VEFÂ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

VEFÂ

Mesaj gönderen aNKa »

Ana sayfa haber ~ 05-02-2011

Resim

VEFÂ

GaribAN

Tarih, hatırlanılması gereken binlerce iman sahibi insanın örnekleri ve ondan daha fazlaca olan ve ders alınması gereken küfür ehlinin ibret verici hayatlarından örneklerle de doludur.
Biz iman sahibi güzel insanların söylediklerini ve yaptıklarını anlatarak bitiremeyiz, onlar bizlere ışık tutmak ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in İZ-inden bizlere remizler vermek için ömürlerini Hasbî ve Habibî Hizmette harcamış, ve bizlere Hakk Yolunda Resulî İstikamette birer yol taşı olmuşlardır.
Bal arısı gibidir onlar, çünkü ömürleri boyunca hep Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in GÜLşeninden toplamışlardır bu güzellikleri.
Bu yüzden lezzetli bir bal yapmışlardır...


KoV-ANlarda bala yapışmış ölmüş işçi arılar görürsünüz bazen, onlar ölmüş değildirler diridirler, ahiret için çalışan arılar vardır bal yaparlar, kalbde imandan küfre yer kalmayınca iman deryasında yapışır ölür de dirilirler veya işi bal olup da yaptığı bal içinde ölmek dirilik değil midir?
Bu sebepten bal içine bakteri kabul etmezde arının cesedini yiyip bitiremez.
Arıya balın tazimidir bu.

Balı sıcağa tutsanız kıvamı artar lezzetinden kaybetmez ŞeKeRlidir tadı karamel kıvamına gelir, soğuk görse ŞeKeRlenir yine lezzetinden kaybetmez, nedendir bilirmisiniz?

Dinle:


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa ŞüKReder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.” Buyurdu.
(Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Müminin kalbi tatlıdır, tatlıyı sever” Buyurdu. (Beyhekî)


Geçen akşam elektrikler kesildi, oturdum Elmalılı Hamdi Yazır Kaddesallahu sırrahu’nun “Metalib ve Mezahib” isimli felsefe tarihini anlatan çevirisini okumak istedim.
İngiltere’de ceryan kolay kolay kesilmez, ama nedense 1 hafta evvel, yandığı zaman tarçın ve mandalina kokusu veren bir mum almış idim ve gecenin 2 sinde bu mumu kullanmak fırsatını buldum, mumu yakıp oturdum, mum ışığında ilk okuduğum kitabı hatırladım, bu ilkokul yıllarımda okuduğum hece tablosu idi, mum ışığında okumak ne zor idi , elektriğe alışmış gözümüz Edison’a da dua ettim.
Sonra mum ışığında mum gibi eriyerek bu kitapları köylerde binbir zorluk içerisinde yazanları düşündüm.

Böyle insanları anmak bizim için bir vefa borcudur.
Şimdi 12.yy’a gidiyoruz" Böyle bir bal arısı olan Fahreddin-i Razi kaddesallahu sırrahu’yu hatırlıyoruz.
Çilelerle geçen bir ömür, yemek aralarında dahi kitap okuyan, ömrü boyunca okumuş, ilim tahsil etmiş büyük bir âlim insan idi Fahreddin-i Razi.
Bıraktığı birçok eser yanında, devlet kütüphanelerinin tozlu raflarını süsleyen 24 ciltlik Tefsir-i Kebir’inin sûre sonlarına düştüğü dipnotlardan bu eserlerini ne çileler içerisinde yazdığını görmek için bu notlardan bazılarını tefsirinden çıkardık ve okurken göz yaşlarımızı tutamadık.

Tefsir-i Kebir’i ÖZ YURDundan Sürülerek, bin bir meşakkat içinde köyden köye yolcululuk ederek eşi ve çocuklarından uzakta yazmaya çalışan ve onların özlemiyle tutuşan Hz.Fahreddin Razi, babasını ve genç yaşlarındaki oğlunu da bu tefsirini yazarken kaybeder.
Onların acısı ile tutuştuğu halde tefsirine aralık vermeden yazmaya devam ederken, bazen dayanamayıp yüreğinin tutuştuğu bir anda sûre sonlarına yer yer dipnotlar bırakır:


Yunus Sûresi tefsiri sonundaki dipnotu:
Böylece, bu sûrenin tefsiri, Allah''ın inayeti ve hüsn-i tevfiki ile tamamlandı. Bu kitabı derleyen (cami) şöyfe demektedir: "Ben bu sûrenin tefsirini, Allah''ın asamm {yani savaş çağrılarına karşı sağır, içinde savaş olmayan, barış ve sulh) ayı olan Receb ayının bir Cumartesi günü, (Hicrî) 601 yılında bitirdim. Ben, Allah ruhuna ve bedenine mağfiret ve rahmet yağmurlarını yağdırsın, salih bir kimse olan babam Muhammed efendinin ölümü sebebiyle çok hüzünlü idim; canım da çok sıkılmıştı. Ben, bu kitabı okuyan ve kendisinden istifâde eden bütün müslümanlardan, hem o miskîne (babama), hem de bu miskine (bana) duâ, rahmet ve mağfiret taleplerini tahsis etmelerini istiyorum. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah''a; salât ü selâm da, mahlûkatın en hayırlısı olan Hz. Muhammed''e, O''nun âline ve bütün ashabına olsun!.

Hud Sûresi tefsiri sonundaki dipnotu:
Bu sûre, elhamdülillah, Allah''ın yardımı ile tamamlandı. Musannif (Razı r.h)'den ulaşan tefsir nüshasında, kendi el yazısı ile, şu ibare yer almıştır: “Bu sûrenin tefsiri, Receb ayının, bir pazartesi günü sabah vakti tamamlandı. Allah onu, 601 senesinde, hayır ve bereketle sona erdirtti. Gidişatı güzel, salih bir çocuğum vardı. Tam gençliğinin baharında gurbette ölüverdi. İşte bu sebepten ötürü kalbim âdeta yanıyor. Ben, din kardeşlerimden, yakîn peşinde olan arkadaşlarımdan, bu tefsiri okuyup istifâde eden herkesten, şöyle diyerek genç yavrumu rahmet ve mağfiret ile, ben miskini de duâ ile yâd etmelerini istiyorum. "Ya Rabbena, bizi doğru yola ilettikten sonra, kalblerimizi saptırma. Bize kendi canibinden bir rahmet ver. Şüphesiz bağışı en çok olan sensin sen..."(âl-i imrân, 3/8 ) Allah''ın salât ve selâmı, mahlûkatın en hayırlısı olan Hz. Muhammed (s.a.s)''e, âline (ailesine) ve ashabına olsun.”

Yusuf Sûresi tefsiri sonundaki dipnotu:
Bu kitabın müellifi (r.h), şöyle der: Bu sûrenin tefsiri, Allah''ın hamd ve inayetiyle, 601 senesinde Şaban ayının yedinci gününe tekabül eden çarşamba gününde tamamlandı; hayır ve rızâ ile son buldu. Ben o günlerde, sâlih oğlum ve salih çocuğum Muhammed'in vefatı sebebiyle cidden çok sıkıntılıydım. Allah onu, rahmet ve mağfiretiyle bürüsün. Ve ona, fadl ve ihsan derecelerini ihsan etsin. Şu beyitleri, ona ağıt olarak, kısaca irad ediyorum:

"Şayet kaderler bize boyun eğmiş olsaydı; seni korumak için bedenimizi de, ruhumuzu da sana fedâ ederdik. Melekler rüşvet alsalardı, hem hükmen hem de ismen kendimizi onlara köle ederdik.
Fakat ne var ki, takdir edilen bir hükmün zamanı gelince, Arşın karargâhından, tâ denizlerin derinliklerine sirâyet eder.
Evladım, bütün ömrüm boyunca, daimâ kanlı gözyaşlarıyla sana ağlayacağım. Hâlim nice ve nasıl olursa olsun, bundan hiç sapmadım, vazgeçmedim de.
Toprağına belenip defnolunduğun kabre selâm olsun. Ve çok bağışlayıcı olan Allah sana, bol lütuf ve ikramlarda bulunsun.
Gözümü sana mezar (medfun) yapmama mâni' olan tek şey, onun ebediyyen gözyaşı akıtmaya mahkûm oluşudur.
Yemin ederim ki, (öldüğümde dahi), çürümüş kemiklerime ve parçalarıma dokunsalar, onların gizli ve saklı olduğu yerlerdeki hüzün ve keder ateşini hissederlerdi.
Hayatım ve ölümüm, sizin uzaklaşmanızdan sonra birdir ve aynıdır; hatta ölüm, şu gam ve kederi devamlı çekmekten daha iyidir.
Ben, Allah'ın infaz ettiği hükmüne razıyım, razı oldum. Çünkü biliyorum ki, benim geçerli olacak bir hükmüm yoktur."

Ben bu kitabı mütalaa edip ve ondan çok kıymetli istifadelerde bulunan kimselere, hem bana hem de çocuğuma Fatiha okumalarını ve kardeşlerinden, babasından ve hânesinden uzakta gurbet ellerde ölen kimseler için rahmet ve mağfiret ile dua etmelerini vasiyyet ediyorum. Zira ben de, benim hakkımda böyle davranacak olanlara çokça dua etmekteyim. Salât ve selam, seyyidimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'e, O'nun Âline, ashabına olsun. Âmin. Hamd ancak, âlemlerin Rabbi olan Allah''a mahsustur.


Rad Sûresi tefsiri sonundaki dipnotu:
Bu sûrenin tefsiri, hicrî 601 senesinde, Şaban ayının 18. pazar gününde tamamlandı. Ben, bu kitaba göz gezdiren ve ondan istifâde eden herkesten, oğlum Muhammed için, Allah'ın rahmet ve gufranını taleb etmelerini ve hem de dua ile yâd etmelerini istiyorum. Ben o çocuğuma bir mersiye olmak üzere, şu beyitleri söylüyorum:

"Bu fâni âlemin izlerinin, korkular ve hüzünlerle karışmış olduğunu görüyorum. Onun hayır ve güzellikleri, korkutucu rüyalar gibidir; yaratıklar ve insanlar arasındaki şerri ve kötülüğü ise, devamlı ve hep yakındır!"

Allah kendisine ve tüm ailesine rahmet etsin. Hz.Fahreddin-i Razi'nin mezarının yeri dahi bugün meçhuldur fakat o hizmetleri ile kalblerimizde gömülüdür inşaALLAH. Biz unutsak bile ALLAH (c.c.) El-Hafiz'dir unutmaz...

İkinci bölümle devam edeceğiz inşâaALLAH...

Es-Selam ve Sevgiyle
GaribAN
Resim
Cevapla

“ŞUBAT” sayfasına dön