"YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

"YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

"YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Resim

MerhaBa ANAmmm

Geçen YıLlar Yüzde SAKLı
Ağ Puşu Kefen YaŞmaKLı
SeN GiBi BaKaBİL
-meye
BIRAK
-mıyor ZamAN AKLı


ZEVK 4471

Kolay SAN-ma Laf cAN-BâZı, B-EL-inden BÜKÜLe-BİL-mek!
KıRK KıRıŞıK ARKAsından gÖZ BeBekten GÜLe-BİL-mek!
NeFSin, HaVa HeVâ sı VaR!. “HÜVE siz HeVeS İÇ-inde!
NeFSine MeST!. BeDeN PeReST!. cAN ÇIKmadan ÖLe-BİL-mek!..

14.05.11 23:47
anmngzlernd…


HEPSİ NASİP-KISMET MESELESİ

Sevgili Hocam gönlünüze Es Selâm ederim. Kaç gündür bu başlığı açmayı düşünmekte idim ancak bir türlü fırsat bulamadım. Çok şükür sizin zevkiniz gelince...
Ne zamandır düşünmekteyim..

"YAŞAmak nasıl olur?" diye...Zevk 4471 ile tam ve net bir cevap geldi elhamdülillah.

"göz bebekten gülebilmek"

Aslında çoz zor olmasa gerek.

"Göz bebeğimizden gülebilmeyi beceremesek bile en azından yüzümüze bir tebessüm takabiliriz. Ama tabiki Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem efendimize karşı olan sevgimiz, samimiyetimiz ölçüsünde bu da nasip olacaktır diye düşünmekteyim. Nice insanlar var ki ilim akıtmakta. Ama bir gülücüğe gelince başını çevirmekte. Çok şaşırdığım şeyler yaşamaktayım son günlerde. AŞK AŞK diye koşan ama müslüman, mü'min kardeşinin yüzüne gülmekten aciz kalmış bedenler sizinde dediğiniz gibi "beden perestler " mi? ya da diğer bir ifade ile"İlim perestler" mi?. Sonra düşünmekteyim bundaki hikmeti. Hiç olmayacak kişilerden hiç olmayacak tavırlar çıkmakta. Ve bütün değerlendirmelerim kendime dönmekte. İÇimin İÇindeki sessizce "NÛR" diye haykırmakta

Resim---"Allah, göklerin ve yerin nurudur..." (Nur 24/35)

Ve sonra tekrar sessizce içimdeki ses;

Resim---"Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Kardeşine gülümsemen sadakadır. Ona iyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybedene yol göstermen sadakadır. Yol üzerinde bulunan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için bir sadakadır.” buyurmuştur. (Tirmizî, Birr 36)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bu güzel buyruğunu belkide onlarca kez okuduk. Okuyoruz. Peki gerçekten UYguluyabiliyor muyuz UYabiliyor muyuz? Bunu uygulayabilmek için ne ciltler dolusu bilgiye ihtiyacımız var, ne fakülteler bitirmeye, ne genç ne yaşlı olmaya yani zamana.... Allahımız bizlere şaşmadan, taşmadan, ilimperestler olmadan kıyamıyla, rukusuyla, secdesi, şehadetiyle samimiyetle yaşayabilmeyi ve yaşadıklarımızı da CANımızı, anamızı babamızı BİLE feda ettiğimiz, canımızdan , malımızdan, lüksümüzden geçip kısacası nefsimizden de çok AMA çok sevdiğimiz Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e SIRF ALLAH RIZASI için HEDİYE edebilmeyi nasip etsin inşâe ALLAH.

Resim--- Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) : "Müslümanın müslüman üzerinde altı hakkı vardır" buyurdu. Ashab'ın bunların neler olduğunu sormaları üzerine şöyle devam etti: "Karşılaştığın zaman ona selâm ver; seni davet ettiği zaman davetine git; senden öğüt istediği zaman ona öğüt ver: aksırdığı zaman "elhamdülillah " derse yerhamükellah (Allah sana rahmet etsin!) de; hasta olduğu zaman onu ziyaret et, öldüğü zaman cenazesinde bulun." (Tirmizî, Edeb,1; Nesâî, Cenâiz, 52; İbn Mâce, Cenâiz. 1)

Resim---Ebû Hüreyre (radiyallahu anhu) ’dan rivâyetle, o dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Ben şirke girip ortak koşanlardan (bütün bu şirk ve müşriklerden) uzağım. Her kim bir amel işleyip, bana herhangi birini ortak koşacak olursa, onu da şirkini de (yüz üstü) bırakırım.” buyurmuştur. (Müslim, 2985).

Resim---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Akıllı kimse o kimsedir ki nefsini köleleştirir ve ölümden sonrası için (salih) amel işler. Âciz (zavallı) kimse de o kimsedir ki nefsini arzusuna (hevâ hevesine) uydurur. Ve sonra da ALLAH’dan (bağışlanma, mağfiret) diler!” buyurmuştur. (İbni Mâce, C:X - shf: 541)

"Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ ABDULLAH sallallâhu aleyhi ve sellem!"

"Allahümme ente es selâmü ve minke es selâm!"
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen simurg »

Gul yazdı:---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Akıllı kimse o kimsedir ki nefsini köleleştirir ve ölümden sonrası için (salih) amel işler. Âciz (zavallı) kimse de o kimsedir ki nefsini arzusuna (hevâ hevesine) uydurur. Ve sonra da ALLAH’dan (bağışlanma, mağfiret) diler!” buyurmuştur. (İbni Mâce, C:X - shf: 541)



Allah senden ebediyyen razı olsun,
ve senide HAKK'ka daima razı olan kullarından eylesin inşaallah Gül kardeşim.

Çok güzel ifade etmişsin, çok teşekkür ederim.

ve hocamın şiirleri sayfalarca manayı bize aktarmakta,
üzerinde düşünmek ile bize de yeni pencereler açılmakta hamdolsun,

benim bütünün hepsini hemen göremeyen gözlerim
önce bazı bölümlere takılır,
sonra oradan kendi imkanım kadar nasibimi aldıktan sonra
başka bir bölüme dönebilirim,

bu şiirde de, çok uzun zamandır hep düşündüğüm
ama sadece düşünmekle kaldığım konu yine dikkatime çekildi,

"cAN ÇIKmadan ÖLe-BİL-mek!.."


bütün meselenin hep bu olduğunu düşünmüşümdür,
şu toprak bedenimizde her an yüzbinlerce hücre ölüp
yerine yenilerinin yaratılmasına rağmen,

huy ve tabiatlarımızdaki tek bir kötü olanı öldüremeyişimizi çok düşünmekteyim,
Zira can çıkmadan ölebilmekten, ben bunu anlıyorum.

Nefsimiz tek bir unsur ise de, sayısız cüzleri olduğuna inanmaktayım,
ve bunların hepsininde iyi ve harika olmadığını bilmekteyim,
hiç bırakmamacasına, sımsıkı tutup sahiplendiğimiz,
bizim varlığımız için vazgeçilmez sandığımız bir sürü kötü huy ve zanlarımız ölmemek için çok direniyor,

taa ki can çıkacak ki, onlarda çıkıp gidebilsin,ölebilsin.

Asıl mesele de candan evvel onları terkedebilmek.

Amma bu öyle kolay söyleniveren ama uygulaması öyle zor olan bir mesele ki,
çok geç öğrendim bunun zorluğunu.

Bir örnek vermek isterim.

Hani haset etmemeliyiz, kıskanmak kişinin kendisine zulmüdür, deriz ya,

Uzunca zamandır buna yoğunlaşıp,
hiçkimseyi, hiçbirşeyi asla kıskanmamaya gayret edip çok çalışma yaptım,
Kalbime böyle bir düşünce geldiğinde,
kendime dönüp,

"Sen misin sanki en hayrlı olan, elbet o senden daha kıymetli,
sen onu kıskanmakla kendini ondan hayrlı ve üstün sanmaktasın,
vede çook yanılmaktasın,

sen, kendin olmasan, yani sen karşındaki biri olsaydın,
eminim o kişiyle arkadaş olmak bile istemezdin,
belki yüzüne bakmaya layık bulmazdın,
oysa şimdi senin kıskanmakta olduğun nimete müstehak olan kardeşin,
Rabbinin lutfundan ikramlanmaktadır,
ve layık olup olmamak bir tarafa, Rabbin böyle takdir ermiştir,
ve sana ne oluyor da bu hasetle kalbini parçalıyorsun
sana ancak buna razı olmak, daha güzeli ise onun adına sevinmek düşer başarabilirsen eğer..

Bunu yaparsan iyi, ama yapamazsan vur kendini yerden yere,
hala nasipsizler kadrosunda kalacaksın demektir."

Tarzında söylenir dururum kalbimden kendime,
Dedim ya yıllardır böyle yapa yapa artık ezber bir şekilde de olsa
hiçbir insanı kıskanmamayı,
hasetten kurtulmayı başardım sanıyordum.

Ama bir kişi kalmış,
ve ne kadar uğraşırsam uğraşayım dıştan belli olmayan,
ama içimde hiç bitmeyen bir kıskanma halnii o tek kişiye karşı bitiremiyorum,

Çok ciddi imtihan oldu bana bu,
ben kıskandıkça, hikmetinden sual olunmaz
Rabbim nimet üstüne nimet ikram ediyor o kuluna,

artık halime güler oldum,
şimdi bekliyorum, ne zamana kadar sürecek bu komedi diye,

Bu huyumun can çıkmadan ölmeyecek olması halinde kesinlikle kaybeden olarak göçeceğim demektir.

Herşey öyle ince ki,
bu en incesiydi, daha da incelemez, bu seviyeyi idrak etmek yetecek sanırken
bir bakıyorum kat be kat daha inceler çıkmış yoluma,

noktanın içinde ki noktaların hiç sonu yok sanırım.
hem bu noktalar dağınık noktalar değil
her biri diğerinin içinde,
her nokta içinde bir nokta barındırıyor,
ve kendiside bir noktanın içinde
aslında hepside aynı nokta, görüntüleri başka
ya da biz başka sanıyoruz,
çok olana bakmaya ve görmeye alışıkız diye,
işte bir en sağlam kötü huy daha,
biri bana yardım etmezse ömrüm yetmez bu idrake ulaşmaya,

insanlara ağır gelip, kendimle meşgul etmekten çok üzülüyorum,
bana göre ben bunca emeğe değmem,
ama
yardımsız ne yapabilirim ki,


Gül kardeşim ne güzel demiş;

Gul yazdı:Nice insanlar var ki ilim akıtmakta. Ama bir gülücüğe gelince başını çevirmekte.


buna bende bazen tanık olmuşumdur,
Ama şöyle düşünmeye çalışıyorum,

Onların elinde değil başka türlü davranmak,
ilimleri, yada ellerinde bulunan nimet
(her ne ise artık, güzellik,geniş arkadaş çevresi, yüksek bir mesek vs.)

bunlardan dolayı yaşadıkları kibir sebebiyle eğilemiyorlar,
tenezzülleri hiç yok, çünkü kimseye ihtiyaçları olmayacak
ve kendilerine yeteceklerini sanıyorlar,

(böyle olmadığını anlamaları çok ağır olmaz inşaallah),

ve artık anladım ki, böyle idrak,anlama ve nefsin elinden kurtulmak
kişinin kendi isteği ve azmi ama kesinlikle
bir bilenin yardımı ile olabiliyor,

nefs ve kalb doktoruna müracaat etmeden olamıyor,

doktora gidebilmek bile bir niyet meselesi tabii,

Konuyu dağıttım üzgünüm,
başlığı okuyunca içimden katılmak geldi,

Aslında bu başlık bana niyet ile açılmış, bile sandım.

Çok teşekkür ediyorum,
Allah razı olsun inşaallah kardeşim.
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen MINA »

Ya Rabbi (CC)! İyi kullarının dostu Sensin! Onlara yardım eden ulu Allah'ım (CC)! Sıkıntılarını ve darlıklarını kaldıransın.

Ya Rabbi (CC)! Hidayet veren Sensin. Dünya ve ahirette iyi işlere muvaffak kılansın.

Ya Rabbi (CC)! Senin dostların için korku ve hüzün yoktur. Herkesin korktuğunda, onlar korkmaz. Herkesin tasalandığında, onlar tasalanmaz.

Allah'ım (CC)! Bizi de sevdiklerinin arasına kat! (AMİN)
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Sevgili Hümeyra CAN Nur kardeşim Allah cümlemizden razı olsun. Elbetteki buna benzer olaylar hep yaşamaktayız... Ancak burada bir nokta var ki bizler ham akıllar olarak hakikate ermişleri pek fazla anlayamamaktayız. Hakikate erenlerin "Günahtan korkmayız" demelerine diyecek bir lafımız yok tabiki de. Ne mutlu onlaraki sonsuz rahmete ermişler. Allah bizlerede nasipetsin inşaallah. Allahımız rahmet sahibidir şüphesiz.

Şu an içimden gelen
~sadece~ bir hadisi şerif aktarmak...

Enes radiyallâhü anh diyor ki:

“ Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz aramızda oturduğu bir sırada hafif uyukladıktan sonra tebessüm eder halde başını kaldırdı. Bunun üzerine:

“ Ya Rasûlüllah! Sizi mütebessim yapan nedir?” diye sorulduğunda, O şu ce­vabı verdi:

“ Az Önce bana bir sure indirildi ve Besmele çekip Kevser Suresini okudu. Sonra da bize sordu:

“ Kevser’in ne olduğunu bilir misiniz?” Biz de:

“ Allah ve Rasulü daha iyi bilir” dedik. Buyurdu ki:

“ O bir ırmak­tır ki, Rabbım onu bana vereceğini vaadetti. O çokça hayırdır; o bir havuz­dur ki, kıyamet gününde ümmetim gelip susuzluklarını ondan (içerek) gi­derirler. Çevresindeki kaplar (bardaklar) gökteki yıldızlar sayısıncadır. Üm­metimden bazı kullar ona doğru seğirtirler; (derken) erişemezler. Ben de:

“ Rabbim! onlar benim ümmetimdendirler” derim. Rabbım buyurur kî:

“ Sen­den sonra onların neler işleyip ortaya çıkardıklarını bilmezsin!”


(Müslim/salât; 53, 54, taharet: 37, fezâil: 40-Buharî/meğâzî: 17, 27, rikak: 53- Ebû Dâvud/sünnet: 23; Nesâî/bi’at: 35, 36- Ahmed : 2/162, 163, 199-3/14, 17, 26- 5/50- 6/297
Bkz: diğer versiyonları: Buhari/fiten: 1, rikak: 53- Müslim/taharet: 39, fezâil: 25, 26, 31, 32, 44, 45- Nesâî/taharet: 109- İbn Mâce/fiten: 5, zühd : 36- Ahmed : 1/257, 384, 402, 407, 425, 435)


Aklımda kaldığı kadarıyla ki yanlışsa hocamız düzeltir inşaallah...
Kul İhvâni hocamız Muhammed aleyhi's-selâmın bir elini Abdullah(sav) diğer elini de Resulullah(sav) olarak değerlendirmişti. Ve bizler de Abdullah(sav) olan ele teslim oluruz istikameti ise Resulullah (sav) eli gösterir, demişti. İnşaallah bizde tam bir teslimiyetle MuhaMMed aleyhi's-selâm'ın Abdullah elini sıkıca tutabiliriz ki istikametimiz Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in istikameti olsun.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; Ümmü A’lâ radiyallahu anhu’nun, Osman İbni Maz’un’un ölümünden sonra onu tezkiye için söylediği: “ALLAH (bu imânlı, tâatli) kuluna ikrâm etmez de ya kime ikrâm eder?” demesi üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’a yemin ederim ki Ben ALLAH’ın bir peygamberi iken, Bana (ve size yarın)ALLAH tarafından ne muamele yapılacağını bilemem!” buyurdu.
(Buhârî, Cenâiz 3, Tâbir 13)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Resim
Resim---Hicret sırasında mağarada iken ayağını bir yılan soktuğunda ve ayağı acıdığında o sırada dizine yatıp uyumuş olan Peygamber (sav)'i uyandırmamak için sesini çıkarmaması, ağlarken Hz. Peygamber (sav) uyanıp ne olduğunu sorduğunda, "Anam-babam sana fedâ olsun ya Rasûlullah" demesi olayı Ebû Bekir'in Rasûlullah (sav)'a olan bağlılığının örneklerinden sadece biridir.Hz. Ebû Bekir'in beyaz yüzlü, zayıf, doğan burunlu, sakallarını kına ve çivit otuyla boyayan sakin bir adam olduğu rivâyet edilir (İbnü'l Esir, el-Kâmil fi't-Târih, II, 419-420).
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Resim

HEDİYELEŞELİM İNŞALLAH.

1.5 yaşlarında bir yeğenim var. Doğduğundan beri saçları hiç kesilmemişti. Yaz sinyallerini vermeye başlayınca da canımın saçları ensesinde isilik yapmaya başlamış. Dün öğle vakitlerinde ablamla sohbet ederken saçlarını kestirdiklerini söyledi. O kadar heyecanlandım ki hemen görmek istedim. Ama babaannesindeydi. Olsun hiçbir önemi yoktu “hem yürüyüş yaparım, hem de yürüyüş yaparken günlük zikir dersime devam ederim” diye düşündüm ve yola çıktım. İşte yolun sonuna gelmiştim köşeyi dönünce o cami çıkıverdi karşıma.

Babaannenin evlerinin hemen yanında bir tarihi cami var. Hatta geçirdiğimiz bu son ramazanda babamla o camide teravih namazı kılmak istemiştik ama bayanlar için yer ayrılmadığından dolayı kılamamıştık. Buna da hiç üzülmemiştik çünkü burada tarihi camiden daha bol bir şey yok deyip dümenimizi karşımıza çıkacak ilk camiye doğru çevirmiştik. O gün Teravih Namazımızı kılamadığımız nefesi tarih kokan bu cami önünde karpuz satılıyordu şimdi. Yazın ilk karpuzlarıydı ve de Ege karpuzu olması mümkün değildi. Olsa olsa Adana karpuzudur…derken…Nerden geldi bu karpuzlar diye sorunca , Adana’dan cevabı gecikmedi. Küçük bir karpuz kâfi gelir diye düşündüm çünkü küçük bir aileydiler. 3 kişi ve de bir de canımız şu an oradaydı yani 3-4 kilo civarı yeterdi sanıyorum. Karpuzcunun eli de tartı gibi maşallah.*El dedimde karpuzcunun EL’i kimindi?!...* Bir karpuz tarttı ve tarttığı karpuzu aldım. İçim dışım sevinç olmuştu. İçim dışım sevinç olunca da ne iç ne dış belli oluyordu… Bu sevincimi Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin “hediye” ile ilgili hadisi şeriflerine kattım elhamdülillah.

Hemen netten bulabildiğim kadarıyla hediye ile ilgili birkaç tane hadisi şerifi buraya aktarmak istiyorum. Allah cümlemize hayr dolu sözler nasip etsin inşallah.


Hediyeleşin, çünkü hediye, aradaki muhabbeti artırır [Beyhekî]

Hediyeleşin, çünkü hediye, dostluğu artırır, kini, düşmanlığı giderir [Taberânî]


Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, hediye kabul ederdi ve karşılığını da verirdi.(Aişe radıyallahu anha. Buhârî.)

"Bir kimse, istemediği, peşine düşmediği hâlde kendisine bir hediye verilirse, kabul etsin! Çünkü o, Allahü teâlânın kendisine gönderdiği bir rızıktır" [Hakim]

Hediyeyi reddeden, Allahın verdiğini reddetmiş olur (Ramuz)

"Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Bana bir koyun paçası dahi hediye edilse kabul ederim, o paçanın yemeğine çağırılırsam, icabet edip giderim.”

(Enes radıyallahu anh. Tirmizî).

Davete icabet edin, hediyeyi reddetmeyin! (Buharî)


Evet dün sabah nette hafızlık ile ilgili bir şeyler araştırırken, bugün Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin hediye ile ilgili hadisi şeriflerinde buldum kendimi elhamdülillah.

http://www.muhammedinur.com/forum/viewt ... =83&t=7776
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Peygamber Efendimiz (sav), “Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır Allah’ın gadabı anne ve babanın gadabındadır ” buyurmuştur. (Tirmîzî, Birr, 3 )

Bundan 5-6 ay kadar önce Ulu Park’ta annem ve kardeşimle oturuyorduk. Akşam vaktiydi. Hava kararmıştı. Annem çok içli bir ses tonuyla “güzel kızım lütfen İngilizce kursuna git, bunu çok istiyorum” diye arkası arkasına bu isteğini dile getirmeye başladı. Oysa biz bu konuyu uzunca bir zaman önce kapatmıştık ve ben kursa gitmeyecektim. “Bismillah : N oluyor? “ dedim kendi kendime. Annem o kadar çok ısrar ediyordu ki, içimde Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in “Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır Allah’ın gadabı anne ve babanın gadabındadır ”(Tirmîzî, Birr, 3 ) hadisi şerifi yankılandı. “Tamam annecim hemen gidiyorum, şimdi, şu anda … Siz burada oturun çayınız bitene kadar gelirim inşallah. ” Dedim ve “Allah’ım senin rızan için, Allah’ım senin rızan için, Allah’ım senin rızan için…”diye diye ellerimde annemin sesiyle en yakın kursa gittim. Kursa gitmemle , seviye tespit sınavına girmem, kaydı yaptırmam ve ilk taksidi ödeyip çıkmam 20 dakika ya sürmüştür ya sürmemiştir.

Annemin bu isteğindeki “görünür N”den benim doktoraya başlamamı istemesiydi.

Gel zaman git zaman 6 ay geçti. Bende ne ÜDS ye girme isteği, ne doktora yapma isteği ne başka bir şey kalmamıştı. Kalan tek şey “Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır ” Cümlesiydi. Bu Pazar yine kursa gitmek üzere evden çıkmıştım. Dersten önce muhasebeye uğrayıp kardeşimin ve benim taksidimi ödedim ve ödendi makbuzunu alırken makbuzu uzatan elle beraber bir ses
“İYİ DERSLER” diye seslendi. Nasıl bir dilemeydi ki bu her zerrem iyi dersler diye haykırmaktaydı…

Derse girdik. Günlük programımız sürpriz bir şekilde değişmiş ve dersimize bugüne kadar hiç gelmeyen bir öğretmeni vermişlerdi.
* Bu öğretmen KİMdi?* Bu Pazar bütün dersleri beraber yapacağımızdan, bu durumun onun içinde sürpriz olduğundan bahsetti ve dersimize başladık.

Okuma metnimizin adı
“LOVE and MADNESS= aşk ve çılgınlık” idi. O anlattıkça bütün duygularımız etrafa saçılıyordu. Mutluluğumuz, sevgimiz, hüznümüz, nefretimiz hepsi hepsi teker teker meydana çıkmıştı. Her biri bir yere dağılmıştı. Ne kadar çok duygumuz varmış dedim kendi kendime , her biri bir yerde garip, öksüz…

Ve anlatmaya devam ediyordu...

Ve şimdide o dağıttığı bütün duygularımızı teker teker toplatmaya başlamıştı. Aya saklanmış şefkatimizi, çuvala saklanmış hırsımızı, bulutlara kaçmış sevgimizi, dünyanın merkezine konmuş tutkumuzu ve hepsini hepsini gittikleri yerden geri çağırıyordu… Duygularımız toplandıkça duyguSUzlaşıyorduk. DuyguSUzca bir salavat ve bir Fatiha döküldü annemin ellerime bıraktığı sesinden.
Susmuş, SUsamış, SUS pus olmuştum.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

1+1+1=1

Sanıyorum geçen haftaydı. Babamla bir köy servisinden dönüyorduk. Geçtiğimiz yol zeytin ağaçları ile doluydu. Babam zeytin ağaçlarının üzerindeki çiçeklere dikkatimi çekmişti. O güne kadar hiçbir zeytin ağacının çiçeğini yakından incelememiştim ve o an zeytin çiçeklerine karşı aşırı bir merak sardı içimi. Babama hemen zeytin ağaçlarının çiçekleri ile ilgili sorular sormaya başladım. Bana hemen “dur-dur” dedi. İn ve yakından bak çiçeklere, dedi. Beraberce arabadan indik. Eliyle bir ağaca uzandı ve birkaç tane çiçek koparıp uzattı. Oysa onlar zeytin olacaktı babam niye koparmıştı ki o çiçekleri. Gel, dedi şuradaki çay bahçesinde oturup birer çay içelim. Çay bahçesinin içi zeytin ağacı doluydu. Bir masaya oturduktan kısa bir süre sonra elinde bir ağacın neredeyse ¼’i büyüklüğünde bir dalla bir genç geçti. Görür görmez şok olmuştum. Babama iki tane çiçek kopardı diye mız mız ederken bir genç ağaçtan koca bir dal kırmıştı…İyice rengim atmıştı, bunlar ne yapmaya çalışıyorlar yazık günah değil mi dedim.Sonra babam anlatmaya başladı. Bunlar biraz geç kalmışlar bu işi ağaçlar çiçeğe kalkmadan önce yapsalar daha iyi olabilirdi dedi. Nasıl yani ,dedim. Ağacın çiçeklerini atmaması için güçsüz bırakılması gerekiyormuş ve bu yüzden de ağaçtan dal kırılırmış ki kalan çiçeklerin hepsi zeytine dönüşsün. Hala bir şey anlamamıştım. Güçlü ağaç daha iyi değil miydi neden ağaç güçsüz kalacaktı ki. Babam anlatmaya devam etti. Bak dedi, domateslerde de aynısı yapılır. Bitki serpilmeye başladığında kafası ezilir, yani yatırılır üstüne de toprak atılır ki alıp başını gitmesin. Böylece bitki çiçekleri atacak gücü kendinde bulamaz ve tohuma kalır dedi. Şimdi anlamıştım artık bunun gerekliliğini. Ama bir sorun vardı. Hem babama hem de o elinde koca dalla geçen gence haksızlık etmiştim, anlayışsızlığım yüzünden söylenip durmuştum. İşte tamda şimdi nefsimi sıkıştırmaya başlamıştım. Ne kadar anlayışsızın, sen ne yaptın, bilip bilmeden kafana göre insanları suçladın. EYVAH… Kendime zulme geçmiştim. Allah bize zulmetmez ki biz ancak kendimize zulmederiz. Ama çok şükürler olsun ki Rahmeten lil alemin sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz vardı ve bize anlatıyordu :

Nebi (s.a.v.) Medine'ye gelmişti. (O sıralarda Medine halkı) hurma ağaçlarını ıslah ediyorlardı. (Halk bunu yapanlara) 'aşılama yapıyorlar' diyorlardı. Resûlullah onlara, "Böyle ne yapıyorsunuz?" diye sorunca onlar, "Biz bunu (öteden beri) yapıyoruz." dediler. Resûlullah, "Belki siz böyle yapmasanız da netice iyi/müspet olur." buyurdu. Bunun üzerine onlar yapmakta oldukları işi bıraktılar. (Derken ertesi yıl) hurmalar yemişlerini döktü yahut azalttı (yani verim düştü). Bu durumu Hz. Peygamber'e bildirdiklerinde şöyle buyurdu: "Ben bir beşerim. Dininizle alâkalı size bir şey bildirdiğimde onu alınız. Ancak kendi görüşümle size bir şey emrettiğim zaman, (şunu biliniz ki ben de bir beşerim)." (İmam Müslim, senette yer alan İkrime'nin rivâyetle ilgili olarak, "veya buna benzer bir şekilde" biçimindeki ifadesini de bize aktarır) (Müslim, "Fedail", 140; İbn Mâce, "Ruhûn", 15).

“Ben de bir beşerim diyen Peygamberin ümmetiyken nefsime zulmetmekten ve beşer olduğumu unutmaktan Allah’a sığınırım” sesiyle rahmetin iliklerime kadar işlediğini hissedebiliyordum.

Ve aklıma gelen hadisi şerifler yağmur gibi ard arda zeytin bahçeme yağıyordu.


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ben de sizin gibi bir BEŞERim-insa-nım. Siz dâvâlarınızın halli için bana geliyorsunuz. Bâzınızın hüccet yönüyle, diğer bâzısından daha iknâ edici olması sebebiyle ben, dinlediğime istinâden onun lehine hükmedebilirim. Kimin lehine kardeşinin hakkından bir şey hükmetmişsem (bilsin ki), onun için cehennemden bir ateş parçası kesmiş olurum.” Buyurdu.
(Buhârî, Şehâdât 27, Mezâlim 16; Müslim, Akdiye 5)


Aklıma peş peşe gelen bu iki hadisi şerif aslında bir tek şey ifade ediyordu. Ve sadece bir hadisi şerifti kalbimde. Kalbim sadece 1+1=1 diyordu. Ve artık MateMatik çok kolaydı. Vebütün problemler bir anda çözülmüştü. Çünkü artık sadece bir sonuç vardı o da “1” di.

Ve işte bir hadisi şerif daha:


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!.” Buyurmuştur.
(Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.)


Şimdi de
1 +1 +1 =1 di.
Bu artık böyleydi, çünkü elimde başka sayı kalmamıştı.

MateMatiği kolaylaştıran herkese çok teşekkür ediyorum.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Bir süredir kendimi zaman zaman çok duygusuz hissetmekteydim. Son iki üç gündür ise zaman zaman değil her zaman ~buna TEK BİR AN da denebilir~ kendimi çok duyguSUz hissediyorum. Cam kırıkları üzerinde gıkı bile çıkmadan yürüyen birisi gibi ya da ateşin içinde yürüyüp giden birisi gibi… Bu benzetmeleri kendime daha anlaşılır kılmak istiyorum. Mesela, iş yerinde yaşadığım eskiden olsa olumsuzluk diye göreceğim şeyler, ya da çevremle olan ilişkilerimdeki değişiklikler yani herkesin hayatında yaşadığı türden şeyler ve benimde hayatım boyuca yaşadığım ve de yaşadığım sürece de yaşaya geleceğim şeylere karşı algım hızla değişmekte. Yangın yeri olan hayatlarımız… Duyguların kıskacına girmiş algılarımız v.s… diye düşünürken dün işyerimde…

Bir “tehdit”le irkildim.

Yakmayan ateş birden yakar hale gelmişti. Sırtımdan TER boşalıyordu. Allah’a hamdu senalar olsun ki O rahmet Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin o güzel HADİSİ ŞERİFi içimde can bulmuştu .

Rahmeten lil alemin sallallahu aleyhi ve sellem her yanı dolduran sesiyle buyuruyordu:


Sevr dağındaki mağaraya sığındıklarında, yol arkadaşı Hz. Ebubekir müşrikleri kastederek: “ Ya Resulallah! Eğilip baksalar, bizi görecekler.” demişti. Bunun üzerine Peygamberimiz: “ Korkma! Allah’ın yardımı bizimledir.” İki yoldaş ki, üçüncüsü Allah’tır, hiç endişe edilir mi?” buyurmuşlardı. (El-Buhari,4/263)

Kalbim dolmuştu. Dokunsalar donacaktım. Ama olduğum yerde kimse yoktu.

Eğer siz ona (Peygamber’e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, “Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber” diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe 9/40)

Göklerdeki ve yerdeki her şeyi Allah’ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizlice konuşmaz ki, dördüncüleri O olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları O olmasın. Bundan daha az, yahut daha çok da olsalar, nerede olurlarsa olsunlar, O mutlaka onlarla beraberdir. Sonra onlara yaptıklarını Kıyamet günü haber verecektir. Allah, her şeyi hakkıyla bilir.(Mücadele 58/7)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Ebû Hureyre (r.a.)’dan Hz. Peygamber (sav) : “Rahim/akrabalık, sık ağaçların birbirine girmiş kökleri gibidir. Rahman isminden alınmıştır. Bu nedenle Allah : “Kim sana ilgiyi sürdürürse ben de onunla ilgiyi sürdürürüm. Kim seninle ilgiyi keserse ben de onunla ilgiyi keserim.” Buyurdu.” Demiştir. (Buhârî)

Hz. Peygamber (sav) : "Kabirleri ziyaret ediniz. Zira kabirleri ziyaret size ölümü hatırlatır."(Müslim)

Hayatım boyunca akraba ve kabristan ziyaretlerini çok sevmişimdir. Ancak yıllarca memleketimden –akrabalarımdan ~aslında kendimden~ayrı yaşadığım için akraba ziyaretleri genelde bayram ziyaretleri ile sınırlı kalmıştı. Son birkaç yıldır ise memleketimdeyim Allah'a şükür. Annem ne zaman bir akrabayı ziyarete gitmek istese kendisini götürmem için hemencecik aklına geliveriyorum sağolsun. O içli sesiyle “hadi güzel kızım doğum tebriğine gidelim, nişan tebriğine gidelim, başsağlığına gidelim, asker geçirmişler Allah kavuştursuna gidelim v.s.” gibi çeşitli nedenlerle elimden tutup akraba akraba gezdirmekte elhamdülillah. Annem ne zaman bir yere gitmemiz gerektiğini söylese o an oraya gitmek istemesem bile hemen Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin gerek anne baba rızası ile ilgili olsun gerekse akraba ziyaretleri ile ilgili olsun aklıma gelen o güzel hadisi şeriflerini de alıp elimden geldiğince anneme bu konuda destek olmaya çalışmışımdır inşallah. Bu gün yine herhangi bir nedenden dolayı annem köye gitmek istedi. İkindileri kılıp çıkalım diye kararlaştırdık. Hemen namazın ardından birkaç tane hadisi şerif okumak istedim ve hadis kitabına uzandım. Okuduğum hadisi şerifler akraba ziyareti ile ilgiliydiler. Ama bu güne kadar hiç okumadığım bir hadisi şerife tanık oluyordu gözlerim.

Abdullah b. Amr (r.a.)’dan Hz.Peygamber (sav) : “Akraba ile ilişkiyi karşılıklı olarak sürdüren gerçekten ilşkiyi sürdüren demek değildir. Asıl ilşkiyi sürdüren, akrabalık ilşkisi kesildiği halde bunu sürdüren kimsedir .” buyurmuştur . (Buhârî)

Bu hadisi şerifi okumamın hemen ardından o güne kadar yaptığım bütün kabir ziyaretleri sanki teker teker gözümün önünde canlanmıştı. Nenelerim, nenelerimin neneleri, hiç yüzünü bile görmediğim nenelerim her biri içimde ayaklanmıştı sanki ve o hadisi şerif okunuyordu :

Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Kim Allah'ın rızasını dileyerek YâSîn okursa, geçmiş günâhları affedilir, onu ölülerinizin yanında da okuyunuz!” buyurmuştur.(Beyhakî, Sevab'ül-Kur'ân.)

Sanki zamansız, mekansız bir yolculuk yapmıştım ve nenelerim beni alıp Havva Annemizle buluşturmuşlardı. Hepimizin burada olduğu bu sırada, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Adem aleyhi’s selâmın meleklerle, kendisiyle ve de zürriyeti ile olan selâmlaşmasını bildiriyordu, bizlere, elhamdülillah.

Ebû Hureyre (r.a.)’dan Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem :“ Allah, Âdem’i altmış arşın (yaklaşık 40 metre) boyunda yaratmış ve: “ Haydi git, şuradaki meleklere selâm ver, onların sana verdikleri selâmı, senin selâmınla, zürriyetinin selâmını dinle” buyurdu. O da: “ Es- Selâmü Aleyküm (=Selâm üzerinize olsun)” dedi. Onlar : “ Es- Selâmü Aleyke ve Rahmetullahi (=Selâm ve Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun)” diyerek “ Ve rahmetullahi” ilavesini yaptılar. Cennete giren herkes Âdem suretinde olacaktır. Mahlukat (ilk yaratılıştan) şu ana kadar sürekli eksilmektedir.” Buyurmuştur.(Buhârî)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Mü'minlerin Annesi Âişe (r.a.) anlatır: " Rasulullah (s.a.v)'e vahyin başlamasının ilki, uykuda salih( doğru) rüya şeklinde olmuştur, gördüğü rüya mutlaka sabahın aydınlığı gibi gerçekleşegelmiştir. Sonra kendisine yalnız başına bir köşeye çekilmek sevdirildi. Hira Mağarası'nda yalnız kalır, ailesine dönüpte azığını almaya gelinceye kadar burada belirli gecelerde ibadet eder, sonra hanımı Hatice'ye dönüp bu kadar bir süre için tekrar azığını alırdı. Sonunda Hira Mağarası'nda iken kendisine Hakikat geldi. Kendisine Melek geldi ve:"Oku" dedi.Rasulullah(s.a.v.):"Ben okuyamam..."dedi. Rasulullah (s.a.v) şöyle anlatır: Bunun üzerine melek beni tutup gücüm, kuvvetim kesilinceye kadar sıktı, sonra salıverdi ve:"Oku"dedi.Ben de:"Ben
okuyamam..."dedim.Bunun üzerine beni ikinci defa tutup gücüm,kuvvetim kesilinceye kadar sıktı, sonra salıverdi: "Oku" dedi. Ben de:" Ben okuyamam..."dedim. bunun üzerine beni üçüncü defa tutup sıktı, sonra salıverdi:"Oku, Yaratan Rabb"inin adıyla, insanı alakadan yarattı. Oku, Rabb"in en çok ikramda
bulunandır..."dedi. "Bunun akabinde Resulullah (s.a.v) kendisine gelen ayetlerle beraber(evine) döndü, yüreği çarpıyordu, hemen Hatice bintü Huveylid (r.a.)'ın yanına varıp: "Beni örtün, beni örtün"dedi. Hemen kendisini örttüler, sonunda ürperti kendisinden gitti. Hatice'ye olup bitenleri bildirdi.:"Kendimden çok korktum". dedi. Bunun üzerine Hatice "hayır asla , vallahi Allah seni asla mahçup etmez, çünkü sen akraba ile ilişkiyi kesmezsin, işini göremeyenlerin yükünü yüklenir, fakir fukarayı kazanır, misafir ağırlarsın, Hak yolunda karşılaşılan sıkıntılarda yardım edersin." dedi.
Hatice, Hz. Peygamber (s.a.v)'i alıp amcasının oğlu Varaka b. Nevfel'e götürdü. Varaka, cahiliye döneminde Hıristiyan olmuş bir kimse idi, İbranice yazabiliyordu, Allah'ın yazmasını dilediği kadar İncil'den İbranice olarak bir kısım şeyler yazardı, gözü âmâ olmuş, yaşı ilerlemiş bir ihtiyardı.Hatice, kendisine :"Amca oğlu, yeğenini bir dinle " dedi, Varaka:"Yeğenim ne görürüsün?" dedi. Rasulullah (s.a.v.) de gördüğünü anlattı. Varaka: "Bu Musa'ya inen sır sahibi Melek'tir, ah keşke yaşım genç olsaydı, ah keşke kavmin seni çıkardığında hayatta olsaydım." dedi. Rasulullah (s.a.v.) "Beni çıkaracaklar mı ?" dedi.O da: "Evet, senin getirdiğin gibi bir şey getiren kişi mutlaka düşmanlığa uğramıştır. Eğer senin peygamberlik günlerin bana ulaşırsa sana çok yardım ederim." dedi.Çok geçmedi, Varaka vefat etti .Vahiy de bir müddet aralandı."

(Sahîh-i Buhârî, Kütüb-i Sitte Serisi:1, Hadis No:3)

Cabir b. Abdullah el-Ensâri(r.a.), şöyle demiştir:"Hz. Peygamber (s.a.v.), vahyin bir süre aralanmasını anlatırken konuşmasında şöyle buyurmuştu: "Bir defasında ben yürürken birden gökyüzünden bir ses duydum, hemen başımı kaldırdım, bir de ne göreyim, bana Hira'da gelen melek...gök ve yer arasında bir kürsüde oturmaktadır. Ondan ürperip korktum, hemen eve döndüm:"Beni örtün,Beni örtün." dedim, akabinden Allah: "Ey bürünüp sarınan! Kalk ve uyar! Rabb'ini de yücelt! Elbiseni temizle! Azaba götüreceklerden uzak dur!"(Müdessir : 1-5) ayetini indirdi, ardından vahiy peş peşe gelip çoğaldı.
(Sahîh-i Buhârî, Kütüb-i Sitte Serisi:1, Hadis No:4)
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen MINA »

Cahiller kendilerine delil olarak mücmel (kapalı) nasları alır, bunun yanında tamamen açıklanmış nasları terkederler. Bunların hali kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar edenlerin haline benzer.

Allah Teala bu çeşit insanlar hakkında şöyle buyuruyor:

“Kitab’ı sana indiren O’dur. O kitabın bir kısmı muhkem ayetlerdir; bunlar Kitab’ın aslıdır. Diğerleri ise müteşabih ayetlerdir. Kalplerinde eğrilik bulunan kimseler, fitne çıkarmak ve (heveslerine uygun) tevilini yapmak için müteşabih olan ayetlere tabi olurlar. Oysa müteşabihin tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde yüksek dereceye erişmiş olanlar ise: ‘Biz ona inandık, hepsi de Rabbimiz katındadır.’ derler. Bunu, akıl sahiplerinden başkası düşünmez.” “Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi (bu yoldan) saptırma ve bize kendi katından bir rahmet bağışla; şüphesiz bağış sahibi olan yalnız Sensin.” “Rabbimiz! Geleceğinde şüphe olmayan Kıyamet Gününde insanları toplayacak olan muhakkak Sensin. Allah, elbette vaadinden dönmez.” (Al-i İmran: 7-9)

Ey Allah’ım! Bizi hakkı hak bilip, ona tabi olan ve batılı batıl bilip ondan sakınanlardan eyle
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen habibi »

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri irşâda başladığı günlerde, Bağdad vâlisi Saîd Paşa ziyâretine gelmişti. Gördü ki, birçok âlim dahî sessiz bir şekilde ve başları önüne eğik, âdetâ hizmetçiler gibi edeple huzûrda oturmaktaydılar. O sırada içeri giren Mevlânâ Hâlid Hazretleri’nin heybetini görünce diz çöküp titremeye başladı. Kısık bir sesle duâ istedi. Mevlânâ Hâlid Hazretleri de ona duâ edip şu nasîhatte bulundu:

“Kıyâmette, herkes kendi nefsinden suâl olunur. Sen ise nefsinden ve emrin altında olanların hepsinden suâl olunursun. Bunun için Hakk Teâlâ’dan ziyâdesiyle kork! Çünkü önünde öyle bir gün vardır ki, o günün korku ve dehşetinden analar, süt emen yavrularını unuturlar. Hâmile olanlar, korkudan vakitsiz doğururlar. İnsanları sarhoş görürsün. Onlar sarhoş değil, ancak Allâh Teâlâ’nın azâbı çok şiddetlidir.”

Bu sözler üzerine Sâid Paşa’nın titremesi arttı ve yüksek sesle ağlamaya başladı.



Er-Rakîb: Yarattıklarından bir an bile gâfil olmayan, her şeyi denetimi altında tutan, gözetleyip denetleyen, kullarını bu denetimi ile koruyan, bütün varlıkları üzerinde gözcü olan ALLAH'ıma hamdolsun tüm hastalara ŞAFİİ ismi hurmetine şifa dilerim ...

MUHAMMEDİ muHABBEtlerimle esselâm...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا


İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen) : Muhakkak ki Allah ve Melâikesi Peygambere hep salât ile tekrim ederler, ey o bütün iyman edenler! Haydin ona teslimiyyetle salât-ü selâm getirin (Ahzâb 33/56)

Resim

Okunuşu:Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin Ve Âdeme ve Nûhin ve İbrâhîme ve Mûsâ ve İsâ Ve mâ beynehum minennebîyyîne ve'l-mürselin Salâvâtullahi ve Selâmuhu Tealâ aleyhim ecmaîn.

Mânâsı: "ALLAH'ım! Efendimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e salât-ü selâm et! Ve Âdem (aleyhisselâm)'a ve Nûh (aleyhisselâm)'a ve İbrâhim (aleyhisselâm)'a ve Musa (aleyhisselâm)'a ve İsa (aleyhisselâm)'a ve aralarında gelen tüm nebîlere ve mürsellere de! ALLAHU Tealâ'nın salât ve selâmı cümlesinin üzerine olsun!"

İnşallah amin.


Ebû Hureyre (r.a.), Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir: “ Şüphesiz zikir ehlini araştırmak için yollarda dolaşan, Allah’ın bir takım melekleri vardır. Allah’ı zikreden /hatırda tutan bir topluluk bulduklarında birbirlerine: “Aradığınıza gelin!” diyerek seslenirler. Bunun üzerine gelip kanatlarıyla yakın semaya kadar onları kuşatırlar. Rabb’leri onlardan daha iyi bildiği halde onlara: ”Kullarım ne söylüyorlar?” buyurarak sorar. Onlar: “ Seni tesbih ediyorlar, tekbir getiriyorlar, sana hamdedip seni yüceltiyorlar” derler. Allah: “Beni gördüler mi?" buyurur, onlar: “ Hayır, vallahi seni görmediler.” Derler. Allah: "Beni görselerdi nasıl olurlardı?" buyurur. Onlar: "Eğer, seni görselerdi daha çok kulluk eder, daha çok yüceltirler, daha çok tesbih ederlerdi.” Dediler. Allah : "Benden ne istiyorlar" buyurur. Melekler: “ Senden cenneti istiyorlar “ derler. Allah: “Cenneti gördüler mi?” buyurur.Onlar: “Hayır, vallahi cenneti görmediler.” Derler. Allah: "Ya cenneti görselerdi nasıl olurlardı?” buyurur. Onlar: “ Eğer cenneti görselerdi daha çok istekli olurlardı, daha çok hevesli olur rağbetleri daha büyük olurdu.” Derler. Allah : “Hangi şeyden dolayı sığınırlar" buyurur. Onlar : “Cehennemden” derler. Allah: “Cehennemi gördüler mi?” buyurur. Onlar: “ Hayır, vallahi cehennemi görmediler.” Derler. Allah: “Ya cehennemi görselerdi nasıl olurlardı ?” buyurur. Onlar: “ Eğer cehennemi görselerdi cehennemden daha çok kaçınır , daha çok korkarlardı.” Derler. Allah: “Benim onları bağışladığıma sizi şahit tutuyorum.” Buyurur. Bu sırada meleklerden bir melek: “ İçlerindeki falan kimse onlardan değildir, sadece bir haceti için oraya gelmişti.” Der. Allah: “Onlar öyle bir topluluktur ki kendileriyle birlikte oturup düşüp kalkan kimse şaki (isyankar, günahkar) olmaz.” Buyurur.” (Buhârî)

Geçen gün küçük bir hesap yaptım. İlk önce 1 sayısını 2’ye böldüm, sonra çıkan sonucu tekrar 2’ye böldüm. Yeni sonucu yine 2’ye böldüm ve yeni sonucu yine 2’ye böldüm ve bu bölme işlemini yine yeniden birkaç kez daha tekrarladım. Elde ettiğim sonuçlar aşağıdaki gibiydi.

0.5, 0.25, 0.125, 0, 0625, 0.03125, 0.015625, 0,0078125, 0,00390625, 0.001953125, 0.0009765625, 0,00048828125, 0,000244140625, 0, 0001220703125, ……Ve böylece devam ediyordu .

Görüldüğü gibi sayının değeri azaldıkça görüntüsü kalabalıklaşıyordu.

Yaptığım bu işlemin ne demek olduğunu düşünürken o an gönlüme ve dilime gelen

“El İlah, Vahidul Kahhar olan Allahu Zul Celâl”dir zikri o günden sonra baktığım, duyduğum, konuştuğum her şeyde başlangıç ve sonuç ne ve nasıl olursa olsun bir süre devam edecekti . Bu durumdan habersiz kendime sürekli

“El İlah, Vahidul Kahhar olan Allahu Zul Celâl”dir cümlesini tekrarlayıp duruyordum…

Buz dağı gibi küre şeklindeki dünyam eriyordu ve hayatım sular altında kalmaya başlamıştı. Gördüğüm her şey o gördüğüm olmaktan çıkmakta idi. Bunu kendime nasıl anlatacağımı bilemiyordum. Sığındığım herşey eriyor erimeyende akıntının hızıyla kökünden sökülüp atılıyordu. Bu hayret verici manzara karşısında içimi bir ferahlık kaplıyordu ve bir zamanlar Nuh (as)’un Gemisi’nin nasıl bir şey olduğunu ne kadar çok düşündüğümü hatırlıyordum elhamdülillah.


Ebû Said el- Hudri (ra)’: “Rasûlullah (sav): Kıyamet günü Nuh çağrılır: “ Buyur emret Ey Rabb’im” der. Allah: ”Emir ve yasaklarımı tebliğ ettin mi ?” buyurur, o da: “Evet” der. Bunun arkasından Nûh’un ümmetine: “ Size tebliğ etti mi?” denilir, onlar da: “ Bize hiçbir uyarıcı gelmedi” derler. Bunun üzerine Allah: “ Ey Nuh, sana kim şahitlik eder?” buyurur, o da “Muhammed ve ümmeti” der. Bunun üzerine Muhammed ümmeti , onun görevini tebliğ ettiğine şahitlik eder, Rasûl de sizin üzerinize şahitlik eder. Şanı yüce Allah’ın:” İşte böyle sizi, insanlara şahitlik yapmanız, Rasûl’un de sizin üzerinize şahit olması için orta bir ümmet yaptık” sözü bu konuya delildir.” Buyurdu demiştir.(Buhârî)


(Hadis’i İbni Mâce’deki devamında : “ Allah : “Nûh’un tebliğ ettiğini nereden biliyorsunuz” buyurur. Onlar da: “Peygamberimiz bize, bütün Peygamberlerin tebliğ görevini yerine getirdiklerini bildirdi, biz de kendisini tasdik ettik.” Şeklindedir. İbni Mâce, Zühd:34)
Resim
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen hamdolsun »

muhammedi ocağımızda
ölümler hastalıklar zuhur etmekte
bizde kederlenmekteyiz ama yine Rabbimizin isimleriyle teselli bulabiliyoruz
düşünüyorumda
Ya Sabır ismi olmasa Ya Kâfi ismi olmasa Ya Şâfi ismi olmasa nasıl yaşabilirz nasıl dayanabiliriz
bizi isimleriyle teselli eden Allahımıza hamdolsun

Rabbim ecir ve afiyetlerini bizzat lutfetsin inşAllah ve Âmiiin .
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen MINA »

Abdülkadir Geylani hazretleri, bir talebesine hitaben; “Kötü arkadaşları terk et. Onlara sevgi duyma, salihleri sev. Yakının bile olsa, kötü arkadaştan uzak dur. Uzak bile olsa, iyi arkadaşlarla beraber ol. Kimi seversen, seninle onun arasında bir yakınlık hasıl olur. Bu bakımdan, sevgi beslediğin kimsenin kim olduğuna iyi bak” buyurmuştur.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Resim---el-Muğira b. Şu'be (r.a.): "Şüphesiz Hz.Peygamber (sav) namaza durur ve iki ayağı ve bacağı şişene değin namaz kılardı. Kendisine ( Niçin bu kadar namaz kılıyorsun senin gelmiş geçmiş bütün günahların bağışlanmıştır) denildiğinde: "Şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurdu." demiştir. (Buhâri)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Resim---Bir Berat Gecesinde uyanıp da Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'i yanında bulamayan Âişe radiyallahu anha Vâlidemiz kalkarak Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'i aramaya başladı.
Sonunda Peygamberimizi Cennetü'l-Bakî mezarlığında başını semâya kaldırmış halde buldu.

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Âişe radiyallahu anha Vâlidemiz'e Berat Gecesinin faziletini şöyle anlattı:
"Muhakkak ki, Allahu Teâlâ Şâban'ın onbeşinci gecesinde dünya semâsına rahmetiyle tecellî eder ve Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder."
(Tirmizî, Savm:39.)


Resim

Es-salâtu ves-selâmu aleyke Yâ MuHaMMeDullah sallallâhu aleyhi ve sellem!
Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ MaHMûDullah sallallâhu aleyhi ve sellem!
Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ HaMîDullah sallallâhu aleyhi ve sellem!
Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ AHMeDullah sallallâhu aleyhi ve sellem!
Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ HABÎBullah sallallâhu aleyhi ve sellem!

"Allahümme ente es selâmü ve minke es selâm!"
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Resim
sallallahu aleyhi ve sellem

Ebû Bekre (r.a.): "Hz.Peygamber (sav)'i: "Hakem olan bir kimse, öfekli iken iki kişinin hakkında asla hüküm vermesin." diye buyururken işittim." demiştir.
(Buhâri)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Resim
Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Rasûlullah (sav): "Birinizin kabına sinek düştüğünde sineğin her tarafını batırıp çıkarsın. Çünkü iki kanadının birisinde hastalık mikrobu diğer kanadında bunun panzehiri vardır." buyurmuştur. (Buhârî)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM


Fasil : DUA BÖLÜMÜ
Konu : Gök Gürleyince; Rüzgar Esince; Bulut Çıkınca Okunacak Dua
Ravi : Aişe (ra)

HADİS-İ ŞERİF no: 1861


Resim---Resulullah (sav) rüzgar estiği zaman şu duayı okurdu: "Allah`ım, senden bunun hayrını ve bunda olan (menfaatların da) hayrını ve bunun gönderiliş maksadındaki hayrı da istiyorum. Bunun şerrinden, bunda olanın şerrinden, bununla gönderilen şeyin şerrinden de sana sığınıyorum."


Kalbimden kaynayıp dilimden dökülen bu hadisi şerif benim için bir rüzgar gülü olmuştu...Her rüzgarla gelen bir gül...Şimdiyse bir demet gül...
Resim
".......
Annemin köyünde, bir sokak arasında yürümekteydik. Dışarıdan parmağıma bir damla pislik sıçramıştı. Beni bir telaş almış bir an önce parmağımı temizleme ihtiyacı duymuştum. Yanımdakileri bırakıp koşmaya başlamıştım. Bir çeşme arıyordum. İstediğim sadece elimi yıkayabileceğim bir damlacık suydu. O kadar hızlı koşuyordum ki ne ayaklarım vardı ne gövdem. Sadece içinde bulunduğum durumu algılıyordum.Yani var olan sadece algımdı. Müthiş bir hızla adeta uçarcasına ki sanki ışık hızıyla koşuyordum. Ne yerde ne gökteydim. Havanın içinde, ben olmayan bendim. Sonunda bir çeşme hatta iki çeşme bulmuştum. Kahveyle tamircinin birbirlerini dik kesen duvarlarının iki kanadında birer çeşme vardı. Tamirci sabununu da suyunuda kullanmama izin vermemişti, kahveciden ise izin istemeye cesaretim kalmamıştı. Başka bir çeşme için aynı hızla yol almaya devam ediyordum. Evet bir tane bulmuştum, hemence elimi yıkamıştım.Ve geride bıraktığım sevdiklerimin yanına dönmek için bir sokağa girmiştim. Ama öyle güçlü bir rüzgar yolumu kesmişti ki benim ışık hızım rüzgarın kuvveti yanında sıfır bile değildi. Hiç bir etkisi, gücü v.s yoktu , direniyordum yoluma devam etmek için ama nafile...Rüzgar çok kuvvetliydi. Bir duvar gibi yolumu kesmişti. Teslim olmaktan başka çaremin olmadığını anlayıp bir salavatla kendimi rüzgara salıvermiştim.

"Allahumme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem."

Ben olmayan bende bir takım değişiklikler oluyordu. Yükseldim, sonrada çisil çisil yağmaya başladım. Ne çok yükseklerdeydim ne de çok aşağılarda. Herşey havanın içinde olup bitmişti.
......."

Es salâtu ves-selâmu aleyke Yâ Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellem!

"Allahümme ente es selâmü ve minke es selâm!"
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: "YAŞA"maya "GAYRET" edelim "İNŞALLAH"

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yağmur yağdığını görünce şu duayı okurdu :

اللّٰهُمَّ صَيِّباً نَافِعاً

Allahümmesayyiben nâfian : Allah’ım! Bize faydalı yağmur ver!


(Buharî, 15/23; Nesâî, III-164)
Resim
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön