


ESMÂu’l- HÜSNÂ'nın KUR'ÂN-ı KERÎM AÇILIMI


GENEL BİLGİ



Aziz kardeşlerim,
İnsanoğlu mükemmel bir fizyolojik ve psikolojik yapıya sâhibtir.
Kendisini, yaşadığı mekânı, geçmiş ve geleceği düşünür.
Elbette bu sistemi muazzam bir denge ve düzen içinde var edip yürüten sistemin Sâhibi ALLAH-U Zu'l-CELÂL'i de düşünür.
Ustasını ve Sâhibini, sisteme sorar!...
Yaratanın özelliklerini (sıfatlarını) araştırır.
Zât-i İlâhîyye'yi niteleyen kavram kelimeler, sıfat ya da isim adı almıştır.
En güzel isimler olan Esmâu'l-Hüsnâ,
Kur'ân-ı Kerîm'de 4 yerde (A'râf 7/180; İsrâ 17/110; Tâ Hâ 20/8; Haşr 59/24 bkz.) ALLAH-U Zu'l-CELÂL'e nisbet edilmiştir.
Gerçek isim Zât-ı Âli'sine âittir ve tektir ki: “ALLAH celle celâluhu” dur.
Diğer isimler; niteleyen, ululayan, yücelten ve hürmet-saygı ifâde eden kelimelerdir.
Ve Kur'ânî nasslardan seçilip hepsiyle de duâ edilebileceği kesinlikle bildirilmiştir.
Kur'ân-ı Kerîm'de ALLAH-U Zu'l-CELÂL'e nisbet edilen 300 civârında kavram vardır.
Hadis-i Şerîflerde 99 Esmâu'l-Hüsnâ bildirilmiştir.
Bu isimlerin mânâları gerçek anlamda olmayıp bizim anlayışımıza yaklaştırıcı ifâdelerdir.
Bilmediğimiz nice isimlerinin olduğunu Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem duâlarında buyurmuştur.
(İmâm Ahmed, Müsned I-391 bkz.)
“ALLAH” lâfzı Kur'ân-ı Kerîm'de 436 yerde ALLAH olarak, 2739 yerde kelimeye birleşik olarak, ek alarak geçmektedir.
ALLAH celle celâluhu Lâfzullah, harf-i târif almayan tek İsmullah olmakla berâber tüm harf-i târif'li isim ve sıfatlarının mânâlarını kendisinde cem' eder, câmi'dir.
Yâni ALLAH celle celâluhu dediğimiz anda, EL HAYY, EL VEDÛD celle celâluhu v.d. ne dersek diyelim tüm Esmâ ve sıfatların anlamını Lâfzullah içerir ve kapsar.
Zâtî Esmâ
Sıfatî Esmâ
Esmâî Esmâ
Eşyâî Esmâ...
Dikkat et ki gece ve gündüz isimleri aynı yerin, ayrı zaman ve hâldeki isimleridir ve Güneşin olup-olmamasına bağlıdır.
Esmâlar da böyledir...
“ALLAH” ismi celâli tektir ve asıldır.
Diğer tüm esmâları bu tek esmâ, kendi sıfatı olarak yansıtır...
Bu bir bakıma; bakan kişinin Düz, Çukur ve Tümsek Aynalarda değişik görünümü gibidir.
Veyâ aynı elektrik akımının her âlete kendi işini yaptırması gibidir...
Elektrik aynı iken fırının yandırması ve buzdolabının dondurması gibidir...
Muhammedî Tasavvuf'ta esmânın da zâhiri ve bâtını vardır ki örnek olarak:
Muhabbetin çekirdeği olan “HABBE” nin;
Zâhiri; TOHUM, ASL ve ANAdır.
Bâtını ise; BİZ BİLEliğinin HAK oluşudur.
Onun için Muhammedî Tasavvuf'ta söz canlı bir tohumdur (habbe) ki, ehlini buldu mu vücûd bulur.
Ehlinden kasdımız muhatab olan kişi; Uyur, Uyurgezer veyâ Sarhoş değil de AYIK ise mutlaka bu sözden bir NÂSİBi vardır ki KISMET olması için GAYRET göstermesi gerekir.
Muhammedî Tasavvuf'ta kişinin öğretim ve eğitiminde;
Kendi özünün parmak izi gibi özel (hususî) ve kişiye mahsus gâlib (hakîm) esmâsı vardır ki, isti'dâd ve karakteri olup kulluk kemâlâtında asıldır ve A'yân-ı Sâbitesi'dir.
Sâbit nokta ve Muhammedî Nûr Prizi dediğimiz öze ulaşım (sıla) için,
Muhammedî Oluş Şuuruna erip Muhammedî Islâh ve İflâh İstasyonunda;
Bedeni Terbiye
Nefsi Tezkiye
Kalbi Tasfiye
Rûhu Teclîye
EHLi ELinde gerekmektedir.
Satırdan satıra değil de Sadr'dan Sadr'a..
Mürşid-i Mutlak olan Muhammed aleyhi's-selâm Rahmeten li'l-Âlemîn olarak Tek ve Mutlak İlâhî İstasyondur.
İNSANoğlunun ANA AKIL Kartına Bütün İSMULLAH öğretilmiş-Yüklenmiştir EZELde..
EL ÂLİM Celle Celâluhu , EL ALÎM Celle Celâluhu ve diğer bâzı Esmâların zuhûrundan doğan ÂLeMi ve AKLı iyi ANlamamız gerekir.
وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ

(Bakara 2/31)
Biliyoruz ki AKLı OL-AN insana fıtrî olarak her esmâ yüklenmiş ve bunları çeşitli işlerde kullanmaktadır.
Bu esmâlar ise zıdlıklar taşır.
Kişiyi;
EN NÂFİU Celle Celâluhu esmâsı insanlara menfâat ve fayda vermeye çağırırken,
ED DÂRRU Celle Celâluhu esmâsı ise zarar vermeye çağırabilir.
Kişinin merkezindeki "Gâlib (etken) Esmâ", etrâfında dönen esmâlardan etkilenir.
Ne var ki Muhammedî Metodla RÜŞDüne eren Husûsî Esmâ, saf nûr ve sırf hayr olur.
Sanki Muhabbet Mıknatısı gibi bir ucuyla emredilen hak ve hayrı çekerken diğer ucuyla da yasaklanan bâtıl ve şerri iterler.
Esmâ gücünün fayda ve zararı kulun, kulluk imtihanındaki tercihi ve cüz'î irâdesine bağlıdır.
Ateş gibi, bizi ısıtır da yakar da!...
Kâinâtta tüm esmâlar EZ-ZÂHİRU Celle Celâluhu esmâsının mazharında (Masdar Mimi aynasında) zuhûr ederler...
Ve tüm esmâların kendilerine mahsus Mubârek, Muhteşem, Muazzam ve Mukaddes hünerleri vardır....
Azîz kardeşlerim,
Bâzı konularda özellikle ve ısrarla duruşumuzun sebebi Maksadımız olan;
Muhammedî Akval-Söz (i'tikad, inanç),
Muhammedî Amel (sünneti seniyye),
Muhammedî Ahlâk (buyurulan yaratılış ahlâkınca)
Muhammedî Hâle ( değişmeyen huy) ULAŞmak için;
Tek Yol, Tek Çâre ve Tek Veri (done) olan Kur'ânî (RABBânî) ve Muhammmedî Metodun Esâsı oluşlarındandır.
Esmâu'l-Hüsnâ'da böyledir.
Mârifet; kişinin önce kendini, sonra RABB'ini bilip tanımasıdır.
RABB'ini tanımanın yolu ise;
Masal, hikâye, ruyâ, hayâl v.s. ile olmayıp, bunun için merhâmeten ve ikrâmen inzal buyurulan Kur'ân-ı Kerîm ve onu tatbik edip yaşayan Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem'dir.
*