn(zâlimîne) : Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: "Rabbim bana kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar." (Tahrîm 66/11)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

Ne yapıyor?
Kucağına Alıyor, bağrına basıyor ve o zaman: “Allahu ekber” diyor Asiye Anne.
Ve Musâ aleyhisselâm bedenî rüşde erene kadar Asiye, ANNEsidir ve koryucusudur Firavun’a karşı..
Ben kavuştum peygamberime.
Çocuk bu, ne zaman Firavun ona bir yaklaşım gösterse tepki gösterirdi.
Firavun öpmek isteyince; Musâ aleyhisselâm Firavun’un sakalından sağ eliyle bir tutuyor yüzünün solu derisini indiriveriyor aşağıya sakalıyla beraber, kanrevan içinde.
Bir çocuk bu kadar güçlü olamaz, bu o çocuktur! diyor.
Düşünüyor, Asiye Anne.
Gerçekten bir insan bile olsa bu kadar edemez.
Bu kadar sakalı derisiyle beraber yüzemez.

Ama diyor çocuklar kuvvetli olur bilirsin. Çok daha kuvvetli, çünkü senin Firavun Çocuğu. Nerden bilsin sana düşmanlık yapmayı. Bu ne bilir! Şekeri Ateşi nerden bilsin!

Dört tane ama ikisini söyleyeyim.
Biri Yakup aleyhi's-selâm: Sakın Yusuf’u kurt yedi demeyesiniz! diyor ve fitneyi gösteriyor.
Burada da diyor ki Asiye Anne: Bu çocuktur nerden bilsin Şekeri, Ateşi nasıl ayırsın!.
Firavun’un aklına getiriyor fitneyi ve Firavun:
Getirin bir mangal ATEŞ, bir tabakta ŞEKER! Koyun bakayım şöyle yan yana. Bakalım bu çocuk hangisine gidecek?
Asiye ANA hayretle beklemekte..
Musâ aleyhi's-selâm çok güzel bir şekilde gülümseyerek ateşin olduğu yere gidiyor.
Sağ eliyle bir köz alıyor, Firavuna dönüp gülümsüyor. Sonra dilinin üzerine koyup gösteriyor.
Ondan kekemedir dili.
Ondan sağ eli nur saçar Musâ aleyhis-selâmın.
Allahu Zul Celâlin Musâsı çok şükür.
Allahu Zul Celâlin Asiyesi.
Neymiş manası?
Asi gelen, isyan eden değil mi? Ne diyor?
Firavuna isyan eden,
Firavun Rabbu’l- Âlemine İsyanda Erkek Önderi!
Asiye ANa da Firavunluğa İsyanda Kadın Önderi..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

Barbaros:
İki tane Asiyeden bahsediyorlar Hocam. İsim yerlerinde. Birisinde isyan eden diyor birisinde farklı yormuşlar. Birinde aksan var birinde yok mudur nasıl? Ben çıkaramadım aradaki farkı yani.

Asiye su değirmeni diyor burada da.
İşte Asiye; yaşayış sırrının A’yan-ı sâbite de gözükmesidir. Nefistir.
Nefis makamındaki Firavunluk karşıtı Rahîmiyyet.
Kimse Asiye Anne’yi, Öz Annesini, kız kardeşini de sollayıp geçemez!


4 adım ilerde Hasret ve Vuslat bir NOKTada:

فَرَدَدْنَاهُ إِلَى أُمِّهِ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ وَلِتَعْلَمَ أَنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Resim---Fe redednâhu ilâ ummihî key tekarra aynuhâ ve lâ tahzene ve li ta’leme enne va’dallâhi hakkun ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne) : Böylelikle biz onu, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin, diye anasına geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler. (Kasas 28/13)

Güzel bir şey değil mi? Çok ilginçtir!
Nefis makamında iki annenin de yeri vardır.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

4. Köşede;
Mabed Köşesi dediğim benim, öyle gördüğüm Meryem aleyhi’s-selâm Köşesi vardır.
Orada da benim anlayabildiğim, gönlümdeki, benim bildiğim, benim vardığım, benim anladığım şey şu ki; Meryem aleyhi’s-selâm değil mi şarka çekildi.


وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا
Resim---Vezkur fil kitâbı meryem(meryeme), izintebezet min ehlihâ mekânen şarkıyyâ(şarkıyyen) : Kitabda Meryemi de an, o vakıt ki ailesinden çekildi de şark tarafından bir mekâna (Meryem 19/16)

وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِن رُّوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ
Resim---“Ve meryemebnete ımrânelletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhi min rûhınâ ve saddekat bi kelimâti rabbihâ ve kutubihî ve kânet minel kânitîn(kânitîne) : "İffetini korumuş olan, imran kızı Meryem'i de (ALLAH örnek gösterdi) . Biz, Ona ruhumuzdan üfledik ve RABB'inin sözlerini ve kitablarını tasdik etti. O gönülden itâat edenlerdendi." (Tahrîm 66/12)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fatıma, İmran kızı Meryem hariç Cennet kadınlarının üstünüdür.”
(Hakim)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Fatıma, İmran kızı Meryem, Firavunun ailesi Âsiye ve Hüveylid kızı Hatice’den sonra bütün kadınların seyyidesidir.”
(İbni Ebi Şeybe)

İsâ aleyhisselâm ve Meryem aleyhisselâm Mârifettedir. Fazla söze gelmez.
Meryem aleyhisselâm yok olmuştur.
Aramışlardır günlerce boşa aramışlardır.

Zekeriyya aleyhi’s-selâm sırrına vakıf olmuş, hiç endişelenmemiştir.
Şarka çekildi derken “Kudüs’ün bahçelerine çekildi, orda kendi hamileliğini gizledi, ondan sonra doğrunca da çıkageldi!”
Demek ve sanmak bunlar hikayenin ta kendisidir!
Bu düşünce ve inanç tarzı; Meryem aleyhi’s-selâm’a, ALLAH celle celâluhu’nun varlığına, kudretine, kaderine, tecellisine inanamayıştır.
Akılla, anlaşılamaz ki!
Hamm AKIl hevâsını ilah eder de, onu süsler, püsler, giydirir, evirir, çevirir, işte bak kardeşim bu der.
Katiyyen Merkezde, kendi ÖZ-ündekini Yakını RABBını görmeye,
Muhitte
Ve kânellahu bi külli şey’in muhit olan ALLAH celle celâluhu’yu görmeye yanaşamaz.
Ancak aklının icad ettiğine bakar ve bu yüzden başı derde girer.
Ne zamanki NAKL-e kavuşur bizim Derbentlinin dediği gibi:
Her yerde olanı aramışım bugüne kadar ahmakmışım! dedirtir bana!
Şarka çekilmek. Neredir ŞARK?
Peki Kudüs’ün şarkı neresidir?
Mescid-i Haram. Evet.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem Mescid-i Haram’dan Mescidi Aksa’ya giderken,
Meryem aleyhi’s-selâm Kudüs’ten çıkınca bahçelerde mi doğuruyormuş.
Niye Kâbe’de doğurmuyor?
Neden? Uzak mı geliyor?..

Bu köşe, Meryem Ana’nın köşesinden neden?

O çizgi sana şunu gösterir ki;
Kudüs’ten Mescid-i Haram’a kadar anasının kucağında gelen, hicret eden peygamberin ismi İsmâil aleyhi’s-selâm’ dır.
Yine Mescidi Aksa’dan Mescidi Haram’a Hicret eden Meryem aleyhiasselâm ve ikinci kadın ANAdır!
Sarıldığı Kuru HURMa HARAMdır.
Mescidi Haram’dan Mescidi Aksa’ya Anasının kucağında hicret eden BeBe-NeBî Peygamberde İsâ aleyhi’s-selâm’dır.


Hicir, Hacer, Hacur?
Hacur nedir ? Hecir nedir ? Hacer nedir yani ? Hicir nedir?
Hücre neye derler, Hicret neye derler ?
Hacer kime derler ?
Bunlar islamda bilinen şeylerdir ve Allahu Teâlâ nerede ne buyuracağını en iyi bilendir.
Onun için ben onu o köşeye yerleştirdim dördüncü köşeye.
Ben yerleştirmedim zâten O ordaydı.
Bu Umrede gördüm ki RÜKN-i Yemanî’yi de Hacerü’l- Esved gibi yapmışlar.
Daha önce öyle değildi.
Bizim zamanımızda gittiğimizde koca bir boz taştı o.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem RÜKN-i Yemanî’yi de selâmlamıştır …?...ama selâmlamıştır.
Hacer Anamızın, Hacerü’l- Esved taşını götürdün Havva Anamızın üzerine yerleştirdik?
Çünkü Hacerü’l- Esved, Hacerü’l- Esved Sırrı, Rahîmiyyet Sırrıdır.
Sırrı Süveyda, Karad Donlu Beytullah Sırrıdır.
Herkeste vardır o SıRR!.
Bütün kadınlar biribirine göbek bağı ile bağlıdır.
Eğer kadınların göbek bağını kesmez iseniz Havva Validemize kadar Bedenen göbek bağları, bağlı olarak şu ana kadar birbirine bağlı olurdu.
Rahîmiyyet Tecellîsi böyle doğrudan doğruya, candan cana ve Fiilendir.
Ama erkek öyle değil.
Erkeğin göbek bağı, anasından ayrılınca biter, erkekten göbek bağı teşekkül edemez ve onda son bulur ve tohum olarak işe yarar.
Dediğim gibi kabak tarlasındaki bir kabak gibi kendi tohuma çıkar.
Öyle değildir değil mi yani?
Doğuran kadın kız çocuğu doğurur, bu kız çoçuğu da kız doğrurur ve
El Hayy Tezgâhı durmadan çalışır durur.
Tavuk da böyledir, yumurta da Horoz da!.
Erkek Dişi Ceviz ağaçları da böyledir bu Sünnetullah Âleminde değişen bir şey yok İlâhî
DEVR-ÂNda!

KADINı ve bu bizi anlamayanlar Subhânî Sistemi asla anlayamayacaklar!.
Rahmâniyyet ve Rahîmiyyet Tecellîlerini göremeyecekler Bâtında ve Zâhirde!..
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin İRSALL Sesini Habli’l- Verid’lerinde DUYamayanlar;
O’na Uyamayacak ve KALB KÂBE-lerinin içine, yükseğe oturttukları ve asla ulaşamadıkları NEFiSlerinin HEVÂ Putunu;
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Velâyet ve Nübüvvet OMUZlarına Basarak Hasbî Hizmete çıkan PÎR Ali kerremullahi veche EL-iyle söküp de ayakları altına alamayacaklar!
AKIL-larına Fıtraten-Yaratılışlarında, Kulluk İmtihanı için yüklenmiş olan İKİ-ŞEYlik ŞEY-tÂN-lığını RASÛLÎ TEVHİD SEVİYElenmesinde Müslüman edemeyecekler!

Gözümdeki gözlüğümü arıyorum, iyi mi?
Nasıl bulacağım?
Gözlüğüm gözümde arıyorum.
Gözümde gözlüğümü arıyorum!
Nasıl bulacağım?.
Gözlüğüm gözümde, Allah bize bağışlasın!


“Ne oldu?”
Beşeriyet
Şeriat
Tarikat
Marifet
Dördü alta yerleşti.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

“Hakikat nerde?
Kimin Hakikatı? Kimin hakikatı?
İslam’ın Hakikatı, Hakikat-ı Muhammedîye’dir.
İşte O da tavana gider! Tavana gider!.

BEŞERİYYETin üstüne Âmine ANNemiz oturur.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i RAHMinden doğuran, ABDULLAH TOHUMunu
El Zâhire ABDULLAH aleyhisselâm olarak Rahîmiyyetinden ÇIKaran Âmine Annemiz oturur.

Hacer ANNemizin üstüne, İslam Dininin El Zâhirde Şeriat Hayatında Şe’en Dili gibi Ayşe Annemiz gelir.
Kördüğüm SEVgisi, kıskançlıkları, nazı ve tüm kadın özellikleriyle gelir!
Ama Ayşe Anamıza da Allah rahmet eylesin temel Analarımızdandır!
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e tentene can cana yakınlığı ve yüksek seziş ve ANlayış kabiliyetiyle yaşadığı, gördüğü ve buyurduğu sahih hadisleriyle özellikle kadın hayatında İslamda temel olup, Şeriatın 1/3’ünü kurmuştur hadisleriyle Zâhirde.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “(Âhiretin) en hayırlı kadını Meryem Bintu İmrân’dır. (Dünyanın) en hayırlı kadını Hatice Bintu Huveylid’dir.” Râvi bunu söylerken, eliyle semâya ve arza işaret etti.
(Ali kerremullahi veche’den; Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 20, Enbiya 45; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 69, (2430); Tirmizî, Menâkıb, (3887)

Rezîn bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir:
Resim---“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: “Erkeklerden pek çokları kemâle ermiştir. Kadınlardan ise İmrân’ın kızı Meryem, Firavun’un karısı Asiye, Huveylid’in kızı Hatice ve Muhammed’in kızı Fâtıma’dan başka kimse kemâle ermemiştir. Aişe’nin kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yiyeceklere üstünlüğü gibidir.” Bu rivayet Buhârî’de Ebû Musa hadisi olarak gelmiştir (Enbiya 45).
(Müslim, Fezâuilu's-Sahabe 70, (2431); Tirmizî, Et'ime 31, (1835).] (İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/37)


3. üncü KÖŞede Fatımatuz- Zehra ANAmız vardır.
Asiye Anamızın üzerinde.
İşte Fatımatu’z- Zehra Anamız, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin Bâtın YOLU-Tarikat-ı MuhaMMediyye-Nübüvvet Nûrunu, CAN CERRyANını;
Ehl-i Beyt aleyhumusselâm VELÂYET KABLOsuyla, Teniyle, Kanıyla, Canıyla ve İmanıyla Kıyamete Kadar İslam Âlemine İSALE edecektir ve etmektedir!
Merkezdeki MuhaMMedî MENBAĞdan, Zü’l- Celâli ve’l- İkrâm KEREM KEVSERinden ve Hayat için Her ÂN lâzım ve Layık-olmazsa olmaz şartı NURULLAH BİLEliğini göbek bağı gibi her CAN yüreğine damla damla kesintisiz AKıTMaktadır hamdolsun ALLAH celle celâluhumuza!

Budur Bâtındaki EDEB-i EL EDİB Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Tarikat-ı MuhaMMedîyye YOLU..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fatıma, İmran kızı Meryem hariç Cennet kadınlarının üstünüdür.”
(Hakim)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Fatıma, İmran kızı Meryem, Firavunun ailesi Âsiye ve Hüveylid kızı Hatice’den sonra bütün kadınların seyyidesidir.”
(İbni Ebi Şeybe)

4. Köşede Haticetül- Kübrâ ANAmız vardır.
Kâinâtta İlk şâhid ve TEK Sâhibidir Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ikinci şâhid yoktur.
Başklarıyla evlenmiş, çocukları olmuş, Şam’a ve Yemen’e seferler yapan Kervan sahibi, iffetli ve saygı duyulan
Haticetül- Kübrâ ANAmız Fıtrî ve Rahîmiyyet Tecellîsi KARA SEVDÂsıyla BAĞlanmıştır Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize!
ÖZündeki Hakikat-ı MuhaMMedîyyesinden SÂHİB çıkmıştır!
4 yıl yapayalnız BAĞrına basmış atılan TAŞlara siper olmuştur!

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hatice, ümmetinin kadınlarının hepsinden üstündür, tıpkı Meryem’in cihan kadınlarına üstün olduğu gibi” (Ammâr İbni Yasir’den; Bezzâr)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “(Âhiretin) en hayırlı kadını Meryem Bintu İmrân’dır. (Dünyanın) en hayırlı kadını Hatice Bintu Huveylid’dir.” Râvi bunu söylerken, eliyle semâya ve arza işaret etti.
(Ali kerremullahi veche’den; Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 20, Enbiya 45; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 69, (2430); Tirmizî, Menâkıb, (3887)

Elbette Rahîmiyyet SıRRı ve Tecellîsini, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in pâk Sînesinde;
BİLip, BULup, OLup da YAŞAmayanlar Anlayamayacaklar ki neden İslâm Dininin İLK ŞÂHİDi HARAM-KADINdır.
Ve neden İLK ŞÂHİD-ŞEHİD KANI Sümeyyâ ANAmızın Kan DAMLAsıdır????

NEFİSlerinin Dar ve Kısır Hevâ Heves DÖNgüsünden kurtulamayanlar,
Haticetü’l- Kübrâ ANAmızın Hakikat-ı MuhaMMedîyye Sırrına eremeyeceklerdir maalesef!
Hakikat-ı Muhammedîyeyi anlamayanlar ise Rahîmiyyet Tecellîsi olan bu Âlemde ŞÂHİDULLAH olamayacaklardır!

Ben bunları, sadece İSLAM DİNİmizi iyi Anlayalım Temel Taşlarını BİLelim diye arzetmekteyim.

Kur'ân-ı Kerimimizi, Kâbe’mizi, Haramımızı, Kadınımızı ve ÖZümüzü Kitab ve Sünnet içinde Anlayalım azmindeyim İnşae ALLAH!
Ben insanlardan şikâyet etmiyorum.
Ben kendimden şikayetçiyim: “Kâbe’yi anlatsan ya bize.
Anlasan anlatsan ya. Kâbeyi anlayıp bir, anlatsan ya bize.
Kur’ân-ı Kerim’de anlat.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’de anlat!” diyorum!
Yeter bu kadar!


Ey Nefsim!
“Allah ve Rasûlune Teslim olunuz, İman ediniz, Tabi olunuz , İtaat ediniz âyetleri nereye gitti?
Yok mu? Ne zaman göreceksin!”
Şunu demek istiyorum.
Siz, Allahu Zu’l Celal için, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem için, Kur’ân-ı Kerim için, Ehli Beyt aleyhi’s-selâm için, kendi nefsiniz için bir şeyler yapmak istiyorsanız;
Kur'ân-ı Kerim ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Buyrukları içinde kalarak ve Resûl-i EKREM Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Pâk Yürek KEVSRİNDE
BİZ BİR-İZ DAMLA-ları olarak BULuşup;
Teknik ve Tasavvuf olarak, Aklen ve Naklen AN-lamaya çalışalım.

MuhaMMedî Gayretkeşlikle, MuhaMMedî Merhametle, MuhaMMedî Muhabbetle, MuhaMMedî Hakikatle MuhaMMedî Hasbî-Habibî HİZMETÇİLER OLalım inşae ALLAH!
Bu Hizmetleri de kendi hesabımıza değil, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve Kur’ân-ı Kerim Adına, Hesabına ve Şerefine ALLAH celle celâluhu Rızasına YAP-alım inşae ALLAH!.
Yapmalıyız da, yoksa bizler gibi milyarlarca insanlar gelip geçmiştir bu Çile Çöplüğünden ve Akıl Taslarına toprak dolmuştur Hüsranla!
Bizde gelir geçeriz arkada bir kuru gürültü kalır, başka bir şey kalmaz!.

Ve unutmamalıyız ki Elleri ve AYAKları 4 DEVEye BAĞlanmış ÇİLE ÇARMIHına GERilmiş:

MuhaMMed İçin son sözün nedir? diye soran müşriklere:
Eşhedu en lâ İlâhe İllâ ALLAH! Ve eşhedu enne MuhaMMede’r- Resûlullah! çığlığıyla cevap veren SÜMEYYE aleyhasselâm ANAMızda gelip geçti bu ÇİLE ÇÖLÜNden!

Ey NEFSim!
Erkek kılığında daha ne zamana kadar;
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: RABBu’l-Âleminin SÖZünü Rahmetenli’l-ÂLeMin SESinden enfüsünde-Özünde DUY-up İyyâke na’budu TESLİMİYYETinle ve iyyâke nestaîn İSTİKÂMETİne UY-acaksın!
ALLAH celle celâluhu’nun MÂLİKİYYET MÜLKünde yiyip, içip, tepinip de,

RAHÎMİYYET SıRRInda Hayy Tezgâhını, Haramı-Kadını GÖRemeyeceksin?!
RAHMÂNİYYET SıRRında HAYY ve AKIL TEVHİD TOHUMunu, Hürmeti-ERkeği BİLemeyeceksin?!.
Ve ne zaman EL FÂTİH ALLAH celle celâluhu’muzdan FETHULLAH DUA Edip, Fırka-yı NÂCİyye NASRULLAHı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem FETHine Mazhar OLup da;
El FÂTİHA’mızı
SÛRETen ve SÎRETen Kur'ân-ı Kerim İKRÂ! sı İLİKlerinden DUYUp-UYUlacak?!
Ne zaman BEYTuLLaH-Mescidü’l- HARAM ve Üstünde üst üste el ÂN OL-AN, 7 SEMÂdaki 7 MESCÛD-den, Beytü’l-Ma’murdan, Beytü’l- İZZE ve son Uçta Beytü’l- AKDESten ALLAH celle celâluhu SÖZünü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SESiyle Mefatihu’l- KALB edip ÖZÜnü AÇacaksın?!!!


Ve Nezaman göreceksin ki;
SU-yun TESTisi de BUZdan! mış!
Ve Küllî ŞEY’e Muhit OL-ANının NURuymuş GÖRüp DURduğun!


Ve Ne zaman ÂFAK-DIŞ ve ENFÜS-İÇ-in OKUyacak FETHİni?!

Ve ZeRRe KüRRE DUYacak her HÜCRRenden:
YUSEBBİHU lillâhi mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ardı’l- MELİKi’l- KUDDÛSi’l- AZÎZi’l- Hakîm!

KUDSî HÜKMüne Ne zamÂN UYacaksın!
Ve
EVVEL-ÂHİR-BÂTIN-ZÂHİR FÂTİHA-yı ŞERÎFimizi OKUyacaksın ALLAH AŞKIna?!..

Dinle Bak MEKKE MuHiTinde- MEDİNE MeRKeZinde Her AN Şe’ÂNda HAYY OL-ÂN MuhaMMed-Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem HAKİKAT-ı MuhaMMedîyyye HIRA-SîNdan Cehâlet FEZÂlarının FETHi İÇİN Tûr-u SîNe-lerimize SÛR NEFESleri ÜFÜRmekte:

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Resim---“Bismillâhir rahmânir rahîm: Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla” (Fâtiha 1/1)

الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim---“El hamdu lillâhi rabbil âlemîn (âlemîne) : Hamd alemlerin Rabb'i olan Allah'adır.” (Fâtiha 1/2)

الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
Resim---“Er rahmânir rahîm(rahîmi) : (O Allah) Rahman ve Rahim'dir.” (Fâtiha 1/3)

مَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ
Resim---“Mâliki yevmid dîn(dîne) : Din gününün malikidir.” (Fâtiha 1/4)

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
Resim---“İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu) : Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen'den yardım dileriz.” (Fâtiha 1/5)

اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ
Resim---İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme) :Hidayet eyle bizi doğru yola(Fâtiha 1/6)

صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ
Resim---“Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne) : Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine değil.” (Fâtiha 1/7)

Ve ne zaman tıpkı ÂMİNE ANAmızın Nur Topu BeBe NeBîsi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SAFFlığında: ÂMiiiN! diyeceksin?!..

Es Selam u SALLat;
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin Mutahhar, Müzekkâ, Muazzez ve Mukaddes RUHuna,
Tüm Peygamber aleyhumesselâm Efendilerimizi Mükemmel RUHlarına,
Temel TAŞlarımız Muhteşem ANAlarımız aleyhunnesselâmların RUHlarına,
Ehl-i Beyt aleyhumusselâma,
Sahib çıkan ve çıkılan ASHAB-ı Güzin radiyallahu anhum Efendilerimizin RUHlarına,
Canlarımıza CAN CERRyanı Taşıyan TEVHİD KABLomuzun Hizmetçi Direkleri ALLAH DOSTları kaddesallahu sırrahum Hazretlerine,
GEÇenlerimize, BİZe ve GELen Sâlih Nesillerime olsun İnşâ ALLAH!.

El FÂTİHA Maas-SALÂVÂT!..

Resim---Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ MuHaMMeDullah sallallâhu aleyhi ve sellem!

Resim---Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ MaHMûDullah sallallâhu aleyhi ve sellem!

Resim---Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ HaMîDullah sallallâhu aleyhi ve sellem!

Resim---Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ AHMeDullah sallallâhu aleyhi ve sellem!

Resim---Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ HABÎBullah sallallâhu aleyhi ve sellem!

Resim

Eksik, kusur ve hatalarımı ALLAH celle celâluhu’muzun,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sonsuz SEVgisi HÜRMetine bağışlamasına ve RAHMetine gark etmesine DUA Ederim DUAnızı Beklerim
Es SELÂMu AleyKUM!..

muhaMMEdî MuhaBBetlerimle..


ÂYETLER:

وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---“Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in muhîtâ(muhîtan) : Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatandır.” (Nisâ 4/126)

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---“YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)


Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüşRAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılara ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Ve aleykümesselâm ve rahmetullahi ve berakâtuhu

Çok Sevgili Kul İhvâni Hocamız,

Fâtiha sûresi sohbeti için ve de kalem tutmayı bile bilmeyen ellerimizin üzerine ellerinizi koyupta çizdirmiş olduğunuz çizimler için çok teşekkür ediyoruz.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen kulihvani »

YeDi RakS-a
YeDi SES-e
YeDi Reng-e
YeDi Miheng-e MeftunuMMM..

Resim

ZEVK 4623

KûN feyeKûN İKRâMında.. Zü’l- CeLâl’in Zü’l-ü EMEK..
GüL GönÜLden GüL EL-lere.. GüL BaĞının TÜL-ü EMEK..
Her GÜLün Tohumu VAR-dır.. Herkes Yüreği KADAR-dır…
Nakış Nakış Naz-NiyaZ-da Resim AYşeMGüL-ün GÜL-ü, EMEK...


04.10.11 20:56
gökkuşağı-gölbaşı


Kul İhvÂNi Kıtmir cANdır
ASLı FaSLı Bir İnsANdır

Söz Sohbet Zevkle HaZZlarım
MuhaMMedî ARmağANdır!..


GÜL cANımız, Gül EMEKlerine Teşekkür! DERiM..
Baht-ı YÂR OL! diye diye Du EDeriMMM..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: 31 EKİM 2010, KUL İHVÂNİ FÂTİHA SÛRESİ SOHBETİ

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

Vechinde yedi fatiha âyâtı yazılmış
Âdemdeki âyât-ı Hüdâ'dan haberim var.


MuhaMmedî MeLÂMî Âşık NiyâzîmİZ kaddesallahu sırrahu


http://muhammedinur.com/forum/viewtopic ... 9&start=25

ÂDEMoğlunun VeCHinde-YÜZünde 7 âyet Fetih Kapısı VARdır bu HİDÂyet Yollarından sana heber vereyim!..
FÂTİHA Kilidin FeTH ANAhtarı Besmeledir..
Kalan 6 âyetin ise yarısı AHADî ASL CEM’i yarsı da AHMEDî fASL CEM’idir.. gerisi ise her silm AKL için ABDuLLAHî tafsilattır..


Fatiha-ı Şerif'in;
1.inci âyeti:
Besmeledir. Hakikat-ı MuhaMMediyyet.. alın gibi
2.inci âyeti: Uluhiyyet ve Rububiyyet.. kulak gibi..
3.üncü âyeti: Rahmaniyyet-Rahimiyyet göz.. gibi..
4.üncü âyeti: Mâlikiyyet.. burun gibi..
5.inci âyeti: Ubudiyyet.. dil gibi..
6.ıncı âyeti: Hidayet.. üst dudak gibi..
7.inci âyeti: Dalalet… alt dudak gibi…


ŞERHi Resim

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ALLAHu zu'l-Celâl buyurdu ki: “Namazı (kıraatı) kulumla kendi aramda ikiye böldüm. Kuluma istediği verilecektir.” Bir rivâyette; “Onun yarısı benim, yarısı da kulumundur.”
Kul: “Elhamdu lillâhi RABBi'l-Âlemîn” (Her türlü övgü ALLAH'a mahsustur) deyince ALLAHu Teâlâ: “Kulum beni övdü.” buyurur.
Kul: “Er-rahmâni'r-rahîm.” (Esirgeyen ve bağışlayan) deyince ALLAHu Teâlâ: “Kulum beni övdü.” buyurur.
Kul: “Mâliki yevmi'd-dîn.” (Din gününün sâhibi) deyince ALLAHu Teâlâ:“Kulum beni yüceltti.” buyurur.
Kul: “İyyâke na'budu ve iyyâke nestaîn.” (Ancak sana ibâdet eder ve ancak senden yardım dileriz) deyince, ALLAHu Teâlâ: “Bu benimle kulum arasındadır. Kuluma istediği verilecektir.” buyurur.
Kul: “İhdine's-sırata'l-mustakîm. Sırâtallezine en amte aleyhim ğayri'l-mağdubi aleyhim vele'd-dâllin.” (Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazâbına uğrayanlarınkine, sapıklarınkine değil) deyince, ALLAHu Teâlâ şöyle buyurur: “Bu kulum içindir. Kuluma istediği verilecektir.”

(Ebu Hureyre radıyallâhu anh'dan; Müslim)
Resim
Cevapla

“Kuran-ı Kerim Sohbetleri” sayfasına dön