GÜL RASULÜME CAN'DA CANAN SALAVAT
Gönderilme zamanı: 14 Eki 2019, 21:13
GÜL RASÛLüm sallallahu aleyhi vesellem’e CÂN'da CÂNÂN SALÂVÂT..
ŞEYHÜL HAZİN HAZRETLERİN'İN SALÂVATI..
GAYÂTÜ'L-HAYRÂT..
ŞeYh MuhaMMed EL HaZîN
kaddesallahu sırrahu..
(DOĞumu.: h.1231-m.1816VEFÂtı.: h.1309-m.1892)
Şeyh Muhammed el-Hazîn kaddesallahu sırrahu, Osmanlı Devleti’nin son döneminde, Anadolu’da yetişen büyük evliyâdan biridir. Neseb bakımından Şeriftir. Yani Hz. Hasan aleyhisselâm soyundan gelmektedir. Bilindiği üzere Hz. Hasan aleyhisselâm’ın soyundan gelenlere “Şerif”, Hz. Hüseyin aleyhisselâm’ın soyundan gelenlere ise “Seyyid” denir. Kısaca Şeyhü’l-Hazîn kaddesallahu sırrahu olarak anılan bu büyük velî, h.1231/m.1816 yılında Siirt’in Fersaf köyünde dünyaya geldi. Onun için Şeyh Muhammed el-Fersâfî unvanıyla da bilinmektedir. İlk tahsilini babasının talebe yetiştirdiği aile medresesinde yaptı. Daha sekiz yaşındayken Kur’ân-ı Kerim’i hıfzetti.
Yüksek ilimleri tahsil etmek üzere babası Şeyh Musa Efendi Hazretleri Onu Siirt'e götürdü. Devrin en büyük ilim merkezlerinden olan Hamid Ağa Medresesine Onu kaydetti. Bu Üniversitenin baş müderrisi, Molla Halil Efendi Hazretleri idi. Bu zat, Hz. Ömer’in otuzuncu göbek torunlarındandır. Hayatında yüzlerce talebe yetiştirip mezun etmiş ve çok kıymetli eserler bırakmıştır. Bursalı merhum Mehmed Tâhir Efendi, Osmanlı Müellifleri adlı eserinde bu şöhretli âlimin hayatı ve eserleri hakkında bilgi vermektedir.
Molla Halil el-Ömerî Hazretleri, kendisine emânet edilen Muhammed’i çok sevdi ve ona daima iltifatta bulundu. İlk başlarda Onu, mâiyetindeki âlimlerden birinin ders halkasına tâyin etti ise de çok geçmeden huzuruna çağırarak bizzât halkasına katılmasını emretti. Ondan sonra Muhammed el-Fersâfî tam on dört yıl boyunca bu üstadın rahle-i tedrisinde ilim tahsil etti. Bu müddet içerisinde hocasının derin sevgisini kazandı ve hususi sohbetlerinde de bulundu. Molla Halil Efendi Hazretleri (rahmetullahi aleyh), bazen talebesi Muhammed el-Fersafî’yi çağırır, saçını ona tıraş ettirir, bu vesile ile de kendisine dua ederdi.
Muhammed el-Fersafî, Siirt’de Hamid Ağa Medresesinden büyük bir muvaffakiyetle mezun olduktan sonra Mardin’e giderek burada Kasım Padişah Medresesinde iki yıl daha ilim tahsil etti ve yüksek icâzetle mezun oldu. Zâhir ilimlerde kazandığı bu üstün derecelerden sonra tasavvuf yoluna girmek üzere Irak’a gitti. Bağdad’da bir müddet, Şeyh Mahmud el-Behdinî, Şeyh Haydar es-Sohranî ve Şeyh Abbas El-Bağdadî’nin manevî terbiyesinde pişti. Sonra tekrar memleketine dönerek Şeyh Salih Sipkî Hazretlerini ziyâret etti. Onun işâreti üzerine, uzaktan akrabası ve medrese arkadaşı olan Hakkarili Seyyid Tâhâ kaddesallahu sırrahu
Hazretlerine müracaat ederek onun tavsiyelerini aldı.
Seyyid Tâhâ Hazretleri, Şeyh Muhammed el-Fersafî’den yaşça büyüktü. Onun için Şeyh Muhammed ona derin bir saygı gösterir, nasihatlerini dinlerdi. Gıyabında, “Amcamız, büyük üstadımız” diye kendisinden bahsederdi. Seyyid Tâhâ Hazretleri, Muhammed el-Fersafî’ye.: “Sevgili yeğenim, senin kalbinin anahtarı Halepçe’de, Şeyh Osman Efendi Hazretlerinin elindedir” buyurdu. Bunun üzerine Muhammed el-Fersafî, Halepçe’ye giderek Şeyh Osman Tavilî kaddesallahu sırrahu
Hazretlerinin manevi terbiyesine girdi. Şeyh Osman Hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî kaddesallahu sırrahu Hazretlerinin halifelerindendir. Muhammed el-Fersafî burada bir müddet seyrü sülûk ile olgunlaştıktan sonra tasavvuf icâzetnamesini de aldı ve üstadı tarafından irşâd vazifesiyle görevlendirildi.
Böylece zâhir ve bâtın ilimlerde kemâle eren Şeyh Muhammed el-Fersafî, 1844 yılında, Irak’tan dönerek doğduğu Fersaf Köyüne gelip yerleşti. Burada irşâd ve tedris hayatına başladı. Kurduğu medresede yüzlerce talebe yetiştirdi. İnsanlara daima zühd ve takvâ yolunu gösterdi. Çok geçmeden bölgenin âlimleri Ona büyük bir hürmet duymaya başladılar. Onu ziyâret ederek ilminden istifâde etmeye çalıştılar.
Bunların başında vaktiyle ona ders veren Molla Halil Efendi Hazretlerinin çocukları ve yakınları gelmektedir. Bunlardan, Molla Ömer Efendi ve Zokaydalı Molla Abdülkahhâr Efendi en meşhurlarıdır. Ayrıca Nuvinli Şeyh İbrahim Efendi, Halid bin Velid radyallahu anhu’n soyundan gelen Siirtli Şeyh Abdullah Efendi, Siirtli Mahmud Cemâleddin Efendi, Siirtli Şeyh Hattâb Efendi, Zadolu Şeyh Muhammed Efendi, Huvitli Şeyh Abdullah Efendi, İskambolu Şeyh Derviş Efendi, Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi ve Verkânisli Şeyh Fethullâh Efendi gibi şahsiyetler, onun yanında tasavvuf terbiyesi aldılar. Bu zatlardan Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi, Zokaydalı Şeyh Abdülkahhâr ve Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi Hazretleri, daha sonra Üstadları Şeyh Muhammed Fersafî’nin işâreti üzerine Seyda-yi Tâğî Hazretlerine giderek seyrü sülûk terbiyesini Onun yanında tamamlamışlardır.
İsimleri geçen bu zatlardan Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi, Hz. Ömeri radyallahu anhu’n soyundan gelmektedir ve Hocası Fersaflı Şeyh Muhammed el-Hazîn’in kayın birâderidir. Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi ise Onun yeğenidir..
Milâdî 1258 de Bağdad'ın Moğollar tarafından istila edilmesi üzerine Şeyh Muhammed’in ataları gelip Siirt’in Fersaf köyüne yerleşmişlerdir. Burası, Siirt’in bugünkü Tillo (Aydınlar) ilçesinin bir mahallesi gibidir. Aynı tarihlerde Abbasi saray erkânından bazı şahsiyetler de Moğol zulmünden kurtulup hicret ederek buraya yerleşmişlerdir. Siirt eşrafından bu meşhur âile, bilindiği üzere Hz. Abbas’ın soyundan gelmektedir. İsmail Fakirullah Hazretleri bu ailenin son büyüklerindendir. Osmanlı son devrinin büyük evliyâ ve ulemâsından, (Marifetnâme’nin müellifi) Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi Hazretleri, bu zâtın yanında yetişmiştir.
Şeyh Muhammed el-Fersafî Hazretleri, Asırlar boyu bir ilim ve irfan merkezi haline gelen bu muhitte doğup büyümüştür. II. Sultan Mahmud Hân, Sultan Abdülmecid Hân ve II. Abdülhamid Hân dönemlerini idrak etmiştir. Onun, on iki oğlu da birer âlim olarak yine bu muhitte yetişmişlerdir.
Şeyh Muhammed, bir gün derin bir cezbeye kapılarak söylediği kudsî kasidede “Ya Hazinî” diye muhatab olduğu ilham üzerine o günden sonra “Şeyhü’l-Hazîn” olarak tanınmaya başlamıştır. Muhitinde ve adının zikredildiği kitaplarda Şeyh Muhammed el-Fersâfî, ayrıca Şeyh Muhammed el-Hazîn diye anılmaktadır. İlâhi aşka dair kasidelerinden başka Onun Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e “Gayâtü’l-Hayrât” adı altında manzum olarak yazıp hediye ettiği ön üç kıta salevâtı şerifeleri vardır. Bu salevât, doğuda geniş bir muhitte namazlardan sonra okunmaktadır..
MuhaMMed El Hazîn El Fersafî'nin Siirt-Fersaf'taki türbesi..
Doğduğu Fersaf köyünde, h.1309/m.1892 yılında vefât eden Şeyh Muhammed el-Hazîn, köyün yukarısında önceden gösterdiği yere defnedilmiştir. Henüz hayattayken burayı işâret ederek.: “Beni buraya defin ediniz, Çünkü Halid bin Velîd Hazretleri Siirt’i fethettiği sırada çadırını buraya kurmuştur” der idi.
Nitekim, vefâtından bir yıl sonra, üzerine yapılan türbenin inşaatı sırasında temel hafriyatında kıvırcık saçlı bir şehid ile ona ait yay ve oklar bulunmuştur..
Birçok kerâmetleri olan Şeyh Muhammed el-Hazîn’in soyundan birçok değerli âlim yetişmiştir. Başta oğullarından Şeyh Fahreddin, Şeyh Muhiddin, Şeyh Abdullah, Şeyh Alaaddin ve Şeyh Şerafeddin Efendiler olmak üzere bütün çocukları ve günümüzde yaşayan torunları onun ilim ve irfanına layıkıyla veraset etmişlerdir. Bunlardan bilhassa, Şeyh Zeynelabidin, Şeyh Muhammed Musa Kâzım ve Şeyh Takyeddin Efendiler, insanlara daima zühd ve takvâ yolunu göstermiş, birçok talebe yetiştirmiş ve ehl-i Sünnet ve’l- cemaat i’tikadı anlatmaya çalışmışlardır.
Şeyh Muhammed el-Hazîn Hazretlerinin mahdumlarından Şeyh Şerafeddin Efendi Hazretleri, birinci dünya harbi sırasında mâiyetindeki üç bin kişilik milis mücahid kuvvetlerle Ruslara karşı verdiği cihadda büyük bir üstünlük göstermiştir. Bu sayede Rusların Bitlis’i geçmeleri engellenmiştir..
MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...
ŞEYHÜL HAZİN HAZRETLERİN'İN SALÂVATI..
GAYÂTÜ'L-HAYRÂT..
ŞeYh MuhaMMed EL HaZîN
kaddesallahu sırrahu..
(DOĞumu.: h.1231-m.1816VEFÂtı.: h.1309-m.1892)
Şeyh Muhammed el-Hazîn kaddesallahu sırrahu, Osmanlı Devleti’nin son döneminde, Anadolu’da yetişen büyük evliyâdan biridir. Neseb bakımından Şeriftir. Yani Hz. Hasan aleyhisselâm soyundan gelmektedir. Bilindiği üzere Hz. Hasan aleyhisselâm’ın soyundan gelenlere “Şerif”, Hz. Hüseyin aleyhisselâm’ın soyundan gelenlere ise “Seyyid” denir. Kısaca Şeyhü’l-Hazîn kaddesallahu sırrahu olarak anılan bu büyük velî, h.1231/m.1816 yılında Siirt’in Fersaf köyünde dünyaya geldi. Onun için Şeyh Muhammed el-Fersâfî unvanıyla da bilinmektedir. İlk tahsilini babasının talebe yetiştirdiği aile medresesinde yaptı. Daha sekiz yaşındayken Kur’ân-ı Kerim’i hıfzetti.
Yüksek ilimleri tahsil etmek üzere babası Şeyh Musa Efendi Hazretleri Onu Siirt'e götürdü. Devrin en büyük ilim merkezlerinden olan Hamid Ağa Medresesine Onu kaydetti. Bu Üniversitenin baş müderrisi, Molla Halil Efendi Hazretleri idi. Bu zat, Hz. Ömer’in otuzuncu göbek torunlarındandır. Hayatında yüzlerce talebe yetiştirip mezun etmiş ve çok kıymetli eserler bırakmıştır. Bursalı merhum Mehmed Tâhir Efendi, Osmanlı Müellifleri adlı eserinde bu şöhretli âlimin hayatı ve eserleri hakkında bilgi vermektedir.
Molla Halil el-Ömerî Hazretleri, kendisine emânet edilen Muhammed’i çok sevdi ve ona daima iltifatta bulundu. İlk başlarda Onu, mâiyetindeki âlimlerden birinin ders halkasına tâyin etti ise de çok geçmeden huzuruna çağırarak bizzât halkasına katılmasını emretti. Ondan sonra Muhammed el-Fersâfî tam on dört yıl boyunca bu üstadın rahle-i tedrisinde ilim tahsil etti. Bu müddet içerisinde hocasının derin sevgisini kazandı ve hususi sohbetlerinde de bulundu. Molla Halil Efendi Hazretleri (rahmetullahi aleyh), bazen talebesi Muhammed el-Fersafî’yi çağırır, saçını ona tıraş ettirir, bu vesile ile de kendisine dua ederdi.
Muhammed el-Fersafî, Siirt’de Hamid Ağa Medresesinden büyük bir muvaffakiyetle mezun olduktan sonra Mardin’e giderek burada Kasım Padişah Medresesinde iki yıl daha ilim tahsil etti ve yüksek icâzetle mezun oldu. Zâhir ilimlerde kazandığı bu üstün derecelerden sonra tasavvuf yoluna girmek üzere Irak’a gitti. Bağdad’da bir müddet, Şeyh Mahmud el-Behdinî, Şeyh Haydar es-Sohranî ve Şeyh Abbas El-Bağdadî’nin manevî terbiyesinde pişti. Sonra tekrar memleketine dönerek Şeyh Salih Sipkî Hazretlerini ziyâret etti. Onun işâreti üzerine, uzaktan akrabası ve medrese arkadaşı olan Hakkarili Seyyid Tâhâ kaddesallahu sırrahu
Hazretlerine müracaat ederek onun tavsiyelerini aldı.
Seyyid Tâhâ Hazretleri, Şeyh Muhammed el-Fersafî’den yaşça büyüktü. Onun için Şeyh Muhammed ona derin bir saygı gösterir, nasihatlerini dinlerdi. Gıyabında, “Amcamız, büyük üstadımız” diye kendisinden bahsederdi. Seyyid Tâhâ Hazretleri, Muhammed el-Fersafî’ye.: “Sevgili yeğenim, senin kalbinin anahtarı Halepçe’de, Şeyh Osman Efendi Hazretlerinin elindedir” buyurdu. Bunun üzerine Muhammed el-Fersafî, Halepçe’ye giderek Şeyh Osman Tavilî kaddesallahu sırrahu
Hazretlerinin manevi terbiyesine girdi. Şeyh Osman Hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî kaddesallahu sırrahu Hazretlerinin halifelerindendir. Muhammed el-Fersafî burada bir müddet seyrü sülûk ile olgunlaştıktan sonra tasavvuf icâzetnamesini de aldı ve üstadı tarafından irşâd vazifesiyle görevlendirildi.
Böylece zâhir ve bâtın ilimlerde kemâle eren Şeyh Muhammed el-Fersafî, 1844 yılında, Irak’tan dönerek doğduğu Fersaf Köyüne gelip yerleşti. Burada irşâd ve tedris hayatına başladı. Kurduğu medresede yüzlerce talebe yetiştirdi. İnsanlara daima zühd ve takvâ yolunu gösterdi. Çok geçmeden bölgenin âlimleri Ona büyük bir hürmet duymaya başladılar. Onu ziyâret ederek ilminden istifâde etmeye çalıştılar.
Bunların başında vaktiyle ona ders veren Molla Halil Efendi Hazretlerinin çocukları ve yakınları gelmektedir. Bunlardan, Molla Ömer Efendi ve Zokaydalı Molla Abdülkahhâr Efendi en meşhurlarıdır. Ayrıca Nuvinli Şeyh İbrahim Efendi, Halid bin Velid radyallahu anhu’n soyundan gelen Siirtli Şeyh Abdullah Efendi, Siirtli Mahmud Cemâleddin Efendi, Siirtli Şeyh Hattâb Efendi, Zadolu Şeyh Muhammed Efendi, Huvitli Şeyh Abdullah Efendi, İskambolu Şeyh Derviş Efendi, Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi ve Verkânisli Şeyh Fethullâh Efendi gibi şahsiyetler, onun yanında tasavvuf terbiyesi aldılar. Bu zatlardan Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi, Zokaydalı Şeyh Abdülkahhâr ve Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi Hazretleri, daha sonra Üstadları Şeyh Muhammed Fersafî’nin işâreti üzerine Seyda-yi Tâğî Hazretlerine giderek seyrü sülûk terbiyesini Onun yanında tamamlamışlardır.
İsimleri geçen bu zatlardan Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi, Hz. Ömeri radyallahu anhu’n soyundan gelmektedir ve Hocası Fersaflı Şeyh Muhammed el-Hazîn’in kayın birâderidir. Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi ise Onun yeğenidir..
Milâdî 1258 de Bağdad'ın Moğollar tarafından istila edilmesi üzerine Şeyh Muhammed’in ataları gelip Siirt’in Fersaf köyüne yerleşmişlerdir. Burası, Siirt’in bugünkü Tillo (Aydınlar) ilçesinin bir mahallesi gibidir. Aynı tarihlerde Abbasi saray erkânından bazı şahsiyetler de Moğol zulmünden kurtulup hicret ederek buraya yerleşmişlerdir. Siirt eşrafından bu meşhur âile, bilindiği üzere Hz. Abbas’ın soyundan gelmektedir. İsmail Fakirullah Hazretleri bu ailenin son büyüklerindendir. Osmanlı son devrinin büyük evliyâ ve ulemâsından, (Marifetnâme’nin müellifi) Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi Hazretleri, bu zâtın yanında yetişmiştir.
Şeyh Muhammed el-Fersafî Hazretleri, Asırlar boyu bir ilim ve irfan merkezi haline gelen bu muhitte doğup büyümüştür. II. Sultan Mahmud Hân, Sultan Abdülmecid Hân ve II. Abdülhamid Hân dönemlerini idrak etmiştir. Onun, on iki oğlu da birer âlim olarak yine bu muhitte yetişmişlerdir.
Şeyh Muhammed, bir gün derin bir cezbeye kapılarak söylediği kudsî kasidede “Ya Hazinî” diye muhatab olduğu ilham üzerine o günden sonra “Şeyhü’l-Hazîn” olarak tanınmaya başlamıştır. Muhitinde ve adının zikredildiği kitaplarda Şeyh Muhammed el-Fersâfî, ayrıca Şeyh Muhammed el-Hazîn diye anılmaktadır. İlâhi aşka dair kasidelerinden başka Onun Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e “Gayâtü’l-Hayrât” adı altında manzum olarak yazıp hediye ettiği ön üç kıta salevâtı şerifeleri vardır. Bu salevât, doğuda geniş bir muhitte namazlardan sonra okunmaktadır..
MuhaMMed El Hazîn El Fersafî'nin Siirt-Fersaf'taki türbesi..
Doğduğu Fersaf köyünde, h.1309/m.1892 yılında vefât eden Şeyh Muhammed el-Hazîn, köyün yukarısında önceden gösterdiği yere defnedilmiştir. Henüz hayattayken burayı işâret ederek.: “Beni buraya defin ediniz, Çünkü Halid bin Velîd Hazretleri Siirt’i fethettiği sırada çadırını buraya kurmuştur” der idi.
Nitekim, vefâtından bir yıl sonra, üzerine yapılan türbenin inşaatı sırasında temel hafriyatında kıvırcık saçlı bir şehid ile ona ait yay ve oklar bulunmuştur..
Birçok kerâmetleri olan Şeyh Muhammed el-Hazîn’in soyundan birçok değerli âlim yetişmiştir. Başta oğullarından Şeyh Fahreddin, Şeyh Muhiddin, Şeyh Abdullah, Şeyh Alaaddin ve Şeyh Şerafeddin Efendiler olmak üzere bütün çocukları ve günümüzde yaşayan torunları onun ilim ve irfanına layıkıyla veraset etmişlerdir. Bunlardan bilhassa, Şeyh Zeynelabidin, Şeyh Muhammed Musa Kâzım ve Şeyh Takyeddin Efendiler, insanlara daima zühd ve takvâ yolunu göstermiş, birçok talebe yetiştirmiş ve ehl-i Sünnet ve’l- cemaat i’tikadı anlatmaya çalışmışlardır.
Şeyh Muhammed el-Hazîn Hazretlerinin mahdumlarından Şeyh Şerafeddin Efendi Hazretleri, birinci dünya harbi sırasında mâiyetindeki üç bin kişilik milis mücahid kuvvetlerle Ruslara karşı verdiği cihadda büyük bir üstünlük göstermiştir. Bu sayede Rusların Bitlis’i geçmeleri engellenmiştir..
MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...