sÖZü seYYâR SeFÂ-sızı..USSlanır sAN-mak da güzel! ceFÂsı çOK VeFÂ-sızı..UZAKta AN-mak da güzel! DIŞ-arda bir “ŞEY”yok ihvÂNi!?.ceVR ü çİLE çok ihvÂNi!?. “ÇEK-İPP BAŞ-a ppERdeleri…İÇE KAPAN!”-makta da güzel!..
17.08.12.. 23:23..
brsbrs. tktktrstkkmz…29-rmzn
صِبْغَةَ اللّهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ صِبْغَةً وَنَحْنُ لَهُ عَابِدونَ ---“Sıbgatallâh(sıbgatallâhi) ve men ahsenu minallâhi sıbgaten, ve nahnu lehu âbidûn: Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin).” (Bakara 2/138)
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى قَاءِدِنَا سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ Allahümme salli alâ Kâidinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed Allah’ım!
Biz Müslümanları çekip götüren Başkomutanımız, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى رَاءِدِنَا سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ Allahümme salli alâ Râidinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Dünyada, dinde ve âhirette doğru duraklarımızı göstermek için önceden gönderdiğin Önderimiz, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى بَدْرُ الدُّجَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍٍ Allahümme salli alâ Bedrü'd- Dücâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Bizi kandırıcı ve yutucu zulmet ve karanlıkların Dolunay’ı Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى شَمْسُ الضُّحَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ Allahümme salli alâ Şemsü'd-Duha Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Maddî-mânevî en parlak zamanın ve beyânın tek ve eşsiz Güneşi Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَىنُورُ الحُدَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ Allahümme salli alâ Nûru'l- Huda Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Nurundan Nûrunu yarattığın Huda Nûru Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى عَبْدِكَ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ Allahümme salli alâ Abdike Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Sana dönük hâlliyle Resûlullah, bize dönük yüzüyle Abdullah Kulun Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!
الّلهُمَّ صَلِّ عَلى نَبِيِّنَا سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ Allahümme salli alâ Nebiyyinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Bize Hakkın ve hayrın haberlerini getiren Peygamberimiz Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى رَسُولِنَا وَ أَكْرَمِنَا سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِسَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ Allahümme salli alâ Resûlinâ ve Ekreminâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Risâlet Tâcı giydirdiğin ve tek kerem ve ikram kaynağımız Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!
الّلهُمَّ صَلِّ عَلَى شَافِعِنَا وَ شَافِعِ الذُّنُبِنَا سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِه ِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ Allahümme salli alâ Şefî'inâ ve Şefîi'z- zünübinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.
Allah’ım!
Günahlarımızın affı için tek yardımcımız ve her hususta şefâatçımız Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!
بِعَدَدَ مَا فِي عِلْمُ الّلهِ صَلَاةً دَاءِمَةَ بِدَوَامِ مُلْكُ الّلهِ وَ عَلَى آلِه ِوَ اَصْحَبِهِ وَ أُمَّةِهِ أجْمَاءِينَ Bi adade mâ fî İlmillahi salâten daimeten bi devami Mülkillahi ve alâ âlihi ve ashabihi ve ümmetihi ecmâîn..
Allah’ım!
Sonsuz İlminde var olanlar adedince ve muhteşem Mülküyün devamınca Efendimiz Muhammed’e,
Azîz âilesine,
Kendisine sahib çıkan ve sahib çıktığı sahabelerine,
Çilekeş ümmetinin cümlesine-hepsine salât ve selâm et!
الصَّلَاةُ وَ السَّلَامُ عَلَى سَيِّدِنَا الْأوَّلِينَ وَ الْآخِيرٍ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلَاوَاتُ الرَّحْمَانَ Es Salâtü ve's-Selamü alâ seyyide'l- Evvelin Ve'l- Âhirin Seyyidinâ Muhammedin Salâvâtü'r-Rahmân...
Allahu zü’l- Celâl’in Salât ve Selâmı,
Er Rahmân’ın salâvâtları Evvel ve âhirin seçilmiş Efendisi
ve Efendimiz olan Muhammed’e olsun!
Herkes Ne İŞ-Ler İŞ-liyor..EKSİleri ARTIları
Her AN her NEFes ORTada..Terazisi tARTIları
Dalıp gidiyom YOLLara..gâh göklerde gâh DER-yâda “BİZ BİR-İZ”le bİZi İZliyor!..MaRMaRanın mARTIları!..
teK nefese YEL VERirİZ tek DAMLAya SEL VERirİZ
-> bezM-i Elest bazarıyİZ EL ALırİZ!.. -> EL VERirİZ!..
ZEVK 5095
Rüzgâr gibi yersiz-yurtsuz -> BİL-ye gibi BAŞımız yok!
Char-ı Darb eyledi RaBBım!.. GÖZ üstünde KAŞımız yok!
DİvÂNâyız.. -> ParvÂNâyız… -> eZel HaRaBB VirÂNâyız..
Ne teras Ne TEKKemiz vaR!.. TAŞ üstünde TAŞımız yok!..
yine mi GÜNEŞ DOĞuyor!.->İÇimdeki KARA-ANlığa
yine GEÇmiŞ-GELeceğim->DÜŞecek mi “bir AN”lığa
yine mi YANacak CANım!->DONacak mı öbür YANım
ceheNNeM–ceNNet CAN-da mı?. "AN" lık KuLLuk->SultANlığa..
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “RABBımı RABBımla tanıdım. Eğer RABBımın yardımı olmasaydı Onu tanıyamazdım! (bulamazdım.)'' buyurmuştur. (Gürüzânfer, Ehadis-i Mesnevi shf. 2)
ALLAH celle celâluhu Ez Zâhir ALLAH celle celâluhu..
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ---“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)
KaZa YaYı.. KadEROKu BULdu BİZi.. BİZde KOKu
Halka miNNet yok ihvÂNi SALLA GİTsin YOKu-ÇOKu..
ZEVK 5200
GEÇip GİDiyor SENEler.. ÇAKtırmadan tıKır tıKır
Her AN yeniden YAŞAyış.... ŞeENullah şıKır şıKır Zü’l CeLÂLi ve’l- İkrÂMda.. sekiz ceNNetin AŞInı
Yedi ceheNNem KaZaNı -> KAYNAtıyor fıKır fıKır!..
ZEVKinZÂKeZÂDE-SÎNden vASL-ıvUSLatVÂDE-SÎNden “BİZBİR-İZ!”->“B”BÂDE-SÎNden ->“SÎN”inSALLA->SÂDE-SÎNden!.. He DOST!..De DOST!..Ne DOST!.... Ve DOST!....
Ayık Akıl BAKarsa GÖRür ki-> ZeRRe-Atom ve KüRRe-KâiNÂt yaratıldığı GÜNden beri DÖNmekte ve sonsuza dek DÖNecektir.. Her ÂN ŞeÂNullah Şerefi ki YENiden YARATış SıRRın SEZiştir.. Külluhum ESMÂ olan AKIL Emânetinden dolayı ÂDEMoğluna tahsisi edilen tüm Kâinât İnsan hariç,her ZERResi bu tahsisin“SEBBAHA”sını yapmaktadır. İzzetullahın gereği atom ki her ŞEYin ASLı her AN dönmemekteler.. İşin ASLı ise, her AN yeniden yaratılmaktlar..KûN feyeKûN..
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدَهِ وَلَكِن لاَّ تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا ---“Tusebbihu lehus semâvâtus seb’u vel ardu ve men fîhinn(fîhinne), ve in min şey’in illâ yusebbihu bi hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahum, innehu kâne halîmen gafûrâ:Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih eder; O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır.”(İsrâ 17/44)
FeVK:Üst-Uruc.. TaHT:Alt - Rücû’.. GERgef: teCELLî TEZgÂhı. GÂR:mağara. gÂr-ı HıRâ.. NÂR:Rububiyyet Nûru-ateş.. HÂR:Rububiyyet Hakikatı.. kızgın.. YÂR:Rububiyyet İyeliğini BİRlikte Yaşatan. KÂR:Son-UÇta Kazanç..ŞeHÂDet.. ZÂR:Çenileyip kıtmirce ağlayış.. Bî-ÇÂRe: çok çÂresiz kalış.. GÜLZÂR:LÂLe bAHçası.. LÂLeZÂR:GÜLBAĞı.. DiLBaZ:gönlü eğleyen, hoş edâlı SEVgili. DiLRuBâ: gönül kapan, cangüzeli SEVgili. DiLBeR:gönlü alıp götürücü sırrlı SEVgili. DiLDÂR:gönlü baskı altında tutan SEVgili. HayyDÂR: DiRi KILıcı..ÂliŞAH… KÂR ü BeLÂ: Kazanç ve Kayıp BAZARı KERBEL çÖLü. PÂRe >PÂRe:İmkÂNla İmtihÂN Değirmeninde UN OLuş..
SıRR-ıSıFıRSuCCedende->KızgınSACdaHÂR-eDÜŞtüm!:
إِنَّمَا يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا الَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّدًا وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ* ---İnnemâ yu’minu bi âyâtinellezîne izâ zukkirû bihâ HARRÛ SUCCEDEN ve sebbehû bi hamdi rabbihim ve hum lâ yestekbirûn:Fakat Bizim âyetlerimize îmân edenler onlardır ki, (âyetlerimiz) zikredildiği zaman (hemen) secde ederek yere kapanırlar. Ve Rab'lerini hamd ile tesbih ederler ve onlar kibirlenmezler.” (Secde 32/15)
SEVgi VERmek->SEVgi Almak!.ÜZme!ÜZülme!SEV!SEVil! ÖMRün YetmeZ bu ÂLeMe-> her ŞEYden ÖNce KENDİN BİL! >devrÂN DeLi!.. -> DeVe DeLi!.. ->İĞNE-nin DELiği -> DeLi ERİmek ->ATEŞ DOSTluğu!..“İNSAN OL!”mak >kOLAY DEĞil!..
12.03.13 15:13
brsbrs..alprayşgl..
de DOST:
إِنَّ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُواْ عَنْهَا لاَ تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاء وَلاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُجْرِمِينَ ---“İnnellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ lâ tufettehu lehum ebvâbus semâi ve lâ yedhulûnel cennete hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât(hiyâti) ve kezâlike neczîl mucrimîn: Muhakkak ki âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara kibirlenenler; onlara gök kapıları açılmaz (ruhlarını hayatta iken Allah'a ulaştıramazlar). Deve (veya urgan) iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler. Mücrimleri (suçluları) işte böyle cezalandırırız.” (A’râf 7/40)
فَتَقَبَّلَهَا رَبُّهَا بِقَبُولٍ حَسَنٍ وَأَنبَتَهَا نَبَاتًا حَسَنًا وَكَفَّلَهَا زَكَرِيَّا كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيْهَا زَكَرِيَّا الْمِحْرَابَ وَجَدَ عِندَهَا رِزْقاً قَالَ يَا مَرْيَمُ أَنَّى لَكِ هَذَا قَالَتْ هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ إنَّ اللّهَ يَرْزُقُ مَن يَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ ---FetekabbelehârabbuhâbikabûlinhaseninveENBETEHÂNEBÂTENhasenen,vekeffelehâzekeriyyâkullemâdehalealeyhâzekeriyyalmihrâbe,vecedeindehârızkâ(rızkan),kâleyâmeryemuennâlekihâzâkâlethuveminindillâh(indillâhi),innallâheyerzukumenyeşâubigayrihısâb:Böylece Rabbi onu güzel bir kabulle kabul buyurdu, güzel bir şekilde-bir nebat gibi yetiştirdi. Ve Zekeriyya (A.S)'ı, ona bakmakla mükellef kıldı. Zekeriyya (A.S), onun yanına mihraba her girişinde, onun yanında bir rızık bulurdu, "Yâ Meryem, bu sana nasıl, nereden (geldi)" deyince, o da: "O, Allah'ın katından" diyordu. Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi hesapsız rızıklandırır.” (Âl-i İmrân 3/37)