(!)...MUHAMMEDi...(!)

Cevapla
Kullanıcı avatarı
dibbace
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 222
Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00

(!)...MUHAMMEDi...(!)

Mesaj gönderen dibbace »

Efendimiz Muhammed Mustafa aleyhisselâm, Allah azze ve celle’nin bildirişiyle “ABD” ve “RASÛL” dür!...

O’nun en yüce mertebesi de bu iki kelimenin anlamında gizlidir!...

“H۔ nun “ABD”ı ve “RASÛL”ü!...

Zâtıyla, Zâtın hüviyetine kullukta olduğunun bilincine ermiş; ve bunun “RASÛL”lüğünü îfa eden Efendimiz!...

Sonsuza dek, Zâtın Hüviyetine “ABD=Kulluk” hâlinde olduğu bilinciyle; ve bu bilincin insanlara ulaştırılması için “RASÛL”lük görevini îfâ eden ZÂT hakkında bir şeyler yazmak!...

Evet...Biz, O’nun hakkında sadece “ABDU-H۔ ve “RASÛLU-H۔ diyerek haddimizi aşmamağa çalışırız...

O büyük bir siyaset adamıydı...O büyük bir devlet adamıydı...O büyük bir önderdi...O büyük bir komutandı...O büyük bir toplumbilimci idi...gibi,varoluş ve görev ihtişâmı yanında, son derece cüce kalan beşer değer yargılarıyla O’na bakmaktan Allah’a sığınırım!...

O, ALLAH Hüviyetinin ABD’ı ve RASÛLܒdür!...Görene, fark edene, anlayabilene!...

Bu gerçeği fark edemeyene ise elbette siyasî, iktisadî, askerî dedikodusu kalır işin!...

“HALİFETULLAH” olan Muhammed Mustafa’yı görmekten âciz olanlar; kendileri gibi bildikleri için O Zâtı; kaç evlilik yaptığını dile getirerek akıllarısıra O’nu gölgeleyeceklerdir!...

Bilmezler mi, Güneş’e bulut ermez; ancak oluşturdukları bulutla yerdekileri o Güneş ışığından mahrum bırakırlar!...

İnsanın en faal organı hangisi ise, beyni en çok hangi organı ile ilgili olarak çalışıyorsa; karşısındakinin de o organıyla ilgilenir!...

Kısaca demişlerdir ki, “insanın fikri neyse, zikri de odur!”...

Kur’ân nâzil olmadan önce, o toplulukta bir erkek sınırsız sayıda kadın alıp, sonra da bunları ölünce oğullarına miras bırakırken; Kur’ân-ı erim’in bunu âzâmi dörtle sınırlamasını ve bunun da ötesinde, zorunlu olmadıkça bir eşle yetinilmesini önerdiğini hangi dürüst ve samimi kişi inkâr edebilir?...

25 yaşında iken, 40 yaşında dul bir kadınla evlenen; 25 sene sadece onunla beraber olan; 50 yaşında iken 65 yaşındaki hanımla ömür süren bir Zâtın, kadına düşkünlüğünü hangi normal akıl sahibi öne sürebilir?...

Bâtınî- sırrî gerçekleri görecek fıtrattan mahrum isek; hiç değilse, apaçık ortadaki gerçeklerden perdelenmeyelim!...

Varlığın özü, aslı, hakikati “ALLAH”ı bildiren “RASÛL” oluşunu değerlendiremiyorsak; hiç olmazsa, ölümötesi ebedî yaşam saadetine kavuşmamıza vesile olma göreviyle gelen “RASÛL” oluşunun azâmetini fark edelim...

Farkedelim ki...

O yüce Zât, dünya saltanatı sürmek, din devleti kurmak, sosyal ya da iktisadî düzen getirmek, kısaca insanların dünyalarını mâmur etmek için gönderilmemiştir!...

İnsanların ırkı, dili, rengi ne olursa olsun O’nun için hiç önemli değildir!...

O’nun gözünde her insan bir değerdir...

Her insan, kendisi gibi Allah’ın varlığıyla varolmuştur; ve ne yazık ki özündeki “ALLAH”tan habersiz ya da perdeli olmanın azâbını yaşamaktadır!...

Her insan kısa bir süre sonra çok kısa olan bu dünya yaşamından ayrılacak, milyarlarca ve milyarlarca sene sürecek olan ebedî yaşam boyutuna geçecektir...

İyi ya da kötü dünya yaşamı rüyasından uyanıldıktan sonra aynı rüyaya bir daha da dönüş asla sözkonusu olmayacaktır...

Öyle ise en önemli şey, rüyanın bitiminden sonraki ebedî hayattır!...

Ölümle bitecek olan dünya rüyasından sonraki sonsuz yaşamın kazanılması ancak ve ancak bu dünyada kişinin yapabileceği bazı çalışmalara bağlıdır. Ya kişi bu dünya rüyası içinde bu çalışmaları yaparak kendisini geleceğin sonsuz azap ve sıkıntılarından kurtaracak; ya da bu hazırlığı yapmayıp sonuçlarına acı bir şekilde katlanacaktır!...

Evet... Muhterem İnsan, en yüce vasfı “RASÛL”lüğüyle bize hakikatimiz olan “ALLAH”ı tanıma kapısını açıyor; ölümötesi yaşama kendimizi hazırlamamızın yollarını öğretiyor...

“İNSAN İÇİN KENDİ ÇALIŞMASINDAN BAŞKA BİR ŞEY SÖZKONUSU DEĞİLDİR!” hükmünün gereği olarak “yukarıda bir tanrı” anlayışıyla insanların kendilerini ateşe atmalarını önlemek amacıyla görev îfâ eden “RASÛL”ü, bir rüya önderi gibi tanımlamak, sonuçta herkesi büyük hüsrana uğratacaktır!...

Rüya olan dünya hayatının tüm bölünmeleri, ırk ya da mezhep ayırımları ölümle bir anda geçerliliğini yitirerek, bu yolda harcanan zamanların israf olduğunu bize idrâk ettirecektir!...Ne çare ki artık telâfisi olanaksızdır!...

Öyle ise O yüce Zâtı aslî değerleriyle ve göreviyle idrâk etmeyi Allah bize kolaylaştırsın da, ALLAH’a, RASÛLܒne ve KUR’ÂN ‘a iman noktasında bir araya gelip ölümötesi yaşamı kazanmayı birbirimize kolaylaştıralım...

Allah’ın Ahadiyetine iman etmek ve Muhammed Mustafa’nın “ABDU-H۔ ve “RASÛLU-H۔ oluşunu itiraf etmekten daha şerefli bir idrâk olamaz...

Biz MUHAMMEDΒyiz!...

Bu şerefi bahşeden Allah’a şükürden de âciziz...

...
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

ABD... ABİDE' dir... AN'ıttır...

Her ABİDE, her ANIT... bir şeyi AN' latmak için VAR' dır...

Öyleyse O KÂİNAT' ın en EŞ'siz ABD' dıdır...

Ve EŞ'siz OL-AN' ı anlatmaktadır...

Kuran' ı Kerim'de müteşabih ayetler vardır...

O' nun maddi anlamdaki çok eşliliği de böyledir...

O' nu bu nedenle eleştirenler...

Kendi şehvetlerine meşruiyet kazandırmak ve HAKK-lı olduklarına
inanmak ve inandırmak için mi yapmaktadırlar bunu...

Yoksa kendilerinin O'ndan daha mı güzel bir ahlâka sahip olduklarını
düşünen ahlâksızlar mıdır...

Onlar sanmaktalar mı ki... O' nun nazarında bir KADIN ne anlama gelmekte ise kendileri de öyle görüp inanmakatalar...

Allah (cc)'a ve Resulüne teslim olmayanlar NEY' in mücadelesini vermekteler...
O'ndan daha mı yakın olabileceklerini sanmaktalar Allah'a...(cc)

Ben Allah'tan... mü'minler de benden buyuran Allah'a giden yolun nerden geçtiğini açıkça beyan etmiştir... Başka yol arayanlar... bulduklarını sandıkları yolun nereye çıktığını anladıklarında ; KEŞKE.... diyeceklerdir...

Onu anlatmak ancak O'nun gibi olabilmekle mümkündür...
Oysa O' nun gibi olabilmek mümkün değildir...
O EŞ'sizdir...
O DENİZ' dir... ŞEY'ler ise DAMLA...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

ABDULLAH (sav) Resim Resim Resim Resim RESÛLULLAH (sav)

(TESLİMİYET Resim Resim Resim Resim İSTİKAMET)



Teslimiyet Resim Resim ResimABDULLAH (sav)

İstikamet Resim Resim ResimRESÛLULLAH(sav)

Resim----Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Beni övmeyin, ben ancak bir kulum. O hâlde bana sadece ALLAH'ın kulu (Abdullah) ve Resûlü (Resûlullah) deyin" buyurdu.
(Buhârî, Enbiyâ 48; Ebu Dâvud, Rikak 68)

Biliyoruz ve inanıyoruz ki bu Şehâdet (imkân) Âlemine gelişimizin sebebi; kulluk imtihanıdır.
Kulluk imtihanının başarısı ise son nefeste "Abd"in "RABB"ine şehâdeti, ve şâhid oluşudur.

"Eşhedü en Lâ ilâhe illâ ALLAH ve
Eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resûlühü"
Sözü son (âhir) söz olup, evvelki (Elest'teki) ilk sözün;
Kavlen (İnaç ve i’tikad sözüyle)
Fiilen ( Verilen sözün amel ve işlerini yaparak)
Ahlâken ( Yüce ahlâkı yaşayarak)
Hâlen (Muhammedî oluş Huyunu her hâlde, huzurda hazır kılarak)
Muhammedî metodla isbatıdır.

Herşeyimizi bize getiren, tatbik eden, öğreten ve eğiten Muhammed aleyhi's-selâmı iyice tanımalıyız ki gerçek Muhammedî olabilelim.

Şehâdetimizi Türkçe yapalım:
"Ben şâhidlik ederim ki ALLAH (celle celâluhu)'dan başka (hiç bir) ilâh yoktur. Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın ise O'nun (önce) kulu ve (sonra) Resûlü olduğuna da şâhidlik ederim."

Bir ömür yaşadım ve bu sonuca ulaştım (sıla ettim, vasıl oldum).
Rehber-i Rabbanî, Mürşid-i Muhteşem ve İmâm-ı Mutlak olan Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın, Muhammedî Tasavvuf gözüyle "Abd" ve RABB (celle celâluhu) arasındaki yerini Tevhid Şehâdetinde seyredelim:



Resim



Resim----Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Beni övmeyin, ben ancak bir kulum. O hâlde bana sadece ALLAH'ın kulu (Abdullah) ve Resûlü (Resûlullah) deyin" buyurdu.
(Buhârî, Enbiyâ 48; Ebu Dâvud, Rikak 68)

Âlemlerin RABB'isi olan ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'den vahyen aldığı Naklî Nassı harfiyyen "Abd : KUL" a ulaştıran (sıla ettiren, tebliğ eden) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem);
Getirdiği, ilâhî hükümleri: "Abdullah" olarak bize örnek, mürşid, rehber, tek imâm ve tıbkı bizim gibi bir beşer olarak, aynı şartlarda tatbik etti, uyguladı ve uygulattı...
İşte biz Muhammedîler; Muhammed aleyhi's-selâm'a ALLAH Tealâ'nın emri gereği sıdk-ü-vefâ ile;
Teslim olup,
Îmân edip,
Tâbi' olup ve
İtâat edip,
Abdullah (ALLAH'ın kulu) olarak tatbik ettiği Emrullah'ı yerine getiririz.

Ve inanırız ki Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in sağ şehâdet parmağı adl-ü-ihlâsla istikâmet olarak "Lâ ilâhe illâ ALLAH"ı gösterir...
"Kün-fe-yekûn!"kıblesi...

Rahatça anlayabilmek için şöyle düşünelim:
Tıpkı elektirik üreten Kebân'a (merkeze) giden elektrik tellerinin direkleri gibi :

"Ben, sen, o ve hepimiz, Biz:Muhammedîyiz!"

Diyenler elele en son el Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın Abdullah olan elinde son bulur ve Resûlullah eli ise Muradullah olan Ulûhiyyet Tevhidini işâret eder, gösterir ve istikâmet kıblesini ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'e kilitler...

Unutma ki Hükmullah çok açıktır :


إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim----“İnnellezine yübayiuneke innema yübayiunellah yedüllahi fevka eydihim fe men nekese fe innema yenküsü ala nefsih ve men evfa bi ma ahede aleyhüllahe fe se yü'tihi ecran aziyma : Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih 48/10)

Muhammedî Mürüvvet (yiğitlik) ise;
Sıdk-u- vefâ ile Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e teslimiyet ve.
Adl-ü- ihlâs ile ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'e istikâmettir...
Sıdk, vefâ, adl ve ihlâs...

İlimsiz, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e teslimiyete sadakat nasıl olacak?
İrâdesiz, edeb-i Muhammed'e vefâ nasıl olacak?
İdrâksiz, ALLAHu Tealâ'ya istikâmet adâleti nasıl olacak?
Ve İştirâksiz, her zaman, her yerde, her hâlde, her şeyle-herkesle birlikte ve her şeyi "ALLAH için: li vechillah" yapmak olan ihlâs nasıl elde edilecek?

İştirâkten kasdımız, kulluğu Muradullah'a ulaştırmak için Sıla Yolu olan Emrullah'ı Muhammedî şuûrla iyi niyet, samimîyyet, ciddîyyet ve mahviyyet içinde, sadece ve sadece Rızaullah için (et-tırnak gibi) yapmaktır...
İştirakimizin sonucu ve kesin sınırı; Muhammed Alehi's-Selâm'a teslimiyetle biter...

Sözümüzle SÖZÜNE (akvâline),
Amellerimizle AMELLERİNE (ameline),
Ahlâkımızla AHLÂKINA,
Hâllerimizle HÂLLERİNE iştiraktir...
Muhammedî oluş şuûruna ulaşım (sıla, salâvât, vuslat) budur...

Muhammed aleyhi's-selâm, Resûlullah olarak ne buyurdu ve Abdullah olarak ne yaptı ise hepsine uymaktır ve kısacası iştiraktir.

Dediğini duyduğumuz, Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın Resûlullah (Resûlühü) yönüdür.

Yaptığına uyduğumuz, Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın Abdullah (Abduhü) yönüdür.

Yoksa iştirak demek; bazı kısır kalblilerin sandığı gibi ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL' in zâtına, sıfatına, esmâsına, fiiline iştirak değildir hâşâ, hâşâ!
Biz müşriklerin zıddı olan Muhammedîleriz hamd olsun...
Emrullahla emrolunduk,
Muradullahı ise; ALLAH (celle celâluhu) ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bilir.

Daha Türkçe olarak inancımı arzedeyim ki :
Bizim şahsî seyr ü sülûkumuz Muhammed aleyhi's-selâm'a Teslimiyet Sılası’nda son bulur...
“Durduk divana ve uyduk İmâm-ı Mutlak (sallallahu aleyhi ve sellem)'e!” dedikten sonra ki Muhammedî, Resûlî ve İlâhî seyr-u sülûk'u gerçekleştiren, gerçek Rehber-i Mutlak Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dir.

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e teslimiyet bizim işimiz,

HAKK (celle celâluhu)'ya istikâmet ise Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in görevidir...

Onun için ben âşık kardeşiniz bazen coşuyorum da:
"Yüce RABB'im!
Beleşinden beni var ettin,
Beleşinden can verdin,
Beleşinden besledin, büyüttün ve bugüne getirdin bir de,
Beleşinden sevgili sahibim ve herşeyim olan HABİBULLAH'ın Sine Hıra'sında (kalbinde) cennetine sokuver!...
İnşâallah! Âmin!.
" diyorum.

Muhammedî Tasavvuf; lâf ebeliği, söz canbazlığı, ilâhî ve Muhammedî gerçeklere şahsî ve keyfî kılıf geçirme mesleği değildir...
İnsanları Muhammedî olduklarının şuûruna ulaştırmak için Muhammedî muhabbet, merhâmet ve hakikat ile hasbî hizmet etmek bir tarafta beklerken, ilk önce geçmişini sonra kendisini ve daha sonra da torunlarını mübârek ilân edip gerisini bu düşünce üzerine binâ eden,
"Benlik mürşidleri" ya da öyle söyleyenlerin işi için bir hikâye sunacağım iyi dinlesinler:

Velîyullah'dan birisine bir Kadı'yı uyandırma görevi verilmiş.
Kadı bazen ayık, bazende uyurgezer...
Rüşvet yiyor ama çaktırmıyor!
Bizim velî bir velî daha buluyor.
Kendisinin bir atmaca avcı kuşu, arkadaşının da bir mandası var.
Güyâ mahkemelik olmuşlar.
Atmacanın sahibi davalı...
Mandanın sahibi davacı... dava arzuhâlinde (dilekçesinde):
"Bu adamın atmacası, mandamın üzerine konunca "atmacam senin mandanı avladı ve benim oldu." diyor.
Atmacanın sahibi, dava gününden önce kadıyı gizlice bulup davayı anlatıyor ve: "mandayı bana ver sana bir küp bal verecegim söz!." diyor.
Kadı, "olur!." deyip mandayı mahkemede avcı atmacanın balcı sahibine verince, bir gün sonra bal küpünü kadı efendinin evine götürmüş...
Kadı kaşığı bir daldırmış hâlis bal...
Bir daha daldırmış ki pislik...
"Ulan bu pislik ne!" deyince atmacanın sahibi ve rüşvet veren velî:
"Kadı efendi! Kadı efendi! sen bu pisliği dünden yemiştin!..." der.
Kadı ayıkır ve tevbe eder...

Tenezzül, Tevâzu', Tevbe, Tevhid ve Muhammedî gerçekler...

Muhammedî Tasavvuf;
İlim, İrâde, İdrak ve İştirak tevhidinin yaşarken şâhidi olmaktır...



Resim



ZİKİR: sistemin sahibi Subhan ALLAH Tealâ'yı yâd'etmek.

FİKİR: herşeyin, şu anda HAKK (celle celâluhu) ile kaim olduğuna şühûd (şehâdet).

ŞUÛR: emânet ve ni'meti en hayırlı bir şekilde (optimum, i'tidal üzere) kullanabilme melekesidir.

İŞTİRÂK: "Lebbeyke Rabbenâ sa'deyke ve'l-hayru küllî hü fi yedeyke: Emret RABB'imiz canla, başla, saâdetle emrindeyiz!... Bütün hayırlar senin elindedir!..." demek ve o işi işlemektir.

Bu ise ehl-i mürüvvetin işidir ki mürüvvet:

Zât'ı HAKK'a (HAKK'ın zâtına) tâbi'yyet ve,
Hakk-ı ZÂT'a (Zât'ın hakkına) riâyettir...


Abdullah'lık (ALLAH'a kulluk) zor iştir.
Bu imtihan sahasında ayırılan, gayırılan ve arka çıkılan da yoktur.
Aklı, nakil okulunda öğretim(tâlim) ve eğitime (terbiye) sokmaktan başka da doğru yol yoktur vesselâm…

Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz: "Ben de sizin gibi bir beşerim. Sıradan bir insanın sevindiği gibi sevinir, gelişi güzel bir insanın gazablandığı gibi de gazablanırım!..." buyurmuştur.
(Müslim IV-2008, İmâm Ahmed II-243, Ebu Dâvud IV-298)

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in böyle buyurduğu bir âlemde üstelik bir de âhir zamanda yaşıyoruz, çok görülmeye...

Bu âlemde, her hayat bir seyr-ü- sülûktür zâten, yeter ki takvâya olsun. Herşey oluyor, çileler çölünde...

Yeter ki;
Geçmişe TEVBE,
Geleceğe DUA,
Şu ana RIZA ve
Tüm ömrümüze ŞEHÂDET “BİR” liğimiz ve “BİZ” liğimiz olabilsin
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ in pâk yüreğinde…

Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Subhâneke, inni zâlemtü nefsi, fağfirli!... fe innehu lâ yağfirü'z-zünübe illâ ente!..." buyurup gülünce; nedenini soran ashabına : "RABB'imin hoşnutluğuna güldüm!" buyuruyor.
Ne buyuruyor Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Sen Subhansın eksik ve noksanlıktan münezzehsin, kemâl sahibisin... şüphesiz ki ben nefsime zulmettim, beni bağışla!... Şu hakikat ki senden başka günâhları bağışlayacak kimse yoktur!..."

Güzel... Güzel de insanoğlu bu…
Çıktı mı dışarıya, dış dünyaya aklı fikri karışıyor.
Gerçi tevhid, bu karışıklıktan çıkabilmektir.
Ama cidden kolay değil...
Ömürler boşa geçiyor...


وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ فِيهَا رَبَّنَا أَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا غَيْرَ الَّذِي كُنَّا نَعْمَلُ أَوَلَمْ نُعَمِّرْكُم مَّا يَتَذَكَّرُ فِيهِ مَن تَذَكَّرَ وَجَاءكُمُ النَّذِيرُ فَذُوقُوا فَمَا لِلظَّالِمِينَ مِن نَّصِيرٍ

Resim---- ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL: "Onlar orada: Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapalım! diye feryad ederler. Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı)! Zalimlerin yardımcısı yoktur." (Fâtır 35/37)

....... Size düşünüp anlayacak kimsenin düşüneceği kadar ömür vermedik mi? Hâlbuki bunu size hatırlatan peygamberler de gelmişti...

Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Cenâb-ı Hakk, 60 yaşına kadar ecelini geciktirdiği kimsenin, artık mazeretini geri çevirir..." buyurmuştur.
(Buhârî sahih VII/171)

Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ümmetimin ömrü 60 ilâ 70 arasındadır; bu sınırı aşan ise pek azdır!..." buyurmuştur.
(Tirmizî Sünen V 553, No 3550, İbn Mâce Sünen II 1415 no 4236)

Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ismi,
Efendimizin, sahibimizin ve herşeyimizin Zât ismidir.
Diğer isimleri sıfati isimleridir.
Muhammed ismi şerîfi ile bedenen bir beşer olarak diğer isimleri de câmi'dir...

MUHAMMED (sallallahu aleyhi ve sellem) ismi şerîfi: Fetih 48/29; Âl-i İmrân 3/144; Ahzâb 33/40; Muhammed 47/2 âyetlerinde geçer.


Resim



Kur'ânda 4 yerde geçen MUHAMMED (sallallahu aleyhi ve sellem) ismi şerîfi önceleri kimsede olmamış bir isimdir.
İlk kez Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ismi olmuştur...

Resim---- İşte ism-i şerîfi Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) olan Peygamber Efendimiz son anlarında: "Allahümme e'innî alâ sekereti'l-mevt!: ALLAH'ım ölümün şiddeti ve ızdırabı karşısında bana yardımcı ol!..." buyurmuştur.
(Aişe (radiyallahu anha) dan; Tirmizî, Cenâiz 7; İ.Ahmed VI/64,70,77,151)

Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Aişe (Radiallahu anha) dan mervi son sözü: "Allahım, günâhlarımı bağışla, benden rahmetini esirgeme ve beni refik-i âlâ'ya yerleştir!..."olmuştur.
(Buhârî, Daavât 28;Müslim,Selâm 46)

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) böyle buyururken;
Sana, bana ne oluyor ki kendimizi kurtulmuş sanıyoruz...
Bu, nefsin gafleti belki de cehâletidir...
Ama asla âşıkların kemâlâtı değildir.
Ağzımdan girenden (helâl, haram) ve çıkandan (sıdk, yalan) haberim yok!
Dua et kardeşim hepimize!
Unutma ki;


قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا


Resim---- ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL: "(Resûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkârcılar! Size Resûl'ün bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır! " (Furkân 25/77)

Habibi Edibim; de ki: Duanız (yalvarmanız) olmasa RABB'im size ne diye değer versin?

"Duanız olmasa neye yarardınız!"

Ar damarımız patlamış, utanma perdemiz sıyrılmış...
Baldır bacak perdeleri değil iç perdelerimiz iç...

Allah Celle Celâlihu bize Muhammedî Nur, Şuûr ve Onur versin tez zamanda İnşâallah..
Âmin Yâ Muîn!....




Latif YILDIZ (KULİHVANİ) NİN MUHAMMEDİ TASAVVUF ESERİNDEN ALINTIDIR!!!
...
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

MUHAMMEDÎ OLAN

Muhabbet mestlik mihengi
MUHAMMEDÎ AŞK âhengi
"RABB RIZASI"n yedi rengi
AL'ı... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

RABBÜ'l-VEDÛD'dan verilen
"SIR SOFRASI"na serilen
Birbir çiçekten derilen
BAL'ı...MUHAMMEDÎ olan...

Resim

Kök ELEST, Meyvesi HAŞİR
ARZ'dan ARŞ'ına ulaşır
Salât- ü-salâvât taşır
DAL'ı... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

Âyet- ü- Hadis: Akvâli
Sâlih a'mâli - ef'âli
Hûsnü'l-Hulûk'un Kemâli
HÂL'i... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

Kalbler muhabbetle erir
AŞK, Âşığa yol gösterir
HAKK'tan alır halka verir
MAL'ı... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

Muhabbetin "Meşk Mir'ât"ın
"Sırr-ı sıfırSIRAT'ın
Dört mıhı, Tevhid KIRAT'ın
NAL'ı... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

TEVHİD, tohum... Şehâdet, taç
ARZ'dan ARŞ'a... Âşık , ağaç
Cihândan Cennet'e araç
"Sal"ı!... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

Dizilerler katar katar
HAKK'la doğar-HAKK'la batar
Kendi atmaz ALLAH atar
"El"i... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

"Semi'nâ!" sesin uyanır
"Ate'nâ!"sın Sistem tanır
Câhil cehâlette, sanır
DELİ... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

Ciddîyet, işin başıdır
Yüreği, sabır taşıdır
KERBELÂ'ya göz yaşıdır
SELİ... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

"RESÛLULLAH AHDİ"n korur
"HAKK"ın hududunda durur
Muhabbet mızrabın vurur
TEL'i... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

HAKK'ın Halkın, sesin keser
"RESÛL RIZASI"n müyesser
Her seher RAVZA'dan eser
YEL'i... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

AŞK ile AKL'ını aşar
ARZ'dan ARŞ'a AŞK'la taşar
Korkusuz-hüzünsüz yaşar
(Zuhruf 43/68)
VELÎ... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

HASANÎ: Hûlefâ câmî'
HÛSEYNÎ'ler: AŞK İMÂMI
"SILA"ya, salât-selâmı
DİL'i. MUHAMMEDÎ olan...
(Duhân 44/58)

Resim

"Hevâ - Heves"inden iner
"RIZA BURAKI"na biner
HAKK'tan HAKK'a, HAKK'la döner
MİL'i... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

Sinesinde yanardağ var
"Tecrimen tahtihe'l..." kaynar
Tevhid ile çalar-oynar
ZİL'i... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

HAKK'tan HAKK'a, HAKK'ı taşır
Dokunana HAKK bulaşır
El-elele HAKK'a ulaşır
YOL'u... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

Cümle cisim cemi' CAN'da
CAN'ın canıysa, CÂNÂN'da
Sanırsın ki şu cihânda
ÖLÜ... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

RABB-Ü-BİRRUN'a, "belâ!"sı
Dârü's-selâm'a, selâ'sı
Kün fe- yekûn Kerbelâ
ÇÖLÜ... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

Seven-sevilen biridir
Sözü, özünde diridir
Bencileyin KITMİRÎ'dir
ÇULU... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

KIYAM Kevseri sevilen
RIZA RÜKÛ'un eğilen
SUBHAN'a SECDE'sin bilen
KULU... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

HABİBULLAH, HAKK Hamuru
CAN bulan çile çamuru
RAZVA'sın RIZA TOMURU
GÜLÜ... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

Başkasın sırtın dayanmaz
HAKK'tan gayrin adın anmaz
Burda yandı, orda yanmaz
KÜLÜ... MUHAMMEDÎ olan...

Resim

KUL İHVÂNÎ izin izler
Gölgeliler gölgesizler
İz sürer izini gizler
TÜLÜ... MUHAMMEDÎ olan...


(KUL İHVANİ DİVANI'NDAN)


* Ya ibadi la havfün aleykümül yevme ve la entüm tanzenun :
Ey Benim kullarım! Bugün size hiç korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz de. (Zuhruf 43/68)


* Fe innema yessernahü bi lisanike leallehüm yetezekkerun :
Biz onu (Kur'an'ı) senin dilinle kolaylaştırdık, gerek ki iyi düşünsünler. (Duhân 44/58)
Resim
Kullanıcı avatarı
dibbace
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 222
Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00

Mesaj gönderen dibbace »

Resim

fazla söze ne hacet...

ömrünüze bereket...

sevgi ve muhabbetle...

...
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Emeği geçenlere çok teşekkürler ederim.
Allah razı olsun inanç temellerimiz çok güzel belirlenmiş.
Allaha hamd olsun.
Allah razı olsun.

Muhammedi Muhabbetle.
Resim
Kullanıcı avatarı
dibbace
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 222
Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00

Mesaj gönderen dibbace »


soruyor:

-efendim,bazilari Enel Hakk diyor,Velilik idda ediyor...Biz böylelerini nasil anlamaliyiz...Her böyle diyene inanmalimiyiz...?

cevap veriyor:

-benim dedikoduyla kaybedecek vaktim yok...

...
Cevapla

“Peygamber Efendimiz (S.A.V)” sayfasına dön