DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!
- gulgoncaa
- Aktif Üye
- Mesajlar: 182
- Kayıt: 12 May 2008, 02:00
Atlıya Cevap
Efendimiz (s.a.v.) sahabelerine bir ikram sırasında hizmette bulunurken, uzaklardan gelen bir atlı yanlarına yaklaşarak,
- Bu kavmin efendisi kim? diye sordu O'nu arıyorum.
Efendimiz (s.a.v.) bu soruya, gurur olur endişesiyle "benim" diye cevap vermedi. Ve o anda sahabelerine hizmet etmekte olduğundan, asırlar boyunca yankılanan ve aynı zamanda atlı adama cevap niteliği taşıyan şu sözlerle mukabele etti:
- Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir.
Efendimiz (s.a.v.) sahabelerine bir ikram sırasında hizmette bulunurken, uzaklardan gelen bir atlı yanlarına yaklaşarak,
- Bu kavmin efendisi kim? diye sordu O'nu arıyorum.
Efendimiz (s.a.v.) bu soruya, gurur olur endişesiyle "benim" diye cevap vermedi. Ve o anda sahabelerine hizmet etmekte olduğundan, asırlar boyunca yankılanan ve aynı zamanda atlı adama cevap niteliği taşıyan şu sözlerle mukabele etti:
- Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir.
- gulgoncaa
- Aktif Üye
- Mesajlar: 182
- Kayıt: 12 May 2008, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Nurhayat ablacığım çok sağolunuz. Düşündüren bu güzel sözleri bizimle paylaştınız.
Muhabbetlerimi sunarım.
DÜŞÜNDÜREN NÜKTELER
Ne Diye Bindin
Necip Fazıl Kısakürek vapurla Karaköy'e geçerken yanına biri yaklaşıp:
- Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik.
Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
- Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş. Yüzerek geçsene karşıya.
Muhabbetlerimi sunarım.
DÜŞÜNDÜREN NÜKTELER
Ne Diye Bindin
Necip Fazıl Kısakürek vapurla Karaköy'e geçerken yanına biri yaklaşıp:
- Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik.
Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
- Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş. Yüzerek geçsene karşıya.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
DÜŞÜNDÜER? NÜKTELER!
İçeri Alamadığımız Günler Oldu
Mehmet Akif görevli olarak Berlin'e gitmişti. Orada tanıştığı bir Alman kadını:
- Affedersiniz, sizin şair olduğunuzu duydum. O halde merhametli bir kalbiniz olması lazım. Diyorlar ki, memleketinizde kadınları içeri kilitler, sokağa çıkmalarını engellermişsiniz. Onlara acımıyor musunuz?
Mehmet Akif şu cevabı verir:
- Yalanınız yok yanlışınız var madam. Biz kadınlarımızı içeriden dışarıya çıkarmıyor değiliz. Fakat dışarıdan içeriye alamadığımız günler çoktur.
İçeri Alamadığımız Günler Oldu
Mehmet Akif görevli olarak Berlin'e gitmişti. Orada tanıştığı bir Alman kadını:
- Affedersiniz, sizin şair olduğunuzu duydum. O halde merhametli bir kalbiniz olması lazım. Diyorlar ki, memleketinizde kadınları içeri kilitler, sokağa çıkmalarını engellermişsiniz. Onlara acımıyor musunuz?
Mehmet Akif şu cevabı verir:
- Yalanınız yok yanlışınız var madam. Biz kadınlarımızı içeriden dışarıya çıkarmıyor değiliz. Fakat dışarıdan içeriye alamadığımız günler çoktur.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!
Misafir
Ünlü Yunan bilgesi Sokrates'in evine, bir gün çok sayıda misafir gelmiş. yemeğe kalmaları gerekince, karısı Sokrates'i mutfağa çağırmış:
"Görüyorsun, çok az yemeğimiz var. Bunlar, konuklara yetmeyecek, acaba ne yapsak?"
Sokrates, düşünmüş, sonra:
"Gelen misafirler tok gözlü, alçak gönüllü iseler yeter, demiş. Yok eğer, bunlar aç gözlü, kendini beğenmiş kimselerdense, ne yapsak yetişmez."
Misafir
Ünlü Yunan bilgesi Sokrates'in evine, bir gün çok sayıda misafir gelmiş. yemeğe kalmaları gerekince, karısı Sokrates'i mutfağa çağırmış:
"Görüyorsun, çok az yemeğimiz var. Bunlar, konuklara yetmeyecek, acaba ne yapsak?"
Sokrates, düşünmüş, sonra:
"Gelen misafirler tok gözlü, alçak gönüllü iseler yeter, demiş. Yok eğer, bunlar aç gözlü, kendini beğenmiş kimselerdense, ne yapsak yetişmez."
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!
Ben Çekilirim
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü
filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka
hiçbirşeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe
geçmek mümkün değildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
---- "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek
gayet sakin şu karşılığı verir:
----''Ben çekilirim!''
Ben Çekilirim
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü
filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka
hiçbirşeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe
geçmek mümkün değildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
---- "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek
gayet sakin şu karşılığı verir:
----''Ben çekilirim!''
- NuruM
- Saygın Üye
- Mesajlar: 350
- Kayıt: 22 Mar 2008, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- katre-iNur
- Saygın Üye
- Mesajlar: 272
- Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
kul kardeşim çok sağolasın çok güzel bir söz!
BİZe bahşedilen Bu HAYAT SERÜVENinde;
EKŞİ yada ŞEKER tecihi etmekte BİZe düşmekte!
''Kader Defteri'' dediğim Karınca KADERimce '' ZOR YOL ''umda önemli notları kaydettiğim yol arkadaşımdan;
ÇEŞMElerden pek çok SU akar. İÇilesi AZdır HİSSEDersen!.... Nuriye
MUHAMMEDİ Muahabbetlerimle!....
BİZe bahşedilen Bu HAYAT SERÜVENinde;
EKŞİ yada ŞEKER tecihi etmekte BİZe düşmekte!
''Kader Defteri'' dediğim Karınca KADERimce '' ZOR YOL ''umda önemli notları kaydettiğim yol arkadaşımdan;
ÇEŞMElerden pek çok SU akar. İÇilesi AZdır HİSSEDersen!.... Nuriye
MUHAMMEDİ Muahabbetlerimle!....
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!
Acemi Bülbül
Nasrettin Hoca bir gün komşusunun bahçesine girer.Bahçedeki armutları görünce dayanamaz.Bir tane yer,dayanamaz bir daha,bir daha derken armut ağacına çıkıverir.Başlar yemeye.Tam bu sırada bahçenin sahibi çıkagelir.
Hoca şaşkınlıkla başlar bülbül gibi ötmeye.
Bahçenin sahibi şaşkın şaşkın Hocanın olduğu ağacınyanına varıp,
---Ne yapıyorsun burada diye bağırır.
Hoca sakince cevap verir.
---Ben bülbülüm,yuvam da burada,der.
Tekrar cırlak sesiyle ötmeye başlar.
Bahçe sahibi öfkeyle
---Bülbül böylemi öter be adam diye bağırınca,
Hoca
---ben acemi bülbülüm.Ancak bu kadar ötüyorum,der
Acemi Bülbül
Nasrettin Hoca bir gün komşusunun bahçesine girer.Bahçedeki armutları görünce dayanamaz.Bir tane yer,dayanamaz bir daha,bir daha derken armut ağacına çıkıverir.Başlar yemeye.Tam bu sırada bahçenin sahibi çıkagelir.
Hoca şaşkınlıkla başlar bülbül gibi ötmeye.
Bahçenin sahibi şaşkın şaşkın Hocanın olduğu ağacınyanına varıp,
---Ne yapıyorsun burada diye bağırır.
Hoca sakince cevap verir.
---Ben bülbülüm,yuvam da burada,der.
Tekrar cırlak sesiyle ötmeye başlar.
Bahçe sahibi öfkeyle
---Bülbül böylemi öter be adam diye bağırınca,
Hoca
---ben acemi bülbülüm.Ancak bu kadar ötüyorum,der
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
DÜŞÜNDÜREN ? NÜKTELER!
Sıkarken
Nasrettin hoca bir gün yolun kenarında kedisini yıkıyomuş.Yoldan geçen arkadaşı hocaya:
-Hocam kediyi yıkama ölür.
demiş.Hoca aldırış etmemiş ve yıkamış.Arkadaşı dönüşte hocayı tekrar yolun kenarında görmüş.Kedi ölmüştü. adam:
-Hocam ben size kediyi yıkamayın ölür demedimmi? demiş.Hoca:
-Ben kediyi yıkarken ölmediki sıkarken öldü demiş.
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
ÇORBA
Hoca'nın canı şöyle bir tarhana çorbası çekmiş.
Başlamış ağzı sulana sulana hayal kurmaya.O sı-
rada kapı çalınmış ve komşunun oğlu
- Hocam,annem hasta,bir tas çorba istiyor,demiş.
Hoca,söylenmiş kendi kendine
- Hey Allah'ım,bizim komşular hayalin bile koku-
sunu alıyor!
Hoca'nın canı şöyle bir tarhana çorbası çekmiş.
Başlamış ağzı sulana sulana hayal kurmaya.O sı-
rada kapı çalınmış ve komşunun oğlu
- Hocam,annem hasta,bir tas çorba istiyor,demiş.
Hoca,söylenmiş kendi kendine
- Hey Allah'ım,bizim komşular hayalin bile koku-
sunu alıyor!
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!
AKLIN VARSA GÖLE KOŞ
Hoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken :
-Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı? diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundurur.Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır.Eşekte bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar.Anıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmağa başlar.Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır :
-Aklın varsa göle koş!
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!
Mısır tanesi ve adam
Adamın birisi tavuklardan korkmaktadır. Yakınları adamı bir psikologa götürüler. Doktor sebebi öğrenir. Adam kendisini mısır tanesi zannetmektedir. Doktor adamı ikna etmek için bir-kaç seans düzenler. Sonunda adamı mısır tanesi olmadığına ikna eder.
Adam: "mısır tanesi olmadığımı ve insan olduğu anladım doktor bey" der. "Ama bunu tavuklar da biliyor mu? Sen bir de onlara anlat..."
Mısır tanesi ve adam
Adamın birisi tavuklardan korkmaktadır. Yakınları adamı bir psikologa götürüler. Doktor sebebi öğrenir. Adam kendisini mısır tanesi zannetmektedir. Doktor adamı ikna etmek için bir-kaç seans düzenler. Sonunda adamı mısır tanesi olmadığına ikna eder.
Adam: "mısır tanesi olmadığımı ve insan olduğu anladım doktor bey" der. "Ama bunu tavuklar da biliyor mu? Sen bir de onlara anlat..."
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!
İNDİRGEME
Bir matematikçi ve fizikçi fakültenin dinlenme salonun da oturup kahvelerini yudumlarken bakarlarki kahve makinası tutuşmuş,fizikçi hemen koşarak eline aldığı kovayı doldurarak ateşi söndürür.
İkinci gün olacak ya aynı olay tekrar vuku bulur.Bunun üzerine matematikçi koşar kovayı alır getirir ve fizikçinin eline tutuşturarak problemi daha önce çözümlenmiş olanına indirger.
İNDİRGEME
Bir matematikçi ve fizikçi fakültenin dinlenme salonun da oturup kahvelerini yudumlarken bakarlarki kahve makinası tutuşmuş,fizikçi hemen koşarak eline aldığı kovayı doldurarak ateşi söndürür.
İkinci gün olacak ya aynı olay tekrar vuku bulur.Bunun üzerine matematikçi koşar kovayı alır getirir ve fizikçinin eline tutuşturarak problemi daha önce çözümlenmiş olanına indirger.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!
SAYISAL LOTO
İki matematikçi aralarında mesleklerinin ne kadar önemli olduğunu konuşuyorlar. Sonra içlerinden biri diğerine dert yanıyor.
-Ah azizim ah! Matematiğe yeterince önem verilmiyor. Aslında devlet bu işe el atmalı, matematik bilmeyenlerden vergi toplamalı
Diğeri cevap veriyor:Sayısal Loto da bu işe yarıyor zaten. .
SAYISAL LOTO
İki matematikçi aralarında mesleklerinin ne kadar önemli olduğunu konuşuyorlar. Sonra içlerinden biri diğerine dert yanıyor.
-Ah azizim ah! Matematiğe yeterince önem verilmiyor. Aslında devlet bu işe el atmalı, matematik bilmeyenlerden vergi toplamalı
Diğeri cevap veriyor:Sayısal Loto da bu işe yarıyor zaten. .
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!
AĞANIN YERİ
Arkadaşlarımdan bir kaçı yanıma gelerek;
-Fakir öğrenciler için yurt binası yapıyoruz,dediler.Ön ayak ol da,biraz yardım toplayalım.
Tekliflerini kabul ettim ve ertesi gün,zenginliğinden dolayıAğalakabıyla tanınan bir iş adamını aradım.
Para istediğimi anlayınca:
-Gerekeni yaparız,dedi.Gel de görüşelim.
Büyük bir hevesle bürosuna gittim ve sekreterinden izin alıp odasına girdim.Bina hakkında verdiğim bilgileri dinledikten sonra,cebinden bir onbinlik çıkarıp:
-Buyur,dedi.Bizim de katkımız olsun.Şaşırmıştım.Ama yine de işi pişkinliğe vurup:
-Sondaki sıfırlar biraz az olmadı mı?dedim.Hiç olmazsa on milyon vereceğinizi tahmin etmiştim.
Pek aldırmamış görünerek:
-Şimdilik bu kadar yetsin,dedi.Toplu konut sitesi için yer almam gerektiğinden,fazla açılamıyorum.
-Ne kadar lazım?diye sordum.
-İki yüz dönüm kadar,dedi.Bu işi becerir ve planladığım arsaları kapatırsam,yurdunuza on milyon bağışlarım.Eğer binaya ismimi verirseniz,bu miktarı daha da arttırabilirim.
Teşekkür ettikten sonra el sıkışıp ayrıldık ve kısa bir süre sonra da inşaata başladık.Bu arada para sıkıntısı çektiğimizden ağayı bol bol hatırlıyor ve aldığı yerlerin kaç dönüme ulaştığını takib ediyorduk.
Altı ay kadar sonra yardımcısına telefon ettiğimizde:
-Ağanın yeri,çoğu göl kenarında olmak üzere yüzyirmi dönüme ulaştı,dedi.Şimdi sıra,yolun bitişiğindeki ormanlık bölgeye geldi.
İnşaatın kabasını tamamladığımızda,adamı tekrar aradık.
-Ağanın yeri,göl kenarında ve çam ağaçları arasında olmak üzere yüzeli dönüme çıktı,dedi.Bir kaç ay sonra,iş tamamlanır.
On milyona kavuşmak ümidiyle adama bir daha telefon ettiğimizde:
-Ağanın yeri,bir selvi ağacının altında olmak üzere iki metre kareye indi,dedi.Geçen hafta öldü,duymadınız mı?
(Cüneyd Suavi)
AĞANIN YERİ
Arkadaşlarımdan bir kaçı yanıma gelerek;
-Fakir öğrenciler için yurt binası yapıyoruz,dediler.Ön ayak ol da,biraz yardım toplayalım.
Tekliflerini kabul ettim ve ertesi gün,zenginliğinden dolayıAğalakabıyla tanınan bir iş adamını aradım.
Para istediğimi anlayınca:
-Gerekeni yaparız,dedi.Gel de görüşelim.
Büyük bir hevesle bürosuna gittim ve sekreterinden izin alıp odasına girdim.Bina hakkında verdiğim bilgileri dinledikten sonra,cebinden bir onbinlik çıkarıp:
-Buyur,dedi.Bizim de katkımız olsun.Şaşırmıştım.Ama yine de işi pişkinliğe vurup:
-Sondaki sıfırlar biraz az olmadı mı?dedim.Hiç olmazsa on milyon vereceğinizi tahmin etmiştim.
Pek aldırmamış görünerek:
-Şimdilik bu kadar yetsin,dedi.Toplu konut sitesi için yer almam gerektiğinden,fazla açılamıyorum.
-Ne kadar lazım?diye sordum.
-İki yüz dönüm kadar,dedi.Bu işi becerir ve planladığım arsaları kapatırsam,yurdunuza on milyon bağışlarım.Eğer binaya ismimi verirseniz,bu miktarı daha da arttırabilirim.
Teşekkür ettikten sonra el sıkışıp ayrıldık ve kısa bir süre sonra da inşaata başladık.Bu arada para sıkıntısı çektiğimizden ağayı bol bol hatırlıyor ve aldığı yerlerin kaç dönüme ulaştığını takib ediyorduk.
Altı ay kadar sonra yardımcısına telefon ettiğimizde:
-Ağanın yeri,çoğu göl kenarında olmak üzere yüzyirmi dönüme ulaştı,dedi.Şimdi sıra,yolun bitişiğindeki ormanlık bölgeye geldi.
İnşaatın kabasını tamamladığımızda,adamı tekrar aradık.
-Ağanın yeri,göl kenarında ve çam ağaçları arasında olmak üzere yüzeli dönüme çıktı,dedi.Bir kaç ay sonra,iş tamamlanır.
On milyona kavuşmak ümidiyle adama bir daha telefon ettiğimizde:
-Ağanın yeri,bir selvi ağacının altında olmak üzere iki metre kareye indi,dedi.Geçen hafta öldü,duymadınız mı?
(Cüneyd Suavi)