OĞLAN ŞEYH İSMAİL MAŞUKî

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

OĞLAN ŞEYH İSMAİL MAŞUKî

Mesaj gönderen Hakan »

OĞLAN ŞEYH İSMAİL MAŞUKî

Türk tasavvuf tarihinin önemli isimlerinden birisi olan İsmail Maşukî;

‘Aksaray’dan gelen genç şeyh İsmail’ profili ile ekranlara konuk olan İsmail Maşukî 1508 yılında Aksaray’da doğmuş, 1529 yılında İstanbul’da asılarak öldürülmüştür. Bayramî Melamî tarikatı şeyhidir. Pir Ali Aksarayî’nin oğludur ve ‘Oğlan Şeyh’ lakabı ile maruftur. Çocuk yaşta hakka ve hakikate erdiği için bu lakapla anılmıştır.

Babası Pir Ali Aksarayî, Aksaray’da medfundur. Bir tasavvuf büyüğü olan Pir Ali, döneminde oldukça meşhur olmuş, bu münasebetle Kanunî Sultan Süleyman Irakeyn Seferi’ne giderken Aksaray’a uğramış ve Pir Ali’yi ziyaret etmiştir. Bu ziyaret bahsi, Mustafa Fırat Gül tarafından kaleme alınan ve ‘Kırk Bir Kere Aksaray’ dergisinin ilk sayısında yer alan ‘Kanunî’nin Aksaray Ziyareti’ isimli yazıdan okunabilir. Aralarında geçen diyalogda Sultan Pir Ali’ye hayran olmuş ve onu İstanbul’a davet etmiştir. Bu teklif karşısında Pir Ali, biz burada kök saldık.. köhne çınar gayrı yere kök salmaz cevabını vermiştir. Bunun üzerine sultan, Eyvallah dedikten sonra size bedel şeyhzadenizi istiyorum demiştir. Pir Ali bu istek karşısında, Adı zaten İsmail’dir. Hak yoluna kurbandır karşılığını vererek İstanbul’a gidişine izin vermiştir.

Henüz yirmi yaşı civarında İstanbul’a gelen İsmail Maşukî, Beyazıd ve Ayasofya Camileri’nde vaazlar vermeye başlamıştır. Yaptığı ilim ve irfan sohbetleri son derece etkili olmuş ve kısa zamanda aşk neşvesi ile etrafında halktan ve askeri kesimden hararetli bir grup toplanmıştır. Onların cezbe gelmiş aşkın halleri, dönemin hâkim tasavvurunca aşırı ve sapkın bulunmuştur. Bu tasavvur, bir tasavvufî vakıa olan aşka ve cezbe gelme halini anlayamama ile ilgilidir. Esasen bu yönüyle İsmail Maşukî, kendisinden asırlar önce yaşayan ve ‘Ene’l-Hak’ dediği için idam edilen Hallac-ı Mansur (ö. 922) ile birleşir. Ene’l-Hak (ben Hakk’ım) diyen Hallac-ı Mansur’un, yaşadığı cezb ve eriştiği makam ile “Ben yokum, Hakk teâlâ vardır" kasdı ile Maşukî’nin hali örtüşür.

Maşukî ve müridleri hakkında hâsıl olan şikâyetler Sultan’ın kulağına erişmiştir. Bunun üzerine Sultan, İsmail Maşukî’ye haber göndererek tebdil-i mekânda hayır olduğunu belirtmiş ve Aksaray’a avdet etmesini salıklamış, şayet bu gerçekleşmezse İsmail aleyhisselamı kesmeyen bıçağın İsmail’i kesebileceğini, kendisine bir suikast ihtimali olduğunu belirtmiştir. İsmail bu uyarıya teşekkürle mukabele etmiş ve irşadına devam etmiştir. Ancak bu tavır onun sonunu getirmiştir. Hakkında verilen fetvada zındık olduğu belirtilmiş ve İstanbul’da, At Meydanı’nda on iki müridi ile asılmış ve naaşlar denize atılmıştır. Onların bu şekilde ortadan kaldırılması muhtemelen İstanbul halkı arasında hoş karşılanmamıştır. Zira asılmalarının hemen ardından, sulardan çıkarak semaya yükseldikleri ve Sultan’a görünerek, bizi nahak yere katlettiler. Arz-ı hale geldik, dedikleri Evliya Çelebi tarafından nakledilir. Sultanın bu yaşananlar karşısında hüngür hüngür ağladığı bilgisi yine Evliya tarafından eklenir. Evliya Çelebi’nin bu hadiseden bir asır sonra yaşadığını ve halktan duyduklarını not ettiğini düşünürsek İsmail Maşukî’nin idamı ile ilgili kamuoyu görülebilir.

İsmail ve müridlerinin idamı karşısında, hatırı sayılır miktarda insanın zulmen katlonuldu şeklinde kanat belirttiği anlaşılmaktadır. Zira bu konuda fetva makamına, bu lafı edenlerin durumu nedir manasında sual edilince, Anın mezhebinde ise katl olunur fetvası verilmiştir.

Naaşlar sudan çıkarılmış ve defnedilmiştir. Bugün Rumeli Hisarı’nda Kayalar Mescidinde medfundur. Mezar taşında,

Ya Hu

Tarikat-ı aliyye-i Bayramiyye ricalinden

Aksaraylı Pir Ali Efendi’nin mahdumu

Kutbu’l-Arifin ve Gavsu’l-Vasilin

Şehid İsmail Maşukî

Hazretlerinin ruh-ı saadetlerine

Lillahil Fatiha

Sene 935 (1529)


yazmaktadır. Hadiseden hemen sonra ya da çok sonra yazılmış olsun bu ifadeler, İsmail Maşukî’nin idamının kamuoyu vicdanında onaylanmadığını, dahası onun Kutb, Gavs ve Şehid konumunda görüldüğünü, bir nevi aklandığını ortaya koymaktadır.

Konuyla ilgili olarak Abdülbaki Gölpınarlı ve Ahmed Yaşar Ocak’ın çalışmaları ile Mustafa Özdamar’ın İsmail Maşukî - İbrahim Aksarayî adlı eseri, Prof. Dr. İbrahim Agâh Çubukçu’nun ‘Melamilik Hakkında Gözlemler’, Dr. Mahmut Ay’ın ‘Osmanlı’da İtikadi Alanda Aykırı Bir Düşünce: Şeyh İsmail Maşukî’ adlı makaleleri görülebilir.

Dr. Kürşat SOLAK'ın yazısından alıntıdır.

Allah razı olsun.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: OĞLAN ŞEYH İSMAİL MAŞUKî

Mesaj gönderen Hakan »

Hicr 29'da ne der bir bak,
Kitabullah'a iman HAKK,
Ruh Emr Alemindende,
EDEBli akılda iman HAKKUL HAKK ... Celle Celalehu...

16.04.2016 00:11 Btls öğrtmv


ŞEHİD İSMAİL MAŞUKİ VE DOSD ERENLER... EDEP YA HUUUU...
Resim
Cevapla

“Allah (c.c.) Dostları” sayfasına dön