ÇANAKKALE GEÇİLDİ
- Hakan
- Moderatör
- Mesajlar: 4962
- Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00
ÇANAKKALE GEÇİLDİ
En son Hakan tarafından 18 Mar 2009, 13:58 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
- derunilale
- Saygın Üye
- Mesajlar: 268
- Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00
Hayy Allah razı olsun abim..yürekler acısı durumumuz..bende inşaAllah bir yazı paylaşmak istiyorm..
Dünyanın en büyük şehit mezarlığı bizim ülkemizde.
On binlerce evladımızı gömdük Çanakkaleye kefensiz, mezar taşsız.
Hiçbirine üzülmedik, ağlamadık.
Övündük, gurur duyduk sadece onlarla.
Bir kısmı daha üniversitedeydi, eğitimlerini bıraktılar yarıda ve ölüme koştular, sınıf sınıf, fakülte fakülte...
Üniversiteler mezun veremedi o dönem, çünkü öğrencileri kalmamıştı.
Futbol takımları, sahaya çıkıp asker selamı vermedi, asker selamını siperde verdiler ve öldüler.
Maçlar 11 kişiyle oynanamadı o yıl...
Televizyon daha icad olmamıştı, ölüm haberleri gitmezdi evlere, ölmeyen geri dönerdi, dönmeyenler ölmüş demekti.
Dünyada Çanakkale kadar kanla sulanmış bir toprak parçası yoktur.
Ama o kan kurtarmıştır vatanımızı.
Vatanımızdan önce insanımızı.
Yüzyılların boyun eğmişliğine, acizliğe, suskunluğa, çaresizliğe verilmiş bir yanıttır Çanakkale.
Dökülen kan, bir milleti temizlemiş, arındırmış, yeniden millet haline sokmuştur.
Dökülen kan bu anlamda toprağa kan akıtmak değil, geride kalanlara kan vermektir.
Onların verdikleri kanla kalanlar yaşadılar.
O nedenle bu kanın kıymetini bildiler.
Şehitlerden alınan o kanla bu millet arınıp ayağa kalkmış, Kurtuluş Savaşını vermiştir.....
Çanakkalenin üzerinden neredeyse 100, Kurtuluş Savaşının üzerindense 90 yıl geçmiş.
10 milyonluk nüfus 7ye katlanmış, 70 milyon olmuş.
Telsiz direklerinin yerini internet, televizyon hatları, demiryollarının yerini hava alanları almış.
Artık haber anında alınıyor.
Önce bir haber geçiyor altyazıyla televizyonda, Gabar Dağında teröristlerle girilen bir çatışmada ....
Sonra internette flaş haber olarak veriliyor.
Ertesi gün gazetelerde bir haber: Şehitlerimiz....
Sonra uçakla getirilen bir cenaze, camide toplanmış insanlar, haykıran insanlar, gözyaşlarını tutamayan komutanlar, ne olduğunu anlayamayan bebeler...
Acı.
Bir günlük acı.
Sonra askerimizi şehit eden teröristleri yakalama çabaları.
Büyütülen, genişleyen operasyon.
Kuşatılan dağ.
....
Tam 23 yıldır hep aynı gerçekle yaşıyoruz.
23 yılda şehit olan askerimiz 6 bini geçmiş.
6 bin şehit bizi kendimize getirememiş.
Hayat hep kaldığı yerden devam emiş.
Şehit haberleri ise hayatımıza verdiğimiz bir acı arası sadece.
Sorarsanız hepimiz çok üzülüyoruz....
Sonra Meclis kürsüsüne kadar çıkmış bir PKKlı terörist utanmadan konuşuyor: Bu kan dursun, acılar dinsin.
Sonra o teröristin kumanda ettiği aydınlar her gün bir başka barış bildirisi hazırlıyor.
Sonra o teröristin partisinin belediye başkanı öldürülen terörist için ambulans gönderiyor.
Sonra o ambulansı gönderen belediye başkanı teröristin cenaze törenini düzenliyor.
Sonra o cenazede imam şehitlerine dua ettiriyor.
Sonra...
Sonra...
Bunları da iziliyoruz aynı televizyonlardan....
Sonra o teröristlerin aileleri toplanıyorlar bir kaç bin kişiyle, Türk Ordusunun aylardır geçeceğiz, geçiyoruz, geçeriz deyip de bir türlü geçemediği sınırı geçiyor, Türk Ordusunun gireceğiz, giriyoruz, gireriz deyip de giremediği Kandil Dağına giriyor.
Ve açıklıyor.
Evlatlarımızı vuramazsınız, biz onların canlı kalkanıyız.
...
Sonra yeni bir şehit, yeni bir cenaze, yasa gömülmüş feryat figan bir hane.
Sonra kanları yerde kalmayacak sözleri.
Sonra...
Sonrası yok; aslında hep aynı.
Kim öldürüyor evlatlarımızı aslında, teröristler mi biz mi!
23 yıldır evlatlarımızın kanı hep akıyor da durduramıyorsak...
Ve sonra evlatlarımızın kanının nafakasını vermek için bir de televizyondan açık artırma bir bağış kampanyası düzenliyorsak...
Sonra da biz ne büyük milletiz, nasıl da birlik olduk diye böbürleniyorsak...
Cenazeler hep mahallemize geliyor da, bir gün olsun bunca aile toplanıp, çocuklarımızın vurulduğu dağa çıkıp, gelin bizi de vurun diyecek cesareti bulamıyorsak...
Hep ağlıyorsak ama ağlamanın aslında susmak demek olduğunu itiraf edemiyorsak...
Her gün şehit cenazesi kaldırmanın, bu cenazeleri kaldıranlara ne büyük bir onursuzluk yüklediğini, omzumuzda taşıdığımızın şehitlerimizin tabutu değil de bu onursuzluk olduğunu, o nedenle tabutun bu kadar ağır olduğunu duymuyorsak...
Şehitlerimizin akan kanı, bu vatanı da, onları da temizler ama biz geride kalanları, biz geride izleyenleri, biz geride susanları, biz geride bir şey yapamayanları sadece kirletir...
Çanakkalede akan kanla arınan bir millet, şimdi Güneydoğuda akan kanla kirleniyor...
Kirleniyoruz...
Kirleniyoruz...
Kirleniyoruz...
Beşeri alçaklıklar karşısında feryatları
kanlar değil şuurlar koparır.
Kan konuşmaz..."
Dünyanın en büyük şehit mezarlığı bizim ülkemizde.
On binlerce evladımızı gömdük Çanakkaleye kefensiz, mezar taşsız.
Hiçbirine üzülmedik, ağlamadık.
Övündük, gurur duyduk sadece onlarla.
Bir kısmı daha üniversitedeydi, eğitimlerini bıraktılar yarıda ve ölüme koştular, sınıf sınıf, fakülte fakülte...
Üniversiteler mezun veremedi o dönem, çünkü öğrencileri kalmamıştı.
Futbol takımları, sahaya çıkıp asker selamı vermedi, asker selamını siperde verdiler ve öldüler.
Maçlar 11 kişiyle oynanamadı o yıl...
Televizyon daha icad olmamıştı, ölüm haberleri gitmezdi evlere, ölmeyen geri dönerdi, dönmeyenler ölmüş demekti.
Dünyada Çanakkale kadar kanla sulanmış bir toprak parçası yoktur.
Ama o kan kurtarmıştır vatanımızı.
Vatanımızdan önce insanımızı.
Yüzyılların boyun eğmişliğine, acizliğe, suskunluğa, çaresizliğe verilmiş bir yanıttır Çanakkale.
Dökülen kan, bir milleti temizlemiş, arındırmış, yeniden millet haline sokmuştur.
Dökülen kan bu anlamda toprağa kan akıtmak değil, geride kalanlara kan vermektir.
Onların verdikleri kanla kalanlar yaşadılar.
O nedenle bu kanın kıymetini bildiler.
Şehitlerden alınan o kanla bu millet arınıp ayağa kalkmış, Kurtuluş Savaşını vermiştir.....
Çanakkalenin üzerinden neredeyse 100, Kurtuluş Savaşının üzerindense 90 yıl geçmiş.
10 milyonluk nüfus 7ye katlanmış, 70 milyon olmuş.
Telsiz direklerinin yerini internet, televizyon hatları, demiryollarının yerini hava alanları almış.
Artık haber anında alınıyor.
Önce bir haber geçiyor altyazıyla televizyonda, Gabar Dağında teröristlerle girilen bir çatışmada ....
Sonra internette flaş haber olarak veriliyor.
Ertesi gün gazetelerde bir haber: Şehitlerimiz....
Sonra uçakla getirilen bir cenaze, camide toplanmış insanlar, haykıran insanlar, gözyaşlarını tutamayan komutanlar, ne olduğunu anlayamayan bebeler...
Acı.
Bir günlük acı.
Sonra askerimizi şehit eden teröristleri yakalama çabaları.
Büyütülen, genişleyen operasyon.
Kuşatılan dağ.
....
Tam 23 yıldır hep aynı gerçekle yaşıyoruz.
23 yılda şehit olan askerimiz 6 bini geçmiş.
6 bin şehit bizi kendimize getirememiş.
Hayat hep kaldığı yerden devam emiş.
Şehit haberleri ise hayatımıza verdiğimiz bir acı arası sadece.
Sorarsanız hepimiz çok üzülüyoruz....
Sonra Meclis kürsüsüne kadar çıkmış bir PKKlı terörist utanmadan konuşuyor: Bu kan dursun, acılar dinsin.
Sonra o teröristin kumanda ettiği aydınlar her gün bir başka barış bildirisi hazırlıyor.
Sonra o teröristin partisinin belediye başkanı öldürülen terörist için ambulans gönderiyor.
Sonra o ambulansı gönderen belediye başkanı teröristin cenaze törenini düzenliyor.
Sonra o cenazede imam şehitlerine dua ettiriyor.
Sonra...
Sonra...
Bunları da iziliyoruz aynı televizyonlardan....
Sonra o teröristlerin aileleri toplanıyorlar bir kaç bin kişiyle, Türk Ordusunun aylardır geçeceğiz, geçiyoruz, geçeriz deyip de bir türlü geçemediği sınırı geçiyor, Türk Ordusunun gireceğiz, giriyoruz, gireriz deyip de giremediği Kandil Dağına giriyor.
Ve açıklıyor.
Evlatlarımızı vuramazsınız, biz onların canlı kalkanıyız.
...
Sonra yeni bir şehit, yeni bir cenaze, yasa gömülmüş feryat figan bir hane.
Sonra kanları yerde kalmayacak sözleri.
Sonra...
Sonrası yok; aslında hep aynı.
Kim öldürüyor evlatlarımızı aslında, teröristler mi biz mi!
23 yıldır evlatlarımızın kanı hep akıyor da durduramıyorsak...
Ve sonra evlatlarımızın kanının nafakasını vermek için bir de televizyondan açık artırma bir bağış kampanyası düzenliyorsak...
Sonra da biz ne büyük milletiz, nasıl da birlik olduk diye böbürleniyorsak...
Cenazeler hep mahallemize geliyor da, bir gün olsun bunca aile toplanıp, çocuklarımızın vurulduğu dağa çıkıp, gelin bizi de vurun diyecek cesareti bulamıyorsak...
Hep ağlıyorsak ama ağlamanın aslında susmak demek olduğunu itiraf edemiyorsak...
Her gün şehit cenazesi kaldırmanın, bu cenazeleri kaldıranlara ne büyük bir onursuzluk yüklediğini, omzumuzda taşıdığımızın şehitlerimizin tabutu değil de bu onursuzluk olduğunu, o nedenle tabutun bu kadar ağır olduğunu duymuyorsak...
Şehitlerimizin akan kanı, bu vatanı da, onları da temizler ama biz geride kalanları, biz geride izleyenleri, biz geride susanları, biz geride bir şey yapamayanları sadece kirletir...
Çanakkalede akan kanla arınan bir millet, şimdi Güneydoğuda akan kanla kirleniyor...
Kirleniyoruz...
Kirleniyoruz...
Kirleniyoruz...
Beşeri alçaklıklar karşısında feryatları
kanlar değil şuurlar koparır.
Kan konuşmaz..."
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
- ceylin
- Saygın Üye
- Mesajlar: 213
- Kayıt: 15 Eki 2007, 02:00
işte türkiyenin durumu belli ama Suç. bizlerde o yayınlar izlenmese bu tür yayınlar olmaz diye düşünüyorum keşke toplumca bilinçli olsak değer yargılarımıza saygı gösterip uygulasak . .. bu kareler . .. .. insanınn içini gerçekten acıtıyo .. ..... yazsam yazsamm.... sayfalr dolusu ama yinede anlatıpta bitiremiyceğim konu hak razı olsun hakan kardeş yüreğine sağlık . .. ..
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/ucankuslar.gif[/img]
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/soyres/colyuru_1.gif[/img]
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/soyres/colyuru_1.gif[/img]
- safa-merve
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00