Kul İhvÂNi KÂFİRUN SÛREsi SOHBEti

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Kul İhvÂNi KÂFİRUN SÛREsi SOHBEti

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

KÂFİRUN SÛRESİ SOHBETİ

SoHBeT Tarihi: 17.01.2017 Hakan


Resim
Es-Selâmu aleykum ve Rahmetullâhi ve Berekâtuhu.

EÛZU BİLLÂHİ MİNE'Ş-ŞEYTÂNİ'R-RACÎM
Bİ'SMİ'LLÂHİ'R-RAHMÂNİ'R-RAHÎM..

subhâneke allâhumme ve bi hamdike,
eşhedu en lâ ilâhe ente vahdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etûbu ileyke


Esselâtü vesselâmı aleyke Yâ Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem istecartü

Resim'' ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike (MuhaMMediyyeti) ve
NeBiyyike (MahMudiyyeti) , ve
Rasûlike (AhMediyyeti) ve
NeBiYyi’l- ÜMMiyyi (HaBîBiyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sahbihi ve ÜMMetihi... ''



Resim


Es SeLÂM.. selâmın tecellisi, fiili tatbikatı es selât ü ve’s- selâm Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e olsun.. sonsuz sınırsız ve ALLAHu zü’L- CELÂL’in ilmi kadar çok ve yüce olsun inşâe ALLAHu’r- Rahmân celle CELÂLihu.. ALLAHu zü’L- CeLÂL’imiz, O’nun gül yüzü suyu hürmetine kusurlarımıza bakmasın, bizi afetsin, bağışlasın, şeytân ve şeytânlaşmışların şerrinden korusun ki, onların başında kendi nefislerimize yerleştirilmiş olan çift çatlak hevâ ve heves vardır!.

ALLAHümme salli ve sellim ve bârik ala seydinâ MuhaMMedin abdike ve nebiyyike ve rasûluke ve nebîyyül ümmiyyi ve alâ âlihi ve sahbihi ve ehlibeytihi ve ümmetihi..
elhamdulillahi RABBü’l- âlemin..

subhaneke ALLAHümme vebîhamdike estağfiruke eşhedu enlâ ilâhe ille ente vehdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubu ileyke..

Evet biraz geç kaldığım için kusura bakmayın elde olmayan nedenlerle bâzen geç kalıyorum bâzende ileri gidiyoruz ayarlayamıyoruz..
Hakan canım sağ ol uyardığın için.. çünkü denge düzen tam ayarlı değil.. ama yine de hakk ve hayr üzere inşâe ALLAH sohbetlerimizi edelim.. sohbeti keselim istemedim.. kesmeyelim.. çünkü Kur'ÂN-ı Kerîm, Nûrullah iki tamele dayanır.. Nur iki temele dayanır.. Bâtını RABB celle celâlihu Zâhiri Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemdir.. Nur neşr olurken zâhirde Nur-u MuhaMMed olarak çıkar zâten Rasûldur.. ama Rasûl dediğin bir fiiliyattır, iştir.. Oysa ALLAHu zü’L- CELÂL’in bütün fiiliyat işi, maddî manevî oluşların tümü Rububiyyet Sıfatıdır.. Dolayısıyla çok dikkat edilmesi gereken şey vardır burada.. yâni çok dikkat edilmesi gereken bir şey vardır.. o da şudur.. şöyle ya da böyle, akıllarımızın hoşuna gider ya da gitmez, bir hayatın başı ya da sonunu bir araya toparlayabilmek, toplamaktır.. Kur’ÂN, toplama anlamı taşır.. Kur’ÂN târifi, bir türlü mümkün olmayan, bence ALLAHu zü’L- CELÂL’in zâtına gittiğinden dolayı Nurullah’ın, Rububiyyet-RABBlık Sıfatı olarak fiiliyatta fiil yapması.. zâhirde ise, bunun Nur-u MuhaMMed olarak Rusûliyyet olarak ortaya çıkmasının her ÂN oluşu Şe’ÂNuLLaHta, şimdi, şu ÂNda, yeniden, eskiyi kullanmadan, hep yeni, hep yeni, hep yeniden..

Aziz kardeşim sen, şimdi bir saniye daha yaşlısın.. meselâ böyle bir bağ kurma işleminin tümünün toptan oluşudur Kur’ÂN..
Bunları şunun için söylüyorum ki, biz iniş sırasına göre hep İmam Ali kerremallahu vechehu Efendimizin yaptığına göre Kur’ÂNa gitmeye devâm ediyoruz..
HAKAN “Kâfirun Sûresindeyiz dayı” dedi..

قُلْ يَا أَيُّهَا الْكَافِرُونَ
"Kul yâ eyyuhâ’l- kâfirûn (kâfirûne).: De ki: "Ey kâfirler!" (Kâfirûn 109/1)

Kul yâ eyyuhâ’l- kâfirûn..
“Kul” ile başlayan Sûreler var.. “Kul!” söyle, de, konuş.. Lütf-u Kudretullahı anlat.. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e emrediyor ALLAHu zü’L- CELÂL..
Kul yâ eyyuhâ’l- kâfirûn.. ey eyy kâfirler!. Zâhirde bâtında, âhirde evveli inkar edenler, evveli örtenler.. şimdiyi öter mi adam?! Aptal mı, yiyip içecek yarını örter mi, enâyi mi cennete gidecek.. onun için Kul yâ eyyuhâ’l- kâfirûn.. kul, de ki, ya ey ey ya ey ya kâfirler.. ey ey ey buadaki bütün mesele; Şeriat, Tarikat ve Mârifette üçlü sisteme çekiştir.. Size söylüyoruz, iyi dinleyin “el kâfirun” bilinen harf-i târifli kâfir olanlar, kefere, kafirler.. Biliyorsunuz “kâfir-un”un sonundaki “un” çoğul ekidir.. Kefere’nn örttüğü; içteki, enfüsteki “re” dir. Habli’l- verid’in içindeki akraba-AKREB RABB..
Hep söylüyorum “re” dir.. Bâtını Rububiyyet, Zâhiri Rusûliyyet diye.. Oyuncak değil çünkü bu.. öyle kâfirliğe gerek yok!. Özde bir RABB var GAİB ki OLduğu hâlde gözükmeyen.. orada hep duruyor..
En büyük “Kâfir”lik ÖZündeki Gaib RABBını örtüp yok farz etmektir..

Dünya Hayatına ve zâhire kıyaslamamak gerekir..
Adam, dünyadaki cennetlerden cennetleri istemekte, eksiklerini tamamlamak için cennete koşmakta güyâ!. Dünyadaki ateşlere bakıp da daha büyük ateşlerden kaçmak gibi..

Kısacası kâfirun şudur ki, kefere küffâr ne demektir?. Arapça da küffâr çiftçi rençber demektir. “KEFERE” kötü fiili örtmektir.. ni’metin üstünü örtmeye kefere denir..
Güzelleri güzel bir şeyin üstünü örmeye ne denir?. Güzellikleri örtmek fiili “CENNE”.. cennet denir.. İkisi de örtmek fiili.. fiiller isim değil..
Neden küfür diyor?. Câhilen adam der ki: “Adama bak yahu tonlarca buğdayı attı tarlaya, bastı üstüne toprağı örttü ni’meti yok etti!” der değil mi.. Çünkü geri zekâlı anlamaz yâni o ni’meti örttü, kefere etti.. yâni küfür etti, kapattı.. ne zaman ki tohumlar canlanır, o zaman cennet.. göreceğiz “mâ” diyecek kıllı akılsız her şey.. sadece akıllı olan olsaydı “men” buyururdu..

Buradaki yâ ey ey Zâhirde Bâtında, Şeriat Tarikat Mârifette.. Ampul cereyanından da Keban Merkezinden de habersiz.. Ey ampul, patlak mısın çatlak mısın, ne haltsın?. Yâni ne haldesin, yoksa ceryan mı yok!. Buna dikkat etmemiz gerekiyor!.

لَا أَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ
"Lâ a’budu mâ ta’budûn (ta’budûne).: Ben sizin taptığınız (kul olduğunuz) şeylere tapmam (kul olmam).” (Kâfirûn 109/2)

Lâ, hayır yok yok.. a’budu.. dâimiyet bileliğini aynen kuruyorsa o kimse KuL denilen kölesi mi oluyor?. Yoksa “abd” mı oluyor!. “RABB”ı ile “ABD”ın bağlantısını anlatmaya çalışıyor efendim!.
ortada bir kral bir de köleleri yok!. geç oraları oraları geç!.
Bizim bazarda ki, bizim MuhaMMedî MeLÂMet Bazarında “BİZ BİR-İZ”lik var!. NAHNU-luk var!
Geç öbür bazarlara istediğin kadar yap çat, ne diyorsan de!.
"Lâ a’budu mâ ta’budûn”
Lâ, hayır asla.. a’budu, kulluk yapmak, yâni DÂİMİYET BİLELİĞİNİ aynen devâm ettirmek kardeşim.. mâ ta’budûn.. mâ, hayır, toptan hayır toptan.. yâni zâhir bâtın şahıs, sadece şahıs da değil, bilgi de dahil yâni küllî eşyâ da dahil.. “mâ” dersen; meselâ hayvanı bitkiyi insanı toplayı verir.. “men” dersen sadece akıl sahiblerini ayırır.. “mâ” toplar cem’ eder.. dolayısıyla Lâ a’budu mâ ta’budûn, sizin abd olduğunuza ben abd olmam, sizin taptığınıza ben tapmam, sizin dâimiyet bileliği kurduğunuza ki, aynen kuruyorsunuz ya siz, ben kurmam, sizin Keban’ınızdan ben elektrik almam.. ben sizin tapmakta olduğunuz şeylere, kulluk yaptığınız şeylere tapmam!.

Ben bu çileli dönemimde İstanbul’a gittiğimde dehşet içinde kaldım!.
Beni ameliyat eden profösörün sekreterinin yanında söyledim.. beni çok seviyor ve aslında Malatya'nın köylerinde dünyaya gelmiş, okumuş ve profosör olmuş ve ancak, çoook değişmiş ve eser kalmamış geçmişinden.. benden güzel bir söz istediğinde: “Hocam öldüğünüzde altınıza bir karış dolar mı serilmek istersiniz, euro mu, yoksa türk parası mı altınıza yastık yapmak için yâni yumuşak olsun diye!.” Dedim. Benzi attı bembeyaz oldu. Güldüm ve: “Yoksa doktorlar ölmüyorlar mı?” dedim..
Bir toplum bu kadar mı paraperest olur!. insanların taptığı şeylere bakınız!. Nefsinin hevâ-hevesleri ve aruzlarına kulluk etmekteler ALLAH korusun!.

Ömrümde öyle insanlar gördüm ki cennete tapıyor, ALLAHa tapmıyor, tövbe ya RABBî!. yâni cenneti çeksen aradan RABBısını istemeyecekler gibi!.
Arkadaşlar burada bir şeye çok dikkat etmek lâzım: “Ben bin km. yol aldım deyip Erzurum’a gidecekken İzmir’e çıkmanın, ya da ne bileyim ben Almanya’ya gitmenin bir anlamı var mı?. yok!..
Dikkat etmemiz lâzım: “Buradan Kâbe’ye kadar varıp namaz kılacağım!” diyen birisi, Kâbe’de iken Kâbe’ye sırtını dönerek namaza dursa bütün emek boşa gitmiş ve küfretmiştir.. Bunun bir anlamı var mı?. yok!.
Lâ a’budu mâ ta’budûn, ben sizin taptığınız şeylere tapmam de.. onlara taptığınıza demiyorum taptığınız şeylere..
Şunu demek istiyorum eğer ALLAHu zü’L- CELÂL’in Kur’ÂN-ı Kerimini ve bunu fiilen uygulamak kurallarını ortaya koyan, fiilen yaşayan ve yaşatan MuhaMMed aleyhisselâm’ını ve bu zinciri devre dışı bırakıp ondan bundan şundan ya da alışkanlıklardan ya da kendi kafasından bir şeyler uydurup Kâbe’nin içine girse, hatta zikkelesek-bağlasak da, bir ömür boyu tırpan atsa ne yapar?. sonuçta havasını alır kulluktan..
Ne buyuruyor Lâ a’budu mâ ta’budûn..
Onun için Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemimizi çok iyi anlamak lâzım, çok iyi takib etmek lâzım çok!.
Adam câhil ve coşmuş Kelâmullahsız ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemsiz sadece sayıyor takır takır: “Bizden değilsin! Bizden değilsin! Bizden değilsin!.”
Her gün oruç tutuyor “Bizden değilsin!.” Sabaha kadar namaz kılıyor “Bizden değilsin!.”

Lâ a’budu mâ ta’budûn ben sizin taptığınız kulluk yaptığınız şeylere kul olacak değilim!. Ben Kur'ÂN-ı Kerîmi DUYar ve MuhaMMed aleyhisselâma UYarım ki, ÜMMet-i MuhaMMed için Mutlak Mürşidev Mutlak İmam MuhaMMed Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemdir ve’s- SeLÂMm!.
Resim
Muhammede sevdalı
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 3
Kayıt: 30 Oca 2017, 03:39

Re: Kul İhvÂNi KÂFİRUN SÛREsi SOHBEti

Mesaj gönderen Muhammede sevdalı »

sa hocam tüm sohbetlerin olduğu bir bölüm veya yer veya okuya bileceğim bir yer var ise bana bildire bilirmisin allaha amanet ellerinde öperim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Kul İhvÂNi KÂFİRUN SÛREsi SOHBEti

Mesaj gönderen Hakan »

Ve aleyküm selâmu ve rahmetullahi ve berekatuhu...

Kulihvani Hocamın KurÂN-ı Kerim sohbetleri aşağıdaki linkte verilmiştir. Burdan okuyabilirsiniz inşeallah. Dua ve selâm ile...

Es Selâmü aleykün ve rahmetullahi ve berekâtuhu...

http://muhammedinur.com/forum/viewforum.php?f=82

http://muhammedinur.com/forum/viewforum.php?f=205
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Kul İhvÂNi KÂFİRUN SÛREsi SOHBEti

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

وَلَا أَنتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ
"Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud (a’budu).: Ve siz, benim kul olduğuma (ALLAH’a) kul olacak değilsiniz.” (Kâfirûn 109/3)

Ve yemin olsun ki ya da, kesinlikle yâni şüphesiz ki, bu kafayla gittikten sonra siz, “lâ entüm âbidûne” siz kulluk yapacak aynen kulluk yapacak değilsiniz, yapmazsınız, yapamazsınız zâten..
Neden?.
Nasıl yapacaksınız ki, siz bir yere zikkelisiniz.. 50 metrelik zinciriniz varsa elli metrelik daire çizersiniz.. biraz genişse 500 metrelikse beş yüz metrelik daire çizersiniz.. daha azından 3 metrelikse üç metrelik dairenin etrafında bezir yağı mandaları gibi döner durursunuz!.
Ondan sonra da, dersin ki: “ibâdet ediyorum, şunu yapıyorum, bunu yapıyorum vesaire vesâire.. üstelik dönerken, yol da aldığını sanırsın!. Bir zaman Yuva Köyüne gittiğimiz de, Hacı Mahmud ile bezirhâneye uğradık da orada gördüm.. Taşı döndüren bir tek manda, gözünü bağlayıp örtüyorlar.. çünkü yola gidiyorum sansın diye.. örtmezse döndüğünü anlar da hayvan dönmez.. gözünü örtüyor ki, yol alıp gidiyor.. yâni öyle sanıyor.. halbuki dönüyor.. çapı bir metre felân.. ama işi yapıyor ayrı bir şey..

"Lâ a’budu mâ ta’budûn”
Ben de sizin taptığınıza kul olmuyorum!.

"Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud”
Ve siz de, benim taptığıma asla kul olacak değilsiniz!.
Çünkü hevâ ve hevesinizi RABB ve ilâh edindiniz ki küfrünüzün esas temelinin temelinde yatan bu..
Onun için kâfirun.. Neden bunlar kâfir, neden?.
Çünkü bunlar, ÖZlerinin ÖZÜndekini “RABB”larını örttüler, kapattılar.. Üstelik Firavunluk yapıp yerine de oturdular.. Firavunluk yapıyorlar daha da yetmedi yukarıya baktılar dediler ki: “Bütün bu sistemi de biz yarattık” gibi inandılar..
Heveslerini Rabb, hevâlarını da ilâh edindiler..

فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
"Fe kâle ene rabbukumul a’lâ.: Sonra da (firavun) dedi ki: “Ben sizin çok yüce Rabbinizim.” (Nâziât 79/24)

أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
"E raeyte menittehaze ilâhehu hevâhu, e fe ente tekûnu aleyhi vekîlâ (vekîlen).: Hevasını ilâh edinen kişiyi gördün mü? Yoksa sen mi ona vekil olacaksın?” (Furkân 25/43)

Heveslerini RABB ilâh edindiler, nefislerini fiilen böyle SANanlar şu anda da öyledirler, gerçekten öyledirler.. Lütfen ALLAH rızası için düşünün.. Yâni biraz doğru olduğunu düşünün demek istiyorum.. İnsanların ne için yaptığını ve hiç durmadan yaptığını, ALIŞKANLIK DİNİ içinde yalnız namaz kılanlarda böyle.. Namazı kılıyor, namaz kıldı mı bitti işi tamam onun.. Ekmek yedi, su içti mi?.İiçti!. Ohh!. idrarda biraz çıktımı çıktı!. güzel güzel doğru cennete!. Halbuki o cehennemdedir!..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem devrinde birisi.. O, bütün savaşlarda en önde savaşır.. Bir çok kâfir kişi öldürmüştür ama şimdi ağır yaralanmış cennete gidecek!.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e analatyorlar ve: “Cennetlik”diyorlar.. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “O, cehennemdedir!.” Buyurunca, duyan birisi koşuyor adama daha can vermemiş.. ve soruyor adma: “Sen niçin savaşıyordun?.”
Ölmek üzere olan adam: “Ben, bana Arab’ın en yiğidi!.” desinler diye.. “Arab’ın en yiğit adamı!” desinler diye savaşıyorum!.” diyor..

Gördün mü oturdu mu yerine söz, kâfir işte budur!.
İçindeki RABBını örter, kendisi onu yok eder, çürütür yerine oturur, Firavunluk yapar!.

Özür dilerm!. Yâni kaba anlatmak istemiyorum ama, doğrular melâmetten doğduğu için, doğruları doğru ANLAtıp doğru ANLAmalyız!.
Biz kendi aramızda melâmet sohbetleri yapıyoruz biliyorsunuz!.
Artık açık seçik melâmet sohbetleri yapmaya başladık!.
Yapalım hatta herkese açık olsun!.
Yâni okuyoruz işte.. Ben sizin taptığınıza tapmam.. Siz de benim aptığıma tapmazsınız!.
Tamam bitti mi?. Bitti değil.. En kıymetli meyve ne ise, diyelim ki kaysı çekirdeğini pislik kuyusuna atarsanız ölür!. Ama, onu bir kürek gübre ile toprağın içine koyarsanız dev bir ağaç olur, binlerce meyve verir değil mi?. Hatırlar mısın Mahmut?.
Çocukken selelerle gübre taşırdık bağlara.. Gübre taşırdık selevirle/hasırdan yapılmış kapla taşırdık eşeklerle ki, bağın dibini açar oanun gözlerine koyalım gübreleri ki, bize üzüm olsun diye!. Hatırladık mı eski günleri Hacım!..

"Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud”
Ve asla siz de yapmazsınız, tapmazsınız, kulluk etmezsiniz.. Yâni dâimiyet BİLEliğini AYNen KULlanmazsınız!. Yapamazsınız kardeşim!.
Ahmed Çakır CÂNım, gel gidelim ULU CÂMİ’ye..
“Benim RABBımla aramdaki bağ, Ampülle Keban arasındaki bağ gibidir!.”
Desem, adam hemence: “Kâfir!.” Der.. Neden?.
Çünkü o, RABBisne bir şey yaptı, namz kıldı ama RABBIsını dışladı, büyükledi güyâ!. İllâ ayrı olacak kendisi.. İllâ ayıracak.. Çünkü: “O, büyük ve ben küçüğüm!.” diyecek felân.. BİZ-NAHNU SıRRInı BİLemeyecek!.
O’nu bir ayıracak bir defa bildiğimiz kâfir budur işte!!
ALLAHu zü’L- CELÂL’imiz istediği kadar söylesin Kur'ÂN-ı Kerîm’inde;
“Şahdamarımızdan da AKRABAyım!.” desin!.
“ALLAHa fırlayın!.” Desin!.
“Ve kânellahu bi külli şeyin muhit: ALLAH her şeyi yuttu!” desin.. Hava gibi desin!.
Bu zır câhil ahmak akıllı yobaz illâ ayırcak RABBımızı tövbe yâ RABBî!..
Ben bu İNANç yanlışlığını söylemek istiyorum!.

وَلَا أَنَا عَابِدٌ مَّا عَبَدتُّمْ
"Ve lâ ene âbidun mâ abedtum.: Ve ben de sizin taptığınız şeylere (kul olacak) tapacak değilim.” (Kâfirûn 109/4)

"Ve lâ ene âbidun mâ abedtum"
Tekrar iki oldu değil mi, evet.. Şeriatta yapmadığım şeyi zâhirde yapmadığım şeyi, bâtında yapacağımı da sanmayın!.
"Ve lâ ene âbidun" Ben asla "abd" olmam.. "mâ abedtum" taptığınız maddi manevi gözüken gözükmeyen sizin tüm şeytânlarınıza ben tapmam!.
"mâ" tümünü, şeyler diye söyleyebilirsin ama o şeylerin içinde her şey, ALLAHtan başka her şey var ki, ben onlara kulluk yapıcı da değilim!. diye söyle!.

وَلَا أَنتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ
"Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud (a’budu).: Ve siz benim kul olduğum (ALLAH’a) kul olacak değilsiniz.” (Kâfirûn 109/5)

Ve asla, ve kata diye buyuruyor ALLAHu zü’L- CELÂLimiz.. “ve, be, te, ” bunlar hep yemindir.. tALLAHi, billahi, vALLAHi.. Bunlar hep yemindir..
Siz, siz asla değilsiniz.. ne değillermiş?.
“âbidûne” ALLAHın Nurunun Dâimiyet BİLEliğine asla katılmazsınız, katılmazsınız!. Kalbinizi söküp atar gibi, içinizdeki RABBınızı, şahdamarınızdan yakın olanı, söküp çıkarar ve ondan sonra dersiniz ki: “Ben ona kulluk yapacağım, bana cennet verecek, huri verecek, gılman, köşkler verecek!” vs. uydurursunuz!.

Yaa işte böyle haller var, ALLAHım Korusun!.
Yozalaşan Müslümanlar, RABBısını da dünyaya dökmüştür, ALLAHu zü’L- CELÂL Kur'ÂN-ı Kerîminde istediği kadar desin!.
Adam zorla diyor ki: “RABBını nacak âhirette görürsün, şurada görürsün, burada görürsün!.” Sanki ben görmekle EMR olundum KULLUK yapmak için değil de!. Sanki bir adamdan bahsediyor!. Ben MuhaMMedîyim Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemi DUYar ve UYarım!.
RABBımı görüp de ne yapacağım, kahve mi içeceğiz!. ALLAH bir şey mi!. Hâşâ ALLAH insan mı, ALLAH herhangi bir şey mi KÜLLîŞEYi Yaratan!.
Yâni ne demek bu, azıcık aklı fikri olan düşünür ne dediğini!.

ALLAHu zü’L- CELÂL’in nuru ceryan gibidir.. Fırını yandırır dolapta dondurur, şurda ışık olur, orda o olur!.. Burda Hacı Mahmud olur!. Ne bileyim sen olursun, ben olurum türlü türlü hallerde olur durur!.
Sen illa kendin gibi bir yaratık mı arıyorsun ahmak!.. Yok öyle!..

"Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud”
Kesinlikle yemin olsun ki, sizler benim abdi/kulu oldum RABBıma abdlik yapacak değilsiniz!.

Kime söylüyor bunları?.
Kul yâ eyyuhâ’l- kâfirûn: De ki: "Ey kâfirler!"
“yâ eyyuhâ”.. Ey ey ey üçünü de İçine almakta..
Yâni; Şeriatı, Tarikatı, Mârifeti..
Bedeni, Nefsi, Kalbi.. Tümünü de, kurşuna dizer gibi nefsinin köleliğine, kulluğuna, yahutta kötülüklerine teslim etmiş zavallı insan, kefere insan!. ASLında RABBısını terk söz konusu değil!. Olamaz ki zâten!. Olamaz ki!. Çünkü öyle sananlar geri zekâlı!.

Ahmet Çakır’ımla yarın gidelim Ulu Câminin kapısına ve soralım Ham Hocaya: “Şeytân da, ALLAHın Nurumudur, değil midir?.” diye bir soru soralım Ham Hocaya.. Der ki: “Atın ulan şunları dışarıya, hâşâ!. hâşâ!. hâşâ!. Şeytân ALLAHın Nuru olur mu?.”
Desem ki: “ Ulan senin nurun mu?. Kullî şey ALLAHın Nuru!. Şeytânlık senin kafanda, şeytânlık senin VAHDEtsiz İKİ-liğin.. Hâşâ, ALLAHın ikiliği değil!. Sensin O Kur'ÂN-ı Kerîmi dosdoğru OKU, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemi DUYüp-UYmayan!.” Desem kıyamet kopar!.

O Kur'ÂN-ı Kerîmi dosdoğru OKUmayandan kastım, O’nu DUYmayan ve EMRine UYmayan!.
Yoksa: “Ben şeytânımı Müslüman ettim bana iyiliği emreder!” buyuran Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem!..
Hadisini desem adam hemence: “Öyle şey mi olurmuş yahu!. Ne demek şeytânımı Müslüman ettim!. Şeytân Müslüman olur mu, olmaz tabi!.”

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

İşte onun için Kul yâ eyyuhâ’l- kâfirûn: De ki: "Ey kâfirler!"
Âyeti iniyor ya!. “Ey şeytânını Müslüman etmeyip de, ona kul olanlar!” diye iniyor âyet zâten!.
Öünkü onlar, şeytânlarını Müslüman edemezler ki, kendilerine kendi dünyalarındaki kendi varlıklarında onlar onun kulu kölesidirler!.
Oysa Şeytanın meseli münafıkınki gibidir.. Şeytan ALLAHtan/RABBısından korkar, kendine uyan câhil yobazdan da:

وَإِذْ زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ وَقَالَ لاَ غَالِبَ لَكُمُ الْيَوْمَ مِنَ النَّاسِ وَإِنِّي جَارٌ لَّكُمْ فَلَمَّا تَرَاءتِ الْفِئَتَانِ نَكَصَ عَلَى عَقِبَيْهِ وَقَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكُمْ إِنِّي أَرَى مَا لاَ تَرَوْنَ إِنِّيَ أَخَافُ اللّهَ وَاللّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ
"Ve iz zeyyene lehumu’ş- şeytânu a'mâlehum ve kâle lâ gâlibe lekumu’l- yevme mine’n- nâsi ve innî cârun lekum, fe lemmâ terâeti’l- fietâni nekesa alâ akibeyhi ve kâle innî berîun minkum innî erâ mâ lâ terevne innî ehâfullâh (ehâfullâhe), vallâhu şedîdu’l- ıkâb (ıkâbi).: Ve şeytan, onlara amellerini süslemişti. Ve şöyle dedi: “Bugün insanlardan size gâlib olacak yoktur. Ve muhakkak ki ben, size müttefikim (yardımcıyım).” Fakat iki toplum, (birbirini) görünce iki topuğu üzerinde arkasına dönüp kaçtı ve: “Ben, sizden uzağım. Gerçekten ben, sizin görmediğiniz şeyleri görüyorum. Muhakkak ki ben, Allah’tan korkarım.” dedi. Ve Allah, ikabı (azabı) şiddetli olandır.” (Enfâl 8/48)

Yine;

كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
"Ke meseli’ş- şeytâni iz kâle li’l- insânikfur, fe lemmâ kefera kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe RABBe’l- âlemin (âlemîne).: (Münafıkların size vaadleri), şeytânın (vaadlerinin) durumu gibidir. İnsana: “İnkâr et (kâfir ol).” demişti. Fakat, inkâr ettiği zaman: “Muhakkak ki ben senden uzağım, elbette ben, âlemlerin RABBi ALLAH’tan korkarım.” dedi.” (Haşr 59/16)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Kul İhvÂNi KÂFİRUN SÛREsi SOHBEti

Mesaj gönderen Hakan »


كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
" Ke meseli'ş- Şeytâni iz kâle li'l- insânikfur, fe lemmâ kefera kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe rabbel âlemin (âlemîne).: (Münafıkların size vaadleri), şeytanın (vaadlerinin) durumu gibidir. İnsana: “İnkâr et (kâfir ol).” demişti. Fakat, inkâr ettiği zaman: “Muhakkak ki ben senden uzağım, elbette ben, âlemlerin Rabbi Allah’tan korkarım.” dedi.” (Haşr 59/16)

Şeytânın meseli öyle bir meseldir ki, Şeytânlığı münafıklığı emreder, kandırıcı vaadleri vardır ve hepsi de ALLAH celle celâlihuemrinin dışına çıkarmaktır, uzaklaştırmaktır.. yok öyle bir şey der: “iz kâle li'l- insânikfur: İnsaoğluna İnkâr et (kâfir ol)” dediğinde..
“fe lemmâ kefera” Ne zaman ki insanoğlu da küfreder, “ben Firavunun tekiyim” der.. ya da “Nemrudun tekiyim” der ve bunu ilân eder yaşamaya başlar.. İşte o zaman Şeytân der ki: "Kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe rabbel âlemin” Ben var ya ben senden beriyim, uzağım.. bana hiç yaklaşma.. tekrar “innî” ben var ya ben ikinci “innî” dikkat ediniz.. Nasıl bitiriyor cümleyi.. “Senden uzağım, defol git!.” Diyor.. “innî ehâfullâhe rabbel âlemin” “Çünkü ben varya ben âlemlerin RABBinden korkarım, elbette korkarım, kesinlikle korkarım, şiddetle korkarım.. innî.. innî.. Zâhir bâtın korkarım.. Kim diyor Şeytân diyor.. Şeytân diyor.. Şeytân sendeki İKİLİK..NEFsin Hevâ ve Heves İKİLİğinden ibârettir.. Sokakta orda burada bir şey arar gibi, herhangi bir eşya arar gibi bir Şeytân aramanın bir imkanı da yoktur, gereği de yoktur, hali de yoktur!. Yâni boşa yanlışa düşmenin bir faydası hiç kimseye bir yararı da yoktur..
Kâfirunu anlatmaya çalışıyoruz.. HizbuŞeytânı anlatmaya çalışıyoruz.. Hizbullah ve HizbuşŞeytân.. ALLAH celle celâlihu, insana esmâların tümünü AKIL olarak yüklemiştir.. Kaderi kadar yüklemiştir.. Soracağı kadar yüklemiştir.. Gözü olmayanda gözü konusunda bir şey soracak değildir hâşâ!. Bir fincanlık akıl vermişse bir fincanlık soracaktır.. Bir kazan vermişse bana bir fincan verdi diye üç kağıtçılık yoktur..
Demek istiyorum ki açıktır seçiktir, RABBu’l- âlemîn fiilen İŞinin başında hamd olsun!.

HizbuşŞeytânlıkta “kul ya eyyuhel kâfirun: Ey HizbuşŞeytâncılar.. Şeytân hizbini yaşayanlar, kendilerini Firavun gibi RABB ve Nemrud gibi İlâh sananlar.. Karşılarında kim var Musa aleyhisselâm la İbrahim aleyhisselâm var.. Ne alâkası var?. Alâkası çok tâbi başkaları da var.. Peygamberlerimizin düşmanları var.. İbrahim aleyhisselâm dediğin anda ALLAHu zü’l- CeLÂL’in “Şiddetle kaçının, uzak durun aman aman cehennemden!” buyurduğu cehennemini “berden selâmen” edendir.. Yâni gübreyi güle çevirendir.. Yâni inkârı ikrâra çevirendir ..Melâneti Selâmete çevirendir.. Bir Melâmet Neşesidir İbrahim aleyhisselâm.. Bunu aklını beynini kullananlar anlar.. Bunu Kur'ÂN-ı Kerîm’i anlamadan okuyan ses hafızları ham sofular anlamaz!.

Onun için ben sürekli söylüyorum size.. Barbaros, bak yâni dünya düzeni dünyaya ait bir düzendir.. Anlatım bakımından insanlar, çeviricilik bakımından söylenen sözleri yanlış anlamışlardır.. Cennette kasrdır, huridir, gılmandır.. köşk ceylan gözlü yüzlerce kadın, tüyü bitmemiş oğlan vs. saçmalıkları.. bir âyette “imraete”.. Lût’un karısı diyor da, orada neden huri diyor.. Huri.. Harra succeden.. Ne olacak.. Câhilyye döneminde Araplar güzel kadına huri-ceylan derlermiş.. ben de ceylan derim ne olmuş.. ne bileyim bütün ceylanlar kadın mı oldu şimdi.. Gılman oğlan çocuğu.. Oğlancılık mı var cennette hâşâ.. Şeytânlıklar tümünü toplamışlardır.. Kim soktu İSLÂM DİNine bunları?. Yahudiler.. Bizimkiler de arkasından uçmuştur..

Nurullah derken, Nur-u MuhaMMedin Lütfullah dâimiyeti..
NûruLLAHa MuhaMMedî Sahibliği lütfunun gâlibliği gâniliği..

Ne ne olmuş?. Gılman oğlan çocuğu verilecek miş.. Kız çocuğu verilecekmiş.. evlilik olacakmış?. Cennet âyetlerinde çocuk var mı, evlilik var mı?. yok!. ypk!. karı koca yok, ana baba yok.. olsa ne olacak ki zâten?.
ALLAH celle celâlihu sorar: “Kim var âlemde benden başka mülkün sahibi?.”
Cevab veren yok!.Yine kendisi buyurur cevabını..

Her ÂN Yeniden YARATış Şe’ÂNULLahını ANLAmamız şarttır..:

Resim

->YUSeBBihu!. >SEMÂ-sında
->SıRR-ı SuBHÂN >SEFÂ-sında!.


YuSEBBihu.:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim ---Yusebbihu lillâhi mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l- ardı'l- meliki'l- kuddûsi'l- azîzi'l- hakîm (hakîmi) : Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sâhibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan ALLAH'ı tesbih eder.
(Cumâ 62/1)

SeBBeHa: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. AKL-ı SiLm BİLir ki, ATOM yaratıldığı günden beri durmadan dönmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının “KÛN feye KÛN-hER ÂN ŞE’ÂNULLAHta yENiden Yaratış” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:" ما لي و للدنيا إنما مثلي و مثل الدنيا كمثل راكب قال – نام – في ظل شجرة في يوم صائف ثم راح و تركها": Dünya benim neyime!. Dünya ile benim misâlim şudur:Bir yaz günü ağacın gölgesinde kaylule yapan (uyuyan) ve sonra yoluna devam edip,orayı terkeden bir yolcu gibidir.” buyurdu.
(Tirmizî ve Ahmed b.Hanbel rivâyet etmiştir. Hadis Sahihdir).

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Resim---"Kullu nefsin zâikatu’l- mevt (mevti), ve neblûkum bi’ş- şerri ve’l- hayri fitneten, ve ileynâ turceûn (turceûne).: Bütün nefsler, ölümü tadıcıdır. Sizi, hayır ve şer fitneleri ile imtihan ederiz. Ve Bize döndürüleceksiniz.” (Enbiyâ 21/35)

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ

Resim---"Yes’eluhu men fî’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin.: Göklerde ve yerde olanlar, O’ndan isterler (dilerler). O hergün (her ÂN) bir şe’n/Şe’ÂN (ayrı bir tecellî, yeni bir OL!.uş) üzerindedir.” (Rahmân 55/29)

..Vahdet-i UHuD->Vahdet-i ŞüHÛD->Vahdet-i SüCÛD->Vahdet-i MevCÛD=> Vahdet-i VüCÛD<=kaHHÂRRiyyet=> Vahdet-i VüCÛD =>Vahdet-i MevCÛD->Vahdet-i ŞüHÛD->->Vahdet-i SüCÛD->Vahdet-i UHuD..

(LÂ diyen ->HerŞey/kes)..-> İLÂhe -> İLLâ => ALLAH <= TEVHÎD => ALLAH -> İLLÂ -> İLÂhe-> ..(LÂ diyen yok.. VAR OLan ->Vâhidu'l- Kahhâr ALLAH)

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ

Resim---''Yevme hum bârizûn (bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li meni'l- mulku’l- yevm (yevme), lillâhi’l- vâhidi’l- kahhâr: O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhar olan Allah'ındır." (Mü’min 40/16)

ALLAH:
Resim

El Müheyminu:
Resim

El Evvelu:
Resim

EL Âhiru:
Resim

El Bâtinu:
Resim

Ez Zâhiru:
Resim

El Vâhidu:
Resim

El Kahhâru:
Resim


Yoksa CENNET, ham akıllı dünyaperestlerin zannettiği gibi burada eksik kalanları orda tamamlayacakaları, çiftlikler kurdular köşkler yaptılar huriler gılmanlar gırla gidiyor yok öyle!.
Âyetlerin devâmına bir bakın devamına..

Dünyada..:

كَمْ تَرَكُوا مِن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
"Kem terakû min cennâtin ve uyûn(uyûnin).: Bahçelerden ve pınarlardan nicelerini terkettiler.” (Duhân 44/25)

Âhirette.:

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
“İnne’l- muttakîne fî cennâtin ve uyûnin.: Muhakkak ki takva sahipleri, cennetlerde ve pınarlardadır.” (Zâriyât 51/15)

Cennetin HAKk’a ULAŞımda bir aşama olduğunu anlamayınca ve oradaki hayatın buradaki nefsin hoşuna giden şeylerin devâm edeceğini sanarak ALLAHa inanmak başka şeydir..
Bir âletin cereyanla çalışmasına anlamak başka şeydir, ister eletrik fırını ol, ister buz dolabı ol.. o şey kaderindir.. kadın olmuş erkek olmuş onları bilemiyiz biz kaderdir.. ama bir şey var kardeşim cereyanla çalışır ikiside.. birisi yandırır birisi dondurur felân fişmekân.. biz cereyanla BİZ BİR-İZ OLUŞ-tan bahsediyoruz..

Onun için de Barbaros biliyorsunuz bizim Alper öyle diyor: “Baba Arabî’nin “Füsusu’l- hikem”ini okuyorum bir anda şaştım kaldım!” diyor..

Bu âlemde niceleri KelâmuLLah ve ResûLuLLah Sırat-ı Mustakîmini, İlim-İrade-İdrak-iİştirakle ANLAyamamıştır..
Yâni şunu demek istiyorum “SU" gibi içilen bir İslamdan bahsediyorum, "NEFES" gibi İÇe çekilen İslamdan, "FİİLEN" YAŞanan İslamdan..
BİZ BİRİZ çayla bardağı gibi kılınan bir "NAMAZ"dan bahsediyorum..
Şahdamarından yakın akrabası olan bir "RABBımızTeÂLÂ"dan bahsediyorum..
Yoksa yarattığı milleti ateşe sokmak için bekleyen bir zâlimden hâşâ bahsetmiyorum!.
HAKk’a İmanı ve HAYR Ameli EMReden bir "RABBımızTeÂLÂ"dan bahsediyorum..

Bâtıla inancı ve Şerri İlemeyi yasaklayan ancak israrla işlemye kasd ederse şerri de yaratan bir "ALLAHu zü’L- CELÂL"den bahsediyorum..
Çünkü tüm yaratmalar O’na aittir.. Şerri tercih edipde “Kaderimmiş!” yok İslamda.. ALLAH celle celâlihu kaderime şerr yazmış İslam dininde yoktur.. Şerri onu tercih etmişsindir de, ALLAH celle celâlihu yaratmıştır!.
Şerri tercih etme kardeşim hayrı tercih et!.
Tek kelime ile hayr dua et!. Buna dikkat etmemiz lâzım ve lâyıktır MıhaMMedî Mü’minlerolarak İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Kul İhvÂNi KÂFİRUN SÛREsi SOHBEti

Mesaj gönderen Hakan »

Barbaros: Hocam bir sürü insan var bakıyorsunuz, adam öyle biliyor ki öyle şeyleri okumuş meselâ İbni Arabî Hazretlerini didik didik etmiş senelerce kitap gibi, takır takır hepsini sayıyor her şeyi biliyor buluyor kafa çalışıyor acayip derecede zihinde yerinde gibi. Ama meselâ namaz kılmıyor İslami hükümleri yerine getirme, şer’i şeylerin hiç birisinin arkasında hiçbir zaman hiçbir şekilde şeye geçememiş iştirak olayına girmek boyutuna girmek gibi öyle bir şey geçmiyor yâni.. Ama her şeyi biliyor.. İdrak mi etmiyor kafası her şeye çalışıyor, ama bir şekilde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemi izlemek istemiyor meselâ.. yâni okadar şeyi bildikten sonra..

Kulihvani: Eee doğru söylüyorsun ben bizzât Antalya da iken bir zamanlar beraber oldum bunlarla.. yâni adamın müridlerinden birisi kendinin yanında söyledi “bizim namazımız Efendimiz kıldı!. “dedi.
Yâni biz ikindi namazını beraber kıldık.. be o zâta: “Bunların namazı ne olacak?.” dedim.. bir genç öğretmen kız atıldı: “Bizimkini dedi efendimiz kıldı!.” Dedi. Ayşe diye bir kızcağız vardı öğretmendi.. “Neee ne?.” Dedim. O: “bizimkini Efendimiz kıldı!.” Dedi. Adama dedim ki: “Siz kıldınız mı bunların namazını?!.” O da: “Bben bunlara öyle şey söylemiyorum onlar söylüyor!. “ded.. Haa kıvırtıyor kıvırtıyor.. Bu câhiller diyor ki: “Hamlar içinmiş meğer öyle oruç tutmalar namaz kılmalar onlar kemâle ermişler ki artık onlar öyle ibadetlerle felân uğraşmalarına gerek yokmuş!.”
Yâni düşünmeleri lazımmış uzun uzun, tefekkürlerle felân feşmekân.. Tam bir Şeytân seyrahgâhı yâni..

Onun için zâten ne buyuruyor ALLAHu zü’L- CELÂL bak

لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ
"Lekum dînukum ve liye dîn (dîni).: Sizin dîniniz sizin ve benim dînim benim.” (Kâfirûn 109/6)

Lekum dînukum.. Onlara de ki sen sizin dininiz, din dediğiniz ne ise, o size âit ..
Ve liye dîn.. benim dinim de bana âit.. “sizin dininiz sizin, benim dinim de benim” “sizin dininiz sizedir benim dinimde banadır”
Neden?. Çünkü, küfür kıyâmete kadar devâm eder. Yoksa bir şey olamaz, dünya olmaz.. İKİLİK olmaz..
Oysa zülum devâm etmez.. Küfür devâm eder..
“Lâ ilâhe İLLâ ALLAH MuhaMMeden Rasûlullah” sesi kesilinceye kadar devâm eder küfür karşıt olarak..
onun için de, Lekum dînukum ve liye dîn.. benim dinim bana sizin dininiz size.. kim bunlar.. “siz” dediği?. bakınız hep siz diyor ALLAHu zü’L- CELÂL’in Kur'ÂN-ı Kerîmi.. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin nefesinde, sesinde Kur’ÂN-ı Kerim neşesinde.. kim olduğun kimin dini RABBlığını, bütün vasıflarını özellikleri ve güzelliklerini ilan ettiği var ya O.. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemi DUYmayan ve Uymayanlar.. Ne diyor “siz kendi dininizi kendiniz zâten yaratıyorsunuz” üç âyette vardı dikkat ediniz..

RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLeme ulaşmayan bir kişi, “ALLAH celle celâlihu’ya Ulaşatım!.” diyorsa dediğine iyi bakması lâzım..
Sakın “ALLAH ile kandırılanlardan olmasın!.”
Kur'ÂN-ı Kerîmimizde; Lokmân 31/33; Fâtır 35/5; Hadîd 57/14..

يُنَادُونَهُمْ أَلَمْ نَكُن مَّعَكُمْ قَالُوا بَلَى وَلَكِنَّكُمْ فَتَنتُمْ أَنفُسَكُمْ وَتَرَبَّصْتُمْ وَارْتَبْتُمْ وَغَرَّتْكُمُ الْأَمَانِيُّ حَتَّى جَاء أَمْرُ اللَّهِ وَغَرَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ
Resim---"Yunâdûnehum e lem nekun meakum, kâlû belâ ve lâkinnekum fetentum enfusekum ve terabbastum vertebtum ve garratkumu’l- emâniyyu hattâ câe emrullâhi ve garrakum billâhi’l- garûr (garûmu).: (Münafıklar) Onlara seslenirler: "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip beklediniz, (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o garur (aldatanlar, şeytan ve avaneleri) da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu." (Hadîd 57/14)

ALLAH celle celâlihu ile nasıl kandırılır bir insan!.
Kişi görünüşte alışılmış ibâdetleri anlamdan dinlemmeden rastgeleye yapan ALLAH celle celâlihu ile RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem yok ise o insan, Hizbullahın karşıtı olan Hizbuşşeytanın lideri olan İblis tarafından kullanıyor demektir..

garrakum billâhi’l- garûr.. Sizi “ALLAH!.” diye diye küfre sokar.. ALLAH derken derken küfre sokar.. “ALLAH!. ALLAH!.” diyor adam ama küfre gidiyor.. Onu diyorum ya zâten.. Adam Kâbe’ye varmış ama Kâbe’ye sırtını dayamış da hatimle namaz kılıyor.. Öbürü ise, alnının çatını dayamış Kâbe’ye “elif lâm mim” diyor namaz kılıyor..bu kadar bilebiliyor.. bu kadar yeter “elif lâm mim” diyor ama kıblesi hak ve doğru.. ötekisi ise, âllâme-yi cihân ya, dayamış arkayı Kâbe’ye hatimle namaz kılıyor.. yâni yanlış ve küfür.. hadsiz kıblesiz lütuf bileliği kevniyet oluyor.. Barbaros cereyan yok, telefon ediyorsun: “Hocam elektrik kesildi bilgisayarı bağlayamıyorum ceryan yok!.” diyorsun.. böylesi zor bir şey.. ne söylersen söyle.. bir tek harfinden faydalanamazsın.. o bilgisayarı çöpe atsan da olur.. bu kadar değerini kaybetmiştir yâni..

Geç başladık epey bir şey oldu bu sûreyi de bitirdik.. Murselât dan devâm edeceğiz inşâe ALLAHu.. Kusura bakmayın ben şey oldum.. beni biraz zamanında uyarın.. Hakan'ım zamanında uyar koçum.. çünkü her taraf yaleylim çekiyor.. Gerçi Hacı Mahmud da var burada..
Hacı Kadriye ile Hacı Mahmud artık Keşiş Dağına yaylaya geldiler..
Ben otuz sene gittiydim oraya Aksaraya Hasan Dağı Yaylasına..
Onlarda artık otuz sene gelirler Keşiş Dağına Yaylaya gayrı.. Tâbi yaşarsam..

Ve bizim ALLAHımız celle CELÂL’ihu, bizim Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemimiz, bizim Kur'ÂN-ı Kerîmimiz, bizim EhL-i Beyt aleyhumusselâmımız, ve bizim ALLAH Dostlarımız HAYydır her ÂN..

Melânet içinde olan yâni lânetli olan yâni Şeytân şehri olan, yâni İKİLik üzere olan bu sistemde canhıraş bir şekilde, MeLÂMet Basamağına basar SeLÂMete fırlar.. Onun için onunla bununla uğraşmaya didişmeye sürtüşmeye yarışmaya tartışmaya felân girmez.. Kendisi HAYy olan ALLAHu zü’L- CELÂL’in HAYy olan peygamber aleyhisselâtu vesselâmına HAYy olan Kur'ÂN-ı Kerîmine, HAYy olan namazını HAYy olan RABBıyla birlikte bizbirizlik içerisinde kılar RABBına namaz kılmaz RABBıyla kılar zâten.. Namaz ceryan, bu âlet bu ceryanla biledir.. yâni “BİZ BİR-İZ” halindedir.. “BİZ BİR-İZ” in senliği benliği yoktur.. yâni başkası söylüyor onları.. öyle bir derdi de yoktur “NAHNU-BİZ”lik vardır orada.. GÜNEŞ iLe IŞIĞının arasında “NAHNU-BİZ”lik vardır ve ayrı ayrı şeyler değildir..

İnşâe ALLAHu gelecek derslerde daha birlikte oluruz.. ALLAHa emânet olun

EÛZU BİLLÂHİ MİNE'Ş-ŞEYTÂNİ'R-RACÎM
Bİ'SMİ'LLÂHİ'R-RAHMÂNİ'R-RAHÎM..

subhâneke allâhumme ve bi hamdike,
eşhedu en lâ ilâhe ente vahdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etûbu ileyke


Esselâtü vesselâmı aleyke Yâ Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem istecartü

Resim ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike (MuhaMMediyyeti) ve
NeBiyyike (MahMudiyyeti) , ve
Rasûlike (AhMediyyeti) ve
NeBiYyi’l- ÜMMiyyi (HaBîBiyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sahbihi ve ÜMMetihi..



Resim
Resim
Cevapla

“Kuran-ı Kerim Sohbetleri” sayfasına dön