Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
* RUBAî *
Vücudda Kalb, Kalbte RUH var
RUH'ta Sırlar sarılmış, "AH!"a
AH! içinde SIR, SIR içinde NURdur YÂR
NûRun Alâ NûR ol, var git ALLAH'A....
ZEVK 258
Şeen-i ŞAHın şerhini ehl-i ŞÜHÛD şeyhten dinle
Korkudan hüzünden hâli, sâfi UMUD şeyhten dinle
İnkâr - sırat - ikrar; tevhid Âyet, hikmet; kün feyekûn
NûRun Alâ NûRdur kudret, vahdet-i vücûd şeyhten dinle
31.01.1988 18:29
Hâli : Bomboş.
Nurun Alâ NÛR: Nur üstüne Nur.
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
----Allahü nurus semavati vel ard meselü nurihi ke mişkatin fiha misbah elmisbahu fi zücaceh ezzücacetü ke enneha kevkebün dürriyyüy yukadü min şeceratim mübaraketin zeytunetil la şerkiyyetiv ve la ğarbiyyetiy yekadü zeytüha yüdiy'ü ve lev lem temseshü nar nurun ala nur yehdillahü li nurihi mey yeşa' ve yadribüllahül emsale lin nas vallahü bi külli şey'in alim : Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.''
(Nûr 24/35)
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
ZEVK 494
NûRun alâ NûRun Zevki, Hıra Dağın Yücesinde
Yıldızlarla Sohbet Ettik HAKKla Kâbe Gecesinde
Mavi Işık-Kırmızı Hat, Kara Taşla-Altın Oluk
Aynel-Yakîn Nişan GÖRdük, Âşıkların Nicesinde...
16.04.1989 23:27
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
ZEVK 870
Aklın Yorumu Kâinât, AYNadaki Aşk Sırrdandır
Selâm Gübre!-Merhaba Gül! Zıdların Zevki Şe'en-i Şah
Aynı Şeyin İki Yüzü, NûRun alâ NûR Nardandır
Bu Bir Yere Gelen Akşam, Şu Bir Yere Giden Sabah
11.08.1991 13:25
Lârâ shl.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
ZEVK 981
Sistemin sahib SUBHÂN iken; şimdi, para olmuş
NûRun alâ NûRken İnsan, eli - yüzü kara olmuş
İlim İman İbadetle İtaat İrfan ihsan yok
Hak Halife Ehlullahın, gönlü kanlı yara olmuş.
20.09.1993 10:29
Antly - Bşknk.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
ZEVK 1357
Söndür BENlik Cehennemin CANında CENNETler kat kat
NûRun alâ NûR Kuşu OL!. Kâmilin kalbi kırk kanat
Bırak artık Söz-Sohbeti Kendine GEL KUL İhvanî!
Mârifetullah Zevkine Er! Muhabbetullah Hazzın TAT!...
26.03.97 10:13
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
ZEVK 1469
Topraktan Mâbeddir Kalbin! AŞKULLAH Var Temelinde
Düne TEVBE – Yarın DUÂ – EL-ÂN HAKK’ın Huzurunda
Gönül Gözle Özüne BAK! Bu AYNA-lar KİM EL-inde?
“Nurun Alâ Nur” lar Vardır, NÂR İçindeki Nûrunda…
11.05.1999 23:45
MÂBED: (Mâbet) (İsm-i mekân) İbadet edilen yer. (Mescid, câmi gibi)
Nurun Alâ Nur: Nur üstüne Nur..
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
ZEVK 1495
Halk içinde Gayubette → HAKK ileyken Hâl-i HUZUR
Vahdette → Kesreti YAŞA! Kesrette → Vahdetin SEYR et!
“Lâ İlâhe İllâ HUU!” → Her NEFES → “Nurun alâ NÛR!”
VECHini → VECHine çevir! Azamat-Kudretin SEYR et!..
29.07.1999 11:40
Lârâ shllri..
Gayub: (Gayâb-Gaybe) Kaybolmak.
Gayubet: Olduğu halde görülememeklik.
Lâ İlâhe İllâ HUU: O’ndan Başka İLÂH Yok!
Nurun Alâ NÛR: Nur üstüne Nur.
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
----Allahü nurus semavati vel ard meselü nurihi ke mişkatin fiha misbah elmisbahu fi zücaceh ezzücacetü ke enneha kevkebün dürriyyüy yukadü min şeceratim mübaraketin zeytunetil la şerkiyyetiv ve la ğarbiyyetiy yekadü zeytüha yüdiy'ü ve lev lem temseshü nar nurun ala nur yehdillahü li nurihi mey yeşa' ve yadribüllahül emsale lin nas vallahü bi külli şey'in alim : Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.''
(Nûr 24/35)
ZEVK 1752
Muhabbete Merhamet Hem Me’muruz Hem Mecburuz
Muhammedîyiz Hamd Olsun NuRun Alâ NuRuz
Muhammed Sıddık Hekim’in SıRR-ı SIFIR Sahrasında
Rahmânu’r- Rahîm Nefesi Halka “Nufiha Fî’s-Sur” Uz!
21.04.2001 17:40
antalya-vv..
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
----“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.”
(Nûr 24/35)
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ
----“Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdeh(vâhıdetun) : Artık sur'a tek bir üfürülüşle üfürüleceği.”
(Hâkka 69/13)
Halk içinde Gayubette → HAKK ileyken Hâl-i HUZUR
Vahdette → Kesreti YAŞA! Kesrette → Vahdetin SEYR et!
“Lâ İlâhe İllâ HUU!” → Her NEFES → “Nurun alâ NÛR!”
VECHini → VECHine çevir! Azamat-Kudretin SEYR et!..
29.07.1999 11:40
Lârâ shllri..
Gayub: (Gayâb-Gaybe) Kaybolmak.
Gayubet: Olduğu halde görülememeklik.
Lâ İlâhe İllâ HUU: O’ndan Başka İLÂH Yok!
Nurun Alâ NÛR: Nur üstüne Nur.
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
----Allahü nurus semavati vel ard meselü nurihi ke mişkatin fiha misbah elmisbahu fi zücaceh ezzücacetü ke enneha kevkebün dürriyyüy yukadü min şeceratim mübaraketin zeytunetil la şerkiyyetiv ve la ğarbiyyetiy yekadü zeytüha yüdiy'ü ve lev lem temseshü nar nurun ala nur yehdillahü li nurihi mey yeşa' ve yadribüllahül emsale lin nas vallahü bi külli şey'in alim : Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.''
(Nûr 24/35)
ZEVK 1752
Muhabbete Merhamet Hem Me’muruz Hem Mecburuz
Muhammedîyiz Hamd Olsun NuRun Alâ NuRuz
Muhammed Sıddık Hekim’in SıRR-ı SIFIR Sahrasında
Rahmânu’r- Rahîm Nefesi Halka “Nufiha Fî’s-Sur” Uz!
21.04.2001 17:40
antalya-vv..
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
----“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.”
(Nûr 24/35)
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ
----“Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdeh(vâhıdetun) : Artık sur'a tek bir üfürülüşle üfürüleceği.”
(Hâkka 69/13)
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
DEm bu DEm!de..
CANlar CEM'de
CÂNÂNda HAYYYY
BİZ-BİR HEm de...
ZEVK 3400
AŞK Kazanı-Tevhid Tası! Toprak Tabak-Kaşığımız!
HAKKta HAKKtan HAKKa HAKKla! RESÛLULLAH Âşığımız!
ÇİLE ÇÖLÜmüz Çiçeği!.. IŞIK Kanatlı HİZMETÇİ!
Nurun Alâ NÛR-ye CANım!.. NÛR-u MÎM HAKK IŞIĞIMIZ!..
15.11.08 12:20
L a r a
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
ZEVK 3848
Raûfu-r Rahîm NuR-u MîM! Her Can Rahim Çıkışına!
Nurun Alâ NÛRu İken!.. Bürünür Nâr Nakışına!
İmkANla İmtihAN KULluk! ZITların ZEVKi Zuhurda
cANlarımız El Ele Tel!. Nur-u AHMED AKışına!.
21.08.09 18:05
K â b e - M e k k e
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
Bir YIL Daha GELdi GEti
Bazen Coşkun Seldi Geçti
Takvimler Tek Tek Tükendi
ZamAN Oku Deldi Geçti
Yeni Yıllara HAYR ile İnşaallah..
ZEVK 3960
BİZ, BeNe Mahkûm-Memuruz-Muhtacız GELdik Mecbûren
ESFELÎNden İLLİYYÎNe EMRi: NÛRun alâ NÛRen
DOKUZdan ONa GEÇelim! GARİBAN, BİZ de İÇelim!
Rasûlullah (sav) KEVSERinden Kâse, Şarâben Tahûren!..
01.01.10 03:03
ayazağa-istnbl.
Ben: Ena, Kulluk kimliği-kişiliği.
KuLluk Vasıflarımız:
Mahkûm: Hükmedilmiş. Birisinin hükmü altında bulunan. Zorunda ve mecbûriyetinde olma.
Memur: Emir ile hareket eden. Emir altında olan. Vazîfeli. Kendi istediği gibi olmayıp başka emre göre çalışan. Bir emir alan. Bir işe tâyin olunmuş adam.
Muhtac: İhtiyacı olan. Bir şey kendine lâzım olan kimse. Bir eksiğini tamamlamak isteyen. Fakir.
Mecbur: Zor görmüş. Zorla bir işe girişmiş. İcbar görmüş. Hatırı alınmış, gönlü yapılmış. (Hakîki mânâsı: Kırıldıktan sonra bütünlenmiş.)
ESFELİN: En sefil, çok sefil, en alçak, en aşağı, çok fenâ.
İLLİYYUN: (İlliyyîn) (Aliyyu. C.) Cennetin en yüksek tabakası. Âhirete giden tam kâmil mü'minlerin yeri. Hafaza meleklerinin divanları ismidir ki, sâlihlerin amelleri oraya yükseltilir. Âhirette yüksek dereceye, dergâh-ı rızâya en yakın olan derecedir.
NÛRun alâ NÛR: Nur üstüne NUR, Cisim-Can Nûru..
KEVSER: Kıyâmete kadar gelecek Âl, Ashâb, Etbâ' ve onların iyilikleri, hayırları. Bereket. Kesretten mübâlağa. Çokluğun gâyesine varan şey. Gâyet çok şey. Pek çok hayır. Hikmet, ilim. Kur'an, İslâm, tevhid. İlm-i Ledün. Ma'rifetullah. Cennet ırmaklarının kaynakları. Cennet'te bir havuz veya nehir.
Kâse: f. Tas veya çanak. Kâse gibi olan çukurluk. Başı kaplayan ve başın üstündeki kemik.
ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ
----"Summe radednâhu esfele sâfilîn(sâfilîne).:Sonra da çevirdik esfeli sâfilîne kaktık- Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına kaktık.''
( Tîn 95/5)
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ
وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ
----''Kellâ inne kitâbel ebrâri lefî illiyyîn(illiyyîne). Ve mâ edrâke mâ ılliyyûn(ılliyyûne).: Hayır hayır: Çünkü ebrarın yazısı ılliyyîndedir- Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn'dadır. Bildin mi ılliyyîn nedir?- İlliyyûn nedir, bilir misin?''
(Mutaffifin 83/18-19)
نُّورٌ عَلَى نُورٍ
----'' nûrun alâ nûr(nûrin) : nûr üstüne nûrdur.''
(Nur 24/35)
وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا
وَكَأْسًا دِهَاقًا
----" Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben). Ve kesen dihâkâ(dihâkan).: Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var. Ve içki dolu kâse(ler).''
(Nebe 78/ 33-34)
Bendeniz; kimki Beden Kâbesini en toprak (un gibi) eder de elerse, Kalb Kâsesi HAKK dolar gibi zevk etmekteyim Gariban canımız
عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُندُسٍ خُضْرٌ وَإِسْتَبْرَقٌ وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِن فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا
----"Âliyehum siyâbu sundusin hudrun ve istebrakun ve hullû esâvira min fıddah(fıddatin), ve sekâhum rabbuhum şarâben tahûrâ(tahûren).:Üstlerinde bir sündüs esvab yem yeşil ve kalın istebrak, gümüşten bileziklerle süslenmişler, RABBları onlara bir şarâbı tahûr sunmaktadır- Üstlerinde ince ipekten ve kalın atlastan yem yeşil elbiseler vardır; gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. RABBleri onlara tertemiz bir içki sunmaktadır.''
(İnsan 76/21)
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Kulihvani Nurun ala NUR Zevkleri
pehlivan yazdı:
canoğul!
AŞK OL-suN!..
ZEVK 4138
NURun Alâ NUR Çeşmesi! ÂB-DEST AL-AN Güvercin-iM!
Ne KuŞ-uM Ne de İnsÂN-ıM!.. BiR cÂN-da TEK ALLLAH DİN-iM
YeDi KeMiK BURUN Yerde!. NAKL-iM KıBLE, AKL-ıM Perde!.
GÖLGE-leriMle BUL-uştuM!.. SECDE-deki ALIN B E N İ M!...
24.05.10 14:32
a k s a r a y
----İbni Abbas (Radiallahu anhu) dan Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: ''Ben yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum: Alın ve eliyle burnunu da işâret etti eller, diz kapakları, ayaklarım etrafları (secde sırasında) ne elbiseleri ne de saçı toplamayınız!.''buyurdu.
(Buharî, Ezân 133, 134,137; Müslim, Salât 227-231 (490); Ebu Dâvud, Salât 155 (889)
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00