EMMİ GURBAN

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

EMMİ GURBAN

Mesaj gönderen Gariban »

EMMİ GURBAN!..

Resim

Kul ihvanî:
es SELÂM cann
varmıyız yokmuyuz
bu Âlemde..

HiZMeT "N" ki?..

GaribAN:
aleykummes SELAM hocam!..

kul ihvanî:
senlikte muhammeddiyyet sahipliğinin hal-i hazır HAKK oluşu denmekte ve yüreğime şu AN
aklımma sen ile nurye geldi kendiliğinden
Hakan zaten mecbur gibi..
tüm kardeşlerimiz şükür..
Ben isem maalesef Avara Kasnak hava yapan halat gibiyim
exkavatörde..


GaribAN:
estgfrlh hocam!

kul ihvanî:
Bunu yaz bak
foruma "Halat Hava YAPTI!.." de...

Aksarayda baş mühendisim
35 yıl olmuş
Konyadan Bölgeden geçici bir Halatlı SALLama Kepçeci geldi
Erzurumlu Yaşlı ve Meşhur birisi operatör..
"Emmi Gurban" denmekte
Harika ve âlem bir Adam
külhan beyi, cana yakın
hafifi şen ve şakrak o yaşta...
dediler ki:" Bu adamın SUyuna gidersen 5 makinalık İŞ yapar!"
bende de delilik bol!
aldım arabama işe gidiyoruz BİZ BİRlikte Emmimle,
"Pehlivan istediğin zaman çalış, dur vs.
sana bir de Jeep vereceğim atla gez!" vs dedim.
yüzü birden değişti.
"Öpebilir miyim sizi!" dedi


GaribAN:
:-D

kul ihvanî:
çok sevmiştim zaten yiğit yürekti..
"Baba sana neden EMMİ GURBAN dediler! oysa adın başkaymış!" dedim
kendisi ANlattı:
Efendim 14 yıl önceydi
Çumra Ovasında tam sıcak kanter içinde gece-gündüz çalışıyoruz, kanal temizliği ekinler yandı SU-SU-zluktan..
22 yaşında bir züppe bir genç Makina Mühendisi diye gelmiş bizi teftişe.
Bana Yaklaştı: "Evladım senin adın ne?" dedi
bozuntuya vermedim: "EMMİ GURBAN Efendim!" dedim!
defterine adımı yazdı ki ay sonu daireye puvantaj verecek ki maaş alalım
diye..
ama çok içerledim gücüme gitti bu yaşta "evladım" demesi..
makinanın gölgesinde oturup doyana kadar ağladım:
"Okumadın eşşek herif hak ettin!" dedim kendime...
"Ama bu ite de bir ders vermeliyim!" dedim.
bir ay sonra yine geliyor baktım.
yağcıma-muavinime: "sen sus ulan konuşma!" dedim.
makinanın kepçesi yerde halatı çözdüm çokça, yerde kement oldu bekliyoruz.
bizimkisi bir indi arabadan ki sorma burnundan solumakta, yakalamıştı gölgede yatarken bizi:
hemen tutanak tutacak disipline verecek bizi işten atacak!..
"neden yan gelip yatıyorsunuz kardeşim!" dedi.
kalkıverdim hemen bir esas duruş çaktım ve:
"Efendimiz Halat hava yaptı! Derhal tamirci çağırın! Makina İkmal Şube müdürü Fahri Beyi arayın şimdi telsizle ekip karşı makinalarda sanırm yakında!" dedim.
Fahri Bey beni canı gibi sever takdir ederdi. Zor ve ivedi ilşere beni koştururdu.

Burnu kaf dağında Genç Mühendisim: "Fahri Bey Emmi Gurbanın makinasında Halat hava yapmış ekip gönderin acele lütfen ben burda beklemekteyim!" deyince yaşlı, tecrübeli ve değerli Olan Fahri Bey: "Ahmaklık yapma ulan! Sen ne işler ettin orada, Arazi işlerinden Büroya çekildin, hemen atla gel bana! Emmine de SELAMımı de!" dedi

İçim bir AN da çiçeklendi gözlerim nemlendi
ve gencin boyunua sarıldım ve:
"BU üniversiteyi tez bitirdin EVLAT! Hayat okulu bu,
bunu ve beni asla unutma emi!" dedim
öylesine şaştı ki, arabasına değil de kepçeye doğru yürüdü!..
bir kaç ay sonra da bir yerlere tâyin oldu diye duyduk!..

İşin daha gülüncü.
Ay sonunda maaşım yoktu.
ADIM VERİLMEMEİŞ PUVANTAJDA
EMMİ GURBAN AÇIKTA KALMIŞ!..

İşte efendim o çocuk bana "EVladım ADın ne?" deyince
ben de "EMMİ Gurbanınım ulan!" dedim di..

garibANım,
öyle Garib ANlar yaşadı ki Kul İhvani
hepsi Bir DESTAN
Hasret
ve İbretti..
seni candan, içim sevmekte CANım, Hizmetkârsın BİZ BİR-İZ'e!..
Resullullah sallallahu aleyhi ve sellemin Muhabbetiyle..

bunu salla
gitsin OKUnsun
ola ki
bir GÖNLe çarpar da


GaribAN:
nereye koyayım hocam?

kul ihvanî :
toz kaldırır
ZEVK olur..


GaribAN:
manevi semamdaki hakk dostlarına mi atayım

kul ihvanî:
forum ibretlikler
kısmı var olabilir sen bilirsin can..


GaribAN:
tamam inşaALLAH

kul ihvanî:
o da olabilir ve doğrusudur
zaten melami idi
hatta halk içinde ilkti gördüğümm


GaribAN:
göndereyim hocam inşaALLAH

kul ihvanî :
"tüm namazlarımı bu makianın gölgesinde Toprak Seccadede kılmışem Kul İhvani Baba!" derdi
alnı kırk kırışık ve nur deryasıydı
gözleri gök gibi berrak ve emindi
öylesine tez ve gani canlıydı ki
yanında ne isteseniz "hemen bulur temin eder" derdiniz.
hani "yıldız toplasak" desen : "Hemence! sen bekle hemen gelecek!" derdi gibi..
ah SEVgi ahhh!
İnsan şu SEVgi SIRRına ER-se BİRRRR....

Şu AN da burada ezan SALLLanmakta bak gönüloğull!..
Medine BİZ de
İÇİMİZde..
HAYYalalFelahta..Felekler..
DUY-maktasın zaten, UY-maktasın..
Şükür!..
"TUBÂ GuRABÂ!" sallallahu aleyhi ve sellem!..
"Ne mutlu Gartiblere" BİZ e..
Allahu ekber!
DUA DUDağınla DUA-mızı ED-elim Buyur can..
es SeLÂM DuÂsı..
gerisi senin değştir ekle ,tekle sence bence
BİZ BİR İZ 4 nefeste
ve ebeden gersinde..
İnşâallah..
SALLadım sanırım..


GaribAN:
inşaaALLAH
iyi SALLadınız hocam


kul ihvanî:
sadece parmaklarım koşmakta, aklım uçtu gitti serserim..

GaribAN:
sabaha karşı
derman hocamın
yazıyı çeviriyordum ya
şöyle demekteydi
"sabah ezanını gözü yaşlı olarak okuyan
hakiki bir mu'min
o bölgeye rahmete sebeb olur" gibi


kul ihvanî :
bazen çöplük köpekleri kıtmiri çökertmekte ve bir köşede: "keşke ÂŞIK OLmasaydım!" diye bunca SEVgiyle İÇİme ağladığım OLmakta cannn!..
işte rAHMET bu göz yaşım gibi sanırm!..
zor ağlarım BENdeniz..
ama boşanınnca dolukmuş bir BeBe gibi
hıçkırırm her hücremden ve her yerde..
dolmuşta vs de kepaze olurum herkese deli derler kesinlikle..
utanırım kendimden....
ne zor zevkkk değil mi?
sevgili oğul..
yaşanmayan yalan ya..
işte HAAY at..

Buuu
bir damla SU
deli Duygu..
UY-kuuu..
Uyanıklıktaki TEK Ve TEK
HUUUUUUU!..

es Selam-dan Es Selam-a Es SElamm Olsun!


GaribAN:
Es Selam Olsun!

kul ihvanî:
Hizmetlerin RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemin Pak ve Mutahhar YÜZünde gülücük Olsun!
Hayyy OĞUL!
Can Cihadında DUAcımız OL!
İnşaALLAH,
…ALLAH-ımız da SEVişmekten MUTLuyum


GaribAN:
ne güzel hocam günümüz şenlendi
ben bunu aktarayım İnşaALLAH!..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Hayy Allah razı olsun Dosd Muhammedi Kulihvani ve Barbaros CANLAR...

Hayat bazen o kadar kısır döngü içerisinde oluyor ki insan aklı şaşıp kalıyor. Birde o demde geldikçe geliyor ki insanlar işte o zaman adım EMMi GURBAN demek geliyor...

Muhammedi Muhabbetlerimizle...
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Evet çok hakklısın HakAN can.

Bak bunun tam tersi bir vakayı ANlatayım, hocamın yazdıklarını tekrar okuyunca aklıma geldi.
PDK isimli bir dökümhanede staj yapmaktayım. Endüstri Mühendisliği Üniversite 2.sınıftayım, görevim talaşlı ve döküm imalatının nasıl yapıldığını ve prosesleri inceleyip staj raporu hazırlamak. Içerde ustalar var senelerdir bu dökümhanede çalışmaktalar, erimiş maden ocaktan alınıp maça kumu kalıplarına dökülmekte ve soğuyunca bildiğimiz ev musluğu çıkmakta ortaya.
Baktım usta başlarından birisi benimle uğraşmakta, demekte ki bu genç zibidi okumuş gelmiş burda bize işimizi öğretecek, bizse senelerdir bu işin içinde çalışmaktayız. Tabi ki bu adamların işine saygımız sonsuz çünkü bu işi bilen birileri bizse daha toy bebeyiz. Bir gün ofise geldi , elinde bir verniye (hassas ölçüm yapan bir alettir).



وَأَوْفُوا الْكَيْلَ إِذا كِلْتُمْ وَزِنُوا بِالقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
Ve evfül keyle iza kiltüm vesinu bil kistasil müstekiym zalike hayruv ve hasenü te'vila :Ölçtüğünüz vakıt da tam ölçün ve doğru terazi ile tartın, bu hem hayırlı hem de akıbetçe daha güzeldir. ( Isra Suresi [17/35])


Usta: Bu verniye bozuk çalışmıyor. Yenisini almamız lazım.
Dedim ki : Ver bakayım verniyeyi nasıl bozuk muş.
Elime alıyorum bakıyorum ki sıcacık. Git gel birazdan doğru ölçecek diyorum.
Usta: Hadi ya nasıl olucak bu iş.
10dk geçiyor aleti alıp gidiyor ölçüyor ya bu alet düzgün ölçtü nasıl ölçtü diyor. Dedim döküm ocağının yanına koymuşun ısınınca genleşmiş ölçüm hassasiyetini kaybetmiş ustacım, biz stajyeriz sizin işinizden pek anlamayız kusurumuza bakmazsın dedim.

Londra'da Yüksek Mühendisliği bitirdiğim zaman Basildon'da ki fabrikaya mühendis olarak girmiştim, henüz 24-25 yaşlarında idim, imalata elimde bir dosya ile gidip prosesleri raporluyordum, işçiler ve makine şefi beni taklid ederek koltuk altlarının altına boş bir klasör alıp benim gibi yürüyorlardı. Bir gün üretim sürekli hatalı olmaya başladı, işçiler ve üretim müdürü olayı çözememişti, dedim ki sorun nedir ?
Üretim Şefi: " Üretimde hava kabarcıkları görülmekte , nerden geliyor bilmiyoruz."

GaribAN: E iyi çözelim inşaallah.
Üretim Şefi: Yok biz her yeri aradık taradık bulamadık bir sorun.
Öylemi bir balık kılçığı diyağramı yapalım bakalım nerde imiş sorun.

Üretim Şefi: O ne ki?

GaribAN: Balığın kılçığına muhtemel sebepleri oturtacağız sonra , sebep-sonuçlar bizi bir yerlere götürecektir inşaallah.

Üretim Şefi: Tamam yapalım.

Bir yığın muhtemel sebepler kontrol edildikten sonra sıra yapışkan filtresine geliyor.
GaribAN: Bu filtreyi temizlediniz mi?
Üretim Şefi: Evet her 6 ayda bir temizliyoruz.
GaribAN: Nasıl temizliyorsunuz ?
Üretim Şefi: Açıyoruz içindeki filtre bezini çıkarıp değiştiriyoruz.
GaribAN: Aç bakayım filtreyi göreyim.
Üretim Şefi filtreyi açıyor.
GaribAN: Bu filtrenin derinine indiniz mi hiç?
Üretim Şefi: Yok aldığımızdan beri hiç dibinde ne var kontrol etmedik temizlemedik.
GaribAN: Açın bakayım dibini .
Üretim Şefi: Tamam açalım.
Filtre dibinde senelerin yapışkanı birikmiş , içine koyulan filtreyi de etkisiz hale getirmekte.
GaribAN: Bunun hali ne böyle? Alın bunu çözücü sıvının içine koyun orda yapışkanları erisin iyicene.
Üretim Şefi: Tamam koyalım.
3 gün geçiyor, filtre temizlendikten sonra makinede kabarcık görülmüyor :)

Insanın kalb filtrelerinide derinlemesine temizlemesi lazım sanırım. Derman hocamın tevbe fırçası ile fırçalayıp, çıkmayan kirleri gözyaşı çözeltisinde çözüp çıkarmak lazım inşaallah.

Selam ve sevgiyle
GaribAN
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Allah razı olsun.

Hani insandaki imanı ampule benzetilir de yaptığı hatalar da sinek pisliğine benzetilir ya. Bu ampulün üzerine yapılan hatalarla küçük küçük kabercıklardan ve ya lekelerden bir katman oluşur ama insanın imanı daimdir vardır demek ancak üstündeki bu katmanı temizleme işini de çok güzel açıklamış Münir Derman Hocam. Ancak senin de dediğin gibi güzel bir fırçanın yanında çözücü sıvılarda sözlerde hallerde zevklerde önemli yani. Çözülecek çözülme kıvamını oluşturacak gönlünü okşayacak zamanlar yani...

Muhammedi Muhabbetlerimle...
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

ha KOÇ ha KEDİ
ham Akıl oldukça…


Barbaros:
*"Nefsinle hasımlanma o senin değildir Sahibine bırak. "
Bu sözü nasıl çevireyim hocam hasımlanma yani nefsinle kavga etme mi, nefsini öldürmeye çalışma mı, nefsinle savasma mı? nediyeyim?

kul ihvanî:
*nefsini düşman ve hasım bilme, o sensin zâten. bak can:
*DERViş Emmi vardı rahmetli, has adamdı
*bir okul inşaatında bekçilik bulmuş işi de iyi ve kolay yangel yat, bahçede ot da çokmuş.
*"bir koç satın alıp beslesem bari" demiş. almış bir koç beslenmiş yağ bağlamış ama azgınlaşmış elbette semirdikçe.
*okul müteaahiti de camlar getirmiş inşaata bir kamyon dayamış duvara, bir sürü cam büyük boyutta vs.
*bizim koç kardeş dönmüş dolaşmış, yolu camlara gelmiş..
*Derviş Emmim de bir çay demlemiş tavşan kanı, ilk yudumu çekerken içine arkadan arka arkaya "şangırrrtt!" sesleri gelmeye başlamış sık sık..
*"Ulaaa bu nedir?" diye çıksa ki
*KOÇ kardeş:

Barbaros:
*ah hocam gülsem mi aglasam mı?

kul ihvanî:
*Bizim KOÇ camlarda bir koç daha görmekte Rakibi-Hasımı sanmakta: “gel KAKIŞalım-Toslaşalım yiğit çıksın ortaya!” demekte ve geri geri çekilip çekilip
gelip vurmakta camlara!
*her plaka kırılıp indikçe yere , boynuz toslarını yenilemekte koç!..
*Derviş Dedemiz zevkle ve gülerek anlatırdı bu meseli..
*”çok zarar verdi bana deli koç çok, kendi bile ödeyemedi zararını!” derdi kıkırkıkır gülerek...
*görüntüsü-gölgesi-kendisi-NEFSi Hasımı oldu mu adamın, koo bırak gitsin CANN!.. O çok CAM kırar çok CAN yakar hayatta! …

Barbaros:
*çok güzel bir örnek unutmam bunu inşaallah hocam…
Resim
Cevapla

“Kul İhvâni Söz ve Sohbetler” sayfasına dön