DiYEMEDİKLERİM VAR...

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

DiYEMEDİKLERİM VAR...

Mesaj gönderen Ahmed »

Diyemediklerim var...
Güz beni bekler Şeyhim,
Efendim,
Diyemediklerim yakar gönlümü.
Bozkır rüzgârlarının önüne katılmış bir yaprağım.
Sürüklenip gelmişim kapına. Yüreğimde bir sonbahar telaşı.
Bir göçmen kuşlarına bakıyorum bir kendime...
Gökyüzünde kuşlar kafilesi döne döne uçuyor, renkli, ahenkli.
Her kanat çırpışında yaralı bir kuşun kanadında bin tılsım gizli.
Soğuk ve bezgin rüzgâra inat göçüyorlar ılık iklimlere.
Bense utanılası bir kördüğümü çözmeye çalışıyorum yıllardır.
Hayatın gizi üzerine bildiklerimi, bilmediklerime ayarlıyorum.
Çözmüyorum bu kördüğümü.
Çözemiyorum.
Düğüm üstüne düğüm atıyorum aslında.
Yolumu şaşırmışım Şeyhim.
Irmakların coşkusu, göğün mavisi, güneşin altın saçları, rüzgârın hüzünlü uğultusu, denizin sonsuzluğu yakalıyor ruhumu binbir yerinden.
Dünya dönüyor mütereddit.
Dökülüyorum yollarına.
Sana gelen yollara düşüyorum.
Bir söz düşür yüreğime Şeyhim göklerden gelen.
Yaralı yüreğime bergüzar olsun.

Diyemediklerim var.
Söz beni bekler Şeyhim...
Diyemediklerim yakar gönlümü.
Gönül can evi, gönül Beytullah.
Bir celsede düşür yüreğime közü.
Hakk Hakk diye yak közü.
Kar yüzü görmemiş bir ateş yansın yüreğimde.
Biraz kül biraz duman olayım...
Ellerim yaralı bir kelebek, kanat çırpsın göklere...
Dualar yorgun düşsün dudaklarımda.
Bir kör kuyuda Yusuf olayım Şeyhim.
Çöllere düşeyim sonra.
Çöl yürek yangını.
Yürek kavrulan çöl.
Mısır’a hiç varmasa yolum.
Yayan yapıldak çöllerde savrulayım.
Bir çöl ikindisinde diktiğim gül, bir çöl seherinde açsa yine.
Çöl Hüseyin demek.
Hüseyin çöl gibi yakar gönlümü.
Çöl bir ermiş.
Her dem şükreden, tazelenen.
Gündüz yakan, gece üşüten.
Bir tarafı vaha, bir tarafı serap.
Çöl ceylanlarının âhı vursun yüreğime.
Bir avcı ol, gönder oklarını kalbimin dehlizlerine.
Köz beni bekler Şeyhim,
Diyemediklerimi sen söyle, yüreğimin tenhasına...
Vefasız yüreğime intizar olsun...

Göremediklerim var.
Göz beni bekler Şeyhim,
Sevdam hangi ırmağa düşmüş? Hangi umman bekler beni...
Hangi dağlar saklar beni? Hangi dualara düşer dileğim?
Bilemediklerim yakar gönlümü.
Ayaklandır damarlarımdaki donuk kanı.
Güzel dualar adına, bir ırmağın akışına kat beni.
Yatsı ezanı okunurken bir vav gibi eğileyim, büküleyim sevgilinin dergâhında.
Bir elif gibi mağrur, bir mim gibi mesrur, dizileyim sevgilinin yollarına.
Helal bakışlara çeleyim gönlümü.
En sevgilinin kapısında durayım kırk yıl Yunus misali.
Bu zindan, bu yeryüzü kara bahtım ola...
Kervan göçmeden Şeyhim, kalmadan dağlar başında ebedi bahçelere gitmek diler bu gönül.
Ebedi bahçelere gitmek diler bir şafak vaktinde ruhum..
Kendimden geçmişim, kendimden uzaklara düşmüşüm, senden himmet diler bu yürek...
Öz beni bekler Şeyhim.
Göremediklerimi sen göster bana...
Gözlerim birbirinden bî-haber olsun.

Bilemediklerim var.
Giz beni bekler şeyhim.
Bir musikarın nağmesinde gizli tılsımlı sözler.
Bir peygule güzinim dağlar başında.
Karanlık nura akar.
Yalnızlık çıkmazında bir akşamüstü o nura aksa yüreğim.
Bildiğim bütün şeyleri unutsam.
Ebedi bir huzura, ebedi bir hayata ayarlasam düşlerimi, giden kuşlarım dönse uzaklardan.
Sonra...
Sabah sisi gibi düşsem yollara.
Aşk kervanı karşılasa beni ansızın, sevgiliye giden kafileye katılsam.
Kalmasam dağlar başında.
Gönül şehri baştan ayağa can kesilse.
Yakup’un sabrı bilese sabırsızlığımı.
Bir giz düşür yüreğime Şeyhim,
Kurtulayım ruhumun hamallığından.
Bilemediklerimi sen söyle bana...
Bildiklerime efsunkâr olsun.

Silemediklerim var.
İz beni bekler Şeyhim.
Sadakat içlenip sözlendiğinde, dönüp dönüp bakıyorum mahrem-i esrarıma.
Ne zamanlar akmış hayatın yanağından.
Bir gözyaşı, bir hüzün, bir güz yağmuru gibi yitip gitmiş nice zamanlar...
Geriden geriye avucumda, heybemde kalanlar beni taşımaz yarınlara diyorum.
Hiçlik denizindeyim şimdi.
Bilemediklerim, göremediklerim, diyemediklerim, silemediklerim ve soramadıklarım yüzünden olsa gerektir çektiğim bunca çile.
Yollarıma çizdiğim izleri silmek gerektir.
Bir giz düşür yüreğime şeyhim. Beni ona götüren bir iz düşür yollarıma.
Gideyim.
Silemediklerimi bırakarak.
Bilemediklerimi bildiklerimden çıkarak.
Gideyim artık şeyhim...
Bir giz düşür yüreğime...
Bu yürek tâ ebede hizmetkâr olsun.

- Alıntı :Meryem Aybike Sinan - Diyemediklerim yakar gönlümü! (04 Kasım 2009)
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: DiYEMEDİKLERİM VAR...

Mesaj gönderen Ahmed »

Resim

ÜSKÜDAR'IN ÜÇ SIRLI'SI


Eşref, Nâfiz, Turgut Çulpan Üsküdâr'a vedîa!
Ahvâl, etvâr yönünden de herbiri bir bedia.

Üsküdâr'da bu üç sırlı melâmî-meşreb zevât,
Ehl-i Beyt-i Resûlullāh aşkında etti sebât.

Kimsecikler fark etmedi, kime oldular bende;
Erimişce yaşadılar cemiyyetin içinde.

Kıldı Hikmet bu zevâtı, bizâtihî azîzân;
Edebleri cihetiyle: pür temkin ve pür iz'ân.

Hakk'ın lûtfu olmuşlardı pek az bir muhibbâna,
Bütün herkes âşık idi onlardaki rüchâna.

Onlar için, bizâtihî farksızdı zâhir, bâtın.
Hâtırâsı bile lûtuf, bu mubârek zevâtın.

Bu azîzân Üsküdâr'a vurulmuş bir mühürdü.
Vakt-i mev'ûd dolduğunda, hepsi Hakk'a yürüdü.

Var mı hâlâ Üsküdâr'da onlar gibi Sırlı'lar?
Bunu bilmek, heyhât, muhâl! "Onlar", kendini sırlar.


Ahmed Yüksel ÖZEMRE
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: DiYEMEDİKLERİM VAR...

Mesaj gönderen simurg »

Radyo frekanslarına hayran ve
devamlı radyo dinleyen
radyonun ilettiği herşeyi, ulaşması murad edilmiş bir mektup
ve mesaj gibi algılıyan birisiyim.

Zaten maksat güzellik avlamak ve güzelliğin peşine düşmek olunca
her yerden birçok vesileler ile onlar size ulaşıyor.

Adını önceden hiç duymamış olduğum Ahmed Yüksel Özemre'nin
"Üsküdar'da Bir Attar Dükkanı " isimli kitabını
baştan sona ve bölümler halinde bir radyoda dinlemiştim.

Okuyanda öyle güzel okuyordu ki, her söz bir resim oluyor,
cümleler resimlere dönüşüyor,
mekanlar,insanlar,sözler capcanlı resimler halinde gönlüme sızıyordu,

Üsküdar'da eminim hala aynı güzellikte yerler vardır,
hala aynı güzellikte İNSANlar yaşamaktadır.

Camilerinde ezanların bile bir başka okunduğu,
kuşların bile daha güzel öttüğü bir yer benim için Üsküdar.

Nerede samimiyetle Allah'a aşık ruhlar varsa zaten
bulundukları yeri kendileri gibi güzelleştirmekte değiller mi?

Güzelleri, güzellikleri gönüllerimize duyuran Rabbimize hamd ederim.
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: DiYEMEDİKLERİM VAR...

Mesaj gönderen Ahmed »


Güzellikleri görebilmek için Gönül gözüyle bakabilmek gerekir. Yazdığınız 3-5 satıra 9 adet "güzel" kelimesini sığdırmak ta simurg can, sizin gönül güzelliğinizden olsa gerek.

Annemin iki gözlüğü var. Biri her zaman kullandığı uzak gözlüğü diğeri ise "İnce" işler yapacağında veya Kur'an okuyacağında, yakından detayına bakmak gerektiği zaman kullandığı yakîn gözlüğü. Bu durum günlük yaşantımızda bakmak için kullandığımız Nefs gözü ve görmek için kullandığımız Gönül gözü farklılığını hatırlatır bana.

"Garbage in garbage out - çöp girerse çöp çikar" sözünde olduğu gibi ya da Derman hocamın bir sohbetinde bahsettiği gülle bir kaç gün arkadaşlık yapan ve kokusunu alan kil gibi, güzelliklerden bahsedebilmek bahsetmek te güzelliklerden geçiyor olsa gerek.

BAKARA 201 - Yine onlardan: "Ey Rabbimiz! Bize dünyada bir güzellik ve ahirette de bir güzellik ver ve bizi ateş azabından koru!" diyenler vardır.

Muhammedi Muhabbetlerimle !
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Cevapla

“Hikaye, Makale ve Yazılar” sayfasına dön