RASULULLAH SAV. İN VASİYETİ

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

RASULULLAH SAV. İN VASİYETİ

Mesaj gönderen Hakan »

HADÎS-İ ŞERÎF:

Enes (radiyallahu anhu) rivâyet ediyor:

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine'ye hicret ettiğinde ben sekiz yaşında bir çocuktum. Annem beni ona götürdü. Annem:
"Ya Resûlullah, Ensarın erkek ve kadınlarından benden başka size hediye vermeyen kalmadı. Ben ise bu oğlumdan başka size hediye edecek bir şey bulamadım. Benden bunu kabul et, hizmetinde bulunsun" dedi.
On sene Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e hizmet ettim. Asla beni dövmedi, asla bana sövmedi. Yüzünü ekşitmedi. Onun bana ilk tavsiyesi şu oldu:


"Ey oğlum, sırrımı koru ki, kâmil mü'min olasın."

(Enes diyor ki):
"Onun sırrını annem dâhil hiç kimseye söylemedim."
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hanımları onun sırrını sorduklarında onlara sırrını söylemedim.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in sırrını ebedî olarak hiç kimseye söylemeyeceğim.


Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sonra şöyle buyurdu:

"Ey evladım, abdesti tam al, ömrün artsın ve iki hafaza meleğin seni sevsin."

"Ey oğlum, eğer abdestli olarak gecelemeye gücün yeterse, bunu yap. Kim abdestli iken ölürse, şehid olur."

"Ey evladım, durmadan namaz kılmaya gücün yeterse bunu yap. Şüphesiz melekler namazda olduğun müddetçe sana duâ ederler."

"Ey oğlum, namazda sağa sola dönmekten sakın. Namazda sağa sola dönmek helâkettir. Eğer mutlaka sağa sola döneceksen, bunu farzlarda değil, nafilelerde yap."

"Ey evladım, rüküye eğildiğinde ellerini dizlerinin üzerine koy.Parmaklarının arasını aç. Dirseklerini yanlarına yapıştırma. Başını rükudan kaldırdığında her azan sabit hale gelsin. Şüphesiz ki, Allah kıyamet gününde rükû ve secdede belini tam olarak düz tutmayan kimselerin namazlarına bakmaz."

"Ey evladım, secde yaptığın zaman horuzun yem yemesi gibi çabuk çabuk yapma. Köpeğin düşmesi gibi düşme. Kollarını hayvanların yayışı gibi yere yayma. Ayağının arkasını iyice yere koy. Uyluğunu topuklarının üzerine koy. Bunu yaparsan kıyamet gününde hesabın kolay olur."

"Ey oğlum, gusülde mübalağa yap ki, üzerinde hiçbir günah ve hata kalmaksızın banyodan çıkasın."

Enes diyor ki:

"Annem ve babam sana fedâ olsun gusülde mübalağa yapmak ne demektir" diye sordum.

"Kıl diplerini iyice ıslatırsın, derini tertemiz yaparsın" cevabını verdi.


"Namazından bir miktarını evine ayırabilirsen, ayır. Çünkü bu evinin hayrını artırır."

"Ey oğlum, eve girdiğinde ailene selâm ver. Böyle yapman senin ve ailen üzerine berekete sebeptir."

"Ey evladım, evinden çıktığında gördüğün her Müslümana mutlaka selam ver ki, sevapların artmış olarak dönesin."

"Ey evladım, hiç kimseye karşı kalbinde kötülük düşüncesi olmadan yaşamaya gücün yeterse bunu yap."

"Ey evladım, evinden çıktığında gördüğün her Müslümanın mutlaka senden üstün olduğunu düşün."

"Ey oğlum, eğer nasihatimi dinlersen, hiçbir şey sana ölümden daha sevimli olmaz."

"Ey evladım, bunlar benim sünnetimdendir. Kim sünnetimi yaşatırsa, muhakkak beni sevmiş olur. Kim beni severse Cennette benimle beraberdir."

(Tabaranî, Mucemü's-sagir 587)
Resim
786

Mesaj gönderen 786 »

HAY ALLAH RAZI OLSUN HAKAN KARDEŞİM!!! PEYGAMBERİMİZ SAV NE DE GÜZEL NAMAZIN NASIL RÜKUNLERI İLE KILINMASI GEREKTİĞİNİ AÇIKLAMIŞ. GÖNÜL İSTERDİKİ O SIRRI BILMEK AMA TABİKİ ENES R.A GİBİ YAPMAK LÂZIM Kİ SIR BAŞKASINA AÇIKLANDIĞINDA SIR OLMAKTAN ÇIKAR VE PEYGAMBERİMİZE KARŞI SORUMLU OLURDU. BAKIN NELER ANLATILMIŞ BURADA: SIRRIN TUTULMASININ ONEMI, NAMAZIMIZI NASIL KILMAMIZ GEREKTİĞİ, GUSÜLDE OLMASI GEREKENLER VE CENNETE GİRMENİN BAHANELERİNİN EN BAŞTA GELENİ PEYGAMBER EFENDİMİZİ SAV SEVMEK! DR. MÜNİR DERMAN HZLERİNİN DEDİĞİ GİBİ HER ZAMAN ABDESTLİ OLABİLMEK. ALLAH CC HERKESE NASİB ETSİN İNŞAALLAH...786
En son 786 tarafından 26 Haz 2008, 19:48 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
derunilale
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 268
Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen derunilale »

Allah razı olsun Hakan abim..çok güzel bir paylaşım..Resulullah sav efendimiz memnun olsun inşallah..selam ile..
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: RASULULLAH SAV. İN VASİYETİ

Mesaj gönderen MINA »

CENABI HAK RAZI OLSUN İNŞ...

Hakan yazdı:HADÎS-İ ŞERÎF:

Enes (radiyallahu anhu) rivâyet ediyor:

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine'ye hicret ettiğinde ben sekiz yaşında bir çocuktum. Annem beni ona götürdü. Annem:
"Ya Resûlullah, Ensarın erkek ve kadınlarından benden başka size hediye vermeyen kalmadı. Ben ise bu oğlumdan başka size hediye edecek bir şey bulamadım. Benden bunu kabul et, hizmetinde bulunsun" dedi.
On sene Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e hizmet ettim. Asla beni dövmedi, asla bana sövmedi. Yüzünü ekşitmedi. Onun bana ilk tavsiyesi şu oldu:


"Ey oğlum, sırrımı koru ki, kâmil mü'min olasın."

Kâmil Mümin olmanin ölçüleri


Siradan bir müslümanla olgun bir mümin arasinda, bir meyvenin hami ile ermisi kadar fark vardir. Ham ayva, nasil bogazda yutkunma zorlugu yaparsa hamervah insanlar da cemiyet içinde yadirganacak basitlikler yaparlar.

Olgun bir müminin konusmasi tesirli, muhatabinin kelâmini dinlemesi feyzi artiricidir. Yüzüne baktiginiz zaman, ayna karsisinda bulunan insan misali, manevî yönünüzü temâsâ imkâni bu-lursunuz. Ruhunun penceresi mesabesindeki gözlerine baktiginiz va-kit, maveralari görür gibi olursunuz.

Insan, vicdani ile basbasa kaldigi zamanlarda, kâmil bir müslü-man seviyesinde olup olmadigini anlamak ihtiyaci duyar. Kur'ân-i Ke-rim'in sadrindan yükselen su beyân, kâmil mümin olmanin ölçülerini açik ve seçik olarak ortaya koymaktadir: "Müminler ancak onlardir ki Allah anildigi zaman yürekleri titrer, karsilarinda âyetleri okunun-ca (bu), onlarin imanini artirir, onlar ancak Rablerine dayanip gü-venirler."

(1) "Müminler ancak o kimselerdir ki Allah'a ve Resûlü'ne iman ettikten sonra süpheye sapmayip Allah yolunda mallariyla, canlariyla savasirlar. Iste onlar, (imanlarinda) sadik olanlarin ta kendileridir." (2)

Bu âyet-i kerimelerle vaz olunan sasmaz ve sasirtmaz ölçüler müvâcehesinde kâmil mümini tanimaya çalisalim:

a) Allah'in adi anildigi zaman kalbi titremelidir:

Allah Teâlâ'yi seven ve bu sevgide sâdik olan kimse, O'nu çok zikreder. Rabbi'nin ismini anmak için vesile arar. Bir sahis, kendisinin yaninda Cenâb-i Hak'dan söz açsa kalbinde bir titreme ve vücudunda tatli bir ürperme olur. Gönlündeki bu hareket, letâif kandillerinin aydin-lanmasina ve ziyasinin artmasina vesile olur.

b) Huzurlarinda Kur'ân okundugunda imaninin nuru artar:
Kalp fanusu iman nuru ile ziyalanir; Kur'ân okumak ve mucibiyle amel etmek sûretiyle bu nur ziyadelesir. Devri artan bir motordan hasil olan enerji nasil verimi artirir ise, Kur'ân-i Kerim okundukça muharrik bir kuvvet olan iman da salih amelleri artirir ve güzel ahlâki gelistirir. Böyle bir mazhariyete erisen kimse, olgun ve dolgun bir mü'min olur.


c) Güven ve tevekkülü ancak Allah'a olur:
Allah'tan gayriye tevekkül eden Mevlâ'yi gücendirmis olur. "Te-vekkeltü alellah" diyen, Cenâb-i Hakk'in yardimina nail olur. Itikadi, Islâmî esaslara uygun olanin, iktisadî faaliyetleri bankaya dayali olma-malidir. Bâkî ve Hayy-ü lâyemût olan Allah, bankaya bel baglayan kimseden razi olmaz. Bir sadirda iki kalp yaratmayan Halik'imiz, bir gönülde iki ayri yere muhabbet ve baglanti istemez.

d) Allah ve Resûlü'ne imanda tereddütten siyrilmalidir: Iman bahsinde müzebzeb ve mütereddit bulunan bir kimse, inanç yönünde
kemâle ulasamaz. Zira "kem âlât" ile "kemâlât" olmaz. Sadece "inandik" demekle imanin asgarî derecesine ayak basilmis olursa da, azamî seviyesine ulasmak mümkün degildir.

Bu dereceye yükselmeyi hak etmek, yakînî bir iman ile olur.

e) Mal ve canla Allah yolunda savasir:
Mal ve can, Allah'in vergisidir. Din, Cenâb-i Hakk'in koydugu bir nizam ve kurdugu bir müessesedir. "Kelime-i tevhid", en yüce inanç; Islâm dini baslara taç olsun diye gayret gösteren kimse, iyi bir hale ve imanda kemâle ulasmis olur.

f) Din kardesine hak yolu ve dogru olan hareketi gösterir:
Insanlar, yaratilista bir es ve hakikatte kardestirler. Bu sebeple onlara bilgisi ile ve düsüncesiyle isik tutmak, kâmil bir mü'minin siari ve suuru olacaktir. Tavir ve hareketleri ile onu aydinlatmaya çalisacaktir. Zira "Mümin, müminin aynasidir." (3)


g) Faydalanmayi degil, faydali olmayi kendine vazife bilecektir: Insanlarin hayirlisi, onlara en fazla faydali olandir. Bu itibarla kâmil "Bir mümin faydalidir. Ona gitsen sana faydali olur. Kendisi-ne akil danissan (sana) fikriyle menfaat verir. Sayet onunla ortak-lik yapsan sana (kazançla) faydali olur. Onun her bir isi fayda(li olmak)tan ibarettir"(4)

h) Insanlarin çektikleri izdiraplardan dolayi müteessir olmalidir: "Bas; gövdeden bir parça oldugu gibi, mümin, iman ehlinden bir cüzdür. Basta olan (bir agri) için cesed aci duydugu gibi, iman ehlinin eleminden dolayi mümin aci duyar"(5)

Olgun bir mümin, din kardesi ile yakindan ilgilenmeli ve onlarin dertlerini paylasip sevinçlerine ortak olmalidir. Halkin arasinda yasa-yip da onlarin verecegi sikintilara sabreden bir müslüman, insanlardan uzak duran kimseden hayirlidir.

______________________________ ____
(1) Sûre-i Enfâl, 2.
(2) Sûre-i Hucurât, 15.
(3) Feyzü'l-Kadir, c. 6, sh. 251.
(4) Feyzü'l-Kadir, c. 6, sh. 257.
(5) Feyzü'l-Kadir, c. 6, sh. 254.



''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön