Sıfır Tam Yüzde Beş (Arifler Gecesi)

Cevapla
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Sıfır Tam Yüzde Beş (Arifler Gecesi)

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Sıfır Tam Yüzde Beş (Arifler Gecesi)





- Alo... Mecit sen misin?
- Evet Can.
- Haydi buluşuyoruz.
- Nerde?
- Aynı yerde.
- Tamam

Buluştular.
Yavaşça konuştular.
- Cakko çağırmış bizi...
Beraber ikimizi.
Arkadaşlar ordadır.
Geç mi kaldık acaba?
Ama zannetmem, işte;
Şu binaya girişte.
Cakko da başlamıştır.
Anlatması çok güzel
Örgüte çok faydalı.
Sen etrafı kes Mecit.
- Tamam tamam önden git.

İki-üç saat sonra,
İyice karanlıktı;
İkisi birden çıktı.

- Sigara ver yakalım.
- Çabuk ol da işimize bakalım.
- Bugün bana iki paket yetmedi.
- Sen etrafı dikizle de hiç hoşuma gitmedi.
Poşet iyi ki siyah.
Bekçi mi o eyvah!
Bırak poşeti yere!
- Korkma, korkma bekçi değil, adam olmuş teyyare.
- Bana korkak Mecit.
Ben tedbiri severim.
Hem düşün ki bak kaç sene, yakalanmadık gene.
Bize güveniyorlar.
İş bitirir diyorlar.
Öyle değil mi yoldaş?
- Doğru dedin arkadaş.

Bir vazife uğruna...
Yanyana, yürüdüler.
Mecit dedi: - Şu duvara, yazalım.
Şu duvar da müsait
Biri poşetten çıkardı boya ile fırçayı
Biri dedi: - Erkete dur, saatlerce gezdiler;
Yazdılar, çizdiler, saatlerce gezdiler;
Cami duvarına dahi, kelimeler dizdiler.

Bir başka gün yine düştü bir jeton;
Aynı ses ve aynı ton.
- Alo... Mecit sen misin?
- Evet Can.
- Haydi buluşuyoruz.
- Nerde?
- Aynı yerde.
- Tamam

Akşamdı buluştular.
- Selam
- Selam.

Toplantı erken bitti.
Dışarıya çıktılar.
İlk konuşan Mecit’ti:
- Gericiler, camiden boşaliyor.
- Ne kadar kalabalik!
- Bu geceyi bilmiyorsun galiba?
- "ARIFLER GECESI" mi?
- "Arefe" diyorlar.
- Enterese etmiyor.

.................................
- Ben var ya Can;
Bazen düşünüyorum da...
Acaba şu durumda...
Onlar mi gerici, yoksa biz miyiz? Bir soru şuurumda.
- Bak yoldaşim bunu kaç kez söyledim...
Hem bilgimi aşiyor;
Hem aklim karişiyor.

Artik boşver, işimize bakalim.
Ver sigara yakalim.
Başladilar afişe.
Duvarlara peşpeşe.
Çok bildiri astilar;
Çok da geç kalmiştilar,
Ayrildilar.

Anahtari çevirdi.
Mecit evine girdi
Ailesi yatmişti.
Sessiz ve karanlikti.
Küçük şamdani yakti.
Peşinden de sigara;
Koltuguna oturdu.
Biraz düşüne durdu.
"Yaratici var mi? Yok mu?" kendi kendine sordu.
Ve nasil bulunurdu?
Yine sordu... Yine sordu... Düşünüyordu.

.................................
Yan odada uyuyordu annesiyle babasi.
Kulagina gelen bu ses, babanin horlamasi.


Işte dedi. "Benim bunlardan türeyişim nasildir?"
Bunlar sebep, benim için Yaratici asildir.


Sevgi denen cazibeyle, tutuşmuşlar elele
Bedenlere sevgi ve zevk, yerleştiren kim hele?


Hem de bak ki cinsiyetler, bir erkek bir dişidir.
Birbirine uygunlugu, bir bilenin işidir.


Bu aletler nasil bulmuş annemi ve pederi?
Elbette ki bir sanat ve bir düşünce eseri.


Bir damla su ve içinde bir hücresi ben idim.
Milyonlarca hücreden ben, rahime giden idim.


Ve kirkalti kromozom bir hücrede birleşti.
Bir aralik benim boyum, sifir tam yüzde beşti. *


Ve bir zaman ihtimamla korunmada kalmişim.
Bir çignem et, sonra kemik, sonra beden almişim.


Ruh diyorlar... Evet öyle... Başucuma dikilmiş.
Öyle candan arkadaş ki, sonsuza dek vekilmiş.


Dört aylikken kim demiş de parmagimi emmişim?
Daha anne karnindayken, emmeyi ögrenmişim
.

Elim, agzim, hiç bir uzvum, beni beslemez şimdi.
Göbegimden bir hortumla beni besleyen kimdi?


O alemde yaşamakla, orda kalmayacaktim.
Bu dünyadan söz etseler, kâle almayacaktim.


Takilmiş çok organimi, lüzum eder sanmazdim.
"Gidecegin yerde lazim." Deseler, inanmazdim.


Ahirette lazim denen aynen ibâdet gibi;
Şimdi gördüm âzâlarim biri bin devlet gibi.


Nasil oldu anlamadim, birden işler degişti
Iktidarim olmaksizin bu âleme gelişti.


Bu âleme geliş var ya, akil ederse meyil...
Demek yine bir âleme gelmemiz işten degil.


Göbegimde baglanmişti, nasil beslenecektim?
Hazir terkip gida var mi? Kime seslenecektim


Vâlidemde süt mü vardi? Demek Biri düşünmüş!
Bütün bunlar başlangiçta mutlak bir görüşünmüş.


Emmem için uçlari var, hem de delik delinmiş.
Bu işlerin ustaligi bir muazzam el’inmiş.


Bir şey dikkatimi çekti, tam bitmişken işlerim...
Âzâlarim tastamamdi, yalniz yoktu dişlerim!


Memesini isirirdim, çünkü çenem kuvvetli.
Demek Biri annem için benden çok merhametli.


Hatta yedi yaşimdayken, agzim hep çürük dişti...
Kiymetini bilmezdim, onlari kim degişti?


Tüm bunlari okullarda, bize bir bir dediler...
Imzalari kime ait, niçin söylemediler?


Kim bunlari örtüyorsa, insanliga kalleştir.
Hiç aklimdan çikmayan şu, sifir tam yüzde beştir!


Şu ellerim... Hodri meydan, kim zerre hata bulur?
Daha güzel el düşünsek, akilsizlik bulunur.


Parmaklarin mafsallari, nasil yerli yerince.
Mafsal kendi olamaz ki, düşünürsem derince.


Lâzim diye uçlarina, tirnagi kim takiyor?
Bir Allah’ı işaretle, her an bana bakıyor!


Damda gezen olmadıkça, kar yağsa da iz olmaz.
Bunca kudret, bunca kalem... "Bir harf kâtipsiz olmaz."
**

Seven dahi sevdiğine, eliyle dokunuyor.
Beş parmakta, Allah ismi, çok rahat okunuyor.
***

Kıvrılması olmasaydı, dirseklerin, dizlerin;
Hiç mümkün mü görmemesi, kör de olsa gözlerin?


İskelet ki ayrı ayrı kemiklerden değil mi?
Yüzden artık kilo taşır, bu kudret kimin ilmi?


Aynı hücre, aynı tarla, üç ekin var uzanır...
Aynı başta kaş ve kirpik, ne uzar ne budanır.


Biri bize murâd etmiş, şu sakal-bıyık var da...
Onlar insan, biz de insan; fakat yoktur kızlarda.


Mâdem ki var hoş kokular, hoş sedâ, hoş lezzetler;
Demek bana Biri takmış, algılayan aletler.


Kokuları tefrik eden burnu bana kim takmış?
Kokmuş şeyi farketmeye, ağzım geç kalacakmış.


İnsan ilmî îzahlara ülfet etmiş uyuyor;
Kulak et, zar, kıkırdak da, kim demiş de duyuyor?


Demek Allah her varlığa, ilim ve kanun yazmış.
Eğer böyle olmasaydı, zaten ilim olmazmış.


Dil ne küçük... Hem ne büyük labaratuvar böyle?
Binbir çeşit lezzetleri, nasıl biliyor öyle!


Şu gördüğüm her şey göz’e, göz kendine hüccettir.
Göz dediğin su’dur, et’tir, görmesi kerâmettir.


Hiç bir uzvun eksiği yok, en mükemmel yeri var.
Mâdem hata yok, demek ki hata yapmaz Biri var!


Şu uykuyu kimden aldık? Sanki ölüm ötesi.
Her gün ölüp diriliriz, inanmamak da nesi?


Şu sindirim sisteminin, hangi haline şaşma?
Lîsanıyla bana der ki: Ağzına at, karışma.


İçimdeki organların mâhiyeti, et ve su...
Bir sanatkâr kurmasaydı, nasıl çalışır ya Hu?


Kimin işi her hücreye kan taşıyan borular?
Bir Kâdir’e vermeyince, boşta kalir sorular.


Diken, sinir sistemiyle aci verir gezilmez.
Sinirleri kopmuş uzuv, alev alsa sezilmez.


Şu hafiza, şu beyin, kim vermiş de almiştik?
Dört yaşimda, yaşitimla kirk yumurta çalmiştik.


Ve şu gönül... Hayret di mi? Yüzler duygu doluşmuş.
Şu et, şu kan, şu kemikte, gönül nasil oluşmuş???


Demek Allah sistem kurmuş, ete, kemige bak ki.
Bu Sanatkâr, O degilse kim sahip çikacak ki?


Maddecide iz’an olsa, işi maddeye yikmaz.
Maddeden ruh, maddeden us, maddeden gönül çikmaz!


Akli, ruhu, gönlü takan, gaz mi? Toz mu? Duman mi?
Şol gerici inanan mi? Bunlara kalp yuman mi?


Şu varligi kim yaratti? Dersek; "tabiat" der de...
Her varligi tek tek sorsak, yapan tabiat nerde?


Varsayimlar, teoriler... Ne gördüm, ne tanirim.
Varligini farkettigim, Allah’a inanırım.


Bir zi-şuur, ne hücredir, ne de hâdiselerdir.
Allah vardır! Allah birdir! Bu hayat bir kaderdir!

.................................
Vakit hayli geçmişti.
Çok sigara içmişti.
Bir an sessizce durdu.
Alnını oğuşturdu
Kendi kendine sordu;
Okuldan bir arkadaş,
Sokulup yavaş yavaş,
Bir şey demişti bana.
Yüce Kur’an’dan yana.
Hep dinden söz ederdi.
Elim O’nu iterdi.
O demişti bir âyet.
Şöyle idi nihâyet:


... "Sen Rahman’ın yaratmasında bir düzensizlik bulamazsın.
Gözünü çevir de bak... Bir aksaklık görebilir misin?
Sonra gözünü tekrar tekrar çevir.
Fakat göz;
Umduğunu bulamayıp;
Zelîl ve hakir olarak dönecektir."


Aman ya Rabbi!
Ne müthiş söz bu böyle!?
Fakat gerçekten öyle.
Bir meydan okumak ki:
Bilimlere, kâşiflere
İyilere, kötülere
Diplomalı kâfirlere
Bizi ifsâd edenlere
Hemi çağdaş cahillere
Kıyâmete dek tâ ki.


Bütün bunlar gösterir ki ahiret de hazırdır.
İlk varoluş, ikinciye, perdesi açık sırdır.


Hiç mümkün mü hiçe insin şu kâinat, hem de biz?
"Biz neciyiz? Nerden geldik? Nereye gidiciyiz?"
**

Hiç mümkün mü nevbaharlar, bir gün olup solmasın?
Hiç mümkün mü soldu diye, tekrar bahar olmasın?


Yüzde bir de ölüm varsa, insan bahse katılmaz.
Ahiret bu... Mahvolmaya yazı-tura atılmaz!


İnanmışa, cennet de var, cehennem de, af da var
Îmansıza, ebediyyen cehennemlik yafta var!

.................................
Evet bunlar gerçekti
Birden içini çekti
Sigara içecekti. Vazgeçti
Biraz da terlemişti
Bu ses de ne uzaktan?
Mevce mevce geliyor.
Allah’u Ekber, Allah’u Ekber.
Lâilâhe illallah.
Demek olmuştu sabah!
Mecit’in hali neydi?
Başini öne egdi.
O ne o? Aglamak mi?
Yoksa mutlu sabah mi?
Hayret!
Mecit yerinden kalkti,
Ve abdest alacakti.
Aldi evinden çikti.
Hem bayramdi, sabahti.
Yürüyordu.
Câmiyi görüyordu.
Ve neler söylüyordu:


Rabbim! Işte geliyorum, mahcûbum ve kederli.
Cenneti mi? Düşünmedim; sevgin bana yeterli.


Her ne kadar geç kaldiysam elimden tut ne olur.
Merhameti Sen yarattin, en çok Sen’den umulur.


Altı saat evvel astım, duvarlara afişi
Şimdi murâd ediyorum, Sana secde edişi.


Şu kalp gözüm seni gördü, başkasıyla bakışmaz
Günâhımın hepsini sil, Sana az şey yakışmaz.


Senin yolun her ne olsa ölmek bile sezâdır.
Kişilerin çizdiği yol, yarın bana ezâdır.


Hayatımda olmayışın, o gün bana ateştir.
O gün Sen’den başka herkes, sifir tam yüzde beştir!


Ifsatçilar yere batsin, dini yanliş tanitmiş
Adiniysa gizlemişler, her şey Sana kanitmiş.


Canlilari inceledik, her santim ve her milim.
Imzani da farketmiştim, fakat ben de câhilim.


Ne Güneş’i, ne Kamer’i adına vermediler
- Oraya kim koymuş? Dedim; doğa moğa dediler.


Adından ziyâde adlar bellettirdi hocalar
Sen’den ziyâde sevildi, adı batasıcalar.


Yazdıkları; Sen’den uzak mutluluk reçetesi...
Dine karşi şu çagdaşlik, özgürlük demek nesi?


Kelimeler kazma olmuş, kafalari eşmişler...
Bir ahiret bir de Sen’i, nelere değişmişler!!!


İçimdeki boşluğu, asla benimsemedim
Sen’i bulmak istemezken, sevmeden edemedim.


Ne yapayım? Anladım ki, kırık dökük her yerim,
Hazır gözüm yaşarmışken, affediver ey Kerim.


Meğer sensiz sahte imiş, her mutluluk be ilim
Reçetende öyle demiş, Peygamberim, Sevgilim.


Şu halimden haber versen, ya Rab Peygamberime
Benim yüzüm tutmuyor da, selâm söyle yerime.


Yollarına ekeceğim iman kokulu güller...
Ölmemişse hayat bulsun, ifsât olmuş gönüller.


Ya Rab benim işim bitti, dinden uzak cepheyle
Onlar seni bilmiyorlar, onları da affeyle...




ŞEHİT NAMZETİ
En son zahidzenderun tarafından 07 Oca 2008, 22:47 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
illaedep
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 122
Kayıt: 25 Eki 2007, 02:00

Mesaj gönderen illaedep »

Nerelerden bulup getirirsin bilmem tamda ihtiyacım olan dizeleri
Gönül Dostum Zahid...

Ancak anlamadığım bir şey var.

Nasıl oluyorda, unutuveriyor bu insanoğlu Allah' ın varlığını bilmem?

Çünkü inandım demekte yetmiyor, birde düşünmek gerekiyor
Şairin yukarıda ki dizelerde akıl ile kavranılabilecek kısımlarını düşündüğü gibi.
Çünkü sadece dilde kalan inanç dilde devam ediyorda
nice canlar yakıveriyor hiç nedensiz.

İnancın Gönle ineni ise Gönül kırmamaya özen gösteriyor.
Çünkü biliyor ki her gönülde biraz kendisi var
yada Kendisinde gördüğü, her Gönülde de her Canda da var.

Ama olmuyor işte...
Yine dilde kalıyorda Gönül kırılıyor....


Paylaşım yaşanılan şeylerin üzerine gelince bunlar geçti içimden.
Teşekkürler Güzel Gönlüne.
Kullanıcı avatarı
ceylin
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 213
Kayıt: 15 Eki 2007, 02:00

Mesaj gönderen ceylin »

Ne yapayım? Anladım ki, kırık dökük her yerim,
Hazır gözüm yaşarmışken, affediver ey Kerim.
Şu halimden haber versen, ya Rab Peygamberime
Benim yüzüm tutmuyor da, selâm söyle yerime.


rahman razı olsun zahid.Cann kardeşim o güzel yüreğine emeğine sağlık
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

KIYMETLİM,
DEĞERLİ GÖNÜL DOSTUM,
İLLAEDEP....



Kelimelerin nasıl anlam dolu..
Evet dilde kalan inaç dilde devam ediyorda o diller nice canlar yakıyor hiç nedensiz..

Herkes çok dikkat etmeli..
İnsanın kendinde gördüğü her gönülde var unutmamalı..

Ben umutsuz değilim..
Bilirim ki çok Kıymetli olan Sen de aslında umutsuz değilsindir.



Aşık "DERTLİ" bak siirinin bir bölümünde ne diyor..


"Yürü gönül dostundan kalma
Daim hatırını soruver gitsin"




İnsanlar ALLAH'ı unutmazlar UNUTAMAZLAR
Kıymetli Dostum..
Sadece bazen benlikleri öne geçer,
Uyukuya dalarlar farkına varmadan..Taki uyanana kadar anlayamazlar..
Oysa her hücreleri
ALLAH ALLAH der.....
Bize düşen her zaman her yerde; her yaradılışta her OLuş da ALLAHGÖRmektir..



Bak Şair ne demiş...



BİR YARATMIŞ ALLAH



Bir yaratmış Allah tüm insanları
Ayrılık insanın sözünden olur
Ayrı görme gel şu insanoğlunu
Her niyet kişinin özünden olur


Güneşi bir kuvvet karartır mı hiç
Allah sevmediğini yaratır mı hiç
İnsan olan insan darıltır mı hiç
Haksızlık haksızın yüzünden olur


İnsana aşığın hak özündedir
Garibin hem özünde hem sözündedir
Ruhunun aynası bak yüzündedir
Hakikat insanın gözünden olur




NEŞET ERTAŞ
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

DEĞERLİ CEYLİN,
SEVGİLİ CAN....




İÇİNDEKİ GÜZELLİĞİ BENDEN HİÇ ESİRGEMEDİN.
ÖZLEMİNİ VE GİTTİĞİN YOLDAKİ DÜZGÜN DURUŞUNU BİLİYORUM.
ŞAİRİN DEDİKLERİNE KATILIYOR VE
SANA SESLENİYORUM...





SABRET


Etme sakın kimseye minnet,
Vermese de sana kimse kıymet,
Bir sevenin çıkar elbet,
Sabret ey can, yine sabret.


Sormasın kimse ahvalini,
Yitirse de dizlerin takatini,
Şaşırsan da saatini vaktini,
Sabret ey can yine sabret.


Varsın çalmasın sazının teli,
Değmez hiç değilse namerdin eli,
Eser bir zaman başında sevdanın yeli,
Sabret ey can yine sabret.


Avut kendini şarkı, şiir,
Uzat elini göklere değir,
Balık bilmese de, hâlık bilir,
Sabret Veysel yine sabret.



VEYSEL KARANİ MUSLU



GEL SENİNLE BİR DE TÜRKÜ SÖYLEYELİM
HER ZAMAN HATIRLA



GÖNLÜM ATAŞLARA YANDI GİDİYOR



Ben bu günl yarimden ayrı düşeli
Her günüm bir yıla döndü gidiyor
Gine zından oldu dünya başıma


Sinem ataşlara yandı gidiyor
Gönlüm bir hayale kandı gidiyor




Iraktır yolların eğlendim kaldım
Dillerin çok tatlı bağlandım kaldım
Günahı boynuna işte ben öldüm


Sinem ataşlara yandı gidiyor
Ömrüm bir hayala kandı gidiyor



KIRŞEHİR YÖRESİ TÜRKÜ
KAYNAK:NEŞET ERTAŞ








Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

İLİM!(SÖZ) - İRADE!(SOHBET) İLE ARİFLER GECESİNDEN
İDRAK!(ZEVK) İLE ARİF! OLUŞ ŞUURU İŞTİRAK!(HAZZ) İLE BAYRAMIMIZ OLSUN İNŞALLAH!!!!+!!


>>>"BEŞ DUYUDAN SIYRIL KAVUŞURSUN"<<<

BEŞ DUYU ORGANI:
1. GÖZ (2)
2. KULAK (2)
3. BURUN (1)
4. DİL (1)
5. DERİ (1)

SIFIR TAM YÜZDE BEŞ = YÜZDEKİ 5 DUYUDAN SIYRILIP TAM SIFIR OLMAK...
SIFIR OLMANIN İDRAKİYLE HEPLİĞE KAVUŞMA…
SIRR-I SIFIR...

>>>“ÇIK ARADAN GİRSİN YARADAN”<<<


“Hiç mümkün mü görmemesi, kör de olsa gözlerin”

MADDE ALGILAMALARINI GEÇİP MANEVİ ALGILAMA;
GÖRME-TATMA-KOKLAMA-DUYMA-HİSSEDEBİLME…
ÖZ GÖZÜ İLE GÖRÜP ÖZETİ BULMA…


“Bir damla su ve içinde bir hücresi ben idim.
Milyonlarca hücreden ben, rahme giden idim.”


DAMLA DAMLALIĞINI BİLECEK…


“Hatta yedi yaşımdayken, ağzım hep çürük dişti...
Kıymetini bilmezdim, onları kim değişti? ”


7 (2+2+1+1+1) ORGAN BİZİ YANILTIYOR…
KESRETTEN SIYRILARAK VAHDETE TEK OLANA KAVUŞMA…


“Takılmış çok organımı, lüzum eder sanmazdım.
"Gideceğin yerde lazım." Deseler, inanmazdım.”


5 ORGAN İNSAN İÇİN NE KADAR ŞARTSA İSLAMIN 5 ŞARTIDA LAZIMDIR VE LAYIKTIR…


“Ve kırk altı kromozom bir hücrede birleşti.
Bir aralık benim boyum, sıfır tam yüzde beşti.”


23 + 23 = 46
--ZAHİR VE BATIN--
--SÜRET VE SIRET--
--MADDİ VE MANEVİ--
LEŞME

BAŞKACA ZEVK EDERSEK;

23
2+3=5
ALLAH: ELİF-LÂM-LÂM-ELİF-HE

MUHAMMED: MİM-HA-MİM-MİM-DAL

46
MUHAMMEDİ ÖZ TASAVVUF ÖĞRETİMİ VE EĞİMİNDE ANA UNSUR OLAN 4 LÜ SİSTEMLE(İLİM-İRADE-İDRAK-İŞTİRAK)
6 YI BUL
LA-İLAHE-İLLA-ALLAH MUHAMMED-RESULULLAH
4+2=6(İMAN)


“Elim, ağzım, hiç bir uzvum, beni beslemez şimdi.
Göbeğimden bir hortumla beni besleyen kimdi?”


RASULULLAH(S.A.V.)’E TESLİMİYETLE BAĞLILIK
GIDA O'NDAN…
…ANA TRAFO…


“Hiç AKLımdan çıkmayan şu, sıfır tam yüzde beştir!”

VEZİRİ(AKIL) VELİNİMET BİLMEK…
AKIL SAHNESİNDEKİ OYUNUMUZDA İMKAN İÇİNDEKİ İMTİHANIMİZ…
AKLIMDAN DOLAYI TEVHİDİN TEKLİF EDİLİŞİ…
SİSTEMİN ELEKTİRİĞİ (NURULLAH) OLAN AKIL…


“Seven dahi sevdiğine, eliyle dokunuyor.
Beş parmakta, ALLAH ismi, çok rahat okunuyor.”


SAĞ ELİNİN DIŞINI KENDİNE ÇEVİR:
SERÇE PARMAK ELİF
YÜZÜK-ORTA-İŞARET PARMAKLAR LAMELİF
BAŞ PARMAK H

ALLAH(A-L-L-A-H) KELİMESİNDEKİ 5 HARF HERBİRİ 5 PARMAK…

2 AVUCUNU KENETLEYİP KENDİNE DOĞRU AÇSAN ALLAH YAZISI…
5 + 5 = 10
1 + 0 = 1

BİRDE:
ELİ GÖR KALEMİ DEĞİL DE DİYEBİLİRİZ
--RESSAM-RESİM--


“Dört aylıkken kim demiş de parmağımı emmişim?”

“DÖRT YAŞIMDA YAŞITIMLA YUMURTA ÇALMIŞTIM”


DÖRT YAŞIMDA:
4LÜ SİSTEM ANA UNSUR…
----TOPRAK-SU-ATEŞ-HAVA----

YAŞITIMLA:
"BİR BEN VARDIR BENDE BENDEN İÇERU"
--SÜRET VE SİRET--

YUMURTANIN DÖRT KISMI:
----DIŞTAKİ SERT KABUK – AKI – SARISI - TOHUM----
----ŞERİAT– TARİKAT – MARİFET - HAKİKAT----
----SÖZ– SOHBET – ZEVK - HAZZ----


... "Sen Rahman’ın yaratmasında bir düzensizlik bulamazsın.
Gözünü çevir de bak... Bir aksaklık görebilir misin?
Sonra gözünü tekrar tekrar çevir.
Fakat göz;
Umduğunu bulamayıp;
Zelîl ve hakir olarak dönecektir." (MÜLK 67/3-4)


İMTİHAN SAHASINDA HAKİKATİ ARAŞTIRMAK İÇİN BAKIŞLARIN DİKKATLE TEKRAR ETMESİNİN GEREĞİ…

ALLAH(C.C.)’YU TANIMAYA DOĞRU YÜKSELMEK İÇİN BAKIŞIN SUBJEKTİF VE OBJEKTİF YÖNLERİNİ DAHİ DÜŞÜNEREK HAREKET ETMENİN LÜZUM

GÖRME DUYUMUNUN DAYANIP KALDIĞI CİSMANİYETİ BİR AN DURUP DÜŞÜNDÜKTEN SONRA SEZGİYLE DAHA FAZLA DERİNLTİRMEK VE TETKİK ETMEK İÇİN BAKIŞLARIN TEKRAR

KAFA GÖZÜNÜN ÇİFTLİĞİ İLE İKİSİNİ BİR İDRAKTE BİRLEŞTİREN SEZGİ…

SONRA BU İDRAKİ SINIRLAYAN ÂFÂK VE ENFÜS İKİLİĞİ…

VE DAHA SONRADA İKİNİN ARALARINDAKİ BİRLİK NİZAMINDAN DOĞAN İŞTİRAK NURLARININ ÇOKLUĞU…

VE ÇOKLUĞU KUŞATAN ALLAH(C.C.)’NUN BİRLİK VE YÜCELİĞİ KARŞISINDA HİÇE İNEN VE ANCAK O’NUN RAHMETİYLE YAŞAYABİLEN BENLİĞİMİZİN ACZ VE ZİLLETİ…



ALLAH(C.C.) RAZI OLSUN AZİZ DOSD ZAHİD...
GÖNDERDİĞİN YAZIYI NUR-YE DOSDLA ZEVK ETTİK...
ZEVKİN KAYNAĞI BELLİ -----> ALLAH(C.C.)
DÜŞÜNDÜREN BELLİ -----> ALLAH(C.C.)
DUYDURAN BELLİ -----> ALLAH(C.C.)
KONUŞTURAN BELLİ -----> ALLAH(C.C.)
BİZ İSE HİZMET GÖREN HİZMETÇİ...
MUHAMMEDİ MUHABBETLE...
En son aNKa tarafından 23 Oca 2008, 18:03 tarihinde düzenlendi, toplamda 8 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

aziz kardeşlerimiz;
zahid, ceylin, nur-ye ve ankakuşu ve diğer canlar!


çok basit gibi gözüken ancak tasavvurdan tasavvufa geçiş köprüsü olan bu değerli duyum ve yorumlarınızı kutlarım!

saatte 1640 km/saat hızla döndüğü hâlde dönmüyormuş gibi dönen dünyada ve her yarım nefesle hızla geçen ömürde yaşanmayan her şey yalandır!

Sizlerin
Nur-u Mîm'e;
gelmesine, bilmesine, bulmasına, olmasına ve yaşamasına iğne ucu kadar da olsa Resûlullah sav adına, hesabına ve şerefine hasbî hizmetim dokunmuşsa helâl olsun!

çünkü tahkiki imanla geçen hayatın her işi
Allahuzülcelâl'e ibâdettir...

görevimizin başarısı;
Muhammed aleyhisselâm'ı duyup, uyup, BİZ ve ..BİR oluşu yaşayış şerefine şehâdettir..

Bawa Muhyiddin (ks) Hazretlerinin de buyurduğu gibi etrafımızdaki çokluktan ziyade;
analatan, anlayan ve yaşayan dengesinin Dost düzeninde oluşudur..


Allah cc yardımcımız olsun!
Resûlullah sav Yârimiz olsun!
Es Selâm
O'na ve BİZ'e olsun!
En son kulihvani tarafından 06 Oca 2008, 16:21 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
ceylin
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 213
Kayıt: 15 Eki 2007, 02:00

Mesaj gönderen ceylin »

Uzat elini göklere değir,
Balık bilmese de, hâlık bilir,
Sabret Veysel yine sabret. CAN ZAHİD KARDEŞİM BU DİZLER BU TÜRKÜ ALIP GÖTÜRDÜ BENİ :( :( :(



Rahman razı olsun ecrini versin allah.c.c İNŞ
çok mutlu oldum hepinizi okdar çok seviyorum zahİd,dernulale,latif babayı ankakuşu .m.burak kardeşimi tabi diğer kardeşlerimizide unutmayalımmm iyki varsınız iyki burda benimlesiniz unutulmamak üzere. . . .inş. wesselam
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

ÇOK KIYMETLİ LATİF HOCAM

DEĞERLİ KUL İHVANİ,





"Sizlerin Nur-u Mîm 'e;
gelmesine, bilmesine, bulmasına, olmasına ve yaşamasına iğne ucu kadar da olsa Resûlullah sav adına, hesabına ve şerefine hasbî hizmetim dokunmuşsa helâl olsun!"
diyorsunuz...


CAN HOCAM,
Bizi bir araya getirdiğiniz bu ortamı sağladığınız için size canı gönülden teşekkür ederim..
Biz bu yolun hizmet ehilleri olmak isteriz..
Kıymetinizi biliriz de bunu size her zaman gösteremeyiz..
Allah sizden ve yaptığınız hizmetlerden razı olsun..
Başımızdan eksik olmayın...her daim yüreğmizdesiniz ...



Dediğiniz gibi;

"görevimizin başarısı;
Muhammed aleyhisselâm 'ı duyup, uyup, BİZ ve .. BİR oluşu yaşayış şerefine şehâdet tir..



Evet,
Sizin başarınız bizim de başarımız olur inşallah..
Aynı yolun gönüllü hizmet edenleriyiz Allahın izniyle..



Mevlam ateş-i aşkınızı ziyade eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun
huzur bulasınız efendim





ARİFLERİN SOHBETİ CANDAN OLUR


Ariflerin sohbeti candan olur
Küfür gider Lutf-u imandan olur
Tarikatta taatin temiz kılan
Kendi ümmet, tarıkı dinden olur


Talep ile nefsini bilmeyene
Zira bilmezsen kusur senden olur
Bunca nimetler yenilip içilir
Bilir misin aslını kandan olur


Gelsin gevher alan madenini buldum
Maden benim ol gevher benden olur
Genci buldun ise key faş eyleme
Kavga düşer aleme dandan olur


Arifler sohbeti Muhyeddin Abdal
Bile nur bilmeze zindan olur



MUHİDDİN ABDAL
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

ELA GÖZLÜ SULTAN BABA




Ela gözlü Sultan Baba
Ululardan ulusun sen
Yedi iklim dört köşeye
Arşa kürse dolusun sen



Seni gören yoksul bay olur
Kafirler imana gelir
Seni sevmeyenler n'olur
Şah-ı Kerem Ali'sin sen



Şahısın eksikli kulun
İçenler ayrılmaz dolun
İnceden incedir yolun
Tamam gerçek velisin sen



Doğru sözün yol kılıcı
Çaldığın iki bölücü
Düşmüşler elin alıcı
Hakkın kudret elisin sen



Dehanından kevser akar
Nazar-ı kula Hak bakar
Kokun cüml'aleme kokar
Muhammed'in gülüsün sen



Parlayıp ateşin yanar
Cüml'alem şulene konar
Susayanlar senden kanar
Ab-ı hayat gölüsün sen



Muhiddin Abdal n'eylersin
Dipsiz denizler boylarsın
Ne bilirsin ne söylersin
Aklın mı var delisin sen




MUHİDDİN ABDAL
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Cevapla

“Şiirler” sayfasına dön