ONK. DR. HALUK NURBAKİ

Dr. Haluk Nurbaki (k.s.) nin hayatı ve eserleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

ONK. DR. HALUK NURBAKİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Onk. Dr. Haluk Nurbaki

Resim

Onk. Dr. Halûk Nurbâki, 2 Şubat 1924 yılında Nevşehir’in Nar kasabasında dünyâya geldi.
Annesi Nevriye Hanım Mevlevî terbiyesi almış ve Mesnevî sohbetleri yapan bir Hanımefendiydi.
Bu sohbetler sırasında Hz. Mevlânâ’nın son türbedarlığını yapan Mehmed Dede’nin sevgi ve himmetine mazhar oldu.
Halûk Nurbâki annesiyle yaşadığı bu mânevî atmosferin yanı sıra o dönemde babası Edip Ali Beyin yaptığı araştırmalar sonunda oluşan Aynî, Mısrî Sultan, Deli Bekir, Abdurrahim Karahisarî gibi pek çok Velî’nin hayatlarını anlatan eserlerle de gönül dünyâsının yapı taşlarını oluşturdu.
İslam Peygamberine olan aşkı ve sevgisi Afyon’da geçen çocukluk yıllarında atılan bu kıvılcımlarla başladı. Halûk Nurbâki tahsilinin ilk bölümünü Afyon’da tamam­ladı. Afyon Lisesini bitirdikten sonra İstanbul’a tıp tahsili için geldi.
Nurbâki 6 yıllık tıp tahsilinin İstanbul’da devam eden 5 yılında daha sonra kitaplarına yansıyacak olan ve Türkiye’de ilk kez veri olarak kullanılmaya zemin oluşturacak biçimde Almanya’dan Türkiye’ye gelen bilim adamlarından matematik, fizik ve kimyâ konularında özel dersler aldı.
Yine bu dönemde Nûr-u Osmâniye ve Beyazıt câmilerinde hadis dersleri aldı, bu sırada Şemsettin Yeşil ile tanıştı ve bu tanışma onda Ehl-i Beyt aşkını coşturdu.
Aynı zamanda Necip Fâzıl ile devam eden diyaloğu, ona İslâmî mücâdele insiyatifini öğretti ve netîcesinde 1950’li yıllarda dönemin çetin şartlarına rağmen Büyük Doğu cemiyetini kuran dokuz kişiden biri olarak yer aldı.
Bir süre sonra da bu cemiyetin genel sekreterliğine getirildi. Hareketli ve dinamik bir talebelik hayatı geçiren Dr. Halûk Nurbâki Tıp Fakültesi mezûniyeti sonrasında yurdun çeşitli yerlerinde hükûmet tabibi olarak çalıştı.
Memleketini adım adım gezerken pek çok mânâ sultanı, derviş ve meczuplarla karşılaştı. Bu ustalardan gönül sohbetlerinin nasıl yapıldığını gördü ve yaşadı.
1954 yılında mecbûri hizmetin son durağı olan Afyon’un Sinan paşa kasabasına geldi. Burada sohbetlerinde sık sık
Fâik ağabeyolarak andığı mürşidi Fâik Saraç Beyefendi ile tanıştı, derin dostlukları oldu ve kendilerinden mânâ eğitimi almaya başladı. Mânevî silsile 93 Harbi imamı Hâfız Osman Bedrettin, Şeyh Samini ve Şeyh Ali Septi vâsıtası ile Bahaeddin Nakşibend hazretlerine intikal ederken, diğer bir yandan da Abdülkadir Geylâni Hazretlerine gider.
Bu kanallardan aldığı mânâ bilimleri eğitimini pozitif bilimlere olan vukûfiyeti ile harmanlar. Bunu da yıllar yılı anlatır ve yazar. Yine bu sıralarda Diyarbakırlı Faik Yaşar Beyefendi ile tanışır, onunla da uzun yıllar mânâ fazında süren dostluğu gönlündeki Fahr-i Kâinat ateşini daha da coşturur.
Hayâtında karşılaştığı kişilerin ve olayların birer tesâdüf olmadığını iyi bildiği için bu kişi ve olaylarla gönül havuzunu alabildiğince doldurur. Sinan paşa kasabasından Afyon’a Hükûmet Tabibi olarak tâyin edilen Nurbâki bu görevinin yanı sıra Afyon Lisesi’nde Fizik, Kimyâ ve Matematik dersleri verir.
Babası Edip Ali Bey ile aynı okulda karşılıklı sınıflarda derse girmenin hazzını yaşar. 1961-65 yılları arası Afyon milletvekili olarak TBMM’de görev yapan Nurbâki, daha sonra Radioterapi ve Radiobiyoloji ihtisasını tamamladı ve kanser konusundaki çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Fransa, İsviçre ve İngiltere’de mesleğiyle ilgili çalış­malarda bulundu. Bu çalışmalarına bağlı olarak
Radyasyon ve Miniklerin Evreni”, “Kanser”, “AIDS”, “İnsan ve Hayatgibi pek çok kitapları oldu.
Kanser (Onkoloji) Hastanesi Başhekimliği, Ankara Numûne Hastanesi Radioterapi ve Radiobiyoloji Ens­titüsü şefliği görevlerinde bulundu ve buradan emekli oldu. Numûne Câmiinde Cum'a vaazlarında bulunurken, hastanede ve muâyenehânesinde de mânâ soh­betleriyle irşad görevini yerine getirdi.
Numûne Câmisindeki vaazları bir dönemin ilgi odağı oldu ve pek çok ünlü katıldı, basın burada dile getirilen Nurbâki’nin farklı yorumlarına sık sık yer verdi. Yararlandığı kaynaklar olarak önce Yüce Kitabımız Sönmeyen Güneş Kur’ân-ı Kerîm ve hadisleri belirten Nurbâki, bunları anlamak noktasında muhatap olduğu üç ismi; Muhyiddin-i Arabi, Mevlânâ ve Abdulkadir Geylâni olarak sıralar.
Madde ile mânâ bilimlerinin esrarlı hikmetlerini birleştirerek eser­ler yazan Nurbâki, binlerce insanın hidâyet vesîlesi oldu. O, ALLAH’ın hoşnutluğunu kazanma sanatının Fahr-i Kâinat Efendimizden geçtiğini son derece iyi özümsediği için son nefesine kadar tüm mü'minlere de Efendimizin gönlünü edebilme- rızâsına ulaşma sanatını anlatmaya çalıştı.
1951 yılında, 27 yaşında iken İslâm'ın Nûru dergisinde neşretmeye başladığı yazılarını Büyük Doğu dergisinde sürdürdü. Zafer Dergisinde başyazarlık yaptı. İlk kitabı olan Tek Nur’u l956-57 arasında kaleme aldı, bu kitabı l959 da Sonsuz Nur tâkip etti. Bilime ve yeni gelişmelere merak duyan, İslâmiyet’in klasik, eksik ve günün teknik gelişmelerine uygun olmayan yorumlarından bunalan ve kaçan genç neslin inanç kapısı oldu.
Kurân’ın akıl almaz hikmetleri, çağları aşan bilimsel mu'cizeleri içeren bir kitap olduğunu gösteren yazı ve kitaplar yazan Nurbâki genç nesle
mü’min olmanın asil duygusunu kazandırdı. O müsbet bilimlerin kaynağının Kur'ân olduğunu gösterdi. Kur'ân’dan yola çıkarak bilimin gerçeğini ve insanlık için değişmez doğruları îzah etti. Hiçbir zaman bilimi Kur'ân’ı kanıtlamanın aracı olarak görmedi.
Yeryüzüne RABBimizin lûtfettiği tek gerçek ve değişmez yazılı dökümanın Kur'ân olduğunu her zaman ve her yerde herkese anlattı. Kur’ân yorumlarına, asr-ı saadete ve İslâm îtikadına dâir yirmi beşin üzerinde esere imza atan Dr. Haluk Nurbaâki son yıllarını İstanbul’ da İslâm’ın Nurdan Annelerini ve Yüce İslâm Büyükleri’ ni her ay verdiği konferanslarla anlatarak geçirdi. Çeşitli dergilerde ve gazetelerde yazılar yayınladı, tebliğler sundu.
Konferanslar, paneller, açık oturumlar, sohbetler hayâtının bir parçası oldu.
Yaşım müsâit olsa
İnananları analiz laboratuarı kurar mü’minlerin bunamayacağını gösterirdimdiyen Nurbâki, Radyo ve televizyonlardaki konuşmalarını son günlerine kadar sürdürdü.
Ehl-i beyt kölesi, Fahr-i Kâinat âşığı olan Dr. Haluk Nurbâki için
Ahlâk-ı Muhammedîvazgeçilmez bir ha­yat düsturu idi. Ömrünü bu dâvâya adamış sevgi adamı Dr. Haluk Nurbâki şu önemli sahalarda kalem ve kelâm sâhibidir.

1. Mükemmel bir ilim adamıdır. Eserleri bu tesbitin çok canlı şâhididir. Bilgi ile tecrübe kombinasyonu için­de pırıl pırıl, tâze, canlı eserler verdi.
2. Son derece mütevâzı' bir “gönül, ruh, tasavvuf” ehlidir. Sohbetlerinde ışıl ışıl bir rûhâniyetin tütmesi bu mümtaz vasfı sebebiyledir.
3. Yılmak bilmeyen bir azim ve şevk ile “gerçek bir İslâm mücâhidi” özelliği taşıyordu. 2 Haziran 1997′ de çok sevdiği İstanbul’da 73 yaşında âlem-i cemâle yansıdı. Arkasında binlerce seveni, yüzler­ce dervişi bırakan Dr. Haluk Nurbâki tam bir düğün (Şeb’i aruz) coşkusu ile Afyon’da annesi, baba ve merhum eşi Mesrûre hanımın yanına âlem-i ledünne ışınlanmak üzere tevdi edildi.

Bütün Eserleri:
* Tek Nur.
* Sonsuz Nur .
* Gönül Penceresinden Fahr-i Kâinat Efendimiz .
* Fatihanın Kırk Yorumu .
* Kutsal Mücâdelem.
* Kur’ an Mu'cizeleri.
* Kur’ânın Matematik Sırları.
* Namaz Sûreleri Yorumu.
* Sûre-i Yusuf’un Yorumu.
* Sûre-i Tekvir’in Yorumu.
* Gönüllerde Sema .
* Anadolu Mu'cizesi .
* Îmanla Gelen ilim 1-2
* Nurdan Anneler.
* Evrendeki Mu'cize.
* İnsan Bilinmezi.
* Gerçek Aşık Gerçek Âlim :Haluk Nurbâki.
* Bakara Sûresi Yorumu.
* Âyet-el Kursi Yorumu.
* Yasin Sûresi Yorumu.
* Bilim Açısından Îmanın Altı Şartı.
* Peygamber Çizgisinde Yaşamak.
* Velîler Deryâsından Katreler.
* Nur Dolu Geceler.
* Yüce İslâm Büyükleri.

Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: ONK. DR. HALUK NURBAKİ

Mesaj gönderen Ahmed »

Resim

Ne zaman adı geçse rahmetlinin, içim bir tuhaf olur. Kıskandırır beni ondaki sevda, biraz gıpta ile karışık... İmrenirim Ehli Beyt Sevgisine.
Muhammedi Güller için döktüğü gözyaşları rahmet olsun, nur olsun.
Hep aşağıdaki ilahi ile hatırlıyacağım rahmetliyi..


http://www.youtube.com/watch?v=QVosjZUN ... re=related

Güllere vurgunum güllere sevdalı,
Bana güller derin kırmızı güller verin.

Kan rengi hüzünlü şehit edalı,
Bana güller derin kırmızı güller verin.

Güller ağlar bana bu derdi güller anlar
Bana güllerimi güllerimi verin.

Gül yüzlü şehadet gülleri derin,
Gül kokulu yâre, yâre gönderin.
Ölsem ölsem yine dirilsem derim,
Bana güller derin kırmızı güller verin.

Güller ağlar bana bu derdi güller anlar
Bana güllerimi güllerimi verin.

Gün olur yaprağı düşer güllerin,
Bu can ten evinden çıkar giderim.

Sevdam güle döner ben de gülerim,
Bana güller derin kırmızı güller verin.

Güller ağlar bana bu derdi güller anlar
Bana güllerimi güllerimi verin.

***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Cevapla

“►Haluk Nurbaki◄” sayfasına dön