KUL İHVANİ 9. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Cevapla
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

KUL İHVANİ 9. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Mesaj gönderen tamersah tarik »

ResimKUL İHVÂNİ 9. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Evliyâullahın ehemmiyetle okudukları bir salâvâttır.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Resim

Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli vesellim alâ seydinâ ve Mevlânâ Muhammedin Hâurrahmeti Ve mimel mülki ve dâllüddevâmi esseyyidül kâmilül fâtihul hâtimü adede mâ fiilmike kâinün evkadkâne küllema zekerake ve zekerahuzzâkirün ve küllema ğafele an zikrike ve zikrihil ğafilün salâten dâimeten bidevâmike bakiyeten bibekâike lâ münteha lehâ dune ilmike inneke alâ külli şeyin kadir.

MÂNÂSI: Ey Rabbim, Seyyîdimiz Efendimiz olan, "hâ"sı rahmet, "mîm"i mülk, "dâl"ı da dâimlik olan, kâmil, fâtih ve hâtim bir Seyyid olan Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e, Senin ilminde bulunan olmuş ve olacak şeyler adedince salât ve selâm ediver! Zikredenler, Seni anarken onu da anarlar; gâfiller de Senden gâfilleştiklerinde ondan da gâfilleşir. Öyle bir salât ediver ki, senin mevcudiyetinle dâim olsun, senin bekânla bâki olsun, ilmin dışında sonu olmasın!. İşte Sensin, her şeye kudreti yeten!
Resim
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

Re: 9. SALÂVÂT-I ŞERÎFE

Mesaj gönderen tamersah tarik »

''Allâhümme salli vesellim alâ seyyidinâ..''
Allahım Dinin Sahibin Efendimize teslim olmayı ve SALL etmeyi nasib et!
''Seyyidinâ Muhammedin''..
Delilin, Devamın De’siyle yüklüyor. Ne çıkıyor?
''“Ha'', Me'', de” çıktı bak. “Hamd” çıktı şu ANda daha. Hamd çıktı.
Üç kelimeden. Hamd için diyor yani.
Hamdi o kadar güzel bir desen içerisine, depo içerisine oturtuyor ki rahmetin, mülkün devamlılığın, rahmeten yarattığın, merhameten yarattığın mülkün devamında hepisinin ortasına Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve sellem’in “MîM” Harfini oturtarak muhteşem bir ZÂHİR-BÂTIN CEM’i sunuyor. haMd!…
Sanki cisim içinde CAN gibi. Kendisi içerden de yakın içerde!
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve sellem kab gibi, Kâbe gibi dışarda.
Muhteşem bir manzara.
''“Ve mimma ilmü’l- mülkihi. Ve mime’l- mülkihi''. Mülkün Mimi.
Mülk kelimesinin içindeki Mim’in yüzü suyu hürmetine SALL et Yâ Rabbi! Yâ Allah! Allahümme, Allah’ım Sall et! Teslim et! Bizi ulaştır!
''Ve mime’l mülkihi''. El Mülk.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

''Elhamdulillahi Rabbü’l- Âlemin. ''
Allahümme duaya kat!
Rabbü’l- Âlemin de Allahümme’nin içinde saklıdır.
Çünkü kapaklıdır içinde. Errahmânurrahîm.
RaHmet olarak geldi birlikte. Bunun “H” ası yüzü suyu hürmetine!
''Ve Mime’l Mülki''.
''Er rahmânurrahîm. Mâlikiyevmiddin. ''
Mâlikiyetin, mülkün MİMini aldı.
Fatihadan gidiyor şimdi. ''Ve Mime’l Mülki''.
Mülküm MİMi yüzü suyu hürmetine!
Hani yarattın ya sen şu zâhir bâtın âlemindeki varlıkları, mülkü, eşyayı. Eşya Âleminde, Esmâ Âleminde, Sıfat Âleminde varlıkların var ya;
Hani şu gözüken şeyler cansız gözükenler, kayalar, taşlar, dağlar.
Canlı gözükenler bitkiler, hayvanlar, insanlar, eşya pazarındakiler.
Hani şu esmâ pazarında var ya buyurduğun bizim âlemimizde olmayan o senin cinlerin, bildirmediklerin var ya bilmediğimiz sıfat âleminde yarattıkların var ya!
Mülkün var ya mülkün, melekütün var ya işte oradaki MuhaMMediyet MiM’imin yüzü suyu hürmetine Allahım bizi SALL et!
Sılamıza kavuştur. Selâmete ulaştır!
Yüreklerimizi Dârü’s- Selâm kıl!
Çok iyi ANLAmalıyız. BİLmeliyiz, mutlaka BULmalıyız, mutlaka orda OLmalıyız, kesinlikle YAŞAmalıyız ki gerçek ŞÂHİD OLmalıyız!.
Allah korusun yalancı şâhidlerden olmayalım!
İşin sonunda HÜSRANda kalırız; BİLip, BULup, DUYup, UYamazsak!
Kimi DUYup-UYamazsak?
Bütün varlığın, halk edilişin temelindeki İLK HALK EDİLENi. NuR-u MÎMi.
Muhammed aleyhissalâtü vesselâm’ ın şahsında Şehâdet Şerefi olan NuR-u MiMi iyi bilmeliyiz.
Bunu BİLmek Muhammedî Şuurdur.
Bunu BULmak Muhammedî Nurdur. Hablel verid gibidir. En içteki ilk varlık tabakasıdır.
Bunda OLmak Rasûlullah sallallahu aleyhi vesselleme TESLİMİYETtir. Arkasında “Allahuekber!” demektir.
“Rota Sende Yâ Rasûlullah!” demektir.
İstikamet emrolunduğun gibidir.

''“Ve kalu semiğna ve ateğna: Biz de duyduk ve uyduk!”"
''“İyyake na'büdü ve iyyake nesteîn''

(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden meded umarız!
İstikameti başlamıştır.
Çünkü MuhaMMedî Sürûr içindeyiz.
Orda olduk. Sırların içindeyiz.
Bizim aynamız cama dönüştü.
Enfüsumuz, gönül gözümüz ezel ebedle buluştu.
Arkamız ezel, önümüz ebed oldu.
Çünkü biz Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin gönül gözüyle görür olduk İnşâallahurrahmân!

Çünkü Muhammedî Şuuru BİLmekle Müslim olduk: “Allah ve Resûlüne Teslim olunuz!” a UYduk!

Çünkü Muhammedî Nuru BULmakla Mü’min olduk: “Allah ve Resûlüne İman ediniz!” e UYduk!

Çünkü Muhammedî Sürurda OLmakla DOST olduk, Allahımıza dost olduk budur Evliyaullah. “Allah ve Resûlüne Tâbi OLunuz!” a UYduk!

Çünkü Muhammedî O-Nuru YAŞAmakla EHLİ olduk ehli! Ehli olduk, helâl olduk, hall olduk. Ne Ben-Sen kaldı. Ne de BİZ kaldı, kalan BİRR kaldı! “Allah ve Resûlüne İtaat Ediniz!” e UYduk!


Bunu söylememe sebeb bütün ilimleri bilsek dahi neticesi iğne ucu gibi gelir ŞEHÂDETe gelir.
Şehâdetin Şerefi ise Eş Şefi’ Esmâsının tecellî mazharı olan, şuhuda çıkış noktası olan Muhammed aleyhissalâtü vesselâmdır.
Bunu akıl zor anlar. Zevk ettiği zaman ise muhteşem olur.

''Allahümme salli vesellim'',
Allahım sall et!
Bizi iki lütfun sahibi kıl!
Lütfullah ve Lütf-u Rasûlulah’ın sahibi kıl!
Sılamızı Samedî SıRRımızı bizde sahib kıl!

''Vesellim'', bura teslim et bizi!
Es Selâmı burada tecellî ettir!
“Fedhulî fî 'ibadî!.” ile sall et!
''“Vedhulî cennetî!''” ile Dârü’s- Selâm kıl yüreklerimizi!
''Alâ'', bunu dinimizin senedi, sahibi olan Seyyidina Muhammed aleyhissalâtü vesselâma,

''Ve Mevlânâ'', ve bunun etrafında arı gibi dönen benliğimizi kişiliğimizi de ALLAHu Zü'l-Celâl’e velî kılan El Velî esmâsını bizde tecellî ettiren,
Yüce Mevlâ’mıza ulaştıran, Lütfullahı bizde ortaya çıkaran Velâyet Diriliğine ulaştır!
Şu andaki DİRİliğine ulaştır!
Bu basit bir şey değildir, hayal yoktur hakikatta.

Şu ANda El HAYY celle celâluhu’dur ALLAHu Zü'l-Celâl’ hamd olsun!

Şu ANda HAYYdır Resûlullah Muhammed aleyhissalâtü vesselâm hamd olsun!

Şu ANda HAYY’dır Ali Keremullahi veche ve Velâyet Sahibleri hamdolsun!

Çok şükürler olsun ki şu ANda BİZ Ümmet-i Muhammed de HAYYız ve hayattayız!
Pâk mıyız kirli miyiz?
Öyle miyiz böyle miyiz el Hakk celle celâlihu ve kendimiz bilmekteyiz ?
ALLAHu Zü'l-Celâl’ YÂR ve Yardımcımız olsun!
Fakat bir gerçek var ki şah damarımızdan YAKÎN OLAN bizde de HAYYdır. Biz O’nlunla HAYYız.
Ve Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem de şah damarımız gibi bizde HAYYdır. Farkındayız hamd olsun!
Aklımız fikrimiz gibi Allah Dostları bizimle hazır nazırdır ve bizde Hızırdır hamd olsun!

''Ve Mevlânâ Muhammedin! ''
''Ve Mevlânâ Muhammedin'', üç MiM’in daimi hakikati olan Muhammed aleyhissalâtü vesselâm Şeriatı, Tarikati ve Mârifetindeki Muhteşemliği ile Sen’in rahmetiyin “''Ha”'' sı gibi hazır, nazır!
“Hauu” diyor bakın!
Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem gibi, pâk olan Allah’ın Hakikat-ı Muhammed aleyhissalâtü vesselâm!
Hâu’r- Rahmeti : Rahmetinin “Ha” sı olan Muhammed aleyhissalâtü vesselâm yüzü suyu hürmetine bizi sall et!
Göbek Bağımız gibi çeke çeke bu “İLK NOKTA” da, Nebiyyü’l- Ümmî’nde BİZi buluştur BİR et!

''Ve mimel mülki '' : Ve mülkün MiMi olanla.
Nedir Mülk?
“Me -le -ke” yazıyor.
Kef, kûn gibi içerdeki şu ANda ŞE'’ENin oluşudur.
Hiçbir zaman süreklilik yok kâinâtta.
Her AN yok edip var etmektedir. Kûn fe yekûndur.
''Lam'', lütfen böyledir, letâfetle böyledir. Bu ince bir sırdır çünkü,
Kendisi Latîfü’l- Habîr’dir ALLAHu Zü'l-Celâl’!
İşte bu MiMlendiğinde âşikâr olur. Bir saniyelik gibi!
Ama insanlar bunu sürekli sanır.
Öyle sanmasa yaşayamaz çünkü.
Bilseydi ki atam sonsuz bir hızla dönüyor, delirirdi.
Bilseydi ki dünya şu anda 1600 kilometre hızla dönüyor, çıldırırdı.
Bilseydi ki karpuz gibi yuvarlak dünyanın altında mıyım, üstünde miyim telaşına kapılsaydı kâinâtta yapa yalnız kalırdı.
Akıl aklını yer bitirirdi!..

Böyle bir ''“Ha”'' için Habibullah’ın, Hakikatın “''Ha”'' sı için ve Mârifetin “''MiM”'' i için böyle bir güzellik için bizi de SALL ettir!

''“Ve Dâllü’d Devâmi” ''
Devamın ''“Del”'' Harfi için! Devamın, daimliğin, daimliliğinin hakkı için!
Rahmetiyin “''Ha”'' sı için!
Mülküyün “''MiM''” i için!
El Dâimu celle celâlihu oluşuyun, Ezel-Ebed oluşuyun hakkı için!
Dayyum, Kayyum oluşuyun, “''Del”'' Harfi için, delaleti için, delilliği için! Oraya götürücülüğü hakkı için!
Lütfullah ve Lütf-u Rasûlullahın DİN olarak bize gelişinin delilliği hakkı için!
Yani Kebanı buraya getiren nur için, ceryan için, elektirik için!
Bizi Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem’e sall et, teslim et!
Bu hususta bize ilham et yüreklerimize ve akıllarımızı yatıştır!
Önümüze sebepler çıkar, ömrümüzü heba ettirme!
Şeytan ve şeytanlaşmışlıklara İKİliklere-tehidsizliklere bizi yem etme!
''“Ve Dâllü’d Devâmi” '' devam ''“Del”'' Harfi için bizi bağla!

“Es Seyyidü’l- Kâmilü”
O öyle bir Muhteşem Peygamber aleyhisselâtü vessalâm’dır ki Es Seyyidü..
Nedir Seyyid?
Dinin Sahibidir. Devamlılığın bizdeki sahiblik ucudur.
Varlığın var oluş sebebidir. NuR-u MiM dir.
''“Es Seyyidü’l- Kâmilü”''
Kemâl Noktamızdır. Kemâl noktamızdır!
Lütfullah’ın Muhammedî olarak KEVNe çıkışıdır kemâl.
Her saniye gidip gelen elektrik gibi Mekik Teorisi gibi git-gel, git-gel İKİlisi.
Yakından sürekli gözüken uzaktan bakıldığında gidip-geldiği anlaşılan öteleme olan.
Yani Keban’dan buraya su gibi elektrik akmaz. Var olur-Yok olur sadece.
Denizde dalgalarda böyledir. Denizin derinliklerinden bir kilometreden su gelmez! Su yirmi otuz metrede hareket eder durur. Uzaktan getirmez.
''“Es Seyyidü’l- Kâmilü”'' Kemâl sahibi, KÂMİL.
Çünkü burda bir şeye dikkat etmek lâzım.
Muhammed aleyhissalâtü vesselâm;
MÜKEMMELdir. Kendisi kemâl bulmuştur. Kendisi kemâl bulmuştur.
Ve MÜKEMMİLdir. Başkası ancak onda KÂMİL olabilir.
Bir piriz gibidir, Kendisinde cereyan vardır başkası da ancak O’ndan cereyan alabilir. Başka çaresi yoktur!
Mükemmel ve Mükemmil Muhammed aleyhissalâtü vesselâm.

''“El Fâtihu’l- Hâtimü” ''
El Fâtihu; Fâtihtir. Anahtardır. El Fettah celle celâlihu tecellîsine mazhardır.
Bütün varlığın VAR OLuş Kapısıdır, anahtarıdır.
Hiçbir şey O’nsuz OLamaz. Tüm VAR OLuş ilk yaratılan noktadan doğar.
Fettahtır. El Fâtihdir kendisi. Her bakımdan madde mananın El Fâtihidir, fettâhidır, anahtarıdır.
El Hâtimü; bu başlangıçta anahtardır ama son-uçta ta HİTAMdır.
Çünkü bütün varlık geldiği yerden geri dönecektir ki: ''“Ve ileyhi turceun!”.
''Ve ileyhi turceun''. Ona rücu’ olursunuz.
Tekrar topraktan toprağa gibi sanki.
Her şey bulunduğu hale döner ve sadece bir pasaport kalır içinde ne yazıyor diye.
''“El Fâtihu’l- Hâtimü”'' Nedir hitam?
Sonuçtur. Hâtimdir, hitamdır, sonuna vurulan mühürdür.
“Kur’ânı hatmettik” diyoruz bitti, tükendi, mühürledik, hitam oldu. Hâtim! İşte böyle bir Es Seyyid olan, kâmil olan, fâtih olan, hâtim olan Rasûlullah Muhammed aleyhissalâtü vesselâm’a bizi ulaştır, SALL et!
Ne kadar?
''“Adede mâ fî ilmike” ''
Senin İlmin kadar, İlmullahın kadar.
''“Kâinün ev kad kâne” ''
''Kâinün'', şu ANa kadar olmuş şeyler.
''Ev'', veya, ''kadkâne'' olacak şeyler.
Olmuşlar kadar, olacaklar kadar.
Senin ilminde bunlar, ''mâ fi ilmike'', senin bildiğin olmuş ve olacaklar kadar salât ve selâmımızı ulaştır! Arzumuzu, bu kadar çok arzuluyoruz anlamında!
''“Küllema”'' Bu nasıl anlaşılır?
''Küllema'', vaktaki, nasıl ki, hani var ya. Evet.
“Zekereke”, Seni zikredenler ve “Zekerehu” O’nu zikredenler.
Ez Zâkirun Seni ve Onu zikirlerince SALL et!
Ne demek zikir?
Zikir, Rahmet Kevniyetine Sahib Olanı anmaya sahib oluştur.
Merhameten var edilişe şâhid oluştur.
Şah damarından yakın olanı El Hayy celle celâlihu biliştir.
Her şeyin O’ndan olduğunu anlayıştır.
Zikir, O’na sahib çıkıştır.
Ez Zikr, kelle sahibliğidir, kerem sahibliğidir, Zü'l-Celâli Velikram’ın ikram sahibliğidir.
Bütün tecellîlerini ALLAHu Zü'l-Celâl’ insanda yapmaktadır şu ANda. İnsanda yapmaktadır.
İnsan, bütün esmâlarında ''A'' Allahu Zülcelâl’i görür.
İnsanı çekerseniz ALLAHu Zü'l-Celâl’i bilecek birisi kalamaz.
Çünkü aklı olmadığı için ortada!
Bütün sebep insan AKLı için halk edilmiş bir KÂİNÂT vardır karşımızda.
''“Küllema zekereke ve zekerahu’z- zâkirün”, ''
Seni ve Senin zikrini, zekareke Senin zikrini yapanlar, Ve zekerahu, O’nun zikrini yapanlar.
Ez zâkirun, ne dediğini bilenler, zâkir olanlar, sahib olanlar bu işe.
Zikr, zikirdir. Zâkir, zikrine sahib çıkan.
Nasara, yardım eden. Nâsirin, Rızaya sahib çıkanlardır.
Birinci harfi ''“A”'' ya çektiğimiz zaman daima sahiblik getirir. Bu çok önemlidir.

''“Küllema gafele”, ''
Kim ne kadar var ise ondan gafil olanlar.
''“An zikrike ve zikrihi’l- gâfilün”, ''
Senin zikrinden ve Rasûlullah, ALLAHu Zü'l-Celâl’’ın Rasülu sallallahu aleyhi ve sellem’in zikrinden gaflet içinde olanlar gafiller ne kadarsa o kadar!
Gafil olmayanlar kadar, gafil olanlar kadar sayısınca bizim bu SALL isteğimizi ulaştır kendisine Yâ Rabbülâlemin!

Yâ Allahımız, Allahım!
Bu bir SALÂTtır ki, bu bir SILAdır ki, bu bir irsaledir ki, bu bir kavuşma arzusudur ki bu kaçınılmayan bir yöndür ve yoldur ki, mutlaka olacak bir şeydir ki bu SALLımız;
İster Allah korusun gafil olarak ister zâkir olarak, değişmez.
Netice değişmez sadece bizim açımızdan değişir.
Ya Nura ya Nara gideriz.
Gafil olanlar Hizbu’ş- Şeytan olarak terk ederler şehâdetsiz olarak giderler Nara.
Zâkir olanlar sonuçta Hizbullah olarak Allah tarafında olarak Allahın sözlerini dinleyerek ve yaşayarak gittikleri için Nura giderler.
Şâhidi olurlar:
''Eşhedu enlâ ilâhe illâ Allah ve eşhedu enne muhammede’r –rasûlullah”'' derler.
Nedir gafele. Gafele nedir?
Gafele, insanın kendi içindeki prizden elektrik almayış gafilliğidir, galipliğidir.
Kendini bir ŞEY sanıştır. Karanlığını, gecesini gündüz sanıştır.
Aldanıştır, körlüktür. Kendi körlüğüdür, gafele.
Kendi BENliğinin galibiyetidir.
İçindeki Lütfullahı göremeyiş, galibiyetidir. Zalımlığın taaa kendisidir.
Donmuş bir su dur. Suluk yapamaz artık.
Ancak zalimlik yapar. Yenmez, içilmez, bir şey yapamaz artık.
Kasıtlı, kalıplı, kayıdlı.
Bu hiçbir şeydir hiçbir şeye yaramaz, GAFİLdir.
Bu azgınlaşırsa CAHİL olur.
Azgınlaşırsa GAFLET, CEHALETe dönüşür.
Cehalet DALALETe dönüşür. SALLın tam zıddına gider artık.
Geri dönmeyecek şekilde ters yöne oturur çünkü raya.
Sonucu ise İHANETe çıkar! Huzbuşşeytana ulaşır Allah korusun!

İşte geri döndüğü zaman, tevbe istiğfar ettiği zaman ise;
GAFLETin yerinde GAYRETi başlar, tersini söylüyor.
CEHALETin yerinde HİMMET başlar, tersden.
DALALETin yerinde ŞEFAAT başlar.
İHANETin yerinde HİDAYET başlar,
SALL başlar, Salâvât başlar, Salât başlar.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e salâvât başlar
Allahu Zü'l- Celâl’e Salât başlar. İşte böyledir bu iş!

Öyle bir salât ki;
''“Salâten dâimeten bidevâmike”''
Allahım Senin sonsuzluğunca, o kadar çok SALL etmek istiyoruz.
Bizde o sonsuzluk içerisinde Nebiyyü’l- Ümmî olan Muhammed aleyhissalâtü vesselâm’ın varlığı birliği, dirliği içerisinde BİZ olmak istiyoruz.
Bu imtihan sonucunda bizim tercihimiz bu!
''“Bâkiyeten bibekâike lâ münteha lehâ dune ilmike”''
Öyle bir salât et ki Yâ Rabbi, öyle bir bizi ulaştır ki, öyle bizi bir et ki senin Bekân ile biz bâki olalım!
Bizi öyle bir ''bâki'' et, bâki oluş, Kahharî Birlik ver ki sanki denize atılmış bir buz parçası erimiş de denizden çıkamaz hale gelmiş olalım artık.
Değil kendi kim olduğunu, o zerreleri bulmak için eser kalmamış halde olalım.
Tekrar eski hale getirmek mümkün değil.
Bir anda yok olup gitmiş o varlığın içerisinde fenâfillah!.
“Bâkiyeten bibekâike”
O Sen’in El Bâkî celle celâlihu Esmân içinde bizim burdaki iğreti, geçici BENliğimiz kaybolup gitsin!

''“Lâ münteha leh┠''
Öyle ki hiç nihayeti olmasın.
Onun için bizim bu salâtımız için
''“Dune ilmike”'', ancak ilmiyin içinde olsun bu. İlmiyin dışında sonu olmasın!
Yani İlmullahın içerisinde böyle erisin gitsin şu andaki faniliğimiz senin bâkiliğin içerisinde böyle erisin gitsin.
Bizim SILAmız, SALLımız ve ulaşımımız ise ancak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'dedir.
“Bize bu yolu aç!” demektir.

'' “İnneke alâ küllî şeyin kadîr”''
Şüphesiz ki sen gerçekten her ŞEYe kudreti yeten SENsin!
Her bir şeye kâdir olan kudreti yeten, takdir eden El Kâdir celle celâlihu kudret sahibi olan ve El Kadîr celle celâlihu kudretini tecellî ettiren SENsin!
İki esmâ vardır Kudrette Esmâü’l- Hüsn⒠nın içinde.
El Kâdir celle celâlihu kudret sahibi olan, fiilen o sahibliğini icra eden, şu anda kudretini takdir ettirerek tecellî ettirerek, kaderi yaşatarak fiilen kullanan Allahu Zü'l-Celâlimiz bize böyle bir SALÂT ver!

İnşallahu’r- Rahmân!
Âmin! Âmin! Âmin! Kabul et!

Yâ Latîf Celle Celâlihu!
Yâ Kerîm Celle Celâlihu!
Yâ Rahîm Celle Celâlihu!
Yâ Rahmân Celle Celâlihu!
Yâ Hannân Celle Celâlihu!
Yâ Mennân Celle Celâlihu!
Yâ Deyyân Celle Celâlihu!
Yâ Furkân Celle Celâlihu!
Yâ Sultân Celle Celâlihu!

Yâ Allah Celle Celâlihu!..

Mübârek Zâtı HAKK Olan ve BİZler ÜMMeti olarak HAKKI DUYmak Ve HAYRa uymakta İmam-ı Mutlakımız ve Mürşid-i Mutlakımız, MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme sonsuz sınırsız ve İlmullahça Es Salat ve Es Selâm OLsun!

Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Sübhaneke Allahümme ve bihamdike eşhedu enLâ İlâhe İllâ ente vahdeke la şerike leke estağfirke ve etubu ileyk.

ElhamdulillahiRABBilâlemin!
Es-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu.


Resim Latif YILDIZ
Resim
Kullanıcı avatarı
kurt26
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 63
Kayıt: 13 May 2012, 21:50

Re: KUL İHVANİ 9. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Mesaj gönderen kurt26 »

Alâtı Nuri’l-Kıyâmeti Salâvâtı diye geçer.

"ilmike Salâten türdîke ve turdîhi ve terzâ bihâ annâ yâ Rabbel âlemin."
Son kısmı sizde farklı yazılmış.
Allahım "Bismillahirrahmanirrahim"in hakkı için, alemlere rahmet olarak gönderdiği zata ve bütün al ve ashabına ,Senin rahmetine ve onun hürmetine yaraşır bir şekilde salat ve selam et.(amin)
Cevapla

“►Salavat Şerhleri◄” sayfasına dön