''inceden inceye''

Bizi silkeleyip kendimize getirecek nasihat ve sözler.
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen meryemnur »

Resim
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
camuro
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 4
Kayıt: 17 Ara 2011, 09:02

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen camuro »

Birinci Okunuş :5 vakit namazın arkaısndan 129 defa okunur
sırrı çözülmemiş dua
yusuf suresinin 100ayeti bu ayetin 7 okuma şekli varmış
Kapı,Kılıç ve Zirve duası olarak geçiyorAçılmaz kapılar açılır olmazlar olurmuş
Birinci Okunuş

"İnne rabbi ledifun lima yeşa'u innehu huvel alimul hakim" 5 vakit namazın ardından 129 kez okunur
İkinci Okunuş:"İnne rabbi ledifun lima yeşa'u " bu ayetle okunan sırlı ayeti bilen var mı?

BİRİNCİ OKUNUŞ:
Ayeti kerimeyi taşıyabileceğine inandığınız herkese öğretebilirsiniz:
Beş vakit namazın ardından 129 kere:
İnne rabbi ledifun lima yeşa'uİnnehu huvel alimul hakim

Gün içinde sayı tutmadan ve dilimiz döndüğünce, okuyabildiğimiz kadar:
" İnne rabbi ledifun lima yeşa'u"

Bu şekilde okumaya devam edenler, bakın kısa bir zaman diliminden bahsetmiyorum, bu şekilde okumaya devam edenler önlerinde kapıların açıldığını, olmazların olduğunu göreceklerdirBu nedenle bu okunuşa KAPI DUASI denilir

İKİNCİ OKUNUŞ

Delailül Hayrat Kitabının eski baskılarını arayınOrtada selatuselamlar, etrafında ise farklı alimlerce okunmuş, öğretilmiş dualar bulunan eski baskılardan bahsediyorumHafızam beni yanıltmıyorsa Salah Yayınevinden çıkmış olan Delailül Hayrat kitapları böyledir(Yayınevinin adını yanlış hatırlayabilirim) O kitaptaki kenar dualarından biri Yusuf Suresi'ndeki bahse konu ayeti barındırır ve İsm-i Azam duası olarak bilinirHani bulduğunuz kitapta burası İsm-i Azam duasıdır diye yazmayabilir -ki genelde yazmaz- biraz daha yakın adres tarif edeyimPazartesi dersinin kenar duaları arasındadırÖnce orayı kontrol edersiniz sonra diğer bölümlere bakarsınız"İnne rabbi ledifun lima yeşa'u" ayetini gördüğünüzde duayı buldunuz demektirKıymet bileni var, bilmeyeni varAğzı dualı olan var beddualı olan varBu nedenle sadece nasibi olan bulup okusun diye açıkça yazmak yerine adres tarif ediyorumBu da KAPI DUASI'dır
Bu duayı ezberleyip beş vakit namazın ardından 3 kere okumalısınız
Yine ayeti kerimenin yukarıda yazdığım bölümünü yine beş vakit namaz ardından 129 adet okumalısınız

Gün içinde ise 17 bin küsürlü Latif ismi sayısını dikkate alarak okuyabildiğimiz kadar İnne rabbi ledifun lima yeşa'u okumalıyızDileyenler ayetin devamını da okuyabilir ki ben öyle yapıyorum
Zaten bu iki okunuşu yapabilseniz size fazlasıyla yeterli olacaktırAllah dilerse daha fazlasını öğrenmenizi de nasip ederBiz, bildiğimizle amel etmekle memuruzDilim döndüğünce anlatmaya çalıştım, ne kadar başardım bilemiyorumNiyet hayr, akıbette hayr olur inşallah

Bu ayeti okumak kolaydır ama taşımak zordurBunu özellikle çizelimSürekli okuyanların, "Yarabbi taşımayı nasip et" diye kendilerine dua etmesi de tavsiye edilir
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

Ketum olmak

“Sıradan insanın, farklıya olan nefretidir, farklıyı ketum olmaya iten.”

"İnsanlar arasında yasamak güçtür. Susmak çok güçtür de ondan." Nietzsche.

Erdemli insan olabilmenin temel vasıflarından biri ketumiyet ve sır saklama bilincinin kişiye yerleşmesidir. Akil insan olmak yolunda olan birey, olur olmaz her konuda sadece konuşmuş olmak için konuşmaz. Her şeyden önce ketum olabilmeyi öğrenmeliyiz.

“Dünyada en zor üç şey, sır saklamak, boş zamanını değerlendirmek ve affetmektir” denir.

Eski kadim tapınakların neredeyse tamamında girişte önce susmayı işaret eden bir sembol bulunmaktaydı. Bu sembol; önce hem kendinizi hem de diğer insanları dinleyin, konuşmadan önce ise çok iyi düşünün anlamında bir uyarı idi.

Ketumiyet size emanet edilene ihanet etmemektir. Sözlükte, “Sır saklamak, ağzı sıkı olmak” olarak geçer. Ketum olmak, güvenilmektir, gerektiğinde sır saklayabilme gücüne sahip olabilmektir. Ketumiyet duygusu insanın kendisine saygısını artırır. Ketumiyet bir anlamda sadakattir, size güvenilerek iletilen bir duygunun ya da bilginin olur olmaz paylaşılmaması gereklidir. Size iletilen çok önemli bir sır sizinle birlikte mezara kadar gitmelidir. Size itimat edilip en özel duygular paylaşılmışsa da bunlar sadece size özeldir. Filozofların eserlerinde ketumiyet en mühim ahlaki ve insani vasıf olarak gösterilmektedir.

Ketumiyet kişiliğin sağlamlığını test eder, o bir zaman gelir şerefiniz olur. Sır tutamayanlar, kendisine güvenilip paylaşılan duyguları sinsice taşıyanlar toplumda sevilmez. Avamın herkesin özelini merak etmesi, edindiği bilgiyi herkese filtrelemeden aktarması belki onlara kısa vadede bir keyif verebilir ancak eğer derinlerde gömülü de olsa bir vicdan sahibi iseler sonradan duyulacak emanete ihanet hissi onlara pişmanlık verecektir. Bu tip insanlar, cemiyet içinde daima sevilmeyen, itimat edilmeyen insanlar arasında yer alırlar. Bir anlık zevk karşılığı ağızdan bir defa çıkmış sözü, tekrar geri alıp sır haline getirmeye hiç bir kuvvet yetmez.

“Söylediklerimin kölesi, söylemediklerimin efendisiyim.” denilir. Sırlar, kimseye anlatmamak bedeli ile verilmiş emanetlerdir. Ketum olmak, sadık olmak, ihtiyatlı olmaktır. Bilgiyi hak eden ile hak ettiği kadar paylaşmaktır.

Kuyruğu ağzında yılan, evrenin yasalarını ve sırlarını hakkı olmayana ifşa etmeden saklayan ketumiyet ve ebedî bilgelik simgesidir. Özgür kılmaya çalıştığımız zekâmızı ve zihnimizi sükûnet, sevgi ve ketumiyet ile yaratıcı kılabiliriz.

Ketumiyet, insan irade ve benliğinin bir imtihanıdır. Bu imtihanı kazanamayanın hayatta hiçbir imtihanı kazanmasına imkân yoktur. Ketumiyet, kendi kendini inşa eden yolcu için bir öz disiplindir. Yaşamların her alanında sıkıya gelemeyip, disiplinden kaçanlar burada da bir kılıf uydurabileceklerdir. Bir sırrın devamlı olarak saklanabilmesi, insan ruhunu en çok olgunlaştıran, nefse hâkimiyeti sağlayan en büyük faktördür. İrademizin kuvvetli olması, doğal ve terbiye edilmemiş hislerin irademizle kontrol altına alınabilmesidir. Sır, bir irade sınavıdır. Ketumiyet de kendi nefsine hâkim olmaktır. “İki kişinin bildiği şey artık sır değildir.” denilir. Denildiği gibi “Söyleme dostuna, söyler dostuna.”

Ketum insan erdemlidir, kararlıdır ve cesurdur. Nerede nasıl davranacağını bilen ölçülü bireydir. Kendine, iradesine ve nefsine hâkimdir. Nereye, nasıl gideceğini bilendir. Davis Star'in dediği gibi: "Nereye gittiğini bilen adama yol vermek için bütün dünya yana çekilir."

Çok eski devirlerden beri tüm düşünürler ruhu kuvvetlendirmek, nefse hâkimiyet, tekâmülü sağlamak, gerçeğe doğru disiplinli bir şekilde yol almak için ketum olma prensibini uygulamışlardır. Akil insan, sırlarını kalbinin en derin köşesinde saklayacaktır. Bir düşünür şöyle der: "Herkes çok konuşan ağzın kapanmasını ve az konuşan ağzın açılmasını bekler." Susmak, zamana ve zemine göre çok kere bir sürü söz söylemekten çok daha fazlasını ifade eder. Bu öylece susup, bir bilge rolü üstlenip kendi cehaletini gizlemek değildir. Sadece düşünerek, gerekli olduğunda, gerekli oranda, konuşmaktır.

Bir an için susmak, düşünmek için bir başlangıçtır. Descartes: "Düşünüyorum, öyle ise varım" der. Var oluşumuzu anlamak için düşünmeye, düşünmek için de susmaya ihtiyacımız vardır.

Düşünmek, öz benliğimizin faaliyetidir. Çenesi hiç kapanmayan kitlelerin düşünmeye de vakitleri yoktur. Dinlemezler, çoğunlukla söylenirler. Sevdiklerini, ailelerini birkaç söze feda edebilirler.

“Bildirmeyi değil, buldurmayı” hedefleyen Ezoterik-inisiyatik sistemlerde, belli bir ketumiyet anlayışına duyulan ihtiyaç, sadece sır saklama kaygısından kaynaklanmaz. Ketumiyetin insanlar arası ilişkilerde aranan çok önemli bir erdem olduğu fark edilirse, insan benliğinin yüceltilmesi sürecinde de önemli bir aşama olduğu, kolaylıkla fark edilebilinir.

Mevlana şöyle diyor: “Hikmeti ehlinden esirgemek, zulümdür. Na ehline vermek ise, hikmete zulümdür.”

Bilinçsizce uygulanan bir ketumiyet anlayışının ise, bilgiyi alan ve veren taraflara zarar vereceği aşikârdır. Art niyetli kişiler, ketumiyeti bilgi saklamaya yönelik olarak da kullanabilmektedirler. Her konuda olduğu gibi ketumiyet konusunda da, tanrının insana en büyük armağanı olan aklın önderliği söz konusudur. Asıl amaç, bilginin paylaşılmasıdır ve bilginin ancak paylaşıldıkça çoğaldığı hiç bir zaman unutulmamalıdır.

Ketum olmak günümüzde halk arasında artık olumsuz bir kişilik özelliği olarak bile algılanır hale gelmiştir. Herkesin her şeyi herkese anlattığı ve bunu da şeffaflık olarak sunduğu günümüzde düşünerek az ama öz konuşmak avamca “sıkıcı” payesini almakla eş değerdir.

Avam’ın ketum bireyler için görüşü; “Hiçbir şey belli etmeyen, susar sonra kendi içlerine patlarlar, soğuk, kendilerini yer bitirirler, ağzından az laf çıkan, içine kapanık konuşmayan, vs...” gibidir. Olur, olmaz her konuyu arkadaşı ile akrabası ile ailesi ile yakinen tanımadıkları ile bile paylaşan bu “Biz de her şey açık, şeffaf, hiçbir saklımız gizlimiz yoktur!” korosudur.

Ketum olmak dilini yutmak demek değildir. Dengedir. Hangi konuda kiminle konuşuyorsan neyi ne kadar konuşacağını bilmektir. Nerede, kime, ne kadar söyleyeceğini bilmektir. Ketumiyetimiz bizi yüceltir. Ketum olmak susmak, konuşmamak değildir. Aklın dile hâkim olmasıdır. Ketumiyet ile zihinler aydınlanır. "Çok işitelim, az konuşalım" denilir.

Ketumiyet, bir sırrı saklamak gerektiğinde mahremiyetini korumaktır. Amiyane tabirle ağız ishalinden muzdarip geniş kitleler, ketumiyet erdemine sahip bireyden rahatsız olabilecektir. Dile dahi getirildiğinde tırnaklarını çıkarıp her yönden saldırıya geçebileceklerdir. Bu erdeme sahip olan azınlığın amansız düşmanı, buna sahip olmayan geniş kitlelerdir.


Belirttiğim gibi, ketumiyet çok önemli bir erdemdir. Akil insan, sahip olduğu erdemin altını çizmez, dile getirmez. Onu sadece yaşar. Reklâmını yapanlar söz konusu erdemin yanından dahi geçemeyenlerdir.

Diogenes şöyle der: "Tanrı bize çok işitelim diye iki kulak ve az konuşalım diye bir dil vermiştir."

Berk Yüksel
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

Resim

Ne minnet eyleriz ağyâre yâre yalvaralım
Nihaldir verecek bârı hârdan ne biter

Ş.Yahyâ

Ağyara yok yere boyun eğdiğimiz neden? Meyveyi verecek olan fidandır, dikenden ne biter.

Ş.İslam Yahyâ bu beyitinde ezber mi bozuyor nedir, Fuzûlî meşhur manzumesinde, gülü besleyenin, suyu emerek nihali büyüten har olduğunu, dolayısıyla dikene minnet eylemenin garip karşılanmayacağını söylemiyor muydu..?


“Yâr içün ağyâre minnet ettiğim aybeyleme
Bâğban bir gül için bin hâre hizmetkâr olur”

Gülü besleyenin diken olduğunu tek söyleyen Fuzûlî değil üstelik,

“Çün bülbülü gül açtı gülü har besledi
Uşşaka yar ü yare de ağyar hoş gelür”

Diyerek aynı fikri daha önce dile getiren diğer bir şair de Necâtî…

Dönem itibariyle önce Necâtî sonra Fuzûli en son da Yahya tarafından yazıldıysa bu beyitler, Ş.İslam Yahya dedelerine hiç kulak vermemiş diyebilir miyiz?
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

“Aşk vadisinde, hiçbir nişane, hiçbir iz yoksa üzülmemeli; çünkü, Hakk’ın lûtfuyla bazen umutsuzluktan bile umutlar doğar. Ey gönül, sakın umutsuzluğa düşme! Allah’tan umudunu kesme ki, bazen can bahçesinde, sögüt ağacının dalı bile hurma verir.”

Hz. Mevlana (k.s)
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

Resim

Ey gönül !
Dön bir bak ardına,
aşkla seven var mı, seni Allah'tan başka ?
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

ResimbEN&sEN..

ve bİZ!..

Merhaba sana SEVgi!
Gönül Ülkesinde yeşeren tohum
Yılların sisinde saklanan hasret!
Kirpikleri şebnemlenmiş SEVgili!
Sende ben gibi…
İçimdeki Gurbet
Çile Çöllerinde besbelli…!.

*

Her harfini BEN Yazdığım HAYATım!
Nefes-nefes dokuduğum Kilimim
Hıçkırık-Kahkaha Ömür DEseni,
>Çevrilirken seyredilen şu dİZi!
Bazen uçan kırk kanatlı KIR-ATım!
Bazen KİMim-KİM değilim?
Sorarım kendime SENi
Arar dururum İkİmİZi…!.

**

Ve…
Hep akar durur Sular
Coşkun-Durgun, Bulanık-Duru
İçimde deli duygular
ÂŞIK OLmanın gururu…!..

17.02.98 21:06
Kulihvani
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

NELER EYLEDİ...

Ok kirpik, kaş ile bulur menzili
“Ben” dir al yanakta Yârimin çili
Dehri derde saldı dikenin dili
Bülbül feryadına gül zâr eyledi...



Ruhuma duyurup seher bestesin
Dinletti damlaya denizin sesin
Sıyırdı gönlümden gaflet perdesin
Kendi karanlığım envâr eyledi...



Ben miyim devreden, yoksa kürre mi?
Bir bakışı göz göz etti zerremi
Bilmiyorum bir mi, bin bir kerre mi?
Tevhid-i temâşa enzâr eyledi...


Meczubum bağlandım Aşk Güneşine
Mecburum ki rastlamadım eşine
Aldı aklım aştan taktı peşine
Çark-ı felek gibi devvâr eyledi...



Doldurup deriye kemiği, eti
Bin bir arzu, bir irade devleti
Adım adım gezdiriyor gurbeti
Sefil seyyah etti seyyâr eyledi...


Verdi varlığımı bâtın yeline
Çile Çarşısında zülfün teline
İpim verdi, bir bilmezin eline
Vurdu yerden yere tekrâr eyledi...


Tevhid Tandırında “Ben”i bedenden
Ayırdı, kurtardı nefsin elinden
Gönlüm nâr ü nûru Ruh Güneşinden
Erenler Elinde Ebrâr eyledi...



Seherin seyrinde sevdi sevgilim
Sevdâ sahrasında öğdü sevgilim
Gönül Havanında döğdü sevgilim
“Ser-hoş” Kesesinde esrâr eyledi...



Korku, Umut, Sevdâ, Sevgi Seferin
Sûretin Sîreti eyleyip yerin
Uzakta gösterip bana mahşerin
“Belâ!..” sın başıma destâr eyledi...



“Kul İhvâni Kıtmîr!” dedi adıma
Âşık etti zehir kattı tadıma
Divâne eyledi düştü yâdıma
İşimi gücümü ezkâr eyledi...

16.12.1988 11:31 cma.
Kulihvani


Ben: Ben olarak ahlkedilen kişi. Yanakta ben.

Dehr : Zaman. Dünya.

Zâr : İnleme.

Envâr : (Nur. C.) Nurlar, ışıklar, aydınlıklar. Maddi veya mânevi karanlıktan kurtarmaya vâsıta olanlar.

Temâşa : f. Hoşlanarak bakmak. Seyretmek. Seyre çıkmak. Gezmek. İbretle bakmak.

Enzâr : (Nazar. C.) Bakışlar, görüşler. Seyr. Baktığını görme.

Meczub : Cezbedilen. Çekilen. Başkasının te'siri ile hareket hâlinde olan. Cezbedilmiş. Aklı gitmiş olan. Aşk-ı İlahî ile kendinden geçmiş. * Deli. Divane. Mecnun.

Felek : Gök, gök katı, devir. * Tâli', baht. * Büyük ve dâirevi olan şey. * Her gök seyyaresinin gezdiği âlem. * Dünyâ, âlem,

Devvâr : Durmayıp dönen, devreden. Devredip gezen. * Gerdân. * Kâbe-i Muazzama'nın bir adı. * Haremden alıp beraber tavaf edilen taş.

Seyyâr : Bir yerde durmayıp yer değiştiren. * Gökte veyâ güneş etrâfında dolaşan yıldız. Gezegen. * Kervan, kafile.

Ebrâr : (Berr. C.) Özü sözü doğru olanlar, hamiyetliler. Sâdıklar. İyiler.

Bir bilmezin : Bir vr tek olanı bilmez. Kendini bilmez biri.

Ser-hoş :sarhoş. Başı hoş.

Esrâr : (Sır. C.) Sırlar. Gizli hikmetler ve mânalar. Bilinmeyen şeyler. * Keyif veren zehir. Uyuşturucu madde. * Elinde ve el ayasında olan hatlar.

Destâr : f. Sarık, imâme, başa sarılan tülbent. Başa bayrak olan dava.

Ezkâr : (Zikr. C.) Zikirler.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

Resim

Allah'ın sırrı sensin, kalbine yolculuk et…

{Şems-i Tebrizi}
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
Nida
Üye
Üye
Mesajlar: 24
Kayıt: 22 May 2015, 08:15

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen Nida »

Resim
Kullanıcı avatarı
Nida
Üye
Üye
Mesajlar: 24
Kayıt: 22 May 2015, 08:15

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen Nida »

Bu böyledir; Anlaşılmak ‘Nimet’, anlayacak insanlarla karşılaşmak ise kocaman bir 'Kısmet’
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ''inceden inceye''

Mesaj gönderen der-ya »

Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►Nasihat ve Güzel Sözler◄” sayfasına dön