Münir DERMAN (ks) SOHBETLERİ-10

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Münir DERMAN (ks) SOHBETLERİ-10

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimMünir DERmÂN
kaddesallahu sırrahu

MD.TMMSHBTLR-10

Resim

SAÇ, SAKAL, BIYIK, KIL, TIRNAKLAR!..

(EV SOHBETi)


İnsan vücudunda; saç, sakal, bıyık, kıl, tırnaklar vardır.
Bunlar hakkında biraz İslamî bakımdan durmamı istediniz!
Bilgi hududum dâhilinde biraz bunlar hakkında söyleyeceğim.
Bu kılların bir kısmı muayyen bir yaşta çıkmağa başlar.
Bazıları da bazı insanlarda dökülür veya çıkmaz, fazlalıklar hariçtir.
Erkeklerde saç, vücudunda kıllar, sakallar, bıyık vardır. Kulaklarda kıllar yaşlandıkça çıkmağa başlar.
Kadınlarda kıl çok az bulunmakla beraber, vücudunda kıl olmayan yerler de ekseriyeti teşkil eder.
Birçok erkeklerde; göğüs, kol, karın, sırt, omuz, el ve ayak üstlerinde parmaklarda kıllar yoktur.
Bir kısmındaysa göğüs, kollar, sırt, bacaklar, el üstleri, ayaküstleri, parmak üstlerinde kıllar mevcuddur.
Çok ender olarak bazı erkeklerin ayak parmaklarında ve el parmaklarının ikinci boğumunda bile kıl mevcuddur.
Bunlar çok enderdir. Üçüncü boğumunda kıl olanlar yoktur.
Fakat binde bir parmak ikinci boğumunda kıllı olanlara tesadüf edilir.
Bu gibilerde bir hususiyet vardır, hususiyetin biri söylenir biri söylenemez. Söylenemez bizim için söylenemez, bilenlerden bunu söylemeğe izinli olanlardan öğrenebilirsiniz.
Bizde bu hususiyet yok ki söyleyemeyiz! Hocamız bize söylemeyin diye bildirmişti, onun emrinden çıkmak doğru olmaz, onun için bağışlayın!

Söylenecek kısım şu; parmakların ikinci boğumunda dedik. İkinci boğumunda kıl olanlara da tesadüf edilir. Bu gibilerde birinci hususiyet çok merhametli olurlar, aynı zmanada ruhani tarafları maddî taraflarına galibdir. Fakat bu kati değildir amma el ve ayak parmaklarının bir kısmında kıl olanlar vardır, bunlar bambaşkadır işte aha bunlar söylenemez.

Kıllar; sakal, bıyık bazilârında gürdür bazilârında seyrektir.
Bazıları da kösedir.
Kılların renkleri muhteliftir, şekilleri de aynı zamanda. Kıvırcık siyah, düz siyah, Kıvırcık sarı, kıvırcık sarı düz olanlar vardır.
Bunlarda büyük bir hikmet gizlidir.
Bazısı siyah, bazısı kıvırcık, bazısı düz, bir İlim-i Simya denilen bir ilim vardır, bu ilim bunlarla biraz meşgul olmuştur. Ama yalnız madde olarak mütalâsı çoktur.
Kıllarda mikrokobik olarak sinir mevcuddur, fakat kesildiği zaman duygu yoktur.
Tırnaklarda da aynı sinir mevcuddur, kesildiği zaman duygu yoktur.
Kıllar saçlar vücuddan ayrıldıktan sonra ömürleri hududsuzdur, dâima bozulmadan kalırlar.
“Kılların renkleri sarı siyahtır” dedik umumiyyetle yaşlandıkça beyazlaşırlar, bazılarında da beyazlaşmaz.
Kulaklarda yaşlandıkça kıl çıkmağa başlar.
Kılların saç ve sakalların beyazlaşması İlahî bir Hikmete tâbidir.
İnsanlar arasında saçların beyazlaşması ihtiyarlık âlameti telakki edilirse de bu bir üzüntünün veya belirsiz bir korkunun ismidir. Hakikattaysa bambaşka büyük bir …… işaretidir.
Onun için İslamda erkeklerde saç boyamak yasaktır hatta büyük günahtır!
Kadınlarda kına koymak sünnettir. Kına bilirsiniz bir ağaçtır nebattır bundan yapilân kına toz halindedir kızıl bir rengi vardır. Aynı zamanda tıbbî bakımından bir çok hastalığa da.. Kınanın mevcudiyyeti …. hor görülmemesi için Cenâb-ı Allah kına ağacını yaratmıştır.
Beyazlaşmada en geç beyazlaşan, bâzen de diğerleri beyazlaşdığı halde beyazlaşmayan kaşlardır. Kirpikler hiç beyazlaşmaz bu şayan-ı dikkattir niçin beyazlaşmaz?
“Efendim ben birini gördüm kirpikleri de beyazlaşmıştı!”Olabilir, ama cevabımızı mazur görün sen İNSAN görmedin o halde, israr ediyorsan o halde sen de İNSAN değilsin! Cevabım budur!.
Bilmediğin veya bilemeyeceğin işlere karşı kendi kendine çifte atma!
Başında tümen tümen saçlar var daha onların ne olduğunu bilmiyorsun!
Bir de söylenip duruyorsun!
Bütün hayatı boyunca büyüyen, vücuda iki unsur vardır. Kıllar, saçlar, sakallar ve iki tırnaklardır.
Ölümü müteakib tırnaklar bir saatin içinde büyürler.
Saç, sakal, tırnak, kıl traşlardan evvel ve sonra dâima abdest al! Yemekten evvel yemekten sonra dâima abdest al!
“Ben abdestliyim!” deme! Zâten devamlı abdestli bulunuyorsun, bu abdest başka bir şey içindir. Namaz için değil, vücuddan ayrılacak kısımlara hürmettir. Rızka hürmettir. Sana senden yakîn olan Allaha tesbih gizlidir bu abdestte.
İnsanda bulunan her türlü esmaya karşı kulun tesbihi ve ta’zimidir gizlidir bu hareketlerde unutma bunu!
Cünüb iken saç, sakal, tırnak kesmek insanı süründürür aha bunu da unutma!
saç, sakal, kıl, tırnak kesmeden abdestli bulun bunlar vücuddan ayrılırken senin abdestli olduğuna şehadet ederler.
saç, sakal, tırnak ateşe atmak günahdır haramdır bak âyet vardır bunu da unutma!
Çünkü ölümden sonra saçlar ve tırnakların uzun ömürleri olduğunu söyledik. Tırnak büyütmek insanı sonunda zelil eyler.
Saç büyütmek sünnettir, temiz tutmak şartıyla.
“Saçlarınıza ikram ediniz” hadisi vardır.
“Efendim bizim kadınlar tırnaklarını uzâtıyorlar, manikür yapıyorlar, şunu yapıyorlar, bunu yapıyorlar!” diyeceksiniz.
“Bunlar ne olur?”
Buna cevab verilmez amma ben vereyim.
Ama bir süal soracağım: “Namaz kılıyorlar mı? Allah’ın emirlerini yapıyorlar m?”
“Evet!”ise haramdır. “Hayır!” ise bir şey değildir, devam etsinler! Cevab budur!..
Ben 5 vakit namazını kılanlardan bahsediyorum.
Hakiki İslamın süslerini söylüyorum! Süslerini lekeleyecek şeyleri anlatıyorum! Yollarını şaşmış olanlara ne lânet edebilirim ne beddua! İslamda bunlar yasaktır!
Dua ederim Hakk doğru yola girmelerine yardımcı olsun o kadar!
Baştaki saçlar, kaşlar erkeklerde sakal, bıyık, bazı vücudlarda kıllar, kualaklarda kıllar, burun içinde kıllar, koltuk altında kıllar, edeb yerlerinde kıllar, kirpikler bunların mevcudiyeti, adem-i mevcudiyeti, tıbbî ve sıhhî bir çok faideleri kati’ olarak mevcuddur.
Bir de niçinleri vardır. Bunlar niçin insan vücudunda vardır?
Bu mesele büyük bir hikmettir.
Hocam bana uzunuzadıya rahmetullahi aleyh izah etmişti, ben söyleyemem, çünkü büyük bir hataya hatta günaha girerim!
Bunların hikmetini Anladın mı İNSAN olursun. İnsanlar yekdiğerine güler, yahut yaptıkları hataları tam anlayarak kafalarını taşa vura vura hayatlarına son verirler!
Onun için saç boyamak, kaş çekmek, edeb yeri hariç bunu da bir sebebi vardır hariç olmasının sebebi.. kol, bacak, sırt kıllarını düşürmek islamda yasaktır.
Vücuduna döğme yaptırmak, nedir resim yaparlar, kıl hakkı için yasaktır resim olduğundan değil..

Tırnaklar saç, sakal, bıyıklar dâima büyürler.. “Ölümle birlikte tırnaklar birden büyürler”dedik daha önce.. çıkan bir tırnağın yatağı vardır ifrası’s- sıfır denir buna, burası yumuşaktır, tekrar tırnağı doğurur ve tırnak yavaş yavaş büyür. Bu yatakta öyle büyük bir hassa vardır ki vücuddaki tırnak tekibinde bulunan maddeleri kendinden süzerek adeta tırnağı yeniden imal eder ve dokur. Tırnakların büyümesi vücudu büyük bir tehlikeden kurtarır. Tırnaklarını kesmeyenlerde büyük ve kendisinin hissedemeyeceği tedrici hastalık ve dertler husule gelir. Aynı zamanda da insana verilen menevi kıymetine de hakaret olur. Tırnaklardan bir çok hastalıkların teşhisi anlaşılır. Ruhî hastalıkların bir çok sebebleri tırnak kesmeyenlerde görülür.
Tırnaklar rontgen şua’ını aksettirirler, karanlıkta tırnak kesmek doğru değildir. Hatta peygamber men’ etmiştir.
Tırnaklar gece başka, gündüz başka, uyurken başka terkibdedir.
Akciğer sirozu, karaciğer sirozu, doğmalık kalb hastalıkları, lösemi denilen kan kanserinde Tırnakların şekli ve rengi değişir.
Bazı insanlarda geç büyür, bazılarında çabuk büyür, bu da büyür bir hikmete tâbidir.
Hatta eskiler der: “Tırnak cefâdan saç sefâdan büyür!”
Bunu altında da bir şey gizli ama onu bilmiyorum!
Tırnak hakkında bilgim bu kadar..
Saç ve sakal, bıyık, kıllar hakkında da söyleyeceğim bundan ibârettir.
Daha ileri gidersek kaşımla saçımızı yolmağa başlarız!
Onun için bu kadar kafi!

Benden selâm olsun size!
Dua ederim, sizler de bana edin!..



Resim

Ekseriyet: (Ekseriyyet) En büyük kısım, çokluk.* Bir topluluk ve hey'etin yarısından fazlası. * Bir mecliste üyelerin verdikleri rey'lerin büyük kısmı ve bunların üstünlüğü.
Nebat: (C: Nebatât) Topraktan yetişen, biten her çeşit şey. Bitki. * Yemen diyarında bir kabile adı.
Müteakib: Sıra ile, birbiri arkasından gelen.
Adem: Yokluk, olmama, bulunmama.
adem-i mevcudiyet: Mevcud olmayışı, o şeyin yokluğu.


Resim

Saçlarınıza ikram ediniz:

ـ1ـ عن أبى قتادة رَضِيَ اللَّهُ عَنْه قال: ]قُلْتُ يَا رسولَ اللَّهِ: إن لِى جُمَّةً أفَأُرَجِّلُهَا؟ قالَ: نَعَمْ وَأكْرِمْهَا، فكَانَ أبُو قَتَادَةَ رُبَّمَا دَهَنَها في الْيَوْمِ مَرَّتَيْنِ مِنْ قَوْلِهِ #: نَعَمْ وَأكْرِمْهَا[. أخرجه مالك والنسائى.»التَّرْجِيلُ« تسريح الشعر
Resim---Ebû Katâde radıyallâhu anh’dan; anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, benim omuzlarıma kadar dökülen (gür) saçlarım var, tarayıp tanzîm edeyim mi?"
"Evet dedi, ona ikramda bulun."
Râvi der ki: "Ebû Katâde, "Evet, ona ikramda bulun!" sözü sebebiyle, günde iki sefer (bakım yapar ve) saçlarını yağlardı."
(Ebû Katâde radıyallâhu anh’dan; Muvatta, Şa'ar 6, (2, 949); Nesâî, Zînet 60, (9 183)

ـ2ـ وعن أبى هريرة رَضِيَ اللَّهُ عَنْه قال: ]قالَ رَسولُ اللَّهِ #: مَنْ كانَ لَهُ شَعْرٌ فَلْيُكْرِمْهُ[. أخرجه أبو داود
Resim---. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kimin saçı varsa, ona ikram etsin!" buyurdu."
(Ebû Dâvud, Tereccül 3, (4163)

ـ3ـ وعن عطاء بن يسار رَضِيَ اللَّهُ عَنْه قال: ]أتَى رَجُلٌ النَّبىَّ # ثَائِرَ الرَّأسِ وَالِّحْيَةِ، فَأشَارَ إلَيْهِ #: كَأنَّهُ يَأمُرُهُ بِإصَْحِ شَعَرِهِ، فَفَعَلَ ثُمَّ رَجَعَ، فقَالَ #: ألَيْسَ هذَا خَيْراً مِنْ أنْ يَأتِى أحَدُكُمْ ثَائِرَ الرَّأسِ كَأنَّهُ شَيْطَانٌ[. أخرجه مالك.»ثَائِرَ الرَّأسِ« أى شعث الرأس بعيد العهد بالدهن والترجيل
Resim---Atâ İbnu Yesâr (rahimehullah anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a saçı sakalı karmakarışık bir adam gelmişti. Efendimiz, ona (eliyle) işaret buyurarak, sanki saçını ıslâh etmesini emretmişti. Adam bunu yapıp sonra tekrar geri geldi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Şu hal, sizden birinizin tıpkı bir şeytan gibi başı(ndaki saçlar) karmakarışık vaziyette gelmesinden daha hayırlı değil mi?" buyurdular."
(Muvatta, Şa'ar 7, (2, 949)

Resim

هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın(bâtınu), ve huve bi kulli şey’in alîm: Odur, evvel-ü âhir ve zâhir-ü bâtın, hem o her şey'e alîmdir.(Hadîd 57/3)

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Resim---Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne): (Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. ALLAH'ı anmak elbette (ibâdetlerin) en büyüğüdür. ALLAH yaptıklarınızı bilir.(Ankebût 29/45)

يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ
Resim---Yahrucu min humel lûluu vel mercân(mercânu): İkisinden de inci ve mercan çıkar.(Rahmân 55/22)

كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ وَإِنَّمَا تُوَفَّوْنَ أُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَمَن زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ وَما الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ مَتَاعُ الْغُرُورِ
Resim---Kullu nefsin zâikatul mevt(mevti), ve innemâ tuveffevne ucûrekum yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), fe men zuhziha anin nâri ve udhılel cennete fe kad fâz(fâze), ve mâl hâyâtud dunyâ illâ metâul gurûr(gurûri): Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metâından başka bir şey değildir.(Âl-i İmrân 3/185)

لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Resim---Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne): ALLAH her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kilâr. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!(Bakara 2/286)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Münir DERMAN (ks) SOHBETLERİ-10

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim


Resim

ZEVK 3580

ŞERİATta Se-LÂMî Dost! Devr-i DEVR-ÂN Münir DER-M-ÂN (ks)
TARİKATta Ke-LÂMî Dost! Seyr-i SEYR-ÂN Münir DER-M-ÂN (ks)
MÂRİFETte Me-LÂMî Dost! Cevl-i CEVL-ÂN Münir DER-M-ÂN (ks)
HAKİKATta Mi-LÂMî Dost! Hayr-ı HAYR- ÂN Münir DER-M-ÂN (ks)


20.04.09 22:26
A n k a r a
Resim
Cevapla

“SOHBET - 10” sayfasına dön