İKRÂ ZEVKLERİm

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ŞeENin çEŞİTi >ŞiVE
NÛRuna
>NÂRıdır NüVE
Ne AYNI YÂR
>ne de gAYRı
ki
> "LÂ HüVE iLLÂ HüVE!.."

ZEVK 5243

Ben-SEN-Onun kitÂBını -> HeCe HeCe OKU-yoruM!
DUYup HaBîB hitÂBını -> İLM-ek İLM-ek DOKU-yoruM!
Ne DONmak ne ERİmek VaR! NaZ-NiyaZ nÖTRü bAHT-ı YÂR
-> KaLBin KaVSeYN KÂBını -> YUVA-Sîna SOKU-yoruM!..


15.01.13 -> 16:00
brsbrsbzrı..tktktklkmzrı..


Bâzen -> “Benin -> “SENin -> “Onun kitÂBını OKUyorum;


Ben kitÂBını OKUyorum:

فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِي مِن شَاطِئِ الْوَادِي الْأَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ أَن يَا مُوسَى إِنِّي أَنَا اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Resim---“Fe lemmâ etâhâ nûdiye min şâtııl vâdil eymeni fîl buk’atil mubâreketi mineş şecerati en yâ mûsâ innî ENAllâhu rabbul âlemîn: Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: Ey Musa! Bil ki BEN, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.” (Kasas 28/30)

SenkitÂBını OKUyorum:

وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Resim---“Ve zennûni iz zehebe mugâdıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nâdâ fiz zulumâti en lâ ilâhe illâ ENTE subhâneke innî kuntu minez zâlimîn: Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret). O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihâyet karanlıklar içinde: "SEN-den başka hiçbir ilâh yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!" diye niyaz etti.” (Enbiyâ 21/87)

O kitÂBını OKUyorum:

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ
Resim---“Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ HUVE, âlimul gaybi veş şehâdeh(şehâdeti), huver rahmânur rahîm: O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka tanrı yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, esirgeyendir, bağışlayandır.” (Haşr 59/22)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنزَلَ عَلَى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَل لَّهُ عِوَجَا
(Kehf 18/1)

MutaHHar DOKUnman gERek
OKU! -> OKUN!” man gERek
ŞAH DAMARdan HaKK KOKUsu
Kur
'ÂNı -> KOKUnman gERek!..

ZEVK 5291

feye KûN RESÛLün NÛRu. NÛN Kudreti >KûN EMRuLLAH
RESÛL SeSi>RaBBın SÖZü.. ->AKLen NAKLen ÖMRün ÖZü
MurADuLLAH SüNNetuLLAH > RESÛLuLLAH KeLÂMuLLAH
NaSRuLLAHi vel- FETHuLLAH>KENDin GÖRür GÖNÜL GÖZü..


21.02.13 -> 22:39
brsbrs.. tktktrstkksbzbrzhuu..öylgçrkzmAN


لَّا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ
Resim---
“Lâ yemessuhû illel mutahherûn(mutahherûne) :O'na, tahir olanlardan (maddî ve manevî arınanlardan) başkası dokunamaz.” (Vâkıa 56/79)


إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ
Resim---
“İzâ câe nasrullâhi vel feth: Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman,” (Nasr 110/1)

وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا
Resim---“Ve reeyten nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ: Gördüğün vakıt nâsı girerlerken Allah dînine fevcâ fevc” (Nasr 110/2)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ALLAH
Lâ İlâhe İllâ ALLAH
MuhaMMeder- ReSuLuLLAH..
İkrâ!..
Ve……

ZEVK 5499

feyeKÛN Küllî NÛN KeVNi.. -> MîM vüCÛDu VaV-a BAKın!
İkrâ KÂBeSîNde SabAHh!.. -> VaV BuRNunda AV-a BAKın!
-> Lâ İlâhe -> İllâ ALLAH… -> MuhaMMeder- ReSûLuLLAH..
dÖNen devrÂN dEĞİL insÂN!. MeŞK MekÂNı -> TAV-a BAKın!..


12.08.13 15:41
Brsbrs..tktktrstkkmz..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
YUMruk kadar Yüreğimde
KİM KOVuyor kim KAÇıyor
>MuhaBBet Mendireğimde
ELEMmler -> ÇiÇek Açıyor!..


ZEVK 5503

-> İÇimdeki ÇılgıN ÇoCuk.. -> ÇİLEye -> çıĞlık ATıyor!
Zul- KARNeyn ZeVKimde ki >güN DOĞuyor güN BATıyor!
ÇıRıL ÇIPLaK -> çARŞıdayım!.. GÜNle kARŞı kARşı-dayım!
RAZİyeten -> MeRZiYyeten!.. KİM ALıyor?.. KİM SATıyor?!..


Resim

16.08.13 02:43
brsbrs..tktktrstkkmz..ylnzlgnyrgnd..
DeMem O ki…
وَيَسْأَلُونَكَ عَن ذِي الْقَرْنَيْنِ قُلْ سَأَتْلُو عَلَيْكُم مِّنْهُ ذِكْرًا
Ve yes’elûneke an zil karneyn(karneyni), kul se etlû aleykum minhu zikrâ(zikren).: Ve sana “Zülkarneyn”den sorarlar. De ki: “Ondan bahsederek size tilâvet edeceğim (açıklayacağım).
(Kehf 18/83)


فَأَتْبَعَ سَبَبًا
Fe etbea sebebâ(sebeben).: Böylece bir sebebe tâbî oldu (yola koyuldu).
(Kehf 18/85)


حَتَّى إِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ فِي عَيْنٍ حَمِئَةٍ وَوَجَدَ عِندَهَا قَوْمًا قُلْنَا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ إِمَّا أَن تُعَذِّبَ وَإِمَّا أَن تَتَّخِذَ فِيهِمْ حُسْنًا

Hattâ izâ belega magribeş şemsi vecedehâ tagrubu fî aynin hamietin ve vecede indehâ kavmâ(kavmen), kulnâ yâ zel karneyni immâ en tuazzibe ve immâ en tettehıze fîhim husnâ(husnen).: Güneşin grup ettiği yere ulaştığı zaman, onu (güneşi) bulanık bir pınarda batarken buldu. Ve onun (o pınarın) yanında bir kavim (topluluk) buldu. (Ona şöyle) dedik: “Ya Zülkarneyn! Dilersen onlara azap edersin, dilersen onlara karşı güzel davranış ittihaz edersin.
(Kehf 18/86)


حَتَّى إِذَا بَلَغَ مَطْلِعَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَطْلُعُ عَلَى قَوْمٍ لَّمْ نَجْعَل لَّهُم مِّن دُونِهَا سِتْرًا

Hattâ izâ belega matlıaş şemsi vecedehâ tatluu alâ kavmin lem nec’al lehum min dûnihâ sitrâ(sitren). : Güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman onu (güneşi), ondan (güneşten) korunacak bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğarken buldu.
(Kehf 18/90)


كَذَلِكَ وَقَدْ أَحَطْنَا بِمَا لَدَيْهِ خُبْرًا

Kezâlik(kezâlike), ve kad ehatnâ bimâ ledeyhi hubrâ(hubren).: İşte böylece Biz, onun yanında oluşan şeyleri (olayları), haberdar olarak, (ilmimizle) ihata ettik.
(Kehf 18/91)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KuR'ÂN-ı KeRîM İLe-BiLe..

KüLLî ŞEY NEFesi HeRKes
Ki BİZ BİR
-İZ NEFes NEFes
KİRlenmesin
>kANlı KAFes
>ÂR EYylerİZ -> Kur'ÂN iLe

*

EL ELe -> HaKka ERilir
cÂN
->ALınana >VERilir
ÖLmeden ÖLüp DİRİlir
DÂR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

YAKar ->ÇİLE ÇIRAsını
sAVar KULLuk SIRAsını

>HaBîBuLLAH HIRAsını
GÂR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

KûN feyeKûN YAZARında
NaZ
-NiYaZın NAZARında
>KâR-ü-BeLÂ BAZARında
KÂR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

TeVHiD TOKu -> AÇlarımız
TEK
-e TEK-BİR TAÇlarımız
gENç YAŞlarda SAÇlarımız
KAR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

SıRR-ı SıFıR -> SERimİZi
YÂRim YÜZer
>DERimİZi
İBRaHiM
-î ->Y E R imİZi
NÂR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

EMâNet ETTi -> cANımız
SeBiLİLLAH
-> SultÂNımız
MüSLiM OLur ŞEY
-t-ÂN-ımız
YÂR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

HÂL-i -> HiKâYeT EDerİZ
BAŞın
-> NiHâYeT EDerİZ
ŞüKüR
- ŞiKâYeT >EDerİZ
ZÂR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

NaZ-NiYaZım >NAZlı YÂRda
DâRu
s- SeLÂMı ->şu DÂRda
BEŞiK
->MuSALLa->MeZÂRda
-> ER EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe

*

NEFSimİZin -> NEttiğiNi
->ETTiği-nin -> YEttiğiNi
-> İYİ - KöTü -> ETTiğiNi
-> DER EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe

*

SıRATın SıRTına -> YATıp
>ALışı –> VERişi ->SATıp
AĞYâRe
>GÖZüm KAPatıp
>SıR EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe

*

gÖNülde ->GuRBeT YAŞAyıp
hER HÂLde HaSsReT YAŞAyıp
kesReTte
->VaHDeT YAŞAyıp
->BİR EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe

*

AKLın ->N-AKLen UZ-luğunu
gÖZ YAŞImda
->TUZ-luğunu
>NEFSimİZin -> BUZ-luğunu
->KOR EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe

*

NEFSimİZ ŞEKkesin TUTup
TEKe TEK TEKKesin TUTup
ZiNCiRin
>ZiKkesin TUTup
ZOR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

AŞK AYNasın SıRRın SİLmek
>NEFSini -> RABBını BİLmek
ÖMRümÜZ
-ü -> İLMek İLMek
ÖR!” EYylerİZ -> Kur'ÂN iLe

*

RABB BİLirİZ -> ÖZ-ümüZü
->ReSÛLüne -> SÖZ-ümüZü
DIŞa BAKan
-> GÖZümüZü
>KÖR EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe

*

ŞeEN ŞeVKi -> hER ÂN-ımız
>cÂN İÇİnde - ->cÂNÂNımız
İKİ
-likte ->“ŞEY-t-ÂN” –ımız
GÖR!” EYylerİZ -> Kur'ÂN iLe

*

NEFS-ÂNî OYUN OL!”uruz!
KURDuna KOYUN OL!”uruz!
->“CeNNatü UYUN OL!”uruz!
HûR EYy-lerİZ ->Kur'ÂN iLe

*

HaKK BİL-irİZ -> YÂRımızı
NÛR
-undan HaYy VARımızı
-> Bu ÂLEMde -> NÂRımızı
NûR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

cAN-ın -> kANlı KÂFeSinden
DUYarız
-> ReSÛL SESİnden
İSRâFiL”-in ->NEFeSinden
SûR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

MeRYeM >MîM-i İSÂ-sıyla
-> SıRR-ı SîNe MûSâ-sıyla
>EjDERha- -> A-sıyla
TûR EYylerİZ
->Kur'ÂN iLe

*

KûN feyeKûN-un ->KaLBiyİZ
CeRR
-ü-CeZBiyİZ >CELBiyİZ
KervÂN KıTMÎR
-i ->KELBiyİZ
ÜR!” EYylerİZ -> Kur'ÂN iLe

*

BeZM-i ELeST ü- mAHşERin
NÛR
-un NÂR-ı GÖĞün-YERin
SEVen
SEVileN ->DEFtERin
DÜR!” EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe

*

FeVZ-i FeYzÂN ->FıRaTımız
YÂRım NEFES
->SIRAT-ımız
-> Kul ihvÂNi -> KIRAT-ımız
SÜR!” EYylerİZ -> Kur'ÂN iLe


10.10.13.. 10:10
brsbrsbzr..aklmnnklmzÂRı..


SÖZ o ki;

ÖLmeden ÖLüp DİRİlir
DÂR EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe:

Resim--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem!: “ Mûtû kable en temûtû : ÖLmeden önce ÖLünüz ! ” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ II-291-2669)

وَاللّهُ يَدْعُو إِلَى دَارِ السَّلاَمِ وَيَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Resim---“Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).: Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.”
(Yûnus 10/25).

*

İBRaHiM-î ->Y E R imİZi
NÂR EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe:


قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانصُرُوا آلِهَتَكُمْ إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ
Resim---“Kâlû harrikûhu vansurû âlihetekum in kuntum fâılîn(fâılîne).: “Eğer yapabilirseniz, onu (İbrâhîm A.S'ı) yakın! Ve ilâhlarınıza yardım edin.” dediler.”
(Enbiyâ 21/68)

قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ
Resim---“Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm(ibrahîme).: “Ey ateş! İbrâhîm (as)'a (karşı) soğuk ve selâmet (zararsız) ol.” dedik.”
(Enbiyâ 21/69)

*

MüSLiM OLur ŞEY-t-ÂN-ımız
YÂR EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe:

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.

(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

*

->CeNNatü UYUN OL!uruz!
HûR EYy-lerİZ ->Kur'ÂN iLe:

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Resim---“İnnel muttekîne fî cennâtin ve uyûn(uyûnin).: Muhakkak ki; takva sahipleri, cennetlerin içinde ve pınarlar başındadırlar.”
(Hicr 15/45)

كَذَلِكَ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ
Resim---“Kezâlik(kezâlike), ve zevvecnâhum bi hûrin în(înin).: İşte, böyle. Ve onları, iri gözlü huriler ile evlendiririz.”
(Duhân 44/54)

وَحُورٌ عِينٌ
Resim---“Ve hûrun înun.: Ve harika güzel gözlü huriler (vardır).”
(Vâkıa 56/22)

*

İSRâFiL-in ->NEFeSinden
SûR EYylerİZ ->Kur'ÂN iLe

وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَصَعِقَ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ إِلَّا مَن شَاء اللَّهُ ثُمَّ نُفِخَ فِيهِ أُخْرَى فَإِذَا هُم قِيَامٌ يَنظُرُونَ
Resim---“Ve nufiha fîs sûri fe saıka men fîs semâvâti ve men fîl ardı illâ men şâallâh(şâallâhu), summe nufiha fîhi uhrâ fe izâhum kıyâmun yanzurûn(yanzurûne).: Ve sur'a üfürülmüş, Allah'ın diledikleri hariç, göklerde ve yerde olanlar ölmüşlerdir. Sonra ona (sur'a) bir defa daha üfürüldüğü zaman onlar ayağa kalkarak bakınırlar.”
(Zümer 39/68)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

SÖYLEnenler -> UÇtu ->GİTti!
->SÖZün SÖYLE CANcağızıMm!..
OLsun!. OLmasın!. lar ->BİTti
SıRr-ı SIFıRr SUSs EYy AĞızıMm!..

Resim

İŞ-te!. ceheNNeMm ceNNeti!
OLsun!. OLmasın!. MiNneti!
OL-ANlar HaKkın HüKmü HAyy!
SıRr-ı SIFıRr da -> S ü N n e t-i!..

HaMm AKıLlar -> YERli-YURTlu >BAŞ-AyAKLı.. ->kAVvRuluyoRr!
HaKk ÂŞIKlar -> YERsiz-YURTsuz >BAŞ-AyAKsız.. ->sAVvRuluyoRr!..

Resim

MıŞş!. MiŞş!. Mâ-SALL-ıMıZz!..

AHD-im-İZ ->İKRÂ-OKU!nsun!
BeLÂ! GÜLüMüZz KOK!unsun!
BİZe!. -> DEli-ler DOKuN!sun!
EL-in DEĞ!me!. ->NÂ-ÇÂR-e YaZz!..

Resim

ŞEENi --> ŞeVK EDenleri
TAHTını -> FeVK EDenleri
DERdini -> ZeVK EDenleri
YaZz kıtMÎRim!. NE ÇÂR-e YaZz!..

Resim

RÛHumuz DER-iM-İZ >YÂR-MiŞş!
ÖTEm-İZ >BERİm-İZ >YÂR-MiŞş!
KAÇacaK >YERİm-İZ >YÂR-MiŞş!
YiNE YÂR-MiŞş!.. -> Zî-ÇÂRE YaZz!..

Resim

KıRıK AYNa --> BiNn PÂRe-m-İZ!
YÂR-i GöStER! ir ->YÂRe-m-İZ!
DERdimİZ DERdi -> ÇÂRe-m-İZ!
DERDi -> DELi!.. -> Kî-ÇÂRE YaZz!..

Resim

ÇATıKk KAL-ANn KAŞşlara ->YAZz!
GöVDesi AYRı -> BAŞşlara ->YAZz!
YuVaR-l-AN-AN TAŞşlara ->YAZz!
->YaZz ihvÂNimm -> Bî-ÇÂRE YaZz!..


16.10.13.. 14:44
istNbl..ayAZağa. 2.ci krbÂNbyrm...



ResimsÖZResimResimüMm o ki;

AHD-im-İZ ->İKRÂ-OKU!nsun!
BeLÂ! GÜLüMüZz KOK!unsun!
BİZe!. -> DEli-ler DOKuN!sun!
EL-in DEĞ!me!. ->NÂ-ÇÂR-e YaZz!..


“İkRâ!” İLK-i!..: “Yaratan RABB-inin İSMiyle OKu!” …İLK İnen âYeTi!..

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Resim---“Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka) : Yaratan RABB-inin İSMiyle oku!”
(Alak 96/1)

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---“Ve iz ehaze rabbüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi rabbiküm kalu BeLÂ şehidna en tekulu yevmel kiyameti inna künna an haza ğafilin : Kıyâmet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.”
(A’raf 7/172)

Resim---R a s û l u l l a h s a l l a l l a h u a l e y h i v e s s e l l e m : “Bir kimseye dELi DEnmedikçe onun îmanı TaMMam OLmaz!” buyurdu…
(İmam Rabbanî, 65 Altmışbeşinci Mektûb)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’ı öyle çok zikredin ki, tâ -insanlar- size mecnûn/deli desinler.” buyurdu.
(Ebu Said el-Hudrî radiyallahu anhu’dan; İ. Ahmed b. Hanbel, 3/68; Hâkim, 1/499; Mecmau’z-Zevaid, 10/16; Ebu Yâ’lâ).

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Münafıklar size mecnun diyene kadar, Allah’ı çok zikredin!” buyurdu.
(İ. Ahmed b. Hanbel, Müsned)

ResimHasan Basri radiyallahu anhu: “Biz öyle insanları gördük ki (gördüğü sahabe ve büyük tabiini kastediyor), eğer siz onları görseydiniz, “bunlar mecnundu-deliydi” diyecektiniz. Şâyet onlar sizi görseydi, “bunlar şeytandır” diyeceklerdi." Buyurmuştur.
(İmam Gazalî, İhya, 3/217)

Resim

ŞEENi --> ŞeVK EDenleri
TAHTını -> FeVK EDenleri
DERdini -> ZeVK EDenleri
YaZz kıtMÎRim!. NE ÇÂR-e YaZz!..


يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---“Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî ŞE’Nin.: Göklerde ve yerde olanlar, O'ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe'n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir.” (Rahmân 55/29)

وَبَشِّرِ الَّذِين آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُواْ مِنْهَا مِن ثَمَرَةٍ رِّزْقاً قَالُواْ هَذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِن قَبْلُ وَأُتُواْ بِهِ مُتَشَابِهاً وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Resim---“Ve beşşirillezîne âmenû ve amilûs sâlihâti enne lehum cennâtin tecrî min TAHTihel enhâr(enhâru), kullemâ ruzikû minhâ min semeretin rızkan kâlû hâzellezî ruzıknâ min kabl(kablu) ve utû bihî muteşâbihâ(muteşâbihan), ve lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun ve hum fîhâ hâlidûn: İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır.” (Bakara 2/25)

إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---“İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh (yubâyiûnallâhe), yedullâhi FEVKa eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ: Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.” (Fetih 48/10)

Zâikatul- MeVT ZeVKi..

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Resim---Kullu nefsin zâikatu'l-mevt(mevti), ve neblûkum biş şerri ve'l-hayri fitneh(fitneten), ve ileynâ turceûn(turceûne): Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz. (Enbiyâ Sûresi, 21/35)

Resim

RÛHumuz DER-iM-İZ >YÂR-MiŞş!
ÖTEm-İZ >BERİm-İZ >YÂR-MiŞş!
KAÇacaK >YERİm-İZ >YÂR-MiŞş!
YiNE YÂR-MiŞş!.. -> Zî-ÇÂRE YaZz!..


ALLAHu Zü'l-Celâl: “Kâinâtı ben yarattım! Bedenini ben yarattım! Fiillerini ben yaratmaktayım! Düşüncelerinizi de ben yaratırım..” buyurmaktadır.

Sizi..

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Resim---“Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûni.: Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım.” (Zariyat, 51/56 )

Fiillerinizi..

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim---“Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe RaMÂ, ve li yubliyel mu’minîne minhu beLÂen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm: Onları siz öldürmediniz (Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz), ama onları Allah öldürdü; (Ey Rasûlüm, bir avuç toprak) attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.” (Enfâl 8/17)

DÜŞÜNcelerinizi..

وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Resim--- “Ve mâ teşâûne illâ en YEŞÂALLÂHu RaBBul âlemîn(âlemîne): Ve âlemlerin RaBBi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” (Tekvîr 81/29)

BAŞ/SON-UÇç..

RABB-e RucÛ SıRRın SAÇ-mak:

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim---“İRCİÎ ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh (mardıyyeten) : dön Rabbine, sen O'ndan O senden hoşnut olarak!”
(Fecr 89/28)

Fe Firru! ALLAH-a KAÇ-mak:

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---Fe FİRRû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun) : (Ey Rasûlüm, de ki: ) O halde hemen ALLAH’a kaçın, (küfrü bırakıb hemen imana gelin). Gerçekten ben, size, ALLAH tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim.” (Zâriyât 51/50)

Resim

KıRıK AYNa --> BiNn PÂRe-m-İZ!
YÂR-i GöStER! ir ->YÂRe-m-İZ!
DERdimİZ DERdi -> ÇÂRe-m-İZ!
DERDi -> DELi!.. -> Kî-ÇÂRE YaZz!..


zÂHİRde.. hER DÜZ AYNA seN-in YÜZünü gösterir.. biN biR Parça OLsa da yiNe hER Parça KADARınca seN-in YÜZünü gösterir…

bÂTINda.. hER hER MıKNaTıS CeRr Eder ÇEKer.. biN biR Parça OLsa da yiNe hER Parça KADARınca ÇEKileni ÇEKer!..

DELilerin DERdinin ÇÂREsi yiNe DELİliktir.. hüLÂsa...

Resim

ÇATıKk KAL-ANn KAŞşlara ->YAZz!
GöVDesi AYRı -> BAŞşlara ->YAZz!
YuVaR-l-AN-AN TAŞşlara ->YAZz!
->YaZz ihvÂNimm -> Bî-ÇÂRE YaZz!..


KÂR-ü-BeLÂ ÇÖLünde “OLsun! OLmasın!..” KAŞları hep ÇATıktır..
OL-AN-> HüKm-ü HAKK ŞeHÎDi-ŞâHİDi İmam HUSeYN aleyhi's-selâm’ın GöVDesi KerBELÂ ÇÖLÜndeyken, Mübârek BAŞı ŞAM şEHRindedir…
Her İnsÂNın HaYyat cAN BAŞı DÜNyanın dönüş hızı 1600 km/saat hıZla MeYyit ÇUKURUna YuVaR-l-AN-arak GİTmektedir..


YaZz ihvÂNimm dOKUZz DELİMm.. YaZz Bî-ÇÂREMm.. ÇÂREsizim.. ÇÂRE -> SİZ..iMm.. HaYy DoST!..

Resim

Ve DE!.. kul ihvÂNi kıtMÎRin -> DERd-ü-DUÂ-SîNn:

BEDENen ben liğimin, HaLKıyın zÂHİRine MuHTaÇ-lığını ->
El HAKkın ZÂTı-na İLMen deVR EYyle >devrÂNın-da inşâe ALLAH!..

NEFSen ben liğimin, HaLKıyın zÂHİRine MeCBûR-luğunu ->
El HAKkın ZÂTı-na İRÂDEten seYR EYyle >seyrÂNın-da inşâe ALLAH!..

KALBen ben liğimin, HaLKıyın zÂHİRine MeMûR-luğunu ->
El HAKkın ZÂTı-na İDRAKen ceVL EYyle >cevlÂNın-da inşâe ALLAH!..

RÛHen ben liğimin, HaLKıyın zÂHİRine MaHKûM-luğunu ->
El HAKkın ZÂTı-na İŞTİRAKen haYR EYyle >HaYyRÂNın-da inşâe ALLAH!..

Yâ El EVvelu!. Yâ El Âhiru!. Yâ El Zâhiru!. Yâ El Bâtinu!..
Yâ zül- CeLÂLu!. Yâ zül KemÂLu!.. Yâ zül CemÂLu!.. Yâ zül HeMm-HÂL ALLAH celle celâluhu!..



ResimResim


هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“Huve’l- evvelu ve’l- âḣiru ve’z- zâhiru ve’l- bâtin(u)(s) ve huve bikulli şey-in ‘alîm(un): O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, her şeyi bilendir.” (Hadîd 57/3)


Resim

Allâhumme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ Seyyidinâ Muhammedinillezî tenhallü bihi’l- ukadü ve tenfericu bihi’l-kürebü ve tukdâ bihi’l-havâicu ve tünâlü bihi’r-reğâibü ve hüsnü’l-havâtimi ve yustaska’l ğamâmu bivechihi’l- Kerîm ve alâ âlihî ve sahbihi fî külli lemhatin ve nefesin bi adedi külli ma’lûmin leke.

MâNâSı:

Allahım!
Efendimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e;
Kâmil-kusursuz bir salâtla SALLımız sağla ulaştır!
TAMM bir teslimiyetle selâmetimizi lutfet!
O Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ki;
O’nunla çözülür bütün düğümler,
O’nunla genişlik-rahatlık-feraha kavuşur; tüm kerbler, gam, tasa, keder, endişeler.
O’nunla kaza edilir, yerine getirilir, karşılanır; hâcetler, ihtiyaçlar, gerekli ve lüzumlu şeyler.
O’nunla nâil olup ulaşılır çok istenilen ve rağbet edilen maksadlara.
Ve O’nunla nâil olup ulaşılır en güzel sonuçlara.
O’nun Kerîm-ihsan sahibi-şerefli yüzü suyu hürmetine bulutlardaki yağmur istenilir.

Allah’ım, Efendimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in; aziz âilesine ehl-i beytine, ashabına da her göz kırpacak kadar zamanda (her an, saniye) her nefes alacak zamanda sana malum olan varlıklar sayısınca salât u selâm eyle ulaşımımızı sağla!.


İnşallahurahman

Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.

Resim

"Eûzu billâhi’s-semî'il-alîmi mine’ş-şeytani’r-racîmi min hemzihi ve nefhihi ve nefsih:Kovulmuş şeytanın dürtmesinden, üflemesinden ve kötü nefesinden her şeyi en iyi işiten ve bilen ALLAH'a sığınırım."

Resim

''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi.''

İnşallahurahman

Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


ResimbenResim vE ResimResimSEN.. BiZ BİR-İZ!.. ki...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

beLÂu’l- AKDin beSteSi
>DUYulan >UYulan SeSi
zuHur-u zÂmirat ZeVKim
İbNu’l vAKTin tEK nefeSi..


ZEVK 5439

BAKan -> BAKılan BAKIşlı.. “ben”de “BEN”im ->GÖZ AYNası
Abd-RaBB.. Naz-Niyaz NAKIşlı.. “sen”de “sEN”in SÖZ AYNası
“Lâ HuVe İLLâHU!” NEFSi!. -> “O” nda ->“O” nun ÖZ AYNası
TüMMsek-ÇuKur.. İçli-DIŞlı.. “biz”de “BİZ”in -> DÜZ AYNası!..


28.05.13 -> 05:40
ayzağa->istnbl..zmnzhr…

GÖZle >AYNa… süBÛt >AYNı..
GÜNeş >gÖLge.. VAR-yok OYNu
tAMMı -> BaBa… tÜMMü -> AnA..
HaTMü’l- vAKT -> ceNNeT ü UYNu…

SÖZ o ki;

“Lâ HuVe İLLâ HU!” NEFSi!. Nefsu’z- ZÂTuLLAH..

قُل لِّمَن مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ قُل لِلّهِ كَتَبَ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لاَ رَيْبَ فِيهِ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ
“Kul li men mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), kul lillâh(lillâhi), ketebe alâ nefsihir rahmeh(rahmete), le yecmeannekum ilâ yevmil kıyâmeti lâ reybe fîh(fîhi), ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn: De ki : “Semalarda ve yeryüzünde olan şeyler kimin?” “Hepsi Allah'ındır!” de. Allahû Tealâ, kendi üzerine-NEFSine rahmeti yazdı. Hakkında şüphe olmayan kıyâmet gününde, sizleri mutlaka toplayacak. O kimseler ki; nefslerini hüsrana düşürdüler, onlar mü'min değildirler.” (En’âm 6/12)

وَإِذَا جَاءكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ أَنَّهُ مَن عَمِلَ مِنكُمْ سُوءًا بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابَ مِن بَعْدِهِ وَأَصْلَحَ فَأَنَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“Ve izâ câekellezîne yu’minûne bi âyâtinâ fe kul selâmun aleykum ketebe rabbukum alâ nefsihir rahmete ennehu men amile minkum sûen bi cehâletin summe tâbe min ba’dihî ve asleha fe ennehu gafûrun rahîm: Âyetlerimize inanan kimseler sana geldiği zaman, onlara şöyle de: “Selâm üzerinize olsun. Rabbiniz, kendi üzerine-NEFSine “rahmeti” yazdı. Öyle ki;sizden, kim cahillikle bir kötülük yapar, sonra onu yaptıktan sonra tövbe eder (mürşidin önünde) ve ıslâh olursa (nefs tezkiyesi yaparsa), o taktirde muhakkak ki O (Allah), Gafur'dur (mağfiret edendir), Rahîm(rahmet nurunu gönderen)'dir.” (En’âm 6/54)

لاَّ يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُوْنِ الْمُؤْمِنِينَ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللّهِ فِي شَيْءٍ إِلاَّ أَن تَتَّقُواْ مِنْهُمْ تُقَاةً وَيُحَذِّرُكُمُ اللّهُ نَفْسَهُ وَإِلَى اللّهِ الْمَصِيرُ
Lâ yettehizil mu’minûnel kâfirîne evliyâe min dûnil mu’minîn(mu’minîne), ve men yef’al zâlike fe leyse minallâhi fî şey’in illâ en tettekû minhum tukâta(tukâten), ve yuhazzirukumullâhu nefseh(nefsehu), ve ilallâhil masîr: Mü'minler, mü'minlerden başkasını (yani) kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, o Allah'dan bir şeyin (rahmet ve fazlın) içinde değildir. Onlardan korunmanız için sakınmanız (dost olmanız) hariç. Ve Allah, sizi kendisinden-NEFSinden sakındırır (takva sahibi olmanızı ister). Ve dönüş Allah'adır” (Âl-i İmrân 3/28)

يَوْمَ تَجِدُ كُلُّ نَفْسٍ مَّا عَمِلَتْ مِنْ خَيْرٍ مُّحْضَرًا وَمَا عَمِلَتْ مِن سُوَءٍ تَوَدُّ لَوْ أَنَّ بَيْنَهَا وَبَيْنَهُ أَمَدًا بَعِيدًا وَيُحَذِّرُكُمُ اللّهُ نَفْسَهُ وَاللّهُ رَؤُوفُ بِالْعِبَادِ
Yevme tecidu kullu nefsin mâ amilet min hayrin muhdâran, ve mâ amilet min sû’(sûin), teveddu lev enne beynehâ ve beynehû emeden baîdâ(baîden), ve yuhazzirukumullâhu nefseh(nefsehu), vallâhu raûfun bil ıbâd: O gün her nefs, hayırdan ne yaptıysa onu hazır olarak bulur (hayat filminde tüm yaptıklarını görür). Ve kötülükten ne yaptı ise, onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını temenni eder. Ve Allah sizi, kendisinden-NEFSinden sakındırır (Takva sahibi olmanızı, ölmeden önce, ruhunuzu Allah'a ulaştırmanızı ister). Ve Allah kullarına karşı Raûf'tur.” (Âl-i İmrân 3/30)

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
“İnnel muttekîne fî cennâtin ve uyûnin: Muhakkak ki takva sahipleri, cennetlerde ve pınarlardadır.” (Zâriyât 51/15)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

sÖZün İkRâsı ihvÂNi
gÖZün İkRâsı ihvÂNi
ÖZündekini GÖZet ki
->ÖZün İkRâsı ihvÂNi..


ZEVK 5332

nE hoŞ ŞEY iDi şU doĞum!.. Koca DÜNya!.. bitmeZ HaYaT
ÖLÜme Sallım >BEŞiğim!.. Kabir KAPIm -> Semil- HIYAT
AKIL mı HAYAT mı SANNal?!. ->YAŞAdıklarım HAYyal mi?.
OYUN-EĞlenceye DALLdım! VayyleNÂ! Heyhata HEYyHAT!.


24.03.13 09:19
brsbrs..tktktrstkmz…



Semi’l- HIYAT:
إِنَّ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُواْ عَنْهَا لاَ تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاء وَلاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُجْرِمِينَ
Resim---“İnnellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ lâ tufettehu lehum ebvâbus semâi ve lâ yedhulûnel cennete hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât(hiyâti) ve kezâlike neczîl mucrimîn(mucrimîne).: Muhakkak ki âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara kibirlenenler; onlara gök kapıları açılmaz (ruhlarını hayatta iken Allah'a ulaştıramazlar). Deve (veya urgan) iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler. Mücrimleri (suçluları) işte böyle cezalandırırız.” (A’raf 7/40)


“OYUN-EĞlence” ye DALLdım!..:
وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
Resim---
“Ve mâl hayâtud dunyâ illâ leibun ve lehv(lehvun), ve led dârul âhiretu hayrun lillezîne yettekûn(yettekûne), e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).: Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret yurdu, takva sahipleri için elbette daha hayırlıdır. Hâlâ akıl etmez misiniz?” (En’âm 6/32)

وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ
Resim---
“Ve mâ halaknes semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ lâibîn(lâibîne).: Ve gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri, oyun olsun diye yaratmadık.” (Duhân 44/38)


Hayata GELişimi yANlış ölçtüm:
وَيْلٌ لِّلْمُطَفِّفِينَ
Resim---
Veylun lil mutaffifîn(mutaffifîne).: Eksik ölçenlerin (ve eksik tartanların) vay haline.” (Mutaffifîn 83/1)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Kur'ÂN!. Kur'ÂN!.
KUR'ÂN-ı KERİMÂN!..


NÂRdaki NÛR AL-KOR ÇiÇeKk!
USRî - yuSRâsı -> ZOR ÇiÇeKk!
>YÜREĞİMdeki -> MOR ÇiÇeKk!
Her ÂN yENi >-ÂN -> Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN >s-ÂN >Kur'ÂN!..


*

RABBın-a KULluk ->nihÂYET!
ŞeHÂDEt ->ŞüKüR – şikÂYET!
>SûRe >SûRe ->ÂYeT ->ÂyeT!
HAKk’tan İNzÂL >hER ÂN Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN -> hER cÂN Kur'ÂN!..


*

Er RahmÂN’ın ->NeFeSinde
RaBB SÖZü >RaSÛL SESinde
cÂN KUŞUnun -> KÂFeSinde
GELen-GEÇen >şu ÂN Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN ->OLÂN Kur'ÂN!..



*

SuBhÂNaLLAHın SeLÂMî
KeLÂMuLLAHın >KeLÂMî
MîM-i MuhaMMed MeLÂMî
İÇimİZe ->dOLÂN Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN OLÂN Kur'ÂN!..


*

ZeVKi zAHR >TûBÂ Gure
Su-Süt- BALımız -> ŞaRe
ÖZümüz-den -> ÖZ AKRe
cÂN İÇİnde ->cÂNÂN Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


22.11.13 05:45
19.MuHARReM 1435
brsbrsbzrm..tktktrstkkmİZ.ylnzlğntarfykk...


ResimAKLen/nAKLen..

-> Her ÂN yENi -> AÇ-ÂN -> Kur'ÂN!.:

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---
“Yes’ eluhu men fi's-semâvâti ve'l-ard (ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin : Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an YARATMA hâlindedir.”
(Rahmân 55/29)

KÛN feyeKÛN >sAÇ-ÂN >Kur'ÂN!.:

KûN feyeKûN TeceLLîsi:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu) : Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.” (Yâsîn 36/82)

NÂRdaki NÛR AL-KOR ÇiÇeKk!:

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“Allâhu nûrus semâvâti vel ard(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun).: Allah, göklerin ve yerin nuru'dur. O'nun nuru, içinde misbah (lâmba) bulunan kandil (ışık saçan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırça (cam) içindedir. Sırça (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doğuda ve batıda bulunmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. Nur üzerine nurdur. Allah dilediğini nuruna hidayet eder (ulaştırır). Ve Allah, insanlara örnekler verir. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.” (Nur 24/35)

USRî - yuSRâsı -> ZOR ÇiÇeKk!.:

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
Resim---“Fe inne maal USRİ YUSRA(yusren): O halde, muhakkak ki zorluk ve kolaylık beraberdir.” (İnşirÂH 94/5)

إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
Resim---“İnne maal USRİ YUSRÂ(yusren).: Muhakkak ki zorluk ve kolaylık beraberdir.” (İnşirÂH 94/6)

RABBın-a KULluk ->nihÂYET!.:

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Resim---“Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn(ya'budûni) : Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zâriyât 51/56)

ZeVKi zAHR >TûBÂ GureBÂ:

ZeVKi zAHR:
KâLû beLÂ RaBB-esin BiL!:


وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---“Ve iz ehaze rabbüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi rabbiküm kalu bela şehidna en tekulu yevmel kiyameti inna künna an haza ğafilin : Kıyâmet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhid tuttu ve dedi ki: Ben sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhid olduk, dediler.”
(A’raf 7/172)

TûBÂ Gure:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: " ............... عن أبي هريرة ؛ قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
بدأ الإسلام غريبا وسيعود كما بدأ غريبا. فطوبى للغرباء "

Resim---İslam garib olarak başladı ve yine başladığı gibi garibliğe dönecektir. Fe tûBâ li’l- GureBâ: Ne mutlu o gariblere!” buyurdu.

(Ebu Hureyre radiyallahu anhu’dan; Müslim : 1. Cilt 145. No ; İbni Mâce : 10.3987.No)

Su-Süt- BALımız -> ŞaReBÂ:

مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ فِيهَا أَنْهَارٌ مِّن مَّاء غَيْرِ آسِنٍ وَأَنْهَارٌ مِن لَّبَنٍ لَّمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُ وَأَنْهَارٌ مِّنْ خَمْرٍ لَّذَّةٍ لِّلشَّارِبِينَ وَأَنْهَارٌ مِّنْ عَسَلٍ مُّصَفًّى وَلَهُمْ فِيهَا مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِّن رَّبِّهِمْ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَاء حَمِيمًا فَقَطَّعَ أَمْعَاءهُمْ
Resim---"Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), fîhâ enhârun min mâin gayri âsin(âsinin), ve enhârun min lebenin lem yetegayyer ta’muh(ta’muhu), ve enhârun min hamrin lezzetin liş şâribîn(şâribîne), ve enhârun min aselin musaffâ(musaffen), ve lehum fîhâ min kullis semerâti ve magfiretun min rabbihim, ke men huve hâlidun fîn nâri ve sukû mâen hamîmen fe kattaa em’âehum. : Kötülükten sakınanlara vaad edilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte ebedî olarak kalacak olan ve bağırsaklarını parçalayacak kaynar su içirilen kimsenin durumu gibi olur mu?
(MuhaMMed 47/15)

ÖZümüz-den -> ÖZ AKReBÂ
cÂN İÇİnde >cÂNÂN Kur'ÂN!.:


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Kur'ÂN!. Kur'ÂN!..

ZÂTuLLAHın -> devrÂN DİLi
SEVen ->SEVilen -> SEVgiLi
>cÜMMle cihÂNın -> cÂN İPi
BİZ BİR-İZ >BAĞlayan Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN -> OLÂN Kur'ÂN!..


*

TeVHiDULLAH -> Elif –BÂ-sı
FeTHULLAH-ın -> FÂTiHÂ-sı
NaSRULLAH-ın ->MünteHÂsı
Şimdi-şu ÂN -> Şe’ÂN Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN ->OLÂN Kur'ÂN!..

*

KâiNâT -> KÂBE KaVSeYNi
cÂNda cÂNÂN CeNNeTeYNi
-> KÂR-ü-BeLÂ-m HUSeYNi
OLÂN-da -> OKUnÂN Kur'ÂN!..
KÛN feyeKÛN ->OLÂN Kur'ÂN!..

*

DâiM deVR EDen -> devrÂNı
SuBBuHun KuDDûS >seyrÂNı
nAKLen-AKLen cÂN CeRRyÂNı
cÂN İÇİnde -> cÂNÂN Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN ->OLÂN Kur'ÂN!..


*

NEFes NEFes >YAPRAKları
BEŞik>MeZÂR > KAPAKları
-> ARAsı -> HaLKın HAKları
hER NEFes YAŞAnAN Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

MURADuLLAH ->EMRuLLAHı
SüNNeTuLLAH ->ŞE’NuLLAHı
->ARZın-ARŞın -> ABDuLLAHı
MeKÂN Kur'ÂN>ZamÂN Kur'ÂN!.
>KÛN feyeKÛN -> OLÂN Kur'ÂN!..

*

GÖRen -> gÖNüL GÖZÜndeki
->Kul kıtMÎRin -> SÖZündeki
->HABLi’l- VERîD -> ÖZündeki
->El HAYyı YAŞAtAN -> Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN -> OLÂN Kur'ÂN!..


*

“SıRR-ı SıFıR” -> es SeLÂ-sı
MeST-ü-mecNÛNlar LeyLÂ-sı
NÛR-u MuhaMMed >MevLÂ-sı
AğYÂR BAĞın ->yOLÂN Kur'ÂN!.
-> KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

NAsıL -> nİÇİn -> NECeler-de
Yâ-SîN ->Hâ-MîM ->HeCElerde
-> ISsız -> SESsiz ->GeCElerde
HaLKın > HAKk’a SALÂN Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN ->OLÂN Kur'ÂN!..


*

İSRâFiLin -> NEFESinden
ÂDEM - HaVVâ HEVESinden
HaYy ReSûLuLLAHın SESinden
->İÇİM-İZ-e -> DOLAN Kur'ÂN!.
-> KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

EZELin –>İLKin ->İKRÂsı
ÂHİRin >AHMED ZİKRÂsı
ŞikÂYET şEHRin >ŞüKRÂsı
HaMDuLiLLAH HerÂN Kur'ÂN!.
>KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

AVCI VUR-ÂNı >DERvİŞler!
AŞK sAVurANı >DERvİŞler!
>İKRÂ Kur'ÂNı >DERvİŞler!
Kur'ÂN Kur'ÂN Kur'ÂN Kur'ÂN!.
-> KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

SeBBeHa -> SeBeB-SONUCu
Mİ’RÂCın -> RÜCÛ’ -> URUCu
DeNge –> DÜZeni -> KURUCu
hER NEFes ->YAŞAnAN Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

BEŞiK BAŞıNın -> Yâ-SîNi
MeZÂR TAŞıNın -> Yâ-SîNi
GÖZüm YAŞıNın -> Yâ-SîNi
GÜL BAĞI KOKUnAN Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

ÖZün GÖZün -> SİLmek İÇİn
NEFsin>RaBBın BİLmek İÇİn
İLM-EK!. > İLMek İLMek İÇin
hER NEFES dOKUnAN Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..

*

ESen RüzGÂR ->NEFeSinde
ZeRRenin SeBBAH SESİnde
Şu ÂN -> ŞeÂN NEŞ’eSÎNde
NÛR-u MÎmde CemÂN Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

CeZB-ü-CeRRi >CiMde CeLBi
>Kul ihvÂNi -> kervÂN keLBi
-> KâiNÂT-ın ->A T A N KaLBi
-> ECEL ZİLin ->ÇALAN Kur'ÂN!.
-> KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

ESen -> sehER YELi-ndeki
>SEFîl SAZın -> TELindeki
-> Kul ihvÂNim ->ELindeki
OKU!.nAN!.. YAŞA!.nAN Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

MâSiVÂ -> SûReT –> rESİMde
Yâ->SîN-i -> SîReT–>cİSİMde
-> ZÂT-ın -> SıFaTı -> İSİMde
dEVR-i DâiM -> DURÂN Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..

*

HÂL-i Hazır>sEN>HOŞ EDeN!
cÜMMle cihÂN-ı ->COŞ EDeN!
ZeRRe-KüRRe-yi >KOŞ EDeN!
SıRR-ı SeBBah SuBHÂN Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

cÂN-a CeRRyÂN ->çİLE ÇAĞı
NÛR-u MuhaMMed -> BurÂĞı
BİZ BİR-İZ -> BİLE-Lİk BAĞı
HÂL-i HAZIR ->hER ÂN Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

Mü’miN-KâFiR!. >ZeMZeM-ZehiR!
İnKÂR-İkRÂR!. ->Şe’EN ->ŞehiR!
-> hER NEFeSte -> AK-ÂN NehiR!
-> KaLBim-İZe -> dOLÂN Kur'ÂN!.
-> KÛN feyeKÛN -> OLÂN Kur'ÂN!..


*

MUHİT-in > MERKEZ MİLİ-ndEN
MîM >MuhaMMed MENziLi-ndEN
-> divÂNe DERvİŞ -> DİLİ-ndEN
->OLÂN-la -> OKunÂN ->Kur'ÂN!.
-> B e L Â -sına ->BANÂN Kur'ÂN!.
-> KÛN feyeKÛN -> OLÂN Kur'ÂN!..


*

NEFeSîN-de -> KüLLî ŞEYy-iN
SESinde >NAZ-NiYAZ NEYy-iN
MeYyhÂNesi >MevLÂ MEYy-iN
KANdırdıkça -> KANAN Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

-> BİZ BİR-İZ ->İŞin ÖZÜnde
cÂN VERen DeDE -> SÖZünde
-> AĞlayAN BeBe ->YÜZÜnde
ATEŞlenen -DONan -> Kur'ÂN!.
>KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

-> DERDiYOK-un KÂFeSi-nde!
DARmaDUmaN >NEFesSi-nde!
-> DUYduğuM DERûN SESinde!
AKLım BAŞtan ALAN -> Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..


*

-> ZamANa -> MekÂN VEReniN
-> KULLuğa -> İmkÂN VEReniN
“BEN”den >“bana” cÂN VEReniN
-> SILAsı-na --> SALan Kur'ÂN!.
-> KÛN feyeKÛN >OLÂN Kur'ÂN!..

*

“OLsun!. OLmasın!.”a ->PERDE!
“ARAKESİT NÖTR” ü -> NERDE?!.
“DONma!”sız..“YANma!”sız YERde!
“SıRR SaLÂTı” n -> KILAN >Kur'ÂN!.
-> KÛN feyeKÛN -> O L Â N Kur'ÂN!..

*

KıtMÎRin DERdi -> DERinde!
AŞK YUVA YAPtı -> SER-inde!
KIRAT-ın -> SıRR SEMERi-nde!
KuSkun >KUŞak >Kolan Kur'ÂN!.
-> KÛN feyeKÛN ->OLÂN Kur'ÂN!..


*

KURDu -> KUZu -> KOYUNunda
HaTMuLLAH ->BAŞın >SONunda
KÛN! -> feyeKÛN!. -> OYUNunda
AÇ-ÂN Kur'ÂN!. -> SOL-ÂN Kur'ÂN!.
-> KÛN feyeKÛN -> O L Â N Kur'ÂN!..


*

YÜREK YÂReMi -> YÂRaRkEN!
>YÂReMe AT-EŞ -> SARaRkEN!
“ben”deki -> “BEN”i ARARkEN!
-> ARAdığım BUL-ÂN -> Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN ->OLÂN Kur'ÂN!..


*

BaTN-ü-ZaHR.. EVveL-ÂHİRi
NÛR-u MuhaMMed >M-ÂHİRi
>Z Â T -ın -> ZuHuRat zÂHİRi
>ÇİLE SAZın ÇAL-ÂN -> Kur'ÂN!.
->KÛN feyeKÛN ->OLÂN Kur'ÂN!..


*

K U L -> İmkÂNla -> İmtihÂNda!
CEMMü’l- CEMm’ >cÂNla cÂNÂNda!
GİTmeKk! GELmeKk! >TEK-BİR ÂNda
GİDEN -> Kur'ÂN!.. GELEN -> Kur'ÂN!.
-> KÛN!. -> feyeKÛN ->O L Â N Kur'ÂN!..


21.03.14 00:41
brsbrs..tktktrstkkmdgnlglmle...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

eL ÂN >Kur'ÂN
>ÂN ÂN Kur'ÂN
hER ÂN >Kur'ÂN
YAşÂNÂN Kur'ÂN..

Resim

ZEVK 6043

KENDİni BİL!. -> BİLdiğin BUL!. ->KÂiNÂt Kur'ÂN-ın >OKu!.
MüRŞiD-in BUL! BULduğun OL! KaLB Kur'ÂNın Kendin dOKU!
ReSûLde OL!. ->OLduğun >dOL!. >AŞK SUyun TESTisi BUZdAN
RABB
-in YAŞA!. ->ŞâHiD-MeŞHûD ->KeVNî Kur'ÂN >RUHî kOKU!.

sallallahu aleyhi ve sellem.. celle celâluhu...

07.04.14 00:49
brsbrsbzr..tktktrsttkmdsszsesszlkk..


ASLI SEN-sen >KEREM bENem!
FERHaT >ŞİRİN >çâREM bENem!
MecNÛN-LeyLÂ-ÇÖLLer >ÇİLEm
SEV-eN >bENem.. >SEV-iLeNem!..



ŞâHiD-MeŞHûD: KİM -> kiMe?!.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّمَنْ خَافَ عَذَابَ الآخِرَةِ ذَلِكَ يَوْمٌ مَّجْمُوعٌ لَّهُ النَّاسُ وَذَلِكَ يَوْمٌ مَّشْهُودٌ
Resim---
“İnne fî zâlike le âyeten li men hâfe azâbe’l- âhıreh(âhıreti), zâlike yevmun mecmûun lehun nâsu ve zâlike yevmun meşhûd(meşhûdun).: Ahiret azabından korkan için bunda kesin ayetler vardır. O, bütün insanların kendisinde toplanacağı bir gündür ve o, gözlemlenebilen bir gündür.” (Hûd 11/103)

أَقِمِ الصَّلاَةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ وَقُرْآنَ الْفَجْرِ إِنَّ قُرْآنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا
Resim---
“Ekımi’s- salâte li dulûki’ş- şemsi ilâ gasakı’l- leyli ve kur’âne’l- fecr(fecri), inne kur’âne’l- fecri kâne meşhûdâ(meşhûden).: Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namazı kıl, fecir vakti (namazda okunan) Kur'an'ı, işte o, şahid olunandır.” (İsrâ 17/78)

وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ
Resim---
“Ve şâhidin ve meşhûd(meşhûdin).: Şahid olana (görene) ve şahit olunana (görülene).” (Bürûc 85/3)


Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!
RABBâNî RUHuna ve Yüce Yüreğine!
Yeni DOĞmuş BeBeKlerin GÜLücükleriyle,
AÇan Can COŞkulu ÇiÇek ToMuRcuklarıyla,
İÇ-imin; SıFıR-SONsuz ve KoRKu-UMUT HİÇkırıklarıyla
Şimdi Şu ÂN
-da, El ÂN ŞEÂN-da,
OKU-nan ve HEP OKU-makta OL-duğun EZÂN-ından!
DeVR-ÂN-ından!
SeYR-ÂN-ından!
CeVL-ÂN-ından!
HaYR-ÂN-ından!
BENce-SENce GÖNlüne GÖNLümce,
Es SaLLât ü ves-SELLâm OLL-SîNNN!


Resim

8. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : Salâtı Nuri’l-Kıyâmeti salâvâtı
Evliyâullah’ın önem verdiği bir salâvât


TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin bahri envârike Resim Ve ma'deni esrârike Resim Ve lisâni hüccetike Resim Ve arusî memleketike Resim Ve imâmi hazerâtike Resim Ve tirâzi mülkike Ve hazâini rahmetike Resim Ve tarîki şerîatikel mutelezzizi bitevhîdike Resim İnsani aynil vucûdi vessebebin fi küllü mevcûdin Resim Aynî a'yâni halkikel mütekaddimi min nûri ziyâike Resim Salâten tedûmu bidevâmike ve tebkâ bibekâike la müntehâ leha dûne ilmike Resim Salâten türdîke ve turdîhi ve terzâ bihâ annâ yâ Rabbel âlemin.

MÂNÂSI: "ALLAH'ım! Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, nûrlarının denizine, sırlarının aslına (ma'denine), delilinin diline (lisanına), memleketinin (kâinâtın) bir tanesine (cihân civanına, gönül güzeline), Zâtının İmâmına, mülkünün nakışına (naz-niyâz), rahmetinin hazinesine, tevhidinle tadlanan şerîatının çekici yoluna salât-ü-selâm eyle! (Rahmetini ihsân et!) Vücûdun "ayn"i olan insan (tek, ilk, örnek, prototip) ve bütün mevcûdatın tümünün varlık sebebi, senin nûrunun (Nûrullah) ziyâsından, en önce nûr (Nûr-u Muhammed, Nûr-u Mîm) olarak mahlûkatının "A'yân"ına "ayn" olana, Senin yok olmayan hayatın devâmınca ve sonsuz bekan (ebedîlik) sürdükçe süren bir salâvâtı bâki kıl! Senin ilmin dışında bu salâvâtın sonu olmasın! Öyle bir salâvât ki Sen'i razı eden, O'nu razı eden ve o salâvât sebebiyle bizden razı olacağın bir salâvât (ulaşım imkanı) ihsân eyle! Ey Âlemlerin RABBi!"
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

UMUT >URUC’u BesmeLe
SeBeB-SONUCu BesmeLe
MuhaMMedî MeŞK Mi’RÂC’ı
RABBıma RÜCÛBesmeLe!.

Fe FİRRû FıRRı >BesmeLe
->HaYy Âli SıRRı BesmeLe
NOKTAsında >KÛN feyeKÛN
->SıRRSIFIRı ->BesmeLe!..


ZEVK 6174

DeHRinde şu ÂN >YAŞAnÂN ->Devr-i devrÂN BesmeLesi
SeBBeHa SAHNEsin SUnÂN ->Seyr-i seyrÂN BesmeLesi
cÂNÂNda cÂN>cÂNda cÂNÂN->CevL-i cevLÂN BesmeLesi
>LeDüNNî LuTFuna KAnÂN ->Hayr-ı hayrÂN BesmeLesi!.


18.07.14 ->03:11
brsbrs..tktktrstkkmdhyrn-ıâlemm..



E lem neşrah leke sadrek
>Ve vedagnâ anke vizrek
TEVHİDin TEK-BİRinde TEK
DEVR
-i DÂİM DÖNEN FELEK!.

kuL ihvÂNim >SIR SANA
-> KÛN feyeKÛN >i
NÛR-u NÛNdan NÛR-u MîMe
YÂRım NEFES ->SALTANAtı!.


SÖZ ki;

“RABB-e RucÛ” SıRRın SAÇ-mak:

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim---“İRCİÎ ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh (mardıyyeten) : dön Rabbine, sen O'ndan O senden hoşnut olarak!”
(Fecr 89/28)

UMUT >URUC’u BesmeLe
Fe FİRRû FıRRı BesmeLe..
“Fe Firru!” ALLAH-a KAÇ-mak:


فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Fe FİRRû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun) : (Ey Rasûlüm, de ki: ) O halde hemen ALLAH’a kaçın, (küfrü bırakıb hemen imana gelin). Gerçekten ben, size, ALLAH tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim.”
(Zâriyât 51/50)

>HaYy Âli SıRRı BesmeLe
NOKTAsında KÛN feyeKÛN
->SıRR-ı SIFIRı BesmeLe!..:


Velâyet ŞAHımız İmam Ali kerremullahi veche ne güzel Buyurmakta ki: “Tüm Kur'ân-ı Kerim Fâtihaya, Fâtiha Besmeleye, Besmele “Be- ب ” Harfine DERC edilse-yoğunlaştırılıp içine sokulsa; BEN o “Be” Harfinin NOKTAsı Olurum!” buyurmaktadır.

Ondandır ki Ali kerremullahi veche Sırrına eren İLİM Şehrine SALLeder-ULAşır..

Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan girmelidir!.” buyurdu.
(Hazreti İbn-i Abbas’dan; Hâkim-i Nişaburî Müstedrek C. 3 S. 126)

Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Ben hikmet eviyim, Ali kapısıdır” buyurdu.

(Tirmizî Sahih C.2 S. 399.)

Resim---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Ali ilmin kapısıdır ve benden sonra ALLAH’dan getirdiğimi Ümmet’ime beyan edendir.Onu sevmek Îman’dır Ona buğzetmek nifaktır ve kendisine bakmak şefkattir”.
(Ebu Zer (radiyALLAHu anhu)’dan; Deylemî Müsned’ul-Firdevs)

E lem neşrah leke sadrek
>Ve vedagnâ anke vizrek:


أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
Resim---“E lem neşrah leke sadrek: Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi?”
(İnşirâh 94/1)

وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ
Resim---“Ve vedagnâ anke vizrek: Ve yükünü indirip atmadık mı?”
(İnşirâh 94/1)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

“KerremN”sı KuLLuk AKTi
KÛN feyeKÛN KuLLuk vAKTi

->YeL KOVÂNı -> AKREBiyLe
-> YÜREĞİmde -> GÜL SAATi..

GuRBet gÖNLümde >GaRîBim
RABBim
>AKRaBam - KaRîBim
RaSûLuLLaH NÛR-u
-> cÂN-ım
teCELLî-yi TEVHİD
->TaBîBim!..
sallallahu aleyhi ve sellem..

ZEVK 6255

KÛN feye KÛN teCELLîsi.. -> türLü türLü bİÇimde doSt!
güBremde GÜL>inkÂR-ikrÂR ->HEPim Gaîb HİÇimde doSt!
burası BURSA YAZInda.. -> NiYAZım ->NAZ ->SıRR SAZInda
DERdimin DERmÂNı >DERdimm!. >bENim DERdim İÇimde doSt!


29.08.14 >13:24
brsbrs..mksmcâmmizcumhtbsi..



NiYAZa NAZ NaSRuLLAHî
NAZa NiYAZ FeTHuLLAHî
RıZÂ RüYÂm gÖNüL DUÂm
cÂNda cÂNÂN VeCHuLLAHî
!.

*

El MüMiN -> el EMîNâ ->HaKk
Yevmi
d- DÎN el yEMîNâ ->HaKk
Muhtac
-Mecbûr-Memur-Mahkum
Ve seBBit akdâMeNâ!. ->HaKk!.


29.08.14 >14:04
brsbrs..tktktrstkkmdynsszsszdlyrk…



“KerremN”sı KuLLuk AKTi:

İnsÂNın Mükerrem Tekvin Tecellîsi Serüveni..

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً
Resim---“Ve lekad kerremnâ benî âdeme ve hamelnâhum fîl berri ve’l- bahri ve razaknâhum minet tayyibâti ve faddalnâhum alâ kesîrin mimmen halaknâ tafdîlâ: Andolsun, biz Âdemoğlunu yücelttik-mükerrem kıldık; onları karada ve denizde (çeşitli araçlarla) taşıdık, temiz, güzel şeylerden rızıklandırdık ve yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık.”
(İsrâ 17/70)

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
Resim---“Lekad halakne’l- insâne fî ahseni takvîm: Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde-kıvamda yarattık.”
(Tîn 95/4)


ahseni: en güzele (ahsene) ulaşabilecek.
takvîmin: takvim, programlanmış zaman kevn, yaratış tarzı. Kıvam.


KÛN feyeKÛN KuLLuk vAKTi:


يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---“Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin : Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, HER AN YARATMA halindedir.”
(Rahmân 55/29)

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu) : Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir.”
(Yâ-Sîn 36/82)

تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Resim---“Tebârekesmu rabbike zîl celâli vel ikrâm(ikrâmi) : Celâl ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne yücedir.”
(Rahmân 55/78)


GuRBet gÖNLümde GaRîBim
RABBim >AKRaBam-KaRîBim:


Gaîb: Olduğu halde gözükmeyen.. akıl gibi, can gibi, ceryÂN gibi.. şahdamardan da akrab RABbu’l- ÂLEMîn gibi..
Karib : Çok yakın. Yerce ve mekânca uzak olmayan. * Yakın hısım.
Garib : Kimsesiz. Zavallı. * Gurbette olan. Hayret verici. Tuhaf. *
Gureba : (Garib. C.) Garibler.
Tûbâ gurabâ! : Ne mutlu Gariblere! ( Hadis-i şerifden)
Habli’l- verîd : İnsanı hayata bağlayan tek ip. Şah damarı diye tercüme edilmiştir âlimlerimizce.



وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve le kad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.”
(Kaf 50/16)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: " ............... عن أبي هريرة ؛ قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
بدأ الإسلام غريبا وسيعود كما بدأ غريبا. فطوبى للغرباء "

İslam garib olarak başladı ve yine başladığı gibi garibliğe dönecektir. Fe tûBâ li’l- GureBâ: Ne mutlu o gariblere!” buyurdu.

(Ebu Hureyre radiyallahu anhu’dan; Müslim : 1. Cilt 145. No ; İbni Mâce : 10.3987.No)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "........ عن عبد الله بن عمرو قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : طوبى للغرباء طوبى للغرباء طوبى للغرباء فقيل من الغرباء يا رسول الله قال ناس صالحون في ناس سوء كثير من يعصيهم أكثر ممن يطيعهم "

"Müjdeler olsun o gariblere. Müjdeler olsun o gariblere. Müjdeler olsun o gariblere!” buyurunca dediler ki : “Kimdir o garibler Yâ Rasûlullah?” Buyurdu ki : “Kötü insanlar içinde çok az bulunan Sâlih insanlardır. Onların -içerisinde bulunduğu toplumda- isyan edenler çok, itaat edenler ise azdır!”

(Abdullah b.Amr b. As radiyallahu anhu’dan; İ. Ahmed , Müsned 2 / 222.7032 ; Shf. Sahiha : 4 . cilt 1619. No)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : بدأ الاسلام غريبا وسيعود غريبا كما بدأ فطوبى للغرباء: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "El İslamu bedâ gariben ve seyuudu gariben fe TûBÂ lilgurebâ: İslâm garib olarak başladı ve başladığı gibi (günün birinde) garib hâline dönüşecektir. Fe tubâ li’l-gurâbâ: Ne mutlu-Müjdeler Olsun Gariblere! (Sıddık Ve Âdil Muhammedî Âşıklara!)” .
(Ebu Hureyre radiyallahu anhu dan; İbni Mâce, Sünen, Fiten- 3986 ve Müslim Enes bin Mâlik radiyallahu anhu dan; İbni Mâce, Sünen, Fiten-3987 Zevâid Abdullah İbni Mes’ud radiyallahu anhu dan; İbni Mâce, Sünen, Fiten 3988 ve Tirmizî)



NiYAZa NAZ NaSRuLLAHî
NAZa NiYAZ FeTHuLLAHî
RıZÂ RüYÂm gÖNüL DUÂm
cÂNda cÂNÂN VeCHuLLAHî!.:


إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ
Resim---“İzâ câe nasrullâhi ve’l- feth: Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman,”
(Nasr 110/1)

وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا
Resim---“Ve reeyten nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ: Ve insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde,”
(Nasr 110/2)

فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
Resim---“Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirh, innehu kâne tevvâbâ: Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.”
(Nasr 110/3)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bu sûre-yi ceLîLeyi her okuyuşunda: “Subhânallahi ve bihamdihi esteğfirullahi’l-azîm ve etevbileyh!” buyururdu..

cÂNda cÂNÂN VeCHuLLAHî!.:

وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
“Ve lillâhi’l- meşriku ve’l- magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh innallâhe vâsiun alîm: Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir.”
(Bakara 2/115)


El Mü’MiN -> el EMîNâ ->HaKk
Yevmi’d- DÎN el yEMîNâ ->HaKk
Muhtac-Mecbûr-Me’mur-Mahkum
“Ve sebbit akdâMeNâ!.” ->HaKk!.:


Yevmi’d- DÎN: dünü-YÂRını buGÜNde şuÂNda Şe’ÂNda.. HaYy DoST ALLAH celle celâluhu..

el EMîN sallallahu aleyhi ve sellem: Rasûlullah MuhaMMedinü’l- Emîn aleyhi's-selâm..

El Mü'min celle celâluhu:

Resim


“Ve sebbit akdâmenâ!.” ->HaKk!.:

وَمَا كَانَ قَوْلَهُمْ إِلاَّ أَن قَالُواْ ربَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Resim---“Ve mâ kâne kavlehum illâ en kâlû rabbenagfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn: Onların söyledikleri: "Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler topluluğuna karşı yardım et" demelerinden başka bir şey değildi.”
(Âl-i İmrân 3/147)


Resim

İLK İLACı
SONun HACı
teVhİD TACı
SıRR SARkACı

SÖZ SöYyLe ihvÂNim KÛn KeLÂM OLsun
BOYansın ÂŞIKLar -> MîM MeLÂM OLsun
->Ehl-i Beyt ü -> ÂL ü ->AShÂB-ı GÜZîN
-> GÜLLer SuLtÂNına ->es SeLÂM OLsun..


29.08.14 >16:44
brsbrs..tktktrstkkmdynsszsszdlyrk…




Resim

33. SALÂVÂT-I ŞERÎFE

Salât-ı Nâriye- Salât-ı Kâmile: Sabah-akşam 11 defa okunmasında büyük faydalar olup,
hak ve hayr olan istekler için 4444 defa okunmasını İmam Kurtubî ve Haceri'l-Askalanî tavsiye etmişlerdir.


TÜRKÇESİ: Allahumme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ Seyyidinâ Muhammedinillezî tenhallu bihi'l-ukadu Resim Ve tenfericu bihi'l-kurabu Resim Ve tukdâ bihi'l-havâicu Resim Ve tunâlu bihi'r-reğâibu Resim Ve husnu'l-havâtimu Resim Ve yusteska'l-ğamâmu bivechihi'l-Kerîmi Ve alâ âlihi ve sahbihi fî kulli lemhâtin ve nefesin biadedi kullu ma'lûmin lekeResim

MÂNÂSI: "ALLAH'ım! Her göz açıp kapamada ve her nefeste, Sana ma'lûm nesneler adedince mükemmel bir salât ve tam bir (teslimiyet) selâmı Efendimiz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem'in, âilesinin ve ashâbının üzerine eyle (indir) ki onunla düğümler çözülür, sıkıntılar dağılır (çıkış yolu bulunur), ihtiyaçlar giderilir, rağbet edilen dileklere nâil olunur (isteklere ulaşılır), ve hüsn-ü hâtime (güzel son, şehâdetle ölüm) elde edilir ve mübârek yüzü suyu hürmetine bulutlardan yağmur istenilir..".
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KESrette ->VAHdet ÂLeMim
->TEKe TEKte TEK KaLEMim
NûR-u MîM CEM’i NÛRuLLAH
kuL ihvÂNim mEST MeLÂMim..


ZEVK 6269

“DoSDoğru OL!.” eYy KaLEMim!. ->kAHrEN YAZma!. LuTfEN YAZz HAYy!.
Şu ÂN -> Şe’ÂN-da DEM-DEMim -> RABB-ü-MeRBÛB NAZ-NiYAZz HAYy!.
“OLsun! OLmasın!.” ->“OL-ÂN”da-> BiL-BuL-OL ki -> cÂNÂN -> cÂN-da!.
->RaSÛLuLLAH RAVZASI-nda.. ->SöZ-SoHBet-ZeVKimİZ -> HAZz HAYy!.


03.09.14. >12:58
brsbrs..tktktynylnzBZBRZde..cmmLcmde…


RaBB: Besleyen, yetiştiren, terbiye eden. Cenâb-ı HaKk celle celâluhu..
MeRBÛB: Rabbu2l-Âlemîn’i er RABB edinen kul, kÖLe..
Mest: Sarhoş. Aklı başında olmayan. Kendinden geçercesine haz duymak mânasında "mest olmak" şeklinde kullanılır.

MeLÂMî: Kınanmış ve ayıplanmışlardan olan. Hükema-i Kelbiyyun ki, Kalenderâne yaşamayı alışkanlık haline getiren, halka aldırış etmeyen.. MuhaMMedî Sadakatta, Samimiyette ve Sabırda SeLÂMet arayan Melâmiyyun.. DERbendlimin sözüyle “Kelbiye tâifesi” da denir.. ki Kıtmirce ki köpekçedirler her zaman, her yer, her HÂL ve her Nefeste..
O HaSs MuhaMMedî KItMîrler ki ->ÖZeLlik ve GüZELlikleri safkAN MuhaMMedîdir:


Köpekteki 12 HaSsLet; gÜZeLlik ve ÖZeLLik ise:


BİZ-ce KıtMÎRLerimİZ;

1- Sadakâtkârdır : sahibine dâimâ sadıktır.
2- İtâatkârdır : sahibine dâimâ itâat eder.
3- Hamiyetkârdır : sahibini dâimâ korur.
4- Sebâtkârdır : bağlılığına güvenilir.
5- Kanâatkârdır : sahibi ne verirse kanâat eder.
6- Vefâkârdır : asla nankörlük etmez,başkasının peşine düşmez.
7- Fedâkârdır : sahibi için canını bile fedâ eder.
8- Tevâzu'kârdır : sahibine dâima başın eğer, yaltaklanır.
9- Muhabbetkârdır : sahibini çok sever,ayrılırsa o özler ve yolunu gözler.
10- Cefâkârdır : sahibinin sıkıntılarına katlanır ve terkedip gitmez.
11- Hizmetkârdır : emeğini esirgemez, üşenip usanmaz.
12- Hürmetkârdır : sahibine ve ev halkına saygılıdır. Evden bir çocuk başına vursa çeniler de saldırmaz... diyorum mu?!..
Diyorum demesine de.. “DE!.” Var dostLar!. HaYy Dostt ALLAH celle celâluhu!..

“DoSDoğru OL!.” eYy KaLEMim!. ->kAHrEN YAZma!. LuTfEN YAZz HAYy!.:


فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Resim---“Festekim kemâ umirte ve men tâbe meake ve lâ tatgav, innehu bi mâ ta’melûne basîr: Seninle birlikte tâbi olanlarla-tevbe edenlerle birlikte EMROLunduğun gibi DoSDOĞru OL!. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.”
(Hûd 11/112)

BAKar mısınİZ şu ÂYet-i CeLÎLeye!.
Fe.. hemen, müteâbien, derhal..İstiKÂMEt et! İstiKÂMEt üzere Olmaya sürekli kıyamda OL!..
Kemâ.. ne gibi.. öyleki..şuşey gibi ki..
Umirte.. Sana EMR olunduğu gibi..
ve men tâbe meake.. ve Senle beraber tövbe ederek, sana tâbî olanlarla birlikte..İLe/BİLE.. BİZ-iZ..

ve lâ tatgav: ve sakın tagi-tuğyan-tagutluk-azgınlık-âsilikle isyan etmeyin!
innehu bi mâ ta’melûne basîr: şüphesiz ki O, şahdamarınızdan da YaKÎN ve Hava gibi sizi İhata EDen amellerinizi-ettiklerinizi Görüp durmakta ve her ÂN şeÂNda yeniden yaratmakta olan ALLAH celle celâluhudur..

ne DERİZ/sinİZ ki,
ÜMMet-i MuhaMMed Olarak tAMM TESLİmiyyet OLmadan TÜMM İSTikâmete
--> SADAKATsız --> SaMîMiyyetsiz!..- -> SABIR sız--> SeLÂMetle nasıl ULAşır da YAŞArken el HaYY ALLAH celle celâluhunun MuhaMMedî ŞâHiDi OLaBİLiriz?!..

Bu ÂYet-i CeLÎLe, RaBB sÖZünden reSÛLL SeSine DÖKülünce, Azîz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin YÜZündeki simsiyah SAKalları AK ALEVle AteşleniVERmiş bir ÂNda.. ve sabah olduğunda HaYYrette kalan ÜMMetine: “HûD ile KızKARdeşleri Ağarttı!..” buyuracaktır..

Resim---Abdullah İbni Abbas radiyallahu anhu: “Bütün Kur’ân içinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme bu âyetten daha agır ve daha çetin bir âyet inmemiştir!” demiştir.

Resim---Sevgili Peygamberimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: “Hûd Sûresi ve kız kardeşleri beni ihtiyarlattı!” buyurmuştur.

(Tirmizî, Tefsiru’l- Kur’Ân, 57, V, 402)

Sûrenin nesinin kendisini ihtiyarlattıgı soruldugunda: Sana emredildigi gibi dosdogru ol! âyetinin kendisini ihtiyarlattığını söylemistir.
(Fahreddin er Râzî, Mefatihu’l-Gayb, XVIII, 71)

Bu âyette Resulullaha “beni ihtiyarlattı” dedirtecek kadar zor gelen nokta, dosdogru olma emrinin asıl kendisiyle ilgili olan kısmından ziyâde, ümmetiyle ilgili olan kısmıdır. Zira âyette “seninle beraber tövbe edenler de” (seninle beraber dosdogru olsun) denilmek sûretiyle müminlerin de aynı emre muhatab oldukları belirtilmektedir. Nitekim istikamet kadar yüksek bir makam olmadığı gibi, onun kadar da zor hiçbir emir yoktur.
(Hamdi Yazır, Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, V,18)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ÖZ’ün OKU!
SÖZ’ün dOKU!
Kur'ân-ı Kerim’in
MURAD/EMR’in kOKU!.


*

YÂR-inde OKU ->“YâSÎN”i
BİZ BİR-İZ >“SıRr-ı BE”sÎni
“KALDIRaBİL!”-ir-SEN >Eğer
“KÛN >feyeKÛN”-un >“fE”sÎni!.


ZEVK 6351

“ÂDEM”in ->“HaVva maSÂLL”ı.. cÜMMLe cihÂN ->“cÂNda >ceNiN”
İnKÂR - ikRÂR ->GÜBREde GÜL!. ->ceheNNem-ceNNet’in >SENin!
bEdEN>NeFiS->KALBim>RÛHum ->HeVÂ-HevES ->Şe’ÂN ŞÛHum!
->dOKUz DELik ->DiLLi DüDüKk!. ->Ağzındaki NEYy -> NEYyzEN’in!.


12.10.14. >14:02
brsbrs..tktkttrstkmdsszısszvdkmsszz..



HeVÂ-HevES ->Şe’ÂN ŞÛHum!:

HeVÂ: İstek. Nefsin isteği. Düşkünlük. Gelip geçici olan heves. Nefsin zararlı ve günah olan arzuları.
HevES: Gelip geçici istek. Nefsin hoşuna gitmek. Devran edip gezmek. Akıl ile olmayıp nefis ile olan istek.
Şuhh: (şıhh) Bahillik-cimrilik.
Şuhh: (şıhh) Bahil, cimri, hasis kimse.
Şuhh: Nefsin kendisine zara veren, dar görüşlü, hased, pinti, bencil cimrilik âfeti..


أَفَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلَى سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَى بَصَرِهِ غِشَاوَةً فَمَن يَهْدِيهِ مِن بَعْدِ اللَّهِ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Resim---''E fe raeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveten, fe men yehdîhi min ba’dillâhi, e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne):Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp düşünmüyor musunuz?'' (Câsiye 45/23)

وَالَّذِينَ تَبَوَّؤُوا الدَّارَ وَالْإِيمَانَ مِن قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ إِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فِي صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِّمَّا أُوتُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Resim---Vellezîne tebevveûd dâre vel îmâne min kablihim yuhıbbûne men hâcere ileyhim ve lâ yecidûne fî sudûrihim hâceten mimmâ ûtû ve yû’sirûne alâ enfusihim ve lev kâne bihim hasâsah(hasâsatun), ve men yûka şuhha nefsihî fe ulâike humul muflihûn: Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.” (Haşr 59/9)

وَالَّذِينَ جَاؤُوا مِن بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِّلَّذِينَ آمَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Resim---Vellezîne câû min ba’dihim yekûlûne rabbenâgfir lenâ ve li ihvâninellezîne sebekûnâ bil îmâni ve lâ tec’al fî kulûbinâ gıllen lillezîne âmenû rabbenâ inneke raûfun rahîm: Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin." (Haşr 59/10)

NEdir ŞuHha?.:

İbn-i Ömer radiyallahu anhümâ’nın târifiyle şuha: “Kişinin kendi malını men etmesinden de öte bir şey olup, kendisinin olmayana göz dikmesidir.” demektir.
Çünkü o mezmûm sıfatı taşıyan, başkasının malına bile cimrilik eder ve onun cömertliğini arzu etmez. Âdetâ bundan içi daralır.
(Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, Haşr 59/9 âyetin tefsiri.)

ŞuHha; cimriden daha geniş anlamları kapsar. Hatta cimriliğin sebebidir denilebilir. Bu özelliğe sahip olan insanlar, başkalarının hakkını kabul etmedikleri gibi, onların haklarını vermekten kaçınır. Öyle ki, o güzel hasletlere sahip bir insanın o güzelliğini itiraf etmek dahi istemez. Dünyadaki her şeyin kendisinin olmasını ve başka hiç kimsenin eline geçmemesini arzular. Başka bir kimseye bir şey vermek bir yana, başkasının diğer bir kimseye birşey vermesini bile istemez. O, hırsı dolayısıyla kendi hakkına razı olmadığı gibi, başkalarının hakkına da el uzatır. En azından çevresindeki iyi olan her şeyin kendisinin olmasını ve başkalarının ondan yararlanmamasını ister. Bu yüzden Kur'an, bu tür kötü özelliklerden kurtuluşu "Felâh" olarak nitelemiştir.

Resim---Enes radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün ashabıyla otururken: “Şimdi sizin yanınıza cennet ehlinden bir adam gelecek” buyurduğu sırada sakalından abdest suları damlayan bir ensârî çıkageldi.
Bu müjde, sahabe meclisinde tam üç kez tekrarlandı ve her defasında aynı ensârî çıkıp geldi. Bunun üzerine Amr ibn-i Âs’ın oğlu Abdullah, cennetle müjdelenen zatı -amellerini öğrenmek üzere izlemeye karar verdi. Babasıyla aralarında kırgınlık olduğunu söyleyerek ensârînin evinde misafir olmak için izin istedi ve üç günlük misafirliğin sonunda meselenin aslını kendisine arz etme gereği duydu:
“Ey Allah’ın kulu, dedi. Babamla benim aramda herhangi bir kırgınlık ve düşmanlık olmadı. Ancak Rasûlullah’ın huzurunda otururken Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz üç kez: “Şimdi size cennetlik biri gelecek” buyurdu ve her defasında sen geldin.
Cennetle müjdelenmene sebep olan amelleri öğrenmek ve ona göre davranmak için böyle yaptım. Fakat senin pek de fazla amel yaptığını görmedim. Rasûlullah’ın senin hakkında söylediklerini doğrulayacak neyin var?” dedi.
Cennetle müjdelenen ensârî bu soruya: “Gördüğün gibi, fazla bir şeyim yok” cevabını verdi. “Ancak kalbimde hiçbir Müslüman’a karşı hîle bulunmaz. Allah’ın kullarına verdiği hayırdan dolayı hiç kimseyi kıskanmam!.” dedi.
Bunun üzerine Abdullah şöyle dedi: “İşte seni bu mertebeye ulaştıran odur ki, buna herkes güç yetiremez.”
(İbn-i Kesir, Hadislerle Kur’ân-ı Kerim Tefsiri, Haşr 59/9 âyetin açıklaması.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bu tür kötü özellikleri insanların en kötü sıfatlarından biri saydığı gibi, bunu bozgunculuğun kaynağı olarak nitelemiştir..

Resim---Cabir b. Abdullah radiyallahu anhu’dan rivayet olunduğuna göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Şuhha'dan sakının, çünkü şuhha önceki toplumları helâk etmiştir, bu yüzden birbirlerinin kanını dökmüşler ve mukaddes değerleri çiğnemişlerdir" buyurmuştur.
(Buharî, Müslim, Müsned-i Ahmed, Beyhakî)

Abdullah İbn Amr radiyallahu anhu’n rivayetinde lafızlar şu şekildedir: "Şuhha, onların kalbini zulme teşvik etti, onlar da zulmettiler. Ahlaksızlığa teşvik etti, onlar da ahlaksızlık ettiler. Akrabalık bağlarını kesmeyi emretti, onlar da kestiler."
(Müsned-i Ahmed, Neseî, Ebu Davud)

Resim---Ebu Hureyre'den rivayet olunduğuna göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İman ve nefsin şuhhası bir arada olmaz." buyurmuştur.
(İbn Ebi Şeybe, Neseî, Beyhaki, Hakim)

Resim---Said bin Hudri radiyallahu anhu'n Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiğine göre: "İki özellik bir Müslümanda olmaz: Cimrilik ve kötü ahlâk." buyurmuştur.
(Buharî, Tirmizî, Ebû Davûd)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim ALLAHu EKBER!.

Resim

iKRâ-OKU!.su
NûN-un NÛRu
GÜL kOKU-su
>MîM SüRÛRu!.



Resim

haYy Kur'ÂN-ım!.
ZİKRuLLAH-ımm!.

DAĞda ISsız TAŞLar iLe
SıRR-ı SIFIr KUŞLar iLe
TEK NEFes SERhÛŞLar iLe
ZÂKİRLerin ZiKRi Kur'ÂN!.


*

SeBeB zİNCİRİnin SONu
Son-Uçun MîMdeki >NûNu
KÛN EMRinin >feyeKÛNu
FÂKİRLerin FiKRi Kur'ÂN!.


*

TEVHİD TOHUMu ToPRaKLa
HAKtan HAKka HAKta HakLa
İ L İ M -> İRÂDE ->İDRAKLa
ŞÂKİRLerin ŞüKRü >Kur'ÂN!.


*

YÂRin YaKÎNi ->IRÂK-La
fASLın ->ASLına FiRÂK-La
ŞiMDi ŞE’ÂN ->İŞTİRAKLa
SÂBİRLerin SABRı Kur'ÂN!.


*

NEFSime >HeVÂ-HEVeSim
RaBB SÖZü >RaSÛLî SESim
“ÖL-DİRiL!” YÂRım NEfeSim
kuL İhvÂNim >KABRi Kur'ÂN!.


16.11.14. 11:44
23.mHRRm.1436..
brsbrsmm..câmi-yi KEBÎRr..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

---->Resim<----

CEMmü’L CEM’de ve MaKSEM’de
DivÂNe-Yydik ->DEM bU DEM’de
Yâ-SîN.. MuBîN.. ->BiNÂ.. >BeyÂN..
“BİZ BİR-İZ”>HaLK>HAKkLa HEM de!.



ZEVK 6462

DARma DUMan<–>DERdiYOK’La ->ARŞ’a ÇIKaRdık “Yâ-SîN”i
“SEHER TEVHİD TEK-NEsΔnde ->AŞK iLe KaRdık ->“Yâ-SîN”i
->ReSÛLuLLAH’ın >GÖZÜyLe ->RaBBü’L- ÂLEMîyn >SÖZÜyLe
->YENİ DOĞmuş “BeBek” giBi -> “SÎNe”ye SaRdık ->“Yâ-SîN”i!.

celle celâluhu.
sallallahu aleyhi ve sellem..
el hamdu lillâhi Rabbilâlemînn..


21.11.14. 04:24
27.mHRRm.1436..
brsbrsmm..tktktrstkkmdynssizz..


Yâ ResimSîN.. eYy insÂNn!.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Her şeyin bir kaLbi vardır. Kur'ÂN'ın kaLbi de Yâ-Sîn'dir. Kim Yâ-Sîn'i okursa, ALLAH onun okumasına, Kur'ÂN'ı on kere okumuş gibi sevâb yazar." buyurdu.
(Tirmizî, Fedâilu'l-Kur'n, 7; Dârimî, Fedâilu'l-Kur'ân, 21)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: " Yâ-Sîn, Kur'ÂN'ın kaLbidir. ALLAH'ı ve âHiret gününü arzu ederek Yâ-Sîn okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. Onu öLüLerinize okuyunuz!." buyurdu.
(Ebû Davud Cenâiz 20; İbn Mace, Cenâiz 4; İbn Hanbel, Müsned V, 26, 27)

el Hak BUYURdun yâ RaSûLuLlaH sallallahu aleyhi ve sellem!.
Şu zavallıcık kıtMÎR Nefsimden bAŞKa her ÂN ÖLen biri daha var mı ki bu ÂLEMcikte.. ve de her YÂRım NEFeste DİRİLmeye HASsret OLann!..

Her zaman hayrÂNı olduğum aziz KurÂN İmamım Fahreddin-i Razi kaddesallahu sırrahu bu konuda:
"Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'ÂN'ın kalbi Yâ-Sîn'dir." Hadis-i Şerifinin yanında, bir de ölüme yaklaşan kimseye Yâ-Sîn Sûresinin okunmasının istenilmesini şöyle açıklar:
"O sırada lisânın kuvveti zayıftır, dermandan düşmüştür. Fakat kaLb bütün varlığıyla ALLAH'a yönelir. Öyleyse bu esnâda ona, kaLbinin kuvvetini artıracak, tasdikini kuvvetlendirecek, iman gücünü artıracak bir şey okunmalıdır. İşte Yâ-Sîn Sûresinde bütün bu özellikler bulunmaktadır. Çünkü onda; yeniden dirilme, kıyamet halleri, eski milletlerin durumları, sonlarının beyânı, kaderin ispatı, kulların üstünlüklerinin ALLAH Teâlâ'ya dayandığı, ALLAH’ın birliğinin ispatı, ALLAH'ın zıddı, ortağı bulunmadığının açıklanması, kıyamet aLâmetleri, yeniden dirilme ve haşrin gerçekleşmesi, Arasat'ta Allah’ın huzurunda toplanma, hesap, cezâ, hesaptan sonra dönülecek yerler gibi bir çok konu vardır. Bütün bu ve benzeri özelliklerin bulunduğu Yâ-Sîn Sûresinin okunması, kişide bütün bu hâllerin hatıratını yeniler ve dinin temel konularına karşı uyarıda bulunur, kabir ve kıyamet hâllerinden kendisini bekleyen şeyleri hatırlatır."

(İmam fahreddin Razi, Mefatihu’l-gayb, YâSîn Sûresinin Tefsiri)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim YÂR YOLumuz!.

"GÜL"ün "kOKU"suna HUu!.
"BÜLBÜL"ün "OKU!"suna HUuu!.


Resim

“HaBîBULLAH İZi”n -> İZLe!
UNutma!. >dAMMLa DEnİZLe!
AKLen>nAKLen>HAKLen DİNLe
“KüLLî ŞEYy”i ->“BİZ BİR-İZ”Le!.


ResimResim

“HaYy!.” DE!. >BiRR’e Yürü!
->BAŞ-ına ->“beL”nı Bürü!
SIRAT SıRTında YÜZz DERİn!
“NÂR”ında >“NÛR”unu Sürü!.


ZEVK 6498

İBRaHîm NÂR’da PUT’unun ->YAKınca ->“bERdEN SeLÂM”a
MuSâ Ma’rece’l- bAHreyn HÛTunun>SıRRında ERdi “KeLÂM”a
Şu ÂN -> Şe’ÂN-> ALLAH AŞKı ->MuhaMMedü’L-MuHtar MEŞKi
kuL ihvÂNim ->“NÛR-u MîM”de -> MuhaMMedî mESt “MeLÂM”a!.


03.12.14. 12:14
brsbrsmm..tktktrstkkmdaltüstgnlrrmm..


Resim

“HaYy!.” DE!. >BiRR’e Yürü!.
BiRR’e Yürü!. >BeRR’e Yürü!:


لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
Resim---Len tenâlû’l- BİRRe hattâ tunfikû mimmâ tuhibbûn (tuhibbûne), ve mâ tunfikû min şey’in fe innallâhe bihî alîm (alîmun).: Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe (Allah için vermedikçe), asla BiRR'e nail olamazsınız. (Allah'ın size verdiklerinden, Allah için) bir şey infâk ettiğiniz zaman muhakkak ki Allah, onu en iyi bilendir.(Âl-i İmrân 3/92)

El Berru:
Resim

ResimResim

->BAŞ-ına ->“beL”nı Bürü!.:
eLeST beLÂsı:


وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---"Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, E LESTU birabbikum, kâlû BELÂ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne).: Hem RaBBin Âdemoğullarının bellerinden zürriyetlerini alıp onları nefislerine karşı şahid tutarak: «Rabbiniz değil miyim?» diye şahid gösterdiği zaman «BELÂ/BiLâkis Evet Rabbimizsin, şâhidiz!.» dediler. Kıyamet günü «Bizim bundan haberimiz yoktu!» demeyesiniz,’’ (A'râf 7/172)

ResimResimResim

İBRaHîm NÂR’da PUT’unu ->
YAKınca >“bERdEN SeLÂM”a:


قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ
Resim---Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm (ibrahîme).: “Ey ateş! İbrâhîm'e (karşı) soğuk ve selâmet (zararsız) ol.” dedik.” (Enbiyâ 21/69)

ResimResim

MuSâ Ma’rece’l- bAHreyn HÛTunun
->SıRRında ERdi “KeLÂM”a:


فَلَمَّا بَلَغَا مَجْمَعَ بَيْنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ سَرَبًا
Resim---Fe lemmâ belega mecmea beynihimâ nesiyâ HÛTehumâ fettehaze sebîlehu fî’l- bahri serebâ (sereben).: Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca BALIK-larını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu.” (Kehf 18/61)

Resim

kuL ihvÂNim ->“NÛR-u MîM”de
-> MuhaMMedî mESt “MeLÂM”a!.:


وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l- âlemîn (âlemîne).: (Ey Muhammed!) biz seni ancak âlemlere rAHMET olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)

ResimResim

Es SALÂTu ve’s- SeLÂMu ->ALeyhum.. yâ RABBeNâ!.
Resim


SALÂVÂT-I ŞERÎFELERİMİZ

1. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : İbni Hacer el Heytemî’nin, Salâvât-ı Şerîfe Câmi’asında,
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den vârid bütün salâvâtları kendisinde toplayan,
hadis-i Şerîf mesnedli ve en fâzilletli salâvât olduğunu belirttiği salâvât:


Resim
TÜRKÇESİ:Allahümme salli alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedîn Resim abdike ve nebîyyîke ve Resûlike ve'n nebîyyil-ümmiyyi Resimve alâ alî seyyidinâ Muhammedin ve ezvâcihi ümmühâtil-minîne ve zürriyetihi ve Ehl-i Beytihi ve sahbihi Resim Kemâ salleyte alâ seyyidinâ İbrâhîme ve alâ âli seyyidinâ İbrâhîme fil-âlemîn Resim İnneke Hamîdun Mecîd.

MÂNÂSI: ALLAHım! Kulun, Nebîn, Resûlün ve Nebîyyil-Ümmîn olan Efendimiz ve sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e ve Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ailesine ve müminlerin anneleri eşlerine ve zürriyetine ve ehl-i beytine ve sahabelerine salât ve selâm eyle! Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’a ve Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’ın ailesine âlemler içinde salât ve selâm ettiğin gibi salât ve selâm eyle! Çünkü Sen Hamîdsin-Mecîdsin!”

(bereketli kıl: meymenetli, uğurlu, hayırlı, faydalı, saâdetli, mutlu, kutlu, birr ehli, iyilikçi kıl...)


Resim

Resim

TÜRKÇESİ: Allahumme bârik alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedin abdike ve nebiyyike ve Rasûlike ve'n nebîyyil-ummiyyi Resim ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve ezvâcihi ummihâtil-mu’minîne ve zurriyetihi ve Ehl-i Beytihi ve sahbihi Resim Kemâ bârekte alâ seyyidinâ İbrâhîme ve alâ âli seyyidinâ İbrâhîme fil-âlemîn Resim İnneke Hamîdun Mecîd.

MÂNÂSI: ALLAHım! Kulun, Nebîn, Resûlün ve Nebîyyîl-Ümmîn olan Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e ve Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)’in ailesine ve müminlerin anneleri eşlerine ve zürriyetine ve ehl-i beytine ve sahabelerine; Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’a ve Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’ın ailesine âlemler içinde bereket ihsân eylediğin gibi bereket ihsân eyle! Şüphesiz ki Sen Hamîdsin-Mecîdsin

(bereketli kıl: meymenetli, uğurlu, hayırlı, faydalı, saâdetli, mutlu, kutlu, birr ehli, iyilikçi kıl...)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


RABBimİZz!
KULLarız BİZz!
ResÛL - ALLAH iLe
BİZz ->"BİZ BİR-İZz!."
İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


ResimZEVK 6519

“E Lem NeşrAh Leke SADrek!” ->ReSûLULLAH “SADR”ın BİLdir!
Şey-t-ÂN-ım MüSLimÂN OLsun! >HÂL-i HazIR “HADR”ın BİLdir!
“BUrası ->BURSA >BÂZÂRı”n!. ->“kuL ihvÂN i”-n ->İNtiZÂRı”n!
“Mâ KaDeRûLLâHe HaKka…” ->ZÂTuLLAH’ın ->“K A D R”ın BİLdir!.


14.12.14 >11:04
brsbrsbZÂRı..tktktrstkkmdmzÂNn..Resim


SADR: Her şeyin evveli ve başlangıcının en iyisi. * Kalb, göğüs, ön. Rububiyyet TeceLLî Dâimiyyetine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SADRında Sâhiblik..
HADR: Evmek, acele etmek. engelleri men' etmek, engel olmak. Rububiyyet TeceLLî Dâimiyyeti Hakikat-ı MuhaMMediyyeSÎNe ULAŞımm..
KADR: İtibar. Değer, kıymet. Haysiyet. Derece miktarı. Miktar. Meblağ. Takat. Takdir, rızkı taksim eylemek. Gına. Rububiyyet TeceLLî Dâimiyyeti Kudretine kaderince ve kadarınca İştirak..
İNtiZÂR: (Nazar. dan) Gözlemek. Ümidederek beklemek. Rububiyyet TeceLLî Dâimiyyetine ULAŞımı beklemek UMMak..


أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
Resim---E lem neşrah leke sadrek (sadreke).: Göğsünü senin için şerhetmedik mi (yarıp genişletmedik mi)?(İnşirâh 94/1)

مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ
Resim---Mâ kaderûllâhe hakka kadrih (kadrihî), innallâhe le kaviyyun azîz (azîzun).: Allah'ın kadrini de (kudretini de) hakkıyla takdir edemediler. Muhakkak ki Allah, mutlaka Kaviyy'dir (kuvvetli), Azîz'dir (yüce).” (Hacc 22/74)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimBaLığımm!.

“İ K İ”Lik ->DEnEN -> “ŞEY-t-ÂN”-Lık!
“YOK”LUk-“ÇOK”Luk değiL ->“TEK”Lik!
“HAKk”a >İNAN!. mak -> biRr ÂN” -Lık!
“TEVHîD.. >TeKeMMüL.. >GEÇEK!.” -Lik!.


ZEVK 6530

Şu ÂN <-> Şe’ÂN -> ŞeHÂDeti.. ->“KüLLî ŞeY”yiLe -> HÂLİĞı
-> “hERkeS”in ->KENDİ İÇİnde.. ->KURTARan ->YÛNUS BALIĞı
RABB SÖZÜ”n >RaSÛL SESİnden DUYMak UYmak >HAKk’a İMÂN
“HAK”ka -> “BÂTIL”ı GİYydirEN -> “HASED” -> İBLİS HASTALığı!.


18.12.14 16:00
brsbrs.. tktktrstkkmdglmkybttmmm..


Şey: bir şey.
Şeyun: çok şey.
Şey-t-ân: İKİ şey..Lik..


“TEK”Lik!.: “YOK”LUkLa “ÇOK”Lukun ARAKesiti.. SıRR-ı Sırat-ı Muastakîm çİZğisi.. KORKusuz ve Hüzünsüz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “İZ”i.. ki.. “BİZ BİR-İZ”i elhamdulilahirabbilâlemînn..
TEVHîD: Hiçbir şartı olmadan, KENDİsi ŞART OL-ÂN -> İSLÂM DİNine Giriş ANahtarımİZz!.
Şe’ÂN: her ÂN YENiden TARATış SeBBehâsı..


Şu ÂN <-> Şe’ÂN -> ŞeHÂDeti..:

SeBBeHa.. TeSBih!. feSEBBih!.:


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.(Cuma 62/1)


Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..


Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar vede Kürreler-Galaksiler,
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılara ŞE'ENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..
İşte her ZeRReye bahşedilen bu Rüşd Raksı, Yeniden Yartış Hareketi Merkezin DENGE için ÇEKimine karşı Merkezkaç DÜZEN Kuvvetini doğurup VARlığı oluşturmaktadır her ÂN ŞeÂNullahta…

->“KüLLî ŞeY”yiLe -> HÂLİK-ı:


El Hâliku:
Resim

El Hallâku:
Resim

RABB SÖZÜ”n >RaSÛL SESİnden ->
->DUYMak ->UYmak >HAKk’a İMÂN
:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ki,
MuHYiN sallallahu aleyhi ve sellem: ALLAHu zü’l- CeLÂL’in kullarını, küfür ve dalâlet karanlığında mânen ölü gibi iken mübarek irşadları ve iman nurları ile dirilmelerine ve o mânevî ölümden kurtulmalarına sebeb olan,
El Hayy celle celâluhu ve El Muhyî celle celâluhu esmalarının mutlak mazharı,

ALLAH ve Resûlüne teslim OLuş,
ALLAH ve Resûlüne imân EDiş,
ALLAH ve Resûlüne tâbi OLuş,
ALLAH ve Resûlüne itâat EDişin tek Menbağı, Merci’i ve DİRLiş Noktası Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..

“HAK”ka -> “BÂTIL”ı GİYydirEN
-> “HASED” -> İBLİS HASTALığı!.:


وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ
Resim---Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs (iblîse), ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn (kâfirîne).: Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.” (Bakara 2/34)

İblsi elbisesi giymiş Hasudlar ki;

وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
Resim---Ve min şerri hâsidin izâ hased (hasede).: Ve hased ettiği zaman, hasedçinin şerrinden.” (Felak 113/5)

ÂLEMlerin Halkediliş sebebi TEVHİD gerçeğidir. TEVHİDin zıttı ise YALANdır.
YALANın doğurduğı ilk hastalık HASEDdir. İBLis ya da ŞeytÂNın Kibredip EMRuLLAH’a Uymayışı ÂDEM aleyhi's-selâma SECDEyi reddine sebeb HASEDdir. Hased, insan aklını sürekli yakan ve sönmeyen hep yanan bir ateştir..

Dört sebebin SON-UÇu insÂNoğlunu er-geç,
Gaflete-Cehâlete-Dalalete-İhanete sokar ki mahveder.
O sebebler: Yalan-Kibir-Hırs-Haseddir.. diğerlerini bunlar doğrurur üretir hemde hızla..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ‘‘Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi hased de güzel amelleri yiyip bitirir.’’ buyurmuştur.
(Ebu Davud Edep:44)

Yalan: Açıkça TEVHİDsizliktir her NEFS için.
Kibir: İblisi, Âdem aleyhi's-selâm’a secde ettirmemiştir.
Hırs: Âdem aleyhi's-selâm’a yasak meyveyi yedirmiştir.
Hased: Âdem aleyhi's-selâm’aın oğlunu oğlunun kanını döktürmüştür ve ilk kandır haksız yere dökülen.. Hased, Kabil’e Habil’i öldürtmüştür.


Tüm ESMâULLAH AKLIna yüklenmiş olan insÂNoğluna KulLLuk imtihanı gereği negatif tercih imkanı da tanınmıştır:

إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا
Resim---İnne’l- insâne hulika helûâ (helûan).: Gerçekten, insan, “bencil ve haris” olarak yaratıldı.” (Meâric 70/19)


Helûan: hırslı, sabırsız ve tamahkâr, bencil, egoist.

إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا
Resim---İzâ messehu’ş- şerru cezûâ (cezûan).: Kendisine bir şer (kötülük) dokunduğu zaman feryadı basar.” (Meâric 70/20)

Hased, kökü en zor kazınan pis bir iç hastalığı ve kötü huyudur..

Resim---Enes radiyallahu anhu’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şimdi içeri Cennetlik bir zât girecektir!” buyurdu. Az sonra, Ensardan, bir adam çıkageldi. Ertesi gün, Resul-i Ekrem yine önceki gibi söyledi. Yine aynı adam çıkageldi. Üçüncü gün de aynı şey oldu. Abdullah bin Amr, o adamın evinde birkaç gün misafir kaldıktan sonra şunları anlattı: “Üç gece onunla kaldım. Gece kalkıp namaz kılmadı. Bizlerden fazla bir ibadet yapmadığı halde Cennetlik oluşunun sebebini anlayamadım. Adama dedim ki: “Resulullah seni niçin övüyor?”
O da: “ben hiç kimseye hased etmem!.”
Ben de: “Şimdi anlaşıldı. Seni o dereceye ulaştıran budur!.”dedim.
(İmam Ahmed, Müsned)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin, düşmanlık ve hased etmeyin, birbirinizi kardeş gibi sevin, çekiştirmeyin. Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, yardım eder. Onu, kendinden aşağı görmez.” buyurmuştur.
(Buharî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Müminin kalbinde imanla hased bir arada bulunmaz.” buyurmuştur.
(Beyhekî)

Hased BİLinemeden değil BİLinerek kötü sonuç veren korkunç bir illettir:

وَدَّ كَثِيرٌ مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُم مِّن بَعْدِ إِيمَانِكُمْ كُفَّاراً حَسَدًا مِّنْ عِندِ أَنفُسِهِم مِّن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّ فَاعْفُواْ وَاصْفَحُواْ حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Resim---''Vedde kesîrun min ehlil kitâbi lev yeruddûnekum min ba’di îmânikum kuffârâ(kuffâran), haseden min indi enfusihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hakk(hakku), fa’fû vasfehû hattâ ye’tiyallâhu bi emrih(emrihî), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).: Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.” (Bakara 2/109)

Elbette gıbta etmek ile hased karıştırılmamalıdır:


Gıbta: İmrenme. Aynı iyi hâli isteme. Şiddetle başkasının güzel bir halinin kendisinde de olmasını arzu etmektir.
Hased: Başkasının iyi hallerini veya zenginliğini istemeyip, kendisinin o hallere veya zenginliğe kavuşmasını istemek. Çekememezlik. Kıskançlık. Kıskanmaktır.


Resim---İbnu Mes'ud radıyallâhu anhu :"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şu iki kişi dışında hiç kimseye gıbta etmek câiz değildir: Biri, Allah in kendisine verdiği hikmetle hükmeden ve bunu başkasına da öğreten hikmet sahibi kimse. Diğeri de Allah'ın kendisine verdiği malı hak yolda sarfeden zengin kimse."
(Buhârî, İlm 15, Zekât 5 Ahkâm 3, İ'tisam 13; Müslim, Salâtu'l-Müsâ irin 268, (816)

Resim---İbnu Ömer radıyallâhu anhümâ’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İki kişiye karşı hased câizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'ân-ı Kerim'i nasib etmiştir, o da onu, gece ve gündüz boyu ikame eder. İkincisi de o kimsedir ki, Allah Teâla ona mal vermiştir de o da gece ve gündüz (hak yolda) infak eder." buyurmuştur.
(Buhârî, Fedâilu'l-Kur'ân 20, Tevhid 45; Müslim, Mûsâfrin 266 (815); Tirmizî, Bir 24, (1937)

Resim---Ebu Hüreyre radıyallâhu anh’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Hasedden kaçının. Çünkü o, ateşin odunu -râvi dedi ki: Veya kuru otu- yiyip tükettiği gibi, bütün hayırları yer tüketir." buyurmuştur.
(Ebu Dâvud, Edeb 52, (4903)

Resim---Zübeyr radıyallâhu anh’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Size ümem-i kadime hastalığı sirâyet etti: Bu, hased ve buğzdur. Bu kazıyıcıdır. Bilesiniz; kazıyıcı derken saçı kazır demiyorum. O dini kazıyıcıdır. Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin ederim, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi: Aranızda selâmı yaygınlaştırın." buyurmuştur.
(Tirmizî, Sıfatu'1-Kıyâme 57, (2512)

->“hERkeS”in ->KENDİ İÇİnde..
->KURTARan ->YÛNUS BALIĞı..:


YÛNUS aleyhi's-selâm..

Es selâm olsun!.
1989 yılında umre haccı için KerbeLÂdan geçerken Musulda YÛNUS aleyhi's-selâmı da ziyâret etmiştim el hamdulillahi TeÂLÂ!.

YÛNUS aleyhi's-selâm, Kur'ân-ı Kerimde ismen Yûnus olarak: Nisâ 4/163; En'âm 6/86; Yûnus 20/98; Sâffât 37/139
Ve Kalem Sûresi 48.inci âyette): sahibi’l-hut : Balık sahibi olarak geçmektedir..
Ve Enbiyâ 21/87-88; Sâffât 37/143-148; Kalem: 68/48-50 âyetlerinde kıssası anlatılmaktadır..

YÛNUS aleyhi's-selâm, Adı Kur'ân-ı Kerim'de geçen peygamberlerden biridir.
Soyu, Bünyamin vasitasiyla Ya'kûb (aleyhi's-selâm)'a ve onun vasıtasıyla de İbrâhim (aleyhi's-selâm)'a dayanmaktadır. Bazı âlimlerin naklettiğine göre, İsâ aleyhi’s-selâm annesinin adıyla İsâ b. Meryem diye anıldığı gibi, Yûnus aleyhi’s-selâm da annesinin adıyla Yûnus b. Matta diye anılmaktadır.
(ibn Sa'd, Tabakatü'l-Kübra, Beyrut 1957, I, 55).

Buhârî'nin verdiği bilgiye göre ise, bu görüş yanlıştır. Aslında Matta, Yûnus aleyhi’s-selâm'in annesinin değil, babasının adıdır. Yani Yûnus aleyhi’s-selâm, Yûnûs b. Matta diye anılınca, babasının adıyla anılmış olur.
(ez-Zebîdî, Sahihi Buhârî Muhtasari Tecridi Sarih Tercemesi ve serhî, trc: Kamil Miras, Ankara, 1971, IX, 152).

Yûnus aleyhi’s-selâm'in Ya'kub aleyhi’s-selâm'in torunlarından olduğu, Kur'ân'da şöyle haber verilmiştir:

إِنَّا أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ كَمَا أَوْحَيْنَا إِلَى نُوحٍ وَالنَّبِيِّينَ مِن بَعْدِهِ وَأَوْحَيْنَا إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإْسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَالأَسْبَاطِ وَعِيسَى وَأَيُّوبَ وَيُونُسَ وَهَارُونَ وَسُلَيْمَانَ وَآتَيْنَا دَاوُودَ زَبُورًا
Resim---İnnâ evhaynâ ileyke kemâ evhaynâ ilâ nûhin ve’n- nebiyyîne min ba’dihî, ve evhaynâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe ve’l- esbâti ve îsâ ve eyyûbe ve yûnuse ve hârûne ve suleymân (suleymâne), ve âteynâ dâvûde zebûrâ (zebûran).: Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.” (Nisâ 4/163)

Bu âyette ifâde edildiği gibi İsâ aleyhi’s-selâm, Eyyûb aleyhi’s-selâm, Harun aleyhi’s-selâm ve Süleyman aleyhi’s-selâm'da Yunus aleyhi’s-selâm ile ayni soydan, Yakub aleyhi’s-selâm'in torunlarındandırlar..

Yûnus aleyhi’s-selâm'in nüfusu yüz bini aşkın bir şehrin halkına uyarıcı ve tevhide çağrıcı bir peygamber olarak gönderildiği, Kurân'da şöyle geçmektedir:

فَلَوْلَا أَنَّهُ كَانَ مِنْ الْمُسَبِّحِينَ
Resim---Fe lev lâ ennehu kâne mine’l- musebbihîn (musebbihîne).: Eğer (Allah'ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı,(Sâffât 37/143)

لَلَبِثَ فِي بَطْنِهِ إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Resim---Le lebise fî batnihî ila yevmi yub’asûn (yub’asûne).: Onun karnında (insanların) dirilip kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı.” (Sâffât 37/144)

فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاء وَهُوَ سَقِيمٌ
Resim---Fe nebeznâhu bi’l- arâi ve huve sakîm (sakîmun).: Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.(Sâffât 37/145)

وَأَنبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِّن يَقْطِينٍ
Resim---Ve enbetnâ aleyhi şecereten min yaktîn (yaktînin).: Ve üzerine, sık geniş yaprakla (kabağa benzer) türden bir ağaç bitirdik.” (Sâffât 37/146)

وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَى مِئَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ
Resim---Ve erselnâhu ilâ mieti elfin ev yezîdûn (yezidûne).: Onu yüz bin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik.” (Sâffât 37/147)

فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ
Resim---Fe âmenû fe metta’nâhum ilâ hîn (hînin).: Sonunda ona iman ettiler, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.” (Sâffât 37/148)

YÛNUS aleyhi's-selâm 'ın peygamber olarak gönderildiği bu yerin Iraktaki Ninova şehri olduğu nakledilmiştir. Ninova şehri, Dicle nehrinin kıyısında, şimdiki Musul'un yerinde bulunmaktaydı. Bu beldenin İnsanları küfrün içinde bulunuyorlardı ve putlara tapmakta idiler. Yûnus aleyhi’s-selâm onları küfürden ve putperestlikten nehyetmek bir de onlara, küfürlerinden dolayı tevbe etmelerini, Yüce Allah'ın varlığına ve birbirine inanmalarını emretmek üzere gönderilmişti
(ez-Zemahserî, el-Kessâf, Kahire, t.y., V, 126; et-Taberî, Tarih, Mısır 1326, II, 42)

Yûnus aleyhi’s-selâm'in adi, Kur'ân'ın çeşitli yerlerinde geçmekle berâber, Kur'ân'daki sûrelerden birine isim olarak verilmiştir. Kur'an'ın onuncu sûresinin adı, Yûnus sûresidir.
Yûnus aleyhi’s-selâm milletini otuz üç yıl Allah'a imân etmeye, küfürden kurtulmaya davet etti, tebliğde bulundu ve peygamberlik vazifesini yerine getirdi. Ancak sadece iki kişi ona imân etti..
(ibn Esir, el-Kâmil, Beyrut 1965, I, 360; Sahihi Buhâri ve Tecridi Sarih Tercümesi, IX, 152).

Milletinin bu şekilde küfürde direnmesi ve imâna gelmemesi, Yûnus aleyhi’s-selâm'in zoruna gitti. Yüce Allah onun bu kızgınlığını ve bunun neticesinde milletini terketmeye kalkışmasını şöyle haber vermiştir:
"Zünnûn (Yûnus)'a gelince, o, öf keli bir halde geçip gitmişti. Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihâyet karanlıklar içinde:

وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Resim---Ve zennûni iz zehebe mugâdıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nâdâ fiz zulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu mine’z- zâlimîn (zâlimîne).: Balık sahibi (Yunus'u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: "Senden başka ilah yoktur, sen yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.” (Enbiyâ, 21/87)

Bu âyette Yûnus aleyhi’s-selâm'dan Zünnûn diye bahsedilmiştir. Zünnûn, balık sahibi demektir. Kur'ân'ın başka bir yerinde de, Yûnus aleyhi’s-selâm bu lâkapla anılmıştır:

فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُن كَصَاحِبِ الْحُوتِ إِذْ نَادَى وَهُوَ مَكْظُومٌ
Resim---Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tekun ke sâhıbi’l- hût (hûti), iz nâdâ ve huve mekzûm (mekzûmun).: Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu.” (Kalem 68/48)

لَوْلَا أَن تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِّن رَّبِّهِ لَنُبِذَ بِالْعَرَاء وَهُوَ مَذْمُومٌ
Resim---Levlâ en tedârekehu ni’metun min rabbihî le nubize bi’l- arâi ve huve mezmûm (mezmûmun).: Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.(Kalem 68/49)

فَاجْتَبَاهُ رَبُّهُ فَجَعَلَهُ مِنَ الصَّالِحِينَ
Resim---Fectebâhu rabbuhu fe cealehu mine’s- sâlihîn (sâlihîne).: Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan kıldı.” (Kalem 68/50)

Hem bu âyette hem de yukarıdaki âyette Yûnus aleyhi’s-selâm'in sabretmemesine, Allah'ın emri olmadan milletini terk etmeye kalkışmasına işâret edilmiştir. Onun bu hali üzerine, Yüce Allah söyle buyurmuştu:

فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُوْلُوا الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِل لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَ مَا يُوعَدُونَ لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا سَاعَةً مِّن نَّهَارٍ بَلَاغٌ فَهَلْ يُهْلَكُ إِلَّا الْقَوْمُ الْفَاسِقُونَ
Resim---Fasbir kemâ sabere ulû’l- azmi mine’r- rusuli ve lâ testa’cil lehum, ke ennehum yevme yerevne mâ yûadûne lem yelbesû illâ sâaten min nehâr (nehârin), belâg (belâgun), fe hel yuhleku ille’l- kavmu’l- fâsikûn (fâsikûne).: O halde, (Ey Rasûlüm, kâfirlerin eziyetlerine karşı), azim sahibleri olan peygamberlerin sabrettiği gibi sabret; ve onlar hakkında (azab için) acele etme. Onlar, o vaad olundukları acıyı görecekleri gün, sanki gündüzün bir saatinden başka bir müddet dünyada durmamışa döneceklerdir. Bu kadarı, kâfi bir tebliğdir. Öyle ise, fâsıklar (kâfirler) topluluğundan başkası mı helâk edilecektir?(Ahkâf 46/35)

Allah'ın müsaadesi olmadan Yûnus aleyhi’s-selâm'in ayrılmaya kalkışması, iyi netice vermemişti. Ninova'dan ayrılmak için bir gemiye binmişti. Geminin batmaya yüz tutması üzerine, hafiflemesi için yolculardan birinin suya atılması gerekti. Kimin suya atılacağını tespit için kur'a çekildi ve kur'a Yûnus aleyhi’s-selâm'a isâbet etti. Bu durum kur'ân'da söyle haber verilmiştir:

فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنْ الْمُدْحَضِينَ
Resim---''Fe sâheme fe kâne minel mudhadîn(mudhadîne).: (Gemiye binince gemi durdu. O zaman, gemicilerin inancına göre geminin durması, aralarında kaçak bir kölenin bulunmasından ileri gelirdi. İşte kaçağı bulmak için aralarında) Kur’a çekti de mağlublardan oldu. (Bunun üzerine kendini denize attı).” (Sâffât 37/141)

İşin daha acısı, Yûnus aleyhi’s-selâm denize atıldıktan sonra bir balık onu yutmuştu. Yüce Allah Kur'ân'da onun bu durumunu söyle haber vermiştir:

فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ
Resim---Feltekamehu’l- hûtu ve huve mulîm (mulîmun).: (Kavminden kaçmış olduğundan ötürü) nefsini kınamış bir halde iken, hemen balık onu yuttu.” (Sâffât 37/142)

Burada Yûnus aleyhi’s-selâm hatasını anlamış ve nefsini kınamaya başlamıştı. Balığın karnındaki karanlıklarda:

وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Resim---Ve zennûni iz zehebe mugâdıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nâdâ fiz zulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu mine’z- zâlimîn (zâlimîne).: Balık sahibi (Yunus'u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: "Senden başka ilah yoktur, sen yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.” (Enbiyâ, 21/87)

Dua etmeye ve ALLAH celle celâluhu'ya yalvarmaya başladı. Bu şekilde imân ve inançla Allah'a sığınması neticesinde, Yüce Allah onu affetmişti..
(el-Maverdî, en-Nuketu ve'l-Uyûnu, Beyrut 1992, III, 465 vd).

Yûnus aleyhi’s-selâm'in duasının kabul edildiği ve Allah tarafından bağışlandigi, Kur'ân'da şöyle dile getirilmiştir:

فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ وَكَذَلِكَ نُنجِي الْمُؤْمِنِينَ
Resim---Festecebnâ lehu ve necceynâhu minel gamm (gammi), ve kezâlike nunci’l- mu’minîn (mu’minîne).: Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz, iman edenleri böyle kurtarırız.” (Enbiyâ 21/88)

فَلَوْلَا أَنَّهُ كَانَ مِنْ الْمُسَبِّحِينَ
Resim---Fe lev lâ ennehu kâne mine’l- musebbihîn (musebbihîne).: Eğer (Allah'ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı,” (Sâffât 37/143)

لَلَبِثَ فِي بَطْنِهِ إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Resim---Le lebise fî batnihî ila yevmi yub’asûn (yub’asûne).: Onun karnında (insanların) dirilip kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı.” (Sâffât 37/144)

Gücü her şeye yeten Yüce Allah, balığın karnındaki Yûnus aleyhi’s-selâm'i öldürmedi. Bir süre sonra balık onu ağzı ile sahile bırakmıştı. Onun kurtuluş ve daha sonraki hali, Kur'ân'da şöyle haber verilmiştir:

فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاء وَهُوَ سَقِيمٌ
Resim---Fe nebeznâhu bi’l- arâi ve huve sakîm (sakîmun).: Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.” (Sâffât 37/145)

وَأَنبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِّن يَقْطِينٍ
Resim---Ve enbetnâ aleyhi şecereten min yaktîn (yaktînin).: Ve üzerine, sık geniş yaprakla (kabağa benzer) türden bir ağaç bitirdik.(Sâffât 37/146)

Yûnus aleyhi’s-selâm'in Allah tarafından affedilmesi ve büyük bir tehlikeden kurtarılması, Kur'ân'ın başka bir yerinde dile getirilmiştir:

فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُن كَصَاحِبِ الْحُوتِ إِذْ نَادَى وَهُوَ مَكْظُومٌ
Resim---Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tekun ke sâhıbi’l- hût (hûti), iz nâdâ ve huve mekzûm (mekzûmun).: Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu.” (Kalem 68/48)

لَوْلَا أَن تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِّن رَّبِّهِ لَنُبِذَ بِالْعَرَاء وَهُوَ مَذْمُومٌ
Resim---Levlâ en tedârekehu ni’metun min rabbihî le nubize bi’l- arâi ve huve mezmûm (mezmûmun).: Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.(Kalem 68/49)

فَاجْتَبَاهُ رَبُّهُ فَجَعَلَهُ مِنَ الصَّالِحِينَ
Resim---Fectebâhu rabbuhu fe cealehu mine’s- sâlihîn (sâlihîne).: Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan kıldı.” (Kalem 68/50)

Yûnus aleyhi’s-selâm'i bu sıkıntılardan kurtaran Yüce Allah, onun milletine de neticede hidâyeti nasib etti. Onlar da sonunda Allah'a imân edip tevhid'e sarıldılar. Onların tevbe edip hakka dönüşlerini ifâde eden âyetin meâli şöyledir:

فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ
Resim---Fe âmenû fe metta’nâhum ilâ hîn (hînin).: Sonunda ona iman ettiler, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.(Sâffât 37/148)

Yûnus aleyhi’s-selâm'in milletinin bu şekilde tevbe etmeleri, küfürden dönüp Allah'a inanmaları, Allah tarafindan övülmüş, methedilmiştir:

فَلَوْلاَ كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلاَّ قَوْمَ يُونُسَ لَمَّآ آمَنُواْ كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الخِزْيِ فِي الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ
Resim---''Fe lev lâ kânet karyetun âmenet fe nefeahâ îmânuhâ, illâ kavme yûnus(yûnuse), lemmâ âmenû keşefnâ anhum azâbel hızyi fîl hayâtid dunyâ ve metta’nâhum ilâ hîn(hînin).: Ama (azab geldiği sırada) iman edip imanı kendisine yarar sağlamış -Yunus kavminin dışında- bir ülke olsaydı ya! Onlar iman ettikleri zaman dünya hayatında onlardan aşağılatıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar yararlandırdık.” (Yûnus, 10/98)

Yûnus aleyhi's-selâm'ın faziletli bir İnsan olduğu, Yüce Allah tarafından şöyle haber verilmiştir:

وَإِسْمَاعِيلَ وَالْيَسَعَ وَيُونُسَ وَلُوطًا وَكُلاًّ فضَّلْنَا عَلَى الْعَالَمِينَ
Resim---''Ve ismâîle velyesea ve yûnuse ve lûtâ(lûtan), ve kullen faddalnâ alâl âlemîn(âlemîne): İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık.” (En'âm 6/86)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de onu şöyle övmüştür: "Her kim ben Yûnus b. Mattâ'dan hayırlıyım derse, yalan söylemiştir"
(Buhârî, Tefsiru sûre 6, 4)

Resim---Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem de hadîs-i şerîfte: “Balığın karnındayken Yunus’un (aleyhisselam) yaptığı dua: “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez-zâlimîn” idi. Müslüman bir kişi bu duayı her ne şey için okursa, Allahü teâlâ elbette onu kabul eder. Hiçbir kula, Yunus bin Mettâ’dan (aleyhisselam) daha hayırlıyım, demek yakışmaz.” buyurdu.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimASRruLLAH!.

KULLuk kASR’ı
HÂLin >hASR’ı
“ÂN”da ALLAH
“AŞK”ın >ASR’ı..


bU ÂLeM >KULLuk kASRıdır
YAŞAnan >“ÂN”ın “ASR”ıdır
cihÂNda ceNNet<->ceheNNem
“cÂN”da>“cÂNÂN”ın >hASRıdır!.


ZEVK 6607Resim

GEÇmiş ->GELecek ->şU “ÂN”da!. ->KÛN feyeKÛN DÎN’i KUR’ÂN!.
KeSRet<->VÂHdet>ASıR >“ÂN”da!. ZeVK ZEYTÎNi >TÎN’i KUR’ÂN!.
VüCÛD ->ŞüHÛD ->SüCÛD ->UHÛD!. “MevCÛDât”ın KaLB-i KUR’ÂN!.
->şİMDi ->şu “ÂN”da -> “Şe’ÂN”da!. ->“feyeKÛN Yâ-SîN”i ->KUR’ÂN!.


19.01.15 13:48
tktktrstkkdeYâSîNzvklrmdhşrnşrmm..

kASR: köşk.. Rububiyyetin Samedî Sahibliğinin Kevniyyeti.
hASR: Bir şeyin içine alma. Yalnız bir şeye mahsus kılma. Bir çember içine almak. tutulup kalmak.. Rububiyyetin Samedî Sahibliğinin Hakikatı.
ASR: Konuşan kimselerin başkaları ile beraber yaşadığı müddet. Yüz yıl. Rububiyyetin Samedî Sahibliğinin İzafî-İğreti-Ölümcül AYNiyet Aktarımı.. KuLLuk SıRRı..
HÂL: SANal mı gERçek mi AKILca ANLAlaşılamayan ve ÂNcak HAKk’ın KuLLarınca KULLanılan LüTFuLLAH’ın Hakikatı. HÂL İÇİnde HÂLL..
ZEYTÎN: NÛN-NÛRu SENliği Sahibliği ki ->TEKlik.. el HALîKu’l-VÂHİDu’l- KAHHÂR ALLAH celle celâlihu..
TÎN: izafî ve cÜZ’i NÛR-u NÛN Sahibliği ki ->ÇOKLuk-YOKLuk.. HaLK.. KÂiNât..



وَالتِّينِ وَالزَّيْتُونِ
Resim---''Vet tîni vez zeytûn(zeytûni).: İncire ve zeytine andolsun,” (Tîn 95/1)


et tîni: incir
ez zeytuni: zeytin


..Vahdet-i UHuD->Vahdet-i ŞüHÛD->Vahdet-i SüCÛD->Vahdet-i MevCÛD=> Vahdet-i VüCÛD<=kaHHÂRRiyyet=> Vahdet-i VüCÛD =>Vahdet-i MevCÛD->Vahdet-i ŞüHÛD->->Vahdet-i SüCÛD->Vahdet-i UHuD..

(LÂ diyen HerŞey/kes)..-> İLÂhe -> İLLâ => ALLAH <= TEVHÎD => ALLAH -> İLLÂ -> İLÂhe-> ..(LÂ diyen yok.. VAR OLan Vâhidu'l- Kahhâr ALLAH)

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Resim---''Yevme hum bârizûn(bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li menil mulku’l- yevm(yevme), lillâhi’l- vâhidi’l- kahhâr: O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhar olan Allah'ındır." (Mü’min 40/16)



Resim


KUR’ÂN ELİF-MîM iLe LÂM
YâSîn ->HüLÂsa-yı KeLÂM
->HAKikât-ı MuhaMMed’dir
KaLB-i KUR’ÂN Ve’s- SeLÂM..
Aleyhis’s- SeLÂM..


Yâ ResimSîN.. eYy insÂNn!.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Her şeyin bir kaLbi vardır. Kur'ÂN'ın kaLbi de Yâ-Sîn'dir. Kim Yâ-Sîn'i okursa, ALLAH onun okumasına, Kur'ÂN'ı on kere okumuş gibi sevâb yazar." buyurdu.
(Tirmizî, Fedâilu'l-Kur'n, 7; Dârimî, Fedâilu'l-Kur'ân, 21)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: " Yâ-Sîn, Kur'ÂN'ın kaLbidir. ALLAH'ı ve âHiret gününü arzu ederek Yâ-Sîn okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. Onu öLüLerinize okuyunuz!." buyurdu.
(Ebû Davud Cenâiz 20; İbn Mace, Cenâiz 4; İbn Hanbel, Müsned V, 26, 27)

Resim

ÖRdüğüm
KÖRdüğüm
NÛR-u MîMde
->GÖRdüğüm!.

ÖZ”de ->TeVHid
kÖZ”de ->TeVHid
sÖZ”de ->TeVHid
gÖZ”de ->TeVHid!.

ÖMRüm ÖZ et!. ÖR ki GÖZüm!
YANmayayım!. kÖR ki GÖZüm!
->K E S r e t ->ŞAŞı BAKışında!
TEVHİD VÂHdDet gÖR ki GÖZüm!.

EŞyâ ->Olay ->zamÂN ->ve ZÂN
ADEm ->ÂDem ->NisyÂN ->İnsÂN
biR Avuç TOPRAK >biR dAMMLa SU
NEFis-> NEFes->KÛN feyeKÛN>OL-ÂN!.


ŞeeNULLAH:

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---“Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin: Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.” (Rahmân 55/29)

Dehr: Zaman, çok uzun zaman, ebedi. * Bin yıllık zaman. * Dünya.

DEHR indeki DEHLiz idik:

هَلْ أَتَى عَلَى الْإِنسَانِ حِينٌ مِّنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُن شَيْئًا مَّذْكُورًا
Resim---Hel etâ alel insâni hînun mined dehri lem yekun şey’en mezkûrâ(mezkûren) : Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip geçti.” (İnsan 76/1)
Bâd ü HÂR: bu BAĞdaki fırtına ve diken zorlukları..
Bâd: f. Yel. Rüzgâr. Soluk. Nefes.
HÂR: f. Diken.
..

Resim---Resûlullah sallalahu aleyhi ve sellem: "Allahu Teâlâ: "Âdemoğlu DEHRe söverek beni gücendiriyor. Oysaki DEHR benim. İş benim elimdedir . Geceyi gündüze ben aktarıyorum." buyurdu.
(Ebu Hureyre radiyallahu anhu’dan; Buharî Tefsir: 1, Tevhid: 35, Edeb: 101, Müslim, Elfaz: 1,2, Ebu Davud, Edeb: 181)

Bir diğer rivâyet de şöyledir:
Resim---Resûlullah sallalahu aleyhi ve sellem: Allahu Teâlâ: "Dehre sövmeyin. Çünkü gerçekten ben, evet ben dehrim." buyurdu.

Bir başka rivâyet de şöyledir:
Resim---Resûlullah sallalahu aleyhi ve sellem: Allahu Teâlâ: "Âdemoğlu: “Yazıklar olsun dehre (zamana)!” demesin. Çünkü BEN, evet BEN dehrim. Geceyi ve gündüzü BEN gönderiyorum. Dilediğim zaman onların ikisini de tutarım!."
(Buharî Tefsir: 45/1, Tevhid: 35, Edeb: 101, Müslim Elfaz: 1-2, 5-6, Ebu Davud Edeb: 169, Ahmed: 5/299, 311)

Resim---Ebu Hureyre’den rivâyet etmiştir: "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini işittim:" Allahu Teâlâ: "Âdemoğlu dehre sövüyor, oysa dehr benim, gece ile gündüz BENim ellerimde dir." Buyuruyor.
(Beyhakî, 3/3365)

Resim---Sahih sahibi İmam Nesaî, Yunus b. Yezid hadisinde rivâyet etmiştir. Muhammed b. İshak Ala b. Abdurrahm an’dan, bu da babasından, o da Ebu Hureyre’den rivayet etmiştir, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki: "Allah şöyle buyurdu: "Kulumdan ödünç istedim de vermedi. Bana söverek şöyle dedi: "Vay anasına dehrin!." Oysa dehr BENim!."
(Munzurî, Terğib, 3/471, Mansur, 6/35)



Resim GÜLümce..


->kuL ihvÂNi’n ->KıtMİRindir
MeLÂM SEN-sÎn MuhaMMedâ!
BİZ BİR-İZ daMMLan BİRİn’dir
KeLÂM ->SEN-sÎn MuhaMMedâ!
ALLahumme >ente’s- SeLÂMu
->Ve minke -> es- SeLÂMu Yâ HAYy!
->SeLÂM ->SEN-sÎn -> MuhaMMedâ!..


MuhaMMedâ: Eyy MuhaMMed sallalahu aleyhi ve sellem..

SANA ve SENi DUYup-UYan ÜMMetine es SeLâM Olsun!
Yâ HATEMe’n- NebîYyu’L- ÜMMîYyu aleyhi’s- SeLÂMmm!.


3. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : İmâm-ı Alî kerremullahi vecheye ait salâvâtı şerîfe

Resim

TÜRKÇESİ: Lebbeyke Allahümme Rabbiye ve sâ’deyke Resim Salâvâtu’llahi’l-Berri’r-Rahîm Ve’l-melâiketi’l-mukarrebîn Resim Ve’n- nebîyyine ve’s-sıddıkîne ve’ş-şühedâi ve’s-sâlihîn Resim Vemâ sebbiha leke min şey’in yâ Rabbe’l-âlemîne Resim Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ibni Abdillahi hâtemi’n- nebîyyîne Resim Ve Seyyidi’l-mürselîne ve imâmi’l-mûttâkîne Resim Ve Resûli Rabbü’l-âlemîne’ş-şâhidi’l-beşiri’d- dâi ileyke bi iznike es sirâce’l-münir Resim Ve aleyhi’s- salâtü ve’s- selâmû ve rahmetullahi ve berâkâtuhu.

MÂNÂSI:
“Emret (buyur) ALLAH’ım! Ve başim-gözüm üstüne (emret, saâdetle Senden mutluluk istiyorum), RABB’im, ALLAH’ım! İyilik ve merhamet dolu Salâvâtullahı, gözde (yakîn) meleklerin salâvâtı, peygamberlerin, sıddıkların, şehîdlerin, sâlihlerin; Ey âlemlerin RABBi Seni tesbih (ve tenzih) eden herşeyin salâvâtı, Efendimiz Abdullah oğlu Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, Hatemü’l-Enbiyâya (peygamberlerin sonuncusuna), peygamberlerin Efendisine, müttakîlerin (günâhlardan korunup ALLAH'a sığınanların) imâmına; âlemlerin RABBinin, şâhid ve müjdeci Resûlüne, Senin izninde Sana dâvet eden ve aydınlatan kandile (sayısız- sonsuz) selâm (sıla, salâvât, rahmet, istiğfâr, dua, ulaşım) olsun!”
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

SıRR>KULLuk KÂBını SOYmak
->ReSÛL-ün SESİni DUYmak
Abdur- RABByız >BİZ BİR-İZz
->ALLAHın ->SÖZüne >UYmak!.

ZEVK 6733

->KUL!. EMRin HAKkça OKUmak!. ->YüCe ALLAhın>RaSÛLüne
->İKİ ŞEYLik ->Şey t ÂNLıktır!. ->YAPIŞmış >AKIL TÜLüne
->GÜBREnin kOKUsun SORma ->TEVHİDde -> GÜLün KÜLüne
->GÜLün kOKUsu->RÛHudur!. ->YÂR OLmuş ->AŞK BÜLBÜLüne!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem

17.03.15 19:08.
brsbrs..tktktrstkkmkllkkymtim..


->“KUL! Söyle!. De ki!.” BUYruğu..
ALLAH celle celâluhu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize
Kur'ân-ı Kerimimizde 281 âyette “KUL! Söyle ki!.” Buyurmakta ki, bu sayı ASALdır kendisinden başkasına bÖLünemez, ÖZeL ve güZeLdir..

Kur'ân-ı Kerimimizde 24 âyette “EL HaMDu!.” Buyurulmakta; 3 Sûre “EL HaMDu!.” İle başlamakta, Fâtiha ise Besmele ile Birlikte HATmidir HAMdin..


Fâtiha 1/1-2; En'âm 6/45; A'râf 7/43; Yûnus 10/10; İbrâhim 14/39; Nahl 16/75; İsrâ 17/111; Kehf 18/1; Mü'minûn 23/28; Neml 27/15,93; Kasas 28/70; Ankebût 29/63; Rûm 30/18; Lokmân 31/25; Sebe' 34/1; Fatır 35/1,34; Sâffât 37/182; Zümer 39/29,74,75; Mü'min 40/65; Câsiye 45/36.



Kur'ÂN-ı Kerîm de 5 Sûre “KUL ->De!” EMRiyle BAŞlamaktadır:


قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِّنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا
Resim---“Kul ûhıye ileyye ennehustemea neferun minel cinni fe kâlû innâ semi’nâ kur’ânen acebâ (aceben).: De ki: "Bana gerçekten şu vahyolundu: Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler: -Doğrusu biz, (büyük) hayranlık uyandıran bir Kur'an dinledik"
(Cinn 72/1)

قُلْ يَا أَيُّهَا الْكَافِرُونَ
Resim---“Kul yâ eyyuhe’l- kâfirûn (kâfirûne).: De ki: "Ey kafirler."
(Kâfirûn 109/1)

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
Resim---“Kul huvallâhu ehad (ehadun).: De ki: O Allah, birdir.”
(İhlâs 112/1)

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
Resim---“Kul eûzu bi rabbi’l- felak (felakı).: De ki: Sabahın Rabbine sığınırım.”
(Felâk 113/1)

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
Resim---“Kul eûzu bi rabbi’n- nâs (nâsi).: De ki: İnsanların Rabbine sığınırım.”
(Nâs 114/1)

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e BUYrulan “KUL!.-DE!.”:

Bakara 2/93, 94, 97, 111, 120, 135, 139, 140, 189, 215, 217, 219, 220, 222. (12 âyette)
Âl-i İmrân 2/20, 26, 29, 31, 32, 61, 64, 73, 84, 93, 95, 98, 99, 119, 154, 168, 183. (17 âyette)
Nisâ 4/63, 77, 78, 127, 176. (5âyette)
Mâide 5/4, 17, 18, 59, 60, 68, 76, 77, 100. (9 âyette)
En’âm 6/11, 12, 14, 15, 19, 37, 40, 46, 47, 50, 54, 56, 57, 58, 63, 64, 65, 66, 71, 90, 91, 109, 135, 143, 144, 145, 148, 149, 150, 151, 161, 162, 164. (33 âyette)
A’raf 7/29, 32, 33, 158, 187, 188, 195, 203. (8 âyette)
Enfâl 8/1, 38, 70. (3 âyette)
Tevbe 9/24, 51,52, 53, 61, 64, 65,81, 83, 94,105, 129. (12 âyette)
Yûnus 10/15, 16, 18, 20, 21, 31, 34, 35,38, 41, 49, 50, 53, 58, 59, 69, 101, 102, 104, 108. (20 âyette)
Hûd 11/7, 35, 121. (3 âyette)
Yûsuf 12/108. (1 âyette)
Ra'd 13/16, 27, 30, 33, 36, 43. (6 âyette)
İbrâhim 14/30, 31. (2 âyette)
Hicr 15/89. (1 âyette)
Nahl 16/102. (1 âyette)
İsrâ 17/23, 28, 42, 50, 51, 53, 56, 81, 85, 88, 93, 95, 96, 100, 107, 110, 111. (17 âyette)
Kehf 18/24, 26, 29, 83, 103, 109, 110. (7 âyette)
Meryem 19/75. (1 âyette)
TâHâ 20/105, 135. (2 âyette)
Enbiyâ 21/24, 42, 45, 108, 109. (5 âyette)
Hacc 22/49, 68, 72. (3 âyette)
Mü'minûn 23/28, 84, 85, 87, 88, 89. (6 âyette)
Nûr 24/30, 31, 53, 54. (4 âyette)
Furkân 25/6, 15, 57, 77. (4 âyette)
Şuara 26/216. (1 âyette)
Neml 27/59, 64, 65, 69, 72, 92, 93. (7 âyette)
Kasas 28/49, 71, 72. (3 âyette)
Ankebût 29/20, 50, 52, 63. (4 âyette)
Rûm 30/42. (1 âyette)
Lokman 31/25. (1 âyette)
Secde 32/11, 29. (2 âyette)
Ahzâb 33/16, 17, 28, 59, 63. (5 âyette)
Sebe’ 34/3, 22, 24, 25, 26, 27, 30, 36, 39, 46, 47, 48, 49, 50. (14 âyette)
Fatır 35/40. (1 âyette)
Yâsîn 36/79. (1 âyette)
Sâffât 37/18. (1 âyette)
Sâd 38/65, 67, 86. (3 âyette)
Zümer 39/8, 9, 10, 11, 13, 14, 15, 38, 39,43,44, 53, 64. (13 âyette)
Mü'min 40/66. (1 âyette)
Fussilet 41/6, 9, 13, 44, 52. (5 âyette)
Şûrâ 42/15, 23. (2 âyette)
Zuhruf 43/81, 89. (2 âyette)
Câsiye 45/14, 26. (2 âyette)
Ahkaf 46/4, 8, 9, 10. (4 âyette)
Fetih 48/11, 15, 16. (3 âyette)
Hucurât 49/14, 16, 17. (3 âyette)
Tûr 52/31. (1 âyette)
Vâkıa 56/49. (1 âyette)
Cumua 62/ 6, 8, 11. (3 âyette)
Tegâbûn 64/7. (1 âyette)
Mülk 67/23,24, 26, 28, 29, 30. (6 âyette)
Cin 72/1, 20, 21, 22, 25. (5 âyette)
Kâfirûn 109/1. (1 âyette)
İhlâs 112/1. (1 âyette)
Felâk 113/1. (1 âyette)
Nâs 114/1. (1 âyette)..

*
6 Sûrenin 1. Âyeti “KUL: De!” EMRiyle BAŞlamaktadır:

Cin 72/1
Kâfirûn 109/1
İhlâs 112/1
Felâk 113/1
Nâs 114/1
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


Vakit TEVHiD>eL ÂN TEVHiD
MâZi
- ÂTi ->hER ÂN TEVHiD
-> VÂHiDuL -> AHAD ÂLEMi
Şimdi
>ŞerÂN>ŞeÂN TEVHiD!.
->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.
->MuhaMMedur-> ReSûLULLAH!.


TEVHiDuLLAH!.

kUL İhvÂNi ->“TÜLüm TEVHiD!”
SıRR-ı SıRF SEV-GÜLÜm TEVHiD
->DivÂNÂ BÜLBÜLüm ->TEVHiD

->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.

*

kUL İhvÂNi’m ->BAŞı TEVHiD
SoN-UÇ->MeZÂR TAŞı TEVHiD
GÖNüL GÖZÜn ->YAŞı TEVHiD
->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.

*

kUL İhvÂNi ->bU Nice HÂL
Bir dAMLa SU >HAYat KANaL
YARAtan HAKk>hERŞey SANaL

->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.

*

kUL İhvÂNi ->KİRin PÂKLa
GeCe-GÜNdüz >KARA-AKLa
Bu ÂLEMde >hERŞey HAKLa
->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.

*

->kUL İhvÂNi -> ÖZünü BiL
GÖRür GÖRmez ->gÖZünü BiL
“OLur!. OLmaz!.” ->sÖZünü BiL
->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.

*

kUL İhvÂNi ->GeL KÂR EYyLe
->ALLAH’tan UTan >ÂR EYyLe
->“İNKÂR”ını >“İKRÂR” EYyLe
->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.

*

kUL İhvÂNi’m ->İŞin BAŞı
ANA RAHMi -> MeZÂR TAŞı
“BEBE<->DeDe GÖZÜ”n YAŞı
->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.

*

kUL İhvÂNi’m ->LÂLe gibi
AŞK ->ATEŞ ->MeŞÂLe gibi
->“Şe’Ân”da ->ŞeLÂLe gibi

->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.

*

kUL İhvÂNi’m ->cÂN CihÂNda
GEÇmiş-GELecek ->“şU ÂN”da
->YÂRı >cÂN! YÂRı >cÂNÂNda
->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.

*

kUL İhvÂNi’m ->KÖRdüğüm Dost
“ÖMÜR Diye ->ÖRdüğüm” ->Dost
“KüLLî ŞEYy”de >GÖRdüğüm Dost

->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.

*

kUL İhvÂNi’m ->CUMÂ’ CEM’i
DEM bU DEMde DOST’un DEM’i
->HAKk ELİnde ->kUL PERçeMi
->YEDuLLAH’ta ->kUL PERçeMi
->L Â İ L Â H E ->İ L L Â ALLAH!.
->MuhaMMedur-> ReSûLULLAH!.


27.03.15 12:03
brsbrs.. alacahırka-muradiyye..


->HAKk ELİnde ->kUL PERçeMi:

كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًا بِالنَّاصِيَةِ
Resim---“Kellâ le in lem yentehi le nesfean bin nâsıyeh (nâsıyeti).: Hayır; eğer o, (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursa, andolsun, onu perçeminden tutup sürükleyeceğiz;”
(Alak 96/15)

إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim--- “İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), YEDULLÂHi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ(azîmen) : Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. ALLAH'ın ELİ onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.”
(Fetih 48/10)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ZEVK 6767

HiCR-i İsmÂiL HaCERRde.. HünER ->CERR-ü-CeLBi BİLmek!
AShÂB-ı KeHFi ANLAmak.. KıtMÎR >KİMdir >KeLBi BİLmek!
MaDDe ÂLem ->BedEN-NeFis.. ->MâNâ ->KaLbî ->FuÂDî RÛH
->MaKARR-ı MevLÂ >MERKEZi.. ->MuhaMMedî KaLBi BİLmek!.


04.04.15 16:42
brsbrs..-..gmlk…



KALB.. o ki:

إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
Resim---“İllâ men etâllâhe bi kalbin selîm (selîmin).: Allah’a selîm (selâmete ermiş) kalble gelenler hariç.”
(Şuarâ 26/89)

ÂLEMde OLduğu HÂLde GÖRülmeyen GAYBın, GÖRülmesinde ÂDEMin Derun Dürbününün;
DIŞta Baş-Beyin Basarı-Objektifine İÇte Batın Basîreti-Okuleri garibÂN-karibÂN KALB!..

حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا زَكَرِيَّاءُ عَنْ عَامِرٍ قَالَ سَمِعْتُ النُّعْمَانَ بْنَ بَشِيرٍ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ. أَلاَ
وَإِنَّ فِى الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ ، وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ أَلاَ وَهِىَ الْقَلْبُ
Resim---Tabîbu’l-kulub Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dikkat edin! Vücuda öyle bir et parçası vardır ki, o iyi/doğru/düzgün olursa bütün vücut iyi/doğru/düzgün olur; o bozulursa bütün vücud bozulur. Dikkat edin! O, kalbdir.” buyurmuştur.

(Nu’man b. Beşir radiyallahu anhu’dan; Buharî, İman, 39)

El AHAD ASLın SÖZüne, AHMEDî fASL SESi Kur'ân-ı Kerimimizin, Müteeddib-Mütezekkâ-Mütaayyib-Mutahhar-Mustafa MAZHAR Makamı.. Zuhur HaZZı HAVZı.. Kerem Kevseri..

قُلْ مَن كَانَ عَدُوًّا لِّجِبْرِيلَ فَإِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلَى قَلْبِكَ بِإِذْنِ اللّهِ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ
Resim---“Kul men kâne aduvven li cibrîle fe innehu nezzelehu alâ kalbike bi iznillâhi musaddikan limâ beyne yedeyhi ve huden ve buşrâ lil mu’minîn(mu’minîne): De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir.”
(Bakara 2/97)

Kur'ân-ı Kerim Birr Bahçesinde 131 yerde doğrudan, 36 âyette dolaylı açan Çiçek..
HerÂN yeniden DOĞuş Merkezinin Nefes RAKsında metafizik materyal...

Resim---Karîbu’l-kulub Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kalbe kalb denilmesinin sebebi çok değişken olduğundandır. Kalbin misali çöldeki bir ağacın üzerinde asılı kalan kuş tüyünün misali gibidir. Rüzgâr onu bir oraya bir buraya savurur.” buyurmuştur.

(Ahmed b. Hanbel, Müsned IV. 409)

Resim---Mikdad b. Esved radiyallahu anhu der ki; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden öyle bir söz işittim ki, sonunu görmeden hiç kimse hakkında iyi yahut kötü diyemez oldum. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Âdemoğlunun kalbi (ateşin üzerinde) kaynayan bir tencere gibidir (sürekli değişir).”buyurmuştur.
(Mikdad b. Esved radiyallahu anhudan; İ. Ahmed, Müsned 6/4; Hâkim, Müstedrek 2, 289)

Resim---Abdurrezzak’ın Musannef’inde Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Rasul-i Ekrem şöyle buyurmuştur: “Kalb (bedenin) sultanıdır ve onun orduları vardır. Sultan düzgün/iyi olursa askerleri de düzgün/iyi olur. Sultan bozuk/kötü olursa orduları da kötü olur. Kulaklar bu sultanın habercileridir. Gözler bekçileridir. Dil sultanın tercümanıdır. Eller (tebaasını kuşatan) kanatlarıdır. Ayaklar postacılarıdır. Ciğer şefkat ve merhamet kaynağıdır. Dalak ve böbrekler (kendisine yönelen tehlikeleri bertaraf eden) tuzaklarıdır. Akciğer (hayatın kaynağı) nefestir. Sultan iyi olursa askerleri de iyi olur, sultan kötü olursa askerleri de kötü olur.” buyurmuştur.
(Abdurrezzâk, el-Musannef, XI. 221)

Sembolik anlatımlarla dolu bu rivayet sadece Ebu Hureyre tarafından rivayet edilmemiştir. Beyhaki Abdullah b. Mübarek tarikiyle de rivayet etmiş.
(Şuabu’l-îman I/122)

Ebu Said’den de merfu’ olarak rivayet edildiğini haber vermiştir. Ebu Davud’a göre bu haber Ka’bu’l-Ahbar’ın mevkuf olarak nakil ettiği bir rivayettir.
(Ebu Davud 2/18)

Başka bir rivayette ise Ka’b bunu Hz. Aişe vâlidemize anlatmış, Hz. Aişe’de bu sözü sallallahu aleyhi ve sellemden işittiğini ifade etmiştir.
(Feyzu’l-Kadir 4/704)

Resim---Şehr b. Havşebradiyallahu anhu der ki, bir heyet olarak Ümmü Seleme radiyallahu anha validemize giderek dedik ki: “Ey Mü’minlerin annesi, Allah Resûlü senin yanında iken en çok yaptığı dua ne idi?” Onun en çok yaptığı duanın şöyle bir dua olduğunu söyledi:
« يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى دِينِكَ »
“Ey Kalbleri bir halden diğer bir hale çeviren Rabbim, benim kalbimi senin dinin üzere sabit kıl!”
Ben kendisine: “Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem! Neden bu duayı çokça yapıyorsun?” diye sordum.
Şöyle buyurdular:
“Hiç kimse yoktur ki onun kalbi Allah’ın parmakları arasında olmuş olmasın, dileyenin kalbini düzeltir, doğru yola kor, dileyenin de kalbini kaydırır, yoldan çıkar.” buyurdu.
Hadisin ilk râvisi Muaz sonra şu âyeti okur:

رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ
Resim---“Rabbenâ lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu): (Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.”
(Âl-i İmrân 3/8)
(Tirmizi, Daavât, 89)


MaDDe-MüDDetle MâNâ-ÂNın ARAKESiti, LüBB Kudretin Karagâhı KALbine SAhib olup da SESin DUYanlara es SeLÂm Olsun!..


Nemrud’a Ni’met Sunsan ->NÂR Olur Nemrud DAĞı gibi
İbrahim’e (aleyhi's-selâm) Ni’met Sunsan >NÛR OLur İrem BAĞı gibi.. kuL İhvÂNi..


mered: kötülükte inad eden..
Nemrud: meredin en yoğunu..
İbrahîm: ebu RAHîM.. Rahmet Babası..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



hER ÂN >OLÂN
->İŞte >İNsÂN
cÂNda >cÂNÂN
Kur'ÂN!. Kur'ÂN!.

Resim

BİsMiLLahi ->ALLAH DERim
->ReSÛLULLAHım >SEVeRim
Şu ÂNım ELESt<->MaHŞeRim
GÖNLümde >Kur'ÂNuL-KERîm!.


Her ÂN>Kur'ÂN!. Kur'ÂN!. Kur'ÂN!.
ŞE’ÂN ->Kur'ÂN!. Kur'ÂN!. Kur'ÂN!.
Kur'ÂN!.. Kur'ÂN!. Kur'ÂN!. Kur'ÂN!.
->OLÂN!. Kur'ÂN!. Her ÂN >Kur'ÂN!.


Resim

HUu DoSt ALLAH!.
celle celâlihu..


kuL İhvÂNim HaLKın HASı
ELde ->EZeL KeVSeR TASı
bU ÂLeM HAKk AŞK SOFrası
->AŞKuLLAHın >AŞı Kur'ÂN!.


*

şİMdi ->şu Ânda ->Şe’ÂN-da
CihÂNda ->cÂNda ->cÂNÂNda
OLsun!. OLmasın!. ->OL-Ânda
->cÜMMLe İŞin >BAŞı Kur'ÂN!.



*

EZEL-in -> EBED AKışı
cÂNda ->cÂNÂNın bAKışı
YEDuLLAHın ->NÂZ nAKışı
YÂR YÜZÜĞÜn KAŞı Kur'ÂN!.


*

cÂNda CeNNet.. cEHLin cAHMi
SıRR SeLÂMet.. ZAHMet zAHMi
->HAKk ÂŞIKLar ->ANA RAHMi
->SAN ki ->MeZÂR TAŞı Kur'ÂN!.



*

KIRAT’ımın ->AŞK AŞIna
KıtMÎR'im ->KALEM KAŞIna
"TEKe TEK”te ->TEK BAŞına
GÖZden AKAN >YAŞı Kur'ÂN!.


*

ESMâsı AKLında.. SAKLı
HÂLifesi ->İnsÂN ->AKLı
ÂLERMLerde AKLın >NAKLi
EZEL ->EBED ->EŞi Kur'ÂN!.


*

NÛRuLLAHın NÛR-u MîMi
CihÂN DEnen cÂNÂN CîMi
YÂRin >YEDi AŞK MevsiMi
YAZı Kur'ÂN!. KIŞı Kur'ÂN!.


*

GuRBet DELi ->DERdimiz ÇoKk
DERdimİZ ZEVk KARNımız ToKk
SEVmeyEN-e >SÖZümüZz YoKk
->“S E V-enLer”in ->İŞ-i Kur'ÂN!.


*

TERCiHte ->TEVHiD TASını
İÇenLer ->AŞKta ->HASını
AKLın>“OLsun!. OLmasın!.”ı
AŞK DOLUsu >BOŞu Kur'ÂN!.


*

HAYyretteki >HAYyR-ı HAYyrÂN
CevLÂN EYyLeYyinCe ->SEYyrÂN
İNİŞ->ÇIKış->DÜZ-de ->DEVvrÂN
->Y Ü R E K Ler-de ->KOŞu Kur'ÂN!.


*

AŞK -u- CEZBe ->ŞERiÂtı
ZÜHD -ü- TAKVÂ TÂRikÂtı
HAVF -ü- RECÂ ->HAKikÂTı
mÂRiF SIDK-u-HUŞÛ Kur'ÂN!.


*

BÜLBÜLün ->GÜLü-LÂLEsi
->AŞKın ->AŞKın ŞELÂLEsi
KULLuk KÖŞKün KÂF KALEsi
AŞKın ->ANKA KUŞU Kur'ÂN!.


*

ÂLEMde >AHhMak YAŞIyAN
ARKA Ayak>KULak KAŞIyAN
->SıRTında >KİTÂB TAŞIyAN
EŞŞEKLere ->“ÇÜŞ!.”ü Kur'ÂN!.


*

“ÖLmeden ÖL!.”üp >DİRİLen
“hER NEFESte >GÖSTER!.”iLen
“SANAL”da ->SEYRe >SERİLen
İhvÂNim ->HAkk DÜŞü >Kur'ÂN!.


Resim 10.04.15 11:16
brsbrs..tktktrstkkmdyrlylnzlkhlmdee..




GÖNüLLerin GÜLü Kur'ÂN!.
ÖTEn AŞK BÜLBÜLü Kur'ÂN!.
KÛN feyeKÛNun >KÜLHÂNı
DumÂNı HAYy!. >KÜLü Kur'ÂN!.

bEN ->divÂNe İhvÂNiyem
RABBım BÂKi bEN FÂNiyem
ULU DAĞın SESi >bENemm
BİZ BİR-İZ cÜMMLe KÂNiyemm..


Resim

SÖZüm O ki Resim

hER ÂN ŞE’ÂN:

ALLAHu zü’L- CeLÂL “her an “Şe’N”dedir.. her ÂN bir iştedir.. geç, geç işi gücü kuL ihvÂNim geç.. O HALLAKu’l KAHHÂR ALLAH celle celâlihu her ÂN KÛN feyeKÛN YENiden YARATmaktadır KüLLî ŞEYy’i..

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---“YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.”
(Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı, hep sürecek her AN yeniden Yaratılanlarla ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---“Yes’ eluhu men fi’s- semâvâti ve’l- ard(ardı), kulle yevmin huve fî ŞE’Nin.: Göklerde ve yerde olan ne varsa O'ndan ister. O, her gün bir İŞtedir.”
(Rahmân 55/29)

ALLAH celle celâluhu Ez Zâhir ALLAH celle celâluhu..:

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim--- “ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VE’L- ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.”
(Nûr 24/35)

ALLAH celle celâluhu KüLLî ŞEYy’e MuHit ALLAH celle celâluhu..:

وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---“Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in MUHÎTâ(muhîtan) : Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatan-kapsayandır.”
(Nisâ 4/126)

*

YEDuLLAHın >NÂZ nAKışı:

ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Kudret Eli her ÂN YENiden NAKIŞLamakta ÂEMLerini hamd olsun!.:


إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---“İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), YEDULLÂHi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ(azîmen) : Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. ALLAH'ın ELİ onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.”
(Fetih 48/10)

*

YÂR YÜZÜĞÜn KAŞı Kur'ÂN!.:


Resim

Resim---Enes b. Malik (radiyallahu anhu): "Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm)ın Mühr-i Şerifleri (şerefli, mübârek mühür) gümüşten yapılmıştı. Kaşı ise Habeş taşındandı. Resulullah Efendimiz yabancı devlet reislerine mektub yazmak isteyince, bir mühür yüzük yapılmasını buyurdu.
"Peygamber Efendimiz (sav)' in parmağındaki yüzüğün parıltısı hala gözümün önünde duruyor".
"Peygamber Efendimiz (sav)' in Mühr-i Şeriflerinin kaşına, üç satır halinde: "Muhammed Resulullah" ibaresi kazınmıştı. Birinci satırda "MuhaMMed", ikinci satırda "Resûl", üçüncü satırda da "ALLaH" kelimeleri yer alıyordu."

(Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemîil-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s.114-117)

*

cÂNda CeNNet.. cEHLin cAHMi:

Her CÂN İÇte-Merkezde; en ÖZünde HaBLi’L- VERîd şah damarından da AKRABa RABBu’L- ÂLEmîn İLE-BİLE-BİZ BİR-İZdir KemÂLÂt ceNNetidir..
Ne var ki DIŞta- Muhitteyse İmkÂNla KULLuk İmtihÂNı CAHmi-ceheNNEMi İÇİNdedir ve tek TUTuna İpi- HaBLi’L- VERîdi, Sırat KÖPrüsüdür..

cEHÂLet cAHMi:
Şiddetli ve kat kat birbiri üzerine yanan ateş. Çukur yerde yanan ateş. Cehennem'in bir tabakası.

Kur'ân-ı Kerimimizde bir âyet-i celîle vardır “hepiniz cehenneme uğrayacaksınız” diye.. Peygamberler aleyhumu's-selâmlar da dahil HEPimİZ ceheNNeme uğrayacağız ki ->zâten şu ANda içindeyiz ki!..

وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا
Resim---''Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ : Sizden hiç biriniz müstesna olmamak üzere ille oraya (cehenneme) uğrıyacakdır. Bu, Rabbinin üzerine kat'i olarak aldığı, kazaa etdiği (bir şey) dir.”
(Meryem 19/71)

*

SıRR SeLÂMet.. ZAHMet zAHMi:

Oysa ZıTLarın ZEVKine RÜŞDe erenler bİLir ki İnkârdan ->İkrâr, Gübreden ->GÜL.. ZAHMetten ->RAHmete ULAŞma KULLuk İmtihÂNı ÂLEMindeyiz..
ZAHM:
Yara, ceriha.
ZAHMet: Sıkıntı, eziyet. Yorgunluk. Zor, güç.

*

->HAKk ÂŞIKLar ->ANA RAHMi:

Bu ÂLEMde tÜMM EsMÂLar ->ANA RAHMinden ZUHUR-TeCELLÎ Eder!.

Muhyiddin ÂRABî kaddesallahu sırrahu..

*

->SıRTında >KİTÂB TAŞIyAN
EŞŞEKLere ->“ÇÜŞ!.”ü Kur'ÂN!.:


Unutmaki şuursuzca eser yüklü at-eşekler AŞK YOLUnda yol alamazlar!.

مَثَلُ الَّذِينَ حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
Resim---“Meselullezîne hummilû’t- tevrâte summe lem yahmilûhâ ke meseli’l- hımâri yahmilu esfârâ (esfâren), bi’se meselu’l- kavmillezîne kezzebû bi âyâtillâh (âyâtillâhi), vallâhu lâ yehdîl kavme’z- zâlimîn (zâlimîne).: Kendilerine Tevrat yüklenip de (Tevrat’ın farzları okunup da), sonra O’nu taşımayanların (onunla amel etmeyenlerin) hali, ciltlerle kitap taşıyan merkebin hali gibidir. Allah’ın âyetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötü. Ve Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.”
(Cumâ 62/5)

*

“ÖLmeden ÖL!.”üp >DİRİLen
“hER NEFESte >GÖSTER!.”iLen:


Resim--- Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem: “ Mûtû kable en temûtû: Ölmeden önce ölünüz! ” buyurmuştur.

(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

*

“SANAL”da ->SEYRe >SERİLen
İhvÂNim ->HAkk DÜŞü >Kur'ÂN!.:


EVVEL-ÂHİR-Z ÂHİR-BÂTında TEK gERÇEK Vardır ki El-KAHHAR (Kahredici, gücü ile helâk edici, yok edici) olan ALLAHU Zu’l-CELÂL ki, YAKİN GELinceye kadar DÜŞümüzdür:

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Resim---Yevme hum bârizûn(bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li meni'l-mulku'l-yevm(yevme), lillâhi'l-vâhidi'l-kahhâr(kahhâri) :O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhar olan Allah'ındır."
(Mü’min 40/16)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ALLAH kıyâmet günü arzı (yer tabakalarını) Kudret eline alır (kabzeder) semâyı (gök tabakalarını) da sağ eline (içine) dürüp büker, sonra (mahşer ehline) MELİK BENİM (Kâinâtın Mâlikiyim)! Nerede yeryüzünün melikleri (kralları?)” buyurmuştur.
(Ebu Hureyre radiyallâhu anhu dan; İbni Mâce, Mukaddime, 192; Buhârî, Zümer Sûresi tefsiri; Müslim, Sıfatü’l-Kıyâme babı)

El Vâhidu:
Resim
El Kahhâru:
Resim

*

ESMâsı AKLında.. SAKLı
HÂLifesi ->İnsÂN ->AKLı:


وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---“Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne):Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”
(A’raf 7/172)

Ondan sonra başlayacak artık. Âdem'e bütün esmayı yükledik ana kart gibi. Bilgisayar kartı gibi bütün esmayı yükledik. Bu ona emaneti teklif ettik. “Elesti bi rabbukum?. kalu bela” derki “belâ: bilakis Rabbimizsin!” Dağların ve diğerlerinin diğer varlıkların yüklenmekten çekindiği bu emaneti insan yüklendi. zalûmen cehûlen, zalimce ve cahilce yaptı bu işi.

إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
Resim--- “İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen): Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.”
(Ahzâb 33/72)

Âdem aleyhi's-selâm'dan beri gelen dirilik zinciri ve alınıp verilen nefesler bu bitmez tükenmeznefhadır.
Esmânın tamamını öğreterek yeryüzüne kıyâmete kadar halife kılmıştır.


وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Resim---Ve iz kâle rabbuke li'l-melâiketi innî câilun fi'l-ardi halîfeh, kâlû e tec'alu fîha men yufsidu fîhâ ve yesfiku'd-dima', ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek, kâle innî a'lemu mâ lâ ta'lemûn: Hatırla ki RABBin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. ALLAH da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.
(Bakara 2/30)

وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَـؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Resim---Ve alleme âdeme'l-esmâe kullehâ summe aradahum ale'l-melâiketi fe kâle embiûnî bi esmâi hâulâi in kuntum sadikîn: ALLAH Âdem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sâdık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.
(Bakara 2/31)

Acziyet, Fakriyet, Zillet ve İlletle EMÂNET olan ABDULLAHlığı yüklenen insanın hikâyesi baştan aşağı Kur'ân-ı Kerîm'dedir.
Kader, Kaderullah...

Bir yanda Âdem aleyhi's-selâm, bir yanda Şeytân;
Bir yanda İbrâhim aleyhi's-selâm, bir yanda Nemrud;
Bir yanda Mûsâ aleyhi's-selâm, bir yanda Firavun ve
Bir yanda Habîbullah sallallâhu aleyhi ve sellem bir yanda Ebu Cehil...
(Bakara 2/30-31; Nisâ 4/1;A'râf 7/11; Hicr 15/26; Ahzâb 33/72, Sad 38/71-73 vd.bkz)
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön