ABDULLAH GÜRBÜZ (KS) HAZRETLERİ

Alt Forumda kotegarize edilmeyen diğer Hakk Dostları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
abdullahbaba
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 7
Kayıt: 22 Tem 2010, 10:30

ABDULLAH GÜRBÜZ (KS) HAZRETLERİ

Mesaj gönderen abdullahbaba »

Resim

HADİM'ÜL FUKARA ABDULLAH GÜRBÜZ (KS)HAZRETLERİ

İslam âleminin ve Tasavvuf yolunun müstesna bir ferdi, ilim, irfan, edep, tevazu, ask ve vecd hali ile, Islam'in rahmet kapılarını insanlığa açan Hadim-ül Fukara Nevşehirli Abdullah Gürbüz (KS) Hazretleri 5 Nisan 1933 yılında Nevşehir ilinin Herikli Mahallesinde Dünyaya teşrif etmişlerdir.

4 erkek, 1'i kız, 5 kardeş olan Abdullah Baba(KS) Hazretleri'nin Babası, Nevşehir eşrafından (Gubbasanogullari) lakabıyla tanınan Mahmut efendi, muhterem valideleri ise Feride hanımdır.

Abdullah Baba (KS) Hazretlerinin daha çocuk yaslarda iken, pek çok harikulade halleri ve rüyaları cereyan etmiştir. Emsalleri ile oynamaya ve eğlenmeye iltifat etmeyerek Allah-u Teâlâ Hazretlerine kul olmanın en büyük saadet olduğunu anlamış ve küçük yaslardan itibaren, Hak'k yolda mücadele etmeye başlamıştır. Bunun yanında da elinden geldiği kadar insanlara yardımcı olmaya çalışmıştır. Uçsuz bucaksız bir feyiz kaynağı olan Abdullah Baba (KS) Hazretleri, henüz 7 yaşlarında iken bebesi Mahmut Efendi, Kurşunlu Camii İmamı Saatçi Hafız Efendiye götürür ve ona Kur-an'i Kerimi öğretmesini söyler. O Camide, hem Kur-an' Kerim öğrenip, hem de Müezzinlik görevini sürdürür. Fatihayi Şerifi her okuduğunda “Bu ümmil kitaptır, bunun sırrına mahzar olalım Ya Rabbi” , diye ağlar, dualar eder.

Abdullah Baba (KS) Hazretleri genç yasta ticarete atılmış ve henüz 17 yaşında iken muhterem zevceleri, Âmine Hanim ile evlenmişlerdir. 3'ü kız, 3'ü erkek, 6 çocukları olmuştur. Fakat Züleyha ismindeki kızı ve Ebubekir ismindeki oğlu küçük yasta vefat etmişlerdir.

Bu ikisinden hariç, 1953 yılında büyük kızı Hatice dünyaya gelmiştir. Bundan sonra 7 yıl çocukları olmamış, 1960 yılında, ikinci çocuğu Hasan dünyaya gelmiştir. 1964 yılında ortanca kızı Aişe ve 1966 yılında da küçük oğlu Nuh Naci dünyaya gelmiştir.

1953 yılında askere giden Abdullah Baba (KS) Hazretleri 1956 da, askerlik vazifesini tamamlayarak memleketine döndükten sonra, bir yandan ailesinin nafakasını kazanmak ile uğraşırken, asil gayesi olan Allah'a kulluk görevini yerine getirmek için ibadetler yapıyor, ayni zamanda ilim kitapları okuyordu, bunlar arasında, Saidi Nursi Hz.lerinin risalei nur külliyatını büyük bir ihlas ve samimiyetle okumaya devam eder. Aradan bir müddet geçer ve o zamanda Said-i Nursi Bediüzzaman Hazretleri rüyasında ona risalesinin tamam olduğunu ve Kadir-i Tarikatından bir Mürsid-i Kamile intisap etmesini söyler. Rüyayı gördüğü günün sabahı Sih Aga isminde bir zat evlerine gelerek;

Sen, bugün ne rüya gördün?, diye sorar. Daha sonra Sih Aga cebinden bir kağıt çıkarır;

“Abdullah Efendi, bu ders, Abdülkadir Geylani Hz.'lerinin dersidir”, buna iyi çalış, diye nasihat eder. Bundan sonra, onun verdiği dersi çekmeye baslar, bir yandan da baba mesleği olan deri imalatçılığına devam ederek imal ettiği derileri, civar illere götürüp satar, bu şekilde geçimini sağlardı.

Bir gün İskilip’e deri satmaya gider ve asil tasavvuf yolundaki en önemli yolculuğu bu vesile ile baslar. Kendisi, Çorumda ki, Mürsid-i Kamil Hacı Mustafa Anaç (KS) Hz.'leri ile görüşüp 1960 yılında gördüğü rüyasını o zata anlatmış ve ondan da Rufai dersi almıştır.

Bu tarihten itibaren Abdullah Baba (KS) Hazretleri bir takim manevi haller yasamaya baslar ve içindeki yangını söndürecek, kendini Allah ve Resulüne vasıl edecek Hak dostu bir Mürsid-i Kamili, Cenabı Zülcelal Hazretlerinden niyaz eder ve bu yakarışı sonunda rüyasında 1965yilinda, Hızır (AS) ve Adem (AS)'in işareti ile Antep de bulunan Kadiri üstadı Muhammed Bilal Nadir (KS) Hazretlerine intisap etmiştir.

Bilal Nadir Hazretlerinin himmet ve feyzi ile kısa zamanda kendisinde büyük manevi değişimler zuhur etmiştir fakat Bilal babanın 1969 yılında vefat etmesinden dolayı durmayarak, kendisini Hakka vasıl edecek olan Mürsid-i Kamili istiharesinde Hızır (AS), İlyas (AS) ve Zekeriya (AS)'in işareti ile, Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretlerine intisap etmiştir.

Bundan sonra Abdullah Baba (KS) Hazretleri gönlündeki volkanı bir nur seli halinde akıtacak, Ledünni İlminin anahtarını verecek, gayelerin gayesi olan Allah'a kavuşturacak, O'na teslim edecek zatı bulmuş ve üstadına tam bir teslimiyet göstererek manevi yolda ilerlemeye başlamıştır. Bununla beraber maddi yönden sıkıntılı ve çok meşakkatli günleri olmuş ama bir an dahi Hakk’ın rızasından ayrılmamıştır.

1971 yılında üstadı ayakkabı alıp satmasını söyler ve bu tarihten itibaren kundura isine baslar. Bir yandan ailesinin geçimi için çalışıyor diğer yandan Allah ve Resulüne olan bağlılığı, muhabbeti gün geçtikçe artıyordu.

Çorumlu Haci Mustafa Anaç Hazretleri, Abdullah Baba (KS) Hazretlerinde ki cevheri görmüş ve onun vuslata erebilecek kabiliyette birisi olduğunu anlayarak manen onun yetişmesi için çalışmıştır.

1978 yılına gelindiğinde Abdullah Baba (KS) Hazretleri Konya ya Mevlana Celaleddin-i Rumi (KS) Hazretlerini ziyarete geldiklerinde, türbenin hizmetinde bulunan bir zat kendisine iltifat göstererek;

Efendim, bu gece dîvan burada toplandı. Size manevi görev verilmesi için işaret ettiler. Mevlana hazretleri sizin için çok hoş şeyler söyledi. Bütün piranlar tasdik ettiler ancak Muhammet Nakşibendî hazretleri daha erken olduğunu söyledi ve ileri bir zamana tehir ettiler. Sizinle tanışmak istedim, bizlere duacı olun, der.

Yıl 1980'e geldiğinde ise Abdullah Baba (KS) Hazretleri rüyasında kırklar divaninin toplandığını ve orada bir takim sorular sorup o hali müşahede ettiğini görür. Ertesi gün üstadı çorumla Hacı Mustafa Efendi Hazretlerine giderek gördüğü rüyasını anlatır. O zat da kendisine;

Masaallah, Sübhanallah evladım kırklar divanına girmişsin. Sen hayret makamında görmüşsün. İbrahim Hakki hazretleri de böyle hayret etmişti de hayret makamında su dizeyi söylemişti.

Hak serleri hayr eyler

Zannetme ki gayr eyler

Arif ani seyr eyler

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler


Ancak gece ve gündüz çalışmamız lazım, köy köy, kasaba kasaba, kaza kaza dolaşıp, Allah’ı unutan bu millete, Allah’ı sevdirmeyi ona kul olmayı öğretmeliyiz, der.

1982 yılında üstadının işareti ile itikâfa girmiş, Nefsin yedi makamını aşarak Seyri sülûkunu tamamlamıştır. Artık Abdullah Baba (KS) Hazretleri, denizlerin kendisine aktığı bir umman olur.

Yaşadıkları dönemde, insin ve cinnin en hayırlısı ve en şereflisi olan Mürsid-i Kamil zatlar, Hakk'a arz olunduktan sonra yer ehli, gök ehli, bütün alemler bu zatları tanırlar. Onlar için;

Peygamber Efendimiz (s.a.v) söyle buyurmuşlardır:

- Allah bir kulunu sevdiği zaman Cebrail'e (a.s.) ;

- Ben onu seviyorum. Sende sev der.

Cebrail'de o kulu sever. Gök halkı arasında Allah ( c.c ) filan kulu seviyor sizde seviniz diye haber verir. Onlarda onu severler, sonrada yeryüzünde müminlerin kalbine onun sevgisi yerleştirilir .”(R.Salihin C:2/S:327)

Allah'u Teâlâ Hazretleri onlar hürmetine yağmur verir, onların hürmetine zor işler kolay olur. Onların duaları ret olunmaz. Çünkü onlar halkın içinde Hak ile bir olmuşlar, Cenabı Zülcelâl Hazretlerinin zatında değil, sıfatlarında fani olmuşlardır. O zatlar için hiçbir zorluk yoktur. Onlar, yeryüzünde ki seçilmişlerin seçilmişidir. Onlar, Allah-u Teâlâ Hazretleri tarafından hem bu dünya da, hem ahret de müjdelenmişlerdir

İtikâftan çıktıktan sonra, Çorum'a Üstadının yanına Nevşehirlilerle beraber gider ve Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri orada bulunan cemaate;

-“Oğlum Abdullah ile bu fakirin sekline suretine, şeytan giremez, rüyada kendisini görürseniz sahihtir.” der.

Yine 1982 yılında üstadımız Abdullah Baba (KS) Hazretleri bir rüya görür rüyasında;

Büyük bir caminin içerisinde, bütün peygamberlerin, sahabelerin ve piranların ve evliyanın olduğu halde kendisine vaaz etmesi söylenir ve o mübarek topluluğa sohbet etme şerefine nail olur. Bu haleti ruhiye içerisinde uyandıktan sonra ertesi gün üst adinin yanına giderek yaşadığı hadiseyi anlatır. Çorumlu Hacı Mustafa Hz.leri; Maşallah evladım, zaten Bilal Nadiri hazretleri, sana çok teveccüh etmiş, çok sevmiş. Nakib-i Nukaba makamına kadar getirmiş, bundan sonra her yere ders verebilirsin, çavuş, nakip yapabilirsin. Üç tane hilafet yazdım, piranlar mühürledi, ama Rasulullah Efendimiz mühürlemedi. İnşallah ölmeden önce açıklayacağım, bir bayram yapacağız der.

Abdullah Baba (KS) Hazretleri ise;

Aman efendim bir şey istemiyorum, “Ilahi Ente Maksudi ve Rizake Matlubi Ya Hazreti Allah” der.

Çorumlu Haci Mustafa Efendi Hazretleri kısa bir süre sonra Nevşehir’e ziyarete geldiğinde, orada bulunan talebelerine Nevşehir den bir güneş doğacak bütün cihanı aydınlatacak, diye söyler.

Bu arada Abdullah Baba (KS) Hazretleri adım adım maksadına doğru ilerliyor, insanları Hak yola davet ediyordu.

1984 yılı içerisinde mana âleminde kendisinin, Peygamberlerin, piranların, mezhep imamlarının ve büyük bir cemaatin Cuma Namazı kılmak için toplandıklarını müşahede eder ve yine orada kendisine vaaz etmesi telkin edilir ve orada vaaz eder.

Ertesi gün Çorum'a üstadının yanına gider ve rüyasını anlatir.

- “Masaallah! Evladım, sen irşat ile vazifelendirileceksin! Böylece insanlara Hakkı anlatıp onları doğru yola getireceksin” buyurur.

Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri sağlığında emanetleri teslim edecek bir Mürsid-i Kamil yetiştirmenin sevk ve muhabbeti ile Muharrem ayında, 29 Eylül 1984 tarihinde, kendi fakirhanesinde, Abdullah Baba (KS). Hz.'leri ile birlikte Nevşehir den gelen bir grup ihvanın olduğu zikir halakasinda, çok sevdiği Rabbisine kavuşmuştur.

Abdullah Baba (KS) Hz.'leri, üstadının vefatından sonra insanlara vaaz ve nasihatlerde bulunarak her dem Hakk’ın rızasını gözetmiştir. Üstadının vefatından 1 yıl sonra 1985 yılının 20 Şubat’ında bir rüya görür.

Rüyasında;

Rasulullah (SAV), evliyaullah ve 12 Piran hazretlerinin bulunduğu bir mecliste Abdulkadir Geylani Hz.'leri bir beyaz kâğıt uzatır ve;

Bu senin irşat icazetindir, der.

Efendi Hazretleri;

Efendim ben ümmiyim, vazife istemiyorum. Derviş olayım, bana kâfidir der. 3 defa bu teklif kendisine yapılır. Efendi Hazretleri reddeder. O esnada Mevlana (KS) Hazretleri de;

“Evladım, herkes ben şeyh olayım, Mürsid-i Kamil olayım diye ağlayıp sızlanırken, sana teklif edildiği halde, sen reddediyorsun” diye söyler.

Bunun üzerine Abdullah Baba (KS) Hazretleri;

“Bu çok mesuliyetli, veballi bir vazifedir. Ben ümmiyim. Üstelik piranlardan vazife alanların helak olduklarını çok gördük”. Eğer bana Rasulullah (SAV) efendimiz vazife verirse, bende bunu kabul ederim, buyururlar. Böyle söyleyince, Rasulullah (SAV) efendimiz memnun olur ve tebessüm ederek;

Evladım Abdullah, senin istediğin 5 Nisan da verilecek, buyurur.

Nihayet 5 Nisan 1985 mübarek Cuma gecesi Efendi Hazretleri ümmeti Muhammedi irşat ile vazifeye getirildiği günü mana âleminde seyreder.

O gece Çorum da, bütün geçmiş Peygamberler (AS) bir yerde, piranlar bir yerde, mezhep sahipleri bir yerde, velhasıl herkes intizamla yerlerinde toplu bir halde iken Rasulullah (SAV) efendimiz, mübarek parmağındaki mührü önünde duran süslü bir icazete basar. Sarı renkli bir mühür daha alarak aynı kâğıda tekrar basar ve ardından mübarek ağzından şu kelimeler dökülür;

“Bunu mu istiyordun, evladım Abdullah”

İşte bu esnada Efendi Hazretlerinde bir takim haller meydana gelir ve kendisine talebe olacak insanların hepsini gösterirler. Efendi Hazretleri sayısını ancak Allah’ın bildiği, kendisine talebe olacak bu topluluğu görünce;

Ya Rasulallah! Bu insanlara nasıl yetişeyim ve nerede bulayım der.

Rasulullah (SAV) Hazretleri de;

Bazen onlar senin ayağına, bazen de sen onların ayağına gideceksin. Hakkı ve Sabri tavsiye et. Kalpler Allah’ın elindedir, bundan sonra ismin Hadim-ül Fukara dir, evladım, buyururlar.

Abdullah Baba (KS) Hazretleri 1985 yılında irşat vazifesine başlayarak Yurtiçinden ve Yurtdışından binlerce talebesine Allah ve Resulünün sevgisini aşılamaya ve bu gaye ile hayatlarını sürdürmeleri için önlerinde her zaman ışık olmuştur.

O tarihten itibaren memleketinden ziyade Yurtiçi ve Yurtdışı seyahatlerinde bulunarak gittiği her beldede insanlara vaaz ve nasihat ederdi. Mübarek zatin pek çok kerametlerini bizatihi gören insan sayısı oldukça fazladır. Sohbetlerinde her zaman Allah ve Resulünün söylediklerini düstur edinmemizi ve hayatımızı bu ölçüde yaşamamızı öğütlerdi. Âlim, ilim adamı ve çeşitli meslek gruplarından feyiz ve sohbetinden istifade eden pek çok kişi var idi.

Kendisi ayni zamanda Mevlevi üstadı olup Mevlana ve Şems Hazretlerinin çağlar üstü açtıkları aşk ve muhabbet yolunun mürebbisi ve önderi idi. Gerek Yurtiçinde ve gerekse yurtdışında sema gösterileri tertip ederek insanlara;

‘‘Gel, gel yine de gel, bin kere tövbe şişesini kırsan da yine gel. Bu dergâh ümitsizlik dergâhı değildir'' sözü ile kucak açmış, şefkat ve merhamet ile yaklaşmıştır.

Âlemlerin efendisi Hz. Muhammed Mustafa (SAV)'in her hal ve hareketini hayatinin her zerresinde tatbik ederek, Ümmet-i Muhammed'e ışık tutmuştur.

Büyük mürşidin, ilim ve irfan neşri, güzel âleme kavuşmasına sebep olan hastalığına kadar devam etmiş, 19 yıl irşat seccadesinde oturmuşlardır.

Sureti ve sireti şeriatı mudahharaya ve sünnet-i seniyyeye uygun, güzel tabiatlı, zahit, cömertliği ve elinin açıklığı herkese şamil, kutsi nefesleri ve açık kerametleri ile tanınmış kâmil bir mürşit idiler.

Vefatlarına sebep olan hastalığına 15 gün kala talebelerine haber göndererek, kendisinin Hakk yolcusu olduğunu ve görmek isteyenleri kabul edeceğini duyurmuş ve binlerce insan onu son kez dünya gözü ile görmek ve helalleşmek için Nevşehir’e gelmişlerdir.

Nihayet (Külli nefsin zaikatül mevt) ayeti celilesi fehvasınca, fena diyarından beka diyarına, 2004 Muharrem ayinin 23.günü Pazar sabahı sayılı nefeslerini ikmal ederek, hayati boyunca hasreti ile yanıp tutuştuğu Resuller Resulüne kavuştu.

Vefat haberi duyulunca sanki yer yerinden oynadı, binlerce insan o büyük mürşidin cenazesine katılmak ve salına dokunmak için bir birleri ile yarıştı.

Daha sonra Nevşehir Kurşunlu Camiine eller üzerinde gelen mübarek naasi, öğle namazına müteakip kılınan Cenaze Namazından sonra tekrar eller üzerinde ve Tevhid-i Serifler okuyarak, cemaati kübra halinde Kaldırım Mezarlığında o büyük mürsidi ebedi âleme uğurladılar. (Kaddesallahü Esrarehül Âliye)

Abdullah Baba Hazretlerinin maddi varlığı gözler önünden çekilmiş fakat manevi varlığı gönüllerde idi ve gönüllerde kalacaktı.

Allah-u Teâlâ Hazretleri, o mübarek zati rahmeti ile kuşatsın, sevenlerinin üzerinde himmet ve feyzini daim kilsin.



İlel Cenneti Ebeda...
Allah'ı sevmenin Alameti Emirlerini Tutmak,
Peygamberi Sevmenin Alameti Hüsnü Ahlak!

Hadimul Fukara
Abdullah Baba
Nevşehiri (k.s.
)
Kullanıcı avatarı
ene
Üye
Üye
Mesajlar: 21
Kayıt: 13 Kas 2008, 02:00

ABDULLAH GÜRBÜZ (KS) HAZRETLERİ' MEHDİ HAKKINDAKİ SÖYLEDİKLE

Mesaj gönderen ene »

Abdullah Gürbüz Baba Hz.lerinin dervişleri bazı nakillerde bulunmuşlar.

* Her kim Mehdi As.'a itaat ederse, Allah’a itaat etmiş, her kim ona karşı çıkarsa, Allah’a karşı çıkmış olur. O gizli bir emre doğru hidayet edeceği için O’nun adı Mehdi’dir. Tevrat’ı ve Allah Teala’nın sair kitaplarını Antakya’daki bir mağaradan çıkaracaktır.

* O, yaşamını gizli sürdürecek, bu pek uzun sürecek, gelişi pek uzayacak. Ancak ihlaslı kimseler ortaya çıkışını bekleyeceklerdir.

* O size ansızın gelecektir (Kıyametin aniden meydana geleceği gibi Mehdi As. da aniden zuhur edecektir.)

Abdullah Gürbüz Baba (ks) Aziz Hz.leri de bizlere ahir zamanda zuhur edecek olan bu önemli konular hakkında Cenabı Zülcelal Hz.lerinin kendisine bahşetmiş olduğu “ledünni ilim” ile vuku bulacak hadiselerle ilgili pek çok bilgiler vermiştir:

* "Her taraflı gayri ahlaki çöküntü almış başını gidiyor. Manevi değerlerden uzaklaşmış olan nesil anne ve babaları tarafından müdahale edilecek, 'aman çocuklarımız dini unutuyor din elden gidiyor çocuklarımıza İslam bilgiler verilsin' diye o yöne doğru sevk edecekler. Bunun arkasından çok büyük savaşlar olacak ve çok kan dökülecek. Ve nihayetinde İnşallah, Din-i Mübin-i İslam, Mehdi Ali Resul ile şahlanacak."

* "Hadis-i şeriflerde bildirilen 'Beni Asfar', 'Kafirlere uşaklık eden onların hizmetinde olan' masonlardır."

* "Şu anda Mehdi Ali Resul, henüz kendisinin Mehdi As. olduğunu ve maneviyattaki derecesini bilmiyor." (Demek ki Abdullah babaya göre Mehdi As. dünyada... Abdullah Baba Hz.lerinin ahirete irtihal -vefat- tarihleri 2004'tür...)

* "Allah Teala Hz.leri vakti geldiğinde, onun Mehdi Ali Resul olduğunu inanan, gerçek müminlerin kalbine bildirecektir."

* "Biatler Mehdi Ali Resul kendisi istemediği halde yapılacaktır. Bu da bize gösteriyor ki Mehdi Ali Resul kendisini hiçbir zaman mehdi olarak ilan etmeyecektir. İnsanların gelip 'alametler sende bulunuyor' demelerine rağmen o yine de bu görevi kabul etmeyecektir. Çünkü bu görev pek ağır sorumluluk istemektedir..."

* "İnsanlara Mehdi As., şu şahıs desem, kimse inanmaz. Hatta 'Alim' diye bilinen pek çok insan ona karşı gelecek muhalefet edecek.. 'Allah’ın Kitabını kendilerine göre yorumlayarak, O’na delil olarak gösterecekler. O’na karşı Kur'an üzerinde savaşacaklar'..."

* "İsrail, Suriye’yi almadıkça Mehdi çıkmayacak. Daha sonra İsrail Hatay’dan vuracak. Orada bulunan Amik Ovası kan gölüne dönecek..." (Melhame-i Kübra, büyük savaş, Armageddon dedikleri bu büyük savaştır ki Allahu alem, insanlığın çok çok büyük kısmı, mesela %90'ı bu büyük savaşta ölüp gidecek...)

"Türkler önce Yahudi’den tarafa olacaklar sonra Yahudiler tarafından Müslümanlar tarafına geçecekler. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden insanlar; 'Biz de Yahudi’yi ülkemizden çıkaralım' deyip orada toplanacaklar. Tam bu esnada Yunan Türkiye’yi vuracak. Hatta Boğaz köprülerini ve Marmara'daki büyük sanayi tesislerini hep vuracaklar. Amik Ovasında savaşmaya gelen Türklerden bazıları; Aman İstanbul’u vurmuşlar. İstanbul elden gidiyor. Eyvah! Malımız mülkümüz elden gidiyor deyip savaşı terk edecek. Bir kısım ise kalıp Yahudileri yok etmek için savaşacaklar. Afganistan’dan siyah bayraklılar gelip Mehdi As'a yardım edecekler."

* "Türki devletlerden de Mehdi’ye asker gelecek. İstanbul Mehdi Ali Resul tarafından yeniden fethedilecek. Mehdi Ali Resul döneminde İslam’ın başkenti Konya olacak. Bütün mezhep ve tarikatları bir çatı altında toplayacak..."

* "Mehdi As.'ın komutanları başka yerlerden olacak. Yalnız Konya’dan değil, ancak Mehdi Ali Resule yardım etmek için tüm komutanları Konya’da toplanacaklar..."

* "Hz. Mehdi uzun bir dönemden sonra Mekke’de Kabe’nin kenarında zuhur edecektir. Peygamber Efendimizin (sav) bayrağı, kılıcı, sancağı ve gömleği ondadır. Melekler vasıtasıyla O’na yardım edilecek, İslam düşmanlarını öldürecek ve zalimlerden intikam alacaktır. Mehdi Ali Resul ilk biatleri Hacer-ül Esved ile Kabe arasında kabul edecektir. O’na ilk biat edenler O’nun ashabı olacaktır. Sayıları 313'tür. Bedir Ehli’nin sayısı kadar... 50'si kadındır. Ashabının isimleri ve sayıları belirlenerek kendisine emanet edilmiştir. Allah onları bir Cuma gecesi Mekke’ye toplayacak. O cumanın sabahı hepsi Mescid-ül Haram’da bir araya gelecekler. ... Hatta bazıları yatağında yatarken birden bire Mekke’ye getirilecek... Onlar necip kişilerden, hakimlerden, yönetici ve din bilginlerinden oluşur."

* "İlk biatleşmenin ardından Mehdi Ali Resul Şam’a (Dımaşk'a) gelecektir. İsa As.ın zuhuru da Şam’da olacak. İsa As. Şam’daki Emeviye Camisine havadan melekler ile inecek. Tekbir sesleri ile “Allahu Ekber, Allahu Ekber La ilahe İllallahu vallahü Ekber, Allahu Ekber velillahil hamd” denilirken o anda bütün televizyonlar, radyolar, fişi çekili olsa da, kapalı olsa mucize eseri açılacak, manevi kalbi gırlatlı olanların kalbi açılacak ve onun zuhur edişini seyredecekler... Onun zuhur ettiğini görenler tekbir sedasına yükselecekler. Hemen yönlerini kıbleye çevirecekler, İsa As. Cuma günü inecek ve o arada bulunan Peygamber Efendimizin (sav) torunu Mehdi Ali Resul, İsa Aleyhisselama: Buyur Cuma namazını kıldır diyecek, bunun üzerine İsa As.: 'Hayır, sen kıldır Hz. Muhammed Mustafa’nın (sav) torunusun, sen kıldır, diyecek. Devamında 'Evet, ben bir zaman Allah Teala Hz.lerinin nebisi olarak vazife yaptım, Fakat şimdi nebi olarak değil, Rasulullah’ın (sav) tellalı olarak geldim. Sen ise O’nun evladısın. Buyur namazı kıldır, diye cevap verecek. Mehdi Ali Resul de 'Allah-ü Ekber' deyip Cuma namazını kıldıracak."

* "İsa As.'ın İslam’ın dünyaya hakimiyetinde çok büyük katkıları olacak. Pek çok mucize gösterecek. Bunlardan birisi şudur; Yanında binlerce insanla beraber, Tarsus’ta bulunan Ashab-ı Kehf’in yanına gidecek Ashab-ı Kehf’e Yeter artık uyuduğunuz haydi kalkın artık, diyecek. Yedi uyuyanları kaldıracak. ... Üzerlerinde o dönemlerden kalma elbiseleri ve ceplerinde hala o dönemin paraları olacak. Yanlarında bulunan köpekleri 'Kıtmir' bile çok farklı bir halde olacak. Profesörler bizzat oraya gelecekler, Ashab-ı Kehf’i inceleyecekler. ... Onlar bunca sene uyudukları için görünüşleri de çok farklı olacak. "

* "Önce Mehdi Ali Resul’ün en büyük mücadelesi küfrün başı olan fitnenin en büyüğü, Deccal ile olacak. Deccal de şu anda hayattadır ve İsrail vatandaşıdır. O da kendine göre çeşitli istihraçlar (sihir) gösterecek, pek çok insan ona tabi olacak. (Yahudiler ve en çok da kadınlar ona inanacak) Ona yardım edecekler. Allah onun şerrinden bütün Müslümanları muhafaza eylesin."

* "Sonra İsa (as) bir mezarın başına gelip; 'Allah’ın izniyle kalk' diyecek. Herkesin bildiği bütün dünyanın tanıdığı bir kişiyi mezarından kaldıracak ve konuşturacak. O dirilen de; 'Evet, Allah birdir Hz. Muhammed (say) onun son peygamberidir. Sen de İsa As.’sın. Hak din İslam’dır. Biz nefsimize uyduk' diyecek.

* Cenabı Zül celal Hazretleri keşifler, kerametler gösterecek. Haller ve tasarruf verecek. Pek çok bilim dalında, insanların irşadı için, kerametler gösterecek. Mesela; Ziraatta bir kurumuş ağacın yanına gelip; Ziraat profesörlerine: Bu ağaç meyve verin mi? Diyecek. Onlar, Hayır, bu ağaç meyve veremez, diyecekler. Bunun üzerine Allah Teala Hz.lerinin izni ile İsa (as): Ya Rabbi! Bunlar ilme tabi olmuşlar, sen her şeye kadirsin, bu ağaçtan meyve ver, diye niyaz edecek. O ağaç derhal meyve verecek. O esnada Mehdi Resul, Hızır (as) ve Ashab-ı Kehf de İsa As.’ın yanında hazır bulunacaklar.

Doktorlar: Bu adamın gözü açılmıyor, diyecekler. Hemen İsa As. ile Mehdi Ali Resul anında o hastanın gözünü açacaklar. Doğuştan sakat olan insanları okuyup ayağa kaldıracak. Hangi hastalık varsa sıhhat bulacak. Doktorlar da en sonunda: Aman Ya Rabbi deyip İsa As. ve Mehdi Ali Resule inanacaklar.

Ondan sonra bilim adamlarına, uçak mühendislerine gelip soracaklar: Bu uçak hangi ilimle uçuyor, havada durabilir mi? Bilim adamları: Hayır, uçak havada olduğu yerde duramaz, diyecekler, İsa As. o inançsız olan bilim adamlarını irşat etmek için keramet gösterecek: Ey uçak Allah’ın izniyle dur, diyecek, uçak havada asılı duracak. Mermi atılırken: Ey mermi dur! diyecek, mermi havada asılı kalacak..."

* "Allah Teala Hz.leri evliyalarına tekrar tasarruf verecek. Dualarını kabul edecek ve dünyadaki bütün insanlar ilmi yönden, mantıki yönden, inanç yönünden, İslam’ı kabul edecekler."

* "Mehdi Resule de Merih (Mars) gezegenindeki cinler yardım edecek. Merih yıldızında suret halinde gözüken cinler var, insan suretinde inip yardım edecekler. Hatta Mehdi Ali Resul gelmeden önce; Amerika Merih yıldızına uzay aracı ile gidecek. (*) Orada bulunan cin taifesinin UFO olarak bilinen kendilerine göre araçları var. Merih gezegenindekiler cin taifesidir. Amerika onların binitlerini (araçlarını vuracak, ama içindekiler latif oldukları için kaybolacaklar. Orada işleri çok zor olacak..."

* "Deccal, Hızır As.'ı öldürecek, İsa As. onu tekrar diriltecek. Dervişlere manen görev verilecek. Mescid-i Aksa'nın altı boşaltılıyor orayı da patlatacaklar. Ancak orayı cin ve ifrit taifesi yaptı. Onlar orayı koruyacaklar, patlayan bombalar, ancak kendilerine zarar verecek.

Savaş anında bir füze düşeceği zaman 'Allah’ın izni ile dur' diyecekler, tekrar geri yerine gönderecekler. 'Barut su olacak'tan kasıt o dönemdeki en ileri teknik savaş aletleri hiçbir varlık göstermeyecektir... Büyük savaşlar ve büyük kerametler olacak; yeryüzünde İslam için büyük çalışmalar yapılacak.

* Ülkemizde deprem olacak, birçok il hasar görecek, İzmir yerle bir olacak. Savaşta Türkler yenilecekler onları Asyalılar kurtaracak. Medine İsrail tarafından vurulacak. Filistin ve Lübnan'da çok zayiat verilecek, Yec'üc ve Mec'üc denilen kavim Çinlilerdir, çok büyük bela olacaklar."

* "Türkiye ve Rusya üç gün işgal edilecek, ABD Müslüman olacak, birçok Avrupa ülkesi Müslüman olacak. Avrupa İslam’a hamile, Türkiye ise Avrupa’ya. İslam’ın gür sedası Avrupa’dan gelecek. Özellikle Almanya ve Hollanda Allah’tan bir mani olmaz ise kesin Müslüman olacak. Avrupa’daki kiliseler zamanı geldiğinde hep cami olacak. Dine saldıran insanlar sıtma tutmuş gibi titreyerek ölecekler. Mehdi Ali Resul dine tefrika sokmuş 100 bin alimin kellesini vuracak."

* "Deccal’ın kellesini Topkapı sarayında bulunan Davud As.'ın kılıcı ile Mehdi Ali Resul kesecek. Zira o kılıcı Davud (as) kendisi elleri ile yapmıştır. Ve kılıcın üzerinde İbranice “bu kılıç ile Davud, Callut’tun kellesini kesmiş Mehdi de Deccal’ın kellesini kesecek” yazılıdır. Bu kılıcın üzerinde ki İbranice yazan yazıyı daha sonra Arapçaya çevirip bir levhaya yazmışlardır.

Deccal yeryüzünden kalktıktan sonra, İslam bütün dünyaya hakim olacak. Asr-ı Saadet dönemi gibi bir yaşantı başlayacak ve insanlar sevinçten ağlayarak; “Ya Rabbi böyle günler de mi var” diyecekler. Maddi yönden çok bolluk olacak, sadaka verecek fakir bulamayacaklar, ürünler çok olacak bire, yedi yüze kadar mahsul artacak. O günler çok güzel olacak."

* "Mehdi Ali Resul zamanında ilim çok ilerleyecek, yıldızlar arası seyahat olacak, araba ve taşıtlar havada uçacak aynı Süleyman As.’ın koltuğu ile havada gittiği gibi...

Dünyada az bir kafir kalacak ve tüm dünyaya Müslümanlar hakim olacak.

Bir rivayette yedi yıl sürecek olan bu devirin son zamanlarında yine bozulmalar ve yanlışlar başlayacak...Tekrar kötü hayatın içine düşecekler, tekrar insanlar fısk ve fücurun içine girecekler. Allah cümlemizi muhafaza eylesin..."

(En doğrusunu Allah Teala bilir. Allahu alem diyoruz...)

(*) Şubat 2011'in haberidir: Mars Odyssey Uzay Aracı Mars’a Ulaştı NASA’nın Mars Odyssey adlı aracının ana motorlarını ateşleyerek kızıl gezegenin çevresindeki yörüngesine oturmasıyla Amerika Birleşik devletlerinde gözler Mars’a çevrildi. Pasifik zamanı ile 7:55 pm’de Uzay bağlantı istasyonlarının uçuş kontrol merkezleri, Mars’ın arkasındaki uzay aracından ilk radyo sinyallerini aldılar.

Yazı "Abdullah Baba'nın Hayatını" anlatan kitaptan alınmıştır
Cevapla

“►Diğerleri k.s.◄” sayfasına dön