Hemen üzülen, sevemeyen, sevilmeye yol aramayan hizmete muht

KULİHVANİ'mİZin SÖZ mü? KÖZ mü? leri!
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Hemen üzülen, sevemeyen, sevilmeye yol aramayan hizmete muht

Mesaj gönderen nur-ye »

“Hemen üzülen, sevemeyen, sevilmeye yol aramayan hizmete muhtaçtır “

Resim

zahidzenderun kardeşimizin gönlünden kalemi ile dökülenler
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
Resim


"Adı Kul İhvani olan değerli büyüğüm
“Ruh kardeşi “ nin inanç, iman birliği, hiç bir sözünün, kelimesinin boş çıkmaması kendisinde gördüğümdür..
Kul ihvani içinde bulunduğu hizmet aşkı ve sevgi deryası gönlüyle yolunda herkesi muhabbetle kucaklıyor...

KUL İHVANİ’nin her zaman söylediklerini tekrar tekrar düşünüp anlamaya gayret ederim.
Geçen bir sohbetimizde dedikleri beni ciddi ciddi düşündürdü.. Kendimi bildim bileli ciddiyimdir zaten.. Her söz her kelime her davranış düşünülecek bir unsurdur benim için..
Bu vesile ile söylenilen sözlerin iyice anlamını bulması için kendimi didiklemeye karar verdim.. Şöyle ciddi bir bakış ile kendime bakacaktım..

“Hemen üzülen, sevemeyen, sevilmeye yol aramayan hizmete muhtaçtır “ demişti
Düşünmeye başladım hemen üzülüyor muyum..... Üzülürüm, hemen olmasa bile üzüntüye bir meylim var bu belli...
Sevemeyen diyor.. Bana diyor tabiii..gelişi güzel konuşmadığına göre bana..!!.
Sevemeyen...,
Sevilmeye yol aramayan...,
Hizmete muhtaç....
Gene beni bir düşünce aldı.. Ben sevmiyor muyum... Sevilmeye yol aramıyor muyum...
Bana göre ben seviyordum her şeyi....çiçeği, böceği, alemi, insanları
Sevilmeye yol arıyor muyum umursuyor muyum işte onu bilmiyorum, emin değilim bu konudan....

Büyüğüm devam ediyor ;
“Yol lazım, yolcu lazım, sadık yoldaş lazım, yeterli azık lazım” diyor
“Teslim olsa da sürülüp hazırlanmamış tarlada tohuma yazık istese bile” diyor...
Sanki yüreğim duruyor...
Ben sürülüp hazırlanmamış tarla mıyım ...
Ah...... O bende ne görüyor da ben kendimde göremiyorum...dese ki şu eksik hemen anlayacak, yapacak mışım gibi geliyor..

Kulaklarım da “bu yolda noksan arayan, mükemmele hasret kalır..bu yol denklik yoludur” sözleri çınlıyor..
Evet...bu lafta bana...!! ben kendimi sürekli kınarım..(DIM).. Ben bunu yaptıkça noksanlık çıkarıp ÖZ Benliğime eziyet ediyordum demek ki..
İnsan her an yeni bir şey öğreniyor ve şükrediyor.. Farkında olmak ne büyük bir nimet....
ALLAH hatalarımızı affetsin..

Adı “Ruh kardeşi” olan değerli büyüğüm devam ediyor
“Kendine
Erenlere
SAV''''e
Rabb''''ına
SADAKAT gerekiyor..” diyor... Erenlere, SAV''''e, Rabb''''ına sadakati benim inancım var diyerek ve öncekini yapamazsan sonrasına geçemezsin şeklinde düşündüğümden birinci madde olan kendine sadakati düşünmeye başladım... Çünkü bu zamana kadar düşünmemiştim... Ben bendim ve yetiyor idi..
Ve takıldım kaldım...
Düşünüyorum..düşünüyorum kendine sadakat nedir..
Kendini sevmek mi..kendini değerli bilmek mi...hayatı yaşamak mı, düzgün duruş edep ve ahlâk mı..Özündeki ruha saygı mı...

“Önce kendini bilsin, zaten kaderini yaşar merak etmesin nefsin” dendi

“Kendini bilip huzura gelmek” ne demek acaba...
Ben kendimi bildiğime inanıyorum..ayrıca herkes kendini bilmez mi.. Ne istediğini...
Hayata bakışını, durduğu noktayı bilmez mi... Bildiğime inandığımdan bir eksiklik hissetmiyorum...fakat söylendiği içinde derin derin düşünüyorum.. Sanki bir şeyi çözemedim .... İçim rahat değil...
Tekrar tekrar soruyorum...ve başka ne anlamı var merak ediyorum..
Nedir bu kendini bilmek... Okurken okurken bir cümle çıktı önüme..
KENDİNDE OLANIN FARKINDA OLMAK

Arayış sürüyor.. Devam ediyorum okumalara.. Biri dile gelsin anlatsın istiyorum.. Akıl gözüyle bir anlayayım istiyorum....
Gönlüm bildiğini hatırlasın istiyorum... Biri hatırlamama yardımcı olsun istiyorum... Yana yakıla gece geç saatlere kadar okumaya kendimce aramaya çalışıyorum...

İçimdeki huzura bir uzağım, bir yakınım... ALLAHım koruyor seviyor..gösteriyor ..öğretiyor.. Lakin ben hala gene hiçbir şey bilmiyorum

Arayış sürüyor......
Sonunda Münir Hocam (k.s) yetişiyor...
Bilmiyorum benim gibi olanınız var mı...
Bu yol "BEN" lik değil "BİZl"ik yolu der KUL İHVANİ...ve önemle bu konunun üzerinde ısrarla durur..
Ben sizinle paylaşmak istedim.. Münir Hoca (k.s) 1958 yılında yazmış olduğu yazısında diyor ki.....

Ben lisanımla Ene'l-Hakk lafzı etmem bir an
Halimi canım bilsin lafz-ı üryân istemem.
Münir DERMAN


KENDİMLE BERABER
Bir gün hocamı ziyarete gitmiştim. 17 yaşında idim. Odası tavanında yalnız penceresi olan geniş yüksek tavanlı idi. Odası çıplak. Bir post. Bir de yerde yatak... Desti. Leğen. İşte o kadar...
Çok güzel koku vardı havasında...
Kendisi oturmuş, uzun saçları yele gibi omuzlarına sarkıyordu. "-Gel bakalım." dedi. Elini öptüm. "-Ben artık gidiyorum mektep bitti." dedim.
Dua etti, nasihat şeklinde emirler verdi: "-Ara sıra kendi kendine bir odada kal..." Bunu adet edindim, ara sıra bunu yaparım... Tahsil için Fransa''''ya gittim. Aradan 5-6 sene geçti...
Bir gün bu nasihat ve emri yapmak için odama girdim... Odamda iki zat gördüm. Birdenbire şaşırdım. Nereden girdiler bunlar... Beni görür görmez yürüdüler, duvarın içinde kayboldular. Şaşırdım kaldım. Bir kağıt bıraktılar yere, küçük... Hala saklarım o kağıdı... Ve hayretim hala devam ediyor. Otuz küsur sene oldu. Son nefesime kadar bu hayret devam edecek... Halledemedim...

Bu hadiseden 1 sene sonra yurda tatile döndüm. Doğru hocama gittim... Yaşlanmış...Elini öptüm. Bana halimi sordu... Ağabeyimi sordu. "-Gelsin.." dedi. (...) Yanında oturduk... Hocam hastalanmıştı. Yanında idik... Bize nasihat etti, dua etti, bizi okşadı...
Bir aralık "O kağıt sende mi?" dedi. Birdenbire anlayamadım. "-Ha..." derken baş parmağını ağzıma uzattı. "Sus" dedi... "Öyle yap..." (...)
Bir gün sonra hocamızdan ayrıldık, ağladık... (...)
Hâlâ hocam bizi bırakmamıştır. Bunalırsak yetişir... Yalnız 15 sene evvel ağabeyim 47 yaşında hocamın yanına gitti... Nur içinde yatsın...

O kağıttaki yazı şu, size de söyleyim, böyle hareket edin:

"Vesveseyi bırak!..
Ne kadar işin ve arzun, dileğin varsa hepsini kaza ve kadere teslim et!..

Kendi nasıl dilerse öyle iş gören Allah''''a bırak... Ve bekl!..
Telaşı terket! Izdırabı, üzüntüyü kaldır! Murat yolu kendi kendine görünür, o yola düşersin.

Aç kal, kimseye söyleme!
Dertlerini, yoksulluklarını, ızdıraplarını söz haline geçirme! Melekler bile duymasın...

Derdin olursa Hakk ile konuş, her şeye yeter.
Sefalete düşersen vakur ol! Sabret!

Hak''''ka bile ellerini istek için kaldırma! Yalnız hamd için kaldır!
Allah seni senden iyi bilir...
Hakk''''da erimek dünyada budur..."

...................


Ya HU!”
ALLAHım...
ALLAHım...Munir Hocam aracı oldu..RABBIM konuştu

“Kendi nasıl dilerse öyle iş gören Allah’a bırak... Ve bekle...
Hak’ka bile ellerini istek için kaldırma. Yalnız hamd için kaldır!....”

Ya RABBİ sana şükürler olsun!..

Şükrümü sizlerle paylaşmak istedim..

ALLAHA EMANET OLUNUZ DEĞERLİ ARKADAŞLAR"
29.07.2007

Resim
Cevapla

“►SÖZ mü? KÖZ mü? lerinden!◄” sayfasına dön