DOST DAĞARCIĞI

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

DOST DAĞARCIĞI

Mesaj gönderen Gul »

Resim

HaKk>"İKRâ!" OKULu KÂBem
KARA DON ->dOKULu KÂBem
KAYnaYAN KeVSeR ÇEŞmemİZ
->MeNeKŞe kOKULu ->KÂBem!.

ZEVK 6769

ALLAH ->ASL!. NÛRuLLAH fASLı!. CeVL-i CihÂN ÇAĞı KÂBeM!
NÛRundan >NÛR-u MuhaMMed!. HAKkın HaLKa BAĞı KÂBeM!
->İBRaHîMin ->DevrÂN DEMi.. ->İSMâiLin ->ZeVK ZEM ZEMi
->“HaCERr ANAMın SıRTında.. ->DOStun DAĞaRCıĞı KÂBeM!.

aleyhimu's-seLÂMm..

07.04.15 17:21
brsbrs..tktktrstkkmdhçlkk..
DAĞARCIK: Yörükçede çobanın içine azığını, katığını koyduğu deriden yapılmış sırt çantası


*Resim*

vE hER ÂN ->İNs-ÂN..


YEDi TeLLi SAZLı insÂN
YEDi DiLL niYAZLı insÂN
YEDi ReNk KULLuk ihramı
HaCcul- EKBER HAZLı insÂN..

ZEVK 6276

HaVada HaKk kOKUsu var!. ->yiNE ERdi HaCc GÜNLeri!
Şe’ÂN -> şu ÂN CEMm’ Edecek ->YÂRınLarı ve DÜNLeri!
->YERe-GÖĞe SIĞmaycak.. -> ARAFAT’a -> NÛR YAĞacak
LeBbeyke! ->LeBbeyk! RaB’ımdan ->ARŞ’a ÇIKacak ÜNLeri!


04.09.14. >14:00
brsbrs..tktktynylnzBZBRZde..cmmLcmde



ALLAHu zü’l- CeLÂL’in EMRedip-BUYurduğu..
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in DUYurduğu- UYguladığı ve,
SüNNetince UYmamızı istediği..


ResimHACC ve UMRE..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: DOST DAĞARCIĞI

Mesaj gönderen Gul »

ResimvE hER ÂN ->İNs-ÂN..

YEDi TeLLi SAZLı insÂN
YEDi DiLL niYAZLı insÂN
YEDi ReNk KULLuk ihramı
HaCcul- EKBER HAZLı insÂN..


Resim

YEDi TeLLi SAZLı insÂN

Burada görebildiğim Söz-Sohbet-Zevk ve Haz dörtlüsüdür.
Ki, 4 makamda 7 söz.. 4x7=28 peygamber aleyhumusselâm..
Yâni, Kendini 7 Nefs Makamında bilmek ki, Yûsuf Sûresinde nefsten emreden nefs diye söz etmektedir.

وَمَا أُبَرِّئُ نَفْسِي إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّيَ إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---“Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûi illâ mâ rahîme RaBBî, inne RaBBî gafûrun rahîm (rahîmun) : (Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; RaBBim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz RaBBim çok bağışlayan, pek esirgeyendir. (Yûsuf 12/53)

Âyetten de anlaşıldığı gibi buradaki 7 SÖZün; Temize çıkarmak, Nefs, Emmâre nefs, Sui (kötülük,eksiklik), Rahîm, RaBB, Gafûru’r- Rahîm Sözleri olduğunu görüyoruz. Bu 7 sözün birbirleri ile olan ilişkileri (alâkaları) sâyesinde oluşan anlam ise bize SOHBETi doğurmaktadır. Sohbet ise,
Söz-Sohbet-Zevk ve Haz dörtlü sistemimizde 2. Basamak olup, söz basamağındaki KİŞİnin, PÎR Sohbeti basamağına çıkmasına sebebdir. Yâni tek söz; TEK-BİR iken Ali kerremâllahu vechehu Efendimizin de buyurduğu gibi;

Resim---İMaM Ali kerremullahi veche’nin: “İLiM bİR NOKta idi onu câhiLLer ÇOĞaLttı!”

düsturuyla çoğalan sözler arasında kurulan alâka ile PÎR Sohbetine geçmiş bulunuruz ve bu kemâlât aşamalarımızdandır. Aynı zamanda Sırat-ı Müstakîm yolumuzdur. Böylece kötülüğü emreden nefs Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizinde buyurduğu gibi iyiliği emreder hâle gelir.

Resim--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu TeâLâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.

(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin buyruğunca artık nefsimiz iyiliği emreder hâle gelmiş ve “mevt”i tadmıştır.. Bu tadış ise zâikadır, bir ZEVKtir:

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Resim---“Kullu nefsin zâikatu'l- mevt (mevti), ve neblûkum biş şerri ve'l-hayri fitneh (fitneten), ve ileynâ turceûn (turceûne) : Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiyâ Sûresi, 21/35)

Yedi telli sazlı insan, bu tadış ile ALLAH’ın Azîzu'l-Gafûr ve Gafûru’r- Rahîm olduğunu kendi kabınca idrak eyler ve akdesine çekilip Mülk Sûresini 2.âyetini duyar uyar ve hamdeder.

Resim

الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
Resim---“Ellezî hâlâka’l- mevte ve’l- hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ (amelen), ve huve’l- azîzu’l- gafur (gafûru) : O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk 67/2)

Yûsuf Sûresinin 53.âyetiyle SÖZ olarak başladığımız ve okuduğumuz Emmâre nefsi ki, buradaki söz olarak okuduğumuz ve SOHBETini yaparak ZEVKine ERdiğimiz GAFÛRU’R- RAHÎMİ YEDi TeLLi SAZLı insÂN AKDES inde "Azîzu'l-Gafûr"u HAZ olarak duymasıyla bitiriyoruz.(Mülk 67/2)




EL AZÎZU'L-ĞAFÛRU celle celâluhu : Güçlü-Bağışlayıcı olan. (2 defa)

(Fâtır 35/28) (Mülk 67/2)

EL GAFÛRU'R-RAHÎMU celle celâluhu : Bağışlayıcı-Esirgeyici olan. (70 defa)
(Bakara 2/173, 182, 192, 199, 218, 226) (6 defa)
(Âl-i İmrân 3/31, 89, 129) (3 defa)
(Nisâ 4/23, 25, 96, 100, 106, 110, 129, 152) (8 defa)
(Mâide 5/3, 34, 39, 74, 98) (5 defa)
(En'âm 6/54, 145,165) (3 defa)
(A'râf 7/153, 167) (2 defa)
(Enfal 8/69, 70) (2 defa)
(Tevbe 9/5, 27, 91, 99, 102) (5 defa)
(Yûnus 10/107)(Hûd 11/41)
(Yûsuf 12/53, 98) (2 defa)
(İbrâhim 14/36)(Hicr 15/49)
(Nahl 16/18, 110, 115, 119) (4 defa)
(Nûr 24/22, 33,62) (3 defa)
(Furkân 25/6, 70) (2 defa)
(Neml 27/11)(Kasas 28/16)
(Ahzâb 33/5, 24, 50, 59, 73)(5 defa)
(Zümer 39/53)(Fussilet 41/32)(Şurâ 42/5)(Ahkaf 46/8)(Feth 48/14)
(Hucurât 49/5, 14) (2 defa)
(Hadid 57/28)(Mücâdele 58/12)
(Mümtehine 60/7, 12) (2 defa)
(Tegâbûn 64/ 14)(Tahrîm 66/1)-(Müzemmil 73/20)


http://www.muhammedinur.com/forum/viewt ... =81&t=9017

Resim
Resim
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: DOST DAĞARCIĞI

Mesaj gönderen Gul »

Resim

YEDi DiLL niYAZLı insÂN


7 telli saza benzetilen insan Nefs-i Emmâre basamağında, gelebilecek olduğu son noktaya gelmiştir ki, geldiği bu yer 7 dilli niyâzlı insanın kemâlâtına geçtiği yerdir.. ki, bu kemâlât aşamasının geçilmesi yâni kişinin kendini bilmesi için Pîr sohbeti şarttır. Bu yüzden Tevbe Sûresinin 9. Âyetinde ALLAHu zü’L- CeLâL, iman edenlere yâni bizlere sâdıklarla birlikte olmamız gerektiğini emretmektedir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ
Resim---
“Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe ve kûnû mea’s- sâdikîn (sâdikîne): Ey iman edenler, ALLAH'tan sakının ve doğru (sâdık)larla birlikte olun. (Tevbe 9/119)

MuhaMMedî Sâdıklarla beraber olmanın yolu nedir? Sorusuna ise Nisa suresinin 69.âyetinden cevap gelmektedir.


وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَالرَّسُولَ فَأُوْلَئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاء وَالصَّالِحِينَ وَحَسُنَ أُولَئِكَ رَفِيقًا
Resim---Ve men yutiıllâhe ver resûle fe ulâike meallezîne en’amellâhu aleyhim minen nebiyyîne ves sıddîkîne veş şuhedâi ves sâlihîn(sâlihîne), ve hasune ulâike rafîkâ(rafîkan) :Ve kim, Allah'a ve Resûl'e itaat ederse, o taktirde işte onlar, Allah'ın kendilerine ni'met verdiği nebîlerle (peygamberlerle) ve sıddîklerle ve şehitlerle ve salihlerle beraberdirler. Ve işte onlar ne güzel arkadaştır. (Nisa 4/69)


MuhaMMedî Sâdık kimdir? sorusuna ise, Hocamızın şu güzellemesiyle cevâb vermek istiyorum…


Resim

YÂ HUUUU!. DOST!..

Zor Yolda, zoru yaşamak zevk..
7 ses içinde sessizlik, sükût..
7 yerde ıssızlık, sükûn..
Cihanda ’ Canevinde Can Cim'i..
Nûn için, Nûr-u Mim’..
Duydu – Uydu da O'na..
Ne söylesem boştur!..
Dinlemez gerçek sarhoştur..

Koca İmam (kv) dan bâdesi..
İçindeki şu ney sesi..
İnleten kanlı kafesi..
Can kuşunun neşesi..
Her şeyi ve herkesi..
Aşk Dağında ünlüyor..
Sâhillerde dinliyor..

Bir Devranda Seyran Açan Rahmeten li'l-Âlemîn (sav)..
"Yâ Ali! Kelime-i TEVHÎDi 3 kez sen söyle Ben dinleyim
3 kez de diz dize Ben sana TEVHİD inleyim!..
" buyurdu..

Cevlan âlemi açıldı..
Hayranda kalan Ali (kv) kalkınca, sendeledi,
sağ eli göklere sol eli yerlere doğru döndü, döndü, döndü...
Sırr-ı Süveydasın semâ etti...

İçimde dönen bu Sırr-ı Sıfır, sunulan o saff SU'dandır DOST!..

Bu ıssızlık,
Bu sükûn,
Bu sessizlik,
Bu sükût...
Dağlara vurdu Ali Şah! (kv)..

Suyu derûnda bir kuyuya "SIRR" ın dedi...
Kurudu kahrından kuyu..
Kalb kamışına öz oldu suyu..
Bir dalından, BİR NEYY eyledi..
HUUUU! Hecesin Heyyyy eyledi!..
Sırrını sistem dinledi..
Kürre - zerreler inledi..

İçimdeki dilli düdük Şahımın Yâr yâdigârı..
Üflemek için efkârı..
Zârı zârı..
Nazlı Yârı..
Raksla renkle
Hazzla zevkle
..

Gelecek diye bekle !!!!....
Sînemizle...

Sevgi, BİZ imle..

Es Selâm, SAV'e ve BİZ'e olsun Canda Can...

Söyledi, Âşık Kul İhvanî Sefîl Sultan….

Resim


Yedi dilli niyazlı insÂN'dan kasıt ise, kişinin nefsini BİLip RaBB’ini BULmasıdır ki; ALLAH TEALÂ'dan korkmaya, insÂNlardan utanmaya ve pişmÂN olmaya başlayan nefsin, "sadr"daki nefsî (kendi) makamıdır ..

Kıyame Sûresinin 2. Âyetinde ise ALLAHu zul celal bu nefse yemin etmektedir.


وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ
Resim---
“Ve lâ uksimu bin nefsi’l- levvâmeh (levvâmeti) : Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).” (Kıyame 75/2)

Bu nefis ki KENDini BİLip, PÎRini BULup, RASÛLyla OLup RaBBiyle YAŞAyamamaktadır, tereddüt içinde gidip gelmektedir. Bu yüzden de kınanmaktadır.
Nefs-i Levvâme:
Kınayıcı Nefis.. Kötülük yaptığında bundan pişman olup kendini kınayan ve RaBBımızdan af dileyen nefs. Yaptığı kötü işlerin farkına varıp gaflet uykusundan ve cehâletten kaçınmaya çalışan nefs.

Nefs-i Levvâme, Loş bir aydınlık içinde olup günâh işleyebilir, kendini kınar ve yine günâh işleyebilir. Sevâb da işleyebilir ve kendini avutabilir.

Kişi, Kendi ÖZünde duydu hakkı ve hayra döndü.. bu yüzden levm ediyor/ediliyor.. yâni kınanıyor Melâmi’ler de öyledir.. söyledikleri çok büyük gerçekler, çeşitli sebeblerle çeşitli insÂN gurubunun işine gelmez ve hemen ona karşı olurlar ve hemen silâhlarını çekerler..
Koyla iş değildir insÂNoğlunun nefsini bilmesi ki bu hayatta.. İlk önce Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi BİLip, BULup, OLup da fiilen SÜNNetince YAŞAması Lâzımı ve Lâyıkı ve de Şartıdır!.
ALLAHu zü’l- CeLÂL Yardımcımız olsun inşâe ALLAHu TeâLâ!.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin: “ Men arefe nefsehu fekad arefe RaBBehu: Nefsinin Bilen RABBini BİLir ” buyurmuştur. (Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Nefsimizi nasıl bilelim ki RaBBimizi biLelim?
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: DOST DAĞARCIĞI

Mesaj gönderen Gul »

7x4=28 Peygamberin aleyhumusselâm pişmÂNlıklarını Kur’ÂN-ı Kerîmde okumaktayız. Bunları kısaca gözden geçirdiğimizde:

Âdem aleyhisselâmın yasak meyveyi yiyip pişmÂN olması, ve RaBBine tövbe etmesi;


فَتَلَقَّى آدَمُ مِن رَّبِّهِ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
Resim---
“Fe telekkâ âdemu min RaBBihî kelimâtin fe tâbe aleyh (aleyhi), innehu huve’t- tevvâbu’r- rahîm (rahîmu): Sonra Âdem, RaBBinden kelimeleri telakki etti (öğrendi) (ve RaBBine tövbe etti.). Bunun üzerine (Allah), onun tövbesini kabul buyurdu. Muhakkak ki O, Tevvâb’tır (tövbeleri kabul edendir), rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir)” (Bakara 2/37)


Nuh aleyhisselâmın oğlunun kendisinden olmadığını ÂNlamayıp, israr edip, ona dua etmesi ve pişmÂN olması;

وَنَادَى نُوحٌ رَّبَّهُ فَقَالَ رَبِّ إِنَّ ابُنِي مِنْ أَهْلِي وَإِنَّ وَعْدَكَ الْحَقُّ وَأَنتَ أَحْكَمُ الْحَاكِمِينَ
Resim---
“Ve nâdâ nûhun RaBBehu fe kâle RaBBi innebnî min ehlî ve inne va'dekel hakku ve ente ahkemul hâkimîn (hâkimîne): Ve Nuh (aleyhisselâm) RaBBine seslendi. Sonra (şöyle) dedi: “RaBBim! Muhakkak ki oğlum benim ailemdendir. Ve muhakkak ki Senin vaadin haktır ve Sen, hüküm verenlerin en iyi hüküm verenisin.” (Hûd 11/45)


قَالَ يَا نُوحُ إِنَّهُ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ فَلاَ تَسْأَلْنِ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنِّي أَعِظُكَ أَن تَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Resim---
“Kâle yâ nûhu innehu leyse min ehlike, innehu amelun gayru salih (salihin), fe lâ tes'elni mâ leyse leke bihî ilm (ilmun), innî eızuke en tekûne minel câhilîn (câhilîne).: (Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: “Ey Nuh! Muhakkak ki o, senin ailenden değildir. Muhakkak ki onun yaptığı salih olmayan bir ameldir. Öyleyse senin hakkında bir ilmin (bilgin) olmayan şeyi, Benden isteme. Muhakkak ki Ben, câhillerden olursun diye sana öğüt veriyorum.” (Hûd 11/46)

قَالَ رَبِّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْأَلَكَ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ وَإِلاَّ تَغْفِرْ لِي وَتَرْحَمْنِي أَكُن مِّنَ الْخَاسِرِينَ
Resim---
“Kâle RaBBi innî eûzu bike en es'eleke mâ leyse lî bihî ilm (ilmun), ve illâ tagfirlî ve terhamnî ekun minel hâsirîn (hâsirîne).: (Nuh aleyhisselâm): “RaBBim, muhakkak ki ben, onun hakkında benim bir ilmim (bilgim) olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve Senin, beni mağfiret etmen ve Senin, bana rahmet etmen olmazsa ben, hüsrana uğrayanlardan olurum.” dedi.” (Hûd 11/47)


Ve İbrahîm aleyhisselâmın da babası için aynı pişmanlığı yaşaması;

وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ
Resim---
“Vagfir li ebî innehu kâne mine’d- dâllîn (dâllîne): Ve babamı mağfiret et, muhakkak ki o dalâlette kalanlardan oldu.” (Şuârâ 26/86)

قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي إِنَّهُ كَانَ بِي حَفِيًّا
Resim---
“Kâle selâmun aleyk (aleyke), se estagfiru leke RaBBî, innehu kâne bî hafiyyâ (hafiyyen).: “Sana (senin üzerine) selâm olsun.” dedi. Senin için RaBBimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü O, bana (çok) lütufkârdır.” (Meryem 19/47)

قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَاء مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاء أَبَدًا حَتَّى تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن شَيْءٍ رَّبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
Resim---
“Kad kânet lekum usvetun hasenetun fî ibrâhîme vellezîne meah (meahu), iz kâlû li kavmihim innâ bureâu minkum ve mimmâ ta’budûne min dûnillâhi kefernâ bikum, ve bedee beynenâ ve beynekumu’l- adâvetu ve’l- bagdâu ebeden hattâ tû’minû billâhi vahdehû, illâ kavle ibrâhîme li ebîhi le estagfirenne leke ve mâ emliku leke minallâhi min şey’in, RaBBenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileyke’l- masîr (masîru).: Hz. İbrâhîm ve onunla beraber olanlar sizin için güzel bir örnek olmuştur. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: “Muhakkak ki biz, sizden ve sizin Allah’tan başka taptığınız şeylerden uzağız, sizi inkâr ediyoruz. Ve siz, Allah’ın tek oluşuna inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda ebediyyen düşmanlık ve öfke başladı.” Hz. İbrâhîm’in, babasına: “Senin için mutlaka istiğfar edeceğim (mağfiret dileyeceğim). (Ancak) Allah’tan sana gelecek bir şeyi önlemeye malik değilim, sözü (demesi) hariç. RaBBimiz, biz Sana tevekkül ettik. Ve Sana yöneldik. Ve masîr (varış, dönüş, ulaşma), Sana’dır.” (Mümtehine 60/4)


Hz.Yakup aleyhisselâm ın Yûsuf aleyhisselâmı oğullarına emânet edip sonradan buna pişmÂN olması;

قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنفُسُكُمْ أَمْرًا فَصَبْرٌ جَمِيلٌ عَسَى اللّهُ أَن يَأْتِيَنِي بِهِمْ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Resim---
“Kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâ (emren), fe sabrun cemîl (cemîlun), asâllâhu en ye’tiyenî bihim cemî’â (cemî’an), innehu huve’l- alîmu’l- hakîm (hakîmu).: Yâkub (aleyhisselâm) şöyle dedi: “Hayır, sizin nefsiniz sizi bu işe teşvik etti.” Artık bundan sonrası güzel (bir) sabırdır. Umulur ki; Allah, onların hepsini bana getirir. Muhakkak ki; O Alîm (en iyi bilen) ve Hakîm (hikmet ve hüküm sahibi) olandır.” (Yûsuf 12/83)

وَتَوَلَّى عَنْهُمْ وَقَالَ يَا أَسَفَى عَلَى يُوسُفَ وَابْيَضَّتْ عَيْنَاهُ مِنَ الْحُزْنِ فَهُوَ كَظِيمٌ
Resim---
“Ve tevellâ anhum ve kâle yâ esefâ alâ yûsufe vebyaddat aynâhu mine’l- huzni fe huve kezim (kezîmun).: Ve onlardan yüz çevirdi ve: “Yûsuf’a yazık oldu! (vah Yûsuf)” dedi. Artık o üzüntüsünü sakladığı (kezim olduğu) hâlde hüzünden gözleri ağardı.” (Yûsuf 12/84)


Ve Yûsuf aleyhisselâm ın nefsini temize çıkarmaması;

وَمَا أُبَرِّئُ نَفْسِي إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّيَ إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---
“Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûi illâ mâ rahîme RaBBî, inne RaBBî gafûrun rahîm (rahîmun) : (Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; RaBBim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz RaBBim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (Yûsuf 12/53)


Ve Musa aleyhisselâm ın pişmÂNlığı;

قَالَ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Resim---
“Kâle RaBBi innî zâlemtu nefsî fâgfirlî fe gafera leh(lehu), innehu huve’l- gafûru’r- rahîm (rahîmu).: "RaBBim, ben nefsime zulmettim, artık beni mağfiret et." dedi. Böylece onu mağfiret etti. Muhakkak ki O; Gafûr’dur (mağfiret eden), Rahîm’dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).” (Kasas 28/16)


Yunus aleyhisselâm’ın pişmÂNlığı;

وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Resim---
“Ve zennûni iz zehebe mugâdıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nâdâ fiz zulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu mine’z- zâlimîn (zâlimîne).: Ve Zennûn (Yunus aleyhisselâm), gadaba gelerek (öfkelenerek) gitmişti. Böylece ona muktedir olamayacağımızı (hükmedemeyeceğimizi) zannetti. Sonra karanlıklar içinde (şöyle) nida etti: “Senden başka İlâh yoktur. Sen SübhÂN’sın (herşeyden münezzehsin). Muhakkak ki ben, zalimlerden oldum.” (Enbiyâ 21/87)

Ve diğer peygamberlerin pişmÂNlıklarıyla beraber RaBBlerine tevbe etmeleri ve olaylar âleminde devâmlı Hak ve Hayr istemeleri yaptıkları dualar ile de görülmektedir. Levvâme Nefs, bizim için Hakkın ve Hayrın istendiği Mülhime Nefsin kabı gibidir ki, bu Hak ve Hayr kabı ÂNcak ve ÂNcak YEDi DiLL niYAZLı insÂN ın “Kalb Kabı”dır.

Ve unutmamalıyız ki; her kul, kulluğun MuhaMMedî Tekemmülünde 4x7=28 peygamber aleyhumusselâm şehrine uğrar. Ve onların hâllerini yaşar, denenir. Nuh aleyhisselâm olmaz da Nuhî olur. İbrahîm aleyhisselâm olmaz da İbrahîmî olur.

Bütün bu
BİLiş-BULuş-OLuş ve YAŞAyışlar ise, önce MuhaMMedî İlim-İdrak-İrade ve İştirak ile mümkündür. YEDi DiLL niYAZLı insÂN tüm peygamber aleyhumusselâmların hayatlarını Kur’ÂN-ı Kerîmden BİLdi mi, ve bu yaşayışları kendi hayatında mürşidi kâmil yâni Pîr yardımı ile BULdu mu kişi artık İDRAK basamağında RaBBini BİLişte Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizle OLur… Ve "Sen atmadım ben attım" İDRAKiyle YAŞAmaya BAŞlar..

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim---
“Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliye’l- mu’minîne minhu belâen hasenâ (hasenen), innallâhe semîun alîm (alîmun) : Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zamÂN sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihÂNla imtihan etmek için (yaptı) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. (Enfal 8/17)
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: DOST DAĞARCIĞI

Mesaj gönderen der-ya »

BİR GÜN!.…

Kul İhvâni sefil HAKK’a gelirsen
Her yerde olanı “Sen” de bulursan
Tecellî tahtında kendin bilirsen
Dost’a tatlı canın adarsın Bir gün…..

*

Kendinde kendini pek merak edip
İlm ü iradede HAKK’ı idrak edip
Zehir mi- zemzem mi iştirak edip
Tevhidin tadını tadarsın Bir gün…..

*

Buz-Su-Buhar-Bulut? Söyle sen nesin?
Gel – geçir delikten Tevhid Devesin
Kâmil Tezgâhında azgın hevesin
Tevhid makasıyla budarsın Bir gün..…

*

Gam yeme Dost sesin sende duyarsın
Tevhid tebliğini duyar uyarsan
“Sîret” in sırtından “Sûret” soyarsan
“Meğer Mevlâm üryan!...” edersin Bir gün…..

*

Kul İhvâni gârib gökte uçma gel!
Âşığa ahmağa “esrâr” açma gel!
Halka, HAKK’tan HAKK’a HAKK’ı saçma gel!
Boş sözün bedelin ödersin Bir gün…..

20.11.1995 15:10


Tecellî : Görünme. Bilinme. * Kader. * Allah'ın (C.C.) lütfuna uğrama. * İlâhi kudretin meydana çıkması, görünmesi. Hak nurunun te'siriyle kulun kalbinde hakikatın bilinmesi.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön