GÜNLÜK YAZILAR

Cevapla
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

GÜNLÜK YAZILAR

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

ResimBU GÜN DE AKŞAM OLDU.....

SABAHla doğan her gün hep akşam oldu.
Gün deyince hatıra sabah ile akşam geliyor ilk düşüncede...
Diğer zamanlar gün içinde teferruat gibi..
Aynen insanın ömrü de öyle, doğum ve ölüm... arası teferruat...
Lâkin asıl mühim olan "teferruat"da gizli olan..
Doğumla ölüm arasındaki tefferruatta gizli olan insanın ömrüne "mânâ" yükleyen ..
Bu çok önemli aslında..
Mânâ-yı harfi (varlığa yaratan adına bakmak) veya mânâ-yı ismi (varlığa kendi nefsi adına bakmak) yüklemek insan ömrüne..
O zaman ömrümüz bir anlam ve hakikat kazanır.
Yoksa deniz dalgalarının köpüğü gibi sönüp gider hayat denizinin sahillerinde...
Bir varmış bir yokmuş masalında sallanıp giden ömür beşiğinde daha hayattayken uyumaya başlayıp,
hiç uyanmadan ebedî uykuya dalıp gitmek var işin ucunda...

Nefsimiz adına yaşadığımız bir hayat tarzı ile, bizi yaratan adına yaşadığımız bir hayat tarzı ne kadar farklıdır..
Siyahla –beyaz, kömürle elmas, gece ile gündüz ve hakkla bâtıl, nurla zulmet kadar...
Hakk ve hakikat adına ne varsa hepsi bâki, kalıcı ..âhiret yurdunda son varış yeri cennetler...
Zulüm ve zulmet adına ne varsa hepsi bâki kalıcı..âhiret yurdunda son varış yeri cehennemler..
Ömrümüzün hakk'a bakan binlerce yönü varken, nefsimize bakan sadece bir tek yönü vardır...
O da gaflet . cehâlet ve zulmet perdeleriyle örtülüdür, inançsızlık ve kafirliktir...

Eğer yaratıcımız peygamberleri aracılığı ile bize doğru yolu gösteren ilahî mesajlarını göndermeseydi,
nefs ve şeytan birlikteliğinde, daha dünyada cehennemler çukurunda feryat figan yaşayan "esfeli sâfilin"e düşmüş yaratıklar olarak kalmaya devam ederdik..
Allah cellecelalühünün rahmeti bizi kuşatmasaydı, "sırat-i müstakim"i bulamadan ziyan olur giderdik.
Allah cellalecelalühü , her ne kadar bizi "kulluk imtihanı" için yarattı ise de, sevgi ve muhabbetinin tezahürü için, sırrlı aynalar olarak var etti,,
ve biz kulları yine o'nun öğretisi doğrultusunda, kendi aynamızdaki sırra vakıf olup, onu çözmekte başarılı olabilirsek,
o "ayna"dan sadece hakkın görüldüğünü, kendi nefsimize ait hiçbir şeyin olmadığını , içimizdeki aynanın sanal "ben"inden içerde bir başka bâki "BEN" in olduğunu,
fark ettiğimiz an, Yunus Pîrimizin dediği gibi "bir ben vardır, bende benden içeri!" sırrına vakıf oluruz....
Burdan ötesini yaşayana hoş gelsin bahtiyâr olsun!.
Bize de nasib olsun inşae ALLAH!.
Can dostlar candan dostlar esselâmüaleyküm...


Gül-i zâr
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: GÜNLÜK YAZILAR

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

ResimHİÇBİRŞEY!...

bismillahirrahmânirrahîm,

"denizler mürekkep olsa ağaçlar da kalem",
Rabbimiz Allahın nimetlerini yazamazdılar!.
denizler biter, ağaçlar tükenir yine de ni’metler yazmakla bitmezdi...
bir gözü eksilse, yerine koymak için neler vermezdi insan..
veya eli, ayağı, kulağı dili...
azalarından herhangi biri..
benim dediğimiz ne varsa...
nereden, kaça aldık biz bunları?
karşılığında ne ödedik ki?..

HİÇ BİR ŞEY!...

göz kapakların iner çıkar..
ciğerlerin açılır kapanır...
kalbin tik-tak (HAKK!.HAKK!.) bir düzen dahilinde çalışır..
ağzından tadarak attıklarını mide hazmeder,
ince bağırsaklar özümser, kalın bağırsaklar dışlar..
beden-inde daha anlatılmaz neler var!. ne olaylar yaşanmakta!..
peki ey insan! bütün bunların üzerindeki tasarrufun ne kadar, ölçüsü ne?.

HİÇBİRŞEY!...

doğan günde, ölen günde, gelip geçen mevsimlerde,
güneşte, ayda, yıldızlarda, arzda, semâvatta olup biten ne varsa herşeyde..
çocukluğunu ihtiyarlatan zamanın akışında,
her şeyi bir dantel gibi işleyen nakkaşın nakışında,
suyun selinde, havanın boğuşunda, ateşin yakışında,
dağların sarsılışında, yerlerin sallanılışında,
ey insan!. hangisi sana ait?. ne katkın var bunlarda?...

HİÇBİRŞEY!...

aklıma çocuksu bir hikaye geldi...
bir anne ile çocuk arasında geçen bir olayı konu eden...
bir gün bir anne masanın üstünde bir kağıt bulur.
oğlunun yazdığı bir hesap pusulası:
her sabah bakkala ekmeğe gitmemin karşılığı: 5 tl.
eve su taşımanın karşılığı: 10 tl.
odunları kırıp taşıma karşılığı: 20 tl.
vs. vs. vs........ toplam: 150 tl.

anne gülümser 150 tl. yi masanın üstüne bırakır..
bir de hesap pusulasıyla beraber:
9 ay karnımda taşıyıp kanımla besledim karşılığı: hiçbirşey!
sancılar içinde dünyaya getirdim karşılığı: hiçbir şey!
uykusuz gecelerde ninnilerle uyuttum karşılığı: hiçbirşey!
beledim, besledim baktım büyüttüm karşılığı: hiçbirşey!
vs vs vs........toplam: HİÇBİRŞEY!..

YİNE GÜN AKŞAM OLDU!.. GECEYE DOĞRU KANAT ÇIRPIYOR ZAMAN KUŞU!..
ESSELÂMÜALEYKÜM!..


GüL-i ZâR
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: GÜNLÜK YAZILAR

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim

MEVLÂM!.

Ben bir kırık çeşmeyim, suyum gelir kaynaktan,
Ya için ya içmeyin, ya da geçin uzaktan,
Sığınırım RABB’ime, nefsimdeki tuzaktan,
Küllî ŞEY’e KADîR'dir, bizi yaratan MeVLÂm....

*

Teslim oldum Rabb'ime, geçtim ağyarden elden,
Çıkmasın isterim hiç, HAKK'tan başka söz dilden,
Gelince gitmek ANı, bu garib gurbet elden,
Küllî ŞEY’den HABîRdir, bizi yaratan MeVLÂm....

*

Başımıza gelenler, nefsimizin yüzünden,
Kaçımız gidiyoruz, Resûlallah İZİnden,
Kaç defa yaş akıttın, Allah için gözünden,
Küllî ŞEY’e Vakıf'tır, bizi yaratan MeVLÂm...

*

MuhaMMed AYNasından, görünen kim acaba,
İlmin yetermi bilmem, sorgu - suâl - cevaba,
Güvenip kanma sakın, işlediğin sevaba,
Küllî ŞEY’e Sahib'dir, bizi yaratan Mevlam...

*

Belli değil ömrümüz, garanti yok yarına,
Malım mülküm diyerek, aldanma sakın buna,
Kalmamış yalan dünya, yere batan Kârun'a,
Küllî Mülke MâLiK'tir, bizi yaratan MeVLÂm....

*

Güneşi döndüren de, kimdir yörüngesinde,
Ay ve yıldızlar kalır, ya nur ya gölgesinde,
Kimin muradı vardır , Resûlallah sesinde,
Küllî ŞEY’e MeLiK’tir, bizi yaratan MeVLÂm....

*

Gül-simâ'dan Gülizâr, eyleyen Sen'sin beni,
SeSsiz yalnızlığımda, dinleyen Sen'sin beni,
Af ve mağfiretinle, BeLeyen Sen'sin beni,
SEVen-SEVilen SEN'sin, bizi yaratan MeVLÂ'm....

ResimGÜL-i ZÂR Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: GÜNLÜK YAZILAR

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim MİSÂFİR

BİR BÜYÜKCE SARAYA MİSÂFİR OLARAK DAVET EDİLSENİZ...
Sizi kapıda saygılı ve edepli hizmetkârlar karşılasalar...
Her birinizi gayet düzgün ve konforlu odalara yerleştirseler...
Yaşamanız ve rahat etmeniz için ne gerekiyorsa tanzim edilmiş,
Gayet şık eşyalardan müteşekkil, gayet güzel avizelerle aydınlatılmış,
Her neye iştiyak duyuyorsanız emrinize verilmiş bir mekanda ağırlansanız....
Yemeniz içmeniz için, ne lüzumlu ise size takdim edilmiş osa...
Velhasıl, kısacası bu kocaman sarayın, sahibesi veya sahibi sizce merak edilecek ,
tanınması elzem olacak biri olmayabilir mi?.

Doğrusu, akl-ıselim sahibi insanlar gerçekten merak edip, onunla tanışmak ister...
Bir de bunca izzet ve ikrâm ÂL-İ CENÂBLIK KARŞISINDA şükranlarını iletmek ister....
İŞİN DOĞRUSU DA BUDUR ZÂTEN....

Peki şu dünya sarayında doğduğumuz günden beri,
Bizi yediren, içiren tarifsiz izzet ve ikrâmlarda bulunan,
Bebeklik günlerimizden beri bize hizmetkârlar tahsis eden,
Her sıkıştığımızda bize Hızır (âcil yardım görevlisi) gönderen,
Bu misafirhânede yaşama ve bulunma kurallarının dışına çıktığımızda,
Müjdeleyici, uyarıcı ve korkutucu (caydırıcı bizim iyiliğimiz için) elçiler görevlendiren,
Ağlayan gözlerimizin yaşını sildiren, inleyen yüreklerimizin acısını dindiren,
Cömert, kerim. Seven, sevindiren, misafirlerini azgınlıklarından dolayı,
hemen mülkünden kovmayıp, sabırla düzelmelerini bekleyen....
Anlatımlara, kelimelere akıllara sığmayan niteliklerdeki bu evsahibimizi,
hiç MERAK edip O'nunla tanışmak bilişmek, bunca sunduğu nimetler karşısında ne kadar minnettar, ne kadar berhüdâr, ne kadar şüküryâb, olduğumuzu bildirmek arzusu duymazmıyız?..

Gerçekten kendimize bir soralım...
Bu arzuyu hissedip, onu tanımak bilmek isteği geçiyor mu gönlümüzden....
Yoksa, "ekmek elden , su gölden" deyip yan gelip yatıyor muyuz?
"Haydi kalk uyan , vakit doldu misâfirlik bitti dön Rabb'ine!..."
denilecek vakte kadar, UYUYUP DURACAKmıyız?..
Haydi şu andan tezi yok, zamanın, mekânın, zamansızlığın ve mekansızlığın sahibiyle tanışmaya....
ONUN KELÂMI, KU’ÂN-I KERİMİ OKUYUP ANLAMAYA...
ANLAYIP YAŞAMAYA... YAŞAYIP YAŞATMAYA....
SELÂT VE SELÂMLARIN EN GÜZELİ, ALLAH celle celâlihu KATINDA EN MAKBÜLÜ ,
ONUN PEYGAMBERİ RESÛLÜ, SEVGİLİSİ VE KULU OLAN MUHAMMED MUSTAFA sallallahu aleyhi ve sellem EFENDİMİZİN ÜZERİNE,
EHL-İ BEYTİNE VE ASHABINA OLSUN!..


Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim


ResimGÜL-i ZÂR Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: GÜNLÜK YAZILAR

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim

“GÜL-İ ZÂR"da GÜL-İ ZÂR..

UNUTUYORUM BÂZEN İRADEMİ ÂLEMLERİN RABBİNE TESLİM ETTİĞİMİ.
NE ZAMANDIR TAM BİLEMİYORUM, "BEN BENDE DEĞİLİM, BİR BEN VAR BENDEN İÇERİ"
DİYE YAŞIYORUM.
HER DEFASINDA "İNŞAEALLAH" DEMELİYİM, GELECEK ZAMAN İÇİN DİYE ,
KENDİ KENDİME TENBİHLEMEME RAĞMEN UNUTUYORUM.

إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ وَاذْكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلْ عَسَى أَن يَهْدِيَنِ رَبِّي لِأَقْرَبَ مِنْ هَذَا رَشَدًا
“İllâ en yeşâallâhu vezkur rabbeke izâ nesîte ve kul asâ en yehdiyeni rabbî li akrabe min hâzâ reşedâ”

ÂYETİ KERİMESİ GEREĞİ Kİ MEÂLEN:Ancak Allah'ın dilemesiyle (yapacağım de).
Ve unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: “Rabbimin beni (Allah'a) bundan daha yakın (daha üstün) bir irşad seviyesine ulaştırmasını umarım.” (Kehf 18/24)

İllâ en yeşâallâhu (ANCAK, ALLAH DİLERSE...) DİLİMİZE "İNŞÂLLAH" OLARAK YERLEŞMİŞ
LÂKİN HEP UNUTUYORUZ, YAPILACAK İŞİN ALLAH celle celâluhu TARAFINDAN RIZASINA UYGUN OLARAK,
YAYARATILIP YARATILMAYACAĞINI...
BENDENİZ HEP BU KONUDA İKAZ EDİLMEME RAĞMEN,
KENDİ BAŞIMA BİR ŞEYLERE KARAR VERDİĞİMDE,
BÜYÜK BİR MAHCUBİYET YAŞIYOR OLMAMA KARŞILIK.
UNUTMA GAFLETİNE DÜŞMEYE DEVAM EDİYORUM...


NE MÜLK SAHİBİYİM, NE DE KENDİMDEN SAYARIM CANI,
SENDEN GELİR ALLAHIM , VARLIĞIMIN CERYANI,
ŞU ÂCİZ KULUNUN ÂCİZLERLE DOLU HER YANI,
VERMEYE MALIM YOKMUŞ, GELMEYE HALIM MEĞER...

*

ANLADIM BİLDİM KİMDEN ALIP KİME VERDİĞİM ,
HAKKIN GÜLÜYMÜŞ HAKK BAĞINDAN DERDİĞİM,
KOPARIP MEYVESİNİ MUHTACA SERDİĞİM,
TUBÂ AĞACIM YOKMUŞ, EĞMEYE DALIM MEĞER...

*

DOĞAR DOĞMAZ ÖLMEYE YAŞAMAKTAN MAKSAT,
TİKTAKLARLA BENDEN ÖNDE KOŞUYOR ZAMAN, SAAT,
MUSALLADA SON BULACAK BU ALDANIŞ ,BU SALTANAT,
KEFENİM BİLE YOKMUŞ , BİNMEYE SALIM MEĞER...

*

GÜLİZÂR BİR ŞAHÂNE SULTANIN ÂCİZ GEDÂSI,
SESSİZLİK ÜLKESİNDE GÜRLER HARİKA SEDÂSI,
KAPLAMIŞ TÜM ÂLEMİ,TECELLİSİ NAZI EDÂSI,
VARLIĞIM BİLE YOKMUŞ, "BEN" BİR MASALIM MEĞER....

GÜL-İ ZÂR
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: GÜNLÜK YAZILAR

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim

GERÇEK DOSTU BULDUM!..

Son zamanlarda bir hâl yaşıyorum.
Bir ömür boyu içimde yaşayan bir DOST olduğunu yeni yeni fark ediyorum.
Belki de zaman zaman fısıltılarını duyup da uyduğum bu DOST idi.
Ama hiç farkedemediğimi şimdilerde anlıyorum.
Yıllar önceydi.
Ortaokul çağlarında, fizik dersinden önemli bir imtihana girmekteydim.
Çalışmadığım bir konu takıldı aklıma içimden bir ses şunları, şunları oku diyor.
Öğretmen de geldi -gelecek.
Kitabı açıp okudum bir iki defa.
O zamanlar 10 soru sorulur genelde, her soru bir puan olurdu.
On sorudan altısını yapabildim.
Geçemek için yeterliydi.
Altı suâlin iki tanesi, son anda çalıştığım, konudan gelmişti.
Kimdi neydi bana fısıldayan ses o zamanlar hiç araştırmamıştım.
Bunun gibi gençlik çağlarımda çok olay olmuştu..

Hele bir tanesini hiç unutmam:
Eczacılık okurken, bana çok ağır gelen bir dersimiz vardı "analitik kimya".
Maddelerin özelliklerinin yanı sıra kimyasal (moloküler) yapısını da inceleyen bir bilim dalı.
Son sınıfta okul bitirme imtihanlarındayız.
Günlerce, oldukca kalın ders teksirlerini gece gündüz çalışmışım.
Son sayfalarda birkaç konuyu da yetiştiremediğimden şöyle-böyle okuyup geçmişim.
İmtihan kapısında aklıma "kakodilik asit" diye bir madde takıldı.
İçimdeki ses mutlaka bunu öğren diyor.
Ben aman “boşver “diyorum.
O ses feryat ediyor: "Şunu bir öğren!."
Öyle baskın ki sononda teksirleri bıraktığım yerden alıyorum ve karmakarışık bir yapıya sahip olan
kakodolık asiti (Dimetil arsinik asit, 2000 C’ de eriyen SUda çözünmeyen renksiz kristalleri olan monobazik bir asit) inceliyorum.
Formülünün açılımlı olarak yazılması çok zor .
Kalabalık dalları olan bir ağaç gibi..
Sınava giriş kartımın arkasına kurşun kalemle yazıyorum.
Hocamız sınıfa gelinceye kadar ezberlemeye çalışıyorum.
İmtihan başlıyor, sorular soruluyor. geçer notumuz 60 puan.
9 soru dan beşini biliyorum gerisi yok.
Onuncu soru kaderimi belirliyecek: Ya mezun olacağım ya da ikmale kalacağım.
Bir sonraki döneme uzuyacak tahsil hayatım.
Ve onuncu soru: Kakodilik asidin özellikleri ve kimyasal açılımlı formülü..
Gerisini söylemiyorum artık,
Bu hatıralar hafızama çakılmış olanlar!…
Ve daha buna benzer bir sürü...

Bu günkü geldiğim noktada, içimdeki sesin çok ama çok rolü ve etkisi olmuştur.
O sesin sahibini tanımaya başlayıncaya kadar.
Benim için sadece "İÇ SES" imdi..
Öğrendiklerim ve yaşadıklarım bana gösterdi ki,
Yıllarca dışarıda aradığım gerçek ve daimi DOST meğer benim içimde benimle imiş bir ömür boyu.
Sonsuz şükürler olsun ki, ölmeden onu fark edip tanıyıp bildim veya ALLAH cc bimeyi tanımayı nasib eyledi.
Yâ hiç tanış-biliş olmadan göçüp gideydim bu âlemden..
Kim bilir bana nekadar dargın olurdu? Bir defa dönüp ona bakmadım diye..
Lâkin, bu DOST-u fark etmek o kadar kolay olmadı.

Bilmeden ağyârı, kendime dost seçmişim,
Bir maslamış dünya, böyle geliş- gidişim,
Gerçek sandıklarım, rüyâdan ibâretmiş,
Enfüs iflas etmiş!.. Afâka düşmüş işim!..

Mevsimler gelip geçince ...
Son mevsim kış da gelince...
Nefsimin perdeleri aşınıp incelince...
İç âlemim, ruh âlemim, dış âleme galib gelince...
"Neredeydin yıllardır, seni ararken niye seslenmedin? Hem de bana bu kadar yakın, bu kadar benden içeriyken?." diye sorduğumda..
"Sen beni çok az duydun, dış âlemle öyle hemhâldin ki, beni çok zaman farketmedin!." diye cevap aldım.

"Kimi kaşın gözün için, kimi tatlı sözün için,
kimi yanmayan yakmayan közün için,
kimi elindeki, kimi dilindeki, kimi güler yüzün için
severken seni, Gerçek DOSTun olan beni onların içinde arayıp durdun.
Ne zamanki, kaşın gözün döküldü, tatlı sözün çekildi, hayat közün söndü, güler yüzün döndü,
Elinde ki bitti, malın mülkün yitti.
Hepsi birer birer dost bildiklerin gitti...
Bu sessizlikte, kimsesizlikte, âcizlikte beni duydun, beni fark ettin!."
“Evet!” dedim “SENi duyuyorum!..”

Kardeşlerimi beğenmediğim de:
"Onları senin için, seni de onlar için seçen ALLAH.. ALLAH'ın seçtiklerini beğenmiyor musun?."

Eşimden şikayetci olduğumda:
"Seni ona, onu sana yazan ALLAH..
ALLAH’ın yazdığını tenkit mi ediyorsun?
Anneni babanı sıla-yı rahimi, çocuklarını, içinde büyüdüğün vatanını, tâbi olduğun milletini, Hz, Peygemberin ümmetini, kaşını gözünü, elini ayağını, başını yüzünü, boyunu postunu, senin İçin takdir eyleyen RABBini beğenmiyor musun?.”

Diye bana seslenişini öyle yakınımdan öyle içimden duyuyorum ki…
Hiçbir şey, hiç kimse senin kadar bana yakın, senin kadar bana "BEN” olmadı;

Ey benim vicdÂNım,
Ey benim dermÂNım,
Ey benim hannÂNım,
Ey bemim mennÂNım ,
Ey benim sultÂNım,
Ey benim ilahi RÛHum!…
EY! Benim GERÇEK DOSTUM!……SENi AEViyorum!……


gül-i zâr
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: GÜNLÜK YAZILAR

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim

yiNE YÂRr?!.

BUGECE UYKULARIMIN PEŞİNDEN KOŞTUM DURDUM...
BİR SAĞA DÖNDÜM BİR SOLA...
ÖYLESİNE BUNALDIM ÖYLESİNE YORULDUM..
KALKTIM KOVALAMACAYA SON VERDİM, BİR MOLA...

ÖNCE GÜZELCE BİR ABDEST ALDIM.
NAMAZLA BAŞKA BİR ÂLEME DALDIM..
İÇİMDE BİRİKEN ACILARIMI, GÖZYAŞLARIMLA DIŞARI SALDIM..
ŞİKÂYET ETTİĞİM HER ŞEYİN TEK SORUMLUSU BENİM, ANLADIM!.

EĞER SAYGIDEĞER DEĞİLSEM, NİYE SAYGI BEKLİYORUM?
SEVMESİNİ BİLMİYORSAM NEDEN SEVİLMEYİ UMUYORUM?
NE DİYE BU KADAR AÇIK, BU KADAR YÜREĞİM PERDESİZ?
KENDİME ÇOK KIZIYORUM!.
VE İŞTE BURADAYIM.. YAZ DEDİĞİN İÇİN YAZIYORUM!.

NAMAZIM UZUN SÜRDÜ.. KAZAYA KALANLARI da KILDIM..
ALNIM SECDEDE DAKİKALARCA, AĞLADIM..
"BAĞIŞLA, BENİ AFET, ALLAHIM!."
"SANA LÂYIK BİR KUL OLAMADIM!."
"HEP AKLIMI BİR YERLERE KALDIRIP, HER İŞİMDE DUYGUSAL DAVRANDIM..
AKLIMLA, MUHASEBE, ÖLÇME BİÇME YAPMADIM!."

LÂKİN, BİLİYORSUN ki, SENDEN GAYRİYE de ASLA TAPMADIM.
SENİ TANIDIĞIMDA, KALBİM KIRIK DÖKÜK VİRÂNE İdİ..
VİRÂNELERDE "BAYKUŞ" BARINIR!. ONLAR BİLE BENİ TERK EYLEDİ!.
BİR HAKK ERİ, UĞRADI BİR GÜN..
DEDİ ki; TEVBE İSTİĞFAR SUYUYLA YIKA KALB SARAYINI HER GÜN..

YIKADIM BİR HAYLİ ZAMAN.
SONRA:"LÂ İLÂHE İLLÂ ALLAH, MUHAMMED ÜN RESÜL ALLAH!.",
RAHMETİYLE SÜSLE GÜZELLEŞTİR HEMAN...
"MEĞER MÂMUR OLMAYINCA GÖNÜL SARAYI, GELMEZİMİŞ O,
->SARAYA SULTAN"
TECELLî EYLEDİN, EYy DERTLERE DERMÂN,
EYy YÜCELERDEN YÜCE, EYy BAĞIŞI ÇOK GÛFRAN!..
ÇEKİLİNCE ARAMIZDAN GÜNAH BULUTLARI, GÜNEŞ GİBİ DOĞDUN BAHTIMA,
EY RAHîM, EY KERîM, EY RAHMÂN... celle celâluhu...

"NEFS"imin KÖLELİĞİnden AZÂD OLDUM, "KUL"Luk MERTEBESİNE ÇIKTIĞIM O ÂN!.
NE BÜYÜK SAADET, NE BÜYÜK İKRÂM!.
SENİN KULUN OLABİLMEK, NE YÜCE MAKAM!..
ÖYLE OLMASA ÖNCE KULLUĞUNLA SONRA RESÛLLUĞUNLA TALTİF EDİLİRMİYDİ,
->MUHAMMED MUSTAFAM?.. sallallahu aleyhi ve sellem..

YAZ DİYORSUN diye YAZIYORUM bu SATIRLARI..
YOKSA YIKMAK değiL MAKSADIM, GÖNÜLLERİ HATIRLARI!..
NAMAZIMI DUÂLADIM.. HEM DOSTUMA HEM DÜŞMANIMA YOLLADIM..
İÇİM AÇILDI BİRAZ FERAHLADIM!.
MASAMDA HAZIR DURAN MEÂLLİ KURÂN-ı KERİMİ GÖZÜM KAPALI AÇIP, TEFEÜL EYLEDİM ->FALLADIM...RA'D SURESİ(19-30. AYET-i KERİMELer MEÂLEN)

19 - Şimdi Rabbinden sana indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen bir kimse, kör olan bir kimse gibi olur mu? Fakat bunu ancak üstün akıllı ve temiz vicdanlı kimseler idrak ederler.

20 - Onlar ki, Allah'ın ahdini yerine getirirler ve antlaşmayı bozmazlar.

21 - Ve onlar ki, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeye riayet ederler ve Rablerine saygı gösterirler ve hesabın kötülüğünden korkarlar.

22 - Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır.

23 - Adn cennetlerine girecekler, atalarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden salih olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapıdan yanlarına girip şöyle diyecekler:

24 - "Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!"

25 - Allah'ın ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiği bağlantıları koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, işte lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradır.

26 - Allah, dilediği kimseye rızkı genişletir de, daraltır da. Onlar ise dünya hayatı ile ferahlanmaktalar. Oysa düna hayatı ahiret hayatının yanında bir yol azığından ibarettir.

27 - Yine o iman etmeyenler diyorlar ki: "Ona Rabbinden bir âyet indirilseydi ya." De ki: "Hakikaten Allah, dilediğini şaşırtır ve kendisine gönül vereni de hidayete erdirir."

28 - Onlar, iman etmiş ve kalbleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah'ın zikri ile yatışır.

29 - Onlar ki, iman etmişler ve salih ameller işlemişlerdir, ne mutlu onlara, varacakları yer de ne güzeldir!

30 - İşte seni böyle, kendilerinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmet içinde gönderdik ki, onlar Rahmân'a küfredip dururlarken, sen onlara sana vahyettiğimiz kitabı okuyasın. De ki: "O Rahmân benim Rabbimdir, O'ndan başka tanrı yoktur. Ben O'na dayandım, tevbem de O'nadır.

28 - Onlar, iman etmiş ve kalbleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah'ın zikri ile yatışır...

"KALBLER ALLAH'IN ZİKRİ iLe YATIŞIR..
İŞTE EYy KALBİM, İLÂCIN ÖNÜNDE -> "AL İÇ YUDUM YUDUM.. ŞU NEFSİNİN VESVESELERİNİ, ŞU ŞEYTAN LÂİN FISILTILARINI "ALLAH..ALLAH.." DİYE ZİKREYLEYİP SUSTUR ARTIK!.
KALBİNİN ACILARINI, BU İLÂÇ İLE YATIŞTIR!..

SAĞ YANIMA UZANDIM...ELİMDE TESBİH.. DİLİMDE, BEYNİMDE, KALBİMDE->"ALLAH!. ALLAH!. ALLAH!."
UÇUP GİTMİŞ RÛHUM, ZÜMRÜD-ü ANKA MİSÂLİ KAF DAĞI'nın ARDINA DOĞRU!..
"YAZ!." DEDİN DİYE YAZDIM BÜTÜN BUNLARı.. SIRRDAN SAYIYORSAN SİL GİTSİN TÜM SATIRLARı..
ES SEALÂMu ALEYKÜM.... ALLAH SELÂMıyLa SELÂMLarımm..
ERENLERİ EVLİYÂYI, TÜRBELERİ, YATIRLARI!...

ResimGÜL-i ZÂR Resim Resim



Resim
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön