FORMAT ATTIM HAYATIMA DOSTLAR!......

Olmaya devlet Cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

FORMAT ATTIM HAYATIMA DOSTLAR!......

Mesaj gönderen nur-ye »



Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı...
Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde..
Deniyordu ki; "arada bir, çok bunaldığınızda,hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini
düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün"...
Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım...
Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum...
Ama " kendi ölümümüzü ve cenazemizi " düşünmemiz tavsiye ediliyordu...
Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an...
Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim...
Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne
ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın...
Diyordu ki; " bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde
oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız...
O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve
onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün...
Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin...
Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve
geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın...
Bırakın canınız yansın, bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz...
Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi...
Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini...
Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin...
Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım...
Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi
oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine...
Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini...
Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı...
Görüyordum işte "anneeeee..." diye ağlayan biricik oğlumu...
Eşim kucağında "ağlayan emanetimle" ayakta durmaya çalışıyordu per perişan...
Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu,
o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla...
Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi
hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını...
Kardeşlerim, akrabalarım
"çok erken gitti, doyamadı oğluna.." diyordu acıyan ses tonlarıyla...
Ve dostlarım... Onlar da şaşkındı...
Bazısı "daha dün birlikteydik, nasıl olur.." diyordu...
Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını okumadan kitabın...
Bunları seyredip onlara "hayır ölmedim, burdayım.."
demek istedim hayal olduğunu unutup...
Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide...
Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar...
Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim...
Almam gereken dersi ve mesajı almıştım...
Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum...
Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum...
Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik...
Biraz kendime geldikten sonra devam ettim hayatımın en zor hayaline...
Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde neler söyleyecekleri vardı..
Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında...
Onlarda bıraktığım izleri, yaşananları ve yaşanamayanları
elden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde...
İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak...
Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım...
Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle
girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin...
Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu...
Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti..
Ağlayacaktı aklına geldikçe...
Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar
sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları...
Ama hayal bu ya, 18-20 yaşına getirdim 2 saniyede oğlumu...
"hayal - meyal hatırlıyorum be annee seni...
Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da sohbet etseydik seninle...
Bak mezuniyet törenimde de annesizdim...
Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine...
Diyecek canı yanarak bir köşede...
Sevgili eşim... Benim muhteşem kocam...
Nasıl dayanır bensizliğe?...
O ki, benim için her şeyini feda edip koşmuştu bana...
Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı...
Bir daha " Seni seviyorum " diyemeyecekti...
Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı...
Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne...
Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün...
Tek cümlesi takıldı o an içime;
" Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik ?..."
Babam-annem,o bugüne kadar evlat olarak mutlu edecek hiçbir şey
yapamamanın acısıyla kahrolduğum güzel insanlar...
Helaldi şüphesiz hakları...
Bilerek hiç kırmamıştım onları...
Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü
işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım....
Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak...
Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir anlardan olsa gerek...
Diğerlerine geçmiyorum...
Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre
"diğerlerine" artık sizler de dahilsiniz...
Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza "ölmüş“ diye...
Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız...
Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi...
Oysa ki yazarın amacı "YAŞAMIN VE HALA NEFES ALIYOR OLMANIN KIYMETİNİ'' göstermekti...
Benim de öyle...
Lafı çok uzattım farkındayım...
Ama dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek
kadar girintili çıkıntılı...
Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen

YENİDEN DOĞDUM...
Bilgisayar diliyle "FORMAT ATTIM HAYATIMA!"...
Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes
alıyor olduğum için şükrettim...
Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş,
oyun perde demişti...
Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı...
Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını
getirirseniz buna değer bence...
İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı...
Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim...
Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki...
Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın...
LÜTFEN ARADA BİR, BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN,
DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN...

Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah' tan başka bilen yok...
İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın,
ertelemeyin... Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın...
Bilerek - bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin...
Ve en önemlisi;

VERDİĞİ-VERMEDİĞİ, ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN,
TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A


Alıntı
Resim
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

İlkokulu bitirdiğim zaman sanki sudan çıkmış balık gibi olmuştum.
Çünkü kırsal bir yöreden gelmiş ve büyük bir şehirde kendime güvenli huzurlu bir yer edinmiştim.

Mezun olduktan sonraki dönem okulun yanından geçerken bahçede oynayan çocukları gördüm... telli duvarın dışından bir yabancı gibi izledim.
Bir an koşup onların arasına katılmayı istedim. Ama mümkün değildi işte... artık benim yerim yoktu orada... ben yoktum... arkadaşlarım yoktu... herşey görüntüde eskisi gibi olsa bile...

Bu ölüm değildi ama ait olduğum bir ortamın bensiz halini görmek bana hep düşündürtmüştür ölümü...

Ama heran aklımda tutmayı başaramamışım demek ki

Üniversite yıllarımdı... gecenin geç bir saati... sınav dönemi olduğu için ders çalışıyordum... Daha doğrusu aile kalabalık olduğu için ancak o saatte sakin sakin ders çalışma imkanım oluyordu. Herkes uyumuştu.
Ben de aklımda yalnızca yarın gireceğim iki sınav... dalmışım kitapların satırlarında kaybolmuşum....

Bugün bile düşündükçe kanımı donduran o çığlık...
Kızkardeşimin sesiyle neye uğradığımı şaşırdım... apar topar koştum odasına... Baktım ki kızkardeşim ışığı yakmış odanın bir köşesinde korku içinde anamı gösteriyor.

Sınavları düşündüğüm anda hayat sınavını unutmuşum...
Anam uykusunda bir iki çırpınmış ve ruhunu teslim etmişti.
Ertesi sabaha anasız uyandık... Allah rahmet eylesin.
Hiç hesapta yoktu... hiç aklımdan geçmiyordu... hiçbirimizin aklından geçmiyordu ki...

Ansızın geliyor ölüm... çok şaşırmamak için akıldan çıkarmamak gerekiyor sanırım... ve arada bir kendimizi hesaba çekmemiz...
Ölmeden önce ölmüş gibi muhasebemizi yapmamız... mizanımızı kurmamız...

Allah iman ile ruhunu teslim edenlerden eylesin bizleri... razı olan ve razı olduğu kullarından eylesin.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

aziz halim can,
gözümlerimi yakan acını içten duydum, annemize rahmetler diledim..
ateş düştüğü yeri değil, gün gelip her canı yakıyor..
canların çile çiçeği anlatılamayan acılar..
açtığı gibi solarlar..


ZEVK 3134

Ansızın geliyor ölüm!.. ateşi küle sarıyor
Karanlıklarda kalanlar “gitme!” diye yalvarıyor
Ölüm mü hayat mı sanal? yarım nefesin çığlığı...
Siliniyoruz sahneden, gölgemiz bizi arıyor!...


28.03.2008 00:19
A n t a l y a..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hacer
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 505
Kayıt: 03 Nis 2007, 02:00

Mesaj gönderen Hacer »

Sevgili Dostlar Halim kök
ve Nur-ye Kardeşlerim
Anlattığınız yazılar ve yaşanan olaylar beni 15 yıl geriye götürdü.
Emre küçük oğlumum kırk günlüktü komşumuz asiye teyze kızım
bu gün evde durma çocuğun kırkını çıkar gezmeye git demişti,
biz de kayınım gile gitmiştik gelince eve girdik emre öyle ağlıyordu ki susturamadık biliyoruz hasta değil ama çığlık atıyor ne yapacağımızı bilemiyoruz sonunda sustu.
O sustu ama İrfan ağlıyor, oğlum neden ağlıyorsun diyorum canak anten almadınız diye derken telefon geldi beyim konuştu türkiyeden gelmişti baban hastaymış gitmen gerek!

Gece olduğu için bilet bulamadık Frankfurt’a gittik 200 km bize irfanla gitmiştik.
Yolda bana dayılarımdan birine bir şey olsa üzülürsün değil mi dedi ben zaten bir şey düşünecek halde değildim.
Öbür gün akşama varmıştım ve Hasan ağabimin vefaat ettiğini öğredim 7 yıllık evli 2 çocuğu vardı gömmüşlerdi bile İrfan biliyormuş biz yokken ona söylemişler onun için ağlarmış.
6 yıl sonra babacığım ayni şekilde tırafik kazası .

Yine bir gün zil çaldı alman polisi su kişi akrabanız mı diye sordu evet kayınım dedim vefaat etti dedi evde yalnızdım 38 yaşındaydı o da.
Polis seni yalnız bırakamayız yakınlarını ara senin yanına gelsinler biz gitmeliyiz dediler.

Evet hayatta hiç beklemediğimiz zaman çok acı olaylarla karşılaşıyoruz.
Sonra öğrendim her an her şey olabiliyor .
Tabi şu anda sanki o anları yaşıyormuş gibi oluyorum.
Allah cc bizlere sabır veriyor şükür ediyoruz ve yaşamaya devam ediyoruz elhamdulillah.
Bizler yolcuyuz bunun bilincinde olmalıyız.
Ölümü asla aklımızdan çıkartmamalıyız.
Allah cc imanla yaşamak imanla ölmek nasip etsin hepimiz hesabımızı ona göre yapmalıyız.
Ölmeden önce ölmek .
Allah cc yardımcımız olsun.


,
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »


FORMAT ATTIM HAYATIMA diyor yazan
HAYAL OLARAK YAZDIKLARINA BİR BAKIN
VE YAŞAYANLAR OLARAK DERİN AYRILIK ACISINI HİSSEDEN BİZLER...
HER YÜREKTE AYRI BİR SEVGİ.....

BU YAZIYI OKUDUĞUMDA UZUN SÜRE KAFAM BİR HOŞ OLDU...
BENİ YAZIYORDU SANKİ
DEFALARCA OKUDUĞUMDA YAZIYI
DERİNLERİMDEKİ ACI....
TARİFİ İMKANSIZ SIZI.....
KAYDIRDI YİNE BENİ.....
Topladım sanarken bazı şeyleri acılar su yüzüne çıkıverdi BİRDEN
ÖRTMÜŞTÜM ASLINDA BEN O ACILARI.........
sayısını bilmiyorum belki 30- belki 40 rüya ALEMİNDE yaşadığım....
ÖLÜM......
VE UYANDIĞIMDA HIÇKIRIKTAN BOĞULURCASINA.....AĞLAYIŞLAR...
YİNE HEP AYNI RÜYA YİNE SEVDİKLERİNDEN AYRILIŞ HİKAYESİ....
ASLINDA HEPSİ HAZIRLIK ÇALIŞMASIYMIŞ.....
ALT YAPIMIZIN HAZIRLANMASI ÇALIŞMASIYMIŞ....

GERÇEKLE....
ÖLÜMLE TANIŞMAMIZDA RÜYALARIMIZIN, SANAL SAYDIĞIMIZIN ARKASINDAN GELİVERDİ...
ANSIZIN....
DÜNYALIK İŞLERİMİZİ YOLUNA SOKTUK ZANNEDERKEN....

Emekli olalı 2ay 10 gün olmuştu.
Geleceğe dair palanlarımız vardı herkes gibi....
Hoca kapının önünde son duasını yaparken beklediği postacı kendisi son yolculuğa çıkarken gelmişti. Emekli maaş evrağını da getirmişti.
Postacı Sormuş; kim öldü...
---MESUT ....
Postacı ; Nasıl olur bana bahşiş verecekti dün bugün için kendisine emekli maaşı evrağını ulaştırırım diye konuşmuştuk....
postacı ağlıyarak bunu yengeye siz verin ben veremem diyerek ayrılmış.

Evet dostlar ilk emekli maaşını alamayan fedakar güzel insanla
bir yastıkta kocayacaktık saçlarımızı birlikte ağartacaktık torunlarımızı birlikte sevecektik....
Nasibimizde yokmuş.

Halim kardeşim acını en derinden paylaşıyorum..
Allah'ım rahmetler eylesin tüm sevdiklerimize
Biz bağıramadık bile misafirlerimiz gelmişlerdi bize 10 dakika bile olmamıştı 3 kere hık sesi duyduk 2 mt bile mesafemiz yoktu.
Canıma;
Tek bir bakış
Tek bir veda sözü bile edemeden gidiverdi.
Rabbim yolculuğunu kolaylaştırdı ve bir kuş gibi kanatlanıp uçu verdi aramizdan.

-----''Rabbime dua ediyorum siz üzülmeyin, siz bile anlamayacaksın öldüğümü'' derdi kıyamazdı bize hiç..

Rabbim de güzel insanın duasını kabul ediverdi.
Şaka yapıyor sandık inanamadık.

Hastanede müdahale yapılıyor sandık bize iğne yaptılar sakinlaşelim diye
sizin güçlü olmanız lazım dediler ve acı haberi verdiler.....
-----morgta kalsın sabaha kadar dedi doktor sabaha alırsınız.

şunu dediğimi hatırlıyorum:

------''BU BİZİM SON GECEMİZ EVİMİZE GÖTÜRMELİYİM ONU SİZE BIRAKAMAM.....''

Resim
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

İnsan sevdiği bir insanı kaybettiğinde teselliyi yine insanda arıyor.
"Allah rahmet eylesin... Başın sağ olsun" diyen her insan, sanki canından bir parça gibi öyle güzel görünüyor insanın gözüne, o acılı anlarında.
Fakat herkesin kendi yaşantısı var… O insanlar sürekli yanında olamıyor ki…
Gün geliyor onlar aynı şeyi yaşıyor ve sen kendi acını unutup onların yanında aynı şekilde teselli ediyor buluyorsun kendini. İyi de o teselli sözlerini biliyorken kendine söylemen niye aynı tesiri uyandır mıyor?

Anlayamadığımız kendimiz miyiz hayat mıdır diye düşünüyorum.
Hayatın önümüze koyduğu ve ilk anda asla kabullenemeyeceğimizi düşündüğümüz bu tür zor anları nasıl kabulleniyoruz günler geçtikçe… Ve bir yandan kabullendiğimizi düşünürken bir yandan nasıl oluyor da acı aynı tazeliğini koruyor... Ne zaman üstüne basılsa kanayan bir yara gibi. Kabuk bağladığını sandığımız anda ne kadar da taze olduğunu görüyoruz.

Kabullenmek istemediğimiz şey çaresizliğimiz midir ölüm karşısında… Öyle ise nerden böyle bir kanıya kapılıyor insan… Kendinde varsaydığı gücün kaynağı nedir? Bir yandan ölüme bile hayır diyebiliyorken bir yandan istemeden bir anda dolan gözlerimize bile söz geçiremeyişimizi nasıl açıklamak lazımdır… Hem acıda hem sevinçte…

Tüm acılar ve sevinçler bunun içindir belki… Kendimizi tanımamız için… İnsanın, insanlığın ve O’nu yaratanın ne olduğunu fark etmemiz, düşünmemiz ve kısmetimizde varsa bulmamız içindir. Yalnız olmayışımız bir tek çevremizdeki insanların varlığından dolayı değildir.
Asıl yalnız olmayışımız bize ve o çevremizdekilere birbirimizi anlama, destek olma, yardımlaşma vb. duyguları ilham eden Allah’ımızdan dolayıdır.

O Allah ki bugün benim acımı paylaşan ve gözleri dolan insanlarla BİR ve BİZ etti beni.
Allah hepsinden razı olsun… Hepimizin geçmişlerine rahmet eylesin… Değerli Hocam, Nur-ye Kardeşim, Hacer Kardeşim…

Allah’ın selamı BİZ’ lerin üzerine olsun…
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Dostlarım hepimizin acısını ve duygularını candan paylaşıyorum.
İlk okul yıllarımı hatırlarım, ders arası bunalmışım kara kara düşünüyorum, bir bakmışım öğretmenim çağırıyor "ziyaretçin var sen bugün eve gidebilirsin Barbaros" diyor.

Beslenme sepetimi ve okul çantamı alarak sınıfın önüne çıkıyorum, bakıyorum ki dedem kapıda, elinde babannemin hazırladığı hamam poşeti içinde her zamanki el örmesi sabunluk, bir kalıp hakiki hacı şakir sabunu ve güzel bir kese. Hadi oğlum hamama gidelim diyor. Dedem çok severdi hamama gitmeyi yıkanmayı, elimden tutar beni de götürürdü hep, hamamın sıcak mermeri üzerinde oturmak, suya yakın olmak, kubbeye doğru süzülen buharı seyretmek ve hamam sonrası kurulanıp dedemle sohbet ettiğimiz hamamın soyunma odasında tuzlu ayran içmek çok hoşuma giderdi. Evlat derdi, "insan hakiki olarak temizlenince, tenine su döküldüğünde, su damlaları tıpkı bir çiçeğin üzerinde durduğu gibi damla damla dururlar."

Dedemin bir küçük bakkal dükkanı vardı, sabah 6 dedimi açardı erkenden hiç bir sabah uyuya kalarak unuttuğunu görmemiştim. Ramazan'da Edirne'ye kadar bütün camileri gezerdi. Hiç duyulmamış camilerin isimlerini bilirdi. Sila-i Rahimi severdi dedem, eski oturduğumuz evin içi akraba ile dolar taşardı. Babannemin ve akrabaların bir araya gelerek tencerelerce yemek pişirdiğini hatırlarım.

Biraz zamanda geriye gidiyoruz, 4 yaşımdayım idrarım kanlı geliyor, hastahaneye götürüyorlar, doktorlar böbreğinin birisi doğuştan büyük ve sürekli çürüyor diyor. Annem ve babam telaş içinde ameliyat için para bulamıyorlar bir anda, mahallede ki yaşlı Servet hanım beliriyor, 10 lira çıkarıyor ve ameliyat paramı ödüyor. O günden sonra okul yıllarım boyunca beni "10 liralık adam" diye tebessümle çağıracaktı Cicianne Servet Hanım teyzem.

Ameliyatımı Dr.Muhittin Okumuş yaptı, her nedense Muhittin'lerden hep hayır gelmiştir hayatımda, sonraları Muhittin bey her sorunumuza koşar oldu. Senelerce süren hastahane kontrollerimizde sünnetimizden, bademciklerimize, dişimizden her hastalığımıza kadar sürekli yanımızda olacaktı Muhittin Amcam. Hastahane'deki muayene hanesinin çekmece gözünde daima benim için sakladığı dev bir Royal çikolata paketini ve cep harçlığımı da hiç eksik etmezdi.

Karşıda komşumuz İsmail amca vardı, bıyıklı kısa boylu idi, bekçilik yapardı, bekçi ismail derlerdi. Şişeden Tamek meyve suyu içmeyi çok severdim. Bizim bakkaldan bana Tamek alırdı Ismail amcam.

Yedikule semtinin içinde bir tarla ve bostanlık vardı, bu bostanın dibinde babannemle dedemin ilk yaşadıkları gece kondu bulunur. 40 metrekare gece konmuş tahta bir evdir, halen orda durur. Burada yaşlı bir komşu Hayriye ana vardı. Gece kondu diye o zaman su hattı çekilmemişti. Bahçesinde dev bir su küpü bulunurdu su bulursa oraya koyardı. Babannem elime bazen iki bidon su verir "oğlum al bunlari Hayriye anaya götür. Suyu yok çok sevaptır, kendi torunları var ona su götürmez. Al hadi oynaya oynaya git, gitmişken birde dut ile incir ağaçlarındanda bol bol ye orda" derdi.

Sevgili dostlarım dedem vefat ettiğinde ben ingiltere'de idim, bir müddet yattığı yerden Barbaros oğlum diye ismimi bir kaç kez çağırmış fakat Babannem gelemez Ibrahim Bey yurtdışında deyince umudunu kesmiş artık. Eyup Sultan'daki tepede, bir mezarlığa defnedildi dedem. Hayriye hanım ve bekçi İsmail amca seneler evvel vefat ettiler. Cicianne 6-7 yıl evvel vefat etti. Dr.Muhittin amcam kanserden vefat etti, Taksim hastahanesi baş hekimiydi, Allah hastahanelere kimseyi düşürmesin, işiniz düşerse taksim hastahanesinin ana bekleme salonunda siyah beyaz eski bir portresi halen durur. Hiç birinin cenazesine katılamadım, bir sebepten ya ülke dışındaydım ya çok küçüktüm. Peki neredeler şimdi?
Yüreğimde hepsi ve zaman zaman gelir konuşurlar. Bazen kendilerine onları sevdiğimi söylerim ve Sila-i Rahim devamlıdır. Bir keresinde rüyada uyanıklık devresinde dedeme şöyle sordum "Dede dedim rüyalarımda görüp sarıldığım kişi hakikaten sen misin, sen gerçek misin simdi yoksa benim hayal ürünüm mü?". Gözlerimin içine baktı anlamlı anlamlı ve sonra "Evlat görürsün fakat dokunamazsın".

SILA-I RAHİM DEVAMLIDIR, KESİLMEZ.

Selam ve Sevgilerimle
Gariban
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Kütüphanede okuduğum kitaplar geldi aklıma Barbaros... Dalar giderdim... hiç bitmesin isterdim...
Valla ne güzel yazmışsın... Eline yüreğine sağlık...
Tüm geçmişlerimize bir kez daha Allah'tan rahmetler diliyorum

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
senim
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 106
Kayıt: 21 Şub 2008, 02:00

Mesaj gönderen senim »

...

Acı yüreğimizden taşıp yüreğimize işledi. Tek noktada bitsin istedik TEK NOKTA koyduk sonuna.

CANLAR CANIM YANDI CANINIZLA

YETSİN KANATMAYIN DAHA FAZLA

SAĞ ELİMDE TAŞIDIĞIM YÜZÜĞE ÖLÜM ADINI KOYDUM

HER BAKTIĞIMDA HER DOKUNDUĞUMDA

HAYKIRIR SURATIMA

ÖLÜM VAR SONUNDA!


Başlangıçların sonu sonun başlangıcı ÖLÜM

Her NEFS ölümü TADACAKTIR! Diye anlatılır bize ve tırnaklarımızı geçirmişiz zahire LATİFe dönüşü reddercesine!

Boyutlar geçişi ölüm
Öz yaşama dönüşüm
Her seven sevdiğiyle beraber olacak GÜLÜM...

Ne yazdığımı bilmeden yazdığım bu birkaç hal için hoşgörünüze sığınırım.

CUM'A günü kendini bu kelimelerle hatırlatan geçmişlerimize YASİN'lerle dönelim inşaALLAH...

ALLAH RAHMET EYLESİN...

Saygıyla Duayla
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/senim.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Sevgili sinem kardeşimiz, sağ parmağındaki yüzüğe selâm ederim…

İslam Dinin temeli gaybe imandır.
Ahrete iman şarttır..
“Ölüm var diyoruz!"
“Hesab var-Mîzân var!” diyoruz…

Benim çocukluğumda köyümüzde Çolak Rasim Amca vardı.
Sol kolu doğuştan çolak ve ağzına değecek gibiydi.
Sol kolunu hiç kullanamamıştır.
Eşsiz, hârika, basit, doğal ve derunî bir Kadîrî Dervişi idi.
“Aşk Namazı” tâbirini ilk defa ondan duydum ve unutmadım.
Halaka-i zikir kurulduğu geceler onu seyretmek için can atardım.
Rıza Rüzgarında sallanan söğüt ağaçları gibi ritmik raksla başı havada bir yarım yay çizerdi.
Yüzü nurla dolardı.
Bana, sanki göklerde zikrediyor hissini verirdi.
Bazen halakadan çıkar ortadaki Muhabbet Meydanında her yöne; zikir zevki, fikir hazzı ve aşk ışığı saçardı...
Bitkin düşüp mecâlsiz kalıncaya kadar zikreder, sonra çöker ve sessizce ağlardı.
Çok fakîr ve çok çocuklu birisiydi.
Köyün sığırtmacı idi...
Sabah erken köyün tüm sığırlarını toplar, otlatır ve akşama getirirdi.
Her sabah erkence köy câmisinin üstüne çıkıp olanca gücüyle : “Hooo!” diye bağırırdı ki herkes sığırını salsın da gütmeye götürsün.
Bu ilânâtın sonu şöyle biterdi: “Hoo! Hoo! Mîzân var! Terazi var! Unutmayın! Uyumayın!Ölüm var!..” derdi.

İşte mesele bu idi...
O güzelim insanları, dost dervişleri ve mütevâzi Muhammedîleri çok,ama çok özlüyorum...
Rahmetler diliyorum RABB’ımızdan onlara!
İşte şimdi bir “
Huu Dost!”çeker ağlarım ve 7 nefeslik zevk ederim.

HU DOST!

Mecnunîyem Lûtf-ü Leyla’ya düşdüm
Bir uçsuz bucaksız deryaya düşdüm
Devâsı derd olan sevdâya düşdüm
Niyâzım ağlıyor, nazım ağlıyor...

Resim

“Sen”den selâm etti seher yelleri
Boşandı gözümden hasret selleri
Muhabbet mızrabım kırdı telleri
Çile çöllerimde, sazım ağlıyor...

Resim

Kara kartal idim, Karınca vurdu
Kendi ateşimde, yaktı kavurdu
Zemheri de çilem, çiçeğe durdu
Baharım ağlıyor, yazım ağlıyor...

Resim

Muhabbet Mahşerin atladım bu gün
“Sırat”ını kırka katladım bugün
Yanardağlar gibi, patladım bugün
Kabuğum ağlıyor, özüm ağlıyor...

Resim

Çöktümü gurbete hasretin sisi
Kırk yılın ardından sevdâ gibisi
Aşkın Meyhânesi, Çile Meclisi
Sohbetim ağlıyor, sözüm ağlıyor!

Resim

Adın söyleyeni, sen sanıyorum
“Aşk: Doğdumu, ölmez...” inanıyorum
Ateşsiz dumansız dost yanıyorum
Küllerim ağlıyor, közüm ağlıyor...

Resim

KUL İHVÂNÎ sefil, noluyor gülüm
Sevdâlarda, açıp soluyor gülüm
İnsan hâli işte, oluyor gülüm
Yüreğim ağlıyor, yüzüm ağlıyor...
En son kulihvani tarafından 28 Mar 2008, 21:05 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
derunilale
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 268
Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen derunilale »

Allah razı olsun değerli büyüklerim..çok duygulanarak okudum.. hele halim abimin ki bir başka dokundu yüreğime.. o manzarayı tahayyül ettim kendimi halim abimin yerine koydum.. ve kelimeler çaresiz.. sadece akan gözyaşlarım..
annemin yanına varıp doya doya sarılmak istedim ama dışarı çıkmıştı..
yaşanan olaylar ibrettir..istifade etmesini bilirsek bize bir şeyler anlatır..burada da hem hayatın geçiçiliği göz önüne seriliyor hem de sevgimizi ertelememiz gerektiğini anlatıyor..Peygamber Sallallahu aleyhi ve Sellem ne buyuruyor:
"İnsan kardeşini sevince onu sevdiğini kendisine bildirsin."
hayattalarsa eğer en evvel ana babalarımızın sonra dostlarımızın kıymetini bilelim..gönüllerini hoş eyleyelim..göçüp gittikten sonra "ah keşke şöyle davransaydım..keşke değerini daha çok bilseydim....vs.." gibi bahanelerimiz olmasın..

İlahi düzen böyle.. öyle emreylemiş Yaradan.. gelen göçüyor kuş misali.. önemli olan uzun ya da kısa yaşamak değil nasıl yaşadığımızdır, yaşarken fark edebildiklerimizdir.. hani Hz. Ammar(r.a) şöyle buyuruyor:“Zaman denilen şeyin küçük bir anına bazen her şey sığar, bazen de hiçbir şey sığmaz.” Bu ömür sermayesi zamana tabî.. eğer biz bize verilen zaman emanetini O’nu tanımaya çalışmak O’nun rızası için koşturmak gayesiyle kullanırsak biiznillah sınırlar aşılır.. zamandan da geçilir..

SEVELİM SEVİLELİM
Hak cihana doludur, kimseler Hakkı bilmez
Onu sen senden iste, o senden ayrı olmaz
Dünyaya gelen geçer, bir bir şerbetin içer
Bu bir köprüdür geçer, Cahiller onu bilmez
*** ***
Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz
Yunus sözün anlar isen, mani'sini dinler isen
Sana iyi dirlik gerek, bunda kimseler kalmaz
*** ***
YUNUS EMRE

ve biz ehl-i sünnetin inancına göre de ruhlar bakidir yok olmaz ancak yer değiştirir..İyilerin ruhu İlliyyin makamında, kötülerin ruhu da Siccin makamında bulunur.. bunun için Yunusumuz şöyle demiştir:

“Yunus öldü deyû salâ verirler

Ölen hayvan imiş aşıklar ölmez.”



İş bu söze Hak tanıktır...

Bu can gövdeye konuktur,

Bir gün ola çıka gide;

Kafesten kuş uçmuş gibi...

Miskin Adem oğulların,

Benzetmişler ekinciye,

Kimi biter, kimi yiter;

Yere tohum saçmış gibi...

Yunus Emre hz.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Gün oldu kuşlara özendim,
Gün oldu taşlara.
Gün oldu gülerken ağladım,
Gün oldu güldüm gözümdeki yaşlara.

Düşe kalka hayat,
Düşe kalka.
Gün olur hüzünler,
Gün olur sevinçler halka halka.

Sevgili Esracık... sen biraz daha yaz... ben de biraz daha yazayım.
Yazdıklarını okuduktan sonra bu mısraları yazdım...
Benim yazdıklarım sana dokunur ama senin her sözün içime işler benim, canım abim deyişinle dolar gözlerim.

Geçen gün de Ayşe aynı şeyi yaptı ağlattı beni. Alacağınız olsun ben de size aynısını yapacağım.

İyi ki varsınız da insan olduğumu anlıyorum.
Allah sizlerden, hepinizden razı olsun.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
derunilale
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 268
Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen derunilale »

değerli güzel canım Halim abim sen istersin de ben yazmam mı :).. her ne kadar sürçü lisanım çok olsa da bilemesemde dostun yüreği sığınağımdır..Rabbim bizlerden razı olsun inşaAllah..sizlerin vesilenizle dostluğu kardeşliği anladım.."biz"lik ne demektir..neden bu kadar önemlidir..bu hakikati yaşamak nasıldır..benzer olarak Resulullah sav efendimizin hadisinde buyurduğu "müminler bir vücudun uzuvları gibidir" hakikatini istidatım ölçüsünde farkettim\farkettirildim..

DOST DOSTU DOST'A GÖTÜRENDİR..sizler öyle güzel gönüllü candan Rahman'ı(cc) Resulullahı(SAV) ashab-ı güzini(ra) hatırlatan dostlarsınız ki Rabbül alemine ne kadar şükretsem azdır..sizlerin kıymetini bilmeyi nasip eylesin Rabbim..

Muhammedi meclise girdim
Havası bir hoş suyu bir hoş
Yer sordum oturacak
Bizler yer bilmezük
Gönül biliriz mesken dediler

*********************

gönüllerini açan misafirliği kabul eden aziz dostlarıma Muhammedi muhabbetle selam ederim.. gönlümde biten gül dostlarıma ithafen,

"Topraktan biten güller solar gider, gönülden biten güller daimidir"

Hz.Mevlana

*******************

Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın

Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca, yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın...

AŞIK VEYSEL
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Kurban olduğum Allah’ım
Acımdan değildir ahım.
Ben kendimi aciz bildim,
Esra’ya sorsak padişahım.
***

Esra ayrı, Ayşe ayrı güzel,
Her sözü her tavrı güzel.
Güzellik tek Muhammed'den,
Var mı O'ndan gayrı güzel.
***

Allah razı olsun Esracık...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: FORMAT ATTIM HAYATIMA DOSTLAR!......

Mesaj gönderen der-ya »

Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FORMAT ATTIM HAYATIMA DOSTLAR!......

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

dEVR-i devrÂN DERdin ->DER-yâ!
>S ı R RSıFıR-da -> SEV-ER-yâ!
->Ç İ L E ç Ö L Ü-nde >bELLi OLur!
KİMmiŞş mecNÛN!. KİMmiŞş Ley!.


ZEVK 6003

SOLuk SOLuk ->kuL ihvÂNi!.. -> KuL KıtMÎRi!.. -> KuL KıRAT-ı!.
KÛN feyeKÛN!” ->YARATıLANn!. -> Her ÂN -> ŞeÂN KÂinÂTı!.
NEFES NEFESe -> ->-a! ->hER SEbEB ->GeBe ->SON--a!
BedEN!. > FiiL!. >DÜŞÜNceLer!. -> HAYyatın ->“OL-ÂN FoRMatı!.


18.03.14 01:04
brsbrs..tktktrstkkmdsszısszçlçğlkk..


“KÛN feyeKÛN!” ->YARATılANn!. -> Her ÂN -> Şe’ÂN KÂinÂTı!
BedEN!. > FiiL!. >DÜŞÜNceLer!. -> HAYyatın >“OL-ÂN” FoRMatı!.:


EYy SENn!
Yâ ENte celle celâluhu!
EYy SENn ki Küllî ŞEYy’i Yaratıp duransın her ÂN Şe’ÂNULLAHta, bu yaratıklar içinde benzerin bir cins-tür bulunamaz.. EYy el Vâhid-BİR.. Tek, biricik, Eşi, benzeri, cüz'ü, parçası olmayan Ferid-Ferd-tek, bir, yekta olan.. Asla Ulaşılamayan-Bilinemeyişlikte AHAD olan,
Atâ-bağışlama, bahşiş, lütuf, ihsan KÂNımız-menba’ımız-kuyumuz-kaynağımız-ocağımız ALLAH celle celâluhu!..


El Vâhidu :
Resim

Resim

Fâ‘il-i mutlaksın ey Allâh ki sen
Kimse yıgmaz hükmüñi hiç ortada


Ey ALLAHu zü’l CeLÂLimiz Bizi, fiillerimizi ve de düşüncelerimiz dahi her ÂN Yaratnsın sen!. Tüm fiillerimizn de Gerçek Fâ‘ili Sensin mutlaka!
Hiçbir yaratık Hükm-ü Hakkın önün kesip ortada bırakaz ve mutlaka “KÛN-OL!” buyurduğun ÂNında “feyeKûN-OLuVERir!.”


“seN-Fiil-DÜŞÜNcen” KİMin?
HüKM-ü HaKK>OL-ÂN-YAŞAnaN!..:


ALLAHu Zü'l-Celâl: “Kâinâtı ben yarattım! Bedenini ben yarattım! Fiillerini ben yaratmaktayım! Düşüncelerinizi de ben yaratırım..” buyurmaktadır.

Sizi.. Yaratan:

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Resim---“Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûni.: Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım. (Zariyat, 51/56 )

Fiillerinizi.. Yaratan:

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim--- “Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe RaMÂ, ve li yubliyel mu’minîne minhu beLÂen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm: Onları siz öldürmediniz (Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz), ama onları Allah öldürdü; (Ey Rasûlüm, bir avuç toprak) attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.” (Enfâl 8/17)

DÜŞÜNcelerinizi.. Yaratan:

وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Resim--- “Ve mâ teşâûne illâ en YEŞÂALLÂHu RaBBul âlemîn(âlemîne): Ve âlemlerin RaBBi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.(Tekvîr 81/29)
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: FORMAT ATTIM HAYATIMA DOSTLAR!......

Mesaj gönderen der-ya »

../

İmkânlarınla değil, yüreğinle sev!.
Çünkü imkan dar alanı, yürek ise her şeyi kucaklar!..


Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: FORMAT ATTIM HAYATIMA DOSTLAR!......

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim AşK YoLu!.

AK SAÇLarım ->SAZım TELi!
dÖRT DİLLi DELi mEVsimLer!.
->ARD-ında ->YELLEr ESeLi!
KİMLer GELdi!. >GEÇti KimLer!.

ZEVK 6834

YaLÂN DÜN-ya-dAN ->SIKıLdım!. ->SıRaT-ın SıRTına ->Yattım!.
“OLsun!. OLmasın!.” DÜŞLerim!. ->“OL-ÂN” ÇarMIHına>Çattım!.
NEdir MekÂN?. NEdir ZamÂN?!.
BİLiYORum ->şU ÂN ->Şe’ÂN!?.
RABB SÖZü ->RASÛL-un SESi!. ->AKLıma >AŞK FORMATı Attım!.

..celle celâlihu..
..sallallahu aleyhi vesellem…

26.05.14 ->14:50
brsbrs..tktktrstkkmİZsszveısszbyldgçrzmÂNn..

DERdi DELi ->DERdin DER ya!
KENDin BİLMez!.e >SÖZ OLur!
->dAMMLanın ÇiLLesi >DERyâ!
->DERyâLar YANar >KÖZ OLur!.
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: FORMAT ATTIM HAYATIMA DOSTLAR!......

Mesaj gönderen der-ya »

Değerli hocam<<<Sizi zevkle İZliyorum....

Ne GÜZELsinİZ

MuhaMMedî MuhaBBetle VE gÖNÜL HOŞnutluğuyla

inşâALLAH DÂİMÂ......



Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►Beden ve Ruh Sağlığı◄” sayfasına dön