RÜYÂLARIMIZ
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12888
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
RÜYÂLARIMIZ
RÜYÂLARIMIZ
Rüyâlarımız hayatımızda önemli bir yer işgal eder.
Zahirî-Bâtınî İletişimler sağlar.
Bazen aynen çıkan rüyâlar yaşarız.
Yorumlar yapar ve yaptırırız.
Muhammedî Mecrada rüyâlarımızın ASLı faslı nedir?
Hadis-i Şerif Deryamıza göz atalım BİZ, BİRlikte inşâallah
Değerli canlar sizlerde güzel rüyalarınızı ve hikayelerini anlatırsanız hep BİRlikte zevkleniriz...
Rüyâlar:
1-Tahvif-i Şeytan: Şeytanın korkutması, ürkütmek istemesidir
2-Hâdis-i Nefis: Nefisten olşan ahlam, hayal ve kâbustur.
3-Tebşir-i Rahmân: Er Rahmandan bir güzellik müjdesidir..
---''Resûlullah Sallallahu aleyhi vesellem: Rüyâ Allah'tandır, hulüm ise şeytandandır
(Buharî, Sahih VIII-68)
---''Resûlullah Sallallahu aleyhi vesellem:Doğru rüyâ Allah'tan bir müjdedir.
(Buharî, Sahih VIII-67, Kitabüt-Tâbir)
---''Resûlullah Sallallahu aleyhi vesellem:Rüyâ ancak bilgili veya insanları hayra yönelten (nâsıh) kimselere anlatılır.
(Taberanî, Mücemis-Sagir II-49)
---''Resûlullah Sallallahu aleyhi vesellem:Rüyâ ilk yorumlayanın yorumuna göre gerçekleşir
(İbni Mâce, Sünen II-1288/3915)
---''Resûlullah Sallallahu aleyhi vesellem:Rüyâ yorumlanıncaya kadar aynen sabit bir yerde durmayan biir kuşa benzer. Ne zaman ki yorumlanır, işte o zaman gerçekleşir.
(Tirmizî, Sünen IV-536/2278)
---''Resûlullah Sallallahu aleyhi vesellem:Rüyâlarınız gelişi güzel birisine (rastgele) değil, ya sevdiğiniz birisine veya akıllı ferâset sahibi bir kimseye anlatın!
(İbni Mâce, Sünen II-1288/3914)
---''Resûlullah Sallallahu aleyhi vesellem:Bir kimse Beni rüyâsında görse, gerçekten Beni görmüş olur. Zira Şeytan Benim kılığıma girmemz.
(Abdullah İbn Mesud, Ebu Hüreyre, Enes b. Malik vd.den Tirmizî, Şemâil)
KELİMELER:
Tahvif: Korku vermek. Ürkütmek. Korkutmak.
Hâdis: Yeni. Sonradan olan şey. Değişen. Hudus eden.
Ahlam: Rüya, hülya. * İhtilâm olmak. Açık saçık rüya. * Akıl.
Kâbus: Uykuda ağırlık basması. Korkulu ve insanda hareket bırakmayan rüya. Karabasan.
Tebşir: Müjdelemek. Hayır haber vermek. Müjdelenmek.
Hulüm: (C.: Ahlâm) Düş, rüyâ. (Rüyâ tâbiri iyilerinde; hülm tâbiri kötülerinde kullanılır.) * İhtilam olmak. * Akıl.
Nâsıh: (Nâsiha) (Nush. dan) Öğüt veren, nasihat eden.
Ferâset: (Bak: Firâset) Anlayışlılık, çabuk seziş. (Aslı firâsettir)
Kılık: Kıyafet. kıl Bir şeyin dış görünüşü, zâhiri. * Bir kimsenin giydiklerinin bütünü. * Heyet, şekil, sûret.
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Ruyada mıyım? Gerçekte miyim canabim...
Hangisi ruya hangisi gerçek?
Gördüm dediğim yalan oluyor, göreceğim diye beklediğim meçhul!
Gördüklerim sönüyor alevdeki odun misali küle dönüyor, almak istiyorum elime, tenimde yokolup gidiyor...
Hayal içinde hayal, ruya içinde ruya, dünya içinde hulya...
Karışmış birbirine hayat ile ölüm...
Ölü müyüm diri mi? Var mıyım yok mu? Sağ mıyım sağlar mıyım? Neyim? Neredeyim?
Aslım neslim ne? Halim vaktim ne?
Bilmez iken ben beni, ruya hangisi dünya hangisi? Hangisi benim? Ben hangisindeyim?
Canabim, de duysun kulağım duyan kulaksa, de anlasın aklım akıl baştaysa, göreyim ruyayı - dunyayı gören gözüm ise...
Bildir aslımı buldur neslimi, sonra diyeyim, haber edeyim diyen dilimse GÖRdüğüm ruyayı...
Hangisi ruya hangisi gerçek?
Gördüm dediğim yalan oluyor, göreceğim diye beklediğim meçhul!
Gördüklerim sönüyor alevdeki odun misali küle dönüyor, almak istiyorum elime, tenimde yokolup gidiyor...
Hayal içinde hayal, ruya içinde ruya, dünya içinde hulya...
Karışmış birbirine hayat ile ölüm...
Ölü müyüm diri mi? Var mıyım yok mu? Sağ mıyım sağlar mıyım? Neyim? Neredeyim?
Aslım neslim ne? Halim vaktim ne?
Bilmez iken ben beni, ruya hangisi dünya hangisi? Hangisi benim? Ben hangisindeyim?
Canabim, de duysun kulağım duyan kulaksa, de anlasın aklım akıl baştaysa, göreyim ruyayı - dunyayı gören gözüm ise...
Bildir aslımı buldur neslimi, sonra diyeyim, haber edeyim diyen dilimse GÖRdüğüm ruyayı...
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Bir gün yine dünya telaşı ve gafilliğimin üzerimde olduğu bir günün sonunda uykuya dalmıştım.
Şuan da yaşadığım Konyanın Bozkır ilçesinin dört bir tarafı tepelerle çevrilidir. Rüyamda da aynı yerdeyim. Şöyle bir rüya gördüm:
Kıble istikametindeki tepeye doğru büyük bir telaşla ilerliyoruz
Yanımda hiç tanımadığım sadece bir kişi var
Yaşı benden küçük bir çocuk sanki
Neden bu tepeye doğru çıktığımızı bilemiyorum
Bir dağ veya tepenin eteklerinde şehri arkamıza almış ilerlerken birden bir gürültü
Dönüyorum arkama
Bakıyorum ki ilçeden büyük bir duman yükselmekte ve toz ve duman bulutu hızlıca yayılmakta
Sanki atom bombası atmışlar ve bombanın etkisi her tarafı harap ediyor
Çok fena bir gürültü ve sanki deprem olurcasına yerlerin zangır zangır titremesi
Toz ve duman bulutu ve her tarafı yakıp yıkan ne olduğu belirsiz felaket tepeye doğru yaklaşmakta
Hemen tekrar tepeye doğru yönümü çevirerek yere yatıyorum
Yanındakine de adeta bağırırcasına yat! yat! demekteyim
Ama yatış, normal yatış değil
Sanki bir secde hâli
Aynı şekilde ikimizde tepeye doğru bir istikatte, yerde secdedeyiz
Korkunç bir felaket bize doğru gelmekte ama sanki hiç korkum yok
İlk aklıma gelen tevhid oluyor
Hemen başlıyorum söylemeye
Lâ ilâhe illâllah Muhammeder Rasûlullah
Hızlı hızlı, Tekrar tekrar söylüyorum
Aynı zamanda yanımdakine de böyle demesini söylüyorum
İki veya üç söylemeden sonra birden tevhid ahenkli bir hale dönüyor
Lââââ İlââââhe İllâllah
O kadar söylemiştim zamanında ancak bu ne güzel bir zevkti
Söyledikçe içim o kadar huzur doluyor ki felaketi unuttum
Lââââ İlââââhe İllâllah
Bir ritim var söyleyişte
Artık tüm gücümle bağırıyorum
Lââââ İlââââhe İllâllah
Yanımdaki de eşlik ediyor
Bu ahenge o da katılıyor
Hayatımda hiç duymadığım bir zevk
Sanki yerden hiç kalkasım yok
Toprakla bütünleştim adeta
Sesimin gürlüğü felaketin sesini bastırıyor sanki
Ancak işte o an
Felaket çok şiddetli bir fırtınayla geldi
Yere kapandığım için göremiyorum fakat hissedebiliyorum neler olduğunu
Bir anlık ürperme
Ama çok kısa sürdü
Merak ediyorum neler yaptı felaket diye
Her yer toz duman
Şehir yok olmuş sanki
Her yer yanmış, yıkılmış
Kendime yakın yerlerde biraz daha etkisi hafif sanki
Etrafımı inceliyorum
Yanımdaki de şaşkın
Ona da bir şey olmadığına seviniyorum
Kendime ve yanımdakine hiçbir şey olmadığı için hamd ediyorum Yüce Yaradanımıza ve yolumuza devam ediyoruz
Uykudan hemen uyandığımda kulaklarımda hala o ahenkli tevhid seslerini ve ağzımdaki tadı tarif edemiyorum
Çok etkilendiğim bir rüya olduğu belli ancak bunun bir ikaz olduğunu da unutmadım değil
Muhammedi muhabbetler.
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12888
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Biismihu Subhânehu
Sabah namazından sonraa uykusuz gözlerim, ona kavuşunca bağrım geçivermiş..
çok yüksek, sarp, kepentli, dik vedolanbaçlı-dar bir yolda ilerleyen büyük bir göç çıkmakta bir DAĞa..
Yol patika, solu çok dik kayalar göklere gidiyor, sağ tarafı ise uçsuz uçurum..
bendeniz Kıtmir olunca önden gidip kolaçan edip keşif yapıp bağırıyorum: "Emniyetli!.."
Göç kendi düzeninde gelmekte biraz geriden.
Bir anda yol bir genişliğe çıktı yeşillik gülllük-gülşenlik.
Şaştım, durdum ve düşündüm.
"Bu yolda bu ne iş!" derken alanın ortasında güzel çehreli, sakallı bağdaş kurmuş oturmuş bir yaşlı kimse var ve bana bakmamakta..
Konuşmamı beklemekte..
Özüm hükmetti ki: "Bu Şeytandır!"
İçimden geçerken arkamdan tutkal gibi tüm vücudumu sardı
sesim çıkmaz oldu sıkmaktan.
Ama hiç korkmadım ve:
"Ben seni tanırım ve işini bitiririm!" dedim.
Bir silah-zikir okudum tınmadı, sıkmaya devam etti.
Başka bir dua-zikir de boşa gitti..
İşte o zaman sevgili Resûlullahımız sallallahu aleyhi vesellimin buyruğunu hatırladım: "Allahu lâ..." (Bakara 2/255) yı okumaya başlayınca naylon eriyiği gibi bir pislik akmaya başladı ve korkunç bir koku yayıldı..
Geriden gelenlerden BİZim Hakan'ın:" Yol açık mı dayı!" diyen sesi çınladı.
"Her zaman elhamdülillah!" dedim sevinçle haykırarak.
Ve devam ettik yolumuza...
Elhamdülillahi rabbilâlemin..
Sabah namazından sonraa uykusuz gözlerim, ona kavuşunca bağrım geçivermiş..
çok yüksek, sarp, kepentli, dik vedolanbaçlı-dar bir yolda ilerleyen büyük bir göç çıkmakta bir DAĞa..
Yol patika, solu çok dik kayalar göklere gidiyor, sağ tarafı ise uçsuz uçurum..
bendeniz Kıtmir olunca önden gidip kolaçan edip keşif yapıp bağırıyorum: "Emniyetli!.."
Göç kendi düzeninde gelmekte biraz geriden.
Bir anda yol bir genişliğe çıktı yeşillik gülllük-gülşenlik.
Şaştım, durdum ve düşündüm.
"Bu yolda bu ne iş!" derken alanın ortasında güzel çehreli, sakallı bağdaş kurmuş oturmuş bir yaşlı kimse var ve bana bakmamakta..
Konuşmamı beklemekte..
Özüm hükmetti ki: "Bu Şeytandır!"
İçimden geçerken arkamdan tutkal gibi tüm vücudumu sardı
sesim çıkmaz oldu sıkmaktan.
Ama hiç korkmadım ve:
"Ben seni tanırım ve işini bitiririm!" dedim.
Bir silah-zikir okudum tınmadı, sıkmaya devam etti.
Başka bir dua-zikir de boşa gitti..
İşte o zaman sevgili Resûlullahımız sallallahu aleyhi vesellimin buyruğunu hatırladım: "Allahu lâ..." (Bakara 2/255) yı okumaya başlayınca naylon eriyiği gibi bir pislik akmaya başladı ve korkunç bir koku yayıldı..
Geriden gelenlerden BİZim Hakan'ın:" Yol açık mı dayı!" diyen sesi çınladı.
"Her zaman elhamdülillah!" dedim sevinçle haykırarak.
Ve devam ettik yolumuza...
Elhamdülillahi rabbilâlemin..
- ASLI
- Dost Üye
- Mesajlar: 63
- Kayıt: 09 Eki 2008, 02:00
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
halimkok yazdı:ZAHİRdi ZAN-nım BATINa battım,
Bekledim KAPIsın eşikte yattım
Nem varsa AŞKına ATEŞe attım,
Virandır bahçem bağlarım şimdi.
30.11.2008 - 15:55
Rüyamda bu dörtlüğü görüyorum...
Değerli MÎNA CAN buna cevap yazmış ve diyor ki;
BANK yeri boştu... (Sözde bir kapı ve önünde gelenlerin beklemesi için konulmuş bir bank varmış)
İçeriye giren KENDİSİ olacaktır... Ya da KENDİSİ yerine girmenizi isteyecektir.
Bir kapının önündeyiz MÎNA CAN ile... ve MÎNA CAN, sanki yazdığı yorumun doğru olduğunu göstermek için buraya getirmiş beni... kapıyı ve bankı gösteriyor bana... Yağmur yağmış ve bank ıslak, oturulamaz durumda... Ben bunu düşünüyorum... BANK yeri boş ama diyorum içimden... yağmur yağmış ve ıslak olduğu için kimse oturmamış. Yani kapıdan girmek için bekleyen yok ki görelim KENDİSİ mi girecek veya KENDİSİ yerine girilmesini mi isteyecek...
Şu an bunları yazarken nasıl sitemizi görüyor ve yazıyorsam rüyamda da aynen bu kadar canlı ve okunaklı idi herşey... Allah cc. hayır etsin.
Selamlar...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
BİİSMİHU SUBHANEHU
CANım ''MUHAMMEDİNUR'' ÖZ YUVAmıza gelmeden kısa bir süre önce, sene 2007 haziran başları;
ÇİLE ÇÖLÜnün gecesinde her yer kapkaranlık
Dar sokaklardan koşarak ilerliyorum.
kan ter içinde kalmışım öyle kovalıyorlar ki beni yakalasalar parçalıyacaklar.
Ben koştukça koşuyorum onlarda o hızla beni takip ediyorlar.
O kadar çoklar ki her taraftar saldırıp, önümü kesmeye çalışıyorlar.
Yüzleri bedenleri öyle korkunç ki anlatılmaz
Yaydıkları ışıklarından sezebiliyorum ancak
Korkudanda ne olup bittiğini algılıyamıyorum
Sadece çok korktuğumu tir tir titrediğimi sezebiliyorum...
hem deli gibi koşuyor
hemde yetiştiler mi diyede arkama bakıyorum
ÇİLE ÇÖLÜnün kapkaranlık labirentli sokaklarında! YANLIZIM!......
Sağımda solumda geçtikçe görebildiğim
O kadar çok tabut var ki her yer tabut .
Gözün ulaşabileceği yere kadar her yer ..
Yanlarından koşarak geçtikçe tabutların kapakları açılıyor
Ve diğerleri, diğerleri tabutların içinden çıktıkça peşime takılıyorlar
Korkunç tahtanın gıçırdıyan sesiyle
Düşünmeyi başarıyorum acaba dursam mı? diye
Dursamda parçalıyacaklar ..
ÇARESİZİM
Çok korkuyorum.....
Tabutları itiyorum geçtikçe yanlarından .yerlerine, yenileri açılmasınlar diye
Ama nafile tek başına baş etmem mümkün değil! ..
Önüme geçmeye çalışıyorlar .
Baş edemeyince her biriyle .
her birinden sıyrılarak koşuyorum.
onlarda koşuyorlar peşimden .
Koşacak dermanım kalmadığı sırada bağırıyorum son kalan güçümle!
Kimse yok muuuuuuuu?diye
Birden ağzımdan bir isim çıkıyor.
HALLAC-ı MANSURRRRR HALLAC-ı MANSURRRRR..
Göğüs kafesim SESimin basınçından ha patladı ha patlıyacak sanki .
AŞK ŞEHİDin ismi ile titriyor her hücrem!
Hem koşuyorum hem avaz avaz bağrıyorum
-''HALLAC-ı MANSURRRRRRRRRRR!'' diye
BİR BEYAZ boyalı ev görüyorum....
''Bu eve girersem kurtulurum!'' diyorum
Evin kapısına yöneliyorum .
''Ya kapı açılmazsa!''
''Şansımı denemeliyim!'' diye de düşünüyorum!
Ve; Kapı açılıyor giriyorum içeriye!
HAKK Teala hazretleri, yetişiyor MEDED! MEDED! Feryatlarıma!
muhteşem SESi duyuyorum EUZU BESMELE ÇEK!
Çekiyorum ve kapıyı kapatıyorum.
Korkutan adını koyamadığım cismani varlıklar kapının dışında kalıyor
Yaklaşamıyorlar bir daha yanıma...
İLAHİ YARDIMla!
Güvendeyim artık EMİN BELDEde!....
Elhamdülillahi rabbilâlemin!....
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12888
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
- safa-merve
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00
nur-ye ablamız güzelliklerinizi muhabbetle seyretmekteyim.
''RÜYALARIMIZ'' başlığına derlediğim bir kaç sözle katılıyorum.
*Korkuların çok güçlü motivasyonel etkileri vardır.
*Korkular duygu durumunu doğrudan etkiler. Korkular duygu durumunda değisikliğe yol açar.
* Yazmak söze hükmetmek değil, sözün hükmüne girmektir.
* Rıza'yı ilahi ekseninde yapılacak her tercih, temelde, bir ictihad hükmünü alır.
''Ömür dediğimiz, bir ''BUGÜN''ler geçidinden ibaret.'' BUGÜNler geçitinden hayırlısıyla geçmemizi dilerim.
''RÜYALARIMIZ'' başlığına derlediğim bir kaç sözle katılıyorum.
*Korkuların çok güçlü motivasyonel etkileri vardır.
*Korkular duygu durumunu doğrudan etkiler. Korkular duygu durumunda değisikliğe yol açar.
* Yazmak söze hükmetmek değil, sözün hükmüne girmektir.
* Rıza'yı ilahi ekseninde yapılacak her tercih, temelde, bir ictihad hükmünü alır.
''Ömür dediğimiz, bir ''BUGÜN''ler geçidinden ibaret.'' BUGÜNler geçitinden hayırlısıyla geçmemizi dilerim.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/safa_merve.jpg[/img]
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
GÖNÜL Güzelimin SIRRı sesi
Seher yelinde yanlızına yakîn ile geldi
Bismillahirrahmanirrahim
Elhamdü Lillahi Rabbil 'âlemin. Vessalâtü vesselâmü ala Seyyidina Muhammedin Hâtemil-Enbiyâi ve Mürselin ve ala ve sahbihi-ecmain.
Hamd, Âlemlerin rabbi olan Allah'a, salât ve selâm, peygamberlerin sonuncusu olan Efendimiz Muhammed (s.a.v.)'e ve O'nun aile efrâdi ile bütün ashabına ve bütün ona tabi olanlara olsun.
Bismillâhirrahmânirrahîm
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Ve ma erselnake illa rahmetel lil âlemin
(Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.
(ENBİYÂ 21/107)
MUHAMMEDi MuHABBetimİZe!....
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
Sevgili Ayaz Kardeşim
İki yıl önce bir iftarda bazı konuklarımız vardı, böyle "Resulullah ve rüya" bahsinden söz edilmekteydi. İmam başladı söze "falanca kişi Resulullah'ı rüyasında gördüğünü söylüyor, sordum diyor o zaman tarif et nasıldı ? Saçları yüzü, hatları kitaplarda belli, anlatıldığı gibi mi görelim. Uymayınca reddettim, sen onu görmemişsin dedim " diyordu.
Hâlbuki açık hadisi şerif var, "beni rüyasında gören hakikaten görmüştür, şeytan benim suretimi alamaz" diye. Böyle kişinin rüyasından şüphe duyulur mu hiç? Hemen hayra yorulur. Ruh'un belli bir biçimi mi var? Herkese dilediği şekilde görünür. Birisi kendisini rüyasında görse kolunu iki misli uzun yahut saçını kıvırcık, kızıl , yahut 10 yaşında bir çocuk gibi görse bu kişi orda kendini bildiği halde vücudu değişik bir suret alabiliyor, bu o kişinin kendisini görmediğini mi gösterir. Bak Resulullah evliya çelebiye nur saçarak gelen bir kişi gibi görünürken, falanca kişiye sakalsız görünmekte. Herkese değişik görüne bilir. Hased ne kötü.
Böyle rüyalarınızı emin bir kişiye tabir ettiriniz kardeşim. Bu garibde sizden rüyanızı dinlemiş gibi, Hayr olsun diyor, ve Cenab-ı Allah'tan Resulullah SAV'i rüyanızda yeniden görmenizi diliyorum.
Selam sevgi ve Muhammedi Kardeşlikle
Gariban
ODAnı temizle, ABD olarak ESTağfurullah ile, 40 defa Resulullah SAV gönül havzasından kevser niyaz et. ODAna dolar inşaallah. Resulle ilgili görülen rüyaları başkalarına anlatma derler, Yusuf A.S a Yakub a.s oğlum gördüğün rüyayı kardeşlerine anlatma sana bir kötülük ederler demesi sanırım hasedlikten ileri gelmekte. Bak hemen öyle bir şekilde yorumlamışlar ki senin kevser suyunu kesmek istercesine olmuş. Fakat sen kendi söylediğin duayı kendinle Resuli Ekrem efendimizin arasına hicab etme kardeşim. İllede bir daha görmeyeceğim hissiyle yatma yatağına, pozitif ol.Ayaz yazmış: "odanı temizle, abdest al, 40 defa kefser suresini oku yat sende görürsün" dedim
İki yıl önce bir iftarda bazı konuklarımız vardı, böyle "Resulullah ve rüya" bahsinden söz edilmekteydi. İmam başladı söze "falanca kişi Resulullah'ı rüyasında gördüğünü söylüyor, sordum diyor o zaman tarif et nasıldı ? Saçları yüzü, hatları kitaplarda belli, anlatıldığı gibi mi görelim. Uymayınca reddettim, sen onu görmemişsin dedim " diyordu.
Hâlbuki açık hadisi şerif var, "beni rüyasında gören hakikaten görmüştür, şeytan benim suretimi alamaz" diye. Böyle kişinin rüyasından şüphe duyulur mu hiç? Hemen hayra yorulur. Ruh'un belli bir biçimi mi var? Herkese dilediği şekilde görünür. Birisi kendisini rüyasında görse kolunu iki misli uzun yahut saçını kıvırcık, kızıl , yahut 10 yaşında bir çocuk gibi görse bu kişi orda kendini bildiği halde vücudu değişik bir suret alabiliyor, bu o kişinin kendisini görmediğini mi gösterir. Bak Resulullah evliya çelebiye nur saçarak gelen bir kişi gibi görünürken, falanca kişiye sakalsız görünmekte. Herkese değişik görüne bilir. Hased ne kötü.
Böyle rüyalarınızı emin bir kişiye tabir ettiriniz kardeşim. Bu garibde sizden rüyanızı dinlemiş gibi, Hayr olsun diyor, ve Cenab-ı Allah'tan Resulullah SAV'i rüyanızda yeniden görmenizi diliyorum.
Selam sevgi ve Muhammedi Kardeşlikle
Gariban
- Hilmi
- Dost Üye
- Mesajlar: 95
- Kayıt: 07 Mar 2008, 02:00
Benim asıl adım Hilmi değil. bu ismi bu siteye kayıt olurken seçmemin sebebi bir rüyadır.12-13 yaşlarındaydım. rüyamda arkadaşlarımla oynarken yaşlı aksakallı bir zat Hilmi! Hilmi! Diye bağırıyordu. bende dönüp baktım kime sesleniyor diye,bana bakarak Hilmi dedi bende benim adım Hilmi değil benim adım falanca dedim. o da bana yüzünde ciddi bir ifadeyle bana bakıp başını sallayarak "Hilmi senin adin Hilmi" dedi. hoş bir rüyaydı. gördüğüm rüyaları Gariban kardeşime anlatırım hep. güzel ve doğru yorumlar getirir. Allah ondan razı olsun.
- safa-merve
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Resûlullah Sallallahu aleyhi vesellem: Rüyâ yorumlanıncaya kadar aynen sabit bir yerde durmayan bir kuşa benzer. Ne zaman ki yorumlanır, işte o zaman gerçekleşir.
(Tirmizî, Sünen IV-536/2278)
BİİSMİHU SUBHANEHU
''UYUTma BİZi ne olur!'' derken sabah ezanından sonra BİLinç YOLculuğuna doğru ilerliyorum;
Yüzlerini seçemediğim hissiyatım ile DOSTlarım olduğuna EMİN olduğum kişilerle, çok muhteşem bir DAVETteyiz.
DAVETe gelen herkes ışıl ışıl
Padişahların giydiği kaftanları var üzerlerinde!
Yüzlerini seçemiyorum.
Bayağı kalabalık
Yer sofrası kurulmuş..
Her gelen ellerindeki kabı yer sofrasına bırakıyor.
Çok huzurlu ve mutlu bir ortam.
Aralarında olduğum için öyle mutluyum ki! uçacak gibiyim
Tarifi imkansız zevk alıyorum
Kimse kimseyle konuşmuyor ses duyulmuyor
Konuşmadan da sofraya yemeklerini bırakıyor ve oturuyorlar
Sofraya her gelenin getirdiği yiyeceklere bakıyorum.
İçindeki yiyecekleri seyrediyorum çeşit çeşit
Ve; içlerinden alıyorum.
Ne aldığımı göremiyor, sadece HİSsediyorum
Sofrada Kendimin getirdiği kabı fark ediyorum.
O da ne?
Getirdiğim kab bu mu?
Nasıl bu şekle girdi? diye hayretler içerisinde kalıyorum.
Getirdiğim kab metaldi .
Sofraya koyduğumdan itibaren, toprak kab görüntüsüne dönüşmüş.
Kabın kalınlığı da epeycede var. Pasta kalıbı gibi desenli
TAM Ortasında GÜNEŞ gibi parlayan kocaman BİR NOKTA!
NOKTAnın etrafında çeşit çeşit desenler..
Ama bakıyorum içine getirdiğim yemeği göremiyorum.
Uzatıyorum elimi kaba! diyorum
''Bu benim getirdiğim mi?''
Ama yiyeceği niye göremiyorum?
Sofradakiler getirdiğim kabtanda yiyorlar.
ben niye görmüyorum kabın içindekini derken .
Benim kabtan yemeye başlayan DOSTların kAŞIKlarıyla irkiliyorum
O da ne!
kAŞIKlar sokuldukça..
Toprak rengindeki kabtan beyaz-beyaz bir şeyler sıçrıyor SOFRAya
Kabın toprak renginin beyazlaşmaya başladığını HAYRETle SEYRediyorum.
Toprak renginde olan küçük taneler .Çatlıyorlar ardı arkasına mısır patlağı gibi!
Düşünüyorum!
''Diyorum ki; mısır patlar ama pirinç tanelerinin patladığını hiç görmemiştim. ''
Toprak kap olarak algıladığım meğerse pirinçlerin ham hali ÇELTİKlerdenmiş!
ÇELTİKlere sıkıştırılmış PASta kabı görüntüsü verilişi!
Çok ilginç geliyor.
NOKTAnın desELerinden fırlıyan ÇELTİKler, çatlayarak PİRİNÇ pilavı taneleri şeklinde SOFRAya dökülüyordu.
NUR-ye!
23.05.09
DEVRANında-SEYRANında- CEVLANında ve HAYRANında
Rabbenâ yessir velâ tuassir!
Rabbenâ temmim bi'l- Hayrünâ!..
Rabbımız kolaylaştır, zorlaştırma
Rabbımız hayrımızı tamamla!..
Âmin Yâ Latîf (cc)
Âmin Yâ Kerîm (cc)
Âmin Yâ Rahîm (cc)
Âmin Yâ Vedûd (cc)
Elhamdülillahi rabbilâlemin..
- nur_umim
- Özel Üye
- Mesajlar: 1119
- Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5155
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Sevgili kardeşlerim,
Bir yol-cu-luk hikayesini ve bu hikayenin rüyasını (gerçeğini) paylaşmak istedim sizlerle.
6 eylül 2009...Saat; sabah 7.20 civarı...Yolculuk; Manisa'dan Ankara'ya.Yolcular; kardeşim ve ben ...
14 yaşından beri YOLlarda, YOLCU olarak YOLCULUK yapıp duruyorum Rabbim bir neden yaratıveriyor ve çıkarıyor yolculuğa..6 eylül günüde YOLCULUKta olduğum günlerden birisi olarak tarihe eklendi
Manisa,Turgutlu,Salihli istikametinde yolumuz devam ederken ve bu yolda yolcu olarak yolculuğumuza şahitlik ederken dikkatim minarelerde toplandı. Hele UŞAK'tan geçerken gördüğüm minarelere (ki sanki her biri ince uçlu, çok zarif bir KALEM idi) hayran kaldım...Tüm minareler gözüme kurşun KALEM gibi göründü...Hani eskiden daha çok kullanırdık, tahta ve ucu kalemtraşla açılan kurşun kalemler (her zaman o kalemleri çok sevmişimdir) Yaklaşık 8-9 saatlik yolculuk boyunca izlediğim minarelerin her biri gökyüzün-ü yazıyordu..Ya da gökyüzün-e yazıyordu...Uçları semaya çevrilmiş ve uçlarından uçsuz bucaksız bir sema yayılıyordu...
Bu yolculuğun gecesinde bir rüya gördüm..Rüyamıydı yoksa gerçekten daha gerçekmiydi Allah bilir...Kardeşim bana 'levh-i mahfuz' nedir diye soruyordu?...Ona verdiğim cevap ise (aslında cevaptan öte sanki bir kavrayıştı anlattıklarım kavrayış ve kavratış) aklımda kaldığı kadarıyla şöyle idi: Hiçbir şey yokken kelimeler oluşmaya(yazılmaya-belirmeye ) başlıyor.Yazılan kelimelerde yoğunlaşıp-somutlaşıp-maddeleşip şu anki gördüğümüz hali alıyor ..... Hiç bir şey yokken derken boş bir kağıt düşünün.Bomboş bir kağıt....
İşte bu rüyadan sonra kendimi bir kelime gibi hissetmeye başladım.Kendimi ve her şeyi.Baktığım her şeyin evveliyatının bir kelime olduğu ve kelime oluşla başlayıp, somutlaşarak yaşantıya dönüştüğünü hissediyorum. Yani kelimeler canlanıyor sanki. Bu hissedişten sonra şimdi ağzımdan bir şey çıkarken ödüm kopuyor..Çünki söz sahibine aittir.Ve çıkan söz yaşanacaktır diyorum kendi kendime. Artık her bir lafım korku ve ümit arasında çıkıyor ağzımdan.
Kaleme benzettiğim minarelerin; mürekkep kutusu cami, yazmasını sağlayan o maddenin özü(mürekkep yada katı madde) ise; camide kılınan namaz. Yani SALAT diye geçiriyorum içimden. Ezan aklıma geliyor..
Hayye alessalah, hayye alelfelah:
Müminleri, felaha, saadete, kurtuluşa sebep olan namaza çağıran iki KELİMEdir.
SALAH ve FELAH kelimeleri o kalemden semaya yazılıyor
Bugün( 11 eylül) Nuriye ablaya Levhi Mahfuz ile ilgili bir şeyler öğrenesim var dedim..
Nuriye abla'dan gelen ilk bilgi,
ARŞ>ARZ oldu. Arştan Arza her şeyden Allah(c.c) razı olsun.
Ertesi gün yani 7 eylül sabahı uyandığımda bir zikr vardı kalbimde..
'Euzü bikelimâtillahittammâti min şerri mâ haleka'
Tamam olan kelimelerine tutunup bütün yarattıklarının şerrinden Allah'a sığınırım.
Ve 9 eylül dönüş günüydü 8-9 saatlik yol boyunca KALEM
***Ya Hayy, Ya Kayyum, Lailahe illa ente subhaneke inni küntü minezzalimin.
İnnemâ emruhû izâ erâde şeyen en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu): Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı «Ol» demekten ibarettir. Hemen oluverir. (Yasin82)
Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şeyin ve ileyhi turceûn(turceûne). Artık tesbiyh edilmez mi öyle her şeyin melekûtu yedinde bulunan sübhane! Hep de dördürülüp ona götürüleceksiniz. (Yasin 83)***
zikrlerini yazdı kalp denilen yere..İnşaallah kalpte yazılı olduğunu bildiğimiz zikrlere korku ile ümit arasında şahitlik edebiliriz.
Es Selam!
Sevdan ile düştüm yaban ellere
Dalıp çıktım ateşlere küllere
Giyin demir çarık gel ardın sıra
Dağlara yollara çöllere
Diyardan diyara bir yol
Sor beni yarim yarim
Bul beni yarim yarim
Gör beni yarim yarim
Ah beni beni
Sen kalem ol ben de kağıt
Yaz beni yarim yarim
Çiz beni yarim yarim
Çöz beni yarim yarim
Ah beni beni
Kurban olam mızrap tutan ellere
Yanık yanık türkü diyen dillere
Dertli dertli name çalan tellere
Dağlara yollara çöllere
Bir yol-cu-luk hikayesini ve bu hikayenin rüyasını (gerçeğini) paylaşmak istedim sizlerle.
6 eylül 2009...Saat; sabah 7.20 civarı...Yolculuk; Manisa'dan Ankara'ya.Yolcular; kardeşim ve ben ...
14 yaşından beri YOLlarda, YOLCU olarak YOLCULUK yapıp duruyorum Rabbim bir neden yaratıveriyor ve çıkarıyor yolculuğa..6 eylül günüde YOLCULUKta olduğum günlerden birisi olarak tarihe eklendi
Manisa,Turgutlu,Salihli istikametinde yolumuz devam ederken ve bu yolda yolcu olarak yolculuğumuza şahitlik ederken dikkatim minarelerde toplandı. Hele UŞAK'tan geçerken gördüğüm minarelere (ki sanki her biri ince uçlu, çok zarif bir KALEM idi) hayran kaldım...Tüm minareler gözüme kurşun KALEM gibi göründü...Hani eskiden daha çok kullanırdık, tahta ve ucu kalemtraşla açılan kurşun kalemler (her zaman o kalemleri çok sevmişimdir) Yaklaşık 8-9 saatlik yolculuk boyunca izlediğim minarelerin her biri gökyüzün-ü yazıyordu..Ya da gökyüzün-e yazıyordu...Uçları semaya çevrilmiş ve uçlarından uçsuz bucaksız bir sema yayılıyordu...
Bu yolculuğun gecesinde bir rüya gördüm..Rüyamıydı yoksa gerçekten daha gerçekmiydi Allah bilir...Kardeşim bana 'levh-i mahfuz' nedir diye soruyordu?...Ona verdiğim cevap ise (aslında cevaptan öte sanki bir kavrayıştı anlattıklarım kavrayış ve kavratış) aklımda kaldığı kadarıyla şöyle idi: Hiçbir şey yokken kelimeler oluşmaya(yazılmaya-belirmeye ) başlıyor.Yazılan kelimelerde yoğunlaşıp-somutlaşıp-maddeleşip şu anki gördüğümüz hali alıyor ..... Hiç bir şey yokken derken boş bir kağıt düşünün.Bomboş bir kağıt....
İşte bu rüyadan sonra kendimi bir kelime gibi hissetmeye başladım.Kendimi ve her şeyi.Baktığım her şeyin evveliyatının bir kelime olduğu ve kelime oluşla başlayıp, somutlaşarak yaşantıya dönüştüğünü hissediyorum. Yani kelimeler canlanıyor sanki. Bu hissedişten sonra şimdi ağzımdan bir şey çıkarken ödüm kopuyor..Çünki söz sahibine aittir.Ve çıkan söz yaşanacaktır diyorum kendi kendime. Artık her bir lafım korku ve ümit arasında çıkıyor ağzımdan.
Kaleme benzettiğim minarelerin; mürekkep kutusu cami, yazmasını sağlayan o maddenin özü(mürekkep yada katı madde) ise; camide kılınan namaz. Yani SALAT diye geçiriyorum içimden. Ezan aklıma geliyor..
Hayye alessalah, hayye alelfelah:
Müminleri, felaha, saadete, kurtuluşa sebep olan namaza çağıran iki KELİMEdir.
SALAH ve FELAH kelimeleri o kalemden semaya yazılıyor
Bugün( 11 eylül) Nuriye ablaya Levhi Mahfuz ile ilgili bir şeyler öğrenesim var dedim..
Nuriye abla'dan gelen ilk bilgi,
ARŞ>ARZ oldu. Arştan Arza her şeyden Allah(c.c) razı olsun.
Ertesi gün yani 7 eylül sabahı uyandığımda bir zikr vardı kalbimde..
'Euzü bikelimâtillahittammâti min şerri mâ haleka'
Tamam olan kelimelerine tutunup bütün yarattıklarının şerrinden Allah'a sığınırım.
Ve 9 eylül dönüş günüydü 8-9 saatlik yol boyunca KALEM
***Ya Hayy, Ya Kayyum, Lailahe illa ente subhaneke inni küntü minezzalimin.
İnnemâ emruhû izâ erâde şeyen en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu): Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı «Ol» demekten ibarettir. Hemen oluverir. (Yasin82)
Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şeyin ve ileyhi turceûn(turceûne). Artık tesbiyh edilmez mi öyle her şeyin melekûtu yedinde bulunan sübhane! Hep de dördürülüp ona götürüleceksiniz. (Yasin 83)***
zikrlerini yazdı kalp denilen yere..İnşaallah kalpte yazılı olduğunu bildiğimiz zikrlere korku ile ümit arasında şahitlik edebiliriz.
Es Selam!
Sevdan ile düştüm yaban ellere
Dalıp çıktım ateşlere küllere
Giyin demir çarık gel ardın sıra
Dağlara yollara çöllere
Diyardan diyara bir yol
Sor beni yarim yarim
Bul beni yarim yarim
Gör beni yarim yarim
Ah beni beni
Sen kalem ol ben de kağıt
Yaz beni yarim yarim
Çiz beni yarim yarim
Çöz beni yarim yarim
Ah beni beni
Kurban olam mızrap tutan ellere
Yanık yanık türkü diyen dillere
Dertli dertli name çalan tellere
Dağlara yollara çöllere
nur-ye yazdı:
kulihvani yazdı:
EMÎN OL!
Bu derûnî duyuşlarınızı ve uyuşlarınızı
RESÛL ü ALLAH İnşâallah duyulsun duasıyla..
Candan-Cânândan
Mekansız Zamandan
Harfsiz-Sözsüz BİZden yakın
İçerden gelen SIRR SESe bakın!
Kendi AT-Eşinde YUNmakta
AŞKın ARŞına SALL SEVdâsın SUNmakta..
İstivâ İLKinin Ahmedül Muhtarına muhabbet!
Ezel-Ebed El Emînül- Muhammed!
Sallallahu aleyhi Es Selâmullah!
Yâ Resûlullah!
Arz-ı Hâlimiz Bu!
Lâ Hüve İllâ Huu!..
Ubudiyyet ÇÖLünde SENi BİLmek için,
Velâyet Vâhâsında İZin BULmak için,
Resûliyyet Ravzanda-Rızanda OLmak için,
Uluhiyyet Ufkunda BİZ BİR Yaşamak için,
ANlardan OLuşAN ZamAN Zevkini sormakta cAN!
CANdan Kabı, KÂBEsindeki CÂNÂN!..
TEVHİDî Teslimiyyetin Şuyunî İstikametinde El SULTÂN cc!
Hava gibi yutan, küllî şeye MUHİT OL-AN El HANNÂN!
ÖZün Özünden de küllî şeye MERKEZ, İçe Yakîn OL-AN El MENNÂN!
KULLuluğumuzun Kabulünde KIBLendeyiz Kün fe yekûn! El FURKÂN!
Yusebbuhu! EMRin DUYduk UYduk Yâ SUBHÂN!..
Şah damardan yakîn OLmakla SENle diri bu Beden!
HAKKta, HAKKtan, HAKKa, HAKKla, HAKK gelen-giden!
NAKLi BUL-AN AKIL en diri KÂBE Kâinâtında!
Sadık-Samimi-Sabırla Muhammedül- Emîn Katında!
BİZ-BİR CANız Hazırında, Hasretinde, Firkatında!..
SALLa BİLdik SIRRImız Şeeninde Şuûrunda,
SALLa BULduk Şuûrumuz Şeeninde Nûrunda
SALLa OLduk Nûr-u Mîmin Şeeninde Sürûrunda
SALLa YAŞamak için OL-AN Hakk! Onurunda!
İle-Bile BİZ BİRiz!
El Emînde Emîniz!..
Duy SESimiz!..
Yâ RABB! Yâ HAKK!
Yâ Hakkul-HALLÂK!..
Yâ ALLAHu Zül-CELÂLü Vel-İKRÂM!
CELÂLinden İKRÂM eden MEVLÂm!
Gübremizden GÜLümüzü
ÖMRümüzden ÇÖLümüzü
Muhammedî YOLumuzu
Emânda KIL Yâ MUHEYMÎN!
Ve Yâ Emînül- Emîn!
Yâ Hayy Amaan!
Yüces- SULTAN!..
İrsal Tahtın Direğinde
Birr ü Baht Mendirğinde
Habîbullah Yüreğinde
BAŞını ÖZüne eğen var!
YÜZünü yere değen var!
Naz-Niyaz Seccâdesinde
İki KÂB Kavseyn SECDESİnde
EL BAĞLAyan var! Yâ İLAHÎ!
DİL DAĞLAyan var! Yâ İLAHÎ!
CELÂL İÇİnde-Ateşinde YUNmaya!
CEMÂLin İÇin TEVBE SUNmaya!
BİZ-BİR geldik Yâ GAFFÂR!
Yâ El CEMÎL! Yâ SETTÂR!
KAPI SENin! KÂB SENin!
Meryem SENin! Mihrâb SENin!
AY SENin! Mehtâb SENin!
İSÂmız gibi Sâbi Kıl!
Nûr-u MÎMimize Tâbi Kıl!
Koru BİZi!
SEVgimizi!...
Sırr-ı Seher Nefesiyle
Kün fe yekün Kafesiyle
Resûlullahın Sesiyle
Beldetül- EMÎN yerdeyiz
BİZ-BİRiz Seferdeyiz!
El hamdülillah!
Yâ ALLAH! Yâ Resûlullah!
Sallallahu aleyhi Es Selâmullah!
Yâ HUUUU! Yâ RAHMÂN!
Yâ MEN! Yâ DEYYÂN!..
Celle Celâlihu!..
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
Sevgili Gül Kardeşim,
Görmüş olduğunuz rüyalar ve etrafınızdaki şeylere dikkat edişiniz, Muhammedi yolda önemli olan GÖZlemci OLmak ve UYumamak kısmının önemini çok güzel bir şekilde ortaya koymaktadır. Yaptığınız değerlendirmeler ve derununuzdan rüya aleminde hiç söylemeyi bile planlamadığınız kelimelerin nasıl ağzınızdan çıktığını düşününce, Rabbiniz ile iletişim halinde yaşadığınızın ve aradığınız cevapların size buldurulduğunu idrak etmek zor olmasa gerek.
Çok eskiden görmüş olduğum bir rüyada sade iki elin bir şeyler çizdiğini ve çizilenin canlanıp şekil alışını kapı çizince kapı olup açıldığını, kuş çizince kuş olup uçtuğunu ve ne yapıyorsa zahire çıkışını hoş bir şekilde gözlemlemiştim ve bu sizin rüyanızla ne güzel örtüşmekte.
Allahın eşsiz yaratma sanatı (El-Bedi), her yarattığı şeyin muhakkak diğerinden farklı oluşunu doğada değişik şekillerde gözlemlemekteyiz. Bir şey diğerinin ayni değildir, yüzümüzün simetrik oluşu ama kesinlikle tam bir simetriklik söz konusu olmadığı açıktır. Bu sebeple sesimizde bizim kendimize özgüdür, düşüncelerimizinde kelimelere dönüşüp ağzımızdan ses titreşimleri seklinde çıkışı evrende ise bu seslerin nereye gittiğini bilmediğimiz esir karanlığında derinlere doğru uzanması ve bunların yaşadığımız dünyada ne şekilde tesir ettiği ise bir sırr olsa gerek. Bu yüzden dualarımızın, niyetlerimizin, konuştuklarımızın ve fiillerimizin bu etrafımızı saran ve zahiri vucudumuzuda çevreleyen elementler üzerinde etkisi de düşünülmesi gereken bir konu olsa gerek. Hele Su ile ilgili olarak, bir japon bilim adamının bulguları , titreşimlerin nasıl suda değişik motifler oluşturuşu bizleri bu yaşamda verdiğimiz tepkileri nasıl dikkatle yapmamız gerektiği konusunda uyarmaktadır. Birde herşeyi bir su dan yaratan ALLAH'in o suya dikkat çekişide çok önemli olsa gerek...
Bakin İsa a.s Allah'tan bir ruh ve ayni zamanda Meryem anamıza ilka eylediği bir kelime değil mi? Allah OL deyince OLu veriyor OL-AN. Birde çamurdan bir kuş sureti yapıp ona üfürünce Allahın izniyle uçup gitmekte. Musa a.s'in devrinde erimiş buzağı heykeline Samiri'nin Cebrail as'in izlerinden aldığı toprağı atması ile buzağı böğürmekte. El-Hayy ile E-Musavvir sıfatlarının işleyişine dair bir şeyler olsa gerek buralarda...
İzninizle burda Derman hocamın İlahi Titreşimler ile ilgili bir yazısınıda örneklemek isterim. Güzel paylaşımınız için ALLAH razı olsun
Selam ve sevgiyle
Gariban
Görmüş olduğunuz rüyalar ve etrafınızdaki şeylere dikkat edişiniz, Muhammedi yolda önemli olan GÖZlemci OLmak ve UYumamak kısmının önemini çok güzel bir şekilde ortaya koymaktadır. Yaptığınız değerlendirmeler ve derununuzdan rüya aleminde hiç söylemeyi bile planlamadığınız kelimelerin nasıl ağzınızdan çıktığını düşününce, Rabbiniz ile iletişim halinde yaşadığınızın ve aradığınız cevapların size buldurulduğunu idrak etmek zor olmasa gerek.
Çok eskiden görmüş olduğum bir rüyada sade iki elin bir şeyler çizdiğini ve çizilenin canlanıp şekil alışını kapı çizince kapı olup açıldığını, kuş çizince kuş olup uçtuğunu ve ne yapıyorsa zahire çıkışını hoş bir şekilde gözlemlemiştim ve bu sizin rüyanızla ne güzel örtüşmekte.
Allahın eşsiz yaratma sanatı (El-Bedi), her yarattığı şeyin muhakkak diğerinden farklı oluşunu doğada değişik şekillerde gözlemlemekteyiz. Bir şey diğerinin ayni değildir, yüzümüzün simetrik oluşu ama kesinlikle tam bir simetriklik söz konusu olmadığı açıktır. Bu sebeple sesimizde bizim kendimize özgüdür, düşüncelerimizinde kelimelere dönüşüp ağzımızdan ses titreşimleri seklinde çıkışı evrende ise bu seslerin nereye gittiğini bilmediğimiz esir karanlığında derinlere doğru uzanması ve bunların yaşadığımız dünyada ne şekilde tesir ettiği ise bir sırr olsa gerek. Bu yüzden dualarımızın, niyetlerimizin, konuştuklarımızın ve fiillerimizin bu etrafımızı saran ve zahiri vucudumuzuda çevreleyen elementler üzerinde etkisi de düşünülmesi gereken bir konu olsa gerek. Hele Su ile ilgili olarak, bir japon bilim adamının bulguları , titreşimlerin nasıl suda değişik motifler oluşturuşu bizleri bu yaşamda verdiğimiz tepkileri nasıl dikkatle yapmamız gerektiği konusunda uyarmaktadır. Birde herşeyi bir su dan yaratan ALLAH'in o suya dikkat çekişide çok önemli olsa gerek...
Bakin İsa a.s Allah'tan bir ruh ve ayni zamanda Meryem anamıza ilka eylediği bir kelime değil mi? Allah OL deyince OLu veriyor OL-AN. Birde çamurdan bir kuş sureti yapıp ona üfürünce Allahın izniyle uçup gitmekte. Musa a.s'in devrinde erimiş buzağı heykeline Samiri'nin Cebrail as'in izlerinden aldığı toprağı atması ile buzağı böğürmekte. El-Hayy ile E-Musavvir sıfatlarının işleyişine dair bir şeyler olsa gerek buralarda...
İzninizle burda Derman hocamın İlahi Titreşimler ile ilgili bir yazısınıda örneklemek isterim. Güzel paylaşımınız için ALLAH razı olsun
Selam ve sevgiyle
Gariban
Bunlardan maddeye çevrili titreşimler : Atomlar...
Manevî tarafa, ruha çevrili titreşimler : İlâhî titreşimler...
Yaratan, insanla temas için lüzumlu olanları araya vasıta koyarak Resûla bu titreşimleri ulaştırıyor.
Biz buna vahiy diyoruz.
Bu, kulakla duyulamayan gözle görülemeyen nûrlar Resûlün vücudunda harflere çevriliyor.
Harfler kelimelere, kelimeler mânâlı cümlelere.
Cümleler Resûlün ağzından âyet şeklinde duyacağımız, anlayacağımız ALLAHın kelâmı, Resûlün mübârek ağzından âyet şeklinde çıkıyor.
Bunların hepsine biz Kurân-ı Kerim
ALLAHın kelâmı diyoruz.
Dikkat et ALLAH kelâmı demiyoruz.
ALLAHın kelâmı diyoruz.
Arada fark var.
Düşün, idrak et!
Bu husus çok mühimdir...
Resûl Arapça konuştuğu için bu kelâm arapçadır.
Resûle intikalinde ALLAHça idi.
Bu ilâhî titreşimler Resûlün mübarak bilgisayarında Arapça olarak sudur ediyor.
Onun için Kurânı anlamak Resûlün siyretini bilmek lâzımdır.
Kurân Resûle vahyolunan, ALLAHın kelamının hepsinin ismidir.
Kurân ismini kendisi vermiştir.
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5155
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Sevgili Gariban Can,
Rüyalarımızın aynı olması ne güzel ve düşündürücü!
İsa (a.s)'ın Hz. Meryem'e ulaştırılan bir kelime olduğu bu rüyadan sonra daim aklımda idi...Bir türlü ayeti kerimeyi açıp okumak nasip olmamıştı.Bu vesile ile tam olarak okuyabildim.Allah(c.c) razı olsun. Maide suresindeki ayeti kerime ise hiç aklıma gelmemişti. Bu ayeti kerimeyi buldurduğunuz için Allah(c.c) razı olsun. Çünki bir süredir 'Bir'rur rahim' zikri dilimde...Bu zikir 'hayr ,iyilik ve güzellik dileyen Rabbim, dilediğin hayrı ,iyiliği ve güzelliği bize ver' duasına dönüşüyordu...Şimdi ayeti kerimeyi de okuyunca "Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün" şeklindeki hitap bir AN da SALLadı...
Allahu Teala'm Mütekellim'dir.
El Hayy(c.c.)
El Kayyum(c.c)
Bir'rur Rahim (c.c)
Eş Şekür (c.c)
El Hamid(c.c)
Eş Şehid(c.c)
El Hakk (c.c)
El Bedi (c.c)
El Musavvir(c.c)
Tüm Esmaül Hüsna...
Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allahın peygamberi, Meryeme ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allaha ve peygamberlerine iman edin, (Allah) üçtür demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Onundur. Vekil olarak Allah yeter.(Nisa 4/171)
O gün Allah, şöyle diyecek: Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhul-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara konuşuyordun. Hani, sana kitabı, hikmeti, Tevratı, İncili de öğretmiştim. Hani iznimle çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapıyordun da içine üflüyordun, benim iznimle hemen bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle doğuştan körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani benim iznimle ölüleri de (hayata) çıkarıyordun. Hani sen, İsrailoğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman, ben seni onlardan kurtarmıştım da onlardan inkâr edenler, Bu, ancak açık bir büyüdür demişlerdi.(Maide 5/110)
Derman hocamızın alıntısı için çok çok teşekkür ediyorum. İnşaallah. Allah(c.c) sizi ve ailenizi hayırla mükafatlandırsın.
Es Selam
En son Gul tarafından 12 Eyl 2009, 22:39 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
- Mecnun
- Özel Üye
- Mesajlar: 681
- Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00
kulihvani yazdı:
Resûlullah sav yüreğinde,
BİZ BİRiz...
Rabbenâ yessir velâ tuassir!
Rabbenâ temmim bi'l- Hayrünâ!..
Rabbımız kolaylaştır, zorlaştırma
Rabbımız hayrımızı tamamla!..
Âmin Yâ Latîf (cc)
Âmin Yâ Kerîm (cc)
Âmin Yâ Rahîm (cc)
Âmin Yâ Vedûd (cc)
Rabb'ımız cümle kardeşlerimizin rüyalarını HAKİKATin Hayrıyla tamamlasın inşaALLAH!
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
nur-ye yazdı: --- Muaz (radiyallahu anhu)'dan: Resûlullah (sav) bir kimsenin: "Yâ RABBi senden ni'metin kemâlini istiyorum." dediğini işitince sordu: "Ni'metin kemâli nedir?" O kimse: "Bu bir duadır, onunla dua edip onunla hayr (çok mal) ümit ettim!" deyince Resûlullah (sav): "Sordum; zîrâ, ni'metin kemâli cennete girmektir, ateşten kurtulmaktır." buyurdu. Bir başkası: "Zü'l-Celâli ve'l-ikram: Ey Celâl ve ikrâm sahibi RABBim!" deyince Resûlullah (sav) hemen şunu buyurdu. "Duana icâbet edilmiştir, durma iste!" buyurdu. Bir başkası: "Yâ RABBi Senden sabır istiyorum!" dediğini işitince ise: "ALLAH (cc)'dan belâ istedin, afiyet de iste!" buyurmuştur.
(Tirmizî, davat 99-3524)
"Zü'l-Celâli ve'l-ikram: Ey Celâl ve ikrâm sahibi RABBim!"
Kardeşlerimi İKRAMla inşaALLAH!
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5155
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Âmin Yâ Latîf (cc)kulihvani yazdı:
Resûlullah sav yüreğinde,
BİZ BİRiz...
Rabbenâ yessir velâ tuassir!
Rabbenâ temmim bi'l- Hayrünâ!..
Rabbımız kolaylaştır, zorlaştırma
Rabbımız hayrımızı tamamla!..
Âmin Yâ Latîf (cc)
Âmin Yâ Kerîm (cc)
Âmin Yâ Rahîm (cc)
Âmin Yâ Vedûd (cc)
Âmin Yâ Kerîm (cc)
Âmin Yâ Rahîm (cc)
Âmin Yâ Vedûd (cc)
- nebula
- Üye
- Mesajlar: 27
- Kayıt: 08 Eyl 2009, 02:00
selamünaleyküm,
birgün rüyamda günlerdir etkisinden kurtulamadığım ve tam anlayamadığım bir rüya gördüm, 5-6 gün etrafta sarhoş gibi gezdim.
Rüya şöyle;
bir ses duyuyorum kimden ve nerden geldiği belli olmayan diyor ki herşey ALLAH (CELLE CELELÜHÜ) rüya bu kadar, uyandım ve o kadar etkilendimki devamında buna benzer rüyalr görmeye devam ettim....
birgün rüyamda günlerdir etkisinden kurtulamadığım ve tam anlayamadığım bir rüya gördüm, 5-6 gün etrafta sarhoş gibi gezdim.
Rüya şöyle;
bir ses duyuyorum kimden ve nerden geldiği belli olmayan diyor ki herşey ALLAH (CELLE CELELÜHÜ) rüya bu kadar, uyandım ve o kadar etkilendimki devamında buna benzer rüyalr görmeye devam ettim....
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5155
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Aleykûmesselam
Güzel Kardeşim rüyanı Allah(c.c) hayr etsin inşaallah. Sizin rüyanızı okuyunca bir FON canlandı gözümde.. Ve herşey diye bahsetiğiniz o herşey ZAHİR-BATIN diye canlandı gözümde...Zahir-batında sanki bir FON üzerinde hacivatla-karagöz ün gölgelerini anlatıyor gibi geldi. O fonda hacivatla karagözün oynatıldığı BEYAZ perde gibi geldi...Bu cümleleri size yazarken Allah(c.c) herşeyle 'NE AYNIDIR NE GAYRIDIR' ifadesi kalbimde idi...
Es Selam
Ve lillâhil meşriku vel magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh(vechullâhi) innallâhe vâsiun alîm(alîmun).
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Maamafih, meşrık de Allahın mağrib de, nerede yönelseniz orada Allaha durulacak cihet var, şüphe yok ki Allah vasi'dir alîmdir,
Diyanet İşleri(eski)meali
Doğu da batı da Allah'ındır, nereye dönerseniz Allah'ın yönü orasıdır. Doğrusu Allah her yeri kaplar ve her şeyi bilir.
(Bakara 115)
En son Gul tarafından 14 Eyl 2009, 12:56 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kere düzenlendi.
- feyz
- Üye
- Mesajlar: 40
- Kayıt: 01 Eyl 2009, 02:00
HER ŞEY ALLAH( CC) TIR DAN ZİYADE
HERŞEY ALLAH'TANDIR.
UMMAN DAMLA DEĞİL AMA ,
DAMLA UMMANDANDIR .
SEVGİLİ KARDEŞİMİZ BAZEN RÜYALAR SINIRSIZ OLDUĞUNDAN ,
HERŞEY GÖRÜLEBİLİR.BU RÜYALARI DA MİHENGE VURMAK, KURAN'I KERİM VE RESULALLAH(SAV)'SÖZLERİNE ÖLÇMEK GEREKİR. BU NEDENLE
HER RÜYA ANLATILMAZ VE HERKESE DE YORUM YAPTIRILMAZ.
BİLİYORSUNUZ Kİ RÜYALAR,NEFSANİ ŞEYTANİ VE RAHMANİ OLABİLİYORLAR.'ALLAH CÜMLEMİZE RAHMANİ RÜYALAR GÖRDÜRSÜN'
DİLEK VE DUALARIMLA ALLAH TEALAYA EMANET OLUNUZ...
HERŞEY ALLAH'TANDIR.
UMMAN DAMLA DEĞİL AMA ,
DAMLA UMMANDANDIR .
SEVGİLİ KARDEŞİMİZ BAZEN RÜYALAR SINIRSIZ OLDUĞUNDAN ,
HERŞEY GÖRÜLEBİLİR.BU RÜYALARI DA MİHENGE VURMAK, KURAN'I KERİM VE RESULALLAH(SAV)'SÖZLERİNE ÖLÇMEK GEREKİR. BU NEDENLE
HER RÜYA ANLATILMAZ VE HERKESE DE YORUM YAPTIRILMAZ.
BİLİYORSUNUZ Kİ RÜYALAR,NEFSANİ ŞEYTANİ VE RAHMANİ OLABİLİYORLAR.'ALLAH CÜMLEMİZE RAHMANİ RÜYALAR GÖRDÜRSÜN'
DİLEK VE DUALARIMLA ALLAH TEALAYA EMANET OLUNUZ...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/mzaaajf5.gif[/img]
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: RÜYÂLARIMIZ
Manevî Ameliyat
Kış başlarında çok sevdiğim candan arkadaşım, kardeşim, sırdaşımın annesi rahatsızlandı.
15 gün öncesi kuzulludaki kaplıcalara abisi annesini götürüyor. Kendisine daha önceleri sohbetlerde denmiş ki bu sıcak suların şifası RESULALLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimize aittir.
Fatma teyzemde tabii dahada duygusallaşıyor RESULALLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimize dua ediyor sürekli salavatlar getiriyor.
Yine orada kaldığı süre zarfında rüya görüyor 2 bayan 1 erkek beyaz elbiselerle geliyor
-erkek korkma diyor.
-Seni iyileştireceğiz.
2 bayanda beyaz önlükleri üstlerinde biri sağında biri solunda duruyorlar.
Uyanıyor
-hayır olsun diyor.
-hastada değilim.
-ne iyileştirmesi olacak acaba diyor
Oradan dönüyorlar 15 gün ateşler içinde yanıyor Fatma teyzemiz oğlunun ve arkadaşımın götürdüğü pek çok doktorlar önemli bulguya rastlayamıyorlar.
Doktorlar tetkikleriyle hiçbir organında arıza tesbit edemiyorlar. Ateş düşürücü verip eve gönderiyorlar.
Ateşten kendini kaybediyor ve sürekli sayıklıyor.
Bu süreçte bir gece 2.ci rüyayı görüyor.
akabinde biz annemle ziyaretine gittik.
Kendisini gerçekten çok severiz.
Çok güler yüzlü, ihlaslı ve cömert bir kadındır.
Sınırlı imkanınla geleni hiç boş çevirmez patikler örer satar geçimini sağlar çoğuda hediye dağıtır.
Yanında huzur duyarsınız. Yüzünden tebessüm eksik olmaz ve gözlerinin içinden tekrar size yayılır tebessüm!
Anlatmaya başladı;
Kızım Nuriye bu rüya değildi. Ama uykuda oldu. Gerçek gibiydi. Gerçekti!
3 kişi geldi yanıma 2 bayan bir erkekti.
-bayanlar ak saçlı erkeğin sağında ve solunda yer alıyorlardı.
-korkma seni iyileştireceğiz kızım. Dedi
2 bayanın üzerinde hemşire kıyafetleri gibi beyaz önlükleri vardı.
Erkektede beyaz önlük vardı ve yaşlıcaydı saçları uzun ve beyazdı. Bulunduğumuz yer Loştu.
Amaliyathane gibi bir yerdi.
-Korkma dedi bana uzun saçlı erkek kızım şimdi sırtını açacağız sana belinden iğne yapacağız hazırlamış olduğumuz bu ilacı yavaş yavaş akıtacağız ve bütün vucuduna dağılacak bu ilaç canın biraz yanacak. Dedi
sırtımı 2 bayan açtı beni yan döndürdüler
- beyaz saçlı ihtiyar iğneyi yaptı canım çok yandı dediği gibi.
Ben acıdan ıhlayınca
-az kaldı biraz daha dayan dedi.
İğnenin içindeki ilaç bittiğinde bana dedi ki
-kızım korkma ameliyat bitti! ilaç tesir edene kadar biraz daha hasta yatacaksın. Sonra hiçbir şeyin kalmayacak. Sen bu dertten ölmeyeceksin. 2 sene daha yaşayacaksın.
Uyandığımda belimden yapılan iğne yeri çok yanıyordu.
Rüyaydı ama gerçek gibiydi kızım bu gerçekti.
O yüzden arkadaşımın adını yazmadım okurda üzülür diye Fatma teyzem
-sakın söyleme kızım üzülmesinler aramızda kalsın dedi.
Sitemizde yazabilirmiyim diye izin aldım
-tabi yazda okusunlar Allah’ın manevi doktorları Nasıl imdada yetiştiğini manevi ameliyat yaptığını bilsinler dedi.
-Ben EMANETi vermeye hazırım kızım vakit yaklaştı. RESULALLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimizi çok seviyorum إِن شَاء اللَّهُ ona yakışır ümmet olmuşumdur. Dedi
Fatma teyzemiz ve tüm sevdiklerimizi ALLAHu Zü’l Celâlimiz RESULALLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin yüreğinde 2 cihandada aziz eylesin إِن شَاء اللَّهُ
Kış başlarında çok sevdiğim candan arkadaşım, kardeşim, sırdaşımın annesi rahatsızlandı.
15 gün öncesi kuzulludaki kaplıcalara abisi annesini götürüyor. Kendisine daha önceleri sohbetlerde denmiş ki bu sıcak suların şifası RESULALLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimize aittir.
Fatma teyzemde tabii dahada duygusallaşıyor RESULALLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimize dua ediyor sürekli salavatlar getiriyor.
Yine orada kaldığı süre zarfında rüya görüyor 2 bayan 1 erkek beyaz elbiselerle geliyor
-erkek korkma diyor.
-Seni iyileştireceğiz.
2 bayanda beyaz önlükleri üstlerinde biri sağında biri solunda duruyorlar.
Uyanıyor
-hayır olsun diyor.
-hastada değilim.
-ne iyileştirmesi olacak acaba diyor
Oradan dönüyorlar 15 gün ateşler içinde yanıyor Fatma teyzemiz oğlunun ve arkadaşımın götürdüğü pek çok doktorlar önemli bulguya rastlayamıyorlar.
Doktorlar tetkikleriyle hiçbir organında arıza tesbit edemiyorlar. Ateş düşürücü verip eve gönderiyorlar.
Ateşten kendini kaybediyor ve sürekli sayıklıyor.
Bu süreçte bir gece 2.ci rüyayı görüyor.
akabinde biz annemle ziyaretine gittik.
Kendisini gerçekten çok severiz.
Çok güler yüzlü, ihlaslı ve cömert bir kadındır.
Sınırlı imkanınla geleni hiç boş çevirmez patikler örer satar geçimini sağlar çoğuda hediye dağıtır.
Yanında huzur duyarsınız. Yüzünden tebessüm eksik olmaz ve gözlerinin içinden tekrar size yayılır tebessüm!
Anlatmaya başladı;
Kızım Nuriye bu rüya değildi. Ama uykuda oldu. Gerçek gibiydi. Gerçekti!
3 kişi geldi yanıma 2 bayan bir erkekti.
-bayanlar ak saçlı erkeğin sağında ve solunda yer alıyorlardı.
-korkma seni iyileştireceğiz kızım. Dedi
2 bayanın üzerinde hemşire kıyafetleri gibi beyaz önlükleri vardı.
Erkektede beyaz önlük vardı ve yaşlıcaydı saçları uzun ve beyazdı. Bulunduğumuz yer Loştu.
Amaliyathane gibi bir yerdi.
-Korkma dedi bana uzun saçlı erkek kızım şimdi sırtını açacağız sana belinden iğne yapacağız hazırlamış olduğumuz bu ilacı yavaş yavaş akıtacağız ve bütün vucuduna dağılacak bu ilaç canın biraz yanacak. Dedi
sırtımı 2 bayan açtı beni yan döndürdüler
- beyaz saçlı ihtiyar iğneyi yaptı canım çok yandı dediği gibi.
Ben acıdan ıhlayınca
-az kaldı biraz daha dayan dedi.
İğnenin içindeki ilaç bittiğinde bana dedi ki
-kızım korkma ameliyat bitti! ilaç tesir edene kadar biraz daha hasta yatacaksın. Sonra hiçbir şeyin kalmayacak. Sen bu dertten ölmeyeceksin. 2 sene daha yaşayacaksın.
Uyandığımda belimden yapılan iğne yeri çok yanıyordu.
Rüyaydı ama gerçek gibiydi kızım bu gerçekti.
O yüzden arkadaşımın adını yazmadım okurda üzülür diye Fatma teyzem
-sakın söyleme kızım üzülmesinler aramızda kalsın dedi.
Sitemizde yazabilirmiyim diye izin aldım
-tabi yazda okusunlar Allah’ın manevi doktorları Nasıl imdada yetiştiğini manevi ameliyat yaptığını bilsinler dedi.
-Ben EMANETi vermeye hazırım kızım vakit yaklaştı. RESULALLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimizi çok seviyorum إِن شَاء اللَّهُ ona yakışır ümmet olmuşumdur. Dedi
Fatma teyzemiz ve tüm sevdiklerimizi ALLAHu Zü’l Celâlimiz RESULALLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin yüreğinde 2 cihandada aziz eylesin إِن شَاء اللَّهُ