KÛTU’L-KULÛB (EBU TALİB el-MEKKÎ)

Cevapla
fatmabatı
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 90
Kayıt: 06 Kas 2012, 16:51

KÛTU’L-KULÛB (EBU TALİB el-MEKKÎ)

Mesaj gönderen fatmabatı »

Resim

KÛTU’L-KULÛB (EBU TALİB el-MEKKÎ)

hazırlayan: Abdulkerim Yatkın
MÜİF Mezhepler tarihi



Mekki’nin kısaca hayatı (S.7)

EBÛ TALÎB el-MEKKİ, Sünnî tasavvufun önde gelen isimlerinden meşhur sufi ve muhaddis Şeyh Ebu Talib el-Mekkî (ra), iran asıllı Cebel halkındandır. Fakat Mekke'de yetiştiği için el-Mekkî nisbesiyle anılmıştır. Tam adı, Muhammed b. Ebi'l-Hasan Ali b. Atiyye el-Harisî'dir. Doğum tarihi tam olarak bilinmemektedir. Gençlik yıllarında hayatının büyük bölümünü nefs mücahedesi ve riyazetle geçi­ren Şeyh Ebu Talib'in hadis aldığı hocalar arasında Ali b. Ahmed el-Masisi ve Ebu Bekir el-Müfid'i görmekteyiz. Meşhur müfessir İbni Mücahid'in dostu olan İbni Salim'in de talebesi olmuştur. Yetiştiği Mekke'den ayrıldıktan sonra Basra'ya gi­den Şeyh Ebu Talib, orada Salimiye mektebine katılmıştır. Hicri 386 yılında (M. 1006) Bağdat şehrinde vefat etmiş ve Malikiye mezarlığında defnedilmiştir. Şeyh Ebu Talib el-Mekkî'nin en iyi bilinen eseri "Kûtü'l-kulûb" Kalplerin Azığı adlı kita­bı olup kendinden çok sonra yaşamış olan imam Gazzâlî'nin îhyâu Ulûıni'd-din adlı eserinin ana kaynağı olmuştur.

KÛTU’L-KULÛB ADLI ESERİN TANITIMI

Yaşadığı dönemde meşhur olan pek çok kimse zamanın geçmesinden sonra unutulur ve hatırlanmaz olurlar. Yada öyle kimseler vardır ki yaşadığı zamanda herhangi bir şöhrete haiz olmamalarına karşın yaşamı sona erdikten sonra tanınabilirler. Bunda da en önemli etken şüphesiz kişilerin kaleme adlıları eserlerdir. Kişiler baki değildir ancak eserleri ve düşünceleri kimi zaman zamanı aşarak yaşamaya devam eder.

Ebu Talib el-Mekkî bu dünyadan irtihal ederli on bir asır gibi uzun bir zaman olsa da onun kaleme almış olduğu eseri Kût’l-Kulûb sayesinde şöhret bulmuş ve adı sık sık bahse konu olan bir zattır.

A- ESERİNİ YAZMA SEBEBİ

El-Mekkî eserini diğer eser yazan müellifler gibi ihtiyaca binaen yazmıştır. Eserini yazma sebebini tam olarak belirtmemekle beraber şunlar göz önüne alınabilir:

1- Tasavvuf eğitimine hizmet; el-Mekkî eserinde genelde tasavvuf eğitimi ile ilgili konuları sûfînin sulûk ahvalini geniş bir şekilde almıştır . bu yönüyle diğer tasavvuf klasiklerinden farklılık arz eder. Ve bundan Sünni tasavvuf çevrelerinde itibar kazanmıştır.
2- Olumsuz gördüğü bazı hususlara dikkat çekme;
3- Mutasavvıfların bilgi nazariyesine katkı; el-Mekkî eserinde batın ve zahir ilimleri izah etmiş ve bu ilimlere geniş yer ayırmıştır.
4- Mutasavvıfların kuranı ve sünneti nasıl anladıklarını ortaya koymak.

Kendinden sonrakilere göre kitap ve sünnete daha sıkı sarıldığı ifade edilen, Ebu talib el-Mekkî eserinde bolca ayet ve hadis kullanmıştır. Bunları verirken de bunarlın yorumundan bahsetmiştir. Bu mutasavvıfların ayet ve hadisleri nasıl anladıklarını ortay koyma açısından oldukça önemlidir.

B-ESERİN BAZI ÖZELLİKLERİ

Eserin tam ismi şu şekildedir. “Kût’l-Kulûb fî Muameleti’l-Mahbûb ve Vasfı Tarikı’l-Mürîd ile .Makamı’t-Tevhid”. Eserin kaleme alınış tarihi hakkında yeterli bilgi mevcut değildir.

Eserin pek çok yazma nüshası bulunmaktadır. En eskileri Veliyüddin ve Köprülü kütüphanelerinde bulunaktadır. Kitabın çok sayıda şerhleri de mevcuttur bunlar arasında en önemlisi; Ebu Abdillah et-Taberi b. Abdillah el-Muhtedi Tebsîtu, Kitabı Kûtu’l-Kulûb fi Muamelati’l- Mahbub’tur. Ayrıca eseri Zeynuddin Muhammed b. Halef b. Said el-Endülüsî el-Umavî, el-Vusul ile Garazı’l-Matlub min Cevahiri Kûtu’l-Kulûb, adıyla intisar etmiştir. Eser üzerinde Abdulhamid Abdulmun’im Medkur (master çalışması), Bilal Saklan (Kûtu’l-Kulûb’te geçen hadislerin sıhhat açısından incelenmesi il ilgili), Hüseyin Certel Ebu (Talib el-El-Mekkî’de Dini Yaşayışın Psikolojisi) çalışmaları mevcuttur.

C- ÖNEMİ

Öncelikle eser Ebu Talib El-Mekkî’nin günümüze kadar gelmiş yegane eseridir. Bun dan dolayı el-Mekkî hakkında müracaat edilebilecek en önemli eserdir. Bunun sayesinde el-Mekkî’nin görüşleri hakkında malumat sahibi olabiliyoruz. İslam tasavvufunun gerek malzeme gerekse metot bakımından önemli kaynağını oluşturması bakımından ve başta Gazali olmak üzer pek çok sûfîyi etkilemesi bakımından önem arz etmektedir. sûfîlik ve sulûk hakkında geniş malumatın yanı sıra, Kûtu’l-Kulûb Ebu Talib el-Mekkî’den önce yaşamış pek çok sûfî ve zaidin görüşlerini ihtiva etmektedir. bundan dolayı İslam tasavvufu hakkında önemli bir kaynak eserdir. İbn Hacer el-Mekkî Mürşidi olmayan bir kişinin amel etmesi için İmam Kuşeyrî’nin Risalesi, el-Mekkî’nin Kûtu’l-Kulûb’u, Gazzalî’nin İhya’sı, Suhreverdî’nin Avârifü’l-Meârif’ni tavsiye etmektedir.

D- MUHTEVA VE ÖZELLİKLER

Sünni tasavvufun önemli kaynak kitaplarından biri olan Kûtu’l-Kulûb Sünni tasavvufun muhteva ve örneklerini sunar ve Ehli Sünnetçe de kabul görmüş bir eserdir. Eserin muhtevasına bakıldığında itkad, kelam (inanç), fıkıh-hukuk, ahlak ve tasavvuf konularını içerdiği görülebilir. Eserde fıkıhla ilgile de oldukça geniş malumatlar verilmiştir. Buradan hareketle el-Mekkî’nin şeriatla tasavvuf arasında bir köprü kurmaya çalıştığını görebiliriz.

E- KAYNAKLARI

Bilal Saklan’ın belirttiğine göre eserde açık bir şekilde el-Mekkî faydalandığı kaynakları belirtmemiştir. Ancak eserin muhtevasından el-Mekkî’nin faydalandığı kaynaklar üç grupta toplanabilir.

a- Müellifin kandine has kaynakları. Kendisinden doğrudan veya dolaylı olarak ilim aldığı şeyhlerini bu grupta değerlendirebiliriz.
b- Günümüze kadar ulaşmamış yazılı eserler.
c- Elden ele dolaşa dolaşa günümüze kadar gelmiş eserler.

Bunlar içerisinde el-Mekkî’nin en çok başvurduğu kaynaklar birinci grup kaynaklardır. Hocaları içerisinde en çok önem atfettiği Hasan-i Basrî’dir. Onun bu ilmin metodunun ilk defa ortaya koyan olarak görür. Onun eserlerinin takip ettiğini, yolundan yürüdüğünü ve ışığı ile aydınlandığını söyler. Kendisi bu ilmi İmamlar vasıtası ile ondan elde ettiğini belirtir. İbrahim b. Edhem de yine Ebu Talib el-Mekkî’nin sözüne müracaat ettiği sufilerin başında gelir. Ona göre İbrahim b. Edhem de bu ilimde imamdır. Nübüvvet mertebesinin bir alt derecesi olan hullet makamındadır. Daha sonra Sehl et-Tüsteri’den bahseder. Onun imamı ve şeyhinin şeyhi olduğunu bahseder. Onun faziletinden kimsenin şüphe duymadığını belirtir. Kitabına “el-Kût” diye isimlendirmesini et-Tüsterî’nin etkisi ile isimlendirmiştir. Ayrıca diğer bir isim olarak Muhasibî de el-Mekkî’nin faydalandığı şeyhlerinden birisidir. Ancak el-Mekkî eserinde Muhasibî’nin Raiye’sinden bahsetmemektedir. Buradan bu esere muttali olmadığı sonucuna varılabilir.

El-Mekkî’nin kaynak olarak kullanıp da günümüze kadar ulaşmayan bazı eserlerinde bulunduğu muhakkaktır. Ebu Said İbnu’l-Arabî’nin “Tabakatu’n-Nussak”ı ile Ahmed b. Ata’nın Şerefu’l-Fakr bu gruba giren eserlerdir. Ayrıca isim zikretmeden de bazı kitaplardan bahsetmiştir.

El-Mekkî’nin kaynak olarak kullanıp da günümüze kadar gelmiş olan eserlerin başında Ahmed b. Hanbel’in “müsned”i, Ebu Davud’un “Sünen”i gelmektedir. Ayrıca baz şeyhlerinin de yazılı eserlerine muttali olduğunu görmekteyiz. Ancak yine de eserde yazılın kaynaklara atıflar hemen hemen yok gibidir genelde bilgiler şifahi olarak nakledilmiştir.

F- İSLAMİ İLİMLER VE KÛTU’L-KULÛB

Eser etraflı bir şekilde incelendiğinde el-Mekkî’nin çok yönlü bir alim olduğu gözlenebilir. Tefsir hadis, fıkıh ve kelamla ilgili konula vakıf olmakla beraber sahabe ve tabiinle ilgili ahvali de yakından bilmekteydi. Kerramiyye, Mürcie, Mutezile gibi fırkaların görüşlerini yakından bilmekle beraber Tevrat ve İncil’e de vakıftır.

a- Tefsir İlmi ve Kûtu’l-Kulûb
Eserinde tefsirle ilgili bazı uygulamalar görülebilir. Tefsirle uğraşabilmek için kişinin bazı vasıfları taşıması gereklidir.

1- Evvela bu kişi Arap kelamını ve dil kaidelerinin çok iyi bilmelidir. Sonra nassların anlaşılması ve tefsirine yardımcı olacak ilimlerde özellikle Maâni ilminde derinliğine bilgi sahibi olmalıdır.
2- Kur’an’nın tilavetini çokça yapmalı ve onunla meşgul olmalıdır.
3- Kişinin bidatlerden, haramdan günahlardan ve şüpheli şeylerden kaçınıp, Allah Taâlâ’nın emirlerine teslim olmalıdır.

El-Mekkî erseinin çeşitli yerlerinde ayetler vererek bunları açılamıştır. Bunları yaparken de öncelikle Kur’an’ı Kuranla tefsir etme yoluna gitmiştir. Mesela “Ramazan ayı ki, insanlara yol gösterici, hidayeti, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edip açıklayıcı olarak Kur’an o ayda indirilmiştir.” (Bakara 2/185) Ayeti kuranın indirildiği ayı belirtmekle beraber gece mi gündüz mü olduğunu belirtmemiştir. Fakat ikinci beyanda “Biz onu mübarek bir gecede indirdik” (Duhan 44/3) Kur’an’ın gece nazil olduğu belirtilmiştir. Bunun hangi gece olduğu da yine “Biz onu Kadir gecesinde indirdik.” (Kadir 97/1) ayetinde beyan edilmektedir.

İkinci olarak el-Mekkî Kur’an’ı sünnet ile tefsir eder. Kuranda mücmel kalan yerleri peygamberimizden rivayet ettiği hadislerle açıklar. Daha sonra ise başvurduğu kaynaklar sahabe kavli ve tabiinden olan müfessirlerdir. Ancak genelde el-Mekkî’nin ayetleri yorumlamasında tasavvufi bir bakış açısı mevcuttur. Mesela tövbe suresindeki umre gazvesi ile ilgili 91-93 ayetleri fakirliğin zenginliğe üstünlüğü olarak yorumlamıştır oysa ayette böyle bir yoruma imkan verilmemektedir. Onun bu tavrını garipsememek gerek zira o kuranın anlaşılması ve tevilinde çeşitli derecelerin olduğunu varsayar. Kur’an’nın umum ve hususu, muhkem ve müteşabihi, zahir ve batını olduğu, umumun avam halk için, hususun havass halk için, zahirin zahir ehli için, batını da batın ehli için olduğunu kabul eder.

b- Fıkıh İlmi ve Kûtu’l-Kulûb

Kitap aslında seyr-u sulûk kitabı olmakla beraber bazı fıkıh kurallarını da yeri geldikçe aktarmaktadır. Bunlardan bazıları “ Sünnet veya icma tahsis etmediği müddetçe ilim umum ifade eder.”, “Sünnet açıklayıncaya kadar mücmel aynı hal üzerine devam eder.” , “Zayıf hadis rey ve kıyasa tercih edilir.”, “ Sukûtî icma istinbat ve istidlal kaynaklarındandır.” Aynı şekilde çoğu ibadetlerle ilgili olmak üzere bazı fıkhî bilgiler de içermektedir. Fıkhî konuların çoğunda Peygamberin sünnetine ve hadise istinat etmiştir. El-Mekkî pek çok konuda fukahanın cumhuru ile ittifak halindedir. Eserde ayrıca ibadetler konusunda fıkıh kitaplarında olduğu gibi sadece şart ve rükünleri vermekle yetinmemiş, bunlara ek olarak ibadetlerin ruh ve adabına, ahlaki tesirlerine, nefis tezkiyesi konusundaki fonksiyonların üzerinde durulmuştur. İbadetlerdeki şakileri sadece zahiri hareketler manzumesi olarak görmemiş ihtiva ettiği manalar üzerine durmuştur.

Kûtu’l-Kulûb’da fukahaya yapılmış bazı tenkit ve öneriler de mevcuttur. Hallerini ıslah etmeleri amellerinde ihlaslı olmaları tavsiye edilmiştir. El-Mekkî eserinde tek bir mezhebin görüşleri yerine telfikî bir yol izlemiş çeşitli mezheplerin görüşlerini duruma göre benimsemiş ve eserinde aktarmıştır.

c- Kelam İlmi ve Kûtu’l-Kulûb

El-Mekkî döneminin kelam fırkalarının görüşlerini çok iyi bilmekteydi. Ancak ona tam manası ile bir mütekellim diyemeyiz. Buna rağmen İbnu’n-Nedim onu kelam ilmi müelliflerinden saymıştır. El-Mekkî Kûtu’l-Kulûb’ta diğer mutasavvıf ve selef alimlerinde olduğu gibi kelamı İslam’ın aslıda olmayan muhdes bir ilim sayar. Kûtu’l-Kulûb’da kelamın rey ve ala dayanan pek çok şeyin aslı cehalet olmakla beraber cahiller yanında ilim sayıldığından bahseder. Kelamcıları eksiklik içinde olduklarını selefin sünnetinden ayrıldıklarını , batıl şeylerle meşgul olduklarını ifade eder. Mesela sıfatlar konusunda tamamen nakle dayanmak gerektiğini akıl ve kıyasla Allah’ın sıfatlarının araştırılmasının tehlikeli olduğunu söyler. Allah’ın kendini nasıl vasıflandırıyorsa peygamberden nasıl işitilmişse öyle kabul edilmesi gerektiğini vurgular. Tipik bir selef akide örneği gösterir.

Ebu Talib ayrıca Allah’ın Zatı’nın kemal ve celaline yakışmayan teşbih temsil ve noksanlık sıfatları da nefyetmekte ve bunu da tevhdin şartlarından saymaktadır. Kûtu’l-Kulûb’da sıfatların dışında Halku’l-Kur’an, İslam-İman, İmanın artıp artmayacağı, va’d vaid, Murtekibu’l-Kebira, ru’yetullah vs. konulara da yer verilmiştir. Selefi bir metodu takip etmesine ve ehli sünnet sünnete tabi olmasına rağmen tenkitten de kendini kurtaramamıştır.

d-Hadis ilmi ve Kûtu’l-Kulûb

Sünneti en sağlam yolun ismi olarak gören el-Mekkî Hz. Peygamberin sünnetini aziz kitabın tefsirinde ihtiyaç duyulan ve Cenab-ı Hakk’ın bize bahsetmiş olduğu bir nimet olarak görmekte ve şöyle demektedir. Allah Teâlâ’nın bize nimet olarak bahşetmiş sünnet İslam nimeti gibidir. Çünkü azizi kitabın tefsirini Hz. Peygamber’in Sünnetine bırakmıştır. Ayrıca Allah Teâlâ ona itaat etmeyi kendisine itaat olarak öngörmüştür. Peygamberi sevme konusunda ise onun sünnetini rey ve akla, yardımını da mal, nefis ve söze tercih etmek olduğunu belirtir. Onun Kûtu’l-Kulûb’ta kullandığı hadisleri Bilal Saklan sıhhat ve şakil yönünden incelemiştir.

e-Tasavvuf İlmi ve Kûtu’l-Kulûb

Kûtu’l-Kulûb Serrac’ın “Luma’”, Kelabazi’nin “Taarruf” ile birlikte h. 4. asırda Sünni tasavvufun gerek malzeme gerekse metot bakımından önemli kaynaklarından sayılmıştır. Tarikatın incelikleri konusunda benzerinin tasnif edilmediği ve tatbiki tasavvufun örnekleri ile dolu bu eser, seyr-u sulûkle sufilerin yollarının bölümlerini tarif etmekte, bu yola sulûk edenlerin mükellef olduaları mücahede ve muameleler ile yükselecekleri makam ve menzilleri anlatmaktadır.

G- TESİRLERİ

Tasavvufta Hasan-ı Basrî’yi imam kabul eden ve bu ilmi din bilginleri vasıtası ile ondan elde eden el-Mekkî Kûtu’l-Kulûb’u telif etmiş ve bu değerli eserinde tasavvufi araştırmalar sahasında bazı yenilikler yapmıltır. Çok sayıda tarihçi ve sufi tarafından, “zahid, çok ibadet eden Salih bir insan”, “ İslam’ın ileri gelenlerimden ve dinin direklerinden”, “ O va’z ve tasavvufta tatlı bir dile sahiptir”, o sufiyyenin şeyhidir “zevk ve vecd ehlinin efendilerinin efendisidir” şeklinde pek çok iltifata mahzar olmuş bir şahsiyettir. Kendisinden sonra gelen pek çok sufiyi fikirleri ile etkilemiştir. Kûtu’l-Kulûb tasavvuf camiasının el kitabı haline gelmiştir.

Gazali ihyasında bu kitabın insanları diğer kitaplardan ziyadesi ile tesir ettiğini vurgulara ve bunu bazı nedenlere bağlar.

a- onların mücmel bıraktıklarını açıklamıştır.
b- Tertibi onlarınkinden farklıdır.
c- Onların uzatmış oldukları konuları kısa anlatmıştır.
d- Tekrarlar hazfedilmiştir.
e- Anlaşılması güç mübhem ve muğlak konular tahkik edilmiştir.
Ayrıca Gazzali ihyadaki kitap ve fasıl başlıları konusunda Kûtu’l-Kulûb’dan istifade etmiştir.

H- KÛTU’L-KULÛB’A YÖNELTİLEN TENKİTLER

Kûtu’l-Kulûb tarih boyunca pek çok methiyelere mahzar olmakla beraber tenkitten de kendini kurtaramamıştır. Hatib el-Bağdadî el-Mekkî’yi “ eserinde özellikle sıfatlar konusunda münker ve çirkin şeyler anlatmıştır.” sözleriyle tenkit ederken ibnü’l-Cevzî biraz daha şiddetlendirerek unları der: “ Ebu Talib el-Mekkî Kûtu’l-Kulûb adlı eserinde itikat konusunda fasid bilgiler zikretmiştir. Bu tenkitlere Semani ve Zebidî de katılımıştır. El-Bağdadî ve diğerlerinin tenkitlerine karşı İbn Abbâd el-Mekkî’yi şiddetle svunmuştur. “ Hatib’in el-Mekkî sıfatlar konusunda insanlarının mezhebine muhaliftir, tarzındaki ifade muhalefetin keyfiyetini izah etmediği için mücmel bir iddiadır. Şayet itiraz sahibi bu sözüyle sıfatların sübutu, kıdemi gibi konularda bidati gerektirecek bir muhalefeti gerektiriyorsa, el-Mekkî’inin sözlerinde böyle bir muhalefete delalet edecek bir söz yok. Yok bidatle suçlamayı gerektirmeyecek zahir ile batın arasında meydana gelmiş telifi mümkün bir muhalefeti kastediyorsa bu caizdir ve itiraz sahibinin bu konuda delili de yoktur.” Der. Bunların dışında İbn Kesir, İbn Teymiyye ve Sağanî gibi bazı alimlerde Kûtu’l-Kulûb’ub içinde asılsız haberlerin bulunduğunu söylemektedirler. İzmirli İsmail Hakkın da Kûtu’l-Kulûb’ da uydurma hadislerin bulunduğu kanaatindedir.

I- KÛTU’L-KULÛB’DAKİ HADİSLER

Zaman zaman özellikle tasavvuf kitaplarında pek çok zayıf hadisler rivayet edilmiştir. Bunların rivayet edilmesinde genelde öğüt verici ve anlam bakımından tasavvuf zihniyetine uygun hadisler tercih edilmiştir. Ancak bazen de belki bilerek veya bilmeyerek bu konuda mevzu hadislere de yer verilmiştir.

Bilal Saklan’nın tespitine göre
Merdud olanlar
Garip : % 2,5
Zayıf: %25,4
Aslı olmayan, kaynaklarda bulunamayan ve mevzu olanlar: 17,7
Toplam: 45,7

Makbul olanlar :
Muttefekun aleyh: %12,6
Hasen/ Sahih: 14,5
Hasen 6,8
Hasen/Garib: 3,4
Toplam: %42
Merdudlar daha fazladır.
Resim
fatmabatı
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 90
Kayıt: 06 Kas 2012, 16:51

Re: KÛTU’L-KULÛB (EBU TALİB el-MEKKÎ)

Mesaj gönderen fatmabatı »

KÛTU’L-KULÛB’N İÇİNDE YER ALAN BAŞLIKLAR

Kitabın gerçek adı Kûtu’l-Kulûb fî Muâmalati’l-Mahbûb ve Vasfı Tarîkı’l-Mürîd ile Makami’t-Tevhid’dir. Kırk sekiz faslı (bölümü) ihtiva eder.

1- Muamele ile ilgili ayetler
2- Gece ve gündüz evradının (namazlarının) yer aldığı ayetler
3- Müridin gece ve gündüz yapacağı ameller
4- Sabah namazının selamından sonra müstehab olan dua ve kıratlar
5- Sabah namazından sonra okunacak seçilmiş dualar
6- Müridin sabah namazından sonra yapacağı amaller
7- Gündüz evradı
8- Gece evradı
9- Fecir vakti
10- Zeval vakti ve hesaplanması
11- Gündüz ve gece namazlarının faziletleri
12- Vitir ve gece namazının fazileti
13- Gece namazına kalkanın okuması müstehab dualar
14- Gecenin taksimi ve teheccüd ehlinin evsafı
15- Kulun tesbih, zikir ve namaz virdleri. Namazı cemaatle kılmanın fazileti, duaların makbul olacağı saatler. Tesbih namazı, şiar edinilmesi müstehab olan şeyler
16- Tilavet ve tilavet ehlinin vasıfları
17- Mufassal ve muvassal kelam. Garibü’l-Kur’an. Amel ehli olanlar ve gafiller
18- Gafillerin kerih vasıfları
19- Cehri ve hafî kıratlar
20- Faziletli gecelerin ve günlerin ihyası
21- Cuma namazı ve evradı
22- Oruç ve oruç tutanların vasıfları
23- Nefsin muhasebesi ve vaktin gözetilmesi
24- Müridlerin evradı ve ariflerin bunu fazlası ile yapmaları
25- Nesi tanımak ve ariflerin halleri
26- Murakabe ehlinin müşahedesi
27- Müridlerin yollarının esasları
28- Mukarrebûn’un murakabesi ve yakın ehlinin makamları
29- Mukarrabûn velilerin makamları
30- Kalbin vasfı ve kalbe gelen düşüncelerin vasfı
31- İlimle ilgili bahisler: dünya ve ahiret alimleri, zahir ve batın ilmi, bunlar arasındaki fark ve fazilet dereceleri
32- Yakînin makamları. Yakin ehli olanlar. İçinde muttakilerin hallerinin bulunduğu yakin makamlarının aslı. Bu dokuz tanedir: a- Tevbe b- Sabır c- Şükür d- Reca e- Havz f- Zühd g- Tevekkül h- rıza ı- Muhabbet
33- İslam’ın şartları
34- İslam iman ve sünnete bağlanmak. Kalbin itikadı, insanların zahir ilme göre muameleleri. İslam’ın direkleri, imanın rükünleri. İmanın İslam’la birleştirilmesi. Kalbin amele iktiram etmesi, imanla İslam arasındaki fark, imanda istisna (inşallah demek). Nifaktan çekinme, selefin bu konudaki yolu
35- Sünnet faziletleri, bazı şeriat adabı. Kalbin zahir ilme bağlı kalması. Bunlar on altı haslettir.

36- Şeriatın ve imanın aslı. Müslüman olmanın şartları. Kişinin Müslümanlığını geliştirmesi. Allah sevgisinin alameti. Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı. Vücutla ilgili sünnetler. Sakalla ilgili bid’at ve günahlar. Bu konudaki bazı rivayetler. Nafile namazlar ve bunları azaltmanın keraheti
37- Kebair (büyük günahlar). Kafirlerin hesaba çekilmeleri meselesi
38- İhlas ve niyet. Hallerin tasarrufundaki niyet güzel olması. Fiillerle ilgili niyetlere bir takım afetlerin girmesinden sakınmak.
39- Azıkların azaltılması veya çoğaltılması
40- Yemekler. Yemek yemenin sünnetleri ve adabı; mekruh ve müstehabları
41- Fakirliğin fazilet ve vecibeleri. Fukaranın genel ve özel vasıfları. Hediyenin kabul veya reddedilmesi bu konuda selefin yolu.
42- Yolculuk ve yolculuk etmenin maksatları
43- İmam imamet ve cemaat
44- Din kardeşliği, sohbet, Müslümanları sevmek, kardeşliğin hükümleri. Muhabbet ehlinin vasıfları
45- Evlenmek ve evlenmemek. Hangisi daha iyidir? Kadınlarla ilgili hükümlerin ihtisarı.
46- Hamama gitmek
47- Meslek, geçim, alış-veriş, tüccarın ve meslek erbabının bilmesi şart olan bilgiler
48- Helaller, haramlar, şüpheli olanlar. Bunun çeşitli örneklerle açıklanması.
Resim
Cevapla

“İz Bırakanlar” sayfasına dön