EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim GER OLA ÖMRÜM!.


Ger ola ömrüm cihânda sad hezâr
Sanmanız benden gide bu derd-i yâr..


Eğer ki cânımın, şu KuLLuk İmtihÂNı Cihânında yüzbin yıl olsa dahi,
Sakın sanmayın ki, bendeki bu YÂRin AŞKuLLAH derdi kaybolur gider..


Resim

Ger ölem toprak ola sünüklerim
Toprağımda buluna aşktan eser..


Meğer ki ben ölüp gideyim de kemiklerim toz toprak ola yok ola,
Öyle olsa dahi yerdeki toprağımda YÂRin AŞKuLLAH kokusu eseri kalacaktır..


Resim

Ger kıyamet ola topraktan duram
Çağıram Dost Dost deyu virem haber..


Meğer ki kıyamet kopsa dahi, tekrar topraktan kalkıp dirileyim,
Yinede ban: “Dost!. Dost!.” diye çağırtıp EL Velî ALLAH celle celâlihu’dan haber veririm!.

El Veliyyu: [/b]

Resim

Resim

Yoğudu bu yer ü gök ins ü melek
Âşık idim anda ben ruy-i nigar..


Henüz bu âlem, yer, gökler, insanlar ve melekler henüz daha DEHrin AHADİYyet Karanlığında ve zâhirde değilken de,
Ben o ÂNda bile, O Güzel yüzlü sevgilinin CÂNÂN Çehresine yine ÂŞIKtım!.


Resim

Ben anınla âşık u mâşuk iken
Dahi ne deyyâr var idi ne diyâr..


Ben Ol Mutlak Mâşuk’a Âşık iken, AŞKULLAHı MeŞk ederken,
Henüz daha ortada ne bir kimse ne de bir memleket var idi!.


Resim

Deprenür dil yoğidi henüz dahi
Ben anı zikr eder idim bi karar..


Henüz daha ortada kıpırdanıp da kelâm edecek bir dil yok iken,
Ben O NazLı YÂRimi elimde olmadan fıtraten O’nu zikr eder idim..


Resim

Şimdi bu aşktan nite ayru olam
Çün ezelden gelmişem mest-i humar..


Ben şimdi bu O’nun VARLığını BİRLİğini; BİLip, BULup, OLup, KULLuğumu BİZ BİR-İZ NAHNU’sunda iken nasıl olur da üç günlük ölümlü Dünya Hayatında O’ndan ayrı kalayım!.
Çünkü ben bu ÂLeMe Ezel Bezm-i Elesti’nden buraya “BeLâ Şarabı”nın zilzurna serHOŞu olarak gelmişim!.


Resim

Mal ü mülk ü hanümânım aşkdürür
Niderem kevneyni ben aşksız ey yâr..


Şu ÂLeMde benim sanılan; malım, mülküm, ev barkım ve âile ocağım AŞKtır.
Ey YÂRr!. SENsiz ben ne yapacağım İki Âlemi AŞKuLLAHsız!.


Resim

Gösteren aşkdır bana ol Dost yüzün
Dost'a varur kim ki bu aşka uyar..


Bana Ol Yüce DOstun GÜL YÜZÜnü bana gösteren de AŞKuLLAHtır.
Nitekim kim ki bu AŞKuLLAHı DUYar ve UYarsa, TÜMM YOLLardan VASL-ı VECHULLAH Ol DOSt’a SILÂ, SALL, VASL eder.. ULAŞır e de Kavuşurur..


وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Resim --- "Ve lillâhi’l- meşriku ve’l- magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh (vechullâhi) innallâhe vâsiun alîm (alîmun).: Ve doğu da Allah’ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın Vechi (Zât’ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi’dir (rahmeti ve lutfu geniştir, her şeyi ilmi ile kuşatandır).” (Bakara 2/115)

Resim

Kim ki andan bunda âşık gelmedi
Oldur ol kim yürüyüp dünya kovar..


İşte tâ o zamansızlıktan beridir ki, daha başka bir âşık gelmedi ki,
İşi gücü şu iğreti, izafî, gelgeç ve ölümlü ve çeldirici imtihÂN Dünyası Hevâ Hevesini ÖZünden ve Yüzünden kovar durur..


Resim

Eşrefoğlu Rumî ezelden ta ebed
Şöyle âşık geldi hem âşık gider..


Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu Babam EZELden EBEDe,
İşte bu AŞKuLLAH DiYÂRına MuhaMMedî HAKk ÂŞIK geldi ve yine MuhaMMedî HAKk ÂŞIK gider..[/b]


Resim

Anınçün sözleri hep mestânedir
Mest olanlar hemişe cana kiyar..


O nun için bu MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLar’ın sözleri, normal halk için zor anlaşılan serhoşça GELeBİLİr.
zâten AŞKuLLAH Şarabıyla mest olanlar da İŞin BAŞında ve her zaman, Tatlı CÂNLarını, ÖZden de ÖZ Akrabası CÂNÂNlarını fedâ etmişler ve etmektelerdir..


Resim

Âşık-ı şuride dil mest ü harab
Aşk oduna tutuşup dâim yanar..


Şu ÂLemde HAKk TeÂLÂ’nn MuhaMMedî MuHABBet Misafirleri HAKk ÂŞIKLarın gönülleri mest ve harabdır ki onlar YÂR’e; âşık, meftun, tutkun ve hâliyle dışa karşı perişan gözükürler.
Çünkü Onların AŞKuLLAH Ateşleri, sanki Güneş ve Işığı gibi sürekli yanar da yanar!.


Resim

Ger: f. Türkçedeki "eğer" kelimesinin kısaltılmış şekli. Eğer, şayet mânasındadır.
Sadhezâr: f. Yüzbin.
Sünük: Kemik.
Ruy: Ru: f. Yüz, cihet. Sebep. Çehre.
Nigar: f. Güzel yüzlü sevgili.
Deyyâr: Bir kimse. Ehad.
Diyâr:
(Dâr. C.) Memleket.
Mest: Sarhoş. Aklı başında olmayan. Kendinden geçercesine haz duymak mânasında "mest olmak" şeklinde kullanılır.
Humar: Sarhoşluk veren ve haram olan içkiden sonra gelen baş ağrısı. * Sersemlik.
Mestâne: Sarhoşcasına. Sarhoş bir kimseye yakışır surette.
Hemişe: Dâima. Her zaman
Şuride: f. Perişan, karışık. * Tutkun, âşık, meftun..
Nite-ki (t): Nitekim, nasıl ki.
Hanüman: Ev bark, âile ocağı..[/color][/i][/size]
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim AŞKın ODu!.



Aşkın odu şol cana kim eser kılur
Her dem belâ oklarına anı tutup siper kılur..


Şu içindeyaşamaakta olduğumuz şu İmkÂNla KULLuk İmtihÂNı diYÂRInda hengi CÂN/Nefs/AKıL ki AŞKuLLAHı tercih ettiyse, AŞKuLLAH ATEŞi SüNNetuLLAH gereği o CÂNın başına nice işler açar ve ardında İZLerbırakır.
Ve içinden çıkamadığı AŞKuLLAH, o CÂNı ELESt BEZMi BELÂ OKLarına karşı onu bir kalkan gibi siper yapar ve sayısız ok yaraları aldırır..


Resim

İksir-i hakiki dedikleri belâdır ey püser
Kim nuş ederse meyini safi zer kılur..


EYy Oğul!
Bu BELÂ ki her CÂNın OLmazsa OLmazı OLan, şu HAYyatın BAŞLangıç NOKtası, Hayat/CÂN SUyu dedikleri ki,
Her kim bir DAMLasını İÇerse/Bir DAMLadan Yaratılıp o bir DAMLayı hayatı boyunca sarf edeceği ALTINdan Harçlığı yapar!.


Resim

Aşkın belâsını kim baş üzre çeker olsa
Ol devletlü başa Dost her dem nazâr kılur..


Şu “benlik” imtihÂNı Dünyasında DENEnirken kim ki, EzeL ELest Bezminde verdiği İLK SÖZü olan AŞKın BELÂsını Başına TÂÇ eyler de HalifetuLLAH-Lığında İhtilafa düşmezse,
Böylesi DEVLet KUŞU KONan BAŞa, EL VELîyy ALLAH celle celâlihu her ÂN her Dem nazâr kılar..


الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
Resim---"Ellezî halaka’l- mevte ve’l- hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ (amelen), ve huve’l- azîzu’l- gafur (gafûru).: “Sizin hanginizin en güzel ameli yapacağını” imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Ve O; Aziz’dir, Gafûr’dur." (Mülk 67/2)

Sizi güzel bir deneyelim bakalım kim ahsen amel edecek.. AMeL.. Lütf-u MuhaMMediyye, ayan-ı sabitenin ulaşımını sağlamaktır.. amel LütfuLLaHa MuhaMMedi ULAŞımdır, ayan ulaşımdır bizzât ulaşımdır.. bunu sağlamayan amel, başkası adına yapılmıştır.. onun için zâten biz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İrfÂNı ile İrfÂNlanmadıkça, ahlâkıyla ahlâklanmadıkça sistem dâima avara kasnak döner durur..

El Veliyyü:

Resim

Resim

Aşk güheri belâ bahrinin dibindedir ey aziz
Pes güher isteyen kişi belâyı ihtiyâr kılur..


Ey Azîz kardeşim!.
AŞKuLLAH Mücevheri BELÂ DENİZİnin DİBindedir ki,
Şimdi AŞKuLLAH Mücevheri isteyen kimseler, tatlı CÂNını DALgıç edip gözden çıkarıp DOst DERuNî DERYâ DİBİne DALar da DALar!.


Resim

Rahat-ı nefs isteyen kıl ucu duymaya aşktan
Bi derd olan belâdan gör kim nice hazer kılur..


BeLâ DOLu AŞKuLLAH YoLunu bir tarafa tıp da NEFsinin Hevâ-Heves Rahatı peşinde ömür tüketen zavallılar AŞKuLLAHtan bir kıl ucu kadar haber ve fayda göremez.
Bu Yüce AŞKuLLAH BELÂsı DERDinden habersiz yaşayan bu ÂLEMe GELiş maksadını çarçur etmekten naıl koruna bilecek!.


Resim

Eşrefoğlu Rumî âşık isen belâkeş ol
Gör sadefi belâ ile katre-i güher kılur..


Eyy Eşrefoğlu Rumî Kaddesallahu sırrahu sen de MuhaMMedî HAKk ÂŞıK isen, sen de İlahî AŞK BELÂsını Rıza ile ÇEKenlerden ol!.
GÖR ki, BELÂ Sedefi içine aldığı bir KUM danesini ÇİLEyle mücevher etmektedir!.


Resim

Eyyub gibi sabr eyle belâdan inleme zinhar
Aşk eri belâ zehrini sabr ile şeker kılur..


Sen de sakın sakınBELÂ DERdinle inleyip şikâyetlenme de, EYYûb aleyhisselâm gibi SABR Eyle.
MuhaMMedî AŞK ERİ olanlar, çektikleri BELÂ ÇİLLEsi ZEHrini ZIKkımını SABR İLe ZEMZEM ŞEKERi EYyLer!.


وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Resim---"Ve eyyûbe iz nâdâ rabbehû ennî messeniye’d- durru ve ente erhamu’r- râhimîn (râhimîne).: Ve Eyyüb (aleyhisselâm), Rabbine (şöyle) nidâ etmişti: “Muhakkak ki, bana bir zarar isâbet etti (hastalık geldi). Ve Sen, rahmet edenlerin en çok rahmet edenisin.” (Enbiyâ 21/83)

وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنَّا وَذِكْرَى لِأُوْلِي الْأَلْبَابِ
Resim---"Ve vehebnâ lehû ehlehu ve mislehum meahum rahmeten minnâ ve zikrâ li ulî’l- elbâb (elbâbi).: Ve Bizden bir rahmet ve ulûli’l- elbâba zikir olarak, ona âilesini ve onlarla beraber bir mislini daha bağışladık.” (Sad 38/43)]


Resim

İNCİ NaSıL OLuşuYOR?.:

Değerli taşlar arasında bir canlı tarafından oluşturulabilen tek örnek İNCİ.
İnciler, istiridye, deniz tarağı ve bazı midye türlerinin içinde oluşuyor. Bunlar denizlerde yaşayan yumuşakçalar sınıfından kabuklu yaratıklar. Bu yumuşakçalar, kabuklarının içine sızan yabancı bir maddenin zararsız duruma getirilmesi için çevrelerinde kılıflar oluşturmaya başlıyorlar. Böylece istenmeyen yabancı madde, zamanla kalınlaşan ve çeşitli katmanlardan oluşan bir yapıya dönüşüyor. Genellikle istiridyenin içinde gelişen bu kat kat kılıflar sedef katmanıdır. Yani özetle, inci istiridyenin kabukları arasına denizin dibinden tesadüfen giren herhangi bir kum parçası veya kir zerreciğinden başka birşey değil.
İncinin parlaklığı, sedef katmanlarından meydana gelmesi nedeniyle oluşuyor. Her bir katman, mikroskobik boyutta kristaller içeriyor. Ayrıca katmanlar arasında gözle görülemeyecek boşluklar da var. Ve ışık tüm bu boşluklardan geçerek ışıldama etkisini yaratıyor. Bu doğal fenomen öyle inanılmaz bir şekilde oluşuyor ki bilim henüz bu süreci tam olarak taklit etmeyi başaramadı..


Resim

Siper.: f. Arkasına saklanılacak şey. Koruyan. * Mânia. Sığınak veya set arkası, duvar altı gibi kuytu yerler. * Okun, giderken kabzayı zedelememesi için sol elin üzerine konulan âlet. * Muharebede askerin kurşun ve gülleden korunması için toprak kazılarak açılan ve ön tarafına, çıkan topraklar yığılmak suretiyle vücuda getirilen korunma yerleri. * Kalelerin üstünde ok ve kurşun atmağa mahsus mazgallar yanında duracak askerlerin korunmaları için insan boyunda olan ve uzaktan diş diş görünen arkalıklı duvar parçalarına verilen addır.
İksir.: Çok te'sirli, her derde devâ sayılan mevhum cisim. Bir şeyin olmasına veya hastanın iyileşmesine sebeb olan ehemmiyetli madde.
Püser: (C.: Püserân) f. Erkek çocuk, oğul.
Nuş.: f. İçen, içici. * Tatlı şerbet gibi içilecek şey. * Zevk ve safâ.
Zer.: Sarı. * Altın, akçe. * Nöbet. * Oruç. * Çile.
Hazer.: Çekinme. Zarar verebilecek şeyden kaçınma. Korunma.
Belâkeş.: Belâ çeken kişi.
Sadef.: Deniz böceklerinin kıymetli kabuğu ve onlardan yapılan şeyler. * Sert, parlak ve şeffafa yakın madde. İnci kabuğu.
Katre.: Damla. Su damlası. * Bir damla olan şey.
Zinhar.: Sakın ha sakın..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim ŞOL Kİ!.


Şol ki can vermez bu yolda pes niçin cânân diler
Müddeîdir ko anı kim Dost'u ol yalan diler..


Ol kimsse ki bu AŞKuLLAH YOLUnda CÂNın fedâ etmezse niçin CÂNÂN vuslatın diler.
O kimse sadece bir yalancıdır ve Sevdiğini iddia eder ve CÂNÂN’ın yalandan diler..


Resim

Dost yolunda âşıka önce can vermek gerek
Zira ol Dost âşıkını bi-dil ü bi-can diler..


Yüce Dost ALLAH celle celâlihu YOLunda MuhaMMedî HAKk ÂŞIKa ilk gereken şey, Yaratanına CÂNın fedâ etmektir.
Çünkü ol DOSt, gerçek HAKk ÂŞIKını gönülsüz ve cansız diler..


Resim

Varını ver Dost derdinden alıgör zerrece
Ta kim sana da diyeler derdi var derman diler..


Sen de şu izafî gelgeç ölümlü hayat VARını ver DOst DERDine düş ve geriye VARLık ZERReni bırakma-saklama!
Ve AŞKtan anlamayanlar sana: “çok derdi var ve ÇÂResin dilemekte!.” desinler..


Resim

Her kimin gönlünde kim Dost derdi yok âdem değil
Düşmüş ol hayvan ıyşe dün ü gün husran diler..


Bu geçici ÂLEMde her KİMin ki Ol YÜCE DOSt’un AŞKuLLAH DERdi yoksa o kimse zâten insÂSN değil..
Bu Dünya derdinde bir ahayvanlık yaşayışı içine düşmüş ve
Dün de bu gün de dilediği aslında hüsran/ebedî kayıp ki çok büyük ziyan..


Resim

Âşıkın aşkta nişânı vardürür belli beyan
Fariğ-i kevneyn olur ne assı ne ziyân diler..


AŞKuLLAHta, gerçek MuhaMMedî HAKk ÂŞIKların ALINLarında açık seçik AŞK Nişânı/İŞÂRetleri vardır ki,
Onlar dünyadan âhiretten alâkalarını kesmişler ve bu âlemde ne KÂR ne ZiyÂN dilerler..


مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
Resim---"Muhammedun resûlullâh (resûlullâhi), vellezîne meahû eşiddâu alâ’l- kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseri’s- sucûd (sucûdi), zâlike meseluhum fî’t- tevrât (tevrâti), ve meseluhum fî’l- incîl (incîli), ke zer’in ahrace şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibu’z- zurrâa, li yagîza bihimu’l- kuffâr (kuffâra), vaadallâhullezîne âmenû ve amilû’s- sâlihâti minhum magfiraten ve ecren azîmâ (azîmen).: ALLAH’ın Resûl’ü Hz. Muhammed (aleyhisselâm) ve O’nunla beraber olanlar, kâfirlere karşı çok şiddetli; kendi aralarında çok merhametlidirler. Onları rükû ederken, secde ederken ve ALLAH’dan fazl ve rıza isterken görürsün. Onların alâmetleri yüzlerindeki secde izleridir. İşte bunlar, onların Tevrat’taki ve İncil’deki vasıflarıdır. Filizini çıkaran sonra onu kuvvetlendiren, böylece kalınlaşan, sonunda gövdesi üzerinde yükselen, çiftçilerin hoşuna giden ekin gibidir. Onlarla kâfirleri öfkelendirmek içindir. Ve ALLAH, onlardan âmenû olanlara ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlara mağfiret ve büyük ecir vaadetti.” (Fetih 48/29)

Resim

Kibr ü kin olduğu yerde aşk gelüp kılmaz karar
Aşk harablıklar sever mamurları virân diler..


Bir gönül ki kibir ve kin yuvası olmuşsa, AŞKuLLAH bu gönüle girip sürekli var olmaz..
AŞKuLLAH ateş gibidir kendisinden başka ne gül ne gübre bırakır harab eder ve dünyevî Nefsin hevâ ve heves köşklerini virâne diler..


Resim

Eşrefoğlu Rumî diler aşka vereli hep varını
Bi-murad olup yürür ne vasl ü ne hicran diler..


Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu, AŞKuLLAHı cândan dileyip uğruna tümm VARını verip yok edeli,
Mâsivâda/ HAKk TeÂLÂ’dan gayrısında hiç bir muradı kalmadan bu geçici Hayat Yolunda çırılçıplak yürür ne kavuşma sevinci ne de ayrılık acısı bilmeden yalnızca CÂNÂNın CEMÂLin diler..



Resim

Müddeî: İddia eden. İddiacı. Davacı. * Bir hükümde ayak direyen. Hak olduğunu veya herhangi hakkın zayi olduğunu dâvâ eden. * İnatçı, muannid.
Iyş: îş. Yaşayış. Yaşamak. Zevk u safa sürmek. * Hayata medar olan ve geçinilen şeyler. * Ekmek. Gıda.
Hüsran: Mahrumiyet. Kayıp. Çok büyük ziyan.
Fariğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.
Kevneyn: İki âlem. Dünya ve Ahiret.
Vasl: Âşığın sevdiğine kavuşması. Kavuşmak. * Birleştirmek, ulaştırmak.
Hicran: Uzaklaşma. Ayrılık. Ayrılıktan gelen keder, sızı, acı. Dostluğu ve ülfeti kesmek..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim HER KİMİN!.


Her kimin kim aşkı yok hayvandürür
Gerçi kim sûrette ol insandürür..


Şu ŞE’ÂNuLLAH Kâinâtında her kim ki tüm ESMÂULLAH İle Yüklü, Akıl Sahibi ve İnsÂNLıkla mükellef iken, AŞKuLLAHtan habersiz ve AŞKsız ise hayvandırlar.
Gerçi yüzüne bakıldığında, insan sûretinde gözükürlerse de..


Resim

Sûreta insan velî hayvan sıfat
Ma'nide ol "belhüm edâl"dendürür..


Ey Dost, bunlar görünüş sureti sanki insan gibiyse de hayattaki davranış sıfatları hayvancadır.
Hatta mânâ da hayvandan da aşağıdırlar..


وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِّنَ الْجِنِّ وَالإِنسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَّ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَّ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَّ يَسْمَعُونَ بِهَا أُوْلَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُوْلَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
Resim--- “Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi BELHUM edâLLUn ulâike humul gâfilûn (gâfilûne).:Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. ONLAR HAYVANLAR GİBİDİR. HATTA DAHA ÇOK DALÂLETTE-dirler-Sapıktırlar.. İşte onlar, onlar gâfillerdir.” (A’râf 7/179)

Resim

Aşkı olmayan kişinin canı yok
Samirî gavi gibi bicandürür..


AŞKuLLAHtan habersiz ve ilişkisi olmayan kişi canından da habersizdir.
Samirî azgınlığını ve zâlimliğini ilke edinerek, insanları şirke sevk etmek için ömür harcayanlar, canlı gözükseler de, gerçekte ölüdürler..


Resim

Bu mişede her kişi şir olmaya
Kimi tilki kimi aslandürür..


Bu KULLuk İmtihanı Ormanlık Âlemeinde her kişi sanmasın ki ben de aslanım.
Gerçek o ki, bu âlemde tilki de çoktur aslan da çoktur..


Resim

Her hacer la'l olmaya ey bi basar
Kimi yakut kimisi mercandürür..


Ey AŞKtan Meşkten habersiz kör kişi, her gördüğün taşı kıpkırmızı ve kıymetli süs taşı sanmayasın.
Gerçek o ki, bu âlemde rengarenk ve kıymetli yakut taşı ve derin derunî gönül mercÂNLarı da vardır..


Resim

Âşıkın mihr ü vefâ sıdk u safâ
İşi dâim lutfile ihsandürür..


MuhaMMedi HAKk ÂŞIK’ın gönlünde; aşk, şefkat, muhabbet, vefâ, sıdk, ve safâ vardır.
Ondandır ki MuhaMMedî ÂŞIK’ların işi gücü HAKk TeÂLÂ’nın Yarattıklarına lutf ile ihsan etmektir..


Resim

Âşıkın işi tevazu' meskenet
Gözleri yaş müdam seylandürür..


MuhaMMedî HAKk ÂŞIK’ların işi; HAKk TeÂLÂ’nın Yarattıklarına karşı alçak gönüllülük, kibirsizlik ve mahviyet hâli içinde olup asla el açıp dilenmeden HAKk TeÂLÂ’nın rızkına razıdırlar.
Gerçeğin gereği onların göz yaşları sürekli akar da akar..


Resim

Aşksız gör kim bahîl ü nakes ü şum
Nefsi itin yicerür sekbandürür..


AŞKuLLAHtan haberiz sığırca yaşamakta olanlar ki; Hakka ve hayra cimri, alçak ve hayırsız kişilerdir.
Onlar, Nefs Köpeğini yedirip içiren Köpek besleyicisidirler..


Resim

Âşıkın kalbi selim keffi kerim
Dost yolunda canı da kurbândürür..


MuhMMedi HAKk ÂŞIKLarın Kalbleri selâmet ile, avuçları halka vermek için ni’metler doludur.
Herkesin en kıymetlisi canları da HAKk TeÂLÂ’nın AŞK YOLUnda kurbÂNdır..


Resim

Aşksızın gönlü daracık söyleme
Zemheri şiveli bir nadandürür..


AŞKuLLAHtan haberiz sığırca yaşamakta olanların gönlü daracıktır ki, sen ne dersen de içine alamaz, boşuna AŞKtan ANLAtma!.
Onlar şiddetli soğukların anası zemheri tabiatlı anlayışta, haddini bilmez câhillerdir..


Resim

Âşıkın gönlü müdam kaynar taşar
Taşra atar dürlerin ummandürür..


MuhMMedi HAKk ÂŞIKLarın Derûn GÖNLü hiç durmadan İLahî AŞK ile kaynar taşar durur.
Ondan dır ki onlar, ÖZLerindeki Hakikat-ı MuhaMMed İNCİLerini dışarıya atan Umut UMMANlarıdırlar..


Resim

Aşksızın her bir sözü bir ok gibi
Dokunur sanki katı yaydandürür..


İLahî AŞKtan habersiz ve umursamazların her sözleri can alıcı ok gibidir.
Öylesine hemence isabet eder ki, herdefini şaşmaz sağlam bir zalim yayından atılmıştır..


Resim

Âşıkın cünbüşleri tatlı şirin
Her duası dertlere dermandürür..


MuhaMMedi HAKk ÂŞIKLarın CÂN-CÂNÂN Cünbüşleri ve ÖZLü ZEVKLeri gerçekten tatlı ve şirindir.
Onların her bir duası her dertlere dermÂNdır..


Resim

Aşksızın her taati olur heba
Âşıkın küfrü dahi imandürür..


İLahî AŞKtan habersiz ve umursamazların her bir uğraşları sonuçta yok olmaya mahkumdur.
MuhMMedi HAKk ÂŞIKLarın câhillerce küfür sanılan sözlerinin ÖZÜnde Takik İmÂN vardır..


Resim

Âşıkın varı yol içinde sebil
Nesine hükm idesin fermandürür..


MuhaMMedi HAKk ÂŞIKLarın bu âlemde her neleri varsa, sanki yol üzerinde gelip geçenlerin içimesi için konulan, ALLAH celle celâlihu Rızasına Su dolu küpler gibidir.
Onların aleyhine hükmedilecek bir mal mülk vs. dertleri yoktur ki fermÂN EDEsin!.


Resim

Aşksızın yeri cehennem esfeli
Sekiz uçmak âşıka meydandürür..


İLahî AŞKtan habersiz ve umursamazların yerleri, bu ÂLemde de Âhiret ÂLeminde de cehennemin en alçak ve en aşağısıdır..
MuhaMMedi HAKk ÂŞIKLara ise, her ÂLemde sekiz Cennet onların HAYyat MeydÂNLarıdır..


Resim

Gerçi âşık sûreta miskin fakir
İlle mânâda ulu sultândürür..


Gerçi MuhaMMedi HAKk ÂŞIKLar, dıştan görünüşte miskin fakirdirler.
Ancak gerçek Mânâ ÂLeminde onlar, HAKk TeÂLÂ’nın Ulu Sultânlarıdırlar..


Resim

Her kimin kim aşkı var câhil değil
Zira her müşkil ana âsândürür..


Bu Şehâdet Âleminde her kim ki, AŞKuLLAH İLE-BİLE YAŞAmaktaysa asla câhil değildir.
Çünkü onlar için zorluk yoktur, çözümü çoktur ve kolaycadır..


Resim

Eşrefoğlu Rumî'nin her bir sözü
Aşk ile bir bahr-i bi payandürür..


Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu'nun buyurduğu her bir Mânâ sözü, AŞKuLLAH iledir ve sahilleri olmayan muhteşem bir MuhaMMedî DERYÂdır..


Resim

Samirî.: Hz. Musa Peygamber zamanında Yahudileri şirke sevk eden. Hz. Musa'nın (A.S.) bulunmadığı yerde kavmini yaptığı buzağı heykeline taptırmağa çalışan bir yahudi.
Gavi.: Gaviyy. Azgın. Zâlim. * Tek başına kalan.
Mişe.: Ormanlık.
Şir.: f. Aslan.
Hacer.: Taş, kaya.
La'l.: Kırmızı. Al renk. * Dudak. Kırmızı ve kıymetli bir süs taşı.
Yakut.: Çeşitli renkleri olan kıymetli bir süs taşı.
Mercan.: Denizde geniş resif meydana getiren ve mercanlar takımının örneği olan hayvan ve bunun kalkerli yatağından çıkarılan çoğu kırmızı renkte ve ince dal şeklinde bir madde. Bu madde boncuk gibi süs eşyası olarak kullanılır. Mercanlar ancak 40 metre kadar derinlikte yaşayabilirler.
Mihr.: Aşk, şefkat, muhabbet.
Tevazu'.: Alçak gönüllülük. Kibirsizlik. Mahviyet hâli.
Meskenet.: Miskinlik. Tembellik. Uyuşukluk. Bitkinlik. Beceriksizlik. Fakirlik. Yoksulluk
Müdam.: Devam eden. Sürekli. Dâim ve bâki olan. * Mübtelâ olan.
Seylan.: Sel. şiddetle gelen şey.
Bahıl.: Hasis. Cimri. Tamahkâr. Hayırlı işlere malını (varsa bile) harcamayan.
Nakes.: Bayağı, alçak. * Başını daima öne eğen adam.
Şum.: Hayırsız kişi.
Sekban.: f. Köpek besleyicisi.
Zemheri.: Karakış dönümünden (12 Aralıktan) 31 Ocağa kadar olan şiddetli soğuk devresi.
Şive.: Söyleyiş. Tarz. Ağız. Üslub. * Eda. Naz.
Nadan.: f. Cahil, bilmez, haddini bilmez.
Dürr.: (Dürdâne, dürre) f. İnci. İnci tanesi.
Umman.: Büyük deniz. Okyanus.
Cünbüş.: Zevk, eğlence.
Taat.: İbadet etmek. ALLAH celle celâlihu'nun emirlerini yerine getirmek. İtaat etmek.
Heba.: İnce toz. * Boş. Beyhude. Nâfile. Faydasız. İsraf. Ziyan. * Aklı az olan.
Sebil.: Açık ve büyük yol. Büyük cadde. * Allah rızası için su dağıtılan yer.
Müşkil.: (Müşkile) Zorluk, güçlük, zor olan iş. Çetinlik.
Âsân.: f. Kolay. Suhuletli. Yesir.
Bi-payan.: f. Sonsuz. Payansız..
Keff.: Avuç, el, avuç içi. * Nimet.
Esfel.: En sefil, çok sefil, en alçak, en aşağı, çok fenâ..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

**

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim GÖNLÜMÜN!.

Gönlümün bir köşesinde Arş-ı Rahmân gizlidir
Katremin bir katresinde bahr-ı umman gizlidir..


DERUNî, MÂNÂ ve Enfüs ÂLemi olan gönlümün bir köşesinde Er Rahmân ALLAH celle celâlihu ARŞı gizlidir.
Damlamın her bir damlasında okyonuslar gizlidir..


الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى
Resim--- "Er rahmânu alâ’l- arşistevâ: Rahmân arşın üzerine istivâ etti/kuşattı, hükümran oldu, hükmetti, SEVİYEledi. ( TâHâ 20/5)

er Rahmân:
Resim

Resim

Zerremin bir zerresinde nice bin şems ü kamer
Ârife bu söz ıyan ille avamdan gizlidir..


Hücremin her bir zerresinde nice binlerce Güneşler Aylar gizlidir.
MuhaMMedî Ârife bu sözüm açıkça, aşikâr ve bellidir Ancak mâneviyattan habersiz irfanı kıt kimselere gizlidir..


Resim

Bu vücûdumda benim bir kuş vardır ol kuşun
Avcı içinde temâmet iki cihân gizlidir..


Benim şu vücudumda öyle bir KUŞ vardır ki; MERKEZde CÂN İÇinde CÂNÂN olan o KUŞun avcunun içinde iki cihânın tümü gizlidir..

Resim

Lâmekan u bînişândır ol kuşun yaylakları
Ol kuşun havlasından Sırr-ı Sultân gizlidir..


O, öylessine bir kuştur ki, o kuşun avlakları yaylakları AKIL ÂLeminde anlatılamayan mekansız ve nişansızdır.
O KUŞun MUHİTinde, etrafında O SULTÂN’ın HABLi’L- VErîd SIRRı gizlidir..


Resim

Ol kuşun Şah ile ahdi var ezelden ileru
Bir melek bilmez nedir ol ahd ü peyman gizlidir..


O RÛH KUŞunun ŞÂH ile BEZM-i ELEStte KULLUk Ahdi vardır ki, ezelden de ilerde MURADuLLAHta..
Hiçbir meleğin dahi bilemediği o AHd ve yemin gizlidir..


Resim

Ol kuşun avı şikârı Dost vaslıdır hemin
Anınçün dost ana munis ü mihman gizlidir..


O KUŞun, avlayacağı av; KULunun, bu âlemde hemence DOSt’a ULAŞımıdır,
Onun için, EL VELî celle celâlihu onun, cana yakın GAYbî/OLduğu hâlde gözükmeyen gizlisidir..

El Veliyyü:

Resim

Resim

Ey aceb böyle iken Yâ Rab nedendir bu kuşun
Hiç iniltisi tükenmez yüreği kan gizlidir..


Gerçek bu iken Yâ RABB!. Şaşılırki bu KUŞun gece gündüz bitmeyen iniltisi nedendir ve yüreğinde kan gizlidir..

er RABB:

Resim

Resim

Derde düşmüştür yanar zâri kılur ol dün ü gün
Zârisi ol Dost firakı bağrı püryan gizlidir..


Öylesi bir AŞKuLLAH DERdine düşmüştür ki, gece gündüz durmadan yanar ve zâri zâri iniler.
İnlemesinin sebebi O Yüce DOSt’undan ayrı kalışıdır ve bağrında püryan kebebı-kalbi gizlidir..


Resim

Ol kuşun vasfı öküşdür diyedim illâ nidem
Müddeîden korkarım gönlünde güman gizlidir..


O KUŞun sıfatları çok çok fazladır ve söylecektim ancak neyleyim ki,
Kupkuru dava edici câhillere demekten korkarım çünkü onların kalbinde hakka şüphe gizlidir..


Resim

Sûret-i insanda gel insanı bil insan isen
Sûret-i insanda bu mânây-ı insan gizlidir..


Eğer sen gerçekten HAKk TeÂLÂ’nın Halifesi İNSÂN OLuş yüceliğine ERmişsen, İnsÂNoğLunun Sûret-inde insan maddesini gör ve tanı.
Ve İnsÂNoğLunun Sîret-inde insan mânâsını gör ve tanı.. ki o sen de gizlidir..


Resim

Mânây-ı insan bil kim bilesin Hakkı ayan
Mânây-ı insanda ol sıfat-ı Subhan gizlidir..


Sen ne zaman RABBımız HAKk TeÂLÂ’yı açık seçik BİLir Tanırsan İnsaÂNın Mânâsını Bilmiş olursun..
İşte o zaman bilirssin ki, Mânây-ı İnsanda SubhÂN TeÂLÂ’nın Sıfatları gizlidir..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe RABBehu: Nefsinin Bilen/TANIyan RABBini BİLir/TANIr” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Resim

Eşrefoğlu Rumî bu remzi yine ârif bilir
Bilmedi bilmeye her ami vü nadan gizlidir..


Eşrefoğlu Rumî BaBam kaddesallahu sırrahu buyurduğun bu ANLAya Bilene açık sözlerini ancak MuhaMmedî Ârif bilir.
Bu derunî buyrukları; her bir dünya derdine saplanmış halkça yaşayanlar ile, birşeyler bildiğini zanneden haddini bilmez câhiller BİLmediler ve BİLmesinler de.. İşte SIRR burada gizlidir..


Resim

Katre.: Damla. Su damlası. * Bir damla olan şey.
Bahr.: (c.: Bihâr - Ebhâr - Ebhur - Buhur) Deniz. * Âlim. Çok bilen.
Umman.: Büyük deniz. Okyanus. * Hindistan ile Arabistan arasındaki büyük deniz.
Iyan.: (ayân) Aşikâr. Belli. Herkesin bilebileceği ve görebileceği. * Çiftçi âletlerinden olan saban okunun bileziği.
Avam.: Halktan ilmi irfanı kıt olan kimse. Okuyup yazması az olan. Fakirler sınıfından. * Tas : Hakikata tam erememiş, tevhidin derin hakikatlarından haberi olmayan. * Halkın ekseriyeti.
Temâmet.: Bütünlük, tamamlık, tamlık.
Havla.: Muhit, etraf.
Ahd.: Vâdetme. Söz verme. Vefâ. Yemin. And. Misak. Peymân. * Asır. Devir. Tevhid. Mukavele. * Vasiyet.
Peyman.: f. And, yemin, muahede, ahitleşmek.
Şikâr.: f. Av, avlanan hayvan. Avlama. * Düşmandan ele geçirilen mal. Ganimet.
Munis.: Alışılmış. Ehlileşmiş. Cana yakın. Sevimli. Ünsiyyet edilmiş.
Mihman.: f. Misafir.
Firak.: Ayrılık. Ayrılmak. Hicran.
Püryan.: f. Kebabın bir nev'i. Piran. Pürân.
Öküş (t): Çok fazla, ziyade.
Müddeî.: İddia eden. İddiacı. Davacı. * Bir hükümde ayak direyen. Hak olduğunu veya herhangi hakkın zayi olduğunu dâvâ eden. * İnatçı, muannid.
Güman.: f. Zan. Tahmin. Sanmak. şüphe.
Ayan.: (İyân) Aşikâr. Belli. Herkesin bilebileceği ve görebileceği.
Remz.: İşaret. İşaretle anlatmak. * Güç anlaşılır. * Gizli ve kapalı söyleme.
Ami.: Avamca. İleri gelenden olmayan. Câhil. Havassa âit olmayan. Avama âit ve müteallik
Nadan.: f. Cahil, bilmez, haddini bilmez.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim EY GÖNÜL BİR!.

Ey gönül hiç derde düş kim anda derman gizlidir
Gel karış bir katreye kim anda umman gizlidir..


Ey gönül bu Hap gözüken HİÇLik Yurdunda HİÇ DERdine düş ki, dermÂNı kendi derdindedir.
Öyle bir DAMLaya karış ki onda umman gizlidir..


Resim

Terk edip canı cihânı gey feragat cübbesin
Bu feragat cübbesinde Sırr-ı Sultân gizlidir..


Şu içinde yaşadığımız cihânın ve cânın geçici Kulluk İmtihanı oyunlarının sonUÇunu Görüp vaz geçip YokLuk Kefenini giy ki,
Dünya Dâvasından vaz geçmek Kefeni CÜBBesinde Sırr-ı Sultân gizlidir..


Resim

Değme bir derviş hakire hor görüp hor bakma kim
Gönlümün her köşesinde Arş-ı Rahmân gizlidir..


Sıradan bir derviş diye bakıp, halimi hor görüp de hor bakma ki,
Şahdamarımdan da ÖZde er Rahmân ALLAH celle celâlihu ARŞı gizlidir..


الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى
Resim--- "Er rahmânu alâ’l- arşistevâ: Rahmân arşın üzerine istivâ etti/kuşattı, hükümran oldu, hükmetti, SEVİYEledi. ( TâHâ 20/5)

er Rahmân:
Resim

Resim

Muhib ise can u dil bulur hayat-ı cavidân
Dervişin herbir sözünde âb-ı hayvan gizlidir..


HAKk Aşka daha tam Derviş olmadan Muhib/Muhabbet eden ise yepyeni bir CÂN ve GÖNüL Bulur ebedî HAYyatta.
Ondandır ki, Dervişin herbir sözünde Hayat SUyu gizlidir..


Resim

Gör bu Eşrefoğlu Rumî bahr-ı aşkta neyledi
Can u başı terk edip can u cihânda gizlidir..


Gel gör Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu AŞKuLLAH DERYÂsında neler EYyLedi.
Canını ve Başını terk edip şimdi CÂN ve CihÂNda gizlendi ve gizlidir..


Resim


Feragat.: Tok gözlülük. Hakkından vaz geçmek, bir şey istememek. Şahsî dâvasından vaz geçmek. * Boşalmak, hâlî olmak.
Hakir.: Küçük. Ehemmiyetsiz. Kıymetsiz. İtibarsız. Kudretsiz.
Muhib.: Seven. Muhabbet eden. Dost. Hayrı isteyen.
Cavidan.: f. Câvidân, ebedi, sonsuza âit, sonsuza müteallik..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim NOLİSERSE!.


Noliserse ko ki olsun oliser
Tek gönül Mevlâyı bulsun noliser..


Ne Olacaksa OLsun ne OLur,
Yeter ki, Mevlâyı BULsun ne OLur!.


El Mevlâ celle celâlihu.:
Resim

Resim

Akıbet şu göze toprak doliser
Bir gün evvel ko ki olsun noliser..


En SONunda şu GÖZlere toprak Dolacak,
Bırak bir gün önce DOLacaksa DOLsun ne OLur!.


Resim

Aşk bağında taze güller açılır
Ömür bağı ko ki solsun noliser..


AŞKuLLAH BAĞInda teptaze güller açılır,
Benim GÖnüL GÜLBAĞım SOLacaksa SOLsun ne OLur!.


Resim

Aşk deryâsı cuşa gelmiş kan akar
Âşık-ı biçâre dolsun noliser..


AŞKuLLAH DERYÂsı COŞmuş KAN Akmakta,
Çaresiz ÂŞIK KANıdır bırak Aksın, DOLacaksa DOLsun ne OLur!.


Resim

Bu deryâya düşen âşık öliser
Ölür ise âşık ölsün noliser..


Bu AŞKuLLAH DERYÂsı DÜŞen ÂŞIK ÖLecekmiş,
ÖLecekse, ÂŞIK ÖLsün ne OLur!.


Resim

Dünyanın mansıblarını lezzeti
Eşrefoğlu alan alsın noliser..


Son UCU HayaL OLan şu iğreti-İzâfî-gelgeç Dünayanın İnsÂNLara SUNduğu geçici Lezzetlerini,
Eşrefoğlu BaBam kaddesallahu sırrahu ALacak OLan ALacaksa ALsın ne OLur!.


Resim

Cuş.: f. Coşmak, kaynamak. Taşmak. Deprenmek.
Mansıb.: (Nasb. dan) Devlet hizmeti. * Memuriyet. * Bünyad. Merci'.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim YÜREĞİME!.


Yüreğime Dost derdi urdu türlü yâreler
Kim tabibler ana bulmaz ne devâ ne çâreler..


Yüreğime Sevgili Dostum’un derdi vurdu türlü yâreler açtı.
Bu âlemin tabibleri YÂR yârelerime ne devâ ne de çâreler bulmazlar..


Resim

İllâ olur Dost vaslı ana derman ü tabib
Andan özge her ne kılsam yüreğimi pâreler..


Bu GÖNüL YÂRELerin tek çâresi Sevgili Dostum’a VusLâttır/kavuşmaktır budur derdimin dermanı da tabibi de..
Sevgili Dostum’a VusLât dışında her ne çâreler bulsam da benim yüreğimi pâreler..


Resim

Kim ezel günde Şah'a mahrem-i esrâr ise
Haldaşımdır razdaşımdır gelsin ol avâreler..


Kim ki EZEL BEZm-i ELest gününde Şâh'ın esrarına/SIRRLarına mahrem/ hususi hâllerine ait gizli sırlarına BİZ ise,
İşte o avâreler/halktan başıboş HAKk’ın gizli gelinleri gelsinler onlar benim hâldaşımdır sırdaşımdır..


Resim

El tutuşup gidelim Dost'tan yana ive ive
Bizi bunda aldamasun işbu aklar kareler..


EL ELe tutuşup acele ederek EL VELî celâlihu/ Dost'tan yana gidelim.
Bu ÂLEMin AK iLe KARA ZıTLarı, bu KUTLu GİDİŞimizde Bizi aldatmasın/saptırmasın..


Resim

İlmine mağrur olanlar kaldı aşktan bî-nasib
Âşıkın bir lem'âsına irmez ol bî-çâreler..


Nakle ulaşamamış Ham Akıl Sabihi İlim Adamı geçinenler İlâhî AŞKtan nâsibsiz kaldılar.
Çünkü o nâsibsizler-çâresizler, gerçek MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarın bir arıltısına dahi erişip-ulaşamazlar..


Resim

Alidir aşk meclisi bî-derd olanlar eremez
Gönlü bî-derdin katıdır sanki seng-i hareler..


Bu AŞKULLAH Meclisi çok yücedir ki ÇİLesiz-Dertsizler asla Erip-ULAŞamazlar.
ÇİLesiz-Dertsizlerin GönüLLeri öylesine kaskatıdır ki sanki oldukça sert taşlar gibidir..


Resim

Âşık-ı şurideler şuride şeydâ oluben
Taş gibi gönülleri yumşak muma döndüreler..


NAZLı YÂRine tutulmuş-meftun OLmuş ÂŞIKLar, Divâne- Perişân BüLBüL OLarak,
Taş gibi sert gönüllerini yumşak muma döndüreler..

Resim

Dost derdiyle hemişe teşne dil olanları
Dost vaslı şerbetiyle dâima suvareler..


Dost derdiyle gönülleri daimâ AŞKa susamış olanları,
O Yüce DOSt VusLât Şerbetiyle dâima suLar durur..


Resim

Eşrefoğlu Rumî'ye sorar isen Dost kandedir
Diye yir gök Arş u Kürs dopdoludur hep areler..


Eğer sen Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu'ya “DOSt NEREdedir?.” Diye soracak OLursan,
Sana der ki.: “Yer, Gök, Arş, Kürs araları O Yüce DOSt İLe dopdoludur..


Resim

İllâ görmez anı bu ten gözü can gözü gerek
Can gözün açmağa bir mürşid katına vareler..


Ne var ki O Yüce DOStu bu TEN GÖZü ile GÖRmek imkansızdır ve mutlaka CÂN/GöNüL GÖZÜ gerek.
CÂN/GöNüL GÖZÜnü AÇmak için bir MuhaMMedî Mürşid Huzuruna varalar..


Resim

Urdu.: Vurdu.
Mahrem.: Gizli. * Dince ve şer'an müsaade olunmayan. * Birisinin hususi hâllerine ait gizli sır.
Esrâr.: (Sır. C.) Sırlar. Gizli hikmetler ve mânalar. Bilinmeyen şeyler.
Râz.: f. Gizli sır, saklı şey.
İvmek (t): Acele etmek.
Lem'â.: (c.: Lemâat) Parlamak. Şimşek gibi çakmak. Güneş ve yıldız gibi parlamak.
Ali.: Üstün. Yüce. Çok büyük. Meşhur. Necib.
Seng.: f. Taş, hacer.
Hare.: f. Kaya, sert taş.
Şuride.: f. Perişan, karışık. * Tutkun, âşık, meftun.
Hemişe.: Daimâ.
Teşne.: f. Susamış. * Mc: İstekli, çok arzulayan, heveskâr.
Suvare.: Su veren.
Kanda (t): Nerde..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim BAHR-ı UMMAN!.


Bahr-ı umman kuşuyem yerim mekanım andadır
Bunda adım süregeldim dü cihânım andadır..


Ben EZELinde AHADiYyet UMMANında bir DAMLaydım, O DERyânın CÂN KUŞuydum ki, ASıL SILÂM ORAsı idi.. Şu VÂHİDiYyet Şehâdet ÂLemine, Bir İSİMLe, KADERimi İZLeyerek GELdim.. Oysa benim iki cihÂNım, Zâhirim de/Dünyâm da, Bâtınım da/Âhiretim de =>ASLIm/O Ez Zâhiru’l- El Bâtın celle celâlihu’nda/O AHADİYyet DERYÂsı’ndadır..

Ez Zâhiru:
Resim

El Bâtinu:
Resim

Resim

Mevc urup ol bahr-i umman bunda bıraktı beni
Dürr-i bî-hemta benim ma'den-i kanım andadır..


ZÂTuLLAH’a MutLak Mahsus olan AHADiYyet UMMANı, NÛRuLLAH DALgasıyla Beni İLLİYyînden ESFELine SALLadı-Attı!. =>NÛRuLLAH =>NÛR-u MuhaMMed İLe Şu VÂHİDiYyet Şehâdet ÂLemine düştüm..
Eşsiz, denksiz, benzersiz İNCİ DÂNEsiyim.. Benim bu ÂLEMde, bir insÂN ve Halifesi OLarak kullanmakta olduğum yetenek ve melekelerimin ASIL KAYNAğı, O AHADİYyet DERYÂsı’ndadır..


Resim

Çağa çaylak baş açık yalın ayak geldim garib
Tâc u tahtım mal u mülküm hanümânım andadır..


Şu ÂN İÇinde BULunduğum KULLuk ÇİLLe Çağına/bu ÂLEMe; çaylak/toy, deneyimsiz, acemi, baş açık, yalın ayak ve garib bir BEBEk OLarak, GELip-GEÇen bir YOLcu gibi geldim.. Oysa gerçek malım, mülküm, yerim, yurdum SILÂm, O AHADİYyet DERYÂsı’ndadır..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Dünyâda bir garib gibi yakut bir yolcu gibi ol!.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Resim

Bunda tuzağa tutuldum ben de düştüm na-gehan
Bülbülüm zâriliğim ol gülistanım andadır..


Şu ÂN İÇinde BULunduğum KULLuk ÇİLLe Çağının YARım NEFESLik bENLik TUZağına, birdenbire ÂNsızın Düştüm ve Yakalandım..
Şimdi Şu ÂLEMde, MuhaMMedî AŞk BÜLBÜLü OLarak Gece-Gündüz Şakıyıp, zâri zâri İNLememin sebebi OLan GÜLBAĞIm O AHADİYyet DERYÂsı’ndadır..


Resim

Bunda geldim Eşrefoğlu Rumî dediler bana
Dahi bundan özge benim ad u sanım andadır..


Her KUL gibi ben de geldiğim ve Şu ÂN İÇinde BULunduğum KULLuk ÇİLLe Çağı ÂLEMinde bana: “Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu” dediler.
Halbuki, bundan başka ve gerçek ADım ve SANım, ÖZüm/ASLım O AHADİYyet DERYÂsı’ndadır....


Resim

Umman.: Büyük deniz. Okyanus.
Mevc.: Dalga. Denizin dalgası. Titreşim. Mc: Devir, devre.
Dürr.: (Dürdâne, dürre) f. İnci. İnci tanesi.
Hermta.: f. Eş denk. Benzer.
Bî- hemta.: f. Eşsiz, denksiz. Benzersiz.
Ma'den.: Maden. Bir haslet veya hususiyetin kaynağı. Herşeyin aslî mekânı, menbâ ve me'hazı olan yer..
Kân.: f. Bir şeyin menbaı. Kuyu. Kaynak. Mâden ocağı. Bir keyfiyetin. (niteliğin) bol olarak bulunduğu kimse..
Çaylak.: Yırtıcılardan, uzun kanatlı, çengel gagalı, küçük kuşları ve fare gibi zararlı hayvanları avlayan, tavuk büyüklüğünde bir kuş. Toy, deneyimsiz, acemi (kimse)
Hanümân.: (Hanmân) Ev. Bark. Ocak. Ehil ve iyal.
Nagehan.: f. Birdenbire, ansızın, âniden.
Özge.: Başka. el, yabancı...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim GÖNÜL DERDİ!.


Gönül derdi ile yarın
Aceb şuride şeydadır
Bu aşk içinde sankim ol
Bugün Mecnun-i Kays’adır..


Şu BENim Gönlüm ki, NÂZLI YÂR’ine öylesine tutkun ve divâne ki, O’nun derdiyle karmakarışık ve perişÂN Hâlde.
Bu AŞk Ateşi içinde Gönlüm sanki bu günümüzün MecNÛN-i KaYs’ı OLmuştur LEYyLÂsına!.


Resim

Ben eydürem ki ey gönül
O bâki Şah sen de bir kul
Bu aşk senin haddin değil
Bu bir olur temennadır..


Ben ona derim ki : “Ey gönül senin gönül verdiğin ŞâH => El BÂKi ALLAH celle celâlihudur ve sen de O’nun bir KULusun..
Bu AŞKuLLAH Senin haddine-işine değil bu ancak ve ancak, OLması İçin O’na TEMENNi/O’nden dilek, istek, duâ ve Rica etmektir..


Resim

Gönül hiç sözüm işitmez
Gelüp kendüyi cem itmez
Beni bıraguben gitti
Durağı kûh u sahradır..


bU Âşık Gönlüm hiç bir sözümü işitmez ve kendine gelip de bir türlü kendine gelip toparlanmaz. Benim bu zâhirî Dünya hayatımı terk edip gitmekte ve artık durağı dağlar ve sonsuz sahralar-çöller olmaktadır..

Resim

Nasihatten direm bir söz
Bana hüccet kılur yüz söz
Direm bunu koyup gitme
Bana dir bu ne gavgadır..


Âşık Gönlüme nice nasiahatler etmekteyim ancak o, zerre kadar alınmadığı gibi üstelik bir de o bana yüzlerce söz deyip deliller ileri sürmekte.
Ona derim ki, benim bu zâhirî Dünya hayatımı başıma bırakıp gitme. O da bana: “Bu ne biçim hayat sadece CÂNLar cengi kavgası var!.”


Resim

Ben eydürem bu yol uzak
Bu yola çok gerek yarak
Dedi bu yolda yok olmak
Hep esbab-ı müheyyadır..


Ona derim ki: “Bu AŞKULLAH YOLu çok uzak ve bu yolda çok çok YOLLuk/Azığına da gerek var!.
O da bana: “ Bu YOLun ASLı ve İlahî Proğramı; zâten FENÂdır ve bu Dünyâ için gerekli izafî-geçici BENLiğini YOK edip, FENÂFİLLAH’a Erecek sebebler hazırlanmış, tertib ve tesviye olunmuştur HAYyatta..


Resim

Dedim bu yol belâlıdır
Cefâ mihnetle doludur
Dedi kahrı nuru anın
Benim gözüme tutyadır..


Ona dedim ki: “Bu AŞKULLAH YOLu çok belâlıdır ve çok cefâlar ve mihnetlerle/zahmet ve eziyetlerle doludur.
O da bana dedi ki: “Bu YOLun SAHİBİnin Kahrı da NÛRu da gözlerime YÂRin SEYRÂN SÜRMEsidir..


Resim

Dedim gönül bu yolda bil
Gerektir ağular yutmak
Dedi aşk ile zehr içmek
Bana sükkar u helvadır..


Ona dedim ki: “Bu AŞKULLAH YOLunda Aşk Zehirleri içmek gerek ve şarttır!.”
O da bana dedi ki: “Bu AŞKULLAH ileyken zehr içmek sanki bana şeker ve helvadır..


Resim

Dedim gönül bu yolda sen
Gerek bin kez veresin can
Dedi bir günde bin kez can
Verirsem dahi sezadır..


Ona dedim ki: “Bu AŞKULLAH YOLunda sana bin defa CÂN vermen gerek ve şarttır!.”
O da bana dedi ki: “Bu AŞKULLAH YOLunda bana bir günde bin kez CÂN versem Uygun, münâsib, lâyık ve lâzımdır..


Resim

Dedim nola gönül gelsen
Benim bir hâlimi sorsan
Dedi bu yolda ben ü sen
Demeklik küllî hatadır..



Ona dedim ki: “Eyy Gönül ne olur ki sen bana gelip de bir hâlimi hatırımı sorsan!.”
O da bana dedi ki: “Bu AŞKULLAH YOLunda benlik, senlik yapmak İKİLiktir ve baştan sona hatadır!.”


Resim

Yine dedim ki hey gönül
Bu sevdâ key uludur key
Dedi sen beni yoğa say
Bu aşkın işi böyledir..


Yine Ona dedim ki: “HEyy Gönül bu AŞKULLAH Sevdâsı pek çok ULUdur pek YÜCEdir!.”
O da bana dedi ki: “En iyisi sen benim izafî varlığımı hiçe ve yoğa say çünkü bu AŞKULLAH İŞi böyledir!.”


Resim

Dedim gönül ki kendüden
Kimesne bu yola varmaz
Dedi benim bu varmağım
Girü anınla anadır..


Ona dedim ki: “Eyy Gönül!. Bu AŞKULLAH YOLuna hiç kimse kendi BAŞına BİLip-BULu-OLup da VARamaz!.
O da bana dedi ki: “Benim RÜCÛ’ Edip geri DÖNüşüm Yine O’nunla O’nadır!.”
HAKk’tan>HAKk’ta>HAKk’a>HAKk’La =>NAHNU =>BİZBİR-İZ!.


Resim

Bıraktı halkı gözünden
Geçüben kış u yazından
Elini yudu özünden
Hemen maksudu Mevlâ'dır..


Bu ÂŞIk Gönlüm artık halkı gözünden çıkardı, kışından ve yazından
vazgeçti.
Zâhir ELLerini ÖZ Bâtın SUYU ile YUyup Göz YAŞLarıyla AŞKULLAH ÂBDestini aldı ve maksad hedefinde olan =>El MEVLÂ ALLAH celle celâlihu!.


El Mevlâ ALLAH celle celâlihu:
Resim

Resim

Bu Eşrefoğlu Rumî'nin
Ulaştı gönlü çün Dost'a
Temâm kevneyni unuttu
Gönül dost ile tenhadır..


Çünkü, MuhaMMedî HAKk ÂŞık Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu'nun Gönlü EL VELî DOst ALLAH celle celâlihu’ya ULAŞtı. Ve Artık GÖNLü DOSt’u İle tenhada BİZ BİR-İZ.. İki âlemi, Dünya ve Âhiret Derdini unuttu!.

Resim

Dahi gönül sözü çoktur
Eğer dersem anı olmaz
Ne hacet söylemek a'mma
Bilir ârif ki ol nedir..


Bu MuhaMMedî HAKk ÂŞık Gönlümün söyleyeceği daha çok sözleri var. Ancak onları anlatırsam olmaz ki sırdır.
Gerçi söz söylemeye ne hacet var ki zâten onları MuhaMMedî HAKk ÂRİFLer Bililer ki nedir o SÖZLer!.


Resim


Şuride.: f. Perişan, karışık. * Tutkun, âşık, meftun.
Şeydâ.: f. Tutkun. Divane. * Çok sevgiden hâsıl olan hal.
Kays.: Leylâ ile Mecnun hikâyesinin erkek kahramanı olan Amirinin adı.
Hadd.: Hudut. Çizgi. Sınır. * Cürüm. * Salahiyyet. * Şeriatça verilen ceza. * Derece. Son derece.
Temenna.: Eli alnına götürerek selâmlama işareti yapma. * Minnettar olma.
Kûh.: f. Dağ.
Sahra.: (c.: Sahârâ-Sahravât) Kır, ova, çöl. * Yazı.
Hüccet.: Senet. Vesika. Delil. Bir iddiânın doğruluğunu isbat için gösterilen resmi vesika. * Şâhid.
Direm.: (Dirhem) f. Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Şimdiki üç gram ağırlık. Okka denen eski ağırlık ölçüsünün (1/400) kadarıdır. Şer'an, orta büyüklükte yetmiş tane arpa ağırlığı. * Eskiden kullanılan ve beş kuruş değerindeki gümüş para. Akça.
Yarak.: Yolluk.
Esbab.: (Sebeb. C.) Sebebler. Bir şeye vâsıta olanlar. Sebeb olanlar
Müheyya.: (Hey'e. den) Hazırlanmış olan. Hey'et-i mecmuası tertib ve tesviye olunmuş olan.
Mihnet.: Zahmet. Eziyet. Dert. Belâ. * Mc: Tecrübe, sınamak.
Tutya.: Sürme.
Sükkar.: Şeker.
Sezâ.: f. Lâyık, münasip.
Key.: Pek çok.
Kevneyn.: İki âlem. Dünya ve Ahiret.
Tenha.: f. Boş yer. Kimsesiz yer. * Yalnız, tek.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim BENİM DERDİM!.

Benim derdim emi yârin gamıdır
Bu cismim merhemi gözün nemidir..


Benim GöNüL/Cân derdimin emi/ilacı YÂRimin hasret tasası gamıdır.
Benim şu Beden/cisim derdimin merhemi/ilacı ise hasret göz yaşlarımdır..


Resim

Ahımdan zârlığımdan iniltimden
Feleklerde melekler hep semi'dir..


Ahımdan feryadımdan ve inleyip durmamdan,
Gökte dönen Felekler de meleklerde duyarlar he zaman..


Resim

Kimin gönlünde kim bu derd odu yok
Kamu hayvanların kemden kemidir..


Bu âlemde insan kılığında yaşayan her kimin gönlünde ki bu AŞKuLLAH Ateşi yoksa,
O kimse bütün hayvanları en alçağından da alçak ve noksan olanıdır..


Resim

Bu derd oduna kim yandı göyündü
Bilin anı kim kâmil âdemidir..


Bu âlemde her kim ki bu AŞKuLLAH Ateşine yanıp ÖZü göynedi-gevredi,
İşte o kimseyi BİLin ki, İnsÂN-ı KâmiL olandır..


Resim

Yedi tamu odu bu derd odunun
Katında sanki bir kıvılcımıdır..


Yedi cehennem ateşi bu AŞKuLLAH Ateşi yanında sanki önemsiz bir kıvılcım gibi basit kalır..

Resim

Bugün bu derd oduna yanmayanın
Yarın düzehte yanmak lazımıdır..


Bu günümüzde bu AŞKuLLAH Ateşine yanmayanın,
Yarın âhirette cehennem ateşinde yanması Lâzım ve de Lâyıktır..


Resim

Saadet gencinin kilidi dilin
Sorarsan ehl-i derdin bir demidir..


İlâhî ve MuhaMMedî Mutluluk Hazinesinin anahtarı olan DİLin söyledikleri nedir diye sorarsan, o sözler AŞKuLLAH Ateşine Düşen Dert Ehlinin şu ÂNki ahlarıdır..

Resim

Saladur gelsin ol pervâne âşık
Bu derd oduna yansın kim demidir..


Sala verilsin çağrılsın ki AŞKuLLAH Ateşini arayan gerçek MuhaMMedî HAKk Âşık pervâne olan koşsun gelsin,
bu AŞKuLLAH Ateşine yansın ki, tamm zamÂNıdır şu ÂNn..


Resim

Bu dertten Eşrefoğlu Rumî ölse
Elem değil düğünü bayramıdır..


Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu Babam, bu AŞKuLLAH derdinden CÂN VERip ÖLse,
Hiç de dert ve keder değildir. Çünkü bu ÂN, CÂNÂN’a CÂN VERiş düğünü bayramıdır..


Resim

Em.: İlaç.
Gamm.: Keder, tasa, dert, elem, kaygı.
Semi'.: İşiten, duyan.
Kem.: f. Az, noksan, eksik. * Kötü. Fenâ. Ayarı bozuk. * Fakir, hakir.
Tamu.: (Aslı: Tamuğdur) Cehennem.
Od.: t. Ateş, nar.
Düzah (f): Cehennem.
Genc.: f. Define, hazine. Gömülü hazine. Kenz
Pervâne.: * Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

**
Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim NİDEYİM!.

Nideyim sabr edebilsem kevn ü mekan oda yanar
Velî ah eyler isem kevn ü mekan oda yanar.


İnsÂNoğlunun KULLuk İmtihÂNı yurdu olan Kevn ü Mekan/Kâinat, âlem, dünya yaratılış ateşiyle yanmakta ki, can dayanmaz ve sabrımı dilemekteyim RABBım TeÂLÂ’dan.
Ey Kardeşim-dostum, ben bir kerre “AHh!.”ımı dışarı üfürsem bütün kâinât ateşe yanar!.


Resim

Boyadı her yüzünü ah ile zârım tütünü
Bu iniltim işiten cümle cihân oda yanar..


AŞKuLLAH ATEŞimin zâri zâri “AHh!.”ımın dumanı yer yüzünü tüm boyadı.
Bu zâri zâri iniltimi işiten Cümmle CihÂN AŞKuLLAH ATEŞine yanar!.


Resim

Firkatin oduna ya Rabbi yanar yedi tamu
Yine hicran oduna kevn ü mekan oda yanar..


Yâ RABBî!. ÖZ YURdumuz Katından/İLLiyyinden Esfeline İNiş Ayrılığının ateşiyle yedi Cehennem yanmakta.
İmdi şu ÂNda da ASLımızdan/SıLamızdan uzak kalış ateşiyle Kâinât/Yaratıklar CÜMMLeten yanmakta!.


Resim

Eşrefoğlu Rumî yanagör kuy-ı kenârında anın
Ko desinler Rumî'ye ibn-i filan oda yanar..


Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu, AŞKuLLAH ATEŞi İKLİMinin bir kenarından yanmaya gir ki,
AŞKuLLAH derdin bilmeyeler bırak varsın.: “Filan oğlu Rumî, AŞKuLLAH ATEŞine yanmakta!.” Desinler..


Resim

Od.: t. Ateş, nar.
Tamu.: (Aslı: Tamuğdur) Cehennem.
Kevn ü mekan.: Kâinat, âlem, dünya.
Firkat.: (Fürkat) İftirak. Dostlardan ve sâir sevdiği şeylerden ayrılış. Firak. Müfarakat.
Kuy.: f. Karye, mahalle, sokak. * Yol. Semt.
Hicran.: Uzaklaşma. Ayrılık. Ayrılıktan gelen keder, sızı, acı. Dostluğu ve ülfeti kesmek.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim SENİ BUNDA!.

Seni bunda komazlar gönlünü bundan götür
Terk eyle kibr ü kini bir gönül ele götür..


EYy İnsÂNoğLu, sanma ki seni bu Dünyada ebediyyen bıraksınlar. Sakın gönlünü buraya bağlama ve Nefsiyin Hevâ-Hevesinin kibirini ve kinini bırak artık da, Gönül Sahibi bir HAKk DOStu ELe götür!.

Resim

Buna gönül bağlayıp nefsine uyar isen
Ol nefsin alır seni doğru tamuya iletür..


Eğer sen de bu Dünyaya gönlünü bağalayıp Nefsinin Hevâ-Hevesine uyarsan,
Çok sevip güvendiğin o Nefsin, sonUÇ-ta alır seni doğruca Cehenneme sokar!.


Resim

Bunda kimesne kalmaz gelen gider eğlenmez
Yol düşvar korku kati işini bunda bitür..


Bu Dünyaya gelen herkesler buralarda sürekli kalıp eğlenemez ve bir gün geldiği gibi çeker giderler.
Bu KULLuk İMtihÂNı YOLu, çok çetin, zordur ve korkusu korkunçtur. Onun için YOLLuğunu HazırLa, YOLDaşın Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem DostLarını BuL ve Şehâdet İŞİni bu ÂLEMde bitir!.


Resim

Bunda bitmeyen işler anda da bitmeyiser
Gafletten uyar canın aklın başına yetür..


Her Şeyyin musahhar/emrinde kılındığı ve her türlü imkÂNın sunulduğu bu KULLuk İmtihÂNın SAHNesinde görevLi OLduğun tümm İŞLerini bitir ki, o ÂLeMde bitireceğim sanma!. Çünkü o ÂLEMde tüm âlet ve imkanlarını kaybedeceksin ki İş YAPaBİLesin!.
BedEN-Nefs-KaLb-RÛH TÜMMünü/CÂNını İkaz edip, uyarıp, UYANdır ki, AKLInı başına topla!.


وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Resim---"Ve sahhara lekum mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn (yetefekkerûne).: Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.” (Câsiye 45/13)

Resim

Kanı bunda gelenler mülk benimdir diyenler
Şimdi görünce anlar toprak oluben yatur..


Hani NErede, bu Dünyaya gelip de.: “Her şey bana ait benim mülkümdür!.” diyenler.
Gönül GÖZLerini şu ÂNda AÇıp BAKsalar, GÖReceklerdir ki, kendilerii gibi konuşan nice Krallar ve ahmaklar toprak olup yatmaktalar!.


Resim

Mülkün ıssı bellidür ya bu davalar nedür
Var utan davayı ko tab yüz karasun artur..


ASLında Bu ÂLEMin/Mülkün Sâhibi KESİNLikLe BELLiyken.: “Hayır Benim evim- benim elim!.” deyip mülikiyyet davası güdenlere ne demeli?!.
Sen bu saçma davadan vazgeç de, yüz karanı hemence parlat!.


..Vahdet-i UHuD->Vahdet-i ŞüHÛD->Vahdet-i SüCÛD->Vahdet-i MevCÛD=> Vahdet-i VüCÛD<=kaHHÂRRiyyet=> Vahdet-i VüCÛD =>Vahdet-i MevCÛD->Vahdet-i ŞüHÛD->->Vahdet-i SüCÛD->Vahdet-i UHÛD..

(LÂ diyen ->HerŞey/kes)..-> İLÂhe -> İLLâ => ALLAH <= TEVHÎD => ALLAH -> İLLÂ -> İLÂhe-> ..(LÂ diyen yok.. VAR OLan ->Vâhidu'l- Kahhâr ALLAH)

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Resim---"Yevme hum bârizûn(bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li meni'l- mulku’l- yevm (yevme), lillâhi’l- vâhidi’l- kahhâr.: O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhar olan Allah'ındır." (Mü’min 40/16)

Resim

İşte bul Tanrı hasın sildir gönlünün pasın
Gir evliyâ yoluna canın rahmete yatur..


Var git sen de, tanrılar-ilâhlar aramayı bırak da, ALLAH celle celâlihu’yu BUL!.
Görmeyen Gönül GÖZüyün PİSini-PASını SİLdir..
Bunun İçin, ALLAH DOStu OLan VELÎYYuLLAH’ın MuhaMMedî YOLUna gir de, CÂNına RAHMETeNLi’L- ÂLEMîn RAHMeti YAĞsın!.


Resim

Fırsatın elde iken düş menzile eriş gör
Bu derbendi geç dahi var şad oluben otur..


Henüz daha nefes alıp vermek fırsatın ELinde iken, hemence MuhaMMedî MenziLe ULaş.
Bu KULLuk dar geçit, boğazını çabucak geç de, MuhaMMedî ŞehÂdet ŞEREFi ŞEHRİnde şen-şâdunam-bahtıyâr olarak rahatına bak!.


Resim

Eşrefoğlu Rumî var iken öğüdünü sen al
Kevneyni ardına at yüzün Hazret'e götür..


MuhaMMedî HAKk ÂŞık Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu bu Meydanda bu sözleri söylerken, gel sen de gönül öğüdünü alıp, dünya-âhiret derdini arkana atıp, YÜZünü HAZREti ALLAH celle celâlihu’ya/VECHuLLAH’a ÇEVir!.


Resim

Tamu.: (Aslı: Tamuğdur) Cehennem.
Düşvar.: f. Müşkil. Güç. Zor.
Gaflet.: Dikkatsizlik, endişesizlik, vurdumduymazlık. En mühim vazifeyi düşünmeyip, Cenab-ı Hakk'a itaat gibi işleri bilmeyip, başka kıymetsiz şeylerle uğraşmak. Nefsine ve hevesâtına tâbi olarak Allahı ve emirlerini unutmak.
Iss.: Sâhib. Mâlik.
Tab.: f. "Parıldayan, parlayan, parlatan, aydınlatan" anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Âlem-tab $ : Dünyayı aydınlatan, âlemi ışıklandıran.
Derbend.: f. Dağda ve tepede zahmetlerle geçilen yer, dar geçit, boğaz. Hudut. Kale. * Anahtarsız kapı.
Kevneyn.: İki âlem. Dünya ve Ahiret..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim gÖNLüm-ÖZü Rum!.


<=Resim=>


Resim BİR DEM DİLİM!.


Bir dem dilim tuta idim,
Aşk komaz beni söyletir!.
Aceblemen söylediğim,
Aşkın âdeti böyledir!.


Ne zaman ki, susup dilim tutsam İLahî AŞKk dilimi çözer söyletir de söyletir!.
Garipsemeyin veya çok görmeyin böyle söylediğime, İLahî AŞKkın âdeti böyledir!.


Resim

Bu aşk beni deli kıldı,
Aklımı başımdan aldı,
Mecnun gibi dün ü günü,
Zâri kıluban inletir!.


Bu İLahî AŞKk beni deli eyledi, Aklımı başımdan aldı,
Beni Mecnun gibi eyledi her ÂNımda zâri zâri inletir!.


Resim

Aşktır beni benden alan,
Sevdiklerimden ayıran,
Kimdir aşka karşı duran,
Şahları baştan aladır!.


İLahî AŞKktır, beni kendimden ALıp, SEVdiklerimden ayırıp SEVgiLi olan!.
Kim var bu ÂLeMde İLahî AŞKka karşı duran ki AŞKk, Şahların aklını başından ALır!.


Resim

Aşk kime kim saldı saye,
Başını verdi gavgaya,
Mansûrlâyin esrük deli
"Ene’l-Hak" davi eyletir!.


İLahî AŞKk, her kime ki İLahî AŞKk GömLeği giydirdi, başını gavgaya soktu,
Hallac-ı Mansûr gibi sarhoş, mest ve deli eyleyip.: “Ene’L-Hak.: Ben HAKk’ım!.” Davası güttürür!.


Resim

Acebdir bu aşkın işi,
Gönülden sürer teşvişi,
Gözlerden akıtır yaşı,
Yürekte odu biledir!.


Bu İLahî AŞKkın İŞi; bir acayip, şaşılacak ve hayret edilecek İŞtir ki,
=>Gönülden Dünya teşvişini/karma karışıklığı ve bulanıklığını sürer çıkarır.
Yürekte AŞk Ateşi yandıkça ÖZünü GÖZünde yaş eder, akıtır da akıtır..


Resim

Her kimin aşkı var ise,
İçinde od yanar ise,
Zehi bahtlı anın canı,
Sohbeti şol Dost iledir!.


Bu ÂLeMde her kimin İLahî AŞKkı var ise,
Yüreğinde AŞk Ateşi yanarsa,
O kimsenin CÂNının =>Ne kadar güzel ve muhteşem bir kader ve alın yazısıdır ki,
O'nun AŞk Sohbeti artık Yüce DOSt ALLAH celle celâlihu İLEdir..


Resim

Aktır gönülde nur olan,
Aşktır Musâ'ya Tûr olan,
Aşktır ki İsa deminde,
Ölüler diri kıladır!.


GöNLü NÛR-u MuhaMMed DOLanlar, ÖZden GÖZe NÛR fışkırırlar ki,
Musâ aleyhisselâm'a =>Tûr-i SÎNE OLan İLahî AŞKktır..
Yine o İLahî AŞKktır ki => İsâ aleyhisselâm ZamÂNında ÖLüLeri DİRİLttiren Muc’ize!.


Resim

Gel âşık ol şad olasın,
Gussadan azad olasın,
Dürr-i yetimi bulasın,
Bu aşk bahrine daladır!.


EYy Azîz CÂN =>GeL sen de MuhaMMedî HAk ÂŞIK OL ki,
Sen de => şâd-bahtiyâr ve tümm tasaLardan-gamlardan kurtulup HÜR OLasın,
=>Son-UÇta TEKe TEK’in YETİMi RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’i BULasın,
Sen de =>bu İLahî AŞKkı DENİZİne gark OLasın!.


Resim

Eşrefoğlu Rumî söyler,
İle şara haber eyler,
Kim ki âşık olmak diler,
Gelsin beri ol saladır!.


Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu Babam İLahî AŞKkı Şarkısını durmadan söyler ki,
=>Tüm İLLere İlçelere BeLdeLere KÖYLere Haber ULAŞtırır!.
Kim ki, MuhaMMedî HAk ÂŞIK Olmak isterse =>BUYURsun beri GELsin,
Bu=> İLahî AŞKkın=>BİZ BİR-İZ-NAHNU SALÂsıdır-ÇAĞRIsıdır!.


Resim

Saye.: f. Gölge. Koruyan, himaye eden. Mc: Himaye, sahip çıkma, koruma. Muavenet, yardım.
Saye.: AŞKk GömLeği..
Esrük.: Sarhoş, mest. Azgın, kızgın. Zayıf, hasta, hâlsiz, dermansız, tâkatsiz.
Ene’l-Hak.: Ben HAKk’ım!.
Hallac-ı Mansûr.: Asıl adı Hüseyin olan bu zat, tasavvuf mesleğinde meşhurdur. Manevi istiğrak hallerinde hissettiklerini, şeriata zâhiren zıd düşen ifadelerle söylediği için, Hicri 306 senesinde idam edilmiştir.
Aceb.: Taaccüb, şaşma, hayret. Garib,
Teşviş.: Karıştırma. Karma karışık etme. Bulandırma.
Zehi.: Zihi.: f. Ne güzel. Ne iyi. Aferin.
Baht.: f. Kader. Tâli. Uğur. Alın yazısı. Kısmet. İkbal. Saadet. Lezzet.
Tûr-i Sinâ.: Musâ Peygamberin (aleyhisselâm Allah (ALLAH celle celâlihu) kelâmına nâil olduğu, Süveyş ile Akabe Körfezi arasındaki bir yer ve bir dağ ismi. Cebel-i Musâ veya Tûr-u Sinâ da denir. * İbn-i Sinâ'nın ceddinin ismi.
Gussa.: Keder. Tasa. Gam.
Dürr-i Yetim.: f. Sadef içinde tek olan inci. Mc: Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem..
Şar.: f. şehir, belde..
Salâ.: Namaza dâvet için çağırmak. Minârede okunan salâvât, dua. (Kelimenin aslı "Essalât" veya "Salât" dır.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
gÖNLüm-ÖZü Rum!.

<=Resim=>


Resim SEN EZEL!.


Sen ezel Sultân idin şimdi niye oldun esir
Eksiğin yok bay idin böyle neden oldun fâkir..


Sen ki Ey MuhaMMedî Hak ÂŞıK;
RABBu’L ÂLEMîN’in EZEL İLLiYyînde ve ELEStu ÂLEMîNde Halifesi SuLtÂN idin. Şimdiyse EsfeLîn Dibine indin ve Nefsin Hevâ ve Hevesine esir oldun.
Muhtaçlık nedir Bilmez bir zengin iken şimdi bu KuLLuk İmtihÂNı DiYÂRInda neden oldun fâkirbir düşün..


Resim

On sekiz bin âlemin halkı sana müştak idi
Yerde gökte hep melekler sana olmazdı nâzir..


On sekiz bin âlemin ÜMMü Olan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem NÛRundan yaratılıp Mükerrem KILınmıştın ki, On sekiz bin âlemin halkı seni görmek arzulardı.
Yerde gökte tüm melekler sana denk olmaya-benzemeye çalışırdı ama olamazdı nâzir..


وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً
Resim ---“Ve lekad kerremnâ benî âdeme ve hamelnâhum fî’l- berri ve’l- bahri ve razaknâhum mine’t- tayyibâti ve faddalnâhum alâ kesîrin mimmen halaknâ tafdîlâ (tafdîlen).: Ve andolsun ki; Âdemoğlunu kerem sahibi (şerefli) kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Ve onları helâl şeylerden rızıklandırdık. Ve onları yarattıklarımızın çoğundan fazilet (açısından) üstün kıldık.” (İsrâ 17/70)

Resim

Bakar idin dost yüzüne işitirdin Dost sözünü
Ey aceb noldu sana şimdi kör oldun hem sağır..


BİZ BİR-İZ NAHNU ÂLEMİnde CeMÂLuLLAH CÂNda CÂNÂNdı ve DUYulan TEK-BİR SÖZ RABBu’L ÂLEMîN’e aiddi..
Şimdi bu NEFSin KuLLuk İmtihÂNı DiYÂRInda gel gör ki gerçeklere KÖRsün ve de SAĞır..


Resim

Lâmekan Kafında kayme kuruben yaylar idin
Şimdi haristan içinde kaldın uş hor u hakir..


Lâ-MekÂN DiYÂRInda KUDRETuLLAH Kaf Dağında Çadır kurup yayla hayatı yaşardın.
Şimdi ise bu NEFSin KuLLuk İmtihÂNı DiYÂRInda DİKENLiKler İÇinde kaldın şimdilerde kıymetsiz, itibarsız, hor ve hakir..


Resim

Şahbâz-ı Kuds idin hem Mahrem-i Sultân idin
Şimdi şöyle sen neden bî-gâne düşmüşsün debir..


Bir zamanlar Kudsiyyet ÂLEMinin Alıcı İri ve Beyaz Doğan Kuşu ve Es SuLtÂN’ın Hürmet gösterilen Mahremlerindendin.
Şimdi söyle bir bakalım neden o YÜCELer YÜCEsi SuLtÂN’ına alâkasız-ilgisiz kalınan bir yere düşmüşsün..


Resim

Şah ile kıldığın ol ahdi meğer beklemedin
Getürüp sen şah katında yüzüne key ulu gir..


Ol ŞÂH celle celâlihu ile yaptığın SÖZLEŞmeyi unuttun gitti.
Şimdi Bezm-i ELestteki verdiğin SÖZün gereğini yerine getirip rücû’ edip, ŞÂH katına çok uLu gir..


Resim

Habs içinde sen bu can Yusuf'un evkar eyledin
Bu beden Mısrı'na nefsin divini kıldın emir..


Şimdiyse EsfeLîn dibine indin, hapis hayatın başladı ancak,
sen bu BEDEN KUYUsunu, Yûsuf aleyhisselâm'ın Cân-Kuş Yuvası eyledin..
Öyle ki, BEDEN Mısırı'na Nefsin Heva ve Heves DEVini hükümdâr eyledin..


Resim

Bu harabâtın hayalatı tamam aldı seni
Hiç demezsin ki serencamım ne olıser âhir..


Bu sonUÇta Harabe olacak bu âlemdeki gel-geç Hayalleri gerçek sandın ve peşlerine düştün,
Ve hiç düşünmezsin ki, başa gelip-geçen ibretli hadiselerden ibret alıp demedin ne olacağım sonunda âhir..


Resim

Ol uzak yollara sen bir gün gidersen nagehan
Azığın yok yalın ayak hem yayan yolun ağır..


Sen istesen de istemesen de her CÂN gibi sen de, sana da Uzak Gelen ECEL YOLLarını EMELLerinle ansızın-birdenbire yarım nefeste alıp gidersin.
Oysa YOLcusun, YOL uzun, YOLLuğun Yok, Ayakların yalın ve bineğin yok, YOLdaş da BULmamışsın. YOL YÜKün çokk ağır..


Resim

Ne şehre uğrar yolun ne hod pazâra hazır ol
Bundan al erzak binit yükünü bugün devşir..


BİZ BİR-İZ BERZÂH ÇÖLÜnde KULLuk YOLun, ne bir Şehre ne de sana bir şey vercek bazar yok. Ve sen bunu gerçekten düşün ve hazır ol!.
İçinde yaşamakta olduğun bu İMKÂNLa İmtihÂN ÂLEMinde, fırsat eldeyken binitini, erzakını ve yükünü topla, hazır tut her ÂNn..


Resim

Gel beru tevbeye gel gayret demidir gayret et
Gayrı terk et kim sana ol ola gir ü destgir..


Geçen zamandaki ömrün için GEÇmişe TEVBe de gayret zamanıdır gayret et,
HAKK TeÂLÂ’dan başkalarını terk et ki, sana ancak ve ancak O’dur karşılıksız elden tutan yardımcı..


Resim

Yoksa toprak olıcak hiç tevbeye ermez elin
Nice bin yıllar edersin zâr u feryâd u nefir..


Eğer ayıkıp uyanmmaz tevbe için ellerini Rabbımız TeÂLÂ’ya açmazsan zamanı gelince toprak olacak ve duâ için açamayacaksın.
Ve nice binlerce yıllar sızlar, feryad ve figan eylersin..


Resim

Her ki tevbe kıldı birkaç gün ölümden ileru
İşitenler anın adın "Rahmetenlillâh" okur..


Her kim ki son nefeste bile Olsa ÖLmeden önce, AKLını toplayıp KeLÂMuLLahı DUYdu RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’e UYdu, GEÇmişine TEVBe ettiyse,
Bu güzelliğini İŞİTenLer onun hesabına “ALLAH için RAHMEtLer okurlar..


Resim

Eşrefoğlu Rumî bu sözün sanadır key işit
Can kuşun uçurmadan gözün aç aklını dir..


Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu, bu sözlerin senin kendinedir candan işit,
CÂN KUŞUnu bu Beden KANLı KAFESİnden Uçurmadan AKLını başına tıopla!.


Resim

Nakşa aldanmaya gör kim cüdâ düşmeyesin
Dost yüzünden gözün ayırma canı başına dir..


Sakın bU ÇOKLuk-KESREt Âleminin NakışLarına Aldanıp da, NAKKAŞI’nı unutup CEMÂLuLLAH’dan ÖZ GÖZünü Bir ÂN Ayırma CÂNI/RÛHu BAŞIna topla HAM AKLını NÛRLANdır..


Resim
Müştak.: (şevk. den) Arzu ve iştiyak gösteren, fazla istekli.
Haristan.: f. Çalılık, dikenlik.
Bay.: f. Bey. Mir. Emir. Zengin.
Nâzir.: Bir şeye benzemek üzere yapılan şey. Denk, eş, örnek. Benzeyen.
Hakir.: Küçük. Ehemmiyetsiz. Kıymetsiz. İtibarsız. Kudretsiz.
Şahbâz.: f. İri ve beyaz doğan kuşu. * Mc: Çevik ve becerikli. Yiğit, şanlı, kahraman.
Kuds.: Mübareklik. Kudsilik. Nezafet. Pâk olmak. Noksanlardan uzak olmak.
Mahrem.: Gizli. * Dince ve şer'an müsaade olunmayan. * Birisinin hususi hâllerine ait gizli sır. * Nikâh düşmeyen, evlenilmesi haram olan yakın akraba.
Debir.: f. Müsteşar. * Kâtib, yazıcı.
Key (t): Pey, şiddetli, çetin.
Evkar.: (Vekr. ve Vekre. C.) Kuş yuvaları.
Harabât.: Harabeler. Viraneler. Meyhâneler.
Serencam.: f. Başa gelen, baştan geçen ibretli hadise. * Bir işin sonu. * Vak'a.
Nagehan.: f. Birdenbire, ansızın, âniden.
Hod (f): Kendi.
Hodbin (f): Kendini gören be¬ğenen.
Erzak.: (Rızık. C) Rızıklar. Azıklar. Yiyecek içecek maddeler. İhtiyaçlar. Maddi, mânevi muhtaç olduğumuz şeyler.
Destgir.: Elden tutan (kimse), yardımcı, muin.
Cüdâ.: f. Ayrılık. Ayrılmış..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


<=Resim=>

Resim CEMÂLİN SEYR!.


Cemâlin seyr edip ismin andığım,
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..
Aşkın ile gönlüm pasın açtığım,
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..


Gönül GözümLe GÜL YÜZün seyredip durmadan adın andığım PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.
MuhabbetinLe gönlümün Pasını Çözüp açtığım, PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.


Resim

Senin sözün hem vücûdun mutlaktır,
Ol gül yüzün iki cihânda aktır,
Yer yüzünde halifelerin çoktur,
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..


Senin SÖZün de HAKk ERENLer içinde MevCÛDiyyetin de kesindir mutlaktır ki GüL YüZün iki Cihânda Zâhirde-Bâtında Pâktır-Aktır.
Şu ÂN Yer yüzünde Senin halifelerin sayısızdır ve çoktur
PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.


Resim

Müridleri hatalardan saklarsın,
Münkirleri sır okuyla oklarsın,
Kutbüzzemân dört köşeyi beklersin,
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..


Sana CÂNdan ve GÖNüLden Bağlı OLan Müridlerine HİMMEt eder hatalardan saklarsın,
İnKÂRcıLarıysa Sana mahsus SIRR OKUnLa Oklarsın,
Kutbu’z- zamÂNsın, ZamÂNı kapsarsın ve KUTBİYYetin dört köşesini sen beklersin
PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.


Resim

Nakiblerin sancağını götürür,
Nice münkirleri yola getirir,
Halifelerin yanında oturur,
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..


Sancağını teslim alan vekillerin sancağını şerefiyle götürmekteler,
Nice nice inkarcı münkirleri Fıraka-yı Nâciye Yoluna getirir.
Halifelerin hep yanında oturur. PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.


Resim

Eşrefoğlu eydür aşkın elinden,
Kimse mahrum kalmaz senin yolundan,
Gerek bunda gerek Bağdat ilinde,
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..


Eşrefoğlu kaddesallahu sırrahu Der ki, Bu AŞKuLLAHa EL VEREnlerden asla kimse mahrum kalmaz Senin Yolunda..
Gerek buralarda, her yerde ve Bağdat İLİnde PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.


Resim

Himmet.: Kalbin bütün kuvveti ile Cenâb-ı HAKk'a ve sâir mukaddesata yönelmesi. Kalb isteği ile gösterilen ciddi gayret. * Allah indinde makbul ve mübârek bir kimsenin mânevi yardımı ile birisini koruması, yardım etmesi. * Tabiî şevk ve meyil ve heves. * Lütuf, yardım.
Abdülkâdir GEYLÂNî kaddesallahu sırrahu.: Seyyid Abdulkadir-i Geylanî, Gavs-ül A'zam, Gavs, Kutub gibi mecâzi nâm ile bilinen bu zât (Hi: 470-561) yılları arasında yaşamış ve Kadirî Tarikatının müessisidir. Müteaddid müridlerinden bir çoğu sonradan veli olarak meşhurdurlar. Derslerinin te'siriyle birçok Hristiyan ve Museviler Müslüman olmuşlar, ruhâni feyze ermişlerdir. Aktab-ı Erbaa'dan sayılır. (R.A.)
Münkir.: (Nekr. den) İnkâr eden, kabul etmiyen, hakikatı tasdik etmiyen, dinsiz.
Kutbü’z- Zemân.: Zamanın en ileri gelen ve en büyük ârif ve mürşidi. (Bak: Aktâb)
Aktâb.: (Kutb. C.) Kutublar. Hak tarikatların reisleri, şahları.(Âlem-i İslâmda, her biri ümmetin ehemmiyetli bir kısmını dâire-i dersine alıp hârika irşad ve kerametlerle manevi terakki ettiren ve hüccetler yerine müşahedata, keşfiyyata dayanan en derin ehl-i tahkik ve hakikat olan zatlar. Ş.)
Kutb kelimesinin çoğulu aktâbdır. Bütün kutublar Kutbü’l- Aktâbın emri altındadır. On iki kutubdan yedisine iklim kutubları, beşine velâyet kutubları denir.
Kutbü’l- Aktâb çeşitli işlevleri itibariyle Kutb-i Âlem, Kutb-İ Cihân, Kutb-i Ekber, Kutb-i İrşâd, Halife, Kutb-i Zamân, Kutb-i Vakt, Vâhid-i Zamân, Sâhib-i Vakt, Hicâb-I A‘Lâ, Mir’ât-I Hak, Kutb-i Medâr ve GAVS adını alır..
Ferdâniyyet mertebesindeki Kutbü’l- Aktâb yükselince =>Vahdet Kutbu mertebesine ulaşır. Bu mertebe MÂŞUK OLma makamıdır. Bâyezîd-i Bistâmî, Şiblî ve Abdülkādir-i Geylânî kaddesallahu sırrahum’nin bu dereceye ulaştığına inanılır. Ferdâniyyet mertebesinde mekân söz konusu olmaz. Kutubları halk göremez, fakat derecesi yüksek olan kutublar alt makamlardaki kutubları bilirler..
Nâkib.: Vekil. Bir kavim veya kabilenin reisi veya vekili. Halkın hayırlısı..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


<=Resim=>

Resim CEMÂLİN SEYR!.


Cemâlin seyr edip ismin andığım
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..
Aşkın ile gönlüm pasın açtığım
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..


Gönül GözümLe GÜL YÜZün seyredip durmadan adın andığım PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.
MuhabbetinLe gönlümün Pasını Çözüp açtığım, PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.


Resim

Senin sözün hem vücûdun mutlaktır
Ol gül yüzün iki cihânda aktır
Yer yüzünde halifelerin çoktur
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..


Senin SÖZün de HAKk ERENLer içinde MevCÛDiyyetin de kesindir mutlaktır ki GüL YüZün iki Cihânda Zâhirde-Bâtında Pâktır-Aktır.
Şu ÂN Yer yüzünde Senin halifelerin sayısızdır ve çoktur
PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.


Resim

Müridleri hatalardan saklarsın
Münkirleri sır okuyla oklarsın
Kutbüzzemân dört köşeyi beklersin
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..


Sana CÂNdan ve GÖNüLden Bağlı OLan Müridlerine HİMMEt eder hatalardan saklarsın,
İnKÂRcıLarıysa Sana mahsus SIRR OKUnLa Oklarsın,
Kutbu’z- zamÂNsın, ZamÂNı kapsarsın ve KUTBİYYetin dört köşesini sen beklersin
PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.


Resim

Nakiblerin sancağını götürür
Nice münkirleri yola getirir
Halifelerin yanında oturur
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..


Sancağını teslim alan vekillerin sancağını şerefiyle götürmekteler,
Nice nice inkarcı münkirleri Fıraka-yı Nâciye Yoluna getirir.
Halifelerin hep yanında oturur. PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.


Resim

Eşrefoğlu eydür aşkın elinden
Kimse mahrum kalmaz senin yolundan
Gerek bunda gerek Bağdat ilinde
Bize himmet eyle Şeyh Abdülkâdir..


Eşrefoğlu kaddesallahu sırrahu Der ki, Bu AŞKuLLAHa EL VEREnlerden asla kimse mahrum kalmaz Senin Yolunda..
Gerek buralarda, her yerde ve Bağdat İLİnde PîRim Şeyh Abdülkâdir kaddesallahu sırrahu bize himmet eyle!.


Resim

Himmet.: Kalbin bütün kuvveti ile Cenâb-ı HAKk'a ve sâir mukaddesata yönelmesi. Kalb isteği ile gösterilen ciddi gayret. * Allah indinde makbul ve mübârek bir kimsenin mânevi yardımı ile birisini koruması, yardım etmesi. * Tabiî şevk ve meyil ve heves. * Lütuf, yardım.
Abdülkâdir GEYLÂNî kaddesallahu sırrahu.: Seyyid Abdulkadir-i Geylanî, Gavs-ül A'zam, Gavs, Kutub gibi mecâzi nâm ile bilinen bu zât (Hi: 470-561) yılları arasında yaşamış ve Kadirî Tarikatının müessisidir. Müteaddid müridlerinden bir çoğu sonradan veli olarak meşhurdurlar. Derslerinin te'siriyle birçok Hristiyan ve Museviler Müslüman olmuşlar, ruhâni feyze ermişlerdir. Aktab-ı Erbaa'dan sayılır. (R.A.)
Münkir.: (Nekr. den) İnkâr eden, kabul etmiyen, hakikatı tasdik etmiyen, dinsiz.
Kutbü’z- Zemân.: Zamanın en ileri gelen ve en büyük ârif ve mürşidi. (Bak: Aktâb)
Aktâb.: (Kutb. C.) Kutublar. Hak tarikatların reisleri, şahları.(Âlem-i İslâmda, her biri ümmetin ehemmiyetli bir kısmını dâire-i dersine alıp hârika irşad ve kerametlerle manevi terakki ettiren ve hüccetler yerine müşahedata, keşfiyyata dayanan en derin ehl-i tahkik ve hakikat olan zatlar. Ş.)
Kutb kelimesinin çoğulu aktâbdır. Bütün kutublar Kutbü’l- Aktâbın emri altındadır. On iki kutubdan yedisine iklim kutubları, beşine velâyet kutubları denir.
Kutbü’l- Aktâb çeşitli işlevleri itibariyle Kutb-i Âlem, Kutb-İ Cihân, Kutb-i Ekber, Kutb-i İrşâd, Halife, Kutb-i Zamân, Kutb-i Vakt, Vâhid-i Zamân, Sâhib-i Vakt, Hicâb-I A‘Lâ, Mir’ât-I Hak, Kutb-i Medâr ve GAVS adını alır..
Ferdâniyyet mertebesindeki Kutbü’l- Aktâb yükselince =>Vahdet Kutbu mertebesine ulaşır. Bu mertebe MÂŞUK OLma makamıdır. Bâyezîd-i Bistâmî, Şiblî ve Abdülkādir-i Geylânî kaddesallahu sırrahum’nin bu dereceye ulaştığına inanılır. Ferdâniyyet mertebesinde mekân söz konusu olmaz. Kutubları halk göremez, fakat derecesi yüksek olan kutublar alt makamlardaki kutubları bilirler..
Nâkib.: Vekil. Bir kavim veya kabilenin reisi veya vekili. Halkın hayırlısı..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

<=Resim=>

Resim BU DERDİMDEN!.

Bu derdimden inler idim derdim bana derman imiş,
Bî-derd olan kimselerin de adı müslüman imiş..


Ben bu İlahî Aşk derdimin elinden inler dururdum oysa bu derdim benim gerçek dermânım imiş.
Sonra anladım ve gördüm ki derdsiz kimselerin de adına kendilerince müslüman demektelermiş..


Resim

Bî-derd olan insan değil hiç ameli olmaz kabul,
Derdsiz kişi bu âlemde bir yularsız hayvan imiş..


İlahî Aşk derdini BİLip, BULup,OLup da YAŞAmayan İnsÂN değilki MuhaMMedî imÂNı ve kabul olan ameli OLaBİLsin.
Bu âlemde İlahî Aşk derdi olmayan kişi görnürde yuları olmayan birhayvan imiş..


Resim

Hayvan demem insan deme hergiz yaramaz bir eme,
Çün ermedi aşka deme varsın kim ol bî-can imiş..


Ben İlahî Aşk derdi olmayan İnsÂNa Hayvan bile demem. Sende asla bir derde em/çâre olmayan bu kimseye asla İnsÂN deme.
Çünkü o kimse bir ömrü boşuna yaşadı da İlahî Aşk erişemedi bırak gitsin zâten onun canı çıkmış cansız ölüymüş..


Resim

Ko gitsin o derdsiz ebter bu derd bize derman yeter,
Kim bundan anda derd ister yardımcısı Sübhân imiş..

Onunla uğraşma koyver gitsin işine beterin beteri hayırsızı. Bu İlahî Aşk derdimiz bizim derdimizin yeterli dermanıdır.
Kim ki âlemde İlahî Aşk derdini isterse tek yardımcısı Sübhân ALLAH celle celâlihu imiş..


Resim

Derdlilerin ah u suzu hoş cuşa getirir bizi,
Derdsizlerin serd serd sözü kati zemheriden imiş..


İlahî Aşk derdine düşenlerin ahı, feryâdı ve ateşi öyel hoş-muhteşem bir meşk coşuyla coşturur ki bizi,
İlahî Aşk derdiniden hebersizleri bencil sert sert sözleri sanki karakışta dondurucu bir soğumuş..


Resim

Derdsizleri görür gözüm yanar içim göner özüm,
Ki ol biçâre görsüzün kılavuzu şeytân imiş..


Bu âlemde yaşamayı sonsuz sanan İlahî Aşk derdi olmayan gözüm gördükçe için göyner yanar da yanar.
Ki o zavallı bakar körün rehberi kılavuzu kör şeytân imiş..


Resim

Maksud bu ilm ü amelden bir derd-i ah ü suz imiş,
Çün derd ü ah ü suzun yok bu ad sana buhtan imiş..


Bu âleme gelişin İmÂN iLmi ve Edeb Ameli maksadı-amacı-gâyesinin gereği sonuçta bir ahh derdi ve tutuşup yanmakmış.
Kim ki diyorsa.: “bir ahh ile tutuşup yanmak diye bir derdim yok!.” ve “ÂŞIkım!” diyorsa bu isim ona uydurulmuş bir İftira imiş..


Resim

Gel Dost derdine düş yürü bî-derd olandan geri yürü,
Bî-derd olanların yeri cehennemde katran imiş..


gel sen de El VELî-Dost derdine düş yürü!. Böylesi derdi olmayandan uzak dur yürü,
Zâten bu âlemde İlahî Aşk derdi olmayanların varacaklarıı son yerleri cehennemde Katran Kuyusu imiş..


Resim

Kim ki bu derde düşmedi bir mürşide erişmedi,
Çiğdir ol dahi pişmedi pes süstliği andan imiş..


kim ki İlahî Aşk derdine düşüp de bir Mürşid-i Kâmile el verip el alamadı,
Çiğ süüt emmiş çiğ kalmış ki, İlahî Aşk’ı ANLAyamayıştaki gevşekliği, tembelliği, sölpüklüğü ondan imiş..


Resim

Gelsin derdli âşık kanı versin canı alsın aynı,
Dost yoluna olmak fâni âşıklara erkân imiş..


İlahî Aşk derdini dert edinen MuhaMMedî Âşıkn hani nerede gelsin versin canın alsın AYNını,
Çünkü Dost yolunda fâni olmak MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarın Temeli-şartı-ana yasası-erkânı imiş..


Resim

Eşrefoğlu Rumî senin gün gün artsın derdin hemin,
Çün katında bu dünyanın varı yoğu yeksan imiş..


Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu babam senin İlahî Aşkta günden güne hiç durmdan artsın derdin,
Zâten bu izafî-gelgeç Dünyanın İlahî kuralınca verı yoğu eninde sonunda yerlebir bir HİÇLikmiş!.


Resim

Bunun fâni lezzetine aldanmagıl şöhretine,
Mağrur olma devletine hilesi çok fettan imiş..


Ey Yolcu Kardeşimsen de dünyanın gelip geçici lezzetlerine ve şöhretlerine sakın aldanma. Ele geçirdiğin geçici imkânları omuzuna konmuş devlet kuşu sanma ve unutma ki bu dünyanın fitnesi aklı ve kalbi çelme hileleri çok ve çeşitliymiş unutma!.


Resim

Bî-derd.: Derdsiz.
Bî-can.: Cansız.
Hergiz.: f. Aslâ, kat'iyyen. Hiçbir suretle.
Ebter.: Ölümünden sonra adı hatırlanıp anılacak hayrı ve ihsanı kalmayan kişi.
Suz.: f. (Suhten: Yanmak mastarından) "Yakan, yakıcı, yanmak, tutuşmak" mânâlarına gelerek mürekkeb kelimeler yapar..
Zemheri.: Karakış dönümünden (12 Aralıktan) 31 Ocağa kadar olan şiddetli soğuk devresi..
Bühtan.: İftira. Birisine yalandan bir şey isnad etme. Birisini suçlu gösterme.
Katran.: (Katıran) Siyah, sert kokulu, süretle yanan, hararetli, keskin ve suda erimeyen bir mad
Süst.: f. Gevşek, tembel, sölpük.
Kanı.: Hani nerede?.
Erkân.: (Rükn. C.) Rükünler. Esaslar. Temeller. İleri gelen kimseler.
Yeksan.: Beraber. Bir. * Düz. * Her zaman
Fettan.: Fitneci. Kurnaz. Fitne çıkaran. Karıştıran. * Hırsız. * Şeytân..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

<=Resim=>

Resim SENİ SEVEN!.


Seni seven âşıkların,
Göz yaşı dinmez imiş..
Hem seni maksud edenler,
Dünya ahret anmaz imiş..


Yâ RABBenâ!.
SENi SEVen MuhaMmedî HAKk Âşıkların Göz yaşları dinmez imiş..
SANA tekrar kavuşmayı gaye edenler ne dünyayı ne de âhireti anıp düşünmezler imiş..


Resim

Ölmez imiş âşık canı,
Hiç dağılmazmış teni,
Aşk kimi kim kıldı fâni,
Ana zevâl ermez imiş..


SENin gerçek MuhaMmedî HAKk Âşıkların için ölüp yok olup darmadağınık olmak yokmuş.
SENin aşkın AŞKuLLAH, her kimi ki bu GelGeç Âleminden elini eteğini çekip bir yolcu gibi yaptıysa, dünya hayatına tapmadıysa, Ebedî BEKÂ’na ulaşmıştır ve artık onun bu HÂLi son bulmaz imiş..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Mutü kable en temutü: ÖLmeden önce ÖLünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

Resim

Gönlün sana verenlerin,
Eli sana erenlerin,
Gözü seni görenlerin,
Devranlaru dönmez imiş..


Bu KULLuk DENEmesi Diyârında kalbini artıp SANA verenlerin, EL=>ELe=>EL=>YEDULLAH'a erenlerin,
Gönül Gözü SENi GÖRenlerin, AŞKk Güneşi batmaz ve artık gecesi gündüzü kalmaz imiş..


إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---“İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), YEDULLÂHi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ(azîmen).: Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. ALLAH'ın ELİ onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefâ gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih 48/10)

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---“İnnenî enâllâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımi's- salâte li zikrî.: Muhakkak ki BEN, YALNIZCA BEN ALLAH'ım. BENden başka EL İLÂH yoktur. BANA kulluk et; BENi anmak için namaz kıl!.” (TâHâ 20/14)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.: RABBımı RABBımla TANIdım. Eğer RABBımın yardımı olmasaydı Onu tANIyamazdım!. (bulamazdım.)” buyurmuştur.
(Gürüzânfer, Ehadis-i Mesnevî shf. 2)

Resim

Aşkına düşen canların,
Yoluna baş verenlerin,
Aşk bülbülü olanların,
Kimse dilin bilmez imiş..


Yâ RABBenâ!.
Bu İzafî-iğreti-İmtihÂN ÂLeminde SENin AŞkına düşüp cân fedâ edip beş koyanların, Seherlerin Aşk ve Sevdâ Bülbülü olanların, GöNüL DİLİni Dünya DERdine düşenler asla bilmez imiş..


Resim

Kim ki gerçek sever seni,
Yoluna kor teni canı.
İster seni dün ü günü.
Huri'ye aldanmaz imiş..


Her kim ki kendi nefsini Tanır SENi tanır da MuhaMMedî MuHABBetLe SEVip tüm VARLığını SENin YOLuna serip gece gündüz SENi istersen ne bu dünya ni’metlerine ne de âhirette cennet kızlarına aldanmaz imiş..

Resim---Sevgili Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.: “Men arefe nefsehu fekad arefe RABBehu: Nefsinin Bilen/TANIyan RABBini BİLir/TANIr.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532))

Resim

Aşkın ile bilişenler,
Senin ile buluşanlar,
Sen Sultân'a ulaşanlar,
Ebedi ayrılmaz imiş..


tanırda MuhaMMedî MuHABBetLe AŞKLa SENi SEVip Tanıyanlar/ BİLişenler, NAHNU SIRRInda BULuşanlar, BİZ BİR-İZ OLuşanlar için ayrılık bitmiştir..


ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim---“İrciî ilâ RABBiki râdıyeten mardıyyeh (mardıyyeten).: RABBine dön (ALLAH'tan) razı olarak ve ALLAH'ın rızasını kazanmış olarak!” (Fecr 89/26)

فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
Resim---“Fedhulî fî ibâdî.: ALLAH’ın rızasına uygun amelleri çoğaltıp peygamberlerin sorumluluklarına eş görevler yaparak, beni ilâh tanı, candan müslüman olarak BANA bağlı, saygılı, saf, ihlâslı, cesur, gÖZde KULLarımın arasına girerek yerini al.” (Fecr 89/27)

وَادْخُلِي جَنَّتِي
Resim---“Vedhulî cennetî.: CeNNetimde CeMâLime, rızama mazhar olan KULLarım arasında yerini al.” (Fecr 89/28)

Resim

Yok yoluna gelenlerin,
Hakk'ı gerçek sevenlerin,
Nişânı budur anların,
Mala cana kalmaz imiş..


SUBHÂNALLAH celle celâlihu Sırat-ı Mustakîm YOLUna GİRip, HAKk TeÂLÂ’yı ÖZden SEVenlerin AŞKuLLAH Nişânı; ne CânLarına ne de Dünya Malına bir değer vermemeleri imş..

Resim

Sen Leyli'yi görenlerin,
Mecnun olup kalanların,
Kendüzünden varanların,
Kimse halın bilmez imiş..


Bu HAYat Kerbelâ Çölünde SEN Leylâ/Mevlâ’yı görüp ebedî Mecnunu Olup ÖZ CÂNını CÂNÂNı fedâ edelerin gerçek HALLerini, bu Yüce AŞKı-Meşki bizzât YAŞAmayanlar=>BİLemez imiş..

Resim

Eşrefoğlu Rumî senin,
Yansın aşk oduna canın,
Aşk oduna yanmayanın,
Kalbi safi olmaz imiş..


EYy Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu BaBam Senin de CÂNın, İLâhi AŞKk Ateşinde yansın..
İLâhi AŞKk Ateşinde yanmayanlar benliklerinden vaz geçip de KALBlerini tertemiz HAKk TeÂLÂ KÖŞKÜNe yaraşır şekilde arındıramazmış!.


Resim
Maksud.: Kasdedilmiş. Kasdedilen. * İstenilen şey. İstek. Arzu. Gâye.
Zevâl.: Zâil olma, sona erme. * Gitmek. Yerinden ayrılıp gitmek. * Güneşin tam ortada gibi, baş ucunda bulunduğu zaman. * Güneşin nısf-ı nehar dairesinden batmaya doğru dönmesi. Seyrinin sonuna yaklaşması.
Devran.: Devir, felek, zaman, deveran, dünya.
Huri.: (Ahver ve Havrâ kelimelerinin C.) Ahu gözlüler. Gözlerinin akı karasından çok olan, pek güzel ve güzellikleri tarif ve tavsif edilemiyecek derecede güzel olan Cennet kızları.
Kendüzü.: Kendisi, zâtı, şahsı, nefsi.
Safi.: Katışıksız. Temiz, süzülmüş ve temiz. * Bozuk olmayan. Hâlis..
Dün ü günü.: Gece gündüz..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

<=Resim=>

Resim CÂNÂ CEFÂ!.

CÂNÂ cefâ kıl ya vefâ,
SENden hem ol hoş hem bu hoş..
Ya derdin gönder ya devâ,
SENden hem ol hoş hem bu hoş..


Ey SEVgili, SENden gelen cefâ da hoş vefâ da hoş.
İster derdini gönder istersen derdimin devâsını.. derdin de hoş.. devânde hoş..


Resim

Hoştur bana SENden gelen,
Ya hil'attır yahut kefen,
Ya tâze gül yahut diken,
SENden hem ol hoş hem bu hoş..


Ey SEVgili, SENden gelen Devlet Kaftanı da ölüm kefeni de, gönce GÜL de Dikeni de bana hoştur..

Resim

Hâlimi bir dem soragel,
Diler isen bağrımı del,
Ey lutfu hem kahrı güzel,
SENden hem ol hoş hem bu hoş..


İster isen derdimi sor, İster isen bağrımı del, lutfun da güzel kahrın da güzel ikisi de hoştur bana..

Resim

Ya bağ u ya bostân ola,
Ya ben ü ya zindân ola
Ya vaslu ya hicrân ola
SENden hem ol hoş hem bu hoş..


İster bağ ister bostân olsun,
ister hürlük ister zindân olsun,
ister kavuşmak ister ayrılık olsun, SENden gelenler hoştur bana..


Resim

Gelse celâlinden cefâ
Yahut cemâlinden vefâ
İkisi de cana safâ
SENden hem ol hoş hem bu hoş..


SENin Celâlinden gelen cefâ, yahut Cemâlinden gelen vefâ.. İkisi de canıma safâdır.. SENden gelenler hoştur bana..

Resim

Gâhi nûş u gâhi nişdir
Gâhi merhem gâhi rişdir
Eşrefzâde hem dervişdir
SENden hem ol hoş hem bu hoş..


Bu AŞKk ÇÖLÜnde bâzen hoş bir içecek bâzen de zehiridir, bâzen merhem bâzen de azgın yaradır..
Eşrefzâde isetamm teslim bir DERVİŞindir.. SENden gelenler hoştur bana..


Resim

Hil'at.: Yüksek makamdaki zatların beğendiği kimseye ve takdir edilen zevata giydirdiği kıymetli, süslü elbise. Kaftan..
Dem (a, f): Kan, zaman, an, soluk.
Dem-be-dem (a. f.): Zamandan- zamana. Soluktan soluğa.
Bostân.: (Bustan) f. Ağacı, çiçeği, yeşilliği çok olan yer, kokulu yer. Sebze bahçesi. * Kavun, karpuz.
Zindân.: f. Karanlık, yeraltı hapishânesi. Sıkıntı ve karanlık yer.
Hicrân.: Uzaklaşma. Ayrılık. Ayrılıktan gelen keder, sızı, acı. Dostluğu ve ülfeti kesmek.
Nûş olmak, Nûş etmek (f, t): İçmek, tad bulmak.
Niş.: f. (Arı, akrep gibi böceklerde olan) İğne. * Diken. * Ağu, zehir.
Riş.: f. Yara. * Yaralı. * Tüy. Kıl. Kuş kanadı. * Sakal..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EŞREFOĞLU RUMÎ (ks) DİVÂNI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

<=Resim=>

Resim OL DOStu!.

Ol DOSt'u ben sevdiğim,
Bu canımdan ilerü..
Ol DOSt'u ben gördüğüm,
Bu gözümden ilerü..


EL VELîyyu ALLAH celle celâlihu OLan DOStumu, benim SEVdiğim CÂNımdan da değerli-ileridir..
EL VELîyyu ALLAH celle celâlihu OLan DOStumu benim GÖRdüğüm GÖZümden de değerli-ileridir..

El Veliyyü celle celâlihu.:
Resim

El Vedûdü celle celâlihu.:
Resim

Resim

Ezel ebed olmadan,
Sohbet anınla idi,
İşitirdim sözünü,
Bu guşumdan ilerü..


SıNıRsız EZeL-GEÇmiş ve SOnsuz EBeD-GELecek OLgusu ortada yokken BeZM-i ELest Sohbetim O’nunlaydı,
RÛhumLa İşitirdim Her SÖZünü ben şu Kulağımdan da ÖZümde!.


Resim

Ben kul idim ol Sultân,
Olmamıştı ins ü can,
Okur idim medhini,
Bu dilimden ilerü..


Ben Yarattığı KULuydum!. O ise, YARATAN SULtÂN ki daha İnsÂN ve CiNLer ortada yoktu ve Ben O’nun Hamd-ü-Senâ ÖVGÜsünü Okurdum ben şu DİLimden de ÖZümde!.


Resim

İlk ol mu sevdi beni,
Ya ben mi sevdim anı,
Ol beni sevmiş idi,
Bu sevgiden ilerü..


“İlk başta O mu SEVdi beni, ya da ben mi SEVdim O’nu?” diye düşünmeye gerek yok!. Ki EL VEDÛD celle celâlihu OLan KüLLî ŞEYyi MUHABBeten-MERHameten YARATan DOSt’un SEVgisi de elbette yarartıklarının SEVgisiyle hâşâ kıyaslanamaz ve bizim SEVgilerimizden de İleri..


Resim

Sevdi beni yarattı,
Aşkın oduna yandı,
Aldı bu gönlü gitti,
Şol gönlümden ilerü..


EL VEDÛDu’L- VELîYyu celle celâlihu OLan DOSt, MUHABBeten-MERHameten ben’i de YARAttı, AŞKuLLAH ATEŞine attı-yaktı ve sadece GÖNLümü ALdı gitti ki =>şu GÖNLümden de, Şahdamarımdan da, ÖZden de Ötede ileri..


Resim

Ben oradan âşıktım,
Aşka evvel eriştim,
Sevişirdik anınla,
İlerümden ilerü..


İşte benim RÛH/NEFsim =>tâa “E lestü bi RABBikum?. KâLû=>BeLâ!.” BEZMinde, NAHNU MeCLiSi’nde ÂŞıKk OLup AŞKuLLAH ATEŞine ERişitim-DÜŞtüm.. Benim en İleri dediğimden de SONsuzda O’nun NÛRu=>O’nunLa MuHABBetin=>HABBesiydik.. BİZ BİLe!.


Resim

"Levh u kalem" yoğ idi,
Ben anda pinhan idim,
Key onla kande idim,
Benliğimden ilerü..


Her Şeyyin ve Herkesin Kaza-Kaderinin, olmuş ve Olacaklarının yazılı olduğu İlahî Levha henüz yoktu orada.. Şe’ÂNULLAHta Şu ÂN/HeR ÂN Yeniden Yaratış SEBBEHA KeLâm KaLemi çalışmamaktaydı.. Ama ben O Kalemin NAHNU MÜREKKEBinde BiR DAMLa SU GİZindeydim..
Ancak bu dediğim Yaşamadan ANLAmak imkansızdır.. Ben nerede nasıl kimdeydim ki =>Şu şimdiki gel-geç-gölge-izafî benliğimle =>NAHNU-BİZ BİR-İZ DERYasındaki Var ama gözükmeyen bir DAMLA GÖZ YAŞI-SU Olduğumu Ancak Yaratan EL VEDÛD celle celâlihu Anlatır şu AKLımdan ileri..


Resim

Andan kaynadım taştım,
Geldim gürbete düştüm,
Nice göz yaşı saçtım,
Bu yaşımdan ilerü..


O İLLİYyîn İKLiminde AŞKuLLAH ATEŞiyle Buharlaşan Bir DAMLam Kader Göğünde Taştım ve Geldim ESFeL-i SÂFÎLîN Batağına/Gurbetine DÜŞtüm,
ÖyLe GÖNüL GÖZ Yaşı döktüm ki, Şimdi, Şu ÂNdaki GÖZ Yaşımdan da çokça ve ileri..


Resim

Hâlim dilim bilinmez,
Derde derman bulunmaz,
Âlemde bir derd yoktur,
Bu derdimden ilerü..


YAŞAnmayan =>YALANdır!. YAŞAmayanLar, HÂL DİLİmi BİLemeyenler=>Bu ÂLeMde DermÂNı BULunmaz bu DERdimden de beter bir dert olmadığını asla BİLemez/ANLAyamaz YAŞAmadan!.


Resim

Derdim dinmez dil ile,
Ahım iniltim ile,
Kimseler ah etmedi,
Bu ahımdan ilerü..


Ve bu AŞKuLLAH ATEŞiyle her YeR her ÂN her HâL ve Her NEFeste YANmakta OLUŞum Şu DİLLerle DEnemez/ANLAtıLamaz YAŞAmadan!.
Bu yüzde işte ÖZüm den de Ötemden Gelen İLAHî İNİLtimin Havaya SAVrulan “AHhh!.” ALevLi-Dumanı gibi ve daha değerlisi Olmadı-OLamaz da.. Çünkü Bu “BİZ BİR-iZ İNİLtisi”n “AHhh!.”ıdır..


Resim

Her bir âşık bu aşktan,
Bir türlü nişân dedi,
Biri nişân demedi,
Nişânımdan ilerü..


Kader KADERULLAH Hayatının KUL YOLcusu Her MuhaMMedî HAKk ÂŞIKk Parmak İZi gibi Kendi Şahsî Nâsib-Kısmet AŞKını/nişânı Kaderince-Kadarınca YAŞAR..
Ve Birisi çıkıp da bana.: “Benim nişânım senin nişânından daha değerli-önde-ileri!.” demedi..


Resim

Eşrefoğlu Rumî'yem,
Söylerem DOSt haberin,
Bir haber veren yoktur,
Haberimden ilerü..


Ben=>MuhaMMedî HAKk ÂŞIKk Eşrefoğlu Rumî kaddesallahu sırrahu'yem!
Size Hakikat-ı Muhammedîyyem’den=>EL VELîyyu ALLAH celle celâlihu OLan DOSt’un AŞKuLLAH HaBerini, Hasbî-Habibî Hizmet için haber verip söylemekteyim ve günümde benim haberimden daha ileri bir haber veren de yoktur..


Resim

Guş.: f. Kulak. * Mc: İşitmek.
İns ü can.: İnsan ve cin..
Medh.: Birisinin iyiliğini, iyi vasıflarını söylemek. Övmek.
Levh.: Yazı yazmaya uygun yassı ve düzgün yüzey anlamındaki levh, ALLAH'ın âlemi- gökleri ve yerleri- yaratmadan önce yazdığı kullarının kaderlerini kayd ettiği değişmeyen kaderler levhası veya kitabıdır.
Levh-i kalem.: Üzerinde insan kaderinin olmuş ve Olacakların yazılı olduğu inanılan İlahi levhayı yazan kalem.
Kalem.: Ulûhiyyet Âleminde bütün nesne ve olayların kaydedilmesini sağlayan araç.
Levh-i mahfuz.: Üzerine yazı yazılan, silinmekten ve değişikliğe uğramaktan korunmuş düzgün satıh..
Levh-i mahfûz terkibi, Kur’ân’ın çok şerefli ve değerli olduğu ve levh-i mahfûzda bulunduğu ifade edilen bir sûrede geçer (el-Burûc 85/21-22).
Pinhan.: f. Gizli, saklı, hafi, mahfi, mestur, müstetir..
Key.: f. Ne vakit, ne zaman? (Soru için kullanılır.)
Kande..: Nerde, nerede..
Resim
Cevapla

“►Allah Dostları Divan Şerhleri◄” sayfasına dön